27 Ocak 2023 Cuma

The Ritz-Carlton Bakü Lüksün Yeni Tanitimini Azerbaycan’in Eşsiz Başkenti Bakü’ye Getiriyor!


The Ritz-Carlton Bakü, markanın efsanevi hizmetini ve rakipsiz olanaklarını ‘’Ateş Ülkesi’’ Azerbaycan’ın dinamik başkenti Bakü'ye getirerek misafirlerini Aralık 2022’de ağırlamaya başladı.The Ritz-Carlton Bakü Lüksün Yeni Tanitimini Azerbaycan’in Eşsiz Başkenti Bakü’ye Getiriyor! Azerbaycan'ın başkenti Bakü'nün kalbinde yer alan The Ritz-Carlton, Bakü, konuklarını ülkenin büyüleyici kültürünü keşfetmeye davet ediyor. Modern olanakların ve yerel geleneklerin eşsiz karışımını sunan The Ritz-Carlton, Bakü, Azerbaycan'da yeni bir lüks standardı belirlerken unutulmaz anılar yaratmak için konuklarını bekliyor.



The Ritz-Carlton, Bakü Genel Müdürü Tino Lindner;Azerbaycan'ı ziyaret eden misafirlerimize üstün hizmet standartları ve olağanüstü olanaklar sunmaktan heyecan ve mutluluk duyuyoruz. Efsanevi mimar Zaha Hadid tarafından tasarlanan, şehrin modern mimari simgesi olan Haydar Aliyev Merkezi'nin karşısında yer alan otel, misafirlerini bu büyüleyici şehre bağlamak için pek çok olanak sunacak.” diye belirtti. Lindner, "Hem yurtdışından gelen hem de lokal misafirlerimize, efsanevi Ritz-Carlton hizmetini ve Azerbaycan'ın yerel kültürünü kucaklayan zenginleştirici, otantik deneyimler sunmayı dört gözle bekliyoruz." şeklinde ekledi.The Ritz-Carlton, Bakü’nün ülkede ve yurtdışında zarafet ve misafirperverliği yeniden tanımlayan olağanüstü bir lüks standardı sunduğunu belirten Lindner, “Bu büyüleyici otelin bir parçası olmaktan heyecan duyuyoruz ve konukları kesinlikle memnun edecek ve beklentilerini aşacak bir özen ve tutkuyla karşılamayı dört gözle bekliyoruz" dedi.

Tatil için ihtiyacınız olan her şey Bakü’de!

Azerbaycan - Ateş Ülkesi - Doğu ve Batı kültürlerini bir araya getiren ülkenin kozmopolit başkenti Bakü, şehrin hareketli sokakları, sayısız müze, konser salonu ve restoran imkanı sunarak unutulmaz bir tatil için ihtiyacınız olan her şeyi barındırıyor. 33 katlı The Ritz-Carlton, Bakü; çoğu özel balkonlu ve teraslı 190 geniş odası, eşsiz süitleri, ve  608 metrekarelik bir yaşam alanı, özel oturma odası, resmi yemek odası ve spor salonuna sahip Presidential Suiti ile şehrin en büyük suiti olan otelleri arasında yer alıyor. Ülkenin eşsiz kültürel dokusu The Ritz-Carlton, Bakü'nün mimarisinde hayat bulurken otelin iç tasarımı da ülkenin kültürel dokusundan ilham alıyor ve modern konukseverliği tarih, sanat ve kültürle ustaca harmanlıyor. Tasarım, birçok katmandan oluşan şehri yansıtırken, Azerbaycan'ın zenginleştirici kontrastları, Bakü'yü temsil eden desenler ve renkler ile baştan sona ustaca tasvir ediliyor.

Yepyeni bir yolculuk: Tribeca & Blind Tiger Bar

Günlük canlı piyano performansı, yerel bir dansçı eşliğinde geleneksel Azerbaycan müzikleri de dahil olmak üzere birçok kültürel deneyimi bir arada sunan The Ritz-Carlton, Bakü, yerel bitki çayları ve geleneksel tatlılarının lezzetiyle de adından söz ettiriyor. Restoranlar arasında klasik New York ve çağdaş Kaliforniya yemekleri sunan tüm gün açık restoranı Tribeca ve butik kokteyllerin çeşitli içerikler ile harmanlandığı zarif, şık ve modern Blind Tiger Bar’ın, enerjik tasarımı ve zengin içecek menüsü ile güne sıcak bir içecekle başlayabilir ya da günün yorgunluğunu güzel bir kokteyl ile atabilirsiniz. 

