9 Haziran 2017 Cuma

Kadın Yelkenciler Kıyasıya Yarışacak

2. Deniz Kızı Ulusal Kadın Yelken Kupası 28-29-30 Temmuz’da                                                      
Kurumlardaki kadın yelkencilerin kıyasıya yarıştığı Kupa için başvurular başladı
2. Deniz Kızı Ulusal Kadın Yelken Kupası 28-29-30 Temmuz’da Caddebostan- Adalar parkurunda gerçekleşecek.Yelken tutkusuyla yarış heyecanını birleştirecek “2. Deniz Kızı Ulusal Kadın Yelken 
Kupası” ile kadınların yelken sporuna olan ilgisinin artması, ülkemizdeki kadın yelkenciliğinin desteklenmesi, yeni sporcular yetiştirilmesi ve kadın yelkencilerin motive edilmesi hedefleniyor.  

28 - 29 - 30 Temmuz tarihlerinde İstanbul Caddebostan – Adalar parkurunda gerçekleştirilecek.Kupa, Türkiye Yelken Federasyonu’nun himayesinde ve Marmara Yelken Kulübü’nün işbirliğinde düzenleniyor. 28 Temmuz Cuma günü öğleden sonra başlayacak ve 3 gün sürecek Kupa’da şamandıra ve coğrafi olmak üzere toplam 6 yarış yapılacak. Deniz Kızı Ulusal Yelken Kupası, 
30 Temmuz Pazar günü öğleden düzenlenecek Ödül Töreni ile sona erecek.

Kupa Geliri ile AÇEV’e Destek Olunacak
Deniz Kızı Ulusal Kadın Yelken Kupası’nın kadın duyarlılığını yansıtacak bir sosyal sorumluluk boyutu da olması hedefleniyor. Bu fikirden hareketle, her yıl Kupa gelirinin bir bölümü ile kadınlara yönelik çalışmalar yapan saygın bir sivil toplum kurumu destekleniyor. Kupa’nın ilk seneki geliri ile kadın ve aile konusunda yaptığı çalışmalar ile ülkemizin önde gelen vakıflarından biri olan Anne Çocuk Eğitim Vakfı - AÇEV’e katkı sağlandı.  2017 yılında da AÇEV’e destek sağlanacaktır. 

2016 Yılı Katılımcı Kurumları
2016 yılının katılımcı kurumları arasında Arçelik A.Ş., Eker, Fiba Faktoring, Ford, Garanti Bankası, Garanti Emeklilik, Innova, Türk Telekom ve AÇEV gibi önemli isimler yer aldı.  Birinci Türk Telekom Kadın Yelken Takımı olurken Garanti Bankası ikinciliği, Arçelik A.Ş. ise üçüncülüğü elde etti.
Başvuruların başladığı Kupa’yla ilgili bilgi almak ve katılmak isteyen kurumlar, 0216 418 33 34 numaralı telefondan ARPR İletişim’i arayabilir ya da www.denizkiziyelkenkupasi.com adresinden ayrıntıları görebilirler.



TÜROB heyeti MEXPO” projesi hakkında bilgi aldı

Maltepe Belediye Başkanı TÜROB’a fuar merkezini tanıttı
TÜROB Başkanı Timur Bayındır beraberinde heyetle Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ı makamında ziyaret etti. TÜROB yöneticileri Maltepe Belediyesi tarafından hazırlanan “Maltepe Fuar, Kongre ve Yaşam Merkezi: MEXPO” projesi hakkında bilgi aldı.Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Timur Bayındır beraberinde Yönetim Kurulu Üyesi Murat Yumak, Genel Müdür İsmail Taşdemir ve Üyelerden Nadir Kadakal ile birlikte Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ı makamında ziyaret ederek, Maltepe Belediyesi tarafından hazırlanan “Maltepe Fuar, Kongre ve Yaşam Merkezi: MEXPO” projesi hakkında bilgi aldı.

Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, yılda yaklaşık 200'den fazla fuara ev sahipliği yapması öngörülen MEXPO Center hakkında TÜROB üyelerine bilgi verdi. Belediye Başkanı Kılıç, Asya ile Avrupa arasındaki en önemli fuar merkezlerinden biri olacak. Maltepe Fuar, Kongre ve Yaşam Merkezi’nin yaklaşık 1 milyon 500 bin metrekare açık, 200 bin kapalı alan, 5 bin kişilik kongre merkezi, birer adet 5 ve 4 yıldızlı ve bir butik otelden oluşacağını açıkladı.

MEXPO Projesi’ne ilişkin detaylar
Projenin yatırım maliyeti yaklaşık 950 milyon Euro olarak hesaplandı. Finansmanın büyük bölümü Almanya, Hollanda ve Çin olmak üzere yurt dışı kaynaklı olacak. MEXPO kapsamında 25 bin kişiye istihdam sağlanması hedefleniyor. Projenin hayata geçirilmesi için tasarlanan arazinin bir bölümünün hazineye bir bölümünün ise artık faal olmayan askeri alan (Nurettin Baransel Kışlası) içerisinde olduğundan Merkezi hükümetin kullanım/tahsis onayı bekleniyor. Projenin en dikkat çeken özelliğiyse, çevreci şekilde inşa edilecek olması. Merkezin yapımında güneş enerjisi ile aydınlatma ve çevreyle uyumlu inşaat malzemeleri kullanılacak. Ayrıca merkezde, fuar ve ticari alanların dışında, sosyal, kültürel ve sportif etkinlik alanları, gezi parkurları, kültür-sanat etkinliklerinin yapılacağı alanlar da olacak.

Başkan Kılıç’ın açıklamaları doğrultusunda projeye, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu başta olmak üzere ulusal ve uluslararası birçok işadamı destek veriyor. Maltepe’de atıl durumda kalan askeri bölgenin, konut alanı olarak kullanılması yerine gerek ekonomiye gerekse istihdama katkıları, ayrıca Anadolu yakasında oteller ve diğer sektörlere sağlayacağı ekonomik ve sosyal faydalar dikkate alınarak Fuar ve Kongre merkezi olarak değerlendirilmesi planlanıyor. Merkeze ait tüm teknik ve mali raporlar hazırlandı. Bölge halkının önemli desteği alınarak yapılan imza kampanyası 200 bin kişiye ulaştı.

Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, TÜROB’dan temel beklentilerinin, projenin başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere tüm kesimlere anlatılması olduğunu belirtti.

Havuzdan bulaşan kulak enfeksiyonları yaz tatilinizi zehir etmesin

Milyonlarca öğrenciyi, yaz tatili heyecanı sardı. Yarın karnelerin alınmasıyla üç aylık yaz tatili dönemi başlıyor. Çocukların yaz tatiliyle birlikte havuzda fazla zaman geçirdiğini anlatan Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, “Hijyeni bozuk havuzlar, en çok çocukları etkiliyor ve ilerleyici kulak iltihaplarına neden olabiliyor. Kulak enfeksiyonları, yaz tatilinizi zehir etmesin” dedi. Küçük çocukların girdiği havuzlardaki hijyen sorunlarının daha fazla olduğunu da açıklayan Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, şunları söyledi: “Genellikle buradaki sorun, havuzun uygun pH değerinden yüksek yani alkali olması, uygun kimyasal temizleyicilerin gerektiği şekilde kullanılmaması veya aşırı klor kullanılarak hijyenin sağlanmaya çalışılmasından kaynaklanan durumlardır. Küçük çocukların girdiği havuzlarda ise, sorunlar daha fazla olmaktadır. Bunun nedenleri arasında, miniklerin sıklıkla havuza idrar yapmaları ve ailelerin bebeklerini bez ile suya sokmalarına bağlı oluşan hijyen bozuklukları söylenebilir” dedi. 

