14 Eylül 2017 Perşembe

Contemporary İstanbul’da Sanat yemekle buluşuyor

Hilton İstanbul Bomonti ve Leica işbirliği ile Contemporary İstanbul’da yemek sanata dönüşüyor
13 – 17 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek olan ve çağdaş sanatın en iyi örneklerini bir araya getiren Contemporary İstanbul, Hilton İstanbul Bomonti’nin ödüllü Executive Şefi Yannis Manikis’in hazırladığı çağdaş yemek yorumlarının başarılı fotoğrafçı Hande Göksan’ın gözünden fotoğraf sanatıyla buluştuğu bir sergiye ev sahipliği yapacak. Contemporary İstanbul için yemeğin soyut formlar halinde sanata dönüştüğü ve ortaya çıkan sunumların dünyaca ünlü Alman fotoğraf makinası üreticisi Leica ile ölümsüzleştiği eserler, beş gün boyunca sanatseverlerle buluşacak.


Bu yıl 12. edisyonu gerçekleşecek olan Contemporary İstanbul, 13-17 Eylül 2017 tarihleri arasında sanatın yemekle buluştuğu bir sergiye sahne olacak. “Yemek Bir Sanat’tır”dan yola çıkan Hilton İstanbul Bomonti, ödüllü Executive Şefi Yannis Manikis’in hazırladığı çağdaş yemek yorumlarının başarılı fotoğrafçı Hande Göksan’ın gözünden efsanevi fotoğraf makinesi markası Leica ile sanata dönüştüğü bir seçki sunacak. Soyut resmin öncülerinden Rus sanatçı Wassily Kandinsky’den ilham alan Executive Şef Yannis Manikis, Contemporary İstanbul’da sergilenecek olan bu proje için pancar yaprağından safran sosa, bezelye püresinden kahve jele, çeşitli gıdaları farklı formlar halinde çağdaş yemek sunumlarına dönüştürürken, fotoğraf sanatçısı Hande Göksan da Türkiye’de ilk kez bu projede kullanılan Leica SL gövde ve Summilux-SL 50mm f1.4 lens ile Manikis’in sunumlarını fotoğrafladı.

Efsanevi Leica’yı Türkiye’ye Doğuş Grubu getirdi
1,5 asrı aşkın süredir görsel tarihin en önemli temsilcilerinden olan uluslararası fotoğraf makinası üreticisi Leica, geçtiğimiz yılın Ekim ayında Doğuş Grubu ile ortaklığa girerek Türkiye’ye gelmişti. Markanın teknoloji harikası modeli Leica SL + Summilux-SL 50mm lens Türkiye’de ilk kez profesyonel olarak Hilton İstanbul Bomonti ve Leica işbirliğinde gerçekleşen bu fotoğraf sergisi için kullanıldı.

Sınıfında en hızlı netleme sistemine sahip
Leica SL gövde, Summilux-SL 50mm f/1.4 ASPH lens kullanılarak çekilen fotoğraf kareleri Leica’nın profesyonel aynasız fotoğraf makinası modellerinden biri. Sınıfında en hızlı netleme sistemine sahip olan SL, olağanüstü görüntü kalitesiyle doğa, spor, aksiyon ve gazetecilik gibi birçok alanda kullanılıyor. Bu çekimde kullanılan Leica Summilux-SL 50mm f/1.4 lens sınıfının referans lensi olup optik performans olarak mükemmelliğin tanımını bir üst seviyeye taşıyan model olarak görülüyor.

Contemporary Istanbul çağdaş sanat fuarı başladı

Contemporary Istanbul 12. yılında Nişantaşı'nı kilitledi
Akbank desteğiyle düzenlenen Cotemporary Istanbul Gala Resepsiyonu uluslararası sanat dünyasını bir araya getirdi


Contemporary Istanbul’un 12. yılını kutlamak üzere Esma Sultan’da gerçekleşen gecede Akbank Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üye Suzan Sabancı Dinçer ve Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli konukları karşıladı. Her yıl İstanbul’u uluslararası sanat merkezlerinden biri haline getiren Contemporary Istanbul çağdaş sanat fuarı, 14 Eylül’de kapılarını açtı. Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen galerilerinin, sanatçılarının, kurum ve kuruluşlarının yanı sıra, koleksiyonerleri ve sanatseverleri gecede bir araya getiren Contemporary Istanbul, İstanbul boğazında sanat ve keyif dolu bir akşam yaşattı. Çağdaş sanatı odak noktasına alarak Türk sanatını dünya sanatıyla buluşturan Contemporary Istanbul’a, bu sene 42’si yabancı, toplam 73 galeri ve yaklaşık 1.500 sanat eseri sanatseverler ile buluştu. Türkiye’de güncel sanat piyasasının gelişmesinde önemli bir aktör olan Contemporary Istanbul, uluslararası bir sanat platformu olmanın ötesinde artık İstanbul’a ait bir değer. İstanbul’u ve Türk sanatını dünya piyasasıyla buluşturan Contemporary Istanbul, 12. edisyonunda bölgedeki önde gelen genç ve köklü galerilerin yanı sıra birçok yeni galeri ve temsilci ülkeyi ağırlıyor.

Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli gecede şunları söyledi: “2016 yalnızca Türkiye açısından değil, tüm dünya için zor bir sene idi ve biz İstanbul’u olduğundan da daha güçlü bir kültür sanat merkezi olarak konumlandırmak amacıyla geçen yıl sanata dair tüm kurumların bir arada hareket etmesi gerektiği kararını aldık. Şimdi 1 yıl önceye baktığımda Contemporary Istanbul’u Kasım ayından Eylül’e çekme kararımızla gurur duyuyorum. Bienal ve bir çok sanat etkinliğinin gerçekleştiği sanat dolu bu hafta bize bir kez daha gösterdi ki kültür ve sanat kurumları her daim uyum ve eşgüdüm ile hareket etmelidir.”.

Akbank Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üye Suzan Sabancı Dinçer geleceğin şekillenmesine öncülük eden sanatın, toplum geneline yayılması ve daha çok takip edilmesi için çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini belirtti ve ekledi; “ Ülkemizdeki sanatseverlerin dünyadaki güncel sanat gelişmelerine erişiminin artması öncelikli hedeflerimiz arasında. On yılı aşkın bir süredir devam ettirdiğimiz Contemporary Istanbul ana sponsorluk görevi, bizim için önemli bir ayrıcalık. Türkiye'de çağdaş sanatın en önemli buluşma platformu olan Contemporary Istanbul’un ziyaretçi sayısının her yıl arttığını görmekten mutluluk duyuyoruz. Uluslararası alandaki başarısıyla İstanbul’umuzu dünyanın seçkin sanat merkezleri arasında konumlandıran bu önemli oluşuma destek olmayı sürdüreceğiz.”

Ayrıca yurt dışından Contemporary Istanbul davetlisi olarak gelen 48 ve dünya basınının İstanbul temsilcisi 10 olmak üzere toplamda 60’a yakın yabancı basın temsilcisinin katıldığı etkinlikte sanat dünyasından Ahmet Aral, Mehmet Ali Bakanay, Berrak ve Nezih Barut, Bilge ve Haro Cümbüsyan, Basel Ramzy Dalloul, Sevda ve Can Elgiz, James Khazei, Nevbahar ve Ali Koç, Fatima ve Eskandar Maleki, Hatice ve Ferit Meriçten, Murat Özyeğin, Guillermo Rosenblum, Alia Al-Senussi, Marc Spiegler, Aylin ve Özcan Tahincioğlu, Serge Tiroche, Tüten Ağah Uğur, Freda ve Izak Uziyel, gibi isimler bulunuyordu.


13 Eylül 2017 Çarşamba

TUTAP Bölge Turizmi İçin Batman’da

Güneydoğu Anadolu’da Tanıtma seferberliği başlatıyoruz
Başbakan Binali Yıldırım’ın  büyük önem verdiği Güneydoğu Anadolu Bölgesi  tanıtımı ve Turizmin geliştirilmesi adına (TUTAP) Turizm ve Tanıtma Platformu Genel Başkanı Fikret Yıldız bölge turizminin gelişimi için Batman ilini merkez olarak seçti

Batman il temsilcisi ve Real Konak Hotel’in genel müdürü Hüseyin Aslan ile  Batman valisi Ahmet Deniz ve Hasankeyf Kaymakamı Faruk Bülent  Baygüven’i makamında ziyaret ederek  Batman’da yapacakları büyük proje hakkında bilgi verdi.Başbakanımızın önem verdiği Güneydoğu Anadolu Bölgemizin tanıtımı ve Turizmin geliştirilmesi adına tanıtım seferberliği başlattıklarını belirten Yıldız, Batman ve bölge turizminin gelişmesi için Vali Deniz ile beraber çalışmalara başlayacaklarını belirtti. Batman TUTAP Temsilcisi Hüseyin  Aslan;  TUTAP  Genel Başkanımız Fikret Yıldız öncülüğündeki birliğimizin Türkiye sevdası ile Batman ve Bölge turizminin tanıtımına katkı sağlayacak olan projemiz ile birlikteliğin oluşmasına da öncülük edecek ve aynı zamanda etnik köken, mezhep ve bölgecilik ayrımı gözetmeden, yaptığı tüm faaliyetlerde hiçbir siyasi amaç gütmeyen birlik ve beraberliğimizin pekişmesine her zaman katkı sağlayan bir olgunlukta, faaliyetlerine devam eden birliğimizin çatısı altında olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
Genel Başkanımıza Batman ve Bölge turizmi için yapacağı büyük proje için ve Vali Deniz’e de Batman turizm çalışmalarına göstermiş olduğu duyarlılık ve ilgiden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.Ziyaretlerinden dolayı Genel Başkan Yıldız ve beraberindekilere teşekkür eden Vali Deniz, kentlerin tanıtımında turizmin çok önemli olduğunu belirterek, Batman turizmi için yürütülecek her projenin kendileri için önemli olduğunu ve desteklerini esirgemeyeceklerini ifade etti.

