16 Aralık 2012 Pazar

SANA HİÇ YAKIŞMADI


 

Hayat o kadar garip ki Ölüm, hiç ummadığın anda ansızın gelir çalar kapıları, en sevdiklerini alır koparır hayatından… Ateş düştüğü yeri yakar derler en çok da en yakınlarının canını acıtır. Ama ne olursa olsun her kapıyı ansızın çalar…

İşte can acıtan, sevdiklerimizden birini alan ölüm bu seferde Turizmlife dergisinin Kaplan’ını aldı bizden…
Bir önceki Golf ve Turizmlife dergisi posta ile adresime geldiğinde çok hüzünlenmiştim. Bundan sonra bu dergi çıkacak mı ne olacak diye düşündüm. Çok emek harcayarak koşturan Hüseyin Kaplan dostumun yayını dün bir kez daha kapımı çalan postacı tarafından bana teslim edildi. Kapak resminde Hüseyin Kaplan’ı görünce künyeyi inceledim, künyede imtiyaz sahibi F. Begüm Ay yazıyordu. İçimden bir ses telefon aç ve konuş dedi. O sese kulak verdim ve aradım vefalı yeğeni F. Begüm Ay dergiyi devam ettirme kararı almış. Telefonda bana ilettiği bundan sonra bu yayın kesintisiz olarak devam edecek demesi beni çok mutlu etti. Herkesin böyle bir şansı yok diye düşündüm.
Beklenmedik anda beklenmedik yerde gelen Hüseyin Kaplan’ın ölümü sevenlerini çok üzdü. Beklenmedik anda beklenmedik yerde gelir ölüm. Bazen yaya geçidinin ortasında bazen nerden geldiği belli olmayan bir merminin ucunda. Bazen de bir kaldırımdan düşerken başımızı çarptığımız anda… Hayatın nerede sonlanacağı bilinmezliği ister karada, ister denizde ama Kaplan havada kaybetti yaşamını. Gökyüzünde yükseklerde...
O Antalya’dan golf organizasyonundan dönüyordu. Yolculuk esnasında kongreden dönen onlarca doktorun içinde hayatını kaybetti. O an ne yapsan boştur uçakta birçok doktorun bulunmasına rağmen... Gazetecinin ölümü ekmek parası için koşturmacadır dur durak bilmeksizin ve sonucu strestir  farkına varmadan da ölümdür... İşte O oldu ve gitti genç bir gazeteci daha. Hürriyet, Milliyet, Alem dergisi, Vip dergisi ve kendi dergileri geride kaldı kısa yaşamda. Anılarda yaşayacak Kaplan… Bu ve bunun gibi nice basit olaylarda bile ölüm hep yanımızdadır aslında. Biz sadece uzaklaştığını sanırız. Belki unuttuklarımız vardır ama Abdülkadir Yücelman abimi de unutmadım  iyiler unutulmuyor.
“Yaşlılar sıra sıra, gençler ara sıra ölürmüş”.derler. Allah öyle mükemmel düzenlemiştir ki yaşam ve ölümü. Yaşlılar üzülmesin ve beklemesin “sıra şimdi bende” diye, gençler de sevinmesin “daha bana sıra gelmedi, ölüme çok var” diye.


Ümit ve korku arasında yaşam sürer tüm canlılar için. Yarının ne olacağını bilememenin gizemi, güzelliği ve bilinemezliği ile… Her ölüm konusu gündeme geldiğinde dertlenerek ve üzülerek yaşadığımız hayatın gerçeğini yansıtırız. Anlık üzülmeler dışında, kabullendiğimiz mutlak gerçektir. Her ölüm erkendir yaşla orantılı olarak yorumlar olsa da bir gerçek vardır genç yaşta ölümler herkes için beklenmeyen ve erken gelendir. Hele elim bir kaza veya beklenmeyen anda geldi ise ölüm. Bu yüzden zaten ölüm kelimesi her geçtiğinde insanların zihninde, dünyasında ve gündeminde hep soğuk etkisi yapar.Her ne kadar kendimize fazla yakıştıramasak da ölümü.

Bizim yapacağımız daha çok işler, yaşayacağımız nice güzellikler var. Oysa ölüm, bize sormadan, ama inceden inceye haber vererek bir şekilde sokuluverir.

 Bizden istenen ise bu ipuçlarını yakalamak ve ona göre hazırlıklı olmaktır. Ölümün haber vermesine de gerek yoktur. Doğuma sevindiğimiz gibi Ölüme üzülmemeliyiz. Ölümün en büyük habercisi, sağlığımıza veren sinyallerdir bu sinyalleri hafife almamalıyız. Hayatını kaybeden tüm dostlarımıza Allah rahmet eylesin…

Hayat o kadar kısa ki bugün ne oldum değil ne olacağım demeli ve sevdiklerinin değerini bilmeli…

Önemli olan bir şey de sevdiklerimiz hayattayken değerini bilmenin yanında kaybettiğimizde de onların  anılarını yaşatabilmektir.
Bunu gerçekleştiren, emek veren,  Hüseyin Kaplan dostumun emeğini devam ettiren, onu yaşatan yeğeni F. Begüm Ay’ a da sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder