TURİZMİN SESİ |Turizm ve Turizmcinin Sesiyiz | Turizm Haberleri | Gastronomi Haberleri | Etkinlik Haberleri | turizminsesi@gmail.com
17 Haziran 2021 Perşembe
THY Teknik A.Ş., Boeing ile Yenilenen Yedek Parça Sözleşmesiyle Envanter Portföyünü Genişletiyor
ULUDAĞ’IN ZİRVESİNDE DEV MARATON
Emaar Square Mall’un Yeni Genel Müdürü Bige Kotil Oldu
Emaar Türkiye ismiyle ülkemizde faaliyet gösteren Emaar Properties’in İstanbul’daki alışveriş merkezi Emaar Square Mall’un yeni Genel Müdürü Bige Kotil oldu. Dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa ile en büyük kiralanabilir alanına sahip olmasının yanı sıra en çok ziyaret edilen alışveriş merkezi The Dubai Mall gibi ikonik projelerde imzası olan ve 2006 yılından beri Emaar Türkiye ismiyle ülkemizde faaliyet gösteren Emaar Properties’in İstanbul’daki alışveriş merkezi Emaar Square Mall’un yeni Genel Müdürü Bige Kotil oldu.
Kotil; finans, perakende ve FMCG alanındaki engin kariyer tecrübeleriyle Emaar Square Mall’un yönetiminden sorumlu olacak ve tüm ekiplere liderlik edecek. Emaar Square Mall’daki genel müdür atamasıyla ilgili Emaar Türkiye CEO’su Feyzi Tecellioğlu “Emaar Square Mall’da genel müdürlük pozisyonuna atanan Bige’nin Emaar için çok önemli başarılar imza atacağına yürekten inanıyorum. Türkiye için büyük önemi olan Emaar Square Mall, Bige’nin perakende ve genel yönetim alanlarındaki deneyimlerinden yararlanacak. Bige, Türkiye’deki perakende operasyonlarımızın sürekli başarısında önemli bir rol oynayacak.” dedi
Bige Kotil, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, yüsek lisansını London School of Economics’te tamamladıktan sonra çalışma hayatına Koç Holding’te Stratejik Planlama departmanında başlamıştır. Körfez Bank’ta makro ekonomik araştırmalar konusunda Uzman Ekonomist, Reel Menkul Değerler’de Finansal Piyasalar’dan Sorumlu Hazine Müdür Yardımcılığı, Kredi Finans Faktoring’te Yatırım ve Strateji Yöneticiliği görevlerinde bulunmuştur. Sonrasında sırasıyla GIDASA Sabancı Gıda Sanayi A.Ş.’de Bütçe ve Hazine Müdürü olarak Piyale, Saka, Deren ve Ömür markalarının Finans ve Bütçe ekiplerine liderlik etmiş, BEYMEN & BBA’da Finans ve Dış Ticaret Grup Müdürlüğü görevlerini yürütmüştür
Emaar Türkiye’den önce DEMSA İç ve Dış Ticaret A.Ş.’de Yönetim Kurulu Üyesi ve CFO olarak görev yapan Kotil; satın alma, muhasebe, hazine, bütçe ve raporlama ile bunlara ek yönlendirme komitesinin bir üyesi olarak, şirketin tüm finansal faaliyetlerinden sorumlu kişi sıfatıyla; grup için stratejiler oluşturmaktan, tüm departmanların standartlarını ve süreçlerini iyileştirmekten ve yeni yatırım alanları bulmak konusunda sorumluluk alıp, ilgili ekiplere liderlik etmiştir.
5G beyni kızartabilir
Sağlık Hizmeti Sağlayan Kuruluşlara, 1 Temmuz’da e-Fatura zorunluluğu geliyor
Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından, bu yılın Şubat ayında yayınlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde değişiklik yapılmasına dair Resmi Gazete’de yayınlanan Tebliğe göre, 1 Temmuz 2021 tarihi itibariyle, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile sözleşme imzalayan sağlık hizmeti sağlayıcıları ile medikal malzeme ve ilaç, etken madde temin eden tüm mükelleflerin (eczaneler, işitme cihazı merkezleri, radyo-terapi merkezleri, optisyenler, görüntülenme merkezleri, ilaç depoları, diyaliz merkezleri, hastaneler, tıp merkezleri, dal merkezleri, laboratuvarlar, tıbbi cihaz satıcıları, ortopedik cihaz satıcıları, fizik tedavi merkezleri, kaplıcalar) 1 Temmuz 2021’de e-Fatura uygulamasına geçme zorunluluğu bulunuyor.
e-Fatura’ya geçiş için son güne kalmayın!
