15 Kasım 2020 Pazar

Oligark İstanbul’a Yılın En İyi Mekanı” ödülü

İstanbul’un en iyi mekanı Oligark!
Oligark İstanbul Fashion TV Ödül Töreni ile “Yılın En İyi Mekanı” ödülüne layık görüldü 



İstanbul'un kalbi Kuruçeşme’de yeme-içme ve eğlence mekanı olarak adından sıkça söz ettiren Oligark İstanbul İstanbul Fişekhane Kültür merkezinde düzenlenen Fashion TV Ödül Töreni ile “Yılın En İyi Mekanı” ödülüne layık görüldü. 

Hizmet kalitesinin, kusursuzluğun ve dekorasyon tarzlarının ön planda tutulduğu 2020 yılı “en iyi mekan ödülü” değerlendirmesinde Oligark İstanbul tüm kriterlerinden tam not alarak bu büyük ödülün sahibi oldu. 

2019 yılının Haziran ayında açılarak İstanbul yeme-içme ve eğlence hayatına yeni bir soluk getiren Oligark İstanbul, sahip olduğu muazzam manzarası, dekorasyonu, müzikleri, kaliteli hizmet anlayışı ve hijyen önlemleri konusunda gösterdiği büyük hassasiyet ile adından sıkça söz ettiriyor.

Kuruçeşme’de 5 dönüm arazi üzerinde ve iki boğaz arasında muhteşem konumuyla yer alan Oligark İstanbul, denize sıfır konumu, arkasında yemyeşil orman manzarası, şık dekorasyonu,  farklı damak zevklerine hitap eden toplam 6 restoranı ve pandemi sebebiyle şimdilik kapalı olan 3000 kişilik clubu ile İstanbul’a gelen turistlerin ve İstanbulluların yeni gözdesi oldu.

11 Kasım 2020 tarihinde İstanbul Fişekhane Kültür merkezinde düzenlenen Fashion TV Ödül töreni gibi önemli bir gecede mekanın işletmecisi Zeynel Kılıç adına bu ödülü alan Oligark İstanbul Satış ve Pazarlama Yöneticisi Gönül Arslan, “Yılın En İyi Mekanı” ödülünü almaktan gurur duydukların belirterek bir dünya markası olmaya aday Oligark İstanbul için daha yapacak çok şey olduğunu söyledi.




 

Dünya Diyabet Günü’nde anlamlı proje start aldı: ‘Diyabet Dostu Otel’

Otellerden diyabet dostu menüler
Türkiye Diyabet Vakfı (TÜRKDİAB) ve Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) arasında yapılan protokole göre, TÜROB üyesi otellerde yiyecek-içecek menülerinde veya açık büfelerde diyabetik ürünlere yer verilecek.
 


Türkiye Diyabet Vakfı (TÜRKDİAB) ve Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), kronik hastalıklar arasında yer alan diyabet konusunda işbirliğine gidiyor. İki kuruluş, ‘Diyabet Dostu Otel’ projesini 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde başlattı. TÜRKDİAB ve TÜROB arasında projeye ilişkin bir de protokol imzalandı. Söz konusu protokole göre, TÜROB üyesi konaklama işletmeleri bünyesinde sunulan yiyecek- içecek menülerinde veya açık büfelerde diyabetik ürünlere yer verilecek. Tesislerin mutfak ve servis bölümlerinde bu konuda bilincin artırılması sağlanacak. Tesis bünyesinde bulunan revirlerde diyabetlilerin ihtiyacı olabilecek ilaçlar bulundurulacak. 
İki kurumun birlikte yürüteceği proje kapsamında gönüllü katılım belgesi uygulamasıyla diyabet dostu tesislerin yaygınlaştırılması hedefleniyor. 
 
TÜROB üyelerine Vakıf eğitim verecek
TÜROB Başkanı Müberra Eresin, konuyla ilgili açıklamasında diyabet hastalarının beslenme planlarına uygun gıda ürünlerine erişiminin çok önemli olduğunu belirterek, amaçlarının tüm üye otellerin ‘diyabet dostu’ olması olduğunu belirtti. Eresin, özellikle içinde bulunduğumuz bu zorlu dönemde çeşitli risk gruplarının başında yer alan diyabet hastalarının otellerde konaklamaları esnasında kendilerini daha rahat ve güvende hissetmelerini sağlamayı hedeflediklerini ifade etti. TÜRKDİAB’ın TÜROB’a üye otellerde konuyla ilgili eğitim çalışmalarına başlayacağını, bu eğitimlerin ilk etapta online olacağını dile getiren Eresin, projenin uygulamasında desteklerinden dolayı TÜRKDİAB’a teşekkürlerini sundu. 

Nüfusun yüzde 10’u diyabet hastası
Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz da TÜROB iş ortaklığında ‘Diyabet Dostu Otel’ projesinin hayata geçirilmesinden dolayı büyük memnuniyet duyduklarını, üstelik bu çalışmanın Dünya Diyabet Günü gibi anlamlı bir günde başlamasının memnuniyetlerini daha da artırdığını vurguladı. Diyabetin kronik hastalıklar içinde önemli bir yere sahip olduğunu, birçok insanın hastalığından habersiz olduğuna işaret eden Yılmaz, vakıf olarak tüm çalışmalarını bu alanda eğitim, bilinçlendirme ve önleme yönünde yürüttüklerini belirtti. Yılmaz, “Diyabet hastalarının, evlerinden uzakta konaklayacakları otellerde de özellikle dengeli beslenmeleri yönünde; otellerin sunduğu yiyecek ve içecek seçenekleri arasında diyabetik ürünlere yer vermesi ve bu konuda otel çalışanlarına gerekli eğitimlerin tarafımızdan düzenli olarak verilmesi projemizin başlıca amacını oluşturmaktadır” dedi. 
Türkiye’de 8 milyondan fazla kişi diyabet tedavisi görüyor. Dünyada ise yaklaşık 450 milyon diyabet hastası bulunuyor. COVID-19 salgınında diyabet, yüksek riskli hastalıklar grubu içinde yer alıyor.

 
   



12 Kasım 2020 Perşembe

TÜRSAB Eski Başkanı Başaran Ulusoy Yoğun Bakımda

TÜRSAB Geçmiş Dönem Başkanı Başaran Ulusoy'a yeni tip koronavirüsü (COVID-19) teşhisi konulduktan sonra Fulya Acıbadem Hastanesi’nde yoğun bakıma yatırıldı. TÜRSAB Geçmiş Dönem Başkanı Başaran Ulusoy Kovid-19 nedeniyle Fulya Acıbadem Hastanesi’nde yoğun bakımda 


Türkiye'de koronavirüs vakalarının artması ve  İstanbul'da tekrar artarak kendisini göstermesiyle her alanda kendini gösteriyor. TÜRSAB Eski Yönetim Kurulu Başkanı Başaran Ulusoy’un rahatsızlanarak tedavi altına alındığını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. COVİD-19 teşhisiyle Fulya Acıbadem Hastanesi’nde yoğun bakımda tedavi gören Başaran Ulusoy’a acil şifalar diliyor, en kısa sürede sağlığına kavuşmasını temenni ediyoruz.

KOÇ HOLDİNG’İN 12’NCİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORU YAYINLANDI

İnsanı odağına alan, dünyayı ve toplumu gözeten bir yaklaşımla çalışan Koç Holding, 12’nci Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı. “Geleceğe. Birlikte” yaklaşımı kapsamında birbirinden farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerini ortak bir sürdürülebilirlik anlayışı etrafında buluşturan Koç Holding, böylelikle sürdürülebilirlik alanındaki performansını en üst seviyeye çıkarmayı amaçlıyor. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, raporda yer alan değerlendirmesinde dünyanın son 10 yılda artan sosyal eşitsizliklerin karmaşık sonuçları ve iklim krizi ile mücadele ettiğine dikkat çekerken, “Koronavirüs salgını ile birlikte mücadele edilmesi gereken daha büyük bir sağlık kriziyle karşı karşıya kaldık. Koç Topluluğu olarak Ülkemizin ekonomik gelişimine sağladığımız katkının ve milyonlarca insanın yaşamını iyileştirme konusundaki kritik rolümüzün farkındayız. Sağladığımız istihdam, sunduğumuz ürün ve hizmetler ve kurumsal vatandaşlık bilinciyle, tüm paydaşlarımız için değer yaratmaya devam edeceğiz” dedi. Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu ise raporda yer alan görüşlerinde Topluluk olarak çevresel, sosyal ve yönetimsel kriterlerdeki performanslarını artırırken, paydaşlarıyla diyaloğu geliştirerek onların beklentilerini de stratejilerine dâhil etmeyi amaçladıklarını belirterek, “Sürdürülebilir büyüme yaklaşımımız olan ‘Geleceğe. Birlikte’ sayesinde bu konudaki çalışmalarımızı geliştirmeyi ve paydaşlarımızın beklentilerini en iyi şekilde karşılamayı önceliğimiz haline getiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Tüm çalışmalarında, faaliyet gösterdiği ülkeler ve dünya için kalıcı değer üretebilme hedefiyle hareket eden Koç Holding, 12’nci Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı. 2014’ten bu yana BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer alan Koç Holding, raporu iş dünyasının sürdürülebilirlik gündemindeki değişen rolü ve Koç Topluluğu’nun küresel vizyonu ışığında kapsayıcı bir çerçeve olarak geliştirdiği “Geleceğe. Birlikte” yaklaşımı ile hazırladı. İş, insan, dünya ve toplumsal meseleleri birlikte ele almayı ve iş birlikleri aracılığıyla Koç Topluluğu’nun etki gücünü en üst seviyeye çıkarmayı hedefleyen “Geleceğe. Birlikte” yaklaşımı, Koç Topluluğu şirketlerinin sektörel farklılıklarını kapsarken, sürdürülebilirlik konusundaki iyi uygulamaları ve ilerlemeyi de teşvik ediyor. 

Koç Holding, sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında bir paydaş araştırması da gerçekleştirdi. Bu araştırmaya göre, sorumluluk aldığı her alanda lider ve rol model olarak konumlandırılan Koç Holding’den sürdürülebilirlik meselelerinin çözümünde tüm ekosistemi harekete geçirmesi bekleniyor. Bu beklentiye Geleceğe. Birlikte yaklaşımı ile cevap vermeyi hedefleyen Koç Holding, sürdürülebilirlik raporunu da bu doğrultuda her yıl güncelliyor. Bu yıl da raporun hazırlık sürecinde çevresel ve sosyal konularda 68 yeni göstergeyi Topluluk düzeyinde çalışmalarına dâhil etti. 



Ömer M. Koç: “Koç Topluluğu olarak kritik rolümüzün farkındayız” 
Koç Holding’in 12’nci Sürdürülebilirlik Raporu’nda yer alan değerlendirmesinde tüm dünyada geçtiğimiz yıllarda artan sosyal eşitsizlikler ve iklim krizine dikkat çeken Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, koronavirüs salgının iş dünyasının mücadele ettiği sorunlara birlikte ve çok yönlü çözümler geliştirmenin önemini ortaya çıkardığını vurguladı. Ömer M. Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Koç Topluluğu olarak Ülkemizin ekonomik gelişimine sağladığımız katkının ve milyonlarca insanın yaşamını iyileştirme konusundaki kritik rolümüzün farkındayız. Bu nedenle faaliyetlerimizi sürdürdüğümüz pek çok farklı ülkede ve sektörde sağladığımız istihdam, sunduğumuz ürün ve hizmetler ve kurumsal vatandaşlık bilinciyle, tüm paydaşlarımız için ortak değer yaratmaya devam edeceğiz.”  



