17 Haziran 2021 Perşembe

İzmir Tarımı kuraklık ve yoksullukla mücadeleyi odağına alıyor

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Tarımı ve kooperatifçiliğin geliştirilmesine yönelik çalışmalarını ekonomi gazetecilerine anlattı



“Daha İyi Bir Yaşam İçin Kooperatifçilik Zirvesi”ne katılan Soyer, “İzmir’de köylümüz ve çiftçimiz başta olmak üzere tüm şehrin refahını artırmak ve bunu adil bir biçimde paylaştırmak için çalışıyoruz. Kooperatifçilik işte bu hedeflerimiz doğrultusunda elimizdeki en önemli araçlardan biri” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin 14-15 Haziran tarihlerinde çevrim içi düzenlediği Küresel Isınma Kurultayı kapsamında yapılan “Daha İyi Bir Yaşam İçin Kooperatifçilik Zirvesi”ne katıldı. Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Tarihi Havagazı Fabrikası Gençlik Yerleşkesi’nde yapılan Zirve’de konuşan Soyer, “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu ve İzmir Tarımı’nı Türkiye’de bugüne kadar uygulanan tarım politikasından ayıran iki temel farkın kuraklıkla ve yoksullukla mücadele odağı olduğunu söyleyerek “Ülkemizde suyumuzun yüzde 77’si tarım için kullanılıyor. Tarımda israf ve vahşi sulama acilen değişmez ise ne yazık ki içecek suya bile hasret kalacağımız günler kapımızda. Biz, İzmir Tarımı ile ekonomik değeri yüksek, suyu az tüketen, bu toprakların atalık tohumlarını ve stratejik ürünlerini destekleyecek bir politika izleyerek, tarımda harcanan suyu yüzde elli oranında azaltmayı hedefliyoruz. Örneğin Küçük Menderes’te yer altı sularının 300-400 metreye kadar çekilmesine neden olan silajlık mısır gibi ürünler yerine bu toprakların kendi iklimine uygun saz çavdarı, mürdümük, gambilya gibi doğal yağışlarla büyüyebilen ve besin değeri çok yüksek yem bitkilerini teşvik ediyoruz. Yanı sıra tarımda su israfını modern yöntemlerle değiştiriyoruz. Böylelikle, kuraklığa karşı çiftçimizi ve şehrimizdeki milyonları koruyor, içme suyu kaynaklarımızı teminat altına alıyoruz” dedi.

Zirveye Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe ve Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay, akademisyenler, kooperatif başkanları ve ortakları ile gazeteciler katıldı.

İmece ruhu ile kooperatifçilik

Başkan Soyer, konuşmasında küresel tarım tekellerinin büyümesiyle çiftçinin omuzlarına yüklenen girdi maliyetlerinin küçük üreticileri toprağından kopararak kente göçe zorladığını, oysa bu toprakların binlerce yıldır süregelen bir ‘imece’ ruhu ve bu ruhla oluşmuş kooperatifçilik geleneği olduğunu söyledi. Kooperatiflerin üreten çiftçiyi, köylüyü koruduğunu vurgulayan Soyer, “Mevcut sistemde tarımla uğraşan çiftçilerimiz ürettiklerini satarken, eğer yalnızlarsa, yani kooperatif bünyesinde bir gücün içerisinde değillerse, bu küresel çarkın içerisinde bütünüyle savunmasız kalıyor. Çünkü pazarlama ve ihraç etme gücünden yoksunlar. Ürettikleri ürünleri yok pahasına satıyorlar. Dolayısıyla bu çarkta köylümüz emeğinin, alın terinin karşılığını alamıyor. Tüketici ise ürünü çok daha pahalıya almak zorunda kalıyor. Üreten çiftçi de üretileni tüketen milyonlarca vatandaşımız da teşvik edilen bu çarkın en büyük mağdurları haline geliyor” dedi.

İzmir Tarımı ile bu kadim geleneğe sahip çıkıyoruz

Üzerinde yaşadığımız bereketli toprakların üzerinde binlerce yıldır süregelen tarımsal faaliyetler ile insanlığı bugünlere taşıdığını belirten Soyer, “Okullarda öğretmenlerimizin söylediği gibi geçmişte kendi kendine yetebilen, çok zengin bir tarım ülkesiydik biz. Topraklarımız bereketini yitirmedi ama bir şeyler değişti ve bu topraklar buğdayı, samanı bile ithal eder hale geldi” dedi.

“Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu doğrultusunda “İzmir Tarımı” politikaları ile yürüttükleri tüm çalışmaların bu kadim geleneğe sahip çıkarak ülkemizin geleceğini güvence altına almak olduğunu belirten Soyer, “İzmir’de köylümüz ve çiftçimiz başta olmak üzere tüm şehrin refahını artırmak ve bunu adil bir biçimde paylaştırmak için çalışıyoruz. Kooperatifçilik işte bu hedeflerimiz doğrultusunda, elimizdeki en önemli araçlardan biri. Pagos, Kültürpark ve Bergama’da açtığımız üretici pazarları ve Halkın Bakkalı, tüketiciyi kooperatifler üzerinden sağlıklı ve ucuz gıda ile buluşturuyor” şeklinde konuştu.

Dayanışmayla daha kolay üstesinden geliriz

Hayatı boyunca dayanışmanın ne kadar kıymetli bir şey olduğuna inanarak yaşadığını söyleyen Soyer, “Pandemi döneminde İzmir'de bir kampanya başlattık. İzmirliler çok büyük destek verdi. Sonra deprem felaketi yaşadık. Depremde Türkiye'nin her yerinden destek geldi. İnsanlarımız özellikle afet dönemlerinde birbirine destek olma konusunda çok yüce gönüllü. Neden sadece afet dönemlerinde dayanışmayı hatırlıyoruz? Bu dayanışmayı, işbirliğini, birbirimize sahip çıkma duygusunu olağan zamanlarda da hatırlarsak, o felaketler ya hiç başımıza gelmeyecek ya da kolaylıkla üstesinden geleceğiz” dedi.

İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi’ni kurduk

Sadece tarlada başlayıp tarlada biten bir faaliyet olarak görülen tarımın esasen çok boyutlu ve çok aşamalı bir sistem olduğunu İzmir Tarımı ile ortaya koyduklarını söyleyen Soyer, sözlerini şöyle tamamladı: “İzmir Tarımı ürün deseninin planlanmasından lojistiğe, ürünün işlenmesinden satış ve ihracatına, ARGE ve eğitim faaliyetlerine kadar kapsamlı ve çok yönlü bir süreci kapsıyor.  Aynı zamanda iklim değişikliği nedeniyle gelecekte yaşanabilecek kuraklığa karşı toplumu bilgilendirmek ve tarımda doğru yöntemleri uygulamalı olarak anlatmak amacıyla Sasalı’da ‘İzmir Tarımı Geliştirme Merkezi’ni kurduk. ‘Başka Bir Tarım Mümkün’ şiarıyla uyguladığımız İzmir Tarımı, tarımdaki çıkmaza karşı ülkemize ilham verecek çok önemli bir çözüm haritası sunuyor. Bu konuşmaya sığdıramayacağım kadar detaylı bir içerik ve uygulama sürecine sahip İzmir Tarımı’nın en temel dinamiği de kooperatifleşme. Alım ve satış garantisi verdiğimiz, ürününü işleyip markalaştıracağımız, satış ve ihracatını yapacağımız tüm üreticilere, kooperatif çatısı altında örgütlenmelerini esas alarak destek veriyoruz. Bu bizim küçük üreticilerimizi korumak, onların doğduğu yerde doymasını sağlamak, üretimi devamlı kılmak amacıyla belirlediğimiz ilkesel bir tutum. Kooperatifler üzerinden yaptığımız milyonlarca liralık alımın, önümüzdeki iki yıl içerisinde yaklaşık üç kat artacağını, bu vesileyle müjdelemek isterim.”

Daha iyi bir yaşam için kooperatifler olmazsa olmaz

Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak “Cumhuriyet döneminde kooperatiflerin çok önemli işlevleri olmuş. Sonraki dönemde kent kooperatifleri önemli başarılara imza atmış. Ama bir türlü kooperatifçilikte sürdürülebilir bir başarı elde edememişiz. Bu, üçüncü dönem. Artık hata yapma şansımız yok. Daha iyi bir yaşam için kooperatifler olmazsa olmaz” dedi.

Zirvede kooperatifçiliğin duayen ismi Prof. Dr. Ziya Gökalp Mülayim’in Atatürk ve kooperatifçilik üzerine olan video kaydı da yayınlandı. Bir ülkenin kooperatifçilik olmadan gelişmiş bir ülke olamayacağının altını çizen Ziya Gökalp Mülayim, “Atatürk, iki kooperatifin kurucusu ve ortağı olmuştur; bunun dünyada örneği yoktur. Türkiye’de çok fazla küçük üretici var. Küçük üreticiler kooperatif yoluyla gelişebilir. Küçük üreticiler kooperatifleşmeden etkili ve iyi tarım yapılması, küçük üreticinin emeğinin karşılığını alması mümkün değil” dedi.

