18 Eylül 2018 Salı

İstanbul Atatürk Havalimanı dünyanın 3. en iyi havalimanı

İstanbul Atatürk Havalimanı 50 binden fazla kullanıcının oylarıyla dünyanın en iyi havalimanları arasından üçüncü sırada yer aldı.TAV Havalimanları tarafından işletilen İstanbul Atatürk Havalimanı seyahat sitesi eDreams’in açıkladığı dünyanın en iyi havalimanları listesine üçüncü sıradan girdi


Türkiye’nin havalimanı işletmeciliğindeki küresel markası TAV Havalimanları tarafından işletilen İstanbul Atatürk Havalimanı, 50 binden fazla kullanıcının oylarıyla dünyanın en iyi havalimanları arasından üçüncü sırada yer aldı. İspanya merkezli seyahat sitesi eDreams tarafından açıklanan listede havalimanları yolculara sundukları hizmetler, bekleme alanları, restoranlar ve alışveriş olanakları açısından değerlendirildi. İstanbul Atatürk, 5 üzerinden 4,16 puan alarak Londra Heathrow, Madrid Barajas, Roma Fiumicino, Kopenhag gibi havalimanlarını geride bıraktı ve Singapur Changi ile Zürih’in ardından üçüncü sırada yer aldı. 

TAV İstanbul Genel Müdürü Kemal Ünlü “TAV olarak yolcu memnuniyetini tüm operasyonlarımızın odağına koyuyoruz. Yolcularımızın ihtiyaç ve beklentilerini yakından takip ederek buna uygun çözümler geliştiriyoruz. Bu nedenle, tamamen yolcu değerlendirmelerinden oluşan bir listede dünyanın en iyi havalimanları arasından gösterilmekten büyük mutluluk duyduk. Bu başarıda emeği olan tüm çalışanlarımıza ve iş ortaklarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Yolcularımıza hızlı, güvenli ve konforlu bir seyahat deneyimi sunmak üzere 24/7 çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

İstanbul Atatürk Havalimanı, ağustos verilerine göre son 12 ayda önceki yıl aynı döneme göre yüzde 9 artışla 67,4 milyon yolcuya hizmet verdi. eDreams sitesindeki listede ABD’li bir yolcunun “İstanbul Atatürk Havalimanı çok güzel ve mükemmel bir metro bağlantısına sahip” şeklindeki yorumuna yer verildi.Dünyanın önde gelen online seyahat acenteleri arasında yer alan sDreams 33 ülkede faaliyet gösteriyor ve kullanıcılara 530 havayolu, 1.1 milyon otel ve 40 bin destinasyona erişim imkanı sunuyor. Şirket her yıl tamamen yolcu değerlendirmelerine dayanarak dünyanın en iyi ve en kötü havalimanları listelerini açıklıyor.

15 Eylül 2018 Cumartesi

Türk turizminin geleceğini fiyat politikaları belirleyecek

Günü kurtarmak adına fiyatların aşağı çekilmesi doğru değildir
2018’in ilk yarısına ilişkin verileri değerlendirdiğimizde, gelecek için bir önceki yıllara göre daha iyimser olmamıza ve Türk turizm sektörünün son yıllarda yaşadığı sıkıntılı günleri geride bırakmaya başladığına işaret ediyor

Turizmin geleceğini, belirlenecek fiyat politikalarının şekillendireceğini ifade eden Wish More Hotel İstanbul Genel Müdürü Erkan Akkurt, günü kurtarmak adına fiyatların aşağı çekilmemesi gerektiğinin önemine dikkat çekiyor. Türkiye ekonomisinin en önemli lokomotiflerinden turizm sektörü, bugün gelinen noktayı dikkate aldığımızda, elde edilen turizm verileri ve oluşan talepler doğrultusunda son yıllarda geçirmiş olduğu zor günleri geride bırakmaya başladığının bir göstergesi niteliğinde. Geçen sene ağırlıklı olarak Ortadoğulu ziyaretçilerin ağırlandığı Türkiye’de, bu yıl Avrupa ülkelerinden gelen talepler de oldukça olumlu seyrediyor. Bunun yanında yurtdışında yaşayan vatandaşların da tatil için Türkiye’yi tercih etmesi, sektörün yüzünü güldürdü. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Türkiye İstatistik Kurumu'ndan alınan geçici verilere göre, 2018 yılı ilk 6 ayında (Ocak-Haziran) ülkemize gelen yurtdışında ikamet eden vatandaşların sayısı, 2017 yılı ilk 6 ayına göre yüzde 21,64 değerinde bir artış ile 2.949.032 oldu. Güneydeki potansiyelin iyi noktaya gelmesi, pazarı doyuma ulaştırarak fiyatları yukarı çekerken, 2017’ye oranla birçok bölgedeki konaklama fiyatlarının yüzde 50’yi bulan artışa uğraması sektörün toparlanmaya başladığını gösteriyor.


Tüm bu verilerin, ülkemizin dünya turizm sıralamalarında daha üst basamağa taşınacağının sinyalini verdiğini belirten Wish More Hotel İstanbul Genel Müdürü Erkan Akkurt, günü kurtarmak için uygulanan fiyat politikalarının uzun vadede fayda sağlamadığının altını çiziyor. Akkurt, “Turizmciler arasında birlik sağlanmalı ve fiyatlar aşağıya çekilmemeli. Eğer tüm oyuncular bu politikayı benimserse çok kısa bir zaman içinde turizm sektörü eski parlak günlerine geri dönebilir” sözleri ile Türkiye’nin turizm bağlamında özlenilen günlere erişmesinin yakın olduğunu vurguluyor.

Her 100 misafirin 15’i Avrupalı
Akkurt, “Geçen seneye kıyasla otelimizin birim fiyatı yüzde 55 oranında yükseldi, doluluk oranımız da yüksek seviyelerde ilerliyor. 2017 yılındaki konaklamaların yüzde 45’ini Ortadoğulu, yüzde 10’unu ise Avrupalı misafirlerimiz oluşturdu. Bu sene Avrupalı konuk sayımızda yüzde 5 artış oldu. Buna paralel olarak, en çok Avrupalı turistlerin tercih ettiği online rezervasyonların birim fiyatında da yüzde 25 artış gerçekleşti” dedi. Avrupa’dan gelen yerli turist sayısının da yüksek olduğunu belirten Akkurt, döviz kurlarının artmasıyla, yerli turistlerin planladıkları gezileri iptal ettiğini ve tercihlerini yurtiçinden yana kullandıklarını ifade ediyor: “Dövizin yükselmesiyle yurtiçi rotalara talep arttı. Turistler Bodrum, Antalya gibi başta güneydeki merkezler olmak üzere Türkiye içinde tatil yapmayı tercih etti.”
Bayram tatilinde de doluluk oranının devam ettiğini belirten Akkurt, “Otelimiz Kurban Bayramı’nda yüzde 92 doluluk oranına ulaştı. Bunun yanı sıra oda başına düşen gelirimizde de ciddi bir artış yaşandı” dedi. 



13 Eylül 2018 Perşembe

Geleceğine yatırım yaptı, verimliliği artırdı

DemirDöküm, 1 yıl içinde 1 milyon 700 bin Euro'luk yatırım gerçekleştirdi
DemirDöküm, üretim, çevre ve sürdürülebilirlik konusundaki yaklaşımı ve geliştirdiği projelerle sektörde öncü çalışmalara imza atmaya devam ediyor

Dünyanın 50 ülkesinde yenilikçi ürünleri ile ısı konforu sunan DemirDöküm, Bozüyük fabrikasında hayata geçirdiği "Transformasyon Projesi" kapsamında 1 yıl içinde gerçekleştirdiği 1 milyon 700 bin Euro'luk yatırımla verimliliğini artırıp maliyetlerini düşürdü. Dört ana başlıkta gerçekleştirilen dönüşüm projesi kapsamında kombi üretiminde yüzde 141 kapasite, yüzde 11 verimlilik artışı sağlandı. 

DemirDöküm, üretim, çevre ve sürdürülebilirlik konusundaki yaklaşımı ve geliştirdiği projelerle sektörde öncü çalışmalara imza atmaya devam ediyor. Çevre, insan, gezegenin sürdürülebilirliği, kaynak kullanımı için ErP, Low NOx gibi yasal düzenlemelerin yanı sıra Endüstri 4.0 teknik gereksinimleri için Bozüyük fabrikasında 4 ana konu başlığı altında dönüşüm çalışması yürüten DemirDöküm, 1 yıl içinde 1 milyon 700 bin Euro'luk yatırım gerçekleştirdi. Hatasız üretim ve izlenebilirliğin sağlanması, kapasite artışı, çevre ve lojistik faaliyetlerde gerçekleştirilen yatırımla DemirDöküm, verimliliğini artırıp, maliyetleri düşürdü.

YÜKSEK KAPASİTELİ YOĞUŞMALI ÜRÜNLER İÇİN 3,5 MİLYON EURO’LUK YENİ YATIRIM
DemirDöküm, gerçekleştirdiği dönüşüm çalışması ve yatırımlarla Vaillant Group’un 6 ülkedeki 9 üretim tesisleri içerisinde örnek tesis konumuna ulaştığını kaydeden DemirDöküm Yönetim Kurulu Üyesi ve Üretim Direktörü Gürhan Çoban, “Ülkemizde de yürürlüğe giren ErP Yönetmeliği kapsamında kombi montaj hattımıza ilave bir hat yatırımı yaparak kombi üretiminde yüzde 141 kapasite artışı sağladık. Yeni hat, montaj işçiliğimizi yüzde 11 oranında iyileştirdi. Fabrika içerisindeki 305 metrekare üretim alanı tasarrufu sağlayan dönüşüm çalışmaları kapsamında çevreye olan ayak izimizi de küçülttük. ‘Tren Uygulaması’ ile fabrika içi lojistiklerde yıllık yaklaşık 4 bin kilometre iyileştirme sağladık. Kombi fabrikamızın yeni lokasyonuna taşınması ile ‘Parça Üretim’ ve ‘Kombi’ fabrikamız arasındaki lojistik aktiviteleri yüzde 40 iyileştirdik. Yine malzeme ve ürün sevki için yaptığımız düzenleme ile sadece trafiği düzenlemekle kalmayıp, yaya güvenliğini de artırdık” dedi.

