30 Kasım 2021 Salı

Mövenpick İstanbul Bosphorus Hizmete Açıldı

TURİZMİN SESİ


Fransa’nın uluslararası otel zinciri Accor çatısı altında yer alan lüks otel markası Mövenpick, Balmumcu’daki yepyeni oteli ile misafirlerinin hizmetine açıldı. İstanbul’un muhteşem dokusundan ilham alınarak özenle dizayn edilmiş 221 adet premium segment odası ve 36 adet suit odası, İtalyan, Fransız ve Türk mutfağının en iddialı lezzetlerini sunan 3 adet imza restoranı, iş dünyasına kusursuz hizmet vermeyi vadeden toplantı salonları, kapsamlı etkinlikler için dizayn edilmiş 250 misafir kapasiteli balo salonu ve oldukça enerjik bir atmosfere sahip fitness/spa merkeziyle öne çıkan Mövenpick Bosphorus, misafirlerine şehrin kalbinde lüks ve konforlu bir konaklama deneyimi sunuyor. 

Lüksü En İyi Şekilde Yansıtan Odalar ve Modern Bir Yaşam Alanı 

Mövenpick Bosphorus’un şehrin hareketli yanını boğazın muhteşem manzarasıyla birleştiren odalarının tasarımında, lüks ve konfor tanımı modern bir anlatımla birleşiyor.  30 ile 163 m² arasında değişen genişlikte, 11 farklı kategorideki oda ve suitleri ile misafirlerini ağırlayacak olan Mövenpick Bosphorus, hiçbir detayın es geçilmediği deluxe odalarının yanı sıra, boğaz manzaralı odaları, 1+1 geniş aile suitleri ve yine Boğaz’a nazır Panoramic Bosphorus Suit ile İstanbul’un keyfini çıkarmak isteyen misafirleri için her zevke ve gereksinime uygun seçenekler sunuyor.

Mövenpick Bosphorus’un kral dairesi kategorisinde yer alan 163 m² genişliğindeki Royal Bosphorus ve 143 m² büyüklüğündeki Presidential Suit’i ise ihtişamın ve lüksün tanımı niteliğinde bir dizayna sahip.  Doğal ahşaptan üretilmiş paneller, modern esintiler taşıyan duvar kağıtları, şıklık ve rahatlığın ön planda tutulduğu oturma grupları ve mermerin yarattığı çabasız zarafetle Mövenpick Bosphorus, İstanbul’un birbirinden farklı pek çok parçasını ince düşünülmüş bir dizayn ve sıcak bir atmosfer ile bir araya getiriyor. 

Hayran Bırakan Bir Dizayn 

Detaylarda yer yer mavinin kullanıldığı, İstanbul Boğazı’ndan ilham alınarak tasarlanan Mövenpick Bosphorus, büyülü şehrin en göze çarpan detaylarının modernize edilmiş hali olarak kusursuz bir şekilde karşımıza çıkıyor. Doğal malzemelerin ağırlıkta olduğu tasarımıyla sıcak bir ambiyansa ev sahipliği yapan Mövenpick Bosphorus, özel tasarım cam avizeleri ve her adımda dikkat çekecek aksesuar seçimleriyle İstanbul’un ihtişamlı yüzüne atıfta bulunuyor.  

İstanbul’un En İyi İtalyan’ı Olmaya Aday; Da Vittorio Ristorante 

Yurt dışı ve Türkiye’de yemek ve İtalyan mutfağı konusunda sayısız başarıya imza atan Şef Vittorio Sindoni, Da Vittorio Ristorante’nin ikinci şubesiyle Bursa’dan sonra şimdi de İstanbullu lezzet aşıklarıyla buluşuyor. 
Mövenpick Bosphorus’un 21. katındaki roof’ da yer alan ve italyan mutfağının şahane lezzetleriyle anılacak olan Da Vittorio Ristorante’de misafirler başarılı şefin hazırladığı leziz yemekleri tadarken, zarif bir dekorasyon eşliğinde muhteşem boğaz manzarası ile karşı karşıya kalacaklar. 

Doğal sızma zeytinyağı, domates, parmigiano ve fesleğen gibi Akdeniz mutfağının temeli olan malzemelerle harikalar yaratan Da Vittorio,  taze ürünler ve kaliteli malzemelerin lezzetli İtalyan yemeklerinde ki etkisini gözler önüne seriyor. Öğlen itibariyle başlayıp gecenin ilerleyen saatlerine kadar çeşitli müzik ve performanslar eşliğinde hizmet veren lüks restoran, İtalyan lezzetini ve kültürünü üst düzey bir hizmet anlayışıyla birleştirirken, mükemmel şarap kombinasyonları ve tatlılarıyla da İstanbul’un en iyi İtalyan’ı olmaya aday.  

Günün Her Saati Yaşayan Dinamik Bir Mekan; L’avenue Plaza Cafe 

L’avenue Plaza Café, Mövenpick Bosphorus’un lobi katında yer alan restoranı olarak karşımıza çıkıyor. Restoran, günün her saatinde hissedilen enerjik havası ve Fransız Mutfağı’ndan özel lezzetleri ile öne çıkıyor. Hareket ve dinamizmin ön planda olduğu bir uğrak noktası olarak tasarlanan L’avenue Plaza Café, lüks dizaynı, özel lezzetlerle bezeli menüsü ve imza kokteylleri ile adeta şehir içinde bir kaçış noktası. Soğan çorbası ve Zürih usulü dana eti, L’avenue Plaza’nın mutlaka denenmesi gereken lezzetleri arasına şimdiden girerken, usta şeflerinin elinden çıkan enfes tatlılar ise yemek sonrası kendini şımartmak isteyenler için ideal bir seçenek. 

Türk Mutfağının Yarım Asırlık Efsanesi; Hünkar 

Mövenpick Bosphorus’un öne çıkan değerlerinden bir diğeri ise, Türk/Osmanlı Mutfağını 1950 yılından beri müşterilerine en leziz şekilde sunan efsanevi “Hünkar Lokantası.” İstanbul’da ki bir diğer şubesini Mövenpick Bosphorus bünyesinde hizmete açan restoran, Türk ve yabancı olmak üzere oldukça geniş bir hedef kitleyi ağırlamak ve bir lezzet şöleni yaratmak için hazırlanıyor.  2007’de, bir ilke imza atarak “Restaurant Magazine” tarafından belirlenen ve alanındaki tek geçerli liste olarak kabul edilen “The World’s Best Restaurants” listesinde dünyanın en iyi 100 restoranından biri seçilen Hünkar, tüm lezzet severlerin buluşma noktası olmaya aday. 

Eşsiz Bir Tazelenme ve Zindelik Deneyimi; Mövenpick Bosphorus Fitness &  Spa 

Mövenpick Bosphorus’un 570 m² ‘lik geniş bir alana kurulu sağlık ve spor merkezi Mövenpick Bosphorus Fitness & Spa, iş yada turistik amaçlı seyahatlerinde spordan vazgeçmek istemeyen misafirleri için oldukça kapsamlı bir hizmet sunuyor. Gelişmiş teknolojiye sahip fitness/kondisyon ekipmanları, kişiye özel antrenman programı, terapatik uygulamalar, stretching ve yüzme havuzu gibi sayısız seçeneği bulunan Mövenpick Bosphorus Fitness Center, misafirlerini her gün 07:00 – 22:00 arasında ağırlıyor. Aynı alan içerisinde spa hizmetiyle de adından oldukça söz ettirecek olan Mövenpick Bosphorus Spa’da, sauna, buhar odası ve Türk hamamı gibi hizmetlerle kişiye özel ve kusursuz bir tazelenme deneyimi yaşayabilirsiniz.

29 Kasım 2021 Pazartesi

Sektörün Sevilen İsmi Mustafa Kılıç KARTACA TURİZM’de

TURİZMİN SESİ


Turizmci Mustafa Kılıç, Türk turizmine 17 yıldır başarıyla hizmet eden Bodrum merkezli Kartaca Turizmin İstanbul bölge müdürlüğüne getirildi. 

İstanbul Osmanbey’de işletmesini üstlendiği ve yapımı devam eden 50 odalı oteli açmaya hazırlanan Mustafa Kılıç acenteci ve otelci kimliği ile  yola devam edecek. Kartaca Turizm yönetim kurulu başkanı Fatih Günay, İzlanda, Almanya, Polonya, Romanya, İsviçre, İngiltere, Sırbistan Kosova Makedonya Bulgaristan Azerbaycan, Moldova, Gürcistan, İran, Ürdün, Bahreyn, Lübnan, Suudi Arabistan ve Romanya gibi pazarlarda başarıdan başarıya koşuyor. Tur operatörü aynı zamanda sağlık turizmi yapmaktadır.Bodrum merkezde olmak üzere Marmaris Kuşadası Antalya ofisleri ve Trabzon Kapadokya Bakü Gürcistan Batum Tiflis Kutaisi temsilcileri bulunan Kartaca Turizm yakın zamanda İstanbul’a ofisini açarak Mustafa Kılıç ile yola devam edecek.


