2 Mayıs 2025 Cuma

Fersan 2025’te de En İyi İşverenler Listesinde

Fersan Great Place to Work 2025’te “Türkiye’nin En iyi İşvereni” seçildi

Türkiye’nin lider sirke üreticisi Fersan, geçtiğimiz yıl olduğu gibi Great Place to Work 2025 kapsamında da başarılı sonuçlara imza attı. Şirket, analizleri güçlü bir metodolojiye ve onaylanmış çalışan geri bildirimlerine dayanan tek ulusal tanıma programı olan “Great Place To Work® 2025 kapsamında 100-250 Çalışan Kategorisinde “Türkiye’nin En İyi İşvereni” seçildi.


Global çapta güçlü metodolojisini kullanarak, organizasyonların çalışan deneyimlerini ölçen Great Place to Work yaptığı değerlendirmeler doğrultusunda yüksek güven kültürüne sahip yüksek performanslı şirketleri ödüllendiriyor. Araştırmaları dünya çapında 100 milyonu aşkın çalışan bağlılığı anketinden derlenen verilerle desteklenen Great Place to Work, her yıl dünyanın en büyük iş yeri mükemmelliği çalışmasını yürütüyor. Çalışanları ile güçlü ilişkiler kurarak insanı merkeze alan bir yönetim anlayışını benimseyen Fersan, 2025’te de “Türkiye’nin En İyi İşveren” seçilerek bu alandaki başarısını bir kez daha ortaya koydu.

“İş-yaşam dengesini önemsiyoruz”
Ekip olarak başarı, inovasyon, gelişim ve şeffaflık ilkeleriyle hareket ettiklerini vurgulayan Fersan Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Gürhan Güven konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "İş birliği ve dayanışma atmosferinde, çalışanlarımızın iş ve özel yaşam dengesini önemsiyor, onların hayatlarına dokunarak oluşturduğumuz mutlu ve verimli çalışma alanı sayesinde tüm başarılarımızı birlikte kutluyoruz. Bu yaklaşımımızın hem çalışanlarımız hem de bağımsız kuruluşlarca takdir edilmesi bizim için en büyük onurdur. Great Place to Work 2025 değerlendirmesi kapsamında bu değerli konuma bir kez daha layık görülmemizden dolayı son derece sevinçli ve gururluyuz. Emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum."

“Sürekli öğrenen ve gelişen bir organizasyonuz”
Kurum kültürünün merkezine insanı yerleştiren bir şirket olduklarının altını çizen Fersan İnsan ve Kültür Müdürü Sayın Seçil Azizoğlu, şu görüşleri dile getirdi: “Fersan olarak çalışan odaklı yaklaşımımız, 'Önce İnsan' mottomuzla hayata geçirdiğimiz tüm insan kaynakları uygulamalarımızın temelini oluşturuyor. Sürekli öğrenen bir organizasyon olma vizyonumuzla hareket ederken, çalışanlarımızın güvenliğini ve sağlığını her şeyin önünde tutuyor, onlara sunduğumuz çeşitli eğitim olanaklarıyla gelişimlerine katkı sağlamayı çok önemsiyoruz. Sadece bu alanda değil, aynı zamanda iş-yaşam dengesini önceliklendiren bir kurum kültürüyle, çalışanlarımızın sosyal haklarını sürekli olarak zenginleştirme hedefine yönelik somut adımlar atıyoruz. Yenilikçi uygulamalarımızla sektörde fark yaratıyoruz. Örneğin, babalık iznini 5 günden 10 güne, annelik iznini 16 haftadan 18 haftaya çıkardık. Yeni doğum yapmış annelerimiz için ilk 6 ay 1,5 saat yerine 3 saat süt izni sağlıyoruz. İşte Great Place to Work 2025’te aldığımız bu son ödül sektördeki öncülüğümüzü daha da güçlendirdi. Tüm bu başarıları, değerli ekip arkadaşlarımızla birlikte omuz omuza çalışarak inşa ettik. Bize bu gururu ve başarıyı yaşattıkları için her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum."


Ege’nin Yükselen Yıldızı Urla: Doğa, Lezzet ve Sürdürülebilirlik için Buluşma Noktası Oldu

XI. Uluslararası Urla Enginar Festivali ve I. Uluslararası Urla Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım Konferansı Başarıyla Gerçekleşti.Ege’nin doğal güzelliklerini, mutfak kültürünü ve üretim geleneğini kutlayan iki büyük etkinlik, 24-27 Nisan tarihleri arasında Urla’da binlerce doğa ve gastronomi tutkununu bir araya getirdi. XI. Uluslararası Urla Enginar Festivali ve bu yıl ilk kez düzenlenen I. Uluslararası Urla Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım Konferansı GastroFarm Urla, sürdürülebilirlik, tarım ve gastronomi ekseninde bilgi paylaşımı, kültürel mirasın yaşatılması ve yerel kalkınmanın desteklenmesi hedefiyle unutulmaz anlara sahne oldu.


Urla Belediyesi ev sahipliğinde ve Sözen Grup’un katkılarıyla gerçekleştirilen XI. Uluslararası Urla Enginar Festivali, “Bir Enginar, Bin Lezzet” temasıyla üç gün boyunca Urla sokaklarını lezzet, kültür ve eğlenceyle doldurdu. Festivalde yerel üreticiler, şefler, gurmeler, sanatçılar ve doğaseverler atölyeler, tadım etkinlikleri, konserler ve söyleşilerle bir araya geldi. Festivalin Profesyonel Mutfak Sponsoru Kapp, Gıda Sponsoru CarrefourSA ve Sofra Üstü Sunum Ekipmanları Sponsoru ID Fine’ın katkılarıyla zenginleşen etkinlik, her yaştan katılımcıya unutulmaz bir deneyim sundu. Festival kapsamında düzenlenen GastroFarm Konferansı ise gastronomi dünyasının öncü isimlerini buluşturarak, sürdürülebilir tarım, yerel üretim ve iyi gıda konularında ilham verici sohbetlere ev sahipliği yaptı.

Bu yıl festival, Urla Belediyesi öncülüğünde ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle; Urla Bağ Yolu Derneği, Urla Gastronomi Derneği, Urla Zeytin Rotası, Urla Kültür Rotası, İzmir Ticaret Odası, İzmir Ticaret Borsası, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Urla Ziraat Odası, Urla Esnaf Odası, Urla Kadın Kooperatifi, Yarımada Kadın Kooperatifi, Urla Kaymakamlığı, Urla Kent Konseyi, Urla İlçe Emniyet Müdürlüğü, Urla Otelciler Derneği, Mon Jardin Events, üretici ve kadın kooperatifleri katılımıyla daha da güçlendi.

Etkinliğin açılış konuşmasını İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay gerçekleştirdi. İzmir ve Ege'nin her köşesinin yanı sıra ülkemizin tüm topraklarını ve değerlerini korumanın görevleri olduğunu vurgulayan Tugay, "Vatandaşlarımızın her biri, üzerinde yaşadığımız her bir santimetrekare toprak, her damla su, temiz hava ve deniz bizler için kıymetli birer değerdir. Urla’da bu yıl 11’incisi düzenlenen Enginar Festivali gibi etkinlikler, yerel değerleri yaşatmak ve korumak adına büyük bir anlam taşıyor. Biz de bu tür organizasyonlarda bulunarak değerlerimizin koruyucusu ve geliştiricisi olmaya çalışıyoruz. Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan’ın bu festivale büyük emek verdiğini görmekten gurur duyuyorum; genç yöneticilerimizin de halkımızın desteğiyle gelecekte çok daha büyük başarılara imza atacağına inanıyorum. 

Tarım ise sağlıklı bir yaşam ve gıda güvenliği için vazgeçilmezdir, ancak maalesef ülkemizde tarımın payı ve tarımla uğraşan insan sayısı yıllar içinde azalmıştır. Gerçeklerle yüzleşip sorunların üzerine gitmeli, çözüm üretmeliyiz. Bu yıl ilk kez hayata geçirilen GastroFarm etkinliği de tarım ve gastronomiyi buluşturarak bölgeye yeni bir değer kazandırmaktadır. Bugün tarım, iklim, yoksulluk gibi hayati konularda gereken adımlar atılmıyorsa, millet olarak ayağa kalkıp ülkemize ve değerlerimize sahip çıkmak zorundayız" dedi.

Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, 11. Uluslararası Urla Enginar Festivali’nin açılışında yaptığı konuşmada ise, "Toprağı sevgiyle işleyen, her bir tohumu umutla eken ve emeğiyle sofralarımıza bereket taşıyan üreticilerimiz sayesinde bugün buradayız. Urla, tarih boyunca bereketli toprakları, eşsiz mutfak kültürü ve sürdürülebilir tarım anlayışıyla öne çıkmış bir merkezdir. Enginar, yalnızca sofralarımıza değil, kültürümüze de renk katmaktadır. 

Festivalimiz yalnızca bir kutlama değil, tarım mirasımıza sahip çıkmanın, geleceğe yatırım yapmanın ifadesidir. Bu yıl ilk kez hayata geçirdiğimiz GastroFarm Urla çatısı altında, geleneksel Mart Ot Festivali, Enginar Festivali, Bağ Bozumu Şenlikleri, Bağ Yolu Şenlikleri ve Zeytin ve Sanat Festivali gibi tarım ve gastronomiye dayalı beş büyük festivale ev sahipliği yapıyoruz. Hedefimiz sürdürülebilir kırsal kalkınma ile yerel ürünlerimizin pazar payını artırmak, çiftçilerimize yeniden umut olmak ve üretimi teşvik etmektir. Biz istiyoruz ki toprak üreticide kalsın, ürünlerimizi kendi topraklarımızda yetiştirelim ve kooperatiflerimizi destekleyerek Atatürk'ün 'Ülke kalkınması yerelden başlar' sözünü rehber edinelim" dedi.

Urla’da Sürdürülebilirlik ve Lezzet Rüzgârı Esti
Ege’nin kalbinde düzenlenen iki büyük etkinlik, sürdürülebilir tarım ve gastronominin gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. Sözen Grup’un katkılarıyla hayata geçen ve bu yıl “Bir Enginar, Bin Lezzet” temasıyla gerçekleştirilen Urla Enginar Festivali, üç gün boyunca bölgenin bereketli topraklarında yetişen enginarı merkezine alarak sokakları lezzet, kültür ve eğlenceyle doldurdu. Yerel üreticiler, şefler, gurmeler, sanatçılar ve doğa tutkunlarının buluştuğu festival; atölyelerden konserlere, tadım etkinliklerinden söyleşilere uzanan zengin programıyla binlerce ziyaretçiyi ağırladı. Festival kapsamında ayrıca, Sözen Grup CEO’su Gökmen Sözen moderatörlüğünde, Bozcaada Belediye Başkanı Yahya Göztepe ile Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan’ın katılımıyla “Kardeş İlçelerde Gastronominin Yeri” başlıklı bir panel de düzenlendi. Bu özel oturumda, bölgesel gastronominin kalkınmadaki rolü ve kardeş ilçeler arasındaki iş birliği olanakları ele alındı.24-27 Nisan tarihleri arasında festival kapsamında ilk kez düzenlenen GastroFarm Urla I. Uluslararası Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım Konferansı, “Bugünün Toprağı, Yarının Sofrası” temasıyla öne çıktı. Konferansta; sürdürülebilir tarım, inovatif üretim modelleri, gastronomi ve yerel kalkınma gibi alanlarda bilgi ve deneyimler paylaşıldı. 

Uzman İsimler ve İlham Veren Panellerle Dolu Bir Festival Yaşandı
Etkinliğe, dünyaca ünlü şefler Tamar Gachechiladze, Michael Van Der Kroft, Alexander Nietosvuori, Fabrizio Fiorani, Paolo Griffa ve Alan Geaam katıldı. Ayrıca tarım ve gastronomi alanında uzman akademisyenler, yerel üretici temsilcileri ve uluslararası sürdürülebilirlik uzmanlarının yanı sıra; Türk şefler ve gastronomi dünyasının önemli isimleri Osman Sezener, Osman Serdaroğlu, Ozan Kumbasar, Atilla Heilbronn, Sinem Özler, Handan Kaygusuzer, Gökhan Başeğmez, Deniz Çakır, Ergin Sönmezler, Gökmen Sözen, Vedat Başaran, Ahmet Güzelyağdöken, Haluk Özyavuz, Bülent Akgerman, Ömür Akkor, Aylin Yazıcıoğlu, Duygu Özerson Elakdar, Seray Kumbasar, Harun Seyhan, Himmet Kuşcan, Mehmet Kuşcan ve Sezer Dermenci de konferans programında yer aldı.

Festival kapsamında düzenlenen panellerde ve tadım etkinliklerinde, ziyaretçiler hem Ege mutfağının eşsiz lezzetlerini keşfetme hem de sürdürülebilir gastronomi konularında ilham verici sohbetlere katılma imkânı buldu. Festivale destek veren, sahne üzeri marka yerleşimleri hizmetinde yer alan kuruluşlar etkinliğin hayata geçmesine önemli katkılarda bulundu. Yerel yönetimler, gastronomi alanındaki sivil toplum kuruluşları ve özel sektör temsilcilerinin destekleriyle güçlenen festival, Urla’nın doğasını ve zengin gastronomik mirasını uluslararası ölçekte tanıtarak hem yerel kalkınmaya katkı sağladı hem de sürdürülebilir bir gelecek için farkındalık yarattı.

Türkiye Cumhuriyeti Uzaya Yabancı Değil

Avrupa'nın en büyük kariyer platformu Marmara Kariyer Fuarı (MARMARAKAF), Kocaeli Kongre Merkezi'ndeki etkinlikleriyle gençlerin kariyer hedeflerine ilham vermeye devam ediyor. Bu önemli buluşmanın dikkat çeken oturumlarından biri de Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı'nın katılımıyla gerçekleşti. Gezeravcı, "Türkiye'nin İnsanlı İlk Uzay Misyonu" başlıklı söyleşisinde, uzay yolculuğu deneyimlerini ve çalışmalarını gençlerle paylaştı.



Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi koordinasyonunda, Kocaeli Valiliği ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde 14 üniversitenin paydaşlığı ve ikincisi düzenlenen fuarın açılışı Kocaeli Kongre Merkezi'nde yapıldı. Kocaeli Üniversitesinin ev sahipliğinde düzenlenen fuar, eş zamanlı olarak düzenlenen 700’den fazla etkinliğiyle de iş dünyası ve genç yetenekler arasında köprü kurmaya devam ediyor. 

Etkinlik programı, öğrencilere ve mezunlara sadece iş ve staj imkanlarını keşfetme fırsatı sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çeşitli sektörlerden uzmanlarla buluşma, atölye çalışmalarına katılma, ilham verici söyleşiler dinleme ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunma imkânı da sağlıyor. Bu kapsamda Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, Akçakoca Salonu'ndaki söyleşide öğrenciler buluştu.  

Kendi Başarı Hikayelerinizi Yazın

Uzay misyonunun ardından geçen 15 aylık sürede 160 şehirde 355 program gerçekleştirdiklerini belirten Alper Gezeravcı, "Bu durum vatandaşlarımıza sunulmuş bir lütuf değil, boynumuzun borcudur. Mezuniyetinizin ardından kariyer yolculuğunuzda hayalini kurduğunuz başarılar, başka ülkelerin çocuklarının değil; bu memleketin evlatlarının elinden çıkmış nice başarı hikâyeleriyle mümkün. Yeter ki bakmayı bilelim

Aslında Türkiye Cumhuriyeti olarak uzaya yabancı bir millet değiliz. Tarih kitaplarına göz attığımızda, Fergani, Ali Kuşçu gibi pek çok Türk aliminin yalnızca Türk milletine değil, dünya bilim tarihine de büyük katkılar sunduğunu görüyoruz. Ancak zaman zaman yaşadığımız zorluklar nedeniyle bu zenginliğin idrakinden uzaklaştığımız dönemler oldu. Buna rağmen, yakın tarihte 1984 yılında TÜBİTAK Uzay’ın kurulmasıyla birlikte, son 40 yılda uzay alanında önemli çalışmalar gerçekleştirdik.  