Sektörde sahip olduğu liderlik alanlarına yenilerini eklemek için DemirDöküm'ün geleceğine yatırım yapmaya devam edeceğini kaydeden Gürhan Çoban, "Geçtiğimiz yıl Ar-Ge, marka, fabrikamız için toplam 40 milyon TL yatırım gerçekleştirdik. Önümüzdeki yıllarda da bu yatırımlara devam etmekte kararlıyız. Kombi ve yüksek kapasiteli yoğuşmalı duvar tipi kazanlar da bu yatırımların başında geliyor. Yüksek kapasiteli ürünler için Ar-Ge ve üretim hattına 3,5 milyon Euro'luk yatırım yapacağız. Hedefimiz,  64 yıldır olduğu gibi gelecekte de ürünlerimiz, üretim kalitemiz, Ar-Ge kabiliyetimiz ve projelerimiz ile öncülüğümüzü yeni alanlar ekleyerek sürdürmek” açıklamasını yaptı.

TRANSFORMASYON PROJESİ ÖDÜL GETİRDİ
Yenilikçi ürünlerinin yanı sıra çevre ve sürdürülebilirlik konularında hayata geçirdiği projelerle sektöre öncülük eden DemirDöküm, Frankfurt'ta düzenlenen VPS Kongresi'nden 2 ödülle döndü. Vaillant Grubun üretim ve gezegenin sürdürülebilirliği için 4 yıldır düzenlediği ve her yıl 3 projenin ödüllendirildiği kongrede DemirDöküm, "Yalın ve Yeşil Değer Yürüyüşü" ve Bozüyük fabrikası transformasyon projesi ile 2 ödülün sahibi oldu. Vaillant Grubun üretim, gezegenin sürdürülebilirliği, iş sağlığı ve güvenliği konularında geliştirilen projeleri desteklemek amacıyla ilkini 2015 yılında düzenlendiği kongrede bu yıl 12 proje yarıştı.

12 Eylül 2018 Çarşamba

TÜROB’dan Kiev’de tanıtım seferberliği

Hedef daha fazla para harcayan turist 
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), gelir düzeyi yüksek turistlere yönelik önemli bir tanıtım etkinliğine daha imza atıyor


TÜROB tarafından düzenlenen ‘TÜROB Ukrayna Workshop'u 2 Ekim’de Kiev’de gerçekleştirilecek. Etkinliğe en önemli turizm pazarlarımız arasında yer alan Ukrayna’dan yaklaşık 150 turizmcinin katılması bekleniyor. TÜROB Başkanı Timur Bayındır, yeni turizm ürünleriyle gelir düzeyi yüksek yabancı turist grubunu çekebilmeyi hedeflediklerini kaydetti. Bayındır, Çin ve Balkan ülkeleri gibi diğer pazarlarda da etkinlikler planladıklarına dikkat çekti.

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), gelir düzeyi yüksek yabancı turist grubunu çekebilmek için başlattığı tanıtım etkinliklerini hızlandırıyor. TÜROB’un Türk turizminin çeşitlendirilmesi kapsamında, İstanbul’un yanı sıra Kayseri/Kapadokya ortak destinasyon çalışmalarında yeni bir adım atılıyor. İlk hedef pazar olarak seçilen Ukrayna’nın önde gelen seyahat acenteleri ve tur operatörlerinin geçen ay Kayseri ve Kapadokya’da ağırlanmasının ardından bu kez de Ukrayna’da önemli bir etkinliğe imza atılacak. TÜROB tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ve THY Kiev Müdürlüğü işbirliğiyle düzenlenen ‘TÜROB Ukrayna Workshop'u 2 Ekim’de Kiev’de gerçekleştirilecek. Kiev’deki etkinliğe katılmak için kayıt yapmak isteyen üyelerin 17 Eylül 2018 tarihine kadar TÜROB’a başvurması gerekiyor. Türkiye’den workshop’a katılım 20 kişi ile sınırlandırılırken, katılımcılar başvuru sırasına göre belirlenecek. Ukrayna tarafından da 150 kişilik tur operatörü, acenta ve basın grubu davet edilecek.  

Hedef turistin harcamalarını artırmak  
Etkinlik ile ilgili bilgi veren TÜROB Başkanı Timur Bayındır, yeni turizm ürünleriyle gelir düzeyi yüksek yabancı turist grubunu çekebilmeyi hedeflediklerini kaydetti. Bayındır, kış sezonunda Ukrayna’dan İstanbul, Kayseri ve Kapadokya’nın kültür+kış turizmi paket satışlarını yeni bir ürün olarak pazarlamayı amaçladıklarını belirtti. Workshop ile aynı dönemde Ukrayna Uluslararası Seyahat Fuarı’nın da gerçekleştirleceğini hatırlatan Bayındır, “Bu yüzden aynı döneme denk getirmek istedik. Türkiye’den ve Ukrayna’dan hükümet yetkililerinin de etkinliğe katılımını bekliyoruz” dedi. Bayındır, şu bilgileri verdi: “Ülkedeki kış sporlarına olan ilgi göz önüne alındığında bir potansiyel var. Ukrayna pazarındaki mevcut potansiyel Bulgaristan, Romanya ve Slovenya gibi ülkelere gidiyor. Bu tür alternatif turizm paketleri ile gelen turistin harcama payını artırabiliriz. Öncelikli hedefimiz Ukrayna ile Kayseri arasında direkt uçak seferlerinin başlaması olacak.”

Diğer ülkelerde de yapılacak 
Ukraynalı turistin yarıdan fazlasının Antalya’yı tercih ettiğine dikkat çeken Bayındır, şunları söyledi: “2017 yılında Ukrayna’dan ülkemize gelen turist sayısı yüzde 23 artışla 1 milyon 284 bini geçti. Antalya’ya yüzde 24 artışla 713 bin ve İstanbul’a yüzde 5 artışla 305 bin turist geldi. Bu yıl ilk 5 ayda da yüzde 20 artışla 381 bin kişiye ulaştı. Ülkede en popüler yurt dışı destinasyonu Türkiye. İki ülke arasında vizelerin kaldırılması, pasaport yerine kimlik belgeleri ile seyahat olanağı ve havacılık alanında yürürlüğe konulan sözleşmeler turizm alanında önemli fırsatlar oluşturuyor. Türkiye’nin Ukrayna’da yaz turizmi dışında ürün çeşitliği sağlayamadığı, bu alanda pazarda önemli girişimleri olmadığı turizm profesyonelleri tarafından dile getiriliyor. Özellikle Kayseri/Erciyes, Kars/Sarıkamış ve Erzurum/Palandöken kayak tesisleri ile kış turizmi, sağlık turizmi ve kongre turizmi alanında ülkemizin avantajlarının pazarda etkin olarak tanıtılması zorunludur.” Bayındır, Çin ve Balkan ülkeleri gibi diğer ülkelerde de workshop etkinlikleri planladıklarına dikkat çekti.





11 Eylül 2018 Salı

Hackerler 20.000 Air Canada kullanıcısının verileri ele geçirildi

Hackerlerin son kurbanı olan Kanadalı havayolu şirketi Air Canada, mobil uygulamasındaki bir açık kullanılarak gerçekleştirilen veri sızıntısı nedeniyle ciddi bir güvenlik kriziyle karşı karşıya. 1,7 milyon kullanıcıya ait verilerin yer aldığı sunucuya erişen hackerlerin, 20.000 kullanıcı verisini ele geçirdiği düşünülüyor. Dünyada 500 milyondan fazla kullanıcıyı koruyan Bitdefender Antivirüs, veri sızıntısına uğrayarak itibar, para ve müşteri kaybına uğramamaları için şirketleri uyarıyor.


Kanadalı havayolu şirketi Air Canada, 1,7 milyon kullanıcıya hizmet verdiği mobil uygulamasındaki bir güvenlik açığı nedeniyle veri sızıntısıyla karşı karşıya kaldı. Air Canada’ya ait mobil uygulamayı hedef alan saldırganlar, 20.000 kişiye ait hassas veriyi ele geçirdi. Şirketin açıklamasına göre çalınan veriler arasında kullanıcı isimleri, telefon numaraları, mail adresleri ve pasaport numaraları gibi hassas bilgiler yer alıyor. Veri sızıntısının şirketler için ciddi ve uzun süreli sonuçlar yaratacağının altını çizen Bitdefender Antivirüs, şirketlere önemli uyarılarda bulunuyor.

Air Canada’nın yayınladığı güvenlik açıklamasında, anormal hesap hareketlerinin 22 - 24 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştiği ve 1,7 milyon kullanıcı arasından 20.000 adet profile yetkisiz olarak erişildiği belirtiliyor. Şirket, bu sayının kullanıcıların sadece %1’ine denk geldiğini vurgulasa da bu durum, bilgileri ele geçirilmiş kullanıcıları rahatlatmaya yetmiyor.