Kulak çubuğu ve rastgele kulak tıkacı kullanmak zararlı olabilir.Kulak kanalının nemli kalması ve kulak çubuğuyla temizlemenin dış kulak kanalı hastalıklarına zemin hazırladığına işaret eden Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, şunları kaydetti: “Dış kulak yolu, normalde iyi korunan ve kendi kendini temizleyebilen bir yapıya sahiptir. Ancak, dış kulak yolundaki asidik ortamı sağlayan bizim serumen dediğimiz, halk arasında kulak kiri olarak da tabir edilen doğal koruyucu yağlı tabaka bozulabiliyor. Uzun süre hijyenik olmayan havuzlarda kalmanın yanında, bir de kulak çubuğu gibi çeşitli aletler nedeniyle, dış kulak yolu temizliğine bağlı oluşan hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Havuz veya deniz suyunun kulağa kaçması sonucunda da, dış kulak kanalında iltihap oluşabiliyor. Kulak zarının delik olduğu durumlarda ise, orta kulakta oluşan iltihap hızla ilerleyerek çevre kemikleri de eritebilen enfeksiyonlara neden olabiliyor.  Altını çizeceğimiz bir diğer konu da, dış kulak yolunu koruyucu olarak uygulanan tıkaçlar ile ilgilidir. Tıkaçları, sadece kulak zarı delik olanlara ve kulağına havalandırma tüpü takılan kişilere, uygun bir bone ile öneriyoruz. Orta kulak ile dış kulak yolu arasında sağlam kulak zarı olan kişiler de, kulak tıkacı kullanmak anlamsız olup, tam tersine bölgede tahriş ile birlikte nemli ortam oluşturması sebebiyle flora bozukluklarına veya orta kulak basıncı eşitlenmesi bozukluklarında da sebep olabilmektedir" diye konuştu. 

Dış kulak yolu, ıslak ve nemli kalmasın

Dış kulak enfeksiyonlarından korunmak için kişisel olarak yapılabilecekler hakkında bilgi veren Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, konuşmasına şöyle devam etti: “Suyla temas durumlarında, sıkça dış kulak yolu enfeksiyonu geçiren erişkin ve çocuklarda, suya girmeden önce yarı yarıya sulandırılmış sirke suyu veya limon suyu uygulaması korunma amaçlı faydalıdır. Bu koruyucu doğal uygulamaları güvenle gerçekleştirebilmek için kulak zarında bir delik olmaması gerekli olup, emin olmak amaçlı bir KBB uzmanı tarafından önceden değerlendirilmesinde fayda vardır. İster kulak zarı delik olsun, isterse sağlam olsun, tüm bireylerde suyla temasın her türlüsünün sonrasında, dış kulak yolunun kurulanması, yani buranın ıslak ve nemli kalmaması gereklidir. Bu amaçla, havlu yada ucu pamuklu kulak temizleyicilerini, kulak kanalının sadece girişinden kurulama amaçlı uygulayabiliriz” dedi.   

Her kulak iltihabının tedavisi farklıdır
Kulak iltihaplarında, mümkünse bir KBB hekiminin hastayı görerek uygun tedaviyi yapması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, şunları anlattı:  “Flora değişikliğine bağlı oluşan mikrobik dış kulak yolu enfeksiyonlarında, sıklıkla ağrı ön planda olup, bunlarda ödemi azaltması amacıyla antibiyotikli damlalara ilaveten kortizonlu damlalar faydalıdır. Eğer mantar enfeksiyonu söz konusu ise kaşıntı ön planda olup, mantara dönük solüsyonlar kullanılır ve bunlarda kesinlikle kortizonlu damlalar kullanılmaz. Bazen de, ağrının sebebi orta orta kulak iltihapları olup, bunların tedavilerinde bölgesel damlaların yeri yoktur ve ağızdan antibiyotik kullanmak gerekir. Genellikle bakteriyel enfeksiyonlarda sıkça görülen bir başka durum ise, dış kulak yolunun çok ödemli olup damlaların gerekli sahaya yeterince ulaşamamasıdır ki, bu grup hastalarda dış kulak yoluna yerleştirilen ödem azaltıcı bazı solüsyonlar ve meç dediğimiz minik tıkaçları bir süre uygulayarak kanalı açmak, antibiyotikli damla tedavisini çok daha etkili ve hızlı hale getirebilmektedir” şeklinde konuştu. 


TAV 17 yılda 17 havalimanına ulaştı

TAV Havalimanları, Suudi Arabistan’da üç havalimanının geliştirilmesi ve işletmesi için anlaştı.TAV Havalimanları Suudi Arabistan’da Medine’nin ardından Yanbu, Qassım ve Hail havalimanlarının geliştirilmesi ve işletmesi için imza attı. 

TAV üç havalimanını toplam 400 milyon dolar yatırımla geliştirecek ve 30 yıl boyunca işletecek.Havalimanı işletmeciliğinde Türkiye’nin dünyadaki önde gelen markası TAV Havalimanları, Suudi Arabistan’da üç havalimanının geliştirilmesi ve işletmesi için Suudi Arabistan Sivil Havacılık İdaresi’yle (GACA) anlaşmayı imzaladı. TAV ve ortağı Al Rajhi Grubu, Yanbu, Qassim ve Hail havalimanlarını 30 yıl süreyle işletecek. Üç havalimanında yeni terminal ve hizmet birimleri için toplam 400 milyon dolar yatırım yapılacak. 2000’de İstanbul Atatürk Havalimanı’yla yola çıkan TAV’ın tüm dünyada işlettiği havalimanı sayısı 17’ye yükselirken şirket Suudi Arabistan’da toplam dört havalimanının işletmesini yürütecek. 

TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener “TAV olarak havalimanı yapımı ve işletmeciliğinde sahip olduğumuz deneyim ve bilgi birikimiyle tüm dünyada tercih edilen bir marka haline geldik. Suudi Arabistan’da ilk havalimanı özelleştirmesi olan Medine Havalimanı projesinde gösterdiğimiz başarı bu ülkede yeni fırsatlara kapı açtı. Yanbu, Qassim ve Hail ile birlikte tüm dünyada işlettiğimiz havalimanı sayısı 17’ye, yıllık hizmet verdiğimiz yolcu sayısı da 110 milyon seviyelerine yükselecek. Dünyanın en rekabetçi coğrafyalarından olan Körfez Bölgesi’nde altı başkent havalimanında imzamız bulunuyor. Önümüzdeki dönemde dünyanın farklı bölgelerinde, özellikle de gelişmekte olan ülkelerdeki fırsatları değerlendirmeyi sürdüreceğiz” dedi. 

2016’da yaklaşık 3,6 milyon yolcuya hizmet veren Yanbu, Qassim ve Hail havalimanları, öngörülen toplam 400 milyon dolar yatırımlarla birlikte yılda yaklaşık 11,5 milyon yolcuya hizmet verebilecek. TAV, üç havalimanının işletmesini de bu yıl içinde devralmayı planlıyor. 

Şirket işletmeyi devraldıktan sonra yeni terminal inşaatlarına başlayacak ve 2020’de yatırımı tamamlayacak. TAV, üç havalimanının işletmesini 2047’ye kadar sürdürecek.

Arabistan Yarımadası'nın coğrafi olarak ortasında bulunan Qassım, Suudi Arabistan'ın 13 yönetim bölgesinden birisi. Ülkenin tarımsal üretiminin büyük bölümünü gerçekleştiren ve önemli bir turzim destinasyonu olan bölgenin giriş kapısı Qassım Havalimanı’ndan THY’nin de aralarında bulunduğu 12 havayolunun düzenli seferleri bulunuyor.

TAV Suudi Arabistan’da 2012’den bu yana Medine Havalimanı’nın işletmesini yürütüyor. Ayrıca hizmet şirketleriyle Cidde, Riyad ve Dammam havalimanlarında da faaliyet gösteriyor.

Harika Güral; 2017’yi pozitif yönde kapatırız

“2016’da başka ülkelere kaçan turist,bu yıl tercihini Türkiye’den yana kullandı”
2016’da ağır bir yara alan turizm sektörü, 2017 yılına umutlu bakıyor. Antalya’ya gelen  turist sayısında geçen yıla oranla yüzde 50’lik bir artış gözlemlediklerini söyleyen Güral Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Harika Güral, “Gerek Rus pazarının gerekse Ramazan sonrası iç pazarın hareketlenecek olması 2017’yi pozitif yönde kapama umudumuzu artırıyor” dedi.

