24 Haziran 2021 Perşembe

Turizm sektörü istihdam sorunlarına çözüm arayışında

Pandemi sürecinde kan kaybeden ve nitelikli işgücü kaybı yaşayan turizm sektörü normalleşmeye gidilen süreçte istihdam sorunlarına çözüm arayışına girdi.

Pandeminin turizme istihdama etkilerini konu alan "İnsan Kaynakları Çalıştayı"nda konuşan Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, "Ülke turizmi açısında olumlu gelişmeler yaşanırken sektör kalifiye elemanlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya" dedi. 

turkiye-otelciler-federasyonu-turofed-baskan-yardimcisi-mehmet-isler.jpgEge Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği'nce (ETİK) düzenlenen, pandeminin turizmde istihdama etkilerinin tartışıldığı "İnsan Kaynakları Çalıştayı" Mövenpick Hotel İzmir'de gerçekleştirildi. ETİK üyesi konaklama tesislerinin insan kaynakları birimlerinin yöneticilerini bir araya getiren çalıştayda, pandemi sürecinde açılan ve kapalı kalan tesislerde yaşanan istihdam sorunları ve çözüm yolları ele alındı.

turkiye-otelciler-federasyonu-turofed-baskan-yardimcisi-mehmet-isler-001.jpgETİK Başkanı ve TÜROFED Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, çalıştayda masaya yatırılan konuların dile getirilen sorunların ve çözüm yollarının sonuç bildirgesinde yer alacağını söyledi. İşler, turizm sektöründe faaliyet gösteren sektördeki tesislerin insan kaynakları yöneticilerinin bilgi, birikim ve deneyimlerinden yararlanılarak oluşturulacak raporun Kültür ve Turizm Bakanlığı'na, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na ve Cumhurbaşkanlığı'na sunulacağını belirtti.

Emek yoğun hizmet veren turizm sektörünün pandemiden en çok etkilenen, en çok hasar alan sektörler arasında ilk sıralarda yer aldığını hatırlatan İşler, nitelikli tesislerde verilen hizmeti anlamlandıran en önemli unsurun nitelikli iş gücü olduğunu söyledi. Bir yandan gemiyi yüzdürmeye çalışırken normalleşmeye gidilen süreçte istihdamı korumanın önemli olduğunu vurgulayan vurgulayan İşler, şu görüşleri dile getirdi:

turkiye-otelciler-federasyonu-turofed-baskan-yardimcisi-mehmet-isler-002.jpg"Bu süreçte yetişmiş, sektörümüze yıllarını vermiş arkadaşlarımız başka sektörlere ve mesleklere yöneldi. Kısa çalışma ödeneği benzeri uygulamalar bu kayışı önemli ölçüde önlemişti. Aşılamanın hızlanması, vaka ve vefat sayılarının azalması, uluslararası seyahat kısıtlamalarının kaldırılmaya başlanması gibi ülke turizmi için umut verici gelişmeler yaşanıyor. Ancak sektör kalifiye elemanlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Sektörde istihdamın, kalifiye işgücünün korunması için yeni teşvikler ve destekler gerekiyor."

Çalıştayda konuşan iş hukuk ve sosyal güvenlik danışmanı Tayfur Settar Kaplan, pandemi sürecinde saha tecrübesi olmayan kişilerce hazırlanan mevzuatın  insan kaynakları birimlerinin yöneticilerine ek yükler ve yükümlülükler getirdiğini söyledi. Kaplan, "Pandeminin patlak verdiği Mart 2020 ayından bu yana yüzlerce tebliğ, genelge, bildiri, tüzük yayınlandı ve siz bunların hepsine hakim olmak, okumak, bilmek, öğrenmek zorundasınız. İşiniz gerçekten çok zor" dedi.

ETİK'in "İnsan Kaynakları Çalıştayı"nda çalışma grupları oluşturuldu. Belirli periyotlarda bir araya gelecek ve fikir alışverişinde bulunacak grupların notları, raporlamaları üzerinden sonuç bildirgesi yayınlanacak. Çalıştayın çıktılarıyla oluşturulacak, görüş, istek ve önerileri içerecek rapor ilgili bakanlıklarla Cumhurbaşkanlığı'na sunularak sorunların çözüme kavuşturulmasının yolu aranacak.

23 Haziran 2021 Çarşamba

Küçük Moskova Kemer’e yaklaşık 4 milyon misafir bekliyoruz

Kemer Belediye Başkanı Topaloğlu: Bu yıl Antalya’ya yaklaşık 6 milyon turist bekleniyor. Bunun en az 4 milyonunu Kemer’de ağırlarız.

Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, Rusya’nın uçak seferlerini başlatmasının ardından değerlendirmelerde bulundu. Başkan Topaloğlu, bu sene zor bir dönemden geçtiklerini belirterek, Rusya’nın uçak seferlerini başlatmasını sevinçle karşıladıklarını kaydetti. Rusya’nın aldığı karar sonrası esnaf ve turizmcinin yüzünün gülmeye başladığına değinen Topaloğlu, “Artık insanlar da sıkıldı ve tatile çıkmak istiyor. Kemer’e “Küçük Moskova” diyorlar. 

Herkesin düşüncesi iyi bir turizm sezonu geçireceğiz yönünde. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan cumartesi günü Göynük’ta otel açılışına katıldı. Orada Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile görüşme gerçekleştirdim. Bakan Ersoy, turizmin bu sene daha iyi olacağını iletti. Fransa ve Almanya’dan da iyi haberler aldıklarını kaydetti. Esnafın kepenk açma kapama saatlerinin esnetilmesi konusunu da kendilerine ilettim. Birden olmaz kademeli olarak yapacaklarını söyledi. Bilim kurulunun toplantısı sonrası bir açıklama yapılacağını belirtti. Çalışmalarından dolayı sayın bakana teşekkür ediyorum.” diye konuştu. 

Kemer’e yaklaşık 4 milyon misafir bekliyoruz

Kemer Belediyesi olarak turizm sezonuna hazır olduklarını ve hazırlıklarını tamamladıklarını anlatan Başkan Topaloğlu, şunları kaydetti:“Her şeyin daha güzel olacağına inanıyorum. Aşıların yapılması çok iyi. Günde 1 milyon aşı yapılması bizim için bir kazanç. Biz aşıya rağmen tedbirlerimizi elden bırakmıyoruz. Çünkü İngiltere varyantı var. Çok hızlı yayılıyor. Bu handikapa yakalanmamak için tedbirlerimizi bırakmıyoruz. Antalya’ya yaklaşık 6 milyon turist bekliyoruz. Bunun yaklaşık 4 milyonu Kemer’e gelir. Geçen sene turizm yokken bile 2,5 ayda 1 milyon 300 bin misafir ağırladık. Kemer olarak daha rahatız.”Topaloğlu, Mustafa Ertuğrul Aker (Olbia) Parkı’nın çehresini değiştirdiklerini hatırlatarak, herkesin parka gelip vakit geçirdiğini ve fotoğraf çekme alanlarında anı ölümsüzleştirdiğini sözlerine ekledi. 

Dijital yolculukların ev sahibi BiTaksi, 8’inci yaşını kutluyor

Kurulduğu günden bu yana 6,5 milyon kez indirilen BiTaksi, 48 milyon yolculuğa ev sahipliği yaptı. Pandemi döneminde, Türkiye’de ilk kez hayata geçen kabinli taksi hizmeti ise 1’inci yaşına günler kala 800 bin güvenli yolculuğa ulaştı.


Taksi arayan yolcularla, yolcu arayan taksi sürücülerini bir araya getiren BiTaksi, sektöründe 8 yılı geride bıraktı. 

“Hem yolcuların hem de sürücülerin dijital yol arkadaşıyız”  

Geride bıraktıkları 8 yılı değerlendiren BiTaksi CEO’su Kaan Sancaklı; “Sektörümüzün lider uygulaması olarak, kendimizi kurulduğumuz günden bu yana hem yolcuların hem de sürücülerin dijital yol arkadaşı olarak konumlandırıyoruz. Sürücüler ile yolcuları kolay ve güvenli şekilde buluşturuyor, hayata geçirdiğimiz kampanyalar ile fırsatlar sağlıyoruz. Ekosistemimize katma değer yaratacak projelerle destek olmaya ve her zaman daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunmaya odaklanıyoruz” dedi.

Kullanıcı memnuniyetine de değinen Sancaklı sözlerini şöyle sürdürdü: “BiTaksi olarak şu ana kadar pek çok ilki hayata geçirdik. Türkiye’de taksilerde kartlı ödeme ilk kez BiTaksi ile başladı. Görme-işitme engelli vatandaşlarımızın, evcil hayvanı bulunan yolculularımızın konforlu ve güvenli şekilde seyahat edebilmesi için ‘kolay taksi’ ve ‘pati taksi’ hizmetlerimizle yine ilkleri gerçekleştirdik. Pandemi döneminde ‘kabinli taksi’ projemizi hayata geçirerek hem yolcuların hem de sürücülerin sağlığı ve güvenliği için sürdürülebilir bir adım attık. Tüm bu projelerimiz ve hizmetimizi iyileştirmeye yönelik yaklaşımımız yolcularımıza da yansıyor. BiTaksi’yi deneyimlemiş milyonlarca kullanıcımızın memnuniyet oranı %96.”

Şu ana kadar 6,5 milyon defa indirilen BiTaksi, 48 milyon yolculuğa dijital ev sahipliği yaptı.

Pandemi süresince 800 bin kabinli taksi yolculuğu gerçekleşti

BiTaksi, geçtiğimiz yıl Covid-19 salgını dolayısıyla Türkiye’de ilk kez kabinli taksi projesini hayata geçirmişti. 1 yaşını doldurmasına sayılı günler kala sayıları hızla artan kabinli taksiler hem yolcular hem de sürücüler için izole bir yolculuk imkânı sağlamaya devam ediyor.

Sancaklı, Kabinli Taksilere ilişkin şu yorumlarda bulundu: “Covid-19 salgını dolayısıyla kullanıcılarımızın hijyen koşullarına azami derecede dikkat ettiğini göz önünde bulundurarak kabinli taksi uygulamasını başlattık. Şu ana kadar BiTaksi üzerinden kabinli taksilerle 2 binin üzerinde sürücü, 800 bin güvenli yolculuk gerçekleştirdi. Hem yolcularımızdan hem de sürücülerimizden çok güzel yorumlar alıyoruz. Öte yandan hayata geçirdiğimiz kampanyalar ile yolcularımıza avantajlar sağlıyoruz. Projemizin başından bu yana 250 binin üzerinde yolcumuza sürpriz olarak kabinli taksi gönderdik ve onları bu yeni hizmetimizle tanıştırdık.”

Kabinli taksilerde yer alan panel, tasarımı dolayısıyla tüm taksilere kolayca entegre edilebiliyor. Kabinli taksiler, ön ve arka taraf arasındaki hava geçişini engellemesinin yanı sıra arka koltuktaki yolcuların özel filtrelerle ayrılan klima ve ses izolasyonu ile konforlu şekilde yolculuk yapmasına olanak tanıyor. BiTaksi, şu an İstanbul’da 750’ye yakın kabinli taksi sayısını yaz sonuna kadar 1000’e tamamlamayı hedefliyor.  

8. yıla özel 20 iPhone 12 kazanma şansı 

Doğum gününü kullanıcılarıyla birlikte kutlayan BiTaksi, Haziran sonuna kadar BiTaksi ile yapılacak yolculuklarda çekilişle 20 adet iPhone 12 hediye ediyor. BiTaksi’nin faaliyet gösterdiği İstanbul ve Ankara’da, BiTaksi ile 30 TL ve katları tutarında bireysel yolculuk yapacak tüm yolcular her 30 TL için 1 çekilişi hakkı kazanıyor.

Elite World Sapanca’da şehrin stresinden uzaklaşın

Elite World Sapanca’nın tuz odası, cilt bakımı, sıkılaştırma, detoks programları ile şehrin stresinden uzaklaşın.Elite World Sapanca Convention & Wellness Resort;  wellbeing konseptini geliştirmeye devam ediyor. 

