20 Mayıs 2021 Perşembe

Sağlık Hizmet Sunucuları, 1 Temmuz 2021’de efaturaya geçiyor

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in, Şubat 2021’de yayınlamış olduğu Tebliğ ile tüm Sağlık Hizmet Sunucuları, 1 Temmuz 2021 tarihinde efaturaya zorunlu olarak geçmek durumundadır.  


Konu hakkında bilgiler veren Kolaysoft Teknoloji AŞ Dijital Dönüşüm Uzmanı Sıla Gül Ottan,  şunları söyledi: “Daha önce, e-fatura zorunluluğundan alışmış olduğumuz, yıllık ciro kıstası, bu Tebliğde söz konusu değildir. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), SGK ile anlaşması olan tüm kurumların cirosu ne olursa olsun, efaturaya geçişini zorunlu kılmaktadır. Tebliğ, medikal, eczane, optisyenlik müesseseleri, işitme merkezleri, görüntüleme merkezleri, radyoterapi merkezleri, kaplıcalar dahil sektörlerin tümünü kapsamaktadır. Kamu kurumları arasında, e-faturaya geçiş yapan ilk kurumlardan birisi olan SGK, bu mükellefler grubunun da zorunlu olarak e-faturaya geçişine öncülük etmektedir. Bu durum aslında, mükellefler açısından da oldukça keyifli bir hale dönüşecektir. Çünkü SGK, efaturaya geçiş yapan mükelleflerin ödemesini daha sistematik yapabildiğinden, daha kısa sürede ödemelerini tamamlamaktadır” dedi. 

Sağlık Hizmet Sunucularına özel efatura portalı hazırlandı 

Kolaysoft Teknoloji olarak, diğer sektörlerde olduğu gibi Sağlık Hizmet Sunucularına özel efatura portalı hazırladıklarını anlatan Dijital Dönüşüm Uzmanı Sıla Gül Ottan, konuşmasına şöyle devam etti:  “Türk Eczacıları Birliği Eczacı Kart ile yapmış olduğumuz protokol gereği ‘Eczacıkart Portal’nı geliştirdik. Eczacılarımız; SGK, Göç İdaresi Müdürlükleri, CETAS gibi kamu kurumlarına kesmiş oldukları efaturalarını, Medula ile entegre yapımız sayesinde saniyeler içinde tamamlamaktadır. Ecza depolarına yaptığımız entegrasyon sayesinde de, iade faturalarını kolayca gerçekleştirmektedir. 

Özetle, 1 Temmuz itibariyle efaturaya geçecek olan sağlık hizmet sunucularının kendi ihtiyaçları doğrultusunda, e-fatura portalları hazırladık. Optisyen - Gözlükçüler odası (OGO) ile yapmış olduğumuz protokol ile optisyenlerimize özel bir portal hazırladık. Optisyenlerimiz de, SGK başta olmak üzere kamu kurumlarına faturalarını, Medula ile entegre yapımız sayesinde saniyeler içinde tamamlayıp gönderebilecektir. Bununla beraber, cam depolarına kesmiş oldukları iade faturalarını da basit yöntemlerde hazırlayacaklardır. 

Medikaller için ise, ayrı bir portalımız var ve ‘Kolay Medikal’ ile medikal sektörü efatura ve Ürün Takip Sistemi raporlarını tek ekrandan yönetmektedirler. İşitme merkezlerimiz için ayrı bir efatura portalı geliştirdik. İşitme merkezi portalımız ile hem SGK faturalarını Medula entegrasyonu ile tamamlıyorlar, hem ÜTS raporlarını hazırlıyorlar. Kaplıcalarımızı da unutmadık ve tüm kaplıcalarımıza özel bir portal geliştirmesini yaparak, kullanıcılarımızın hizmetine sunduk. Kısaca tüm mükelleflerimiz, Kolaysoft Teknoloji AŞ ile efaturaya geçişin en ekonomik ve en kolay halini kullanıyorlar” diye konuştu. 

Yazlık villaların sezonluk kirası 2 milyona çıktı!

Yaz planları yapılmaya başlandı. Koronavirüs tedbirleriyle tatil yapmaya hazırlanan tatilcilerin geçen yıl olduğu gibi kiralık villara ilgisi büyük. Aylar öncesinde dolmaya başlayan villaların fiyatları ise dudak uçuklatıyor. Bodrum’da 3 aylık kiralamaların ücretleri 2 milyon TL’ye kadar çıkabiliyor.


Yazlık ilçelere ilgi büyük

Koronavirüs döneminde Bodrum, Çeşme, Alanya, Kemer gibi yazlık bölgelere büyük ilgi olduğunu belirten Lüks Gayrimenkul Danışmanı Evrim Kırmızıtaş Başaran, “Mart 2020’den beri yazlık ilçelerin nüfusları katlanmıştı. Özellikle Bodrum büyük ilgi görüyordu. Bu bölgelerde 12 ay boyunca yaşanabilecek ev arayışları zirve yaptı” dedi.

Yazlığı olmayan villa kiralıyor

Yazlığı olmayanları ise tercihlerinin kiralık villa olduğunu kaydeden Başaran, “Yazlığı olmayanlar bu süre için villa kiralıyorlar. Bahçeli, havuzlu evler özellikle isteniyor. Doğayla iç içe olan evler çok seviliyor. Böylelikle aileler hem dinlebilecekleri hem de çocukların oyun oynayabilecekleri bir yerde kısıtlamayı geçirmeyi düşünüyor” ifadelerini kullandı.

Günlük 20 bin TL

Villa kiralamak isteyenlerin en çok Bodrum’u tercih ettiğini belirten Başaran, villaların fiyatları hakkında ise şu bilgileri verdi: “Oda, yatak sayısı, havuz, bahçe, teras, manzara, sauna gibi birçok olanağa göre evin fiyatı değişiyor. Ancak dört kişilik bir aile için günlük ortalama 1000 TL’den başlıyor 10.000 TL’ye kadar çıkıyor. Ultra lüks kategorisinde 20.000 TL’ye kadar ulaşan evler bulunuyor. Uzun süreli rezervasyonda indirimler olabiliyor”

Sezonluk 2 milyonu buluyor

Bodrum’da özellikle Yalıkavak, Gündoğan, Gümüşlük, Bitez’in tercih edildiğini aktaran Başaran, “Oda sayısı ve havuz, manzara gibi özellikler fiyatları büyük ölçüde değiştiriyor. Çiftler, aileler, kabalık akrabalar ya da arkadaşlar grupları kendilerine göre bir villa seçebiliyor. Aylık kiralamaların ücretleri ise ortalama 25.000 TL’den 300.000 TL’ye kadar değişiyor. Bazı villalarda ise aylık 750.000 TL’ye kadar çıkabiliyor. Sezonluk kiralama yapılmak istendiğinse 2 milyon TL’ye kadar ulaşıyor” diye konuştu.

Red Bull Karpuz Lezzeti ile 2021 yazını kanatlandıracak

Yazın bunaltan sıcağına Red Bull’dan hem serinletici hem de lezzetli bir alternatif geldi. 2021 yazına özel olarak üretilen Red Bull Summer Edition Karpuz Lezzeti raflardaki yerini aldı. Ferahlığı ve lezzeti ile yazın vazgeçilmez meyvesi olan karpuz aroması içeren ürün eylül ayına kadar satışta olacak. 

Red Bull, bu yaza özel olarak mevsimin en güzel meyvelerinden karpuzun ferahlatıcı aroması ile bir araya getirdiği yeni ürünü Red Bull Summer Edition Karpuz Lezzeti’ni tüketicinin beğenisine sundu. Red Bull enerjisiyle karpuz lezzetini aynı kutuda buluşturan ürün 17 Mayıs’tan itibaren raflardaki yerini aldı.  

Red Bull Summer Edition Karpuz Lezzeti sadece bu yaz için sınırlı sayıda üretildi. Red Bull Summer Edition Karpuz Lezzeti; şeftali, yaban mersini, tropikal meyve, hindistan cevizi & açai lezzetlerinin ardından, Editions ailesinin beşinci üyesi olarak yazı kanatlandırmak isteyenlere eşlik edecek. 



YAZ LEZZETİNE ÖZEL ÖDÜLLER

Ayrıca Red Bull dünyasına özel sürprizler de yaza renk katacak. 24 Mayıs- 25 Temmuz 2021 tarihleri arasında redbull.com/yazikanatlandir adresini ziyaret ederek Instagram üzerindeki oyuna katılan ve oyunu en yüksek puan ile tamamlayan katılımcıları sürpriz ödüller bekliyor

YAZIN BOĞMACA MI OLUR DEMEYİN

Boğmaca aşısını ergenlikte tekrarlamak gerekiyor!

Anne babalar dikkat! Küçük bebeğiniz varsa boğmaca aşısı yaptırın

Zorlu ve şiddetli öksürük nöbetleri nedeniyle kaburgalarda kırığa bile yol açabilen boğmaca, her yaşta görülse de özellikle çocuklar için hayati risk taşıyor. Üstelik bulaşıcılığı da hayli fazla. Öksürük ve aksırıklardan yayılan damlacıklar nedeniyle kolayca bulaşabilen bu hastalığın aşı ile önlenebildiğini belirten Acıbadem International Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Boğmaca bakterisini almış bir kişi, ortalama 21 gün bulaştırıcı olur. Özellikle aşılanmamış küçük çocuklar; aşılı büyük çocuklar ve erişkinlere göre daha ağır etkilenir. Bu nedenle çocukluk çağı aşılarının aksatılmaması büyük önem taşıyor.” uyarısında bulunuyor.



