15 Aralık 2016 Perşembe

İksir’de Yeni Yılda Yeniden Doğmak

“Her gün yeniden doğmak “ sloganıyla doğal yaşam ve tatil imkanları sunan İksir Resort Town, yeni yıla yenilenmiş girmeniz için eğlence dolu bir yılbaşı programı hazırladıYeni yıla doğanın ve Kastamonu Daday’ın tertemiz havası içinde uyanmak, İksirli Çiftlik’te yetişmiş doğal ürünlerle beslenmek güzel ve mutlu bir yılın başlangıcı olabilir.

 Yeni yıla nasıl girerseniz öyle geçermiş. İksir Resort Town 2017 yılına mutlu ve huzurlu girmeniz, farklı bir deneyim yaşamanız için dopdolu ve eğlenceli bir yılbaşı programı hazırladı. Üstelik, programda çocuklar da düşünülmüş, yılbaşı gecesi onları palyaço eşliğinde eğlenceli bir program bekliyor.  Yılbaşı akşamına canlı müzik ve birbirinden leziz yemeklerin olduğu gala yemeği ile başlayıp, ertesi sabaha mis gibi havası ile Daday’ın sonsuz çam ormanları içinde uyanabilirsiniz. 
Ailecek, mutlu bir yıla başlayacağınız yılbaşı tatilinde, 2017’nin ilk gününe yeni bir deneyimle devam etmek isterseniz binicilik,  atv, doğa yürüyüşü gibi pek aktiviteye katılabilirsiniz. 


 Yılbaşı Menüsü
Başlangıçlar (Acılı ezme, köpoğlu mancarı, haydari, zeytinyağlı fasülye, zeytinyağlı bamya, zeytinyağlı barbunya, karışık peynirler)
Mercimek çorbası
Mevsim salata
Pastırmalı puf böreği
Kestaneli Pilav ve Yılbaşı Hindisi (Taze fasülye kavurması ve cocotte patates eşliğinde)
Cevizli tahinli kabak tatlısı
Tek kişi Yılbaşı Gala Yemeği Fiyatı 180 TL 
Çift Kişi 1 Gece Konaklama, Gala Yemeği  560 TL
Çift Kişi 2 Gece Konaklama, Gala Yemeği  720 TL

Erciyes Kayak Merkezi'ne Mükemmellik Sertifikası

Erciyes Kayak Merkezi, dünyanın en iyi turizm mekanlarına verilen "Tripadvisor Mükemmellik Sertifikası" ödülünü aldı.Erciyes Kayak Merkezi, dünya çapında önemli tatil ve seyahat destinasyonlarının aldığı "Tripadvisor Mükemmellik Sertifikası" ödülüne layık görüldü. Seyahat alanında hizmet, kalite ve müşteri memnuniyeti bakımından "En İyinin de İyisi" sıfatı taşıyan bu ödül, gezginler tarafından yapılan pozitif yorumlar ve beğeniler doğrultusunda belirlenen işletmelere veriliyor.

Şehir merkezi ve havalimanından çift gidiş-gelişli otoban konforunda bir yol ile ulaşım sağlanan Erciyes Kayak Merkezi, Kapadokya'ya olan yakınlığıyla da kış turizminin yanı sıra kültür turu yapmaya da imkan veriyor. Erciyes, şehir merkezindeki dünyaca ünlü otellerin yanı sıra dağda bulunan 10 adet otel ve 1450 yatak kapasitesiyle de rahat konaklama özelliğiyle dikkat çekiyor. Son teknoloji teleferik sistemi, 102 km uzunluğunda 34 farklı kayak pisti ve 25 kişilik pist güvenlik ekibiyle Erciyes Kayak Merkezi, büyük turnuvalara ev sahipliği yapmanın yanı sıra aileler ve kayak sporuna meraklı herkes için uygun koşullar sağlıyor. Ayrıca 154 adet suni kar makinesiyle hava durumuna bağlı kalmadan kayak için uygun kar koşullarını sağlıyor.

Bu ödülü aldıkları için mutlu olduklarını belirten Erciyes A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Cahid CINGI: "Öncelikle Tripadvisor Mükemmellik Sertifikası gibi dünya çapında bir ödüle layık görüldüğümüz için oldukça gururluyuz. Erciyes'in ve ülkemizin adını Türk misafirperverliğiyle dünyaya duyurmak yüzümüzü güldürdü. 2015-2016 kayak sezonunda 2 milyon civarında misafiri ağırlayarak, % 90'ın üzerinde memnuniyet ortalaması yakaladık. Yerli ve yabancı turistlerin kayak merkezimize gelip, buradan memnun bir şekilde ayrıldığını bilmek bizi daha iyisini yapabilmek adına motive ediyor. Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin büyük yatırımlarıyla dünya standartlarında bir tesis kurduk ve şimdi bu emeklerin karşılığını aldığımız için son derece keyifliyiz. Kendi kendimizin rakibiyiz, imkanlarımız arttıkça kendimizi geliştirerek çıtamızı daha da yukarılara taşıyacağımıza inanıyorum." dedi.

Amerika’dan Çin’e kadar birçok ülkeden, Kayseri’ye turist geliyor

Orta Anadolu’nun incisi Kayseri, doğal ve kültürel güzelliklerinin yanında, zengin tarihi eserleriyle de dünyanın her köşesinden gelen ziyaretçilerinin ilgisiyle karşılaşıyor.  Kayseri’nin, son yıllarda Amerika’dan Çin’e kadar dünyanın dört bir yanından turistleri ağırladığını kaydeden Şahika Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Yücel Şahin, şunları söyledi:“Kayseri Anadolu’nun tam ortasındadır ve hiç işgal görmediğinden üzerinde kurulan medeniyetlerin kültürel mirasını olduğu gibi muhafaza etmiş bir şehirdir. İpek Yolu üzerinde bulunması, kültürümüzü farklılıklar üzerine zenginleştirmiştir. Erciyes Dağı’nda kayak imkanı, kültürel mirası ve lezzetli mutfağı ile turizmde bir cazibe merkezi olma yolunda ilerlemektedir. Son yıllarda, turizm altyapısı oldukça gelişti. Yeni yapılan 5 yıldızlı otel yatırımları, Erkilet Havalimanına inen uçak sayısındaki artışla beraber, yeni açılan yiyecek- içecek işletmeleri bölgeye gelen misafirleri ağırlamada etkin rol oynamaktadır. Ortadoğu’dan Uzakdoğu’ya, Avrupa’dan Amerika’ya kadar birçok ülkeden turistler gelmeye başladı. Arap pazarında ciddi bir çalışma yapılmaktadır ki, yakın gelecekte bu pazardan yoğun turist ağırlayabiliriz. Son dönemlerde, büyük tur operatörleri yerli turiste, Kayseri ve Kapadokya tur paketleri hazırlamaktadır” dedi.


2016’da hedefler tutmadı; umutlar 2017’ye kaldı
Ülke turizminde yaşanan daralmadan, Kayseri’nin de olumsuz etkilendiğini ifade eden Yücel Şahin, şunları kaydetti: “Bu yıl ülkemizde yaşanan olumsuz olaylar nedeniyle, 2016 yılında hedeflerimiz tutmadı. Turizm olumsuz etkilenince, turizmin taşımacılık kanadında bizler de olumsuz etkiledik. 2016 yılı, 2015 ve önceki yıllara göre olumsuz geçti. Gelecek  yıl, daha iyi günlerin gelmesini ümit ediyoruz. İç pazar, Eylül ve Ekim aylarında, bayramların 9 gün olması ile biraz hareketlilik getirdi; ama yetersiz kaldı. Nitekim, dış pazarda yaşanan daralma, sektörümüzü ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir. 2017 yılının, daha güzel bir yıl olacağına inanıyoruz” diye konuştu.Turizmde hedeflere ulaşılması noktasında, yapılması gerekenlere değinen Yücel Şahin, “Sektörümüzün desteklenmesi ve yatırımların önünün açılması önemlidir. Yurtiçi ve yurtdışındaki fuarlarda, Kayseri’nin tanıtım ve pazarlamasına devam edilmelidir’’ dedi.

Bölgenin en genç ve en güçlü filosu ile hizmet veriyor
Şahika Turizm’in 18 yıldır faaliyet gösterdiğini anlatan Yücel Şahin,  konuşmasına şöyle devam etti: “1998 yılında kurulan Şahika Turizm Kayseri merkezlidir, ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteriyoruz. 2009 yılında 1 otobüs 1 midibüs ve 2 minibüs ile başladığımız turizm taşımacılık alanında yatırımlarımıza, 2016 yılı itibarı ile bölgenin en genç otobüs, midibüs, vip donanımlı minibüslerimiz, en üst segment vip araçlarını da filomuza katarak büyümeye devam ediyoruz. Araçlarımızın tamamında, misafirlerimizin heran kullanımına hazır kablosuz internet bağlantısı bulunuyor. Misafirlerimizin telefon ve tabletlerini sarj etmeleri için 220 volt priz girişleri ve usb girişleri standart olarak yer alıyor. Özetle, misafirlerimize sınırsız hizmet sunabilmek adına, teknolojiyi yakından takip ediyoruz, değişim ve yenilikleri anında uygulamaya geçiyoruz. 2016 yılı itibarı ile bölgenin en genç ve en güçlü filosuyla turizm taşımacılığı yapmaktayız. Tam zamanında, güveni konforla hizmete dönüştürmeyi prensip edinerek, hayat boyu yolculuğumuza devam edeceğiz. Konusunda uzman acenta çalışanlarımız, rehberlerimiz ve aldıkları eğitimi deneyimle tecrübeye dönüştüren kaptanlarımız, yaptığımız işin temel taşıdır. Klasik ama bizim için gerçek olan, tüm çalışanlarımız ile kocaman ve sürekli büyüyen bir aileyiz” şeklinde konuştu.  

