26 Aralık 2016 Pazartesi

Ali KOÇ, 2017’nin daha güzel bir yıl olmasını diliyorum." dedi

Koç Holding YKB Vekili Koç;Türkiye ekonomisinin çok daha güçlü olması için bu alanda (kadın istihdamı) ciddi mesafe kat etmemiz gerekiyor." Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Koç, “Her açıdan ama bilhassa ülkemiz açısından sıkıntılı bir yılı geride bırakıyoruz. 2017’nin daha güzel bir yıl olmasını diliyorum." dedi.

Global yönetim danışmanlığı şirketi McKinsey&Company'nin Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) iş birliğiyle hazırladığı “Women Matter Türkiye 2016" raporunun tanıtım toplantısının ardından bir açık oturum düzenlendi.Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Koç, burada yaptığı konuşmada, “Her açıdan ama bilhassa ülkemiz açısından sıkıntılı bir yılı geride bırakıyoruz.” diyerek 2017’nin daha güzel bir yıl olması temennisinde bulundu.

Geçen yıl G20’nin İstihdam Komitesi eş başkanlığını yaptığını, oradaki ana konulardan birinin de kadınların istihdamı ve erkekler ile aradaki farkın kapatılması olduğunu hatırlatan Koç, Türkiye’den önce G20 Dönem Başkanlığını yapan Avustralya’nın 2025 yılına kadar erkek-kadın arasında istihdamdaki farkın yüzde 25 indirilmesi hedefi koyduğunu anımsattı.

Koç, bunun yaklaşık 100 milyon kadının iş dünyasına girmesi anlamına geldiğini dile getirerek, bütün dünyadaki resmi işsizlik sayısının 200 milyon civarında bulunduğu düşünüldüğünde bu hedefin önemli olduğunu söyledi.

Gelişmiş ülkelerin bu konuda epey mesafe kat ettiğini belirten Koç, ancak örneğin iş ortamında her türlü esnekliği hem kadına hem erkeğe sağlamış olmasına rağmen Avustralya’nın üst seviyeler için hedeflediği noktaya gelemediğini ifade etti.

Koç, “İki unsur var ki hiçbir zaman toplumsal eşitlik tam anlamıyla sağlanamayacak. Benzer şekilde gelir eşitliği gibi. Gelir eşitsizliği de bugünkü tabloda olmaması lazım ama hiçbir zaman tam eşitlik olmayacak. Burada (kadınların istihdamında) ise iki unsur var. Birincisi kutsal annelik görevi, ikincisi de fiziksel unsurlar. Ama tablo bugünkü gibi kötü olmaması lazım. Bu sadece ülkemizde değil dünyada bir sorun. Dolayısıyla bunun G20’nin de öncelikli konularından biri olması tesadüf değil.” değerlendirmesinde bulundu.

“Women Matter Türkiye 2016” raporu kapsamındaki açık oturuma davet edildiğinde “Acaba ben doğru bir aday mıyım?” diye düşündüğünü aktaran Koç, “Çünkü hayatıma baktım. Hakikaten kalıplar içinde yaşıyoruz. Buraya hazırlanırken ben de kalıplar içinde yaşadığımı fark ettim. Zira ben her seyahate çıktığımda oğluma diyorum ki ‘Oğlum ben yokken ev sana emanet; annene, ablana sahip çık; daha sorumlu ol.’ Kızım bir gün ‘Niye hep ona emanet ediyorsun?’ diye sordu. Kendime göre bir cevap verdim ama verdiğim cevaptan ben bile tatmin değildim.” İfadelerini kullandı.“Şimdi giderken ne yapıyorsunuz?” sorusu üzerine Koç’un, “Daha sistem değişmedi ama düşünebiliriz.” yanıtını vermesi salonda gülümseme ile karşılandı.

- "‘Vehbi Koç anayasası…”
Koç Topluluğu olarak kadınların istihdamı konusunda iyi yolda olduklarını düşündüklerini belirten Koç, şunları kaydetti:“Koç Topluluğu olarak kendi rakamlarımıza baktığımız zaman daha yolun başındayız. Gidecek çok yolumuz var. Ama iyi yoldayız. Bunun iki nedeni var. Birincisi ülkemiz açısından. Bunu ‘Vehbi Koç anayasası’ ile açıklamak istiyorum. Vehbi Koç’un bir anayasası var. ‘Devletim ve ülkem oldukça ben de varım. Demokrasi varsa hepimiz varız. Ülkemizin ekonomisini güçlendirmek için var gücümüzle gayret etmeliyiz. Güçlü ekonomimiz olursa güçlü demokrasimiz olur. Dünyada da itibarımız artar.’ Biz inanıyoruz ki Türkiye ekonomisinin çok daha güçlü olması için bu alanda ciddi mesafe kat etmemiz gerekiyor. Çeşitliliğin getirdiği artıları yaşayarak da görüyoruz. İkincisi de bundan 12-14 sene evvel biz Koç Topluluğu’nun dünyanın 200 şirketi arasına girmesini istemiştik. Oraya girdik. Daha da yüksekleri hedefliyoruz. Ama global bir şirket olabilmemiz için, hedeflediğimiz noktaya gelebilmemiz için yetenek havuzunda çeşitliliğe ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Şirketlerimizin neticelerine bunun yansıdığını görüyoruz.”

Ali Koç, toplumsal cinsiyet eşitliğinin en geliştiği ülkelerde daha aydın, daha mutlu, daha çağdaş, refah ve ekonomisi daha güçlü toplumlar olduğunu ifade etti.Cinsiyet eşitliği sağlandığında çeşitlilik ve kolektif zekanın daha da geliştiğini aktaran Koç, “Bunu yaşayarak da gördük. Arçelik-LG klima fabrikasında bir çalışanımız var. Annesi onu toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili çok hassas yetiştirmiş. İlk önce arkadaşlarını, sonra amirlerini inandırmış ki sadece kadınların çalışacağı bir üretim hattı yapıyor. Bir müddet sonra sonuçlara bakıyorlar ve etkileyici bir şekilde bu üretim hattının erkeklerin çalıştığı üretim hattından çok daha verimli, başarılı ve hata oranın çok daha düşük olduğu görülüyor. Bundan sonra da bu hatlar hem kadınların hem erkeklerin çalışabileceği şekilde dizayn ediliyor.” Diye konuştu.

Topluluk olarak bu konuda algıları kırmak için farkındalık yaratmak istediklerini belirten Koç, eğitim ve iletişim kampanyalarında doğru dili kullanmaktan şirketlerinde iş ortamlarındaki esnekliğe kadar birçok konuyu gündeme aldıklarını, çalışanlarının bu bilinç ve farkındalığı eyleme dönüştürmelerini amaçladıklarını söyledi. Ford’da saha elemanlarında dört kişiden birinin kadın olması için çalışma başlattıklarını, ancak bu havuzda yeterince aday olmadığını için hedeflerine ulaşamadıklarını anlatan Koç, kadınlara yönelik hayata geçirdikleri uygulamalardan örnekler verdi.