Zatürreye de yol açabilir
Boğulurcasına öksürmeye neden olan boğmaca, çok bulaşıcı bir solunum yolu hastalığı olarak dikkat çekiyor. Bordetella Pertusis bakterisinin sebep olduğu boğmaca, özellikle gelişmemiş ülkelerde daha yoğun görülüyor. 2018 yılında dünya genelinde bildirilen vaka sayısının 151 bin olduğunu ifade eden Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, şöyle devam ediyor:“Boğmacanın tek kaynağı insandır yani insandan insana bulaşır. Belirgin bir mevsim olmamakla birlikte sonbahar aylarında daha sık görülür. Hafif ateş, burun akıntısı ve öksürük gibi belirtilerle başlar. Ancak öksürükte değişim izlenir. Önce kuru öksürük ile başlar sonra boğulurcasına, iç çekme tarzında öksürüğe döner. Boğmaca, üst solunum yollarında başlar ve bakteri akciğere inince alt solunum yollarında şişme ve irritasyon yaparak alt solunum yolu hastalığına dönüşür. Nadiren de olsa zatürre, beyin hasarı ve nöbet geçirmeye yol açar.”

Hastalık uzun bir sürece yayılabilir
Hastalık üç dönemde ele alınıyor; bakterinin bulaşmasını izleyen 7-10 gün içinde ilk belirtiler ortaya çıkıyor. Kataral dönem adı verilen ve 1-2 hafta süren süreçte üst solunum yolu enfeksiyonuna benzer şikayetlerin olduğunu kaydeden Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, yoğun öksürüklerin olduğu paroksismal dönemin de 2-4 hafta devam ettiğini belirterek, iyileşmenin de yine 2-4 hafta zaman aldığını ifade ediyor. 

Boğmaca hastalığının öksürüklü döneminde tanı koymanın kolaylaştığını kaydeden Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Bu öksürüp çok belirgindir ancak hafif geçirenlerde tanı koymak için laboratuvar testleri kültür, seroloji ve PCR yöntemleri kullanılır. Burundan girilerek boğazın arka kısmından alınan sürüntünün incelenmesi ve kültürünün alınması ile tanı konulur” diyor.

Aşılar ergenlikte de tekrarlanmalı
Boğmacanın aşı ile önlenebilen bir hastalık olduğunu belirten Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, şunları söylüyor: “Boğmaca aşısı bebek, 2 aylıkken yapılır, 4-6-18. aylarda tekrar edilir. 4-6 yaşlarındaki karma aşısında da boğmaca aşısı bulunur. Özellikle aşılanmamış küçük çocuklar, aşılı büyük çocuklar ve erişkinlere göre daha ağır etkilenir. Aşılı kişiler ise hastalığı ya hafif olarak ya da atipik boğmaca şeklinde geçirir. Ancak boğmaca hastalığını geçirmenin ve çocukluk döneminde aşılanmanın ömür boyu bağışıklık sağlamadığı saptanmıştır. Erişkin veya ergenlik döneminde geçirilen spazmodik (spazmı andıran) öksürüklerin yüzde 15–16’sının boğmaca olduğu biliniyor. Bu yüzden 10-14 yaş arası yapılan karma aşıda boğmaca aşısının da olması tercih edilmeli.”

Aileye yeni bebek katıldığında onun bakımı ile ilgilenecek herkese boğmaca aşısı öneriliyor. Buna “koza stratejisi” adı verildiğini anlatan Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Böylece hastalığa karşı daha geniş bir koruma sağlanıyor. Ayrıca anne adaylarına tetanos aşısı ile birlikte boğmaca aşısının da yapılması anneden geçen antikorlar yoluyla bebeğin korunmasını sağlar.” diye bilgi veriyor.

Yaşamı tehdit eden etkiler
Boğmaca yol açtığı sorunlarla özellikle çocuklarda yaşamı tehdit edebiliyor. Dehidratasyon (aşırı susuzluk), beyin kanaması, pulmoner hipertansiyon, anoreksiya (iştahsızlık ve buna bağlı aşırı zayıflama), pnömotoraks dediğimiz akciğere hava kaçması gibi komplikasyonların görülebileceğine dikkat çeken Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Daha hafif komplikasyonlar arasında burun kanamaları, aşırı basınçlı öksürüğe bağlı fıtıklar, idrar tutamama, uyuma güçlüğü ve kulak iltihabı, rectum sarkmasını sayabiliriz. Zorlu ve şiddetli öksürük bayılmaya hatta kaburga kırıklarına bile yol açabiliyor.” diyor.

Antibiyotik tedavisi uygulanıyor
Boğmaca tanısının ardından özellikle yenidoğanlarda yoğun bir tedavi gerektiriyor, tedavi süreci de hastanede geçiriliyor. “Yoğun öksürük nöbetleri bebeğin solunumunun durmasına ve beynin zarar görmesine neden olabilir.” diyen Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, diğer yaşlarda antibiyotik tedavisi uygulandığını, yoğun öksürük nöbetlerini hafifletmek için nefes açıcı ilaçlar verildiğini kaydediyor. 

Bayram kilolarına süt içerek veda edin

Ramazan ayından sonra bayramın gelmesiyle birlikte alınan kiloların sağlıklı bir şekilde verilebilmesi ve açlık hissinin giderilmesi için günde 2 bardak süt içilmesi öneriliyor. Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, düzenli olarak her gün içilen iki bardak sütün dengesiz ve sağlıksız beslenmeyle alınan kiloları önlemede önemli bir rol oynadığını açıkladı.




Sağlıklı olmak için vazgeçilmez bir besin olan sütün aslında hayatın her döneminde mutlaka tüketilmesi gerektiğini vurgulayan İnanç, “Fazla kilo’ neredeyse çağımızın temel sorunu. Kilo sorununun minimum düzeye inmesi için sağlıklı ve uzun süre tok tutan glisemik indeksi yüksek yiyecekler tüketilmesi gerekir. Düzenli olarak her gün içilen iki bardak süt de dengesiz ve sağlıksız beslenmeyle alınan kiloları önlemede oldukça önemli” dedi.

Sağlıklı süt tüketiminin temel kuralının, ambalajlı sütleri tercih etmek olduğunu belirten İnanç, uzun ömürlü sütün tamamen kapalı ortamda, ışık ve hava gibi dış etkenlerle teması önleyen aseptik ambalajlarda doldurulduğunu vurguladı. İnanç ayrıca, açıkta satılan sütü mikroplardan tamamen arındırmak için, 90 ila 95 derecede 10-15 dakika kaynatmak gerektiğini, sütün kaynatıldıktan sonra, içindeki vitaminler başta olmak üzere besin değerlerinin yüzde 50 ila 90 oranında azaldığını da sözlerine ekledi.  





Şikayetvar, tüketicilerin en ilginç şikayetlerini derledi

Şikayetvar, son dönemde kullanıcılarından gelen birbirinden ilginç şikayetleri derledi. Kimi kargosunun kendinden çok gezdiğinden şikayetçi oldu, kimi dağıtım görevlisinin dış kapıyı kırdığından şikayetçi oldu. Platforma gelen şikayetler incelendiğinde, tüketicilerin oldukça farklı konularda şikayetlerine rastlanıyor.


Güveç siparişi verdim bebek bezi geldi
Sipariş ettiği ürünün gelmemesini şikayet eden bir tüketici, “Eşime evlilik yıl dönümü diye online alışveriş platformundan güveç siparişi verdim. Firma sağ olsun iki adet jumbo boy bebek bezi yolladı. Şikayetimi bildirip para iadesi istedim. Defalarca müşteri hizmetleri ile görüştüm. Hala 2 iş günü bekleyin diyorlar. Hafta sonu geldi. İade içinde 2 iş günü bekleyin diyecekler. Kendi hatalarını bize yıkıp sinir ediyorlar. Güvenilirliği kalmamış” ifadelerini kullandı.Kargom Türkiye’yi benden çok gezdi diyen bir diğer tüketici ise “İnternetten aciliyeti olan bir ürün aldım. Kargom Türkiye'yi benden çok gezdi. Yarın da Ege kıyılarında tatile çıkar sonra belki oradan da Doğu mutfağını tatmak için Gaziantep'e gider en son istemeye istemeye bana gelir herhalde” dedi.

Dağıtım elemanı dış kapımızı kırdı
“Üründe sıkıntı yoktu fakat dağıtım elemanı dış kapımızı kırdı o nasıl bir girişti öyle. Pes yani!. Kapının zararını karşılamaları için bayiyi aradım bizden değildir diyor bir de küstahça. Kapı bildiğin kırılmıştı.” Yaşadığı bölgeye baz istasyonu kurulmasını talep eden bir tüketici de, “Nereye gitsem telefon çekmiyor. İzmir Menemen Seyrek’te ikamet ediyorum. Şu telefon yüzünden kimse bana ulaşamıyor eşim dostum telefonumu kapattım sanıyor. Küsüyorlar, benim telefonumu nasıl açmazsın tavırlarıyla saldıranlar oldu. Sokağa çıkmaya çekinir oldum evimin bulunduğu yerde zaten altyapınız yokmuş. WiFi yok. Telefonum da çekmiyor. Kitap okumaktan gözlerim 2 numara oldu. Yeter artık şuraya baz istasyonu mu kuracaksınız ne yapacaksınız. İnşaatında söz ben çalışacağım ücretsiz. Şu konuya bir el atın Allah rızası için sokağa çıkamaz olduk” dedi.

Unun içinden ikili kaplama diş çıktı
Gelen şikayetlerden bir diğerinde de, “Unun içinden kocaman ikili kaplama köklü diş çıktı. Bu nedir böyle? Ya çocuğum yeseydi onun gırtlağına takılsaydı? Babamın ağzına geldi. İnsan sağlığını hiçe sayıyorsunuz, diş nedir ya! Diş ne alaka ne arıyor unun içinde?” ifadeleri yer aldı.
‘Anladım’kelimesinin kullanımdan kaldırılmasını isteyen bir tüketici, “’Hmm ve ‘anladım’ kelimesinin kaldırılmasını talep ediyorum. Lütfen gereken yerlere ulaşmasını arz ederim Çünkü kalbim kırılıyor. Gereken neyse yapılmasını gerçekten çok istiyorum. Çok kötü haldeyim. Lütfen yani kusura bakmayın değiştiremeyiz ama ben talep ediyorum” dedi.

Bırak bu çapkın kampanyaları ailene bak biraz
Abonesi olduğu markanın kampanyalarından dert yakınan bir tüketici, “Yıllar öncesinde bir elimiz yağda bir elimiz balda. Gel dedin geldik ve aileye katıldık. Ve geldik geleli yüzümüze bakmıyorsun. Gözün hep dışarıda. Bir kampanya yapıyorsun kendimizi ekonomik gücü olmayan biri gibi çaresiz hissettiriyorsun. İlla gidip başka operatörden mi gelelim sana değerimizi anlaman için. Bu nasıl bir çifte standarttır? Evine ve ailene biraz bak artık. Bütçen varsa önce biz ailenle paylaş. Bırak bu çapkın kampanyaları. Etme. Saygılarımla. 8 yıllık abonen” ifadelerini kullandı.


19 Mayıs 2021 Çarşamba

Turizm Strateji ve Araştırma Merkezi Oluşturuldu

Seyahat ve turizm endüstrisinin önde gelen kuruluşları bir araya gelerek Turizm Strateji ve Araştırma Merkezi oluşturmak için iş birliği protokolü imzaladı. “Turizm Strateji ve Araştırma Merkezi” kısa adıyla TURSAM, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED), Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD), Türkiye Turist Rehberleri Birliği (TUREB), Türkiye Özel Sektör Havacılık İşletmeleri Derneği (TÖSHİD), Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmecileri Derneği (TURYİD) ve Turizm Akademisyenleri Derneği (TUADER)’in iş birliği ile oluşturuldu.  TURSAM’ın amacı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermek üzere düzenlenen basın toplantısına Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, TÜROFED Başkanı Sururi Çorabatır, TTYD Oya Narin, TUREB Başkanı Suat Tural, TÖSHİD Başkanı Mehmet Nane, TURYİD Başkanı Kaya Demirer ve TUADER Başkanı Prof. Dr. Muharrem Tuna katıldı.

turizm-strateji-ve-arastirma-merkezi-olusturuldu.png

AKADEMİSYENLER İLE TURİZM KURULUŞLARI TURSAM ÇATISI ALTINDA BİR ARAYA GELDİ

Toplantının açılışında Turizm Akademisyenleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Muharrem Tuna, TURSAM’ın kuruluş amacını hakkında bilgi verdi. Tuna, TURSAM’ın ülkemizde turizm sektörüne yönelik yapılacak politika, plan, girişimlere destek olmak amacıyla kurulduğunu belirtti ve merkezin faaliyet göstereceği başlıkları ise sektörün ihtiyaç duyduğu rakip ülke analizleri, istatistiki bilgiler, strateji çalışmaları, akademi iş birliği ile derlenerek analizlerinin yapılması, veriler ışığında turizmin tüm bileşenlerine yönelik stratejilerin geliştirilmesi, tüm çalışmaların düzenli aralıklarla kamuoyu ve paydaşlarla paylaşılması olarak özetledi.

kultur-ve-turizm-bakan-yardimcisi-nadir-alpaslan.png

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI’NDAN TURSAM’A DESTEK

Toplantıya katılan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, TURSAM’ın sektör için atılan önemli bir adım olduğunu belirtti.  Alpaslan “Bildiğiniz gibi bilgi en önemli güç, bilginin organize şekilde ve tüm tarafların katılımıyla kullanılması çok önemli. Turizm stratejik araştırma merkezi her türlü bilgiye daha doğru yöntemle ulaşmasını sağlayacaktır. Türkiye olarak turizmde iddialı bir ülkeyiz. Dünyada daha da ön plana çıkmak adına biz de Bakanlık olarak sizlerle iş birliği içinde olacağız.” sözleriyle merkezin önemine dikkat çekti.

firuz-baglikaya.png

TÜRSAB BAŞKANI FİRUZ BAĞLIKAYA “TURSAM SEKTÖRÜMÜZE YÖN GÖSTERECEK”

TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya konuşmasında turizmin ülkemiz açısından stratejik önemine dikkat çekti. Bağlıkaya, “Ekonominin çarklarını harekete geçiren, 50’den fazla sektöre iş olanağı sağlayan, istihdam yaratan, ülkeler için döviz girdisi oluşturan özellikleriyle çok stratejik bir sektör. Geldiğimiz noktada, dünya turizminde taşların yerinden oynadığına, rekabetin yepyeni bir seviyeye taşındığına hep birlikte şahitlik ediyoruz. Aşılanmanın, vaka sayılarının, devletlerin uyguladıkları seyahat kısıtlamalarının belirleyici olduğu, uluslararası rekabetin hiç olmadığı kadar keskin bir hal aldığı, turizmdeki küresel yarışın yeniden başlayacağı bir döneme giriyoruz. Birlikten güç doğar atasözümüzün anlamındaki güç kendini hep hatırlatıyor. Turizm Strateji ve Araştırma Merkezi’ni, bu gerçeklerden hareketle ülkemizde turizm sektörüne yönelik uygulanacak politika, plan ve girişimlere sektörün ihtiyaçları doğrultusunda destek olmak amacıyla hayata geçiriyoruz. TURSAM’ın; kısa, orta ve uzun vadeli turizm hedeflerinin belirlenmesi noktasında devlet politikalarına katkı sunmanın yanında turizm sektör bileşenleri ile akademik camia arasında, köprü niteliğinde bir yapı oluşturarak sektörün ihtiyaçları doğrultusunda araştırmalara kapı aralayacağına da inanıyoruz. Bu çerçevede TURSAM’ın dünya genelinde değişen tüketici davranışlarına mercek tutarak yeni turizm ürünleri geliştirilmesi konusunda sektörümüze yön göstermesini de bekliyoruz.” dedi.

sururi-corabatir.png

TÜROFED BAŞKANI SURURİ ÇORABATIR “TURSAM TURİZMİN ÇEŞİTLENMESİNDE BÜYÜK KATKI SAĞLAYACAK”

Türk turizmi açısından bir ilke tanıklık ediyoruz diyen TÜROFED Başkanı Sururi Çorabatır “Turizmimizin her alanında çalışanların ihtiyaçları olan ve bugüne kadar çeşitli sivil toplum örgülerinin kendi anlayışlarına ve taleplerine göre gerçekleştirmeye çalıştıkları araştırmaları, raporları tek bir çatı altına almayı başardık. Güçlerimizi birleştirip sektörün bu alandaki eksikliğini gidermek amacıyla tüm gücümüzle çalışacağız. Sektör olarak hep envanter bilgisi eksikliği çekmişizdir. Yeni yatırımlarda, pazarlamalarımızda, çalışmalarımızda ihtiyaç duyduğumuz ve duyacağımız tüm bilgilere bu merkezden ulaşmak ve geliştirmek hedefimiz olmalıdır. Stratejik olarak bilmek istediğimiz bilgilere TURSAM aracılığı ile ulaşacağız. Ayrıca ülkemizin bilinmeyen turizm değerlerinin il il çıkarılarak sektörün hizmetine sunulmasının ülkemiz turizminin çeşitlendirilmesine büyük katkıda bulunacağına inanıyorum.” sözleriyle oluşumun önemini özetledi.

ttyd-baskani-oya-narin.png

TTYD BAŞKANI OYA NARİN “TURSAM’IN ULUSLARARASI REFERANS NOKTASI OLMASINI UMUYORUZ”

TTYD Başkanı Oya Narin ise, "Turizm Strateji ve Araştırma Merkezi’nin ülkemizde turizm sektörüne yönelik yapılacak politika, plan ve girişimlere sektörün ihtiyaçları doğrultusunda doğru, şeffaf veri ve değerlendirmelerin sağlanacağı bir merkez olmasını amaçlıyoruz. Bu yönüyle merkezimizin sadece Türkiye’de değil uluslararası arenada bir referans noktası olmasını umuyoruz. Sektörümüz için bu kadar önemli paydaşın bir araya gelmesi ve Bakanlığımızın desteği ile bu amacımıza ulaşmamamız mümkün değil. Türkiye turizminin bundan sonraki gelişiminde doğru ve düzenli veriler ışığında rakip ülkeler ile karşılaştırmalı stratejiler geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. TURSAM ile yeni normlara uyum sağlayabilecek, uzun dönemli turizme artacak talebi karşılayacak şekilde sektörümüzün orta ve uzun vadeli sürekliliği ve rekabetçiliği sağlanacaktır.” ifadesiyle merkezin sektöre yapacağı katkı hakkındaki görüşünü aktardı. 