Kooperatifçilik moda akım değildir

Ekonomist gazeteci yazar Meliha Okur moderatörlüğündeki oturumda Türkiye’de kooperatifçiliğin sorunları ve çözüm önerileri üzerine konuşuldu. Oturumu açarken iklim krizine değinen ve su kaynaklarının azaldığına dikkat çeken Meliha Okur “Dünya tarihine bakınca 15 bin savaş çıktığını görüyoruz. Bu savaşların sebebi sudur. 2020 ve sonrasında dünya siyasetinde su konusu gündemde olacak. Tarımdaki vahşi sulama bu süreci hızlandırıyor” dedi.

Ege Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden Prof. Dr. Murat Yercan ise kooperatifçiliğin bir amaç değil araç olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Asıl olarak gıda güvenliği, aile çiftçiliğinin sürdürülebilirliği, genç ve kadın çiftçilerin korunmasının amaç olması gerektiğini söyleyen Yercan, “Kooperatifçilik moda akım değildir. Türkiye’de çok fazla kooperatif var. Bu, sürdürülebilir bir sistem değil. Kooperatif sayısını arttırmadan ortak sayımızı arttırmamız gerekiyor” dedi.

Kooperatifçilik tarihinde İzmir’in önemi

Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hakkı Uyar da Atatürk’ün kooperatifçiliğin babası olduğunu söyleyerek “Atatürk 1913-1915 yıllarında Bulgaristan’da askeri ateşe olarak kalıyor. Orada kooperatifçilik sayesinde köylünün nasıl kalkındığını görünce Türkiye’de de başlamasını istiyor. Atatürk bir yandan meclis kurmaya, düzenli ordu oluşturmaya çalışırken bir yandan da köylülüğü örgütlemek için kooperatifçilik için uğraşıyor” dedi. İzmir İktisat Kongresi’nin İzmir’de yapılmasının tesadüf olmadığını söyleyen Uyar, “İzmir, Kurtuluş Savaşı’nın başladığı ve bittiği yerdir. Aynı zamanda ekonomik kalkınmanın başladığı yerdir. Çünkü bu kongrede Atatürk yeni Türkiye’nin ekonomi politikalarının değişeceğini söylüyor. Yeni Türkiye’nin fetih değil ekonomi devleti olacağını anlatıyor. Ve diyor ki ‘Kılıçla fetih yapanlar yerlerini samanla fetih yapanlara terk edecektir.’ İzmir, bu nedenle tarım kooperatiflerinin başlangıç yerlerinden biridir” şeklinde konuştu.

Ortak sayısı artmalı

Milli Kooperatif Birliği Başkanı Muammer Niksarlı ise Türkiye’deki kooperatiflerin yüzde 75’inin herhangi bir üst yapıya bağlı olmadığını, denetim sorumluluğuyla ilgili sıkıntıların olduğunu söyledi. Niksarlı “Türkiye’deki birliklerin yüzde 60’ı kendi üst birliğine bağlı değil. Merkez birliklerin Milli Kooperatif Birliği’ne bağlı olma oranı da yüzde 15. Kooperatiflerin kendi yapısına bakınca yüzde 65’inin bireysel ortak sayısının 100’ün altında olduğunu görüyoruz. Bu sayılarla piyasada ekonomik faaliyet yapmak zor” dedi. Kooperatifçilikle farklı bakanlıkların ilgilendiğini, farklı yasaların olduğunu da belirten Niksarlı “41 kooperatif türü var. Öncelikle Türkiye’de kooperatiflerle ile ilgili tek bakanlığın ilgili olması lazım. Denetimi sistemli hale getirmek gerek. Dikey örgütlenme zorunluluk olmalı” dedi. Ege’nin Türkiye’de kooperatifçiliğe önderlik yaptığını söyleyen Niksarlı, “Hala Türkiye’de en başarılı kooperatifler nerede çok derseniz Ege’de derim” dedi.

Küçük aile çiftçiliği önemli

Köy Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer’in moderatörlüğünü yaptığı ikinci oturumda ise kooperatif ortakları kendi deneyimlerini aktardı. Neptün Soyer oturumu açmadan önce küçük aile çiftçiliğinin önemine değinerek “BM, 2014 yılını küçük aile çiftçiliği yılı ilan etmişti. O dönemden beri küçük aile çiftçiliği önemseniyor. Çünkü Türkiye’de Amerika ve Kanada’daki gibi büyük arazilerimiz yok. O yüzden küçük aile çiftçiliğini vurguluyoruz. Bu aileler tek başlarına yapamayacaklarını bir araya gelerek yapabilirler” dedi. 1969’da Mahmut Tükmenoğlu’nun Bademler’de kurduğu Köy-Koop’un logosunda kadın ve erkeğin el ele olduğunu vurgulayan Soyer, tarımda kadının rolüne de dikkat çekti.

Deneyimlerini aktardılar

Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkan Yardımcısı Seval Doğanlar ise kooperatifi dayanışma içinde kurduklarını söyleyerek “Önce kapı kapı gezip Seferihisar’da ne yapılabilir onu tespit ettik. Seferihisar’ın geleceğinin tarım ve turizmde olduğunu gördüğümüz için kadınların bunun üzerine gitmesi gerektiğini düşündük. Bir süre sonra e-ticaret yapar seviyeye geldik. Bu sayede pandemi dönemini de zorluk yaşamadan atlatabildik. Türkiye’de e-ticaret yapan ilk kooperatif olarak tüzüklere e ticaret yazılmasını sağladık ve TÜSİAD ve Bilişim Derneği tarafından e-ticaret konusunda ‘seferipazar.com’ sayfamızla 2013’te Türkiye’de birincilik ödülü aldık” şeklinde konuştu. Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ortağı Suna Kalaycı ise “Kooperatif ortağı olarak aldığım eğitimlerle, birlik ruhuyla e-ticaret ile tanıştım” diyerek kendi parasını kazanmanın mutluluğunu yaşadığını dile getirdi.

Zeytinlik Gölcük Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ortağı Nazmiye Aynalı ise “14 kadın ipek böceği yetiştirmek için bir araya gelmiştik. Peynirden yumurtaya her şeyi üretiyorduk. Ama markamız, adımız yoktu. İzmir Köy-Koop Birlik Başkanımızın bizi yönlendirmesi ve Köy-Koop eğitimleriyle köyümüzdeki kooperatife ortak olduk” şeklinde konuştu.

15 Haziran 2021 Salı

Sağlıklı, doğal ve doğru beslenmeyle YAZA GİRERKEN “TON”LA KİLO VERİN

Omega-3, kalsiyum, magnezyum, potasyum, protein ve minareller bakımından zengin yapısıyla ton balığı, içeriğindeki yağ asitleriyle hücrelerde yağ deposu oluşumunu önleyerek zayıflamaya katkı sağladığı gibi tok tutucu özelliğiyle diyetlerin de vazgeçilmezi oluyor. 



Akdeniz mucizesi zeytinyağlı kolay açılan ton balığı kullanarak, salatadan kinoalı dolmaya ve zeytinyağlılara kadar ziyafet tadında diyet menüler hazırlamak mümkün

Tüm yıl sabırsızlıkla beklediğimiz yaz mevsimi nihayet geldi. Ancak pandemi nedeniyle evde geçirdiğimiz zamanların en büyük sonucu artan kilolar. Sahillere koşmadan önce kilo kaybetmek için yapılan sağlıksız şok diyetler ise sağlığımızın en büyük düşmanı. Hele ki içinde bulunduğumuz dönemde bağışıklık sistemini bozacak ve güçsüz bırakacak bu diyetlerden koşarak uzaklaşılması gerekiyor. 

Prof. Dr. Emine Nur Tozan da, şok diyetlerin yerine sağlıklı, doğal ve doğru beslenmeyle kilo kontrolünün mümkün olduğunu açıklıyor. Tek tip beslenme yerine ton balığıyla zenginleştirilmiş Akdeniz tipi beslenmeyi öneren Tozan, “Ton balığı içeriğindeki yağ asitleri, hücrelerde yağ deposu oluşumunu önleyerek zayıflamaya katkı sağlıyor. Aynı zamanda tok tutucu özelliğiyle de diyet menülerinin vazgeçilmezi oluyor” diyor. 

Diyet reçetelerinin vazgeçilmezi oldu
Yaklaşık iki yüzyıldır insanlar tarafından dünyanın dört bir köşesinde tüketilen ton balığının faydaları saymakla bitmiyor. En doğal Omega-3 deposu olarak bilinen; bağışıklık, sinir, kas ve dolaşım sistemini destekleyerek insan sağlığına mucizevi faydalar sağlayan ton balığı, aynı zamanda diyet reçetelerinin de başında yer alıyor. Emine Nur Tozan da düzenli ton balığı tüketmenin kırmızı kan hücresi sayılarını artırarak, damarları toksinlerden temizlediğini ortaya koyuyor. Ton balığı ayrıca içerdiği yağ asitleriyle hücrelerde yağ deposu oluşumunu önlüyor ve sağlıklı bir şekilde zayıflamaya katkı sağlıyor. Yağsız protein bakımından zengin yapısıyla kas yapımına yüksek katkılar sağlayan ton balığı, günün her saatinde tüketilebilmesiyle de tercih sebebi oluyor.

