29 Mart 2016 Salı

Göçmen Sorununa Çözüm Bulmak için Düzenlenen Borderless Hack’i, HandtoHeart Projesiyle İstanbul&I Ekibi Kazandı

İstanbul’un en tutkulu; girişimcilerini, bilgisayar mühendislerini ve tasarımcıları, Türkiye’deki göç ve göçmen problemine çözüm ürünleri geliştirmek üzere Kolektif House’taydı. 25-27 Mart’ta gerçekleşen Borderless Hack, İstanbul Amerikan Başkonsolosluğu, Garaj ve Habitat’ın destekleriyle, Hackquarters ve Kolektif House’un organizasyonuyla gerçekleşti.

Suriye’de yaşanan olaylardan ötürü Türkiye’de çıkan göçmen sorununa çözüm bulmak ve sosyal bir etki yaratma amacıyla, gerçekleşen Borderless Hack, Cuma akşamüzeri Kolektif House’ta başlayarak, Pazar öğlen saatlerine dek sürdü. Suriye Ekonomi Forum’undan Rami Sharrack yaptığı açılış konuşmasında; ‘’Türk ve Suriyeli gençlerin bir araya gelerek, Türkiye’de yaşanan bir soruna ortak bir çözüm aramaları çok mutluluk verici.’’ dedi. Sharrack, Suriyelilerin yaşadıkları genel sorunlara değinerek, yarışmacılara yol gösterdi.

50 yarışmacı, toplamda 7 ekipten oluşan katılımcılardan; Suriye’den diğer ülkelere göç etmek zorunda kalan kişilerin yaşadıkları konaklama, işsizlik ve yemek gibi sorunlara çözüm bulma ve birbirleriyle iletişim kurmalarına yardımcı olabilmek için bir uygulama tasarlamaları istendi. Hackathon boyunca, yarışmacılara 500 Startups’tan Enis Hulli, Habitat Uluslararası Girişimcilik Merkezi’nden Başak Saral ve Hackquarters’tan Kaan Akın gibi isimler mentörlük yaptı. 

İki gün boyunca, kıyasıya geçen mücadelenin kazananı Istanbul&I ekibi, Suriyeli mülteci kadınlarının el işi ürünlerini toplayan ve ürünlerin hikayeleriyle, satışını yaparak onlara gelir sağlayan bir uygulama geliştirdiler. Amerika seyahati, Kolektif House üyeliği, Hackquarters’tan bir aylık mentorship ve API Plug’dan 1 yıllık üyelik gibi çeşitli ödüller kazanan ekip, ödülünü Pazar günü gerçekleşen seremonide İyzico’nun pazarlama müdürü Çağdaş Önen’den aldı. Amerika Başkonsolosu Charles F. Hunder ödül töreninde yaptığı konuşmada; ‘’Suriyeli mültecilerin hayatlarını kolaylaştırıcı çözümler üretmek için bir araya geldiğimiz bu etkinlikte, önemli olan genç girişimcilerin bilgi ve yeteneklerini kullanarak projeler üretmeleriydi. Bu sinerjinin devam etmesi diliyoruz.” dedi.   

Restoranım için "1 Milyon EURO" harcadım

Hamburg’daki “Le Canard Nouveau” adlı lüks restoranın sahibi ve baş aşçısı, Türkiye’nin ilk ve tek Michelin Yıldızına sahip şefi Ali Güngörmüş, Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşmasının onur konukları arasında yerini aldı. Hamburg’daki “Le Canard Nouveau” adlı lüks restoranın sahibi ve baş aşçısı olan aynı zamanda Türkiye’nin ilk ve tek Michelin Yıldızına sahip şefi Ali Güngörmüş, Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşmasının onur konukları arasında yerini aldı. 

Ali Güngörmüş’ün Tunceli’den Hamburg’a uzanan “başarı hikayesi” şefler tarafından ilgiyle dinlendi. Türkiye’nin ilk ve tek Michelin Yıldızına sahip şefi Ali Güngörmüş, 1986 yılında Almanya’ya çikolatası çok güzel olduğu için gittim. Hırslandım okuyup donanımlı bir şekilde yoluma devam etmeliydim. Hedef belirledim.ts O dönemlerde Almanlar bizleri küçük ve hor görüyorlardı. Her yerde geçerli, kendini kurtarabileceği bir mesleğe ihtiyacım vardı. Bu düşünceyle mutfağa yönelip çıraklık okuluna giderek eğitimimi tamamladım.


Dergilerde ünlü aşçıların başarılarını okuyordum hırslanıyordum 
“Hedefimi 14 yaşındayken belirledim”.  Bir gün eve giderken Metro’da gazetede 1 yıldızlı Glockenbach’ın ilanını gördüm. Saat bir hayli geçti 23:30 civarıydı. Özgüvenim yerinde ne istediğimi biliyordum. İlanın adresine telefon açtım ben “TÜRKÜM” ve çalışmak istiyorum sizin aradığınız kişi benim dedim.ts Telefonun diğer ucundaki Alman bana yemek yapmayı biliyor musun? diye sordu. Evet dedim ve  bana gel dedi gittim çırak olarak işe başladım. Böylece yıldızlı Restoran hikayem başladı. Haftanın 5 günü çalışıyor 2 gün tatil yapıyordum.ts Bir gün Restoran sahibi bana Ohhh 2 gün tatil yapıyorsun dedi. Baktım ki ben bu kadar çalışmama karşı kadir kıymet bilmiyordu ben işi bıraktım.14 yaşındaydım hedefim belliydi çok ünlü bir şef olmalıydım. Bir gün benim Restoranım olacak, kendim çalıştırmalıyım dedim. Uzun zaman çalıştıktan sonra  buradan ayrıldım.

Başka bir Michelin Yıldızlı Restorana girdim. Burada mutfak şefi olarak işe başladım. Michelin Yıldızlı Restoranda kalite hep üst seviyede olmalıydı. Günler geçti burayı devredecekseniz bana devredin dedim.  Çalıştık hep birlikte  her şey güzel gidiyordu. İşletme sahibi bir gün bana geldi ve burayı hala istiyormusun dedi. Ben  çalıştığım Restoranın sahibi işletmecisi oldum.ts Kendime çalışmaya başladım artık başarı da benim yorgunlukta benimdi. Ben Restoran sahibi olunca  aynı zamanda Türk olmam sebebiyle Dönercilik yapacağımı düşündüler.Ama öyle düşünenlerin fikirlerini çürüttüm. 1 sene sonra Michelin Yıldızlı Restoran sahibi ve Şefi Ali Güngörmüş oldum. Özümüzü kaybetmeden genç arkadaşlara destek vermeliyiz sahip çıkmalıyız.ts Michelin Yıldızı Restorana verilir. Restorandaki Şef giderse o yıldız 1 sene devam eder. O yıldızı almak kolay ama o yıldızı devam ettirmek zor. Ben işimi severek aşk ile yapıyorum. Almanya’dan İstanbul’a gelerek baharatlarımı Mısır Çarşısından alıyorum.

Yılın işletmecisi ödülü aldım. Başarılı bir o kadar da  mütevazi olan Michelin Yıldızlı Restoran sahibi ve Şefi Ali Güngörmüş, benim için ödüllerin önemi yok güzel işlere imza atmak beni hırslandırıyor ve mutlu ediyor. Egolarından tamamen sıyrılmış kocaman gülümsemesi ve içi parlayan eğitmen ve mimarı olduğu girişimciliği takdire şayan. Onu mutfakta görünce, Alman disipliniyle donatılmış olduğunu anlamak da güç değil. 
Restorantçılığın püf noktalarını sıralıyor
İşin önemli yanı yıldızlı şeflerin mutfağıdır diyor. Esas olan şeflerdir. İşi bilen kişiler tarafından işletmeler açılmalıdır. Ya da işyerinin ortağı olmalıdır. Şef yoksa lezzet olmuyor. Yaratıcı gençlerin mutfağımıza şekil vereceği inancındayım. Emek veren yoksa para bir işe yaramıyor. Zor diye bir şey yok denemediğiniz için bilmiyorsunuz.ts Benim iki yıldızım var biri Restoranımda diğeri ise garajımdaki Mercedes’imde. Avrupalı kesimin boy gösterdiği Restoranımı 1 Milyon EURO ile açtım, şimdi 48 çalışanım var diyerek başarı öyküsünü anlattı.

Aşçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Özdemir,övgüyle bahsettiğiTürkiye’nin ilk ve tek Michelin Yıldızlı Şefi Ali Güngörmüş’e Sheraton İstanbul Ataşehir Hotel’de Unilever Food Soluitons’un ana sponsorluğunda düzenlenen ve Kahramanmaraş Yöresel Yemekleri temasını taşıyan etkinlikte katılımından dolayı plaket ile teşekkür etti.

