21 Mayıs 2021 Cuma

Marmara’nın Yeni Kabusu Deniz Salyasına Karşı Ortak Mücadele

Marmara Denizi’nde ortaya çıkan deniz salyası, Marmara Belediyeler Birliğinin düzenlediği çevrimiçi seminerde 18 Mayıs 2021 Salı günü konuşuldu. Akademi, yerel yönetim, balıkçılık sektörü ve STK’ların bir araya geldiği ve açılış konuşmasını MBB ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın’ın yaptığı seminerde Marmara Denizi’nde meydana gelen ve son günlerde etkisini iyice artıran deniz salyası problemi gündeme getirildi. Büyükakın, bu probleme ilişkin geliştirilecek ortak eylem planının detaylarını açıkladı.


Marmara Denizi'nde organik yüklerden kaynaklanan ve deniz salyası olarak da bilinen müsilaj varlığı, daha önce muhtelif zamanlarda da olduğu gibi öncelikli olarak deniz ekosistemini tehdit etmekte, ayrıca deniz yüzeyinde meydana getirdiği görüntü ile rahatsızlık oluşturmaktadır. Bu kapsamda, konuyu etraflıca ele alındığı çevrimiçi seminerde Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Neslihan Özdelice, Sualtı Fotoğraf ve Filmcileri Derneği Başkanı Ateş Evirgen, Marmara Adası ve Köyleri Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Engin Algan ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi  Başkanı Mesut Önem konuya ilişkin güncel durumu katılımcılarla paylaştılar.  

“Eylem Planı Hazırlanması ile İlgili Süreci Başlattık” 

MBB ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın, tarım ve endüstri politikaları, atıksu arıtımı ve gemilerden kaynaklanan sorunlar başta olmak üzere müsilajın nedenlerine değinerek bunun çok boyutlu interdisipliner bir konu olduğunu söyledi. Müsilaj sorununun ancak bölgesel düzeyde tüm paydaşların ve yerel yönetimlerin katılımıyla bir eylem planı kapsamında çözülebileceğini söyleyen Büyükakın, kontrol edilebilen faktörlere ilişkin olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, belediyeler ve ilgili üniversitelerin ilgili departmanlarıyla işbirliği içinde bilimsel bir heyet önderliğinde müsilajla mücadele için yeni bir eylem planı oluşturulması için mutabakata vardıklarını ifade etti. 

“Kasım Ayından Bu Yana Müsilaj Sorunu ile Yoğun Bir Şekilde Karşı Karşıyayız”

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın uzun süredir sorun teşkil ettiğini ancak kıyılara vurmasıyla birlikte gündeme düştüğünü belirtti. Hızlı koordinasyondan dolayı MBB’ye teşekkür eden Sarı, müsilaj ile ilgili  bilgiler verdi. Sarı; “Marmara Denizi’nde 15-25 derinliğe kadar ışık giriyor. Müsilaj oluşumu için deniz sıcaklığının ortalama sıcaklıktan fazla olması, denizin durağan olması ve besin elementinin fazla olması gerekiyor. Marmara Denizi’nin tüm bu şartları sağladığını görüyoruz. Besin elementi nerde yoğunsa bitkiler orada yoğunlaşıyor ve karşımıza devasa bir sorun çıkıyor. Ekolojik olarak Marmara Denizi çok kötü etkileniyor.”

Marmara Denizi için yeni normale ihtiyacımızın olduğunu ve tedbirler alınması gerektiğini söyleyen Sarı, “Arıtılmadan denize derin deşarjla salınan atıklara son verilmeli, evsel ve endüstriyel atıkların deşarjdan önce kimyasal yükü en az düzeye indirecek ileri arıtmaya tabi tutulmalı, Marmara Denizi havzasında bulunan bütün akarsu ağının atık yükü azaltılmalı, tarımsal üretimde iyi tarım uygulamalarına geçilerek gübre ve ilaç kullanımı kademeli olarak azaltılmalı, Marmara Denizi için bütüncül bir yaklaşımla yeni, iklim değişimini dikkate alan bir atık yönetim politikası benimsenmeli ve bir müsilaj acil eylem planı hazırlanmalı” dedi.    

“Müsilaj Ortamdaki Canlılara Yapışarak Onları Öldürüyor”

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Neslihan Özdelice, “Müsilajın iç yapısına bakacak olurak çeşitli deniz organizmaları ve tek hücreli canlılar tarafından üretiliyor. Organik bir maddedir ve suda köpürme meydana getiriyor. Yapışıcı olduğu için ortamdaki canlılara yapışıyor. Kimyasal yapısın bakarsak yüksek moleküler ağırlılı polisakkaritlerden oluşuyor. Müsilajın metal ve toksik metal bağlama kapasitesi yüksek oranda oluyor. Suda bakır ve kurşun gibi toksik metal bulunması drumunda tek hücreli canlılar müsilaj salınımını artırıyor ve bu da  bakterilerin artmasına yol açıyor.  

Sualtından Müsilaj Manzaraları Sunuldu 

Sualtı Fotoğraf ve Filmcileri Derneği Başkanı Ateş Evirgen fotoğraflar ve videolar ile denizin içinde ve dibindeki müsilaj oluşumunu katılımcılara gösterdi. Marmara Denizi’nin büyük bir müsilaj tehdidi altında olduğunu söyleyen Evirgen, müsilajın balıkların yuvalarını kapladığını, dipteki hayvanların her birinin müsilaj ile tanışmış durumda olduğunu, deniz salyangozu yumurtası ve yumuşak mercanlar gibi denizin  en kıymetli canlılarının müsilaj ile kaplandığını, midye popülasyonunun çok cidi tehdit altında olduğunu söyledi.  

“Marmara Denizi’nde Balıkçılık Müsilaj Yüzünden Yapılamıyor” 

Marmara Adası ve Köyleri Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Engin Algan, balıkçılık sektörünün müsilaj nedenli mağduriyetini dile getirdi. Algan, “her bir teknede yaklaşık 25 sigortalı işçi çalışıyor. Kasım ayından beri çalışamaz duruma geldik ve birçok tekne Marmara Denizi’ni terketti. Bütün balıkçı teknelerinin yüzde 20’si ağlarını yırtarak tekneye çekti. Bunlar dikildi ertesi gün gene yırtıldı. Marmara Denizindeki balıkçı tekneleri bu işten mağdur oldu. 3 ay sonra balık sezonu başlayacak. Bu sezonun elemanlarını 1 ay öncesinden almak zorundayız. Gene aynı durumla karşılaşmak istemiyoruz. Bir çok teknenin ağları müsilajdan dolayı denizin dibinde duruyor. Suyun yüzeyine çıktıktan sonra herkes bu sorunun farkına vardı. Eylül ayı itibariyle bu sorunun devam edeceğini düşünüyorum. Türkiye’de kontrollü balık avcılığı yok. Bununla ilgili kota getirilmesi lazım. Ağ derinliklerinei balık miktarına kota getirilmeli. Solayısıyla yetkililerin acil önlem almalarını bekliyoruz” dedi.  

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 2006 Yılından Bu Yana Müsilaj ile Mücadele Ediyor 

Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin İzmit Körfezi’nde müsilaja ilişkin yaptığı çalışmaları anlatan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi  Başkanı Mesut Önem, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile birlikte 2004 yılında İzmit Körfezi ile ilgili yönetim sürecinin  başladığını, 2006 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne gemi ve deniz araçlarına yönelik idari yaptırım yetkisi verilmesi ile de sürecin devam ettiğini söyledi. Önem, “2007 yılında gözlenen müsilaj olayı ile birlikte TÜBİTAK-MAM ile bilimsel çalışmalar başlatıldı. Su Kalitesinin kesintisiz izlenmesi ile Türkiye’deki en uzun ve kesintisiz su kalitesi izleme veriseti Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde bulunuyor. Bunlar her yıl sonu değerlendiriliyor ve planlama çalışmalarında kullanılıyor” dedi. Mesut Önem, deniz süpürgeleri ile müdahale ederek deniz yüzeyinden bu süreçte yaklaşık 150 ton müsilaj topladıklarını belirtti.

KIRMIZI ET SEKTÖRÜ TURİZMDEN UMUTLU

En önemli ihracat kapımız olan turizm sektörü ve turizme bağlı tüm sektörler yaz sezonunda kayda değer bir hareketlilik bekliyor. Sektörün hareketlenmesini bekleyenler arasında sadece otel sahipleri ve çalışanları bulunmuyor. Otellerin ihtiyaçlarını tedarik eden, başta gıda olmak üzere farklı sektörden firmaların beklentileri de üst düzeyde. Paketlenmiş kırmızı eti Türkiye’ye getiren, en önemli kırmızı et üreticilerinden Bonfilet’in Yönetim Kurulu Başkanı ve Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER) Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Akkoyun, ev dışı tüketim (EDT) kanalında kırmızı etin pazar dinamiklerini ve pazarın turizm sektöründen beklentilerini anlatıyor.