11 Eylül 2017 Pazartesi

Topkapı Sarayı Müzesi Karagöz Sergisi’ne evsahipliği yapıyor

Topkapı Sarayı Müzesi ve İstanbul Karagöz Kukla Vakfı işbirliğinde Karagöz Sergisi açılacak. Türk Gölge Tiyatrosu'nun 500. yılı nedeniyle Topkapı Sarayı Müzesi ve İstanbul Karagöz Kukla Vakfı işbirliğinde bir Karagöz Sergisi açılacak.

Sergi 13-31 Ekim tarihleri arasında Topkapı Saray sergi salonunda izleyici ile buluşacak. Sergi kapsamında Cengiz Özek’in Topkapı Sarayı’ndaki Karagöz figürlerinden esinlenerek yarattığı figüler yer alacak. Ayrıca Topkapı Sarayı Müzesi koleksiyonunda önemli yer tutan saray Karagözcüsü Nazif Bey figürlerine atfen Cengiz Özek koleksiyonunda yer alan Hayali Nazif figürleri de sergide yine yer bulacak. Bu dönemde dünyaca bilinen Karagöz sanatçımız Cengiz Özek’in “Çöp Canavarı” ve “Büyülü Ağaç” oyunları sahnelenerek sergi desteklenecek.



Karagöz’ün 500. Yılı
Bu yıl 20. kez gerçekleştirilecek festivalde; 2017 yılının Türk Gölge Tiyatrosu Karagöz’ün 500. yılı olması sebebiyle gölge tiyatrosuna da özel bir yer verildi. Gölge tiyatrosunun doğduğu yer olarak düşünülen Asya'dan birçok gölge kukla grubu festivale davet edildi. Kamboçya’dan Pnom Penh, büyük bir meşalenin gölgesinde dev deri kuklalarıyla, Pekin’den Master MaoMao Çin gölge kuklasının gerçeğe çok yakın devinimleriyle, Tayvan’dan Kaohsiung Gölge Tiyatrosu genç tanrıça Nazha’nın serüvenleriyle ve Hong Kong ve Türkiye ortak yapımı “Avanti” Nasrettin Hoca hikayeleriyle festivale katılacak.  Ayrıca Endonezya Gölge Oyunu Wayang Kulit üzerine İspanyol grup El Gecko con Botas’ın bir çalışması yer alacak. 

Karagöz’ün 500. yılını kutladığımız bu sene, Karagöz’e ayrıca yer vermemek olmaz. Fransa’dan Ruşen Yıldız’ın modern yaklaşımlı bir Karagöz çalışmasını izlerken, Tekirdağ’dan genç Karagözcüler’den  Ercan Sönmez’in modern yorumuyla Karagöz oyunu ile Türkiye’nin bol ödüllü Karagöz sanatçısı Cengiz Özek’in yine modern yaklaşımlı iki Karagöz oyunu festival seyircisiyle buluşacak. 

Bu yıl festivalde 15 ülkeden 25 grup yer alıyor
İstanbul Karagöz Kukla Vakfı tarafından organize edilen festival, Unesco kültür mirası taşıyıcısı uluslararası  kukla ve Karagöz  ustası  Cengiz  Özek Genel  Sanat  Yönetmenliğinde  13-­‐31 Ekim  tarihleri arasında seyirciyle buluşacak. Bu sene programda 6 yerli oyun, 15 ülkeden 18 yabancı topluluk yer alıyor. Yerli gruplar, Cengiz Özek, Ercan Sönmez, Tiyatro Gülgeç, Çocuk Prodüksiyon (Alper Tansı, Atilla Güngör), Dünya Çocuk Oyunları ve Naif Bey Kumpanyası’ndan oluşuyor. 


Yabancılar ise; Avusturya’dan Thomas Ettl, Fransa’dan Ruşen Yıldız, İspanya’dan Toni Zafra, The Ytuquepintas Company ve El Gecko con Botas, İtalya’dan Paolo Papparotto, İngiltere’den Drew Colby, Çin’den Mao Mao, Tayvan’dan Kaohsiung Gölge Tiyatrosu, Kamboçya’dan Phnom Penh Gölge Tiyatrosu, Rusya’dan Meta Zero ve The Fifth Wheel, Arjantin’den La Gorda Azul, Çek Cumhuriyeti’nden Karromato ve  İsrail’den Ornan Braier. 

Yeni Açılım
Ayrıca, bu yılki festivalde Türkiye’den Gölge tiyatrosu Karagöz sanatçısı Cengiz Özek ve Çin’den gölge tiyatrosu sanatçısı Jian Xin Li ve oyuncu Angel Chan yepyeni bir kukla prodüksiyonunda bir arada. Geçtiğimiz Haziran ayında Hong Kong’da, toplam 20 gösteri ile seyirciyle buluşan oyunda Çin'de “Avanti” ismiyle anılan Nasrettin Hoca hikayeleri gölge tiyatrosuna uyarlanıyor.

Festival İstanbul’un iki yakasında perde açıyor...
Festivalde yer alan dünyaca ünlü gruplar; Akbank Sanat, Fransız Kültür Merkezi, Sahne Pulchérie, Deniz Müzesi Sahnesi, Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Kültür Merkezi, Terakki ve Sarıyer Halk Eğitim Merkezi, Caddebostan Kültür Merkezi sahnelerinde ve İstanbul’un birçok farklı semtinde seyirciyle buluşacak.Ülkemizdeki yabancı kültür merkezleri bu yıl da festivalin destekçisi...
20. Uluslararası İstanbul Kukla Festivali, İtalyan Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Cervantes Kültür Merkezi, İsrail Başkonsolosluğu, Avusturya Kültür Ofisi ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğiyle gerçekleşiyor.
      
Oyunların hedef kitleleri küçük yaşlardan yetişkinlere dek farklılık gösteriyor…
Uluslararası İstanbul Kukla Festivali bu yıl da her yaşa, her ilgi alanına ve beğeniye hitap edecek çok farklı üsluplar ve tekniklerle dolu bir program içeriyor.
Geleneksel kukla örnekleri olan Kasperl, Arlecchino İbiş ve Karagöz’ün yanı sıra, medya ve mask tiyatrosu, el kuklası, ipli kukla, sopalı kukla gibi örnekleri de festivalde mevcut.

Festival yıllardır çok önemli gruplara ev sahipliği yaptı...
İstanbul Karagöz Kukla Vakfı Başkanı, Unesco kültür mirası taşıyıcısı Karagöz sanatçısı Cengiz Özek, bu festivalin kukla adı altında bir zamanlar son derece kısır bir algısı olan Türk izleyicisi ve sanatseverlerine, sahne sanatlarının tüm kategorilerini içinde barındırabilen, disiplinler arası, yaratıcılığı kışkırtan, imkansızlık sözünü kabul etmeyen bir sanatın ufuklarını açtığını  belirtiyor. 

Dramaturg Doç. Dr. Selen Korad Birkiye festivalin önemini şu sözlerle ifade ediyor: “İstanbul Kukla Festivali vasıtasıyla  herhangi bir alternatif tiyatronun düşlerinde yatan tek kişilik Hamlet’lerden, pek çok saygın operanın sahnelemek için can attığı Dido ve Aenas’a, edebiyat hayranlarının özel bir yere oturttuğu Knut Hamsun’un Açlık’ından, varyete dünyasının renkli şovlarına, geleneksel dünya kuklasının en seçme örnekleri olan Bunraku ve Su kuklalarından, en avant-garde’ına kadar her türlü kukla oyununu izleme olanağı bulduk.”


Günübirlik kiraya verilen kayıt dışı evler ve apart daireler için harekete geçilmeli

Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, günübirlik kiraya verilen kayıt dışı evler ve apart daireler konusunda bir an önce harekete geçilmesini istedi. İşler, bu tür mekanların İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün koordinasyonunda, kaymakamlık ve belediyeleriyle işbirliği yapılarak kurulacak komisyonlarla denetlenmesi gerektiğini söyledi.