Ancak en büyük eksikliğimiz, bu faaliyetlerin farklı kurumların kendi inisiyatifinde yürütülmesi ve merkezî bir politika eksikliğiydi. Nihayet, 2018 yılında yayımlanan bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Türkiye Uzay Ajansı kuruldu. Kurulduğunda dünyadaki muadillerine göre en az kurumsal hafızaya sahip olan bu kurum, iki yıllık yoğun bir çalışmanın ardından, devletimizin yönlendirmesiyle Türkiye'nin Milli Uzay Programı'nı oluşturdu. Bu programda 10 hedef belirlendi ve kamuoyuyla paylaşıldı. Bugün burada bu 10 hedeften sadece biri olan Türk Astronot ve Bilim Misyonu'nun haklı gururunu konuşuyoruz. Ancak daha nice gurur tabloları kendi akışı içinde şekillenmeye devam ediyor” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.Söyleşi, Kocaeli Üniversitesi Genel Sekreteri Mustafa Eren tarafından Alper Gezeravcı’ya plaket takdim edilmesiyle sona erdi.

















Gıda Konusundaki En Büyük Zirve Aralık’ta!

11. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nde Gıda’nın Geleceği Tartışılacak

Gıda sektörünün sürdürülebilir geleceğini şekillendirmek adına öncü zirve haline gelen Sürdürülebilir Gıda Zirvesi bu yıl 11. kez düzenlenecek. 17 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleşecek zirve; kamu, iş dünyası, bilim, finans ve medyadan geniş bir katılımcı yelpazesini buluşturacak. 


Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) ile Sürdürülebilirlik Akademisi’nin  ev sahipliğinde düzenlenen ve her yıl artan katılımıyla dikkat çeken Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nde, tedarik zincirinden inovatif teknolojilere, sağlıklı beslenmeden israfın önlenmesine kadar birçok konunun masaya yatırılması planlanıyor. Zirvede, iyi tarım uygulamalarından teknolojiyle entegre gıda sistemlerine, döngüsel ekonomiden tüketici farkındalığına uzanan ilham verici oturumlar yine sektörle buluşacak. Daha önce iklim değişikliği, tarımsal üretim, yerel üreticilerin güçlendirilmesi ve gıda israfının azaltılması gibi konularda katılımcıılara ilham veren zirve; 17 Aralık 2025 tarihinde Swissôtel The Bosphorus İstanbul’da düzenlenecek. 

Sektörün tüm paydaşları katkı sağlayacak
Konuya ilişkin açıklamasında gıda sektöründe sürdürülebilirliğe yönelik farkındalığın her yıl daha da güçlendiğini belirten TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin oynadığı role dikkat çekti. “Geçtiğimiz yıl ‘Gıdanın Geleceği için Dönüşüm’ temasıyla düzenlediğimiz zirvede kapsamlı bir diyalog zemini oluşturduk” diyen Kaan Sidar, “Sunduğumuz zirve ile; kaynak kullanımından üretim süreçlerine, gıda güvenliğinden tedarik zinciri optimizasyonuna uzanan geniş bir yelpazede yenilikçi fikirler geliştiriyoruz. 11. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi, bu fikirlerin daha da yayılması ve sektörün geleceğinin tüm paydaşların katkısıyla şekillendirilmesi adına kritik bir buluşma noktası olacak” ifadelerini kullandı. 

“Geleceğin gıda sistemlerini tartışıyoruz”
Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilir Gıda Platformu Başkanı Semra Sevinç ise açıklamalarında zirvenin bugüne kadar gıda ekosistemi içerisinde sağladığı kazanımlara değindi. Sevinç, "Günümüzde gıda güvenliği, iklim değişikliği ve doğal kaynakların tükenmesi gibi kritik konuların tartışılması yetmiyor, somut çözümlerin ortaya koyulması gerekiyor. 10 yılı geride bıraktığımız zirvede, geleceğin gıda sistemlerini şekillendirmek için sürdürülebilir tarımı, bilinçli tüketimi, inovatif gıda teknolojilerini ve gıdanın sürdürülebilirliğine katkı sağlayacak birçok konuyu uzman konuklar aracılığıyla ele alıyoruz.” şeklinde konuştu. 

Perran Lezzetleri, Yaz Boyunca Bodrum Yalıkavak’ta

Klasik ocakbaşı kültürüne modern bir yorum getiren Perran, Doğu ve Güneydoğu Anadolu mutfağının özgün lezzetlerini İstanbul sınırlarının ötesine taşıyor. Şehrin Meksikalısı Ranchero markasının yaratıcıları Tanyeri & Gonzalez ailesi ile Türkiye’nin ödüllü kebap ustası Şef Mehmet Keskin’in Caddebostan ve Kalamış’ta hizmete açtığı Perran Ocakbaşı, yaz sezonuna özel, yepyeni bir adreste misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor. Perran’ın, denizle iç içe konumlanan Bodrum Yalıkavak Tilkicik Koyu’ndaki yeni mekanında geleneksel tatlar, Ege'nin eşsiz manzarası eşliğinde yeniden hayat bulacak.




Masmavi denizi, cennet koyları, çam ağaçlarıyla çevrili tepeleri, serin yaz akşamları ve muhteşem gün batımlarıyla Ege’nin incisi Yalıkavak, bu yaz çok özel bir lezzet noktasına kavuşuyor. Yeni nesil ocakbaşı konseptiyle İstanbul gastronomi dünyasında fark yaratan Perran, Caddebostan ve Kalamış’tan sonra Yalıkavak’ta açmaya hazırlandığı yazlık mekanında, Mehmet Şef’in, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya özgü malzemelerle hazırladığı zengin et ve kebap çeşitleri ile birbirinden özel mezelerini misafirlerinin beğenisine sunacak. 

Yalıkavak’ta Lezzetli Bir Yaz Başlıyor!

Perran’ın mutfağında, özenle marine edilmiş kebap çeşitlerinden yöresel mezelere, taş fırın ürünlerinden farklı coğrafyaların baharatlarıyla harmanlanmış et tabaklarına kadar zengin bir yelpaze yer alıyor. Perran Yalıkavak’ta misafirlerin masasına gelen her bir tabak, hem otantik hem de yenilikçi bir gastronomi deneyimi sunuyor.Ege’nin masmavi sularıyla iç içe konumu, damak çatlatan lezzetleri, kaliteli hizmet anlayışı ve geleneksel mutfağa getirdiği modern yorumuyla Perran, bu yaz Yalıkavak’ın vazgeçilmez adreslerinden biri olmayı hedefliyor. 


 

Limanlardaki Önceliğimiz Nitelikli İstihdam

Avrupa'nın en büyük kariyer fuarı olan Marmara Kariyer Fuarı (MARMARAKAF), Kocaeli Kongre Merkezi'nde gençlerin kariyer yolculuklarına rehberlik etmeye devam ediyor. Kocaeli Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleşen fuar, iş dünyasının önde gelen firmalarının stantlarının yanı sıra, alanında uzman isimlerin katılımıyla gerçekleşen ilham verici etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.  Prof. Dr. Nalan Tekin moderatörlüğünde gerçekleşen “Limanlarda Gelecek Var! Sektör Dönüşüyor Kariyerler Değişiyor” oturumunda Türkiye Liman İşletmecileri Derneği Başkanı Hamdi Erçelik ve Genel Sekreter Faruk Doğan, limanlardaki istihdam konusuna ve sektördeki yeniliklere ışık tuttu.



Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi koordinasyonunda, Kocaeli Valiliği ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde 14 üniversitenin paydaşlığı ve ikincisi düzenlenen fuarın açılışı Kocaeli Kongre Merkezi'nde yapıldı. Kocaeli Üniversitesinin ev sahipliğinde düzenlenen fuar, eş zamanlı olarak düzenlenen 700’den fazla etkinliğiyle de iş dünyası ve genç yetenekler arasında köprü kurmaya devam ediyor. 

Etkinlik programı, öğrencilere ve mezunlara sadece iş ve staj imkanlarını keşfetme fırsatı sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çeşitli sektörlerden uzmanlarla buluşma, atölye çalışmalarına katılma, ilham verici söyleşiler dinleme ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunma imkânı da sağlıyor.  Bu kapsamda Prof. Dr. Nalan Tekin moderatörlüğünde gerçekleşen “Limanlarda Gelecek Var! Sektör Dönüşüyor Kariyerler Değişiyor” oturumunda Türkiye Liman İşletmecileri Derneği Başkanı (TÜRKLİM) Hamdi Erçelik ve Genel Sekreter Faruk Doğan katılımcılar ile bir araya gelerek Türkiye'nin limancılık alanındaki yükselişini ve gençlere yönelik önemli tavsiyelerini paylaştı.