Turizm sektörü, pandemi sürecinden ve karantina koşullarından en çok etkilenen sektörlerden biri oldu. En önemli paydaşlarından yeme içme sektöründe ise ev içindeki tüketim artarken EDT kanalında ciddi bir küçülme yaşandı. Bu dönemde sağlıklı beslenmeye gösterilen özenin artması sebebiyle kırmızı et tercih edilen bir ürün olarak karşımıza çıktı. Ev içinde tüketimi artan kırmızı etin, turizm sektöründeki durgunluk nedeniyle ev dışı tüketim kanalında yeteri kadar talep görmediğini belirten Türkiye’nin en önemli kırmızı et üreticilerinden Bonfilet’in Yönetim Kurulu Başkanı ve Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER) Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Akkoyun, “Kırmızı et tüketiminde toplamda ortalama %30 küçülme oldu. Küçülmenin %20’si turizm sektörü kaynaklı, turizmin pandemiden ciddi oranda etkilenmesinin yanı sıra otellerin, toplu yemek üretimi yapan noktaların, catering ve restoranların kapanması ya da kapanmasalar bile mevcut kapasitelerini %80 oranında azaltmaları nedeniyle ev dışı tüketimde %30 ve kurumsal bayiler kanalında %20’lik bir daralmadan söz edebiliriz.” dedi.

Turizm sektörü kapsamında EDT ve perakende kanallarını değerlendiren Hakan Akkoyun, “Et piyasasının 2 ayağı var. Birincisi otelleri, restoranları ve lokantaları kapsayan ev dışı tüketim pazarı. İkincisi ev tüketimine yönelik perakende kanalı. 2020’de kırmızı et sektöründe pazarın %70’i perakendeden geldi, ev dışı tüketimde ise bir küçülme yaşandı. Bonfilet olarak ev dışındaki kaybı evde telafi ettik. Her ne kadar evde tüketim artsa da ev dışı tüketimin payı da çok büyüktü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’ye gelen turist sayısı 2020’de %69,14 düşerek 15,9 milyona geriledi. Burada turizm sektöründeki durgunluk kırmızı etteki arz talep dengesini de olumsuz etkiledi. 2021 yaz sezonu için ise umutluyuz. Önceliğimiz sağlık olmakla birlikte beklentimiz, gerekli koşullar sağlanarak otellerin ve toplu tüketim alanlarının açılması yönünde. Denetlenebilir bir sistem içerisinde turizmin canlandırılması ile et piyasasının EDT kanalında da ciddi hareketlilik bekliyoruz.” ifadelerinde bulundu. Kayıp ve telafi döneminden sonra hızlıca toparlanma dönemine geçilmesi gerektiğini söyleyen Bonfilet Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Akkoyun, et tedariğinde gıda güvenliği ve hijyen konusunda da işletmelerin çok dikkatli hareket etmesi gerektiğini belirtti.

Turizm Sektörü Hijyen ve Güvenlik İçin Paketlenmiş Kırmızı Ete Yönelmeli

COVID-19 ile mücadele kapsamında gıda sektöründe alınması gereken önlemlerin başında hijyen ve gıda güvenliği geliyor. Normal şartlar altında da taviz verilmemesi gereken bu önlemler, salgın süreciyle birlikte daha da hassas bir şekilde uygulanır hale geldi. Bonfilet Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Akkoyun otomasyona dayalı üretimi tercih ettiklerine dikkat çekerek “Üretici firma olmamızın sorumluluğu ile hammadde temininden işleme alınacak etlerin uzman kontrolünde fabrikaya girişlerinin sağlanmasına, hijyenik koşullarda el değemeden üretilerek paketlenmesine ve soğuk zincir kırılmadan müşterilerimiz ile buluşmasına kadar geçen tüm süreçleri Türk Gıda Kodeksi yönetmeliklerine uygun olarak büyük bir titizlikle gerçekleştiriyoruz. Üretim, satış ve pazarlama süreçlerimizin tamamında güvenilir gıda esasına dayalı olarak hareket ediyor, ürünlerimizi insan hayatına lezzet ve sağlık katması için geliştiriyoruz. Ürünlerimizin hammadde evresinden paketlenmesine, ambalajlanıp soğuk zincirin korunduğu lojistik sevkiyatımıza kadar tüm aşamalarında teknolojiden yüksek oranda faydalanıyoruz. Türkiye’nin AB normlarındaki ilk et üretim tesisi olan Bonfilet Et Üretim Tesisleri’nde; Spiral Freezer, MAP, Skin Pack, Vakum ve Flow Pack gibi dünyada trend olan son ambalajlama teknoloji sistemlerini kullanıyoruz. Bu yaz sezonunda canlanmasını beklediğimiz turizm sektöründeki paydaşlarımızın kırmızı et tedariğinde hijyen ve gıda güvenliği beklentilerini karşılamak için de hazırız.” ifadelerinde bulundu.

Bonfilet Ev Dışı Tüketim Kanalında Kırmızı Et Tedariğine Hazır

Paketlenmiş eti Türkiye ile tanıştıran Bonfilet hem profesyonellere hem de ev tüketicilerine hitap ediyor. Profesyonel kesime yönelik gastronomi ürünleri, sektörün beklenti ve ihtiyaçlarını göz önüne alarak üretiliyor. Bonfilet ev dışı tüketimde; oteller, büyük üretim firmaları, catering’ler, restoranlar, kamu kurum ve kuruluşları ile tüm Türkiye’de seçkin bayiler ile çalışıyor. Bu kanalda ürünler müşterilerin taleplerine istinaden diledikleri şekilde ambalajlanabiliyor. Karkas olarak ya da parçalara ayrılmış halde alınabilen taze ya da dondurulmuş et ürünleri isteğe bağlı olarak vakum ambalaj ve dökme seçenekleriyle sunuluyor. Bonfilet Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Akkoyun “Ürün çeşitlerimize paralel olarak her yıl genişleyen bir pazara ve dolayısıyla farklı ses gruplarına hitap ediyoruz. Yurt içinde, sektöründe söz sahibi zincir otel ve restoranlar ile ilgili pazarlara satış yapan retail firmalar ve sayısız işletme ile iş birliği halindeyiz. Yakın zamanda faaliyete geçirdiğimiz www.bonfilet.com.tr online alışveriş sitemizde şu an için sadece İstanbul ili sınırları içerisinde günlük teslimat gerçekleştiriyoruz, perakendede ise ulusal bazda zincir marketler aracılığıyla Türkiye’nin her yerine hitap ediyoruz.” açıklamasında bulundu.


Sürdürülebilir Gıda Platformu, Daha iyi Gıda İçin Liderlik Yapıyor

Sürdürülebilir Gıda Platformu, “10x20x30” global gıda kaybı ve israfını önleme girişiminin Türkiye’de gıda sektöründe yaygınlaştırılmasına liderlik yapıyor

Bugün ve gelecek nesiller için sağlıklı, güvenilir ve sürdürülebilir gıda sistemlerinin değişim ve dönüşümünü hızlandırmak için çalışan Sürdürülebilir Gıda Platformu, Dünya Kaynakları Enstitüsü tarafından global gıda kayıp ve israfını üretim ve tedarik zinciri boyunca; perakendeci ve tüketici nezdinde %50 indirmek amacıyla başlatılan 10x20x30 girişimini, Türkiye’de de yaygınlaştırma çalışmaları için işbirliği yaptı.

10x20x30, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına (SDG hedef 12.3) ulaşmak için, 80’den fazla ülkede yürütülen ve 2030’a kadar üretim ve tedarik zincirleri boyunca global gıda kaybını ve israfını yarıya indirmeyi azaltmayı amaçlayan bir girişimdir. 

Sürdürülebilir Gıda Platformu ve WRI, bu işbirliği kapsamında tüm perakende ve gıda üreticilerini 10x20x30 insiyatifine katılmaya davet ediyor. Bu girişim, tedarik zincirinin ‘üst segmentinde’ daha fazla gayret sarf edilmesini sağlayarak, bu amaca yönelik özel sektör katkısını ciddi oranda artırmayı hedefliyor.