Ülkemizde, Nisan 2014 tarihi itibariyle, zorunlu mükelleflerin e-Fatura uygulamasına geçmesiyle başlayan e-Dönüşüm süreci, aradan geçen 7 yılda dünya çapında başarıya imza atarak, ciddi yol aldı. Haziran 2021 tarihi itibariyle e-Fatura kullanan firma sayısı yaklaşık 427 bine ulaştı. e-Dönüşüm kapsamında olan e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-Defter, e-İrsaliye, e-SMM, e-MM, e-Mutabakat, e-Bilet, e-Adisyon gibi ürünlere, önümüzdeki dönemlerde ekleyecek yeni e-Belge ürünleri ile dijital dönüşüm uygulamaları artarak devam edecek. Burada, bilinen konulardan birisi, “e” ile başlayan tüm e-Belgeler, yeni bir belge türü olmayıp, kağıt belgeler ile aynı hukuki niteliklere sahiptir. e-Belge kapsamları geliştikçe kullanımlarda yoğun bir artış gözlenmektedir. İşletmeler, e-Belge kullanmanın konforunu yaşadıkça regülasyonları beklemeden de gönüllü geçişler yapmaktadır. Uyumsoft e-Fatura uygulaması, temassız ticaretin ilk adımı olarak şimdi sağlık ve medikal sektöründe de konforu sağlıyor.
İşletmeler, e-Fatura’ya neden Uyumsoft ile geçiyor?
Ülkemizin, e-Belgede lider özel entegratörü Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ, 40 binin üzerindeki yerel ve global müşterisinin uçtan uca dijital dönüşüm sürecini yönetmeye devam ediyor. E-Dönüşüm (e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-İrsaliye vd) sürecine Uyumsoft ile geçen mükellefler; 25 yıllık dijital dönüşüm tecrübesine sahip Uyumsoft’un yenilikçi iş çözümleri sayesinde e-Belge’ye hızlı geçiş yapıp, sorunsuz aktivasyon sağlayabiliyorlar. Uyumsoft bulut çözümleri ve eUyum mobil uygulaması sayesinde, mekan bağımsız, istedikleri her yerden belgelerini oluşturabiliyor, düzenleyebiliyor, muhataplarına iletebiliyorlar. 7/24 konusunda uzman, güncel mevzuat bilgisine sahip dijital dönüşüm uzmanlarının desteği ile e-Belge süreçlerini kolay yönetiyorlar. Kullandıkları ERP, ticari paket ve muhasebe programları ile tam entegrasyon sağlayan eUyum uygulaması sayesinde, tüm e-belgelerini (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-İrsaliye, e-Defter, e-SMM, e-MM vb.) ilave yatırım yapmadan oluşturabiliyor, ilgili muhataplara kolaylıkla iletebiliyorlar. e-Belge sayesinde operasyonlarını hızlandırıp, verimliliklerini arttırıyorlar.
Uyumsoft ürün ailesinde, 30’u aşkın yazılım ürünü bulunuyor
Türkiye’nin dijital dönüşüm lideri olan Uyumsoft AŞ’nin ürün ailesinde; e-Belge e-Uyum (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-SMM, e-Defter, e-İrsaliye ve diğer tüm e-Belgeler) uygulamalarının yanı sıra, Kurumsal Kaynak Planlama uyumERP (bulut, mobil), Müşteri İlişkileri Yönetimi uyumCRM (bulut, mobil), İnsan Kaynakları Yönetimi uyumHRM (bulut, mobil), Ticari Paket Yazılımlar, ekoTicari (Kobi’lerin ERP’si), ekoHR, ekoSMMM (Mali Müşavir Yazılımı), ekoCari (Ön Muhasebe Ticari Paket Programı), Banka Bakiyem, uyumYEDEK, uyumİYS dahil 30’u aşkın yazılım ürünü bulunuyor.
Concorde Luxury Resort’tan K.K.T.C’de bir ilk daha! Tatil onların da hakkı
Kız Kardeşim Projesi İle Kadın Kooperatiflerine Destek
T.C Ticaret Bakanlığı Tarafından Adana’da Gerçekleştirilen Bölgesel Kooperatifler Zirvesi’ne, Coca-Cola Türkiye Kız Kardeşim Projesi İle Katıldı
Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenen Bölgesel Kooperatifler Zirvesi, Adana’da gerçekleşti. Coca-Cola Türkiye, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Habitat Derneği iş birliğiyle kadınların ekonomik hayata katılımını desteklemek amacıyla 2015 yılından bu yana yürütülen Kız Kardeşim Projesi ile yer aldı.
Coca-Cola Türkiye Kurumsal İlişkiler ve İletişim Direktörü Nazlı Berberoğlu konu ile ilgili şöyle konuştu: “Türkiye’de kadınların ekonomik hayata etkin bir şekilde katılımına destek vermek amacıyla hayata geçirdiğimiz Kız Kardeşim Projesi’ni altı yıldır kesintisiz olarak sürdürüyoruz. Projemiz, yeni iş birlikleri, hibe ve yeni eğitim programları ile her geçen gün, daha çok kadının hayatına dokunur hale geldi. Bugün de Ticaret Bakanlığımızın hayata geçirdiği Bölgesel Kooperatifler Zirvesi’ne katılım sağladık. Yeni iş birlikleri ve projeler ile yerel kalkınmada önemli rol oynayan kadın kooperatiflerini eğitim programları ile desteklemeye devam edeceğiz.”
Sommer Şef kendi girişimcilik hikayesini paylaştı
Kamuoyunda “Somer Şef” olarak tanınan Şef Somer Sivrioğlu, Kız Kardeşim Projesi kapsamında etkinliğe katılarak kendi girişmcilik hikayesini kadın girişimciler ile paylaştı.
KIZ KARDEŞİM PROJESİ
Coca-Cola Vakfı’nın, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Habitat Derneği ile birlikte 2015 yılından bu yana devam eden Kız Kardeşim Projesi, kadınların ekonomik hayata katılımı konusunda gerekli bilgi ve becerilerle donatılarak toplumsal ve ekonomik konumlarının güçlenmesi ve ekonomik kalkınmada aktif rol almaları için desteklenmesi amaçlanıyor. Kız Kardeşim Projesi, Türkiye’de bugüne kadar 81 ilde 100 binin üzerinde kadının kendini geliştirerek toplum içinde daha aktif rol almasına destek oldu.
Heritage İstanbul Basın Toplantısı İstanbul Arkeoloji Müzelerinde yapıldı
Avrupa’nın en büyük kültürel miras fuarlarından biri olan koruma, restorasyon, arkeoloji, müzecilik teknolojilerini ve kültür endüstrisini buluşturan Heritage İstanbul basın toplantısı, İstanbul Arkeoloji Müzelerinde yapıldı
‘Geçmişe Gelecek Sağla’ mottosuyla kültürel zenginliğimizi ve insanlığa miras kalan değerleri yaşatarak, bunların korunması ve sağlıklı bir şekilde gelecek nesillere aktarılmasını ülke ve dünya gündemine taşımak amacıyla düzenlenen, kültürel miras paydaşlarının buluşma noktası Heritage İstanbul Fuar ve Konferansı, 23-25 Haziran tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında düzenlenecek.
Basın toplantısına, İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü Hayrullah Çelebi, İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel, İBB Kültür A.Ş. Genel Müdürü Murat Abbas, Arkeolog Nezih Başgelen, TG Expo Genel Müdürü H. Cem Şenel ve Heritage Projeleri Kurucusu Osman Murat Akan katıldı.
Heritage Projeleri Kurucusu Osman Murat Akan basın toplantısında yaptığı konuşmada; fuar yeniliklerini ve konferans programını açıkladı. Fuara, 36’sı yurt dışından, toplam 131 firma katılacağını, İtalya ve Avusturya’dan oluşan iki ülke pavilyonu kurulacağını söyledi. Fuarın yanı sıra konferansta 26 oturum, miras bölümünde 21 sohbet ve 8 atölye olacağını belirten Akan, bu yıl ilk defa lansmanı yapılacak iki yeni sponsorluk alanı olan “Bize Miras Marka ve Doğal Miras” ile ilgili basına bilgi verdi.
İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü Hayrullah Çelebi, yaptığı açıklamada Heritage İstanbul Konferansında Gökmedrese, Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi, Erzurum Çifte Minareli Medrese Vakıf Eserleri Müzesi, Galata Kulesi Müzesinin ortaya çıkış öykülerinin anlatılacağını söyledi. Ayrıca fuarda, Restorasyon ve Konservasyonlarının görsel olarak yer alacağı sergiler de planladıklarını belirtti.
İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel, İstanbul gibi tarihi bir kentin korunması ve onarımı ile ilgili büyük bir sorumluluk taşıdıklarını, santim santim kent envanteri çıkardıklarını, somut olmayan kültürel miras araştırmaları yaptıklarını söyledi. İstanbul’a Kent Müzesi, Tasavvuf Müzesi ve Sanat Müzesi gibi birçok müze kazandıracaklarını sözlerine ekledi.
Kültür A.Ş. Genel Müdürü Murat Abbas yeni nesillerin kültürel mirasımız hakkında bilinçlenmesi, bu mirasın değerini anlayıp, onu koruma bilincini geliştirmeleri için birçok aktivite ve özel çalışmalar yaptıklarını söyledi. Bir sonraki sene kültürel müzik mirası bölümünün sponsoru olacaklarına söz verdi. Arkeolog Nezih Başgelen, fuarların ve sürdürülebilirliğin önemine değinerek pandemi döneminde kültürel mirası izleme platformu oluşturduklarını anlattı.
TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel ise pandeminin fuarcılık sektörüne getirdiği değişikliklere değindi. Fuarcılık sektörünün pandeminin etkilerini azaltmak üzere hibrit fuar - sanal fuar uygulamalarını gündeme getirmesi gerektiğini belirten Şenel; “Bu dönemde fuarcılık sektörü olarak geleneksel fuarcılığı destekleyecek dijital gelişmelere ihtiyaç duyduğumuzu gördük. Dijitalleşme tüm sektörlerde olduğu gibi fuarcılıkta da öne çıktı. Sektörümüz içerisinde bu dönüşümü yaptıkça –Yeni Nesil Konvansiyonel Fuarlar- kavramının içini doldurmuş olacağız. Destekleyici dijital platformların ve bu platformlar içerisinde yazılımların, sektörün ziyaretçi, pazarlama ve iletişim çalışmalarını güçlendireceğini ve sağlıklı bir network oluşturacağını düşünüyoruz’ dedi.
Avrupalı Turist Temassız Otel İstiyor!
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını sürecinde Türkiye’deki oteller turizm alanında aldığı tedbirlerle dünya çapında birçok destinasyona örnek oldu.
Otel teknoloji sağlayıcısı İcibot, turistlerden gelen geri dönüşleri ve tatil tercihlerini paylaştı. İcibot Satış ve Pazarlama Direktörü Bahadır Çakar, Türkiye’nin uyguladığı temassız otel konseptinin Avrupalı turistler tarafından ilgi ile karşılandığını ve bu yıl yine ülkemizin gözde tatil lokasyonlarından birisi olacağını söyledi.
Turistler Temassız Hizmetten Memnun
Koronavirüs nedeniyle geçtiğimiz yıl tatil sezonu salgının etkisinde geçmişti. Ancak geçen sene doğru politikalar ile oteller temassız hizmet vermeye başlamıştı. Ondan fazla ülkede birçok otel markasına “temassız misafir ilişkileri” yönetimi hizmeti veren ve geçtiğimiz yıl Uzakrota 2020 ‘de “Dünyanın Önde Gelen Otel Teknolojisi Sağlayıcısı” ödülünü kazanan icibot, otellerde konaklayan misafirlerinden aldığı geri dönüşleri ve pandemi boyunca misafirlerinden gelen tatil tercihlerini kamuoyu ile paylaştı. Paylaşılan bilgiler arasında, otel misafirlerinin temassız tatil istediği ve ülkemizde bu hizmeti alabildiği yer aldı. Türkiye’deki otellerin uyguladığı “Güvenli Turizm” sertifikasının yanı sıra mobil teknoloji ile misafirlerine “temassız” hizmet sunması Avrupalı turistlerin ülkemizi tercih etmesine neden oldu
Turizm sektörü içerisinde yer alan bir çok markanın ve paydaşın yaptığı araştırmalara göre; turistler, tercihlerinde "Güvenli Turizm Sertifikası"nın üç ayağı olan "güvenilirlik" ve "hijyen"i ve temassızlığı baz alıyor. Bu noktada mobil uygulaması olan ya da misafirlerine kullandığı teknoloji ile hizmet veren oteller ön plana çıkıyor. Expedia Media Solutions başta olmak üzere Avrupa merkezli birçok kaynak gösteriyor ki; özellikle Avrupalı misafirler temassızlık noktasında teknolojiye güveniyor ve bu teknolojiye sahip olan otelleri tercih ediyor.
Avrupalı Turist Otelin Uygulamasını Otele Gelmeden İndiriyor
İcibot Satış ve Pazarlama Direktörü Bahadır Çakar konuyla ilişkin şu şekilde açıklamalarda bulundu;
"Geçen büyük ilgi gören ve birçok otelde hayata geçirdiğimiz “temassız otel yönetimi” projesi bu sene daha da başarılı şekilde uygulanıyor. İcibot kullanan birçok otel bu anlamda gerek yurt içi gerek yurt dışındaki turistlerin takdirini ve güvenini kazanıyor.
Tatil yapıp evine dönene kadar ki tüm süreçte binlerce misafirin kullandığı icibot teknolojisi ile oteller müşterileriyle sürekli iletişim halinde oluyor. Özellikle misafir memnuniyetine odaklanan otellerde icibot otele ciddi anlamda katma değer kazandırıyor. Geçtiğimiz yıldan bu yana icibot’u tercih eden otellerin birçoğu mobil uygulamayı tavizsiz şekilde misafirlerine kullandırıyor.
Teknolojiye olan ilgi ve ihtiyaç dünya çapında ciddi artış sağladı fakat sistemimiz aracılığıyla kaldığı otel ile temassız iletişim kuran misafirlerde “Avrupalı turistin” oldukça yoğun olduğunu görüyoruz. İcibot kullanan otel sayısı artarken, teknolojimizi geliştirmeye ve bir yeni birçok özelliği sistemimize eklemeye devam ediyoruz.”
İzmir Tarımı kuraklık ve yoksullukla mücadeleyi odağına alıyor
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Tarımı ve kooperatifçiliğin geliştirilmesine yönelik çalışmalarını ekonomi gazetecilerine anlattı
“Daha İyi Bir Yaşam İçin Kooperatifçilik Zirvesi”ne katılan Soyer, “İzmir’de köylümüz ve çiftçimiz başta olmak üzere tüm şehrin refahını artırmak ve bunu adil bir biçimde paylaştırmak için çalışıyoruz. Kooperatifçilik işte bu hedeflerimiz doğrultusunda elimizdeki en önemli araçlardan biri” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin 14-15 Haziran tarihlerinde çevrim içi düzenlediği Küresel Isınma Kurultayı kapsamında yapılan “Daha İyi Bir Yaşam İçin Kooperatifçilik Zirvesi”ne katıldı. Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Tarihi Havagazı Fabrikası Gençlik Yerleşkesi’nde yapılan Zirve’de konuşan Soyer, “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu ve İzmir Tarımı’nı Türkiye’de bugüne kadar uygulanan tarım politikasından ayıran iki temel farkın kuraklıkla ve yoksullukla mücadele odağı olduğunu söyleyerek “Ülkemizde suyumuzun yüzde 77’si tarım için kullanılıyor. Tarımda israf ve vahşi sulama acilen değişmez ise ne yazık ki içecek suya bile hasret kalacağımız günler kapımızda. Biz, İzmir Tarımı ile ekonomik değeri yüksek, suyu az tüketen, bu toprakların atalık tohumlarını ve stratejik ürünlerini destekleyecek bir politika izleyerek, tarımda harcanan suyu yüzde elli oranında azaltmayı hedefliyoruz. Örneğin Küçük Menderes’te yer altı sularının 300-400 metreye kadar çekilmesine neden olan silajlık mısır gibi ürünler yerine bu toprakların kendi iklimine uygun saz çavdarı, mürdümük, gambilya gibi doğal yağışlarla büyüyebilen ve besin değeri çok yüksek yem bitkilerini teşvik ediyoruz. Yanı sıra tarımda su israfını modern yöntemlerle değiştiriyoruz. Böylelikle, kuraklığa karşı çiftçimizi ve şehrimizdeki milyonları koruyor, içme suyu kaynaklarımızı teminat altına alıyoruz” dedi.
Zirveye Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe ve Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay, akademisyenler, kooperatif başkanları ve ortakları ile gazeteciler katıldı.
İmece ruhu ile kooperatifçilik
Başkan Soyer, konuşmasında küresel tarım tekellerinin büyümesiyle çiftçinin omuzlarına yüklenen girdi maliyetlerinin küçük üreticileri toprağından kopararak kente göçe zorladığını, oysa bu toprakların binlerce yıldır süregelen bir ‘imece’ ruhu ve bu ruhla oluşmuş kooperatifçilik geleneği olduğunu söyledi. Kooperatiflerin üreten çiftçiyi, köylüyü koruduğunu vurgulayan Soyer, “Mevcut sistemde tarımla uğraşan çiftçilerimiz ürettiklerini satarken, eğer yalnızlarsa, yani kooperatif bünyesinde bir gücün içerisinde değillerse, bu küresel çarkın içerisinde bütünüyle savunmasız kalıyor. Çünkü pazarlama ve ihraç etme gücünden yoksunlar. Ürettikleri ürünleri yok pahasına satıyorlar. Dolayısıyla bu çarkta köylümüz emeğinin, alın terinin karşılığını alamıyor. Tüketici ise ürünü çok daha pahalıya almak zorunda kalıyor. Üreten çiftçi de üretileni tüketen milyonlarca vatandaşımız da teşvik edilen bu çarkın en büyük mağdurları haline geliyor” dedi.
İzmir Tarımı ile bu kadim geleneğe sahip çıkıyoruz
Üzerinde yaşadığımız bereketli toprakların üzerinde binlerce yıldır süregelen tarımsal faaliyetler ile insanlığı bugünlere taşıdığını belirten Soyer, “Okullarda öğretmenlerimizin söylediği gibi geçmişte kendi kendine yetebilen, çok zengin bir tarım ülkesiydik biz. Topraklarımız bereketini yitirmedi ama bir şeyler değişti ve bu topraklar buğdayı, samanı bile ithal eder hale geldi” dedi.
“Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu doğrultusunda “İzmir Tarımı” politikaları ile yürüttükleri tüm çalışmaların bu kadim geleneğe sahip çıkarak ülkemizin geleceğini güvence altına almak olduğunu belirten Soyer, “İzmir’de köylümüz ve çiftçimiz başta olmak üzere tüm şehrin refahını artırmak ve bunu adil bir biçimde paylaştırmak için çalışıyoruz. Kooperatifçilik işte bu hedeflerimiz doğrultusunda, elimizdeki en önemli araçlardan biri. Pagos, Kültürpark ve Bergama’da açtığımız üretici pazarları ve Halkın Bakkalı, tüketiciyi kooperatifler üzerinden sağlıklı ve ucuz gıda ile buluşturuyor” şeklinde konuştu.
Dayanışmayla daha kolay üstesinden geliriz
Hayatı boyunca dayanışmanın ne kadar kıymetli bir şey olduğuna inanarak yaşadığını söyleyen Soyer, “Pandemi döneminde İzmir'de bir kampanya başlattık. İzmirliler çok büyük destek verdi. Sonra deprem felaketi yaşadık. Depremde Türkiye'nin her yerinden destek geldi. İnsanlarımız özellikle afet dönemlerinde birbirine destek olma konusunda çok yüce gönüllü. Neden sadece afet dönemlerinde dayanışmayı hatırlıyoruz? Bu dayanışmayı, işbirliğini, birbirimize sahip çıkma duygusunu olağan zamanlarda da hatırlarsak, o felaketler ya hiç başımıza gelmeyecek ya da kolaylıkla üstesinden geleceğiz” dedi.
İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi’ni kurduk
Sadece tarlada başlayıp tarlada biten bir faaliyet olarak görülen tarımın esasen çok boyutlu ve çok aşamalı bir sistem olduğunu İzmir Tarımı ile ortaya koyduklarını söyleyen Soyer, sözlerini şöyle tamamladı: “İzmir Tarımı ürün deseninin planlanmasından lojistiğe, ürünün işlenmesinden satış ve ihracatına, ARGE ve eğitim faaliyetlerine kadar kapsamlı ve çok yönlü bir süreci kapsıyor. Aynı zamanda iklim değişikliği nedeniyle gelecekte yaşanabilecek kuraklığa karşı toplumu bilgilendirmek ve tarımda doğru yöntemleri uygulamalı olarak anlatmak amacıyla Sasalı’da ‘İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi’ni kurduk. ‘Başka Bir Tarım Mümkün’ şiarıyla uyguladığımız İzmir Tarımı, tarımdaki çıkmaza karşı ülkemize ilham verecek çok önemli bir çözüm haritası sunuyor. Bu konuşmaya sığdıramayacağım kadar detaylı bir içerik ve uygulama sürecine sahip İzmir Tarımı’nın en temel dinamiği de kooperatifleşme. Alım ve satış garantisi verdiğimiz, ürününü işleyip markalaştıracağımız, satış ve ihracatını yapacağımız tüm üreticilere, kooperatif çatısı altında örgütlenmelerini esas alarak destek veriyoruz. Bu bizim küçük üreticilerimizi korumak, onların doğduğu yerde doymasını sağlamak, üretimi devamlı kılmak amacıyla belirlediğimiz ilkesel bir tutum. Kooperatifler üzerinden yaptığımız milyonlarca liralık alımın, önümüzdeki iki yıl içerisinde yaklaşık üç kat artacağını, bu vesileyle müjdelemek isterim.”
Daha iyi bir yaşam için kooperatifler olmazsa olmaz
Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak “Cumhuriyet döneminde kooperatiflerin çok önemli işlevleri olmuş. Sonraki dönemde kent kooperatifleri önemli başarılara imza atmış. Ama bir türlü kooperatifçilikte sürdürülebilir bir başarı elde edememişiz. Bu, üçüncü dönem. Artık hata yapma şansımız yok. Daha iyi bir yaşam için kooperatifler olmazsa olmaz” dedi.
Zirvede kooperatifçiliğin duayen ismi Prof. Dr. Ziya Gökalp Mülayim’in Atatürk ve kooperatifçilik üzerine olan video kaydı da yayınlandı. Bir ülkenin kooperatifçilik olmadan gelişmiş bir ülke olamayacağının altını çizen Ziya Gökalp Mülayim, “Atatürk, iki kooperatifin kurucusu ve ortağı olmuştur; bunun dünyada örneği yoktur. Türkiye’de çok fazla küçük üretici var. Küçük üreticiler kooperatif yoluyla gelişebilir. Küçük üreticiler kooperatifleşmeden etkili ve iyi tarım yapılması, küçük üreticinin emeğinin karşılığını alması mümkün değil” dedi.
Kooperatifçilik moda akım değildir
Ekonomist gazeteci yazar Meliha Okur moderatörlüğündeki oturumda Türkiye’de kooperatifçiliğin sorunları ve çözüm önerileri üzerine konuşuldu. Oturumu açarken iklim krizine değinen ve su kaynaklarının azaldığına dikkat çeken Meliha Okur “Dünya tarihine bakınca 15 bin savaş çıktığını görüyoruz. Bu savaşların sebebi sudur. 2020 ve sonrasında dünya siyasetinde su konusu gündemde olacak. Tarımdaki vahşi sulama bu süreci hızlandırıyor” dedi.
Ege Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden Prof. Dr. Murat Yercan ise kooperatifçiliğin bir amaç değil araç olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Asıl olarak gıda güvenliği, aile çiftçiliğinin sürdürülebilirliği, genç ve kadın çiftçilerin korunmasının amaç olması gerektiğini söyleyen Yercan, “Kooperatifçilik moda akım değildir. Türkiye’de çok fazla kooperatif var. Bu, sürdürülebilir bir sistem değil. Kooperatif sayısını arttırmadan ortak sayımızı arttırmamız gerekiyor” dedi.
Kooperatifçilik tarihinde İzmir’in önemi
Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hakkı Uyar da Atatürk’ün kooperatifçiliğin babası olduğunu söyleyerek “Atatürk 1913-1915 yıllarında Bulgaristan’da askeri ateşe olarak kalıyor. Orada kooperatifçilik sayesinde köylünün nasıl kalkındığını görünce Türkiye’de de başlamasını istiyor. Atatürk bir yandan meclis kurmaya, düzenli ordu oluşturmaya çalışırken bir yandan da köylülüğü örgütlemek için kooperatifçilik için uğraşıyor” dedi. İzmir İktisat Kongresi’nin İzmir’de yapılmasının tesadüf olmadığını söyleyen Uyar, “İzmir, Kurtuluş Savaşı’nın başladığı ve bittiği yerdir. Aynı zamanda ekonomik kalkınmanın başladığı yerdir. Çünkü bu kongrede Atatürk yeni Türkiye’nin ekonomi politikalarının değişeceğini söylüyor. Yeni Türkiye’nin fetih değil ekonomi devleti olacağını anlatıyor. Ve diyor ki ‘Kılıçla fetih yapanlar yerlerini samanla fetih yapanlara terk edecektir.’ İzmir, bu nedenle tarım kooperatiflerinin başlangıç yerlerinden biridir” şeklinde konuştu.
Ortak sayısı artmalı
Milli Kooperatif Birliği Başkanı Muammer Niksarlı ise Türkiye’deki kooperatiflerin yüzde 75’inin herhangi bir üst yapıya bağlı olmadığını, denetim sorumluluğuyla ilgili sıkıntıların olduğunu söyledi. Niksarlı “Türkiye’deki birliklerin yüzde 60’ı kendi üst birliğine bağlı değil. Merkez birliklerin Milli Kooperatif Birliği’ne bağlı olma oranı da yüzde 15. Kooperatiflerin kendi yapısına bakınca yüzde 65’inin bireysel ortak sayısının 100’ün altında olduğunu görüyoruz. Bu sayılarla piyasada ekonomik faaliyet yapmak zor” dedi. Kooperatifçilikle farklı bakanlıkların ilgilendiğini, farklı yasaların olduğunu da belirten Niksarlı “41 kooperatif türü var. Öncelikle Türkiye’de kooperatiflerle ile ilgili tek bakanlığın ilgili olması lazım. Denetimi sistemli hale getirmek gerek. Dikey örgütlenme zorunluluk olmalı” dedi. Ege’nin Türkiye’de kooperatifçiliğe önderlik yaptığını söyleyen Niksarlı, “Hala Türkiye’de en başarılı kooperatifler nerede çok derseniz Ege’de derim” dedi.
Küçük aile çiftçiliği önemli
Köy Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer’in moderatörlüğünü yaptığı ikinci oturumda ise kooperatif ortakları kendi deneyimlerini aktardı. Neptün Soyer oturumu açmadan önce küçük aile çiftçiliğinin önemine değinerek “BM, 2014 yılını küçük aile çiftçiliği yılı ilan etmişti. O dönemden beri küçük aile çiftçiliği önemseniyor. Çünkü Türkiye’de Amerika ve Kanada’daki gibi büyük arazilerimiz yok. O yüzden küçük aile çiftçiliğini vurguluyoruz. Bu aileler tek başlarına yapamayacaklarını bir araya gelerek yapabilirler” dedi. 1969’da Mahmut Tükmenoğlu’nun Bademler’de kurduğu Köy-Koop’un logosunda kadın ve erkeğin el ele olduğunu vurgulayan Soyer, tarımda kadının rolüne de dikkat çekti.
Deneyimlerini aktardılar
Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkan Yardımcısı Seval Doğanlar ise kooperatifi dayanışma içinde kurduklarını söyleyerek “Önce kapı kapı gezip Seferihisar’da ne yapılabilir onu tespit ettik. Seferihisar’ın geleceğinin tarım ve turizmde olduğunu gördüğümüz için kadınların bunun üzerine gitmesi gerektiğini düşündük. Bir süre sonra e-ticaret yapar seviyeye geldik. Bu sayede pandemi dönemini de zorluk yaşamadan atlatabildik. Türkiye’de e-ticaret yapan ilk kooperatif olarak tüzüklere e ticaret yazılmasını sağladık ve TÜSİAD ve Bilişim Derneği tarafından e-ticaret konusunda ‘seferipazar.com’ sayfamızla 2013’te Türkiye’de birincilik ödülü aldık” şeklinde konuştu. Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ortağı Suna Kalaycı ise “Kooperatif ortağı olarak aldığım eğitimlerle, birlik ruhuyla e-ticaret ile tanıştım” diyerek kendi parasını kazanmanın mutluluğunu yaşadığını dile getirdi.
Zeytinlik Gölcük Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ortağı Nazmiye Aynalı ise “14 kadın ipek böceği yetiştirmek için bir araya gelmiştik. Peynirden yumurtaya her şeyi üretiyorduk. Ama markamız, adımız yoktu. İzmir Köy-Koop Birlik Başkanımızın bizi yönlendirmesi ve Köy-Koop eğitimleriyle köyümüzdeki kooperatife ortak olduk” şeklinde konuştu.