TUREB BAŞKANI SUAT TURAL “TURSAM SAYESİNDE DÜNYADA TREND YARATAN TURİZM ÜLKESİ OLABİLİRİZ”

7 kuruluşun katılımıyla gerçekleşen basın toplantısında konuşan TUREB Başkanı Suat Tural ise, ‘‘Turizm sektöründe eksikliği hissedilen bir merkez için ilk adımı atmış oluyoruz. Turizm strateji ve araştırma merkezi bütün sektör temsilcilerinin bir araya gelmesiyle kuruldu. Bundan sonra önemli ve hızlı bir şekilde çalışmalarımızı yapmamız gerekiyor. Sektörel olarak eksikliklerini hissettiğimiz noktalarda ülke turizmimiz için belli strateji ve envanterleri yaratmamız gerekiyordu. Türkiye dünya trendlerine çok iyi uygulamalarla öncülük eden, takip eden bir ülke oldu. TURSAM’da yapacağımız çalışmalarla dünya turizminde o trendleri yaratan bir ülke olacağımızı ümit ediyorum.” dedi.

toshid-baskani-mehmet-nane.png

TÖSHİD BAŞKANI MEHMET NANE “DATAYA SAHİP OLMAK SEKTÖRÜMÜZE 2-3 KAT DEĞER KATACAK”

TÖSHİD Başkanı Mehmet Nane ise toplantıda yaptığı konuşmasında tüm dünyada datanın giderek önem kazandığına dikkat çekti. “Turizm sektörü cari açığa katkı sağlayan bir sektör. Bu açıdan baktığımızda ülkemizdeki bir numaralı sektör olarak turizm karşımıza çıkıyor. Bu sektörde hali hazırda gidecek çok yol var. Gidilecek yolu belirlemek için en büyük destek ve dayanağımız oluşturulan datalar olacak. Farklılık yaratacak, değer katacak unsur dataya sahip olmak ve onları işlemek. Aksiyon çıkarma, alınan kararları uygulama noktasında ise TURSAM devreye girecek.  Sektörümüzün hak ettiği noktaya gelmesi en az 2-3 kat değer yaratması açısından bu oluşum çok önemli.” sözleriyle bilgi çağının önemini vurguladı.

kaya-demirer.png

TURYİD BAŞKANI KAYA DEMİRER “TURİZMDE GASTRONOMİ VE KÜLTÜR ÖNE ÇIKARILMALI”

Pandemi sürecinde sektörün yaşadığı sıkıntıları dile getiren TURYİD Başkanı Kaya Demirer ise “Büyük veriyi daha iyi analiz etmek için akademisyenlerin katkısı çok önemli. Bu iş birliği ile akademisyenlerle özel sektörün bir araya gelmesini, özellikle rakip ülkelerle rekabet ettiğimiz bir ortamda şeffaf veriyi toplamak ve analiz etmek açısından çok önemli buluyorum.” sözleri ile TURSAM’ın öncü bir proje olduğunun altını çizen Demirer, yapılan çalışmalarda kültür ve gastronominin altının çizilmesi gerektiğini belirtti.

Turizm paydaşları, TURSAM adına kurulacak web sitesinden yapılan araştırma sonuçlara ve yayınlara ulaşabilecek.

18 Mayıs 2021 Salı

Edenred Kuzey Avrupa Bölgesi’nin teknoloji yönetimi Göksel Marangoz’a emanet…

Edenred Türkiye’de 2019 yılından bu yana CIO olarak görev yapan Göksel Marangoz, Edenred Kuzey Avrupa Bölgesi’ne Altyapı ve Operasyonlarından Sorumlu Lider olarak atandı. Kariyerine İngiltere’de devam edecek olan Marangoz, yeni görev tanımı kapsamında 5 ülkenin tüm teknoloji yönetiminden sorumlu olacak.


Dünyada yemek kartı sektörünü inşa eden Edenred’in global bölge yapılanmasında üst düzey bir atama gerçekleşti. Edenred Kuzey Avrupa Bölgesi Altyapı ve Operasyonlarından Sorumlu Lider pozisyonu için tercih edilen isim Edenred Türkiye’den Göksel Marangoz oldu. Bilişim sistemleri sektöründe 20 yılı aşkın tecrübesi bulunan, Edenred Türkiye’de ise 2019 yılından bu yana CIO (Chief Information Officer) olarak görev yapan Göksel Marangoz, yeni göreviyle Edenred İngiltere, İsveç, Finlandiya, Belçika, Almanya ve Avusturya ülkelerinin teknoloji yönetiminden sorumlu olacak.
 
İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde lisans, İstanbul Teknik Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri alanında ise yüksek lisans eğitimini tamamlayan Göksel Marangoz, profesyonel çalışma hayatına 1999 yılında HP’de Sistem Destek Mühendisi olarak başladı. 2005 yılında IT Uzmanı olarak IBM Türkiye’ye transfer olan Marangoz, bir süre sonra burada IT Güvenlik Koordinatörlüğü’ne yükseldi. Başta Finansbank olmak üzere IKEA ve Danone gibi IBM’in birçok büyük müşterisine teknoloji desteği sağladı. 2007-2011 yılları arasında Koç Holding bünyesinde Network ve Güvenlik Ekip Lideri görevi ile holdingin genel merkezinde tüm IT süreçlerinden sorumlu oldu. Koç Gurubunda sayısız projeye imza atarak, hem holding hem de grup şirketlerinin merkezi yönetim süreçlerinde, merkezi satın alma ve grup projelerinde çalıştı.

2011 yılında Turkcell’de IT uygulamaları operasyonlarından sorumlu ekibin başına geçen Marangoz Turkcell’in en yüksek gelir getiren katma değerli hizmetleri olan SMS, MMS, WAP, Toplu Mail, OTP gibi kritik servislerini yönetti. 2014 yılında ise yeniden Koç Holding’e dönerek Opet’te CIO olarak çalışmaya başladı. Opet’te çalıştığı 5 yıl boyunca şirketin IT organizasyonunu yeniden yapılandırdı ve SAP dönüşümü, Mobil Ödeme, Araç Tanıma gibi projeleri başarı ile yürüterek birçok alanda ödülün de sahibi oldu. Ayrıca grup seviyesinde başlayan Dijital Dönüşüm, Kurum İçi İnovasyon gibi önemli stratejik projelerde çalıştı. Ardından IT’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak Teknosa’da çalışmaya başlayan Marangoz, 2019 tarihine kadar şirkette CIO ve CDO (Chief Digital Officer) olarak görev aldı. Bir yıl gibi kısa bir sürede hayata geçirdiği dijital projelerle IDC Türkiye Perakende Zirvesi Ödülleri’nde En iyi Çok Yönlü Deneyim İnovasyon Ödülü ile En iyi Müşteri Deneyimi Projesi Ödülü’ne layık görüldü.

2019 yılından bu yana Edenred Türkiye’de CIO olarak görev yapan Göksel Marangoz, IT operasyonları başta olmak üzere Edenred Türkiye’nin tüm dijital ve teknolojik operasyonlarını başarıyla yönetti. İki yıllık süre zarfında oldukça önemli projelere imza atan Marangoz, özellikle IT organizasyonunun yeniden yapılandırılması, altyapı ve veri merkezilerinin birleştirilmesi, Felaket Kurtarma Merkezi’nin hayata geçirilmesi ve test edilmesi başta olmak üzere, NFC (Near Field Communication), QR Kod, Dijital Kart, ChatBot, Workday, Salesforce gibi projelerde aktif görev aldı. Çalışmalarıyla IDC Türkiye’den iki farklı ödülü Edenred Türkiye’ye kazandıran Göksel Marangoz, yeni görevi kapsamında Edenred Kuzey Avrupa Bölgesi için başarılı çalışmalarını sürdürecek.

Enerji depolama sektörü, 2030’da 500 milyar doları geçecek 

Dünyada elektrikli araçların hızlı bir şekilde hayatımıza girmesiyle birlikte, son 3 yıldır pil teknolojileri ve pazarı katlanarak büyümeye devam ediyor


2021 yılı başı itibariyle, dünya pil pazarı büyüklüğü 45 milyar doları geçti. 2025 yılında, pazarın büyüklüğünün 100 milyar doları geçeceği ve kurulu gücün 230 GW’ı aşacağı belirtiliyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde enerji depolanma ihtiyacının katlanarak artacağını anlatan TTT Global Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi: “2025 yılı ve sonrası evlerde powerwall benzeri pil sistemleri ve güneş enerji santrallerine entegre storageplant’ların yaygın kullanımın patlamasıyla birlikte, pazarın 10 yıl içinde katlanarak büyümesi ve 2030’da 500 milyar doları geçmesi bekleniyor” dedi. 