Veri Sızıntısı, Kurbanların Hayatını Kabusa Dönüştürüyor
Ele geçirilen hassas bilgiler kullanıcıların isimleri, telefon numaraları, mail adresleri, pasaport numaraları, mail adresleri, pasaportlarının teslim yeri, milliyetleri, cinsiyetleri, NEXUS numaraları, ikamet ettikleri ülke ve doğum tarihleri gibi çok geniş bir kapsama yayılıyor.

Her ne kadar uygulamanın kredi kartı bilgilerini şifreli halde depoladığı ve hackerlerin bu sayede onlara ulaşamadığı belirtilse de pasaport bilgileri çalınmış olan kurbanların da yakın zamanda ciddi sorunlarla karşı karşıya gelebileceği biliniyor. Siber saldırganlar bankalar, sigorta firmaları, cep telefonu operatörleri gibi pasaportun aslını fiziksel olarak göstermenin bir gereklilik olmayabileceği kurumlarda, bu bilgiler aracılığıyla hesap oluşturarak pek çok işlem gerçekleştirebiliyor. Kurbanların hayatı, vahim boyutlardaki kredi kartı faturaları gibi sorunlarla uzun süre kabusa dönüşebiliyor.

Sahte Pasaport İçin Kullanılabilir!
Daha tehlikeli bir risk olarak ise, dolandırıcıların çaldıkları bilgiyi yeni bir fiziksel pasaport edinme için kullanabilecekleri fikri akıllara geliyor. Ancak havayolu şirketi, Kanada devletinin böyle bir riski düşük bulduğunu çünkü kuralların, orijinal pasaportu taşıyan kişiyi hala belgenin asıl sahibi olarak gösterdiğini belirtiyor. Diğer taraftan Air Canada’nın, Kanada devletinin resmi şifre tavsiyelerine aykırı davrandığına dikkat çekiliyor. Uygulama, hesaba giriş işlemleri için nadiren 6 ile 10 karakter arası şifre istiyor ve kullanıcıların değişik tipte semboller içermeyen, basit şifreler seçmesine izin verdiği için eleştiriliyor.

Uygulamadaki zayıf şifre özelliklerinin bu sızıntıda rol oynayıp oynamadığı kesin olarak bilinmiyor. Ancak vakanın ardından Air Canada, şifre güvenlik seviyesini artırma yoluna gitti. Kullanıcılar, havayolu şirketinin uygulamasına veya web sitesine bir sonraki girişlerinde yeni bir şifre seçmek durumunda kalacak.

Havayolu şirketi, kullanıcıların finansal işlemlerini gerçekleştirirken gözlerini açık tutmaları, beklenmedik bir hareket görürlerse finansal servis sağlayıcılarıyla iletişime geçmeleri ve kredi kartları hesap dökümlerinde karşılaşabilecekleri herhangi bir değişikliğe karşı dikkatli olmaları gibi önerilerde bulunuyor.

Şirketler Ne Yapmalı?
Veri ihlalinin sonuçları şirketlerde yıkıcı ve uzun vadeli mali sonuçlar doğurabilir. Bunlar arasında itibar ve müşteri kaybı, gelirlerde düşüş, rekabet avantajı kaybı ve çalışanların üretkenlikte yetersiz kalmaları sayılabilir. Dünyada 500 milyondan fazla kullanıcıyı koruyan global güvenlik yazılımları şirketi Bitdefender Antivirüs, şirketleri siber saldırganların kurbanı olmamaları için uyarıyor ve önemli tavsiyelerde bulunuyor.

• Müşteriler, özel bilgilerinin güvenliği ve gizliliğine saygı göstermek için şirketlerin mümkün olan her şeyi yaptıklarına güvenirler. Sorumluluktan kaçınmak, müşterilerinizi kaybetmenize, hisse değerinizin düşmesine ve potansiyel olarak milyon dolarlar yitirmenize neden olacak bir veri ihlaline yol açabilir.

• IT uzmanları, bir ihlali önleme yeteneklerinden yeteri kadar emin değiller. Güveni artırmak için etkili bir veri ihlali yanıt planı içeren güçlü bir güvenlik mevzuatı büyük önem taşır. Ne yazık ki, birçok durumda yönetim kurulu başkanları ve CEO'lar itibar kaybına ve hisse değerinde ciddi düşüşlere rağmen veri ihlallerine hazırlık yükümlülüğünden kaçınırlar. Ancak, veri ihlaline hazırlıklı olunması için şirket üst yönetiminin de aktif olarak sürece dahil edilmesi gerekir.

• Veri ihlali hazırlığının bir parçası olarak üst yönetim, kendi şirketinin gizlilik ve veri işleme uygulamalarının müşterilerinin beklentilerine saygılı olmasını sağlamalıdır. Bu tür çabalar müşteri düşüşlerini hafifletmeye yardımcı olacaktır.

10 Eylül 2018 Pazartesi

Mandarin Oriental, Bodrum’un “Bir Gece Daha” Teklifiyle Sonbaharın Tadını çıkarın

Dipsiz mavi bir gökyüzü, kutsal zeytin ağaçları, güneşin sonsuz aydınlığı ve dalgaların huzurlu sesi. Yaz sezonu sona ererken kış aylarının yoğun temposuna tüm duyularınıza hitap eden bir tatil ile hazırlanmaya ne dersiniz? Bodrum Yarımadası’nın koylarından belki de en büyüleyicisi Cennet Koyu’nda yer alan Mandarin Oriental, Bodrum 1 Eylül-31 Ekim tarihleri arasındaki üç gecelik rezervasyonlarınızda üçüncü gecenin ücretsiz olduğu “Bir Gece Daha” teklifiyle sizi, Bodrum’da keyifli bir sonbahar tatiline davet ediyor. 

Ege’nin incisi Bodrum’da 2014 yılından bu yana hizmet veren Mandarin Oriental, Bodrum 2018 yaz sonrası dönemindeki eşsiz teklifiyle sizi kışa hazırlamakla kalmayıp, Bodrum’da huzurun mevsimi ‘sarı yaz’ günlerini deneyimlemeniz için büyülü bir ortam sunuyor. Yaz sonrası dönemde 29 Ekim tarihinin Pazartesi’ye denk gelmesi de uzun hafta sonu planlarınız için paha biçilmez bir fırsat tanıyor. Mandarin Oriental, Bodrum’un sunduğu “Bir Gece Daha” avantajıyla bu uzun hafta sonlarında şehir hayatından uzaklaşıp kendinizi Ege’nin doğal güzelliğine bırakarak huzurun ruhunuzu ele geçirmesine izin verebilirsiniz. 

Avantajlı dönem, sadece görsel bir şölen sunmakla kalmayıp damak zevkinize de hitap ediyor. Avantajlı konaklama paketiyle resort bünyesinde bulunan Sofra Restoran’da iki kişilik günlük kahvaltıyla güne başlayabilirsiniz. Her anın keyfe dönüştüğü, her duyunuza hitap ederek tutkularınızı canlandıracak bir tatil için doğru adres Mandarin Oriental, Bodrum! Siz de bu sihirli tecrübeyi yaşayarak Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın "Bodrum'da" şiirinin son dizesinde bahsettiği, akıllarını hep Bodrum'da bırakıp gidenlerden biri olmak için “Bir Gece Daha” teklifini kaçırmayın. 

Japon Kredi Derecelendirme Kuruluşundan ETS’ye Yüksek Not!

ETS 2018 yılında, dünyanın önde gelen kredi derecelendirme kuruluşlarından biri olan JCR Euroasia Rating’den aldığı “BBB” notu ile “yatırım yapılabilir’in üstü” seviyesinde değerlendirildi. Bu yüksek not, markanın finansal ve kurumsal gücünü yansıtması açısından önem taşıyor. Turizm sektörü; milli gelire olan katkısı, döviz geliri yaratması, doğrudan ya da dolaylı istihdam olanağı gibi etkenler nedeniyle ekonomi açısından önemli bir yere sahip. Sektörün siyasi ve ekonomik gelişmelere kırılgan yapısı nedeniyle turizm gelirleri belirli dönemlerde olumsuz etkilenmiş olsa da 2017 yılı içerisinde toparlanmaya giren sektör, bu yılı yaklaşık 39 milyon turist ve 26 milyar ABD Doları gelir ile tamamladı.


Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR Eurasia Rating’in 2018 yılına yönelik değerlendirmesine göre; nakit yönetiminin başarılı şekilde yönetilmesi, teknolojik yatırımların şirketin rekabetçi konumunu desteklemesi, müşterilere sunulan hizmet çeşitliliği ve kalitesi, bilanço dengesinin korunarak düşük oranda yabancı kaynak kullanımı, faiz karşılama seviyesinin güçlü yapısı, içsel özkaynak yaratma gücünün korunması, turizm sektörünün canlı talebinin devam etmesi, öngörülebilir nakit akımlarına dayalı içsel kâr üretimi, mevcut banka limitleriyle desteklenen likidite pozisyonun güçlü yapısı, varlık kalitesi ve sermayedar desteği, ETS’nin JCR-ER tarafından Uzun Vadeli Ulusal Notunun ‘BBB (Trk)’ seviyesinde ve görünümün “Pozitif” olarak belirlenmesinde etkin rol oynadı. 
ETS Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Tünay, yaptığı açıklamada ETS’nin ekonomik gücünün ve güvenilirliğinin önemli bir göstergesi olan bu değerlendirmeden memnuniyet duyduklarını dile getirdi.   