Elite World Sapanca’nın misafirleri; Fit Life Spa & Wellness’ın bütünsel bir yaklaşımla hazırladığı tuz odası, cilt bakımı, sıkılaştırma, detoks gibi uygulamaları ile  misafirlerinin arınmasını sağlıyor. Doğanın huzur veren atmosferinde ayrıcalıklı hizmetleri ile dikkat çeken Elite World Sapanca Convention & Wellness Resort, açık alan etinliklerinin yanı sıra Fit Life Spa & Wellness’da yer alan tuz odası, cilt bakımı, sıkılaştırma,  kişiye özel  detoks  programı  uygulamaları ile misafirlerine farklı ve keyifli deneyimler yaşatmaya devam ediyor. 

elite-world-sapanca-008.jpg

Türkiye’de birçok ilki bünyesinde barındıran Elite World Sapanca’nın spa ve wellness hizmetleri, bir taraftan tatil yaparken diğer taraftan doğanın kalbinde kendisini yenilemek isteyenlerin ilk tercihleri arasında yer alıyor. 

elite-world-sapanca-005.jpgDış güzellik ve vücut sağlığı dengesine önem verenler için hazırlanan Fit Life Signature Masajı, saglık paketi,  kişiye özel hazırlanan iki veya üç günlük detoks paketleriyle kendini şımartmak isteyenlerin keyfini yerine getiriyor. Sıradışı bir SPA deneyimi arzulayanlar ise Elite World Sapanca’nın özel hamamında baştan aşağı arınırken, Fresh Corner’da doğanın  güzelliğini seyrederken  ferahlatıcı ikramlarından tadıp, detoks bakım paketi  ve bitki özlerinin ferahlatıcı etkilerini bir arada yaşayabiliyor. Ayrıca Elite World Sapanca’nın misafirleri tuz terapi odasındaki sıcak kum masaj yatağında uzanıp, himalayan tuzu ile kaplanmış olan tuz terapisi odasının keyfini çıkartabilirler. 

elite-world-sapanca-006.jpg

Elite World Sapanca’da wellness, fitness, yoga, pilates ve meditasyon eğitmenleri ile özel deneyimler yaşayanlar, bir sonraki eğitimlerine İstanbul’daki herhangi bir Elite World Hotels’te devam ederek yeni alışkanlıklar kazanıyor. 

elite-world-sapanca-007.jpg

Ayrıca Türkiye’de bilinenin dışında bir spa deneyimi yaşatmak amacıyla oluşturulan Fit Life Spa & Wellness’daki hizmetlerin yanı sıra özel olarak tasarlanmış kneipp yürüyüş havuzları, yağmur koridorları, açık havada sıcak tuzlu su lagünleri gibi özel alanlarda mevcut. İstanbul’a oldukça yakın bir lokasyon olan Elite World Sapanca Convention & Wellness Resort, şehirden kaçarak özel masaj ve cilt bakımı paketlerinden, detox programlarından yararlanmak isteyenler için özel bir fırsatlar sunuyor. 

Hijyenik ve güvenli bir tatil için Elite World CARE

Elite World Hotels zincirinde yer alan tüm oteller, güvenli turizm sertifikasına sahip olup, yüksek önlem ve güvenlik tedbirleriyle hizmetlerini sürdürüyor. Elite World CARE (Covid-19 Anti Risk Ekibi) adındaki uzman ekiplerle aktif bir şekilde denetleme ve değerlendirmeler sürekli devam ediyor. Konforlu ve güvenli bir tatil için her detayın titizlikle düşünüldüğü Elite World Otelleri’nde misafirler yüzde 50 doluluğu aşmayacak şekilde geniş ve hijyenik alanlarda sosyal mesafeye dikkat ederek ağırlanıyor. 


Swissôtel The Bosphorus, İstanbul Yaz Sezonuna Merhaba Diyor!

Swissôtel The Bosphorus, İstanbul, 30.yılını kutladığı bu özel yılda yaz boyunca özlenen buluşmalara, tüm hijyen ve sosyal mesafe kurallarına uyarak ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 

Mavi ve yeşilin buluştuğu, İstanbul’un merkezinde bulunan lokasyonunda, açık hava imkanı sunduğu restoranları ve etkinlik alanları ile Swissôtel misafirlerine eşsiz bir şehir deneyimi sunacak. 

16 Roof 

Swissôtel The Bosphorus,İstanbul lezzeti ve eğlenceyi 16 Roof’ta buluşturmaya devam ediyor.

Swissôtel The Bosphorus, İstanbul’un terasında konumlanan şehrin en güzel manzarasına sahip 16 Roof, ünlü şef Bruno Andres Santa Cruz’un dokunuşları ile günümüzde ilgi odağı olan Peru mutfağını Akdeniz lezzetleri ile harmanlayıp modern bir menü oluşturarak İstanbul’un hatta dünyanın favorileri arasına girdi.

Chalet Garden

Swissôtel The Bosphorus’un, benzersiz adresi Chalet, 
yaz sezonu boyunca dinamik ve farklı konsepti ile muhteşem bahçesinde 
 ‘’Chalet Garden’’ olarak İstanbullu’ların yeni buluşma noktası olarak hizmet vermeye başlıyor.

Şehrin merkezinde doğa ile buluşma imkanı sunan ‘’Chalet Garden’’
alanında en sevilen ve deneyimli isimleri ağırlayacağı, gastronomi ve müzik alanında etkinler ve workshoplar düzenleyecek.
Sevdiklerinizle birlikte, şehirden uzaklaşmadan, yeşillikler içerisinde keyifle vakit ‘’Chalet Garden’’ yaz günlerinize unutulmaz anlar kazandıracak.

OASIS Havuz

İstanbul’un sosyal açıdan en kıymetli lokasyonlarından birinin tam merkezinde yer alan Swissôtel The Bosphorus, İstanbul sizi unutamayacağınız bir deneyime davet ediyor. 

Dünyanın önde gelen otellerinden Swissôtel The Bosphorus, İstanbul yeşillikler içinde, gürültüden uzak, huzurlu bir ortamdaki havuzunda misafirlerini ağırlıyor. Kış sezonu yorgunluğunu atıp şehirdeki en keyifli tatili hissettiren Swissotel The Bosphorus, İstanbul, havuz kullanımı öncesi ve sonrasında misafirlerine pek çok farklı hizmet ve sosyal ortam sunuyor. 

Türkiye'de Şirket Kuran Yabancı Sayısı Artıyor

Özellikle e-ticaret alanında faaliyet gösteren mikro işletmelerin sayısı hızla artarken, Türkiye'de iş yapmayı planlayan yabancılar da ülkemizde şirket kurma yoluna gidiyor. Yabancı girişimcilerin Türkiye'de şirket kurmaları açısından tabi oldukları prosedürün Türk vatandaşlarıyla hemen hemen aynı olduğuna dikkat çeken WorqCompany Kurucu Ortağı Cem Baytok konunun ayrıntılarını anlattı.

Yabancı yatırımcılar neden Türkiye'yi tercih ediyor?

Türkiye 2000'li yılların başından itibaren uyguladığı yabancı sermaye ve yatırım teşvik sistemiyle bölgesinde uluslararası sermayenin en çok tercih ettiği yatırım üslerinden biri oldu. Zaman içinde ihracatın artması ve ekonomideki dönüşüm çerçevesinde yakalanan hızlı büyüme, yabancı sermayenin de ilgisini çekti. Türkiye'ye ilgi gösteren yabancı girişimciler için Türkiye'de şirket kurmaları açısından tabi oldukları prosedürün Türk vatandaşlarıyla hemen hemen aynı olması farklı bir cazibe konusu. Bu doğrultuda Türkiye, yabancı yatırımcıların iş yapma kolaylığı açısından önde gelen ülkelerden biri.

Ortadoğu, Uzakdoğu ve Avrupa'dan talep var...

Türkiye'ye en çok Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkeleri ile Avrupa'dan yoğun şirket kurma talebi geliyor. Hong Kong, Çin, Hindistan, Lübnan, Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İtalya, Sırbistan ve İngiltere bu alanda en başta sayılabilecek ülkeler.

Hangi iş kollarını tercih ediyorlar?

Türkiye'de iş kuracak yabancı yatırımcıların en çok talep gösterdiği alanların başında e-ticaret, ithalat ve ihracat, teknoloji, mühendislik ve mimarlık, gıda ve danışmanlık yer alıyor.

Yabancı talebi 4 kat artacak...

Yabancı şirketlerde iki büyüme kanalı mevcut. Birincisi, dijital pazar yerleri üzerinden kendi ürünlerini Türk pazarında satmak isteyen satıcıların şirketleri. Bunlar şirket, ticaret ve vergi operasyonlarına sağlanan desteklerle kurulan şirketler. Buradaki sayının, 36 ay içerisinde 3.000'in üzerine çıkmasını bekliyoruz. Diğeri ise, Türkiye'de sağlanan servislerle "iş yapma kolaylığının" artması paralelinde gelen yabancı küçük yatırımlar ve sınır ötesi ticaret operasyonları için Türkiye'yi bir geçiş noktası olarak kullanan işletmeler. Buradaki sayının da, aynı süre zarfında 5.000'in  üzerinde olacağını düşünüyoruz. Bu rakamlar bize mevcuda göre dört kat ve üzeri bir büyüme trendi gösterecek.

WorqCompany, İstanbul Kalkınma Ajansı'nın alt yüklenicisi konumunda...

Son dönemlerde yabancı yatırımcıların şirket kurma talepleri oldukça yoğun. WorqCompany Türkiye'de şirket kuruluşu ve ilgili hizmetlere ilişkin çözümleri uçtan uca sunan tek şirket olması ve hem kamu hem özel sektördeki  önemli paydaşlar ile koordinasyon halinde bulunması nedeniyle ile yabancı yatırımcılara bir çok avantaj sağlayabiliyor. WorqCompany, İstanbul'un ekonomik ve sosyal kalkınmasını desteklemek ve küresel rekabet gücünü artırmak için çalışan İstanbul Kalkınma Ajansı ile şirket kuruluşu ve ilave hizmetler konusunda işbirliği yapıyor. Bunun yanı sıra, girişimcilerin e-dönüşümlerini desteklemek amacıyla Türkiye'nin ve dünyanın en büyükleri arasında yer alan yerel ve global dijital pazar yerleri ile entegrasyon ve vergi danışmanlığı işbirlikleri bulunmakta.  

22 Haziran 2021 Salı

Moonline Travel, Türkiye Ofisi’nin başına Serhad Öktem’i getirdi

Ortadoğu’nun önde gelen B2B seyahat hizmetleri sağlayıcısı Moonline Travel’ın Türkiye Ofisi 1 Haziran 2021 tarihinden itibaren sektörün deneyimli ismi Serhad Öktem’e emanet


2016 yılında Türkiye turizm pazarına giriş yapan Irak kökenli Moonline Travel, Türkiye Ofisi’nde yeni bir kan değişimine gitme kararı aldı. Kariyer hayatına 1995 yılında adım atan ve özellikle son 10 yıldır turizm ve reklamcılık alanında bir çok ulusal ve uluslararası şirkette üst düzey yöneticilik görevlerinde bulunan Serhad Öktem, 1 Haziran 2021 itibariyle Moonline Travel Türkiye Ofisi Genel Müdürü görevine getirildi. 

Yeni görevi hakkında açıklamalarda bulunan Serhad Öktem, Ortadoğu’nun en büyük seyahat acentalarından biri olan Moonline Travel’ın pazardaki en iddialı B2B uçak bileti satış platformu Babylon Booking gibi bir ürüne sahip olduğunu hatırlatarak, bunun kendilerine önemli bir avantaj sağladığını hatırlattı. Moonline Travel’ın bir başka B2B ürününün de 2021 yılının Mart ayında kullanıma açılan otel rezervasyon sistemi Babylon Holiday olduğunu söyleyen Öktem, her iki ürünle sektörün en önemli unsurlarının başında gelen seyahat acenteleri ile süregelen iyi ilişkileri daha da geliştirmeyi hedeflediklerini dile getirdi. Öktem, global ölçekte zorlu geçen 1,5 yılın ardından yapılacak güç birliklerinin sektörde aydınlık günleri de beraberinde getireceğini ifade etti.