Tesla, 2020’de 135 bin eve powerwall kurulumu gerçekleştirdi

Elektrikli araç üretiminde, son 3 yılda görülen artış hızı tahminleri yıkacak şekilde gerçekleşiyor. Tam bunlar gündemdeyken, otomotiv sektörüne yüzde yüz elektrikli ve otonom destekli araçlarıyla üst perdeden giriş yapan ve sadece 10 yılda değerini dünyadaki en büyük yedi otomotiv markasının toplamından daha büyük bir değere taşıyan Tesla, yepyeni bir kulvara daha girdi. 

Tesla’nın, 2020’de 135 bin eve powerwall kurulumu gerçekleştirdiğini ifade eden TTT Global Group Başkanı Dr. Akın Arslan, konuşmasına şöyle devam etti:  “ABD’de Nevada’da çölün ortasına 5 milyar dolarlık yatırımla inşa edilen 35 GWh kapasiteli dünyanın en büyük fabrikasında otomobil pillerinin yanında, evler için “powerwall” adı verilen 7,5-13,5 kWh depolama kapasiteli akıllı batarya sistemleri üretilmeye başlandı. Inverter ve gateway’leriyle birlikte yaklaşık 10 bin dolara kurulumu gerçekleştirilen bu sistemler, içinde 6-7 kişinin aktif yaşadığı 300-350 m2’lik bir villanın ısıtma, soğutma ve tüm elektrik ihtiyacını kesintisiz sağlayabiliyor. Son 2 yıl içinde, ABD’de 100 binin, Avustralya’da 35 binin üzerindeki eve kurulum gerçekleştirildi. 2021’de ise, 250 bin eve kurulum yapılması planlanıyor. Talebin de, her yıl katlanarak artması bekleniyor” diye konuştu. 

Avrupa’da, dev fil fabrikası yatırımları dikkat çekiyor

Çevresel hassasiyetlerin gelişmesiyle birlikte Avrupa’da elektrikli araç tercihi artmaya başladı. Bu ek olarak, evlere batarya sistemleri kurulmasının tercih edilen enerji çözümlerinden birisi olduğunun altını çizen TTT Global Group Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları kaydetti: “Bu doğrultuda, Avrupa’da pil fabrikası yatırımları büyük hız kazandı. Tesla, Berlin’de dünyanın en büyük pil fabrikasını yapıyor. Fabrikanın yıllık kapasitesi, 100 GWh olarak planlanıyor ve kapasite 250 GWh’e çıkarılabilecektir. Alman üreticiler; Çinli, Koreli ve Japon teknoloji ortaklarıyla 5 gigafactory daha inşa ediyorlar. Almanya’nın dışında, Macaristan, Polonya, İspanya, Portekiz, Slovakya, Norveç, Fransa ve Çek Cumhuriyeti’nde toplam yatırım tutarı 30 milyar Euro’yu geçen pil fabrikası yatırımları da dikkatleri çekiyor. Avrupa’da, 2017 yılından önce lityum-iyon pil hücresi fabrikası olmadığı dikkate alındığında, yapılan yatırımların nasıl stratejik bir tercih ve yönelim olduğu daha net görünüyor” dedi. 

Aspilsan, Türkiye’nin ilk Lityum-İyon pil hücresi fabrikasını Kayseri’de kuruyor

Aspilsan, Türkiye’nin ilk lityum-iyon pil fabrikası yatırımının temelini 2020 sonunda Kayseri’de attı. Yatırımın son derece hayati ve stratejik olduğunu anlatan TTT Global Group Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi: “Aspilsan, Türkiye açısından son derece hayati ve stratejik bir yatırım olan bu yatırım ile, başlangıçta yılda 21,6 milyon pil hücresi üretilmesi hedefleniyor. Önümüzdeki yıllarda yapılacak ilave yatırımlarla, fabrikanın üretim kapasitesi 5 GWh/yıl’a çıkabilecektir. 2023 yılında pilot tesisinde üretime geçmeyi hedefleyen fabrika, Kayseri’de Mimarsinan Organize Sanayi Bölgesi'nde 25 bin metrekare kapalı alanda faaliyet gösterecektir. Fabrika yeni nesil pil ve şarj teknolojilerinin üretilmesi ve geliştirmesi konusunda öncü olacaktır. Fabrika, Türkiye’nin ve bölgenin ilk yüksek kapasiteli pil hücresi fabrikası olma özelliğini taşıyacaktır. Nitekim, lityum-iyon pil teknolojileri için, yakın gelecekte en az elektrikli araçlar kadar, evlerde enerji depolama konusu önemli bir pazar potansiyeli oluşturacaktır” şeklinde konuştu. 

Enerji depolama ve batarya sistemleri konusunda ön plana çıkan firmalar:
Tesla (ABD), Panasonic (Japonya), Siemens Energy (Almanya), LG Chem (Güney Kore), VRB Energy (Kanada), Fluence (ABD), Total (Fransa), Black & Veatch (ABD), ABB (İsviçre), Eve Energy Co. Ltd. (Çin), GE Renewable Energy (Fransa), Hitachi Chemical Co., Ltd. (Çin), Hitachi ABB Power Grids (İsviçre), Samsung SDI (Güney Kore), Kokam (Güney Kore).


BMW Group Gelecek Hedeflerini Açıkladı

Borusan Otomotiv’in Türkiye distribütörlüğünü üstlendiği BMW, BMW Motorrad ve MINI markalarını bünyesinde barındıran BMW Group, dijital ortamda gerçekleştirdiği basın toplantısında CO2 emisyonlarını azaltacak iddialı hedeflerini açıkladı. BMW Group ayrıca 2030 yılına kadar küresel satışlarının en az yüzde 50’sinin tamamen elektrikli modellerden oluşacağını belirtti.



Premium otomobil üreticisi BMW Group, sera gazlarının azaltılmasına yönelik sürdürülebilir mobilite misyonunun gerekliliklerini yerine getirmeye devam ediyor. Şirket 2030 yılına kadar 200 milyon tonun üzerinde CO2 emisyonunu önleyeceğini duyurdu. Açıklanan bu hedef, Münih gibi bir milyondan fazla nüfusu olan bir şehrin yıllık CO2 emisyonunun 20 katından daha yüksek bir miktarı ifade ediyor. Hammaddeden üretim süreçlerine kadar her kademede daha fazla geri dönüşüm hedefleyen BMW Group, araçların tüm yaşam döngüsü boyunca bırakacağı karbon ayak izini minimuma indirecek.

2030 Yılına Kadar Küresel Satışların En Az Yüzde 50'si Tamamen Elektrikli
Elektrikli mobilite stratejisi çerçevesinde 2013 yılında pazara sunulan tamamen elektrikli BMW i3, yakın dönemde ülkemizde de satışına başlanan MINI ELECTRIC ve BMW iX3'ün yanı sıra BMW Group’un iki yeni modeli BMW iX bu yılın son çeyreğinde ve BMW i4 de 2022 yılı ilk çeyreğinde yollara çıkacak. BMW Group ayrıca önümüzdeki senelerde BMW 5 Serisi ve BMW X1'in tamamen elektrikli versiyonlarını da tutkunlarıyla buluşturacak. Bu modelleri MINI Countryman ve BMW 7 Serisi izleyecek. 2023 yılına kadar BMW Group, mevcut segmentlerindeki modellerinin yaklaşık yüzde 90'ında en az bir tane tamamen elektrikli modele sahip olacak. Bunun yanında BMW Motorrad’ın geçtiğimiz yıl sahneye çıkardığı Definition CE 04 isimli tamamen elektrikli motosiklet konseptinin üretim versiyonu da yaz aylarında tanıtılacak. 

2021 ile 2025 arasında tamamen elektrikli model satışlarını, 2020'ye oranla ortalama yüzde 50'nin üzerinde artırmayı amaçlayan BMW Group, 2030 yılında küresel satışlarının en az yüzde 50'sini tamamen elektrikli araçlardan oluşturmayı hedefliyor.  Tüm ürün portföyünde en az bir tane tamamen elektrikli model sunmayı planlayan BMW Group önümüzdeki 10 yıl içinde yaklaşık 10 milyon tamamen elektrikli aracı yollara çıkaracak.

Üretimin Tamamı 2021'den İtibaren Karbon Nötr Hale Gelecek
Sürdürülebilirliği ve kaynak verimliliğini stratejilerinin odak noktası haline getiren BMW Group, 2021'den itibaren şirketin dünya çapındaki tüm tesislerindeki üretimini tamamen karbon nötr hale getirecek. 

BMW Group, 2030 yılına kadar tedarik zincirinde de CO2 emisyonlarını azaltmak için kendine somut hedefler koyan ilk otomotiv üreticisi olmasıyla dikkat çekerken, güneş enerjisinin gelecekte alüminyum üretimi için kullanılacağını açıkladı. BMW Group ayrıca, karbonsuz çelik üretimi için yenilikçi bir teknolojiye de yatırım yapma kararı aldı. Şirket, yeni nesil akü teknolojisi ile yüksek voltajlı akünün karbon ayak izini mevcut Gen5 teknolojisi için temel değerin yarısından daha aza indirmeyi hedefliyor.