Toplantı ve özel davetler için kusursuz hizmet

Doğal ışıkla dolu etkinlik alanı ve büyüleyici bahçesi ile konuklar için mükemmel bir karşılama noktası olan The Ritz-Carlton, Bakü, geniş ve davetkar Shusha Balo Salonu, karşılama resepsiyonları, iş toplantıları, şık açılışlar için misafirlerine kusursuz bir ortam sunuyor.Aynı zamanda, bir Club Lounge ve iki kapalı yüzme havuzu, ülkenin göllerinden ilham alan tedavi odaları, açık bahçe alanı ve fitness merkezine sahip Ritz-Carlton Spa yer alırken daha küçük misafirleri için ikonik Ritz Kids programını sunuyor.


23 Ocak 2023 Pazartesi

Turizmde 100 Milyon Turist, 100 Milyar dolar turizm geliri hayal değil


FİRUZ B. BAĞLIKAYA: “TURİZMDE 100 MİLYON TURİST, 100 MİLYAR DOLAR TURİZM GELİRİ HAYAL DEĞİL”

TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, TÜRSAB TV’de turizm gündemini değerlendirdi. Gazeteci Mehmet Güneli’nin moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Firuz Bağlıkaya ile TÜRSAB Gündemi” programında Bağlıkaya, seyahat acentalarının sorularını da yanıtladı. Bağlıkaya, belgesiz faaliyetlerden, transferlerde yaşanan sıkıntılara, aidatlardan konaklama vergisine, 2023 yılı değerlendirmesinden rakip pazarlardaki durum ile tanıtım ve pazarlamada yaşanan aksaklıklara kadar birçok konuda görüşlerini ifade eti.

“BELGESİZ FAALİYETLER İÇİN İDARİ PARA CEZASI VE ARAÇLARIN TRAFİKTEN MEN EDİLMESİ GEREKİYOR”

Konuşmasına TÜRSAB’ın 2023 yılı ajandasını açıklayarak başlayan TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, belgesiz kaçak faaliyetlerin en büyük sıkıntılardan birini oluşturduğunu ifade etti. TÜRSAB’ın 100’e yakın denetim elemanı bulunduğunu ancak yine de kaçak faaliyetlerin takibine yetişemediklerini belirten Bağlıkaya, şöyle devam etti: “Turizmde ciddi bir ekonomi var. Bazılar bilinçli, bazıları ise bilinçsiz bir şekilde bu ekonomiden pay almaya çalışıyor. Bu soruna parmak basmak lazım. Türkiye’nin tamamında bu sorunlar yaşanıyor. Bizim önerimiz; idari yüksek para cezası verilmesi ve bu faaliyetlerde kullanılan araçların trafikten menedilmesidir. Bunun başka bir yolu yok. Yüksek cezalar, sıkı denetim, araçların trafikten menedilmesi ve belgesiz faaliyet gösterenlerin iş yerlerinin, internet sitelerinin kapatılması lazım.”

“TRANSFERLERLE İLGİLİ SIKINTILARIMIZ DEVAM EDİYOR”

Seyahat acentalarının transferlerde yaşadıkları sıkıntıların devam ettiğini de hatırlatan Bağlıkaya, bu konuda da taleplerinin seyahat acentalarının öz malı araçlarında, belli bir koltuk sayısına kadar herhangi başka bir belge aranmaması olduğunu kaydetti. Bağlıkaya, bu konuda 5 araç 120 koltuğa kadar Ulaştırma Bakanlığı alt kadrolarıyla bir mutabakata varıldığını da kaydetti.