2010 yılında Irak’ta kurulan Moonline Travel, 10 yılı aşkın süredir Irak’ın yanı sıra Türkiye, Dubai ve Almanya ofislerinde 250’den fazla çalışanı ile faaliyetlerini sürdürmekte ve özellikle B2B alanında uçak bileti satışı ve otel rezervasyonu çözümleri ile sektöre hizmet veriyor. Moonline Travel ayrıca Irak’ta Air Arabia, Egypt Air ve Lufthansa City Center gibi markaların da temsilciliklerini yürütüyor.

Şikayetvar 6. A.C.E. Awards’ta müşteri deneyimini en iyi yaşatan markalar ödüllendirildi

Türkiye’nin müşteri memnuniyetini en kapsamlı ve uçtan uca ölçen  platformu Şikayetvar tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen A.C.E Awards (Achievement in Customer Excellence) 21 Haziran Pazartesi günü Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleştirildi. Müşteri deneyimini en iyi yaşatan markalar Şikayetvar A.C.E Awards’ta ödüllerine kavuştu.  


140 bin markanın, 7 milyon bireysel üyenin ve aylık 18 milyon ziyaretçinin buluştuğu Şikayetvar, 20 yıllık tecrübesiyle mükemmel müşteri deneyimini yaşatan markaları altıncı kez belirledi.  Firmaların şikayet verileri, pazar payları ve Şikayetvar tarafından uygulanan yıllık 1 milyon 200 bin anket temel alınarak hazırlanan Müşteri Deneyim Endeksi araştırması sonuçlarına göre, tüketicisine mükemmel müşteri deneyimi yaşatan markaların ödüllendirildiği Şikayetvar Ödül Töreni 21 Haziran Pazartesi günü Çırağan Palace Kempinski’de davetlilere unutulmaz bir gece yaşattı. Bu yıl Şikayetvar genelinde en yüksek memnuniyet oranına sahip marka, Birevim oldu.

Müşteri deneyimini en iyi yaşaran 91 marka ödülüne kavuştu

Markaların uçtan uca şikayet yönetim becerisinin ödüllendiği A.C.E Awards’ta bu yıl kategori sayısı artırıldı. Geçen yıl 27 farklı sektörde 54 ulusal ve uluslararası markanın ödüllendirildiği ödül töreninde, bu yıl 48 sektörde müşteri deneyimini en iyi yöneten 91 marka ödüllerine kavuştu. 

Kusursuz müşteri memnuniyetine “Yıldız Tayfı” ödülü

Markaların başarılarını taçlandırdıkları törenin ödülü Heykeltıraş Orkide Akkoç imzası taşıyor. Tamamen el yapımı olan ve Yıldız Tayfı adı verilen benzersiz ödül, çok sayıda küçük yıldızın bir araya gelerek büyük bir yıldıza dönüşümlerini temsil ediyor.   

Şikayetvar 6’ncı A.C.E Awards ödül töreninde ödül alan marka ve dereceleri şöyle sıralandı

Şikayetvar Genelinde En Yüksek Memnuniyet Oranına Sahip Firma
Birevim

Akaryakıt
Opet (Diamond)

Anne Bebek Ürünleri 
Evy Baby (Diamond)

Elektirikli Ev - Mutfak Aletleri
Arzum (Diamond)
Tefal (Gold)
Rowenta (Silver)

Dondurma
Magnum (Diamond)
Algida (Gold)


Dijital Platform
Kablo Tv (Diamond) 
Turkcell TV (Gold)
Digiturk (Silver)

Bankacılık A Segment
Türkiye İş Bankası (Diamond)
QNB Finansbank (Gold)
Akbank (Silver)

Bankacılık B Segment
HSBC (Diamond)
Odeabank (Gold)
ING (Silver)

Kamu Bankacılığı
Halkbank (Diamond)

Kargo
Yurtiçi Kargo (Diamond)
Sürat Kargo (Gold)
UPS Türkiye (Silver)

Kargo Pazaryeri
hepsiJET (Diamond)

Mobilya
Enza (Diamond)
Doğtaş Mobilya (Gold)
Kelebek Mobilya (Silver)

Ankastre
Ferre (Diamond)
Franke (Gold)

Departman Mağazacılığı
Boyner (Diamond)
Tchibo (Gold)

Katılım Bankacılığı
Albaraka Türk Katılım Bankası (Diamond)

Elementer Sigorta A Segment
Aksigorta (Diamond)
Doğa Sigorta (Gold)
Anadolu Sigorta (Silver)

Elementer Sigorta B Segment
Zurich Sigorta (Diamond)
Ethica Sigorta (Gold)
Ray Sigorta (Silver)

Emeklilik ve Hayat
Garanti BBVA Emeklilik ve Hayat (Diamond)
Avivasa (Gold)
Türkiye Hayat Emeklilik (Silver)

E-Ticaret Pazar Yeri
GittiGidiyor (Diamond)
PttAVM (Gold)
Hepsiburada (Silver)

Market Alışveriş Uygulamaları
Banabi Yemeksepeti (Diamond)

Marketler Zinciri
CarrefourSA (Diamond)

Marketler Zinciri İndirim
A101 (Gold)

Oto Kiralama Seri İlan
Yolcu 360 (Diamond)

Bilet Siteleri Ulaşım
Obilet (Diamond)

Seramik Vitrifiye
Kale (Diamond)

Akıllı Telefon
Huawei (Diamond)
Samsung (Gold)

Enerji Dağıtım
Tredaş (Diamond)

Enerji Perakende
Zorlu Enerji (Diamond)
Mepaş (Gold)

Faizsiz Finans Sistemi
Eminevim (Diamond)
Birevim (Gold)

İletişim
Turkcell (Diamond)
Vodafone (Gold)

Kozmetik Mağaza Zinciri
Watsons (Diamond)

İnternet Servis Sağlayıcılar
Kablo Net (Diamond)
Millenicom (Gold)
Superonline (Silver)

Network Satış
Farmasi  (Diamond)

Güvenlik Sistemleri
Kale Alarm (Diamond)
Pronet (Gold)

Yatak
İşbir Yatak (Diamond)
Yataş (Gold)

Otomotiv Lüks Segment
BMV (Gold)
Mercedes (Diamond)

Otomotiv A Segment
Renault (Diamond)
Fiat (Gold)
Ford (Silver)

Otomotiv B Segment
Dacia (Diamond)
Nissan (Gold) 

Beyaz Eşya
Vestel (Diamond) 
Arçelik (Gold)
Beko (Silver)

Hazır Giyim
DeFacto (Diamond)
Mavi (Gold)
LCWaikiki (Silver)

Isı Sistemleri (Kombi)
Ferroli Türkiye (Diamond)
Baymak (Gold) 
DemirDöküm (Silver)

Ödeme Sistemleri
iyzico (Diamond)
PayTR (Gold)
ininal (Silver)

Özel Alışveriş
Morhipo (Diamond)

Spor Giyim
Puma (Silver)

Züccaciye Markası
Porland Porselen (Diamond)

TV
Vestel (Diamond)

Teknoloji Mağaza Zinciri
Teknosa (Diamond)

Teknoloji Ürün Siteleri
İncehesap (Diamond) 

21 Haziran 2021 Pazartesi

Bu yatta Türkçe konuşmak yasak

Daha önce yurt dışına gitmek, iş bağlantıları ayarlamak zorken online görüntülü konuşmalar sayesinde birçok iş insanı, ülke değiştirmeden iş anlaşmaları yapabiliyor.

Bu nedenle iş insanlarının yabancı dile ihtiyaçları artınca Dil bilimci Seda Yekeler de iş insanlarına yönelik ‘Yatta yabancı dil turu’ başlattı.  Proje hakkında bilgi veren Seda Yekeler,  "Özellikle yabancı firmalarla iş yapan ancak dil bilmediği için sıkıntı yaşayan iş insanları, yat turunda tamamen yabancı çalışanların hizmet ettiği bir ortamda dil öğrenecek. Ülkemizden ve farklı ülkelerden çok sayıda iş insanını bir araya getiriyoruz. Bodrum'dan yola çıkacağız ve Ege kıyılarını dolaşacağız” dedi.

seda-yekeler.jpg

Eğitimler 8 kişilik

Yat turuna katılacak iş insanlarının gruplara ayrılacağını, grupların da en fazla 8 kişilik olacağını aktaran Yekeler, “Belirli düzeyde İngilizce bilen işadamlarımıza interaktif bir eğitim verilecek. Business English eğitimi alacak katılımcılarımız, yatta bulundukları süre içerisinde İngilizce harici başka hiçbir dili kullanmayacaklar. Yine yat gezisi süresince katılımcılarımıza dünya mutfağından örnekler sunulacak ve sağlıklı beslenme konusunda diyetisyen desteği verilecek" diye konuştu.

İş insanlarının ilgisi arttı

Daha önce yurt dışına gitmek, iş bağlantıları ayarlamak zorken online görüntülü konuşmalar sayesinde özellikle son dönemde İngilizce öğrenmek isteyen iş insanlarının sayısı daha da çok arttığını aktaran Yekeler, “Online görüşmeler nedeniyle yabancılarla iş toplantısı ayarlamak artık çok kolay. Bu noktada tercüman aracılığıyla konuşmak ise çok verimli olmuyor. O nedenle son dönemlerde yabancı dil öğrenmek isteyen çok sayıda iş adamı oluyor. O nedenle yat turuna da ilgi arttı” ifadelerini kullandı.

Öğrenmenin yaşı yok

Yabancı dil öğrenmenin yaşının olmadığını belirten Yekeler, “Özellikle belli bir yaşa gelmiş olan katılımcılarım bazen ‘Okuldayken yabancı dil dersini hiç sevmezdim, tam bir umutsuz vakaydım’ gibi negatif cümleler kurarlar. Ama unutmayınız ki okulda yabancı dil derslerinde pek de başarılı olmayan birçok insan daha sonra yabancı dili öğrenebilir. Günümüz dünyasında çok daha şanslıyız aslında… Modern yöntemler, eğlenceli ve iletişim kurmaya çok daha yardımcı metotlar mevcut. Yeter ki kendinize güvenin. Utanmak diye bir şey yok! Hata yapmak dil öğrenme sürecinin çok doğal bir parçasıdır” dedi.

Özel metod uyguluyor

Yabancı dil öğretiminde YEK metodunu uyguladığını aktaran Yekeler, metodla ilgili ise şu bilgileri verdi: “YEK metodu bilinen tüm dil edindirme uygulamalarından farklı olarak beyindeki gri hücreleri hedefleyen egzersizlerden oluşuyor. Deneyime dayalı ve kalıcı edinime kolaylık kazandıran bir metot. Yek Metot; kişinin beynindeki dil edinme bölgesinin nasıl çalıştığını ve ne kadar açık olduğunu analiz eden bir dil analizine dayanan ve bir dil haritasının çıkartıldığı bir metot. Yani kişiye özel. Uzun yıllar, sağ lob ile sol lobların birbirinden ayrı çalıştığına dair çalışmalar yapılmıştı. Son 20 yılda ise, özellikle birden fazla dil bilen insanların bu iki lobu aynı anda kullandıkları ortaya çıktı.” 

Büyük ilerleme yaşanıyor

İş insanlarına da bu yöntemle dil öğrettiğini aktaran Yekeler, “Böylelikle İngilizce bilmeyen ya da konuşma cesareti olmayan iş insanlarında büyük ilerlemeler yaşıyoruz. Yıllarca İngilizce bilmediği için yurt dışıyla iş yapamayan katılımcılar şu anda çok ciddi anlaşmalar imza atıyorlar” diye konuştu.2009’da kurduğu Türkiye’nin ilk dil vakfı olan SEYEV’le Şanlıurfa, Ordu ve Hakkari’deki köy okullarına ve öğrencilere destek olan Yekeler, Sen de Konuşabilirsin' isimli kitabı hakkında ise “Bu kitap yabancı bir dil öğrenmek için bir türlü fırsat bulamadım diyenlerin, yabancı dil seviyelerini geliştirebileceklerine inandıran bir kitap olsun istiyorum. Türkiye’de artık anlıyorum ama konuşamıyorum sorunu çözülsün istiyorum” ifadelerini kullandı.