Girişime katılan tüm firmalar için Sürdürülebilir Gıda Platformu ve WRI işbirliği ile önümüzdeki günlerde başlayacak çevrimiçi eğitimler, gıda sektöründeki bilincin arttırılması, gıda atık ve ölçümlerinin sistematik yapılması, kayıt altına alınmasını ve gıda israfının ölçülebilir bir şekilde önlenmesini amaçlıyor.

Birleşmiş Milletler Gıda İsrafı Raporu’na göre dünya genelinde her yıl toplam 931 milyon ton gıda israf ediliyor. Her yıl 7,7 milyon ton yiyeceğin çöpe atıldığı Türkiye ise kişi başına en çok gıdanın israf edildiği 10 ülke arasında 3. sırada yer alıyor.  

Gıda kayıp ve israfı bir yana yine raporlar tarafından ortaya konulan, 2050 yılında dünyada 300 milyon insanın açlıkla mücadele etmek zorunda olacağı tahmini, bu gidişe artık bir dur demenin zamanının çoktan geldiğini gösteriyor.


Migros “10x20x30” girişimine Türkiye’den katılan ilk perakende şirketi oldu ve  23 tedarikçisiyle birlikte bu yöndeki çalışmalarına devam ediyor.

SGP üyelerinden Metro Market de,  halihazırda global kapsamda 20 tedarikçisi ile yürüttüğü 10x20x30 girişiminin Türkiye sahasını başlattı ve 21 tedarikçisi ile çalışmalarını sürdürüyor.


SGP, uluslararası iş birlikleri ile gıda sektöründeki gıda israfına dur diyor!

Projenin ülkemizde gıda sektöründe yaygınlaştırılması için liderliği Sürdürülebilir Gıda Platformu üstleniyor. Ulusal ve uluslararası kuruluşlar, markalar, kâr amacı gütmeyen şirket ve girişimler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, araştırma enstitüleri gibi tüm paydaşlarla iş birlikleri geliştiren Platform, ülkemizde gıda israfının azaltılmasına yönelik eğitim çalışmaları başlatıyor. Eğitimler, WRI iş birliği ve SGP üyelerinin de katılımıyla online olarak tüm gıda sektörüne açık gerçekleşecek. 

SGP, global  ATLAS programında  Türkiye çapındaki gıda kayıp ve israflarının kayıt altına alınmasında rehberlik edecek. 

Bu eğitimler Küresel Gıda Kayıp ve İsrafı Önleme Protokolü (FLW) kapsamında gerçekleştirilecek.  Sürdürülebilir Gıda Platformu, bu firmaların  WRI tarafından oluşturulan  ATLAS programında  gıda kayıp ve israflarının düzenli olarak kayıt altına alınmasını sağlayacak.


SUSONA BODRUM LXR HOTELS & RESORTS DÜNYANIN EN SEÇKİN GLOBAL SEYAHAT AJANSI “VIRTUOSO”YA KATILDI!

Susona Bodrum LXR Hotels & Resorts, turizm alanında 100 ülkede 1.800'den fazla seçkin ve ayrıcalıklı markalardan oluşan Virtuoso®️’nun özel lüks seyahat ortakları portföyüne dahil olmanın gururunu yaşıyor…
 

Ayrıcalıklı seyahatleri, kusursuz bir tatil keyfi yaşamak isteyenlerle buluşturan Virtuoso’nun sıra dışı portföyüne dahil olan Susona Bodrum LXR Hotels & Resorts, yaşattığı benzersiz lüks tatil deneyimini tescilliyor. 20.000'den fazla danışmanı ile lüks ve deneyimsel seyahat konusunda uzmanlaşmış lider bir global turizm ağı olarak tüm dünyada prestij unsuru olarak kabul edilen Virtuoso, Susona Bodrum’un varlığı ile Türkiye’de de yaygınlaşıyor.

Susona Bodrum’un sunduğu benzersiz lüks tatil deneyimi ile birebir örtüşen Virtuoso, dünyanın en iyi 1.800'den fazla ayrıcalıklı turizm markası ile ortaklık yapıyor. Virtuoso; oteller, gemi turları, tur operatörleri ve daha birçok alanda başarılı operasyonlar yürütüyor. Turizm alanında uzman ve yetenekli danışmanları ile ayrıcalıklı destinasyonlarda özel seyahatler planlayan ve yaşatan Virtuoso, limitli erişilebilirlik ile müşterilerine ayrıcalıklar sunuyor. Virtuoso’nun seyahat danışmanı ile planlanan yolculuklar, bilinen uzmanlık dünyasının inanılmaz seyahat avantajlarının kapılarını aralıyor. Aynı zamanda, sektördeki en iyi markaların en iyi düzenlenmiş portföylerine de erişim sağlıyor. Virtuoso danışmanlarının sahip olduğu deneyim ve bağlantılar, seyahatte “en iyinin en iyisini” deneyimlemek isteyenleri dünyanın farklı köşelerine kolaylıkla ulaştırıyor.  

İster yakın ister uzak mesafeli unutulmaz ve lüks bir tatil için tüm iç görüleri kusursuzca bir araya getiren Virtuoso, seyahat etmenin en prestijli yolu olarak kabul ediliyor. Susona Bodrum, tüm dünyada kabul gören turizmin prestij sembolü Virtuoso’da yer almanın gururu ile 2021 yaz sezonuna iddialı bir giriş yapıyor.




Villa Kiralamalarda En Popüler Yerler Kaş, Fethiye, Bodrum Oldu

4 bini aşkın kiralık villa seçeneği ile Türkiye'nin en büyük villa kiralama platformu TatildeKirala, 2021 yılının ilk yarısında en çok tercih edilenlerini açıkladı. Bu yıl villa kiralayanların tercihi yine Kaş, Fethiye, Bodrum, Belek ve Marmaris oldu. Bu yıl en çok rezervasyon alınan dönem ise bayramın da etkisiyle 17-24 Temmuz olarak gerçekleşti.


Yeni nesil tekne ve villa kiralama platformu TatildeKirala.com, üyelerinin tercihlerine göre tatil trendlerini açıkladı. Her yıl olduğu gibi bu yılda kiralık villalar için tercih edilen bölgeler Kaş, Fethiye, Bodrum, Belek ve Marmaris oldu. Temmuz ve Ağustos aylarının yüzde 95’in üzerinde bir dolulukla geçtiğini belirten Tatildekirala CEO’su Ruşen Mat, bu yıl en çok rezervasyon alınan dönemin bayramın da etkisiyle 17-24 Temmuz tarihleri olduğuna dikkat çekti. Mat, en çok aranan villa tiplerinin ise sırasıyla özel havuzlu villalar, büyük bahçeli villalar ve kalabalık ailelere uygun 3 ve üzeri odaya sahip villalar olduğunu söyledi.

Çocuklu aileler bahçeli ve çocuk havuzlu villalara yöneldi

Mat, TatildeKirala.com üyelerinin diğer tercihlerini ise şöyle özetledi: “Önceki yıllarda ortak havuzlu villalar da çok iyi doluluk oranlarına sahipken pandemi sonrasında özellikle özel havuzlu ve oyun odasına sahip villalar diğerlerine göre çok daha fazla tercih ediliyor. Pandemiyle birlikte özellikle büyük şehirlerde yaşayan ve çocuklarına çok fazla imkan sunamayan aileler biraz olsun nefes alabilmek adına villalarımızı çok daha fazla tercih etmeye başladı. Bu da villa tercihlerini etkiledi. Çocuklu aileler bahçeli, denize yakın, çocuk havuzlu, salıncaklı, kaydıraklı ya da oyun odalı villaları tercih ediyor.. Çocuklu aileler daha çok tek katlı ve merdivensiz villalarda konaklamak istiyor. Bunun dışında villa kiralamak isteyenler denize, markete ve restoranlara yakın, izole olan, güvenilir bölgede yer alan, sosyal aktivitelere yakın yerler çok daha fazla tercih ediliyor.”

En uzun konaklama 90 gün oldu

Yaz dönemi için minimum konaklama süresinin 5 gece olduğunu söyleyen Mat, şu bilgileri verdi: “7 gecelik konaklamalar toplam konaklamaların %50’sini oluşturuyor. 7 geceden daha uzun süreli konaklamalar da yine çok tercih ediliyor. Bugüne kadar platformumuz üzerinden gerçekleşen en uzun konaklama 90 gün olarak gerçekleşti. En kalabalık rezervasyona baktığımızda ise Bodrum’da bir villamız 22 kişi ile en kalabalık misafir sayısına ulaştı.”