“MESLEĞİN KORUNMASI İÇİN ACENTA KURULUŞ BEDELLERİNİN YÜKSELTİLMESİ GEREKİYOR”

Seyahat acentası kuruluşlarıyla ilgili sorunların da TÜRSAB’ın gündeminde olduğunu dile getiren Bağlıkaya, şunları kaydetti: “Acenta kuruluşunun kolaylığı ve herhangi bir bariyerin olmaması acentaların sorunu olarak devam ediyor. Kuruluşun daha yüksek olması lazım, aidatların da daha düşük olması gerekiyor. Bunu hem üyelerimizi korumak için hem de bu işin mesleki bir yönü var, bunu korumak için istiyoruz. Şu anda parayı veren herkese acenta belgesi vermek zorundayız. Birtakım engeller koymaya kalktığımızda hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalıyoruz. Hem mesleki olarak bunun bir standarda oturtulması lazım hem de çok cüzi miktarlarla belge alınıyor, bunların düzenlenmesi gerekiyor.” 

“AİDATLARIN DÜŞÜK OLMASINI İSTEYEN KURUM TÜRSAB”

TÜRSAB aidatlarına ilişkin soruyu da yanıtlayan Firuz B. Bağlıkaya, konuşmasına şöyle devam etti: “Her yıl yeniden değerleme oranında hem giriş ücretleri hem de aidatlar yeniden belirleniyor. Bazıları kasıtlı olarak bu oranları TÜRSAB’ın belirlediğine yönelik bir algı yaratıyor ama durum böyle değil. Bu yasal bir düzenleme. Aidatları almama gibi veya oranları düşürme gibi bir keyfiyetimiz yok. Biz zaten bunun düşmesi ve girişin yükselmesi için başından beri mücadele ediyoruz. Pandemi döneminde aidatları almamak için Cumhurbaşkanımıza biz başvuruda bulunup almamıştık. 500 lira olan belge parasını Bakanlık geçen yıl 5 bin TL, bu yıl da 25 bin TL yaptı. Yüzde 5000 artış yaptı ama ona kimse bir şey söylemiyor.”

“TÜRSAB OLARAK TÜM SIKINTILARI ÇÖZMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

TÜRSAB üyelerinin yaşadığı bir diğer sıkıntının her makama ayrı ayrı teminat vermesi olduğunu dile getiren Bağlıkaya, bu sorunun Mesleki Sorumluluk Sigortası kapsamında tek yerden halledilmesi gerektiğini ifade etti. Her belediyeden ayrı ayrı yol güzergâh belgesi alınması sıkıntısının da devam ettiğine işaret eden Bağlıkaya, konuyla ilgili Ulaştırma Bakanlığı’ndan çözüm beklediklerinin altını çizdi. Bağlıkaya; “Müze ve ören yerlerinde de acentalarımızın ciddi sıkıntısı var. Bu da yasal bir uygulama. Rehber ücretlerine de itiraz ediyoruz. Hatta dava da açtık. Bu da yasal olarak çözülecek. TÜRSAB olarak tüm sıkıntıları çözmek için çalışıyoruz” diye konuştu.

“BİR TEK DOĞU EKSPRESİ TREN OLARAK DA DESTİNASYON OLARAK DA ACENTALARA YETMİYOR”

Moderatörün sorusu üzerine turistik tren yolculukları konusunda yaşanan soruna da değinen Bağlıkaya, “TCDD’de sadece Doğu Ekspresi turistik tur yapıyor. Bir tek Doğu Ekspresi tren olarak da destinasyon olarak da acentalara yetmiyor. Diğer trenlerden seyahat acentalarımız normal bilet alıp turunu yapamıyor çünkü TCDD engel oluyor. İç turizmdeki kapasiteyi karşılayacak kadar tren yok. Demiryolları, acenta tarafından alınan biletleri tespit ettiğinde o biletleri iptal ediyor. Normalde ulaşımda turist uçağı veya turist otobüsü diye bir şey yok. Ama seyahat acentalarımız trenlerde normal bilet alamıyor. Ama yeteri kadar turistik tren de konmuyor. TÜRSAB olarak bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu TCDD’de makamlarına bildirdik. Görüşmelerimiz en üst düzeyde devam ediyor” dedi.