NG Phaselis Bay’ın resmi açılışı gerçekleşti 

NG Phaselis Bay’ın resmi açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: ‘’NG PHASELİS BAY, ÜLKEMİZİN TURİZMDE YAPMAYA HAZIRLANDIĞI BÜYÜK ATILIMIN SEMBOLÜDÜR’’

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: ‘’NG Phaselis Bay Otelinin şehrimize, ülkemize, turizm sektörüne ve NG gruba hayırlı olmasını diliyorum. NG grubu, Nafi ve Erkan Güral'ın salgın döneminde gerçekleştirdikleri bu otelle birlikte toplam 5 milyar lirayı bulan yeni yatırımla, 1200 kişi istihdam ilavesiyle ortaya çıkardıkları için tebrik ediyorum. Bölgenin en güzel koylarından birinde yer alan, yüksek standartlara sahip 488 odalı bu otelimizi ülkemizin turizm sektöründe yapmaya hazırlandığı büyük atılımın sembolü olarak görüyorum.’’

cumhurbaskani-recep-tayyip-erdogan-ng-grubu-nafi-gural-erkan-guralkultur-ve-turizm-bakani-mehmet-nuri-ersoy-emine-erdogan-003.jpg

NG KÜTAHYA SERAMİK YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERKAN GÜRAL: ‘’Asla vazgeçmeyen bir babanın evlatları olarak; en gelişmiş ekonomilerin bile yıprandığı bu pandemi döneminde, toplam 5 milyar liralık yatırım bedeliyle, 2 otel, 1 seramik fabrikası ve 1 porselen fabrikasını Türkiye ekonomisine kazandırdık. Biz devletimize güveniyoruz, Türkiye ekonomisinin geleceğine inanıyoruz. Şartlar ne olursa olsun, bu coğrafyada yatırım yapmaya, ilklere ve yeniliklere imza atmaya devam edeceğiz.

cumhurbaskani-recep-tayyip-erdogan-ng-grubu-nafi-gural-erkan-gural.jpg

’’ NG Hotels’in, 1,5 milyar TL’lik yatırımla Antalya Kemer Göynük’te hayata geçirdiği 4’üncü oteli NG Phaselis Bay’ın resmi açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapıldı.
Sapanca ve Afyon’da yer alan otelleriyle turizm sektörüne yepyeni bir hizmet anlayışı getiren NG Hotels, Türkiye’ye konforun ve lüksün sınırlarını aşan yeni bir otel daha kazandırdı. Geçtiğimiz nisan ayında misafirlerini kabul etmeye başlayan NG Phaselis Bay Otel’in resmi açılışı için görkemli bir tören hazırlandı.

cumhurbaskani-recep-tayyip-erdogan-ng-grubu-nafi-gural-erkan-guralkultur-ve-turizm-bakani-mehmet-nuri-ersoy-emine-erdogan-001.jpg

Erdoğan, Nafi Güral ve Ailesi Tarafından karşılandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan otelin girişinde NG Kurucu Başkanı Nafi Güral ve eşi Gülsüm Güral, NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, NG Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Güral, Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli ve Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gülden Güral ile Gürok Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Güral, Boliş plastik ve Kimya Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Sevim Güral Olgun tarafından karşılandı..  NG Phaselis Bay Otel’in resmi açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, eski Başbakanlardan Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Antalya Valisi Ersin Yazıcı da eşlik etti. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan: NG Phaselis Bay, Turizmde Büyük Atılımın Sembolü

NG Phaselis Bay’ın resmi açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, oteli turizm sektörünün önemli sembollerinden biri olarak gördüğünü söyledi. ‘’Resmi açılışını yaptığımız NG Phaselis otelinin şehrimize, ülkemize, turizm sektörüne ve NG Gruba hayırlı olmasını diliyorum. NG grubu, Nafi ve Erkan Güral'ın salgın döneminde gerçekleştirdikleri bu otelle birlikte toplam 5 milyar lirayı bulan yeni yatırımı, 1200 kişi istihdam ilavesiyle ortaya çıkardıkları için tebrik ediyorum. Turizm sektöründeki dördüncü yatırımlarını bu otel ile yapan Güral ailesinin seramik alanında ülkemizde ve ülke dışında yaptığı başarılı çalışmaları da yakından takip ediyoruz.  Bu otelin nisan ayındaki fiili açılışının hemen ardından salgın şartlarına rağmen yüksek doluluk oranlarına ulaşması, isabetli bir yatırım olduğunun işaretidir. Bölgenin en güzel koylarından birinde yer alan, yüksek standartlara sahip 488 odalı bu otelimizi ülkemizin turizm sektöründe yapmaya hazırlandığı büyük atılımın sembolü olarak görüyorum.’’

cumhurbaskani-recep-tayyip-erdogan-ng-grubu-nafi-gural-erkan-guralkultur-ve-turizm-bakani-mehmet-nuri-ersoy-emine-erdogan-002.jpgCumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin dünya turizmindeki yerini daha da yukarıya taşıyacaklarını ifade etti: ‘’Turizmcilerimizin 2021 sezonunun en azından ikinci yarısını değerlendirebilmelerini temin edebileceğiz. Geçtiğimiz yıl tüm sıkıntılara rağmen 16 milyon misafiri ağırlamıştık. Bu yıl çok daha yukarı rakamlara ulaşacağımızdan ümitliyim. Yatırımcılarımıza bu yeni döneme hazırlanmalarını şimdiden tavsiye ediyorum. Bu süreçte bir defa daha görülmüştür ki Türkiye'de tatil yapan turist, ülkemizden kolay kolay vazgeçemiyor. Tabii güzelliklerimizle, tarihi zenginliklerimizle, hizmet standartlarımızla, yetişmiş insan kaynağımızla, uygun fiyatlarımızla hem ülkemizi tercih edenler kazanıyor hem Türkiye kazanıyor. İnşallah bu kazan kazan politikasıyla turizmdeki yerimizi sürekli daha yukarılara çıkartacağız. ‘’

cumhurbaskani-recep-tayyip-erdogan-ng-grubu-nafi-gural-erkan-guralkultur-ve-turizm-bakani-mehmet-nuri-ersoy.jpg

Mehmet Nuri Ersoy: Turizme Yapılan Yatırımlar Sevindiriyor

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise turizme yaptıkları yatırımlar sebebiyle Güral Ailesine teşekkür etti: ‘’Beni en çok sevindiren, birçok kez sıkıntılar atlatmasına rağmen Türk turizm yatırımcısının her daim yatırımlarına devam ediyor olması. Bugün bu tesiste de bu güzel örneği hep beraber yaşıyoruz. Önemli olan daha fazla kişi başı geliri turizmde turistten elde etmek.. Kaliteli istihdamı arttırmak.. Ve turizm sektörünün gayr-i safi milli hasılada aldığı payı yüzde 4’lerden yüzde 7,5 / 8 seviyelerine getirmek. O açıdan da Güral ailesini yapmış olduğu yatırımdan dolayı tebrik ediyorum.’’ 

Erkan Güral: Pandemide 5 Milyar TL Yatırım Yaptık

Turizm sektörüne farklı bir dinamizm getirmek amacıyla NG Phaselis Bay Otel’i hayata geçirdiklerini söyleyen NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral,  konuşmasına NG Grubun geçmişe dayanan başarı hikâyesini anlatarak başladı: ‘’Bizim maratonumuz 1940’lı yıllarda Kütahya’da başlayıp bugün 100’den fazla ülkeye ihracat yapan, 5 bin kişiye doğrudan istihdam sağlayan;  Turizm, seramik ve porselen sektörlerinde her geçen gün yeni rekorlara imza atan bir marka olarak devam ediyor. Babam Nafi Güral Beyefendi’nin ilk günden bu yana taşıdığı ve bizlere adeta nakşettiği bir düstur var: Şartlar ne olursa olsun üretmek, başarının peşinden koşmak… Bizlere yüklenen sorumluluk kapsamında, enerji krizlerine, petrol kıtlıklarına, ihtilallere, devalüasyonlara, ekonomide yaşanan türbülanslara rağmen bu düsturdan asla vazgeçmeyen bir babanın evlatları olarak; En gelişmiş ekonomilerin bile yıprandığı bu pandemi döneminde, toplam 5 milyar liralık yatırım bedeliyle, 2 otel, 1 seramik fabrikası ve 1 porselen fabrikasını Türkiye Ekonomisine kazandırdık. Çünkü biz devletimize güveniyoruz, Türkiye ekonomisinin geleceğine inanıyoruz. Şartlar ne olursa olsun, bu coğrafyada yatırım yapmaya, ilklere ve yeniliklere imza atmaya devam edeceğiz.’’

‘’Türkiye’nin En Modern Seramik Üretim Tesisini Yapıyoruz’’

NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral konuşmasında yatırımların devam edeceği müjdesini de verdi: ’Sayın Cumhurbaşkanımız, 15 Temmuz Seramik Fabrikası’nı uğurlu ellerinizle 2018 Ocak ayında açmıştık. Ve o gün size bir söz daha vermiştik: Fabrikamızın hemen yanında bulunan araziye Türkiye’nin en modern seramik üretim tesisini yapacağız demiştim. Geçtiğimiz ay bu tesisimizin temelini attık. Toplamda 2 milyar liralık yatırıma ulaşacak bu fabrikamızı 3 faz halinde bitireceğiz. İlk fazı ekim ayında tamamlıyoruz. İnşallah Cumhuriyetimizin 100. yılında tüm fazları nihayete erdirecek ve Türkiye’nin en büyük üretim tesisi olan 29 Ekim Seramik Fabrikası’nı ülkemize kazandıracağız.’’

cumhurbaskani-recep-tayyip-erdogan-ng-grubu-nafi-gural-erkan-guralkultur-ve-turizm-bakani-mehmet-nuri-ersoy-emine-erdogan.jpg

Turna Kuşu Heykeli Hediye Edildi

Açılış konuşmalarının ardından Nafi Güral ve Ailesi tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Anadolu kültüründe büyük yeri ve önemi olan Turna Kuşu Heykeli hediye edildi. Anadolu da yaygın bir inanışa göre turnalar uğur, bereket, mutluluk ve refahın simgesi olan kutsal hayvanlar sayıldığı gibi, saflığın, temizliğin, dürüstlüğün, vefanın, sadakatin, sevginin, onurun, özgürlüğün de simgesi olarak kabul ediliyor.  Emine Erdoğan’a ise Gülsüm Güral ve Sema Güral Sürmeli tarafından Kütahya Porselen imzalı özel olarak tasarlanmış bir vazo hediye edildi. 

HOTEL CAELI WELLNESS WEEKEND BAŞLIYOR

Hotel Caeli büyüleyici ve dingin atmosferi ile pandeminin olumsuz havasından uzaklaşmak, huzur dolu bir hafta sonu geçirmek için misafirlerini haziran ve temmuz aylarında düzenleyeceği Wellness Weekend’e davet ediyor. Uçsuz bucaksız üzüm bağları arasında, Eceabat’ın eşsiz doğası ve tarihsel güzellikleri ile çevrili olan Hotel Caeli, şehrin stresinden kaçmak, pandeminin olumsuz havasından biraz olsun uzaklaşmak, arınmak isteyen misafirleri için benzersiz bir Wellness Weekend hazırladı.

hotel-caeli.jpg

Hayatın karmaşasından, iş stresinden, pandemi psikolojisinden uzaklaştırıp, içsel yolculuğa çıkaracak Hotel Caeli Wellness Weekend, alanında uzman isimlerle hazırlanmış, farklı yoga seanslarından, meditasyona, bağ gezileri ve tadımlardan birçok workshop’la  dolu dolu iki günü kapsıyor. Zihninizi ve ruhunuzu arındırırken, tabiat ve sanatla iç içe Hotel Caeli’nin büyüleyici atmosferine bereketli topraklarında yetişen doğal ürünlerle hazırlanan enfes lezzetler de eşlik edecek. İki ayrı hafta sonunda gerçekleşecek program 26 – 27 Haziran tarihlerinde  Zeynep Kemaloğlu- ZK Yoga Studio, 10 – 11 Temmuz tarihlerinde ise Shape Up İstanbul  ( Natalie Garih, Damla Açıkada) ile devam edecek. Lüks bağ ve sanat oteli konseptiyle tüm detaylarını misafirlerinin konforuna ve zevkine göre tasarlayan Hotel Caeli, yeni normalin gerekliliklerine uygun olarak TÜV SÜD sertifikalı hijyen ve sağlık önlemleri ile misafirlerine güvenli bir konaklama hizmeti sunuyor.