Türkiye’de yaşanan terör olaylarının ve 15 Temmuz darbe girişiminin etkisiyle 2016 yılında ağır bir yara alan turizm sektörü, 2017 yılına umutlu bakıyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye’den uzaklaşarak 2016 yılında farklı ülkeleri deneyen turistlerin 2017 yılında tercihlerini yine Türkiye'den yana kullandıklarını belirten Güral Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Harika Güral, Rusya başta olmak üzere birçok ülkeden rezervasyon aldıklarını belirtti. Bu yıl turizmde canlılık beklediklerini söyleyen Güral “2016 yılında büyük düşüş gösteren turizm sektörü, bu sezon Rus turist canlılığıyla hareketlenmeye başladı. Antalya'ya havayoluyla gelen turist sayısında geçen yılın ilk 5 ayına göre 855 bin 23 kişilik bir artış sağlandı. Kentte geçen yılın ilk 5 ayında hava yoluyla 1 milyon 56 bin 971 kişi, 2017'nin ilk 5 ayında ise 1 milyon 911 bin 994 turist geldi.

2017 yılında 2-2.5 milyon bandında Rus turisti ağırlamanın mümkün olduğunu hatırlatan Güral, Rusya ile yapılan anlaşma gereği charter seferlerindeki artışın sektörü olumlu etkileyeceğini söyledi. 
Güral, “Gerek Rus pazarının gerekse Ramazan ayı sonrası Türkiye iç pazarının hareketlenecek olması 2017’yi pozitif yönde kapama umudumuzu artırıyor” dedi. 

Bölgedeki varlıklarını ‘Güral Premier Hotel Tekirova’ ve ‘Güral Premier Hotel Belek’ olmak üzere Güral Premier Hotels & Resorts çatısı altında sürdürdüklerini anlatan Güral, "Turizm alanında Güral Premier Belek ve Güral Premier Tekirova otellerimizde toplamda 2.800 yatak kapasitemiz var. 2016 yılı her ne kadar Turizm sektörü için kötü gittiyse de biz yüksek bir doluluk oranıyla sezonu kapattık. 

Turizm sektöründeki sıkıntılar bizi de etkiledi. Kaliteden ödün vermemek adına otel fiyatlarımızda indirime gitmedik. Antalya ve Alanya-Gazipaşa havalimanına gelen turist sayısında geçen yıla oranla yüzde 50’lik bir artış gözlemliyoruz. Antalya’da tesislerin dolulukları yüzde XX’u bulduğunu söyleyebiliriz. Önümüzdeki dönemde bölgeye olan talebin artarak devam edeceğini düşünüyoruz. 

Bu sezon tüm işletmelerin kazanmasını istiyoruz. Turizm sektörünün kazanması demek Türkiye için gerek ekonomik gerek sosyal anlamda yüksek katma değer, yüksek fayda demektir. Türkiye’yi dünyada temsil eden ve tanıtan önemli kanallardan biri de biz turizmcileriz, dolayısıyla bundan önce olduğu gibi bu sezonda gelen tüm misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlayarak ülkemize yüksek katma değer yaratmaya devam edeceğiz" diye konuştu. 



Köfteoğlu, Posta’da tatil sayfası hazırlıyor

Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED) Başkanı Kerem Köfteoğlu, Posta gazetesine her Salı günü “Tatil Postası” adıyla bir sayfa hazırlıyor.

Tatil Postası sayfalarının her birini tatile ilişkin belli konseptler çerçevesinde yayına hazırlayacaklarını hatırlatan Köfteoğlu, “Sayfamızda tatil tüketicisine anlaşılması kolay, hap gibi alınabilecek bilgiler vereceğiz. Tatil Postası’nı gerek tüketiciler gerekse de sektörün önde gelen aktörlerinin öneri ve beklentileri doğrultusunda geliştireceğiz” diyor.

7 Haziran 2017 Çarşamba

Lojistikte, 150 milyar TL’lik kayıt dışına son!

Lojistikte, 150 milyar TL’lik kayıt dışına dijital çözüm!
Her gün 900 bin kamyonun yük aldığı ülkemizde, lojistik sektöründe yıllık ciro 400 Milyar TL’ye yaklaştı. Bu rakamın yaklaşık %40’ında kayıt dışı bir ekonominin varlığından söz ediliyor. Lojistik sektöründe online izleme ile kayıt dışı ekonomiyi mercek altına almayı amaçlayan Devlet, yaklaşık 150 Milyar TL’yi kayıt altına alabilmek için kolları sıvadı.

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Nisan ayında lojistik sektörünün değerlendirmesine sunulan yeni “Karayolu Taşıma Yönetmeliği”, karayolu taşımacılığına ‘dijital dönüşümü’ zorunlu kılacak yeni hükümler ile dikkatleri çekiyor. Artık, karayolundan taşınacak olan yüklerin, tüm evraklarının en geç 6 saat içinde dijital olarak kayıt altına alınması zorunda olacak. Yönetmelikte dikkat çeken başka bir yenilik ise, taşımayla ilgili sorumluluğun, sadece yükü taşıyan firmayı değil, aynı derecede “yük vereni” de kapsıyor olması. Yük verenler, taşıma operasyonlarını dijital altyapıyla takip edecek lojistik firmaları ile çalışacak.  

‘Dijital dönüşüm’ ile kayıt dışına son verilmesi hedefleniyor  
İşini kuralına uygun yapan tüm lojistik firmaları için haksız rekabet oluşturan ve %40’ı bulan kayıt dışı ekonominin, artık kabul edilmeyeceği de yeni yönetmelik ile netleşiyor. Yönetmelik taslağının duyurulmasıyla birlikte, birçok lojistik firmasının kendilerini bekleyen yeni nesil taşımacılık kanunlarına nasıl bir altyapı ile adapte olacaklarını, şimdiden araştırmaya başladıkları görülüyor. TIRPORT Pazarlama Direktörü Burcu Kale, lojistik sektöründe başlayacak olan online izleme dönemiyle, sektörde kayıt dışı olan yaklaşık 150 milyar TL’nin kayıtlı ekonomiye kazandırılabileceğini belirtti.  

Lojistik firmaları ve yük verenler, yeni yönetmeliğe ‘TIRPORT’ ile hazırlanıyor
TIRPORT’u kullanan lojistik firmalarının, tüm lojistik operasyonlarını dijital olarak yönetmekte olduğunu kaydeden Burcu Kale, şunları söyledi: “Ücretsiz TIRPORT üyeliği sayesinde, kendilerine özel dijital yönetim paneline kavuşan firmalar, operasyondaki tüm yüklerini konum tabanlı ve gerçek zamanlı olarak takip ederken, taşımaları ile ilgili tüm evraklarını da yeni yönetmeliğin gereğinde olduğu gibi anında dijital olarak arşivlemektedirler. Özetle, yük veren firmalarının, anlaşmalı kamyoncuları ile taşımasını gerçekleştirdikleri yüklerin; irsaliye, fatura, teslim irsaliyesi gibi tüm evraklarının, ‘TIRPORT Mobil Uygulaması’ sayesinde anında sisteme yüklenmesi gerçekleşmektedir. Böylece, hem lojistik firmaları, hem yük verenler, kanuni zorunlulukları yerine getirebilecekleri gibi, aynı zamanda yüklerinin takibini de yüksek bir verimlilik ile sağlamaktadırlar” diye konuştu.  

Lojistik sektörü Endüstri 4.0’a hazırlanıyor 
Dünyanın sayılı start-up projelerinden birisi olduklarının altını çizen Burcu Kale, sektörü Endüstri 4.0’a hazırlamakta olduklarını anlatarak, şunları kaydetti:  “Lojistik sektörünün dijital dönüşüm ihtiyaçlarına uygun olarak hayata geçirdiğimiz TIRPORT Erp ve mobil uygulamamız, sektöre yoğun olarak hizmet vermeyi sürdürüyor. Lojistik sektörü, Endüstri 4.0’a, TIRPORT uygulamaları ile hazırlanıyor” şeklinde konuştu.  