- "Kadın, hayatı boyunca bir erkeğin dörtte biri kadar kazanabiliyor"
Türkiye toplumunda kadının konumunun kabul edilebilir düzeyde olmadığını savunan Koç, “Üniversiteye giden kadınlarımızın yüzde 71’i çalışırken, ilkokula giden kadınlarımızda bu oran yüzde 26. Dolayısıyla eğitim konusu önemli. Ayrıca şiddet konusu var. Şiddet ne yazık ki sadece kadınların değil hepimizin psikolojisini bozuyor ama çalışan bir kadının verimliğini çok ciddi anlamda etkiliyor, hatta kadınları çalışmama noktasına kadar getirebiliyor. Ülkemiz ekonomik ve pek çok konuda bu kadar ilerlerken bu konuda geriliyor olmamıza anlam veremiyorum." yorumunu yaptı.
Koç, çalışan bir kadının evdeki ücretsiz işleri de düşünüldüğünde erkeklerden daha fazla çalıştığını ama hayatı boyunca bir erkeğin dörtte biri kadar kazanabildiğine dikkati çekti.

Ali Koç, çalışan kadınların yüzde 63’ünün kazandıklarını direkt aileye veya eşine verdiği bilgisini vererek, Türkiye’deki kadınların sadece yüzde 33’ünün banka hesabı bulunduğunu, bu rakamın OECD ortalamasının yüzde 85 olduğuna işaret etti.Hiçbir sosyal aktiviteye katılmayan, mecbur olmadıkça evden dışarı çıkmayan kadınların oranı yüzde 44 olduğuna işaret eden Koç, şunları söyledi:"6 yaşından küçük çocuğu olan kadınların yüzde 69’u çalışmıyor; bu oran Avrupa’da yüzde 29. 15-29 yaş arası genç kadınların yaklaşık yarısı evde oturuyor. Bu tablo beni çok üzüyor. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk bu Cumhuriyeti kurarken bize doğru yolu çizmiş, yol göstermiş, kadınlara önem vermiş, Sabiha Gökçen’ler çıkmış, pek çok Avrupa ülkesinden önce kadınlara oy kullanma hakkını vermiş. 

Biz Fenerbahçe’nin tarihini işlerken Cumhuriyet’in ilk yıllarında çok enteresan bir anekdota denk geldik; kadın voleybol takımı yok ama çok iyi voleybol oynayan bir kadın var ve Fenerbahçe Erkek Voleybol Takımı ile oynuyor. Mesela Google’ın bir konferansına katıldım. 70’lere kadar İngiltere’de bir kadın girişimci veya herhangi bir nedenle bankadan borç almak istediği zaman bu kocasının iznine tabi. Ülke olarak bize doğru yollar çizilmiş, doğru hedefler verilmiş, hangi medeniyetler seviyesine geleceğimiz anlatılmış, o yolda doğru hamleler yapılmış ama bugün geldiğimiz noktada bu rakamlar çok üzücü.Siz karamsar diyorsunuz bana ama ben yine gerçekçi olacağım. Biz doğurana kadar benim söylediğim bazı şeyler bir gerçek. O da herhalde yakın zamanda olmayacak. Kadınlara söylemek istediğim bir şey var: Bence bu yolda doğru yoldayız. Umutsuzluğa kapılmayalım. Buna en fazla kadınların sahip çıkması ve destek olması gerek. Ben bakıyorum, ne hikmetse kadınlar erkekler kadar dayanışma içinde olamıyorlar. Dolayısıyla birbirinizi, birbirimizi desteklemeye devam edelim.”

Singapur Havayolları, Avustralya, Avrupa, Batı ve Güneydoğu Asya’da uçuş sayılarını arttırıyor

Singapur Havayolları, artan seyahat talebini karşılamak için yaz tarifesinde (26 Mart 2017 - 28 Ekim 2017) Avustralya, Avrupa, Güneydoğu Asya ve Batı Asya bölgelerine yaptığı uçuşların sayılarını artıracak.Avustralya Melbourne'e, 17 Temmuz 2017'den itibaren 28 haftalık uçuş yerine 31 haftalık uçuş yapılırken, Brisbane'e 22 Ağustos 2017 tarihinden itibaren haftada 24 uçuş yerine 28 uçuş yapılacak. 4 Haziran 2017'den itibaren Sidney'e haftada 31 yerine 33 defa uçuş yapılacak. En yoğun dönemdeki talepleri karşılamak için 18 Haziran - 30 Eylül 2017 arasında Sidney'e uçuş sıklığı haftalık 35 uçuşa çıkartılacak. 

Avrupa'da Roma'ya, Temmuz 2017'den geçerli olmak üzere haftada iki uçuş yerine dört uçuş yapılacak. Daha önce de duyurulduğu gibi, Moskova ötesindeki yeni varış noktası Stockholm için sunulacak hizmetin başlayacağı tarih olan 30 Mayıs 2017'den itibaren geçerli olmak üzere Moskova'ya haftada dört yerine beş defa uçuş yapılacak.Güneydoğu Asya'da, Bangkok’a yapılan uçuşların sıklığı 26 Mart 2017'den itibaren günlük beş uçuştan altıya çıkartılacak. Ho Chi Minh City'ye, haftada 17 uçuş yerine, aynı günden itibaren geçerli olmak üzere haftada 19 uçuş gerçekleştirilecek.Batı Asya'da, Hindistan'ın Ahmedabad kentine, 26 Mart 2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, mevcut olarak yapılan üç uçuş yerine haftada dört uçuş yapılacak ve bununla beraber Bangladeş'in başkenti Dhaka'ya 19 Temmuz 2017'den itibaren geçerli olmak üzere haftada yedi uçuş yerine 10 uçuş yapılacaktır.Ek hizmetler düzenleyici makamların onayına tabidir. Biletler çeşitli dağıtım kanalları vasıtasıyla kademeli olarak satışa sunulacaktır.

Emirates A380, Dubai Miracle Garden'da Çiçek Açtı

Emirates ve Dubai Miracle Garden, Emirates A380 şeklinde dünyadaki en büyük boyutlu çiçek enstalasyonunu tasarladı. Emirates Havayolu, ikonik uçağı A380’in gerçek boyutlarında tasarlanan, 500.000'den fazla canlı çiçek ve bitkinin kullanıldığı, dünyanın en büyük çiçek enstalasyonu için Dubai Miracle Garden ile işbirliği yaptı. 5 milyon çiçek sapından oluşan uçak iskeleti, 100 tonun üzerinde bir ağırlığa sahip (gerçek bir A380'in kalkış ağırlığı 575 ton). 

Kurumsal İletişim, Pazarlama ve Marka Bölümü Kıdemli Başkan Yardımcısı Boutros Boutros konu ile ilgili yaptığı açıklamada: “Emirates A380, dünyadaki birçok yolcu arasında son derece popüler bir uçak ve Dubai Miracle Garden ile ortak çalışmamızın sonucunda umuyoruz ki bu floral A380 enstalasyonu, boyutları ve güzelliği ile ziyaretçilere ilham kaynağı olacak, aynı zamanda ziyaretçilere bu uçağı daha yakından görme olanağı sağlayacak.  Ayrıca, Emirates A380 enstalasyonunun inşasında ve kurulumunda kullanılacak yenilikçi çevresel girişimler ve yöntemler, uçağın eko verimliliği ile de bir uyum içerisinde.” dedi.