 Günübirlik kiraya verilen kayıt dışı evler ve apart dairelerin vergi kaybı yarattığını, haksız rekabete ve ciddi güvenlik sorunlarına yol açtığını belirten TÜROFED Başkan Yardımcısı ve Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler, "Günübirlik kiralanan evlerin mutlaka denetim ve kayıt altına alınması gerekiyor" dedi. Turizmciler olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı, Valilik ve Emniyet Müdürlüğü nezdinde girişimlerde bulunduklarını, bu girişimleri sonucu bir takım düzenlemeler yapıldığını anlatan İşler, şu bilgileri paylaştı:  "22 Kasım 2016 Salı tarihli ve 29896 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 678 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile günübirlik kiralanan evlere ilişkin tanımlama ve düzenleme getirildi. 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu gereğince kimlik bildirme zorunluluğu bulunan konaklama mekanlarına günübirlik kiralanan evler de eklendi.

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 298 No'lu Tebliği'yle de haftalık, günlük veya benzeri şekilde kısa süreli konut kiralamalarında elde edilen kira gelirinin bildirimde bulunma zorunluluğu getirildi."  Getirilen düzenlemelerin günübirlik kiraya verilen evler ve apart dairelerin yol açtığı güvenlik sorunlarını ve vergi kaybını önlemeye dönük olduğunun altını çizen Mehmet İşler, ilgili kurum ve kuruluşların zaman kaybetmeden hareket geçmesi ve denetimlere başlaması gerektiğini söyledi. Bu konuda İstanbul'da yılbaşında başlatılan ve sürdürülen denetim uygulamalarını örnek gösteren İşler, bu konudaki istemlerini İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne yazılı olarak ilettiklerini belirterek şu görüşleri dile getirdi: "Kanun, kanun hükmünde kararname ve genel tebliğ uyarınca, bu tür mekanların kayıt altına alınması zorunlu. İlimizde günlük kiralık evlerin denetimi için İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün koordinatörlüğünde, İzmir'in 30 ilçesinin kaymakamlık ve belediyeleri ile denetim komisyonları oluşturulmalı. Gelen şikayetler, ihbarlar ve internet siteleri üzerinden yapılan taramalar üzerine gayri resmi günübirlik kiralanan yerler hakkında denetim ve baskınlar yapılmalı, yasal işlemler başlatılmalı. Günübirlik kiraya verilen evler ve apart dairelerin yol açtığı sorunlar göz önünde bulundurulursa, daha fazla zaman kaybedilmemeli." 

Aşçılar Derneği Şov Mutfağında yerli ürün ve markalar tanıtıldı

TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde Türkiye’nin farklı lezzet ve tatlarını şova dönüştürdü 
TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 7-10 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen 25. WorldFood İstanbul Fuarı’na katılan Aşçılar Derneği, İnoksan’ın Mutfak Sponsorluğunu üstlendiği şov alanında Türkiye’nin farklı lezzet ve tatlarını, yerli markaların ürünleriyle görsel bir şova dönüştürdü. 

Uluslararası Üstün Lezzet Ödülü Jürisi ve Aşçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Özdemir’in ünlü şeflerle birlikte şov mutfağında hazırladığı özel pişirim ve sunumlar katılımcılar tarafından ilgiyle karşılandı. Aşçılar Derneği’nin şov alanında bir araya gelen aşçılar, Üstün Lezzet Ödüllü ürünlerle etkinlik boyunca görsel bir şov sergiledi. Etkinlikte International Taste & Quality Institute - iTQi ile birlikte yer alan Aşçılar Derneği ve iTQi standında ise Üstün Lezzet Ödülünü (Superior Taste Award) kazanan yerli markaların ürünleri sergilendi, birçok yerli üretici ve markanın tanıtımı gerçekleştirildi. ITE Turkey’in düzenlediği WorldFood Istanbul Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı, süt ve süt ürünleri, et ve tavuk ürünleri, yaş meyve ve sebze, deniz ürünleri, temel gıdalar ve yağlar, şekerli ve unlu mamuller, gıda katkı maddeleri başta olmak üzere pek çok ürün ve katılımcıyı ağırladı.

Üstün Lezzet Ödüllü Ürünler Sergisi
Aşçılar Derneği’nin standında yer alan Üstün Lezzetler Ödülü Sergisinde, şefler ve şömeliyelerden oluşan bağımsız bir kuruluş olan iTQi, Üstün Lezzet Ödüllü Türk firmalarına ev sahipliği yaptı. Dünyanın dört bir yanından gelen tüketici yiyecek ve içecekleri test etme ve üstün lezzetli olanları tanıtma üzerine Belçika’da faaliyet gösteren iTQi’nin fuar standındaki Üstün Lezzet Ödüllü Ürünler Sergisinde pek çok değerli yerli firma yer aldı. 

9 Eylül 2017 Cumartesi

Seyahat sektörünün gelecekte hazırlanması gereken 4 senaryo

Amadeus ve A.T. Kearney’nin yeni raporunu açıkladı
Amadeus ve A.T. Kearney’nin “Peki ya..? Seyahat sektörünün geleceğini hayal edin” başlıklı yeni raporu, seyahat sektörünün gelecekteki büyümeyi ve başarıyı maksimuma çıkarmaları için bugünden hazırlanması gereken dört senaryoyu açıklıyor. Küresel seyahat endüstrisi için ileri teknoloji çözümlerinin önde gelen sağlayıcısı ve işlemcilerinden biri olan Amadeus ve A.T. Kearney’nin yeni raporu, gelecekteki dünyayla ilgili dört farklı senaryo sunarak, korumacılığın ve popülizmin yükselişiyle birlikte, gelecekteki ticari fırsatların tüm sektörde sekteye uğrayabileceğine karşı uyarıyor.

Raporda, seyahat sektörünün, gelecekteki ekonomik büyümeden en iyi şekilde faydalanmak istiyorsa ekonomik ve politik bozulmaya karşı daha iyi hazırlanması gerektiği belirtiliyor. Paylaşım ekonomisi, sanal gerçeklik ve eşyaların interneti, seyahat edenlerin deneyimini geliştirse de uluslararası jeopolitik, sosyal ve ekonomik gelişmelerin alışık olduğumuz dünyada bozulmaya ve kutuplaşmaya neden olduğunun ifade edildiği raporda, şirketler hemen harekete geçmezse sektörün gelecekteki başarı potansiyelinin kısıtlanacağı belirtiliyor. Bu bağlamda A.T. Kearney, seyahat sektörünün ortamını değiştiren ve gelecekteki başarıyı yönlendiren iki temel trendi vurguluyor: Kişiselleştirilmiş seyahat deneyimlerine karşı kitlesel pazarlama. Teknoloji, seyahat eden kişilerin davranışları hakkında bilgi sahibi olunması için tüketici verilerinin toplanmasına ve yapay zekanın kullanılmasına olanak sağlıyor. Ayrıca, herkes için tek tip olan, daha geleneksel bir yaklaşım yerine, bireysel ihtiyaçları karşılamaya da yardımcı olabiliyor. Kesintisiz seyahate karşı parçalanmış seyahat. Gerçekten kesintisiz bir seyahat için devletlerin işbirliği yapması ve havalimanlarından ve hava yollarından, oteller, restoranlar ve kara ulaşımı gibi varış yerindeki hizmetlere kadar, farklı iş alanları arasında veri paylaşımı sağlanması gerekiyor.

“Teknoloji, seyahat sektörü için daha önce hiç bu kadar umut vaat etmemişti” diyen Amadeus IT Group Kurumsal Strateji Başkan Yardımcısı Alex Luzarraga şöyle devam ediyor: “Ancak mevcut durum tamamen değişiyor. Yaygın bir güvensizlik ve popülizm hakim. Örneğin, Avrupa’da pasaportsuz seyahat etmek gibi kanıksadığımız şeyler, gelecekte o kadar muhtemel olmayabilir. A.T. Kearney ile işbirliği yaparak, önümüzdeki beş ila yedi yıl içinde sektörün karşısına çıkmaya ve onu sekteye uğratmaya devam edecek bu konuları değerlendirmek ve anlamak çok önemli. Böylece sektör olarak bu konularla baş etmek için daha iyi hazırlanabiliriz ve bunun sonucunda da ekonomik büyüme ve başarı elde edebiliriz.”

Londra A.T. Kearney Başkanı Yelena Ageyeva-Furman ise şunları söyledi: “Rapor, seyahat ve teknoloji dünyalarından çok çeşitli paydaşın perspektifine dayanıyor. Gelecekle ilgili geniş bir tablo çizerek şirketlerin kendi kurumsal kör noktalarını ortaya çıkarmasına olanak sağlıyor. Ayrıca bu çalışma mevcut planları sektördeki olasılıklara karşı test ederek, şirket stratejisindeki “pişman olunmayacak” hamleleri ve zorunlulukları anlamamıza da yardımcı oluyor. Bu çalışma, seyahat sektöründe gelecek yıllarda başarılı olmak isteyen şirketler için ilginç bir perspektif sunuyor.” 

İşte Amadeus ve A.T. Kearney’nin bu iki temel trende dayanarak seyahat şirketlerinin hazırlanması gereken dört senaryo:Picasso senaryosu, popülizmin yükselişi ve öne çıkan güvenlik kaygılarıyla dikkat çeken parçalanmış bir dünya üzerine kuruluyor. Bu ortam, daha fazla seyahat noktasını kapsam dışında bırakan bir etki yaratıyor. Yine de dünyanın pek çok bölgesi ekonomik büyüme yaşıyor. Şirketler, mobil kanallar yoluyla daha fazla müşteriye ulaşmak için inovasyona yatırım yapıyor ve bu etkileşim, şirketlerin daha gelişkin kişiselleştirilmiş teklifler sunmasına olanak sağlıyor.