Gastronomi Şehri Gaziantep’ten Ramazan’a Özel Lezzetler

Doğu’nun Paris’i Gaziantep denince akıllara ilk olarak dillere destan Gaziantep mutfağı gelir. Tarih kitaplarında ve seyahatnamelerde bolluk ve bereketi ile nam salan Gaziantep’in mutfağı, en az tarihi kadar çeşitli ve leziz… Gastronomisiyle UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na seçilen Gaziantep, damaklarda enfes tatlar bırakan, kendine has mutfak mirası ile ziyaretçilerine Ramazan ayında da zengin yeme seçenekleri sunuyor. 

Nam-ı diğer gastronomi şehri Gaziantep’te 11 ayın sultanı Ramazan’da bir başka güzel… Birbirinden lezzetli ve yöresel tatların yanı sıra geleneksel ile modern sunumların buluştuğu Gaziantep mutfağında Ramazan’a özel lezzetler arasında neler yok ki! Meşhur tatlıları, et yemekleri, kebapları ve pidelerinin yanı sıra coğrafi işaret tescilini alan Yuvarlaması ya da Ramazan Kahkesi, Meyan Şerbeti ve İçli Köftesi… 



İşte Gaziantep’in meşhur iftar ve sahur sofralarında aileleri, komşuları, dostları bir araya getiren Gaziantepli Ramazan lezzetleri!

Ramazan Kahkesi
Gaziantep’in Ramazan ayında vazgeçilmezi olan Ramazan Kahkesi neredeyse her akşam iftarda ve sahurda yenen, sokakların mis gibi koktuğu özel bir lezzet... Bu kahkenin en dayanılmaz özelliği mahlepin kendine özgü aromasından geliyor.

Meyan Şerbeti
Yazları ve özellikle Ramazan aylarında oldukça fazla tüketilen Meyan Şerbeti, akşam olmaya yakın evlere dönerken neredeyse her köşe başında bir Meyancının elinde sunuma hazırdır. Üstelik iftarda ve sahurda da bol bol içilen bu şerbetinin vücutta su tutucu özelliği de kanıtlandı.

Öz Çorba
Gaziantep mutfağının en sade ancak en kıymetli çorbalarından biri, Öz Çorba... Ramazan sofralarında çok sık rastlanan bu çorba, adını buğdayın özünden alıyor. Tadı ise lezzetli mi lezzetli et suyundan geliyor. İftarda başlangıç olarak içilebilecek harika bir lezzet.

Yuvalama
Ramazan Bayramlarının özel yemeği, coğrafi işaret tescilini sene başında alan Yuvalama... Yapımı oldukça zahmetli olan bu yöresel lezzet, Ramazan’da komşuların bir araya gelerek bayram sabahına özel olarak hazırladığı geleneksel bir tat…

İçli Köfte
Ramazan sofralarının en özel yemeklerinden içli köfteyi bir de Gaziantep’te yiyin… Tadına doyum olmaz bu lezzet hem tok tutuyor hem de iftar sofralarını şenlendiriyor! 

Zeytinyağlı Dolma
Gaziantep’in meşhur kurulukları ile yapılan zeytinyağlı dolma, iftar sofralarının en özel tatları arasına çoktan girdi. Benzer şekilde kuruluklarla hazırlanan ve sıcak bir lezzet olan patlıcan ve domates dolması da iftar sofralarının baş tacı…

Sebzeli Peynir Böreği
Gaziantep’in etli lezzetlerine göre hafif ama lezzetinden asla eksilmeyen böreklerden biridir sebzeli peynir böreği… Ramazan'da ana yemekten önce veya çorba ile tüketilebilir. Lezzetini baharın taze tadını taşıyan meşhur Antep peynirinden alır.

Peynirli İrmik Helvası
Gaziantep’te tatlı deyince akla ilk baklava gelse de peynirli irmik helvası keşfedilmeyi bekleyen gerçek bir lezzet şöleni… Antep'in geleneksel tatlısı haline gelen Peynirli İrmik Helvası sıcak olarak tüketiliyor, Antep fıstığı ve dondurma ile ikram ediliyor. Tatlının lezzeti, Antep peynirinin kısık ateşte erimesi ile irmik arasında kaybolmasından geliyor.


Red Bull TV’de sıra Bonnaroo Festival’de

Red Bull TV’de Primavera Sound yayını ile başlayan festival sezonu Bonnaroo Müzik ve Sanat Festivali ile devam ediyor

U2, Red Hot Chili Peppers, The Weeknd, Chance The Rapper ve Major Lazer dünyaca ünlü grupların sahne alacağı festival 8-11 Haziran tarihleri arasında Red Bull TV’den (www.redbull.tv/bonnaroo) canlı olarak izlenebilecek. Bu yıl 16'ıncısı gerçekleşecek olan Bonnaroo Müzik ve Sanat Festivali 8-11 Haziran tarihleri arasında Red Bull TV’den canlı olarak yayınlanacak. Amerika’nın Tennessee bölgesindeki Manchester şehrinde düzenlenecek festivale yaklaşık 80 bin müzik severin katılması bekleniyor.  Festivalde;U2, Red Hot Chili  Peppers, The Weeknd, Chance The Rapper, Major Lazer, Flume, Lorde, The XX, Travis Scott, Cage The Elephant, Marshmello ve The Head and  the Heart gibi dünyaca ünlü müzisyenler sahne alacak.Festival yayını bütün hafta sonu da devam etmek üzere Türkiye ulusal saatine göre 8 Haziran saat 3.00’da başlayacak.  İzleyiciler www.redbull.tv/bonnaroo adresinden canlı sahne performanslarını, kulis röportajlarını ve konser tekrarlarını izleyebilecek. Ayrıca  Bonnaroo’nun çevresinde kurulu kamp alanlarına doğru keşif gezileri de yapabilecek.


Konaklama Sektöründe Zyxel Ayrıcalığı

Zyxel, konaklama alanına özel geliştirdiği çözümleriyle; kablosuz internet konforu, son teknoloji ve kesintisiz iletişim vaat ediyor

Ağ teknolojileri alanında dünya liderlerinden biri olan Zyxel, Türkiye’de konaklama çözümleriyle rakiplerinin bir adım önüne geçmeyi başarıyor. Özelikle ülkemizin turizm alanlarındaki büyük otellerde hayata geçirdiği kablolu-kablosuz erişim projeleriyle Zyxel, turizm sektörümüzün en büyük destekçileri arasında yer aldı. Sorunsuz bir kablosuz ağ bağlantısının ana tercih sebeplerinden biri olan konaklama sektöründe yapılan altyapı değişikliklerinin bir an önce hayata geçirebilmesi misafir memnuniyet açısında büyük önem taşıyor. Zyxel’in konaklama sektörüne yönelik sunduğu çözümlerde farklılaştığı bir diğer konuysa, altyapı kurulumunun hızla uygulanması ve kesintisiz bir çözüm sağlanması. Yapılan ön analiz, doğru ürünlerin konumlandırılması ve konusunda uzman profesyonel ekiplerce kurulumların gerçekleştirilmesi sonucunda otelin bilgi teknolojileri yöneticileri, çalışanları ve misafirleri kusursuz bir altyapıya kavuşuyorlar. 

Büyük otellerin ilacı Wi-Fi
Son dönemde Ordu Radisson BLU, Wind of Lara Hotel&Spa ve Royal Taj Mahal Hotel gibi Türkiye’nin 5 yıldızlı otellerinde Wi-Fi projelerini hayat geçiren Zyxel için Wi-Fi çözümleri otellerin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Zyxel Marka ve Pazarlama Müdürü Özden Aliyagiç Uyar, Zyxel’in Wi-Fi konusunda hayata geçirdiği projelerin bu anlamda fark yarattığını belirtiyor. Uyar, “E-postalarını her an her yerde kontrol eden iş adamlarından, şehir şehir gezen gezginlere kadar seyahat eden herkes evindeki gibi sorunsuz bir kablosuz deneyim bekliyor. Fakat, Otellerdeki Wi-Fi deneyimi ziyaretçiler için problem kaynağı olmaktan henüz çıkmış değil. Konaklama işletmecileri ise bağlı tüm cihazlar için çözüm üretmeye çalışıyor. Biz de Zyxel olarak burada devreye giriyor ve otellerimiz için en doğru çözümleri sağlıyoruz” dedi.