“Özellikle sıcak yaz günlerinde mideyi yormayan, sindirimi kolay, protein açısından zengin, kolay açılan zeytinyağlı ton balığının haftada en az 3 kez tüketilmesi önemli. Tabii tüketicilerin ton balığı seçerken doğal ve kaliteli markaları tercih etmelerini öneriyoruz” diyen Tozan, sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “Omega-3, D vitamini, kalsiyum, magnezyum, potasyum, protein ve mineraller. Bunlar yaz mevsiminde bedenimizin dinç kalması için en önemli sağlık bileşenleri. Tüm bunlar açısından zengin olan ton balığı, kandaki lipid seviyesini düşürerek, yüksek kötü kolesterolü engelliyor ve kalp ritmini kontrol ediyor. Aynı zamanda dopamini ve serotonini dengeleyerek, mutlu ve sağlıklı bir diyet dönemi geçirmenizi de kolaylaştırıyor. Konserve ton balığının günlük 100 ila 300 gram tüketilmesiyle, ihtiyaç duyulan Omega-3'ü karşılamak mümkün”

Hem lezzetli hem de tok tutuyor
Yüksek Omega-3 ve protein içeren Akdeniz mucizesi zeytinyağlı kolay açılan ton balığı kullanarak salatadan kinoalı dolmaya ya da zeytinyağlılara kadar ziyafet tadında diyet menüler hazırlamak mümkün. Çok sayıda alternatifle tüketilebilen ve her damak tadına hitap eden seçeneklerle zenginleştirilebilen ton balığı, doğal, katkısız yapısıyla en çok önerilen besinler arasında yer alıyor. 

Amerika’da her beş yılda bir ABD Tarım Bakanlığı ve Sağlık & İnsan Hizmetleri kurumuyla beslenme yönergeleri, sağlığı geliştirmek, kronik hastalık riskini azaltmaya yardımcı olmak ve obezitenin önüne geçmek amacıyla bilime dayalı yayınlanan diyet kılavuzunda bu yıl da ton balığına yönlendirme yapılıyor. 2020-2025 yıllarını kapsayacak kılavuzda; tüketicilerin daha sağlıklı beslenmelerine yardımcı olmak için ton balığının vücuda sağladığı faydalara ve ton balıklı diyetlere dikkat çekiliyor.


YOTEL Istanbul Havalimanı’nda Lezzet Festivali YOFest’21 başlıyor

Uluslararası otel zinciri YOTEL’in 7 ülke ve 13 şehirde faaliyet gösteren 18 otelin 10’unda YOFest’21 başlıyor. YOTEL İstanbul da tüm dünyadaki YOTEL otelleri ile birlikte İstanbul Havalimanı kara tarafındaki otelinde YOFest’21 adı altında çeşitli etkinlikler düzenliyor. 



Haziran’da başlayan ve Ekim ayı sonuna kadar sürecek festivalde farklı konseptlerdeki lezzet serileri en az bir hafta boyunca devam edecek. YOTEL’in bütün dünyadaki otelleri festival boyunca gerçekleştirecekleri etkinliklerde kendi bulundukları ülkenin özgün tatlarını da öne çıkaracaklar. 




YOTEL İstanbul’un hemen girişinde bulunan yeme, içme, sosyalleşme alanı Komyuniti Restaurant’ta gerçekleşen festivalde Şef İskender Kara tarafından hazırlanan festivale özel menülerde Gazpacho’dan Maraş dondurmasına, kokteyl ve limonatadan taze meyve smoothie’ye kadar pek çok yerel ve global lezzet kara tarafındaki otelde konuklara sunulacak. Türkiye’deki festivalin takvimi şöyle; 


YOFest’21 Takvimi

01-06 Haziran 2021 / Sütlü Türk Tatlıları Haftası
07-13 Haziran 2021 / Kuşkonmaz ve Şarap Haftası 
14-20 Haziran 2021 / Taze Meyve Smoothie Haftası
21-30 Haziran 2021 / Votka Kokteylleri Haftası 
01-11 Temmuz 2021 / Gazpacho Haftası 
12-18 Temmuz 2021 / Çikolata Haftası 
19-25 Temmuz 2021 / Türk Haftası
26 Temmuz – 08 Ağustos 2021 / Kahve Haftası 
09-22 Ağustos 2021 / Ev Yapımı Maraş Dondurma Haftası 
23 Ağustos – 05 Eylül 2021 / Kokteyller ve Limonata Haftası 
06-19 Eylül 2021 / Bira Keyfi Haftası 
20 Eylül – 03 Ekim 2021 / Şarap ve Peynir Haftası 
04-10 Ekim 2021 / Mantar Haftası  
11-24 Ekim 2021 / Viski Tadım Haftası 
25-31 Ekim 2021 /Cadılar Bayramı Haftası 

Alaçatı klasiği olan Limon Köyiçi, beşinci yılında misafirlerini bekliyor!

Açıldığı günden bu yana Alaçatı klasiği haline gelen Limon Köyiçi, beşinci yılında misafirlerini karşılamaya hazırlanıyor. Geniş mekanı ve alınan üst seviye önlemlerle konforu ve lezzeti bir araya getiren mekan, konuklarına hem dünyadan hem de füzyon mutfağından eşsiz tatlar sunuyor.



Limon Köyiçi, beşinci yılına girerken Alaçatı’daki en büyük iç mekana sahip olmanın avantajıyla konuklarına konfor ve lezzeti bir arada sunuyor. Üst seviye hijyen önlemlerinin alındığı ve sosyal mesafe kurallarına göre tekrar dizayn edilen oturma düzeniyle misafirlerine rahat bir ortam sunan Limon Köyiçi’nde, Şef Eyüp Gül ve ekibi ile hem dünya lezzetlerini hem de füzyon mutfağının eşsiz tatlarına özel dokunuşlarda bulunuyor. 

Menüde yok yok 

Her sene geliştirdiği ve genişlettiği menüsüyle konuklarına farklı tatlar sunan Limon Köyiçi, bu sene de misafirlerine benzersiz bir menü oluşturdu. Başlangıçlarda yer alan mangolu tuna tataki, haşhaşlı kılıç balığı carpaccio, buzda karides ceviche, istiridye kabuğunda meşe talaşı ile tütsülenmiş somon füme iştah açıcı bir giriş yapılmasını sağlıyor. Ara sıcaklarda yer alan papaz erikli içli köfte ve ılık Çeşme ahtapotu hem göze hem damağa hitap ediyor. Tire çamur peyniri ve çilek sirkesi ile hazırlanan yaz domatesleri salatası, lezzeti bambaşka bir noktaya taşıyor. Limon Köyiçi’nin bu seneki alâmetifarikası olan trüf mantarlı fettücine ve fettücine alfredo permasan tekerinde masanızda hazırlanıyor ve görsel şov sunuyor. Ana yemeklerde ise firik risottosu ile ağır ateşte pişmiş dana yanak, ördek konfi veya mor patates püresi ve trüf mantarı eşliğinde deniz levreği size unutulmaz bir gastronomi festivali yaşatacak. Tatlılarda ise Hindistan cevizi kabuğunda Japon sütlacı, limon spesyal ve seksi çikolata bu benzersiz yemeği layıkıyla noktalamanıza yardımcı olacak.

Mekanın kurucu ortaklarından Yasin Becek, “Hepimiz için zor geçen bir sürecin içindeyiz. Artık biraz daha rahatlamak, eski alışkanlıklarımıza tedbiri elden bırakmadan dönmek istiyoruz. Limon Köyiçi’nde aldığımız önlemlerle misafirlerimize üst düzey bir konfor ve hijyen sunarken dünya mutfağının en seçkin reçetelerini hazırlıyor, yerel tatlarla menümüzü zenginleştiriyoruz. Seçkin menümüze ise imza kokteyllerimiz eşlik ediyor. DJ Yiğit Özdemir ise özel seçkileriyle konuklarımıza keyifli bir ortam sunuyor” diyor.




The Populist Yazı Yepyeni İmza Lezzetleriyle Karşılıyor

İyi yemek ve iyi müzik mottosu ile ilk günden itibaren misafirlerinin vazgeçilmezi olan The Populist, yeni lezzetlerle daha da güçlenen menüsüyle keyifli yaz sezonuna merhaba diyor.   Genç ve dinamik yüzüyle şehrin sosyalleşme adresi The Populist, imza lezzetlerine eklediği yepyeni tatlarla özlemini duyduğumuz yaz sezonuna güçlü bir giriş yapıyor. Tütsülenmiş tabakları, taş fırın lezzetleri ve craft lezzetlere eşlik eden özel tatlarıyla misafirlerine keyifli bir tadım deneyimi yaşatan The Populist, yenilenen menüsüyle iyi yemek iddiasını sürdürmeye devam ediyor.