“KEŞKE MECLİSTE DAHA ÇOK TURİZMCİ YER ALSA”

Gazeteci Mehmet Güneli’nin önümüzdeki seçimlerde turizmcilerin mecliste daha çok temsil edilmesi için ne yapıyorsunuz sorusunu da yanıtlayan Bağlıkaya, şunları kaydetti: “Keşke daha çok turizmci parlamentoda yer alsa da turizmle ilgili konular daha çok konuşulsa. Turizm sadece Turizm Bakanı’na havale edilmiş bir iş. Hiç kimsenin ilgi alakası yok. Bu alanda biz de çok daha fazla aktif olunmasını istiyoruz. BTK’larımızı turizmci adayların desteklenmesi konusunda teşvik ediyoruz. Geçen yıl tüm siyasi partilerimizi ziyaret ettik ve görüşlerimizi aktardık. Gönül ister ki tüm siyasi partilerde turizm çalışma grubu olsun. Mecliste çok sayıda komite var ama içerisinde turizmle ilgisi olan kişi sayısı 7-8. Zaten Turizm Ulaştırma Komisyonu’nda özgeçmişinde turizm yazan bir kişi bile yok. Böyle olunca Turizm Bakanı ne gönderirse o çıkıyor. Bu sadece bu dönem için böyle değil, tüm dönemler için böyle.”

“2023’TE ÇOK DAHA İYİ BİR SEZON GELİYOR, BUNU GÖRÜYORUZ”

Programda Türkiye turizmini de değerlendiren Firuz Bağlıkaya, konuşmasında şu noktalara dikkat çekti: “Bizim ülkemizin turizm potansiyeli konusunda bir sıkıntı yok. Şu andaki duruma bakıldığında Türkiye çok iyi noktada. Geçen yıllara göre gelen turist sayısı çok daha iyi. Otelciler de memnun, acentacı da memnun, tedarikçi de memnun. 2023’te çok daha iyi bir sezon geliyor bunu görüyoruz. Bizim burada baktığımız nokta 2022 yılının ilk 9 ayında yaşanan artışlarda rakip ülkelerimiz İspanya, İtalya ve Yunanistan’ın gerisindeyiz. Bizim uyarmaya çalıştığımız nokta bu. Yoksa başarıları hep konuşuyoruz.

“RAKİPLERİMİZİN GELİRİ BİZDEN ÇOK DAHA YÜKSEK”

Sektör içinde konuşurken rakamları koymamız lazım, nedenine, niçinine bakmamız lazım. Ocak-Eylül döneminde geçen yıl yaşanan değişimde İspanya’nın artışı yüzde 183. İtalya’nın yüzde 104, Yunanistan’ın yüzde 103. Türkiye’ninki ise yüzde 87. Bu dönemde İspanya’nın kişi başı geliri, 1182 euro iken gecelik kişi başı harcama 169 euro. İtalya’nınki 120 euro, Yunanistan’ın 130 euro iken Türkiye’nin ilk üç çeyrekte sadece 90 dolar. Bizim söylemeye çalıştığımız biz daha iyisini yapabiliriz. Bizden daha iyi yapanlar var ve üstelik ayırdıkları bütçeler bizden çok daha düşük. Bizlerle mukayese edilemeyecek kadar düşük. Bunlarla ilgili uyarı görevimizi yapıyoruz. Yoksa kimseyi kötülemek ve yermek değil amacımız.”

 “KONAKLAMA AĞIRLIKLI TGA YAPISI BU TABLOYU ORTAYA ÇIKARIYOR”

Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) ile ilgili düşüncülerini de dile getiren Bağlıkaya, “TGA yapısına itiraz ederken de gerçekten iyi niyetliyiz. Konaklama ağırlıklı bir TGA yapısının sonuçları bu tabloyu oluşturuyor. Tanıtım ve pazarlama işi konaklama sektörünün değil, seyahat acentaları ve tur operatörlerinin işidir. Bu gerçek ortada dururken hala bir inat uğruna TGA’ya 15 otelci, Yapabilirsiniz tabii, ama ondan sonra da bu gerçeği saklamak için de İtalya’yı geçtik, İspanya’yı geçtik diye açıklamalar yapıyorlar. Sonra da fuarda Dalyanın resmini koyup Marmaris yazıyorlar. Biz turizmin kötü gittiğini söylemiyoruz. Türkiye 2023’te ziyaretçi sayısı bakımından daha da büyük rekorlar kıracak. Sadece şunu söylüyorum; çok ciddi bir bütçeyle ama yanlış bir yapılanmayla yapılan işlerin sonucunda rakiplerimizin çok gerisindeyiz. Yoksa Türk turizminin doğal bir artışı var. 2019’da TGA mı vardı? Seyahat acentaları ve tur operatörlerinin tırnaklarıyla yaptıkları her şey TGA’ya yazılıyor. İspanya’yı, Yunanistan’ı İtalya’yı ne zaman geçeriz o zaman TGA düzgün iş yapıyorlar deriz” şeklinde konuştu.

“BU SEKTÖRÜN HAYRI İÇİN KİMSENİN KİMSEYE KÜSME HAKKI YOK”

“Turizmde 100 milyon turist, 100 milyar dolar turizm geliri hayal değil” diyen Bağlıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeter ki hedefe kilitlenip doğru işleri yapalım. İnat etmeden yanlış gördüğümüz şeylerden vazgeçebilelim. Topyekûn bakmak lazım. Herkesin gelen turist sayısında nasıl çorbada tuzu varsa gelmeyen turistte de vebali var. Kamu bu alanda düzenleme yapıyor ama kamudaki düzenlemeleri de hep beraber istişare edip değerlendirerek düzenlememiz, bu işten vazgeçmememiz lazım. Bu sektörün hayrı için kimsenin kimseye küsme hakkı yok. Beraber çalışacağız. Beraber yapmaya çalışacağız. Hiç kimsenin kibirli olmaya, hiç kimsenin önyargılı olmaya hakkı yok. Yanlış yapıyorsak evet yanlış yapmışız, bunu düzeltelim deme olgunluğunu da hepimizin göstermesi lazım. İstanbul gibi bir şehrin veya Türkiye’nin herhangi bir destinasyonunun turizm için topyekûn çalışma gerekiyor. Sadece TÜRSAB veya tek başına TGA’nın sorumluluğunda olmaz. Valilikler, belediyeler, kalkınma ajansları, ticaret odaları gibi herkes işin içinde olacak ki omuz omuza verip başaralı olalım. Bunlardan bir iki tanesi küs veya istişareye işbirliğine kapalı oldu mu olmuyor bu iş.  Sinerji yakalanamıyor.”

“TANITIM VE PAZARLAMA DESTİNASYON ODAKLI OLMALI”

Tanıtım ve pazarlama açısından TGA’nın yapısının doğru bir yapı olmadığını vurgulayan TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, TGA’nın merkezden yönetilen, merkezden pazarlayan, her işi merkezden halletmeye çalışan bir yapısı olduğunu söyledi. TÜRSAB olarak merkezi değil de tam tersine desatinasyon odaklı tanıtımın çok daha doğru olduğunu savunduklarını belirten Bağlıkaya, “Bu işin destinasyonlara önem verilip destinasyonlarda bir sinerji yaratılarak, oranın yerel dinamikleriyle tanıtım yapılıp oranın işin içine katılmasıyla olacağını söylüyoruz. Çünkü siz ne yaparsanız yapın, şehir eğer bu işte birlikte çalışmıyorsa, şehrin dinamikleri sizinle birlikte değilse hiçbir şey yapamazsınız. Şehirdeki esnafın, ticaret odasının emniyetin, valiliğin aynı bilinç içinde olması lazım. Her şey yalnız para değil. Biz bütçe ile rakamlarla mukayese ediyoruz ama turizm biraz da gönül işi, biraz da sevme işi. Bizim Bölge Temsil Kurullarımız da bu mantıkla hareket ederek çalışıyor. Bölge Temsil Kurullarımız aracılığıyla bölgelerdeki belediyeler valiliklerle birlikte o bölgeyi, hareketlendirecek çalışmalar gerçekleştiriyoruz.”