27 Kasım 2021 Cumartesi

24. Komili Zeytin Hasadı Kültür Rotasının İzinde Gerçekleştirildi

TURİZMİN SESİ


1878 yılından beri süre gelen uzmanlığıyla zeytinyağını eşsiz tadı, kokusu ve kalitesiyle tüketici ile buluşturan Komili’nin bu yıl 24. kez düzenlediği zeytin hasadı, 20-21 Kasım tarihlerinde Ayvalık’ta gerçekleştirildi. Komili Zeytin Hasadı bu yıl diğer senelerden farklı olarak doğanın insanlığa sunmuş olduğu mucize değerdeki zeytinyağının Anadolu’ya olan aidiyetinden ve yarattığı kültürden hareketle kültür rotası konseptiyle düzenlendi. 24. Komili Zeytin Hasadı’nda; Şair, Yazar ve Araştırmacı Sunay Akın birbirinden anlamlı öykülerle Komili Kültür Rotası noktalarına özel anlatımlar gerçekleştirdi. Beslenme & Diyet Uzmanı, Sürdürülebilir Yaşam Aktivisti Dilara Koçak anıt zeytin ağaçlarının yarattığı değer ve insanlık için önemi ile iyi zeytinyağının beslenmedeki kıymetine değinirken, Yazar & Şef Ömür Akkor muhteşem yemeklerin hikayeleri eşliğinde zeytinyağının Anadolu’daki rotasının izini sürdü ve eşsiz bir deneyim sundu.


Zeytinler dalından toplanırken kurulan hasat sofrasına Ömür Akkor tarafından odun ateşinde dövülen Balıkesir mutfak kültürünün vazgeçilmezi keşkek damgasını vurdu. Ege’nin yöresel dansları eşliğinde hasat alanını şenlendiren folklor gösterisinin ardından toplanan zeytinler sıkım tesisine götürülüp zeytinyağına dönüştükten sonra şişelendi. Ömür Akkor’un tasarladığı hasat akşam yemeği menüsü ise zeytinyağının Anadolu’daki rotasının izinde hazırlanırken, akşam yemeği alanının girişine kurulan Anadolu Zeytinyağı Atlası’nda ise her bölgenin kendi zeytinyağlı yemekleri harita üzerinde bir görsel şölen olarak yerini aldı.

Hasat programının ikinci gününde Komili Anıt Ağaç projesi kapsamında 1100 yaşındaki anıt ağaç ziyareti gerçekleştirilirken 24. Komili Zeytin Hasadı anısına 1100 yaşın üzerindeki anıt ağacın zeytinlerinin hasadından elde edilmiş zeytinyağı katılımcılara hediye edildi.

Bunge Gıda Türkiye Ülke Lideri Turgut Yeğenağa 24. Komili Zeytin Hasadı için hasat alanında yaptığı konuşmasında “Geçtiğimiz sene 200 bin tonun altında olan zeytinyağı rekoltesi bu sene Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) tarafından 240 bin ton olarak açıklandı. Verimli bir yıl geçirdiğimiz için bizler de Komili Ailesi olarak çok mutluyuz. Bu veriler iklim şartları ve bakım çalışmalarıyla yükseliyor. Biz de Komili olarak yoğun bir şekilde çalışmalara devam ediyoruz. Önümüzdeki sene de rekoltenin artması için daha çok çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.

Sürdürülebilirlik ve zeytinyağı kültürünün gelişmesi için yürüttükleri Anıt Ağaç projesini de anlatan ve bugüne kadar yaklaşık 20 milyon zeytin ağacını taradıklarını açıklayan Yeğenağa; “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile gerçekleştirdiğimiz Anıt Ağaç projemiz kapsamında yaşlı ağaçları kayıt altına alıyoruz. 2018 yılında başlayan projemiz kapsamında şu an tescilli 81 ağacımız bulunuyor. Buna ilave” olarak 227 zeytin ağacının da tescili yakında geliyor. Kanunen zeytin ağaçları kesilemiyor fakat maalesef sökülerek yerleri değiştirilebiliyor. Projemiz kapsamında anıt ağaçlar tescillendikten sonra yerleri değiştirilemiyor böylece koruma altına da alınmış oluyorlar. Bu sebeple de kültürün devamlılığı ve gelecek nesillere aktarımı açısından da projenin bizim için önemi çok çok büyük. 

Zeytinyağı bu topraklar için bizim toplumumuzla da bağdaşan çok önemli bir kültürel değeri ifade ediyor. Buradan hareketle bu yılın konseptini zeytinyağı kültürüne dikkat çekmek adına Komili Kültür Rotası olarak belirledik. Bu yıl hasatta kültür rotamızın izinde lezzet ve sürdürülebilirlik kısmını Dilara Koçak ve Ömür Akkor anlatırken, bölgenin tarihiyle beraber kültürüne dokunan hikayeleri ile Sunay Akın yanımızdaydı. Şeflerimiz Elif Edes Tapan ve Türev Uludağ da bize ve projemize verdikleri destekle bizimleydi. Ayrıca bu yıl hasatta Anıt Ağaç projemizden hocalarımız ve tabii zeytinyağı kültünün bu topraklardaki geçmişini ararken yanımızda olan arkeoloji biliminin önde gelen isimleri de bizi yalnız bırakmadı. Katılan tüm dostlara, zeytinyağı gönüllülerine hasada katıldıkları bize ve projemize verdikleri tüm destekler için teşekkür ediyorum” dedi.

Hasat sofrasını Ayvalık yöresel mutfağının önemli isimleri ile hazırlayan Yazar & Şef Ömür Akkor hasat alanında keşkek, pilav ve nohut ile yörenin ünlü patlıcanlı böreği ve zeytinyağlı kalburabastı ikramından sonra yaptığı konuşmasında zeytinyağının bir Anadolu ürünü olduğunu vurguladı. Zeytinyağının sağlıklı oluşuna da dikkat çeken Akkor; “Zeytinyağının Anadolu menşeili olduğunu söylüyoruz. Zeytinyağının Adıyaman’dan Gaziantep, Kilis, Akdeniz faunası ve Tarsus’a oradan iç taraflara, 2000 - 2500 yıl önce Burdur Sagalassos’tan Ege kıyılarına yaptığı yolculuğu ve yarattığı kültürü, arkeoloji biliminin bize aktardıkları ile biliyoruz. Kısacası zeytinyağı için çok çok eski bir Anadolu gıdası diyebiliriz. Sadece sağlık bakımından değil, bizim kendi ulusal kimliğimiz açısından da zeytinyağı Anadolu'nundur. Anadolu'dan dünyaya yayılmıştır ve Anadolu kimliğini taşır. O yüzden bizim için bu hasat çok önemli. Zeytinyağı sağlıklıdır ve ömrü uzatır gibi artık çok iyi bildiklerimizin yanı sıra artık kültürümüz için çok daha önemli bir gerçeği biliyoruz ki zeytinyağının menşei Anadolu’dur” dedi.

24. Komili Zeytin Hasadının ikinci gününde Komili Anıt Ağaç projesi kapsamında 1100 yaşındaki anıt ağaç ziyareti gerçekleştirilirken projeyi ekibi ile sürdüren Balıkesir Üniversitesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Abdullah Soykan Anıt Ağaç projesini konuklara anlattı. İnsanoğluna karşı verdiği zaferi kazanmış tüm kahraman anıt ağaçlara alkış isteyerek başladığı konuşmasında Beslenme & Diyet Uzmanı ve Sürdürülebilir Yaşam Aktivisti Dilara Koçak; “Dünya nüfusu arttıkça insanlık azalıyor. Bir beslenme uzmanı ve aynı zamanda bir sürdürülebilir yaşam aktivisti olarak son yıllarda aklımı insanı beslemeye değil gezegeni beslemeye yoruyorum. Çünkü günümüzde insanların ve tüm geleceğimizin iyi ve sağlıklı olması için öncelikle dünyamızı iyi beslememiz ve ona iyi bakmamız gerekiyor. Bugün artık iklim krizi sebebiyle toprak, hava ve su hasta bunu biliyoruz ve buna göre davranmak, insanoğlu olarak kendimize çekidüzen vermek zorundayız. Binlerce yıldır bize bakan bu topraklarda 81 tescil edilmiş ağacın yanı sıra tespit edilmiş 227 ağacın olması çok üzücü daha çok olması gerekirken bu sayının bu kadar olmasından sorumluyuz. Eğer biz ağaçlarımıza, doğaya, suya, toprağa iyi bakmazsak onların da bize iyi bakması mümkün değil. Zeytinyağının kalp hastalıklarından kansere, cilt hastalıklarından beyin sağlığına olan faydalarını biliyoruz. Bunu artık bütün dünya bilim otoriteleri kabul ediyor. Biliyoruz zeytinyağı beslenmede baş tacı dolayısıyla geleceğe ait gıdalara baktığımızda geleceğimiz geleneksel gıdalarımızda, başka çıkar yolumuz bulunmuyor. Ben geleceğimizin gelenekte olduğuna inanıyorum. Geleneksel pişirme yöntemlerimize ve gıdalarımıza dönersek toprağı iyileştirmek adına havayı, suyu iyileştirmek adına bir şeyler yapıyor olacağız. Kısacası Anıt Ağaç gibi projelerimiz olduğu müddetçe geleceğimize sahip çıkabiliriz. Bu vesileyle tüm yaptıkları için Komili’ye ve projede yer alan akademisyen ekibe de teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız” dedi.

Kemer’e olan turistik ilgi arttı

TURİZMİN SESİ


Türkiye'nin ilk Blogger Festivali olma özelliği taşıyan Blogger Festivali sonucunda Kemer’e olan turistik ilgi büyük ölçüde arttı.Türkiye’nin en önemli turizm destinasyonlarından olan Kemer’in ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtılması amacıyla 1 ay önce düzenlenen festivalin sonuçları belli oldu. Kemer Belediyesi, Kemer Yöresi Tanıtım Vakfı (KETAV), Kemer Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (KETOB) ve sivil toplum kuruluşları iş birliğince düzenlenen festivale, Türkiye'nin yanı sıra Rusya, Ukrayna, Belarus ve Kazakistan'dan ünlü bloggerlar katıldı. 