9 Eylül 2018 Pazar

Katar; Dünya’nın Seyahati En Kolay 10 Destinasyonu Listesinde

Katar’a Vizesiz Giriş İmkanı Katar’ı Dünya ile Buluşturuyor
Dünya Turizm Örgütü’nün yürüttüğü Dünya’nın En Rahat Seyahat Edilebilir Ülkeri Listesinde Katar ilk 10 Ülke içinde yer alıyor. Dünya Turizm Örgütü’nün yaptığı çalışmalara göre Katar Ortadoğu’nun en rahat seyahat edilebilir ülkesi seçildi. Katar dünya çapındaki sıralamada ise 8. sırada. Bu sıralamaları elde etmesindeki en büyük neden ise ülkenin bir çok ülke vatandaşı için sunduğu vizesiz seyahat etme kolaylığı…


Katar’ın 2014 yılından bugüne her geçen yıl daha fazla ülkenin vatandaşına vizesiz seyahat imkanı sunması dünya sıralamasındaki yerini 177. sıradan 8. sıraya taşımasındaki en büyük etken oldu. 2018 yılı itibarı ile toplam 88 ülke vatandaşına vizesiz giriş imkanı sunan ülke  Dünya Turizm Örgütü araştırma sonuçlarına göre Ortadoğu’nun seyahate en açık ülkesi konumunda.Katar’ın ziyaretçilerine seyahat kolaylığı sağlayan vizesiz giriş imkanı sunması ülkenin uluslararası ziyaretçi sayısının artmasında önemli rol oynadı. 2017 yılının ilk yarısına nazaran 2018 yılının ilk yarısında Hindistan (%18), Çin (%43) ve Rusya (%366)’dan aldığı ziyaretçi sayılarındaki artış oldukça farkedilir rakamlara ulaştı.

 Katar Turizm Otoritesi Başkanı Hassan Al Ibrahim konu ile ilgili olarak şunları ifade etti, “Kolay ulaşım ve giriş kolaylığı bir ülkenin ziyaretçilerine sunabileceği en önemli iki faydadır. Bu nedenle, turizm geliştirme projelerimizin tümüne ek olarak, seyahat eden kişilerin ülkemize kolay giriş imkanı sağlamalarını düşünerek vizesiz giriş projeleri üzerinde çalışmalar yaptık. Önümüzdeki yıllarda bu konudaki çalışmalarımızı  iş ortaklarımız ile birlikte sürdürürken tüm ziayaretçilerimizin vizesiz giriş ve vize prosedürlerini elektronik olarak yapıyor olmasını da sağlayacağız.’’Dünya Turizm Örgütü’nün ülkelerin vize kolaylığı sağlaması ile  ülke vatandaşlarının seyahat serbestisi araştırmasında Katar vatandaşları seyahat sıklığı sıralamasında 106. sıralamada yer alırken; Katar’a vizesiz seyahat eden 20 ülke vatandaşı ile karşılıklı seyahat sıklığı göze çarpıyor.

Qatar İç İşleri Bakanı Brigadier Mohammed Ahmed Al Ateeq konu ile ilgili olarak , “ İç İşleri Bakanlığı uzun bir süredir ziyaretçilerin deneyimlerini zenginleştirmek adına çalışmalar yürütürken, bu konudaki kaynaklarını da optimize etmeye devam ediyor. Seyahat kolaylığı sağlayan ülkeler arasında elde etmiş olduğumuz sıralamadan ve sonuçtan çok memnunuz. Bu durumun Katar vatandaşlarının dünya üzerindeki seyahatlarinde de kolaylık sağlayıcı bir fayda olacağına inanıyoruz.’’ diye belirtti.

Dünya Turizm Örgütünün Katar Turizm Otoritesi ile sürdürdüğü analizler 2014 yılında başladı. Katar vize kolaylığı konusundaki çalışmalarını bu yıldan itibaren sürdürmeye devam ediyor. Dünya Turizm Örgütü Genel Sekreteri Zurab Pololikashvili Katar’ın bu projedeki başarısı ile ilgili olarak;  “Katar çalışmalara başladığımız yıldan itibaren tavsiyelerimizi uygulayarak bu proje ile ilgili tüm önerilerimizi dikkate alarak tamamladı ve beklentilerin üzerinde bir performans gösterdi. Güvenli ve sorunsuz seyahat etme deneyimin artmasını, ziyaretçilerinin memnuniyetlerinin artmasını ve kendi ülke vatandaşlarının seyahat etme kolaylıklarının artmasını sağlamak noktasında örnek bir çalışma uyguladı diyebiliriz’’ dedi.

2016 yılının Eylül ayında Katar Turizm Otoritesi, Katar Havayolları, Katar İçişleri Bakanlığı ve VFS Global arasında imzalanmış olan sözleşmeye istinaden vize prosedürlerinin online olarak uygulanabileceği ve e-vize çalışmalarının yürütüleceği bir online platform oluşturuldu. 2017’de uygulamaya giren sistem ile Katar’ın vize uygulamaları etkin bir biçimde kolaylaştı. Aynı ay içerisinde tur gemileri ile seyahat eden yolcular için karaya çıkışlarında 96 saatlik serbest vize uygulaması; 2016 yılı sonunda  ülkeye giren transit yolcu sayısını bir önceki yıla göre iki katına çıkardı.

 2017 yılının Ağustos ayında 80 ülkenin vatandaşı için vizesiz giriş imkanı tanıyan bir politika geliştiren Katar; aynı yılın Eylül ayında İngiltere, Amerika, Kanada, Avusturalya, Yeni Zellanda ve diğer Shengen vizesi sahibi ziyaretçiler için Elektronik Seyahat otorizasyonu uygulamasını devreye soktu. Bu sistem sayesinde belirtilen ülke vatandaşları için www.qatarvisaservice.com sitesi üzerinden online olarak seyahat otorizasyonu almak kolaylaştı.

 Dünya Turizm Örgütü çalışmalarına göre dünya nüfusunun %60’ı Ortadoğu’daki destinasyonlara seyahatleri esnasında klasik vize uygulamasına tabii oluyorlar. Avrupa ülkeleri ise vize serbestisi konusunda en sıkı tedbirlere sahip ülkeler konumundaki yerlerini sürdürüyorlar.

 *Katar’a vize serbestisi ile seyahat edebilen ülkelerin listesi ve vize prosedürleri hakkında detaylı bilgi için; https://www.visitqatar.qa/plan/visas-requirements.html

7 Eylül 2018 Cuma

Turizmde Türkiye markasına Dedeman katkısı sürüyor

Turizm sektörünün lider markalarından Dedeman Otelleri, Park Dedeman misafirperverliğini Türkiye’nin dört bir yanına götürmeye devam ediyor. Son olarak iç turizmin önemli kentlerinden Eskişehir, Park Dedeman kalite, hizmet ve konforuyla buluştu. Tarihi Odunpazarı semtinde açılan
 Dedeman Park Eskişehir, misafirlerini ağırlama başladı.



Türkiye turizm sektörünün lider markalarından Dedeman Otelleri, Park Dedeman hizmet anlayışını Eskişehir’le buluşturdu. Eskişehir’in tarihi binalarla süslenmiş bölgesi Odunpazarı mevkiinde bulunan Turunç Otel’le varılan anlaşma sonrasında otel binasının restorasyonu tamamlandı. Dedeman Park Eskişehir, iç turizmin en önemli rotalarından birinde daha hizmet kalitesi, konfor ve misafirperverliğini sunmaya başladı. 

Dedeman Park başarı hikayesi Türkiye markasına katkı 
Dedeman Turizm Yönetim A.Ş. Genel Müdürü Emrullah Akçakaya, açılışla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı;  “17. Otelimizi Türkiye’nin en önemli turizm rotalarından biri olan Eskişehir’de açmaktan dolayı mutluyuz. Dedeman Grubu olarak hiçbir otelimize sadece kuru yatırım olarak bakmıyoruz. Bu bir hizmet aşkı. Ülkemize, turizmimize değer katmak, konuklarımıza Dedeman ayrıcalığını yaşatmak bizler için her şeyin önünde geliyor. Park Dedeman Eskişehir ile ülkemizin ekosistemine değer kattığımıza inanıyoruz. Tam servis oteller yerine ihtiyaca odaklanan ve kaliteli hizmeti erişilebilir kılan Park Dedeman markamızın başarısının aynı zamanda ülkemizin başarısı olduğunu düşünüyoruz. Bu başarı Türkiye markasına yapılan bir katkıdır.” 

Tarihle iç içe konaklama imkanı
Dedeman Park Eskişehir’in yer aldığı Odunpazarı’nın önemine değinen Akçakaya, Park Dedeman Eskişehir’in hakikaten kendine has bir havası var. Sanki tarihe uzanan bir pencereden bakma şansınız oluyor. Özellikle tatil için Eskişehir’e gelenlerin keyiflerine keyif katacağımıza inanıyoruz. Bunu tabi Dedeman hizmet kalitesi ve konforuyla sağlıyoruz” dedi. 

Şehir otelciliğinde vizyoner yaklaşım 
Akçakaya, “Kurulduğumuz günden itibaren misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlayarak ‘Dedeman Misafirperverliği’ ile uğurlamanın gayreti içindeyiz. Yüksek hizmet anlayışımız ve konsept otel markalarımızla Türk turizmini yukarıya taşımaya çalışıyoruz. Park Dedeman konseptimizle şehir otelciliğine daha vizyoner yaklaşıyoruz. Konuklarımızın beklentilerini daha ekonomik, hızlı ve kaliteden ödün vermeden karşılıyoruz. Eskişehir’i ziyaret edecek misafirlerimize tatillerini Dedeman ayrıcalığıyla geçirmelerini öneriyoruz” şeklinde konuştu. 