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Corendon Havayolları, Türkiye´nin en büyük 500 şirketi arasındaki yerini aldı

Corendon Fortune 500 listesinde yükselmeye devam ediyor
Corendon Havayolları, “Fortune 500 Türkiye” listesine 231. sıradan girerek 5. kez Türkiye´nin en büyük 500 şirketi arasındaki yerini aldı.Corendon Havayolları, şirketleri net satışlar, faiz/vergi öncesi kar-zarar, aktif toplam ve öz kaynak değerlerine göre sıralayan ve Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin açıklandığı “Fortune 500 Türkiye”de bu yıl da ilk 250 şirket arasında yer aldı.

 Corendon Havayolları Genel Müdür Yardımcısı Olcay Türker, bu başarı ile ilgili şunları söyledi: “Dünyanın en itibarlı araştırmalarından biri olan listenin Türkiye ayağında her sene yükselerek yer almak bizler için gurur verici. 2005 yılında sektöre adım atan Corendon Havayolları, istikrarlı büyüme politikaları sayesinde bugün Türkiye´nin ve Avrupa’nın önde gelen firmalarından birisi olarak yoluna devam ediyor. Dünya genelindeki ekonomik sıkıntılardan ve bölgesel sorunlardan dolayı birçok şirketin ancak büyüklüğünü korumakla yetindiği bir dönemde, gerek Türkiye’de gerekse yurtdışında yeni pazarlarda operasyonlar yürüterek ciromuzu kontrollü bir biçimde arttırıyoruz. Sektörde edindiğimiz başarılı konumumuzu korumak ve yerimizi sağlamlaştırmak hedefleri ile çalışmalarımıza özveri ile devam ediyoruz.”Hizmet kalitesi ve sektöre getirdiği yeniliklerle uluslararası hava taşımacılığının önde gelen firmaları arasında adından sıkça söz ettiren Corendon Havayolları, 2012 yılı itibariyle her sene Capital ve Fortune dergileri tarafından açıklanan listelerde “Türkiye’nin en büyük 500 şirketi” arasında yer almaktadır.

Gelecek 20 yılda toplam değeri 5 trilyon dolar olan 33 bin adet yeni uçak ihtiyacı olacak

Airbus’ın 2016-2035 yıllarını kapsayan 20 yıllık Küresel Pazar Araştırması tahminlerine göre, yolcu trafiği yılda ortalama %4,5 artış göstererek 100 koltuk üzerinden toplam 5.2 trilyon dolar değerinde 33 bin yeni uçak (32.425 adet yolcu uçağı ve 10 tonun üzerinde kapasiteye sahip 645 adet kargo uçağı) ihtiyacı doğuracak. Rapora göre, bugün 19 bin 500 olan uçak sayısı 2035'e kadar iki katına çıkarak yaklaşık 40 bine yükselecek. Yaklaşık 13 bin adet yolcu ve kargo uçağı daha verimli modeller ile değiştirilecek.Özellikle Asya ve gelişmekte olan ülkelerde kentleşme ve artan refah seviyesi hava trafiğinin büyümesine katkı sağlıyor. Toplam 6 milyarın üzerindeki nüfusa ek olarak bu ekonomiler yılda %5,6’lık bir büyüme gösterecek ve seyahat eğilimi üçe katlanarak %75’e yükselecek. Önümüzdeki 10 yılda Çin, iç hat hava trafiğinde dünya lideri olacak. Batı Avrupa veya Kuzey Amerika gibi ekonomilerde hava trafiğindeki artış % 3,7 oranında olacak.

 GSYİH, trafik büyümesinde önemli bir etken olmaya devam ederken, özel tüketimin Çin ve Hindistan iç hatları gibi önemli akımlar üzerinde çok daha etkili rol oynadığını göreceğiz. Gelişmekte olan piyasalarda orta sınıflar, 2035 yılına kadar ikiye katlanarak 3.5 milyar kişiye yükselecek.Küresel olarak, 2035 yılına kadar dünya nüfusunun % 62’si  kent sakinlerinden oluşacak ve günümüzde 55 olan mega şehirlerin sayısı 93'e yükselecek. 20 yıl içinde günlük uzun menzilli gelen, giden ya0da mega şehir aktarmalı yolcu sayısı iki katının üzerinde bir artış göstererek 2.5 milyona yükselecek. Önümüzdeki 20 yılda yeni uçakların hizmete girmesi ile birlikte yaklaşık 1 milyon kişinin (560 bin pilot ve 540 bin mühendis) uçakların bakımı ve uçurulması için istihdam edilmesi beklenirken Airbus’ın bugünkü 6 adet müşteri ve 14 adet eğitim merkezinden oluşan küresel hizmet ağı da artarak genişleyecek.
 
Airbus COO’su John Leahy “Avrupa ve Kuzey Amerika pazarlarında büyüme devam ederken, Asya-Pasifik 20 yıl içerisinde büyümenin motor gücü olacak. Çin, kısa süre içerisinde, gelişen ekonomiler, artan nüfus yoğunluğu, refah seviyesi ve bu koşulların teşvik ettiği daha yoğun hava trafiği ile birlikte Dünya’nın en büyük hava ulaşım pazarı olacak. Artan pazar talebini karşılamak amacıyla üretimimizi arttırıyoruz. Ayrıca, hava ulaşımının artan ihtiyaçlarını karşılayabilmek için de müşterilerimize sunduğumuz hizmet olanaklarını arttıracağız”  dedi. 

Geniş gövdeli uçak pazarında Airbus, daha yüksek kapasiteli uçak eğiliminin ön plana çıkacağını ve bununla birlikte 9 bin 500’ün üzerinde geniş gövdeli yolcu uçağı ve önümüzdeki 20 yıl içerisinde 2.8 trilyon dolar değerinde kargo uçağı talebinin olacağını öngörüyor. Bu rakam, yeni uçak teslimlerinin tamamının %29’unu, toplam değerin ise %54’ünü temsil ediyor. Geniş gövdeli uçak teslimatlarının çoğu (yaklaşık %46’sı) Asya-Pasifik bölgesine gerçekleştirilecek. Bu segmentte, Airbus, 200 ile 600 koltuk kapasiteli A330, A330neo, A350XWB ve A380’den oluşan çok yönlü geniş gövdeli filosu ile en verimli ürün yelpazesini sunuyor.

A320 ve son nesil A320neo Ailesinin küresel pazar lideri olduğu tek koridorlu uçak pazarında ise toplam 2.4 trilyon dolar değerinde 23 bin 500 adet yeni uçak ihtiyacının olacağı öngörülüyor. Bu tüm yeni birimlerin %71’ini temsil ediyor. Asya-Pasifik, bu teslimatların %39’una sahip olacak.Hava trafiğinin artması, havayolu şirketlerinin, 1980’lerden bu yana %40’ın üzerinde artış gösteren yüksek kapasiteli yada geniş gövdeli uçakları tercih etmesine yol açıyor. Özellikle A380 gibi yüksek kapasite ile birleştirilmiş geniş gövdeli uçaklar, sınırlı havalimanı yerlerinin daha verimli kullanılmasını sağlıyor ve Londra Heathrow Havalimanı’nın da doğruladığı üzere yolcu sayısının artışına katkı sağlıyor. Sürdürülebilir büyümenin odak noktası yakıt ihtiyacının ve gürültünün azaltılması olup son 40 yıl içerisinde bu ihtiyaçlar %70 oranında azaltılmıştır. Bu eğilim A320neo, A330neo, A380 ve A350 XWB tipi uçaklarla devam etmektedir.

10 Temmuz 2016 Pazar

UNESCO Dünya Miras Komitesi 40. oturumu, İstanbul Kongre Merkezi’nde başladı

UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin 40. oturumu, İstanbul Kongre Merkezi’nde saat 13:00 da ilk oturumla Beylerbeyi salonunda başladı. Kültür A.Ş’nin organizasyonuyla bankolarda bekleyen görevlilerce  kayıtlar sabah saatlerinde alınmaya başladı.
 
Yaka kartlarına ulaşan katılımcılar İstanbul Kongre Merkezine geçtiler. Sabah erken saatlerde gelen katılımcılara Foodistanbul tarafından kahvaltı sunuldu. Kahvaltı esnasında değişik milletlerden gelen katılımcılar, aralarında sohbete başladı. Kahvaltı alanı -2’nci katta İstanbul sit alanları alan başkanlığı tarafından İstanbul Tarihi alanları Fotoğraf Sergisi kurulmuş. Sergi alanına kapıdan girince sağ tarafta Süleymaniye Camii ve Külliyesi, Geleneksel Osmanlı Konutları, Topkapı Sarayı, Sultan Ahmet Camii ve Külliyesi., Ayasofya, Haseki Hürrem Sultan Hamamı, Defter-i Hakani  Salonun sol tarafında ise Şehzade Mehmet Camii ve Külliyesi, Burmalı Mescid,Tekfur Sarayı, Kariye Camii, Balıklı Ayazma, Kara Surları ve Molla Zeyrek Camii’nin tanıtım fotoğrafları bulunuyor. İstanbul sit alanları alan başkanlığı tarafından yapılan sergi  katılımcılara toplantı süresince açık kalacak.
 
UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin buluşması, İstanbul’un tanıtımı ve bölgede yaşanan kültürel sorunlara dünya kamuoyunun dikkatini çekmek açısından çok önemli bir fırsat niteliği taşıyor. UNESCO Dünya Miras Komitesi’ne seçilen Türkiye’nin, yaşanan terör olaylarına rağmen komitenin 40. oturumuna ev sahipliği yapıyor olması son derece önemli görülüyor. Dünya Miras Komitesi’nin yoğun gündemi çerçevesinde, dünya genelinde listeye kayıtlı bulunan 1031 alandan 156’sının koruma durumu raporları incelenip, tehlike altında bulunan Dünya Miras Listesi’ndeki alanların mevcut durumları ele alınacak. Ayrıca, Türkiye’den 10 yeni alanın kaydedileceği “Geçici Liste” gözden geçirilecek. UNESCO Dünya Miras Komitesi toplantısını 3 bine yakın katılımcı ile ulusal ve uluslararası medya kuruluşları takip edecek.
 
 
 TÜRKİYE’DEN 15 ALAN LİSTEYE KAYITLI
163 ülkeden 1.031 kültürel ve doğal alanın yer aldığı Dünya Miras Listesi’nde Türkiye’den de 15 alan kayıtlı. Dünya Miras Listesi’ne 1985 yılında kaydedilen İstanbul’un tarihi alanlarından sonra sırasıyla Göreme Ulusal Parkı ve Kapadokya (1985), Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (1985), Hattuşaş-Hitit Başkenti (1986), Nemrut Dağı (1987), Xanthos-Letoon (1988), Hierapolis-Pamukkale (1988), Safranbolu (1994), Turuva Antik Kenti (1998), Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi (2011), Çalahöyük Neolitik Sit Alanı (2012), Bergama Çok Katmanlık Kültürel Peyzaj Alanı (2014), Bursa-Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu (2014), Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı (2015) ve Efes (2015) girdi.

UNESCO HAKKINDA
UNESCO kelimesi, İngilizce United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization kelimelerinin baş harfleri alınarak oluşturulmuştur. Dilimizde Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu biçiminde karşılanmıştır. UNESCO, Birleşmiş Milletler’in bir özel kurumu olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1946 yılında kurulmuştur. Bu kurumun yasası, 1945 yılı Kasım ayında Londra’da 44 ülkenin temsilcilerinin katıldıkları bir toplantıda kabul edilmiştir. Türkiye, bu yasayı imzalayan ilk 20 devlet arasında 10.’dur.

UNESCO Sözleşmesi, ülkemizde 20 Mayıs 1946 tarihli ve 4895 sayılı kanunla onanmıştır. Bu onamanın ardından UNESCO kuruluş yasasının 7. maddesi gereğince UNESCO Genel Direktörlüğü’nün ülkemizdeki tek ve yasal temsilcisi niteliğinde olan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu 25.08.1949 tarihinde faaliyete geçmiştir. UNESCO bütçesi, üye devletlerin iki yılda bir bu kuruma ödedikleri aidat ile sağlanır. Bu bütçe dışında Birleşmiş Milletler Özel Fonu’ndan, teknik yardım programından olmak üzere önemli para kaynakları temin edilir. Bu kaynaklar, iki yıllık UNESCO bütçesi tutarına yakındır.

UNESCO Dünya Miras Komitesi
UNESCO eğitim, bilim ve kültür alanlarındaki amaçlarını, kendisine üye olan her devlette kurulan milli komisyonlarla gerçekleştirmeye çalışır. Merkezi Paris ‘te bulunan UNESCO’nun (www.unesco.org) iç yapısı bakımından üç organı vardır: Genel Konferans, Yürütme Konseyi, Sekreterlik.Genel Konferans: Üye devletlerin temsilcilerinden oluşur. 1946-1953 yılları arasında Genel Konferans halinde her yıl toplanmış, 1954 yılından beri de iki yılda bir toplanmaktadır. Bugüne kadar 36 Genel Konferans toplanmıştır. Genel Konferans, Kurum  un en yetkili organıdır. Yürütme Konseyi üyelerini ve Genel Direktörü seçer, UNESCO  nun çalışma programlarını kabul eder, bütçesini belirler.

Yürütme Konseyi: Genel Konferansa katılan ve hükümetlerince aday gösterilen temsilciler arasından dört yıl için seçilen 58 üyeden oluşur. UNESCO Yürütme Konseyine 1946-1949 yılları arasından ülkemiz adına Reşat Nuri GÜNTEKİN; 1949-1951  de Ahmet Kutsi TECER; 1958-1966 yılları arasında Prof. Dr. Bedrettin TUNCEL seçilmişlerdir. Prof. Tuncel, 1964 yılı sonunda UNESCO Yürütme Konseyi Başkan Vekili olmuş, 1966 yılı sonunda UNESCO  nun XX. yıldönümünde, iki yıl için (1966-1968) UNESCO Genel Konferansı Başkanı seçilmiştir. Yürütme Konseyinde ülkemiz Prof. Dr. Erdal İNÖNÜ, Prof. Talat HALMAN ve Prof. Dr. Orhan GÜVENEN tarafından temsil edilmiştir.

Sekreterlik: UNESCO Sekreterliği, Genel Konferansça altı yıl için seçilen bir Genel Direktörün yönetimi altında çalışır. Eğitim, bilim, kültür ve iletişim bölümlerine ayrılmıştır. Sekreterliğin başlıca görevi, iki yıllık UNESCO programlarının uygulanması için gerekli bütün teknik çalışmaları yapmak, tedbirleri almaktır. İlk Genel Direktör, Julian Huxley (1946-1948, İngiltere) olup kendisini Jaima Torres Bodes (1948-1952, Meksika); John Taylor (1952-1952, A.B.D.); Luther Evans (1953-1958, A.B.D.); Vittorino Veronese (1958-1961, İtalya); Rene Maheu (1962-1974, Fransa); Amadou Mahtar M  Bow (Senegal, 1974 yılında ilk kez ve 1980 yılında ikinci kez seçilmiştir); Federico Mayor (İspanya, 1987 yılında bu göreve getirilmiş ve 1993  te tekrar seçilmiştir) 1995  te Koichiro Matsuura (Japonya) UNESCO genel direktörü olmuş, 2009 yılında bu göreve İrina Bokova (Bulgaristan) seçilmiştir.

 UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİNE ALINMA KRİTERLERİ
İnsanın yaratıcı dehasının üst düzeyde bir temsilcisi olması, dünyanın bir kültür bölgesinde veya bir dönemde mimarlık veya teknoloji, anıtsal sanatlar, kent planlama veya peyzaj tasarımı alanlarında önemli gelişmelere ilişkin insani değer alışverişlerine tanıklık etmesi,Yaşayan veya yok olan bir kültür geleneğinin veya uygarlığın istisnai, ender rastlanan bir temsilcisi olması, İnsanlık tarihinin önemli bir aşamasını veya aşamalarını gösteren bir yapı tipinin, mimari veya teknolojik bütünün veya peyzajın istisnai bir örneği olması Özellikle geri dönülmez bir değişimin etkisi altında hassaslaşmış olan çevre ile insan etkileşiminin veya bir kültürün/kültürlerin temsilcisi olan, geleneksel insan yerleşimi, arazi kullanımı veya deniz kullanımının istisnai bir örneği olması, İstisnai evrensel önem taşıyan sanatsal veya edebi eserler, inançlar, fikirler, yaşayan gelenekler ve olaylarla doğrudan veya dolaylı olarak ilgili olması (Komite bu kriterin tercihen diğer kriterler ile birlikte kullanılması gerektiğini kabul etmektedir.)

Üstün doğal görüngelere veya eşsiz doğal güzelliklere ve estetik öneme sahip alanları içermesi, Yaşamın kaydı, yer şekillerinin oluşumunda devam eden önemli jeolojik süreçler veya önemli jeomorfik veya fizyografik özellikler dahil dünya tarihinin önemli aşamalarını temsil eden istisnai örnekler olması, Kara, tatlı su, kıyı ve deniz ekosistemleri ve hayvan ve bitki topluluklarının evrim ve gelişiminde devam eden önemli ekolojik ve biyolojik süreçleri sunan istisnai örnekler olması, Bilim veya koruma açısından istisnai evrensel değere sahip tehlike altındaki türleri içeren yerler de dahil, biyolojik çeşitliliğin yerinde korunması için en önemli ve dikkat çeken doğal habitatları içermesi.

DÜNYA MİRAS GEÇİCİ LİSTESİ
Geçici Listeler hazırlanırken varlıkların Dünya Miras Komitesi’nce belirlenen kriterleri karşılama durumları ile mimari, tarihi, estetik ve kültürel, ekonomik, sosyal, sembolik ve felsefi özellikleri de dikkate alınmaktadır. İlk kez 1994 yılında UNESCO Dünya Miras Merkezi’ne iletilen Geçici Listemiz 2000, 2009 ve 2011 ve 2012 yıllarında güncellenmiş olup, bu listede 2 karma (kültürel/doğal) ve 35 kültürel olmak üzere toplam 37 adet varlık bulunmaktadır.

UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde aşağıdaki varlıklarımız yer almakta olup; detaylı bilgilere UNESCO Dünya Miras Merkezi’nin resmi web sitesi olan http://whc.unesco.org/en/tentativelists/state=tr adresinden ulaşılabilmektedir: Afrodisias Antik Kenti (Aydın), Ahlat Eski Yerleşimi ve Mezar Taşları (Bitlis), Aizanoi Antik Kenti (Kütahya), Alahan Manastırı (Mersin), Alanya (Antalya), Ani Tarihi Kenti (Kars), Beçin Ortaçağ Kenti (Muğla), Bergama (İzmir), Beyşehir, Eşrefoğlu Camii (Konya), Birgi Tarihi Kenti (İzmir), Bursa ve Cumalıkızık Erken Osmanlı Kentsel ve Kırsal Yerleşimleri (Bursa), Diyarbakır Kalesi ve Surları (Diyarbakır), Efes (İzmir), Gordion Antik Kent (Ankara), Göbeklitepe Arkeolojik Alanı (Şanlıurfa), Hacı Bektaş-ı Veli Külliyesi (Nevşehir), Harran ve Şanlıurfa Yerleşimleri (Şanlıurfa), Hatay, St. Pierre Kilisesi (Hatay), Hecatomnus Mozelesi ve Kutsal Alanı (Muğla), İshakpaşa Sarayı (Ağrı), Karain Mağarası (Antalya), Konya Selçuklu Başkenti (Konya), Likya Uygarlığı Antik Kentleri (Antalya ve Muğla), Mamure Kalesi (Mersin), Mardin Kültürel Peyzaj Alanı (Mardin), Odunpazarı Tarihi Kent Merkezi (Eskişehir), Perge Antik Kenti (Antalya), Tarihi Anıtlar (Niğde), Sagalassos Antik Kenti (Burdur), Selçuklu Kervansarayları Denizli-Doğubayazıt Güzergâhı, St. Nicholas Kilisesi (Antalya), St. Paul Kilisesi, St. Paul Kuyusu ve Çevresi (Mersin), Sümela Manastırı (Trabzon), Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi (Gaziantep), Zeugma Arkeolojik Alanı (Gaziantep), Kültürel olarak; Güllük Dağı-Termessos Milli Parkı (Antalya), Kekova (Antalya) Karma olarak geçici listede yer almaktadır.


UNESCO Dünya Miras Komitesi 40. oturumu, İstanbul Kongre Merkezi’nde başladı

UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin 40. oturumu, İstanbul Kongre Merkezi’nde saat 13:00 da ilk oturumla Beylerbeyi salonunda başladıKültür A.Ş’nin organizasyonuyla bankolarda bekleyen görevlilerce  kayıtlar sabah saatlerinde alınmaya başladı. Yaka kartlarına ulaşan katılımcılar İstanbul Kongre Merkezine geçtiler. Sabah erken saatlerde gelen katılımcılara Foodistanbul tarafından kahvaltı sunuldu. Kahvaltı esnasında değişik milletlerden gelen katılımcılar, aralarında sohbete başladı. Kahvaltı alanı -2’nci katta İstanbul sit alanları alan başkanlığı tarafından İstanbul Tarihi alanları Fotoğraf Sergisi kurulmuş. Sergi alanına kapıdan girince sağ tarafta Süleymaniye Camii ve Külliyesi, Geleneksel Osmanlı Konutları, Topkapı Sarayı, Sultan Ahmet Camii ve Külliyesi., Ayasofya, Haseki Hürrem Sultan Hamamı, Defter-i Hakani  Salonun sol tarafında ise Şehzade Mehmet Camii ve Külliyesi, Burmalı Mescid,Tekfur Sarayı, Kariye Camii, Balıklı Ayazma, Kara Surları ve Molla Zeyrek Camii’nin tanıtım fotoğrafları bulunuyor. İstanbul sit alanları alan başkanlığı tarafından yapılan sergi  katılımcılara toplantı süresince açık kalacak.

UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin buluşması, İstanbul’un tanıtımı ve bölgede yaşanan kültürel sorunlara dünya kamuoyunun dikkatini çekmek açısından çok önemli bir fırsat niteliği taşıyor. UNESCO Dünya Miras Komitesi’ne seçilen Türkiye’nin, yaşanan terör olaylarına rağmen komitenin 40. oturumuna ev sahipliği yapıyor olması son derece önemli görülüyor.

Dünya Miras Komitesi’nin yoğun gündemi çerçevesinde, dünya genelinde listeye kayıtlı bulunan 1031 alandan 156’sının koruma durumu raporları incelenip, tehlike altında bulunan Dünya Miras Listesi’ndeki alanların mevcut durumları ele alınacak. Ayrıca, Türkiye’den 10 yeni alanın kaydedileceği “Geçici Liste” gözden geçirilecek. UNESCO Dünya Miras Komitesi toplantısını 3 bine yakın katılımcı ile ulusal ve uluslararası medya kuruluşları takip edecek.

TÜRKİYE’DEN 15 ALAN LİSTEYE KAYITLI
163 ülkeden 1.031 kültürel ve doğal alanın yer aldığı Dünya Miras Listesi’nde Türkiye’den de 15 alan kayıtlı. Dünya Miras Listesi’ne 1985 yılında kaydedilen İstanbul’un tarihi alanlarından sonra sırasıyla Göreme Ulusal Parkı ve Kapadokya (1985), Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (1985), Hattuşaş-Hitit Başkenti (1986), Nemrut Dağı (1987), Xanthos-Letoon (1988), Hierapolis-Pamukkale (1988), Safranbolu (1994), Turuva Antik Kenti (1998), Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi (2011), Çalahöyük Neolitik Sit Alanı (2012), Bergama Çok Katmanlık Kültürel Peyzaj Alanı (2014), Bursa-Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu (2014), Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı (2015) ve Efes (2015) girdi.

UNESCO HAKKINDA
UNESCO kelimesi, İngilizce United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization kelimelerinin baş harfleri alınarak oluşturulmuştur. Dilimizde Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu biçiminde karşılanmıştır. UNESCO, Birleşmiş Milletler’in bir özel kurumu olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1946 yılında kurulmuştur. Bu kurumun yasası, 1945 yılı Kasım ayında Londra’da 44 ülkenin temsilcilerinin katıldıkları bir toplantıda kabul edilmiştir. Türkiye, bu yasayı imzalayan ilk 20 devlet arasında 10.’dur.

UNESCO Sözleşmesi, ülkemizde 20 Mayıs 1946 tarihli ve 4895 sayılı kanunla onanmıştır. Bu onamanın ardından UNESCO kuruluş yasasının 7. maddesi gereğince UNESCO Genel Direktörlüğü’nün ülkemizdeki tek ve yasal temsilcisi niteliğinde olan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu 25.08.1949 tarihinde faaliyete geçmiştir. UNESCO bütçesi, üye devletlerin iki yılda bir bu kuruma ödedikleri aidat ile sağlanır. Bu bütçe dışında Birleşmiş Milletler Özel Fonu’ndan, teknik yardım programından olmak üzere önemli para kaynakları temin edilir. Bu kaynaklar, iki yıllık UNESCO bütçesi tutarına yakındır.

UNESCO Dünya Miras Komitesi
UNESCO eğitim, bilim ve kültür alanlarındaki amaçlarını, kendisine üye olan her devlette kurulan milli komisyonlarla gerçekleştirmeye çalışır. Merkezi Paris ‘te bulunan UNESCO’nun (www.unesco.org) iç yapısı bakımından üç organı vardır: Genel Konferans, Yürütme Konseyi, Sekreterlik.
Genel Konferans: Üye devletlerin temsilcilerinden oluşur. 1946-1953 yılları arasında Genel Konferans halinde her yıl toplanmış, 1954 yılından beri de iki yılda bir toplanmaktadır. Bugüne kadar 36 Genel Konferans toplanmıştır. Genel Konferans, Kurum  un en yetkili organıdır. Yürütme Konseyi üyelerini ve Genel Direktörü seçer, UNESCO  nun çalışma programlarını kabul eder, bütçesini belirler.

Yürütme Konseyi: Genel Konferansa katılan ve hükümetlerince aday gösterilen temsilciler arasından dört yıl için seçilen 58 üyeden oluşur. UNESCO Yürütme Konseyine 1946-1949 yılları arasından ülkemiz adına Reşat Nuri GÜNTEKİN; 1949-1951  de Ahmet Kutsi TECER; 1958-1966 yılları arasında Prof. Dr. Bedrettin TUNCEL seçilmişlerdir. Prof. Tuncel, 1964 yılı sonunda UNESCO Yürütme Konseyi Başkan Vekili olmuş, 1966 yılı sonunda UNESCO  nun XX. yıldönümünde, iki yıl için (1966-1968) UNESCO Genel Konferansı Başkanı seçilmiştir. Yürütme Konseyinde ülkemiz Prof. Dr. Erdal İNÖNÜ, Prof. Talat HALMAN ve Prof. Dr. Orhan GÜVENEN tarafından temsil edilmiştir.

