“Gelenekten Geleceğe Yaşayan ve Yaşatılan Mutfaklar” sosyal sorumluluk projesi, Anadolu Profesyonel Şefler Birliği (ANPROŞEF) Başkanı Excuvite Chef Hüseyin Şipal’in öncülüğünde bu kez Dedeman Village Sapanca’da unutulmaz bir tadım etkinliğiyle hayat buldu.
Türkiye’nin dört bir yanından, 25 farklı şehirden gelen 30 şef; yörelerine özgü 45 lezzeti ANPROŞEF üyeleriyle birlikte, geleneksel tariflerle hazırlayarak Anadolu’nun kadim mutfak kültürünü katılımcılarla buluşturdu. Her tabak, sadece bir lezzet değil; aynı zamanda bir hikâye taşıyordu. Sunulan her yemek, ait olduğu bölgenin ruhunu yansıtarak geçmişin izlerini bugüne, bugünün değerlerini ise geleceğe taşıdı. Bu özel buluşma, Anadolu’nun zengin gastronomi mirasını yaşatma ve gelecek kuşaklara aktarma misyonunun güçlü bir yansımasıydı.
Chef Hüseyin Şipal’in “Geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz; eskisi olmayanın yenisi de olmaz” mottosuyla şekillenen proje, Osmanlı ve Türk mutfağının derinliklerine uzanan bir keşif yolculuğu sunuyor. ANPROŞEF, bu vizyonla Türkiye’nin dört bir yanında projeler üretmeye, mutfak kültürünü nefes alınan her yerde yaşatmaya devam ediyor.
Etkinlikte sunulan her tabak, yöresel kültürün izlerini taşıyan bir anlatıya dönüştü. Şefler, kendi bölgelerinin kültürel dokusunu yansıtan tariflerle hem damakta hem de hafızalarda iz bırakan bir deneyim sundular. Bu buluşma, sadece gastronomi tutkunlarını değil; yerel mutfak kültürüne gönül verenleri de bir araya getirdi.Yıllar içinde lezzetlerin ötesine geçen proje, yerel üreticileri, kadın emeğini ve sürdürülebilir mutfak anlayışını destekleyen güçlü bir platforma dönüştü. Sapanca’daki etkinlik, bu vizyonun somut bir örneği olarak kültürel mirasın nasıl yaşatılabileceğini bir kez daha gösterdi.
ANPROŞEF, akademisyenler, öğretim üyeleri, profesörler, doçentler ve profesyonel şeflerden oluşan bağımsız ve ilkeli bir topluluğa dayanıyor. Federasyon ya da konfederasyonlara bağlı olmadan, özgün duruşuyla çalışmalarını sürdüren Birlik, “81 İlde 81 Workshop” projesiyle Türkiye genelindeki gastronomi ve aşçılık öğrencilerini kadim Anadolu mutfağıyla buluşturuyor. Her ilde, o bölgenin usta şefleri kendi doğdukları yerin başyapıt yemeklerini farklı coğrafyalardaki insanlarla tanıştırıyor, birlikte pişiriyor ve kültürel etkileşim sağlıyor. Bu karşılıklı paylaşım, ANPROŞEF’in kültür elçiliği misyonunu da pekiştiriyor.
ANPROŞEF Başkanı Excuvite Chef Hüseyin Şipal’den Genç Şeflere Çağrı
Kadim Anadolu Mutfağını Tanımadan Dünya Mutfağına Atılmayın
Bu projenin temel amacı, genç şef adaylarını junior şefleri, gastronomi öğrencilerini kadim Türk mutfağıyla tanıştırmak ve bu kültürü yaşatmalarını sağlamaktır. Bizim derdimiz, gelenekten kopmadan geleceğe yürümek. Çünkü bir annenin el açması eriştesini tanımadan, onun ruhunu bilmeden mutfağa giren bir şef, ne yazık ki sadece biçimle ilgilenir; özle değil.
Yozgat’ın yahnisini, Kayseri’nin yağlamasını hakkıyla yapmadan lazanya peşine düşmek; Anadolu’nun doğusundan batısına uzanan on temel pilavı bilmeden risotto sunmaya çalışmak, mutfak kültürüne yüzeysel yaklaşmaktır. Biz dünya mutfağını dışlamıyoruz, aksine destekliyoruz. Ancak referans noktamız Anadolu’dur. Bu toprakların mutfağını bilen bir şef, dünya mutfağında da harikalar yaratır.
Anadolu mutfağı öyle bir zenginliğe sahip ki, örneğin İtalya’nın dana carpaccio’sunun atası, bizim pastırmamızdır. 19.000’den fazla kayıtlı yemekle dünyanın en zengin mutfaklarından birine sahibiz. “Bu kadar olur mu?” diyenlere sadece Elazığ’ın kayıtlı yemek sayısını (1500) hatırlatmak yeterlidir.
Bugün dünyada hızla yayılan fast food kültürüne karşı bilim insanlarının önerdiği alternatif: slow food. Ve bu anlayışın en güçlü karşılığı Türk mutfağıdır. Oturarak, sohbet eşliğinde, zamanla yenen; içinde sebze, bakliyat, emek ve hikâye olan yemeklerden bahsediyoruz. Atıştırmalık değil, doyurucu ve ruhu besleyen sofralardan. İşte biz bu mutfağın yaşaması ve yaşatılması için genç şeflere sesleniyoruz: Önce kendi köklerinizi tanıyın. Anadolu’nun yemeklerini öğrenin, hissedin, pişirin. Sonra zaten dünya mutfağında da iz bırakacaksınız. Çünkü Türk mutfağı, sadece yemek değil; bir kültür, bir miras, bir yaşam biçimidir.