Yeni nesil beklentiler kaliteli karşılanıyor 
Akçakaya, şunları ilave etti; “Bundan sonra yapılacak olan yatırımların artık daha çok ekonomik segmente uygun, nitelikli üç ve dört yıldızlı otellere yönelmesi gerekiyor. Çünkü artık tatil anlayışı değişti, insanlar günümüzde bir otele gidip iki hafta plajında sadece güneşlenip, denize girmek istemiyor. Kısa süreli tatiller daha çok revaçta. Seyahat eden insanlar artık daha çok yeme-içme deneyimleri yaşamak, tarihi ve kültürel yerleri görmek istiyor. İşte bu yüzden insanlar uyumak ve kahvaltı etmek için kullanacağı konaklama merkezlerine çok paralar ödemek istemiyorlar, otellerden beklentiler gelişiyor. Bu bağlamda biz de Park Dedeman ile bu arayışa cevap verecek yatırımlara imza atıyoruz.” 

4 Eylül 2018 Salı

GastroAntep festivali ile yabancı turist sayısı 3 yılda 3 milyon olacak

Uluslararası Gastroantep Festivali İçin Geri Sayım Başladı
UNESCO’nun ‘Yaratıcı Şehirler Ağına’ dahil edilerek adını tüm dünyaya duyuran Gaziantep, gastronomi alanında elde ettiği haklı unvanı, uluslararası bir festival ile taçlandırıyor. 20-22 Eylül tarihlerinde 40 ülkeden dünyaca ünlü 41 şefin de katılacağı “GastroAntep” Festivali, Gaziantep’in zengin mutfağı ve sahip olduğu kültür mirasını yerelden globale taşıyacak.

Türkiye’nin en önemli şehirleri arasında yer alan ve Güney Doğu Anadolu’nun incisi olan Gaziantep, sahip olduğu tarihi ve kültür zenginliğini dünyaya duyurabilmek için uluslararası bir festivale ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Gaziantep Büyükşehir Belediye ve Gaziantep Geliştirme Vakfı (GAGEV)’in ev sahipliğinde, TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı, TURSAB ve THY gibi kurum ve kuruluşların desteği ile 20-22 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek Gaziantep Uluslararası Gastronomi Festivali GastroAntep, yerli yabancı yüzlerce profesyonel ve gezgini ağırlayacak. Ayrıca Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi, Sanayi ve Ticaret Odası ile Ticaret Borsası ve Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB)’in de dahil olduğu festival, titiz bir çalışma ile dünya genelinde 116 şehir arasına girerek UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olan Gaziantep’i bir kez daha uluslararası arenaya taşıyacak. Tüm hazırlıkları tamamlanan uluslararası organizasyon için 40 ülkeden dünyaca ünlü 41 şef, Gaziantep’e akın edecek.

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, festivalin duyurusunu yaparak şehir ve ülke ekonomisine katkısını anlatmak amacıyla İstanbul’da basın ile bir araya geldi. Toplantıda konuşan Fatma Şahin, GastroAntep’in Gaziantep’in, zengin mutfağını ve kültürel zenginliklerini yerelden globale taşımak için muhteşem bir fırsat olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Tekstilden, tarım ürünlerine,  mobilyadan kimyasal ürünlere kadar geniş bir yelpazede üretim ve ihracat yaparak Türkiye ekonomisine ciddi katkılar sağlayan Gaziantep, Dünya Bankası’nın En Rekabetçi Şehirler Bilgi Bankası Projesi’nde, en rekabetçi 7 şehirden birisi olmuştur. Bugün köklü bir tarihi geçmişe sahip olan ilimizin, zengin mutfak kültürüyle daha da rekabetçi bir konuma yükseldiğine şahit oluyoruz. Gaziantep’in sahip olduğu bu zenginliklerle, çok kısa zamanda tüm dünyanın bildiği ve dünyanın 4 yanından turist ağırlayan bir gastronomi merkezi olacağına yürekten inanıyorum.” 

Yeme içme sektörünün global çapta ileri gelenlerinin yanı sıra ülkenin dört bir yanından gelen ziyaretçilerine de unutamayacakları bir gastronomi deneyimi yaşatacak olan 3 günlük festivalde birbirinden ünlü isimlerin katılımıyla düzenlenecek kortej yürüyüşünün yanı sıra konserler, sergiler, mutfak atölyeleri ve yemek yarışmaları gerçekleşecek. 

Yöresel lezzetlerin festival boyunca tadılacağı ve yerel üreticilerin coğrafi işaretli ürünlerle hazırladığı imza tatların tanıtılacağı GastroAntep’te yeme içme sektörünün ileri gelen isimlerinden Nusret de bir şov yapacak. Festival içeriği ile programını paylaşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep’le özdeşleşen fıstıklı baklava, katmer, Antep Beyranı, Firik pilavı, dolma ve kebap çeşitleri ile coğrafi işaretli ürünlerin Michelin yıldızlı dünyaca ünlü şeflerce tadılarak dünya mutfakların reçetelerine gireceğini belirtti. 

Gaziantep’te, fıstık, Antep İşi, baklava, kutnu kumaşı, bakır el işçiliği, sedef el işçiliği, beyran, yuvalama, fıstık ezmesi, lahmacun, tırnaklı pide, bulgur, firik, katmer, köy kahkesi, şiveydizi, muska ve peynir gibi coğrafi işaretli 18 ürün bulunduğunu belirten Şahin; “Dülük Antik Kenti, Hitit’lerin mirası Karkamış, Rum Kale, 3 bin yıllık heykel atölyesini barındıran Yesemek Açık Hava Müzesi, tarihi MÖ 300’lere dayanan Zeugma kalıntıları, Zooloji ve Doğa Müzesi gibi bölgenin arkeolojik ve tarihi zenginliğini yansıtan müzeleri, yüzyıllara meydan okuyan kalesi ve 3 büyük dini bir mozaik gibi bir arada tutan tarihi cami, kilise ve havralarıyla muazzam bir tarih ve kültür zenginliğini barındıran Gaziantep, UNESCO’nun dünya üzerinde titizlikle seçtiği Yaratıcı Şehirler Ağı’na (UCCN) katılan 116 şehirden biri olmayı başardı. Bu başarı, GastroAntep festivali ile devam edecek.” diye konuştu. 

Festival ile 3 yılda yabancı turist sayısının 3 milyona ulaşması hedefleniyor
Geleneksel olarak her yıl düzenlenecek olan festivalin şehre ve ülke turizmine katkısını da vurgulayan Fatma Şahin, bölge turizmini hak ettiği seviyeye çıkarmak için durmaksızın çalıştıklarını belirterek hedeflerinden de bahsetti: “2016 yılında yerli ve yabancı olmak üzere sadece 700 bin kişinin ziyaret ettiği Gaziantep, 2017 yılında toplam bir buçuk milyon turist ağırladı. Bu yılın ilk 6 ayında da ilimizin ağırladığı turist sayısı 8 yüz binin üzerinde. Düzenleyeceğimiz festivalle 2019 yılına kadar toplam yaklaşık 2 milyon, önümüzdeki 3 yıl içinde de 3 milyonu yabancı olmak üzere toplam turist sayısını 5 milyona çıkarmayı hedefliyoruz. Gaziantep’e Türkiye’nin diğer illerinden düzenlenecek charter uçuşları ile bu hedefe ulaşmamamız için hiçbir neden yok.” 

Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul etkinlik takvimini açıklıyor

Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul İlkbahar/Yaz 2019 sezonu 11-14 Eylül 2018 tarihleri arasında Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde gerçekleşecek. Moda dünyasının tüm önemli aktörleri tarafından heyecanla beklenen etkinlik, aynı zamanda Mercedes-Benz isim sponsorluğunda gerçekleşen 12. sezon olma özelliğini taşıyor.

Etkinlik resmi takvimini ekte bulabilirsiniz.
Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul kapsamında koleksiyonlarını sergileyecek olan marka ve tasarımcılar arasında BASHAQUES’ - BAŞAK CANKEŞ, CEREN OCAK, ÇİĞDEM AKIN, DB BERDAN, EXQUISE, GİRAY SEPİN, GÖKHAN YAVAŞ, GÜLÇİN ÇENGEL, MEHMET KORKMAZ, MEHTAP ELAİDİ, MELTEM ÖZBEK, MERCEDES-BENZ PRESENTS ANI DATUKISHVILI, MERCEDES-BENZ PRESENTS BRAND WHO, MERT ERKAN, MiiN BY KADİR KILIÇ, MURAT AYTULUM, MUSEUM OF FINE CLOTHING - EDA GÜNGÖR, NEW GEN BY İMA, ÖZLEM SÜER, RAŞİT BAĞZIBAĞLI, SELEN AKYÜZ, SEZGİ TÜZEL, St. NIAN - NİHAN BURUK, ŞEBNEM GÜNAY, ŞİYAR AKBOĞA, T.A.G.G - GÖKAY GÜNDOĞDU, THIRD - TUĞÇE ÖZOCAK, TUBA ERGİN, URUN - ECE KAVRAN yer alıyor.

Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’un on ikinci sezonunda etkinlik takviminde moda endüstrisinin tecrübeli isimlerinin yanı sıra genç ve yetenekli tasarımcıları bir araya getiren karma defileler dikkat çekiyor. KARMA 1 defilesinde Selen Akyüz ve Sezgi Tüzel, KARMA 2 defilesinde ise Tuğçe Özocak'ın markası Third ve Şebnem Günay İlkbahar/Yaz 2019 koleksiyonlarını MBFWI podyumunda sergileyecekler. Her sezon desteklediği tasarımcının defilesini sunan etkinlik isim sponsoru Mercedes-Benz 12. sezonda ilk defa bir erkek giyim markasını destekleyerek Brand Who'nun İlkbahar/Yaz 2019 koleksiyonunu "Mercedes-Benz presents Brand Who" ismiyle sunacak. Geçtiğimiz sezondan beri devam eden "Mercedes-Benz Uluslararası Tasarımcı Değişim Programı" kapsamında son yıllarda moda endüstrisine damgasını vuran Gürcistan'ın ses getiren tasarımcısı Ani Datukishvili de, İlkbahar/Yaz 2019 koleksiyonunu "Mercedes-Benz presents Ani Datukishvili" ismiyle İstanbul'da MBFWI podyumuna taşımanın heyecanını yaşıyor.

Yerli ve yabancı satın alma sorumluları ile buluşturarak etkinliğin ticari ayağını oluşturan The Core 12-13 Eylül tarihleri arasında yeni formatıyla kapılarını açacak ve MBFWI katılımcısı marka ve tasarımcıların İlkbahar/Yaz 2019koleksiyonlarını gerek Türk, gerekse uluslararası satın alma sorumluları ile buluşturacak. The Core'un yeni konsepti kapsamında katılımcı tasarımcılar, Türk tekstil endüstrisinin başrol oyuncularıyla da bir araya gelerek katma değerli tekstil ürünleri konusunda olası işbirliklerini ve projeleri konuşma imkanı bulacak.

Bu sezon da Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’a yabancı basın ve satın alma sorumlularının yoğun ilgisi var. Dünyanın en prestijli zincir mağaza ve butiklerini temsilen satın alma sorumluları İstanbul'a gelerek MBFWI'yi takip edecekler. IHKIB'in desteğiyle İstanbul'da olacak basın mensupları arasında Vogue China, Elle Man China, Forbes İngiltere, Achtung Magazine, GQ Japan gibi yayınlardan önemli gazeteciler, satın alma sorumluları arasında ise Saks Fifth Avenue, Lane Crawford, Joyce, Debenhams, Barney's gibi dünyanın en prestijli zincir mağazalarının temsilcileri yer alıyor.

MBFWI bu sezon da yine panel ve konuşmalarla zenginleşiyor. Türkiye'de moda endüstrisinin bugünü ve geleceği, global trendlere paralel olarak yeni açılımlar ve endustrinin yarınına yön verecek yenilikçi yaklaşımlar, bu etkinlikler aracılığıyşa masaya yatırılacak. Dünyanın önde gelen trend tahmin ajanslarından WGSN, önümüzdeki sezonların trend öngörülerini davetlilerle paylaşırken, TENCEL™ markası ile etkinlik ana sponsorlarından biri olan dünyanın en büyük botanik selüloz elyaf tedarikçilerinden Lenzing, Ferhan İstanbullu moderatörlüğünde bir "Sürdürülebilirlik Paneli" ile sektörde çok konuşulan modada ve tekstilde sürdürülebilirlik konusunu işleyecek. Etkinliğin bir diğer ana sponsoru DHL, e-ticaretin geleceğine dair bir panele ev sahipliği yapacak. MBFWI'nin destekçilerinden İstanbul Moda Akademisi ise genç tasarımcıları bir araya getiren bir panelle Türk moda tasarımcılarının yeni jenerasyonuna ayna tutacak.

Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul, Mercedes-Benz’in isim sponsorluğu, resmi sponsorlar Laboratoire BIODERMA, DHL, Avon Life Colour by Kenzo Takada, Schweppes, TENCEL™, Zorlu Center ve Zorlu PSM ile tedarikçi sponsorlar Red Bull ve Reebok'nun katkılarıyla gerçekleştirilmektedir.

Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul, İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB), Moda Tasarımcıları Derneği (MTD), Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) ve İstanbul Moda Akademisi (İMA) tarafından desteklenmektedir.

3 Eylül 2018 Pazartesi

TÜRSAB’ta Çapkınlık Manevraları

“ Çapkınlık Manevraları Peşinde Koşan TÜRSAB Denetleme Üyesi “Kadınların Özgürlüğünden Habersiz mi? Değişim Hareketi Lideri Firuz Bağlıkaya, Acentalara “Kişi kendinden MESUL ben hepinizden MESUL”um diyerek  gözden kaçırdıkları mı? var  acaba Personelden mesul değil misiniz? 

Denetleme Kurulu’na Güneydoğu’nun bir şehrinden giren kişinin Başkanla Hediyelik Eşya Mağazaları üzerinden ticaretinin olduğu bir çok noktayı işlettiği herkesin dilinde. Bir acenta yetkilisinden ise “Sn. Başkan seçildiği taktirde hediyelik eşyayı devretmeyecek miydi?“ sorusunu aldık. Mevcut Denetleme Üyesi’nin devam eden bir yargı süreci olmakla birlikte neden hala görevden el çektirilmemiş olması yine sorulan soruların başında geliyor. Yakın zamanda yapılan GAP YTK seçiminde TÜRSAB 2. Başkanıyken, Başkan Yardımcısı olan Sn. Hasan Erdem’le seçimi kazanan adayı destekledikleri yine bölgenin dilinde.

Evet kafanız karıştı değil mi?
Bu asil Denetleme Kurulu Üyesi Başkana mı? yoksa Başkan Yardımcısına mı yakın?
Bir diğer konuşulan hatta bir çok kişinin ağzına sakız olmuş konu ise, mevcut Denetleme Kurulu Üyesi’nin önlenemeyen “çapkınlık manevraları”...
TÜRSAB iştirakleri içerisinde yer almakta olan ancak İktisadi İşletmeler ile sözleşmesinin revize edildiği Beyoğlu’nda olan bir projeyi, projeyi takip eden sorumlu personelden Cumartesi günü mesai dışında dinlemek istemesi. Ardından bu evli, 2 çocuklu diye bildiğimiz Denetleme Kurulu Üyesi’nin eski TÜRSAB personellerinden olan sevgilisinin, projeyi takip eden bayan çalışan ile irtibata geçip, üstü kapalı tehdit etmesi...

Neler oluyor neler değil mi?
İnsanlar da sormadan edemiyor. Güneydoğu’nun bir şehrinden listeye girip, denetleme de yer alıp, İstanbul Beyoğlu’nda bulunan tarihi bina projesini dinleyip, ne yapacaksın?
Üstelik bu projeye Yönetim Kurulu Yedek Üyesi görevlendirildiği biliniyorken... Aynı zamanda bina içinde bir çok kadın çalışanı rahatsız etmesi ve bunun hemen hemen herkes tarafından bilinip, önlem alınmaması, dur denilmemesi, kurum için üzüntü verici olduğu bilgisi bir çok acenteci tarafından paylaşıldı.

Madem GAP YTK diye konu açıldı.
Bölgedeki seçimden önceki akşam, hem Başaran Ulusoy’un, hem Çetin Gürcün’ün bölgeden aday çıkan bayan adayı (Hasibe Hanım’ı) destekledikleri bölgede telefonlar açtıkları ve oy istedikleri öğrenildi. TÜRSAB Başkan Danışmanı’nın ise, HURSAD destekli kaybeden aday Fetullah Bey’i desteklemiş olduğunu öğrendik.

Başka bir acente yetkilisine ise kulak verdiğimizde;
Değişim Hareketi yani yeni yönetimin “Bölgede oylarının çok düştüğü,  İnsanların  güvenerek  oy verdiklerini  ancak oylarının  boş çıktığı söylendi.
Dışarıdan atanan PROFESYONEL Genel Sekreter bizim işimizi mesleğimizi bilmez ne anlar?

Değişim diye diye seçildiler.
Kolladıkları adamların bölgelerde YTK seçimlerinde boş çıktığı seçimi alamadıklarını hem biz gördük hem Başkan gördü.Denetim Kurulu’ndan birinin cezası kesinleşti ama hala görevinde duruyor. Acaba Değişim Hareketi liderlerinden olması mı? Hediyelik Eşyayı işletmesi mi? durmasını sağlayan.Hasan Erdem şu anda seçilen YTK Başkanları ile 2019’da birlikte mi yürüyecek?
Kimin kime baktığı kimin ne yaptığı belli değil.

Oy verenlerin % 80’ i pişman...
O yüksek maaşlar verdiği personele Firuz Bey kendi şirketinde bu maaşları verir mi?Nitelikli dolandırıcılar mı TÜRSAB’ı temsil ediyor? İstifa etmesi gerekir.Ayın 3’ünde IATA ödemesi var. Biz 1 Aydır firmalardan para alamıyoruz nasıl ödeyeceğiz? Bununla ilgili önlem, tedbir var mı? “ diye acentalar dertlerini yakınıp, sordular...TÜRSAB bünyesinde yer alan ve görevde olan kişilerin Hediyelik Eşya Mağazaları’nın çalıştırılması işinde bulunması doğru mu? diye soruyorlar...
Bir başka konu ile devamı gelecek...

C1 VİZESİ'NDE NELER OLUYOR?

C1 Vizesi ne durumda size bunu aktaracağım.TÜRSAB’ın Dış İşleri Bakanlığı’ndan yetkisini aldığı C1 Vize işleri (Irak, Libya, Cezayir C1 vize ön başvuru hizmetleri) Birliğin aldığı yetki ile yapılması gerekiyordu.Bu yetkide şifrelerin Birlik dışına verilmesi normalde yasak olması gerekirken, ihale dâhi açılmayıp, hizmet sözleşmesi ile dışarıya verilmesi uygun olmamalıdır, sözleşmeye de aykırı ve yasaktır.Konu ile ilgili TÜRSAB Yönetimi’nden 2 kişiye ve konunun muhatabına C1 vizesini sorduk.