“KONAKLAMA VERGİSİNDE TAM BİR VAHŞİ BATI VAZİYETİ HAKİM OLACAK”

Konuşmasında konaklama vergisine de değinen Bağlıkaya, “Konaklama Vergisi’ni tartışacak noktayı çoktan geçtik, çünkü artık yasalaştı. Yasalaşma sürecinde ise biz bu haliyle çıkmaması için çok ciddi mücadele verdik. Konaklama Vergisi’ni kimin nasıl ödeyeceği ile ilgili ciddi bir karmaşa var. Bu sorun kervan yolda düzülür mantığıyla çözülecek sanırım. Sonuçta çok net bir şey var; tam bir vahşi batı vaziyeti olacak. Diş geçirebilen tur operatörü konaklama vergisini otelciye ödettirecek. Ancak diş geçiremeyen tur operatörü bu vergiyi kendisi ödeyecek. Bu kanun, Türkiye’de kitle turizmi yapıldığının farkında olmayanlar tarafından yapılmış. Müşteri ödeyecek deniyor ama müşterinin otelle para ilişkisi yok ki! Tur operatörü getiriyor, 400 odaya müşteriyi yerleştiriyor. Otelci müşteriye ‘Tamam tur operatörü paketi size 480 euroya, 680 euroya sattı ama siz bir de konaklama vergisi ödeyeceksiniz! mi diyecek? Resepsiyonun önünde kuyruklar mı oluşacak? Ya tur operatörü üstlenecek ya otelci üstlenecek bu belli. Bu verginin 2023’te ödeneceği belliydi. Tur operatörünün ve otelcilerin bu vergiyi fiyatlarına koymuş olması lazım. Oteller tur operatörü ile çözecek bu işi. Bakanlık ortaya karışık bir şey attı, özetle aranızda çözün diyor. Misafirle çözülmeyecek. Misafirle çözmek en tehlikelisi ve hiçbir tur operatörünün kabul edeceği bir şey değil, tur operatörünün alış fiyatını ortaya çıkartacak bir uygulamayı hiçbir acenta yada tur operatörü kabul etmez , otelcilerde bu fiyatları müşteri ile paylaşamaz ; zira acenta ve tur operatörünün maliyeti sadece otelden aldığı oda fiyatı değildir, ön ödemesi var garantisi var. Kitle turizmi yapan bir ülkenin bu vergi düzenlemesi çok daha dikkatli yapılmalıydı, dedi.

16 Ocak 2023 Pazartesi

Yarıyıl tatili otobüs bileti satışlarını % 85 artırdı

23 Ocak-3 Şubat tarihleri arasında gerçekleşecek yarıyıl tatili, hafta sonları da eklendiğinde 16 günlük bir tatil dönemi olacağı için seyahat organizasyonları ve bilet satışlarını hareketlendi. Türkiye’nin Lider Seyahat Sitesi ENUYGUN’un verilerine göre otobüs bileti satışları sömestir tatilinin ilk günlerinde yüzde 85 arttı. 2022-2023 eğitim ve öğretim yılı takviminde 23 Ocak – 3 Şubat tarihleri arasında gerçekleşeceği ilan edilen yarıyıl tatiline sayılı günler kalırken bilet satışları da hızlandı. Türkiye’nin Seyahat Sitesi ENUYGUN’un verilerine göre yarıyıl tatilinin başladığı 23 Ocak Pazartesi günü ve öncesindeki hafta sonunu içerecek şekilde otobüs bileti satışları ve aramaları artış göstermeye başladı. 20 Ocak Cuma ve 23 Ocak Pazartesi arasındaki dört günlük dönemde otobüs bileti satışları yüzde 85, otobüs bileti aramaları ise yüzde 55 arttı. 

Bilet satışlarında en popüler ilk beş rota İzmir-Ankara, Ankara-İzmir, İzmir-İstanbul Esenler, İstanbul Esenler-Adana, Ankara-Gaziantep arası seferler olarak sıralanırken en çok otobüs bileti alınan ilk beş destinasyon Ankara, İstanbul-Esenler, İzmir, Adana ve Antalya oldu. Yolcu sayısında ise tek başına seyahat eden kişilerin oranının yüzde 68 olması dikkat çekerken, 2 yolculu rezervasyonların yüzde 22 olduğu görüldü.