“En Temel Hedef İstihdamı Arttırmak”
TÜRKLİM olarak en temel hedefimiz, limanlarımızdaki nitelikli istihdamı artırmak olduğunu dile getiren TÜRKLİM Başkanı Hamdi Erçelik,“Liman işletmeciliği sektöründe, mesleki yeterliliklerin belgelendirilmesi büyük önem taşıyor. Bu amaçla, sektör kuruluşu çatısı altında 'Kariyerport'u hayata geçirdik. Ankara'dan aldığımız akreditasyonla, limanlarımızın özel ihtiyaçlarına yönelik sınavlar düzenliyoruz. Eğitimleri bizzat liman işletmeleri veriyor, biz ise bu sürecin denetlenmesi ve belgelendirilmesi aşamasındayız.Uluslararası ticaretin kalbi olan limanlarımız için en kritik beklentimiz ise yabancı dil yeterliliği. Artık o klasik, sadece gramer odaklı yabancı dil öğrenme yaklaşımını aşmamız gerekiyor. Önemli olan, pratik iletişim becerilerini kazanmak ve yabancı dili tamamladıktan sonra da mesleki deneyimi en iyi şekilde edinmek. Unutmamalıyız ki, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, işin özünde insan var. Eğer insani değerleri anlarsak, birbirimize saygı ve sevgiyle yaklaşırsak, yapay zeka gibi teknolojilerden en iyi şekilde faydalanabiliriz.” dedi.

“Sadece En İyi Vinci Getirmekle Bitmiyor”

Limanlar, bir ülkenin dış dünyaya açılan en önemli kapısı olduğunu dile getiren TÜRKLİM Genel Sekreteri Faruk Doğan, “Bizim limanlarımız da uluslararası kalite standartlarında hizmet sunmak zorunda. Bu nedenle çağın getirdiği tüm yeniliklere kapılarımızı sonuna kadar açık tutmamız gerekiyor. Tarihe baktığımızda da görürüz ki, denizcilik ve limanlar aracılığıyla nice yenilik Türkiye'ye girmiş, girmeye de devam edecektir. İşte bu yüzden otomatik sistemler, modern liman işletmeciliği için hayati bir öneme sahip. Elbette sadece en iyi vinci getirmekle iş bitmiyor. Daha hızlı, daha az hatayla çalışan, çevreci yaklaşımları destekleyen sistemleri de düşünmek zorundayız.

Şu anda liman sistemleri büyük bir dijital dönüşümün içinde. Yapay zeka bu dönüşümün en önemli aktörlerinden biri. 5G teknolojisi gibi yüksek hızlı iletişim altyapıları olmazsa olmaz. Gelecekte otonom gemilerin de devreye gireceğini düşündüğümüzde, limanlardaki otonom sistemlerin de kaçınılmaz olarak daha da gelişeceğini öngörebiliriz. Tüm bu dijitalleşmenin yanı sıra, çevresel sorumluluğumuzun da bilincindeyiz. Bu nedenle yeşil dönüşüm de limancılık sektörünün geleceği için en az dijitalleşme kadar önemli” diyerek sözlerini tamamladı.

Uluslararası Çanakkale Seramik Festivali’nde Güç Birliği

Uluslararası Çanakkale Seramik Festivali: Sanatın ve İşbirliğinin Buluşma Noktası.

Sanatın ve kültürün eşsiz buluşma noktası Çanakkale, bir kez daha uluslararası ölçekte yankı uyandıracak bir etkinliğe ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Uluslararası Çanakkale Seramik Festivali için düzenlenen işbirliği protokolü, bölgenin sanatsal ve kültürel mirasını güçlendirme yolunda önemli bir adım oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın himayesi altında gerçekleştirilen bu anlamlı etkinlik, Çanakkale’nin tarihi dokusunu ve sanatın birleştirici gücünü uluslararası arenaya taşımayı hedefliyor. 

Gerçekleşen işbirliği protokol töreninde, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu, Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Çanakkale İl Kültür ve Turizm Müdürü Yardımcısı Hüseyin Şevik ve Geleneksel Çanakkale Seramikleri Yaşatma Derneği Başkanı Muhammet Onat gibi önemli isimlerin katılımıyla imzalandı.

9-11 Mayıs 2025 tarihlerinde düzenlenecek olan 1. Uluslararası Çanakkale Seramik Festivali, “Kültür ve Sanat El Ele” temasıyla yerel ve uluslararası sanatçıları, akademisyenleri ve sanatseverleri bir araya getirecek. Çanakkale İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale Belediyesi, Turizm ve Destinasyon Geliştirme Derneği (TDYD) ve Geleneksel Çanakkale Seramikleri Yaşatma Derneği’nin katkılarıyla hayata geçen bu organizasyon, bölgenin kültürel kimliğine güç katacak.

Festivalin başarısını destekleyen Danışma Kurulu, alanlarında uzman isimlerden oluşuyor
•    Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü
•    Muharrem Erkek: Çanakkale Belediye Başkanı
•    Çağman Esirgemez: Çanakkale İl Kültür Müdürü
•    Claudia Casali: MIC Faenza Direktörü
•    Oriol Calvo Varges: Uluslararası Seramik Akademisi (IAC) Başkanı
•    Giuseppe Olmeti: İtalyan Seramik Kentleri Birliği (AiCC) Eski Direktörü
•    Mustafa Tunçalp: Seramik Sanatçısı
•    Prof. Zehra Çobanlı: Akademisyen ve Seramik Sanatçısı
•    Prof. Halide Okumuş: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi
•    Mehmet Tüzüm Kızılcan: Seramik Sanatçısı
•    Ebru İlbeyci: İzmir Büyükşehir Belediyesi Sanat Küratörü
Bu isimler, festivalin Çanakkale’nin benzersiz kültürel mirasını dünya çapında tanıtma misyonuna öncülük ediyor.

Çanakkale’nin Kültürel Yolculuğu
Uluslararası Çanakkale Seramik Festivali, yalnızca seramik sanatının uluslararası ölçekte tanıtımına katkıda bulunmakla kalmıyor; aynı zamanda bölgenin sanat ve turizmdeki işbirliği ruhunu yansıtıyor. Atölye çalışmaları, sergiler ve söyleşiler gibi etkinliklerle sanatseverlere eşsiz deneyimler sunulacak. Çanakkale’nin kültürel ve sanatsal değerlerini geleceğe taşıyacak olan bu organizasyon, şehrin global bir sanat merkezi olarak konumunu güçlendirecek. Uluslararası Çanakkale Seramik Festivali’ne herkesi bekliyoruz.

Sur Balık: Eşsiz Manzaralarla Dolu Bir Yaz Sizi Bekliyor!

Havaların güzelleşmesiyle birlikte, Türkiye’nin ilk ve tek zincir balık restoranı Sur Balık, yaz sezonunu eşsiz manzaralarıyla karşılıyor! 18 yılı geride bırakan Sur Balık, sürdürülebilir ürünlerle kesintisiz olarak doğal tatlar sunmaya devam ederken, eşsiz manzaralarda sunduğu şık ambiyansla misafirlerine lüks bir deneyim yaşatıyor.2005 yılından bu yana hizmet veren ve adını İstanbul’un tarihi surlarından alan Sur Balık, geleneksel Türk damak tadıyla deniz ürünlerini harmanlayarak benzersiz lezzetler sunuyor. Günlük taze balıkları ve istikrarlı hizmet anlayışı ile müdavimlerini hiç kaybetmeyen restoran, yeni sezonu menüsüne eklediği mevsiminde ve taze lezzetlerle karşılıyor.