17 Haziran 2021 Perşembe

THY Teknik A.Ş., Boeing ile Yenilenen Yedek Parça Sözleşmesiyle Envanter Portföyünü Genişletiyor

Boeing ile Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. arasında yenilenen özel yapım yedek parça sözleşmesi, uçak uygunluğu ve envanter maliyetleri arasında dinamik bir denge oluşturuyor. 
Üç yıllık sözleşme, 9.000 adet yedek parça ile bir önceki programı daha da genişletiyor. 



Boeing ve Türk Hava Yolları Teknik A.Ş., özel yapım yedek parça paket sözleşmesini yenilediklerini duyurdu. Böylece, uçak bakım ve onarım tedarikçisinin mevcut kontratı üç yıl süreyle uzatılmış oldu. Yenilenen sözleşme, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin verimlilik ve güvenilirliğini artırmanın yanı sıra yedek parça ve komponent hizmetleri küresel ağına erişimini güçlendirecek. 
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Genel Müdürü ve İcra Komitesi Üyesi Mikail Akbulut, “Boeing ile yenilenen yedek parça sözleşmemiz, müşterilerimize en iyi nihai ürünü sağlama konusundaki kararlılığımızın bir göstergesidir. Şüphesiz ki, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. ve Boeing arasındaki bu işbirliği, piyasa taleplerini karşılamada ileri bir dönüm noktasıdır.” açıklamasında bulundu. 
Türk Hava Yolları Teknik A.Ş., yenilenen sözleşmenin sunduğu fiyat ve uygunluk ayrıcalıklarıyla bakım operasyonlarını verimli ve kolay hale getirmeye devam edecek. Özel yapım yedek parça paket sözleşmesinin üç yıl süreyle yenilenmesiyle, şirketin portföyü 9.000 adet yedek parça ile genişliyor. Bunlar arasında Boeing parçalarının yanı sıra Boeing ve iş ortağı işletmeler tarafından sağlanan tedarikçi parçaları bulunuyor.    
Boeing Satış Sonrası Hizmetler Başkan ve CEO’su Ted Colbert, “Endüstrimiz, pandemi ve devamındaki iyileşmeden doğan zorlukların üstesinden gelmeye devam ederken, iş ortaklarımız da organizasyonlarına değer katacak ve müşterilerine nihai ürün sağlayacak özgün çözümler üretme konusundaki kararlılığını sürdürüyor. Bu sözleşmeyle öngörülebilirliği ve esnekliği artan, maliyet açısından rekabetçi ve geniş tedarik ağına sürdürdüğü güvenden ötürü Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.’ye teşekkür borçluyuz.” dedi. 
Dünyanın önde gelen havacılık hizmetleri tedarikçilerinden biri olan ve son derece kalifiye iş gücü ile dünya genelinde kapsamlı bakım, onarım, modifikasyon ve rekonfigürasyon hizmetleri sunan Türk Hava Yolları Teknik A.Ş., uçak operatörlerini ve sahiplerini kapsamlı komponent tedariki, tasarım, sertifikasyon ve üretim hizmetleriyle küresel düzeyde desteklemektedir.
Boeing, tüm müşterilerine 13 milyondan fazla yedek parçaya erişim, 7/24 teknik uzmanlık ve yedek parça sorunlarına geniş bir kapsamda destek hizmeti sağlıyor. 
Dünyanın önde gelen havacılık ve uzay şirketi Boeing, 150’den fazla ülkedeki müşterilerine havacılık ürünleri ve destek hizmetleri sağlamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) en büyük ihracatçısı olan şirket, küresel bir tedarikçi üssünün kabiliyetlerini ileri düzeyde ekonomik fırsat, sürdürülebilirlik ve topluluk etkisi için kullanmaktadır. Boeing ekipleri, geleceğe yönelik yenilikler getirmeyi ve şirketin temel değerleri olan güvenlik, kalite ve dürüstlüğü yaşatmayı hedeflemektedir. Daha fazlası için www.boeing.com adresini ziyaret edebilirsiniz.  

   

ULUDAĞ’IN ZİRVESİNDE DEV MARATON

‘’ULUDAĞ ULTRA MARATONU’’ İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI
 Bursa Büyükşehir Belediyesi spor turizminde marka etkinleri kente kazandırıyor. Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile Uludağ’ın zirvesinde 2-3-4 Temmuz 2021 tarihinde bu yıl 3. yapılacak olan ‘’Uludağ Premium Ultra Trail‘’ koşusu için tüm hazırlıklar tamamlandı.



Uludağ’ın zirvesinde gerçekleştirilecek “Bursa Büyükşehir Belediyesi Uludağ Premium Ultra Trail” Bursa’nın dünyaya tanıtımına da büyük katkı sağlayacak. Sporu tabana yaymak, gençlerin ve çocukların sporla buluşmasını sağlamak adına birçok etkinliği hayata geçiren Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından desteklenen koşu, Uludağ ve çevresinin muhteşem doğası ve yerel dokusu ile teknik yapısını birleştirerek tüm sporculara unutamayacakları bir yarış sunacak.



7’den 70’e herkes koşacak
Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanlığı koordinasyonunda 1 genel klasman ve 5 farklı yaş kategorisinde yapılacak uzun soluklu yarış, yerli-yabancı 66K, 30K, 16K ve 6K etapları ile 1000’e yakın sporcuyu ağırlayacak.  Maraton koşucuları, Zeyniler, Cumalıkızık, Kürekli Şelalesi, Saitabat Şelalesi, Buzul Göletler, Uludağ Zirve, Softaboğan Şelalesi, Bakacak, Kurbağakaya ve Sarıalan gibi Bursa’nın önemli ve değerli lokasyonlarından geçerek hem zorlu hem de keyifli bir yarış tecrübe edecekler. Doğa sporları turizmine önemli katkı sağlayacak ultra-maraton halka açık gerçekleştirilecek.  Uludağ’ın eşsiz güzelliği eşliğinde maratona katılmak isteyen 7’den 70’e herkes organizasyona kayıt yaptırabilecek.


3 gün kesintisiz heyecan
Üç gün boyunca çeşitli yan etkinliklerle de sahne olacak yarış ile marka değeri kış aylarında yüksek olan Uludağ’a önemli bir yaz festivali de kazandırılıyor.  International Trail Running Association (ITRA) tarafından onaylanan parkurları tamamlayan koşucular, her bir parkur için belirlenmiş uluslararası puanlara sahip olacaklar.  Uludağ Ultra Maraton’un başlangıç noktası Kurbağa Kaya’daki meydan olarak belirlendi. Yarışa kayıt yaptıran tüm katılımcılar, zirveye Teleferik ile ücretsiz taşınacak. 3 gün boyunca sürecek organizasyondaki yarışların startı, 3 Temmuz Cumartesi günü sabah 66K parkuruyla verilecek.

Emaar Square Mall’un Yeni Genel Müdürü Bige Kotil Oldu

Emaar Türkiye ismiyle ülkemizde faaliyet gösteren Emaar Properties’in İstanbul’daki alışveriş merkezi Emaar Square Mall’un yeni Genel Müdürü Bige Kotil oldu. Dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa ile en büyük kiralanabilir alanına sahip olmasının yanı sıra en çok ziyaret edilen alışveriş merkezi The Dubai Mall gibi ikonik projelerde imzası olan ve 2006 yılından beri Emaar Türkiye ismiyle ülkemizde faaliyet gösteren Emaar Properties’in İstanbul’daki alışveriş merkezi Emaar Square Mall’un yeni Genel Müdürü Bige Kotil oldu.

Kotil; finans, perakende ve FMCG alanındaki engin kariyer tecrübeleriyle Emaar Square Mall’un yönetiminden sorumlu olacak ve tüm ekiplere liderlik edecek. Emaar Square Mall’daki genel müdür atamasıyla ilgili Emaar Türkiye CEO’su Feyzi Tecellioğlu “Emaar Square Mall’da genel müdürlük pozisyonuna atanan Bige’nin Emaar için çok önemli başarılar imza atacağına yürekten inanıyorum. Türkiye için büyük önemi olan Emaar Square Mall, Bige’nin perakende ve genel yönetim alanlarındaki deneyimlerinden yararlanacak. Bige, Türkiye’deki perakende operasyonlarımızın sürekli başarısında önemli bir rol oynayacak.” dedi

Bige Kotil, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, yüsek lisansını London School of Economics’te tamamladıktan sonra çalışma hayatına Koç Holding’te Stratejik Planlama departmanında başlamıştır. Körfez Bank’ta makro ekonomik araştırmalar konusunda Uzman Ekonomist, Reel Menkul Değerler’de Finansal Piyasalar’dan Sorumlu Hazine Müdür Yardımcılığı, Kredi Finans Faktoring’te Yatırım ve Strateji Yöneticiliği görevlerinde bulunmuştur. Sonrasında sırasıyla GIDASA Sabancı Gıda Sanayi A.Ş.’de Bütçe ve Hazine Müdürü olarak Piyale, Saka, Deren ve Ömür markalarının Finans ve Bütçe ekiplerine liderlik etmiş,  BEYMEN & BBA’da Finans ve Dış Ticaret Grup Müdürlüğü görevlerini yürütmüştür

Emaar Türkiye’den önce DEMSA İç ve Dış Ticaret A.Ş.’de Yönetim Kurulu Üyesi ve CFO olarak görev yapan Kotil; satın alma, muhasebe, hazine, bütçe ve raporlama ile bunlara ek yönlendirme komitesinin bir üyesi olarak, şirketin tüm finansal faaliyetlerinden sorumlu kişi sıfatıyla; grup için stratejiler oluşturmaktan, tüm departmanların standartlarını ve süreçlerini iyileştirmekten ve yeni yatırım alanları bulmak konusunda sorumluluk alıp, ilgili ekiplere liderlik etmiştir. 


5G beyni kızartabilir

Yeni 5. Nesil Mobil Telekomünikasyon Hizmeti ve Teknolojisi olarak adlandırılan 5G'nin, hiç şüphesiz ki, günlük yaşantımıza önemli kolaylıklar getireceği kesin.


Özellikle iletişimde ve internet teknolojilerinde bir devrim niteliğinde olacağı herkes tarafından kabul edilmekte. Bilindiği üzere 1.nesilde sadece mobil telefon hizmeti, 2.nesilde ise telefonla görüşebilmenin yanısıra mesajlaşma özelliği, 3.nesilde veri paylaşımı ve daha hızlı iletişim, 4.nesilde ses ve veri paylaşımının yanısıra görüntülü iletişim, nihayet 5.nesilde (5G) ise çok hızlı ses ve görüntüsel iletişimin yanısıra nesnesel iletişim hizmeti de sunuluyor. Yani 5G de akıllı binalar, akıllı araçlar gibi eşyalarla alakalı nesnesel iletişim imkanı da mümkün olacak. Ancak 5G’nin daha kısa dalga boyu ama daha geniş bant özelliği nedeniyle 4G ye göre çok daha fazla baz istasyonu ihtiyacı söz konusu. Ayrıca daha fazla enerjiye ihtiyaç duyulacak, uzmanlar aradaki enerji açığının giderilmesi için tüm dünyada yaklaşık olarak 400 civarında yeni nukleer santrale ihtiyaç olduğunu belirtmekte.

Burada asıl vurgulamak istediğim konu, 4G ye göre çok daha fazla baz istasyonuna ihtiyaç olacağı durumudur. Yaklaşık olarak 150-200 metrede bir baz istasyonu ya da güçlendirici anten yerleştirilmesi gerekiyor. Böylece hava da çok yoğun ve kesif bir elektromanyetik ortamın oluşması kaçınılmaz olacaktır. Söz konusu elektromanyetik kirlilik, özellikle yoğun yapılanmanın, yatay değil de dikey bina yerleşimlerinin olduğu ortamlarda, yoğun mağazaların ve dolayısıyla ciddi populasyonun yaşandığı AVM'lerde daha bariz olarak kendini gösterecektir.