Levent Çakıroğlu: “’Geleceğe. Birlikte’ yaklaşımımızla paydaşlarımızın beklentilerini en iyi şekilde karşılamayı amaçlıyoruz” 

Finansal risklerin yanında, finansal olmayan riskleri de doğru bir şekilde yönetebilen kurumların pandemi nedeniyle yaşanan krize karşı daha dayanıklı olduğuna dikkat çeken Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu ise raporda yer alan görüşlerinde şu ifadeleri kullandı: “Koç Holding olarak Çevresel, Sosyal ve Yönetimsel (ESG) kriterlerdeki performansımızı artırırken, paydaşlarımızla aramızdaki diyaloğu geliştirerek onların beklentilerini de stratejimize dâhil etmeyi amaçlıyoruz. ‘Geleceğe. Birlikte’ adını verdiğimiz sürdürülebilirlik ve büyüme yaklaşımımız sayesinde bu konudaki çalışmalarımızı geliştirmeyi ve paydaşlarımızın beklentilerini en iyi şekilde karşılamayı önceliğimiz haline getiriyoruz” dedi. 

12’nci Koç Topluluğu Sürdürülebilirlik Raporu ile 13 şirketin sürdürülebilirlik alanındaki konsolide göstergeleri açıklandı. Rapordan öne çıkan noktalar şöyle:
Koç Topluluğu genelinde hızla yaygınlaşan Koç İnovasyon Programı 2019 yılında 9 şirkette uygulandı. Bugüne kadar 200 iç girişimin hayata geçirildiği programda 16 yeni ürün ve hizmet pazara sunuldu ve 2 yeni şirket kuruldu. Ayrıca 80’in üzerinde girişim ile iş birlikleri geliştirildi. 
Ford Otosan’ın Gölcük Fabrikası ve Arçelik’in Romanya’da kurduğu Çamaşır Makinesi Fabrikası, dijital teknolojileri merkeze alan uygulamaları ile Dünya Ekonomik Forumu’nun “Global Lighthouse Network”üne dâhil olma hakkını kazandı.
Koç Holding, Forbes'in yayımladığı "Dünyanın En İyi İşverenleri" listesinde 2019 yılında 59 basamak birden yükselerek 35'inci oldu. 
Dünyada farklı sektörlerde çevik çalışma modelini kullanan pek çok şirketin arasına 2019’da Koç Topluluğu da dâhil oldu. Ford Otosan ve Koç Finans’ın yanı sıra Arçelik’in iştirakleri WAT Motor ve Token Finansal Teknolojiler’de pilot olarak uygulanan çevik çalışma modelinin 2020 yılında tüm Topluluk şirketlerinde hayata geçirilmesi hedefleniyor. Pilot çalışmalar neticesinde, çevik kurumların mevcut problemlere daha hızlı çözümler üreterek verimlilik artışı sağlarken müşteri memnuniyeti ve çalışan bağlılığını da artırarak değer yarattıkları görüldü.
Koç Holding, değişen iş gücü ihtiyacına uygun mesleki ve teknik donanıma sahip gençlerin yetişmesine katkı sağlamak için Mesleki Eğitimde 21. Yüzyıl Becerilerinin Geliştirilmesi Projesi’ni hayata geçirdi. Milli Eğitim Bakanlığı ve IBM iş birliğiyle, Kalkınma Atölyesi yürütücülüğünde devam eden Proje kapsamında öğrenci, öğretmen ve sektör temsilcileriyle yürütülen katılımcı süreç neticesinde mesleki gelişim dersi müfredatı güncellendi. Ayrıca, dersin kazanımlarını fiziki atölye koşulları ile desteklemek üzere Mesleki Gelişim Atölyesi standartları geliştirildi ve örnek bir atölye kurulumu gerçekleştirildi.
Koç Topluluğu’nun reklamlarında ve iletişiminde kullandığı dili cinsiyet filtresi kullanarak dönüştürmek üzere bir metodoloji sunan İletişimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kılavuzu, 2019 yılında, Sürdürülebilir İş Ödülleri - Sürdürülebilirlik İletişimi kategorisinde ödüle layık görüldü.


11 Kasım 2020 Çarşamba

Ünye’nin Manyetik Siyah Kumu Baston Attırıyor

Ünye Kumsallarının Doğal Sağlık Cevheri Manyetik Siyah Kum
Ünye sahillerinin siyah altını manyetik siyah kumun tamamlayıcı tedavi unsuru olarak sağlık turizminde kullanılması hedefleniyor


Dünyada sadece belirli bölgelerde bulunan ve en kalitelisi 30 kilometre uzunluğundaki Ünye sahillerinden çıkan manyetik siyah kum, uyku sorunları, stres, romatizma ve felç gibi birçok hastalığa deva olacak. Dünya genelinde uygulandığı tedavi yöntemleriyle adını duyuran ve Karadeniz Bölgesi’nde de yeni yeni keşfedilen manyetik siyah kum, timüs bezini çalıştırarak stres ve uyku sorunlarından romatizma, sedef gibi pek çok hastalığa çare oluyor. 

Dünyanın sadece belirli bölgelerinde örnekleri olan ve Türkiye genelinde Karadeniz Bölgesi’ndeki Ordu'nun Ünye ilçesinde rastlanan manyetik siyah kum, içerisinde bulundurduğu mineraller ve bileşenlerin zenginliğiyle dikkatleri çekiyor.

jeofizik-muhendisi-orhan-yigit-manyetik-kum.jpg

İŞTE MANYETİK SİYAH KUM MUCİZESİ

Karadeniz’e adını verdiği söylenen ve dünyadaki örneklere göre içerisinde bulundurduğu 20’ye yakın mineral ve bileşenlerin yanı sıra Karadeniz Teknik Üniversitesi hocalarının yaptığı araştırmalara göre içinde insan sağlığına zararlı ağır ve yabancı madde bulundurmamasıyla da dikkat çeken bölgedeki manyetik siyah kum, Ünye ilçesindeki yaklaşık 30 kilometrelik sahil bandında sıkça görülebiliyor.

Sahildeki kumun içerisinde ortalama yüzde 58’lik oranla rastlanan manyetik siyah kum, ince yapısı ve kaliteli olması nedeniyle insan vücudunda düzenleyici bir etki uyandırarak bio-enerjiyi de düzenliyor.

1900'lü yıllardan beri insanlar tarafından ağrılar ve farklı tedavilerde de kullanılan manyetik siyah kumun, geçmişe dönük araştırmalara bakıldığında, binlerce yıl öncesinde de kullanıldığı anlaşılıyor. Özellikle İç Anadolu’dan Karadeniz'e inen ve İpekyolu olarak adlandırılan Akkuş, Niksar, Tokat, Sivas, şehirleri üzerinden insanların ağrılarına çözüm bulmak için geçmişte Ünye’ye geldikleri, siyah manyetik kumun olduğu kumsalda kuma gömülerek doğal tedavi yolları aradıkları belirtiliyor.

MANYETİK SİYAH KUMUN TARİHÇESİ

1900'lü yıllardan beri insanlar tarafından ağrılar ve farklı tedavilerde de kullanılan manyetik siyah kumun, geçmişe dönük araştırmalara bakıldığında, binlerce yıl öncesinde de kullanıldığı anlaşılıyor. 
Özellikle İç Anadolu’dan Karadeniz'e inen ve İpekyolu olarak adlandırılan Akkuş, Niksar, Tokat, Sivas, şehirleri üzerinden insanların ağrılarına çözüm bulmak için geçmişte Ünye’ye geldikleri, siyah manyetik kumun olduğu kumsalda kuma gömülerek doğal tedavi yolları aradıkları belirtiliyor.

TÜRKİYE’NİN SİYAH ALTINI: MANYETİK SİYAH KUM…

Türkiye’de İpek Yolu ile başlayan bir hikâye yeniden yazılmaya başlandı. Manyetik siyah kum, yüzyıllar sonra farklı şekillerde insanoğlunun yararına sunulmaya hazırlanıyor.

Doğanın insana sunduğu mucizelerin yeraltındakileri kadar yer üstündekileri de son derece kıymetli. Milyonlarca yılda oluşan yeraltı zenginliklerinin yanı sıra doğanın, yer üstünde barındırdığı diğer mucizevi madenler, göz önünde olsa dahi bazen keşfedilmesi, bilimin diğer alanlarındaki gibi tesadüflere dayanabiliyor.

Yıllarca dünya üzerindeki birçok element, bileşen, kaynak, maden ve kıymetli-yarı kıymetli taş türü, insanlığa farklı alanlarda fayda etmiş; bu faydaların, yerel halkların farkındalığı ve sağlık-süs-gündelik kullanım gibi ihtiyaçlara yönelik keşiflerinden çok sonra, ancak bilimsel temelleri ortaya konabilmiştir.

Türkiye’nin dört mevsimi yaşayan coğrafyası, coğrafi-ticari-stratejik konumu sebebiyle, sahip olduğu doğal yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin keşfi ve kullanımı, aslında çok eskilere dayanıyor.
Bu keşiflerden biri de, denizden geçen İpek Yolu tüccarlarının sadece ticaret için değil, şifa bulmak ve dinlenmek için de bilhassa tercih ettiği Ünye sahilleri ve tüm sahili kaplayan “MANYETİK SİYAH KUMU”

YÜZYILLARDIR SİYAH KUM NEREDE, SAĞLIK ORADA

Uzun yıllardır dünyada, Japonya, Rusya-Ukrayna, Endonezya, Karadeniz’e sahili olan ülkeler gibi coğrafyalarda, sağlık turizmi ve ticaret alanında kullanılan manyetik siyah kum, ülkemiz topraklarında, en çok da zamanın İpek Yolu liman ticaret merkezi Ünye’de, yüzyıllar önce yabancı tüccarların, 1900’lü yıllardan itibaren de Ünye halkının şifa kaynağı oldu.

Denizden-kumdan gelen sağlık her ne kadar uzunca bir zamandır Türk halkı tarafından bilinse de, kumun sadece romatizma gibi rahatsızlıklara iyi geldiği inancı; bilhassa da manyetik siyah kumun gerçek içeriğinin anlaşılmaması nedeniyle “alelade bir deniz kumu zannedilmesi”, 2017 yılında Jeofizik Mühendisi Orhan Yiğit’in keşfi ile son buldu.

100 YILI AŞKIN SÜREDİR TEDAVİ İÇİN ÜNYE’DE KULLANILIYOR, DÜNYADA EŞİ BENZERİ YOK

Emekli Jeofizik Mühendisi Orhan Yiğit 2017 yılında Ünye’ye yerleştikten sonra, bir plaj gezisi esnasında vücudu elektrik yüklü kızının üzerinin tümüyle siyah kumla kaplanması ve kumları üzerinden bir türlü temizleyememesi ile ülkemiz için önemli bilimsel bir keşfe imzasını attı. 