Dali senaryosu, sosyal tutumların ve ekonomik refahın her ikisinin de veri paylaşımına yönelik daha olumlu bir ortam yaratacağını var sayıyor. Bu da daha esnek gizlilik yasaları ve daha hafif düzenlemeler getirerek, seyahatin daha da kişiselleştirilmesine olanak sağlıyor. Dali senaryosunda, seyahat daha hızlı, daha ucuz ve daha güvenli hale geliyor. İnsanlar, sınırlarda daha az güvenlik kontrolü olmasının avantajlarından faydalanıyor ve uçak rötarları gibi beklenmedik durumlarla ilgili gerçek zamanlı bilgiler alıyor. 

Bosch senaryosunda, şirketler farklı yasal düzenlemelerden ve farklı vergi, çalışma ve veri koruma kanunlarından meydana gelen bir mozaiğe uymak için çabalarken, iş maliyetleri tüm sektörde artıyor. Bu senaryoda korumacılığa ve güvenmemeye dayanan parçalanmış bir dünyayla karşı karşıyayız. Bosch’un politik ortamında, seyahat eden kişiler güvenilir markalara yöneliyor ve doğrudan, tanınmış seyahat sağlayıcılarla rezervasyon yaptırıyor. 

Warhol senaryosu, Asya’daki güçlü ekonomik büyümenin etkilerinin göz önüne alındığı ve seyahat ve tatil için daha fazla para harcayabilen geniş bir orta sınıfın yükseldiği, kesintisiz ve kişiselleştirilmemiş seyahatle karakterize ediliyor. Seyahat eden kişiler, engellerin olmadığı bir dünyada bile, kişiselleştirilmiş seçenekler yerine ucuz maliyetli, kitlesel pazarlama ürünü seyahati tercih ediyor.

Uyumsoft, yıllık gelirinin %43’nü Ar-Ge’ye ayırıyor

Uyumsoft, 2.Ar-Ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisine katıldı
Türkiye’nin bilişim liderleri arasında yerini alan Uyumsoft, ileri teknoloji konularına odaklanarak, yıllık gelirinin %43’nü Ar-Ge faaliyetlerine ayırıyor. Güçlü uluslararası iş ağı ile dünya standartlarına uygun yazılım ürünleri ve danışmanlık hizmetlerini 3 kıtaya ihraç eden Uyumsoft, önümüzdeki 5 yıl içinde ileri teknoloji uygulamaları ve üniversite-sanayi işbirlikleri konularına yatırım yapmaya devam edecek. 20. yılında Uyumsoft firması, Web ERP, Cloud ERP ve Mobil ERP ile iDönüşüm (e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter) kurumsal iş çözümlerinde, 6 binin üzerindeki yerli ve yabancı müşterisine hizmet veriyor.   

Uyumsoft standına, 2.Ar-Ge fuarında yoğun ilgi gerçekleşiyor. Uyumsoft, 6- 7 Eylül 2017 tarihleri arasında, 2.Ar-Ge İnovasyon Zirvesi ve Sergisine katılıyor. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde yapılan zirvede, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Baykar Makina Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bekir Sıddık Binboğa Yarman, Giteks Yönetim Kurulu Üyesi Hayrettin Gümüşkaya’nın aralarında bulunduğu kamu, özel sektör ve üniversitelerden temsilciler, Uyumsoft standını ziyaret ederek, Uyumsoft Başkanı Mehmet Önder ve Uyumsoft yetkilileri ile bir araya  geldi. 



2023 hedeflerine ulaşmada ar-ge ve inovasyonun önemine dikkat çekildi 
Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) tarafından düzenlenen 2.Ar-Ge İnovasyon Zirvesi’nin, 6 Eylül tarihinde yapılan açılışına, kamu, özel sektör ve üniversitelerden yoğun ilgi gözlendi. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ve MMG Başkanı Osman Balta birer konuşma gerçekleştirdi. 2023 hedeflerine ulaşmada, ar-ge ve inovasyonun önemine dikkat çektiler. Zirveye, A-149 nolu standı ile katılan Uyumsoft firması; Başkan Mehmet Önder, ERP Satış Koordinatörü Selçuk Alkaş, Proje Yöneticisi Ahmet Çivi, Proje Yöneticisi Özlem İkiz, Uyum Akademi Yöneticisi Kerim Şahin’in aralarında bulunduğu Uyumsoft ekibiyle standı ziyaret edenlere Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) ve iDönüşüm (e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter) projeleri hakkında bilgi veriyor.  



Prontotour, yurtdışı turlarda 300 TL indirim fırsatı sunuyor

“Güz”ü Güldüren Kampanya Prontotour’dan
Seyahatseverlerin yüzünü güldüren sonbahar kampanyasına imza atan Prontotour, yurtdışı turlarda 300 TL indirim fırsatı sunuyor.Yurtdışı turlarda Türkiye’nin lider tur operatörü markası Prontotour, tatile doyamayanlara, yazın tatil yapamayanlara erken rezervasyon tadında indirim sunuyor.

 Prontotour’un güz kampanyası 7 - 15 Eylül 2017 tarihleri arası yapılacak 400 Euro ve üzeri yurtdışı paket tur rezervasyonlarında geçerli olacak ve odabaşı 300 TL indirim fırsatı sağlayacak. 31 Mart 2018 tarihine kadar yapılacak yurtdışı paket tur rezervasyonlarında geçerli olan kampanya 15 Eylül 2017’de sona erecek. Prontotour’un avantajlı indirim kampanyasından faydalanabilmek için ödemenin tamamının satış anında yapılmış olması gerekiyor. İndirim kampanyası grup taleplerinde geçerli olmayıp Prontotour merkez ofisi, tüm satış acentaları ve www.prontotour.com adresinden yapılan satın alımlarda geçerli olacak. 87’den fazla ülkeye tur düzenleyen Prontotour, yaptığı kampanyalar ve fırsatlar ile seyahatseverleri farklı coğrafyalarla buluşturmaya devam ediyor.

“Masallar Diyarı Kapadokya” Türkiye’yi geziyor!

Dünyanın en eşsiz rotalarından biri olarak kabul edilen Kapadokya ve Nevşehir bölgesinin tanıtımı için Nevşehir Valiliği’nin talimatı ve Ahiler Kalkınma Ajansının destekleri ile oluşturulan Masallar Diyarı Kapadokya projesi il il dolaşmaya devam ediyor. Proje  kapsamında son teknoloji ile donatılan Mobil Kapadokya TIR’ı  ile Türkiye’nin 15 şehirde, ziyaretçilere eşsiz bir Kapadokya deneyimi sunuluyor.

Masallar Diyarı Kapadokya projesi ile Nevşehir’in tarihi ve doğal güzellikleri Türkiye’nin dört bir yanında son teknoloji ile tanıtmayı hedefliyor. Tanıtım TIR’ı Nevşehir’den hareket ederek sırasıyla  Adana, Mersin, Antalya ve Bodrum’da meydanlarda vatandaşlara ulaştı. Nevşehir Valiliği’nin talimatı ile Ahiler Kalkınma Ajansının destekleriyle yürütülen proje için Ajansın Genel Sekreteri Vekili Bekir Varol, “Masallar Diyarı Kapadokya projesi ile Nevşehir bölgesinde yer alan tarihi, doğal ve kültürel zenginliğin Türkiye’nin farklı illerindeki vatandaşlarımıza taşımak istiyoruz. Nevşehir, potansiyel olarak bir dünya şehridir. Onu hak ettiği noktaya taşımak için elimizden gelen tüm çalışmaları yapıyoruz.” dedi.

VR Gözlükler ile sanal tur deneyimi
Kapadokya ve Nevşehir bölgesinin tarihi, turistik alanlarının tanıtımı için özel tasarlanmış olan TIR’ın içinde LED ve Plazma ekranlar yer alıyor. Bölgenin özel kameralar ile çekilmiş filmleri hem bu ekranlardan hem de Sanal Gerçeklik (VR) gözlükleri ile izlenebiliyor. Sanal gerçeklik teknolojisi ile çekilen filmlerde; doğa harikası Peribacıları, Kapadokya bölgesindeki eski uygarlıkların izleri yer alıyor. Ayrıca Anadolu çömlekçilik sanatının merkezi Avanos ve Avanoslu çömlek ustalarının marifetli ellerinden çömlek yapımının inceliklerini sanki yanlarındaymış gibi görebiliyorlar.  Dokuma tezgahlarında yüzyıllardır yaşatılan Anadolu motiflerinin renk canlılığına, TIR’da yer alan teknoloji dünyası ile adeta dokunma imkanını bulabiliyorlar. Böylece ziyaretçiler Nevşehir bölgesinin muhteşem doğası ve tarihi alanlarında sanal bir tura çıkabiliyorlar.

Kendi çömleğini kendin yap, Kapadokya hayaline ulaş!
Sanal çömlek yapımı deneyimlerinin VR gözlüklerle izlemenin yanında TIR’da yer alan tezgahlarda ziyaretçiler, Avanoslu eğitmenler eşliğinde çömlek tezgahına oturarak kendi çömleklerini yapmayı deneyimliyorlar.