RE:THINK. RE:DUCE. RE:USE. RE:CYCLE.
BMW Group, Eylül ayında Münih’te gerçekleştirilecek IAA Mobility Uluslararası Otomobil Fuarı’nda çevre ve iklimin korunması için döngüsel ekonominin gelecekteki potansiyelini vurgulayacak. Şirketin “RE:THINK. RE:DUCE. RE:USE. RE:CYCLE.” yaklaşımı, geleceğin otomobillerinde birincil hammadde kullanımının nasıl azaltılabileceğine dair bütünsel bir bakış açısı sağlıyor.

BMW Group, 2025 yılında lansmanını yapmayı planladığı "Neue Klasse" stratejisiyle birlikte modellerinde sürdürülebilirliği ve araç başına kaynak tüketimini önemli ölçüde azaltarak önümüzdeki on yıldan itibaren yeni bir seviyeye taşımayı planlıyor. Geri dönüştürülmüş çelik, plastik ve alüminyum gibi ikincil malzemelerin yüzdesini önemli ölçüde artırmayı hedefleyen BMW Group, otomotiv sektöründe öncü rolünü sürdürmeye devam edecek.


GASTROSHOW DÜNYA LİDERLERİNİ SEKTÖRLE BULUŞTURACAK

Tüm Gastronomi sektörü paydaşları Turizm Medya Grubu ve Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) ortaklığıyla 28-30 Haziran’da gerçekleştirilecek olan Gastro Show ‘da bir araya geliyor


28-30 Haziran’ da yapılacak olan Gastroshow ticari hacmin artırılmasını ve konferans programlarıyla dünya liderlerini sektörle buluşturmayı hedefliyor. İlki, 28-30 Haziran tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi Açık Alan - ICC’de düzenlenecek olan Gastro Show, Turizm Medya Grubu ve Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) ortaklığıyla gerçekleştirilecek. Covid-19 gelişmeleri titizlikle takip edilerek organize edilecek ve tüm misafirlerin sağlığı-güvenliği ek önlemlerle korunmaya alınarak, değerli bir gastronomi fuarı-konferansı yapılması hedefleniyor. Turizm Medya Grubu ve Gastronomi Turizmi Derneği (GTD), gastronomi endüstrisinin farklı segmentlerinden oluşan geniş yelpazede katılımcı ve ziyaretçi profilini “7 Şehir, 7 Bölge, 7 Ülke” mottosuyla 2021 yılında ilk defa ağırlayacaklar.

160 katılımcı, 15.000 ziyaretçi ve 50 konuşmacı ile gerçekleşecek Gastro Show’a Türkiye’nin ve dünyanın değişik yerlerinden gastronomi sektörüne damga vurmuş üst düzey şefler, gastronomi uzmanları katılarak katkı sunacaklar.

 İstanbul Kongre Merkezi’nin açık alanında yapılacak olan Gastro Show etkinliği, DOME Çadır  konsepti toplantı odası ile fuara değer katan içerikler üretecek. Türk mutfağı ve yörelere özgü lezzetlerle Workshop’lar bir Dome çadırı içinde yapılacak olup, diğer Dome konferans alanında ise Türk mutfağının önemi, Yıldızlar geçidi (Türkiye ve dünyanın en önemli şefleri), hikayeleri ile 7 gastronomik şehir, coğrafi işaretli ürünler, 7 ülke mutfağı, sokak lezzetleri, Modern Türk Mutfağı, sağlıklı beslenme, vegan-vejeteryan slow beslenme, iklim değişikliğinin yemeklere etkisi ile dünya gastronomi trendleri üzerine değerli konuşmacılar eşliğinde bilgilendirici oturumlar yapılacak.

Değerli konuşmacılar arasında; Dünya Gastronomi Derneği Başkanı Eric Wolf, Nepal Şefler Birliği Başkanı Suresh Basnet, Kudüs Aşçılık Enstitüsü Kurucusu “Slow Food Chef Alliance” Ulusal Koordinatörü Udi Goldschmith , Respond on Demand kurucusu ve Dünya Yemek SanatI Derneği Üyesi Maria Athanasopoulo, Ödüllü gazeteci-yazar Chantal Cooke, Bergamo Üniversitesi Profesörü ve Gıda Turizmi Araştırmacısı Roberta Garibaldi gibi değerli konuşmacılar oturumlarda tecrübe ve bilgilerini katılımcılarla paylaşacaklar. Ayrıca Türkiye’nin Belediye Başkanları, en değerli şefleri ve akademisyenler de programa deneyim, uzmanlık, renk ve kalite katacaklar.

Gastro Show katılımcıları, tüm önemli sektörler dahil olmak üzere Gastronomi-Turizm gıda ve turizm endüstrisinin tamamını temsil edecek. Fuar, gerçek gıda ve içecek ürünlerinin yanı sıra lojistik çözümleri ve sağlık ürünlerini de kapsayacak. Bu kadar çok ürünün sergilendiği ve başka yerde bulunamayacak satış yapma ve iş ağı kurma olanaklarının bulunduğu fuarın, her yıl binlerce profesyonel ziyaretçiye ev sahipliği yapacak olması pek de şaşırtıcı olmasa gerek!

Gastro Show İstanbul, çok sayıda sektör ve pazarda faaliyet gösteren dünyanın en kaliteli gıda ve içecek ürünleri üreticilerini bir araya getirerek, sektöre can suyu kazandırma misyonunu sürdürmeyi hedefliyor.

Datça Yarımadasında  D Maris Bay'ın  5 farklı plajıyla tatil keyfi

Datça Yarımadasında sadece kendine özel bir koy içerisinde benzersiz bir tatil deneyimi sunan D Maris Bay, her ritme ve zevke uygun 5 farklı plajıyla güneşi özleyenleri bekliyor.


D Maris Bay’in Ege ve Akdeniz’i buluşturan turkuaz rengi denizi, bembeyaz kumsalları ve her plajda ayrı bir lezzet ve eğlence deneyimi, yaz tatillerinde her şeyden uzaklaşmak isteyenler için hazır. 

Aileler için The Bay Beach

Doğanın içinde, sadece kendine ait bir koydaki eşsiz konumuyla D Maris Bay, plajlarıyla da ziyaretçilerini büyülüyor. Otelin en uzun plajı olan The Bay Beach, çocukların eğlenirken büyüklerin güneşin ve denizin hem kumsal hem de iskeleden tadını çıkarabileceği bir seçenek. Bünyesinde restoran olarak D Maris Kitchen ve Nusr-Et, bar olarak da The Bay Lounge ve Hendrick’s Bar’ı bulunduran The Bay Beach, su sporları merkeziyle de dinlenmenin yanı sıra adrenalin düşkünlerinin de adresi olacak.


St. Tropez’den D Maris Bay’e bir Akdeniz esintisi

1935’ten bu yana Fransa’nın güney sahillerinde faaliyet gösteren La Guérite’in Türkiye’deki işletmesi, bu yıl yine D Maris Bay misafirlerine özgün lezzetler ve gün batımından şafağa heyecanı dinmeyen DJ performansları sunacak. Koyun en ucundaki lokasyonuyla bir tarafında kabanalarıyla kumsal, diğer tarafında iskeleden açık deniz deneyimi sunan La Guérite, olağanüstü mutfağı ve dinmeyen nabzı kadar, turkuazın en derin tonlarındaki deniziyle de meşhur.

Bir Ege klasiği için Manos Beach

Simi’nin deniz kenarındaki popüler tavernalarından ilham alan Manos restoranın içinde yer aldığı Manos Beach, Ege’nin kıpır kıpır havasını yaşamak isteyenler için birebir. İkonik bir taverna deneyimi sağlayan Manos ve hemen önünde yer alan bembeyaz kumsalı, misafirlerini ister Ege güneşi altında tembellik yapmaya isterlerse de olağanüstü lezzetler ve müzikler eşliğinde yerinde durmayan eğlenceye davet ediyor.

Maris Beach, plajda masaj ve jakuzi ile tam bir D Maris Bay deneyimi sunuyor
D Maris Bay, bir diğer plajı olan Maris Beach, belirli oda tiplerinin misafirlerine açık. Maris Beach misafirlerin masaj ya da vücut bakımı yaptırabilecekleri dinlenme odasının yer aldığı bungalovlarıyla özel bir deneyim yaşamak isteyenlere göz kırpıyor.

Her şeyden uzak, sadece dalga ve kuş sesleri arasında deneyim için Silence Beach
Gündelik hayatı geride bırakıp huzur ve sessizlik arayanlar için planlanmış Silence Beach, adı gibi tam bir sessizlik vahası. Yeşil ve maviyi buluşturan eşsiz bir doğa içinde konumlanmış olan Silence Beach, D Maris Bay’in eşsiz lezzetleriyle sakinlik arayan konuklarını bekliyor. Silence Beach sadece 12 yaş üstü misafirlere açık.