Bloggerlar, Ay Işığı Koyu, Phaselis Antik Kenti, Çıralı Yanartaş, Ulupınar, Yörük Parkı ve yürüyüş yollarında gezerek, mavi tura katıldı. Kemer'in en güzel koylarını da görüntüleyen bloggerlar, dalış yaparak Kemer'in su altı zenginliğine tanıklık etti. Kemer’in gezilebilecek her yerini karış karış dolaşan blogger, çektikleri fotoğraf ve videoları sosyal medya hesaplarında Kemer etiketiyle paylaştı.  

90 milyon kişiye ulaşıldı

Paylaşılan fotoğraf ve videolar dünyada bir çok kişiye ulaştı. Bloggerların 4 gün boyunca Kemer’de yaptığı çekimler 90 milyon kişiye ulaştı. Toplam 24 milyon kişiye ulaşan 80 bin gönderi, 90 milyon kişiye ulaşan 300’den fazla hikaye servis edildi. YouTube ve TikTok üzerinden 10, Yandex Zen üzerinden de 7 makale ve uluslararası bir dergide 3 makale yayınlandı. 

Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, yaptığı açıklamada, Kemer’in Türkiye’nin en önemli turizm destinasyonları arasında olduğunu söyledi. Türkiye’de ilk defa Blogger Festivali düzenlendiğini ifade eden Topaloğlu, Kemer’e gelen bloggerların yaklaşık 60 milyon takipçisi olduğunu kaydetti. Topaloğlu, bloggerların 4 gün boyunca Kemer’in her yerini gezdiğini anlatarak, “Çektikleri fotoğraf ve videoları sosyal medya hesaplarında paylaştılar. Şu anda 90 milyon kişiye ulaşıldı. 90 milyon kişi Beldibi Mahallesinden Çıralı bölgesine kadar Kemer’in tüm güzelliklerini ve tarihi yerlerini görmüş oldu. Bu tanıtım anlamında hiç para harcamadığımız bir çalışmaydı. Bu konuda turizm acentelerine ve otelcilere teşekkür ediyorum. Kemer için güzel bir tanıtım oldu. Bunun bir de ilkbahar ayağını yapacağız. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.” diye konuştu. 

Çin ile Türkiye arasında turizm destinasyonları gelişiyor

TURİZMİN SESİ


Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei: Tarihten Ders Alarak Bugünkü Çin’e Ulaştık .Türkiye ve Çin arasındaki diplomatik ilişkilerin başlangıcının 50. Yılı konulu panel ve fotoğraf sergisi düzenlendi. Doğuş Üniversitesi’nde düzenlenen programa Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, Rektör Prof. Dr. Turgut Özkan, Türk Çin Kültür Derneği Başkanı İrfan Karslı ve Öğretim üyesi Doç. Dr. A. Murat Köseoğlu katıldı.


Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, Türkçe olarak yaptığı konuşmasında, Türk Çin Kültür Derneği ve Doğuş Üniversitesi tarafından düzenlenen programa ve fotoğraf sergisine davet edilmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Sergideki fotoğrafların 50 Yıllık Türkiye Cumhuriyeti ve Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki diplomatik ilişkilerin tarihinin önemli anlarını yansıttığını ifade etti. Tarihin Çin felsefesinde çok önemli olduğunu belirten Başkonsolos, tarihten aldığımız eğitimle bu günümüzü ve yarınımızı şekillendirdiğimizi dile getirdi.

 Tarih sayesinde diplomatik ilişkilerimizde önceki 50 yıla kıyasla daha çabuk ve pürüzsüz bir ilişki geliştirebileceğimizi ,söyledi. Bu yıl Çin Komünist Partisinin de kuruluşunun 100. Yılı olduğunu ifade eden Başkonsolos, geçmiş 100 yılı daha iyi öğrenmek yolumuzda ilerleyişimize daha yararlı olacaktır ifadelerini kullandı.  100 yıl içinde Çin, yabancı devletler tarafından işgal edilen ve zayıflatılan bir ülkeden bu günkü dünyanın ikinci ekonomisi, birinci sanayi ülkesi, birinci ticaret ülkesi ve birinci döviz rezervi ülkesi oldu, dedi. Tarihten dersler alarak daha önemli başarılar elde edeceğimize inanıyoruz, tarihin gücü buradadır, ifadelerini kullandı. Başkonsolos, mesleğimiz ne olursa olsun tarihe önem vererek daha kaliteli bir eğitim alınacağına inandığını belirtti.    

İki Ülke Arasındaki İlişkileri Bozmak İsteyenlere Fırsat Vermemeliyiz

Türk Çin Kültür Derneği Başkanı İrfan Karslı, Çin ile Türkiye ilişkilerinin yüksek bir ivme ile arttığını ifade etti. Karslı, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesindeki önemli kilometre taşlarından birinin 2001 yılında Çin’in Türkiye’yi turizm destinasyonlardan biri olarak kabul etmesi olduğunu ifade etti. Karslı, turizm faaliyetlerinin artmasının iki ülke arasındaki ticareti de geliştirdiğini belirtti. Türkiye’de kurulmuş olan Konfüçyüs Enstitüleri ve Pekin’de kurulan Yunus Emre Enstitüsü’nün kültürel ilişkileri artırdığını belirten Karslı, bu gelişmelerin toplumları birbirine yaklaştıran çok önemli çalışmalardır, dedi. Türk Çin Kültür Derneği olarak da Türkiye’nin dört bir yanında eğitim ve kültür faaliyetleri düzenlemekteyiz diyen Karslı, derneğin köklü Çin kültürünü her kesimden Türk halkına tanıtmakta olduğunu dile getirdi. Karslı ayrıca, derneğe bağlı Çince Kulübü ile de lise ve üniversitelerde Çince’nin düşünüldüğü gibi zor bir dil olmadığı bilincine ulaşıldığını aktardı.

Ekonomik olarak çok ciddi gelişmelerin olduğunu belirten Karslı, Çinli firmaların Türkiye’de fabrikalar açarak iki ülke arasındaki ticaretin gelişmesini sağladığını sözlerine ekledi. Karslı, 2013 yılında Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin kapsamdaki bütün ülkelerin ekonomik, sosyal ve güvenlik açılarından gelişmesine büyük katkı sağlayacağının altını çizdi. Tarihi İpek Yolu’nun sadece ticari değil, kültürel, bilimsel, sanatsal alanlarda da büyük katkılar sağladığını ifade eden Karslı, aynı şekilde Kuşak ve Yol İnisiyatifinin de güzergah üzerindeki ülkelerin birbirine daha yakınlaşmasına katkı sağlamaktadır, ifadelerini dile getirdi. Her dönemde olduğu gibi bu projeye karşı da reaksiyon gösteren kesimler bulunduğunu belirten Karslı, biz bu kesimleri dikkate almadan doğru bildiğimiz yolda devam etmeliyiz, dedi. Özellikle Türkiye ve Çin arasındaki ilişkilerin artmasıyla bu ilişkileri bozmak ve baltalamak isteyen taraflara ve gruplara da hiçbir şekilde fırsat vermeden iki ülkenin işbirliğini artırmalıyız, ifadelerini kullandı.

Ayrıca, Çince bilen personel ihtiyacının çok büyük olduğunu ifade eden Karslı, öğrencilerin Çince öğrenerek kendilerine en büyük yatırımı yapmalarını tavsiye etti.

Çin, ABD'nin Ticaret Yolu Hakimiyetini Ortadan Kaldıracak

Programda konuşan Rektör Prof. Dr. Turgut Özkan, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Türkiye’de yaptığı yatırımlara dikkat çekti. Özkan ayrıca Kuşak ve Yol Projesinin Amerika’nın ticaret yolları üzerindeki hakimiyetini büyük ölçüde ortadan kaldıracağını belirtti. Türkiye’nin bu projenin önemli bir kısmını oluşturduğunu dikkat çeken Özkan bu projeye çok büyük önem verdiğini bu konuda altyapı çalışmalarının da yapıldığını belirtti.  Bu projeyi de kapsayan bir serginin üniversitede gerçekleşmesinden de mutluluk duyduğunu dile getirdi. Doğuş üniversitesindeki bir çok birimin de Kuşak ve Yol projesine gereken tüm desteği verdiğini ifade etti. Özkan ayrıca, Çince eğitimlerinin Doğuş Üniversitesi’nde yaygınlaştırıldığının da altınız çizdi.

Çin Dünyanın Fabrikasıdır

Doç. Dr. Murat Köseoğlu, küresel ekonomide Çin ve Türkiye konulu konuşmasında, geçmişte kapalı ekonomisi ile tarımsal bir ekonomiye sahip olan Çin günümüzde uluslararası fiyat farklılıkları dikkate alındığında dünyanın en büyük ekonomisidir, dedi. 1980’lerin başında daha çok tarım ürünleri ihraç edip teknolojik ürünler ithal eden Çin, günümüzde dünyanın en büyük imalatçısı bir anlamda fabrikasıdır, dedi.

Çin Cumhurbaşkanının Kitabı Öğrencilere Hediye Edildi

Programda Türk Çin Kültür Derneği, davetlilere Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in “The Governance Of China” isimli 3 kitaplık setini hediye etti. Ayrıca Çin Genç Girişimciler Derneği'nin desteği ile düzenlenen fotoğraf sergisi gezildi.

21 Kasım 2021 Pazar

Türkiye’ye En Çok Turist Yollayan Avrupalı Seyahat Acentaları Buluştu

Antalya’da Düzenlenen TÜRSAB Turizm Kongresi’nde,Türkiye’ye En Çok Turist Yollayan Avrupalı Seyahat Acentaları Birlik Yöneticileri Bir Araya Geldi. Moderatörlüğünü Müfit Tarhan’ın yaptığı, ‘2022 Yılı Dünya ve Türkiye Turizmi: Rekabetin Yeni Kuralları’ isimli panelde pandemi sonrası turizmde rekabetin yeni koşulları konuşuldu.


Panele, Avrupa Seyahat Acentaları ve Tur Operatörleri Birliği (ECTAA) Yönetim Kurulu Başkanı Pawel NIEWIADOMSKI, Hollanda Seyahat Acentaları Birliği (ANVR) Yönetim Kurulu Başkanı Frank OOSTDAM, Almanya Seyahat Acentaları Birliği (DRV) Dış İlişkiler Başkanı Volker ADAMS ve Ukrayna Devlet Turizm Geliştirme Ajansı (DART) Başkan Yardımcısı Daria VOLOSHCHUK katıldı.

Panele ayrıca, İngiltere Seyahat Acenteleri Birliği (ABTA) CEO'su Mark Tanzer ile Rus Tur Operatörleri Birliği (ATOR) Başkanı Maya Lomidze de video mesaj ile katılım sağladı.

‘Bildiğimiz her şey silindi; yeni bir dünyaya giriyoruz.’

Nazar Holiday CEO’su ve Moderatör Müfit Tarhan, değişen dünya ile ilgili düşüncelerini şu cümlelerle özetledi: ‘‘Son kırk yılda çok şey değişti. Tüketici ile üretici arasındaki yolun kısaldığı bir dönemdeyiz. Körfez savaşı sonrası pasta ufalmıştı ama pastadan aldığımız birim gelişti. Almanya’da İspanya’yı satan İspanyol tur operatörü, Yunanistan’ı satan Yunan tur operatörü, İtalya’yı satan İtalyan tur operatörü bulamazdınız. Ama Türkiye’yi satan Türk tur operatörü vardı. Bizim en büyük gücümüz; şirketimizde 150 kişi çalışıyordu, haftada 14 havaalanından 140 uçak Türkiye’ye kalkıyordu. Büyük tur operatörlerinin karşısında gerilla savaşı verir gibi çalışıyorduk. Bir bomba patlıyordu, anında planlamaları yeniden yapıyorduk. Cesaret ve doğru zamanda doğru dinamik çok önemli. Herkesin ürktüğü dönemde biz cesaretle hareket ettik. Kıssadan hisse, krizi fırsata çevirdik.’’

‘Sağlık protokollerini ilk açıklayan ülke Türkiye oldu, tur operatörleri de bu süreçte çok önemli bir görünürlük yakaladı.’

Avrupa Seyahat Acentaları ve Tur Operatörleri Birliği (ECTAA) Yönetim Kurulu Başkanı Pawel Niewiadomski, pandeminin etkilediği seyahat sektörü hakkında, ‘‘Pandemi sürecinde gerçekten çok tuhaf zamanlardan geçiyoruz. Turizm bir depoya koyabileceğiniz, depolayacağınız bir şey değil. Hemen tüketmeniz gerekir. Bu yüzden pandemide sorunlarla karşılaştık. Ancak ben yine de iyimser olmamız gerektiğini düşünüyorum. Türkiye olarak bu süreçte gerçekten iyi durumdasınız. Bu süreçte son dakika rezervasyonları artıyor. Bu trend daha fazla karşımıza çıkacak. Bir de esnek paketler var. Tur operatörleri tarafından hazırlanan bu paketler ise tedarikçileri ile tur operatörleri arasında çok iyi bir koordinasyonu gerektiriyor. Tur operatörleri bu süreçte çok iyi bir görünürlük yakaladı. Bunun yanı sıra bu kritik pandemi sürecinde seyahat acentalarının ve tur operatörlerinin sorumlulukları da arttı. Müşteri tur operatörleri ya da acentalara geri dönüyor. Çünkü güvenli olduğunu düşünüyorlar. Öte yandan pandemi sürecinde geri ödemelerde tedarikçilerle sorun yaşanabiliyor. Yeni oyuncular pazara giriyor. Çok yüksek fiyatlar ortaya çıkıyor. Bunlar da bu iki kesimin arlarındaki ilişkinin iyi olmasını gerektiriyor. Türk yetkililerden sürekli sağlık protokolüne yönelik açıklama bekleniyor. Bilgi akışı olması önem taşıyor. Sağlık protokollerini ilk tanıtan ülke Türkiye’ydi. Bunun sürekli olması gerekiyor. Tur operatörleri ile iletişimi iyi turun ve esnek paketlere yönelin.’’ dedi.

‘Türkiye Hollanda’da daha önce turuncu listedeydi.

Türkiye’ye gidemeyenler Yunanistan’a başka ülkelere gitti ama bu durum 2022’de değişecek.’

Hollanda Seyahat Acentaları Birliği (ANVR) Yönetim Kurulu Başkanı Frank Oostdam da olumlu bir tablo çizdi. Oostdam, ‘‘Turizm sektöründe dayanışmanın önemi giderek daha çok öne çıkıyor. Önümüzdeki dönemde turizm alanında yeniden bir sıçrama yaşanacak. Bu sıçrama Türkiye’ye yönelik talepte de yaşanacak bundan eminim. Türkiye Hollanda’da daha önce turuncu listedeydi. Türkiye’ye gidemeyenler Yunanistan’a başka ülkelere gitti ama bu durum 2022’de değişecek. Umarım ki çok daha fazla etkileşim olacak iki ülke arasında. Hollanda perspektifinde 2022’ye baktığımda fiyat ve kalite dengesine göz önüne alındığında Türkiye çok önemli bir ülke olacak. Türk turizmcilere önerim tutarlı olmak. Değişen şartlara uyum sağlayarak yeni kurallar getirilse dahi bu kurallara uyum sağlayacak şekilde hızlı bir şekilde reaksiyon verin. Turistleri yeni kurallar çerçevesinde karşılamaya devam edin. Seyahat acentaları olarak sorumluluğumuz artıyor. Sağlık, sağlıkla ilgili kurallar, güven ve esneklik sunmalıyız. Tabii ki dünyamız değişiyor. Sürdürülebilirlik çok çok önemli olacak. Sürdürülebilirliği dikkate almamız gerekiyor. Hollanda’da tüketiciler sürdürülebilirlik alanında yaptığınız çalışmalara, attığınız adımlara bakıyorlar.’’ Cümlelerini kurdu.

‘Vaka sayıları 2022’de düşecek ve Alman tatilcilerin gözdesi yine Türkiye olacak.

Türk turizmcilere önerim Almanya’dan aile olarak gelecek olan konuklarına yönelik hazırlık yapmaları.’

Almanya Seyahat Birliği (DRV) Dış İlişkiler Başkanı Volker Adams, Alman turistler için Türkiye’nin önemini vurguladı. Adams, ‘‘Türkiye ile büyük bir dostluğumuz var. Alman turistler için Türkiye en sevilen destinasyonlardan bir tanesi. Geçtiğimiz yıla göre tabi ki bir miktar düzelme olsa da bu yıl da zor bir yıl oldu. Alman turistler açısından bakıldığında Türkiye özellikle aileler için tercih edilen bir destinasyon. Geçtiğimiz yıl aşı sertifikaları ile ilgili seyahat kararları sonucunda çocukları aşılı olmadığı için aileler seyahatte bazı tereddütler yaşadı. Bu kadar düşüşe karşın Almanya’dan Türkiye’ye 2,2 milyon kişinin gelmesi pazarın büyüklüğünü ortaya koyuyor. Vaka sayılarının önümüzdeki yıl düşmesini bekliyoruz. Bu normale dönüş başlayacağına işaret ediyor. Bu olduğu anda rezervasyonlar bir anda artışa geçecek. Almanlar da bildikleri destinasyonlara gidecek. En iyi fiyata en iyi hizmeti alacakları yere gideceklerdir. Dolayısıyla Türkiye de çok iyi hizmet sunan ülke olarak talep görecek. Türk turizmcilere önerim; önümüzdeki yıl aile seyahatlerine odaklanmak mantıklı olabilir. Çeşitlendirme önemli. Almanların Türkiye’de bilmedikleri yerlere gitmelerini sağlamamız lazım. Türkiye’de pek çok güzel yer var. Doğuda çok görülecek yer, deneyimlenecek çok şey var. Bunu sürdürülebilir turizmle birleştirmemiz gerekiyor.’’ dedi.

‘Ukraynalılar outdoor turizme yöneliyor,

2022 yılında doğada kurulan lüks çadır kamplarına ilgi göstereceklerini tahmin ediyoruz.’

Ukrayna Devlet Turizm Geliştirme Ajansı (DART) Başkan Yardımcısı Daria Voloshchuk, Ukraynalı vatandaşların değişen seyahat alışkanlıklarına dikkat geçti. Voloshchuk, ‘Türkiye Ukrayna’ya en çok ziyaretçi gönderen ülkeler arasında İki ülke arasında önemli bir etkileşim var. Kültür doğa, iyi fiyatlar ve ultra lüks tatiller. Tabii ki turist akışının daha da artmasını bekliyorum. Ukrayna’ya doğru da artmasını bekliyorum. Uçaklarda Ukraynaca dili olmaması önemli eksiklik. Rusça diliyle bilgi paylaşımı yapılsa da bizim açımızdan kendi dilimiz çok önemli. Ülkeler arası tanıtımlara baktığımızda her ülkenin birbirine destek olması gerekiyor. Ziyaretçiler açısından bakıldığında da bütçe açısından dikkatli olunması gereken bir kitleden bahsediyoruz. Ukrayna’da outdoour trendi büyüyor. 2021’de glamping çok popüler olmaya başladı. Turistler doğada çadır kuruyor ama konfor ürünlerinden yararlanabiliyorlar. Türkiye’de de tüm bu turizm ürünleri bulunuyor ve başarılı bir şekilde sunuluyor.’’ cümleleriyle turizmcilere seslendi.

‘İngilizlerin %61’i, 2022 yazında deniz aşırı ülkelerde tatil yapmak istiyor, bu talebin Türkiye’ye 2 milyon İngiliz göndereceğini tahmin ediyoruz.’

Panel video bağlantı ile katılan İngiltere Seyahat Acenteleri Birliği (ABTA) CEO'su Mark Tanzer, ‘‘Zor bir iki yıl geçirdik ama durum kesinlikle iyiye gidiyor. İngiltere’de, ülkeye dönüşlerdeki test zorunluluğu insanları seyahat etmekten vaz geçiriyordu. Hükümetin bu uygulamayı kaldıran kararı seyahatler üzerinde olumlu yönde etki etti. Yapılan araştırmalara göre Birleşik Krallık’ta insanların %61’i gelecek 12 ay içinde deniz aşırı seyahat etmek istiyor. Biz gelecek yıl Türkiye’ye Birleşik Krallık’tan 2 milyon turist gideceğini öngörüyoruz. Bu noktada tüketicilerin öz güvenini artırmak büyük önem taşıyor. Yeni tüketici beklentilerinin yönetilmesi de aynı şekilde son derece önemli. Pandemi ile bağlantılı sorunlar ortadan kalktığında turizmdeki karbon ayak izi, sürdürülebilirlik gibi sorunlara ve konulara yeniden odaklanmak istiyoruz.’’ sözleriyle tüketicilerin taleplerine odaklanılması gerektiğini savundu.

‘Rus turistler 2022 yazında Mısır’ı değil, Türkiye’yi tercih edecekler.’

Rus Tur Operatörleri Birliği (ATOR) Başkanı Maya Lomidze ise ‘‘Pandemi döneminde Rusya içindeki yasaklar ve kısıtlamalar Rus turistleri Türkiye’ye yöneltti. Türkiye’ye gitmek Rusya içindeki bir destinasyona gitmekten daha kolaydı. Pandemi koşullarında önümüzdeki yıl için tahmin yürütmek zor olmakla birlikte, Türkiye’nin 2022’de Rus pazarında yine birinci sırada olacağını söyleyebiliriz. Bu süreçte Avrupa gibi içi pazarı güçlü ülke ve bölgeler iç turizmle kayıplardan doğan farkı kapatabiliyor. Türkiye gibi iç turizmi güçlü olmayan ülkelerde ise fiyatlar belirleyici olabiliyor. Uçuş yasağının kalkması ile Mısır Rus pazarında ivme yakaladı ancak 2022 yılında Türkiye ile yarışması mümkün gözükmüyor. Türkiye’nin deniz-kum-güneş dışında yeni ürünlerini Rus pazarında öne çıkarması gerektiğini düşünüyorum. Ruslara uygun yeni tur paketleri düzenlenebilir.’’ dedi.

Türkiye’de ilk kez yapılan ve Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) düzenlediği Turizm Kongresi, 20 Kasım Cumartesi ve 21 Kasım Pazar günü de önemli konu ve konuklarıyla devam edecek.

Antalya’da düzenlenen TÜRSAB 2021 Turizm Kongresi başladı

Ülkemizin önümüzdeki dönemde küresel turizm arenasında yaşanması beklenen yoğun rekabet ortamına hazırlıklı olması ve tüm dünyada seyahat endüstrisinde yaşanan değişim ve dönüşümün tüm turizm paydaşlarıyla birlikte analiz edilmesi amacıyla Antalya’da düzenlenen TÜRSAB 2021 Turizm Kongresi başladı.


Düzenlenen açılış töreninde Antalya Valisi Ersin Yazıcı, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Başkanı Oya Narin, AKTOB Başkanı ve TÜROFED Başkan Yardımcısı Erkan Yağcı ile ATSO Başkan Yardımcısı Mustafa Atılgan kongre ile birlikte üç gün boyunca düzenlenecek paneller, eğitimler ve çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu.

‘Türk turizminin ana direği olan seyahat acentaları olarak mesleğimizi daha ileriye taşımak için buradayız, bir aradayız.’

Kongre Koordinatörü ve TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Eker’in açılış konuşması yaptığı toplantıda, TÜRSAB üyeleri ile turizm sektörü arasında iletişim ve dayanışmayı artırmak için bu yıl yoğun ilgiyle Antalya'da ilki düzenlenen kongre ile ilgili TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, sözlerine ‘‘TÜRSAB olarak bu yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz kongremizin sizlerin de desteğiyle Antalya’ya, ülkemize ve sektörümüze yeni bir ivme katacağına inanıyoruz. Sektördeki sorunları makro ve mikro ölçekte ele alacağımız ve bunların yanı sıra her geçen yıl biraz daha güçlenen erken rezervasyon kampanyasının startını verdiğimiz kongremizin Türk turizmine hayırlı olmasını diliyorum. Bugün aramızda yurdun dört bir yanından bölge temsil kurulu başkanlarımız, ihtisas başkanlarımız, mesleğine gönül vermiş Ege’nin, Karadeniz’in, Akdeniz’in, Marmara’nın, Anadolu’nun turizm kahramanları var. Teşviklerde unutulan, cezalarda en öne konulan, dört bir yanlarında çıkan engellerle boğuşarak misafiri daha mutlu etmek için çalışan Türk turizminin ana direği olan seyahat acentaları olarak mesleğimizi daha ileriye taşımak için buradayız, bir aradayız.’’ cümleleriyle başladı.

‘Turizm, doğası gereği kültürleri birleştiren, dayanışma ruhu oluşturan çatışmalara ve krizlere karşı kararlı bir şekilde karşı duran birleştirici bir güç konumundadır.’

Pandeminin gölgesinde var olma mücadelesi veren seyahat acentalarının bu zorlu dönemde ayakta kalma çabasıyla ilgili Bağlıkaya, ‘‘Bugüne kadar tüm krizleri bu şekilde omuz omuza vererek yılmadan aştık. Burada bir arada olmanın değeri ve önemini biliyoruz. Sizinle çoğalan umutlarımız, hayallerimiz var. Gelecek nesillere daha iyi bir dünya, daha iyi bir meslek bırakmak için verdiğimiz sözler var; yolumuz uzun ama sektöre hayat veren, gücünü üyesinin aklından, enerjisinden alan, 50 yıllık bir kurum, TÜRSAB var, birliğimiz var.’’ dedi.

‘TÜRSAB olarak, biz de sektöre ve ülkemize olan inancımızla hizmet anlayışımızla ve vizyonumuzla bu yeni döneme daha güçlü girilmesini sağlamak için yola çıktık.’

TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, kongrenin amacı ile ilgili, ‘‘Dünya genelinde aşılanma oranlarının artması ve aşı kartı olanlara seyahat kısıtlamalarının kaldırılması, önümüzdeki dönemde rekabeti yeni bir boyuta taşıyacak. Önümüzdeki dönemde artık yepyeni kuralların yepyeni beklentilerin yepyeni tüketici davranışlarının ve deneyimlerinin başrol oynadığı, yeni bir hikâyenin içinde bulacağız kendimizi. Bundan önce olduğu gibi, bu hikâyenin baş kahramanı olmak ve yeniden bir başarı hikayesi yazmak istiyorsak bu yeniliklere hazırlıklı olmalıyız. Bu dönemde gördük ki, sürdürülebilirlik, iklim değişikliği, sosyal sorumluluk, dijitalleşme, tüketici beklentileri ve bilgi kirliliği gibi kavramlar hayatımıza daha çok girecek. Hepimizin bu sürece hazırlıklı girmesi, sektörümüz açısından hayati önem taşıyor. Beklediğimiz gelecek artık yanı başımızda; bunu görmezden gelemeyiz. Bu açıdan turizm sektörünün pazarlama anlamındaki lokomotifi olan biz seyahat acentalarına büyük görevler düşüyor. Yeni dönemde eksiklerimizi ve avantajlarımızı görebilmek; rotamızı daha net bir şekilde tayin edebilmek ve her anlamda özgüvenimizi tazeleyebilmek için bu kongreyi yapıyoruz.’’ sözlerini ifade etti.

‘Biz ülkemiz ve mesleğimiz için yılmadan çalışmaya devam edeceğiz.

Bizimle birlikte olmak isteyen herkese kapımız da gönlümüz de açıktır.’

Bağlıkaya son olarak, ‘‘TÜRSAB 2021 Turizm Kongresi’nde, bu 3 günde yurt içi ve yurt dışından çok değerli konuklar ve konuşmacılar yer alacak. 28 farklı panelde 80’in üzerinde konuşmacı turizme dair tüm konuları ele alacak. Eminim ki bu panellerimizde dünya turizmindeki son gelişmeler çerçevesinde kendimizi aynada bir kez daha görme şansını yakalayacağız. Biz ülkemiz ve mesleğimiz için yılmadan çalışmaya devam edeceğiz. Bizimle birlikte olmak isteyen herkese kapımız da gönlümüz de açıktır. Turizm için herkesle el ele vermeye hazırız.’’ cümleleriyle turizm sektörünü dayanışmaya davet etti.

Antalya Valisi Ersin Yazıcı, turizmin Türkiye ekonomisine önemli katkı sunduğunu belirtti. 

‘Salgın sürecinde turizm ve Antalya önemli bir sınav verdi; bu sınavı da başarıyla geçti.’

Salgın sürecinde sektörün önünü tıkamamak amacıyla ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini ifade eden Yazıcı, "Salgın sürecinde turizm ve Antalya önemli bir sınav verdi; bu sınavı da başarıyla geçti. Güvenli Turizm Sertifika programıyla başlayan ve sektörün tüm paydaşlarının da dahil olduğu süreçte geçen yıl Antalya pandemi koşullarında nasıl hizmet verileceğini dünyaya gösterdi. Bu yıl 9 milyon rakamına ulaşmamızdaki başarının arkasında da geçen yılın katkısı büyük." diye konuştu. 

Türkiye'nin büyük hedefleri olan bir ülke olduğunu vurgulayan Yazıcı, Türk turizminin de dünyada aldığı payını daha da artıracağına inandığını kaydetti.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ise Antalya'nın dünyanın en çok turist ağırlayan 10 kentinden birisi olduğunu söyledi. Antalya’nın salgın sürecinde en hızlı şekilde toparlanma sağlayarak azımsanmayacak şekilde yerli ve yabancı turist ağırladığını dile getiren Böcek, gelecek yıllardan ise çok daha umutlu olduklarını bildirdi.

‘Önümüzdeki dönemde tur operatörlerimiz ve seyahat acentalarımız ile geleceğe adım atıyoruz.’

Açılışta konuşan Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Başkanı Oya Narin, TÜRSAB 2021 Turizm Kongresi’nin turizm sektörüne hayırlı olmasını diledi. Narin, “Türkiye turizmi 80’lerden bu yana gerek devlet desteği ve gerek teşviklerle ciddi bir hamle yaptı. Bu çıkışın arkasında seyahat acentası, yatırımcı ve rehberlerimizin rolü büyüktür. 120 milyar dolarlık bir yatırımla turizme hizmet vermekteyiz. Kanunla kurulmuş olan TÜRSAB’ın büyük bir başarısı ve yatırımlarımızın teminatı olması ile bu başarı gerçekleşti. Seyahat acentalarımızın değeri bugün turizmin geldiği dönemde yadsınamaz. Önümüzdeki dönemde tur operatörlerimiz ve acentalarımız ile geleceğe adım atıyoruz. Vazifemizi yapmaya devam edeceğiz. Bu dönüşüm ve değişim bugün burada başladı. Birlikte çalışmanın getirdiği huzurun anlayışın devam etmesi için her zaman yanınızda olacağız” dedi.

‘Gelecek için umutluyuz.’

AKTOB Başkanı ve TÜROFED Başkan Yardımcısı Erkan Yağcı da TÜRSAB’ın ülkemizin ilk resmi anlamda kurulan birliği olduğunu hatırlatarak, “TÜRSAB’ın ilk turizm kongresinin Antalya’da yapıyor olması bizim için çok önemli. Bu kongreyi düzenlediği için TÜRSAB’a çok teşekkür ediyor ve hayırlı olmasını diliyoruz. Turizmin yaşadığı süreç ve geldiği noktayı biliyoruz. Bu dönemde iş birliği ve koordinasyon hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Krizi aşmanın en önemli aracı koordinasyondur. Devletin desteği olmadan böyle bir krizin aşılmayacağını gördük. Gelecek için umutluyuz. Turizmin paydaşları vardır. Turizm olgusu için bunların hepsi olmalı. Bunlar arasındaki iletişim bu makinenin çalışması için gerekli.” dedi.

‘Turizmin lokomotifi Antalya’dır.’

ATSO Başkan Yardımcısı Mustafa Atılgan da kongrenin turizme farklı bakış açıları getireceğine inandığını söyledi. Atılgan, “2020 ve 2021 yılları sarsıcı yıllar oldu. Pandemi dünya ekonomisini kasıp kavurdu. Tüm dünya dijitalleşme konusunda atacağı büyük adımları birkaç ayda attı. Bildiğiniz gibi Türkiye turizminin lokomotifi Antalya’dır. Kent ekonomisi yüzde 15 düşüş gösterdi. Turizm sektörü 2021 yılında ayakta kalarak beklediğimizden daha çabuk toparlanmıştır. İlk 10 ayda 8,6 milyon yabancı ziyaretçi ağırladık. Akdeniz ülkelerindeki rakip ülkelere baktığımızda İspanya ve İtalya bizden geride kalmıştır. Pandemi sürecinde kaydedilen bu başarıda ortak aklın payı büyüktür. 2022 yılı turizmi tüm aktörlerin ortak bir strateji ile hareket edilmeli. Pazar ve ürün çeşitlendirilmesi gibi konular ajandamızda yer almaya devam ediyor. Sektörde dijitalleşme hızla devam etmektedir” dedi.

‘İletişim-Eğitim-Dayanışma’ sloganıyla; ülkemizin turizm paydaşlarının yanı sıra uluslararası seyahat acentaları birlik başkanları ve akademisyenlerin katılımlarıyla zenginleşen TÜRSAB 2021 Turizm Kongresi’nde, 3 gün boyunca düzenlenecek panel ve oturumlarla turizmin geleceği kapsamlı bir şekilde ele alınacak.

20 Kasım 2021 Cumartesi

TÜRSAB 2021 Turizm Kongresi‘Erken Değil, Tam Zamanı’

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) bu yıl ilkini düzenlediği TÜRSAB Turizm Kongresi öncesinde düzenlenen basın toplantısında, ‘Erken Değil, Tam Zamanı’ erken rezervasyon kampanyası başlatıldı ‘36 Bölge Temsil Kurulumuz ve 16 İhtisas Başkanlığımız ile turizmi ülkenin her yanına yaymak için çalışıyoruz.’ 

TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, kongrenin ilk günüyle birlikte başlatılan erken rezervasyon kampanyası ile ilgili, "Turizm sektörü olarak zorlu bir dönemden geçiyoruz. Aşılanmanın artması ile 2021’in ikinci yarısından itibaren iç pazarda kısmi bir hareketlilik yaşandı. 2022 yılının yurt dışından gelen turist açısından daha iyi bir yıl olacağı beklentileri var. Vatandaşlarımız bu nedenle istedikleri yerde istedikleri fiyata tatil yapabilmeleri erken rezervasyon ile mümkün olacak. Yerli turist yabancı turistten daha fazla ödediği gibi bir yanılsama var. Bu durum yabancı tur operatörlerinin hacimli iş yapmasından kaynaklanıyor. Erken rezervasyon ile yerli turistler için de uygun fiyatlar ortaya çıkıyor.” cümlelerini kurdu.


‘Tüketiciye ürün olarak sunulan her şeyin sahibi seyahat acentalarıdır.’

Bağlıkaya, ülkemizin turizm hacmini geliştirmek; yerli ve yabancı turistlere cazip fırsatlar sunmak üzere başlatılan kampanya hakkında son olarak, “Bugün itibari ile seyahat acentalarımız, uygun fiyatlarla erken rezervasyon kampanyalarına başlıyor. Sadece deniz-kum-güneş değil, kültür turizmi başta olmak üzere birçok tatil şekli erken rezervasyon kampanyası içinde yer alacak. Turizmi 4 mevsime yaymayı sağlayarak bölgesel kalkınma ve ekonomiye katkıda bulunmak için 36 Bölge Temsil Kurulumuz ve 16 İhtisas Başkanlığımız ile turizmi ülkenin her yanına yaymak için çalışıyoruz. Tüketiciye ürün olarak sunulan her şeyin sahibi seyahat acentalarıdır. Turizmde bir başarı varsa bunun baş kahramanları seyahat acentalarıdır. Tatil için erken değil, tam zamanı. 2022 için tatil rezervasyonlarınızı TÜRSAB üyesi seyahat acentalarından bir an evvel yapmanızı tavsiye ediyorum.’’ dedi.

‘Erken rezervasyon kampanyası, pandemiden sonraki en önemli yılını yaşayacak.’

Toplantıda, Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oya Narin de değerlendirmelerde bulundu.

TTYD Başkanı Narin, “Erken rezervasyon kampanyası, pandemiden sonraki en önemli yılını yaşayacak. Turizm sektörünün yaşadığı krizlerden sonra TÜRSAB, rehberlerimiz, yatırımcılarımız ile bir turizm hamlesi başlatmıştık. Bu sinerji bundan sonra da turizme kazanç sağlamaya devam edecek. Bizler seyahat acentaları ile çalışmaya devam edeceğiz. Aynı performansı göstermeye devam edeceğiz.” cümleleriyle kampanyanın önemini vurguladı.

‘Biz birlikte güzeliz. Sektör olarak bu zorlu süreci birlikte atlatabileceğimizi biliyoruz.’

TTYD Başkanı’ndan sonra, Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar kampanya hakkında görüşlerini ifade etti.

Vardar, erken rezervasyon kampanyası ve seyahat acentaları ile ilgili, “Biz birlikte güzeliz. Sektör olarak bu zorlu süreci birlikte atlatabileceğimizi biliyoruz. Sektör ile birlikte hareket ederek, seyahat acentaları olarak ülke ekonomisine katkı sağlama inancı ile çok daha fazla önemli çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Üretmek için mücadele eden çok arkadaşımız var. Bugün erken rezervasyonun ilk günü. Büyük bir kampanya ile erken rezervasyon kampanyasına başlıyoruz. Bu sene erken rezervasyon diğer senelere göre çok daha önemli. Önümüzdeki sene ile dış pazardan beklentiler çok yüksek olacak. İç pazar son senelerde özellikle kriz dönemlerinde çok büyük önem arz ediyor. 2022 bizim için önemli bir sınav. TÜRSAB Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Seyahat acentaları her zaman göz bebeği olmaya devam edecektir. Bizler seyahat acentaları olarak Türkiye turizmine daha fazla katkı koymak için çalışmaya devam edeceğiz.” cümlelerini kurdu.

‘Seyahat acentaları, Türkiye turizmi için çok önemli bir noktadadır.’

Toplantıda değerlendirmelerde bulunan bir diğer isim, Tatilsepeti.com Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Karayal oldu.