Sekreterlik: UNESCO Sekreterliği, Genel Konferansça altı yıl için seçilen bir Genel Direktörün yönetimi altında çalışır. Eğitim, bilim, kültür ve iletişim bölümlerine ayrılmıştır. Sekreterliğin başlıca görevi, iki yıllık UNESCO programlarının uygulanması için gerekli bütün teknik çalışmaları yapmak, tedbirleri almaktır. İlk Genel Direktör, Julian Huxley (1946-1948, İngiltere) olup kendisini Jaima Torres Bodes (1948-1952, Meksika); John Taylor (1952-1952, A.B.D.); Luther Evans (1953-1958, A.B.D.); Vittorino Veronese (1958-1961, İtalya); Rene Maheu (1962-1974, Fransa); Amadou Mahtar M  Bow (Senegal, 1974 yılında ilk kez ve 1980 yılında ikinci kez seçilmiştir); Federico Mayor (İspanya, 1987 yılında bu göreve getirilmiş ve 1993  te tekrar seçilmiştir) 1995  te Koichiro Matsuura (Japonya) UNESCO genel direktörü olmuş, 2009 yılında bu göreve İrina Bokova (Bulgaristan) seçilmiştir.

 UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİNE ALINMA KRİTERLERİ
İnsanın yaratıcı dehasının üst düzeyde bir temsilcisi olması, dünyanın bir kültür bölgesinde veya bir dönemde mimarlık veya teknoloji, anıtsal sanatlar, kent planlama veya peyzaj tasarımı alanlarında önemli gelişmelere ilişkin insani değer alışverişlerine tanıklık etmesi,Yaşayan veya yok olan bir kültür geleneğinin veya uygarlığın istisnai, ender rastlanan bir temsilcisi olması, İnsanlık tarihinin önemli bir aşamasını veya aşamalarını gösteren bir yapı tipinin, mimari veya teknolojik bütünün veya peyzajın istisnai bir örneği olması Özellikle geri dönülmez bir değişimin etkisi altında hassaslaşmış olan çevre ile insan etkileşiminin veya bir kültürün/kültürlerin temsilcisi olan, geleneksel insan yerleşimi, arazi kullanımı veya deniz kullanımının istisnai bir örneği olması, İstisnai evrensel önem taşıyan sanatsal veya edebi eserler, inançlar, fikirler, yaşayan gelenekler ve olaylarla doğrudan veya dolaylı olarak ilgili olması (Komite bu kriterin tercihen diğer kriterler ile birlikte kullanılması gerektiğini kabul etmektedir.)

Üstün doğal görüngelere veya eşsiz doğal güzelliklere ve estetik öneme sahip alanları içermesi, Yaşamın kaydı, yer şekillerinin oluşumunda devam eden önemli jeolojik süreçler veya önemli jeomorfik veya fizyografik özellikler dahil dünya tarihinin önemli aşamalarını temsil eden istisnai örnekler olması, Kara, tatlı su, kıyı ve deniz ekosistemleri ve hayvan ve bitki topluluklarının evrim ve gelişiminde devam eden önemli ekolojik ve biyolojik süreçleri sunan istisnai örnekler olması, Bilim veya koruma açısından istisnai evrensel değere sahip tehlike altındaki türleri içeren yerler de dahil, biyolojik çeşitliliğin yerinde korunması için en önemli ve dikkat çeken doğal habitatları içermesi.

DÜNYA MİRAS GEÇİCİ LİSTESİ
Geçici Listeler hazırlanırken varlıkların Dünya Miras Komitesi’nce belirlenen kriterleri karşılama durumları ile mimari, tarihi, estetik ve kültürel, ekonomik, sosyal, sembolik ve felsefi özellikleri de dikkate alınmaktadır. İlk kez 1994 yılında UNESCO Dünya Miras Merkezi’ne iletilen Geçici Listemiz 2000, 2009 ve 2011 ve 2012 yıllarında güncellenmiş olup, bu listede 2 karma (kültürel/doğal) ve 35 kültürel olmak üzere toplam 37 adet varlık bulunmaktadır.

UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde aşağıdaki varlıklarımız yer almakta olup; detaylı bilgilere UNESCO Dünya Miras Merkezi’nin resmi web sitesi olan http://whc.unesco.org/en/tentativelists/state=tr adresinden ulaşılabilmektedir: Afrodisias Antik Kenti (Aydın), Ahlat Eski Yerleşimi ve Mezar Taşları (Bitlis), Aizanoi Antik Kenti (Kütahya), Alahan Manastırı (Mersin), Alanya (Antalya), Ani Tarihi Kenti (Kars), Beçin Ortaçağ Kenti (Muğla), Bergama (İzmir), Beyşehir, Eşrefoğlu Camii (Konya), Birgi Tarihi Kenti (İzmir), Bursa ve Cumalıkızık Erken Osmanlı Kentsel ve Kırsal Yerleşimleri (Bursa), Diyarbakır Kalesi ve Surları (Diyarbakır), Efes (İzmir), Gordion Antik Kent (Ankara), Göbeklitepe Arkeolojik Alanı (Şanlıurfa), Hacı Bektaş-ı Veli Külliyesi (Nevşehir), Harran ve Şanlıurfa Yerleşimleri (Şanlıurfa), Hatay, St. Pierre Kilisesi (Hatay), Hecatomnus Mozelesi ve Kutsal Alanı (Muğla), İshakpaşa Sarayı (Ağrı), Karain Mağarası (Antalya), Konya Selçuklu Başkenti (Konya), Likya Uygarlığı Antik Kentleri (Antalya ve Muğla), Mamure Kalesi (Mersin), Mardin Kültürel Peyzaj Alanı (Mardin), Odunpazarı Tarihi Kent Merkezi (Eskişehir), Perge Antik Kenti (Antalya), Tarihi Anıtlar (Niğde), Sagalassos Antik Kenti (Burdur), Selçuklu Kervansarayları Denizli-Doğubayazıt Güzergâhı, St. Nicholas Kilisesi (Antalya), St. Paul Kilisesi, St. Paul Kuyusu ve Çevresi (Mersin), Sümela Manastırı (Trabzon), Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi (Gaziantep), Zeugma Arkeolojik Alanı (Gaziantep), Kültürel olarak; Güllük Dağı-Termessos Milli Parkı (Antalya), Kekova (Antalya) Karma olarak geçici listede yer almaktadır.


9 Temmuz 2016 Cumartesi

Futbol yıldızlarının bağış maçını 33 bin kişi izleyecek

Antalya’da 16 Temmuz’da futbol dünyasının dev isimlerini özel bir bağış maçında buluşturacak olan Dünyaca ünlü futbol yıldızı Samuel Eto’o, kurduğu vakıf ile Kara Kıta Afrika’daki çocuklara yardım eli uzatıyor.Samuel Eto’o, Vakfın 10. Yıl kutlamaları kapsamında Türkiye'de de bir ilki gerçekleştiriyor. Aralarında Messi, Neymar, Suarez, Maradona, Eden Hazard, Totti, Michael Essien, Xavi, JayJay Okocha, Pierre Emerick, Aubameyang, Iniesta ve Arda Turan’ın da bulunduğu çok sayıda yıldız futbolcu, Afrika’daki çocukların sağlık ve eğitim masraflarına destek olmak için Türkiye'ye geliyor.Dünyaca ünlü futbolcular, Türk karması ile 16 Temmuz'da Antalya Arena'da özel bir maç yapacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da desteğiyle oynanacak karşılaşmanın Türk turizmi açısından çok önemli bir etki oluşturacağı öngörülüyor. Karşılaşmayı, 33 bin kişinin izlemesi bekleniyor. 
 
Eto’o Vakfı Kara Kıta Afrika’da çocukların yüzünü güldürüyor.Antalyaspor’un yıldız oyuncusu Samuel Eto'o, sahada hak ettiği hayranlığın yanı sıra sosyal yardım çalışmalarıyla da takdir topluyor. Yıldız futbolcu kendi adıyla kurduğu Eto’o Vakfı aracılığıyla, sağlık, eğitim ve spor alanında Afrika kıtasındaki çocukların gelişimi için çalışmalar yürütüyor. Minimum sağlık ve hayatta kalma koşullarının sağlanması, sosyal entegrasyon için kaliteli eğitimin sunulması, eğitim bursları, kültürel faaliyetler ve çocukların spor becerilerini destekleme Vakfın en önemli uğraşları arasında yer alıyor. Sosyal haklardan mahrum çocukların toplumda bir yer edinmesi için çabalayan Vakıf, Kara Kıta’da önemli projeleri de hayata geçiriyor. Ağız sağlığı bakımından sağlıklı okullar yaratılması, Kamerun’da ameliyatı zor yapılan önemli hastalıklardan mustarip çocuklara tıbbi destek sağlanması, HIV/AIDS konusunda farkındalık yaratılması, hastane ve kliniklere tıbbi ekipman alımlarının sağlanması sağlık alanında yapılan çalışmalardan bir kaçı. 

Eğitim alanında da çok önemli çalışmalar yürüten vakıf, yetenekli gençlerden oluşan “Fundersport gençleri” için ücretsiz spor eğitimi veriyor. Vakıf, üniversite öğrencilerine burslar, okullara eğitim için bilgisayar ekipmanı temini,  yetenekli genç oyunculara daha iyi eğitim ve daha çok fırsat sunmak amacıyla ABD ve Fransa’daki üniversitelerle ortaklık kurma gibi çok sayıda önemli faaliyeti de hayata geçirmiş durumda.Dünya Yıldızlarını Antalya’daki karşılaşmada buluşturacakSamuel Eto'o’nun ev sahipliğindeki organizasyon için 16 Temmuz akşamı da Regnum Carya Golf&Spa Resort’da, dünya ve Türk futbolunun en ünlü yıldızlarının yanı sıra seçkin bir davetli topluluğunun katılacağı bir de gala düzenlenecek.Karşılaşmanın biletleri www.biletix.com ve www.aerobilet.com.tr adreslerinden 5 ayrı kategoride satışa sunuldu. 7 - 17 yaş arası katılımcılara, biletler %30 indirimli satılıyor. Girişler sırasında indirimli bilet sahiplerinin kimlikleri kontrol edilecek. Karşılaşmadan elde edilecek gelirler Samuel Eto'o Vakfı'na aktarılacak.