Ölü noktalara dikkat
Wi-Fi alanındaki ölü noktaların belirlenmesi ve bu konuda çözümlerin bulunabilmesi için Zyxel, Opinium ile iş birliği ile bir de rapor yayınladı. Zyxel’in konaklama sayfasından  indirebileceğiniz rapora* göre otel misafirlerinin tercihleri sıralamasında ilk sırada konfor ikinci sırada ise Wi-Fi kalitesi yer alıyor. Misafirlerin yüzde 90’ı 3 adet internet bağlantısı sağlayabilen cihaz beraberinde getiriyor. Aynı rapora göre misafirlerin yüzde 30’u oteldeki Wi-Fi hizmetinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar iyi olmadığını; yüzde 65'i ise zayıf kablosuz ağdan dolayı kendi mobil bağlantılarını kullandıklarını belirtiyor. Bu rakamlar ışığında otellerle ile büyük çaplı projelere imza attıklarını kaydeden Özden Aliyagiç Uyar; “Biz öncelikle müşterilerimize Wi-Fi çözümlerinin sağlam, hızlı ve güvenilir bir şekilde nasıl Wi-Fi ağlarında sorunsuz bir şekilde çalışacağını gösteriyoruz. Oteller Zyxel’in profesyonel Wi-Fi çözümleri ile yeni servisler sunarak işlerini büyüteceklerini ikna oluyor ve projelerimiz hayata geçiyor. Bizim için her zaman mutlu müşteri kendi misafirlerini de mutlu eden müşteridir” şeklinde konuştu.

Wi-Fi Konusunda Doğru Bilinen 5 Büyük Yanlış

1. Kablosuz cihazlar için sinyal bozukluğuna sadece Wi-Fi cihazlar sebep olur.
Hayır. Çoğu insan mikrodalga fırın, kablosuz telefon ve bebek monitörü gibi cihazların da bozulmalara sebep olduğunu anlamak istemiyor. Ayna ve camlar bile sinyallerin yansımasına sebep olabiliyor. Böyle durumlarda otelinizde kullandığınız cihazların iletiminde bozulmalar olabilir.
2. Bağlantı kaybından Wi-Fi hizmeti sorumludur.
İnternet'e bağlanamadığınız zamanlarda ne kadar sinirleniyorsunuz? Bu suçun sorumlusunun sadece Wi-Fi olduğunu mu düşünüyorsunuz? Akla gelen ilk çözüm daha fazla bant genişliği sağlamak olabilir. Ancak öyle değil, dolaşan veri trafiğinin düzgün dağıtıldığından emin olun. Çünkü otelin sunduğu Wi-Fi hizmeti arkasındaki altyapının gücü kadardır.
3. Daha fazla güç, daha iyi sinyal anlamına gelir.
Bir yanlış daha. Access point güç yönetimi kablosuz kurulumun can alıcı noktalarından biridir. Gücü ayarlamak onu sadece yüzde 100 yapmak ya da varsayılan ayarlarda bırakmak değildir. Gücün ayarlanması oteldeki Wi-Fi servisini doğrudan etkiler.
4. İstemcinin kararlarını alıyor.
Tıkanmış 3 şeritli bir yolda mı gitmek istersiniz yoksa daha az trafik olan 19 şeritli bir yolu mu tercih edersiniz? İstemci cihazlar daha güçlü sinyal olduğunu düşünerek genellikle 2.4GHz (3 şeritli yol) bandını 5GHz (19 şeritli yol) bandına tercih ederler. Access point ya da router cihazın bunu yaptığına inanılmasına rağmen aslında istemci cihaz bu çıkarımı yapar.
5. 802.11n' den 802.11ac' ye geçiş yapmak 'sök-değiştir' yapmayı gerektirir
Kesinlikle hayır. 802.11ac kurulumu daha hızlı ve daha az bozulmaların olduğu bir ağa sahip olmanızı sağlar. Ama bu mevcut ağ altyapınızı söküp atmanız gerektiği anlamına da gelmez. Çoğu tedarikçi ürünlerinde geriye dönük uyumlu teknolojiler barındırmaya çalışıyor.

6 Haziran 2017 Salı

Büyük ekonomiler yaratan festival sektörü, turizmi de geliştiriyor

Festivaller turizm hareketliliği yaratıyor
Festival sektörünün dünya genelinde sürekli büyüme kaydettiğini belirten DSM Group’un Kurucusu ve Başkanı Alper Sesli, 5 trilyon dolarlık bir endüstrinin önemli başlıklarından birinin festival olduğunu vurguluyor.

Festivallerin ciddi ölçeklerde turizm hareketliliği yarattığını da söyleyen Sesli, ancak dünyanın en büyük ilk 200 festivali arasında Türkiye’den bir festivalin bulunmadığını belirtiyor. Sesli, doğru kaynak yaratımı ve doğru planlama ile milyonlarca dolarlık ekonomi sağlayacak festivaller yaratmanın Türkiye’de de mümkün olduğunu söylüyor. Ses getiren yaratıcı etkinliklere imza atan dsm group’un Kurucusu ve Başkanı Alper Sesli, festivallerin hizmet endüstrisinde olağanüstü büyük bir alanı kapsadığını, hatta bu endüstride çok ciddi bir turizm hareketliliği yaşandığını kaydediyor. Dünya üzerinde yaklaşık olarak 5 trilyon dolarlık bir endüstrinin önemli başlıklarından birinin “festival” olduğunu ifade eden Alper Sesli, şunları söylüyor: “Sektöre baktığımızda insanlık tarihi kadar eski olan dini içerikli festivaller, müzik, yeme ve içme deneyimi, tiyatro gibi kültürel festivaller, Antik Yunan’dan bu yana küçümsenmeyecek bir pazar büyüklüğüne ulaşan spor festivalleri, oyun ve dijital dünyayı kapsayan sanal içerikli festivaller olmak üzere 4 büyük grup söz konusu. Festival sektörü sürekli büyüyor. Neredeyse tüm Avrupa kıtası, Güney Amerika, Kuzey Amerika, Uzakdoğu çarpıcı rakamlara sahip. 5 trilyon dolarlık bir endüstrinin önemli başlıklarından biri festival.”

“Dünyada İlk 200 festival arasında yokuz”
Dünya üzerinde önde gelen festivallere bakıldığında bu festivallerin inanılmaz büyük ekonomiler yarattığını kaydeden Sesli, Türkiye’nin bu sektördeki konumu hakkında şunları söylüyor: “Dünya çapında önemli festivaller arasında Wakakusa Yamayaki, Sundance Film Festival, Mardi Gras, Rio Karnavalı, La Tomatina, Burning Man, Divali, Dia De Los Muertos, Oktoberfest, Coachella Valley Music, Glastonbury, Super Bowl, St. Patrick’s Festival, London Fashion Week, New Orleans Jazz Festival, Notting Hill Carnival, Amsterdam Gay Pride, Indianapolis 500 ve Wimbledon sayılabilir. İlk 200 festival arasında ülkemizden hiçbir festival bulunmuyor. Son yıllarda sadece kültür ve gastronomi tarafında İstanbul Coffee Festival, dünyanın en büyük popüler etkinlikler arasında gittikçe yükseliyor. İlk 200 festival arasında girmek ve milyonlarca dolarlık ekonomi sağlayacak festivaller yaratmak, doğru kaynak yaratımı ve doğru planlama ile ülkemizde de mümkün. Türkiye’de yatırımcılar tarafından ayağa kaldırılan festivallerin yüzde 80’i bugün yok. Geriye kalanlar ise çok zor şartlar altında iş yapabiliyor. Üzülerek söylüyorum, ülkemizde film, yeme içme, kültür, spor gibi etkinliklerde kitle çekebilen noktasal festival veya etkinlik pazarının bütünü birkaç yüz milyonu geçmiyor. Ücretlendirilmiş ve başarıya ulaşmış proje ülkemizde çok az. Bu da sürdürülebilirlik sorusunu kendimize sorduruyor.”