Yöresel tatların ön plana çıktığı menüsünde; Bodrum’dan kuver zeytin, Çanakkale’den ezine peynir ve zeytinyağı, Rize mısır unundan yapılan mısır ekmeği gibi doğal ürünler kullanan Sur Balık, 7 farklı lokasyonda yer alan şubelerinde her gün taze balık ve ona eşlik eden spesiyal mezeler sunuyor. Tüm mekanlarında özellikle konumu ve manzarasıyla her zaman iddialı olan Sur Balık; en seçkin lezzetlerini, ilk şubesi Sarayburnu Surlar’ında Marmara Denizi, Kadıköy, Kalamış manzarası; Arnavutköy’de Boğaz manzarası, Cihangir’de Tarihi Yarımada ve Galata manzarası; Kuşadası Le Blue Hotel’in iskelesinde deniz manzarası, Ankara’da benzersiz konumu ve Kızılırmak kıyısındaki Avanos’ta Kapadokya’nın en şık deniz ürünü restoranı olarak büyülü atmosferini; en etkileyici mekanlarda bir araya getiriyor. Bu yaz, Dubai Sur ile yurt dışındaki ilk şubesini açarak uluslararası misafirlerine de kapılarını aralayan Sur Balık, herkesi zengin ve özgün lezzetlerin tadını keşfetmeye davet ediyor. Gelin, birlikte bu yazın tadını çıkaralım!

Dondurulmuş gıdada yeni trendler neler olacak?

Dondurulmuş gıda sektörü, son yıllarda hızla gelişen ve değişen bir endüstri olarak dikkat çekiyor. Hem üreticiler hem de tüketiciler, bu alandaki yeniliklere büyük ilgi gösteriyor. 2025 yılı itibarıyla, dondurulmuş gıda sektöründe birkaç belirgin trendin ön plana çıkması bekleniyor. E. Özgörkey Grup’un dondurulmuş gıda markası Feast, dondurulmuş gıda ürünlerine dair yeni trendleri paylaştı.


Sağlıklı ve Fonksiyonel Dondurulmuş Gıdalar Tercih Edilecek
Tüketicilerin sağlık konusunda artan farkındalığı, gıda seçimlerini doğrudan etkiliyor. 2025 yılı itibarıyla, dondurulmuş gıda sektöründe sağlıklı ve fonksiyonel ürünlerin daha fazla tercih edileceği öngörülüyor. Özellikle düşük kalorili, yüksek proteinli ve vitamin/mineral açısından zengin dondurulmuş gıdaların daha fazla talep görmesi bekleniyor. Ayrıca, glütensiz, organik, ve vegan gibi özel diyetlere uygun ürünler de artacak.

Sürdürülebilirlik ve Çevre Dostu Üretim Ön Plana Çıkacak
Sürdürülebilirlik, sadece tarım ve gıda sektörlerinde değil, tüm endüstrilerde önemli bir konu haline gelmiştir. Dondurulmuş gıda üreticileri de çevre dostu üretim yöntemlerine ve ambalajlara odaklanmaya devam edecek. Plastik kullanımı azaltılacak, biyolojik olarak çözünebilen ambalajlar ve geri dönüşüm odaklı çözümler ön plana çıkacak. Ayrıca, enerji verimliliği sağlayan üretim tesisleri ve daha az atık üreten süreçler de bu trendin bir parçası olacak.

Yapay Zeka ve Otomasyon Teknolojileri Çoğalacak
Dondurulmuş gıda üretimi, teknolojik gelişmelerden en çok faydalanan alanlardan biri haline geliyor. Yeni yıl itibarıyla yapay zeka ve otomasyon teknolojilerinin üretim süreçlerinde daha etkin bir şekilde kullanılması bekleniyor. Bu teknolojiler sayesinde üretim verimliliği artacak, maliyetler düşecek ve aynı zamanda ürün kalitesi daha istikrarlı hale gelecek.

Yüksek Kaliteli Hazır Yemekler Pazar Payını Artıracak
Yoğun iş temposu ve değişen yaşam biçimleri, hazır yemeklere olan ilgiyi artırdı. Dondurulmuş hazır yemekler, bu trendin en önemli oyuncularından biri olmaya devam edecek. Ancak, yalnızca hız değil, lezzet ve besin değeri de ön planda olacak. Tüketiciler, dondurulmuş hazır yemeklerin ev yapımı lezzetinde ve doğal içeriklere sahip olmasını bekleyecekler. Yüksek kaliteli et, sebze ve yerel malzemelerle üretilen dondurulmuş yemekler, büyük bir pazar payına sahip olacak.

Biyoteknoloji ile Yenilikçi Ürünler Çevresel Etkileri Azaltacak 
Biyoteknoloji, dondurulmuş gıda üretiminde devrim yaratabilecek bir diğer alan. 2025’te, biyoteknolojik yöntemlerle üretilen ve genetik mühendislik kullanılarak besin değerleri artırılmış ürünler piyasada yer alacak. Bu ürünler, özellikle daha verimli üretim süreçleri ve çevresel etkilerin minimize edilmesi açısından büyük önem taşıyacak.

Dondurulmuş Bitkisel Proteinler Yolda
Dünyada ve özellikle gelişmiş ülkelerde et tüketiminin azalması ve bitkisel proteine olan ilginin artması, dondurulmuş gıda pazarında yeni bir dönemi başlatıyor. Yeni yıl itibarıyla, dondurulmuş bitkisel protein bazlı ürünler, et ve süt ürünlerinin yerini alacak alternatifler sunacak. Soya, bezelye, mercimek gibi bitkisel kaynaklardan elde edilen proteinler, hem lezzetli hem de besleyici alternatifler olarak pazarın önemli bir parçası haline gelecek.

Yerli ve Doğal Ürünlere Yönelik Talep Artacak
Tüketicilerin yerel ve doğal ürünlere olan ilgisi her geçen gün artıyor. 2025’te, yerel üretim desteklenerek dondurulmuş gıda pazarında daha fazla yerel ürün yer bulacak. Yerel çiftçilerle yapılan iş birlikleri ve doğal ürünlerin dondurulmuş formda sunulması, özellikle çevre bilincine sahip tüketiciler için cazip bir seçenek olacak.

2025 yılı, dondurulmuş gıda sektöründe hem tüketici ihtiyaçları hem de üretim teknolojileri açısından önemli yeniliklerin yaşanacağı bir yıl olacak. Sağlıklı yaşam, çevre dostu üretim ve yenilikçi teknolojiler, bu sektörün şekillenmesinde belirleyici faktörler olacak. Gıda endüstrisinin hızla evrilen dinamiklerine ayak uydurmak isteyen markaların, bu trendlere uygun stratejiler geliştirmeleri büyük önem taşıyacak.

ENGİNAR ZAMANI!ENGİNARLARIN YAPRAKLARINI ATMAYIN!

Karaciğeri arındırıyor, kalbi koruyor, sindirimi destekliyor… 


Uzman Diyetisyen Elif Melek Avcı Dursun, bahar aylarının şifa kaynağı enginarın sağlığa faydalarını ve en doğru tüketim yöntemlerini anlatıyor. Sofralarınıza hem lezzet hem sağlık getirecek dört özel tarif de bu haberde! Baharla birlikte pazarlarda ve mutfaklarda yeniden boy gösteren enginar, yalnızca lezzetiyle değil sağlık üzerindeki etkileriyle de dikkat çekiyor. Uzman Diyetisyen Elif Melek Avcı Dursun, bu çok yönlü sebzenin karaciğerden kalbe, bağırsaktan kan şekerine kadar birçok sistemi desteklediğini belirtiyor.


Enginarın mevsiminde ve doğru yöntemlerle tüketilmesinin önemine değinen Dursun, “Enginar sadece bir sebze değil, aynı anda hem arındıran hem de onaran doğal bir şifa kaynağı” diyor. Sağlıkla harmanlanmış dört nefis enginar tarifi de önerileri arasında yer alıyor.


Doğanın sunduğu en güçlü detoks besinlerinden biri olan enginar, bahar aylarında sağlık dolu sofraların yıldızı olmaya aday. Uzman Diyetisyen Elif Melek Avcı Dursun, özellikle karaciğer sağlığını korumak ve kalp-damar hastalıklarını önlemek isteyen bireyler için enginarın önemine dikkat çekiyor.“Enginar; karaciğeri destekler, bağırsakları çalıştırır ve kalbi korur. Lif, antioksidan ve prebiyotik içeriğiyle gerçek bir süper besindir” diyen Dursun, mevsiminde ve doğru şekilde tüketildiğinde enginarın sağlık üzerindeki olumlu etkilerinin çok daha güçlü olduğunu vurguluyor.