Elbetteki teknolojiyi reddetmek, kabul edilir bir davranış değildir. Ancak teknolojiye tamamen teslim olmak da, tamamen reddetmek kadar uygun bir davranış tarzı değildir. Bu nokta da ifrat ve tefrite dikkat etmek zorundayız. Üzüldüğümüz nokta, insanın kontrolünde bir teknoloji icrasının yerine, yavaş yavaş teknolojinin kontrolünde insan figürünün şekillenmeye başlamasıdır.

Sınırsız hızlı iletişim ve yoğun kitlesel iletişim, global bir bakış açısıdır elbette ama sırf hayatımız daha kolaylaşacak diye sağlımızı da riske atmamalıyız.

Açık ve net olarak söylemeliyim ki; Bugün, otuz sene öncesine göre Alzheimer hastalığı neredeyse bin misli daha fazla artmıştır. Üstelik giderek genç nüfusu da etkisi altına almaktadır. Peki ne oldu da Alzheimer hastalığı bu kadar patladı? Sebep olarak kesin şu ya da bu diyemiyoruz maalesef, ama en büyük şüpheli "elektromanyetik kirlilik".

Cep telefonu dalgaları, radyo ve televizyon dalgaları, kablosuz internet ortamları ve telsiz frekanslarının çok ciddi elektromanyetik kirlilik oluşturduğuna dair kimsenin bir kuşkusu yok. Son yıllarda panik atak, depresyon, çeşitli anksiyete ve kaygı bozuklukları da önceki yıllara göre anormal bir artış göstermiştir.

O halde gerek Alzheimer gibi beynin organik bozukluklarının, gerekse psikolojik hastalıkların arka planında elektromanyetik kirliliğin bulunması, yüksek ihtimaldir.

Hep dumansız hava sahası diyoruz ve doğru da diyoruz ama bence asıl önemli olan dalgasız hava sahasıdır. Umarım bunu somut olarak öğrendiğimizde çok geç kalmış olmayız.

Hekim, hakim ve hakem kelimelerinin üçü de arapça kökenli olup "hüküm" kelimesinden türemiştir. Dolayısıyla bu üç meslek grubu da, mevcut donanımlarıyla kendi alanlarında, değişen ve gelişen şartlara göre kitabi olmayan konularda ictihat eder. Bu nedenle uzun yıllara dayanan mesleki tecrübelerimden hareketle, kanaatim; elektromanyetik yoğunluğun beyni ve zihni olumsuz etkilediği ve ciddi düzeyde Alzheimer hastalığını tetiklediği yönündedir. Ayrıca çeşitli araştırma laboratuvarlarında yapılan hayvan deneyleri, görüşümü destekler mahiyettedir.

Şimdi hal böyleyken, önümüzdeki süreçte hizmete sokulması planlanan, 5G teknolojisinin beyni çok daha şiddetli etkilemesi kaçınılmaz gibi görünmektedir. Üstelik sadece insan sağlığı üzerine değil, 5G'nin oluşturacağı yoğun elektromanyetik gerilimin, ekosistem üzerine, kuşlar, arılar ve böcekler gibi canlılara da zarar vereceğini düşünüyorum.

Yeni bir ilaç keşfedilip, piyasaya sürülmeden önce yıllar süren birçok testlerden ve faz çalışmalarından geçmektedir. O halde insan sağlığı ve tüm ekosistem için tehdit oluşturma ihtimali olan bir teknolojinin sağlıklı bir pilot uygulama yapılmadan insan hayatına sokulmasını anlayabilmiş değilim. Sonuçta üç-beş sene sonra bu teknolojiye geçsek ne kaybederiz. Üstelik hızlı internet erişimi için başka alternatif yollar da var.

Her zaman söylediğim gibi yine tekrar etmek istiyorum, sağlığımız için havamızı dumandan da dalga dan da arındırmak zorundayız. Bu nedenle tekrar kablolu telefon, kablolu televizyon, kablolu internet gibi kablolu iletişime geçmek hiç de yanlış olmasa gerek.

Antik İnka kalıntılarının bulunduğu ilk senelerde bir grup arkeolog bölgede incelemelerde bulunmak üzere yerli rehberler eşliğinde o mıntıkaya doğru ilerlemektedir. Günlerce süren uzun bir yolculuktan sonra tam kazı alanına birkaç saat kalmışken birden rehberler anlamsız bir şekilde mola verirler. Oysa ki heyecan doruktadır ve arkeologlar bir an önce kalıntıların olduğu Alana ulaşmak istemektedir.

 Ayrıca o kadar yol gelip az bir mesafe kalmışken verilen molayı da anlamlandıramamışlardır. Rehberler tüm ısrarlara rağmen saatlerce yerlerinden kımıldamazlar. Daha sonra kafile yeniden yola koyulduğunda arkeologlardan biri rehberlere, neden kalıntılara çok yaklaşmışken uzun süre hiç konuşmadan mola verdiklerini sorar.

Cevap çok düşündürücüdür. "Çünkü çok hızlı ilerlemiştik ve ruhumuz geride kalmıştı. Mola vererek ruhumuzu bekledik." Evet, teknoloji yarışının baş döndürücü bir hızla ilerlediği bu zamanda umarım ruhumuzu geride bırakmayız.

Sağlık Hizmeti Sağlayan Kuruluşlara, 1 Temmuz’da e-Fatura zorunluluğu geliyor 

Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından, bu yılın Şubat ayında yayınlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde değişiklik yapılmasına dair Resmi Gazete’de yayınlanan Tebliğe göre, 1 Temmuz 2021 tarihi itibariyle, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile sözleşme imzalayan sağlık hizmeti sağlayıcıları ile medikal malzeme ve ilaç, etken madde temin eden tüm mükelleflerin (eczaneler, işitme cihazı merkezleri, radyo-terapi merkezleri, optisyenler, görüntülenme merkezleri, ilaç depoları, diyaliz merkezleri, hastaneler, tıp merkezleri, dal merkezleri, laboratuvarlar, tıbbi cihaz satıcıları, ortopedik cihaz satıcıları, fizik tedavi merkezleri, kaplıcalar) 1 Temmuz 2021’de e-Fatura uygulamasına geçme zorunluluğu bulunuyor.  

e-Fatura’ya geçiş için son güne kalmayın!

Ülkemizde, Nisan 2014 tarihi itibariyle, zorunlu mükelleflerin e-Fatura uygulamasına geçmesiyle başlayan e-Dönüşüm süreci, aradan geçen 7 yılda dünya çapında başarıya imza atarak, ciddi yol aldı. Haziran 2021 tarihi itibariyle e-Fatura kullanan firma sayısı yaklaşık 427  bine ulaştı. e-Dönüşüm kapsamında olan e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-Defter, e-İrsaliye, e-SMM, e-MM, e-Mutabakat, e-Bilet, e-Adisyon gibi ürünlere, önümüzdeki dönemlerde ekleyecek yeni e-Belge ürünleri ile dijital dönüşüm uygulamaları artarak devam edecek. Burada, bilinen konulardan birisi, “e” ile başlayan tüm e-Belgeler, yeni bir belge türü olmayıp, kağıt belgeler ile aynı hukuki niteliklere sahiptir. e-Belge kapsamları geliştikçe kullanımlarda yoğun bir artış gözlenmektedir. İşletmeler, e-Belge kullanmanın konforunu yaşadıkça regülasyonları beklemeden de gönüllü geçişler yapmaktadır. Uyumsoft e-Fatura uygulaması, temassız ticaretin ilk adımı olarak şimdi sağlık ve medikal sektöründe de konforu sağlıyor. 

İşletmeler, e-Fatura’ya neden Uyumsoft ile geçiyor?

Ülkemizin, e-Belgede lider özel entegratörü Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ, 40 binin üzerindeki yerel ve global müşterisinin uçtan uca dijital dönüşüm sürecini yönetmeye devam ediyor. E-Dönüşüm (e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-İrsaliye vd) sürecine Uyumsoft ile geçen mükellefler; 25 yıllık dijital dönüşüm tecrübesine sahip Uyumsoft’un yenilikçi iş çözümleri sayesinde e-Belge’ye hızlı geçiş yapıp, sorunsuz aktivasyon sağlayabiliyorlar. Uyumsoft bulut çözümleri ve eUyum mobil uygulaması sayesinde, mekan bağımsız, istedikleri her yerden belgelerini oluşturabiliyor, düzenleyebiliyor, muhataplarına iletebiliyorlar. 7/24 konusunda uzman, güncel mevzuat bilgisine sahip dijital dönüşüm uzmanlarının desteği ile e-Belge süreçlerini kolay yönetiyorlar. Kullandıkları ERP, ticari paket ve muhasebe programları ile tam entegrasyon sağlayan eUyum uygulaması sayesinde, tüm e-belgelerini (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-İrsaliye, e-Defter, e-SMM, e-MM vb.) ilave yatırım yapmadan oluşturabiliyor, ilgili muhataplara kolaylıkla iletebiliyorlar. e-Belge sayesinde operasyonlarını hızlandırıp, verimliliklerini arttırıyorlar. 

Uyumsoft ürün ailesinde, 30’u aşkın yazılım ürünü bulunuyor 

Türkiye’nin dijital dönüşüm lideri olan Uyumsoft AŞ’nin ürün ailesinde; e-Belge e-Uyum (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-SMM, e-Defter, e-İrsaliye ve diğer tüm e-Belgeler) uygulamalarının yanı sıra, Kurumsal Kaynak Planlama uyumERP (bulut, mobil), Müşteri İlişkileri Yönetimi uyumCRM (bulut, mobil), İnsan Kaynakları Yönetimi uyumHRM (bulut, mobil),  Ticari Paket Yazılımlar, ekoTicari (Kobi’lerin ERP’si), ekoHR, ekoSMMM (Mali Müşavir Yazılımı), ekoCari (Ön Muhasebe Ticari Paket Programı), Banka Bakiyem, uyumYEDEK, uyumİYS dahil 30’u aşkın yazılım ürünü bulunuyor.


Concorde Luxury Resort’tan K.K.T.C’de bir ilk daha! Tatil onların da hakkı

Concorde Luxury Resort kapılarını can dostlarınıza da açıyor



Concorde Luxury Resort, K.K.T.C’de bir ilki gerçekleştirerek, evcil hayvan sahiplerine can dostlarıyla birlikte konaklama imkanı sunuyor. Modern çizgileri, mimari yapısı, aktivitelerindeki zengin çeşitliliği, kişiye sunduğu yaşam alanlarının genişliğinin yanı sıra Kıbrıs’ın ilk Luxury Villa konseptini misafirlerine deneyimleten Concorde Luxury Resort, Concorde lüksünü şimdi can  dostlarımıza da sunmaya hazırlanıyor. Bu sezon itibarıyla kapılarını patili dostlara açan Concorde Luxury Resort’ta, evcil hayvan sahipleri can dostlarından ayrılmadan benzersiz bir tatil deneyimi yaşayacak. Tüm can dostlarınız özel paket alternatifleri ile Bafra’nın eşsiz sahili ,berrak denizi  ve 125 dönümlük alanda doğanın keyfini çıkaracak. 


Kız Kardeşim Projesi İle Kadın Kooperatiflerine Destek

T.C Ticaret Bakanlığı Tarafından Adana’da Gerçekleştirilen Bölgesel Kooperatifler Zirvesi’ne, Coca-Cola Türkiye Kız Kardeşim Projesi İle Katıldı

Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenen Bölgesel Kooperatifler Zirvesi, Adana’da gerçekleşti. Coca-Cola Türkiye, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Habitat Derneği iş birliğiyle kadınların ekonomik hayata katılımını desteklemek amacıyla 2015 yılından bu yana yürütülen Kız Kardeşim Projesi ile yer aldı.

Coca-Cola Türkiye Kurumsal İlişkiler ve İletişim Direktörü Nazlı Berberoğlu konu ile ilgili şöyle konuştu: “Türkiye’de kadınların ekonomik hayata etkin bir şekilde katılımına destek vermek amacıyla hayata geçirdiğimiz Kız Kardeşim Projesi’ni altı yıldır kesintisiz olarak sürdürüyoruz. Projemiz, yeni iş birlikleri, hibe ve yeni eğitim programları ile her geçen gün, daha çok kadının hayatına dokunur hale geldi. Bugün de Ticaret Bakanlığımızın hayata geçirdiği Bölgesel Kooperatifler Zirvesi’ne katılım sağladık. Yeni iş birlikleri ve projeler ile yerel kalkınmada önemli rol oynayan kadın kooperatiflerini eğitim programları ile desteklemeye devam edeceğiz.”