‘Craft’ lezzetler dendiğinde akla ilk gelen ve şehrin tüm craft lezzetlerini keyifli ambiyansıyla misafirlerinin deneyimine sunan The Populist, İstanbul’un ikonik yapılarından Tarihi Bomonti Bira Fabrikası’nda misafirlerini bekliyor. Kısa süre önce Torch Brewery markası ile dünyanın en prestijli craft bira yarışması Meininger’s International Craft Beer Award’dan altın madalyayla dönen The Populist, en seçkin craft tatları imza lezzetlerle ustaca eşleştiriyor. 

The Populist, klasikleşen lezzetlerine yenilerini ekliyor
Sahiplendiği iyi yemek mottosunu yeni keşiflerle zenginleştiren The Populist bu yaz misafirlerine özledikleri klasik lezzetlerin yanı sıra yepyeni tatlarla tanışma fırsatı sunuyor. The Populist’in menüsüne eklediği yeni lezzetler arasında acı sosla servis edilen Acılı Tavuk Kanatları ve fırında pişirilmiş Kokoreç Topları iştah kabartan paylaşımlıklarda öne çıkıyor. Hafif lezzetler arayanlar için ideal Sumaklı Naneli Nohut Salatası’nın yanı sıra iki dilim arası lezzetlerde Tavuk Şinitzel Sando ve Rozbif Reuben Sandviç menünün en yenileri olarak dikkat çekiyor. Bir The Populist klasiği olan Tütsülenmiş Gravyerli Dana Frankfurter Sosis alternatif arayanlara özel bu kez gravyer peyniriyle servis ediliyor. Taş fırın lezzetleriyle adından söz ettiren The Populist Kuzu Panchetta Pizzetta ile taş fırın lezzetlerindeki iddiasını bir kez daha ortaya koyuyor. The Populist genişlettiği yeni tatlı menüsünde üç özel lezzete yer açıyor. Çikolatalı Kurabiye Sandviç, Donut Karamel ve ünlü İtalyan tatlısı Panna Cotta The Populist farkıyla tatlı severlerle buluşuyor.

ADRES: THE POPULIST (Yapı Kredi bomontiada) Birahane Sokak No:1/D Tel:0212 296 20 34



JW Marriott İstanbul Bosphorus’un Executive Şefi Zeyit Tokat Oldu

180 yıl önce İtalyan mimarlar tarafından inşa edilen Veli Alemdar Han binasının restore edilmesi sonucu geçen sene turizme kazandırılan JW Marriott Istanbul Bosphorus ve otelin 9. katında bulunan şehrin ikonik ve tarihi yapılarına şahitlik eden Octo’nun mutfağı Zeyit Tokat’a emanet edildi.



Genç yaşta ailesinin yanında pastanecilikle mesleğe tutkuyla başlayan Tokat; Etiler Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi aşçılık bölümünü tamamladı. Lise eğitiminin ardından Norveç’te Hønefoss Videregående Skole’da eğitimine devam eden Tokat, Türkiye’ye döndükten sonra Marmara Üniversitesi’nde ön lisans, Eskişehir Üniversitesi’nde de lisansını Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünde tamamlayarak profesyonel iş hayatına adım atmıştır.  

Meslek hayatında Gina, Il Riccio Beach House, The House Café Restaurant, Istanbul Food and Beverage Group, Midpoint Restaurant gibi önemli mutfaklarda görev alan Zeyit Tokat 2021 sezonu ile birlikte Karaköy’ün ikonik yapısı JW Marriott Istanbul Bosphorus mutfağının başına geçti.

Benzersiz İstanbul, Boğaz ve Galata manzarası sunan Octo ve Sky Karaköy’ün menüsüne eklediği meze ve atıştırmalıklar ile benzersiz bir Karaköy deneyimi yaşatmak üzere kolları sıvayan Tokat, özgün tasarımı ile öğle ve akşam yemekleri için taze, doğal ve yerel malzemelerden hazırladığı benzersiz menüsü ile JW Marriott Istanbul Bosphorus’un mutfağına yeni bir soluk getiriyor.  

 

 

Şehrin en “cool” havuzu Ukiyo yaza serinlik katıyor…

Fairmont Quasar Istanbul’un beşinci katında yer alan, Tarihi Yarımada ve Boğaz manzarası ile bütünleşen sonsuzluk havuzu Ukiyo, şehirde tatil keyfi yaşamak isteyenleri eşsiz dünyasını keşfetmeye davet ediyor…


Marcel Wanders imzalı sıra dışı tasarımı ile kapısından girer girmez konuklarını bambaşka bir dünyanın içine çeken, Japonca “yüzen dünya” anlamına gelen Ukiyo’da, güne sonsuzluk havuzunda birkaç kulaçla başlayabilir, havuz bardan leziz atıştırmalıklar ve harika kokteyller ile devam edebilirsiniz.

Hafta sonları ise havuz keyfinize eşlik eden brunch tepsisi veya barbekü lezzetleriyle, şehirde yazın tadına varırken, gün boyu bronzlaşıp muhteşem bir gün geçirebilirsiniz.

Sosyal mesafe protokollerinin titizlikle uygulandığı, Güvenli Turizm Sertifikası ile global Accor ALLSAFE sertifikalarına sahip olan Fairmont Quasar Istanbul, bu yaza da tatlı bir esinti katacak.  

Hafta içi havuz girişi; 250 TL (Su ve meyve tabağı dahil)
Hafta sonu havuz girişi; 400 TL (Brunch tepsisi veya barbekü dahil)
fairmont.com/istanbul
Detaylı bilgi için: 0212 403 85 00



BODRUM’UN YENİ GÖZDESİ “GIZIA Türkbükü Beach & Restaurant” ile YAZA MERHABA

Türk modasına yön veren Gizia’nın yeme içme alanındaki yatırımlarına bir yenisi eklendi. İstanbul Nişantaşı’nda geçtiğimiz aylarda açılan Gizia Brasserie’nin ardından, GIZIA Türkbükü Beach & Restaurant, Bodrum’da hizmete girdi. 


Gizia Türkbükü Beach & Restaurant, misafirlerine sabah, öğlen ve akşam öğünlerinde ve günün her saatinde 34 kişilik tecrübeli ekibi ile Dünya mutfağının seçkin lezzetlerini sunuyor. 40 kişilik özel plaj alanına sahip olan Gizia Türkbükü Beach & Restaurant, misafirlerini iştah kabartan bir menü ile karşılıyor.

Bodrum’un yeni buluşma noktası Gizia Türkbükü Beach & Restaurant, özel odun fırınında pişirilen pizza, lahmacun ve pide çeşitleri yanı sıra, salata alternatifleri, birbirinden lezzetli makarna ve risottolar, balık, et ve deniz ürünlerinden oluşan ana yemekler ve popüler atıştırmalıklarıyla her yaş ve her beslenme düzenine hitap ediyor.

Sabah 8:30’da kahvaltı servisiyle açılan mekanda plaj 18:00’e kadar hizmet veriyor. 19:00’dan itibaren akşam yemeği servisi veren Gizia Türkbükü, Dünya mutfağının seçkin lezzetlerini muhteşem atmosferinde misafirleriyle buluşturuyor.


Gizia Türkbükü Beach & Restaurant Adres:
Türkbükü Mh. İnönü Cd. No 161 Türkbükü/Bodrum/Muğla

TORO LATIN GASTRO BAR’DA YAZ AKŞAMLARINA ÖZEL LEZZETLER

Six Senses Kocataş Mansions, İstanbul içerisinde konumlanan Toro Latin Gastro Bar,  Steak &Sushi gecelerinin özel teklifleri ve hafta içi her gün avantajlı fiyatlarla sunulan imza kokteylleri ile yaz akşamlarına renk getiriyor.



Six Senses Kocataş Mansions, İstanbul bünyesinde yer alan; dünyaca ünlü şef Richard Sandoval’ın restoranı Toro Latin Gastro Bar,  Sushi ve Steak gecelerini misafirleri ile buluştururken hafta içi her gün belirli saatlerde seçili Latin kokteyllerini %50 avantajlı fiyatlarla misafirleriyle buluşturuyor.  .

Her Çarşamba saat 18:30-22:00 arasında misafirlerle buluşan Sushi Gecesinde, Toro Latin Gastro Bar’ın dünyaca ünlü sushi’leri misafirlere unutulmaz bir lezzet deneyimi sunuyor.  Sushi şefi tarafından özenle hazırlanan sushi’ler ve bölgeye özel ceviche çeşitleri ile dikkat çeken Sushi gecesi; Peru mutfağının sıra dışı yemek mirası ile misafirlerine lezzet şöleni yaşatıyor. 

Her Perşembe saat 18:30-22:00 arasında gerçekleşecek Steak Gecesinde ise kurutulmuş etler ve dinlendirilmiş biftekler misafirlerle buluşturulurken birbirinden lezzetli Latin kokteylleri de bu özel lezzetlere eşlik ediyor. 

Toro Latin Gastro Bar, 5 o’clock teklifi ile hergün saat 17:00- 20:00 arasında seçili içeceklerde misafirlerine yüzde 50 avantajlı fiyat sunuyor. İmza kokteyllerin yanında sunulan atıştırmalık tabağı geceye renk katarken, 250 yıllık tarihi bir hamamın restorasyonu sonucu ortaya çıkan bar alanı Boğaz manzaralı açık hava atmosferi misafirlere unutulmaz bir deneyim vaad ediyor.

Toro Latin Gastro Bar, Steak and Sushi Night günlerini yaratıcı sunumlar ile deneyimlemek isteyen misafirlerini Çarşamba ve Perşembe akşamları, 5 o’clock teklifini deneyimlemek isteyen misafirlerini de her gün Six Senses Kocataş Mansions, İstanbul’da bekliyor!


Türkiye Gastronomi Turizmi Derneği, Ukrayna'da Türk Lezzetlerini Tanıtacak

Türkiye Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe ile Ukrayna Hükümeti Başkonsolosluğu içinde Ukrayna Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Oleksiy Volkov arasında mutfak kültürlerini tanıtmak ve turizm hareketini arttırmak amaçlı protokol imzalandı.



Bu sene Ukrayna’dan bu yıl,yaklaşık iki milyon turistin beklendiği Türk vatandaşlarının da vizesiz olarak ziyaret edebildiği Ukrayna arasında bu işbirliği ,iyi niyet protokolü her iki ülke için çok faydalı olacağı düşünülmekte.

Bilindiği üzere Gastronomi Turisti ,normal Turistten üç kat fazla ödeme yaptığı için ,her iki ülke için ziyaret edecek Gastronomi Turistleri ,katma değer sağlayacak .

Türk Mutfağını Ukrayna ‘da tanıtma hakkı ,Ukrayna Mutfağını da Türkiye de tanıtımları konusunda yapılan bu anlaşmada kültürlerarası iletişim etkinlik,tanıtım gezileri ,hijyen belgesi çalışmaları gibi konularda işbirlikleri yapılacak .

Sözleşme esnasında Ukrayna Rehberler odası başkanı da hazır bulundu.Her iki ülke için de pandemi sürecinde ve sonrasında ticari hacmin arttırılması hedeflenmekte.

Klasikler Bodrum’a Geliyor!

2021 Türkiye Klasik Otomobil Şampiyonası ilk iki yarışı, 18-19 Haziran tarihlerinde Bodrum’da gerçekleştiriliyor. Klasik Otomobil Kulübü tarafından ICRYPEX ana sponsorluğunda Hapimag Sea Garden Resort katkılarıyla düzenlenecek olan yarışlara, 85 klasik otomobil katılacak.


19 Haziran Cumartesi günü Hapimag Sea Garden Resort Bodrum’dan başlayacak olan 2021 ICRYPEX Bahar Rallisi’nde maviyle yeşilin buluştuğu Gökova körfezine yönelecek ekipler, Ören Marina’daki molanın ardından yeniden Yalıçiftlik’e dönerek akşam saatlerinde ilk yarışı tamamlamış olacaklar. Ekipler, her iki yarışta da trafiğe açık yollarda belirlenen kontrol noktaları arasındaki mesafeleri belirli bir hızda geçme esasına dayalı ‘Sabit Hız Testleri’nden oluşan parkuru hatasız bir şekilde tamamlamaya çalışacaklar.

20 Haziran Pazar sabahı ise bu kez 2021 ICRYPEX Batı Anadolu Rallisi için direksiyona geçecek olan katılımcılar, Kızılağaç bölgesindeki etapların ardından Bodrum merkezden geçerek Akyarlar’daki finişe ulaşacaklar. Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu himayesinde 2021 Demir Berberoğlu Sezonu kapsamında düzenlenen yarışlar Pazar akşamı Radisson Colleciton’da gerçekleştirilecek Ödül Töreni ile sona erecek.

Klasik Otomobil Kulübü Başkanı Durgut Berberoğlu, organizasyon ile ilgili yarptığı açıklamada “Pandemi dönemini ulusça aldığımız tedbirlerle birlikte atlatacağımız yönündeki umudumuzu hiç yitirmeden, 2’si 1 Arada klasik rallilerimizi Bodrum yarımadasının tarihi ve doğa güzellikleriyle büyüleyen rotasında açmaktan mutluluk duyuyoruz.” açıklamasını yaptı.

10 Haziran 2021 Perşembe

“Yaşama Sanatı” Yarışmasının Sonuçları Açıklandı

Türkiye’nin 81 ilinden üniversite öğrencilerinin katıldığı “Yaşama Sanatı” yarışmasının sonuçları açıklandı. “Gençler İçin İyilik” Ödül Töreni, 9 Haziran Çarşamba günü Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi Dr. İbrahim Üzümcü Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Gençler İçin İyilik Derneği tarafından düzenlenen Geleceğimin Sorumluluğu; “Yaşama Sanatı” yarışmasına 81 ilden öğrenciler katıldı ve yarışmanın sonuçları açıklandı.

gencler-icin-iyilik-dernegiaysen-lacineltamer-leventemre-buyukkalfaaysula-ozgen.jpg

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından açılış konuşmasını Gençler İçin İyilik Derneği Başkanı Ayşen Laçinel gerçekleştirdi.

gencler-icin-iyilik-dernegiaysen-lacineltamer-leventemre-buyukkalfaaysula-ozgen-001.jpg

Gençler İçin İyilik Derneği Başkanı Ayşen Laçinel; “Değerli dostlar, çok sevgili öğrenciler ve daima genç olan, genç kalan gençleri destekleyen Sevgili Sponsorlar, Sevgili iyilik severler, bilim insanları, iş insanları, sanat camiasından değerli dostlar hepiniz öyle kıymetli bir anda, öyle kıymetli bir şekilde elinizi taşın altına koydunuz ki… Çünkü çoğu insan Pandemi döneminde biz ne yapabiliriz ki şu Pandemi bitsin de ondan sonra bir şeyler öğretelim, hayat bir normale dönsün derken, sizler öyle demediniz. Biz işimizin dışında, kendimizi var etmenin dışında neleri var edebilir, katkıda bulunabiliriz diyerek gönlünüzü ortaya koydunuz. İyiki varsınız. Hep olun, hep iyi olun, iyilikle olun” diyerek sözlerine devam etti.

gencler-icin-iyilik-dernegiaysen-lacineltamer-leventemre-buyukkalfaaysula-ozgen-002.jpg

BİZİM SEMBOLÜMÜZ DENİZ YILDIZI

Laçinel; “Bugün heyecan dorukta filmimizde de izlediğiniz gibi bizim sembolümüz deniz yıldızı. Çünkü her birimizin zaman zaman bazen sorulara cevap bulamayarak, bazen çok inandığı bir şeyden dolayı hayal kurup hayal kırıklığına uğradığından, bazen de gerçekten çaresiz hissettiğinden ya da kendini bir türlü projede ifade edemediğinden kıyıya vurmuş hissettiği zamanlar olmuştur. Ancak öyle zamanlarda da bizi kıyıda görüp, kıyıya vurduğumuzu görüp, görüp de görmezden gelmeyenlerle de karşılaşmışızdır.

gencler-icin-iyilik-dernegiaysen-lacineltamer-leventemre-buyukkalfaaysula-ozgen-005.jpg

Tıpkı benim kıyıya vurduğumda denize atan kimi hocalarım, kimi yöneticilerim, kimi patronlarım, kimi öğrencilerim, kimi dostlarım olduğu gibi. İşte biz de dedik ki her ne olursa olsun kafası karışırsa insanın, gönlü kırılmışsa veya kendini ifade edemiyorsa, her ne sebepten kıyıya vurmuşsa, kıyıya vuran deniz yıldızlarını görüp de görmezden gelmeyelim ve birbirimizi en temiz, en berrak, en güzel sulara atalım” dedi.

gencler-icin-iyilik-dernegiaysen-lacineltamer-leventemre-buyukkalfaaysula-ozgen-003.jpg

VAR OLUP, VAR ETMEYE DEVAM ETMEK İÇİN “GENÇLER İÇİN İYİLİK” DERNEĞİ’Nİ KURDUK

Ayşen Laçinel; “Var olup, var etmeye devam edelim. Bu amaçla tam da Pandemi döneminde Gençler için iyilik Derneği’ni kurduk ve gençlerimize destek olmak için projeler ürettik. Bu projelerde gençlerin ders araç gereçlerine katkıda bulunmak, onların okumaları için ihtiyaçlarını görmek ve desteklemek vardı. Biz balık vermedik, biz burs vermedik, biz proje ürettik ve bugün de bu ürettiğimiz projelerden biri olan yarışmamız için bir araya geldik” dedi.

gencler-icin-iyilik-dernegiaysen-lacineltamer-leventemre-buyukkalfaaysula-ozgen-004.jpg

ÖZGÜRLÜK GELİŞMEKTİR KENDİNE OLDUĞU KADAR BAŞKALARINA DA SAYGI DUYMAKTIR

Laçinel; “81 ilden üniversitelerden öğrenciler yarışmaya katıldılar. Her biri kendini nasıl ifade etmek istiyorsa öyle ifade etti. Kimisi kendini hikayesi ile, kimi bilimsel projesi ile kimi de sözünü müziğini kendi yaptığı şarkısıyla ifade etti. Çünkü özgürlük gelişmektir, özgürlük aslında kendine olduğu kadar başkalarına da saygı duymaktır. O anlamda özgürleşen gençlerle, üreten gençlerle var olup, var etmeye devam edeceğiz. Tekrar hepinize varlığınız için teşekkür ediyorum, hep olun, hep iyi olun” diyerek sözlerini noktaladı.

Gençler İçin İyilik Derneği Başkanı Ayşen Laçinel konuşmasının sonunda Ağaoğlu Şirketler Grubu Etkinlik ve Sponsorluk Müdürü Emre Büyükkalfa'ya teşekkür ödülünü taktim etti

gencler-icin-iyilik-dernegiaysen-lacineltamer-leventemre-buyukkalfaaysula-ozgen-009.jpg

Mekan Sponsoru ve ev sahipliğini gerçekleştiren Marmara Üniversitesi Kariyer Merkezi Başkanı Prof. Dr. Berat Bir; “Burada bulunan bütün gönlü güzel dostlara, sevgili öğrencilerimize hoşgeldiniz demek istiyorum.

marmara-universitesi-kariyer-merkezi-baskani-prof-dr-berat-bir.jpg

Bireysel olarak Ayşen Laçinel’in başlatmış olduğu bu projenin en başından beri ben de vardım ve ona çok güvendiğim için her zaman manevi olarak da desteğimi sunmaya hazırım.

marmara-universitesi-kariyer-merkezi-baskani-prof-dr-berat-bir-001.jpg

Biz Marmara Üniversitesi olarak da içinde gençlik olan, eğitim olan, iyilik olan bütün projelerde varız, var olmaya da devam edeceğiz. Çok teşekkür ediyoruz ve ev sahibi olarak bu projede olmaktan çok büyük onur duyuyoruz” dedi.

tamer-levent-oyuncu.jpg

Gençler İçin İyilik Derneği Kurucusu ve Üyesi olan, Jüri Üyesi, Yazar, Oyuncu ve Yönetmen Tamer Levent; “Ben burada bulunan bütün katılımcıların sanatçı olduğunu düşünüyorum. Çünkü sanat kavramı böyle bir kavram olduğunu anlamamız, kavramamız gerekiyor. Çünkü organizmamızda, beyin yapımız da var olan bir kavram. Bu kavram sayesinde biz hayatın zorluklarını aşabiliyoruz, bu kavram sayesinde biz problem çözebiliyoruz ya da çözemiyoruz yani çözemediğimiz zaman bu kavramdan haberdar olmadığımız için moralimiz bozuluyor, yol arayamıyoruz, yaratıcı olamıyoruz, düşünemiyoruz. Biliyorsunuz uluslararası felsefede Descartes demişti ki “Düşünüyorum öyleyse varım.” Daha sonra bu idealist bir felsefe olarak adlandırıldı ve ondan bir süre sonra da nesnel düşünme felsefesi de dedi ki “Varım öyleyse düşünüyorum.” “Düşünüyorum öyleyse varım” , “Varım öyleyse düşünüyorum” birbirinden ayrılmıyor, bir üçleme gibi. Fakat ortak olan söz düşünmek…

tamer-levent-oyuncu-001.jpg

Biz ne diyoruz “düşün düşün …. işin.” O zaman ne oluyor gittiğimiz yol demir yoluysa demir yolundan çıkmış oluyoruz yani tren toprak arazi de yol alıyor. O halde biz yaşamamızın gitmesi gereken yolu bulmalıyız, o yolda sanatın yaşama biçimi olmasıdır. Hepimizin yaşam sanatçısı olması gerekiyor, kaliteyi talep etmemiz, yaratıcılığı, gelişmeyi, buluşları, insanlık tarihinin bugüne kadar yaptığı şeyleri sizin de yapabileceğinizi kanıtlamamız gerekiyor. Türkiye’de büyük beyinler var ama yurtdışına gittiği zaman çok başarılı oluyor. Niye kendi topraklarından çıkıyor? Yaşama sanatını gerçekleştirdiğimiz zaman sanat kavramı artık bu” diyerek sözlerine devam etti.

KORONA YARATTIĞI FELAKETLERİN YANI SIRA DÜŞÜNCE BİÇİMİMİZDE 30 YILLIK BİR GELİŞME KAZANDIRDI

Tamer Levent; “Amin Maalouf önemli bir kişi diyor ki “Korona yarattığı felaketlerin yanı sıra düşünce biçimimizde 30 yıllık bir gelişme kazandırdı.” O halde biz yaşama sanatı kavramını önceki yıllarda Yaşama Sanatı Proje Yarışması desek belki de insanlar yadırgardı. Sanat kavramının yaşamda ne işi var derlerdi, sanat kavramının orada işi var, bundan sonra da olmalı… Kurumsallaşmalı ve gelişmeli ki tren de, hayat da kendi yoluna girsin. Bu nedenle ben bu yarışmayı çok kutluyorum” dedi.

tamer-levent-oyuncu-002.jpg

SANATA EVET

Tamer Levent; “İyilik Derneği adı altında çok dernek var ama bu İyilik Derneği’nin bir farkı da bu yarışmayı üretmiş olması ve başlatmış olması. Bu bir “Sanata Evet” bakış açısıdır, vizyonudur, bütünsel bir düşünce biçimidir. Bu ilki böyle bir coşkuyla yaşanıyor. İkincinin daha coşkulu olacağını biliyorum, üçüncü, beşinci, onuncu derken çok önemli bir Amin Maalouf’un dediği gibi 30 yıllık gelişen düşünce biçiminin ürünlerini bizim ülkemizde de görme şansımız olacağını düşünüyorum” dedi.

tamer-levent-oyuncu-003.jpg

HAYIRLISIYLA YOLA DEVAM

Levent; “Sizleri, bütün katılımcıları bu yaşam sanatçıları olarak bugünün tarihi kişileri olarak görüyorum. Tabii ki derneğimiz Ayşen Laçinel‘in önderliğinde, bütün üyelerimizin elinden gelen bütün çabayı göstererek, tamamen gönüllülük esasıyla çalışmasıyla bu projeyi gerçekleştirdi. Dolayısıyla bu emeğin çok iyi bir örnek, model alınacak bir örnek olduğunu düşünüyorum. Hayırlısıyla yola devam diyorum” diyerek sözlerini sonlandırdı.

aysen-lacinel.jpg

Gençler İçin İyilik Derneği, öğretim görevlisi, yazar ve eğitimci Ayşen Laçinel önderliğinde pandemi döneminde de umut verici, gençleri motive edici ve üreten gençleri destekleyici çalışmalarına devam ediyor.

devlet-opera-ve-balesi-bas-korrepetitoru-fugen-yigitgil-ve-marmara-universitesi-tenor-ogretim-gorevlisi-berk-ozbek.jpg
“Gençler İçin İyilik” Ödül Töreni, 9 Haziran Çarşamba günü Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi Dr. İbrahim Üzümcü Konferans Salonu’nda gerçekleşti


Yarışmanın ödül töreni başlamadan Devlet Opera ve Balesi Baş Korrepetitörü Fügen Yiğitgil ve Marmara Üniversitesi Tenor Öğretim Görevlisi Berk Özbek, Love is a many splendour thing, Sevgi Valsi (Azeri) ve Granada parçalarından bir piyano dinletisiyle katılımcıların ruhuna dokundu.

gencler-icin-iyilik-dernegiaysen-lacineltamer-leventemre-buyukkalfaaysula-ozgen-006.jpg

Katılımcılara, Fatih Kız Lisesi mezunu ve İşletme lisans mezunu Ergül Laçinel, ikinci kitabı olan “Kuzulara Özlem” kitabını imzaladı.

gencler-icin-iyilik-dernegiaysen-lacineltamer-leventemre-buyukkalfaaysula-ozgen-007.jpg

hediye-boztemur.jpg

AĞAOĞLU ŞİRKETLER GRUBU ANA SPONSORLUĞUNDA GERÇEKLEŞEN YARIŞMADA 16 FİNALİST SEÇİLDİ

gencler-icin-iyilik-dernegiaysen-lacineltamer-leventemre-buyukkalfaaysula-ozgen-008.jpg

Amaçları balık vermek değil, balık tutmayı öğretmek olan dernek, Ağaoğlu Şirketler Grubu ana sponsorluğunda Şubat 2021’de “Geleceğimin Sorumluluğu; Yaşama Sanatı” adı altında bir yarışmayı tüm Türkiye’deki üniversite öğrencilerinin katılımı için başlattı.

agaoglu-sirketler-grubu-etkinlik-ve-sponsorluk-muduru-emre-buyukkalfa.jpg

Dernek, yarışmanın ilk yılında aldıkları başvuru sayısında o kadar başarılı oldu ki, 10 kişi olarak belirledikleri finalist sayısını jüri kararı ile 16 kişiye yükselttiler. 16 finalist ile jüri üyeleri zoom üzerinden 23 Nisan’da bir araya geldi. Yarı finalistler 26 Mayıs 2021 Perşembe günü online platformlarda açıklandı. Sonuçlar, 09 Haziran 2021 Çarşamba günü Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü İbrahim Üzümcü Konferans salonunda açıklandı.
 gencler-icin-iyilik-dernegiaysen-lacineltamer-levent.jpg

YARIŞMANIN BİRİNCİSİ “NYSA ANTİK KENTİ” PROJESİ OLDU

Buna göre; yarışmanın birincisi, “NYSA Antik Kenti” projesi ile Ayten Betül Yumak (Ege Üniversitesi, Radyo Televizyon ve Sinema) ve Emre Öner (Ege Üniversitesi, Radyo Televizyon ve Sinema), yarışmanın ikincisi kendi beste/müzik parçası “Var Oldukça Değerlisin” ile Muharrem Yılmaz (Biruni Üniversitesi, Tıbbi Laboratuvar ve Teknikleri), yarışmanın üçüncüsü “Çevre ve Geri Dönüşüm” projesi ile Nigar Afandiyeva (ODTÜ Metalürji ve Malzeme Mühendisliği) oldu.