Sırada İzmir, Bursa, İstanbul, Ankara, Samsun, Trabzon, Erzurum, Diyarbakır var
Kapadokya Tanıtım TIR’ı İzmir’den Sivas’a, Trabzon’dan Antalya’ya Türkiye’nin dört bir yanında 15 ili gezecek. Mobil Kapadokya TIR’ını ziyaret eden  katılımcılara minik biblolar hediye ediliyor. Ayrıca ziyaretçiler arasında yapılan yarışmalarda kazanan ilk üç kişi, Kapadokya bölgesinde 5 yıldızlı otellerde konaklamalı tatil fırsatı yakalarken, balon turu ile rüya gibi  balon safari kazanıyorlar.


‘Erciyes’ Dünyanın en büyük bisiklet fuarı Eurobike’ta tanıtıldı

‘Erciyes’ Almanya'nın Friedrichshafen şehrinde Eurobike Show’da tanıtıldı 
Erciyes Bike Park, 30 Ağustos – 2 Eylül tarihleri arasında Almanya'nın Friedrichshafen şehrinde düzenlenen Dünyanın en büyük ve prestijli bisiklet turizm fuarı Eurobike Show’da tanıtıldı
Dünyanın önemli kış turizm merkezlerinden biri haline gelen Erciyes, yazın da dağ bisikleti ve irtifa kamplarının merkezi olma hedefine doğru sağlam adımlar ile ilerliyor. Türkiye’nin ilk ve tek downhill bisiklet parkurlarını bünyesinde bulunduran Erciyes Bike Park amatör ve profesyonel bisiklet tutkunları için inşaa edilen 4 farklı parkur ile dağ bisikletinde de adından söz ettirmeye devam ediyor. 

Dünya'nın en büyük ve prestijli bisiklet turizm fuarı olan ve sektörünün kalbi konumundaki, Eurobike Show 30 Ağustos – 2 Eylül tarihleri arasında Almanya'nın Friedrichshafen şehrinde düzenlendi. Bisiklet endüstrisinin dünyadaki en büyük buluşmalarından biri olan ve dört gün süren 26. Eurobike bisiklet fuarına 101 ülkeden 1.400 firma katıldı. 65 bin profesyonel kullanıcı ve firmanın ziyaret ettiği bu organizasyonda Türkiye’nin ilk ve tek bisiklet parkı olan Erciyes Bike Park’ta yerini aldı.Fuardaki standımıza yoğun ilgi gösteren ziyaretçi ve bisiklet profesyonellerine, dünya bisiklet haritasına Türkiye’den giren ilk ve tek downhill bisiklet parkurları, ülkemizin tek dağ bisiklet parkı, yüksek irtifa bisiklet kamp merkezi ve var olan teknik olanaklar tanıtıldı. Erciyes Bike Park, Türkiye’de dağ bisikleti ve stillerinin gelişmesi için yüzlerce global bisiklet markası ve parça üreticisi temsilcileri ile görüşerek girişimler gerçekleştirdi. 

Almanya’da düzenlenen fuar ile ilgili bir açıklama yapan Kayseri Erciyes A.Ş. Yön. Krl. Bşk. Dr. Murat Cahid Cıngı, “Erciyes’i bisiklet sporu için hem Türkiye’de hem de dünyada bir merkez haline getirme gayreti içerisindeyiz. Bu yönde çok ciddi çalışmalara imza atarak dağın farklı lokasyonalarına bisiklet parkurları inşaa ettik, uluslararası bisiklet kupalarına ev sahipliği yaptık. Yüksek irtifa  kamp merkezi ile farklı ülkelerden bisiklet takımlarını ağırlamaya başladık. Şimdi de yapmış olduğumuz bu çalışmalar ile Erciyes’i global bisiklet camiasında duyuracak fuarlar ile tanıtıyoruz. Erciyes’in bisiklet sporunun merkezi olarak bilinmesi yönünde büyük çaba sarf ediyoruz. Bu yönde dünyanın en büyük ve prestijli fuarı Eurobike’ta sektörün önde gelenleri ile girişimde bulunduk. Erciyes’teki bisiklet parkurlarını, irtifa kamp merkezlerini bisiklet profesyonellerine anlattık. Çok verimli geçen bu organizasyon ile Erciyes’i ve ülkemizi en iyi şekilde temsil ettik” dedi.






7. Bodrum Türk Filmleri Haftası 18-24 Eylül’de gerçekleşecek

“7. Bodrum Türk Filmleri Haftası”nın Gösterim ve Etkinlik Programı Belli Oldu!

Bodrum Türk Filmleri Haftası, 18-24 Eylül tarihleri arasında 7. kez sinemaseverler ile buluşmaya hazırlanırken, etkinliğin gösterim programı belirlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü'nün katkıları ile Bodrum Sinema ve Kültür Derneği, Cinemarine Sinemaları, Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği (SİSAY) ve Magazin Gazetecileri Derneği (MGD) tarafından düzenlenen Bodrum Türk Filmleri Haftası, 18-24 Eylül tarihleri arasında 7. kez sinemaseverler ile buluşmaya hazırlanırken, etkinliğin gösterim programı belirlendi. 

Her geçen yıl daha da gelişen, Türk filmlerini sadece Bodrum’la değil, Yunanistan'ın Kos (İstanköy) Adası’yla da buluşturan ve sinemaseverleri Bodrum’un büyülü Akdeniz atmosferine davet eden “7. Bodrum Türk Filmleri Haftası”nın bu yıl danışmanlığını ise Yapımcı Elif Dağdeviren yapıyor. Bundan 7 yıl önce sinemaseverleri değerli yönetmen, oyuncu, yazar ve yapımcılarla bir araya getirmenin yanı sıra, Türk sinemasının son dönem filmlerini sinema işletmecileri ile buluşturmak üzere başlamış olan bu kendine özgü film haftası, geçtiğimiz 7 yıl içerisinde daha da gelişerek Bodrumluların ve sinema sektörünün heyecanla beklediği özel bir buluşmaya döndü. Bu yıl da Türk Filmleri haftası kapsamında 2016 – 2017 yılının gişeye adını yazdırmış filmlerin gösterimleri gerçekleşecek.2016 yılının en çok izlenen ikinci yapımı olan “Kardeşim Benim” yönetmenliğini ve senaristliğini Alper Çağlar’ın yaptığı 2016 yapımı aksiyon, savaş ve dram filmi “Dağ II”, güçlü oyuncu kadrosuyla dikkatleri üzerine çeken Müfit Can Saçıntı'nın üçüncü filmi, “Yaşamak Güzel Şey” Türk Filmleri Haftası’nın ilk göze çarpan filmleri arasında yer alıyor.

Yönetmenliğini ve senaristliğini Seren Yüce'nin üstlendiği, başrollerini Tolga Tekin ve Songül Öden’in paylaştığı “Rüzgârda Salınan Nilüfer”, senaristliğini ve yönetmenliğini Selçuk Aydemir’in yaptığı baş rollerini Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Rasim Öztekin paylaştığı “Çalgı Çengi İkimiz”, yönetmenliğini Can Ulkay ve Mutlu Karadoğan'ın beraber üstlendiği, oyuncu kadrosunda Burç Kümbetlioğlu, Sılay Ünal, Cengiz Hayt,a Yusuf Ata Yılmaz, Kayhan Yıldızoğlu, Sema Çeyrekbaşı, Altan Erkekli ve Ozan Ağaç’ın yer aldığı tarihi, savaş filmi, “Sarıkamış Çocukları” Bodrum Türk Filmleri Haftası’nı renklendirecek diğer filmleri arasında.

Sinemaseverler ayrıca Türk Filmleri Haftası’nda, gelin görümce arasındaki çekişmeli ilişkiyi mizahi bir dille ele alan komedi yapımı “Görümce”yi,  Reha Erdem'in dünya prömiyerini Venedik Film Festivali'nde Orrizonti (Yeni Ufuklar) bölümünde yapan filmi, “Koca Dünya”yı, yönetmen koltuğunda Tolga Örnek'in oturduğu “Sen Benim Herşeyimsin”i, Ferzan Özpetek'in yönetmenliğinde, Halit Ergenç, Tuba Büyüküstün, Nejat İşler, Mehmet Günsür, Zerrin Tekindor, Serra Yılmaz ve Reha Özcan gibi birbirinden ünlü isimlerin yer aldığı “İstanbul Kırmızısı”nı, Deniz Coşkun'un senaryoya uyarlayıp yönettiği filmin başrollerinde Gözde Mutluer, Burak Yörük, Sina Özer, Hasan Denizyaran ve Cemrehan Karakaş yer aldığı “4N1K”yı ve Şevket Çoruh, Timur Acar, Murat Akkoyunlu, İlker Ayrık ve Didem Balçın başrollerini paylaştığı “Çakallarla Dans 4”ü izleme fırsatı bulacaklar.

23 Eylül Cuma akşamı ise Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği (SİSAY) Ödül Töreni’ne Bodrum Kalesi görkemi ve büyülü atmosferiyle ev sahipliği yaparken tören sonrası sürpriz bir filmin oyunculu özel gösterimi de gerçekleşecek.