24 Mart 2016 Perşembe

Boeing ve Pegasus Havayolları Beş Adet Yeni Nesil 737-800 Teslimatını Duyurdu

Boeing ile Türkiye’nin önde gelen düşük maliyetli havayolu Pegasus Havayolları, teslimatta öngörülen liste fiyatlarıyla 505 milyon dolar değerinde olan beş adet Yeni Nesil 737–800 uçağının siparişini sonuçlandırdı. Pegasus Havayolları ve bağlı kuruluşları Air Manas ve İzair’in filolarında, 58’i 737–800 olmak üzere toplam 69 uçak bulunmaktadır. İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı merkezli olarak faaliyetlerini yürüten Havayolu, geniş bir yerel ve bölgesel uçuş ağına sahiptir. 


Pegasus Havayolları CEO’su Mehmet Nane, “737-800, kanıtlanmış güvenilirliği, mükemmel işletme ekonomisi ve müşteriler nezdindeki popülaritesi sayesinde benzersiz bir performansa sahiptir,” şeklinde konuştu. “20 yıl öncesine dayanan bu uzun vadeli ilişkiyi, filomuza yeni Boeing uçakları katarak sürdürüyor olmamızdan son derece mutluyum.” Boeing Ticari Uçaklar Avrupa Satış Başkan Yardımcısı Monty Oliver ise, “737–800, dünya çapında aldığı 7,000’in üstünde sipariş sayesinde, son derece başarılı olan Yeni Nesil 737 serisinin en çok satan versiyonu olmaya devam etmektedir,” dedi. “Pegasus’un uçak ihtiyacı için tekrar Boeing’i seçmiş olmasından gurur duyuyoruz.” 

Pegasus Havayolları, özel sermayeli bir havayolu olup Türkiye’nin önde gelen düşük maliyetli havayoludur. ESAS Holding’in sahibi olduğu Pegasus, ilk charter uçuşlarına 1990’da başlamıştır ve 2005’ten bu yana tarifeli uçuşlar gerçekleştirmektedir. Pegasus Havayolları, Türkiye’de 33 ve dünya çapında 70 olmak üzere, toplamda 41 ülkedeki 103 noktaya tarifeli uçuş hizmeti sunmaktadır. 

İflas ertelemeye başvururken iflas etmeyin

Son dönemde iflas erteleme başvurularında ciddi artış var. Şirketler, haciz baskısı olmadan bütün varlıklarını koruyarak faaliyetlerini devam ettirmek için bu kararı aldırmak için başvuru yapıyor. Ancak doğru zamanda ve doğru şekilde yapılan başvurular şirketi kurtarıyor. Yanlış zaman ve yapılacak bazı hatalar şirketin sonu olabiliyor.Son bir yıldır kendi sektöründe marka olmuş şirketlerin bir biri ardına iflas erteleme için başvurduğu yönünde haberler okuyoruz.   Köytür Piliç, Aziz Bebe, Gold Bilgisayar, Nursan Çelik, Sezon Pirinç, Yazgan Şarapçılık bunlar içinde ilk akla gelenler…Ekonomik kriz nedeniyle çeklerini ya da aldığı krediyi ödeyemez duruma gelen şirketlerin iflas erteleme başvurusunun tek kurtuluş yolu olarak  gördüğünü  söyleyen Çakır Hukuk Danışmanlık’ın kurucu avukatı Umut Çakır “İflas ertelemede en büyük risk sonucun ‘iflas’la bitmesidir” diyor.
Hileli İflas gündeme gelirse yargılama sonucunda hürriyeti bağlayıcı cezai yaptırımlar ve tazminatların da söz konusu olabileceğini dile getiren Çakır, iflas erteleme başvurusu yapmadan ve başvuru sırasında bazı noktalara dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor.

Doğru zamanda başvurulmalı
İflas erteleme,  sürece başvuran firmalar haciz baskısı olmadan bütün varlıklarını koruyarak öncelikle faaliyetlerinin devamını sağlayacak tedbirleri alarak serbestçe yollarına devam ediyorlar. Ancak Avukat Umut Çakır, firmaların iflas ertelemesi işlemine karar vermekte geç kaldığını vurguluyor. Firma yetkililerinin her nedense ‘halledebilirim, bir yerlerden kaynak yaratabilirim’ gibi çoğu kez gerçekleşemeyecek umutlarla zaman kaybettiğini söyleyen Çakır, kanuni takip nedeniyle haciz işlemine maruz kalındığında ise iflasın ertelenmesi uygulamasının başlatılmak istendiğini anlatıyor.   Bu arada, haciz baskıları nedeniyle faaliyetinin devamını sağlamak ve mal muhafazasına engel olmak için çok önemli sayılabilecek maddi kayıplar verildiğinin de altını çizen Çakır, süreç içerisinde en fazla ihtiyaç duyulan işletme sermayesinin kaybedildiğini belirtiyor. Peki iflas erteleme başvurusu için en doğru zaman ne?

Bu soruya Çakır şu şekilde cevap veriyor: “Şirketler düzenli olarak öz varlık kontrolü yapmalı. Mukayeseli öz varlık karşılaştırmalarında süregelen bir eksilme izleniyorsa gidişatın iyi olmadığı açıkça ortadadır. Eğer mutlaka iflasın ertelenmesi müessesesinden yararlanılmak isteniyorsa, aktif-pasif dengesi çok fazla bozulmadan yani çok geç kalmadan operasyon başlatılmalı.”
Başvuruda nelere dikkat edilmeli?

Bu konuyla ilgili olarak TCS Danışmanlık’ın Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Işık, ise iflas erteleme müracaatında bulunmak isteyen firmaların öncelikle mali alt yapılarının buna uygun olup olmadığını kontrol ettirmelerini öneriyor. Kendilerinin yaptığı kontrollerde çok sayıda firmanın alt yapısı uygun olmadığı için teşebbüslerinin yarıda kaldığını hatırlatan Erdoğan Işık, mali yapısı uygun olan firmaların borca batıklık bilançosu ile iyileştirme projesinin mutlaka profesyoneller tarafından hazırlanması gerektiğinin üzerinde duruyor.  Zira müracaatta bulunup mahkeme tarafından bilirkişilere yaptırılan borca batıklık hesabında, borca batık olmadığı için davası reddedilen firma sayısı oldukça fazla. Ayrıca uygun olmayan borca batıklık oranı nedeniyle iflas kararı verilen firma sayısı da hatırı sayılır bir seviyede.  

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, sunulan iyileştirme projesinin firma gerçeklerini yansıtması ve uygulanabilir olmasıdır. Projede somut iyileşme emareleri bulunmalı ve devam eden süreçte öngörülen ciro ve karlılığa mutlaka ulaşılmalı. Yoksa sonuç yine iflas olabilir.

Sonuç iflas olmasın
Son olarak Çakır Hukuk Danışmanlık'ın Kurucu Avukatı Umut Çakır şu uyarıda bulunuyor:
“Çok önem arz eden diğer bir husus ise borca batıklık oranı. Yüzde 30’un üzerindeki bir borca batıklık durumunda iyileşmenin mümkün olamayacağı yönünde kesinleşmiş yargı kararları dikkate alındığından, firma hakkında iflas kararı verilir. Müracaattan piyasanın haberdar olduğu andan itibaren artık firma tüm alımları nakit yapmak zorunda kalır. Elde faaliyeti devam ettirebilecek kadar işletme sermayesi olmayan firmalar projede öngörülen hedeflerden uzaklaştıkları için, iflas kararı ile karşı karşıya kalır. Sürece girerken işletme sermayesi çok çok önemli. Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise, ihtiyatı tedbir kararıyla rahatlayarak rehavete kapılmanın operasyona olumsuz etkileri. Sanki tedbir kararıyla bütün dertler bitmiş gibi rahat davranılmamalı.”

“AZAZİL 2: BÜYÜ” GALADA BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

Hayata yeni adım atmış bir bedenin önüne geçmek miydi amacı, güçlü bir aileyi yok etmek mi? Başrollerini Tuğçe Kurşunluoğlu, Ayça Kuru, Sertan Erkaçan, Bedia Ener, Murat Ercanlı ve Zülal Memişoğlu’nun paylaştığı, sanatçı Alişan ve Mehmet Aslan’ın da konuk oyuncu olarak rol aldığı Azazil 2: Büyü’nün galası dün Metrocity Sinema Pink salonlarında gerçekleşti. Azazil 2 Büyü filmi izleyenlerin büyük beğenisini kazandı.