Dubai Miracle Garden'ın Kurucu Ortağı ve Kreatörü Abdel Naser Rahhal ise: “Emirates A380 floral enstalasyonunun, dünya üzerinde bu güne dek inşa edilmiş olan en büyük ölçekli çiçek heykeli olmasından dolayı gurur duyuyoruz. Bu kalıcı sanat eseri, tüm detayları bir araya getirmek amacıyla uzun saatler süren beyin fırtınalarının, tasarım ve strateji geliştirme süreçlerinin sonucunda ortaya çıkmıştır. Biz, Dubai Miracle Garden'da, günlük objeleri sergileriz ve onlara çiçekler ve bitkiler ile hayat vererek, ziyaretçilerimiz ile bir bağ kurmayı amaçlarız. Ziyaretçilerimiz, Emirates A380'i yakından görme fırsatı bulduklarında, umuyoruz ki bu uçağın inşa edildiği boyutların büyüklüğünü fark edecekler.  Mottomuz olarak dile getirdiğimiz gibi: Biz, yeşilin ustaları ve çiçeklerin açmasını sağlayanlarız; nereye gidersek orayı yeşile boyar, neye dokunursak onu bir çiçeğe dönüştürürüz. “ dedi. Emirates A380 için kullanılan canlı çiçek ve bitkiler, Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki Dubai Miracle Gardens'ın çiçek üretim çiftliklerinde sürdürülebilir bir şekilde üretildi ve dört aylık bir periyot içerisinde hasat edildi. A380 enstalasyonunda, Petunya, Yaprak Güzeli (Plectranthus scutellarioides), Kadife Çiçeği (Tagetes), Aslanağzı (Antirrhinum), Menekşe, Sardunya (Pelargonium) and Gayret Çiçeği'den (Gaillardia aristata) oluşan yedi farklı çiçek türü kullanıldı. 9.000'den fazla çiçek ve bitkiden oluşan bir derleme, Emirates'in ikonik logosunun oluşturulmasında kullanıldı ve 100.000 açılmış çiçek, yaklaşık 80,27 metre genişliğindeki devasa kanatları meydana getirdi.

200'ün üzerinde enstalasyon ekip üyesi, A380'i meydana getiren 30 tonluk çelik yapının üzerindeki yeşillik dokusunu inşa etmek, katmanlandırmak ve yerleştirmek için 180 gün boyunca, günde 10 saat titizlikle çalıştı. 72,93 metreden fazla uzunluğa sahip gerçek boyutlardaki enstalasyonun iskeleti, yerden 10,82 metre, kuyruğu ise yerden 24,21 metre yükseklikte bulunuyor. Uçağın yapısı, orijinal uçak tasarımının özünü yansıtmada önem arz eden, hareketli motor fanları ve diğer önemli tasarım unsurlarını dahi barındırıyor.  

Bu enstalasyon, şimdiye kadar bahçe üzerine inşa edilmiş en büyük yapı ve 7.460 metrekarelik (Dubai Miracle Garden'ın yaklaşık olarak %10'una tekabül eden) bir çiçek tarhı üzerinde yer alıyor. 

Bitki kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı 
Dubai Miracle Garden'ın sürdürülebilir bahçecilik ve peyzaj tasarımı yaklaşımı, çiçek ve bitkilerin yetiştirilme ve taşınma süreçlerinde minimum karbon ayak izi anlamına geliyor. Su tüketimini en aza indirmek için, kaliteli hibrit tohumların teknelere dikilip farklı çeşitlilikteki topraklara aktarılması ile uygun havalandırma ve su tutma düzeylerini olanaklı kılan dikey ekim uygulamaları kullanıldı. Dubai Miracle Garden sezonu kapandığında, bu toprak organik gübre olarak kullanılacak. Emirates A380'in iskeleti, geri dönüştürülmüş malzemeler kullanılarak inşa edildi ve kullanılan çiçek ve bitkiler, A380 enstalasyonunun sezon boyunca canlı ve yeşil kalması için, özel olarak bu yapıya yönelik tasarlanan sulama sistemleri ile sulanıyor.



Balkanlarda Türkçe Radyo Yayıncılığı Ve Türkiye'nin Etkin Tanıtımı Çalıştayı Yapıldı

(Priştine) Balkanlarda Türkçe yayıncılık yapan radyolar, Kosova'nın başkenti Priştine'de düzenlenen “Balkanlarda Türkçe Radyo Yayıncılığı ve Türkiye’nin Etkin Tanıtımı” adlı, yoğun ilgi gören bir çalıştayla bir araya geldi.Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından da maddi olarak desteklenen çalıştay Priştine'de on beş yıldır aralıksız Türkçe yayın yapan Kent FM'in ev sahipliğinde düzenlendi.

Düzenleme Kurulu Başkanlığını Kastamonu Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd.Doç.Dr Ersoy Soydan'ın yaptığı çalıştaya Kosova'dan Kent FM ve Kosova Devlet Radyosu Türkçe Servisi, Makedonya'dan Devlet Radyosu Türkçe Servisi ve Balkan FM, Yunanistan'dan Çınar FM, Romanya'dan Radyo T ve Köstence Devlet Radyosu Türkçe Yayınlar Servisinin temsilcileri katıldı. Priştine Emerald Otelde düzenlenen çalıştayın açılış törenine Kosova Kamu Yönetimi Bakanı Mahir Yağcılar, Türkiye’nin Kosova Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç, Milletvekili Müfera Sınık, TRT Ankara Radyosu Müdürü Merdan Güven ve Kosova Türk Medyasının önde gelen isimleri katıldı. Kosova Kamu Yönetimi Bakanı Mahir Yağcılar yaptığı konuşmada, Kosova’da Türk toplumu için medyanın büyük önem taşıdığını söylerken Türkçe yayın yapan radyoların ayrı bir önemi olduğunu belirtti. Türkiye’nin Priştine Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç da, Kosova’daki ortak kültürel mirasın yaşatılmasında Türk toplumunun büyük katkısının olduğunu belirterek, bu bağlamda radyonun özel bir yerinin olduğunu söyledi. TRT Ankara Radyosu Müdürü Merdan Güven radyoculuğun medyada ayrı bir yeri olduğunu belirtti. Çalıştayın ev sahipliğini de yapan Kent FM Yönetim Kurulu Başkanı Engin Beyoğlu ise bu çalıştaya aylardır hazırlandıklarını ve bu büyük buluşmayı gerçekleştirmekten büyük bir mutluluk duyduklarını söyledi. Çalıştayın düzenleme kurulu başkanı Yrd.Doç.Dr.Ersoy Soydan ise Balkanlarda Türkçe radyoculuğun tarihçesini anlattı, 72 yıldır Türkçe yayın yapan bu radyoların hem Türkçe'nin bayraktarlığını yaptığını, hem de Türkiye'nin tanıtımını sağladığını ifade etti.

Çalıştayın ilk oturumunda Kosova Türk Gazeteciler Derneği Başkanı İbrahim Arslan başlangıcından günümüze dek Kosova Türk Medyasını değerlendirdi. Daha sonra söz alan Kosova'nın duayen radyocuları Kosova'da Türkçe radyoculuğun serüvenini anlattılar. Priştine Radyosunda 1951 yılından 1999 yılına dek süren Türkçe radyo yayınlarını Ercan Kasap, Kosova Radyosunda 1999 yılından günümüze dek süregelen yayınları da RTK Radyosu Türkçe Programları Şefi Ekrem Safçı anlattı. Kosova'da geçmişte 7 saat yapılan Türkçe yayınların 2 saate düştüğü belirtildi. Daha sonra Kent  FM Genel Yayın  Yönetmeni Ergün Kuzev Kosova'nın ilk ve tek Türk radyosu olan aynı zamanda bir yıldan bu yana da Kosova'nın tek Türk Belediyesi olan Mamuşa'dan da yayın yapan Kent FM Radyosunun kuruluşu ve gelişimini, Esin Muzbeg ise bir süre önce kapanan Yeni Dönem Medyasının deneyimlerini anlattı. 