(C1 Vizesi nedir? Irak-Libya-Cezayir Vizesi)TÜRSAB Başkan Yardımcısı Sn. Selçuk Boynueğri’nin vermiş olduğu demeç:“C1 vizesi ile ilgili herhangi bir gelişme yok. Bir şekilde ilerliyor, yürütülüyor. Eskiden kurumlara verilirken artık şahıslara da veriliyor. Müthiş bir rekabet şartı var. Bu rekabette biz beklediğimiz geliri elde edemiyoruz. TÜRSAB olarak biz dışarıya versek bile çok daha ucuza buradan çıkanlar veriyorlar. Başka şekilde bu işlerin içindeler..” dedi.

TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Sn. Nezih Hacıalioğlu’nun verdiği demeç ise;“C1 vizesi ile ilgili TÜRSAB’ın özel hakları olsun istiyoruz.  Neden mi? Çünkü çok ciddi bir mali yükün altındayız” dedi.Vize dışarıya verilmiş söylentileri var diye sorduk. Devam etti ve dedi ki;“Biz bir alsak, aldıktan sonrasına bakarız. Bizim kendimizin yapmaması lazım. Taşere ederiz, ihale açarız. Yüzde 25 mi yüzde 30 dan mı? 20 - 25 dolardan birilerine veririz. Bizim bunu yapmamamız lazım. Biz zaten bunu eleştiriyorduk. Bizim bu işlere girmeyip, outsource etmemiz gerekir” dedi. 

Her iki Yönetim Kurulu Üyesi’nden de farklı yorumlar gelince, gazetecilik anlayışıyla araştırarak muhatabın kendisine (Master Management Group Yönetim Kurulu Başkanı) ulaştık. Yanıtı aşağıdadır,Taktir okuyucularımızındır. “Bana dediler ki biz sana “Vize Hizmet Sözleşmesi” yapacağız, 250.000 USD ($).250.000 dolar TÜRSAB hayatında vizeden para kazanmamış. Ben aylık 250.000 dolar para ödedim. İlk ayın sonunda TÜRSAB’a vergiler dâhil 400 küsür bin dolar para ödeme yaptım ve 45.000 dolar zarar ettim. Teknik olarak mümkün değil o paraları çıkartmak. Ben aslında yanlış yönlendirildiğimi anlayınca, ayın sonunda TÜRSAB’a yazı gönderdim. 

Ben bu şartlarda ve bu kondüsyonlarda bu sözleşmeye devam edemiyorum dedim. 1 ay öncesinden karşılıklı olarak deklare edildiğinde, fesih hakkı var. 1 ay önceden deklare ettim ve bu ayın sonunda da bıraktım." "C1 Vizesi’ni ben bugün itibariyle (31 Ağustos) bıraktım” dedi.C1 Vizesi’nin verilirken ihaleye açılması gerekmiyor mu? Neden size verildi? diye sorduk. “Hayır ihaleye açılması gerekmiyor. Ben “Hizmet Sözleşmesi” imzaladım. Bu parayı verecek demek ki başka biri yokmuş. Ben verdim” dedi.Vizenin kaç paraya satıldığını biliyor musun? diye biz bir soru aldık. 

Bilmediğimizi belirtince, 12-13 dolar olduğu bilgisini aldık. C1 Vizesi’nin komple iptal edilip, kapıda vize verilebileceği bilgisini böylelikle öğrenmiş olduk. Konunun muhatabı olan kişinin Kıbrıs’ın en ünlü otellerinden ikisinde tek yetkili, bir otelde de özel yetkili olduğu bilgisini aldık.Türkiye’de ki 10 acentadan 7’sine hizmet verdiği, aynı zamanda Balkanlar’ın da hizmet yelpazesi içinde olduğunu öğrendik.Ve son olarak şöyle dedi:“Ben aldıktan sonra bir baktım. Ben yanlış yönlendirilmişim deyip, 1 ay sonra Temmuz sonunda yazımı gönderip, Ağustos ayı sonunda bıraktım” diye bizleri bilgilendirdi.Kendisine teşekkür ediyorum ve bir diğer yazı dizimde başka bir konuyu sizlere aktaracağım

Değişim Değişimle Geldi Mi?

TÜRSAB'da 20 yıldan sonra "değişim" 2200 oyla gerçekleşti.
Yönetimin değişmesiyle Değişim Hareketi TÜRSAB yönetimini oluşturdu.
6 aylık dönemde ne değişti? Neler oldu?
Yeni başkan ve yönetimin ilk işi mevcut tablonun fotoğrafını çekmekti.
Bir baktılar ki TÜRSAB ve iştirakleri iç içe geçmiş.

İştirak?
10 civarında şirket varmış..
Özellikle TÜRSAB Ltd’de olan yüksek borçlar can sıkıcıydı.

Neden mi?
TÜRSAB her yere kefil yapılmıştı..
Oysa ki 23. Dönem Genel Kurulu’nda TÜRSAB’ın bilançosu 100 milyon TL’ye yakın (+) görünüyordu.

Nereden mi bu alacak?
TÜRSAB Ltd’den..
Arada ertelenen süreçte de iddiaya göre çekler havada uçuşmuştu.

Yeni yönetim, bir yandan her gün arka arkaya ve iddiaya göre eski yönetimin yönlendirdiği hacizcilerle uğraşırken, bir yandan TÜRSAB Ltd’ye C1 vizesi (Libya, Cezayir, Tunus) ve indirimli müze biletleri için ödeme yapmış acentelerin parasını, biletini veya vizesini almak için TÜRSAB’ın kapısını aşındırmasıyla uğraşıyordu..

Yeni yönetimin tam da burada geliştirdiği bir argüman vardı.
“Biz TÜRSAB’a seçildik. İştiraklere bakmıyoruz.“
Tabi bu iştiraklerde çalışan birde personeller varmış. Onlarda yıllardır TÜRSAB’da çalıştıklarını zannederken yeni yönetimin biz iştiraklerle ilgilenmiyoruz deyişiyle ayrı bir şok yaşadılar..

Bir parantez açalım. (C1 vizesi bir şirkete verildi. Söylentiler arasında yönetim kurulu üyelerinden birine yakındı. Deyip parantezi kapatalım)

Değişim hareketi çalışmaya çalıştı..

Atlamadan yazmak lâzım.
Genel kurul öncesi ve sırasında devam eden gerginlik binaya da mı yansıdı?
Bir yönetim kurulu üyesi bir acente sahibinin gözlüklerini çıkartıp, yüzüne tükürürken, bir diğeri de eski mali müşaviri dövüyordu..

Sırasıyla neler oldu neler?
TÜRSAB çok hızlı personel değişikliğine giderek, eski yönetime yakın olan çalışanları işten çıkartmaya ve kendine yakın personeller ile çalışmaya başladı.

Tercihidir yapabilir diyebilirsiniz ama personelin işten çıkarılırken maruz kaldığı tavır, tarz, üslup ve en önemlisi iddia edildiği üzere çirkin iftiralarla çıkarıldıkları yönünde.

Bir yandan TÜRSAB İktisadi İşletmeler adında kurulan şirkete geçiş yaptığı personellerin birikmiş maaşlarını öderken, bir yandan da şirketlerde olan personel maaşları ödenmemeye ve “mazbata öncesi maaşlar da bizi ilgilendirmez” denilmeye başlandı.

Halbuki bu personeller Genel Kurul’da 2 gün üst üste tüm acentalara hizmet vererek çalışan personellerdi. Başkan’da (Firuz Bey) salon dışında tüm personeli toplayarak teşekkür ederek helallik istemişti. Nereden bilsin bu personel işten çıkarılacağının helalliğiymiş.

Daha iyi anlaşılması için bir de örnek verelim: TÜRSAB Kültür Hizmetleri A.Ş.’de çalışan personeller arasında yapılan ayrıma gelince yeni yönetim göreve geldiğinde bir personelin 4 aylık maaşını ödemezken, bir personele %50’ye yakın zam verebiliyor, bazılarının geçişini kabul ediyor, bazılarına ise iş veriyor ancak görmezden gelir gibi davranıyordu.

He bu arada diğer iştirak şirketleri de bundan farksız tabi hala biriken maaşlarını almayan ve geçişi olmayan personel mevcut olduğu bilgisini aldık. Örnek bakınız Garibaldi...

Binaları kabul edip, şirketlerin mal varlığını kabul edip, bina içinde çalışan personeli kabul etmemek ayrı bir bakış açısı...

Bir yandan asil ve yedek yönetim kurulu üyeleri Ankara’ya çıkarma yapıp bir çok bakanla görüşürken bir yandan da ilk bir kaç yönetim kurulu toplantısı da birlikte yapılıp, güç veya gövde gösterisi sergilenmekteydi.

Bu yedek üyelerin bakanları son görüşüydü.. Kabine değişti zannetmeyin..
Sadece zihniyet değişti.

Nasıl mı?
Artık yedekler TÜRSAB’ın gerçekleştirdiği bazı herkese açık toplantılar dışında ne yönetim kurulu toplantılarına davet ediliyor ne Ankara’ya..

Bazı Yedek YK üyeleri, YTK seçimlerinde aday olacaktı.

İlk başta “Burayı hep birlikte yöneteceğiz. Asil yedek ayrımı yok diyen“ değişim hareketi ilk yönetim ekibinde mi ayrışmaya gitti?