Metafizik uzmanı Salih Memişoğlu’nun seanslarına gelen hastalarının yaşadığı yüzde yüz gerçek olaylardan beyaz perdeye aktarılan korku - drama türündeki Azazil 2: Büyü, Metrocity’deki Sinema Pink’te ünlü isimlerin de katılımı ile gala gösterimi yaptı. Alişan ve Mehmet Aslan’ın yanı sıra dizi oyuncuları İbrahim Kendirci, Paşhan Yılmazel, şarkıcı Nilay Dorsa, sinema eleştirmeni Ömür Gedik, Şenol İpek ve ünlü radyo programcısı Cem Arslan galaya katılan isimler arasında yer aldı. 25 Mart Cuma günü Türkiye genelinde 150 sinema salonunda vizyona girecek Azazil 2 Büyü’nün yapımcılığını Burak Memişoğlu üstleniyor. Senaryosunu Murat Gürvardar’ın yazdığı filmin yönetmen koltuğunda ise Mustafa Özen bulunuyor.Galada konuşan filmin yapımcısı Burak Memişoğlu "Azazil 2: Büyü" filminin korku ve drama türünde çekildiğini ve bir ailenin çöküşünü konu aldığını söyledi. Filmin iki buçuk ayda tamamladığını belirten Burak Memişoğlu, "Bizim çektiğimiz film, sadece bir korku filmi değil, içinde drama unsurları da var” dedi.

‘’Dünyamızda Cinler, Büyüler ve Sihirler Var’’
Metafizik uzmanı Salih Memişoğlu ise, film için meşakkatli bir çalışma sürecinden geçtiklerini belirterek, "Ben metafizikle uğraşıyorum. Bu metafizik seansları sırasında başıma gelmiş bir olayı perdeye taşıdık. Bu filmi yaparken çok detaylı düşünerek çalıştık. Gelirini 'Dünya Şehit Çocukları Vakfı'na bağışlıyoruz. Sihir ve büyüyle uğraşan insanların başına gelenleri yaşanmış hikâyelerden yola çıkarak aktardık." değerlendirmesinde bulundu.Memişoğlu, filmi on yaşındaki oğluna da izlettiğini kaydederek, sözlerine şöyle devam etti: "Hikâye, tamamen gerçek hayattan alınmıştır. Dünyamızda sihirler, büyüler, cinler vardır. Biz bunlarla yaşamaya alışmalıyız. Korunma yollarını bilmeliyiz. Sihir ve büyüden uzak durulmalı. Bütün bu hususlar filmde işlendi. Bizde senaryo çok. Bütün korku filmlerini çeken arkadaşlar benim yanıma gelirler. Ondan sonra çekerler. Ben yaptığım, yapacağım filmleri kendi adıma değil, milletimiz, çocuklarımız, yetimhaneler için yapacağım."
AZAZİL 2 BÜYÜ
Sedat işinde başarılı ancak özel hayatında bir o kadar başarısız ve mutsuz genç bir adamdır. Özellikle küçük kızları İlayda doğduktan sonra karısı Aylin ile ilişkileri gün geçtikçe kötüye gider. Karşısına çıkan genç ve güzel bir kadın olan Esma, Sedat'ı kısa sürede kendine âşık eder ve Sedat’ın zaten çatırdamak üzere olan evliliğini yerle bir eder. Ancak yerle bir olan sadece Sedat’ın evliliği değildir. Zaman içinde Sedat, Aylin ve küçük kızları İlayda çok kuvvetli bir büyünün etkisinde kalır. Azazil’in yeni hedefi aralarındaki bağ zayıflamış olan bu ailedir.Konusu ve içeriğiyle klasik korku filmlerinden farklı olan Azazil 2: Büyü, aynı zamanda bir aile dramı içeriyor.

11. Culınaıre Bernard Loıseau Mutfak Festivali’nin Kazananı Mıchel Husser Oldu

2016 Culinaire Bernard Loiseau Mutfak Festivali, gastronomi ve mutfak konusunda uluslararası önemli isimleri Hint Okyanusu’nda buluşturdu .11. Culinaire Bernard Loiseau Mutfak Festivali Constance Hotels & Resorts Belle Mare Plage’da gerçekleştirildi. Üst düzey bu rekabette, kazanan takım Fransa’daki Le Cerf Restaurantı’ndan  Michelin Yıldızlı Şef Michel Husser, Mauritius’daki Constance Le Prince Maurice’den Kritesh Halkory ve şef Kevin Hook oldu. 


11. Culinaire Bernard Loiseau Mutfak Festivali’ndeki diğer ödüllerde ise, ikincilik ödülü Fransa’daki L’Esprit De La Violette Restaurantı’ndan Marc De Passario Maldivler’deki Constance Halaveli’den Azlam Zia ve şef Savina Soudye kazandı. Üçüncülük ödülünü ise, Finlandiya’daki Demo Restaurantı’ndan Tommi Tuominen, Seyşeller’deki Constance Ephelia’dan Benjamin Painset ve şef Elodie Oudeuil aldı.11. Culinaire Bernard Loiseau Mutfak Festivali vesilesiyle Fransa, İngiltere, Almanya, Finlandiya ve Japonya’dan şefler, büyüleyici mutfak başyapıtları oluşturmak için Constance Hotels & Resorts’daki şeflerle birlikte takım oluşturdular. Tüm şefler heyecan verici ve unutulmaz anıları Constance Hotels & Resorts Belle Mare Plage’da paylaştı. Bir hafta boyunca, uluslararası şefler bilgilerini Ada Şefleri ile paylaştı ve sonuç olarak kullandıkları yerel ürünlerle beraber mutfak kreasyonları yarattılar.

ICVB İstanbul’u Tokyo’da Anlattı

ICVB - İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu, kongre alanında İstanbul’u tanıtmak üzere bir yıldır yürüttüğü “İki Şehrin Hikayesi” pazarlama kampanyasını anlatmak için Japonya’ya gitti Japonya Turizm Ajansı’nın düzenlediği Toplantı ve Organizasyon Sektörü sempozyumuna misafir konuşmacı olarak davet edilen ICVB, İki Şehrin Hikayesi kampanyasının sürecini ve elde ettiği başarıyı Japon meslektaşlarıyla paylaştı. Japon Ulusal Turizm Organizasyonu tarafından desteklenen ve 14 Mart’ta düzenlenen sempozyuma Fizik Dalında Nobel ödüllü akademisyen Dr. Leo Esaki konuşmacı olarak katıldı. 
İstanbul’un benzersiz bir buluşma noktası olduğunu, tarihi ve modern dokusunun birlikteliğini vurgulayan İki Şehrin Hikayesi; modernite ve gelenek, batı ve doğu, dinamizm ve huzur gibi İstanbul’un farklı yüzlerini yansıtıyor. Kampanya geçen yıl ICVB tarafından Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika, Slovenya ve Hindistan başta olmak üzere uluslararası kongre ve toplantı dergilerinde yaklaşık 575.000 tiraj ile tanıtıldı. ICVB, geçtiğimiz yıl da kongre sektörünün söz sahibi kuruluşu konumda olan ICCA’nın (Uluslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliği) 54. Genel Kurulu’nda En İyi Tanıtım Kampanyası dalında finale kalmayı başarmıştı.  

Adı tatlı ama kadınlara acı veriyor

Acıbadem Üniversitesi öğretim görevlilerinden kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Prof. Dr. Fatih Şendağ, “Endometriozis (Çikolata kisti) hastalığının önemsenmesi gerektiğini belirterek “Ağrıları ile kadınları yaşamdan, sosyal hayattan koparabiliyor. Hastalığın adı tatlı ama kendisi maalesef acı veriyor. Deyim yerindeyse gerçekten kadınları süründürüyor" dedi.


Kadın hastalığı olan endometriozis (Çikolata kisti) hakkında Adana Sheraton Otelinde konferans veren Acıbadem Üniversitesi Prof. Dr. Fatih Şendağ, çikolata kistinin, rahmin iç tabakasında bulunan ve her ay adet kanaması şeklinde dışarıya dökülen endometriumun vücutta rahim dışında bir yere yerleşmesi sonucu ortaya çıktığını söyledi. 

Genellikle pelvisin içine, yumurtalıklara, rahmin dışına, rahmin arkasındaki alana, bağırsaklara, idrar kesesi ve rektum bölgesine yerleşen kistin şiddetli ağrılara neden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şendağ, "Kadınlar az ya da çok bir adet sancısı çeker. Ama bazen önemsenmeyen bir adet altında, çikolata kisti yatıyor olabilir. Bu noktada ağrılara karşı biraz uyanık, dikkatli olmak gerekiyor" dedi.
Tanının konulabilmesi için ultrasonun gerekli olduğunu, bazen hiç belirti vermeden oluşan çikolata kisti için rutin kontrollerin de önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şendağ hastaların genellikle kronik ağrı ve çocuk sahibi olamama şikâyetleriyle hastanelere başvurduğunu, ilaç tedavisiyle birlikte ileri evrelerde cerrahi operasyonun kaçınılmaz olduğunu kaydetti. 

Özellikle henüz çocuk sahibi olmamış genç kadınlarda laparoskopik ameliyatın tercih edilmesi gerektiğinin altını çizen Prof.Dr. Şendağ, “Kadınların yaklaşık yüzde 10’unda görünen ve Endometriozis (Çikolata kisti) adı verilen hastalık adı gibi masum değil. Çünkü hastalık doğru tanı konmaması veya ciddiye alınmaması nedeniyle kısırlaştırıcı etki yapabiliyor. Bazı endometrioz odakları sinir dokusundan çok zengindir, bu nedenle kronik ve özellikle adet sırasında çok şiddetli ağrıya sebep olabiliyor. Çikolata kistleri hiçbir şikâyet olmaksızın rutin jinekolojik kontrollerde fark edilebiliyor. 

Ama hastaların büyük bölümü karın alt kısmında görülen sık hissedilen ağrılar nedeniyle doktora başvuruyor. Adetten bağımsız ağrı ve cinsel ilişki sırasında ağrılar da hastalığın habercisi olabiliyor. Kistlerin tedavisinde ben kapalı ameliyatın (laparoskopi) ile yapılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü açık ameliyat gibi kesi olmadığından karın estetiğinin korunuyor. Açık ameliyat sonrasında oluşabilecek komplikasyon riski daha düşük. Ameliyat sonrası minimal ağrı hastalar ertesi gün taburcu olup sosyal yaşamlarına dönebiliyorlar" dedi.

23 Mart 2016 Çarşamba

ACE OF M.I.C.E. Etkinlik Fuarı 14 Bin 496 katılımcıyla sona erdi

ACE OF M.I.C.E. Kongre toplantı ve etkinlik fuarı 14 bin 496 katılımcıyla sona erdi
İstanbul’un bu yıl üçüncü kez ev sahipliği yaptığı, kongre, toplantı ve etkinlik sektörünün lider buluşması “ACE of M.I.C.E. Exhibition” sona erdi. Türkiye’nin tek, dünyanın ise en büyük üçüncü MICE (Meeting, Incentive, Congress, Events) fuarını; Türkiye ve dünyadan toplam 14 bin 496 kişi ziyaret etti. Üç gün boyunca fuarı;  İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı Ramazan Çokçevik, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ve Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Murat Ersoy katıldı.

Turizm Medya Grubu tarafından 2014 senesinden bugüne düzenlenen kongre toplantı ve etkinlik sektörünün en önemli buluşmalarından biri olan ACE of M.I.C.E. Exhibition bu yıl yine dolu dolu içeriği, renkli etkinlik standları, simülatör oyunlarıyla ziyaretçilerine  keyifli dakikalar yaşattı. Üç gün süren fuar İspanya’dan Azerbaycan’a, Avusturya’dan Yunanistan’a 25 ülkeden kongre büroları, etkinlik planlayıcıları ve kongre organizatörlerini dev buluşmayla bir araya getirdi. Fuarda; oteller, etkinlik yönetimi firmaları, sahne dekor tasarımı, transfer, dönemsel insan kaynakları, ses – ışık, görüntü, video ve dijital çözümler gibi alanlarda faaliyet gösteren toplam 330 stant açıldı. Fuar 39 ülkeden 200 yabancı hosted buyer, yurt içi pazardan 400 kurumsal satın alıcı şirket, 150 visitor Hosted Buyer yani toplamda 750 Hosted Buyer ağırlandı.  Yoğun bir ticari işbirliği ağı oluşturun fuar, üç gün boyunca düzenlenen toplam 25 oturumda sektör profesyoneli 62 konuşmacıyı ziyaretçilerle bir araya geldi. 

Fuarın son gününe “Fuarcılık Sektörünün Geleceği, Sergileme ve Stand Tasarımcıları Derneği Çalıştay ve Zirvesi” damga vurdu…

Türkiye’de ilk kez düzenlenen fuarcılık sektörünün geçmişi ve geleceğinin konuşulduğu “Fuarcılık Sektörünün Geleceği, Sergileme ve Stand Tasarımcıları Derneği Çalıştay ve Zirvesi” çok değerli konuşmacıların katılımıyla 3 farklı oturumda düzenlendi. Bu yıl ACE of M.I.C.E. Exhibition fuarının kapanış etkinliği olan Zirve, fuarcılık sektörünü masaya yatırdı. Tüyap Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal, İstanbul Dünya Ticaret Merkezi Genel Müdürü Rüştü Argıt, UBM EMEA (Istanbul) Türkiye Operasyonlarından Sorumlu Başkanı Haluk Balcı, Uluslararası fuarcılık sektöründen UFI (The Global Association of the Exhibition Industry) Operasyonlardan Sorumlu Direktör Sonia Thomas, ITE Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü  Vincent Brain, IFES (International Federation of Exhibition and Event Services) Başkanı Voicu Sferdianu gibi önemli isimlerin bulunduğu zirvede katılımcılar ülkemiz ve dünyadan sektörün lider kurumlarının üst düzey yöneticilerini dinleme fırsatı buldu. Zirve’de Türkiye’de trendi her zaman büyüyen bir iş olan fuarcılık mesleğinin değişim ve gelişim süreci konu edildi. İstanbul’un gelişmiş alt yapıları, insan gücü, uçuş noktaları gelecekte de bu etkinliğini sürdürülebilirliğini sağlayacak önemli noktalar olduğu belirtildi. Türkiye’nin sıkıntılarına rağmen fuar sektöründe en önemli ticari nokta konumunda olmaya, bölgenin sakinleşmesiyle de bu fonksiyonunun artarak devam edeceğine, fuarcılığı ve içeriğini zenginleştirip inovatif hale getirmek getirerek sektörün büyüyeceğine dikkat çekildi.
Fuarın Öne Çıkan Oturum ve Etkinlikleri

MICE’ın Kadınları 
Fuarın ilk günü olan 16 Mart tarihinde kurumsal firmaların, MICE sektörünün, cemiyet ve iş dünyasının önemli ve etkili kadın simaları MICE’ın Kadınları isimli panelde İstanbul Akvaryum sponsorluğunda bir araya geldi. İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen oturumun konuşmacıları arasında; İstanbul Akvaryum Müdürü ve İcra Kurulu Üyesi Dilek Çapanoğlu, Mediasa Yayıncılık A.Ş. Kurucusu Demet Sabancı Çetindoğan, VIP Turizm Başkanı Yasemin Pirinçcioğlu, Universal Turizm ve Ticaret A.Ş. Kurucu Ortağı Hülya Aslantaş ve TOURISMO GROUP Grup Başkan Yardımcısı Pınar Kabaca yer aldı. Kadınların kongre, toplantı ve etkinlik sektörüne bakışı, yaşanan problemler, çözüm önerileri, etkinlik ve başarı hikâyeleri fuarın ilk gününe damgasını vurdu.

Speakers Corner 
Üç gün boyunca fuar alanında kurulu olan Speakers’ Corner, konusunun uzmanı birbirinden değerli yerli ve yabancı konuşmacıyı ağırladı. Sosyal medya, nöro marketing, hybrid toplantılar, greenmeeting, mobil etkinlik çözümleri, etkinlik teknolojileri ve daha pek çok farklı konudaki oturumlar meraklılarıyla buluştu.

AMEzing Network Parti 
Fuarın ilk gün akşamı Feriye Lokantası’nda gerçekleşen AMEzing Network Parti gece boyunca dans şovları, müzik grupları, video mapping şov, dj performansı ile unutulmaz bir geceye imza attı. Yerli ve yabancı satın alıcılar, fuara katılımcı firmalar, konuşmacılar ile basın mensuplarının davetli olduğu AMEzing Network Parti’ye yaklaşık bin 600 kişi katıldı.

MICE CİNLERİ 
Üniversitelerin Turizm ve Pazarlama İletişimi öğrencileri ile sektör duayenlerinin bir araya geldiği keyifli söyleşiler fuara renk kattı. Fuarın ikinci günü gerçekleşen MICE Cinleri programını gençler Tourismo Group sponsorluğunda ücretsiz olarak takip etti.

ACE of M.I.C.E. Kongre, Toplantı ve Etkinlik Ödül Töreni
Fuar atmosferi 17 Mart gecesi ZORLU Performans Sanatları Merkezi’nde düzenlenen ödül töreniyle yükselmeye devam etti. Görkemli kırmızı halı seremonisi ile gerçekleştirilen ACE of M.I.C.E. Kongre, Toplantı ve Etkinlik Ödülleri sahiplerini buldu. Ödül töreninin sunuculuğunu gerçekleştiren Ece Vahapoğlu, Ercüment Şansal ve radyo program yapımcısı Geveze geceye renk kattı. Bu yıl 4 ana başlık (Etkinlikler, Toplantı Destek Firmaları ve Proje Uygulamaları, Toplantı Otelleri ve Etkinlik Mekanları, Toplantı Yönetim Firmaları) ve 31 ayrı kategoride verilen ödülleri takdim edenler arasında ünlü şarkıcılar; Gökhan Türkmen, Kendi, Atiye, Simge Sağın, Ece Seçkin, Aynur Aydın ve Pamela yer aldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,(TÜRKSOY) Genel Sekreteri Düsen Kaseinov'u Beştepe'de kabul etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Genel Sekreteri Düsen Kaseinov ve beraberindeki heyeti Beştepe'de kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Türksoy Genel Sekreteri Kaseinov ve beraberindeki , heyeti kabul etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, 1993'te kurulan TÜRKSOY'un Türk Dili, Kültürü ve Sanatının korunması, canlandırılması ve araştırılması yönünde gerçekleştirdiği çalışmaları takdirle karşıladığını vurguladı. 