Sommer Şef kendi girişimcilik hikayesini paylaştı
Kamuoyunda “Somer Şef” olarak tanınan Şef Somer Sivrioğlu, Kız Kardeşim Projesi kapsamında etkinliğe katılarak kendi girişmcilik hikayesini kadın girişimciler ile paylaştı. 

KIZ KARDEŞİM PROJESİ
Coca-Cola Vakfı’nın, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Habitat Derneği ile birlikte 2015 yılından bu yana devam eden Kız Kardeşim Projesi, kadınların ekonomik hayata katılımı konusunda gerekli bilgi ve becerilerle donatılarak toplumsal ve ekonomik konumlarının güçlenmesi ve ekonomik kalkınmada aktif rol almaları için desteklenmesi amaçlanıyor. Kız Kardeşim Projesi, Türkiye’de bugüne kadar 81 ilde 100  binin üzerinde kadının kendini geliştirerek toplum içinde daha aktif rol almasına destek oldu.


Heritage İstanbul Basın Toplantısı İstanbul Arkeoloji Müzelerinde yapıldı

Avrupa’nın en büyük kültürel miras fuarlarından biri olan koruma, restorasyon, arkeoloji, müzecilik teknolojilerini ve kültür endüstrisini buluşturan Heritage İstanbul basın toplantısı, İstanbul Arkeoloji Müzelerinde yapıldı


‘Geçmişe Gelecek Sağla’ mottosuyla kültürel zenginliğimizi ve insanlığa miras kalan değerleri yaşatarak, bunların korunması ve sağlıklı bir şekilde gelecek nesillere aktarılmasını ülke ve dünya gündemine taşımak amacıyla düzenlenen, kültürel miras paydaşlarının buluşma noktası Heritage İstanbul Fuar ve Konferansı, 23-25 Haziran tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında düzenlenecek.

Basın toplantısına, İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü Hayrullah Çelebi, İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel, İBB Kültür A.Ş. Genel Müdürü Murat Abbas, Arkeolog Nezih Başgelen, TG Expo Genel Müdürü H. Cem Şenel ve Heritage Projeleri Kurucusu Osman Murat Akan katıldı.

Heritage Projeleri Kurucusu Osman Murat Akan basın toplantısında yaptığı konuşmada; fuar yeniliklerini ve konferans programını açıkladı. Fuara, 36’sı yurt dışından, toplam 131 firma katılacağını, İtalya ve Avusturya’dan oluşan iki ülke pavilyonu kurulacağını söyledi. Fuarın yanı sıra konferansta 26 oturum, miras bölümünde 21 sohbet ve 8 atölye olacağını belirten Akan, bu yıl ilk defa lansmanı yapılacak iki yeni sponsorluk alanı olan “Bize Miras Marka ve Doğal Miras” ile ilgili basına bilgi verdi.

İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü Hayrullah Çelebi, yaptığı açıklamada Heritage İstanbul Konferansında Gökmedrese, Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi, Erzurum Çifte Minareli Medrese Vakıf Eserleri Müzesi, Galata Kulesi Müzesinin ortaya çıkış öykülerinin anlatılacağını söyledi. Ayrıca fuarda, Restorasyon ve Konservasyonlarının görsel olarak yer alacağı sergiler de planladıklarını belirtti.

İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel, İstanbul gibi tarihi bir kentin korunması ve onarımı ile ilgili büyük bir sorumluluk taşıdıklarını, santim santim kent envanteri çıkardıklarını, somut olmayan kültürel miras araştırmaları yaptıklarını söyledi. İstanbul’a Kent Müzesi, Tasavvuf Müzesi ve Sanat Müzesi gibi birçok müze kazandıracaklarını sözlerine ekledi.

Kültür A.Ş. Genel Müdürü Murat Abbas yeni nesillerin kültürel mirasımız hakkında bilinçlenmesi, bu mirasın değerini anlayıp, onu koruma bilincini geliştirmeleri için birçok aktivite ve özel çalışmalar yaptıklarını söyledi. Bir sonraki sene kültürel müzik mirası bölümünün sponsoru olacaklarına söz verdi. Arkeolog Nezih Başgelen, fuarların ve sürdürülebilirliğin önemine değinerek pandemi döneminde kültürel mirası izleme platformu oluşturduklarını anlattı.

TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel ise pandeminin fuarcılık sektörüne getirdiği değişikliklere değindi. Fuarcılık sektörünün pandeminin etkilerini azaltmak üzere hibrit fuar - sanal fuar uygulamalarını gündeme getirmesi gerektiğini belirten Şenel; “Bu dönemde fuarcılık sektörü olarak geleneksel fuarcılığı destekleyecek dijital gelişmelere ihtiyaç duyduğumuzu gördük. Dijitalleşme tüm sektörlerde olduğu gibi fuarcılıkta da öne çıktı. Sektörümüz içerisinde bu dönüşümü yaptıkça –Yeni Nesil Konvansiyonel Fuarlar- kavramının içini doldurmuş olacağız. Destekleyici dijital platformların ve bu platformlar içerisinde yazılımların, sektörün ziyaretçi, pazarlama ve iletişim çalışmalarını güçlendireceğini ve sağlıklı bir network oluşturacağını düşünüyoruz’ dedi.

Avrupalı Turist Temassız Otel İstiyor!

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını sürecinde Türkiye’deki oteller turizm alanında aldığı tedbirlerle dünya çapında birçok destinasyona örnek oldu.


Otel teknoloji sağlayıcısı İcibot, turistlerden gelen geri dönüşleri ve tatil tercihlerini paylaştı. İcibot Satış ve Pazarlama Direktörü Bahadır Çakar,  Türkiye’nin uyguladığı temassız otel konseptinin Avrupalı turistler tarafından ilgi ile karşılandığını ve bu yıl yine ülkemizin gözde tatil lokasyonlarından birisi olacağını söyledi. 

Turistler Temassız Hizmetten Memnun 
 Koronavirüs nedeniyle geçtiğimiz yıl tatil sezonu salgının etkisinde geçmişti. Ancak geçen sene doğru politikalar ile oteller temassız hizmet vermeye başlamıştı. Ondan fazla ülkede birçok otel markasına “temassız misafir ilişkileri” yönetimi hizmeti veren ve geçtiğimiz yıl Uzakrota 2020 ‘de “Dünyanın Önde Gelen Otel Teknolojisi Sağlayıcısı” ödülünü kazanan icibot, otellerde konaklayan misafirlerinden aldığı geri dönüşleri ve pandemi boyunca misafirlerinden gelen tatil tercihlerini kamuoyu ile paylaştı.  Paylaşılan bilgiler arasında, otel misafirlerinin temassız tatil istediği ve ülkemizde bu hizmeti alabildiği yer aldı. Türkiye’deki otellerin uyguladığı “Güvenli Turizm” sertifikasının yanı sıra mobil teknoloji ile misafirlerine “temassız” hizmet sunması Avrupalı turistlerin ülkemizi tercih etmesine neden oldu

Turizm sektörü içerisinde yer alan bir çok markanın ve paydaşın yaptığı araştırmalara göre; turistler, tercihlerinde "Güvenli Turizm Sertifikası"nın üç ayağı olan "güvenilirlik" ve "hijyen"i ve temassızlığı baz alıyor. Bu noktada mobil uygulaması olan ya da misafirlerine kullandığı teknoloji ile hizmet veren oteller ön plana çıkıyor. Expedia Media Solutions başta olmak üzere Avrupa merkezli birçok kaynak gösteriyor ki; özellikle Avrupalı misafirler temassızlık noktasında teknolojiye güveniyor ve bu teknolojiye sahip olan otelleri tercih ediyor. 

Avrupalı Turist Otelin Uygulamasını Otele Gelmeden İndiriyor
İcibot Satış ve Pazarlama Direktörü Bahadır Çakar konuyla ilişkin şu şekilde açıklamalarda bulundu; 
"Geçen büyük ilgi gören ve birçok otelde hayata geçirdiğimiz “temassız otel yönetimi” projesi bu sene daha da başarılı şekilde uygulanıyor. İcibot kullanan birçok otel bu anlamda gerek yurt içi gerek yurt dışındaki turistlerin takdirini ve güvenini kazanıyor. 

Tatil yapıp evine dönene kadar ki tüm süreçte binlerce misafirin kullandığı icibot teknolojisi ile oteller müşterileriyle sürekli iletişim halinde oluyor.  Özellikle misafir memnuniyetine odaklanan otellerde icibot otele ciddi anlamda katma değer kazandırıyor. Geçtiğimiz yıldan bu yana icibot’u tercih eden otellerin birçoğu mobil uygulamayı tavizsiz şekilde misafirlerine kullandırıyor. 

Teknolojiye olan ilgi ve ihtiyaç dünya çapında ciddi artış sağladı fakat sistemimiz aracılığıyla kaldığı otel ile temassız iletişim kuran misafirlerde “Avrupalı turistin” oldukça yoğun olduğunu görüyoruz. İcibot kullanan otel sayısı artarken, teknolojimizi geliştirmeye ve bir yeni birçok özelliği sistemimize eklemeye devam ediyoruz.”

İzmir Tarımı kuraklık ve yoksullukla mücadeleyi odağına alıyor

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Tarımı ve kooperatifçiliğin geliştirilmesine yönelik çalışmalarını ekonomi gazetecilerine anlattı



“Daha İyi Bir Yaşam İçin Kooperatifçilik Zirvesi”ne katılan Soyer, “İzmir’de köylümüz ve çiftçimiz başta olmak üzere tüm şehrin refahını artırmak ve bunu adil bir biçimde paylaştırmak için çalışıyoruz. Kooperatifçilik işte bu hedeflerimiz doğrultusunda elimizdeki en önemli araçlardan biri” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin 14-15 Haziran tarihlerinde çevrim içi düzenlediği Küresel Isınma Kurultayı kapsamında yapılan “Daha İyi Bir Yaşam İçin Kooperatifçilik Zirvesi”ne katıldı. Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Tarihi Havagazı Fabrikası Gençlik Yerleşkesi’nde yapılan Zirve’de konuşan Soyer, “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu ve İzmir Tarımı’nı Türkiye’de bugüne kadar uygulanan tarım politikasından ayıran iki temel farkın kuraklıkla ve yoksullukla mücadele odağı olduğunu söyleyerek “Ülkemizde suyumuzun yüzde 77’si tarım için kullanılıyor. Tarımda israf ve vahşi sulama acilen değişmez ise ne yazık ki içecek suya bile hasret kalacağımız günler kapımızda. Biz, İzmir Tarımı ile ekonomik değeri yüksek, suyu az tüketen, bu toprakların atalık tohumlarını ve stratejik ürünlerini destekleyecek bir politika izleyerek, tarımda harcanan suyu yüzde elli oranında azaltmayı hedefliyoruz. Örneğin Küçük Menderes’te yer altı sularının 300-400 metreye kadar çekilmesine neden olan silajlık mısır gibi ürünler yerine bu toprakların kendi iklimine uygun saz çavdarı, mürdümük, gambilya gibi doğal yağışlarla büyüyebilen ve besin değeri çok yüksek yem bitkilerini teşvik ediyoruz. Yanı sıra tarımda su israfını modern yöntemlerle değiştiriyoruz. Böylelikle, kuraklığa karşı çiftçimizi ve şehrimizdeki milyonları koruyor, içme suyu kaynaklarımızı teminat altına alıyoruz” dedi.

Zirveye Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe ve Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay, akademisyenler, kooperatif başkanları ve ortakları ile gazeteciler katıldı.