Çalıştayın ikinci oturumunda Romanya'nın Köstence kentinde yayın yapan özel Türk radyosu Radyo T'nin  Temsilcisi Derya Halil, Makedonya'nın  Goştivar kentinde yayın yapan özel Türk radyosu Balkan FM'nin Sahibi  İlker Yusuf, Makedonya Devlet Radyosu Türkçe Programı Müdiresi Zübeyde Ahmed, Köstence Devlet Radyosu Türkçe Yayınlar Sorumlusu Gülşen İsmail Yusuf ve  Yunanistan Batı Trakya'da yayın yapan dernek radyosu Çınar FM'in  Genel Yayın Yönetmeni Cengiz Ömer radyolarını anlatan sunumlarını yaptılar. Balkanlarda Türkçe yayın yapan radyoların daha önce birbirlerini hiç görmemiş ve  tanımamış temsilcileri bu çalıştayla bir araya gelerek, kuruluş öykülerini ve deneyimlerini anlattı, yaşadıkları sorunları dile getirdi. Balkanlarda Türkçe yayın yapan radyoların sorunlarının ve çözüm yollarının ortak olduğu kanısına varıldı.  Çalıştayın sonuç bildirgesinde de; Balkanlarda Türkçe radyo yayıncılığı yapan radyolar arasında ortak bir program ve haber havuzunun oluşturulması için teknik altyapının oluşturulmasına, Balkanlarda Türkçe Radyo Yayıncılığı yapan radyoların tek bir çatı altında örgütlenmesine, ilki Kosova'da yapılan çalıştayın her yıl dönüşümlü olarak bir başka Balkan ülkesinde yapılmasına ve bir sonraki çalıştayın 2017 yılının yaz aylarında Makedonya'da yapılmasına, Program ve teknik altyapı konusunda Türkiye'den başta kamu kurumu TRT olmak üzere destek talep edilmesine,Türk Radyoculara mesleki eğitim ve teknik destek sunulması konusunda TRT ile işbirliği protokollerinin imzalanmasına karar verildiği belirtildi. 


AKTOB'un Yeni Başkanı Erkan Yağcı Oldu

AKTOB olağan genel kurulunda başkanlığa Erkan Yağcı seçildi. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Genel Kurulu Antalya'da yapıldı. Concorde De luxe Resort Otelinde yapılan AKTOB olağan genel kuruluna Antalya Vali Yardımcısı Hüseyin Ece, Rusya Federasyonu Antalya Başkonsolosu Aleksandr Tolstopyatenko, Antalya Kültür ve Turizm İl Müdürü İbrahim Acar ve AKTOB üyeleri katıldı.

Yusuf Hacısüleyman’ın tekrar aday olmadığı AKTOB Başkanlığına Erkan Yağcı oy birliği ile seçilirken yeni 15 kişilik yönetim kurulu üyeleri de belirlendi.Yeni yönetim kurulu: Kaan K. Kavaloğlu, Yeliz Gül Ege, Ece Tonbul Kilit, Zafer Alkaya, Mehmet Tümbül, Aslı Ulukapı, Selçuk Akıltopu, Nihat Vural, Hasan Ali Ceylan, İbrahim Yaşar, Mehmet Ali Karamancı, Fikret Demirtürk, Ahmet Çevik ve Murat Kalaycı’dan oluştu. Yeni yönetim kurulunun görev dağılımı yapılacak ilk yönetim kurulu toplantısında belirlenecek. Denetleme kurulu üyeliklerine ise Ali Güneş, Uğur Yiğit ve Dinçer Sarıkaya getirildi.


25 Aralık 2016 Pazar

Meeting Point Turkey ve FTI 2016'yı Ödülle Kapatıyor

Meeting Point Turkey ve FTI 2016'yı "Türkiye'nin En İyi Yönetilen Alman Pazarı Tur Operatörü" Ödülüyle Kapatıyor.Türkiye'nin lider destinasyon yönetim şirketi Meeting Point Turkey ve aynı grup’ta bulunan Avrupanın dördüncü büyük tur operatörü FTI, GM Turizm ve Yönetim Dergisi tarafından düzenlenen "Quality Management Awards 2016" ödüllerinde, "Türkiye'nin En İyi Yönetilen Alman Pazarı Tur Operatörü" kategorisinde birinci oldu.

Türkiye için kötü geçen bir turizm yılını hedeflerini gerçekleştirmeyi başararak kapatan FTI ve Meeting Point Turkey, bağımsız yayın ve kuruluşlar tarafından alanında lider firma olarak gösterilmeye devam ediyor. Son olarak GM Turizm ve Yönetim Dergisi'nin 2010 yılından bu yana düzenlediği "Quality Management Awards 2016" ödüllerinde, "Türkiye'nin En İyi Yönetilen Alman Pazarı Tur Operatörü" kategorisinde birinci gösterilen şirket, 2016'da gösterdiği üstün performansın karşılığını kazandığı ödüller ile almayı başardı. Meeting Point Turkey CEO’su Kamil Özil şirketi adına ödülü teslim aldı ve tüm ekibine başarılarından dolayı teşekkürlerini sundu.

Siyasi ve ekonomik etkenlerin 2016'da son derece olumsuz etkilediği Türk turizm sektöründe FTI ve Meeting Point Turkey, yaşanan olumsuzluklardan sektörün etkilenmesinin önüne geçmek ve şirket hedeflerine ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf etti. Tüm ekibinin özverili ve başarılı çalışması ile sektör için kötü geçen bir yılı kayıpsız şekilde kapatmayı başaran şirket, emeklerinin karşılığını otoriteler tarafından alanının lider firması olarak gösterilerek aldı.

Yaklaşık 43 bin turizm endüstrisi profesyoneli, çalışanı, üyesi ve yatırımcısının oyları ile gerçekleştirilen "Quality Management Awards 2016" ödül töreninde Alltours ve TUI gibi güçlü rakiplerini geride bırakmayı başaran FTI ve Meeting Point Turkey, "Türkiye'nin En İyi Yönetilen Alman Pazarı Tur Operatörü" oldu.

Türkler kendilerini tatille ödüllendiriyor!

Seyahat sitesi momondo farklı ülkelerden insanların tatile çıkma nedenlerini araştırdı.Buna göre Türkler nikah masasına oturmak veya evlilik yıl dönümleri gibi romantik günlerde kendilerini tatille ödüllendiriyor. Tatil için tek bahane evlilik değil elbet. Yoğun bir iş döneminin ardından kendini ödüllendirmek isteyen Türkler bavulları kapıp, yollara düşüyor.

Tatil herkesin vazgeçilmezi. Dünyanın dört bir yanında insanlar evlilik yıl dönümünden stresli günleri atlatmış olmaya, yeni bir işe başlamanın sevincinden diploma almış olmanın haklı gururuna kadar birçok olayı “bahane” edip kendilerini güzel bir tatille ödüllendiriyor. Peki, hangi millet neyi vesile edip yollara düşüyor? Yanıtlar, seyahat site momondo’nun yaptığı, aralarında Türkiye’nin bulunduğu 20 ülkeyi kapsayan araştırmasında… 

Araştırmaya göre dünya genelinde insanlar, evlilik yıl dönümü gibi romantik günleri vesile ederek seyahate çıkıyor. Bu alanda listenin başını yüzde 42’lik oranla İsviçreliler çekiyor. İsviçrelileri yüzde 33 ile İngilizler ve yüzde 30 ile Türkler takip ediyor.

Tatile çıkmak için bir diğer genel geçer neden de doğum günleri veya jübileler. Böylesi günlerde en çok bavullarını kapıp yola çıkanlar İngilizler (yüzde 39). İkinci sırada İsviçreliler (yüzde 35), üçüncü sırada da ABD’liler (yüzde 31) geliyor.

Zorlu bir dönemin ardından tatile çıkanların sayısı da kayda değer. Başta İsviçreliler (yüzde 38) biraz stres atmak niyetiyle seyahat ediyor. İkinciliği yüzde 36 ile Türkler kimseye bırakmazken, üçüncülük yüzde 30 ile İngilizlerin oluyor.

Türklerin bir diğer tatil sebebi de nikah masasına oturmak. momondo’nun araştırmasına katılan Türklerin yüzde 31’i evliliklerini bir seyahatle taçlandırdıklarını söylüyor. Türkleri bu konuda geride bırakan millet ise İngilizler (yüzde 33) olurken, İspanyolların yüzde 24’ü evlenmeyi tatil vesilesi olarak görüyor. 

momondo Türkiye Sözcüsü Serpil Öztürk araştırmanın sonuçlarını şöyle yorumladı: “Herkes seyahate çıkmayı seviyor. momondo olarak, farklı ülkelerden ve kültürlerden insanların neleri vesile bilip kendilerini seyahatle ödüllendirdiklerini merak ettik. Araştırmanın geneline baktığımızda, 20 ülke arasında en çok İsviçrelilerin, İngilizlerin ve Türklerin kendilerini tatille ödüllendirdiklerini gördük.”


“Christmas Bazaar”da Mucizeler Dükkanı Lezzetleri yerini aldı

Meksika ve Peru Konsolosluğu’nun resmi katılımıyla bu yıl ilki gerçekleştirilen “Christmas Bazaar”da Mucizeler Dükkanı Lezzetleri çok beğenildi. Yeni yılı Meksikalılar için de özel günler olan ve Meksika’da sınırsız eğlence ile kutlanan 23- 25 Aralık tarihleri arasında mekanda kurulan “Christmas Bazaar” ile karşılayan Meksika Restoranı Los Altos İstanbul, yeni yıl temasını sevenlere hoş sürprizler hazırladı. Los Altos’ta kurulan Christmas Bazaar’da, Meksikalılar'ın bizdeki sahlep benzeri çikolatalı içeceği 'atole'den sıcak şaraba, gurme ürünlerden tatlılara, tacodan kahveye ekşi mayalı ekmeklere pek çok renk yer aldı.

Meksika ve Peru Konsolosluğu’nun resmi katılımıyla bu yıl ilki gerçekleştirilen “Christmas Bazaar”da Mucizeler Dükkanı Lezzetleri çok beğenildi.Meksika Restoranı Los Altos İstanbul’da Mucieler Dükkanı’da yerini aldı. Yeni yıla özgü kek, kurabiye ve pastaları rengarenk süslemeler yapan Cansın Tuncay o güzel lezzetleri tadımını büyük bir zevkle yaptırdı. Yeni yıl alışverişi yapmak isteyenler, Mucizeler Dükkanı  ürünlerinin özelliğini duyunca standa koştular. Hiç şeker kullanılmadan yapılan ürünler beğeniyle alındı.

Kapılar saat 12.00'de açılarak, gece 2.00'ye kadar canlı müzik ve dj parti ile üç gün boyunca 'yeni yıla merhaba' diyecekler. Etkinlikte yeni yıl alışverişi yapmak isteyenler için kurulacak tasarım standlarının yanısıra üç gün boyunca sürecek canlı müzik ve DJ performansları da katılanlara keyifli anlar yaşatıyor olacak.Çeşitli etkinliklerle katılanlara unutulmaz bir yeni yıl eğlencesi sunmayı planlayan Los Altos’taki Christmas Bazaar'a Meksika ve Peru Konsolosluğu da standıyla katılım gösterecek.Giriş ücretsizdir. Taksim Galatasaray Lisesi’nin sokağında bulunan mekan, masa düzenini kaldırarak 3 gün boyunca festival alanına dönüştürülecek. Program dahilinde çeşitli gösteriler, tadımlar ve sunumlar yapılacaktır.

Los Altos İstanbul: Tomtom Mahallesi, Yeni Çarşı Caddesi, No 38, Kat 5, Beyoğlu, İstanbul

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği’nde Türkiye’nin örnek projesi

Port Akdeniz, Liman-İş Sendikası ile Türkiye’de ilke imza atarak hayati bir misyona öncülük ediyor,Akdeniz Bölgesi’nin en önemli limanı Port Akdeniz, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği alanında Türkiye’ye örnek olacak bir projeyi Antalya’da başlatıyor. Port Akdeniz ve Liman-İş, “Türkiye’de Liman İş Yerlerinde İş Kazalarının Sebepleri ve Önlenmesine Yönelik Araştırma” başlıklı bir protokol yaparak, Türkiye çalışma hayatında tarihe geçecek bir projeye imza attılar. 

Bu alanda “özel sektör ve sendika işbirliğiyle ilk kez geliştirilen proje” unvanını taşıyacak çalışma ile Türkiye’de liman sektöründeki iş kazalarının önlenmesine yönelik sonuçlar elde edilecek. Port Akdeniz’in aynı zamanda bir sosyal sorumluluk misyonu ile üstlendiği bu sorumluluğun, diğer sektörlere de örnek teşkil etmesi ve tüm Türkiye’de iş kazalarının önüne geçilmesi hedefleniyor. Türkiye’nin kanayan yarası İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği’ne yönelik bir ilki gerçekleştirecek olan Port Akdeniz ve Liman-İş Sendikası arasındaki protokol, düzenlenen törenle imzalandı. Antalya Limanı Yolcu Terminali’nde düzenlenen törene, Port Akdeniz Genel Müdürü Özgür Sert ile Liman-İş Sendikası Genel Başkanı Önder Avcı’nn yanı sıra Port Akdeniz ve Liman-İş Sendikası yöneticileri katıldılar. Türkiye’de örnek bir çalışma olarak tüm sektörlere yayılması amaçlanan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği’ne dair işbirliği protokolünün imza töreninde konuşma yapan Port Akdeniz Genel Müdürü Özgür Sert, Antalya Limanı’nın konteyner, kuru ve dökme yük hizmetlerinin yanı sıra kruvaziyer terminali ile de başta Antalya olmak üzere Akdeniz Bölgesi’nin en önemli, en kabiliyetli limanı olduğuna vurgu yaparak, “Bununla birlikte Port Akdeniz aynı zamanda, 8 ülkede 14 liman ile dünyanın en büyük, lider kruvaziyer liman işletmecisi olan Global Ports Holding’in (Global Liman İşletmeleri’nin) bir parçası; bu küresel zincirin ilk halkalarından biridir” dedi. 