D Maris Bay’de deniz deneyimi sadece plajlarla da sınırlı değil. Eşsiz güzellikteki koylarda; kano turlarından katamaran ve Fenerbahçe Doğuş Yelken markası altında optimist yelkenciliğine, rüzgâr sörfünden su kayağı aktivitelerine, özel tekne ve yat gezilerinden su altı dalış organizasyonlarına kadar heyecan dolu ve eğlenceli pek çok alternatif D Maris Bay’de.

GYH ve GPH YKB Kutman: Yıllık faiz maliyetimizi yüzde 5.25’e çektik

Global Ports Holding borcunu azaltarak yeni atılımlar yapmaya hazır
Dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi ve Global Yatırım Holding (GYH) iştiraki Global Ports Holding (GPH) yabancı bir stratejik yatırımcı ile beş yıllık kredi anlaşması imzaladı. Elde edilecek kaynak, öncelikle GPH’nin bağlı ortağı Global Liman İşletmeleri’nin Kasım 2021 vadeli Eurobond’unun vadesinden önce ve makul piyasa şartlarında itfası için kullanılacak. 


GYH ve GPH Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, “Grubun borçluluğunu azaltma stratejimize sağlam adımlarla devam ediyoruz. Söz konusu Eurobond’un faizi yüzde 8.125’iken, yeni kredi anlaşmamız sonucunda yıllık faiz maliyetimizi yüzde 5.25’e çekmiş olduk. Mevcut ekonomik koşullar dikkate alındığında başarılı bir anlaşmayı tamamlıyoruz” diye konuştu. GPH CEO’su Emre Sayın, kredi anlaşmasının şirketin finansal yapısını iyileştirme noktasında önemli bir adım olduğunu belirterek, “2020 belirsizliklerle dolu bir yıldı. 2021 ise umut dolu bir şekilde devam ediyor” dedi.

Global Yatırım Holding (GYH) iştiraki ve 4 kıtada, 13 ülkede toplam 19 kruvaziyer limanı içeren bir portföyü bünyesinde barındıran dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi Global Ports Holding (GPH), borçluluğunu azaltma stratejisini sürdürüyor. Yabancı bir stratejik yatırımcı ile beş yıllık kredi anlaşması imzaladığını açıklayan GPH, anlaşmanın tamamlanmasının birtakım ön şartların yerine getirilmesine bağlı olduğunu açıkladı. Kredi kullanımının zamanlamasına ilişkin kesin bir beyanda bulunulması mümkün olmamakla birlikte işlemin Haziran 2021’in bitiminden önce tamamlanması bekleniyor. GPH, anlaşma kapsamında kreditöre teminat olarak varant ihraç etmeyi planlıyor.

Kredi ile yaratılacak kaynak, öncelikle GPH’nin bağlı ortaklığı Global Liman İşletmeleri’nin yurt dışında ihraç edilmiş olan Kasım 2021 vadeli Eurobond’unun vadesinden önce ve makul piyasa şartlarında itfası için kullanılacak. Bu işlemden elde edilecek kaynak GPH’nin kruvaziyer odağını artırma stratejisini destekleyecek esnek finansman çözümleri potansiyeli de sunuyor.

Başarılı bir anlaşma tamamlıyoruz 

Grubun borçluluğunu azaltma stratejisine sağlam adımlarla devam ettiklerini ifade eden GYH ve GPH Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, “Söz konusu Eurobond’un faizi yüzde 8.125’iken, yeni kredi anlaşmamız sonucunda yıllık faiz maliyetimizi yüzde 5.25’e çekmiş olduk. Mevcut ekonomik koşullar dikkate alındığında başarılı bir anlaşmayı tamamlıyoruz” diye konuştu. Kutman, “Pandeminin küresel turizm sektörüne etkisine rağmen, turizmin en gözde segmenti olan kurvaziyer turizmine uzun vadeli pozitif bakış açımız devam ediyor. Bu bakış açımız piyasalarda destek gördüğü için uygun finansal koşullarda yeni bir anlaşma yapıp, yatırımcı ilgili görüyoruz. Dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi konumumuzu güçlendirmeye devam edeceğiz” dedi.
 
2021 umut dolu bir şekilde devam ediyor

Anlaşma ile ilgili konuşan GPH CEO’su Emre Sayın kredi anlaşmasının şirketin finansal yapısını iyileştirme noktasında önemli bir adım olduğunu belirterek, “Kruvaziyer limanlarımıza yolcular gelmeye başladı. Büyük çoğunluğu da önümüzdeki birkaç hafta içinde yolcularını karşılayacak. 2020 belirsizliklerle dolu bir yıldı. 2021 ise umut dolu bir şekilde devam ediyor” dedi.

Tansiyon Hastalarının Merak Ettiği Sorular

Tansiyon ilaçları bağımlılık yapar mı? 
İlaçlar günün hangi saatinde alınmalı? 


Hiçbir şikayeti olmasa da hastalar ilaç kullanmalı mı?

Bugün Dünya Hipertansiyon Günü.  Bu hastalık dünyada her gün 50 bin kişinin hayatını kaybetmesine sebebiyet veriyor. Ülkemizde de 40 yaş üzerindekilerin yarısı hipertansiyon hastası. Yıllarca hiçbir belirti vermeden ilerleyen ve teşhis edilip kontrol altına alınmadığı sürece kalp ve damar sistemine, beyine, gözlere ve böbreklere kalıcı hasar veren bu hastalığın tek tanısı kan basıncının 140/90 üzerinde seyrediyor olması. Bu nedenle uzmanlar hiçbir şikayetimiz olmasa bile en azından 6 ayda bir kez tansiyonumuzu ölçmemiz gerektiğini söylüyor. 

Hipertansiyon tanısı konmuş hastaların da hekim tarafından düzenlenmiş ilaç tedavilerine ve önerilen yaşam tarzı değişikliklerine mutlaka uymaları gerektiğini söyleyen Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Muhammed Keskin, Dünya Hipertansiyon Günü’nde hipertansiyon hastalarının merak ettiği ilaçların nasıl ve ne kadar kullanılması gerekir gibi soruları yanıtlıyor… 

Tansiyonun sebebi kalp midir? 

“Tansiyon bir kalp değil damar hastalığıdır ve damarların sertleşmesi hipertansiyon hastalığına sebep olur.” diyen Doç. Dr. Muhammed Keskin,  “Damar sertleşmesinin de en sık nedenleri yaş, obezite, sigara, diyabet, stres ve hareketsizliktir. Tansiyon hastalığı bu risk faktörlerinin sonucunda ortaya çıkar ve kalbimizi etkiler. Kalbimiz tansiyona neden olan bir organ değil, tansiyon hastalığından etkilenen bir organdır. Tansiyon tedavisi düzenlenmiş ve kan basınçları kontrol altına alınmış birinde kalbin etkilenme riski minimuma inmiş olur.” diyor.

Tansiyon ilaçları bağımlılık yapar mı?

Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Tansiyon  tedavisinin başlanması için bazı kriterler vardır ve bunlardan en önemlisi ortalama kan basıncımızın 140/90 mmHg’nin üzerinde olmasıdır.” diyor ve ekliyor, “Diyet ve yaşam tarzı değişikliğine rağmen kan basıncı yüksek olan bireylerin ilaç tedavisine başlaması gerekir. Tansiyon dinamik bir hastalıktır ve zaman içerisinde tedavide değişiklik yapılması gerekebilir. Bu ilaçların belirli bir sıralaması vardır. Hekimler kan basıncı değerinize göre ilaç tedavinize eklemeler yapabilir veya bazı ilaçlarınızı kesebilir. Sürekli ilaç kullanılması ihtiyacı olan bireyler bunu bir bağımlılık gibi algılasa da bu aslında bir tedavidir. Hiçbir tansiyon ilacı bağımlılık yapmaz ve tedavi zaman içerisinde değiştirilebilir.” 

Tansiyon ilaçları böbreklere zarar verir mi?

Ülkemizde diyaliz gerektiren böbrek yetersizliğinin en sık nedeninin hipertansiyon olduğunu ve hipertansiyonun mutlak tedavisinin ilaç ile yapıldığını önemle belirten Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Hipertansiyonu olan bireylerdeki böbrek yetersizliğinin nedeni verilen ilaçlar değil, tedavinin yetersiz kalması veya hasta tarafından ilaçların bırakılmasıdır. Uygun dozda ve kan basıncı kontrolünün sağlandığı bir ilaç tedavisi böbrek yetersizliğine karşı elimizdeki en güçlü silahtır. İlaçların böbrekler üzerindeki yan etkisi sanıldığının aksine çok nadir olur ve böyle bir durumda doktorunuz tedavide değişiklikler yaparak durumu kontrol altına alacaktır.” diyor.

İlaçlar günün hangi saatinde alınmalı?

“Tansiyon tedavisi kişiye özeldir ve herkesin aynı ilacı aynı saatte alması gerekmez.” diyen Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Biz hekimler kişinin tansiyon dengesine göre tedaviyi sabah veya akşama planlıyoruz. Bazen iki ilacın kombinasyonu veya ayrı ayrı verilmesi şeklinde de tedavi uygulayabiliriz. Saat aralıklarını da belirleyip hastanın durumuna en uygun tedaviye başlıyoruz. Yani bir kişinin tansiyon tedavisi diğer bireyler için uygun olmuyor.” diyerek uyarıda bulunuyor.  