TÜRKSOY Genel Sekreteri Kaseinov ile Nevruz etkinlikleri vesilesiyle Azerbeycan’dan, Kazakistan’dan, Kırgızistan’dan, Türkmenistan’dan, Moldovya’dan, Bosna-Hersek’den Makedonya’dan ve Moğolistan’dan Türkiye’ye gelen sanatçıların kabulü sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nevruz'un sadece Avrasya’nın değil bütün dünya ailesinin birleşmesini ve bütünleşmesine vesile olmasını diledi. Kabul akabinde Kaseinov ve beraberindeki sanatçılar, Nevruz anısına, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a içinde yumurta, buğday, çerez ve kuru yemişlerin yer aldığı bir "semeni" (sini) ve de geleneksel Kazak giysisi "çapan" hediye ettiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan da konuklarını Türk sanat musikisinden seçme eserlerin yer aldığı birer müzik CD'si armağan ederek uğurladı. 


TÜRKSOY, Baharın Renklerini ABD’ye Taşıyor
TÜRKSOY’un yaptığı çalışmalarla daha önce pek çok farklı ülkede düzenlenen Nevruz bayramı, her geçen yıl büyüyerek daha geniş kitlelere ulaşıyor.   Türksoy, Nevruz geleneğinin coşkusu, bu yıl Türk dünyasının yanı sıra, Amerika Birleşik Devletleri’nin New York ve Washington DC şehirlerinde de yaşatacak.  TÜRKSOY; Nevruz Bayramının uluslararası kültürel dostluk köprüsünü bu yıl Amerika’da Birleşmiş Milletler Binasına, ardından Washington DC’nin ünlü gösteri merkezi Warner Theatre’a  da taşıyacak.Türk Kültürü’nün vazgeçilmez mirası Nevruz’un temsil ettiği Bahar ile yeniden canlanmaya başlayan doğanın insanlara sunduğu bolluğu, bereketi, diriliği, sevgiyi, kardeşliği, paylaşmayı, barışı anlatan gösteriler; 15 farklı ülkeden 200’e yakın sanatçı tarafından dünya sahnelerine taşınacak.


Birleşmiş Milletler Salonu’nda dev gösteri
TÜRKSOY Nevruz Bayramı kutlamaları kapsamında Amerika’da yapılacak ilk gösteri, 28 Mart 2016 tarihinde; tarihi kararlara ev sahipliği yapan Birleşmiş Milletler Genel Kurul Salonu’nda, yerli ve yabancı misyon temsilcilerinin katılımıyla New York’ta gerçekleştirilecek.


Nevruz Çoskusu görkemli Warner Theatre’da
Türk dünyasının önde gelen sanatçılarının sahne alacağı barış mesajlarının verildiği kutlamalar, New York’un ardından aynı tarihlerde Dünya barışının en önemli zirvelerinden sayılan Nükleer Güvenlik Zirvesinin de gerçekleştirileceği Washington DC şehrinde devam edecek. Washington DC’nin sembollerinden olan Cherry Blossom Festivali ile eş zamanlı gerçekleşecek TÜRKSOY Nevruz Konseri, 1 Nisan 2016 tarihinde ABD’nin  en görkemli salonu olan Warner Theatre’da sanatseverlere unutulmaz bir gün yaşatacak.


ABD NEVRUZ KUTLAMALARI PROGRAMI
TÜRKSOY & BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NEVRUZ KUTLAMASI - NEW YORK
Yer : BM Genel Kurulu, New York
Tarih : 28 Mart 2016
Saat :19.00

TÜRKSOY NEVRUZ KONSERİ - NEW YORK
Yer : Baruch Performans Sanatları Merkezi, New York
Tarih : 29 Mart 2016
Saat :19.30

TÜRKSOY NEVRUZ KONSERİ - WASHINGTON DC
Yer : Warner Tiyatrosu
Tarih :01 Nisan 2016
Saat :20.00

Hafta Sonu Kaçamağı İçin Nereye Gitmeli?

Hotels.com sunar:Mükemmel hafta sonu kaçamakları rehberi
Kış sona erdi ve havalar nihayet ısınmaya başladı. Başka bir deyişle, büyük şehrin karmaşasından birkaç günlüğüne de olsa kaçmanın vakti geldi çattı. Peki keyifli ve rahatlatıcı bir hafta sonu kaçamağı için nereye gitmeli? Tavsiyemiz, önce lider online seyahat platformu Hotels.com’un™ hazırladığı mini şehir kaçamağı rehberine göz atmanız, ardındansa hiç vakit kaybetmeden çantanızı toplayıp odanızı ayırtmanız. 

Abant – Yürüyüş meraklıları için cennet
Hem İstanbul’a hem de Ankara’ya birkaç saatlik mesafedeki Abant, gelmiş geçmiş en popüler hafta sonu rotalarından biri. Çünkü burada hem doğa içinde uzun yürüyüşler veya piknikler yapmak hem de yamaç paraşütü gibi heyacanlı aktivitelere katılmak mümkün. Tavsiyemiz, önce Abant’ın birbirinden güzel otellerinden birine yerleşmeniz, ardındansa spor kıyafetlerinizi giyip Abant Gölü’nü ve Yedigöller Parkı’nı ziyaret edip, sessizliğin ve huzurun sesini dinlemeniz. Unutmadan söyleyelim; Türkiye’nin en romantik noktalarından biri olan Abant, çiftler için de ideal. 
Geceliği 336 TL’den başlayan oda fiyatları için Hotels.com’u ziyaret edin. 

Ağva – Yeşilin 50 tonuna hayran olmak için 
İstanbul’a o kadar yakın ki, Ağva’yı şehrin arka bahçesi olarak nitelendirebiliriz. Ancak mesafe bu denli az olsa da, bu minik ve sevimli destinasyonda kuşların şarkılarını huzur içinde dinlemek mümkün. Göksu ve Yeşilçay ırmakları arasında konumlanan Ağva’da oksijen dolu havayı ciğerlerinize çekebilir, ruhunuzu dinlendiren tekne gezilerine katılabilir ya da ulu bir çınarın altında oturup, doğa ananın güzelliklerine şahitlik edebilirsiniz. Elbette hiçbir hafta sonu kaçamağı, güzel bir yemek olmadan tamamlanmaz. Bu yüzden tavsiyemiz, Ağva’nın meşhur balık restoranlarından birini mutlaka ziyaret etmeniz. 
Hotels.com’da 129 TL’den başlayan fiyatlar ile kendinize en uygun konaklama seçeneğini bulabilirsiniz.    

Edirne – Tarih dolu bir aile gezisi
Hem antik bir Roma kenti hem de Osmanlı İmparatorluğu’nun ikinci başkenti… Edirne, sahip olduğu ve bugüne dek korumayı başardığı tarihi birikimiyle, minik bir aile gezisi için ideal. Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan’ın kesişim noktasında yer alan kentin en önemli zenginliğiyse, dünyaca ünlü Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan ve 16. yüzyılda inşa edilen Selimiye Camisi. Diğer yandan Edirne, her yıl çok sayıda turistin ziyaret ettiği, şanına yaraşır bir uluslararası etkinliğe de ev sahipliği yapıyor: Elbette meşhur Kırkpınar Yağlı Güreş Şenliği’nden bahsediyoruz. 
Edirne’ye tarih dolu bir ziyarete başlamadan önce, Hotels.com’da geceliği 178 TL’den başlayan fiyatlarla bir oda ayırtmayı unutmayın.

Bursa – Kebap aşkı ve daha fazlası
Uludağ eteklerinde kurulu bu şehir, ‘Yeşil Bursa’ olarak bilinmesinin yanı sıra elbette lezzetiyle parmak ısırtan İskender kebaba da ev sahipliği yapıyor. Şehrin meşhur kebapçılarında aldığınız kalorileri yakmak istediğinizdeyse, tarihi yapıları ziyaret etmenizi öneririz. Selçuklulardan kalan Ulu Cami ve Muradiye Hüdavendigar Camisi, Yeşil Cami Emir Sultan Camisi ve elbette tarihi pazar. Dönüş yolundaysa çinileriyle dünya çapında üne kavuşan İznik’e uğrayıp eviniz için minik bir hatıra almayı unutmayın. 
Bursa’da 119 TL’den başlayan fiyatlarla hayalinizdeki otel odasını ayırtabilirsiniz. 