Villa kiralama sektöründe büyüme devam edecek 

Pandemi sonrası Sapanca’nın yıldızının parladığını anlatan Tatildekirala CEO’su Ruşen Mat, bu dönemde İstanbul’da bulunan villaların da sıkça rezervasyon almaya başladığını belirtti.  Mat, 2020 Haziran’da bir önceki yılın aynı dönemine göre Google trends aramalarını incelendiklerinde 4 katlık bir artış gözlemlediklerini, bu durumun tatildekirala.com üzerinden yapılan işlemlere 5 kat olarak yansıdığının altını çizdi. Mat, “Geçen yıl yaşanan büyümenin üzerine %90’lık bir büyüme daha gerçekleşti. Villa kiralama sektörünün geçtiğimiz yıl önemli bir kırılma yaşadığını ve geçen yıl yaşanan hacim artışının artık bir baz oluşturacağını ve büyümenin devam edeceğini düşünüyoruz” dedi. 


YAZ TATİLİNE ÇIKACAK ÇOCUKLAR İÇİN EBEVEYNLERE 8 ONLINE GÜVENLİK UYARISI

Covid-19 kısıtlamaları nedeniyle bu yaz çocuklar zamanlarının büyük bir bölümünü evde geçirecek. Bu nedenle çocukların oyun konsolu, telefon ve tablet ile oyun oynamaya daha çok yöneleceğini belirten Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, online oyunlar nedeniyle çocukların maruz kalabilecekleri risklere dikkat çekerek ebeveynlere 8 önemli uyarıda bulunuyor.



Çocuklar Covid-19 kısıtlamaları nedeniyle bu yıl yaz tatilinde online oyunlarla daha fazla zaman geçirecek. Ancak bu nedenle çocukların geç vakitlere kadar odasına kapanıp oyun oynamasının, oyunlarda tanıştıkları yabancılarla iletişimlerinin ve kişisel bilgilerinin güvenliğinin denetlenmesi gerektiğini belirten Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, ebeveynlere 8 uyarıda bulunuyor.

1. İndirilen uygulamaları sıkı bir şekilde kontrol edin. Ebeveynlerin, çocukların indirdiği ve kullandığı her uygulamayı denetlemesi gerekiyor. Bir uygulamanın App Store’da veya Google Play’de üst sıralarda yer alması, o uygulamanın güvenli olduğu anlamına gelmemektedir. Uygulamanın ebeveyn denetimi içerip içermediği, hangi yaş grubuna uygun olduğu ve hangi bilgilere erişim sağladığı bu denetlemeyi gerçekleştirirken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardır. Uygulama kamera ve mikrofona erişim istiyorsa, bunun gerçekten oyun içerisinde gerekli olup olmadığını, gerekli değil ise kapatılması gerektiği bilinmesi gerekiyor. Eğer kameraya erişim gerekli ise, kameraya sadece uygulama kullanılırken erişim sağlama izni verilmelidir.

2. Siber güvenlik hakkında çocuğunuzu bilgilendirin. Ailelerin, çocuklarıyla siber güvenliğin neden önemli olduğu konusunda açık bir konuşma yapması gerekiyor. Aileler, çeşitli bağlantıların cihazlara zarar verebileceği ve siber güvenliği ihlal edebileceği konusunda çocukları bilinçlendirmeliler. Bu konuşmayı yaparken çocukları korkutmamak önemlidir çünkü çocuk, herhangi bir sorun ile karşılaştığında bunu ailesi ile açık bir şekilde paylaşmalıdır. Örneğin, çocuğu veya başkalarını rahatsız edecek bir durum yaşanıyorsa, herhangi bir zorbalık söz konusuyla, biri çocuktan fotoğraf göndermesini istiyorsa veya cinsel içerikli bir durum varsa doğrudan size anlatmaları gerektiğini söylemelisiniz.

3. Çocukların açık alanda oynamalarını sağlayın. Ebeveynler, gündemleri yoğunken, iş ve çocukların sorumlulukları arasında koşuştururken, çocuklarının kendi odalarında kapalı kapılar ardında tehlikeli olabilecek yabancılarla oyun oynuyor olabilecekleri gerçeğini unutabiliyorlar. Bu nedenle ebeveynler, oturma odası gibi açık bir alana oyun sistemlerini kurmalılar ve bu sayede neler olup bittiğini göz önünde bulundurabilirler.

4. Avatar kullanmaya teşvik edin. Çocukların, oyun oynarken kendi adlarını kullanmamaları da oldukça önemli. Ayrıca çocuklar, ev adreslerini vermemeli veya doğum günü bilgilerini başkalarıyla paylaşmamalılar. Bununla birlikte asla tanımadıkları insanlara kendi fotoğraflarını da göndermemeliler. Oyunda fotoğraf kullanılması gerekiyorsa, çoğu çocuğun aşina olduğu avatarlar kullanılmalıdır. Genel bir kural olarak, çocuklarınıza mümkün olduğunca az bilgi vermenin her zaman daha iyi olduğunu anlatmalısınız.

5. İki faktörlü kimlik doğrulama kullanın. Birçok kişi, oyun sistemlerinin iki faktörlü kimlik doğrulaması (2FA) sunduğunun farkında değil ancak önde gelen oyun konsollarının çoğu bu özelliğe sahiptir. 2FA, en bilinen yönüyle hesaplara erişim için kişiye tek seferlik PIN kodu yollanmasıdır. Kısacası 2FA, oturum açma işlemlerini daha güvenli hale getirmek için kullanıcıya ikinci bir güvenlik katmanı sunar. Aynı zamanda birçok siber suçluyu da savuşturur, çünkü tanınmayan biri bir cihaza erişim sağlamaya çalıştığında, 2FA sistemi erişim hakları olmayan birinin sisteme girmeye çalıştığına dair bir bildirim gönderir.

6. Ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik yazılımı kullanın. Çocuğunuzun oyun oynarken güvende kalabilmesini sağlamak için çevrimiçi aktivitelerini izleyebileceğiniz ebeveyn kontrolü içeren bir güvenlik çözümü edinin. Bitdefender Ebeveyn Kontrolü, uygunsuz içerikleri engeller, internet erişimini belli saatlerle kısıtlar ve ebeveynlere çocuklarının çevrimiçi aktivitelerini uzaktan görüntüleme imkanı sunar. Bitdefender Internet Security ve Bitdefender Total Security ürünlerinin içerisinde yer alan Bitdefender Ebeveyn Kontrolü aynı zamanda bağımsız bir uygulama olarak da mevcuttur.

7. Her hesap ve cihaz için farklı ve benzersiz parolalar oluşturun. Çocuklar oyun konsol sistemlerinden, tablete, tabletten telefona kadar birçok cihaz üzerinden oyun oynayabilir. Her bir cihaza ve oyuna girişi için farklı şifreler kullanılması gerekiyor. Zayıf parolalar siber suçlular tarafından rahatlıkla kırılabilir ve bu durum başka kişisel bilgilerin, kötü niyetli kişilerin eline geçmesine neden olabilir.

8. Belirli aralıklarla uygulama temizliği yapın. Telefon ve tablette oyun oynayan çocuklar, farklı birçok uygulama ve oyunu cihaza indirebilirler. Bu nedenle belirli aralıklarla kullanılmayan uygulamaların silinmesi gerekiyor. Bu sayede hem cihazda depolama alanı açılabilir hem de arka planda çalışarak veri toplayan ya da şarjı tüketen uygulamalara engel olunabilir.


UYKU SORUNU YAŞAYANLARIN ORANI DÖRTTE BİRE ÇIKTI

Dünya genelinde, koronavirüsün etkisi azalmaya başlasa da uyku sorunlarında artış yaşanmaya devam ediyor. Konuyla ilgili yapılan araştırmalar, uyku sorunu yaşayanların oranın altıda birden dörtte bire çıktığını ortaya koyuyor. Ayrıca, araştırma annelerin, azınlık grupların ve kritik işlerde çalışanların uyku problemiyle daha fazla karşı karşıya kaldığı belirtiyor. Aynı zamanda, Türkiye’de yapılan araştırmalarda da kendini sürekli yorgun ve bitkin hissedenlerin oranı nisan 2020’de yüzde 39’ken, 2021 nisan ayında bu oran yüzde 65’e çıktı. 


İNSANLARIN YÜZDE 44’İ HAYATINDAN MEMNUN DEĞİL 
Koronavirüs; yaygın fiziksel sağlık problemlerinin yanı sıra bireyde stres, anksiyete, depresyon ve uyku bozukluğuna neden oluyor. Son bir yıldır pandemi süreci ile mücadele etmek, insanların alışkanlıklarında, ilişkilerindeki, ruh hallerindeki ve sosyal hayattaki değişimi de beraberinde getiriyor. Bu anlamda, yapılan araştırmalarda 2020 nisan ayında yaşamından memnun olanların oranı yüzde 60’ken, 2021 yılının aynı ayında bu oran yüzde 44’e düştü.

KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLER PİYASADA DAHA ÇOK YER BULACAK
Yeterli ve kaliteli uykunun önemine vurgu yapan İşbir Yatak Genel Müdürü Ahmet Tokeri, “Sürekli vurgusunu yaptığımız uyku sağlığı, dünyada ve ülkemizde yapılan uyku araştırmalarıyla da her geçen gün destekleniyor. Evlerde geçirilen sürelerin artması ile kişiler gün içerisinde daha az hareket ediyor. Uzmanlarda, konuyla ilgili olarak 7 saatten az uykunun kişinin gün içerisindeki tüm faaliyetlerini olumsuz etkilediğini söylüyor. İçerisinde bulunduğumuz bu süreç gösteriyor ki, artık yatağın insan yaşamındaki kalitesi gün geçtikçe daha da anlaşılır hale geldi” dedi.

Sürdürülebilirlik politikalarının, müşteri odaklı pazarlama ve dijitalleşmenin giderek daha önemli hale geldiğine dikkat çeken Tokeri, “Hijyen hassasiyetindeki ve uyku kalitesi arayışlarındaki artış yatak ve uyku kültürünü geliştiriyor. Artık, bağışıklık sistemi ve uyku arasındaki bağ tüketiciler tarafından da çok daha iyi algılandı. Pandemi süreci ile bu süreç daha da hızlandı. Sektör, artık bu noktada başka bir yöne doğru kaymaya başladı. Bu anlamda, kişiler daha seçici hale geldikçe sektörümüz daha da kişiselleştirilmiş ürünleri tüketicilerine sunacak ve perakende mağazalar da deneyim merkezlerine dönüşmeye devam edecek” diye konuştu.

Türk Modası Benim hareketi güçlenerek büyüyor

Trendyol, Moda Tasarımcıları Derneği (MTD) iş birliğinde geçtiğimiz yıl dijitalde başlattığı Türk Modası Benim hareketi ile tasarımcıların yanında olmaya devam ediyor. MTD üyesi 40 tasarımcının yer aldığı hareket kapsamında eğitim, pazarlama ve finansman desteğini sürdüren Trendyol, Türk Modası Benim Butiği üzerinden renkli ve özgün tasarımları milyonlarca modaseverlerle bir araya getiriyor.


Moda Tasarımcıları Derneği (MTD) ile ‘Türk Modası Benim’ hareketini geçtiğimiz yıl dijitalde başlatan Trendyol, teknoloji, eğitim, pazarlama ve finansman gücüyle Türk tasarımcıları desteklemeye devam ediyor. MTD tasarımcılarını ilk defa toplu olarak tek bir platformda ulaşılır kılan Türk Modası Benim hareketi ile sektörün pandemi döneminden güçlenerek çıkması hedefleniyor.

Türk Modası Benim hareketi yeni tasarımcıların dahil olmasıyla her geçen gün büyüyor. Harekete katılan tasarımcılar Trendyol’un ücretsiz eğitimleriyle e-ticaret operasyonları, satış arttırma yolları ve müşteri memnuniyetini yükseltme gibi birçok farklı konuda gelişim olanağı buluyor. Trendyol aynı zamanda tasarımcıların sorularını da gerçekleştirdiği canlı yayınlar aracılığıyla yanıtlıyor. Hareket kapsamında güçlü pazarlama iletişimi desteği de sunan Trendyol, tasarımcıları Türkiye'nin dört bir yanındaki milyonlarca modaseverle buluşturuyor.

Tasarımcılar ‘Türk Modası Benim Butiği’nde buluşuyor 
Aralarında Deniz Marşan, Arzu Kaprol, Mehtap Elaidi, Nihan Peker, Özlem Kaya, Özlem Süer, Selma Çilek, Tanju Babacan, Niyazi Erdoğan ve Tuvana Büyükçınar’ın da yer aldığı MTD üyesi 40 tasarımcının renkli ve özgün tasarımlarına Trendyol’un Türk Modası Benim Butiği’nden ulaşılabiliyor.

SunExpress, İzmir’i dünyaya tanıtacak ‘Visit İzmir’ projesine sponsor oldu

SunExpress, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Vakfı ortak çalışmasıyla İzmir’i, dünyanın dört bir yanına tanıtmak amacıyla hayata geçirilecek ‘Visit İzmir’ mobil uygulamasına platinum sponsor oldu


Proje kapsamında şehri ziyaret eden turistler, uygulamayı akıllı cihazlarına indirerek gastronomiden önemli tarihi ve kültürel miraslarına, konaklama alternatiflerinden gezi rotalarına toplamda 11 farklı kategoride İzmir’in 2000’den fazla cazibe merkezi hakkında tüm bilgilere ulaşabilecek.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer: “Başka bir turizm mümkün anlayışımızın bir örneği olan bu yenilikçi çalışma, şehirdeki tüm kurumların vizyon ortaklığının bir sonucu. Turizmin dünya genelinde dijitalleştiği ve küçük ölçekli turizmin yaygınlaştığı pandemi sürecinde önemli bir adım attık. İzmir dijital turizm altyapısını tamamlayan ilk şehir oldu. 

Visit İzmir sayesinde turistler, İzmir’in 30 ilçesinde, 12 ay boyunca farklı noktaları ziyaret edebilecek. Şehrin az bilinen yüzlerce cazibe noktasına kolayca erişerek turizm sektörünün ve esnafımızın ekonomisini büyütecek. Bu proje, İzmir Vakfı tarafından hazırlanan İzmir Turizm Tanıtım Stratejisi’nin ilk önemli adımı niteliğinde. Proje kapsamında, Vakfımız İzmir Kalkınma Ajansı ile birlikte kırk uzmanın desteğini alarak bir yıl süreyle çalıştı. Projeye ortak olan SunExpress, ortak süreç boyunca bizleri destekledi. Bu vesileyle SunExpress’e, projenin paydaşı olan diğer kurumlara ve İzmir Vakfı’nın tüm üyelerine teşekkür ediyorum,” dedi.

SunExpress CEO’su Max Kownatzki, “Türk turizm taşımacılığının belkemiği olarak amacımız, dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilere, zengin tarihi ve kültürel mirasları ve eşsiz doğasıyla İzmir’in güven içinde tatillerini yapabilecekleri bir destinasyon olduğunu göstermek. İzmir’i hem iç hem dış hatlarda tarifeli direkt seferlerle en fazla destinasyona bağlayan hava yolu olarak, Türkiye ve Ege turizmine desteğimizi artırarak sürdüreceğiz” dedi. 

Visit İzmir’i keşfetmek isteyen misafirler www.visitizmir.org web sitesini ziyaret edebilir ya da IOS ve Android akıllı cihazları üzerinden mobil uygulamayı indirebilirler.


Emirates ve Flydubai, Stratejik Ortaklığını Yeniden Devreye Soktu

Emirates ve flydubai, Stratejik Ortaklığın Yeniden Devreye Girmesiyle Beraber Yolcular İçin Daha Fazla Seçenek Sunarak Dubai Bağlantılarını Güçlendiriyor. Ortak uçuş ağı, Mayıs ayı sonuna kadar 168 yolcu uçuş noktasına ulaşacak.Eylül 2020’den bu yana yaklaşık 500.000 yolcu yeniden devreye giren ortaklık kapsamında seyahat etti. Emirates ve flydubai, Mayıs ayı sonuna kadar 168 uçuş noktasına ulaşması beklenen ortak uçuş ağı genelinde, yolcular için daha fazla kolaylık, seçenek ve sorunsuz bağlantı imkanını yeniden sunma taahhüdünü yerine getiriyor.


Stratejik uçuş ortaklığının yeniden hayata geçtiği Eylül 2020’den bu yana, yaklaşık 500.000 yolcu Emirates-flydubai ortak uçuş ağında seyahat ederek tek bir biletle optimize edilmiş uçuş tarifelerinden, Dubai üzerinden bağlantı ve bagaj transferleri avantajından yararlandılar. En çok ortak uçuş rezervasyonu yapılan noktalar arasında Kabul, Katmandu, Kiev, Maldivler ve Zanzibar yer alıyor.

Emirates'in Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Şeyh Ahmed bin Saeed Al Maktoum şunları söyledi: “Emirates ve flydubai ortaklığı, Dubai’ye veya Dubai üzerinden seyahat eden yolculara kapsamlı bir global uçuş ağında daha iyi bağlantı imkanları sunmak için istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ediyor.”