8 ÜLKE, 14 LİMANDA OLUŞAN SİNERJİ, BİLGİ BİRİKİMİ VE İŞ KÜLTÜRÜ ZENGİNLİĞİ İLE YENİ GELİŞTİRMELER YAPIYORUZ
Konuşmasını, “Bir özel sektör teşebbüsü olarak elbette ki ticari açıdan sürdürülebilirlik, bizler için önemli. Ancak bir o kadar da hem çevresel, ekolojik açıdan, hem işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından sürdürülebilirlik de bizler için çok önemli ve öncelikli konulardır” sözleriyle sürdüren Özgür Sert, şöyle devam etti: 
 “Global Ports Holding, Türkiye’de Antalya, Kuşadası, Bodrum limanlarının yanı sıra İspanya’da Barselona, Malaga, İtalya’da Venedik, Ravenna, Cagliari, Catania, Portekiz’de Lizbon, Malta’da Valletta, Karadağ’da Adria, Hırvatistan’da Dubrovnik ve Singapur limanlarından oluşan oldukça geniş ve önemli bir operasyonel hinterlanda sahip. Farklı coğrafyalar, ülkeler, yerel yönetimler ve kültürleri kapsayan bu zengin hinterland aynı zamanda her açıdan çok önemli bir sinerji oluşturuyor. Ve bu sinerjiyi, her alanda çok efektif bir şekilde kullanarak, hizmet kalitemizi ve verimliliğimizi de her geçen gün daha da mükemmelleştiriyoruz. Bir limanımızdaki iyi bir uygulamayı ya da bir ülkedeki doğru sistemleri diğer limanlarımıza da yayıyor, ortaya çıkan bu zengin tecrübe, iş kültürleri ve çeşitlilikleri ile yeni geliştirmeler yapıyoruz.

EKOLOJİK SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK, İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ ALANLARINDAKİ HASSASİYETLERİMİZ KURUMSAL DNA’MIZDA VAR
Bu küresel sinerjiyi, sadece ticari açıdan değerlendirmiyoruz. Kurumsal kültürümüzde, kurumsal DNA’mızda yer alan ve en az onun kadar önem verdiğimiz ekolojik hassasiyetlerimiz ile işçi sağlığı ve iş güvenliği alanlarında da çok önemli kazanımlar sağlıyoruz. 
Biz de Port Akdeniz olarak, bu küresel zincirin ilk halkalarından biri olarak çevresel sürdürülebilirlik ve işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında, diğer limanlarımızla güzel ve değerli bir yarış içinde, en iyiyi, en doğruyu yapmaya çalışıyoruz. Mevcut yönetmelikler ve zorunlulukların da üzerine çıkarak, bu alanlarda gördüğümüz her iyi uygulamayı, yakaladığımız her pozitif gelişmeyi operasyonlarımıza yansıtıyoruz. 

Bu doğrultuda operasyonlarımız sırasında çevresel etkileri minimize etmeye, hatta yok etmeye yönelik her türlü yatırımı gerçekleştirdik, en gelişmiş sistemleri uyguluyoruz. Bu doğrultuda alanında en gelişmiş, en çağdaş ekipmanlara sahibiz. Yine personel ve sistem olarak da çok iyi bir noktada olduğumuzu gururla söyleyebilirim. Yine İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği alanında da tüm prosesleri operasyonlarımıza gerçek anlamda ve eksiksiz olarak yansıtıyoruz. Sahip olduğumuz küresel sinerji ve tecrübemizle, bu alanda da kaydettiğimiz her gelişmeyi, en iyi şekilde çalışmalarımıza dahil ediyoruz.

İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ ALANINDAKİ KATKILARIMIZI, 
SEKTÖREL VE ULUSAL BOYUTA TAŞIYACAK BİR ÇALIŞMA BAŞLATIYORUZ
Bu nedenledir ki, gerek çevresel, gerekse işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında tatbikatlara ev sahipliği yapıyoruz. Bu alanlarda yaptığımız her eğitim, her tatbikat ve her operasyonda, başta kamu yetkilileri, denetçiler olmak üzere ilgili tüm çevreleri davet ediyor, üniversitelerle iş birliği gerçekleştiriyoruz. Bunu yaparken elbette ki bir yandan bu alanlarda kendimize olan özgüvenimizle iyi örnekler sergilemek isterken, bir yandan da onlardan gelecek en ufak görüşün, en ufak ekstra bir katkının dahi ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Şimdi ise İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusundaki hassasiyetlerimizi, daha farklı bir boyuta taşıyor, bu alandaki katkılarımızı sektörel ve ulusal boyuta taşıyabilmek için kapsamlı bir çalışma başlatıyor, önemli bir adım atıyoruz. 

ELDE EDECEĞİMİZ EN UFAK GELİŞME, EN KÜÇÜK ÇÖZÜM DAHİ DENİZCİLİK VE HATTA TÜM SEKTÖRLER İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda gelişme kaydedebilmek, olası riskleri önceden tespit edip, gerçekleşmeden çözümlerini üretebilmek için Liman-İş Sendikası ile birlikte bir protokol geliştirdik ve güzel bir işbirliği gerçekleştiriyoruz. Bu alanda ilk kez bir özel sektör kuruluşu ile sendika arasında işbirliğini hayata geçirecek bu protokol, Türkiye çalışma hayatında tarihe geçecek. Ancak bizleri tarihe geçmesinden daha ziyade, Türkiye’de bir örnek teşkil etmesi, denizcilik sektörünün yanı sıra diğer tüm sektörlerde de benzer çalışmaları başlatmasını arzuluyor ve temenni ediyoruz. Bu işbirliği neticesinde elde edeceğimiz en ufak gelişme, en küçük çözüm dahi bizler için, Denizcilik için ve hatta tüm sektörler için çok önemli. Bu vesile ile gerçekleştirdiğimiz bu çalışmanın tüm Türkiye’ye hayırlı uğurlu ve örnek olmasını dilerken, bu güzel ve anlamlı işbirliğinde birlikte olacağımız Liman-İş Sendikası’na da teşekkürlerimizi sunmak istiyoruz”. 

İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ KONUSU TÜRKİYE’NİN KANAYAN YARASIHERŞEYİ DEVLETTEN BEKLEMEK DOĞRU DEĞİL, HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR
Sendika olarak işçi hakları kadar İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konularının da takipçisi olduklarını ve bu alanda önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirten Liman-İş Sendikası Genel Başkanı Önder Avcı da konuşmasında şunları söyledi:
“Liman-İş Sendikası olarak nasıl işçi hakları, işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi konularda sorun yaşanan işyerleri ile mücadele ettiğimiz gibi, bu alanlarda iyi ve doğru uygulamalar gerçekleştiren kuruluşları da destekleriz. Bizim özümüz, işimiz işçi kardeşlerimiz. Doğal olarak bu konulardaki sorunlar bizi üzer, iyi gelişmeler de bizi sevindirir, mutlu eder. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusu, elbette ki tüm Türkiye’nin kanayan yarası, en hayati konularından biridir. Birçok konuda olduğu gibi bu alanda da her şeyi devletten beklemek doğru değil. Başta özel sektör kuruluşları ve biz sendikalara da önemli görevler düşüyor. Sadece bu konudaki yönetmelikleri, standartları uygulamak ya da takip etmek değil, daha da geliştirmek, daha da mükemmelleştirmek için de bizler elimizi taşın altına sokuyoruz. Liman-İş Sendikası olarak biz bu konuda bugüne kadar çeşitli çalışmalar gerçekleştirdik. Bu birikimimizle birlikte daha net sonuçlara ulaşabilmek, gelişmeler kaydedebilmek için çalışmalarımızı sahada, reel sektör şartları altında sürdürmemiz önemliydi. Geldiğimiz noktada İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda sektörümüzdeki en iyi örneklerden biri olarak Port Akdeniz ile böyle bir işbirliğine gitmeyi tercih ettik. 