Yalova – Vücudunuzu şımartmak için
Soğuk ve zorlu kış aylarının ardından, yalnızca ruhunuzun ve beyninizin değil bedeninizin de rahatlamaya ihtiyacı var. Termal kaynakları, şifa veren kaplıcaları ve doğal güzellikleriyle, Yalova ise bu iş için biçilmiş kaftan. Şehir hayatının yorucu etkisinden uzaklaşabilmek için, öncelikle yeşilliklerle çevrili Armutlu’daki kaplıcaları ziyaret etmelisiniz. Sudüşen ve Erikli şelalelerini görmeyi ve huzurlu Dipsiz Gölü’nü gezmeyi de unutmayın. 
155 TL’den başlayan fiyatlarla Yalova’nın termal tesislerinde konaklamak için Hotels.com’u ziyaret edebilirsiniz. 

Bir milyon kişi taksiyi kartla ödedi

BiTaksi,  bir milyon yolculuğun dijital yolla ödendiğini duyurdu
Nakit ödemenin dışında farklı ödeme seçeneklerini ilk defa taksilere sokan akıllı telefon uygulaması BiTaksi,  bir milyon yolculuğun dijital yolla ödendiğini duyurdu.Taksi arayan yolcu ile yolcu arayan taksiciyi akıllı telefonda buluşturarak hızlı, kolay ve güvenli seyahat ortamı sunan BiTaksi, bugüne kadar uygulama üzerinden gerçekleştirdiği 4,5 milyonun üzerindeki yolculuğun 1 milyonunun kredi kartı, PayPal ve BKM Express gibi dijital ödeme seçenekleriyle yapıldığını duyurdu.

Her dört kişiden biri taksiyi kartla ödüyor
BiTaksi verilerine göre kredi kartıyla aylık ortalama yapılan yolculuk oranı yüzde 26. Taksinin en çok kullanıldığı günler ise Cuma ve Cumartesi. Gün içerisinde ise taksi yolculukları en çok sabah 08.00-09.00 ile akşam 18.00-19.00 saatleri arasında yapılıyor. 

Ankara kredi kartlı taksiyi sevdi
Ankara’da ise kredi kartıyla taksi kullanımı İstanbul’un tam üç katı. Ankaralılar’ın yüzde 78’i BiTaksi’de kart kullanırken yüzde 22’si nakit yolculuk yapmayı tercih ediyor.  Taksinin yoğun kullanıldığı günler ise Perşembe ve Cuma. Ayrıca taksi yolculukları sabah 08.00-09.00 ile akşam 17.00-19.00 arasında yoğunlaşıyor. Hizmete girdiği günden bu yana 1 buçuk milyon kişi tarafından cebe indirilen BiTaksi ile yapılan yolculukların toplamı 40 Milyon kilometreyi aştı. BiTaksi İstanbul’da 10 bin, Ankara’da ise bin aktif sürücü ile hizmet veriyor. 

Kurbağalıdere’de atıksu ve pis koku gidecek

Kurbağalıdere’deki ıslah çalışması 2017’de son bulacak 
Yaz aylarında çıkardığı kötü kokular ve üzerinde oluşan kabarcıklarla gündeme gelen Kurbağalıdere’ de yapılan ıslah çalışmaları hakkında İBB Alt Yapı Koordinatörü Necmettin Acar Kurbağalıdere hakkında “Kadıköylülerden destek bekliyorum” diyerek açıklamalarda bulundu.

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi olarak aşırı yağışlarda taşkınlara sebep olan ve çevre kirliliği yaratan Kurbağalıdere’nin ıslah çalışmasına devam ediyoruz. Islah çalışmalarıyla Marmara Denizi’ne atıksu girişine son vereceğiz. Kadıköy halkını mağdur etmeden ıslah işini bitireceğiz. Nisan ayı sonunda koku işini tamamen bitireceğiz. Biz zamana karşı yarışırken istimlak işleri bizi çok yoruyor. Maddi bir sıkıntımız yok engellerle karşılaşıyoruz. Halı saha ile ilgili istimlâk sorunumuz vardı. İstedikleri bedeli veriyoruz, daha sonrasında anlaştığımız bedelden vazgeçip, daha fazla bedel istiyorlar. Bir karar veremediler. 2,5 yıldır halı sahanın istimlâğı ile uğraşıyoruz. Davaya bakan hakimin kararına saygılıyız. 

Hakim bey kararını verdi istimlak bedelini yatırdık. Bu seferde saha arsası tapuda hacizli çıktı. Şimdi de halı saha haczi ile uğraşıyoruz. Engellerle mücadele ederek Anadolu yakasının 8 ilçesini kapsayan bir çalışmayla, Anadolu yakasında 67 km’lik bir alanda dere ıslahı yapıyoruz. Kaçak kanalizasyon bağlantılarını iptal ediyoruz. Yeni kaçak bağlantıları engellemek için çevre denetimleri arttırılacak, takip edilecek. TBM teknoloji çalışmasıyla Kurbağalıdere akımını 3000 çapındaki kolektör aracılığı ile Moda kolektörüne aktaracağız.
150 çalışanımızla ıslah işine devam ediyoruz. Kollektöre aktarılan atıksu Marmara Denizi’nde dip atıksu yolu ile Karadeniz Tuna boyuna aktarılıyor. Dip atık suyu akıntısına bırakılan atık sular, su yüzüne çıkmaz ve deniz kirliliğine sebep olmaz. Asya yakasının yarısını kapsayan bu alanda çevreye ve doğaya saygılı hareket ediyoruz. Marmara Denizi’nden Kurbağalıdere girişinde bir ahtapot çalışması yapılacak. Kurbağalıdere’ye oksijen ve temiz su pompalanacak. Marmara Denizi neyse Kurbağalıdere’de aynı olacak. Kadıköy halkına temiz bir çevre için çalışıyoruz. 

Senelerini Kadıköy' de geçiren yaşamlarını halen sürdüren bir grup için özel bilgilendirme için davet edildi. İBB'nin başarılı çalışmalarını yerinde anlatımla dinleyen Kadıköylüler İBB Sütlüce Tanıtım çadırında Kurbağalıdere ile ilgili ilk ağızdan bilgileri alırken kafalarında sorulması gereken soruları da sordular.Topluca bilgi alarak bilgilenen Kadıköylüler daha sonra Beltur'un enfes menüsü tadımladılar .

 Kullanılmış kağıtlardan yapılan bir kuş yuvası İBB Başkan danışmanı ve Turizm Atölyesi Başkanı Tülin ERSÖZ'e hediye edildi.Yemek sonrası Kadıköy'den gelen vatandaşlar ve Basın mensuplarıyla hatıra resmi çektirildi.İBB Başkan danışmanı ve Turizm Atölyesi Başkanı Tülin ERSÖZ bir tarafına Canan Özgen'i diğer tarafına da Canan Toprakkaya'yı alarak iki isim arasında dilek diledi İSKİ'nin birebir modeli olan tanıtım ofisinde Toplu olarak resim çekildi


22 Mart 2016 Salı

Turizmciler Beyoğlu’nda Terörü Lanetledi


TÜROB Yönetim Kurulu ve Üyeleri, yaşanan terörist eylemi lanetlemek ve eylemde hayatını kaybedenlerin anısına turizmcilerle birlikte saygı duruşunda bulundu


TÜROB Yönetim Kurulu Başkanı Timur Bayındır, Müberra Eresin TÜRSAB Genel Sekreteri Çetin Gürcün, TÜROFED Yönetim Kurulu Üyesi Seçim Aydın, Avrupa Türkiye Turizm İş Konseyi Başkanı Hüseyin Baraner ,ICVB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bahadır Yaşık, Laleli Otelciler Birliği , Tarkan Akyüz, Armada Hotel'den Kasım Zato, Orka Royal Otel Genel Müdürü Mert OKAN ve Dilek Holding'e bağlı Radisson Blu Pera ve Radisson Blu Şişli otellerinin Genel Koordinatörü Serdar Alp Turan ile çok sayıda turizmci katıldı


TÜROB Yönetim Kurulu ve Üyeleri olarak, yaşanan terörist eylemi lanetlemek ve eylemde hayatını kaybedenlerin anısına saygı duruşunda bulunmak üzere, 22 Mart 2016 Salı günü saat 13:30’da Taksim İstiklal Caddesi Atlas Pasajı önünde toplanılarak bir anma töreni düzenlendi.Ülkemizde son dönem meydana gelen terörist saldırılardan bir tanesi daha maalesef İstanbul'umuzun kalbi İstiklal Caddesinde meydana geldi.