Şeyh Ahmed bin Saeed Al Maktoum ekledi: “Yolcu hacminde güçlü bir artış görüyoruz ve hizmetleri yeni uçuş noktalarına taşıyarak ortaklığı bir üst seviyeye çıkarmaktan heyecan duyuyoruz. Emirates ve flydubai arasındaki bu yakın iş birliği, ticaret, eğlence ve havacılık merkezi konumunda olan Dubai’yi avantajlı hale getiriyor. Dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri güvenli bir şekilde ağırlamaya devam eden Dubai, gelişmiş bağlantı imkanı ve her iki havayolunun ortak uçuş ağı üzerinden seyahat imkanı sunuyor. Her iki havayolunun da, iyileşmeye giden yolu planlarken uçuş ağlarını daha da iyisine ulaşmak için yeniden inşa edeceğinden eminiz.”

Emirates yolcuları, 56 flydubai uçuş noktasına gerçekleştirilecek ortak uçuşlarda seyahat edebilecek, flydubai yolcuları ise 82 Emirates uçuş noktasından dilediklerini seçebilecekler. Yolcular ayrıca her iki havayolunun da hizmet verdiği 30 uçuş noktasının genelini kapsayan gelişmiş bir uçuş tarifesinden yararlanabilecekler. flydubai kısa bir süre önce Rusya’da 12, İran’da 5 şehrin yanı sıra Gürcistan, Türkiye ve Karadağ’daki dönemsel noktalara  uçuşların yeniden başlayacağını duyurdu ve önümüzdeki aylarda ülkeler ticaret ve turizm için sınırlarını açtıkça daha fazla uçuş noktasının  duyurulması bekleniyor. 

Her iki havayolu da, aşağıdaki 16 ülkenin daha ülkeye girişte karantina şartı olmadan uluslararası turizm için açılmasıyla birlikte uçuş tarifelerini çeşitlendiriyor: Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Bosna, Bulgaristan, Hırvatistan, Cibuti, Finlandiya, Gürcistan, Kırgızistan, Romanya, Sırbistan, Tanzanya, Ukrayna ve Özbekistan.*

Daha Sorunsuz, Kolay Ve Güvenli Yolculuk

21 Mayıs’tan itibaren, Emirates yolcuları gelişmiş uçuş tarifeleri ve Terminal 3’ten 22 flydubai uçuş noktasına bağlantı uçuşlarıyla daha da iyi bir deneyime sahip olacaklar. Uçuş noktaları arasında diğerlerinin yanı sıra Basra, Belgrad, Bükreş, Kiev, Odesa, Prag, Salalah, Sofya ve Zanzibar yer alıyor. Emirates ve flydubai, kendi markalaarının seyahat deneyimleri ve uçak içi hizmetlerini sunarken, yolcuların ve çalışanların yerde ve havada sağlığına ve güvenliğine öncelik veriyor. Her iki havayolu da seyahat boyunca kapsamlı biyolojik tedbirler uygulamaktadır. Bu tedbirler arasında, çok sayıda diğer protokolün yanı sıra, uçuşlarda gelişmiş temizlik ve son teknoloji HEPA filtreler yer alıyor. Her iki havayolunda kabin ekibinin ve pilotların büyük bir kısmı da tamamen aşılanmıştır.

Varış noktalarına Dubai üzerinden aktarma yapan yolcular, Emirates’in Terminal 3 ve flydubai’nin Terminal 2’deki operasyonları arasında bağlantı sürelerinin azalmasıyla, sorunsuz ve kolay bir aktarma deneyimine kavuşuyorlar. Yolcu Sadakat Programı Avantajları – Yolcular İçin Daha Fazla Seçenek Emirates ve flydubai’nin ortak sadakat programı Emirates Skywards, büyümeye devam ediyor. Emirates Skywards yolcu sadakat programındaki, Silver, Gold ve Platinum üyelerinin Statü Geçerlilik Sürelerini 2022 yılına kadar uzatıyor. 

Tüm Skywards Millerinin geçerliliği de 31 Ağustos 2021'e kadar uzatılmıştır. Böylece Skywards üyelerine kapsamlı bir uçuş ve iş ortağı ödülü yelpazesinin yanı sıra başka ayrıcalıklardan yararlanmaları için daha fazla fırsat sunulmuştur. Ayrıca, Emirates Skywards, üyelere 30 Aralık 2021 tarihine kadar yapılacak seyahatler için 30 Haziran’a kadar rezerve edilen tüm Emirates ve flydubai uçuşlarında ekstra Statü Mili kazanma şansı veriyor. *Yolculara herhangi bir seyahat planı yapmadan önce her bir destinasyon için uygunluk kriterlerini ve özel giriş şartlarını kontrol etmeleri tavsiye edilmektedir. 


20 Mayıs 2021 Perşembe

Yaza Fit Girmenin 8 Altın Kuralı 

Pandemi ve soğuk havalar derken, sedanter (düzensiz fiziksel aktivite veya fiziksel aktivitenin olmadığı durum) yaşam tarzıyla geçirilen bir kış sonrasında, yaza girerken birkaç kilo fazlalık canınızı sıkmasın. Yaşam tarzınızda ve beslenmenizde yapacağınız küçük değişiklikler ile fazlalıklardan kurtulup, yaza fit girmek mümkün.Kilo almanın asıl sebebinin, hareketsizlik ve düzensiz beslenme alışkanlığı olduğunun altını çizen Diyetisyen İrem Çelik, şunları söyledi:  “Kış aylarında, gerek soğuktan gerekse pandemi sebebiyle gelen kısıtlamalar doğrultusunda, sedanter bir yaşam geçirdik. Evde olduğumuz bu dönemde, kontrol edilemeyen porsiyonlar, beslenme saatlerinin düzenli olmayışı, geceleri ‘’atıştırıp yatmak’’ ve gün içerisindeki hareketimizin minimuma inmesi, maalesef kilo kazanımını tetikledi. Düzensizlikten alının fazla kiloları, bir düzen oturtarak, yaza fit girmek mümkün” dedi. 


Diyetisyen İrem Çelik, yaza fit girmenin altın kurallarını anlatarak şunları açıkladı: 

1-Şok diyetler denemeyin: 6 ayda aldığınız kiloyu, 6 günde vermeye çalışmayın. Şok diyetler, günlük ihtiyacınızın çok çok altında kalori alımıyla kilo kaybettirmeyi hedefleyen diyetlerdir. Bazen sadece protein bazlı, sadece karbonhidrattan fakir ya da sadece sebze suları ile planlan şok diyetlerin temeli, az kalori alımı olduğundan metabolizmanın yavaşlamasına sebep olur. İlerleyen dönemlerde ise, metabolizmanın yavaşlamasına bağlı olarak kilo kaybetme hızı çok yavaşlar ve süreç buna paralel olarak çok uzar. 

2-Tuzu azaltıp baharatları çoğaltın: Yemeklerin üzerine ekstra tuz eklemeyin. Salamuralardan, turşulardan uzak durun. Fazla tuz tüketimi, vücudunuzun ödem tutmasına sebep olur. Sağlıklı yetişkin bir birey için günlük 1-1,5 çay kaşığı tuz alımı güvenli ve yeterli aralıktadır. Tuzu bir tarafa bırakıp, baharatlara yönelin. Yemeklerinizi, salatalarınızı olabildiğince çeşitli baharatlarla süsleyin. Baharatlar metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur ve tokluk hissi uyandırır. 

3-Yemek saatlerinizi planlayın: Karnınız acıkınca değil, öğün saatiniz geldiğinde yemek yiyin. Öncelikle, ana öğün saatlerinizi planlayarak işe başlayın. Ana öğünlerinizi, küçük ara öğünlerle destekleyin ki, ana öğünlerde yemeniz gerekenden fazlasını tüketecek kadar açlık hissetmeyin. Her öğün öncesinde mutlaka 1 su bardağı su için.  Ana öğün ve ara öğünleriniz arasında 2 saatlik süreler olsun ve yemek yemeği uyumadan en az 2 saat önce kesin. Ara öğünlerinizde porsiyon kontrolüne dikkat ederek, meyve, süt, yoğurt, kefir, kuruyemiş gibi besinler tüketebilirsiniz. 

4-Kızartmalardan uzak durun: Yaz sezonun gelmesiyle, mutfakta çok zaman geçirmek istemeyenler, hızlı çözüm olarak kızartmalara yönelebiliyor. Fakat aynı hızda ve daha sağlıklı çözümler olduğunu unutmayın. Kızartmak yerine, fırınlayın veya haşlayın. Öğle veya akşam yemeğinde tüketebileceğiniz baharatlarla güzelce tatlandırılmış sınırsız haşlama sebze, ihtiyacınız kadar et grubu ve yoğurt, hafif, kolay hazırlanan ve sağlıklı bir tercih olacaktır.