Karayal, “Bu sene erken rezervasyon kampanyası önceki yıllardan çok daha farklı olacak. Bu sene yer bulabilmek için erken rezervasyon çok önemli bir fırsat olarak öne çıkacak. Uygun fiyat ve yer bulabilme anlamında erken rezervasyon büyük önem arz ediyor. Seyahat acentaları, Türkiye turizmi için çok önemli bir noktadadır. Acentaların bu deneyimlerinden ve bilgilerinden yararlanmak tatilciler için çok önemli.” dedi.

‘Otel tedarikçilerimizle birlikte ciddi bir indirim kampanyası başlattık.’

Jollytur CEO’su Mert Vardar ise kampanya ile ilgili, “Erken rezervasyon bu sene en önemli dönemini yaşıyor. Yurt dışı pazarları, Türkiye’de daha fazla hareketlilik oluşturacak. İç pazar için uygun fiyat ve yer bulabilme adına bu sene erken rezervasyon çok daha büyük önem kazanıyor. Misafirlerimize kampanyalarımızı sunduk. Otel tedarikçilerimizle birlikte ciddi bir indirim kampanyası başlattık. Sezona doğru bu indirimler son bulacak. Misafirlerimiz için tatil almanın tam zamanı. Kriz dönemlerinde iç pazarın çok önemli hale geldiğini biliyoruz. Kontenjanlarımızı otellerden aldık ve bu kontenjanların erkenden alınması bizim için ve misafirlerimiz için önemli.” cümlelerini kurdu.

‘Bu kampanyaların hepsi tüketiciler için hazırlandı.’

Toplantıda değerlendirmelerde bulunan son isim Tatilbudur.com Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kemal Çubuk, “Erken rezervasyon iç pazar için ilk defa bu kadar hayati bir önem taşıyor. Uygun fiyat ve yer bulmak için erken rezervasyon önemli bir misyon üstlendi. Değerli meslektaşlarımın da ifade ettiği gibi dış pazarın daha fazla ilgi göstermesi ile otellerimiz yoğun bir yaz geçirecek. Dolayısı ile iç pazarın yıllardır tamamlayıcı misyonunu böyle bir dönemde kaybolmaması açısından varlığını sürdürmesi ve hacmini düşürmemesi gerekiyor. Bizler tur operatörleri olarak anlaşmalarımızı yaptık. Ciddi kampanyaları da uygulamaya koyduk. Bu kampanyaların hepsi tüketiciler için hazırlandı. Fiyatlarda zaman zaman revizyonlar ve artışlar olacak. Herkesi erken rezervasyona destek vermeye davet ediyoruz.” sözleriyle erken rezervasyon kampanyasının ve TÜRSAB 2021 Turizm Kongresi’nin sektör için önemine dikkat çekti.

5 Kasım 2021 Cuma

Kadınlar, sürdürülebilir turizmde yeni rotayı keten ipliğiyle dokuyor

Sinop’un Ayancık ilçesi, Gelecek Turizmde programı kapsamında gerçekleştirilen “Ayancık’ta Ketenin Yolculuğu” projesi ile sürdürülebilir turizmin yeni rotalarından biri olmaya hazır. 

Proje ile, Ayancık’ın keten bezi ve keten ipi yapma sanatının yeniden canlandırılması, bölgenin coğrafi işaretli Ayancık keteni kültürel mirasının korunması ve bölgenin kültürel ve doğal değerleriyle sürdürülebilir turizme kazandırılması hedefleniyor.  

surdurulebilir-turizmde-yeni-rotayi-keten-ipligi.jpg

Ayancık’ta Ketenin Yolculuğu projesi, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, UNDP ve Anadolu Efes iş birliğiyle gerçekleştirilen Gelecek Turizmde kapsamında hayata geçirildi.  Projenin tanıtım toplantısı, Sinop’un yakın zamanda geçirdiği sel felaketi sebebiyle Gelecek Turizmde’nin bir başka projesine ev sahipliği yapan Şile-Ovacık’ta gerçekleşti. Ayancık’ta Ketenin Yolculuğu projesinde, keten bezi ve keten ipi yapma zanaatinin canlandırılması amaçlanırken, coğrafi işaretli Ayancık Keteni’nin üretim süreçlerini kapsayarak oluşturulan turizm rotasıyla ilçenin, sürdürülebilir turizmin yeni odaklarından biri haline gelmesi de hedefleniyor. Keten bezi ve keten ipi yapımı 1990’lı yıllara kadar Ayancık’ın temel geçim kaynaklarından biriydi. Proje ile, unutulmaya yüz tutan bir üretim şekli canlandırılırken, kadınlara da istihdam olanağı yaratıldı. Proje kapsamında “Keten Evi” adıyla ip yapım atölyesi kuruldu. 16 kadın, İŞKUR desteğiyle aldıkları keten ipi yapımı kursu sonrası Keten Evi’nde istihdam edildi. İki köyde keten ekimi yapılarak atıl durumdaki tarım arazilerinde keten tarımı yeniden canlandı. Ayrıca sürdürülebilir moda akımının öncü isimlerinden Zeynep Tosun’un danışmanlığında Ayancıklı kadınlar tarafından keten sofra koleksiyonu üretildi. 

Ayancıklı kadınların keten sofra koleksiyonunda Zeynep Tosun imzası

Sürdürülebilir modanın öncü tasarımcılarından Zeynep Tosun keten ile yapılabilecek ürünler konusunda projeye danışmanlık verdi. Eğitimlere katılan Ayancıklı kadınlar tarafından Zeynep Tosun ile birlikte keten sofra koleksiyonu hazırlandı. Ürün geliştirme çalışmaları sonrasında ortaya çıkan koleksiyonda, servis peçeteleri, bardak altlığı, bardak tutacağı, peçetelik, masa örtüsü gibi ürünler bulunuyor. Koleksiyon, yaşanan sel felaketinin yaralarını sarmak için Ayancık’ın yanı sıra bir diğer Gelecek Turizmde projesi olan ‘Ovacık’ta bir Gün’ kapsamında Şile’de de satışa sunulacak.

Şile’den Sinop’a kadın dayanışması

Dünyanın geleceği için herkese bir görev düştüğünü, kendisinin de modada sürdürülebilir bir yaklaşımla tasarım yaptığını belirten Zeynep Tosun; “Tasarımlarımda kullandığım ketenin iplik olarak yapılışı çok eski yöntemlere dayanıyor. Bizler de bu kadar emek ile iplik olan ve dokunan keteni sofralarımıza taşırsak insanlara ulaşabiliriz diye düşündük. Ayancıklı kadınlar Türkiye’nin farklı bölgelerinde kullanılan birçok farklı teknikle keteni işledi ve ortaya çıkan koleksiyon ile keteni hayatımıza tekrar kazandırdı”dedi.

surdurulebilir-turizmde-yeni-rotayi-keten-ipligi-001.jpg

Etkinlikte konuşan Anadolu Efes Türkiye Kurumsal İletişim ve İlişkiler Direktörü Selda Susal Saatçi, projenin sürdürülebilir turizm ve sosyal etki açısından önemine değindi. Saatçi “Topluma yaptığımız katkılarla yarattığımız sosyal faydayı geleceğe yatırım olarak görüyoruz.  Gelecek Turizmde bu bağlamda 2030 sürdürülebilirlik hedeflerimizdeki “Sosyal Etkimizi Artırıyoruz” başlığımız kapsamındaki önemli programlarımızdan biri. Gelecek Turizmde ile Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden ‘faydalı ve sürdürülebilir turizmin desteklenmesi’, ‘tam istihdam ve eşit ücretli, insana yakışır iş’ başta olmak üzere toplamda 17 hedefe uygun çalışmalar üretiyoruz. Gelecek Turizmde ile aslında her projenin ve bölgesinin hikayesine dahil oluyoruz. Ayancık’ta Ketenin Yolculuğu projesiyle, coğrafi işaretli ve kadim bir kültüre sahip Ayancık Keteni üretiminin yeniden canlandırarak burada alternatif bir turizm rotası oluşturulmasına destek verdiğimiz ve burada da kadınların istihdam edilmesine katkı sağladığımız için çok mutluyuz” diye konuştu. Saatçi ayrıca, Anadolu Efes olarak 14 yıldır yürüttükleri Gelecek Turizmde programının iki projesi arasında oluşan kadın dayanışmasının altını çizerek, “Bugünün bir diğer önemi de Şile Ovacıklı kadınların, sel felaketi sebebiyle zor zamanlar geçiren Ayancıklı kadınlara atölyelerini açarak çok güzel bir dayanışma örneği göstermeleri. Bununla da yetinmediler, artık Ayancık’ın ürünleri Şile’deki atölyede de satışa sunulacak ve bu sinerji kadınlar için farklı bir gelir modeline daha dönüşecek.” ifadelerini kullandı. 

surdurulebilir-turizmde-yeni-rotayi-keten-ipligi-003.jpg

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Turizm Uzmanı Beril Yamaner, “Bakanlık olarak temel hedefimiz turizm potansiyeli olan alanların potansiyellerinin değerlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütmek ve böylece turizm faaliyetlerini çeşitlendirmek, turizmden elde edilen geliri artırmak. Bu kapsamda yürüttüğümüz önemli çalışmalardan birisi de güçlü ortaklık yapısıyla 14 yıldır Türkiye’nin farklı bölgelerinde sürdürülebilir turizm girişimlerini desteklediğimiz Gelecek Turizmde. Ayancık’taki yürüttüğümüz proje ile hem kültür hem de doğa turizmine katkı sağlarken, keten bezi ve keten ipi yapma zanaatini yeniden canlandırdığımız ve kadınlara gelir kaynağı oluşturduğumuz için mutluyuz. Projenin başından beri hedeflediğimiz projeler arası güçlü iş birliği ve deneyim paylaşımını Ovacık'ta Bir Gün ve Ayancık'ta Ketenin Yolculuğu projeleri ile hayata geçirmiş olduk.” dedi.