Londra ePrix’sinde Nico Prost’un elde ettiği çifte zafer ile birlikte Renault e.dams’ın sahip olduğu heyecan ve dinamizm ödüllendirildi: Fransız ekibi üst üste ikinci kez FIA Formula E şampiyonluğunu elde etti. Battersea Park, Londra’daki heyecan dolu sezon finalinde Sébastien Buemi’nin kendisine gereken puanları toplayabilmesi için en hızlı tur zamanını elde etmesi gerekiyordu. Sonuç olarak pilotlar şampiyonu unvanı alarak takımı adına çifte zafer kazandırmış oldu. Renault e.dams, Formula E şampiyonasını en başından itibaren son derece ciddiye aldı. Takım, şampiyonanın ilk senesi olan 2014/15 sezonunda Formula E takımlar unvanını elde etti ve o sene pilotlar şampiyonluğunu kıl payı kaçırdı.

Şampiyonanın ikinci senesinde teknik yönetmeliklerde gerçekleştirilen revizyonla birlikte takımlara aktarma organları konusunda özgürlük tanındı. Bu durum, sahip olduğu teknik uzmanlığı uygulamaya koymak üzere Renault için tam bir fırsat oldu. Elektrikli otomobiller alanında sahip olduğu ve Avant-garde Twizy ile birlikte ZOE’nin yaratılmasında yardımcı olan geniş çaplı bilgi birikimi ve tesisleri sayesinde Renault e.dams unvan favorisi hemen ön plana çıktı. Takım, ikinci sezonun ilk yarışını 11 saniye gibi bir farkla Beijing’de kazandı. Diğer bir zafer ise üçüncü rauntta Punta del Este’de geldi. Buna ilaveten Buenos Aires, Meksika ve Paris’te podyuma çıktı. Takım, Berlin ve Londra’da galibiyetler elde etti. Nico Prost Londra’daki ilk yarışta Renault e.dams’ı unvana daha da yaklaştırdı. İkinci yarışta elde ettiği zafer ise unvanı garantiledi. Sébastien’in pilotlar şampiyonluğu mücadelesi ise çok daha heyecan doluydu. Beijing, Punta del Este ve Berlin’de elde ettiği zaferler sayesinde Lucas di Grassi ile arasındaki farkı bir puana indirdi. Üst üste gerçekleştirilen iki yarışın ilkinde beşincilik elde edildi. İlk turda Lucas di Grassi ile meydana gelen çarpışma sonucunda Séb ve Lucas’ın araçları hasar gördü. Her ikisinin de puanları eşitti ve ardından Séb pole pozisyonunu garantiledi. İsviçreli, unvanı kazanmak için devam etmek zorundaydı. Bunun ardından ise adeta bir kedi-fare oyunu başladı: Séb ve Lucas en hızlı turu yaparak ekstra puanlar alma peşine düştü. Sondan bir önceki turda Séb unvanı elde etti ve böylece geçen yıl kıl payı kaçırdığı ilk Formula E pilotlar şampiyonluğunu elde etti.

 Sébastien, ilk Formula E unvanını kazanırken toplamda 155 puan topladı ve 3 zafer elde etti. Nico ise 11 puan toplamak için iki kez zafer elde etti ve şampiyonayı üçüncü sırada tamamladı. Renault, elektrikli otomobil teknolojilerini yol testine tabi tutmak amacıyla bu yarışları bir platform olarak kullanıyor ve kullanmayı da sürdürecek. Böylece gerçek hayattaki binlerce kullanıcı bundan istifade edecek. Renault, ZE satışlarında da artık pazar lideri.Sébastien Buemi: “Bu inanılmaz güzel bir şey. Böylesine zor bir sezonun ardından şampiyon olmak muhteşem bir duygu. Bugün aslında çok zorlu başladı; yarışın başında çarpışma meydana geldi ve tek seçeneğimiz en hızlı turu yapmaktı. O andan sonra taktik, kademe gibi konularda elimizden gelenin en iyisini yapmak zorundaydık… Ben herkes adına çok mutluyum. Şu noktaya gelmek için herkes elinden gelenin en iyisini yaptı ve onlar bu unvanı sonuna kadar hak ediyor. Hem en hızlı sürücü hem de en iyi takım kazanmış oldu.”Nicolas Prost: “Rüya gibi bir hafta sonu oldu. Son birkaç yarışta güçlü biçimde ilerledik ve bu hafta sonu kazanan tarafın kendimiz olacağını iyi biliyorduk. Ancak tabii ki hiç şeyin garantisi yok. Elde ettiğimiz iki zafer sayesinde muhteşem bir hafta sonu geçirdik; bundan iyisi olamazdı. Dün çok önemliydi çünkü çok zor bir sezon geçirdim. Fakat her seferinde kazanan taraf olmayı becerdik. Şampiyonada üçüncülüğü garantilediğim için çok mutluyum; Séb için de çok memnunum. Bu büyüleyici takımla gurur duyuyorum.”Alain Prost, takım direktörü, Renault e.dams: “Bugün takımla gurur duydum. Formula E, benim deneyimlediğim en rekabetçi ortamlardan bir tanesi. Bugün iki zafer elde ederek büyük başarı elde etmiş olduk. Üst düzeydeki takımlara ve pilotlara karşı mücadele ediyoruz. Bütün bir yıl boyunca çok sıkı çalıştık ve Renault da yürüyen aksam konusunda müthiş bir iş çıkardı. İki senede elde edilen iki unvan bu takıma zamanını ve emeğini harcayan herkes için adeta bir teşekkür oldu.”


 Jean-Paul Driot, takım müdürü, Renault e.dams: “Bu anları yaşarken insanın duygularını dile getirmesi çok zor. Bu gibi anları ümit eder ve hayalini kurarsınız; gerçekleştiğinde ise doğru sözcükleri bir araya getirmekte heyecandan zorlanırsınız. Bu zaferlere katkı sağlayan her takım üyesi ile gurur duyuyorum. Son derece profesyonel ve beceri dolu bir takım kurduk; sonuç olarak en çetin ortamlardan zaferle çıktık. Hem takımla hem de Renault ortaklığımızla gurur duyuyoruz. Özellikle bugün çok zorlu geçti ancak her şeyin üstesinden gelip zafere ulaştık!”

Jérôme Stoll, Renault Sport Racing Başkanı: “Bugün elde ettiğimiz unvanlar bizleri çok mutlu etti. Formula E şampiyonası Renault’nun elektrikli araç teknolojisindeki inovasyonlarını ve kalitesini gözler önüne sermesi bakımından son derece ideal bir platform. İkinci sezonda teknik yönetmeliklerin yürürlüğe girmesi hem Renault Sport’taki ekipler hem de Technocentre’daki motor sporları motor operasyonları bölümümüz için çok iyi bir fırsat oldu. Bu sayede ileri düzeydeki becerilerini ve EA teknolojisindeki bilgilerini deneme şansını elde ettiler. Ortaya çıkardıkları eserin sağlamlığı ve hızı bu alandaki en iyilerden bir tanesi olarak kabul gördü. Ve bu unvanları artık resmi olarak elde etmiş olmaktan çok memnunum. Takımı ve Sébastien’i tebrik ederim. Bu yıl pistte şahit olduğumuz gelişmelerin en son nesil ZE (zero emission) araçlara uygulanarak kullanıcıları ile buluşturulmasını sabırsızlıkla bekliyorum.”

6 Temmuz 2016 Çarşamba

Canyon Ranch, Amerika dışındaki ilk merkezini Türkiye’de açtı

Dünyanın önde gelen sağlıklı yaşam kuruluşu Canyon Ranch, Amerika dışındaki ilk merkezini Türkiye’de açtı
Canyon Ranch® Wellness Resort at Kaplankaya, 1 Temmuz’dan itibaren; Ege’nin eşsiz doğası ve denizi, sağlıklı bir yaşam deneyimi sunan aktivite ve programlarıyla birlikte misafirlerini ağırlamaya başladı. Milas bölgesinde bulunan Kaplankaya’ya Bodrum/Milas havaalanından, karayoluyla 50 dakika içerisinde ulaşılıyor.  Ayrıca denizden veya helikopterle ulaşım sağlanıyor.  
 
Sağlıklı yaşam ve zindeliği kişisel keşif, enerji ve motivasyon kaynağı olarak gören Canyon Ranch® Wellness Resort at Kaplankaya, sadece ‘wellness’ hizmeti ve ‘tatil anlayışı’nın ötesinde, sağlıklı yaşam için tamamlayıcı tüm aktivitelerle birlikte kapılarını açtı.Canyon Ranch® Wellness Resort at Kaplankaya, 10.000 metrekarelik özel spa, fitness ve sağlıklı yaşam merkezinde, Canyon Ranch'in 1979'dan bu yana öncülük ettiği modern sağlıklı yaşam deneyimlerinin yanı sıra yıl boyunca rehber eşliğinde yürüyüş, bisiklete binme, su sporları ve daha fazlasını içeren hem iç mekân, hem de açık hava aktivitelerine katılma, yüzme, modern fitness tesislerinde egzersiz yapma, huzurlu bir spa keyfi ile rahatlama, yerel ve doğal malzemeler kullanılarak özenle hazırlanmış sağlıklı ve leziz yemekleri tatma, ruh ve beden sağlığı üzerine seminer ve toplantılara katılma imkanları sunuyor. 
 