Peki, bu dava için hareket eden insanlara kulak veriliyor mu? Konuştuğumuz bazı kişiler, “Bir çalışma kitapçığı hazırlanıp, dağıtılmıştı. Biz galiba sadece kitapta kaldık” diyorlar.

Galiba 2 veya 3 kere yönetmelik değiştirildi.

BYK’lar vardı. Onlar oldu kısa adıyla YTK yani YÖRE TEMSİL KURULU..

İkinci Başkan (Hasan Erdem) oldu Başkan Yardımcısı ama minik bir değişiklik daha var. Artık 2 Başkan Yardımcısı daha var.
Selçuk Boynueğri (söylenen her şeyde her yerde adı var)
Bedirhan Bayka.. Bedirhan Bey Genel Sekreter değil miydi? der dediğinizi duyar gibi oldum.

Evet yönetmelikte bu da değişti. Artık profesyonel Genel Sekreter var.

Eski ve yeni ayrımı olmaksızın oldukça büyük bir kitle bu yönetmelikleri görünce “Yönetmeliği olmayan TÜRSAB daha iyi miydi?” diye soruyor.

Arada UBER TAKSİ polemiği patladı gündemi oluşturdu. Acentaların görüşü Başkanın bu krizi iyi yönettiği özellikle bir TV kanalında sert çıkıştığı ve Bakan’la konuyu sıcağı sıcağına konuşup, bunun üzerine Bakan’ın İBB Başkanı’nı arayıp, konunun çözülmesi üzerine talimat verdiği yönündeydi.

Bir de şöyle bir yorum var tabi.
Başkanın son zamanlar da çok fazla TV kanallarında boy göstermesi...
“Tabi Başkan’dır çıksın icraatlerini anlatsın ama biz neden bu icraatleri göremiyoruz” algısı konuşulmaya başlandı.

KGF Kredisi düşük faizle...
Kime sorsam ne kredisi? Kullanan var mı diye soruyorlar? Çek 100.000 öde 120.000 120 ay değil, 12 ay değil, sadece 2 taksit!

Başkan bir yandan 1618'de değişiklik yapılması yönünde çalışmaları yapmakta.

Ne getirecek bu yasal değişiklikler?
Gelen duyumlar ne yönde?

“2 yılda bir yapılan seçimlerin 3 yıla çıkarılarak Başkan’ın 2019 değil, 2020 yılına kadar elini güçlendireceği, belge devrinin önünün açılarak belgelerin 250.000 TL’den devredileceği, böylelikle de küçük acentaların bitirileceği meydanın büyüklere kalacağı“ ön plana çıkanlar...

Bazıları da “Asıl konuşulmayan ve getirilmek istenen Delege Sistemi mi?” diye soruyorlar.

2 - 3 defa yönetmelik değişti acentalar tarafından huzursuzluk yaşandı.
Ne eskisi ne yenisi memnun..
1618’de değişim olursa ne kadar memnuniyet yaratacak?

Sahada acentaların memnuniyetsizliği ve mutsuzluğu ise, ayrı yazı dizisi olur.
Yine kendi araçlarıyla transfer yapamıyorlar.
Yine havayolları ile rekabet halindeler.
Ayşe teyze turları ve kaçaklar son sürat devam.
Aidatını ödediysen hizmet var. Ödemediysen yok.

Incoming yapanlar, kongreciler çok sıkıntılıydı şimdi de Outgoingçiler müthiş sıkıntıda.
Malum kurlar aldı başını gidiyor.

Peki TÜRSAB kurlar ile ilgili havayolları ve oteller tarafında ne yapıyor? Hatta bazıları da bu kısa adı TİK neden kuruldu? Ne yapar diye sormadan edemiyor..

Geriye dönüp bakıldığında seçim kazanan Değişim Hareketi’nin oyları ne durumda?

Asil Yönetim Kurulu Üyeleri ne durumda?

İkinci Başkan pardon Başkan Yardımcısı Sn. Hasan Erdem çoktan ayrış(tırıl)mış.
Yapılanlardan da yapılmayanlardan da oldukça mutsuz.

Ne dersiniz 2019’a aday olur mu?

Diğerleri kendi içinde 2-3 parça..

Ya Yedekler? Ayrıştırılmış ve ötekileştirilmiş bir şekildeler.. Yoksa seçimimi bekliyorlar?

Ya Denetim Kurulu? Denetim Kurulu’ndan Sn. Halil Erol muhalefet bayrağını kaldıran ilk kişi her halde.

Ya Disiplin Kurulu? Başkanın rahatsızlıkları var. YTK seçiminde de desteklediği aday mı seçimi aldı?

Personeller ne yapıyor? Kalan huzursuz. Gelen? Kimisi keyifli kimisi keyifsiz..

Personellere verilen ikramiyeler ve maaş zamları ortalığı sakinleştirmeye yetiyor tabi.. Ne yapsın personel gönderilme korkusu varken, yönetim kendilerine yakın personeller faydalansın diye dağıttığı yüksek maaşlardan eski personel de nasibini alınca personelin sesi kesiliyor.

Hacizler sürekli kapıdayken, yeni yönetimin getirdiği bazı personellere verilen aşırı yüksek maaşlar delegelerin dilinde...
5.katta yapılan yeni düzenleme ile ofis oluşturulması TÜRSAB’ın Binası’nın taşınacağı konuşulurken ve hacizler durmuyorken ne kadar doğru ve bu maliyet ne kadar diye acentalar soruyor.

Bir çok kişinin görüşünü aldıktan sonra bizim çıkarımımız; Evet yönetim zor bir görevi devraldı. Bir yandan hacizler ve yüksek borçlarla uğraşırken acaba tamamen bunlara gömülüp, acentalardan ve sahadan mı uzaklaştı?

2 Eylül 2018 Pazar

Tüketicilerin %92’si hikaye odaklı reklam istiyor

Storytelling (hikayeleştirme), pazarlamada son yılların en gözde kavramlarından biri oldu
Global markaların yanı sıra KOBİ’ler ve startup’lar için de hikaye anlatmak artık daha önemli. Çünkü tüketicilerin yüzde 92’si markaların hikaye odaklı reklam yapmalarını istiyor.



Storytelling, en basit anlamıyla hikaye anlatımı/hikayeleştirme anlamına geliyor. Pazarlamada hikaye anlatımı, markaların reklam filmlerinde, sosyal medya hesaplarında, web sitelerinde, infografiklerde ve daha pek çok yerde karşımıza çıkıyor. Storytelling ve içerik pazarlama, son yıllarda pazarlama dünyasında en çok konuşulan kavramlar arasına girdi. Bu iki kavram, dünyanın dört bir yanındaki şirketler tarafından artık daha fazla önemseniyor.

Hikayeler daha fazla hatırlanıyor
Storytelling odaklı pazarlama yapan markalar, tüketiciler ile daha güçlü bir bağ kurabiliyor. Markaların ürün ve hizmetleri de bu sayede daha çok hatırlanıyor. Bilişsel psikolog Jerome Bruner, yaptığı bir araştırmada hikayelerin gerçeklerden 22 kat daha fazla hatırlandığını ortaya koydu.

Kampanyalarını hikayeler ile anlatan markaların sayısı her geçen gün artıyor. Çünkü insanlar hikayeleri ilginç ve daha samimi buluyor, pazarlama cümlelerine kıyasla daha fazla benimsiyor. İçerik pazarlama platformu OneSpot verilerine göre, tüketicilerin yüzde 92’si markaların hikaye odaklı reklam yapmalarını istiyor.

Reklamların %95’i etkisiz
Content Marketing Institute verilerine göre ise, markalar için üretilen reklam içeriklerinin yüzde 95’i insanlarla bağ kurma konusunda etkisiz. Bunun en temel nedeni ise içeriklerin ilgi çekici, faydalı ve empati odaklı olmamaları olarak görülüyor.

Başarılı kampanyaları ile bu bağı kurmayı başaran Google, Apple, Coca-Cola, Mercedes-Benz, Calvin Klein gibi markalar hikaye anlatımına odaklanmış durumda. Storytelling, büyük markaların yanı sıra KOBİ’ler ve startup’lar için de oldukça önemli. Yenilikçi fikirleri olan girişimciler, potansiyel müşterilerin ve yatırımcıların dikkatini çekmek için ürün ve hizmetlerini storytelling yöntemiyle anlatıyorlar.

Türkiye’nin ilk ve tek storytelling ajansı
Markaların storytelling odaklı içerik üretimini sürdürebilmeleri için, onları doğru yönlendirebilecek ajansların olması gerekiyor. Tam da bu noktada storytelling ajansları devreye giriyor. Avrupa’da çok sayıda storytelling ajansı olsa da Türkiye’de bu konuda ciddi bir eksiklik var.

OtherWorkers, Türkiye’nin ilk ve tek storytelling ajansı olarak Nişantaşı’ndaki ofisinde hizmet veriyor. Yazılı ve görsel içerik üretiminde hikaye anlatımına odaklanan ajans, çalıştığı markalar için reklam filmleri ve viral videolar çekiyor, web site ve blog içerikleri üzerinde çalışıyor, yaratıcı konseptler tasarlıyor.

Değişen tüketici davranışları ile birlikte pek çok içerik okunmadan ve izlenmeden çöpe gidiyor. OtherWorkers, görsel algının geliştiği ve yeni pazarlama olanaklarının doğduğu bu dönemde dijital dünyaya yepyeni bir soluk getirmeyi amaçlıyor. Yazılı ve içerik üretiminde hikaye anlatımına odaklanan ajans, markaların daha fazla konuşulmaları ve hatırlanmaları için yenilikçi stratejiler geliştiriyor.