Sağlık Dolu Enginar Tarifleri
Uzman Diyetisyen Elif Melek Avcı Dursun’dan hem lezzetli hem de sağlıklı enginar tarifleriyle sofralarınıza sağlık geliyor:

1. Zeytinyağlı Taze Enginar Dolması

Kalp dostu, karaciğer destekleyici ve doyurucu bir ana öğün seçeneği.

Malzemeler:

               •             4 adet taze enginar

               •             1 çay bardağı kinoa veya ince bulgur

               •             1 küçük soğan (ince doğranmış)

               •             1 avuç taze dereotu ve maydanoz

               •             2 yemek kaşığı zeytinyağı

               •             1 limonun suyu

               •             Tuz, karabiber

Hazırlanışı:
Enginarları temizleyip limonlu suda bekletin. Kinoa veya bulguru haşlayın. Soğan ve yeşilliklerle karıştırıp iç harcı hazırlayın. Enginarların içini bu harçla doldurun. Üzerine zeytinyağı ve limon gezdirerek az miktarda suyla tencerede kısık ateşte pişirin.

Dursun: “Bitkisel protein içeren kinoa ile yapılan bu dolma, özellikle vejetaryenler için de mükemmel bir tercih.”

2. Enginarlı Avokado Salatası

Sağlıklı yağlar, lif ve vitaminlerle dolu taze bir tabak.

Malzemeler:

               •             2 adet haşlanmış enginar

               •             1 olgun avokado

               •             1 küçük kırmızı soğan

               •             1 tatlı kaşığı zeytinyağı

               •             1 limonun suyu

               •             Birkaç dal roka veya ıspanak

Hazırlanışı:

Enginarları küçük parçalara ayırın. Avokadoyu küp küp doğrayın. Soğanı ince dilimleyin. Tüm malzemeleri karıştırın. Limon suyu ve zeytinyağını ekleyip servis edin.

Dursun: “Bu salata, sindirim sistemini rahatlatırken uzun süre tokluk sağlar.”

3. Fırında Fesleğenli Enginar Kalpleri

Düşük kalorili, yoğun lezzetli pratik bir garnitür veya ana öğün alternatifi.

Malzemeler:

               •             6-8 adet enginar kalbi (konserve veya taze)

               •             1 diş sarımsak

               •             1 yemek kaşığı zeytinyağı

               •             1 avuç taze fesleğen

               •             Tuz, karabiber

Hazırlanışı:

Enginar kalplerini fırın kabına dizin. Üzerine ezilmiş sarımsak, zeytinyağı, tuz ve karabiber serpin. 180 derece fırında 15 dakika pişirin. Servis öncesi taze fesleğenle süsleyin.

Dursun: “Fırında pişirme yöntemi, enginarın besin değerlerini korur ve lezzetini yoğunlaştırır.”

4. Enginarlı Detox Smoothie

Karaciğer detoksunu destekleyen ve enerji veren hafif bir içecek.

Malzemeler:

               •             1 küçük haşlanmış enginar

               •             1 yeşil elma

               •             1/2 limonun suyu

               •             1 avuç ıspanak

               •             1 bardak su

Hazırlanışı:

Tüm malzemeleri blenderdan geçirin. Taze olarak, tercihen sabah saatlerinde tüketin.

Dursun: “Enginar smoothie, karaciğer fonksiyonlarını desteklemenin en pratik yollarından biri. Tatlı krizlerini de doğal yolla bastırır.”

Diyetisyen Önerileriyle Enginar Tüketim Rehberi

               •             Mevsiminde tüketin: Nisan – Haziran arası en taze dönemdir.

               •             Doğru pişirme yöntemleri: Buharda haşlama veya fırınlama önerilir.

               •             Porsiyon kontrolü: Günde 1 orta boy enginar idealdir.

               •             Doğru kombinasyon: Zeytinyağı, limon ve yeşilliklerle bir araya geldiğinde besin değeri katlanır.

               •             Haftalık sıklık: Haftada 2-3 kez; karaciğer programlarında günlük bile tüketilebilir.


Son Söz:
“Enginar sadece bir sebze değil, vücudunuzun doğal koruyucusudur. Kalbinizi, bağırsaklarınızı ve karaciğerinizi aynı anda koruyan bir mucizeyi sofranıza taşıyın”

Starbucks’tan Büyük Yaz Sezonu Açılışı

Kahve kültürünün dünyadaki en önemli temsilcilerinden Starbucks, bu yıl yaz sezonuna iddialı bir başlangıç yapmaya hazırlanıyor. 30 Nisan’dan itibaren menülere eklenecek yeni lezzetlerle birlikte, Starbucks misafirlerini hem tatlı hem de ferahlatıcı bir lezzet yolculuğu bekliyor. Starbucks Türkiye, yaza özel yepyeni Tiramisu aromalı içeceklerle kahve keyfine yepyeni bir boyut kazandırıyor. Yaz menüsünün yıldız adaylarından Tiramisu Cream Iced Latte, kahve, süt ve buzla karıştırılan mascarpone sosu ve zengin mocha aromasıyla dengeli bir tat sunarken; üzerindeki ipeksi mascarpone kreması ve mocha tozuyla damakta tatlı bir iz bırakıyor. 


Aynı lezzet profiline sahip olan Tiramisu Frappuccino® ise buzla harmanlanarak serinletici bir alternatif olarak yazın favori içecekler arasındaki yerini alıyor. Yazın enerjisini yansıtan bir diğer yenilik ise Haziran ayı başında ilk kez menüye eklenecek olan Melon Pearls Refresha™. Tatlı kavun aromalı bazla hazırlanan bu içecek, ağızda patlayan kavun aromalı toplarla birleşiyor ve buzla tamamlanarak ferahlığın sınırlarını zorluyor.Starbucks Türkiye, misafirlerine hem tatlı anlar hem de serinletici molalar sunacak yeni lezzetleriyle yaz sezona güçlü bir giriş yapıyor. 30 Nisan’da başlayacak büyük sezon açılışı için geri sayım şimdiden başladı.


Milas’tan New York’ta zirveye uzanan yolculuk

Türk butik zeytinyağı markası Funoli, New York Uluslararası Zeytinyağı Yarışması’nda 2 altın madalya kazandı. Göldere Gıda tarafından erken hasat, soğuk sıkım ve yüksek polifenol değerleri korunarak üretilen Funoli zeytinyağları, dünyanın en büyük ve prestijli organizasyonlarından New York Uluslararası Zeytinyağı Yarışması’nda (NYIOOC) 2 altın madalya kazandı.2021 yılında İclal Arcak ve Tolga Erkök tarafından kurulan Göldere Gıda’nın butik tesisinde üretimi gerçekleştirilen zeytinyağı markası Funoli, New York Uluslararası Zeytinyağı Yarışması’ndan ödülle döndü.  Funoli’nin bu prestijli ödüle layık görülen Premium Organik Yüksek Polifenol (470+) ve Premium Göldere Yüksek Polifenol (550+) zeytinyağları Güney Ege’nin endemik Memecik zeytininden sadece kendi markası için üretim yapan butik tesisinde üretiliyor.


Yüksek polifenol içerikli zeytinyağları
Yüksek rakım Memecik dağ zeytinlerinden üretilen Funoli Premium Organik natürel sızma zeytinyağı, tere, roka, çağla ve badem notalarıyla öne çıkıyor. Erken hasat – soğuk sıkım zeytinyağı içeriğinde, yüksek polifenol (470+ mg/kg), yüksek E vitamini (524 mg/kg), Memecik dağ zeytini, düşük asidite (<0.3) ve dengeli duyusal profil (acılık 4.4, meyvemsilik 5, yakıcılık 4.9) bulunuyor.Funoli Premium Göldere (550+) doğal sızma zeytinyağı ise yüksek miktarda fenolik bileşen içeriyor ve yakıcılığıyla zeytinyağının sağlık faydalarına dikkat çekiyor.

Kuruluşundan bu yana New York, Berlin, Londra ve İspanya gibi dünyanın önemli merkezlerinden en yüksek derece ödüller kazanan markanın kurucularından Tolga Erkök aldıkları ödülle ilgili şunları söyledi: “Bu doğal lezzeti Milas’ın bereketli dağlarının bizlere bir armağanı olarak görüyoruz. İlk günden bu yana özenle FSSC 22000 gıda güvenliği standartlarına uygun olarak, yüksek İtalyan teknolojisiyle üretimini gerçekleştirdiğiniz Funoli’nin ödüllendirilmesi bizleri gururlandırıyor.”