Yunanistan'ın Kos (İstanköy) Adası Türk Filmlerini Bekliyor
Her gün farklı bir filmin galasının da yapılacağı Bodrum Türk Filmleri Haftası’nda geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Yunanistan'ın Kos (İstanköy) Adası, 19-23 Eylül tarihleri arasında Türk filmlerini, yönetmenlerini ve oyuncularını ağırlayacak.

Çekimleri Sırbistan, Bosna Hersek, Hırvatistan ve Türkiye'de yapılan, başrollerini Ozan Güven, Meryem Uzerli, Belçim Bilgin, Okan Yalabık ve Bora Akkaş’ın paylaştığı Bosnalı Salih’in anne ve babasını arayış hikayesini anlatan “Annemin Yarası”, edebiyat dünyasının tanınmış isimlerinden Mustafa Kutlu'nun aynı adlı eserinin sinemaya uyarlanan, başrolünü Kenan İmirzalıoğlu’nun üstlendiği, kadroda Tuğçe Kazaz, Ushan Çakır, Altan Erkekli, Güven Kıraç, Zafer Algöz ve Cihat Tamer gibi önemli isimlerin yer aldığı ve yönetmenliğini Osman 

Sınav’ın üstlendiği “Uzun Hikaye”, yönetmenliğini ve senaristliğini Çağan Irmak'ın yaptığı Hümeyra, Işıl Yücesoy, Farah Zeynep Abdullah, Mehmet Günsür ve Kerem Bursin gibi isimler rol aldığı “Unutursam Fısılda”, başrollerini Zeynep Çamcı, İsmail Hacıoğlu ve Mustafa Uzunyılmaz paylaştığı “Meryem”, Cengiz Dağcı’nın 1956 tarihli romanı Korkunç Yıllar’dan esinlenerek beyazperdeye uyarlanan, oyuncu kadrosundaysa Murat Yıldırım, Selma Ergeç, Bülent Alkış, Gülçin Santırcıoğlu ve Burç Kümbetlioğlu gibi isimlerin yer aldığı “Kırımlı”, Fatih Artman, Hande Doğandemir, Devrim Yakut, Tarık Ünlüoğlu Cengiz Bozkurt, Erdal Tosun gibi isimlerin yer aldığı “Bana Masal Anlat”ın yanı sıra “İkimize Bir Dünya”, “Sarıkamış Çocukları” ve “Kardeşim Benim”  Yunanistan'ın Kos (İstanköy) Adası’ndan gösterilecek filmler arasında yer alıyor.

“Profesyoneller Kuşağı” 23-24 Eylül tarihlerinde gerçekleşiyor
Film yapımcılarının direkt salon sahipleri ile buluşarak karşılıklı görüş alışverişinde bulunulabilecekleri etkinlikler ise 23-24 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek Bu yıl daha da büyüyerek Bodrum Türk Filmleri Haftası’nın olmazsa olmazı olacak, ülkemizde sinema işletmecilerini, yapımcı ve yönetmenlerle bir araya getiren ve her yıl SİSAY'ın ev sahipliğinde gerçekleşen “Profesyoneller Kuşağı”, dağıtım ve yapım şirketlerinin yeni vizyonda gösterime sokacakları filmlerin salon sahiplerine tanıtımlarına yer verecek. Bu vesile ile sektörün güçlü yapımcı ve dağıtımcı kuruluşları filmlerinin sinema işletmecilerine doğrudan tanıtımı için yine Bodrum'da bir araya gelmeye hazırlanıyor.

Alaşehir, üzüme yatırım yapacak ve markalaşacak

Hedef; üzümle anılan çağdaş bir dünya kenti olmak!
Türkiye’nin en büyük üzüm rekoltesine ve çeşitliliğe sahip olan Alaşehir, Belediye Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban liderliğinde üzümün geleceğine sahip çıkıyor, yurt içi ve yurt dışında üzüm ile anılan bir marka kent olma hedefiyle ilerliyor.

Manisa Alaşehir’in diş hekimi ve bağcı Belediye Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban’ın yüksek kalitede üzüm üretiminden ihracat hedeflerine, markalaşma çalışmalarından Alaşehir’in yatırımcılar için bir cazibe merkezi haline getirilmesine kadar hayata geçirilecek iddialı ve güçlü projeleri bulunuyor. Uçsuz bucaksız verimli bağlarıyla “Üzümkent” Alaşehir, Türkiye’nin en büyük üzüm rekoltesine ve çeşitliliğine sahip ilçesi. Üzümüne çok güvenen ve sahip çıkan Alaşehir, iki yıl gibi çok yakın bir gelecekte üzümle anılan bir marka kent olma hedefiyle yola çıkmış bulunuyor. Alaşehir’de her şeyin “âlâ”sı var! “Üzüm, Alaşehir’in her şeyidir” diyen Alaşehir Belediyesi Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban, “Ülkemizin en geniş kapsamlı bağlarından önce tüm Türkiye’ye, sonra da dünyaya yayılmasını arzuladığımız bir vizyonumuz var. Bu vizyonu gerçekleştirmek için odaklandık ve tüm gücümüzle çalışmalara başladık. Öncelikli hedefimiz,  bu ‘âlâ’ şehrin değişimini ve gelişimini sürdürülebilir kılmak” diyor. Türkiye’nin karaya ve denize bağlantısı bulunmayan tek gümrüğüne sahip olması, ünlü çekirdeksiz Sultaniye üzümü, Alaşehir ekmeği, Alaşehir kapaması gibi coğrafi işaret almaya aday ürünleri, Sarı Kız maden suyu, Türkiye’nin en sıcak su kaynakları, iyi tarım uygulamaları, eşsiz doğa, tarih ve kültürel mirası, inanç, doğa ve sağlık turizmine uygun yapısı “Üzümkent” Alaşehir’in markalaşma sürecindeki diğer üstün özelliklerinden bazıları.

Alaşehir’de üzümün ve diğer ürünlerin yarattığı iş hacmi yaklaşık 2,5 milyar dolar! 

İlçeye tıpkı bir CEO gibi bakabilen Alaşehir Belediyesi Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban, “Üzümü yiyen bağını bize sorsun. Alaşehir’de üzüm rekoltesi 350 bin ton civarında. Yaş üzüm ve kuru üzümün yarattığı iş hacmi ise yaklaşık 2 milyar doları geçiyor. Alaşehir’de üzümün dışında kiraz, kestane, zeytin gibi ürünlerin de üretimi yapılıyor. Ayrıca Akdeniz’den Ege’ye ülkemizin diğer bölgelerindeki çeşitli şehirlerden gelen ürünler, Türkiye’nin Alaşehir’deki denize bağlantısı olmayan tek gümrüğünde ihraç edilmek üzere toplanıyor. Bunlarla birlikte Alaşehir’in yarattığı iş hacmi yaklaşık 2,5 milyar dolara ulaşıyor. Alaşehir’in iş hacmine katkıda bulunan şirket sayısı 350, üzüm işleyen ve ihracat yapan büyük ölçekli işletme sayısı ise 70 civarında…” diyerek kentin yaş meyve ve sebze ihracatındaki stratejik konumunu vurguluyor.   

Dr. Gökhan Karaçoban Alaşehir’de 750 bin dekar ekilebilir arazi bulunduğuna, 10 bini aktif olmak üzere 20 bin ailenin tarımla ve 10 bin ailenin ise hayvancılıkla uğraştığına dikkat çekiyor. Gerçekleştirilecek projelerle tarım ve hayvancılıkta iyileştirmeler olacağını, böylelikle yakın bir gelecekte Alaşehir’in ihracat hedeflerini büyütmeyi, kentin ekonomik değerini artırmayı ve paylaşım ekonomisini yaygınlaştırmayı hedeflediklerini aktaran Dr. Gökhan Karaçoban, hem odaklandığı konu hem de söylemleri ile siyasetler üstü yaklaşımıyla dikkat çekiyor. 

Alaşehir’in geleceğe sözü var!

Alaşehir’in önce yurt içi daha sonra da yurt dışında markalaşma çalışmaları kapsamında “21. yüzyılı yakalamak için teknolojiden de yararlanarak tarımda yapacağımız iyileştirmeler ile daha rekabetçi bir ülke olmak gerektiğinin bilincindeyiz, çünkü geleceğe sözümüz var. Alaşehir olarak tüm paydaşlarımızla birlikte üzümün geleceğine sahip çıkmak, öngörülebilir bir gelecek için küresel ölçekte projeler hazırlayarak adım adım hayata geçirmek zorundayız” diyen Dr. Gökhan Karaçoban, bu adımları şöyle özetliyor: 

”Önce gelecek adına neler yapılması gerektiği konusunda Alaşehirlilerde bir farkındalık ve bilinç yaratacağız. Konusunda uzman kişi ve kurumlardan know how transferi ile çiftçiyi eğitecek ve tarımsal alanlarımızı iyileştirecek, çevre bilincine önem verecek, sağlık, doğa ve inanç turizm alanında yepyeni bir destinasyon yaratacak ve bu alanlarda yatırımcı çekecek koşulları oluşturacak, tarım kültürü, iyi tarım, pazarlama gibi konularda kıyas yapabilmek, bilgi, deneyim ve vizyon kazanmak için dünyadaki benzer ülkeleri ziyaret edecek, İtalya’nın Toskana Vadisi’nde yer alan Siena kenti ile kardeş şehir olacağız.” 

