AL Danışmanlık Genel Müdürü, Marka Yönetimi ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel, şunları söyledi: “14 Şubat Sevgililer Günü’nde, sadece sevgilisi olanlar mı hatırlanmalıdır? Yoksa, bizim için değerli olan, sempati duyduğumuz, sevdiğimiz arkadaşlarımıza, saygı duyup güvendiğimiz iş arkadaşlarımıza, kendimizi yakın bulduğumuz, bize dostluk gösteren komşularımıza da onları ne kadar önemsediğimizi hatırlatmak için bir fırsat mıdır?
Ben 14 Şubat Sevgi Günü'nden, üniversiteyi bitirip Londra'ya gittiğim yıl haberdar oldum.
O günün sabahında, kaldığım evin kapısında 2 kart buldum, İngilizce olarak Sevgililer Günün kutlu olsun yazan bir kart vardı. Kutlama kartlarından birini, karşı komşumuz yaşlı çift bırakmış, diğerini de okul arkadaşım bırakmıştı.
O kadar mutlu hissettim ki kendimi, iş yerine gittiğimde de her çalışanın masasının üzerinde küçük biblolar ve sevgililer günü mesajları vardı. Kimse kendini, yalnız ve sevgisiz hissetmedi; sevgilisi olup olmaması önemli değildi. Birbirimizin farkında olmak ve bunu bir kartla, bir küçük notla hatırlatmak güzeldi. O gün ofiste herkes çok daha hızlı ve iyi işler çıkardı, sanki sihirli bir değnek dokunmuştu. Kimse birbirine zorluk çıkarmadı, tam tersi yardımcı olmaya ve işleri kolaylaştırmaya çalıştı. Bu hissediliyordu.
Şimdi düşünüyorum da, iş yerlerinde, çalışanı fark etmek, iyi işi fark ettiğini fark ettirmek ve teşvik vermek, takdir etmek adil bir sistemle yürütülse, performanslar nasıl da artar ve verimli çalışılır. Takdir Etmenin ve motivasyonel liderlik yaklaşımının maliyeti yoktur. Ama, Takdir etmemenin ve motivasyonel liderlik yapmamanın zararı çoktur.”
O günün sabahında, kaldığım evin kapısında 2 kart buldum, İngilizce olarak Sevgililer Günün kutlu olsun yazan bir kart vardı. Kutlama kartlarından birini, karşı komşumuz yaşlı çift bırakmış, diğerini de okul arkadaşım bırakmıştı.
O kadar mutlu hissettim ki kendimi, iş yerine gittiğimde de her çalışanın masasının üzerinde küçük biblolar ve sevgililer günü mesajları vardı. Kimse kendini, yalnız ve sevgisiz hissetmedi; sevgilisi olup olmaması önemli değildi. Birbirimizin farkında olmak ve bunu bir kartla, bir küçük notla hatırlatmak güzeldi. O gün ofiste herkes çok daha hızlı ve iyi işler çıkardı, sanki sihirli bir değnek dokunmuştu. Kimse birbirine zorluk çıkarmadı, tam tersi yardımcı olmaya ve işleri kolaylaştırmaya çalıştı. Bu hissediliyordu.
Şimdi düşünüyorum da, iş yerlerinde, çalışanı fark etmek, iyi işi fark ettiğini fark ettirmek ve teşvik vermek, takdir etmek adil bir sistemle yürütülse, performanslar nasıl da artar ve verimli çalışılır. Takdir Etmenin ve motivasyonel liderlik yaklaşımının maliyeti yoktur. Ama, Takdir etmemenin ve motivasyonel liderlik yapmamanın zararı çoktur.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder