GÜLER SABANCI: “ENERJİ SEKTÖRÜNDE PİYASANIN LİBERALLEŞMESİ DEVAM ETMELİ”
Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) VE TÜSİAD tarafından düzenlenen “World Energy Outlook 2013” raporunun Türkiye sunumu dolayısıyla düzenlenen toplantının açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Sabancı konuşmasında şunları kaydetti, “Enerji, ülkelerin bölgesel ve küresel rekabetinde ağırlığını artırıyor. ABD’de bir birim doğal gazın fiyatının Avrupa’nın üçte biri düzeyine gelmiş olmasının, küresel rekabetteki etkilerini hep birlikte gözlemliyoruz. Yenilenebilir enerjinin katkısı artmakla birlikte, fosil yakıtlar dünya enerji dengesinde ağırlığını korumaya devam ediyor. Bütün bu küresel dinamiklerin yanı sıra son yıllarda bölgemizde yaşanan gelişmeler de gösteriyor ki, Türkiye’nin dünya enerji dengelerindeki rolü büyüyor. Türkiye önemli enerji güzergâhlarının birleşme yerinde.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi IICEC’i kuruluşundan da bahseden Sabancı şöyle devam etti, “Türkiye’nin enerjide artan önemini destekleyecek, daha iyi bir enerji geleceğine katkı sağlayacak, bölgesel ve küresel vizyona ve saygınlığa sahip bir merkez hedefi ile yola çıktık. IICEC’i İstanbul’dan yükselen bir “Çoban Yıldızı” olarak tasavvur ettik. 2010 yılından bu yana IICEC olarak düzenlediğimiz Uluslararası Enerji Forumları ile enerjideki yönelimlerin ve stratejilerin tartışıldığı interaktif bir platform oluşturduk. Bu yıl Mayıs ayında, IICEC 4. Uluslararası Enerji Forumu’nu Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız, Suudi Arabistan Petrol Bakanı Ali Al Naimi ve çeşitli ülkelerden üst düzey konuşmacıların katılımları ile gerçekleştirdik. Dünyanın önde gelen enerji şirketlerinin CEO’larının ve hükümet yetkililerin katılımlarıyla, Forum’da, dünya enerji sektöründeki en son teknik, ekonomik ve jeostratejik yönelimler, ve bu yönelimler çerçevesinde Türkiye’nin enerji alanında gelişen rolü kapsamlı olarak ele alındı. 30 Mayıs 2014 tarihinde IICEC’in gerçekleştireceği 5. Uluslararası Enerji Forumu, yine bu kadar iddialı bir programla Türkiye’nin enerji, ekonomi ve buna ilişkin politika gündemini belirleyecektir. IICEC, önemli enerji aktörlerinin katılımları ile büyümeye devam ediyor. Bugün Yönetim Kurulu toplantımızda, IICEC’in önümüzdeki dönem için çalışma programını belirleyeceğiz ve IICEC “Çoban Yıldızı” rolüne uygun olarak çalışmalarını sürdürmeye devam edecek”.
-“ULUSLARARASI ENERJİ ÇEVRELERİNİN VE YATIRIMCILARININ EN DİKKATLE İZLEDİKLERİ ÜLKELER ARASINDAYIZ”
Sabancı, sözlerini şöyle sürdürdü “Türkiye enerji sektörünün büyümesini ve gelişmesini, bir enerji yatırımcısı olarak yakından takip ediyorum.Enerji, ülkelerin rekabetçiliğini belirleyen parametreler arasında her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Türkiye halen OECD ortalamasının üçte biri düzeyinde enerji tüketiyor. Ekonomik gelişme, nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşme paralelinde enerji talebimiz hızla artmaya devam ediyor. Bugün, enerji piyasası en hızlı büyüme potansiyeline sahip bir OECD ülkesi olarak, uluslararası enerji çevrelerinin ve yatırımcılarının en dikkatle izledikleri birkaç ülkeden birisi durumuna geldik. Özellikle elektrik ve doğalgaz talebi, ve büyüme potansiyeli bakımından Türkiye dünyanın en dinamik piyasaları arasında yer alıyor.