Funoli Zeytinyağları kurucularından İclal Arcak ise limitli üretimle en taze zeytinyağlarını sofralara ulaştırırken, doğaya olan saygı ve sürdürülebilir üretim anlayışının öncelikleri olduğunu söyledi. Arcak sözlerine şöyle devam etti: “Milas’ın yüksek rakımlı dağlarında bir doğa yolculuğuyla başlayan zeytinyağı üretimimiz, memecik  zeytinyağını dünyanın en kaliteli zeytinyağları arasında tanıtabilmenin mutluluğuyla devam ediyor.Funoli Zeytinyağlarının diğer ürünleri arasında çocukların yüksek kalite zeytinyağı sevmesini ve alışkanlık geliştirmesini amaçlayan, zengin E vitamini içeriği ve yumuşak tadımı ile Funoli Premium Kids ve çok sınırlı üretilen Funoli Premium Göldere (640+) tek bahçe zeytinyağı da bulunuyor.


Beslenme Reçeteye Girdi: Sağlığın İlacı Sofrada

Bu yıl beşincisi düzenlenen Uluslararası Terapötik Beslenme ve Anti-Aging Kongresi, sağlıklı uzun yaşam (longevity) temasıyla alanında öncü bilim insanlarını bir araya getirecek.  Kongre Başkanı, Tıbbi Biyokimya ve Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) uzmanı Dr. Asuman Kaplan Algın, PhD, terapötik beslenmenin sadece koruyucu değil, aynı zamanda tedavi edici yönüyle günümüz sağlık anlayışında kritik bir rol oynadığını söyledi.


Günümüzde yaşam süresi uzasa da diyabet, obezite, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları ve kanser gibi kronik hastalıkların ciddi artış gösterdiğine dikkat çeken Dr. Kaplan Algın, bu tablo karşısında beslenmenin artık yalnızca enerji alımı değil, hastalıkların yönetiminde bilimsel bir araç olarak ele alınması gerektiğini belirtti.  Dr. Algın,  besinlerin genetik düzeydeki etkileri, bağırsak mikrobiyotasıyla ilişkileri ve enflamasyon üzerindeki rolleri üzerine yapılan araştırmaların terapötik beslenmeyi sağlık politikalarının merkezine taşıdığını ifade etti.Kongrenin ana temasını oluşturan “longevity” kavramına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dr. Algın, modern sağlık yaklaşımının yalnızca yaşam süresini değil, yaşam kalitesini de artırmayı hedeflediğini belirtti.  Dr. Algın, “Terapötik beslenme ve anti-aging yaşam tarzı, oksidatif stres, kronik enflamasyon ve insülin direnci gibi yaşlanmayı hızlandıran mekanizmaları doğrudan etkiliyor. Bilimsel veriler, doğru beslenmenin biyolojik yaşı yavaşlatabileceğini gösteriyor” dedi.

Kongrenin hem sağlık profesyonelleri hem de toplum için somut katkılar sağlayacağını vurgulayan Algın, multidisipliner iş birliklerinin güçlendirilmesinin, klinik uygulamalarda güncel yaklaşımların yaygınlaşmasının ve bilimsel bilginin halka doğru kanallarla ulaştırılmasının önemine dikkat çekti. Algın şöyle devam etti ; “Toplumda beslenme ve sağlıklı yaşam konularında bilgi kirliliği çok yaygın. Bu tür bilimsel kongreler, güvenilir ve bilimsel temelli bilgilerin toplumla buluşmasını sağlayarak farkındalığı artırıyor. Beslenme sadece kilo kontrolü değil, hastalıklardan korunma ve sağlıklı yaşlanma için stratejik bir araçtır”Kongre süresince sosyal medya aracılığıyla da geniş kitlelere ulaşıldığını belirten Dr. Algın, bu çabaların toplumda sağlıklı yaşam davranışlarını teşvik etme, önleyici sağlık yaklaşımlarını güçlendirme ve bireyleri daha üretken, aktif ve sağlıklı bireyler haline getirme yönünde etkili olduğunu kaydetti.

Bodrum, Almanya’nın turizm devleriyle buluştu

Schmetterling International'ın yıllık toplantısı, 600 Alman seyahat acentesini üç gün boyunca Bodrum’da buluşturdu. Etkinlikler, panel, fuar ve iş birlikleri ile Almanya-Türkiye turizm hattına ivme kazandırdı. Schmetterling International CEO'su Ömer Karaca, FTI’nin biletleme sistemini bünyelerine kattıklarının haberini verirken, bu satın almanın sektördeki teknik kapasiteyi güçlendireceğini açıkladı. Karaca, Akdeniz destinasyonlarında ‘yükselen’ fiyatlara da dikkat çekti.Almanya'nın en büyük seyahat acentesi zincirlerinden Schmetterling International'ın yıllık toplantısı Bodrum'da gerçekleştirildi. Almanya turizm sektörünün önde gelen temsilcilerinin ağırlandığı bu dev etkinlik, sektöre yön veren paneller ve büyük bir seyahat fuarı ile üç gün boyunca Bodrum için eşsiz bir tanıtım fırsatı oldu. 


Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), Bodrum Otelciler Derneği (BODER), SunExpress ve Bentour Reisen işbirliği ile Lujo Bodrum, Duja Bodrum, Voyage Hotel, Titanic Luxury Collection Bodrum, La Blanche Island Bodrum ve Hyde Bodrum olmak üzere altı otele yayılan bu dev organizasyona, Almanya'dan 600 seyahat acentesi katıldı. "Augenhöhe shafft starke - Göz hizası güç yaratır" temalı etkinliğin Lujo Bodrum Otel'de gerçekleştirilen açılış toplantısına, Türkiye-Almanya turizm iş birliklerine ilişkin verilen önemli mesajlar damga vurdu. 


Türkiye'nin St. Tropez'i Bodrum
Schmetterling International CEO'su Ömer Karaca, Bodrum'un doğa, tarih ve kültür güzelliklerini anlatarak başladığı konuşmasında, Akdeniz havası, modern yaşam tarzı ve lüksü birleştiren özellikleriyle Bodrum yarımadasını ‘Türkiye'nin St. Tropez'i’ olarak niteledi. Alman turizmcilere 'Bodrum'a daha çok gelin' çağrısı yapan Karaca, yerel otelcilerle iş birliği olanaklarına dikkat çekti.Schmetterling'in son verilerini iş ortaklarıyla paylaşan Ömer Karaca, geçen yıl bin 854 seyahat acentesini daha bünyelerine kattıklarını ve 1.5 milyar euro gelir elde ettiklerini söyledi. 


Her geçen gün sayıları çoğalan üye seyahat acentelerinin bu yaz en çok Türkiye, İspanya, Yunanistan ve Mısır'a paket tur sattığını ifade eden Karaca, “Sektörümüzün ‘büyük oyuncuları’ sıralamada başı çekiyor. Bu yılın ilk çeyreği satışlarında önemli artış kaydeden tur operatörleri; TUI, DERTOUR, Alltours, Schauinsland-Reisen ve AIDA oldu. Ana sponsorumuz Bentour Reisen gibi orta ölçekli tur operatörlerinin satışlarında da önemli artışlar yaşandı” dedi.

FTI’nin biletleme sistemini satın aldı
Schmetterling’teki son gelişmelere ilişkin bilgi veren Karaca, yan kuruluşları Air Conso’yu güçlendiren bir adım attıklarını ve geçen yıl iflas eden tur operatörü FTI’nin biletleme sistemini satın aldıklarını duyurdu. Karaca, “FareWizzard+ gibi teknik çözümleri, FTI Ticketshop GmbH'den devraldık ve en kısa sürede pazara sunacağız. Önceki gün anlaşmayı imzaladık. Teknik kapasitemizi daha da güçlendireceğiz” diye konuştu.


