http://www.turizminsesi.com/yazi/diyarbakir-surlari-803.htm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
http://www.turizminsesi.com/yazi/diyarbakir-surlari-803.htm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Kasım 2013 Perşembe

DİYARBAKIR SURLARI

 Diyarbakır’da yerel yönetimlerle ilgili SODEV toplantısı nedeni ile gittim. Kartal Belediye Başkanı Op. Dr Altınok Öz’ünde konuşmacı olduğu, bazı belediye başkanları ile akademisyenlerin katıldığı bir oturum gerçekleşti. Yararlı bir toplantı oldu. Sonrasında kenti gezdik. 1981-83 yılları arası yaşadığım Diyarbakır çok değişmişti.  Sonrasında gittiğimde oldu ama tarihi doku için yapılanları ve turizm amaçlı çalışmaları bu kez yakinen görmüş oldum. Mezopotamya’nın ve bereketli Hilalin kuzeyinden açılan kapı olarak tanımlanan kent 5. 5 km surlarında başlayan onarım yanında sur içinde başlatılan düzenlerlerle tarihi dününü geleceğe taşıma adına ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Kent turizmin öneminin farkına varmış görülmektedir.

Kent geçmişin yoksul mahalleleri yanında özellikle yeni Diyarbakır’da lüks konutlu yapılarda oluşmuştur. Buna karşın Diyarbakır’ı çekici kılan tarihin yaşayan değerleridir. 1980 li yıllarda Diyarbakır’ın yerli halkının çoğunluğu varken çevre köy ve diğer yakın şehirlerden gelen göç dalgası kentin dokusunu da önemli ölçüde etkilemiştir. Havaalanından şehre giderken bizim aracı kullanan kişi ışıkta para isteyen çocukları Suriye’den geldiler, Diyarbakır’a zarar veriyorlar diye tanımlarken kendisinin de yakın dönemde Diyarbakır bir ilçesinden göç ettiğini çoktan unutmuş ve kent yerlisi olarak son geleni eleştirme hakkını kendinde bulabilmektedir. Diyarbakır ilginç bir konumu vardır. Herkesin dilediğine ereceği bir zenginliğe sahiptir. Lüks yaşamdan lüks otellere, yerel mutfaktan dilediğine erebilmeye olanaklı bir kenttir.

Yoksulluğu vardır ama ticari yaşamı da eğlence kültürü de canlıdır. Kentin geleceği adına fayda sağlayacak en önemli dönüşümü turizm içinde kent yöneticileri bilinçli bir yaklaşım ile süreci olumlu kılma uğraşı içinde oldukları görülmektedir. Dicle gibi önemli bir nehrin yanından geçtiği kent verimli toprakları yanında tarih boyunca bölgenin önemli bir merkezi olma özelliği ile gelişmişliğini korumaktadır.  Eski Diyarbakır sokakları kentin önemli bir zenginliğidir.  Ofis semtinden Dağ kapıya yürüyerek giderken surların yanında geçmişi anımsadım o küçük iskemleli çay bahçeleri sur dibinden kaldırılmış yeşil alan düzenlemeleri yapılmıştı. Mardin kapı, Dağ kapı gibi Simgeselleşen yerlerde dolandım. Hasan Paşa hanı, Çiftehan, Zinciriye medrese gibi yerlerden öte  iki hanın karşısında yer alan Ulu cami  görülmeye değer yerlerdendir. 1091 -92 yıllarında Selçuklulara döneminde yapılan cami giriş kapısı üzerinde aslan ve boğa figürü dikkat çekicidir.  Hanları, Camileri, türbeleri, Kiliseleri ve çarşıları ile Diyarbakır turizm açısından ilgi bulacak derinliktedir.  Arkeoloji Müzesi, Ziya Gökalp Müzesi, Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi tarihi evleri ile görülecek çok yer vardır.

Son yıllarda onarılan yapılar yanında sur içinde önemli bir bölümdeki yakın dönem gecekondu tipi yapılar kullanıcıları ile anlaşılarak alınıp yıkılması ve çevrede ki tarihi dokunun açığa çıkarılmaya başlanması Diyarbakır için önemli bir kazanç olacağı görülmektedir. Bu alanda düzenleme çalışmaları da başlamış durumdadır. Kent farklı farklı yerlerdeki surlarından Keçi Burcu’na çıkıp çevreyi izledim. Dicle ve Mezopotamya Ovasına bakan görünüm muhteşemdi. Mardin Kapı güneyindeki Keçi burcu bu bağlamda gidilmeye değer. Burç onarılmış Tapınak olarak kullanılan, 367 yılında Romalılar döneminde inşa edilen 10. Yy yenilenerek kaleye burç olarak eklenmiş bir yer.  Burcun içinde yerel giysi satışı yapılıyor. Buradan onlar köprüsüne geçtim. Dicle üzerinde şehre 3 km uzaktaki köprü gece ışıklandırması ile de görülmeye değer bir yerdi. 178 metre uzunluğunda on kemerli köprü 6 yy yapılmış. Köprüden sonra ilk gün Erdebil köşkün de gittik. Atatürk ‘ün Diyarbakır’da kaldığı ev ve çevresi de  çok sayıda ziyaretçinin uğrak yeri olmuş.

Burada çevre düzeni geçmişte daha iyi idi. Diyarbakır mutfağı türkü evleri ile gecede gündüzde hareketli. Büyük şehir belediyesi eski Sümerbank fabrikasının olduğu alanı bir kültür parkına dönüştürerek Diyarbakır ortasında konutlanmanın önüne geçmiş ama kent kimi yerde olumlu yapılanların yanında dünden gelen plansız büyümeninde sıkıntısını yaşamaya devam ediyor. Her şeye karşın turizm açısından yapılan çalışmalar Diyarbakır’ı gelecekte bu bağlamda daha çok turist çekmeyi sağlayacak girişimler olduğu bir gerçektir. Epeydir  tatlı yemez olmuştum ama Diyarbakır kadayıfını özlemişim. Dünde birkaç usta adı ile anılırdı ama birden çok yerde şubesi yoktu şimdi önemli merkezlerde kadayıfçılar her köşede var. Sabah ciğer, öğle böğür dolması yine Diyarbakır mutfağını merak edenleri için başlıca iki yemek. Bedeninde sorun olmayanlar iştahları Diyarbakır’da daha da açılacak mutfak kültürü de vardır.
ÖMER FETGİ GÜRER