Enerji talep artışına paralel olarak, enerjinin tüm sektörlerinde her yıl büyük miktarda yatırım yapılmasına ihtiyaç var. Elektrik sektöründe artan talebin güvenli ve sürdürülebilir koşullarda karşılanabilmesi için her yıl 8 ila 10 milyar dolarlık yatırım gerekiyor. Bu ölçekte yatırımları çekebilmenin de iki temel koşulu var: Birincisi istikrarlı bir ekonomi, ikincisi de liberal, şeffaf, rekabetçi bir enerji piyasası. Elektrik sektöründe rekabeti artırmak ve yatırımlara hız kazandırmak üzere son yıllarda önemli adımlar atıldı”.
LİBERİZASYONUN ÖNEMİ-
Sabancı şöyle devam etti, “ Elektrik üretimi, ticareti, satışı ve dağıtımıyla, EnerjiSA’mızın da bir özel sektör oyuncusu olarak en ön sıralarında yer aldığı liberal bir enerji piyasasının gelişiminde belli bir aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Bu yıl içerisinde yasalaşan Yeni Elektrik Piyasası Kanunu, liberalizasyonu daha ileriye taşıyan çok önemli bir adım oldu. Bu yıl dağıtım özelleştirmeleri tamamlandı. Serbest tüketici limitindeki düşüş ile nihai tüketim seviyesinde teorik piyasa açıklığı %80’in üzerine çıktı. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde serbest tüketici limitinin sıfırlanması ile perakendede hedeflenen tam rekabetçi pazar yapısına ulaşılmış olmasını bekliyoruz. Ancak bunu yeterli görmemeli, Türkiye ekonomisinin büyümesini ve rekabetçiliğini daha fazla destekleyecek, tüketicinin kazanımlarını zenginleştirecek daha rekabetçi bir enerji piyasasına ulaşmayı hedeflemeliyiz. Bu doğrultuda, liberalizasyonu daha ileriye taşıyacak yasal düzenleme çalışmalarına son dönemde ağırlık veriliyor”. Doğalgaz piyasasına da değinen Sabancı, “Elektrik piyasasında olduğu gibi, rekabeti ve ekonomik verimliliği yüksek, sürdürülebilir büyümeyi destekleyebilecek bir yapıya dönüşebilmesi için çabalarımızı artırmalıyız. Liberalizasyonu sağlanabilmiş bir doğalgaz piyasası, Türkiye’nin doğalgazda bölgesel bir hub konumuna gelme potansiyelini de artıracaktır”dedi.
“ENERJİ VERİMLİLİĞİNE DAHA FAZLA ODAKLANMALIYIZ”
Sabancı, “Cari açığın önemli bir bileşeni olan enerji ithalatımızın büyük bir bölümü ulaştırma sektöründen kaynaklanıyor. Bu açığı azaltabiliriz. Elektrik üretiminde, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarında değerlendirilebilecek çok önemli bir potansiyelimiz var. Yerli ve yenilenebilir kaynaklardan üretimin artırılması çabalarını, ithal fosil yakıt fiyatlarındaki dalgalanmalardan kaynaklı risklerin yönetilebilmesi ve cari açığın azaltılabilmesi bakımından çok önemsiyorum. Bütün bunlara ek ve çok önemli olarak, daha iyi bir enerji geleceği için enerji verimliliğine daha fazla odaklanmalıyız. Rekabetçilik ile verimlilik arasında da çok önemli bir ilişki var. Enerji sektöründe rekabetin gelişmesinin verimliliğe çok önemli katkıları oluyor ve olmaya da devam edecek. Enerji verimliliğinin artması, Türkiye ekonomisinin küresel rekabetçiliğini, büyümenin çevresel ve sosyal yönden sürdürülebilirliğini güçlendirecektir” diyerek konuşmasını sonlandırdı.