MANSİYON ALMAYA HAK KAZANAN PROJELER

Mansiyon almaya “Çöplükte Hayat Hikayesi” projesi ile Elifnur Polat (İnönü Üniversitesi, Sosyoloji) ve “Genç İşsizlik ve Türkiye’nin Staj Sorunu” projesi ile Ragıp Çavdar (ODTÜ, Okul Öncesi Öğretmenliği) hak kazandı.
 
DOĞAYA VE ÇEVREYE SAYGI ÖDÜLÜ

Doğaya ve Çevreye Saygı Ödülü’nü “Pandemi Sürecinde Sokak Hayvanları” projesi ile Doğukan Özyolu (Marmara Üniversitesi, Bilgi Belge Yönetimi) ve “Düşünmeyi Öğrenen Sokak Köpeği” projesi ile İsmail Kaya (Marmara Üniversitesi, Bilgi ve Belge Yönetimi) aldı. En İlham Veren Proje Ödülü’nü ise “Kilitli Kelebek” projesi ile Melisa Şahinler (İstanbul Arel Üniversitesi, Beslenme ve Diyetisyenlik) alırken, En Özgün Proje Ödülü’nü “Afro-Türkler” projesi ile Osman Sadi Temizel (Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar, Fotoğrafçılık) kazandı.

JÜRİ ÜYELERİ

gencler-icin-iyilik-dernegi-baskani-aysen-lacineltamer-leventemre-buyukkalfaaysula-ozgen.jpg

Yarışmaya yüzün üstünde öğrenci katıldı. Jüri üyeleri ise; Prof. Dr. Afif Sıddıki – Maltepe Üniversitesi, Ayşen Laçinel –İletişim ve İnsan Kaynakları Danışmanı, Prof. Dr. Berat Bir- Marmara Üniversitesi Kariyer Merkezi Koordinatörü, Betül Emlek- KFC MENA Türkiye HR Direktörü, Deniz Güler- Ağaoğlu Şirketler Grubu Etkinlik ve Sponsorluk Müdürü, Emre Büyükkalfa- TÜV SÜD TR CEO, Sn Ercan Alioğlu- Emlak Konut CFO, Filiz Bilmiş- 1.618 Ajans Kurucu Ortağı, Kemal Parlak- Ondan & Parlak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı, Mehmet Gözcü- Yayıncı, Tamer Levent- Oyuncu.

SPONSORLARA TEŞEKKÜR SERTİFİKASI TAKTİM EDİLDİ

gencler-icin-iyilik-dernegi-baskani-aysen-lacineltamer-leventemre-buyukkalfaaysula-ozgen-001.jpg

Gençler İçin İyilik Derneği Başkanı Ayşen Laçinel, Sponsor olan firmalara sertifikaları taktim etti.

9 Haziran 2021 Çarşamba

Novak Djokovic, Yeni 508 SPORT ENGINEERED ile Reklam Kampanyasında Buluştu!

PEUGEOT’nun Uluslararası Marka Elçisi Novak Djokovic, Yeni 508 SPORT ENGINEERED ile Reklam Kampanyasında Buluştu!


Fransa Açık Tenis Turnuvası’nı yıllardır destekleyen PEUGEOT, turnuvanın bu yılki etabıyla birlikte güçlü modeli 508 SPORT ENGINEERED için yeni reklam kampanyasını devreye aldı. Kampanyanın kahramanı ise günümüz tenis dünyasının 1 numarası, 2016 Fransa Açık Tenis Turnuvası Şampiyonu ve aynı zamanda PEUGEOT uluslararası marka elçisi Novak Djokovic oldu. Bu kapsamda çevreci kimliğiyle bilinen ünlü tenisçi Djokovic ve performanslı olduğu kadar çevreci bir yapıya sahip 508 SPORT ENGINEERED, aynı ortak değerlerle reklam filminde buluşuyor. 322 hafta boyunca ATP sıralamasında en üst sırada yer alan Novak Djokovic, aynı zamanda mükemmellik, çekicilik ve heyecan olmak üzere PEUGEOT’nun temel değerlerini de paylaşıyor. Dört tekerlekten çekiş, şarj edilebilir hibrit benzinli güç-aktarma sistemi ve 360 HP güç ile 508 PEUGEOT SPORT ENGINEERED, WLTP standartlarına göre km başına 46 gram CO2 salınımına sahip düşük emisyon değerli yapısını yüksek performansıyla bir arada sunuyor.



PEUGEOT, uzun yıllardır desteklediği Roland-Garros Fransa Açık Tenis Turnuvası’nın 2021 organizasyonuyla birlikte, yeni 508 PEUGEOT SPORT ENGINEERED reklam kampanyasını da devreye aldı. Reklam filminin kahramanı ise 2016 Fransa Açık Tenis Turnuvası şampiyonu ve aynı zamanda PEUGEOT’nun uluslararası marka elçisi Novak Djokovic oldu. Yeni reklam filminde, başarılı tenisçi Djokovic’in çevre korunmasına destek veren kimliği, çevre bilinciyle yüksek performansı harmanlayan Neo-Performance konseptine sahip 508 PEUGEOT SPORT ENGINEERED ile aynı değerlerde buluşuyor. 322 hafta boyunca ATP sıralamasında zirvede yer alan Novak Djokovic, PEUGEOT markasının temel değerleri olan mükemmellik, heyecan ve işleniyor. PEUGEOT tarafından bugüne kadar üretilen en güçlü seri üretim otomobil olan 508 PEUGEOT SPORT ENGINEERED, elektrik teknolojisi sayesinde hem gürültü hem de emisyon açısından çevre dostu performans sağlayabildiğini gösteriyor. Otomobilin bu yapısı, maç öncesi sahada sessizlik talep etmesiyle bilinen Novak Djokovic ile doğal bir ortak noktayı da oluşturuyor. 

2021 Roland-Garros’un açılışında lanse edilen reklam kampanyasını değerlendiren PEUGEOT CEO’su Linda Jackson; “PEUGEOT’da Neo-Performance, düşük CO2 emisyonları için sportiflik ile elektrikli teknoloji arasında mükemmel bir işbirliği ortaya koyan sorumlu spor otomobiller anlamına geliyor. Dünyanın önde gelen tenisçisi Novak Djokovic, yeni 508 PEUGEOT SPORT ENGINEERED aracımız için ideal bir marka elçisi. Yüksek performans ve çevresel sorumluluk, yeni reklam kampanyamıza da yansıyor” dedi. Başarılı tenisçi Novak Djokovic ise: “PEUGEOT markasını formamda sergilemekten gurur duyuyorum ve 508 PEUGEOT SPORT ENGINEERED’a ilk binenlerden biri olmanın onurunu yaşadığım için çok mutluyum. Çevreyi korumaya çok önem veren bir sporcu ve sorumluluk sahibi bir vatandaş olarak PEUGEOT’nun elektrikliye geçiş stratejisini yürekten destekliyorum. Ayrıca PEUGEOT’nun tüm Roland Garros oyuncularına tamamen elektrikli bir araç filosu ile ulaşım sağlıyor olmasını da takdir ediyorum” açıklamalarında bulundu. 

Performans ve çevreci motor 508 PEUGEOT SPORT ENGINEERED’da

PEUGEOT; geçmişi, iddialı elektrikliye geçiş stratejisi ve kullanıcılara farklı motor tiplerini seçme olanağı sunan ‘seçme özgürlüğü’ yaklaşımı ile enerji geçişine olan bağlılığını sürdürmeye devam ediyor. 508 PEUGEOT SPORT ENGINEERED ise çevre bilinci ve performansı harmanlayan Neo-Performance konsepti ile bu bağlılık ve kararlılığı ortaya koyuyor. Dört tekerlekten çekiş, şarj edilebilir hibrit benzinli güç-aktarma sistemi ve 360 HP güç ile 508 PEUGEOT SPORT ENGINEERED, yüksek performans ve düşük emisyonu (kilometre başına 46 gram CO2, WLTP protokolü) en iyi şekilde buluşturuyor.