“Sektörde sürdürülebilirliğin altyapısı sağlanmalı”
Sektörde sürdürülebilirliğin en önemli konu başlığı haline geldiğini vurgulayan Sesli, şunları söylüyor: “Her endüstride olduğu gibi sürdürülebilirlik çok temel değerlere bağlı. İnsan Kaynakları yetkinliğiniz, kreatif performansınız, bu yıl daha fazla ne sunmalıyız çabası, sürekli tüketici yerine kendimizi koyarak neyi beklediğimizin cevabını verme çabamız, milyonlarca TL'lik risk maliyet yatırımının cesaretini üstlenmek, sponsor olsa da olmasa da yola çıkmak, sürekli üretmek ve sürekli gelişmek. dsm group olarak buna gerçekten çok ciddi emek harcıyoruz. Gerek İstanbul Coffee Festival, gerek diğer etkinliklerimiz bu konuda doğrunun nasıl olması gerektiğini anlatan düzeydeki çalışmalarımız. Ancak büyük emeklerle yaratılmış, önemli bütçeler harcanmış faaliyetlerin; ülkemizde gerek marka tescili, gerek içerik korunması anlamında güvence altına alınması gerekiyor.” 

dsm group - Ses getiren, yaratıcı pazarlama etkinliklerine imza atan etkinlik ajansı dsm group, 1994 yılından bugüne kadar bünyesinde yer alan dsm events, dsm training, dsm nolimits ve dsm mice şirketleri ile hem Türkiye’de hem de yurtdışında kurumsal şirketlere hizmet veriyor. Nike, Red Bull, Volkswagen, Hyundai, Fiat, Borusan Otomotiv, Coca Cola İçecek A.Ş. gibi çok uluslu ve Türk firmalara doğrudan pazarlama ve saha desteği sağlıyor. 2017 yılında 4'üncüsü gerçekleştirilecek İstanbul Coffee Festival ise, dsm group tarafından Türkiye’nin nitelikli kahve sektörünü bir araya getirdiği örnek projesidir. İstanbul Comics and Art Festival, yine dsm group tarafından, 2016 yılında hayata geçirildi ve ilkler arasında yerini aldı. Marka deneyimi ile tüketici deneyimini bir araya getirerek sektöründe “deneyim ekosistemi” yaratan dsm group, yaklaşımı, içeriği, kurgusu ve öyküsüyle temalandırdığı büyük çaplı etkinlikleriyle yeni pazarlama platformları oluşturmaktadır. dsm group, 2017 yılında 5-6 Ağustos’ta Coffee Weekend Alaçatı - Cold Brew,  8-10 Eylül’de Club Quartier-Moda’da İstanbul Comics and Art Festival, 21-24 Eylül’de KüçükÇiftlik Park’ta İstanbul Coffee Festival, 29 Eylül-1 Ekim’de Bilkent Station’da Ankara Coffee Festival, 13-15 Ekim’de KüçükÇiftlik Park’ta Chili & Chill festivallerini gerçekleştirecek. 


Türk ve Rus acenteler Almanya'da işbirliği yaptı

Avrupa’daki Türk seyahat acentecilerini tek çatı altında buluşturan COOP TRR, Rus meslektaşları ile işbirliğine gidiyor.Merkezi Almanya’da bulunan Türk Acenteciler Birliği (COOP TRR), 500'ün üzerinde Rus acenteyi bünyesinde barındıran Rus Acenteciler Birliği (COOP EAST) ile Türkiye'ye yönelik tur satışlarını arttırmak için işbirliği anlaşması yaptı. 

COOP TRR CEO'su Cumhur Sefer, Berlin merkezli COOP EAST'in Başkanı Antonina Syromiatnikova ile bu konuda bir süredir görüştüklerini söyleyerek prensipte anlaştıklarını açıkladı. COOP TRR ve COOP East'in birlikte Türk turizmini destekleyeceğini ifade eden Sefer, "Türkiye, Almanya'da yaşayan Ruslar'ın tatil tercihinde birinci sırada. Üstelik Rusya Federasyonu'ndaki ve Almanya'daki Rus tatilcilerin Türkiye'de hemen hemen aynı otelleri tercih ettiğini tespit ettik. Bu durumdan hareketle Almanya'dan Türkiye'ye tatil için giden Ruslar'ın sayısını arttırmak üzere COOP East ile işbirliği yapacağız" dedi.Önümüzdeki günlerde Rus ve Türk acentelerini bir araya getirerek büyük bir Türkiye tanıtım etkinliği yapmayı planladıklarını bildiren Sefer, 150 Rus ve 150 Türk acente sahibini buluşturmayı hedeflediklerini belirtti. Etkinliğin yanı sıra Rus acentelere yönelik Türkiye'de bir info turu da gerçekleştireceklerini kaydeden Cumhur Sefer, bu birlikteliğe Türkiye'den otelcilerin de destek verdiğini sözlerine ekledi. 

5 Haziran 2017 Pazartesi

Allgaeu Orient Rallye - Dostluk ve Barış Rallisi’ sona erdi

Dünyanın en anlamlı renkli ralli organizasyonlarından biri olarak kabul edilen ve bu yıl 12’incisi düzenlenen Allgaeu Orient Rallye - Dostluk ve Barış Rallisi’ sona erdi.TÜVTÜRK’ün altı yıldır desteklediği ve Almanya’nın Allgaeu bölgesinden başlayan, Ürdün’de sona eren ralliye bu yıl 11 ülkeden 280 yarışmacı 140 araçla katıldı. 

Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Bakanlığı himayesinde, TÜVTÜRK’ün desteğiyle düzenlenen ’12. Allgaeu Orient Rallye - Dostluk ve Barış Rallisi’ 7 – 28 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşti. Almanya’nın Allgaeu Bölgesi’nde yer alan Oberstaufen kasabasından start alan araçlar Ürdün’de son bulan keyifli bir rotada mücadele ettiler. Organizasyonun en önemli ayağı Türkiye TÜVTÜRK’ün altı yıldır desteklediği ve bu yıl 11 ülkenin katıldığı organizasyonun büyük bir bölümü Türkiye’de gerçekleşti. Balkanlar üzerinden gelerek, İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda toplanan yarışmacılar, 12 Mayıs Cuma günü Sultanahmet Meydanı’nda düzenlenen ve İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Önal, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Müdürü Ayhan Kep ile Türkiye Cumhuriyeti Nürnberg Başkonsolosu Yavuz Kül’ün katıldığı törenle Türkiye etabına başladılar. Takımlar İstanbul’dan sonra, Kastamonu, Ankara, Balıkesir, Uşak, Dalyan, Antalya ve Mersin güzergahlarını izlediler ve Türkiye finali 21 Mayıs’ta gerçekleşti. 

Zaman ya da hız önemli değil
Kurallara göre, değeri 1.111 Euro’nun altında eski araçlar katılabildiği rallide takımların güzergah boyunca otoyola çıkmalarına izin verilmiyor. Zaman ya da hıza dayalı bir mücadelenin olmadığı Dostluk ve Barış Rallisi’nde yarışmacılar rota üzerinde belirlenen sosyal ödevleri yerine getirmeye çalışıyorlar. TÜVTÜRK Araç Muayene İstasyonları’nın da destek verdiği rallide bu ödevleri en başarılı yerine getiren takım birinciliği elde ederken, diğer tüm takımlar ikinci ilan ediliyor. 

TÜVTÜRK ödevini yapan her takım için bir fidan Ralli süresince yol, hava, şartları ve rakipleriyle mücadele eden yarışmacılar, TÜVTÜRK’üÜn ödevlerini de yerine getirdiler. Start alanında kendilerine teslim edilen bayrakları, belirtilen yol ve güzergahlardaki istasyonlara teslim eden yarışmacılar, karşılığında bir sertifika aldılar. TÜVTÜRK de sertifika alan her takım için bir fidan dikimi gerçekleştirdi.gerçekleştirecek. 