Fiyat artışlarına dikkat
Almanya’daki paket tur satışlarındaki fiyat artışlarına da dikkat çeken Ömer Karaca, “Akdeniz'de, Türkiye’nin de aralarında olduğu ülkelerde, fiyatlar genel olarak yükseldi. Son üç yılda yüzde 50’nin üzerinde gelen zam, satışlarımızı zorluyor.  Bazı otellerin dolulukları düştü. Bu nedenle Mısır, Tunus ve Bulgaristan gibi daha erşilebilir destinasyonlara ilgi arttı” ifadelerini kullandı.Fiyat-performans oranının, kısıtlı bütçesi olan tüm aileleri ve gezginleri kapsayacak düzeyde olması gerektiğini dile getiren Karaca, şöyle devam etti: “Türkiye, tatil destinasyonu olarak her zaman önemli bir yere sahip.  Ancak genel olarak Akdeniz bölgesindeki fiyat artışları nedeniyle, Mısır, Tunus ve Bulgaristan gibi alternatif destinasyonlara olan talebin artmasından da memnuniyet duyuyoruz. Amacımız, misafirlerimize daha fazla tatil seçeneği sunabilmek. Elbette Türkiye dahil olmak üzere tüm bölgelerde, daha düşük bütçeli misafirler için uygun fiyatlı teklifler de verilmesini arzu ediyoruz.”


Sektörün liderleri sahnede
Öte yandan etkinlikte; sektördeki güncel trendler, geleceğe dair öngörüler ve yenilikler alanında önemli isimler sahne aldı. Konuşmacılar arasında; Alman Seyahat Birliği (DRV) Başkanı Norbert Fiebig, Dr. Fried & Partner CEO'su Markus Heller ve Bentour Reisen CEO'su Deniz Uğur yer aldı.Turizm Geliştirme Ajansı (TGA) Kurumsal Etkinlikler Grup Müdürü Mehmethan Kelkit de, bir sunum yaparak Türkiye’nin global tanıtım kanalı Goturkey’i ve Bodrum’u anlattı.Panel bölümünde ise sektör devleri aynı masada buluştu. fvw Genel Yayın Yönetmeni Alexander Krug moderatörlüğünde gerçekleşecek panelin katılımcıları; Alltours Genel Müdürü Georg Welbers, DERTOUR Almanya Genel Müdürü Mark Tantz, AIDA Cruises Satış Direktörü Uwe Mohr, Bentour Reisen Genel Müdürü Songül Göktas-Rosati, Schauinsland Reisen Satış Müdürü Detlef Schroer  ve TUI Almanya Satış Direktörü Constantin Barnow oldu.


Halikarnas’ta akşam yemeği
Gün boyu süren etkinlikler Bodrum’un ikonik eğlence merkezlerinden Halikarnas Kulüp’te verilen yerel lezzetlerin servis edildiği akşam yemeğiyle devam etti. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alparaslan, Muğla Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Toprak, Muğla Belediye Başkanı Ahmet Aras, Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin katıldığı yemekte, Bodrum-Almanya turizm ilişkilerine ilişkin önemli mesajlar verildi. 

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alparaslan, Almanya’dan gelen turist sayısını artırmak üzere iş birliği çağrısı yaparken, Bodrum’a dikkat çekti. Alparaslan, “Geçen yıl Almanya’dan ülkemize gelen turist sayısı 6 milyon 300 bin oldu. Bu yıl bu sayının artmasına bu tür etkinliklerin büyük katkısı olacaktır” dedi.

Muğla Belediye Başkanı Ahmet Aras da, Bodrum’da daha fazla Alman turist ağırlamaktan duyacakları memnuniyeti dile getirirken, bu yönde çalışmalara ağırlık verdiklerini aktardı. Aras, çok yakında Almanya’dan bir şehirle kardeş olacaklarını da kaydederek şöyle konuştu: “Muğlamızı eşsiz güzellikleri ile turizmin başkenti yapmak için çalışıyoruz.”

Büyük seyahat fuarı
Etkinliğin en heyecan verici bölümlerinden biri ise 90’dan fazla stantın yer aldığı Duja Otel’de yapılan seyahat fuarı oldu. Otellerden havayollarına, tur operatörlerinden teknolojik çözümlere kadar birçok sektör oyuncusu, en yeni ürün ve hizmetlerini katılımcılarla paylaştı. Almanya ve Türkiye arasındaki turizm ilişkilerinde yeni bağlantılar kurmak ve sektör temsilcileri için fikir alışverişinde bulunmak için önemli bir zemin sağlandı. Öte yandan etkinlik kapsamında Alman seyahat acentelerine yönelik Bodrum yarımadasında geziler de düzenlenerek, bölgenin turistik güzelliklerini deneyimleme imkanı sunuldu.

Çınarlı Kültür Sanat Yerleşkesi Mayıs 2025 Programı Açıklandı

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) Avrupa Birliği desteğiyle hayata geçirdiği Ortaklaşa: Kültür, Diyalog ve Destek Programı’nın verdiği hibe ile finanse edilen Marmara Adaları Kültür Sanat Aksı (Marmara Aks) projesi kapsamında tamir, tadilat ve tefrişat işlemleri tamamlanan Çınarlı Kültür Sanat Yerleşkesi açılışın ardından Mayıs 2025 programını duyurdu.


Galimi Çınarlı Kırsal Kalkınma ve Turizm Derneği, Marmara Adalar Belediyesi ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ortaklığıyla Marmara Adası’nda yürütülen proje her yaştan adalıyı kültür sanat etkinliklerinde bir araya getiriyor. Çınarlı Kültür Sanat Yerleşkesi’nin açılmasıyla yeni bir mekân hizmete girmiş oldu.



ÇKSY Mayıs 2025 Programı

3 Mayıs Cumartesi 16.00 Çocuklarla film seansı

10 Mayıs Cumartesi 16.00 Joyce Nyokabi Mbuthia ile çocuklar için İngilizce deniz ve denizcilik terimleri atölyesi

17 Mayıs Cumartesi 16.00 Nihat Işıldak ile çocuklar için gitar atölyesi

24 Mayıs Cumartesi 16.00 Samet İskenderoğlu ile teneke kayık atölyesi

31 Mayıs Cumartesi 16.00 Batuhan Çakır ile resim atölyesi

Teneke Kayık Atölyeleri Devam Edecek

Marmara Adası'nın geleneksel çocuk oyunu olan teneke kayığın yeni nesillere tanıtılmasını hedeflediğimiz atölye sonraki aylarda da devam edecektir. Teneke kayıklar boyanacak ve yüzmeye hazır hale getirilecektir. Teneke kayık gününde ise kayıklar denizle buluşturulacaktır.


Marmara Aks’ın Hedefleri Neler? 

Marmara Aks Projesi, ada ölçeğinde dezavantajlı olma durumunu ortadan kaldırarak kültür sanat hizmetlerine erişimde eşitsizlikleri azaltmayı, yerel halkın kültür sanat politikasına katılımını artırmayı ve adalarda sürdürülebilir bir kültür sanat ekosistemi oluşturmayı amaçlıyor. Sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetim iş birliği geliştirilirken; bu alanlarda çalışan kültür-sanat aktörlerinin karşılaşacakları, tanışacakları, planlayacakları ve uygulayacakları ortamların yaratılması hedefleniyor. 



Çınarlı Kültür Sanat Yerleşkesi’nde Neler Var?

İki prefabrik ve bir betonarme kapalı alandan ve içerisinde çocuk oyun parkı da bulunan park açık alanından oluşan mekân yeniden planlanmıştır. Ortak üretim ve buluşma alanı olmaya yönelik yeni işlevlerle hizmete sunulmaktadır. Çınarlı Kültür Sanat Yerleşkesi’nde elli kişilik çok amaçlı salon oluşturulmuştur. Ses ve görüntü sistemlerinin yer aldığı salon konferans, söyleşi, film gösterimi gibi çeşitli etkinlikler için kullanılabilmektedir. Yerleşkede, mutfak bölümüne sahip atölye alanı oluşturulmuştur. Yirmi kişi kapasiteli atölye çalışmaları için uygun hale getirilmiştir. Kapalı alanların birinde on çocuk kapasiteli etkinlik odası ve ada ve deniz temalı çocuk kitapları kitaplığı oluşturulmuştur. Kitap seçkisi, proje iştirakçilerinden Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği tarafından hazırlanmıştır. Ortak ofis, Marmara Adası’ndaki kültür sanat aktörlerinin kullanımı için planlanmıştır. Yerleşke bahçesindeki çocuk oyun grubu yenilenmiştir. Bahçede aydınlatma ve peyzaj düzenlemeleri yapılmıştır.