Jeofizikçi Yiğit, 1900’lü yıllardan beri yöre halkının stres atmak ve birçok rahatsızlığa çare aramak için kendini içine gömdüğü siyah kumun, manyetik yönünü ve yüksek faydalı mineral bileşimini böylece keşfediyor.

İç Anadolu’dan Karadeniz'e inen ve İpekyolu olarak adlandırılan Tokat, Sivas, Akkuş ilçeleri üzerinden insanların, ağrılarına çözüm bulmak ve uzun süre yaşayabilmek adına geçmişte Ünye’ye geldiği, siyah kumun olduğu kumsalda kuma gömülerek, doğal terapi yolları aradıkları biliniyor.

DÜNYADAKİ EN KALİTELİ MANYETİK SİYAH KUM TÜRKİYE’DE ANCAK LİTERATÜRDE ADI YOK!

Manyetik siyah kum diye adlandırılan Ünye kumu, yapısı itibari ile incelendiğinde manyetit, hematit, ilmenit, kobalt gibi 20’ye yakın mineral bileşiminden oluşan, inorganik bir madde. Jeofizik Mühendisi Orhan Yiğit’in araştırmalarına göre, bunların içerisinde bulunan manyetit, hematit ve kobalt elementleri, mıknatıs tarafından çekilen, oksitlenmiş demir bileşenleri ki bunlar, insan vücuduna son derece faydalı…

İnsan sağlığı için önemli bir maddeye sahip olan manyetik siyah kum, yüzlerce yıldan beri İpek Yolu güzergâhı üzerinde biliniyor ve Ünye sahilini kaplıyor. Yine Orhan Yiğit’in yaptığı araştırmalara göre dünyada “yedi bölgede” siyah kumdan bahsedilirken yeryüzündeki en kaliteli türüne sahip Türkiye'nin adı bile geçmiyor! Bu durum çok yakında değişmeye ve Türkiye manyetik siyah kumun gerçek cenneti olarak dünyaya açılmaya hazırlanıyor.

SİYAH KUMUN SAĞLIK AÇISINDAN MAKBULU İNCESİ VE AĞIR METALSİZ OLANI

Dünyada manyetik siyah kumdan önemli ticari gelir elde eden Japonya, Ukrayna gibi ülkeler, en fazla bir buçuk kilometrelik koya sahip iken Ünye sahilleri boyunca bu doğal cevher, 30 kilometreyi buluyor. 80 mikron inceliğe sahip Ünye manyetik siyah kumu, kalın ve ağır materyaller içeren dünyadaki diğer örneklerinden kalite açısından fersah fersah öne çıkıyor.

Ağır materyaller içermemesi sayesinde daha sağlıklı olan ve inceliği sebebiyle insan vücudunun gözeneklerine daha fazla nüfuz eden, dolayısıyla da faydası artan Ünye manyetik siyah kumu, farklı materyallerin içine konarak ya da kumtaşı şekline getirildikten sonra takılarda kullanılıp, vücuttan üç santimetre uzağa kadar dahi olumlu etkisini gösteriyor.    

STRESİ KUMA GÖMMEK

Vücudun Hayati Organı Timüs Bezini Aktive Eden Manyetik Siyah Kum
Bileşiğinde altın dâhil yüzde 99’a varan oranda yararlı metaller bulunan manyetik siyah kumun sağlığa faydalarının, geleneksel, deneysel, fiziksel ve ruhsal kanıtlarının yanı sıra bilimsel araştırmalara dayalı sonuçları da Kanada ve Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde yapılan analizlerle ispatlanıyor. 

Doğal sağlık cevheri, stres avcısı manyetik siyah kumun vücutta hayati öneme sahip timüs bezini aktive ettiği bilimsel olarak da kanıt bulmak üzere. Emekli Jeofizik Mühendisi Orhan Yiğit’in etkisini kendisi ve yüzlerce insan üzerinde denediği siyah kumun, timüs bezlerini aktive etmesiyle vücuttaki negatif enerjiyi aldığı, vücut enerjisini dengelediği, stresi önlediği, kalp sağlığından olumsuz düşüncelere kadar birçok soruna çözüm olduğu vurgulanıyor.

MANYETİK SİYAH KUMUN ŞİFA SÖZLÜĞÜ

•    Siklon enerji oluşturarak negatif enerjiyi uzaklaştırıyor, yerine daha fazla pozitif enerjiyi vücuda çekiyor
•    Stresi azaltıyor
•    Bağışıklık sistemini düzenliyor
•    Mutluluk hormonlarını çalıştırıyor
•    Hayat enerjisini artırıyor
•    Zinde hissettiriyor
•    İyi bir uykunun yardımcısı oluyor
•    Ağrıları hafifletiyor
•    Romatizmal hastalıklar ve felç tedavisine destek oluyor
•    İnsan vücudunda düzenleyici bir etki uyandırarak, bio enerjiyi düzenliyor
•    Kalbe iyi geliyor. (Dikkat! Sadece kalp pili kullananlar için kesinlikle tavsiye edilmiyor)

Çoğumuz "İkinci Bahar" dizisinden tanıdık Samatya'yı

Ortak kültür mirasımız; SAMATYA
Sokaklarıyla, esnafıyla, evleriyle, Kilise, Sinagog ve Camileriyle ayrı bir dünyadır Samatya



Detaylar beni aşar, ancak azınlıkların o veya bu sebeple kentten göçmesini önleyemeyen bizler, onların geride bıraktıkları semtlerdeki kültür varlıklarını, binalarını, zanaatlerini de koruyamadık. Oysa, İstanbul’un görkemli tarihinden derin izler barındıran deniz surlarının dibindeki Samatya’da bambaşka bir kültür iklimi hakim.  Çok yakın bir zamana kadar Türkler, Rumlar, Ermeniler ve Yahudilerin bir arada yaşadığı, hatta birbirlerinin dillerini konuştuğu bir kültürdür "Samatya Kültürü".

Önemli tarihi eserleri de barındırır Samatya.  Bunlardan bazıları Mimar Sinan'ın Abdi Çelebi Camii ve Ağa Hamamı’dır. Abdi Çelebi Camii Marmara Caddesi üzerindedir “Yedim İçtim Camii” olarak da bilinir. Bir dönem Ermeni Patrikhanesi olarak kullanılan ‘Sulu Manastır’ yani Ermeni Surp Kevork ve Rum Ayios Nikolaos Kilisesi de, Doğu Roma döneminde yapılmış (454-464) İstanbul’da ayakta kalan en eski dini yapısı Studios Manastırı veya Aya İoannes Prodroda (Vaftizci Yahya) Kilisesi ya da İmrahor Camii buradadır. Ayrıca Ayios Yeoryios Kiparissas Kilisesi, Ayios Minas Kilisesi, Surp Anarat Higutyun Ermeni Katolik Kilisesi, Mirza Baba Tekkesi, Hristos Analipsis Kilisesi, Ayios Konstantinos ve Ayia Eleni Rum Ortodoks Kilisesi, Arapkapısı Mescidi ve Tekkesi semtin önemli yapıları arasındadır.

İstanbul'un en güzel meyhaneleri de mezeleri de bu semttedir. Ve en kıymetli zanaatkarları da bu semtten çıkmıştır. Örnek mi? Dolmabahçe sarayı, Ortaköy Cami gibi eserlere imza atan Balyan, The Beatles, Pink Floyd, Deep Purple, Rolling Stones'un zilcisi Zilciyan ailesi gibi.

Senaristler, yapımcılar için de doğal bir platformdur Samatya; Örnek, Türkan Şoray ve Şener Şen’in rol aldığı İkinci Bahar dizisi. Yavuz Turgul’un Gönül Yarası ve Nuri Bilge Ceylan’ın Üç Maymun filmleri bu meydanda çekilmişlerdir. Kendisi de Samatyalı olan Cem Yılmaz’ın rol aldığı Av Mevsimi filmine de ev sahipliği yapan Sefa Meyhanesi buradadır.

İşte bu nezih semtimiz Samatya'nın kültür varlığını sürdürebilmesi amacı ile eski Turizm Bakanlarımızdan Sayın Bahattin Yücel bir platform oluşturdu. Ancak onun bu çabalarının istendiği kadar yol alamadığını hissettim. Türkiye turizminin üstesinden gelebilmiş bir bakanı bile yıldıran sebepler nelerdir? Yerinde görmek amacı ile kısa bir Samatya turu yapıp Kahvede, Restoranda, Bakkalda esnaf, emekli ve memurla  konuşup bir durum tespiti yapmak istedim. Sahil yolunda Kumkapı'ya alternatif, davulsuz, zurnasız zerafet içerisinde yenilip içilebilen, ulaşımı kolay, hesabı düşük, kalitesi yüksek otantik mekanların ortak dertlerini söyle sıraladım;

- Güvenlik, kapkaç, hırsızlık sorunu çözülmüş değil. Ne esnaf birleşip bir güvenlik şirketi ile anlaşabiliyor, ne de meydanda devriye gezen tek bir polis veya Bekçi var.

- Meyhaneleri, dolayısı ile Rum, Yahudi Ermeni mezeleri ile meşhur semtimizde ne eski tatları, ne eski mezeleri ne de eski meyhane ve meyhaneci kültürünü bulmak mümkün.

- Meyhaneden çok Kebapçı kültürünün ağır bastığı Restoranlar semtin sihrini bozmuş. "Gel-gel" çığırtkanları ise duruma tüy dikiyor.

- Meydan'ın orijinal hali için en az 7-8 bina yıkılmalı.

- Çevre düzenlemesi için Belediye dehal harekete geçmeli. Sayın Bahattin Yücel ile işbirliği yapmalı.

- Çevre düzenlemesi adına meydana dikilen Yunus Heykeli yerine tüm kültürleri anımsatan, yansıtan daha anlamlı bir eser yapılmalı.

- İşgaliye sorunu net bir şekilde herkesin birbirinin haklarına saygı duyacağı şekilde yeniden düzenlenmeli. Sokak işgalleri önlenmeli. Sokak çalgıcıları ve satıcıları Belediye onaylı kimlik taşımalı.

- Komşuları içki ruhsatı sahibi olmasına rağmen hala ruhsat verilmeyen işletmelerin sorunu çözülmeli.

- Bir türlü düzgün dernekleşemeyen esnafa Belediyenin arabuluculuğu gerekli. Dernek çatısı altında bölgecilik, ayrımcılık yapanların önüne geçilmeli.

Sonuçta "Tekne aynı tekne..."

Global Yatırım Holding’in gelirleri üçüncü çeyrekte 1 milyar lirayı aştı

Çeşitli iş kollarında yatırımlarıyla 4 kıta ve 13 ülkede faaliyet gösteren Global Yatırım Holding’in (GYH) 2020 yılı ilk dokuz aylık dönemine ilişkin konsolide gelirleri geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 13 artışla 1 milyar 223 milyon 400 bin TL olarak gerçekleşti. Konsolide operasyonel faiz vergi amortisman öncesi karı (FAVÖK) ise 250 milyon TL’ye ulaştı.