Kadın yolcu sayısı yüksek

Enuygun’un verilerinde dikkat çeken bir diğer nokta ise kadın yolcu sayısının yüksekliği oldu. Otobüs rezervasyonlarında kadın yolcu oranı yüzde 62 iken erkek yolcuların oranı yüzde 38 olarak kaydedildi.Verileri yorumlayan Enuygun Otobüs İş Geliştirme Müdürü Zafer Sağlam, “Bir önceki haftaya göre yüzde 85’lik artış gösteren otobüs bileti satışlarında yüzde 68 oranında tek kişilik sepet yer alıyor. Bu dönemde özellikle öğretmenlerin tatil fırsatını değerlendirdiğini tahmin ediyoruz. Seyahat edilen illere baktığımızda ise hareketliliğin büyük şehirlere doğru olduğunu görüyoruz” dedi.


13 Ocak 2023 Cuma

Prestijli Gastronomi Rehberi Gault & Mıllau Türkiye’de!

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz: ‘İstanbul Gastro City sıfatını kazandı. Ülkemizdeki şehirlerin Gastro City konumlandırılmasını sağlamlaştırmak Bakanlık olarak stratejik hedeflerimizden biri’ Dünyanın en prestijli iki gastronomi rehberinden biri olan Gault & Millau, Sözen Organizasyon iş birliği ile Türkiye'ye geldiğini basın toplantısıyla duyurdu. Six Senses Kocataş Mansion’s İstanbul’da gerçekleştirilen basın toplantısı Gökmen Sözen, Gault & Millau CEO’su Patrick Hayoun ve T.C. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz’un katılımıyla gerçekleşti.İlk kez 1969 yılında Paris'te iki gazeteci ve yemek eleştirmeni Henri Gault ve Christian Millau tarafından yayımlanan Gault & Millau, Sözen Organizasyon iş birliği ile Türkiye'ye adım attı. 17. ülke olarak Türkiye’yi bünyesine katan Gault & Millau, gastronomi alanında en çok bilinen ve takdir edilen iki rehberden biri sayılıyor. Güçlü gastronomi ağı sayesinde kendisine saygın bir yer kazanan Gault & Millau Rehberi, 2023 yılı içinde Türkiye'deki saha çalışmalarına başlayacak ve 2024 yılında yayımlanacak!


Her şefin restoranının özgünlüğüne inanan Gault & Millau, restoran ve şefleri puanlaması için bağımsız şarap ve gastronomi uzmanlarıyla çalışmalarına devam ediyor. Elli yıldır lezzetin ve yeteneklerin peşinde koşan Gault & Millau sekiz bölgesel rehber, bir şarap rehberi ve bir şampanya rehberine sahiptir. Rehber için değerlendirilen restoran ve şeflere Gault & Millau tarafından hizmet, fiyat ve restoranın atmosferi hakkında ayrı ayrı yaptığı değerlendirmelerle birlikte yemeğin kalitesi ve lezzeti üzerinden 1 ile 20 arasında puan veriliyor. Yüksek puanlı restoranlar puanlarının derecesine göre Gault & Millau imzası olan şapkalardan 1 ile 4 arasında şapka kazanıyor.   


Türkiye pazarında Sözen Organizasyon iş birliği ile yerini alan Gault & Millau hakkında çok heyecanlı olduklarını dile getiren Gökmen Sözen, bu iki önemli markanın girişiminin global gastronomi sektörü ve Türkiye arasında köprü olacağını vurguladı. Sözen, ‘Dünyada her geçen gün yıldızı parlayan Türkiye gastronomisi için atılan dev adımlara bir yenisini daha eklediğimiz için gururluyuz. Türkiye’de gastronomi sektöründeki hizmet ve yatırım zincirine Gault & Millau Rehberi ile altın bir halka daha eklemiş bulunuyoruz. Sözen Organizasyon aracılığıyla Gastromasa gibi uluslararası etkinliklerle Türkiye’yi dünya gastronomisinin merkezine taşıyoruz. Türkiye gastronomisinin geleceğini birlikte inşa etmek için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Bu yolda ilerlerken bize destek olan herkese bir kez daha kalpten teşekkür ediyor, sağlık ve lezzet dolu günler diliyorum’ dedi. 