 Canyon Ranch’e geçen sene CEO olarak atanan Susan Docherty Türkiye’de açılan merkezlerinin kendileri için çok büyük önem taşıdığını ifade etti.  Bu yatırımın markalarının dünyaya açılımını simgelediğini söyleyen Docherty, aynı zamanda Canyon Ranch Wellness Resort at Kaplankaya’nın dünyadaki en iyi merkezleri olduğunu belirtti.   Capital Partners Kurucu Ortağı Burak Öymen “Canyon Ranch Kaplankaya Türk turizminin çeşitliliği konusunda dünyaya oldukça önemli bir mesaj veriyor. Çok emek sarf ettik ve doğru yolda olduğumuza inanıyoruz” dedi. Capital Partners İcra Kurulu Başkanı Hasan Arat ise, “Bu yatırım, dünyada gelişmekte olan sağlıklı yaşam sektöründe Türkiye’nin iddialı olduğunu gösteriyor, bu işin öncüsü olmaktan memnunuz.” diyerek projeye olan inançlarını dile getirdiler.
 
 UZMAN VE PROFESYONEL BİR EKİP
30 seneyi aşkın lüks otelcilik deneyimi bulunan, Genel Müdür Markus Iseli Türkiye’yi yakından tanıyor. Tecrübeli lider İstanbul’da Ceylan Intercontinental Hotel ve Four Seasons Hotel Istanbul at Sultanahmet’te de Genel Müdür olarak görev almıştı. Johns Hopkins Hastanesi Dahiliye Uzmanı ve aynı zamanda uyku, sağlıklı yaşam ve kilo kontrolü alanında uzman, Canyon Ranch Uyku Tıbbı Direktörü Param Dedhia’nın da yer aldığı Canyon Ranch Sağlık merkezinin uluslararası üne sahip deneyimli profesyonel ekibi ise misafirlerinin kendini daha genç hissedip, sağlıklı daha uzun bir yaşama kavuşmasını sağlıyor. Sporcu sağlığında uzmanlaşmış doktor, iç hastalıkları uzmanı, fizyolojist, spor ve motivasyon üzerine uzmanlığı bulunan psikolog, Uluslararası Olimpiyat Komitesi sertifikasına sahip beslenme uzmanı ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanının da bulunduğu Canyon Ranch sağlık ekibi, birçok alanda sağlıklı yaşam tedavileri sunuyor. Ayrıca, Canyon Ranch’te konaklanan süre boyunca yararlanılabilecek onlarca masaj türü, bakım, seminer ve eğitim programları yer alıyor. Canyon Ranch’in global standartlardaki Spa’sında sunulan bakım ve terapilerin yanı sıra, egzersiz fizyolojisi üzerine uzmanlaşmış deneyimli ekibi de hizmet veriyor. 
 
İLHAM KAYNAĞI DOĞA
Her biri büyüleyici deniz manzarasına sahip toplam 141 odalı “Leading Hotels of the World” üyesi merkezin 17’si Executive King kategorisi olmak üzere 66 yamaç odası, 69 otel odası ve 6 otel suiti bulunuyor.  Güney Ege kıyılarının incisi Bodrum'un yanı başındaki Türk Rivierası’nın kalbinde bulunan Kaplankaya bölgesinde yer alan otel, Barcelona'daki ünlü Office of Architecture (OAB) ve kurucu ortak mimarı Carlos Ferrater tarafından tasarlandı. Doğayla mükemmel bir uyum içinde olan mimari, adeta çevredeki doğal güzelliklerin ruhunu taşıyor.
Canyon Ranch Wellness Resort at Kaplankaya’tan tüm yıl boyunca yararlanabilecek,  ilk aşamasında 76 villayı kapsayan Kaplankaya Canyon Ranch Living’de de eş zamanlı olarak yaşam başladı. Rezervasyon: 0 (252) 511 00 51 www.canyonranch.com/kaplankaya
www.kaplankaya.com

5 Temmuz 2016 Salı

Bayramda tatilciler Belek, Bodrum, Çeşme, Kuşadası ve Side’yi tercih etti

Ramazan Bayramı turizm sektörünü hareketlendirdi
Bu yıl turizmcilerin, son dakika kampanyalarını bayram dönemi ile birleştirdiklerini söyleyen tatilsepeti.com Genel Müdürü Koray Küçükyılmaz, bu durumun hem sektörü canlandırdığını hem de tatil yapmak isteyenlere önemli bir avantaj sağladığını söyledi.Ramazan Bayramı tatilinin dokuz güne uzatılması, hem tatil yapmak isteyenlere rahat bir nefes aldırdı hem de turizm sektörünü hareketlendirdi. tatilsepeti.com’un verilerine göre, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu bayramda da Belek, Bodrum, Çeşme, Kuşadası ve Side tercih edildi. Marmaris ve Fethiye ise, bu yıl yeniden çıkış yapan destinasyonlar olarak dikkat çekti. Özellikle çocuklu ailelerin vazgeçilmezi olan Antalya’da, her şey dahil hizmet veren beş yıldızlı tesislerin fiyatlarının kişi başı gecelik 125 TL’den başlamasıyla, tatilciler otelleri doldurdu. 

 Yurt içinde otel, yurt dışında kültür turları
Yurt içinde otel tatili yapılırken, yurt dışına gidenlerin deniz-kum-güneş tatilini kültür turları ile birleştirdiklerine dikkat çeken Koray Küçükyılmaz, tatilsepeti.com misafirlerinin öncelikli tercihlerinin İtalya, İspanya, Yunanistan ve Yunan Adaları olduğunu söyledi. Küçükyılmaz, 99 Euro’dan başlayan fiyatları, denizi ve doğal güzellikleri ile öne çıkan Yunan Adası Thassos’un, Türk misafirler tarafından keşfedildiği ve çok sevildiğini de ifade etti. tatilsepeti.com Genel Müdürü Koray Küçükyılmaz, vizesiz yurt dışı seyahati yapmak isteyenlerin bu bayramda Balkanlar, Budva, Bangkok - Pattaya gibi bölgeleri tercih ettiklerini de sözlerine ekledi.



Otel rezervasyonu yaparken tercihimizi şekillendiren unsurlar hangileri?

Otel seçerken önce fiyata sonra konuma bakıyoruz
Bayram tatilinin uzamasının ardından pek çok kişi yola koyulmak için hazırlıklara başladı. Peki otel rezervasyonu yaparken tercihimizi şekillendiren unsurlar hangileri? Seyahat arama sitesi momondo'nun yeni araştırması, bu soruya yanıt veriyor.Dokuz günlük Ramazan Bayramı tatili için hazırlıklar başladı. Pek çok kişi kendileri için en uygun oteli bulmaya çalışırken, momondo’nun yaptığı araştırma[1] Türk turistlerin otel tercihini hangi faktörleri göz önünde bulundurarak yaptığını ortaya koyuyor.

 ERKEKLER İÇİN FİYAT DAHA ÖNEMLİ
Türkiye’nin yüzde 55’i “Otel seçerken önceliğim fiyatın bütçeme uygun olması,” diyor. Yalnızca erkekler incelendiğinde oran yüzde 58’e kadar çıkıyor. Yaş grupları açısından bakıldığında 36-55 yaş grubunun fiyata daha önem verdiği görülürken, coğrafi açıdan incelendiğinde İç Anadolu Bölgesi yüzde 61’le diğer tüm bölgelerin önüne geçiyor.

EGELİLER VE KADINLAR MERKEZİLİĞE DAHA ÇOK ÖNEM VERİYOR
Otel seçimi yaparken ikinci önceliğimiz ise yüzde 41’le şehir merkezine yakınlık. Yalnızca kadınlar incelendiğinde, merkezi bir otelde konaklama isteiği yüzde 45’e kadar çıkıyor. Merkeziliğe en çok önem veren bölgemiz ise yine yüzde 45’le Ege Bölgesi. Diğer yandan otelin şehrin hangi bölgesinde olduğunu en az umursayanlar, 18-22 yaş arasındaki gençler.

KONUK YORUMLARINA EN ÇOK KARADENİZLİLER BAKIYOR
Üçüncü önceliğimiz, otelin seyahat sitelerinde olumlu yorumlar alması. Katılımcıların yüzde 36’sı, yalnızca iyi yorumlar alan otellerde konaklayacağını söylüyor. Karadenizliler yüzde 38’le yorumlara en çok önem verenlerken,  Türkiye genelinde yorumlara en çok 23-35 yaş grubu önem veriyor.

HİZMET KALİTESİ ERKEKLER İÇİN ÖN PLANDA
momondo’nun araştırmasına göre, otel personelinin iyi ve kaliteli hizmet sunması, yüzde 35’le konaklama konusundaki tercihlerimizi şekillendiren dördüncü etken. Yalnızca erkeklerin yanıtları incelendiğinde oran yüzde 39’a çıkıyor. Başka bir deyişle erkek turistler hizmet kalitesine daha çok önem veriyor.