Dr. Gökhan Karaçoban, bu hedefler doğrultusunda yapılan çalışmalardan bazılarını ise şöyle özetliyor: “Ürün çeşitliliğini ve kalitesini yükseltmek amacıyla yaptığımız tarımsal sulama projesiyle binlerce dekar alanı suluyoruz. Belediye olarak hayvan yemi üretimi yaparak ihtiyacı olan köylerimize bunları ücretsiz olarak veriyoruz. Herkes ev sahibi olabilsen diye 500 konutluk bir projeyi hayata geçiriyoruz. Yeni çarşı projelerimiz ve eski çarşımızı geliştirme çalışmalarımızla esnafımızın yüzünü güldürüyor, şehrimizin gelişimine katkıda bulunuyoruz. Sosyal sorumluluk çalışması olarak oluşturduğumuz Alzheimer Hastalığı Danışma Merkezi ile hem hastalarımızın hem yakınlarının hayatına katkı sağlıyoruz.” 

Alaşehir, jeotermal enerjiden yararlanarak organik tarım üssü olacak!

Alaşehir’deki jeotermal yatırımlarına da dikkat çeken Dr. Gökhan Karaçoban; iktidarın mevcut enerji politikalarını onayladığını, doğal alternatif kaynaklardan biri olan jeotermal enerjiden elektrik üretiminin ülke geleceğine katkıda bulunduğunu, Alaşehir olarak çok daha fazla jeotermal elektrik üretmeye aday şirketleri karşılamaya hazır olduklarını dile getiriyor. Alaşehir’de faaliyet gösteren Akça Holding’in yüzde 18 ortağı ve Türkiye’de jeotermal enerji yatırımı yapan tek kamu kurumu olarak üstlendikleri öncü rollerini vurgulayan Karaçoban, “Sistemde bekçilik rolü üstleniyor.  Ayrıca jeotermal enerji kaynaklarından kurutma ve ısıtma gibi konularda yararlanarak, seracılık başta olmak üzere üzüm ve diğer ürünlerin geleceğini teminat altına alıyor, iyi ve organik tarım uygulamalarını hayata geçirmeyi hedefliyoruz ” açıklamasında bulunuyor.

Markalaşma sürecinde neler yapılacak?

Alaşehir’in markalaşma sürecinde, dünyanın ilk üzüm müzesi kurulacak. İtalya’nın Siena’sı ve dünyanın diğer üzüm kentlerinin de katılacağı uluslararası “Bağ Bozumu Festivali” organize edilerek kültürel, ticari ve deneysel işbirlikleri artırılacak. Türkiye’nin yanı sıra dünya mutfaklarına girme hedefiyle Alaşehir’in yerel lezzetleri dünya gurmelerine sunulacak.

Sıcak su kaynaklarıyla sağlık, bağları ve coğrafi dokusuyla doğa, yedi kutsal kiliseden bir olan St. Jean Kilisesi ve yer üstüne çıkarılacak arkeolojik kalıntılarla inanç turizmi geliştirilecek. Büyük bir SİT alanı üzerine kurulu Alaşehir’deki diğer kalıntılarla birlikte Şarap Tanrısı Dionysos mozaikleri dünya tarih mirasına kazandırılacak. Yapısal ve bürokratik engeller aşılarak turizm alanındaki olası yatırımlarla yepyeni bir destinasyon oluşturulacak.

Kozmetikten gıdaya kadar üzümün hammadde olarak kullanıldığı ürünlerin çeşitliliği artırılacak. Üzüm şehrin dokusunda daha fazla yer alacak, uzmanların katılımıyla gerçekleştirilecek çalıştaylar ve seminerlerle Alaşehir’de ortak bilinç oluşturulacak ve şehir yatırımcılar için bir cazibe merkezi haline getirilecek. 

Hedeflenen markalaşma vizyonu kapsamındaki makro projelerin hayata geçirilmesiyle bir “üzümkent” olarak ekonomik artı değer yaratarak, Alaşehirlilerin yaşam kalitesi yükseltilecek. Sürdürülebilirlik politikasına uygun bir tarım ekonomisiyle küresel rekabette daha güçlü ve söz sahibi bir örnek kent olunacak.

Antik bir kent: Alaşehir 

Türkiye’nin Ege Bölgesi’nde, Manisa ili sınırları içinde yer alan Alaşehir; üzümün, zeytinin, kirazın, kestanenin, sıcak su kaynaklarının, etkileyici bir tarihi geçmişin ve sımsıcak insanların başrolde olduğu bir ilçedir. Bozdağlar’ın kuzeye bakan yönünde üç tepe üzerine kurulu şehir, Gediz Ovası’nın verimli topraklarıyla kuşatılmış durumdadır. 

İlk çağlardan beri bir yerleşim merkezi olan Alaşehir, Bergama Kralı I. Attalos Philedelphos tarafından kuruldu (M.Ö. 150-138) ve uzun yıllar Philedelphos’un “kardeş severlik” anlamına ithafen Philadelphia adını taşıdı. Daha sonra Romalıların, Bizanslıların, Selçukluların yönetimine geçen şehir, 1389 yılında 4. Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katıldı. “Ne güzel şehir” anlamına gelen Alaşehir ismi de Yıldırım Beyazıt tarafından verildi.  

Alaşehir’in üzerine kurulu olduğu Antik Philadelphia kentinin akropolü durumundaki Top Tepe düzlüğündeki tapınak ve tiyatro kalıntıları, Bizans döneminde yapılan surlar, Yıldırım Beyazıt Camisi ve 16. yüzyıla ait Kurşunlu Han Alaşehir’in kültürel değerlerinden sadece birkaçıdır. Bu değerler arasında St. Jean Kilisesi ayrıca önemlidir. Havarilerden Ioannes adına yapılan St. Jean Kilisesi, Hıristiyanlığın ilk çağlarına ait yedi kiliseden biridir. İncil'in vahiy bölümünde adı geçen ve kendilerine mesaj gönderilen Yedi Kilise (Smyrna, Pergamon, Thyatira, Sardes, Philadelphia, Laodicia ve Ephesus) Hıristiyanlığın ilk kiliseleri olarak kabul edilir. Hepsi de Anadolu'da olan bu kiliselerin üç tanesi (Sardes, Philadelphia ve Thyatira) Manisa ili sınırları içinde bulunmakta ve inanç turizmi kapsamında ziyaret edilmektedir. 











Türkiye ve Yunanistan İlişkileri İvme Kazanıyor

Turizmciler T.C. Selanik Başkonsolosluğu’nda gerçekleşen turizm ilişkileri toplantısına katıldı.Uluslararası turizm ilişkilerini güçlendirme alanında çalışmalara imza atan TÜRSAB yetkilileri, T.C. Selanik Başkonsolosluğu’nda gerçekleşen turizm ilişkileri toplantısına katıldı. 

Selanik Başkonsolosu Orhan Yalman OKAN’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya; Selanik Belediye Başkanı Yardımcısı Spiros Pengas, TÜROB Genel Müdürü İsmail Taşdemir, Yunanistan Kültür ve Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı Thanos Alexandros, Tourism Plus Genel Müdürü Nikos Sapountzis, Selanik Kongre ve Ziyaretçi Bürosu Müdürü Yiannis Aslanis de katıldı. Toplantıda; Türkiye - Yunanistan arasındaki turizm ilişkilerini ve karşılıklı turist trafiğini arttırmaya yönelik potansiyel işbirliği alanları gündeme geldi. TÜRSAB’ı temsilen TÜRSAB Kurumsal İlişkiler Direktörü Ela ATAKAN’ın iştirak ettiği etkinlikte; iki ülke arasındaki turizm yasal prosedürleri, seyahat acentaları ve turizm işbirliği faaliyetlerini artırmaya yönelik düşünülen projeler detaylarıyla görüşüldü.

Firuz Bağlıkaya’nın İzmir’den açıklamalarda bulundu

TÜRSAB adayı Bağlıkaya'dan birlik beraberlik mesajı  Egeli turizmcilerle bir araya gelen Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) başkan adayı Firuz Bağlıkaya, birlik beraberlik mesajı verdi. Bağlıkaya, TÜRSAB Başkanı olması durumunda sektörün tüm paydaşlarıyla tek yumruk olup ülke tanıtımı için çalışacaklarını söyledi. TÜRSAB’da ciddi bir değişim, devinim ve dinamizm zamanının geldiğini belirten Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, Firuz Bağlıkaya'ya başarılar diledi.   Birinci Kordon'daki Key Otel’de düzenlenen toplantıda Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) üyesi turizmcilerle buluşan Firuz Bağlıkaya, bu yıl sonunda gerçekleşecek genel kurulda TÜRSAB Başkanlığı'na aday olacağını yineledi. 