GYH’nin operasyonlarının, büyüme stratejilerine uygun olarak devam ettiğini belirten GYH Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, liman işletmeciliği, temiz enerji ve varlık yönetimi iş kollarında 3 stratejik hamle yaptıklarını ifade etti. Madencilik ve gayrimenkul iş kollarının üçüncü çeyrekteki performansının pandemi kısıtlamalarının hafiflemesiyle kaydadeğer bir iyileşme gösterdiğini anlatan Kutman, “Grup’un 9 aylık performans göstergeleri, yönetimin finansal istikrarı sağlamaya ve şirket performansını artırmaya yönelik çabalarını yansıtıyor” dedi.

Operasyonel dayanıklılığa rağmen GYH’nin de tüm şirketler gibi Covid-19 salgınından etkilendiğini anlatan Mali İşler ve Finansman’dan sorumlu Grup Direktörü Ferdağ Ildır ise, “Çalışanlarımızın ve operasyonlarımızın çevikliği, bu dönemden daha güçlü bir şekilde çıkacağımıza dair iyimser sinyaller sağlıyor” diye konuştu.

GYH, COVID-19 kriz yönetimi kapsamında tüm işkollarında etkin tedbirleri genişleterek hayata geçiriyor. Önümüzdeki dönemde kaldıraçlı olarak alınan risklerin düşürülmesi, pozitif serbest nakit akım üretimi, operasyonel karlılık ve verimliliği ana odak olarak belirleyen Grup, görevlerini en iyi şekilde yapmaya, yenilikçi ve öncü çalışmalar gerçekleştirmeye ve faaliyet gösterdiği her alana değer katmaya devam etmeyi hedefliyor.

Global Yatırım Holding (GYH), 2020 yılı ilk dokuz aylık dönemine ilişkin finansal sonuçlarını açıkladı. Konsolide ciro bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 13 artarak, 1 milyar 83 milyon 700 bin TL’den 1 milyar 223 milyon 400 bin TL’ye yükseldi. Grup, 2020 yılının ilk dokuz ayında 250 milyon TL tutarında amortisman, faiz ve vergi öncesi operasyonel kar (FAVÖK) elde etti. GYH bünyesinde elektrik üretimi yanında menkul kıymet ve varlık yönetimi iş kolları başta olmak üzere neredeyse tüm işkolları bu artışa katkı sağladı.

Covid-19 salgını, gelirler üzerinde maddi baskı yarattı. Böyle bir pandemi meydana gelmemiş olsaydı, toplam konsolide gelirlerin yıllık bazda yüzde 56 (IFRIC 12 etkisi hariç yüzde 32), FAVÖK’ün de yüzde 36 artış kaydetmesi bekleniyordu.

3 iş kolunda 3 stratejik hamle

GYH Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, “GYH’nin 2020'nin ilk dokuz ayındaki genel performansı esas olarak, Covid-19 salgını nedeniyle geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla daha düşük. Ancak madencilik ve gayrimenkul iş kollarının üçüncü çeyrekteki performansı, ikinci çeyrekteki pandemi kısıtlamalarının hafiflemesi ile kayda değer iyileşme gösterdi. Grup’un 9 aylık performans göstergeleri, yönetimin finansal istikrarı sağlamaya ve şirket performansını artırmaya yönelik çabalarını yansıtıyor” dedi.

Bu çeyrekte kendisi için gururla söyleyebileceği birkaç önemli nokta olduğunu belirten Mehmet Kutman, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Global Yatırım Holding olarak operasyonlarımız, büyüme stratejimize paralel olarak, stratejik iş kollarımızda (liman işletmeciliği, temiz enerji ve varlık yönetimi) gerçekleşen satın alımlar ve yatırımlar yoluyla devam ediyor. Liman işletmeciliği iş kolumuzda iştirakimiz Global Ports Holding’in (GPH) elinde bulunan Port Akdeniz hisselerinin devrine ilişkin QTerminals W.L.L. ile Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi imzaladık.

Bu hamle küresel kruvaziyer limanı operatörü olma stratejimizle uyumlu. Kruvaziyer limanı pazarında büyümeye ve yeniliklerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Bir başka sevindirici gelişme de sıkıştırılmış doğal gaz işkolumuzdan geldi. Daha önce imzalanan Hisse Satın Alma Sözleşmesi sonucu SOCAR Türkiye LNG'nin yüzde 100'ünün devri, toplam 32,4 milyon TL bedel ile başarıyla sonuçlandı. Bu satın alma, Naturelgaz'ın LNG, dökme CNG ve oto-CNG işletmelerindeki konumunu daha da güçlendirecek; ürün portföyünü çeşitlendirirken, hacmini ve coğrafi kapsamını artıracak. Üçüncü stratejik iş kolunda, iştirakimiz Actus Portföy Yönetimi, İstanbul Portföy ile birleşmelerini tamamlayarak Türkiye'nin en büyük yerli ve bağımsız varlık yönetimi şirketini oluşturdu. Oluşan yapıda hisselerimizi ek satın alma ile yüzde 40'a çıkarma seçeneğimiz var.”

‘Operasyonların çevikliği iyimser sinyaller sağlıyor’

Sonuçların yorumlayan Mali İşler ve Finasman’dan sorumlu Grup Direktörü Ferdağ Ildır ise, “Operasyonel dayanıklılığımıza rağmen, tüm işletmeler gibi Grup’un performansı Covid-19 salgınından etkilendi. Daha önce benzeri yaşanmamış bu süreçte çalışanlarımızın güvenliğine, operasyon verimliliğine ve maliyet yapımızı yalınlaştırmaya odaklanıyoruz. Çalışanlarımızın ve operasyonlarımızın çevikliği, bu dönemden daha güçlü bir şekilde çıkacağımıza dair iyimser sinyaller sağlıyor” diye konuştu.

Naturelgaz’ın geliri 326,6 milyon TL oldu

Sıkıştırılmış doğal gaz dağıtımı sektöründe faaliyet gösteren Naturelgaz, 2020 yılının ilk dokuz ayında Covid-19 salgını etkisiyle 122,4 milyon metreküp sıkıştırılmış gaz dağıtımı gerçekleştirdi. 2018’in ilk dokuz ayında bu rakam 127,8 milyon seviyesindeydi. Mart ve mayıs ayları arasındaki karantina önlemleri ve ekonomik aktivitedeki daralma müşterilerin üretim kapasitesini etkiledi. Ayrıca çay ve asfalt sektörlerinde sezon açılışlarının ertelenmesi, tüm yıl için alımlarda ileri doğru kaymaya neden oldu. Bu dönemde gelirler 326,6 milyon TL ile yıllık bazda sabit kaldı. Hacimdeki hafif düşüşe rağmen, gaz işkolunun cirosu ve fiyatlandırması geçen yılın aynı dönemini korudu. Bu dönemde, gaz bölümünün FAVÖK'ü yüzde 12 düşüşle 72,8 milyon TL olarak gerçekleşti ve yüzde 22,3 FAVÖK marjı elde etti. Bu düşüş temel olarak düşük satış hacminin yanı sıra enflasyon oranında artan giderlere rağmen fiyatlandırmanın geçen seneyle aynı seviyede olmasına bağlanabilir.

Karayip limanları katkı sağladı

Liman işletmeciliğine ait 2020 yılı ilk dokuz aylık gelirleri, yıllık bazda yüzde 9’luk artış göstererek 561,5 milyon TL, FAVÖK ise yıllık bazda yüzde 67’lik daralmayla 113 milyon TL olarak gerçekleşti. Nassau Kruvaziyer Limanı için IFRIC-12'nin uygulanması nedeniyle proje için yapılan yatırım harcamaları, gelire yüzde 2'lik marjla dahil edildi. 2020'nin üçüncü çeyreğinde IFRIC-12 muhasebe standardının uygulanması gelirlerde 269 milyon TL (40,1 milyon dolar), FAVÖK’te ise 5,4 milyon TL (0,8 milyon dolar) artış yarattı. Covid-19'un olumsuz etkisi, ticari operasyonlardaki küresel ticaret etrafındaki belirsizliklerle birleştiğinde kar marjları üzerinde baskı oluşturdu.

Liman işletmeciliği iş modelindeki dış kaynaklı hizmet sağlayıcıların etkin kullanımına da dayanan esnekliğin, çoğu giderin kruvaziyer ve kargo hacimlerindeki genişleme ve daralmalarla hareket edebilme olanağı sağlaması, kar marjlarının korunması konusunda destekleyici oluyor. Öte yandan, Karayip limanlarının ilk kez konsolidasyona katılması ve Türk lirasının döviz kurları karşısındaki hareketi, liman işletmeciliği iş kolunun finansallarına katkı sağladı.

Kruvaziyer turizminin yakın vadeli görünümü belirsiz

Liman iş kolunda 9 aylık yolcu hacimleri yüzde 63 düşerken, üçüncü çeyrek yolcu hacmi ise yüzde 99’luk bir düşüş gösterdi. Yılın ilk 9 aylık döneminde görülen üçüncü çeyreğe kıyasla görece daha iyi performans, 2020 yılının ilk çeyreğinde Nassau Kruvaziyer Limanı ve Antigua'nın Covid-19 krizinin başlangıcından önce yaptığı ilk katkıdan kaynaklanıyor. Sadece 11 bin yolculuk üçüncü çeyrek yolcu hacmi, dönem içinde kruvaziyer sektörünün küresel olarak kapanmasını ve dönemin sonuna doğru Akdeniz kruvaziyer turizimindeki kısıtlı hareketliliği yansıtıyor.

Kruvaziyer turiziminin 2020’nin geri kalanı ve 2021'e ilişkin yakın vadeli görünümü oldukça belirsiz ve Ağustos 2020'deki yarıyıl sonuçlarından önemli ölçüde daha zorlu görünüyor. Akdeniz ve Asya'da bazı kruvaziyer hatları açılmaya başlarken, hacimler çok düşük kalıyor. Kuzey yarımküre kışa girerken, küresel kruvaziyer endüstrisi neredeyse kapalı seviyelerde devam ediyor. Covid-19'un devam eden ve hatta artan etkileri nedeniyle Avrupa'daki önemli seyahat kısıtlamalarının sonu kesin olarak öngörülemiyor. Kuzey Amerika ve Karayipler'de seyahatin kayda değer bir şekilde ne zaman başlayacağına dair önemli belirsizlik devam ediyor.

Centers for Disease Control and Prevention (CDC) tarafından kısa süre önce "Kruvaziyer Gemileri için Koşullu Seyir Düzeni Çerçevesi"nin yayınlanması, deniz yolculuğuna dönüş için kruvaziyer turizmine resmi bir çerçeve sağladı. Bununla birlikte, 2020'de ve hatta 2021 yılının ilk çeyreğinde kruvaziyer turizmine kayda değer bir geri dönüş olacağına dair çok az bulgu var. İlk çeyrek normalde Karayip limanları için yoğun bir dönem. Bu dönemde kayda değer bir yolcu hacmi olmaması halinde, GYH’nin 2021'deki toparlanma beklentileri üzerinde önemli bir olumsuz etki oluşabilir.

Ticari limanlar ise Covid-19'dan etkilenen küresel ekonomik büyüme ve makroekonomik faktörlerden etkilenirken, üçüncü çeyrek rakamları yılın ilk yarısındaki rakamlar ile uyumlu. 9 aylık dönemde konteyner hacimleri yüzde 14 daralırken genel ve dökme kargo hacimleri yüzde 50 arttı.

Elektrik üretiminde FAVÖK 30 kat arttı

Kotri-jenerasyon ve biyokütle bazlı temiz enerji üretimini içeren elektrik üretimi işkolu 2020’nin ilk dokuz ayında gelirlerini neredeyse iki kat arttırarak 189,3 milyon TL seviyesinde açıkladı. Bu artışta büyük ölçüde 10,8 MW’lık Mardin güneş tesisinin devreye alınması, YEKDEM kapsamında 13,3 USc/Kwh tarife ile güneş bazlı elektrik üretiminin başlaması ve diğer enerji santrallerinde gerçekleşen olumlu performans etkili oldu. Elektrik üretimi işkolu, tüm tesislerde gerçekleşen üretim ve verimlilik sayesinde geçen sene aynı dönemde açıkladığı 2,1 milyon TL’ye kıyasla önemli bir artış göstererek 65,2 milyon TL FAVÖK açıkladı.

Madende güçlü toparlanma

Maden işkolu 2020’nin ilk dokuz ayında Covid-19 nedeniyle yıllık bazda yüzde 27 talep daralmasına bağlı olarak 270 bin 915 ton satış gerçekleştirdi. Maden işkolu yıllık bazda yüzde 18 daralma ile 59,8 milyon TL gelir açıkladı. FAVÖK tarafında ise işkolu yıllık bazda yüzde 5 daralma ile 15 milyon TL seviyesinde FAVÖK açıkladı. Dönem içinde Covid-19’a karşı Avrupa genelinde uygulanan kapanma tedbirleri iş kolu operasyonlarında baskıya neden olurken, hem satış hacminin hem de karlılığın yılın son çeyreğinde de ihracat pazarlarından gelen talebin artmasıyla toparlanmaya devam etmesi bekleniyor. Madencilik iş kolu üçüncü çeyrekteki performansı ihracat pazarlarında kademeli iyileşmeye paralel olarak, geçen yılın aynı dönemine ve ikinci çeyreğe göre kayda değer iyileşme gösterdi. İş kolu, 2020 yılının üçüncü çeyreği için 8 milyon TL FAVÖK bildirerek, yıllık bazda neredeyse iki ve çeyreksel bazda ise üç kat artış açıkladı.

Gayrimenkulde toparlanma başladı

Gayrimenkul işkolu bu çeyrekte 22,0 milyon TL gelir ve 7,9 milyon TL FAVÖK açıklarken, bir önceki yılın aynı döneminde 32,1 milyon TL gelir ve 15,7 milyon TL FAVÖK gerçekleştirmişti. Operasyonel performansta Van Alışveriş Merkezi'nin Covid-19'a karşı güvenlik önlemleri nedeniyle Mart ayının bir kısmında ve Nisan-Mayıs aylarında tamamen kapalı kalması ile 2020’de düşen kira gelirleri etkili oldu. Öte yandan pandemi kısıtlamaların kısmen hafifletilmesi ile iş kolunun üçüncü çeyrek performansı 2020'nin ikinci çeyreğindeki negatif 1,0 milyon TL'lik FAVÖK'e karşılık 5,1 milyon TL'lik FAVÖK ile toparlanmaya başladı.

Menkul kıymet ve varlık yönetiminde güçlü performans devam etti

Menkul kıymet ve varlık yönetimine ilişkin gelirler 2020 yılının ilk dokuz ayında yüzde 73 artarak 64,2 milyon TL seviyesinde gerçekleşti, FAVÖK ise geçen seneki 1,1 milyon TL’ye kıyasla önemli bir artışla 17,4 milyon TL olarak açıklandı. Güçlü operasyonel performans, işlem hacmindeki artış ve etkin maliyet yönetimine bağlı olarak gerçekleşti.

Covid-19’a karşı etkin kriz yönetimi

Öte yandan Global Yatırım Holding, Covid-19’un getirmiş olduğu küresel ekonomik kısıtlamalara karşı etkin tedbirleri tüm iş kollarında genişleterek hayata geçiriyor. GYH’nin Covid-19 kriz yönetimi kapsamında şu önlemleri aldığını açıkladı:“Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 11 Mart 2020’de pandemi olarak ilan edilen Covid-19 salgını ve salgına karşı alınan önlemler, salgına maruz kalan tüm ülkelerde operasyonlarda aksaklıklara yol açmaya ve ekonomik koşulları olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Bunun sonucunda varlık fiyatları, likidite, kurlar, faiz oranları ve diğer pek çok konuda etkilenmekte ve salgının etkiler nedeniyle geleceğe ilişkin belirsizliğini korumaktadır.

Covid-19 salgınının Grup’un konsolide finansal durumuna, konsolide finansal performansına ve konsolide nakit akışlarına olan olumsuz etkilerini etkin bir şekilde yönetmek adına, Grup ilk andan itibaren tüm gelişmeleri yakından takip etmekte ve gerekli tedbirleri almaktadır.

Grup’un önümüzdeki dönem için ana odak alanları kaldıraçlı olarak alınan risklerin düşürülmesi, pozitif serbest nakit akımı, operasyonel karlılık ve verimliliktir. Grup ayrıca görevlerini en iyi şekilde yapmaya devam edecek, yenilikçi ve öncü çalışmalar gerçekleştirecek ve faaliyet gösterdiği her alana değer katmaya devam edecektir.

Covid-19'dan en çok etkilenen iş kolu liman işletmeciliği ardından gayrimenkul (alışveriş merkezleri) gelmektedir. Ayrıca madencilik iş kolu üzerinde de nispeten küçük bir etkisi vardır. İş kolları, özellikle hükümetlerin Covid-19'a karşı önlemleri sıkılaştırması sonucu oluşan ekonomik faaliyetlerde yavaşlama etkilerine açıktır. Yakın zamanda artan günlük vaka sayıları sonucu kısıtlamalar kısa vadeli dalgalanmalara neden olabilecektir.

Covid-19 etkisinin Dünyada ve Türkiye’de ne kadar süre ile devam edeceği, ne kadar yayılabileceği henüz net olarak tahmin edilememekte olup; etkilerin şiddeti ve süresi netleştikçe Grup yönetimi tarafından orta ve uzun vade için daha belirgin ve sağlıklı bir değerlendirme yapma imkânı söz konusu olabilecektir. Grup yönetimi, mevcut belirsiz ekonomik görünüme rağmen Grup’un ticari risklerini ve likidite rezervlerini başarılı bir şekilde yöneteceğine inanmaktadır.” 

Dedeman’da data kontrol ve analiz müdürü Çağakan Yiğit Küçük oldu

TURİZMİN SESİ- Dedeman Hotels & Resorts International, kadrosunu yeni isimlerle güçlendirmeye devam ediyorVeri yönetiminden sorumlu olacak Çağakan Yiğit Küçük, Data Kontrol ve Analiz Müdürü olarak atandı. Dedeman Hotels & Resorts International’ın büyüme ve değişim stratejisi kapsamında Data Kontrol ve Analiz Müdürlüğü görevine, Ortadoğu Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra Boğaziçi - Çağakan Yiğit Küçük getirildi. 


Kariyerine Endeks Türev Yatırım Menkul Değerler A.Ş.’de Kurumsal Finans Analisti olarak başlayan Küçük, sırasıyla Halk Yatırım Menkul Değerler A.Ş.’de Kurumsal Finans Uzmanı, Burgan Yatırım Menkul Değerler A.Ş.’de Kurumsal Finans Müdür Yardımcısı ve en son Rixos Hotels’de Strateji ve Kurumsal Finans Müdürü olarak görev aldı. Data Kontrol ve Analiz Müdürü olarak Dedeman ailesine katılan Çağakan Yiğit Küçük, veri akışının planlaması ve raporlanması, amaca yönelik veri toplanması, veri, fizibilite ve finansal raporların analizi konularından sorumlu olacak.  


Koronavirüs Etkisinde fiyatlar değil hijyen ön plana çıktı

‘Seyahat Sektöründe Değişiklikler Yaşanacak’

Koronavirüs (Covid – 19) salgınının en çok etkilediği sektörlerin başında dünya ekonomisinin yüzde 10'una sahip ve yaklaşık 9 trilyon dolar işlem hacmi olan turizm geliyor. Koronavirüs (Covid 19) sürecinden olumsuz etkilenen sektörlerin başında gelen turizmde yaşanan kayıplara dair Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü tarafından önemli veriler paylaşıldı


Açıklamaya göre ilk 8 ayda uluslararası seyahatlerin yaklaşık yüzde 70 oranında düştüğü belirtildi.  Koronavirüs salgınının son ermesiyle sektörde köklü değişiklerin yaşanacağını vurgulayan biletall  Ceo’su Yaşar Çelik, “  Sosyal mesafe, hijyen kuralları ve  bilgi paylaşımı gibi birçok konu ön plana çıkacak. En çok gözümüze çarpacak konulardan biri de vatandaşların yeni seyahat rotaları ve ulaşım seçenekleri artık sadece fiyat odaklı olmayacak. Karar verme sürecinde hijyen konusu etkili olacak. Video konferansların çoğalması ile de iş seyahatlerinde azalma görebiliriz” ifadelerini kullandı.

Koronavirüs (Covid – 19) salgınının en çok etkilediği sektörlerin başında dünya ekonomisinin yüzde 10'una sahip ve yaklaşık 9 trilyon dolar işlem hacmi olan turizm geliyor. Turizmciler ise virüsün etkisini kaybetmesinin ardından beklenen hareketliliğin yaşanacağına inanıyor. Peki, 2021 yılında seyahat sektöründe ne gibi değişikler göreceğiz?

Karar Verme Süreçlerinde Korona Etkisi Devam Edecek
Kişilerin karar verme süreçlerinde de korona etkisinin ön plana çıkacağına dikkat çeken biletall Ceo’su Yaşar Çelik, “Seyahat etmek için hangi ulaşım aracını kullanırsak kullanalım seçimlerimizde ilk öncelik fiyat yerine yaşadığımız süreçten dolayı hijyen kuralları olacak. Video konferanslarda sektörü etkileyecek. Toplantılarda online olma oranı pandemide daha da artış gösterdi. Bu durum virüs bittiğinde de devam edeceğe benziyor. Dolayısıyla iş seyahatlerinde de düşüşler bekleniyor” dedi.

Popüler Destinasyonlar Popülaritesini Kaybedecek
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapılan araştırmalara göre seyahat danışmanlarına bu süreçte daha çok iş düştü. Çünkü bilgi paylaşımı ve iletişim her zamankinden daha da önemli bir hal aldı. Bu durum ilerleyen zamanlarda da artarak devam edecek. İnsanlar dijital kanalları bu dönemde daha çok sevdiler. Bu durum seyahat sektöründe yer alan online kanalların kullanımını da etkileyecek. En çok tercih edilen destinasyonlarda popülaritesini kaybedecek. Son olarak ise pandemi sürecindeki ülkelerin başarısı kişilerin seçimlerinde büyük rol oynayacak. Bu noktada Türkiye virüs ile mücadelede gösterdiği başarı ile avantajlı konumda yer alıyor.”