“20 yaşında olsa da muayenesi ve bakımı varsa 11 bin km yapabilir” Altı yıldır Allgaeu Orient Dostluk ve Barış Rallisi’ne sponsor olduklarını söyleyen TÜVTÜRK Genel Müdürü Kemal Ören, “Her ne kadar dünyanın en eğlenceli rallilerinden biri olarak adlandırılsa da, otomobillerin özellikleri ve geçtiği parkurlar olarak değerlendirdiğinizde yüksek düzeyde dayanıklılık isteyen bir yarış. Ralli genelindeki araçların hepsi 20 yaşın üzerinde. Ancak modelleri ve yaşları ne olursa olsun, bakımlı ve muayenesi tam araçların, kusursuz bir şekilde, 11 bin kilometre yapabildiğini görüyoruzebiliyoruz. TÜVTÜRK olarak böyle güzel bir organizasyona destek vermemizin amacı, araç muayenesinin ve bakımının önemini anlatmakla birlikte ralliye katılan yarışmacılara ülkemizi ve güzelliklerini tanıtmak ve çocukların hayallerine kavuşmasına da katkıda bulunmak" dedi.  

Gelecek Turizmde Diyorsanız Sıra Sizde!

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Anadolu Efes ortaklığında sürdürülebilir turizm projeleri ile yerel kalkınmaya destek olan “Gelecek Turizmde”nin yeni dönem başvuruları başlıyor. Geleceğe değer katacak sürdürülebilir turizm projeleri, 28 Temmuz 2017 tarihine kadar www.gelecekturizmde.com adresine başvurabilecek.


Türkiye’nin en uzun soluklu sosyal sorumluluk projeleri arasında yer alan; T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde’ye başvurular başlıyor. Geleceğe değer katacak sürdürülebilir turizm projeleri, 28 Temmuz 2017 tarihine kadar www.gelecekturizmde.com adresine başvurabilecek. 

Türkiye’nin turizm potansiyelini ortaya çıkartmak, bu alanda istihdamı artırmak ve sürdürülebilir turizm projeleri ile yerel kalkınmaya destek olmak amacıyla başlatılan Gelecek Turizmde bu yıl 10. yılını kutluyor. 10 yılda Türkiye’nin dört bir yanından 13 sürdürülebilir turizm projesi desteklendi. Yeni dönemde de, üç sürdürülebilir turizm fikrine fon, eğitim, planlama, iletişim, danışmanlık ve teknik destek verilecek. 

Gelecek Turizmde ile ilk dört dönemde neler yapıldı?
Doğu Anadolu Turizm Geliştirme Projesi (DATUR): 2007-2012 yılları arasında hayata geçti. DATUR kapsamında Çoruh Vadisi’nin turizm potansiyeli çıkartılarak 20’den fazla ev pansiyonuyla yatak kapasitesi 150’ye çıkarıldı. Bölgede sürdürülebilir turizmi destekleyecek 4 tane sivil toplum kuruluşu kuruldu ve turizmden gelir elde eden gençlerin ve kadınların sayılarında artış sağlandı. Kuş Gözlem Festivali, Gastronomi Festivali gibi etkinliklerle, bölgenin turizm alanındaki bilinirliği uluslararası düzeye çekildi. 5 yılın sonunda Çoruh Vadisi’nin bulunduğu Uzundere, Bakanlar Kurulu tarafından turizm merkezi ilan edildi. Uzundere aynı zamanda 2016 yılında cittaslow ilan edildi.

Bursa, Mardin, Seferihisar: Gelecek Turizmde’nin ilk döneminde; Bursa’nın 2000 yıllık tarihi Misi Köyü’nde, 15 yıl öncesine kadar yöre halkının en önemli geçim kaynağı olan ipekböcekçiliği zanaatı yeniden canlandırılırken, Mardin’deki İpekyolu Misafir Evi’nin kurulmasıyla 22 yataklı iki pansiyonda kadınlara istihdam olanağı sağlandı. İzmir’in Seferihisar ilçesinde kadınların öncülüğünde yöreye özgü birbirinden farklı tatların marka haline getirilmesi ve tüm Türkiye’ye tanıtılması ile bölge turizminin gelişimine katkıda bulunuldu.

Şanlıurfa, Malatya, Safranbolu: Projenin ikinci döneminde; Şanlıurfa'da, günümüzden 12 bin yıl öncesine dayanan geleneksel taş işçiliğinin gelecek kuşaklara aktarılması ve gençlere yeni iş alanlarının oluşturulması hedefiyle taş işçiliği atölyesi hayata geçirildi. 6’sı kadın 21 kişi taş işçiliği eğitimi aldı. Anadolu’daki ilk şehir devleti olan Malatya Arslantepe Höyüğü’nün tanıtılması ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınması için çalışmalar başlatıldı. Safranbolu’nun kültürel mirasını yansıtan ve değerlerini taşıyan hediyelik eşyaların tasarlanması için yerli-yabancı turistlere anketler düzenlendi. Anket sonuçları doğrultusunda Derin Sarıyer danışmanlığında düzenlenen tasarım yarışması sonucunda seçilenler, yerel esnaf tarafından üretilerek raflarda yerini aldı.

Isparta, Adana, Balıkesir: Üçüncü dönemde ise Türkiye’deki lavanta üretiminin %93'ünü oluşturan Isparta’nın Kuyucak Köyü’nde kırsal turizmin canlandırılması ve lavantadan elde edilen ürün çeşitliliği sağlanarak, yöre halkının turizmden gelir elde etmesi amaçlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda bölgeyi sezonda yaklaşık 20 bin turist ziyaret etti. Türkiye’deki 10 önemli kelebek alanı arasında gösterilen Adana’nın Saimbeyli ilçesinde, kelebek gözlemciliği ile ekoturizmin geliştirilmesi ve bölgenin tabiat parkı statüsüne alınması amacıyla çeşitli faaliyetler yürütüldü ve yörede bulunan kelebek türlerine dikkat çekilerek bölgenin bir niş turizm merkezi haline getirilmesi hedeflendi. Balıkesir’in Edremit ilçesinde ise zeytinyağı ile yapılan yöresel lezzetleri marka haline getirerek, gurme turizmine destek olmak ve yöre kadınlarının bu alanda istihdam edilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yürütüldü. 

Denizli, Foça, Demre: Gelecek Turizmde’nin dördüncü dönem çalışmaları halen devam ediyor.  “Kuşlar Sizi Çağırıyor” projesi ile Denizli'nin önemli turistik bölgelerinden Buldan Yayla Gölü’nün biyolojik çeşitliliğinin korunması ve ekoturizm potansiyelinin canlandırılması ile sürdürülebilir turizme ve yerel ekonomiye katkı sağlanması hedefleniyor. İzmir’in Foça ilçesinde, “Dört Mevsim Foça” projesi ile ilçenin birincil geçim kaynağı olan turizmin dört mevsime yayılması, sürdürülebilir kalkınma için doğadan yana üretim ve işletme modellerinin yaygınlaştırılması hedefleniyor. Antalya Demre’de yürütülen “Likya Yolunda Bir Tarih Molası” projesiyle ise Türkiye’nin ilk uzun mesafeli yürüyüş rotası olan Likya Yolunda, sürdürülebilir turizm konusunda farkındalık yaratılması, Demre’nin Hoyran ve Kapaklı köylerinin de Likya yolu yürüyüş güzergâhına kazandırılması hedefleniyor. 