UNDP Türkiye Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Büyüme Portföyü Yöneticisi Mustafa Yurdupak; “Pandemi ve ardından gelen orman yangınları ve sellerden Türkiye’de en çok etkilenen sektörlerden biri turizm oldu. UNDP olarak sürdürülebilir turizm çalışmalarımızda yerel ekonomik kalkınmaya destek olurken kimseyi geride bırakmayarak kadınların sosyal ve ekonomik güçlenmesi, istihdam yaratılması ve doğal ve kültürel değerlerin korunması için çalışıyoruz. Gelecek Turizmde kapsamında desteklediğimiz projelerde kadın dayanışmasının güzel örneklerine tanık oluyoruz. Ovacık’ta Bir Gün ve Ayancık’ta Ketenin Yolculuğu projeleri, sürdürülebilir turizmin kadınların güçlenmesine katkısını ortaya koyan yereldeki önemli örnekler.” dedi. 

İp eğirme, İnaltı kanyonu, Akgöl, keten tarlaları… tümü Sinop Ayancık rotasında

Sinop Usta Öğreticiler Derneği, Ayancık Köylere Hizmet Götürme Birliği, Ayancık Halk Eğitim Merkezi ve Ayancık İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında ilk olarak, “Keten Evi” adıyla ip yapım atölyesi kuruldu. 16 kadın İŞKUR desteğiyle aldıkları keten ipi yapımı kursu sonrası Keten Evi’nde istihdam edildi. İnaltı ve Söküçayırı köylerinde keten ekimi yapılarak atıl durumdaki keten tarım arazileri yeniden canlandırıldı, keten tarımı yaygınlaşmaya başladı. Proje ile Ayancık’a kazandırılan ‘’Keten Evi’’, keten tarlaları ve Ayancık ilçesinin gezilip görülmesi gereken turizm noktalarının yer aldığı harita çalışmaları başlatıldı. Bu kapsamda bölgenin keten tarlaları ve İnaltı kanyonu, İnaltı mağarası ve Akgöl gibi doğal miras alanlarından geçen keten rotası oluşturulacak. Rotalar üzerindeki Keten Evi’ne turlar düzenlenerek ziyaretçilerin keten ipi yapımını deneyimlemeleri sağlanacak. Oluşturulan rotalarla yapılacak aktiviteler ile ziyaretçilere özel ilgi ve deneyim turizmi imkânı sağlanması hedefleniyor. 


3 Kasım 2021 Çarşamba

Tatil için Türkiye’de en fazla oda ve yatak sayısına sahip iller Antalya, İstanbul ve Muğla

Türkiye toplamında 13.015 tesis, 746.016 oda ve 1.607.706 adet yatak bulunuyor.Tüm dünyayı etkisi altına alan pandeminin psikolojik etkileri insanların tatil anlayışlarını değiştirirken, Glamping konaklama, bungalow,  karavan ve çadır konaklama tatilleri, hem izole olmak hem de doğa ile daha fazla vakit geçirmek için daha çok tercih edilmeye başladı.

Türkiye’de toplamda 13.015 tesis, 746.016 oda ve 1.607.706 adet yatak bulunurken, Antalya oteller açısından Türkiye’deki en fazla oda ve yatak sayısına sahip il olarak dikkat çekiyor.

Antalya’yı ise İstanbul ve Muğla izliyor

Türkiye toplamında 13.015 tesis, 746.016 oda ve 1.607.706 adet yatak bulunurken, Antalya tesis sayısında Türkiye’de %14’lük, yatak sayısında ise %36’lık yüksek bir orana sahip olarak yerini alıyor.  Türkiye’deki en fazla oda ve yatak sayısına sahip olan Antalya’da Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, 2021 yılı Ağustos ayı itibari ile bakanlık ve belediye belgeli tesisler toplamında, 1.837 adet tesis, 268.831 adet oda, 601.826 adet yatak bulunuyor. Antalya’yı oda ve yatak sayısı olarak İstanbul takip ederken, İstanbul’da 2.088 adet tesis, 107.713 adet oda ve 211.722 yatak, 3. Sırada yer alan Muğla’da ise 1.325 adet tesis, 80.695 adet oda ve 175.917 adet yatak sayısı bulunuyor. 
 antalya-istanbul-ve-mugla.jpg
Pandeminin tatil anlayışında farklı arayışları hayatımıza getirdiğini ve Glamping konaklama, bungalow,  karavan ve çadır konaklama tatillerinin daha çok ilgi çektiğini belirten, EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdür Yardımcısı Özdil Şahin, “Bu durum sadece Türkiye’de değil dünyada birçok ülkede de aynı şekilde gelişti. Dünyada daha küçük ve butik kitlelerle konaklama, daha az insanla temas isteği; evlerin otellere dönüştürülmesi tercihini ortaya çıkardı.” dedi.

Uzun vadeli turizm sektöründe işletmesel değişlikler yapılmış ve yapılacak olsa da, farklı yaklaşımlara da açık olunması gerektiğinin de altını çizen Şahin,  “Örneğin, uzun vadede inşa edilecek yeni konaklama tesislerinde gerek altyapı ve gerekse havalandırma açısından hijyen önlemlerinin farklılaştırması gerekir. Ayrıca, ortak alan kullanımları, yapının fiziki ve teknik durumuna ilişkin yasal düzenlemelerin de olası bir başka pandemiye yönelik tekrar gözden geçirilmesi ve mevcut sistemin de buna adaptasyonu gereklidir. “ şeklinde görüşlerini dile getirdi. 

Tatil beldeleri içerisinde Antalya’nın dikkat çektiğine de işaret eden Şahin, Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin dağılımı açısından Antalya’nın İstanbul ile benzer şekilde toplam turistin yaklaşık 1/3’ lük bir bölümünü ağırlamakta olduğunu ifade ederek, Antalya ile ilgili güncel bilgileri paylaştı:

“Antalya ve İstanbul bir arada Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin yaklaşık 2/3’ünü ağırlıyor. Toplam yabancı turist sayısına bakıldığında ise 2021 yılında 2020 yılına göre pandeminin negatif etkisi azaldı ve yabancı turist sayısı artış eğiliminde. Antalya’ya gelen yabancı turistleri milliyetlerine göre dağılımına bakıldığına da ise, sırasıyla Rusya, Almanya, Ukrayna, İngiltere ve Polonya ilk beşte yer alıyor. 
 eva-gayrimenkul-degerleme-genel-mudur-yardimcisi-ozdil-sahin.jpg
 
Antalya’da yer alan resort oteller Belek, Manavgat, Kemer, Alanya ve Antalya merkezinde Muratpaşa ve Konyaaltı ilçelerinde konumlanırken, Antalya’da yer alan resort otellerde geçmiş yıllara bakıldığında, 2014-2015 yılları turizmde oda fiyatları ve doluluk oranları açısından iyi yıllar olarak görünmektedir. Rusya ile yaşanan uçak krizi, terör olayları vb. ile birlikte 2016-2017 yılları turizmde kayıp yıllar olarak karşımıza çıkmaktadır. 2018-2019 yıllar toparlanma yıllar olmakla birlikte, Antalya’da yer alan pek çok resort otel özellikle 2019 yılı itibari ile 2014-2015 gelir rakamlarını yakaladı. 2020’nin turizmde çok daha iyi bir yıl olması beklenirken, pandemi etkisi ile turist sayıları ve otel dolulukları azaldı.  2021, 2020 yılına göre nispeten toparlanma yılı olup, aşının yaygınlaşması ile birlikte gelecek yıllarda pandemi etkisi otel sektörünü daha az etkileyecek.
 eva-gayrimenkul-degerleme-genel-mudur-yardimcisi-ozdil-sahin-001.jpg
Serik ilçesinin Belek bölgesinde yer alan oteller genellikle tüm yıl boyunca açık iken, diğer bölgelerdeki oteller ise genellikle yılın özellikle ağırlıklı olarak bahar-yaz dönemini kapsayan Nisan-Ekim ayları arasında 6-7 aylık dönem için hizmete açık bulunmaktadır. Antalya bölgesinde son 3 yıl içerisinde el değiştiren otel işlemleri incelendiğinde, otel toplam satış fiyatının otelin oda sayısına bölünmesi ile elde edilen fiyat ortalamaları, bazı istisnalar olmakla birlikte genel olarak Alanya’da 60 bin euro, Kemer’de 73 bin euro, Manavgat’ta 67 bin euro, Muratpaşa’da 90 bin euro, Belek’te ise 140 bin Euro olarak karşımıza çıkıyor.  Belek /Serik bölgesinde yer alan otellerin odabaşı satış fiyatları diğer bölgelerdeki otellere göre daha yüksek. Bunun sebepleri arasında, bölgedeki otellerin havalimanına yakın olması sebebi ile ağırlıklı olarak 12 ay boyunca hizmet vermesi, golf, konferans gibi temalı oteller olması, dolayısı ile faaliyet ve gelir çeşitliliğinin bulunması, nispeten daha bakımlı ve lüks tesisler olması yer alıyor.

eva-gayrimenkul-degerleme-genel-mudur-yardimcisi-ozdil-sahin-002.jpg

Odabaşı fiyatlar; tesisin bakım durumu, renovasyon ihtiyacı, yaşı, oda büyüklükleri ve otel konsepti, kalan üst hakkı süresi, arsa büyüklüğü gibi kriterlere göre yükselip alçalabilmekte ve değişkenlik gösterebilmektedir.”