Gault & Millau'nun CEO'su Patrick Hayoun ise şunları söyledi: ‘Gault&Millau Türkiye için Gökmen Sözen ile yeni bir ortaklığa imza atmaktan ve bugün burada olmaktan dolayı çok mutluyuz. Geçtiğimiz 50 yıl boyunca, Gault&Millau çok sayıda rehber ve bir dergi yayımladı, güçlü bir dijital içerik sunmakla birlikte çeşitli etkinlikler düzenledi. Fransa'dan Japonya'ya dünya çapında şefleri ve restoranlarını tanıttı. Gault & Millau, her şeyden önce genç yetenekleri, yaratıcılığı, merakı teşvik etmeye ve tarafsız, bağımsız ve nesnel kalmaya devam ediyor. Yarının yeteneklerini ortaya çıkarıyoruz. Restoran seçimimiz, atmosferiyle birlikte eksiksiz bir mutfak deneyimi, kaliteli hizmet ve şarap listesine dayanıyor. Amacımız bir şey empoze etmek, kurallar oluşturmak değil, yeni bir düşünce tarzını teşvik etmek ve gerçekten hak edenleri öne çıkarmaktır. Bize yeni bir gastronomi sahnesi sunan ve gastronomi alanında büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye’ye rehberimize hoşgeldiniz diyoruz. 2024 de yayımlanacak ‘milisime’ rehberimiz Türkçe ve ingilizce yayımlanacak ve yerel müfettişlerimizin gezeceği 500 restorandan seçilen 300’ü bu rehberde yer alacak. Öncelikli olarak Marmara, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu bölgesini değerlendireceğiz.’ 

T.C. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz: ‘Bugün, gastronomi alanında elde edilen başarılarla potansiyeli tescillenen ülkemizin uluslararası düzeyde bir kez daha öne çıkacağı Gault& Millau Türkiye için bir aradayız. Dünya yeme içme sektöründe saygın ve önemli bir yeri olan Gault & Millau rehberine Türk mutfağının da dahil edileceği bilgisini paylaşmaktan son derece memnuniyet duyuyoruz. Türk restoranları, Türk şefleri ve genel olarak da Türk mutfağı dünyada giderek daha fazla ilgi odağı haline gelmeyi başardı. Zengin yemek kültürümüz, şef restoranların sayısı ve kalitesindeki artışla günümüzde gastronomi alanında önde gelen ülkelerle boy ölçüşecek seviyelere geldik. Özellikle İstanbul için artık bir Gastro City sıfatını rahatlıkla kullanabiliyoruz. Prestijli yeme içme rehberlerinden olan Gault & Millau, Türkiye’yi küresel gastronomi alanına taşıyan hamlesi ve Sözen Organizasyon ile yaptığı iş birliği son derece kıymetli. Bu saygın rehberin ülkemize göstermiş olduğu ilgi, bizlere hem gastronomide önemli yol aldığımızı gösteriyor hem de gastronomi alanındaki iddiamızı daha üst sıralara taşıyacağımıza işaret ediyor. Gurme turistleri ülkemize çekmek, Türk mutfağını dünya çapında markalaştırmak, aynı zamanda dünya mutfaklarının en iyi örneklerinin de ülkemizde yer alması ve ülkemizdeki şehirlerin Gastro City konumlandırılmasını sağlamlaştırmak Bakanlık olarak stratejik hedeflerimizden biri. Gault & Millau’nun Türkiye’ye gelmesi, sektörümüzün sahip olduğu yüksek standartların tüm dünyaya tanıtılmasında son derece önemli bir adımı oluşturuyor. Türk turizmine katkı sunan her emeğin önemini biliyoruz, bu yolda sarfedilen tüm çabaların her zaman destekçisi olacağız. Bu rehberin Türkiye’ye gelmesinde emeği geçenleri kutluyorum, Gökmen Sözen’in bu alana verdiği emekler için kendisine teşekkür ediyorum. Umarım uzun soluklu bir iş birliği olacak. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum’ dedi.