5-Yeşil çay tüketin: Günde 2-3 kupa kadar yeşil çay tüketebilirsiniz. Yeşil çayın bilinen antioksidan içeriğinin bağışıklığı güçlendiren etkisinin yanında, içerdiği polifenoller sayesinde yağ yakımını destekleyici etkisi de vardır. Yeşil çay düzenli tüketildiği takdirde, bel çevresinde kalınlaşmayı ve yağ birikimini engeller. Ara öğünlerinizde süt ile demleyeceğiniz yeşil çay, tokluk sürenizi de uzatacağından iyi bir ara öğün tercihi olabilir. 

6-Su için: Yaz aylarında vücuttaki sıvı kaybı, kış aylarına kıyasla daha fazladır. Sıcaklarla beraber kaybettiğiniz suyu, mutlaka yerine koymaya çalışın. Günlük 10-12 bardak su hedefiniz olsun ve bu hedefe mutlaka ulaşın. Tüketmeniz gerek suyu arka arkaya, birden tüketmeyin. Gün içerisine dağıtarak tükettiğiniz su tokluk hissi yaratacaktır. Böylelikle öğün saatlerinde daha tok hissedilip, kontrol daha rahat sağlanır. Su en iyi ödem atıcı ve yaşlanma karşıtıdır, unutmayın. 

7-Egzersiz yapın: Günlük rutininize mutlaka egzersizi dâhil edin. 25-30 dakika ile başlayacağınız orta yoğunlukta bir egzersiz programı ile yağ yakımını destekleyebilirsiniz. Fazla yağlarınızdan kurtulmak istiyorsanız günlük 8000-10000 adım atın. Yağlanmayı önlemek için minimum 5000 adım atmanız gerekir. Egzersiz sürenizi kontrollü bir şekilde yavaş yavaş arttırmak, vücudunuzun şekillenmesine ve daha fit bir görünüm elde etmenize yardımcı olacaktır.

8-Uykunuzu düzene sokun: Bedeninizin zinde ve dinç olması için uyku en önemli faktördür. Uykunuzu mutlaka düzene koymalısınız. Uyku saati ve ‘’Kaç saat uyunursa dinç uyanılır?’’ sorusunun cevabı kişiden kişiye göre farklılık gösterir. İlk hedefiniz sizin için ideal saat aralığını bulmak olmalı. Kilo vermeyi desteklemek için hormonlarınızın düzenli ve dengeli çalışıyor olması gerekir. Düzenli uyku, gün içerisinde salgılanan hormonların düzeni ve dengesi için elzemdir.

Sağlık Hizmet Sunucuları, 1 Temmuz 2021’de efaturaya geçiyor

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in, Şubat 2021’de yayınlamış olduğu Tebliğ ile tüm Sağlık Hizmet Sunucuları, 1 Temmuz 2021 tarihinde efaturaya zorunlu olarak geçmek durumundadır.  


Konu hakkında bilgiler veren Kolaysoft Teknoloji AŞ Dijital Dönüşüm Uzmanı Sıla Gül Ottan,  şunları söyledi: “Daha önce, e-fatura zorunluluğundan alışmış olduğumuz, yıllık ciro kıstası, bu Tebliğde söz konusu değildir. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), SGK ile anlaşması olan tüm kurumların cirosu ne olursa olsun, efaturaya geçişini zorunlu kılmaktadır. Tebliğ, medikal, eczane, optisyenlik müesseseleri, işitme merkezleri, görüntüleme merkezleri, radyoterapi merkezleri, kaplıcalar dahil sektörlerin tümünü kapsamaktadır. Kamu kurumları arasında, e-faturaya geçiş yapan ilk kurumlardan birisi olan SGK, bu mükellefler grubunun da zorunlu olarak e-faturaya geçişine öncülük etmektedir. Bu durum aslında, mükellefler açısından da oldukça keyifli bir hale dönüşecektir. Çünkü SGK, efaturaya geçiş yapan mükelleflerin ödemesini daha sistematik yapabildiğinden, daha kısa sürede ödemelerini tamamlamaktadır” dedi. 

Sağlık Hizmet Sunucularına özel efatura portalı hazırlandı 

Kolaysoft Teknoloji olarak, diğer sektörlerde olduğu gibi Sağlık Hizmet Sunucularına özel efatura portalı hazırladıklarını anlatan Dijital Dönüşüm Uzmanı Sıla Gül Ottan, konuşmasına şöyle devam etti:  “Türk Eczacıları Birliği Eczacı Kart ile yapmış olduğumuz protokol gereği ‘Eczacıkart Portal’nı geliştirdik. Eczacılarımız; SGK, Göç İdaresi Müdürlükleri, CETAS gibi kamu kurumlarına kesmiş oldukları efaturalarını, Medula ile entegre yapımız sayesinde saniyeler içinde tamamlamaktadır. Ecza depolarına yaptığımız entegrasyon sayesinde de, iade faturalarını kolayca gerçekleştirmektedir. 

Özetle, 1 Temmuz itibariyle efaturaya geçecek olan sağlık hizmet sunucularının kendi ihtiyaçları doğrultusunda, e-fatura portalları hazırladık. Optisyen - Gözlükçüler odası (OGO) ile yapmış olduğumuz protokol ile optisyenlerimize özel bir portal hazırladık. Optisyenlerimiz de, SGK başta olmak üzere kamu kurumlarına faturalarını, Medula ile entegre yapımız sayesinde saniyeler içinde tamamlayıp gönderebilecektir. Bununla beraber, cam depolarına kesmiş oldukları iade faturalarını da basit yöntemlerde hazırlayacaklardır. 

Medikaller için ise, ayrı bir portalımız var ve ‘Kolay Medikal’ ile medikal sektörü efatura ve Ürün Takip Sistemi raporlarını tek ekrandan yönetmektedirler. İşitme merkezlerimiz için ayrı bir efatura portalı geliştirdik. İşitme merkezi portalımız ile hem SGK faturalarını Medula entegrasyonu ile tamamlıyorlar, hem ÜTS raporlarını hazırlıyorlar. Kaplıcalarımızı da unutmadık ve tüm kaplıcalarımıza özel bir portal geliştirmesini yaparak, kullanıcılarımızın hizmetine sunduk. Kısaca tüm mükelleflerimiz, Kolaysoft Teknoloji AŞ ile efaturaya geçişin en ekonomik ve en kolay halini kullanıyorlar” diye konuştu. 

Yazlık villaların sezonluk kirası 2 milyona çıktı!

Yaz planları yapılmaya başlandı. Koronavirüs tedbirleriyle tatil yapmaya hazırlanan tatilcilerin geçen yıl olduğu gibi kiralık villara ilgisi büyük. Aylar öncesinde dolmaya başlayan villaların fiyatları ise dudak uçuklatıyor. Bodrum’da 3 aylık kiralamaların ücretleri 2 milyon TL’ye kadar çıkabiliyor.


Yazlık ilçelere ilgi büyük

Koronavirüs döneminde Bodrum, Çeşme, Alanya, Kemer gibi yazlık bölgelere büyük ilgi olduğunu belirten Lüks Gayrimenkul Danışmanı Evrim Kırmızıtaş Başaran, “Mart 2020’den beri yazlık ilçelerin nüfusları katlanmıştı. Özellikle Bodrum büyük ilgi görüyordu. Bu bölgelerde 12 ay boyunca yaşanabilecek ev arayışları zirve yaptı” dedi.

Yazlığı olmayan villa kiralıyor

Yazlığı olmayanları ise tercihlerinin kiralık villa olduğunu kaydeden Başaran, “Yazlığı olmayanlar bu süre için villa kiralıyorlar. Bahçeli, havuzlu evler özellikle isteniyor. Doğayla iç içe olan evler çok seviliyor. Böylelikle aileler hem dinlebilecekleri hem de çocukların oyun oynayabilecekleri bir yerde kısıtlamayı geçirmeyi düşünüyor” ifadelerini kullandı.