GENİŞ KAPSAMLI ARAŞTIRMADA HER DETAYA İNİLECEK, İLGİLİ TÜM KURUMLARLA GÖRÜŞÜLECEK, YURTDIŞI TEMASLAR GERÇEKLEŞTİRİLECEK
Türkiye’de Liman İş Yerlerinde İş Kazalarının Sebepleri ve Önlenmesine Yönelik Araştırma yapılmasını amaçlayan protokolümüz, 2017 yılı sonuna kadar sürecek. Liman-İş Sendikası ve Port Akdeniz’in bu ortak çalışmasında; bilgi, tecrübe paylaşımı gerçekleştirilecek, araştırmalar yerinde ve gerçek şartlar altında yapılacak. Bununla birlikte Türkiye’de iş kazalarına yönelik araştırmalar, bakanlıklar, üniversiteler, sendikalar ve diğer ilgili tüm kurumlar ile temas kurularak gerçekleştirilecek. Güncel istatistiklerin oluşturulması ve ayrıntılı bilgilerin alınması için farklı limanlara ziyaretlerin de gerçekleştirileceği çalışmada gerektiğinde yurtdışı temaslar da sağlanacak.

ARAŞTIRMA SONUÇLARI BİR KİTAPTA TOPLANACAK, ORTAK EĞİTİMLER VERİLECEK, TATBİKATLAR DÜZENLENECEK
Limanlardaki olası iş kazaları, meslek hastalıkları ve ölümlü iş kazaları hakkında bilgiler toplanacak, veriler işlenecek; risklerin öngörülerek, gerçekleşmeden giderilmesine yönelik çözümler oluşturulacak. Yapılan araştırmaların sonucu bir kitapçık olarak basılacak. Elde edilen veriler sonucunda bu iş kazalarının önlenebilmesi noktasında çıkan istatistik ve bilgilere göre, ortak eğitimlerin verilmesi, projeler üretilerek hayata geçirilmesine olanak sağlanacak. Gerek görüldüğü hallerde mavi ve beyaz yakalıların konunun uzmanları tarafından tatbikatlar yapılarak eğitimden geçirilmesi sağlanacaktır. Biz de Liman-İş olarak, başta denizcilik sektörü olmak üzere Türkiye’deki tüm işçiler adına Port Akdeniz’e, bu alanda bugüne kadar gösterdikleri hassasiyet ve bu çalışmada ortaya koydukları samimi işbirliği nedeniyle teşekkür ediyoruz. Önemli ve doğru sonuçlar alacağımıza inandığımız bu çalışmanın Türkiye’de bir ilk olması ile birlikte diğer tüm sektörlere de yayılması bizim de en büyük temennimizdir. Hayırlı, uğurlu olsun”.

23 Aralık 2016 Cuma

2017 yılı pasaport ücretleri belli oldu

Resmi Gazete’nin 2017 yılı değerli kağıtlar bedelini açıkladı
Değerli kağıtların 2017 yılı bedellerini belirleyen Maliye Bakanlığı tebliği kapsamında pasaport bedeli 94 TL olarak tespit edildi.Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan Muhasebat Genel Müdürlüğü değerli kağıtlar genel tebliğine göre pasaport bedeli 94 TL olarak belirlendi.Diğer yandan, tebliğ kapsamında sürücü belgesi bedeli 117 TL olarak açıklandı.Değiştirme nedeniyle verilen TC kimlik kartları için 16 TL, eğer kayıp nedeniyle düzenleniyorsa 32 TL bedel öngörülüyor.

Rusya’da Türkiye’ye yönelik erken rezervasyonlar ümit verici durumda

Rusya’da erken rezervasyonlar fırladı 
Rusya’da önümüzdeki sene için yurt dışı turlarına olan erken rezervasyonların önemli artış gösterdiği açıklandı. Türkiye’ye yönelik talep ümit verici durumda. Rusya’da tur operatörlerinin görüşlerini alan Kommersant Gazetesi, önümüzdeki sene için yurt dışı turlarına olan erken rezervasyonların geçen senenin ortalama 2 – 3 kat üzerine çıktığını, Türkiye’nin geçen sene kaybettiği birincilik koltuğuna yeniden dönmesinin beklendiğini yazdı.

Yaz turlarına ilginin patlaması, rublenin dolar karşısında son haftalarda hızla değer kazanmasına bağlanıyor. Yılbaşından sonra doların yeniden değerlenmesinden korkan pek çok turist şimdiden "ucuz dolar ile" rezervasyon peşinde. Gazeteye bilgi veren tur operatörleri, bu sene erken rezervasyonların geçen yıla kıyasla 3.5, bir önceki seneye göre 4 kat arttığı bilgisini verdi. Yurt dışı turlarına olan talepteki başlıca neden, Türkiye turlarına uygulanan yasağının kaldırılması olarak gösteriliyor.
Rusya Turizm Endüstrisi Birliği Basın Sözcüsü İrina Turina, “Yaz turlarına olan talep gerçekten çok aktif. Normalde bu turlara olan talep genelde yılbaşı tatillerinden sonra ortaya çıkar” açıklamasını yaptı. Uzmanlar, Rusya’da üç yıllık aradan sonra 2017 yılında turizm sektörünün yeniden yükselişe geçeceğini öngörüyor.

Türkiye turizmine 5 yeni otel daha kazandıracaklarını açıkladı

Four Points by Sheraton 5 yeni otel daha açacak
2016 yılının değerlendirmesini yapan ve 2017 yılına yönelik öngörülerde bulunan Er Yatırım Genel Müdürü Ferzan Çelikkanat önemli açıklamalarda bulundu. Çelikkanat, kısa vadede Türkiye turizmine 5 yeni otel daha kazandıracaklarını açıkladı.Coğrafi konumu açısından fırsatlara olduğu kadar tehditlere de açık olan Türkiye, 2016 yılında zor bir süreçten geçerken, ekonomi de bu süreçten fazlasıyla etkilendi. Rusya krizi ve ardından yaşanan darbe girişimi, ekonomik anlamda sarsıntılar yarattı. Özellikle de turizm sektör açısından kolay bir yıl oldu. Sektör açısından 2016 yılı değerlendiren ve 2017 yılına projeksiyon tutan Er Yatırım Genel Müdürü Ferzan Çelikkanat, Türkiye ve Türkiye’nin potansiyelinden yabancı yatırımcı dahil kimsenin vazgeçemeyeceğini söyleyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye jeopolitik olarak zor bir ülke. Ancak her zaman bu zorlukları aşmayı ve bu süreçleri başarıyla yönetmeyi bilmiştir. Bugün yaşanan canlı bomba saldırıları, darbe girişimi veya daha öncesindeki Rusya krizi gibi olaylar maalesef ilk önce yatırımcıyı ve yatırımları etkilemekte. Ancak, riskli bölgelerde kar daha yüksektir. Bunu bilen yatırımcı da bu sebepten Türkiye’den vazgeçemiyor. Bu maalesef bize, “Riskli ama kazançlı” bir ülke tanımlaması getiriyor. Çok çalışkan, kültürü ve geçmişi olan, genç bir nüfus potansiyeline sahip Türkiye’de yatırım durmaz ve büyüme devam eder.”