Öncelikle, terörist saldırı neticesinde hayatını kaybeden ve yaralananlar için derin bir üzüntü duyuyor ailelerinin ve tüm toplumun acısını paylaşıyoruz. Saldırıyı en şiddetli şekilde kınıyor ve lanetliyoruz. Turizm Sektörü olarak tüm aktörlerinin birlik ve beraberlik içerisinde katılımı önemli bir sağduyu çağrısı olmuştur.Ülkemizde ve dünyamızda kaos ortamı yaratan, sivil hayatı hedef alan bu tür menfur eylemlerin en kısa sürede son bulmasını, dünya barışının sağlanmasını ve tüm otoritelerin bu yönde ortak hedefler ile harekete geçmesini temenni ediyoruz" dedi.


Bombalı saldırıyı protesto etmek için bir çok ülkenin başkonsolosu ve ilçe belediye başkanları teröre tepki yürüyüşü düzenledi. Teröre tepki yürüyüşüne katılan Belçika'nın İstanbul Başkonsolosu Henri Vantieghem "İstanbul ve Brüksel’de terör saldırıları gerçekleştirildi. Nedeni de çok kozmopolit yerler olması. Birlik ve beraberlik içinde teröre karşı savaşmamız gerekiyor," dedi. Taksim İstiklal Caddesi üzerinde geçtiğimiz Cumartesi günü meydana gelen bombalı saldırının ardından teröre tepki yürüyüşü düzenlendi. AKP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Bayrampaşa Belediye Başkanı Atila Aydıner, Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, ABD'nin İstanbul Başkonsolosu Charles F. Hunter, İsrail Başkonsolosu Shai Cohen, Belçika'nın İstanbul Başkonsolosu Henri Vantieghem başta olmak üzere toplam 20 ülkenin başkonsolosu İstiklal Caddesi üzerinde teröre karşı yürüdü. Tünel Meydanı'ndan başlayan yürüyüşte katılımcılar kol kola patlamanın olduğu noktaya yürüdü. Bu arada Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ile demokratik kitle örgütü temsilcileri de Taksim Meydanı'nda biraraya geldi. Her iki grup aynı anda patlamanın olduğu noktaya doğru yürüyerek teröre tepki gösterdi.

21 Mart 2016 Pazartesi

ProntoMICE, “En İyi Incentive Firması” oldu

prontoMICE, ACE of M.I.C.E. Kongre, Toplantı ve Etkinlik Ödüllerinde “En İyi Incentive Firması” oldu


Türkiye’nin lider tur operatörü PRONTOTOUR’un grup şirketi; kurumsal etkinlik ve organizasyon firması prontoMICE, ACE of M.I.C.E. Kongre, Toplantı ve Etkinlik Ödülleri’nde bu sene “En İyi Incentive Firması” ödülüne layık görüldü. 2015 senesinde Barselona, Kamboçya ve Malaga’da gerçekleştirdiği üç proje ile finale kalan prontoMICE, 2013 yılında da ACE of M.I.C.E. tarafından  “En İyi Incentive Firması” olarak taçlandırılmıştı. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen ACE of M.I.C.E. Kongre, Toplantı ve Etkinlik Ödülleri bu sene toplam 31 kategoriden verildi. Bu özel gecede yaklaşık 2 bin 500 davetli, gece boyunca keyifli dakikalar yaşadı.

Ödülünü almanın mutluluğunu yaşayan prontoMICE  Yönetici Ortağı Efe Çakar: “Öncelikle böyle güzel bir organizasyon hazırladıkları için Turizm Medya Grubu’na, ben ve ekibim adına çok teşekkür ederim. Zorlu geçen bir yılın ardından, sektörün Oscar’ları olarak bilinen ACE of M.I.C.E. Ödülleri’nde “En İyi Incentive Firması” ödülüne layık görülmek bizi gururlandırdı. Ekibimizle, titizlikle sürdürdüğümüz çalışmaların neticelerini almak bizi önümüzdeki yıllar için daha da motive ediyor. prontoMICE olarak bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz binlerce etkinlik ve yarattığımız anlarla, sadece sektörün yüksek pazar payına sahip şirketi değil, referans noktası gösterilen markası olmaktan gurur duyuyoruz. Bu muhteşem ödülü tüm ekibim adına alıyorum. Umarım daha uzun yıllar, güzel projelere imza atarak, birlikte nice ödüller alırız. Biz büyük bir aileyiz. Emeği geçen herkese teşekkürler” dedi.

Günlük kayıt dışı kiralamada güvenlik tehdidi

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), günlük kayıt dışı kiralık evlerin, özellikle güvenlik algısının hassas olduğu bugünlerde tehdit haline geldiğini vurguladı


Ankara'da meydana gelen son terörist saldırıda adı geçen üç kişinin de kayıt dışı günlük kiralık evlerde konakladığının ortaya çıkması, TÜROB’un güvenlik açısından dile getirdiği endişeleri güçlendiriyor. TÜROB, bu tür yerlerin terör ve kanun dışı kişiler için büyük bir avantaj sağladığını ve Emniyet güçleri tarafından acil olarak adım atılması gerektiğini savundu. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), emniyet açısından günlük kiralık evlerin tehdit haline geldiği uyarısında bulundu. Türkiye genelinde 15 bini bulduğu tahmin edilen kayıt dışı olarak günlük kiralanan evler, kaçak otelcilik faaliyetleri ile sektörel rekabet aykırılığının da ötesine geçerek, terör ve toplum güvenliğinin zaafı konusunda adeta işbirlikçi haline geldi. Ankara'da meydana gelen son terörist saldırıda adı geçen üç kişinin de kayıt dışı günlük kiralık evlerde konakladığının ortaya çıkması, TÜROB’un güvenlik açısından dile getirdiği endişeleri güçlendiriyor. Bu tür yerlerin terör ve kanun dışı kişiler için önemli bir gizlenme alanı sağladığı ve Emniyet güçleri tarafından acil olarak adım atılması gerektiğini savunan TÜROB, tüm yetkilileri tedbir almaya çağırdı. TÜROB, işyeri açma ruhsatı bulunmayan bu tür yerlerin terör örgütleri ve kanun dışı kişilerce sıkça kullanıldığını kayıt dışı olduklarından dolayı denetim yapılamadığını savunuyor. TÜROB, kısa bir süre önce hazırladığı araştırma raporlarını başta İçişleri ve Maliye Bakanlığı olmak üzere ilgili bakanlıklara sunmuştu.


Tapuda mesken olarak görünüyor
Konuyla ilgili bir açıklama yapan TÜROB Başkanı Timur Bayındır, söz konusu evlerin aslen imar planlarında ‘mesken’ olarak gözüktüğüne dikkat çekti. Konut dokunulmazlığı gerekçesiyle belediyelerin ve emniyet birimlerinin işlem yapmakta sorun yaşadığına işaret eden Bayındır, “Kiralanan yerler konut dokunulmazlığı nedeniyle belediyelerin ve kolluk kuvvetlerinin elini kolunu adeta bağlar durumda. Gerek haksız rekabet, gerek komşuluk hakları gerekse güvenlik açısından bugüne kadar yaşanan sayısız olayın önüne geçilebilmesi için acilen borçlar kanununda düzenlemeye gidilerek kira sürelerinin belirlenmesi, üç aydan kısa süreli kiralamaların ticari faaliyet sayılarak işyeri açma ruhsatına tabi tutulması gerekiyor. Başka türlü denetim altına alınabilmesi imkansız” diye konuştu.


Otel odası gibi pazarlanıyor
Bu tür faaliyetlerin oteller nezdinde haksız rekabete neden olduğunu kaydeden Bayındır, şunları söyledi: “Zaten turizm sektörü sıkıntılı günler yaşıyor. Bilindiği üzere otel yatırımcısı gerek inşaat, gerekse işletme aşamasında bir çok ruhsat ve izin almak durumunda. Ancak ve ne yazık ki gelişen bu pazardan haksız ve eşit olmayan koşullar ile pay almak isteyenlerin sayısı da son yıllarda hızlı bir artış gösterdi. Özellikle turizm bölgelerinde işyeri veya apartman dairesi olarak kiralanan-satın alınan gayrimenkuller, otel odası gibi pazarlanıyor. Bu oluşum bir bina içinde tek bir daire olabildiği gibi komple bina bazında da olabiliyor.”


Üzücü olaylar yaşandı
Yakın geçmişte İstanbul'da öldürülen ABD'li Sarai Sierra'nın da bu tür bir yerde konaklamış olmasından dolayı emniyet güçleri olayın izini sürmekte güçlük çekmişti. Çünkü kayıt dışı nedeniyle kimlik bildirimi yapılmamıştı. Yine geçen yıl yaşanan bir olayda, iki kişi, Beşiktaş’taki bir rezidanstan günlük daire kiralamış ve uyuşturucu kullanmış, şahıslardan biri hayatını kaybetmişti. Bir diğer olayda ise bir genç kızın Esenyurt’ta günlük kiralanan bir evde uyuşturucu partisinde can verdiği anlaşılmıştı. 