Tatil sezonunun açılması ile birlikte uçak yolculukları da arttı

Çoğu zaman büyük bir keyifle başlayan bu yolculuklar, kulaklarda oluşan kuvvetli basınç hissi nedeniyle kabusa dönüşebiliyor. Kuvvetli basınç hissi sık sık yaşanır ve tedavi edilmezse kalıcı işitme kaybına neden olur mu? Nasıl bir tedavi yöntemi uygulanır? Kulakta basınç hissi ile ilgili tüm merak ettiğiniz soruları Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Emre Günbey sizler için cevaplandırdı.

Genellikle uçak seyahati sırasında ortaya çıkan, yolculuk öncesinde pek çok insanda stres oluşturan kulakta kuvvetli basınç hissi, sadece yolculuk süresince değil sonrasında da bireylerin sağlığını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Yolculuk sırasında, sakız çiğneme, esneme gibi farklı yöntemlerle bu basınç hissi azaltılmaya çalışılsa da özellikle sık sık yolculuk yapan kişiler için uçakta geçirilen süreyi kabusa çevirebiliyor. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Emre Günbey, kulakta oluşan kuvvetli basınç hissi ile ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Basınç hissi ve devamında oluşan ağrı, tıkanıklık, kulakta çıtırtı sesi duyma gibi şikayetler bizlere Östaki tüpü tıkanıklığının sinyallerini vermektedir.

Özellikle sık sık uçak seyahati yapan bireylerde, dalgıçlık ile uğraşan kişilerde ve uçuş görevlilerinde daha fazla ortaya çıkan östaki tüpü tıkanıklığı rahatsızlığı tedavi edilmezse, orta kulak enfeksiyonu, kulak zarı çökmesi, işitme kaybı gibi ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Östaki borusu, dışardaki atmosfer basıncıyla orta kulak basıncını dengeleme görevi görmektedir. Östaki tüpündeki fonksiyon bozukluğu, dış basıncın hızlı değiştiği uçak yolculuğu gibi durumlarda daha sık olmak üzere hastalarda, kulakta dolgunluk ve basınç hissi, kulak ağrıları, kulakta çıtırtı sesi duyma, tıkanıklık gibi şikayetlere yol açmaktadır. Bu şikayetler bazen östaki tüpündeki darlığa bağlı olarak normal zamanda da ortaya çıkabilmektedir.” dedi. 

Yaşam kalitesini yükselten yöntem: Östaki Balon Tuboplasti

Uzun yıllardır östaki tüpü tıkanıklıklarının kalıcı ve etkili bir tedavisinin bulunmadığını belirten Op. Dr. Emre Günbey, son yıllarda ülkemizde uygulanmaya başlanan Östaki Balon Tuboplasti yöntemi ile hastaların yaşam kalitesinin arttığını belirtiyor. Dr. Günbey, “İlk olarak 2010 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılmaya başlanan bu yöntem, ülkemizde de son 4-5 yıldır uygulanmaktadır. Bu tedavi yöntemi öncesinde östaki tüpü tıkanıklığı yaşayan hastalara genellikle kulağa tüp uygulaması yapılmaktaydı. Tüp takılan hastaların ise deniz, havuz gibi suyla teması kısıtlanmakta hatta banyo yaparken dahi kulaklarda tıkanıklık yaşanmaktaydı. Östaki Balon Tuboplasti sonrasında ise hastanın su ile temasında herhangi bir sıkıntı yaşanmamakta, hasta uçak seyahatlerine de rahatlıkla çıkabilmektedir.” açıklamalarında bulundu. 

Yüzde 85 başarı oranı ile güvenli ve acısız yöntem

Östaki Balon Tuboplasti yönteminin hasta için son derece güvenli ve konforlu olduğunu belirten Op. Dr. Emre Günbey, işlemin detaylarını şu şekilde açıkladı: “İşlem tamamen kapalı yöntemle, herhangi bir kesi veya tampon uygulaması olmaksızın gerçekleştirilmektedir. Östaki tüpünü genişletmek için, balon kateter yardımıyla endoskopik olarak östaki borusu içinde kateteri ilerletmektedir. Balon daha sonra iki dakika süre ile şişirilmekte ve tüpteki daralma da bu şekilde genişletilmektedir. Bu işlem sonrasında hasta aynı gün hastaneden taburcu olabilmekte ve 1 ay gibi kısa süre sonrasında hastanın şikayetleri gerilemeye başlamaktadır. 5 yaşından itibaren çocuklarda da uygulanabilen bu yöntem, östaki tüpü tıkanıklıklarında kalıcı bir tedavi şeklidir.” açıklamalarında bulundu.  


 

TAV İşletme Hizmetleri ‘HelloSky’ Lounge ile Milano Bergamo Havalimanı’nda   

Uluslararası yatırımlarına hız kesmeden devam eden TAV İşletme Hizmetleri, İtalya’nın en yoğun üçüncü uluslararası havalimanı Bergamo Milano’da ‘HelloSky’ yolcu salonu markası ile hizmet vermeye başlıyor. 


TAV İşletme Hizmetleri iştiraki, Barselona merkezli havalimanı ağırlama hizmetleri şirketi GIS, İtalya’daki Milano Bergamo Havalimanı için ‘HelloSky’ markası altında Haziran itibariyle faaliyete geçecek yeni yolcu salonunu tanıttı. 2019 yılında 13,8 milyonu aşkın yolcu trafiği ile İtalya'nın üçüncü büyük havalimanı olan Milano Bergamo’nun yönetim şirketi SACBO, havalimanı servis yelpazesine prestijli bir proje daha ekleyerek, ulusal ve uluslararası arenada daha şık, zengin ve donanımlı bir hizmet sunmak için TAV İşletme Hizmetleri ile işbirliğine gitti.

‘Dünya çapında tercih edilen bir marka olma yolundayız’ 

TAV İşletme Hizmetleri CEO'su Güçlü Batkın, “İtalya'da devam eden genişleme stratejimiz kapsamında, şimdi de Milano Bergamo Havalimanı’nda faaliyetlerimizi başlattık. Bu işbirliğimizi havalimanı ağırlama hizmetlerinde dünya çapında tercih edilen bir marka olma yolunda bizim için bir kilometre taşı olarak görüyoruz. Buradaki amacımız, HelloSky Lounge’larımız aracılığıyla benzersiz ve kusursuz bir müşteri deneyimi sunmak. Dijital dönüşüm yatırımımızla müşterilerimize kaliteli hizmet sunmaya ve havalimanlarında iş ortaklarımızın güvenilir çözüm ortağı olmaya devam edeceğiz” dedi.

HelloSky ile Bergamo'da lüks ve müşteri dostu bir deneyim

SACBO Başkanı Giovanni Sanga ise "Hava taşımacılığının bu yeni döneminde, yolculara yeni alanlar ve hizmetler sunan bir yatırımda bulunarak HelloSky Bergamo-‘yu faaliyete geçirmekten memnuniyet duyuyoruz. Salon, seyahat öncesi havaalanındaki transit deneyimini olabildiğince konforlu hale getirmeye yardımcı olurken,TAV İşletme Hizmetleri’nin profesyonelliği sayesinde, mümkün olan en iyi deneyimi sunacağımızdan eminiz" diye konuştu.

Yeni HelloSky Lounge, 750 m2 büyüklüğünde ve 130 kişilik oturma kapasitesi ile Milano Bergamo Havalimanı'nda iç ve dış hatlara tahsis edilecek. Salon, 2020 yılında genişletilen ek terminalde, yeni pasaport kontrol alanının hemen önünde yer alıyor. Yolcu salonu dinlenme ve çalışma alanları, toplantı odaları, yeme-içme alanı, sigara içme odası, duş ve tuvalet olmak üzere, salon 10 farklı bölümden oluşuyor. Tasarımda Bergamo şehrinden ilham alan HelloSky Milan Bergamo Lounge, yolcuların her türlü ihtiyacına çözüm sunmayı ve seyahatlerinde konforlu vakit geçirmelerini amaçlıyor. Dinamik bir yaklaşımla hazırlanan ve günün farklı saatlerine göre uyarlanan menü, yöresel tatlar da dahil olmak üzere çeşitli seçenekler sunuyor. 

Kullanım başına ödeme seçeneklerinin de misafirlere kolaylık sağlamak için sunulmasının yanı sıra,. GIS, HelloSky Bergamo Lounge’da mümkün olan en güvenli ortamı yaratmak için katı COVID-19 prosedürlerini takip edecek. HelloSky Milan Bergamo Lounge, Fiumicino Havalimanı'ndaki başarılı HelloSky Roma'dan sonra HelloSky markasının ikinci servisi olarak hizmet veriyor. HelloSky'ın marka felsefesi, dinamizm, konfor, kalite, esneklik ve özelleştirmeden oluşuyor. HelloSky Lounge, İtalya ve Avrupa'nın en iyi loungelarından biri olarak referans olmayı hedefliyor.