TAVSİYELERE DÜNYADA EN ÇOK ÖNEM VEREN İKİNCİ ÜLKEYİZ
Beşinci sırada yüzde 27’yle otelin arkadaşlarımız, ailemiz ya da diğer tanıdıklarımız tarafından tavsiye edilmiş olması yer alıyor. Eş dost tavsiyesine en çok önem verenler 56-65 yaş grubuyken, en az önem verenler yüzde 18-22 yaş grubundaki gençler. Diğer yandan Türkiye, dünya genelinde tavsiyelere en çok önem veren ikinci ülke konumunda. Bu alanda ilk sırada yüzde 30’la Çin, Türkiye’yi takiben üçüncü sırada ise yüzde 26’yla Brezilya yer alıyor.

YÜZDE 16’MIZ KONSEPT OTEL İSTİYOR
 Otel seçerken önceliklerimiz arasında yer alan diğer etkenler ise sırasıyla şöyle: Yüzde 20’yle otelin bir paket tur programı içerisinde yer alması, yüzde 16’yle medyada iyi yorumlar alması, yine yüzde 16’yle otelin farklı bir konsepte sahip olması ve yüzde 12’yle otelin şehrin güzel bir mahallesinde yer alması.Uluslararası araştırma enstitüsü CINT’in Momondo adına gerçekleştirdiği araştırmaya 20 ülkeden 29000 kişi katılmıştır. Araştırmanın Türkiye ayağında ise 6-13 Ocak 2016 tarihleri arasında 1000’in üzerinde kişi yer almaktadır.

Electrolux Ideas Lab evlerin geleceğine ilham vermeye hazırlanıyor

Electrolux’ten yeni bir yaratıcı fikir yarışması
Electrolux, bugünün ve geleceğin evleri için yaratıcı fikirleri ortaya çıkaracak yeni bir global yarışma olan “Electrolux Ideas Lab”i başlatıyor. Yarışmaya 18 yaşın üzerindeki herkes katılabiliyor. Katılımcılar www.electroluxideaslab.com adresinden ön kayıt yaptırarak yarışmayla ilgili detayları takip edebiliyor. Electrolux, insanların gelecekte evlerinde daha lezzetli, sağlıklı ve sürdürülebilir yemek yapmalarına ilham verecek yaratıcı fikirlere “Electrolux Ideas Lab” ile çağrı yapıyor. Akıllı telefon uygulamalarından, yemek paylaşım programlarına, mutfak aletlerinden, pratik fikirlere ya da tamamen donanımlı iş fikirlerine kadar her türlü proje yarışmada katılabiliyor. Bu yarışmada sınırları yarışmacıların hayal gücü belirliyor.

Electrolux Pazarlama Direktörü MaryKay Kopf, Electrolux Ideas Lab ile ilgili şunları söyledi: “Hızla değişen bir dünyada yaşıyoruz. Geleceğin evleri için en iyi fikirler hali hazırda annelerin, babaların, yemek bloggerlarının ya da evdeki şeflerin aklında olabilir. Tüketicilerimizin zihinlerindekileri açığa çıkartacak bu platformu oluşturarak yaratıcı fikirleri ödüllendireceğiz ve kazananların fikirlerini daha da ileriye taşımalarını sağlayacağız. Bu platform ayrıca sunduğumuz ürün ve hizmetlerle mükemmel tüketici deneyimi yaratma konusunda daha da iyi olmamızda bize yardımcı olacak.”

Electrolux Ideas Lab’den büyük ödül
En iyi fikrin sahibi, 10.000 Euro para ödülünün yanı sıra İsveç’in başkenti Stockholm’a 5 günlük bir gezi kazanma şansı yakalayacak. Gezi kapsamında kazanan yarışmacılara yaratıcı fikirlerini bir sonraki aşamaya taşıyabilmeleri için gerekli olan tüm destek sağlanacak. Yarışma süreci, değerlendirme kriterleri ve ödül detayları 15 Ağustos 2016’da www.electroluxideaslab.com üzerinden duyurulacak.

Denize sıfır olarak konumlanan bu tür işletmeler bir hak ihlali yapıyor

Beachlere Giriş Ücreti Ödemeyin!
Yıllık iznini ve bayram tatilini deniz kenarında geçirmeyi tercih edenlere hukukçulardan bir uyarı geldi. Denize 50 metreden daha yakın olarak konumlanan sahil işletmelerinin yasalara aykırı olduğunu ve bu alanlara giriş ücreti ödenmemesi gerektiğini belirten Avukat Cevat Kazma, ödenen ücretlerin de geri alınabileceğini açıkladı.

Yaz aylarında yapılan tatillerde konaklama ve ulaşımdan sonraki en büyük gider kalemini beachlerde ödenen paralar oluşturuyor. Şezlong, şemsiye, duş, loca, yiyecek-içecek gibi hizmetler sunan bu alanlara giriş ücreti kişi başı 50 ila 1000 TL arasında değişiklik gösteriyor. Ancak hukukçulara göre denize sıfır olarak konumlanan bu tür işletmeler bir hak ihlali yapıyor. Avukat Cevat Kazma’ya göre, Kıyı Kanunu’nun 4. ve 5. maddeleri gereğince bu tür işletmelerin kıyı kenar şeridi ile arasında en az 50 metre mesafe bulunması gerekiyor.

 
Ücret Ödemeyin
Bu mesafenin kanunen herkese açık bir alan olması gerektiğini vurgulayan Cevat Kazma, “Denize 50 metreden daha yakın sahil işletmelerinin verdiği hizmetler yasal değildir. Bu alanda denize girmek, güneşlenmek için giden kişilerden ücret alınamaz.” diyerek, tatilcilerin bu alanlara giriş için ücret ödememesi gerektiğini söyledi. Ücret ödendiyse iadesi talep edilebilir! Avukat Cevat Kazma, Kıyı Kanunu’nu ihlal eden işletmelerin aldıkları giriş ücretlerinin yasal olmadığını, tüketicilerin ödemiş oldukları ücretleri de Tüketici Hakem Heyetlerine başvurarak geri alabileceğini söyledi. Belediyelerin bu işletmelerden işgaliye adı altında kira parası aldığının altını çizen Avukat Cevat Kazma, belediyelerin de Kıyı Kanunu’nu açık bir şekilde ihlal ettiğini vurguladı.

ICANN Helsinki toplantısında Nokta İstanbul’un başarısı konuşuldu

Nokta İstanbul’un başarısı konuşuldu
Dijital dünyanın önemli isimlerinin katıldığı, Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de gerçekleşen ICANN56 toplantısında Nokta İstanbul’un başarısı konuşuldu. Nokta İstanbul ekibi, katılımcılara proje süreci ve atılan adımlar konusunda bilgi verdi. İnternette alan adı tahsisinin dünya çapında en üst mercii olan ICANN’in Başkanı ve CEO’su Goran Marby, Nokta İstanbul’u hayata geçiren Medya A. Ş. Genel Müdürü Bekir Kaplan ve ekibinin başarısını tebrik etti.

Dünya çapında yılda üç defa gerçekleşen ICANN56 toplantısının ikincisi, Fas’ın Marakeş kentinin ardından dün Finlandiya’nın Helsinki şehrinde gerçekleştirildi. Dijital dünya konusunda yetkin isimlerin dijital dünyadaki gelişmeleri değerlendirdikleri ve tecrübelerini paylaştıkları toplantıda Nokta İstanbul ekibi de hazır bulundu. Helsinki toplantısında, şehir alan adı uzantıları içerisinde Nokta İstanbul başarısı ile dikkat çekti. Nokta İstanbul ekibi, proje süreci ve atılan adımlar konusunda toplantıdaki katılımcıları bilgilendirdi. Nokta İstanbul projesini hayata geçiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Medya A.Ş. Genel Müdürü Bekir Kaplan ve ekibi, internette alan adı tahsisinin dünya çapında en üst mercii olan ICANN’in Başkan ve CEO’su Goran Marby’le de buluştu.  
 
 
Nokta İstanbul’u tebrik etti
Görüşmede Nokta İstanbul’un başarısını tebrik eden Marby, Medya A. Ş. Genel Müdürü Bekir Kaplan’a projenin Türkiye’deki başarıya ulaşmasındaki sırrı sordu. Kaplan ise İstanbul markasını dijital dünyaya taşıyan projeye büyük bir heyecanla başladıklarını ifade ederek “Medyadan ve kullanıcılardan büyük destek gördük. Projenin tanıtılması ve herkese ulaşması için iletişim araçlarını da etkin şekilde kullanıyoruz. İnsanların İstanbul ile özdeşleşmelerini istiyoruz. Bu nedenle herkesi .ist ve .istanbul uzantılı kişisel web adreslerini almaya teşvik ediyoruz” dedi.
 
 
25 bin kayıt
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş önderliğinde çizilen vizyonu Marby’e anlatan Kaplan “Nokta İstanbul büyük bir proje ancak biz olaya sadece Nokta İstanbul olarak değil internet özgürlüğü ve erişilebilirliği olarak bakıyoruz. İstanbul’da birçok kamu kuruluşu ve şirket artık Nokta İstanbul alan adını kullanmaya başladı. Bu bize büyük mutluluk veriyor” diye konuştu. Kaplan görüşme sonunda Marby’e  Boğaz, Kız Kulesi ve Sultanahmet’in minyatür tekniğiyle resmedildiği bir İznik çinisi hediye etti. Tarihi metropolün cazibesini dijital dünyaya taşıyan .ist ve .istanbul  uzantılı internet adresleri genel başvuruya açılmasının ardından yoğun taleple karşılaştı. .ist ve .istanbul alan adı kayıtları 25 bine ulaştı. Nokta İstanbul kayıtları www.nic.istanbul  sitesi üzerinden gerçekleştirilebiliyor.