İmece ruhu ile kooperatifçilik

Başkan Soyer, konuşmasında küresel tarım tekellerinin büyümesiyle çiftçinin omuzlarına yüklenen girdi maliyetlerinin küçük üreticileri toprağından kopararak kente göçe zorladığını, oysa bu toprakların binlerce yıldır süregelen bir ‘imece’ ruhu ve bu ruhla oluşmuş kooperatifçilik geleneği olduğunu söyledi. Kooperatiflerin üreten çiftçiyi, köylüyü koruduğunu vurgulayan Soyer, “Mevcut sistemde tarımla uğraşan çiftçilerimiz ürettiklerini satarken, eğer yalnızlarsa, yani kooperatif bünyesinde bir gücün içerisinde değillerse, bu küresel çarkın içerisinde bütünüyle savunmasız kalıyor. Çünkü pazarlama ve ihraç etme gücünden yoksunlar. Ürettikleri ürünleri yok pahasına satıyorlar. Dolayısıyla bu çarkta köylümüz emeğinin, alın terinin karşılığını alamıyor. Tüketici ise ürünü çok daha pahalıya almak zorunda kalıyor. Üreten çiftçi de üretileni tüketen milyonlarca vatandaşımız da teşvik edilen bu çarkın en büyük mağdurları haline geliyor” dedi.

İzmir Tarımı ile bu kadim geleneğe sahip çıkıyoruz

Üzerinde yaşadığımız bereketli toprakların üzerinde binlerce yıldır süregelen tarımsal faaliyetler ile insanlığı bugünlere taşıdığını belirten Soyer, “Okullarda öğretmenlerimizin söylediği gibi geçmişte kendi kendine yetebilen, çok zengin bir tarım ülkesiydik biz. Topraklarımız bereketini yitirmedi ama bir şeyler değişti ve bu topraklar buğdayı, samanı bile ithal eder hale geldi” dedi.

“Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu doğrultusunda “İzmir Tarımı” politikaları ile yürüttükleri tüm çalışmaların bu kadim geleneğe sahip çıkarak ülkemizin geleceğini güvence altına almak olduğunu belirten Soyer, “İzmir’de köylümüz ve çiftçimiz başta olmak üzere tüm şehrin refahını artırmak ve bunu adil bir biçimde paylaştırmak için çalışıyoruz. Kooperatifçilik işte bu hedeflerimiz doğrultusunda, elimizdeki en önemli araçlardan biri. Pagos, Kültürpark ve Bergama’da açtığımız üretici pazarları ve Halkın Bakkalı, tüketiciyi kooperatifler üzerinden sağlıklı ve ucuz gıda ile buluşturuyor” şeklinde konuştu.

Dayanışmayla daha kolay üstesinden geliriz

Hayatı boyunca dayanışmanın ne kadar kıymetli bir şey olduğuna inanarak yaşadığını söyleyen Soyer, “Pandemi döneminde İzmir'de bir kampanya başlattık. İzmirliler çok büyük destek verdi. Sonra deprem felaketi yaşadık. Depremde Türkiye'nin her yerinden destek geldi. İnsanlarımız özellikle afet dönemlerinde birbirine destek olma konusunda çok yüce gönüllü. Neden sadece afet dönemlerinde dayanışmayı hatırlıyoruz? Bu dayanışmayı, işbirliğini, birbirimize sahip çıkma duygusunu olağan zamanlarda da hatırlarsak, o felaketler ya hiç başımıza gelmeyecek ya da kolaylıkla üstesinden geleceğiz” dedi.

İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi’ni kurduk

Sadece tarlada başlayıp tarlada biten bir faaliyet olarak görülen tarımın esasen çok boyutlu ve çok aşamalı bir sistem olduğunu İzmir Tarımı ile ortaya koyduklarını söyleyen Soyer, sözlerini şöyle tamamladı: “İzmir Tarımı ürün deseninin planlanmasından lojistiğe, ürünün işlenmesinden satış ve ihracatına, ARGE ve eğitim faaliyetlerine kadar kapsamlı ve çok yönlü bir süreci kapsıyor.  Aynı zamanda iklim değişikliği nedeniyle gelecekte yaşanabilecek kuraklığa karşı toplumu bilgilendirmek ve tarımda doğru yöntemleri uygulamalı olarak anlatmak amacıyla Sasalı’da ‘İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi’ni kurduk. ‘Başka Bir Tarım Mümkün’ şiarıyla uyguladığımız İzmir Tarımı, tarımdaki çıkmaza karşı ülkemize ilham verecek çok önemli bir çözüm haritası sunuyor. Bu konuşmaya sığdıramayacağım kadar detaylı bir içerik ve uygulama sürecine sahip İzmir Tarımı’nın en temel dinamiği de kooperatifleşme. Alım ve satış garantisi verdiğimiz, ürününü işleyip markalaştıracağımız, satış ve ihracatını yapacağımız tüm üreticilere, kooperatif çatısı altında örgütlenmelerini esas alarak destek veriyoruz. Bu bizim küçük üreticilerimizi korumak, onların doğduğu yerde doymasını sağlamak, üretimi devamlı kılmak amacıyla belirlediğimiz ilkesel bir tutum. Kooperatifler üzerinden yaptığımız milyonlarca liralık alımın, önümüzdeki iki yıl içerisinde yaklaşık üç kat artacağını, bu vesileyle müjdelemek isterim.”

Daha iyi bir yaşam için kooperatifler olmazsa olmaz

Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak “Cumhuriyet döneminde kooperatiflerin çok önemli işlevleri olmuş. Sonraki dönemde kent kooperatifleri önemli başarılara imza atmış. Ama bir türlü kooperatifçilikte sürdürülebilir bir başarı elde edememişiz. Bu, üçüncü dönem. Artık hata yapma şansımız yok. Daha iyi bir yaşam için kooperatifler olmazsa olmaz” dedi.

Zirvede kooperatifçiliğin duayen ismi Prof. Dr. Ziya Gökalp Mülayim’in Atatürk ve kooperatifçilik üzerine olan video kaydı da yayınlandı. Bir ülkenin kooperatifçilik olmadan gelişmiş bir ülke olamayacağının altını çizen Ziya Gökalp Mülayim, “Atatürk, iki kooperatifin kurucusu ve ortağı olmuştur; bunun dünyada örneği yoktur. Türkiye’de çok fazla küçük üretici var. Küçük üreticiler kooperatif yoluyla gelişebilir. Küçük üreticiler kooperatifleşmeden etkili ve iyi tarım yapılması, küçük üreticinin emeğinin karşılığını alması mümkün değil” dedi.

Kooperatifçilik moda akım değildir

Ekonomist gazeteci yazar Meliha Okur moderatörlüğündeki oturumda Türkiye’de kooperatifçiliğin sorunları ve çözüm önerileri üzerine konuşuldu. Oturumu açarken iklim krizine değinen ve su kaynaklarının azaldığına dikkat çeken Meliha Okur “Dünya tarihine bakınca 15 bin savaş çıktığını görüyoruz. Bu savaşların sebebi sudur. 2020 ve sonrasında dünya siyasetinde su konusu gündemde olacak. Tarımdaki vahşi sulama bu süreci hızlandırıyor” dedi.

Ege Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden Prof. Dr. Murat Yercan ise kooperatifçiliğin bir amaç değil araç olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Asıl olarak gıda güvenliği, aile çiftçiliğinin sürdürülebilirliği, genç ve kadın çiftçilerin korunmasının amaç olması gerektiğini söyleyen Yercan, “Kooperatifçilik moda akım değildir. Türkiye’de çok fazla kooperatif var. Bu, sürdürülebilir bir sistem değil. Kooperatif sayısını arttırmadan ortak sayımızı arttırmamız gerekiyor” dedi.

Kooperatifçilik tarihinde İzmir’in önemi

Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hakkı Uyar da Atatürk’ün kooperatifçiliğin babası olduğunu söyleyerek “Atatürk 1913-1915 yıllarında Bulgaristan’da askeri ateşe olarak kalıyor. Orada kooperatifçilik sayesinde köylünün nasıl kalkındığını görünce Türkiye’de de başlamasını istiyor. Atatürk bir yandan meclis kurmaya, düzenli ordu oluşturmaya çalışırken bir yandan da köylülüğü örgütlemek için kooperatifçilik için uğraşıyor” dedi. İzmir İktisat Kongresi’nin İzmir’de yapılmasının tesadüf olmadığını söyleyen Uyar, “İzmir, Kurtuluş Savaşı’nın başladığı ve bittiği yerdir. Aynı zamanda ekonomik kalkınmanın başladığı yerdir. Çünkü bu kongrede Atatürk yeni Türkiye’nin ekonomi politikalarının değişeceğini söylüyor. Yeni Türkiye’nin fetih değil ekonomi devleti olacağını anlatıyor. Ve diyor ki ‘Kılıçla fetih yapanlar yerlerini samanla fetih yapanlara terk edecektir.’ İzmir, bu nedenle tarım kooperatiflerinin başlangıç yerlerinden biridir” şeklinde konuştu.

Ortak sayısı artmalı

Milli Kooperatif Birliği Başkanı Muammer Niksarlı ise Türkiye’deki kooperatiflerin yüzde 75’inin herhangi bir üst yapıya bağlı olmadığını, denetim sorumluluğuyla ilgili sıkıntıların olduğunu söyledi. Niksarlı “Türkiye’deki birliklerin yüzde 60’ı kendi üst birliğine bağlı değil. Merkez birliklerin Milli Kooperatif Birliği’ne bağlı olma oranı da yüzde 15. Kooperatiflerin kendi yapısına bakınca yüzde 65’inin bireysel ortak sayısının 100’ün altında olduğunu görüyoruz. Bu sayılarla piyasada ekonomik faaliyet yapmak zor” dedi. Kooperatifçilikle farklı bakanlıkların ilgilendiğini, farklı yasaların olduğunu da belirten Niksarlı “41 kooperatif türü var. Öncelikle Türkiye’de kooperatiflerle ile ilgili tek bakanlığın ilgili olması lazım. Denetimi sistemli hale getirmek gerek. Dikey örgütlenme zorunluluk olmalı” dedi. Ege’nin Türkiye’de kooperatifçiliğe önderlik yaptığını söyleyen Niksarlı, “Hala Türkiye’de en başarılı kooperatifler nerede çok derseniz Ege’de derim” dedi.

Küçük aile çiftçiliği önemli

Köy Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer’in moderatörlüğünü yaptığı ikinci oturumda ise kooperatif ortakları kendi deneyimlerini aktardı. Neptün Soyer oturumu açmadan önce küçük aile çiftçiliğinin önemine değinerek “BM, 2014 yılını küçük aile çiftçiliği yılı ilan etmişti. O dönemden beri küçük aile çiftçiliği önemseniyor. Çünkü Türkiye’de Amerika ve Kanada’daki gibi büyük arazilerimiz yok. O yüzden küçük aile çiftçiliğini vurguluyoruz. Bu aileler tek başlarına yapamayacaklarını bir araya gelerek yapabilirler” dedi. 1969’da Mahmut Tükmenoğlu’nun Bademler’de kurduğu Köy-Koop’un logosunda kadın ve erkeğin el ele olduğunu vurgulayan Soyer, tarımda kadının rolüne de dikkat çekti.

Deneyimlerini aktardılar

Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkan Yardımcısı Seval Doğanlar ise kooperatifi dayanışma içinde kurduklarını söyleyerek “Önce kapı kapı gezip Seferihisar’da ne yapılabilir onu tespit ettik. Seferihisar’ın geleceğinin tarım ve turizmde olduğunu gördüğümüz için kadınların bunun üzerine gitmesi gerektiğini düşündük. Bir süre sonra e-ticaret yapar seviyeye geldik. Bu sayede pandemi dönemini de zorluk yaşamadan atlatabildik. Türkiye’de e-ticaret yapan ilk kooperatif olarak tüzüklere e ticaret yazılmasını sağladık ve TÜSİAD ve Bilişim Derneği tarafından e-ticaret konusunda ‘seferipazar.com’ sayfamızla 2013’te Türkiye’de birincilik ödülü aldık” şeklinde konuştu. Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ortağı Suna Kalaycı ise “Kooperatif ortağı olarak aldığım eğitimlerle, birlik ruhuyla e-ticaret ile tanıştım” diyerek kendi parasını kazanmanın mutluluğunu yaşadığını dile getirdi.

Zeytinlik Gölcük Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ortağı Nazmiye Aynalı ise “14 kadın ipek böceği yetiştirmek için bir araya gelmiştik. Peynirden yumurtaya her şeyi üretiyorduk. Ama markamız, adımız yoktu. İzmir Köy-Koop Birlik Başkanımızın bizi yönlendirmesi ve Köy-Koop eğitimleriyle köyümüzdeki kooperatife ortak olduk” şeklinde konuştu.