Uzun yıllardır turizm sektöründe çalıştığını ve sektörün içinden gelen biri olarak sorunları çok iyi bildiğini kaydeden Bağlıkaya, birlik olunması durumunda çözülemeyecek hiçbir sorunun bulunmadığını söyledi.   Doğruları anlatmak zorundayız  Turizmde yaşanan krizin 2016 yılında başladığı sanılsa da, aslında turizmcilerin sorunu üç dört yıl öncesinden hissettiğini anlatan Bağlıkaya, sorunların devlet yetkililerine doğru anlatılmadığını belirtti. “Bizler gelen turist sayısı artsa da gelirlerin düşmesinden krizi hissetmeye başlamıştık. Bir de kötü gidişin üstüne beklenmedik olaylar yaşandı. Bizim gibi kurumlardan beklenen hemen kenetlenmek, bir araya gelmektir. Devlete, kamuya doğru bilgiler aktarılmalı ki, onlar da gereken tedbirleri alsınlar. Ama bizde öyle olmadı” diyen Bağlıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:   “TÜRSAB bizim sektörümüzdeki kurumlar içinde en önemlisi, devletin resmi olarak muhatap aldığı, kanunla kurulmuş bir kurum. Doğru bilgiler aktarılmadığı için sanki hiçbir sorun yokmuş gibi bir siyaset oluştu. Olumsuz bir şey söylendiğinde de hükümete karşı söyleniyormuş algısı oluştu. Biz sorunun doğru anlatılmadığına, anlatılmazsa da sorunların içinden çıkılamayacağına inanıyoruz. Bizim en azından bu sektörün ciddi cari açığı kapatan sektör olduğunu doğru zamanda gidip doğru uyarılarla, doğru kişilere anlatmamız gerek. Bu yapılamadı.”   "Yeni acentaya izin vermeyeceğiz"  Sektörün tüm paydaşlarının bir araya gelip, tek bir yumruk halinde sorunları hükümete, devlet yetkililerine anlatmak gerektiğini anlatan Firuz Bağlıkaya, yönetime gelmeleri durumunda ele alacakları konuların başında ise kaçak acentalar konusunun geldiğini söyledi. "Kaçaklarla çok etkin mücadele edeceğiz ve en ağır cezalandırılmaları için ilgili yasada düzenlemeler yapılmasına çalışacağız" diyen Bağlıkaya, yeni acenta kurulmasına izin vermezken acenta belgelerinin devrine olanak sağlayacaklarını dile getirdi.   TÜRSAB'da yönetime gelmeleri durumunda yapacakları temel çalışmalara ilişkin bilgiler veren Firuz Bağlıkaya, artık kimsenin iki dönemden fazla başkanlık yapamayacağını belirtti. Turizm sektörünün diğer paydaşlarla tek yumruk haline geleceklerini anlatan Bağlıkaya, TÜRSAB’ı kendisi ticaret yapan kurum olmaktan çıkarıp üyesinin ticaretini kolaylaştıran kurum haline getireceklerini vurguladı. TÜRSAB'ın girişimleri sonucu online rezervasyon sitesi booking.com'un Türkiye'deki faaliyetlerinin tedbiren durdurulmasına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Firuz Bağlıkaya, şunları söyledi:  "Teknolojiyle mücadele edemezsiniz"  "Booking.com türünün tek örneği değil ama sembolleşti. Bu site kapandı peki diğer teknoloji şirketlerinin çalışmaları ne olacak? Teknolojiyle hiçbirimizin mücadele etmesi mümkün değil, dünyada da etmiyorlar. Bizim buna uyum sağlamamız gerek. Bu mücadeleye teknolojik olarak, pazarlama gücü olarak ne kadar entegresiniz, ne kadar hazırsınız? Birlikte rekabet etmeyi öğrenmemiz gerek. Şu ana kadar yasaklamayla, durdurmayla vakit harcadık. Bu kadar büyük bir sermaye gücü var, teknolojik alt yapıyla kullanılabilir, bunların hepsi için temel bir şey var: İyi niyetle çözmeye niyetli misiniz, değil misiniz?”   "Türkiye'de fiyat ve kalite dengesi çok daha iyi"  Şirketinin yıllardır yurt dışında tur operatörlüğü yaptığını da anlatan Bağlıkaya, Türkiye’de fiyat ve kalite dengesinin Akdeniz çanağındaki bir çok ülkeden çok daha iyi olduğuna dikkat çekti. İnsanların tatil için Yunanistan’ı tercih etmelerinin ucuzlukla ilgisi olmadığını vurgulayan Firuz Bağlıkaya, "Burada 40 Euro’ya aldığınız bir hizmeti orada 60 Euro’dan aşağı almanız mümkün değil. İki konu var aslında sadece otelden söz ediyorsak orada mukayese edebileceğiniz otel yok. Ama sokakta durum çok farklı. Sunulan kalite, hareketlilik buradakinin çok üstünde. Türkiye’deki benzer otelleri Yunanistan’da, İspanya’da göremezsiniz. Fiyat ve kalite dengesi açısından Akdeniz çanağındaki en iyi ülke Türkiye. Şu an etrafımızdaki bütün ülkeler bayram yapıyor, Türkiye’den turist ne kadar azalırsa onların ekmeğine yağ sürülüyor” diye konuştu.   


İşler: Sektörün paydaşları çatı örgütlenmesine gitmeli  TÜROFED Başkan Yardımcısı ve ETİK Başkanı Mehmet İşler, bu yıl gerçekleştirilecek seçimlerde demokratik bir şekilde adaylığını açıklayan ve yıllardır turizm sektörüne hizmet veren Firuz Bağlıkaya’nın İzmir’e gelip üyeleriyle bir araya gelmesinin işbirliğine açık olduğunun göstergesi olduğunu söyledi. İşler, “Hepimiz aynı pota içindeyiz. Acentalar, otelciler, havayolları ve rehberler bu sektörün en önemli paydaşları. Bu paydaşların bir güçbirliği içinde bir araya gelmesi, yeni bir turizm stratejisi belirleyip yeni bir çatı örgütlenmesine gitmesi gerek” görüşünü dile getirdi.   Türkiye turizminde artık yeni bir devinim, değişim ve dönüşüm zamanının geldiğine dikkat çeken Mehmet İşler, “Firuz Bey’den duyduğumuz yenilikçi sesler önemli. Yeni ve vizyoner bir bakışın, dijital dünyaya yönelmemiz gerektiğinin sesleri geliyor" dedi. Türk tatilcilerin Yunanistan'ı tercih etmelerine ilişkin görüşlerini dile getiren İşler, "Bugün kendi insanımız bile Yunanistan’ı tercih ediyorsa, biz sektör olarak 1, 5 milyon dolar kaybediyorsak, sektör olarak el ele verip nerede olduğumuzu düşünmemiz gerek. Sadece acentacı değil, otelcilerle ve tüm paydaşlarla bir araya gelip bunu yapmalıyız” diye konuştu.   "Travel Turkey outgoing fuarı olmaktan çıkmalı"  İzmir’de Aralık ayında düzenlenen Travel Turkey Fuarı’na ilişkin de görüşlerini paylaşan Mehmet İşler, bu fuarın turizm sektörü için çok önemli iki fuardan biri olduğunu vurguladı. Öncelikle bu fuarın arkasında olduklarını ve desteklediklerini belirten TÜROFED Başkan Yardımcısı ve ETİK Başkanı Mehmet İşler, "Ancak İZFAŞ ve TÜRSAB’ın ortak olarak düzenlediği bu fuara ilişkin otelciler adına, İzmir’deki turizm paydaşları adına sizden bir talebimiz var” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:  "İzmir ve Ege Bölgesi’nin tanıtıldığı bir fuar olması beklenen Travel Turkey, son yıllarda neredeyse tamamen 'Türkler'i nasıl yurt dışına göndeririz?' mantığıyla çalışan bir fuara dönüştü. Biz, İzmir’e yarayacak, kente, bölgemize katma değer yaratacak bir Travel Turkey Fuarı istiyoruz. TÜRSAB’ın İZFAŞ’la bu fuar için yaptığı anlaşma, kar dağılımıyla biz ilgilenmiyoruz. Biz otelciler olarak kentimizi tanıtan, buradan dışarıya gidecek değil; dışarıdan İzmir’e, bölgemize turist getirecek bir mantıkta fuar yapılsın istiyoruz. Travel Turkey her yıl metrekare olarak büyüyor. Ama biz bu fuar İzmir’e ne kadar turist getirmiş, gelen turistin sayısını ne kadar artırmış, biz ona bakıyoruz. Biz bu konudaki sıkıntımızı İZTAV’a, kent yöneticilerine defalarca anlattık. Biz İzmirli turizmciler olarak bu yaraya parmak basmanızı diliyoruz. Umarız birlik beraberlik içinde yol alabiliriz.”  

ETİK Başkanı Mehmet İşler, toplantı sonunda kendilerini ziyaret eden ve işbirliğine hazır olduğunu belirten TÜRSAB Başkan Adayı Firuz Bağlıkaya’ya ve toplantıya ev sahipliği yapan Key Otel Genel Müdürü Teoman Şensoy'a ibru sanatı uygulanmış doğaltaşlardan oluşan birer tablo plaket vererek teşekkür etti.   (Fotoğraflı)