Günlük 20 bin TL

Villa kiralamak isteyenlerin en çok Bodrum’u tercih ettiğini belirten Başaran, villaların fiyatları hakkında ise şu bilgileri verdi: “Oda, yatak sayısı, havuz, bahçe, teras, manzara, sauna gibi birçok olanağa göre evin fiyatı değişiyor. Ancak dört kişilik bir aile için günlük ortalama 1000 TL’den başlıyor 10.000 TL’ye kadar çıkıyor. Ultra lüks kategorisinde 20.000 TL’ye kadar ulaşan evler bulunuyor. Uzun süreli rezervasyonda indirimler olabiliyor”

Sezonluk 2 milyonu buluyor

Bodrum’da özellikle Yalıkavak, Gündoğan, Gümüşlük, Bitez’in tercih edildiğini aktaran Başaran, “Oda sayısı ve havuz, manzara gibi özellikler fiyatları büyük ölçüde değiştiriyor. Çiftler, aileler, kabalık akrabalar ya da arkadaşlar grupları kendilerine göre bir villa seçebiliyor. Aylık kiralamaların ücretleri ise ortalama 25.000 TL’den 300.000 TL’ye kadar değişiyor. Bazı villalarda ise aylık 750.000 TL’ye kadar çıkabiliyor. Sezonluk kiralama yapılmak istendiğinse 2 milyon TL’ye kadar ulaşıyor” diye konuştu.

Red Bull Karpuz Lezzeti ile 2021 yazını kanatlandıracak

Yazın bunaltan sıcağına Red Bull’dan hem serinletici hem de lezzetli bir alternatif geldi. 2021 yazına özel olarak üretilen Red Bull Summer Edition Karpuz Lezzeti raflardaki yerini aldı. Ferahlığı ve lezzeti ile yazın vazgeçilmez meyvesi olan karpuz aroması içeren ürün eylül ayına kadar satışta olacak. 

Red Bull, bu yaza özel olarak mevsimin en güzel meyvelerinden karpuzun ferahlatıcı aroması ile bir araya getirdiği yeni ürünü Red Bull Summer Edition Karpuz Lezzeti’ni tüketicinin beğenisine sundu. Red Bull enerjisiyle karpuz lezzetini aynı kutuda buluşturan ürün 17 Mayıs’tan itibaren raflardaki yerini aldı.  

Red Bull Summer Edition Karpuz Lezzeti sadece bu yaz için sınırlı sayıda üretildi. Red Bull Summer Edition Karpuz Lezzeti; şeftali, yaban mersini, tropikal meyve, hindistan cevizi & açai lezzetlerinin ardından, Editions ailesinin beşinci üyesi olarak yazı kanatlandırmak isteyenlere eşlik edecek. 



YAZ LEZZETİNE ÖZEL ÖDÜLLER

Ayrıca Red Bull dünyasına özel sürprizler de yaza renk katacak. 24 Mayıs- 25 Temmuz 2021 tarihleri arasında redbull.com/yazikanatlandir adresini ziyaret ederek Instagram üzerindeki oyuna katılan ve oyunu en yüksek puan ile tamamlayan katılımcıları sürpriz ödüller bekliyor

YAZIN BOĞMACA MI OLUR DEMEYİN

Boğmaca aşısını ergenlikte tekrarlamak gerekiyor!

Anne babalar dikkat! Küçük bebeğiniz varsa boğmaca aşısı yaptırın

Zorlu ve şiddetli öksürük nöbetleri nedeniyle kaburgalarda kırığa bile yol açabilen boğmaca, her yaşta görülse de özellikle çocuklar için hayati risk taşıyor. Üstelik bulaşıcılığı da hayli fazla. Öksürük ve aksırıklardan yayılan damlacıklar nedeniyle kolayca bulaşabilen bu hastalığın aşı ile önlenebildiğini belirten Acıbadem International Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Boğmaca bakterisini almış bir kişi, ortalama 21 gün bulaştırıcı olur. Özellikle aşılanmamış küçük çocuklar; aşılı büyük çocuklar ve erişkinlere göre daha ağır etkilenir. Bu nedenle çocukluk çağı aşılarının aksatılmaması büyük önem taşıyor.” uyarısında bulunuyor.



Zatürreye de yol açabilir
Boğulurcasına öksürmeye neden olan boğmaca, çok bulaşıcı bir solunum yolu hastalığı olarak dikkat çekiyor. Bordetella Pertusis bakterisinin sebep olduğu boğmaca, özellikle gelişmemiş ülkelerde daha yoğun görülüyor. 2018 yılında dünya genelinde bildirilen vaka sayısının 151 bin olduğunu ifade eden Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, şöyle devam ediyor:“Boğmacanın tek kaynağı insandır yani insandan insana bulaşır. Belirgin bir mevsim olmamakla birlikte sonbahar aylarında daha sık görülür. Hafif ateş, burun akıntısı ve öksürük gibi belirtilerle başlar. Ancak öksürükte değişim izlenir. Önce kuru öksürük ile başlar sonra boğulurcasına, iç çekme tarzında öksürüğe döner. Boğmaca, üst solunum yollarında başlar ve bakteri akciğere inince alt solunum yollarında şişme ve irritasyon yaparak alt solunum yolu hastalığına dönüşür. Nadiren de olsa zatürre, beyin hasarı ve nöbet geçirmeye yol açar.”

Hastalık uzun bir sürece yayılabilir
Hastalık üç dönemde ele alınıyor; bakterinin bulaşmasını izleyen 7-10 gün içinde ilk belirtiler ortaya çıkıyor. Kataral dönem adı verilen ve 1-2 hafta süren süreçte üst solunum yolu enfeksiyonuna benzer şikayetlerin olduğunu kaydeden Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, yoğun öksürüklerin olduğu paroksismal dönemin de 2-4 hafta devam ettiğini belirterek, iyileşmenin de yine 2-4 hafta zaman aldığını ifade ediyor. 

Boğmaca hastalığının öksürüklü döneminde tanı koymanın kolaylaştığını kaydeden Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Bu öksürüp çok belirgindir ancak hafif geçirenlerde tanı koymak için laboratuvar testleri kültür, seroloji ve PCR yöntemleri kullanılır. Burundan girilerek boğazın arka kısmından alınan sürüntünün incelenmesi ve kültürünün alınması ile tanı konulur” diyor.

Aşılar ergenlikte de tekrarlanmalı
Boğmacanın aşı ile önlenebilen bir hastalık olduğunu belirten Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, şunları söylüyor: “Boğmaca aşısı bebek, 2 aylıkken yapılır, 4-6-18. aylarda tekrar edilir. 4-6 yaşlarındaki karma aşısında da boğmaca aşısı bulunur. Özellikle aşılanmamış küçük çocuklar, aşılı büyük çocuklar ve erişkinlere göre daha ağır etkilenir. Aşılı kişiler ise hastalığı ya hafif olarak ya da atipik boğmaca şeklinde geçirir. Ancak boğmaca hastalığını geçirmenin ve çocukluk döneminde aşılanmanın ömür boyu bağışıklık sağlamadığı saptanmıştır. Erişkin veya ergenlik döneminde geçirilen spazmodik (spazmı andıran) öksürüklerin yüzde 15–16’sının boğmaca olduğu biliniyor. Bu yüzden 10-14 yaş arası yapılan karma aşıda boğmaca aşısının da olması tercih edilmeli.”

Aileye yeni bebek katıldığında onun bakımı ile ilgilenecek herkese boğmaca aşısı öneriliyor. Buna “koza stratejisi” adı verildiğini anlatan Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Böylece hastalığa karşı daha geniş bir koruma sağlanıyor. Ayrıca anne adaylarına tetanos aşısı ile birlikte boğmaca aşısının da yapılması anneden geçen antikorlar yoluyla bebeğin korunmasını sağlar.” diye bilgi veriyor.

Yaşamı tehdit eden etkiler
Boğmaca yol açtığı sorunlarla özellikle çocuklarda yaşamı tehdit edebiliyor. Dehidratasyon (aşırı susuzluk), beyin kanaması, pulmoner hipertansiyon, anoreksiya (iştahsızlık ve buna bağlı aşırı zayıflama), pnömotoraks dediğimiz akciğere hava kaçması gibi komplikasyonların görülebileceğine dikkat çeken Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Daha hafif komplikasyonlar arasında burun kanamaları, aşırı basınçlı öksürüğe bağlı fıtıklar, idrar tutamama, uyuma güçlüğü ve kulak iltihabı, rectum sarkmasını sayabiliriz. Zorlu ve şiddetli öksürük bayılmaya hatta kaburga kırıklarına bile yol açabiliyor.” diyor.

Antibiyotik tedavisi uygulanıyor
Boğmaca tanısının ardından özellikle yenidoğanlarda yoğun bir tedavi gerektiriyor, tedavi süreci de hastanede geçiriliyor. “Yoğun öksürük nöbetleri bebeğin solunumunun durmasına ve beynin zarar görmesine neden olabilir.” diyen Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, diğer yaşlarda antibiyotik tedavisi uygulandığını, yoğun öksürük nöbetlerini hafifletmek için nefes açıcı ilaçlar verildiğini kaydediyor.