9 Kasım 2020 Pazartesi

Denizbank, Gastronomi Kredisi ile destek paketi sunuyor

Denizbank’tan yeme içme sektörüne nefes
Denizbank’tan Gastronomi Turizmi ve İşletmelerine Avantajlı Kampanya
KOBİ’lerin finansman maliyetlerini düşürmeyi memlekete hizmet ilkesiyle görev bilen DenizBank,  koronavirüs salgını dolayısıyla zorlu süreçten geçen yeme içme sektörüne nefes aldırmak üzere Gastronomi Turizmi Derneği ile iş birliğine imza attı.


Bu kapsamda Banka, Gastronomi Turizmi Derneği üyesi restoran, otel ve yat turizmi işletmesi gibi kurumların, edinmeleri zorunlu olan ve uluslararası akreditasyonu bulunan Gastronomi Turizmi Hijyen Belgesi’ni kolaylıkla almalarına yönelik, Gastronomi Kredisi ürünü ile destek paketi sunuyor. 

Tüm sektörlerde KOBİ’lerin ihtiyaçlarını, ülke ekonomisinin geleceğine katkı sunma misyonuyla sahiplenen DenizBank, gastronomi alanında faaliyet gösteren işletmelerin finansmana erişimlerini kolaylaştırmak üzere Gastronomi Turizmi Derneği ile işbirliğine imza attı.

Bu kapsamda; Gastronomi Kredisi ürünü ile gastronomi işletmelerine aylık %1,36 faiz oranıyla, azami 36 ay vadeli, 100.000 TL’ye kadar kredi imkanı sağlanırken, DenizBank POS’larıyla yapılan satışlar için de avantajlı komisyon oranları sunuluyor. 

KOBİ’lerimizin finansmana hızlı ve kolay ulaşabilmesi için çalışıyoruz
KOBİ’lerin güçlenmesine yönelik sunulan destek ile ülke ekonomisinin kazanacağı bilincinden hareket ettiklerini belirten DenizBank KOBİ Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Murat Kulaksız, Türkiye mutfağını dünyada tanıtmayı misyon edinen Gastronomi Turizmi Derneği üyelerine de yine bu anlayışla özel avantajlar sunduklarını belirtti. Kulaksız, şöyle konuştu: “Üretimin ve istihdamın ana kaynağını oluşturan KOBİ’lerimizin finansmana hızlı ve kolay ulaşabilmesi için var gücümüzle çalışıyoruz. 

Bu bağlamda, özellikle restoranlar, gastronomik ürün üreticileri, gastronomi turu yapan seyahat acenteleri, GT Anadolu projesi kapsamında yurtdışına mallarını satmak isteyen markalar ve GT Hijyen Belgesi ile T.C. Kültür Turizm Bakanlığı kapsamında Gastronomi Belgesi almak isteyen kurumlara Gastronomi Kredisi ürünü ile destek paketi sunuyoruz. Özellikle edinilmesi zorunlu ve denetime tabi Hijyen Belgesi konusunda KOBİ’lerimize kolaylık yaratmak bizim için son derece önemli. Aylık %1,36 faiz oranıyla, azami 36 ay vadeli, 100.000 TL’ye kadar kredi imkanı sağlamanın yanında, DenizBank POS’larıyla yapılan satışlar için de avantajlı komisyon oranlarımız mevcut. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye ekonomisine katkı yapacak tüm sektör ve işletmelerin yanında durmaya devam edeceğiz.”



TÜRSAB heyeti, Batman ve Mardin’de Acentalar ile Buluştu

TÜRSAB’dan Batman ve Mardin Ziyareti
TÜRSAB heyeti, Çalıştayın ardından Batman ve Mardin illerini ziyaret etti
Kültür ve İnanç Destinasyonu Çalıştayı için Diyarbakır’a giden TÜRSAB heyeti, Çalıştayın ardından Batman ve Mardin illerini ziyaret etti. TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, Yönetim Kurulu Üyeleri, Bölge Temsil Kurulu Başkanları, Batman ve Mardin’de faaliyet gösteren seyahat acentaları ile bir araya gelerek pandemi sürecinde yaşanan sorunları değerlendirip, bölge turizmini geliştirmek için yapılması gerekenleri konuştu.


TÜRSAB YÖNETİM KURULU BATMAN’DAKİ SEYAHAT ACENTALARIYLA BULUŞTU
TÜRSAB heyetinin ilk ziyareti Batman’a oldu. Batman Valisi Hulusi Şahin, Batman Ticaret ve Sanayi Odası (BATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Demir’in katılımıyla gerçekleşen buluşmada çok sayıda seyahat acentası hazır bulundu.

FİRUZ B. BAĞLIKAYA: “PANDEMİ SONRASINA HAZIRLANIYORUZ”
TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, konuşmasının başında pandeminin en fazla etkilediği sektörün turizm olduğuna dikkat çekti. Seyahat acentalarının zor günlerden geçtiğini belirten Bağlıkaya, pandemi sürecinde sektörü ayakta tutmak için çalıştıklarını ifade etti. Bağlıkaya, “Önümüzdeki döneme hazır olmak için gezilerimize aralıksız devam ediyoruz. Ülkemizin turizm potansiyelini tüm meslektaşlarımıza tek tek gezerek hatırlatıyoruz. Kimsenin morali bozulmasın, ayaktayız devam edeceğiz diyoruz. Dünyada pandemi sürecinde turizm trendlerinde değişiklikler oldu. Daha önceki dönemlerde deniz, güneş ekseninde turizm hareketi yoğunluktaydı. Artık turistler kültür ve doğa turları gibi segmentlere yöneldi. Bu açıdan bakıldığında Batman’ın da önemli bir turizm potansiyeli var. Batman, kültür turizmi açısından önemli fırsatlar sunuyor. Turizm hareketinin yüzde sekseni ülkemizin 5 şehrinde gerçekleşiyor. Diğer illerimiz geri kalan yüzde yirmiyi paylaşıyor. Turizmi bütün illerimizde 12 aya yayma hedefiyle hareket ediyoruz. Biz Türkiye Seyahat Acentaları Birliği olarak, bölge turizmi için elimizden geldiği kadar üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız” dedi.

BATMAN VALİSİ ŞAHİN:“HASANKEYF YOK OLDU ALGISINI SİLMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Batman Valisi Hulusi Şahin TÜRSAB’ın Batman’a yaptığı ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Vali Şahin, “Pandemi nedeniyle turizm için zor ve zahmetli bir mevsimi geride bıraktık.  Her kriz bünyesinde fırsatlar barındırıyor. Bu ziyareti, turizmi fırsata çevirmek için yapılmış saha çalışması olarak görüyorum. Türkiye’nin turizmde hızlı toparlanma yapacağını düşünüyorum. Biz en büyük markamız olan Hasankeyf markası ile önemli bir dönüşümü yaşarken pandemiye yakalandık. Bu sancılı süreci turizmin taban yaptığı döneme getirmek bizim için faydalı oldu. Hasankeyf sulara gömüldü, yok oldu algısı yanlış, bu algıyı yok etmek için uğraşıyoruz. Geleceğe bakıyoruz. Kültür turizminde çok önemli bir destinasyon olan Hasankeyf’in yeni rotalarda yer alması için çalışıyoruz” dedi. Toplantının ardından TÜRSAB heyeti geçen yıl açılan Hasankeyf Müzesi’ni gezerek müze hakkında bilgi aldı.

FİRUZ B. BAĞLIKAYA:“SEYAHAT ACENTALARININ İŞ KAYBI ÇOK YÜKSEK SEVİYELERE ULAŞTI”

Heyetin ikinci durağı Mezopotamya’nın altın üçgeni olarak anılan illerin içinde yer alan Mardin oldu. TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, Yönetim Kurulu Üyeleri, Bölge Temsil Kurulu Başkanları Mardin’de faaliyet gösteren seyahat acentaları ile akşam yemeğinde buluştu. TÜRSAB’ın Mardin buluşmasına Vali Yardımcısı Gürsel Temurci ile Mardin İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Mehmet Sabahattin Genç de katıldı.

Yemekte konuşma yapan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, seyahat acentalarının iş kaybının çok yüksek seviyelere ulaştığını vurguladı.  Bağlıkaya, “Birçok meslektaşımız işini kapatmak zorunda kaldı. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış önemli bir destinasyonumuz. Bu vesile ile seyahat acentaları tur rotasında altın üçgen dediğimiz Diyarbakır- Şanlıurfa – Mardin illerine yönelik Çalıştay gerçekleştirdik. Bölgenin tanıtılmasına katkıda bulunmak için buradayız. Burada olmaktan son derece mutluyuz” sözleriyle bölgenin turizm açısından öneminin altını çizdi.

7 Kasım 2020 Cumartesi

ANT DEVELOPMENT ve ACCOR GRUBU ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMA İLE SO/MOSKOVA,‘POKLONNAYA9’YAŞAM KOMPLEKSİNDE

ANT Grubu kuruluşu ANT Development gayrimenkul yatırım şirketi ve uluslararası otel işletmecilik grubu ACCOR bugün, dünyanın en lüks life-style otel markalarından ‘SO/Hotels&Resorts’ markasının, Moskova’nın en prestijli komplekslerinden Poklonnaya9 Residence Kompleksinde açılmasına dair anlaşma imzalandığını açıkladı. 2023 yılında hizmete girecek olan ‘SO/Moskova’, başkentte bulunanilk ‘Lüks Life-Style’ otel olma özelliğine sahip.

Moskova’nın en prestijli bölgelerinden biri olan Dorogomilovo’da yer alan bu yeni rezidans kompleksi ve tasarım otel, lüks gayrimenkul sektörünün en üst seviyedeki tüm ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlandı. 70 yıldır dünyanın değişik bölgelerinde çok özel otel ve gayrimenkul projelerinde imzası bulunan uluslararası mimarlık grubu Tabanlıoğlu Architects tarafından mimari tasarımı yapılan otelde, Moskova’nın tarihi dokusunun özgün karakterini ve cazibesini vurgulayacak bir tasarım dili kullanıldı.

Projede yer alan basarılı isimler ayrıca; ANT Development, SO/Moskova’nın iç mimari tasarımı için New York’un en bilinen tasarım grubu Rockwell Group ile anlaştı. Tasarım portföyünde, Avrupa ve Amerika’nın en önemli şehirlerinde, lüks otel ve restoranları bulunan Rockwell Group’un özelliği ise, her projede hikayesi olan eşsiz bir atmosfer yakalıyor olması. SO/Moskova’nın iç tasarım konseptinde ‘Rus Peri Masalları ve Destanları’nın bugüne uyarlanmış dünyası, orijinal renkler, özgün malzemeler, özel tasarım mobilyalar ve iç dekorasyon malzemeleriyle yaratılıyor. SO/Moskova’nın otel ve gayrimenkul geliştirme danışmanlığını ise, dünyanın önde gelen isimlerinden SERVOTEL, Ömer İsvan başkanlığında yürütüyor.