Hiçbir şikayetim yok ama tansiyonum yüksek. İlaç kullanmalı mıyım?

Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Tansiyon hastalığının tanı yöntemi tansiyon aleti ile kan basıncının ölçülmesi ve ortalama değerin 140/90’nın üzerinde olmasıdır.” diyor ve ekliyor, “Tansiyon hastalığında en sık semptom semptomsuzluktur. Yani genellikle tansiyon bir şikayete sebep olmaz. Fakat herhangi bir semptom olmasa bile tansiyonun yüksek olması kalp damar hastalığı açısından oldukça riskli bir durumdur ve tedavi edilmelidir. Tansiyon hastalığının tedavi edilmesi için herhangi bir şikayetinizin olması gerekmez. Tansiyonun gizli ve riskli bir hastalık olması nedeniyle 30 yaş üstü bireylerde rutin olarak senede 2 kez tansiyon ölçümü yapılmasını ve ölçüm değerleri 140/90’nın üzerindeyse kardiyoloji muayenesi olmalarını öneriyorum.”

Alerjisi Olanlar Rus Aşısı Sputnik V Aşısını Yaptırabilir Mi?

Yakın zamanda ülkemizde yapılmaya başlanacak olan korona virüs aşılarından biri olan Sputnik V aşısıyla ilgili akıllara gelen sorular var


Özellikle alerjisi olan kişiler, bu aşıya karşı bir alerjik reaksiyon gelişip gelişmeyeceğini merak ediyor. Alerji ve Astım Derneği Prof. Dr. Ahmet Akçay, Sputnik V aşısının alerji riskini ve yan etkilerini anlattı. 

Sputnik V (Gam-COVID-Vac) Aşısı Nedir?

Faz 3 çalışmalarının tamamlanmasının ardından FDA tarafından onaylanan Sputnik V aşısı, viral vektör bir aşıdır ve Johnson&Johnson ve Oxford - AstraZeneca aşısı ile aynı gruptadır.  COVID-19 aşısı Sputnik V (Gam-COVID-Vac), SARS-CoV-2 korona virüs geninin entegre edildiği adenovirüs DNA'ya dayalı vektör aşısıdır. 21 gün aralıklarla kas içinden ayrı ayrı uygulanır. Sonuçlar, aşının sağlıklı katılımcılarda iyi tolere edildiğini ve oldukça immünojenik olduğunu göstermiştir. 

Sputnik V Aşısı Nasıl Çalışır?

Virüs vektör olarak adenovirüs kullanılır ve bu virüs içine korona virüs spike proteini sentez etmesi için DNA parçası yerleştirilip vücuda enjekte edilir. Bu DNA parçası vücudumuzda korona virüsün bağışıklık sağlayan proteinini sentez ederek bağışıklık gelişir. Bu aşı kişinin DNA'sına entegre olmaz, hastalık oluşturmaz. Bu nedenle de güvenli bir aşıdır. 

Sputnik V Aşısının Diğer Vektör Aşılardan Farkı Nedir?

Sputnik V aşısında, adenovirüsün 2 ayrı serotipi kullanılmıştır.   Oxford - AstraZeneca aşısı ve Johnson&Johnson aşılarında vektör olarak  tek tip adenovirüs kullanılmıştır. 

Sputnik V Aşısının Etkinlik Oranı Nedir?

Sputnik V, % 91.6 etkinlik oranına sahip iki parçalı bir adenovirüs viral vektör aşısıdır. Verilen son bilgilere göre aşının etkinlik oranı %97.6’dır. Sputnik V aşısının ciddi korona virüse karşı etkinliğinin %100 olduğu bildirilmiştir.  

Hem antikor oluşturma hem de hücresel immünite oluşturma bakımından etkili bir aşı olduğu bildirilmiştir. Adenoviral vektör-verilen antijenlerin, tek bir aşılamadan sonra bile vücudun bağışıklığını yeterince sağladığı bildirilmektedir.  İki doz uygulanmasıyla çok daha etkili ve uzun süreli bağışıklık geliştireceği bildirilmektedir. 

Diğer Vektör Aşılardan Daha Mı Etkilidir?

Sputnik V aşısında iki farklı tip adenovirüs vektörü kullanılmıştır. İlk dozda adenovirüse karşı antikor gelişmesi sonucu, ikinci doz uygulandığında bu gelişen ikinci dozun etkinliğinin azalması ihtimalini ortadan kaldırdığı için çok daha etkili bir aşı olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. 

Sputnik V Aşısının Yan Etkileri Nelerdir?

Yaygın görülen yan etkiler, grip benzeri hastalık (% 15.2) ve aşı yapılan yerde reaksiyondur (%5.4). Yan etkilerin %94’ü hafif yan etkilerken  %0,3 oranında ciddi yan etkiler bildirilmiştir. Aşı yerinde ağrı, şişlik ve kızarıklık görülebilir. Bunun dışında baş ağrısı, yorgunluk, kas ağrısı, titreme, ateş ve mide bulantısı meydana gelebilir. Bu yan etkiler genellikle aşı yapıldıktan sonraki bir veya iki gün içinde başlar. Yan etkiler, günlük aktivite becerinizi etkileyebilir, ancak birkaç gün içinde geçmesi gerekir. Ciddi yan etkilere oldukça nadirdir. Her aşıda olduğu gibi bu aşıdan sonra da hastane ortamında 30 dakika beklenmeniz yararlı olacaktır.

Sputnik V Aşısının Alerji Riski Var Mı?

Sputnik V aşısının Faz 3 çalışmalarında bildirilmiş alerji vakası yoktur. Diğer vektör aşılarında ürtiker tarzı alerjik reaksiyonlar bildirilmiştir. Bu nedenle ürtiker tarzı alerjik reaksiyon meydana gelebilir. Aşı içindeki maddelerden birine alerjisi olanların bu aşıyı olmaması gerekir. Bu aşı yeni onaylanmış bir aşı olması nedeniyle alerji riski düşük olsa da aşıdan sonra 30 dakika hastane ortamında kalmanız ve alerji riskine karşı önlemlerin alınmış olması önemlidir. 

Alerjik Hastalığı Olanlar Sputnik V Aşısı Yaptırabilir mi?

Evet yaptırabilir. Alerjik astım, egzama, alerjik nezle ve diğer alerjik hastalığı olanlar, Sputnik V, BioNTech ve Çin aşısı Coronavac aşılarını yaptırabilir. Sadece alerjik hastalığı olanların aşılarını hastane ortamında yaptırmaları ve aşı sonrası 30 dakika gözetim altında beklemeleri faydalı olacaktır. 

İlaç Alerjisi Olanlar Sputnik V Aşısı Olabilir Mi?

İlaç alerjisi olanların Rus aşısı Sputnik V ve Çin aşısı Coronavac aşısı olmasında sakınca yoktur. Aşı içindeki bileşenlerden birine alerjiniz varsa aşı yapılmaması gerekir. 

Aşının Yan Etkisi Görülürse Ne Yapılmalı?

Aşı uygulanan bölgede ağrı, şişlik veya kızarıklık oluşursa; öncelikle aşı uygulanan kolunuzu yükseltmeniz uygun olacaktır. Aşı yerine soğuk suyla ıslatılmış havlu tatbik edebilirsiniz. Buzu doğrudan tatbik etmeyin. Parasetamol içeren ağrı kesici kullanabilirsiniz.

Yorgunluk olursa; dinlenmeniz ve yeterince sıvı almanız faydalı olacaktır.

Hafif ateş ve titreme; istirahat etmeniz, yeterince sıvı almanız ve parasetamol içeren ağrı kesici almanız önerilmektedir.

Baş ağrısı; aşı sonrası bir hafta içinde baş ağrısı gelişirse parasetamol içeren ağrı kesici almanız faydalı olacaktır. 

Kas ve eklem ağrısı; aşıdan sonra bir hafta içinde kas ve eklem ağrısı olursa istirahat etmeniz, yeterli sıvı almanız ve parasetamol içeren ağrı kesici almanız yeterli olacaktır.

Kusma ve ishal; aşıdan sonra bir hafta içinde kusma ve ishal gelişecek olursa ağızdan sıvı ve gıda almanız faydalı olacaktır. Yeterince sıvı alamaz ve halsizlik gelişecek olursa sağlık kurumunda serum takviyesi gerekliliğinin değerlendirilmesi gerekir.

Sonuç olarak:

-Sputnik V aşısı yan etkileri diğer COVİD 19 aşılarının yan etkileri ile benzerdir.

-Sputnik V aşısı, etkili bir aşıdır.

-Sputnik V aşısına karşı alerji riski düşüktür.

-Astım, alerjik nezle, egzama, besin alerjisi ve ilaç alerjisi olanların bu aşıyı olmasında sakınca yoktur. 

-Aşı yapıldıktan sonra 30 dakika hastane ortamında beklenmesi, olası alerjik şok riski açısından faydalı olacaktır.

-Alerjik şok gelişmesi halinde müdahale edilebilecek ekipmanın ve personelin olması çok önemlidir.

-İlk aşı sonrası alerji belirtileri olanlarda ikinci dozun yapılmaması ve bu kişilerin alerji uzmanı tarafından değerlendirilmesi uygun olacaktır.