Double Tree by Hilton Van Açıldı

Hilton Worldwide’ın sektöre öncülük eden 13 markasından biri olan DoubleTree by Hilton, yeni oteli Double Tree by Hilton Van’ın açılışını duyurdu


TURİZMİN SESİ
Double Tree by Hilton Van, küresel olarak en hızlı büyüyen üst sınıf full servis markası olan Double Tree by Hilton’un, halihazırda hizmet veren dokuz otelinin ardından Türkiye portföyündeki onuncu oteli oldu. Geçtiğimiz Cumartesi günü, Sağlık Bakanlığı’nın düzenlediği bir etkinlik için Double Tree by Hilton Van’ı ziyaret eden Başbakan Ahmet Davutoğlu otelde gerçekleştirilen ön açılış etkinliğini de ziyaret etti. “Türkiye bizim için önemli ve büyüyen bir pazar. Bu nedenle Double Tree by Hilton Van ile birlikte ülkedeki 10. otelimizi açmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz,” diyen Double Tree by Hilton Kıdemli Başkan Yardımcısı Dianna Vaughan, sözlerine şöyle devam etti: “Misafirlerimizi evlerinde hissettirmek ve onlara unutulmaz bir konaklama yaşatmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz.


Bu güzel otele hizmet odaklı kültürü getirmek ve iş, eğlence ya da her iki vesileyle Van’ı ziyaret eden misafirlere unutulmaz bir deneyim yaşatmak için sabırsızlanıyoruz.” Nemrut Gölü ve Muradiye Şelalesi’nin bulunduğu bölgede yer alan otel, aynı zamanda şehir merkezine yakınlığı ile de misafirlerine bölgenin tüm önemli noktalarına hızlı ulaşım imkanı sunuyor. Modern ve rahat çizgilerle tasarlanan 13 süit dahil, otelin 94 odasının çoğu büyüleyici Van Gölü manzarasına sahip. Double Tree by Hilton Van, dinlenmek ve gençleşmek isteyenler için geleneksel Türk hamamı, yüzme havuzu ve fitness merkezi de bulunduruyor. Otel, bünyesindeki Esperanza Restoran da dahil olmak üzere, altı restoran ve lounge’da tüm gün yemek imkanı sunuyor. Rahatlamak ve etkileyici manzara eşliğinde sosyalleşmek isteyenler için ise Bar De Cielo’da birbirinden lezzetli atıştırmalıklar ve alkollü/alkolsüz kokteyller bulunuyor.


 1,000 konuğa kadar ağırlama imkanı bulunan 7 esnek toplantı odası ile hizmet verecek olan Double Tree by Hilton Van, aynı zamanda misafirlerine 713 metre kare büyüklüğünde kolonsuz bir balo salonu sunuyor. Alan ayrıca, büyük bir fuaye alanı ve akşam yemeği öncesi resepsiyonları için kullanılmak üzere ikiye bölünerek iki ayrı konferans salonu şeklinde de değerlendirilebiliyor. DoubleTree by Hilton Van’a, İpek Yolu Caddesi, Van, Türkiye 06830 adresinden veya +90 432 227 02 27 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz. Rezervasyonlarınız için tıklayınız.

Siber Güvenlikte Doğru Bilinen 6 Yanlış Anlayış

Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Bilgi Güvenliği Uzmanı Adem Şimşek, “Siber Güvenlikte Doğru Bilinen 6 Yanlış Anlayış” konusuna ilişkin şunları açıkladı.Günümüzde şirketlerin/kurumların teknolojik altyapılarını güçlendirme çalışmaları, takdire şayan biçimde hızla ilerliyor. Öne çıkarılan hizmet ve ürünlerin son kullanıcıya kesintisiz biçimde verilerek, internet tabanlı sisteme geçiş istenebilmektedir. Buna bağlı olarak sunulan hizmetlere ait kurum içi süreçlerin, teknolojik altyapısını iyileştirme gibi birçok konu başlığı, üst yönetimleri inovasyona zorlamış durumdadır. Bir taraftan üründe ve hizmette öne çıkan taraflarla farklılaşmak, diğer tarafta bunu destekleyici teknolojik değişimlere yön vermek, hakikaten başarının anahtarı konumunda gözüküyor. 
Teknolojinin kullanılması bu kadar önemli bir durum iken, siber güvenlik konusu kimi zaman yöneticilerin gözünden kaçabiliyor. Dahası, bunu önemsediği düşünenlerin bile düştüğü en büyük hataları şöyle bir gözden geçirmekte fayda var. İşte siber güvenlikte doğru bilinen 6 yanlış anlayış: 


1. Tamamıyla IT ile ilgili: Yaşanabilecek bir veri sızıntısında, ilk tepki verecek personel, elbette IT çalışanlarıdır. Ancak, böylesi bir olay İnsan Kaynakları merkezli de olabilir. İşe alım sürecinde yeterli seviyede aday sorgulaması yapılmaması, doğrulama kanallarının aktif kullanılmaması, böylesi olayların yaşanmasının önünü açabilir. Bu sebeple, siber güvenlikte tüm yükün IT üzerine bırakılması yerine, tüm bölümlerin ortak sorumluluk alabileceği mekanizmalar oluşturulmalıdır.

2. Üst Yönetim “beyaz”: Siber güvenlikle ilgili gerekli teknik altyapı iyileştirmelerinin devam ettiği, çalışanlara bilgi güvenliği eğitimlerinin verildiği bir ortamda, yönetim seviyesindeki kişilerin, bir havaalanında kendisine ait laptop veya akıllı cihazı unuttuğunu varsayın. Şifre seviyesi düşük ve belki de hiç olmayan bu cihazlara, yetkisiz erişimin oluşturduğu risk hesap edilebilir. Bu durumda unutulmamalıdır ki, risk her kaynaktan -yöneticiler de dahil olmak üzere gelebilir, herkesin bilgi güvenliği farkındalık seviyesinin mümkün olduğunca yukarıda tutulması bir hedef olmalıdır.

3. Yatırım artışı gerekir: Siber güvenlik alanında yaşanan olaylarla beraber, kapınızı daha fazla firmanın çalacağı ve ürün satmak isteyebileceğini düşünebilirsiniz. Aslında bu tam olarak böyle değildir. Bir IT altyapısını temel seviyede güvenli kılacak şekilde tasarım yapılmadığı durumlarda, bu açığı kapatma adına yapılan yatırımlar göze çok gelebilir. Açık kaynaklı dünyayı size sevdirebilirse, aslında uzun vadede yatırımlarınızı düşürebilecek hamleleri de görme şansınız oluşabilir.

4. Güvenlik eşittir para: Siber güvenliği bir para tuzağı sektörü olarak görebilirsiniz. Kötü ile bize korkutup iyiyi pazarlamaya çalışıyorlar, teorisini seslendirebilirsiniz. Ancak, bu teori ile vaktinizi harcarken, size ait çok önemli tasarımların, ar-ge süreçlerinin veya ürün/hizmetlere ait verilerin elinizden sızdırıldığını yaşarsanız, bu teorinin şimdilik bir kazanç sağlamadığını düşüneceksinizdir. Vakit varken, temel seviyede güvenlik sisteminin kurumunuzda entegre edilmesini sağlayarak, daha büyük maddi kayıpların önüne geçebilirsiniz.

5. Doküman eşittir güvenlik: Bilgi güvenliği ile ilgili politika ve prosedürler oluşturmuş, bunu sistematik bir şekilde takip ettiğinizi düşünebilirsiniz. Ama önemli olanın, bu dokümanlarda yer alan kuralların, çalışanlarca yerine getirilmesi ve bu dokümanlara adapte olmasıdır. Şifre güvenliği vb diğer prosedürleri belirlemiş olabilirsiniz, ancak bu kuralların gerekliliklerini yerine getirme anlamında yeteri kadar efor sarf ettiğinizden emin olmanız gerekir.

6. Güvenlik bir defalık projedir: Tüm yöneticilerin de bulunduğu bir ortamda yeni bir projeye start verildiği bir güvenlik projesinde, akılda cevap bekleyen soru “bu proje ne zaman bitecektir” dir. Her personelin kendi işi ve sorumlulukları düşünülürse, çalışanlara bu projeyi uzun soluklu devam ettirmek zor gelebilir. Ama bu projenin, bitmeyen bir süreç olduğu gerçeğini hatırlatmak gerekir. Bu durumda yapılması gereken, işe girişte görev tanımı yapıldığı esnada, her pozisyondaki sorumlulukların arasına bilgi güvenliği sorumluluklarının da eklenmesidir.