SO/Moskova’nın, değişik restoranlar, barlar, kafeler, oturma salonları, ortak çalışma alanları, panaromik havuza sahip yoga ve fitness salonlarından oluşan spor merkezi ve spa gibi zengin donatıları ile, sadece otel misafirlerinin değil, hem ‘Poklonnaya9’da yaşayan ev sahiplerinin hem de tüm Moskova’nınönde gelen ‘Life-Style’buluşma noktası haline gelmesi planlanıyor.

Projenin yatırımcısı ANT Development, dünyadakiTOP-100 inşaat şirketlerinden birisini de kapsayan Ant Yapı Grubu bünyesinde yer alıyor. Projenin işletmecisi olan Accor ise Avrupa’nın en büyük otel işletmecisi konumunda bulunuyor. Grup, 110 ülkede 5.000’den fazla otel ve rezidans işletiyor. Grubun bünyesinde SO/,Raffles, Sofitel, Banyan Tree, Delano, Orient Express, Fairmont gibi çok özel markalar bulunuyor. SO/ Hotels & Resorts markası ise, modern tasarım dünyasının seçkin moda isimlerini, otellerin de yer alan değişik tasarım detaylarına derinlik kazandırmak üzere dahil ediyor; bu isimler arasında Mauritius’da Kenzo Takada, Bangkok’da Christian Lacroix, Singapur’da Karl Lagerfeld yer alıyor. Moskova için moda dünyasından seçilen isim ise henüz anons edilmedi.

ANT Development’ın yaptığı projelerde olduğu gibi, SO/ Hotels & Resorts markası da bulunduğu lokasyonlarda sofistike ve dinamik stilleri projelerinin ambiansını yansıtmak adına birleştiriyor. Her iki grupda “modern tasarımın eşsiz karakterini” ortaya çıkartma konusunda uzmanlığa sahip bulunuyor.

ANT Development’ın Yönetici Ortağı Güven Dündar, bu birliktelikle ilgili şunları söyledi: “ANT Development ve SO/ Hotels & Resorts markası, modern lüks yaşantının ister bir otel odasında isterse bir rezidansta olsun, nasıl olması gerektiği konusunda çok benzer bir vizyona sahipler. En başından beri bizler, sadece komplekste yaşayanlara değil, tüm Moskova’ya, içindeki yeme-içme, eğlence ve dinlence mekanları ile hitap edecek ve şehrin sosyal dokusunun yeni çekim merkezi olacak bir mekan yaratmak istedik. SO/ Hotels & Resorts sadece bir otel markası değil. Adını taşıyan her bir mekan daimi olarak geri gelmek isteyeceğiniz mekanlar ve deneyimler yaratan özgün projeler olarak hayata geçirildi.”

Accor Grubu Rusya, Gürcistan, Ukrayna ve BDTCEO’su Alexis Delaroff ise: “Bizim lüks ve moda otel markamız olan SO/ Hotels &Resorts’un Moskova’ya ve ikonik yerler olan Kutuzovsky Prospect ve Poklonnaya Gora’ya gelmesinden çok memnunum. Avant-Garde tasarım özellikleri ve güncel moda vurguları ile simgeleşmiş buluşma mekanlarına evsahipliği yapan lüks bir otel markası olan SO/, orijinal Rus hissiyatına Fransız cazibesi ve üst seviye servis kalitesi katacaktır. Böylesi bir mekanın hem otel misafirleri hem de tüm şehir için çok önemli bir cazibe merkezi olacağına inanıyorum” dedi.

ANT Development yetkilileri, ‘Poklonnaya9’ projesinin 2019 yılında başladığını ve halihazırda inşaatın süratli bir tempo ile yükselmeye devam ettiğini açıkladı. 32katlı, lüks rezidanslar ve SO/otelden oluşan kompleks, Moskova’nın çok önemli bir merkezi olan Kutuzovsky Prospekt ve Triumphal Arch’a sadece 2 dakika uzaklıkta yer alıyor. Neoklasisizm ve Art Deco özelliklerini birleştiren bina, Moskova'nın en seçkinbölgelerinden biri olan Dorogomilovo’daki tarihi yapısal dokuya organik şekilde entegre oluyor. Kompleks, dört katlı yeraltı otoparkı, en üstkatlarında teraslı ‘penthouse’larıvemanzaralı daireleri ile Moskova lüks yaşamının yeni adresi olmaya hazırlanıyor. Tüm ‘Poklonnaya9’ sakinlerine Accor tarafından SO/Moskova’nın beş yıldızlı lüks otel hizmetleri sunulacak. Projenin 2023 yılının ikinci çeyreğinde devreye girmesi bekleniyor.

6 Kasım 2020 Cuma

Koç Holding'den yılın 9 ayında 125,7 milyar TL konsolide ciro

Koç Holding, 2020 yılının ilk 9 ayında konsolide bazda toplam 125,7 milyar TL gelir elde ederken 6,1 milyar TL kombine yatırım gerçekleştirdi. İlk 9 ay finansal sonuçlarını değerlendiren Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, “Koronavirüs salgını tüm dünyada zorlukları ve belirsizliği daha da artırırken, çevik yönetim anlayışının önemini ortaya koydu. Koç Topluluğu olarak bu zorlu dönemde de disiplinli yönetim anlayışımız, sağlam bilançomuz, dengeli portföy yapımız, dijital yetkinliklerimiz, çevik yönetimimiz, çalışma arkadaşlarımızın üstün gayreti, kuvvetli bayi teşkilatımız ve etkin tedarik zincirimiz sayesinde güçlü konumumuzu sürdürüyoruz.


Küresel ekonomiyi ve değer zincirlerini derinden etkileyen koronavirüs salgınının menfi ekonomik etkilerini ihtiyatlı politikalarımız sayesinde azaltabildik. Yurt içinde tüketici talebinin devam etmesi, yurt dışında ise ihracat pazarlarında başlayan hareketlilik koronavirüs salgını kaynaklı ekonomik yavaşlamanın etkilerini nispeten azalttı. Ancak üçüncü çeyreğin sonu itibarıyla özellikle Avrupa ülkelerinde koronavirüs salgınına yönelik kısıtlamaların yeniden gündeme gelmesi, ihracat pazarlarımızdaki belirsizliklerin artabileceğinin sinyalini verdi. Koç Topluluğu olarak bu dönemde ülkemizin ekonomisine katkı sağlamak için üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yılın ilk 9 ayında yaptığımız 6,1 milyar TL kombine yatırımla, son 5 senelik toplam yatırımlarımız 40 milyar TL’ye ulaştı” dedi.

Levent Çakıroğlu: “Topluluk Şirketlerimiz ile Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 9’unu gerçekleştiriyoruz.”

Koç Topluluğu Şirketleri’nin, Türkiye’nin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 9’unu gerçekleştirdiğine dikkat çeken Levent Çakıroğlu, “Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin hazırladığı ‘Türkiye’nin İlk 1000 İhracatçısı Listesi’nde bu sene de şirketlerimiz ile en üst sıralarda yer aldık. Listede Ford Otosan ihracat şampiyonu, Tüpraş 3’üncü, Tofaş 7’nci ve Arçelik 9’uncu oldu” dedi. 

“Diğer yandan Avrupa Komisyonu’nun 2019 yılında açıkladığı ‘Yeşil Mutabakat’ın en iyi şekilde hayata geçirilebilmesi için özel sektörün rolünü tanımlamak üzere Dünya Ekonomik Forumu tarafından küresel 30 şirketin CEO’sunun bir araya geldiği CEO Eylem Grubu’nda, ülkemizi temsil etmek bizim için çok önemliydi” diyerek sözlerini sürdüren Levent Çakıroğlu şöyle devam etti: “Açıklanan ortak bildiri doğrultusunda, küresel yeşil toparlanma için gerekli yol haritasının oluşturulmasına Koç Topluluğu olarak somut bir katkı sunacağımızı taahhüt ettik ve sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımızı hızlandırdık. Ayrıca Avrupa Birliği ile ticari ilişkileri Gümrük Birliği’ne dayanan Türkiye’nin ilgili finansal teşvik mekanizmalarından faydalanması ve Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerdeki sürdürülebilirlik kriterleri açısından başarılı şirketlerin süreçlere dâhil olması için önerdiğimiz yaklaşımın yayınlanan bildiride yer almasından memnuniyet duyduk.”

Levent Çakıroğlu: “Ford Otosan, ticari araç pazarındaki geleneksel liderliğini yüzde 37,3’e ulaşan pazar payıyla devam ettirdi.”

Yılın ikinci çeyreğinden itibaren faizlerdeki aşağı yönlü seyrin ertelenen tüketici talebiyle birleşerek, özellikle otomotiv sektöründe yılın üçüncü çeyreğine olumlu yansıdığını belirten Levent Çakıroğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Ford Otosan, yurt içi ticari araç pazarındaki geleneksel liderliğini yüzde 37,3’e ulaşan pazar payıyla devam ettirdi. Avrupa ticari araç pazarının e-ticaretin etkisiyle hızla toparlandığı bu dönemde, Ford sektörün üzerinde gösterdiği performans ile pazar payını üçüncü çeyrekte yüzde 15,1’e çıkardı ve Ford markası 2015’ten bu yana süren Avrupa ticari araç pazarı liderliğini korudu. Bu dönemde Avrupa’da satılan Transit Ailesi araçların yüzde 85’i Ford Otosan tarafından üretildi. Fiat markası, Türkiye otomotiv pazarında 2020 yılının ilk 9 ayını lider olarak tamamlarken, Tofaş’ın ürün geliştirme sürecine de liderlik ederek, üretimini gerçekleştirdiği Fiat Egea, tüm model seçenekleriyle Türkiye’nin en çok tercih edilen otomobili oldu. Tofaş 2019 Mayıs ayında aldığı kararla Fiat Egea’yı 225 milyon dolarlık yatırımla kapsamlı bir şekilde yenilerken, model yelpazesine ‘Egea Cross’u ekledi. Yenilenen Egea Model ailesinin, 2021 yılı başında satışa sunulması planlanıyor. Diğer yandan pandemiye rağmen ihracattaki atılımına hız kesmeden devam eden Otokar, gerçekleştirdiği toplam yaklaşık 135 milyon ABD doları tutarındaki iki yeni ihracat anlaşmasıyla Türkiye’nin savunma alanındaki gücünü yurt dışına taşımayı sürdürdü. Sektörünün lider üreticisi TürkTraktör ise ilk 9 ayda ürettiği traktör sayısını geçen seneye göre yüzde 38 oranında arttırarak tarım sektörüne tüm gücüyle destek vermeye devam etti.”  

Levent Çakıroğlu: ‘’Her ne kadar koronavirüs salgını dış ticaretteki gelişmeler konusunda belirsizlik yaratsa da Arçelik’in bu dönemdeki güçlü performansı, finansal sonuçlarına olumlu yönde yansıdı.’’