Ek: Gelecek Turizmde’nin bugüne kadar aldığı ödüller

2017: Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TUHİD) 16. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülü, Hermes Creative Awards Altın Ödül, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Sürdürülebilirlik Refik Baydur Özel Ödülü, JCI Culture – Junior Chamver International En İyi Sosyal Sorumluluk Ödülü

2015: Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TUHİD) 14. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri Jüri Özel Ödülü, The Stevie Awards 12. Uluslararası İş Ödülleri Avrupa’nın En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi, Bronz Madalya En İyi Blog, Gümüş Madalya, Sürdürülebilirlik Akademisi, 2. Sürdürülebilir İş Ödülleri İşbirliği Kategorisi Ödülü, Bilkent Üniversitesi, II. Bilkent Marka Ödülleri Sosyal Sorumluluk Projeleri ile Bu Alana En Değer Veren Marka, PRNews, Digital PR Awards Kurumsal Blog, Onursal Mansiyon

2014: The Stevie Awards 11. Uluslararası İş Ödülleri Avrupa’nın En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi, Bronz Madalya Toplum İlişkilerinde En İyi Halkla İlişkiler Projesi, Bronz Madalya

2011:The Stevie Awards 8. Uluslararası İş Ödülleri Avrupa’nın En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi, Altın Madalya,CSR Europe “Skills for Jobs – İstihdam için Yetkinlikler” haritasında Türkiye’yi temsil eden ilk proje

2010:Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TUHİD) 9. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi


QATAR AIRWAYS’den yolculara DOHA’da ücretsiz konaklama hizmeti

Qatar Airways’in sunduğu teklif içerisinde, Doha'nın güzelliklerini görmek isteyen yolcular için ücretsiz otel konaklamaları da bulunuyor. Ücretsiz lüks otel konaklamaları, aktarma yapan yolcular için tatil içerisinde tatil deneyimi sunmak amacıyla mevcut ücretsiz transit vizesiyle* beraber sunuluyor. Qatar Airways konaklama paketi, Katar'ı daha fazla turistin ziyaret etmesi için daha geniş kapsamdaki +Qatar Turizm Programının bir parçasıdır.

Qatar Airways, uluslararası yolcular için Katar'ı cazibeli bir varış noktası haline getirmek amacıyla Katar Turizm Ofisi’yle (QTA) ortaklaşa oluşturduğu benzersiz bir konaklama paketini sunmaya başladı. Pakette, yolcuların ücretsiz lüks otel konaklamaları ve transit vizeleriyle Doha'yı keşfetmeleri amaçlanıyor. Bu benzersiz teklif, aktarma yapan bütün yolcuların Katar'ı seyahat listelerine almalarını teşvik edecek +Qatar kampanyasının bir parçasını oluşturuyor.
(*) Bilindiği üzere Qatar Türk vatandaşlarına vize uygulamıyor. Ancak söz konusu konaklama hizmetinfen yararlanmak için yolcuların qatarairways.com/tr adresinden ücretsiz transit vize alması gerekiyor. QTA ve Katar'ın ödül sahibi havayolunun sunduğu bu benzersiz teklif Doha aracılığıyla seyahat eden yolcuların Orta Doğu'yu ücretsiz bir şekilde deneyimlemelerini amaçlamaktadır. QTA'nın desteğiyle ulusal havayolu şirketi yaz boyunca Doha'dan aktarma yapan yolcuların dört ve beş yıldızlı otellerde konaklayarak bunu lüks bir molaya dönüştürme fırsatı tanıyacak. Promosyon, bütün Qatar Airways yolcularının merkez Doha'da bulunan ülkenin en iyi dört ve beş yıldızlı otellerinde bir gece ücretsiz konaklayarak Doha'yı bir tatil seçeneği haline getirmelerini amaçlamaktadır.

Qatar Airways Grubu İcra Kurulu Başkanı, Mr. Akbar Al Baker; "Qatar Airways her zaman, Katar'ın ulusal bir havayolu şirketinden daha fazlası olmuştur; ülkemizden gurur duyuyoruz ve Katar'ın birçok heyecan verici turistik unsurlarını dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen yolcularımızla paylaşmak istiyoruz. Bu seçkin girişim, yolcuların Doha'nın en iyi otellerinde ücretsiz konaklayarak mevcut seyahat planlarına Doha'yı katmalarını amaçlıyor. Yolcularımızın, Qatar Airways'le yaptıkları seyahatlerde unutulmaz bir deneyim yaşamalarını istiyoruz ve onların beklentilerini aşmak için sınırları zorluyoruz." dedi.

QTA, Turizm Geliştirme Müdürü Mr. Hassan Al-İbrahim ise;  "Geçen Kasım ayında transit vize uygulamasını başlatmamız Katar'da hepimiz için büyük bir gurur kaynağı oldu. Mart 2017'de, geçen sene aynı aya kıyasla %53 oranında bir artışla mola veren yolcularda büyük bir yükseliş gördük. Bugün +Qatar'ın uygulamaya geçmesiyle birlikte Hamad Uluslararası Havaalanı'nı aktarma noktası olarak kullanan 30 milyon yolcunun büyük bir kısmını mola veren ziyaretçilere dönüştürmeyi amaçlıyoruz. Katar'ı dünyanın her yerinden gelen yolcular için daha erişebilir kıldığımız için çok mutluyuz ve onları ülkemizi, kültürel mirasımızı ve doğal zenginliklerimizi keşfetmeye çağırıyoruz.” dedi.

Doha'dan aktarma yapan yolcular, Qatar Airways ve QTA'nın misafiri olarak bir gece ücretsiz Doha'da kalabilir ve Doha'nın güzelliklerini keşfedebilirler; ya da 50$'lık cüzi bir rezervasyon ücretiyle ikinci gecelerini de Doha'da geçirebilirler. Yolcular The Four Seasons, Marriott Marquis, Radisson Blu ve Oryx Rotana gibi otellerden bir tanesini seçebilirler. Yaz boyunca geçerli olacak ücretsiz otel konaklaması yolcuların Doha'yı ve şehir turlarını, çölde safari maceralarını veya geleneksel bir Arap yelkenlisinde yemekli deniz turunu keşfetmelerine fırsat tanıyarak Discover Qatar misafiri olarak Arap konukseverliğinin tadını çıkarmalarını mümkün kılacaktır.

Bu teklife hak kazanmak için yolcuların yapmaları gereken tek şey uçuş rezervasyonlarını www.qatarairways.com/plusqatar üzerinden yapmak, 'çoklu şehir' seçeneğini seçmek ve uçuş onayını aldıktan sonra otellerini seçmektir. Online transit vize uygulaması da ayrıca ücretsizdir; 5 ve 96 saat arasında aktarması olan yolcular faydalanabilir. Havayolu şirketinin 'Going Places Together' sloganı kapsamında bu çığır açan tekliften, hem Premium hem de Ekonomi sınıfında yolculuk eden bütün Qatar Airways yolcuları faydalanabilir;  Yolcular, Katar'da geçirdikleri zamanı en iyi şekilde kullanabilmeleri için Discover Qatar tarafından sunulan ilave mola paketlerini de inceleyebilirler.
QTA'nın benzersiz teklifi, Qatar Airways'in yeni kurulan varış noktası yönetim şirketi Discover Qatar tarafından hazırlandı ve Katar için farkındalık yaratmak ve ziyaretleri teşvik etmek amacıyla önümüzdeki aylarda sunulacak olan birçok yeni girişimden yalnızca bir tanesidir. Teklif, QTA’nın yeni kampanyası '+Qatar'ın tanıtımı için tasarlandı ve Katar'da büyüyen turizm talebini desteklemeyi amaçlamaktadır.

Bu heyecanlı ve yenilikçi duyuru, havayolunun 20. işletme yılı kutlamalarını destekliyor ve yirmi yıllık büyüme, endüstri liderliği ve yeniliği vurguluyor.  Bu yıl Hamad Uluslararası Havaalanı (HIA) ayrıca, 2017 Skytrax Dünya Havalimanı Ödülleri kapsamında Dünyanın En İyi Altıncı Havalimanı seçilmesinin yanı sıra art arda üçüncü defa Orta Doğu’nun En İyi Havalimanı unvanının da sahibi oldu. Ayrıca peş peşe ikinci defa Orta Doğu'nun En İyi Personel Hizmeti unvanını da kazandı.
Endüstrideki ilkleriyle bilinen Qatar Airways, dünyadaki en genç filolardan bir tanesini işleten ve en hızlı büyüyen havayolu şirketlerinden bir tanesidir. Qatar Airways, altı kıtada 150'den fazla önemli iş ve tatil noktasına uçan 197 uçaklık bir modern filo ile hizmet vermektedir.  2017'de bu noktalara ilave edilecek yerler arasında Nice, Chang Mai, Dublin ve Üsküp bulunmaktadır.