Dayanıklı tüketim sektöründe ertelenen tüketici talebi ve değişen tüketici tercihleri iç pazara olumlu yansırken, dış ticaretteki toparlanmanın da beklenenin üzerinde gerçekleştiğine dikkat çeken Levent Çakıroğlu şu ifadeleri kullandı: “Arçelik, ikinci çeyrekte ötelenen talebin güçlü dönüşü sonucunda, yüksek bir ciro büyümesinin yanı sıra, güçlü operasyonel ve finansal yönetim ile birlikte her alanda başarılı sonuçlar elde etti. Her ne kadar koronavirüs salgını dış ticaretteki gelişmeler konusunda belirsizlik yaratsa da Arçelik’in bu dönemdeki güçlü performansı, finansal sonuçlarına olumlu yönde yansıdı. Arçelik tüketicilerin pandemi döneminde artan hijyen ihtiyacına da esnek ve çevik üretim anlayışı ve güçlü Ar-Ge yapısı ile tasarladığı Ultra Hijyen Serisi ile yanıt verdi. Arçelik ayrıca sürdürülebilirlik yolculuğunda önemli bir adım daha atarak küresel üretim merkezlerinde 2019-2020 yılı için karbon-nötr oldu.”

Bankacılık sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Levent Çakıroğlu, Yapı Kredi’nin, Türkiye’nin üçüncü büyük özel bankası olarak, “Hizmette Sınır Yoktur” anlayışıyla ülke ekonomisine değer katmayı sürdürdüğünü ifade etti. Levent Çakıroğlu sözlerine şöyle devam etti:  “Yapı Kredi, 2020 yılının ilk dokuz ayında nakdi ve gayri nakdi kredilerini yıllık bazda yüzde 24 artırarak, Türkiye ekonomisine 384,4 milyar TL kaynak sağladı. Nakdi kredi hacmini yıllık yüzde 27 artışla 283 milyar TL’ye çıkaran Yapı Kredi’nin özel bankalar arasındaki toplam kredi pazar payı yüzde 16,5 oldu. Ayrıca bankamız, dış ticaretin finansmanı ve genel kurumsal amaçlarla kullanılmak üzere geçtiğimiz günlerde 20 ülkeden 38 finansal kurumun katılımıyla 367 gün vadeli yaklaşık toplam 805 milyon ABD Doları tutarında ikinci yarının en yüksek katılımlı sendikasyon kredisi anlaşmasına başarılı bir şekilde imza attı.

Enerji sektörüne baktığımızda ise koronavirüs salgını küresel çapta akaryakıt ürünleri talebini etkilemeye devam ederken, enerji sektörünün ülkemizdeki lokomotifi Tüpraş, ülkemizin enerji ihtiyacını başarıyla karşılamayı sürdürdü. Tüpraş, normalleşme sürecine paralel yurt içinde artan talebi karşılamaya yönelik üretim artışı gerçekleştirirken, küresel olarak havacılık yakıtları başta olmak üzere arz talep dengesizliğinin sürdüğü bu dönemde, yüksek stokların da etkisiyle zayıf seyreden ürün marjları sebebiyle bu yılın ilk dokuz ayında net zarar kaydetti.”

Levent Çakıroğlu: “Topluluğumuzu daha güçlü bir geleceğe hazırlayacak büyük bir kültürel dönüşüm programı yönetiyoruz.”

2016’dan bu yana Koç Topluluğu’nda uygulanan kültürel dönüşüm programına da dikkat çekerek bu alandaki gayretlerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Levent Çakıroğlu şöyle konuştu: “Belirsizlik ortamında, değişim dinamiklerinin getirdiği tehditleri bertaraf edecek, fırsatları yakalayacak ama esas itibariyle Topluluğumuzu geleceğe daha güçlü hazırlayacak büyük bir kültürel dönüşüm programı yönetiyoruz. Kültürel değişimi sağlayacak inisiyatiflerimiz; dijital dönüşüm, sıfır bazlı bütçeleme, çevik yönetim, inovasyon ve kurum içi girişimcilik. Koç Topluluğu olarak birçok yenilikçi fikrin hayata geçirilebilmesi için uygun iklimi sağlamak amacıyla hayata geçirdiğimiz kurum içi girişimcilik programımızın örneklerinden birini Aygaz’da geliştirdik. Aygaz’ın kurumiçi girişimcilik programımızda yer alan iş fikirlerinden AyKargo’nun şirketleşme çalışmaları, Koç Topluluğu’nun kurumiçi girişimcilik kabiliyetinin en ümit vaadeden örneklerinden biri oldu” dedi. 

Pandemi dönemiyle beraber değişen turizm sektörü dinamikleri hakkında da yorum yapan Firuz B. Bağlıkaya, “Yavaş yavaş insanlar doğa turizmine, karavan turizmine, macera turizmine eğilim göstermeye başladılar



Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Kocaeli Otel ve Turistik Tesis İşletmecileri Derneği’nin (KODİT) ortaklığında 3-4-5 Kasım 2020 tarihleri arasında düzenlenen Turizm Sektör Buluşması programının son günü Kocaeli Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz B. Bağlıkaya ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Yaşar Çakmak’ın konuşmalarıyla katıldığı TÜRSAB Doğu Marmara Bölge Temsil Kurulu Başkanı Aytekin Şahinbaş’ın ev sahipliğinde düzenlenen organizasyonda; Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, Kandıra Belediye Başkanı Adnan Turan, Kocaeli İl Kültür ve Turizm Müdürü Fatih Taşdelen, KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Balamir Gündoğdu, TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyeleri, TÜRSAB Bölge Temsil Kurulu Başkanları ve info turu kapsamında bölgeye gelen 100’ün üzerinde seyahat acentası temsilcisi de yer aldı.


TÜRSAB BAŞKANI FİRUZ BAĞLIKAYA:
“ÜLKEMİZ 2020 YILINDA TURİZM SEKTÖRÜ GELİRLERİNDEN YOKSUN KALDI”
Sektör buluşmasının açılış konuşmasında kürsüye çıkan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Dünyanın her yerinde olduğu gibi en çok zarar gören sektör maalesef turizm oldu. Çok önemli bir ekonomik değerden yoksun kaldı ülkemiz” ifadelerini kullandı. Bu süreci seyahat acentalarının çok sert biçimde geçirdiğinin altını çizen Bağlıkaya, “Seyahat acentalarımız 2020 yılında çok zor günler geçirdi. Mesleğimizin sürdürülebilirliği için elzem olan taleplerimizi yetkili birimlerle paylaşmaya devam ediyoruz” dedi.

“İÇ TURİZM OLMADAN DIŞ TURİZM OLMAZ”
Yapılan organizasyonun çok değerli olduğunu dile getiren TÜRSAB Başkanı, Kocaeli’nde bulunmanın önemine vurgu yaparak; “Kocaeli, iki tane büyük şehrin ortasında, iki bölge iklimine hâkim, gerçekten müstesna bir yer. Dağları, ovaları, ormanları, tabiat güzellikleri ile muhteşem bir yer burası” ifadelerini kullandı. Pandemi dönemiyle beraber değişen turizm sektörü dinamikleri hakkında da yorum yapan Bağlıkaya, “Yavaş yavaş insanlar doğa turizmine, karavan turizmine, macera turizmine eğilim göstermeye başladılar. Satılan ürünlere baktığımızda villalar, butik oteller, daha özgün seyahatler ilgi görmeye başladı tüm dünyada. Bu açıdan bakıldığında Kocaeli, saydıklarımın tümünü sunabilecek bir yer. Bunun yanı sıra; kış turizmi, kongre turizmine de hizmet verebilecek düzeyde birtakım imkanlara sahip. Biz burada seyahat acentaları olarak üzerimize düşeni yapacağız. İç turizm olmadan dış turizm olmaz. Kocaeli’ni biraz daha hatırlatmamız lazım. Umuyorum bu emeklerimizin karşılığını alacağımız daha güzel günlerde birlikte olacağız” şeklinde konuştu.


KOCAELİ VALİSİ SEDDAR YAVUZ:
“KOCAELİ İSTANBUL İLE YARIŞAN TARİHİ BİR ŞEHİR”
Oldukça zor bir dönemin içerisinde bulunduklarını kaydeden Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Türkiye’nin dünya ülkelerine oranla daha iyi bir mücadele verdiğini belirtti. Kocaeli’nin ise turizm bakımından son derece değerli güzelliklere sahip olduğunu belirten Yavuz; “Burada inanılmaz eserler var. Öncelikle bu kentin insanları kendi şehrini tanımalı. Doğu Roma’nın başkenti olarak gördüğümüz Nikomedya’yı ne kadar tanıttık bunu konuşmamız lazım. Osmanlı döneminden de çok iyi eserler var. Şehirle dip dibe bu kadar yeşili bulabileceğiniz başka bir yer yok. İstanbul ile her alanda yarış yapabilecek bir şehir” dedi.
Bilim ve teknoloji bakımından da Kocaeli’nin sahip olduğu öneme vurgu yapan Vali Seddar Yavuz, “Bilim ve teknolojinin üssü burası. Turizmin gelişmesinde teknoparklar ile yeni bir alan yaratabiliriz. Burası komplike bir şehir. Kocaeli, size büyük imkanlar sunacaktır” ifadelerini kullandı.


KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BAŞKANVEKİLİ YAŞAR ÇAKMAK:
“TURİZM SEKTÖRÜNÜ CANLANDIRMALIYIZ”
Sektörün pandemi süresince büyük sıkıntılar yaşadığına dikkat çeken Başkanvekili Yaşar Çakmak, turizm ile ilgili beklentilerin de değiştiğini belirtti. Oluşan bu tabloya ilişkin çözüm önerilerinin üretilmesi gerektiğini vurgulayan Çakmak, “Kocaeli’nin sizlerle paylaşacağı turistik değerler oldukça fazla. İnsanların güzel vakit geçirebileceği bir yer. Burası yolların üzerinde, kolayca geçilebilen bir destinasyon değil, kalıp nefes alabileceğiniz bir kent. 2500 kilometreye ulaşan yürüyüş yollarımız var. Doğa turizmi için de artışlarımız var ve taleplerimiz de bu yönde. Sektörü canlandırmak için çalışmalar yapmalıyız. Bizler pandemi geçtikten sonraki yeni döneme hazırlıklı olmalıyız” şeklinde konuştu.


SEYAHAT ACENTALARI ALTERNATİF DESTİNASYONLARI KEŞFE ÇIKTI
3 gün süren info programı kapsamında ise TÜRSAB üyesi seyahat acentaları, şehrin birçok bölgesinde incelemelerde bulundu. İlk gün Roma, Bizans ve Osmanlı sanatının nadide örneklerinin sergilendiği Etnografya Müzesi, Osmanlı Devleti’nin ilk Genel Yol İşleri Gezici Müfettişi olan Selim Sırrı Paşa’nın tarihi konağı, sivil mimarlık yapılarıyla dikkat çeken Kapanca Sokak ile doğal güzellikleri ve spor turizmine olan yatkınlığıyla ziyaretçilerine hitap eden Yuvacık Barajı’nın yanı sıra ılıca ve tarihi alan ziyaretleri yapan acentalar, ikinci gün ise; Ayrı Gezegen Cam Teras Gezisi, kış turizmi potansiyeliyle dikkat çeken Kartepe Kayak Merkezi ve doğa turizmi tutkunlarının uğrak yeri olan Sekakamp’ı gezdi. Organizasyonun son gününde ise buluşma programının ardından Seka Bilim Merkezi’ne hareket eden sektör temsilcileri, son olarak Kağıt Müzesi’nde incelemelerde bulundu.