“2016’da talep düşse de yatırımlar hareketlendi”
Ferzan Çelikkanat, Rusya krizi ve darbe girişimi öncesini, turizm sektörü açısından verimli bir dönem olarak tanımlayarak şunları söyledi: “Özellikle bölgemizdeki diğer ülkelerde (özellikle Mısır) yaşanan sıcak gelişmelere rağmen ülkeye olan talepte herhangi bir daralma yaşanmadı. Orta Doğu ve Arap ülkelerinden gelen ciddi sayıdaki misafirlerin bu talepte katkıları büyük olsa da uluslararası misafir karmasından oluşan kitle turizmi her zamanki gibi en büyük segmenti oluşturdu. Bunun yanı sıra kongre ve sağlık turizmi açısından da ciddi artışlar yaşanmaktaydı. Turizm yatırımları açısında bakıldığında ise; 3. Havalimanı ihalesi açıklanmasıyla bölgedeki turizm yatırımları oldukça hareketlendi. Ayrıca 3. Havalimanı kapasitesinin getirisi olarak 2023 yılındaki ziyaretçi sayısı hedefleri 50 milyon turist 50 milyar dolar turizm geliri hedefiyle ilerleyen, ziyaretçi sıralamasında dünyadaki ilk 5 ülkesinden biri olacağını hedefi turizm yatırımcısının iştahını kabarttı. Özellikle marina, şehir içi iş oteli ve orta ölçekli otel yatırımlarında hareketlendi. Özellikle Anadolu şehirlerinde hızlı bir ilerleme kaydetti. Ancak Rusya krizi ve sonrasındaki 15 Temmuz darbe girişimi talepleri etkilediği gibi, yatırımcı da bu süreçte temkinli olmayı seçti. Şu anda içinde olduğumuz temkinli dönemde yatırımlar ve yatırımcılar bekle ve gör pozisyonuna geçtiler.”

“Otel zincirleri, alt markalarıyla pazara girme konusunda istekli”
Turizm sektöründeki gelişme, ülke ekonomisine sezonluk değil 12 aylık katma değer yaratacağı düşüncesi ve gayrimenkul değerindeki getiri düşünüldüğünde şehir içi iş oteli yatırımları segmentinde ilerliyor. Ferzan Çelikkanat bu durumu şöyle yorumluyor: “İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya gibi büyük şehirlerin yanında Anadolu'daki şehirler de gelişiyor ve buralara otel yatırımları yapılıyor. Markalar ellerindeki tüm alt markalarıyla birlikte pazara girme konusunda çok istekli; Hilton'dan Marriot'a, Sheraton'dan Accor'a kadar turizmin global oyuncuları ile birlikte pazara henüz girmemiş yeni markalar da Anadolu'ya geliyorlar. Biz de geliştirmekte olduğumuz otel projelerinde uluslararası çok büyük otel zincirlerinden ciddi ortaklıklar, equity fonlar ve joint-venture'lar gibi işbirlikleri teklifi aldık ve alıyoruz. Bu da uluslararası zincirlerin kendi uluslararası müşteri portföyüne de güvenerek ne kadar iştahlı olduğunu gösteriyor.”

“3 ve 4 yıldızlı otel sayısında artış olacak”
“Devam eden ve yeni başlayacak olan yatırımlarla birlikte 2016 yılına kadar 3 ve 4 yıldızlı otellerin sayısında artış olacağını ve özellikle de otel yatırımlarının Anadolu’da artış göstereceğine inanıyorum” diyen Ferzan Çelikkanat; “Yeni açılacak havaalanları, şehirlerarası ulaşım imkânlarının kolaylaşması, uçak şirketlerinin uygun ve ekonomik maliyetleri insanların seyahat ivmelerini hızlandırdı. İşletmesel karlılıkların oluşabilmesi için pazar, fonksiyonel ama uygun maliyetli, az personelli yatırımlara doğru yatırımcıları yönlendirdi. Bu konuda özellikle Anadolu’nun hala çok ciddi 3 ve 4 yıldızlı otel ihtiyacı bulunmaktadır. Arz, hala talebi 3 ve 4 yıldızlı segmentte tatmin etmiş değil.”

“Resort otelciliğinde değişime ihtiyaç var”
Türkiye’de resort otelciliğinde ciddi bir değişime ihtiyaç olduğunu, her şey dahil sistemden uzaklaşarak daha butik ve kişiye özel resort otelcilik anlayışına geçilmesi gerektiğinin altını çizen Ferzan Çelikkanat; “Avrupa ve özellikle Akdeniz çanağındaki ülkelerin kaliteli misafir profile ile rekabet edebilmemiz için artık bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini ve doldur - boşalt bir turizmden vazgeçmemiz gerektiğinin bilincindeyiz. Türkiye, kaliteli ve gelir düzeyi yüksek misafir profiline yönelik pazarlama stratejisini değiştirip her şey dahil sistemden uzaklaşabilirse, Akdeniz’de 1 numaralı destinasyon olabilecek bir ülke. Resort turizminde özellikle temalı turizm konusunda da ciddi değişimlerle karşı karşıyayız. Golf, kongre ve sağlık başta olmak üzere klasik ailelere yönelik resort anlayışını da çeşitlendirmeye başladık. Yeni teşvik bölgeleri ve kanunları ile resort yatırım modelinde de yatırımlar devam edecek gibi gözükmekte” dedi.

“Turizme yabancı yatırımcı ilgisi”
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı açıklamalarına göre yılın üçüncü çeyreğinde 1.190 yabancı sermayeli şirket kuruldu. Ferzan Çelikkanat konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede şu öngörülerde bulundu: “En fazla yabancı sermaye Çin Halk Cumhuriyeti’nden. Öte yandan komşu sınırlarımızda yaşanan hareketlilikte komşu ülke vatandaşlarının sermayelerini ülkemize taşımasında etken olmuştur. Kurulan 1.005 limited şirketin % 28’i Suriye vatandaşlarının ortaklığında kurulmuş. Onları Irak ve Alman vatandaşları izliyor. Japonya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi ülkelerden de ciddi oranda sermaye girişleri mevcut. Özellikle hazır ve işletmede olan otellere ciddi bir talep oluştu. Geçtiğimiz yıl el değiştiren tesis sayısı 18 iken bu yıl bu sayı 28’e çıktı.”

5 yeni Four Points by Sheraton açacağız
Şirket olarak yatırımlarına planladıkları şekilde devam ettiklerini söyleyen Ferzan Çelikkanat, “Turizm sektöründe geçtiğimiz yıl yapılan 12.2 milyar dolarlık satın alma ile dünyanın en büyük otel zincir haline gelen Marriot International & Starwood Grubu’yla birlikte Four Points by Sheraton markalı 5 yeni otel açmaya hazırlanıyoruz. İlki, 2017 yılında İzmir’de hizmete girecek olan Four Points by Sheraton’ın ardından, 2018 yılında İstanbul Kağıthane ve Gebze’de, 2019’da da İstanbul Kartal ve Ataşehir’de hizmet vermeye başlayacak. Toplam 400 milyon TL’ye mal olacak olan yatırımlar ile yaklaşık 1000 kişilik istihdam yaratılacak.”

Hilton Garden Inn Safranbolu’da açıldı

Hilton GardenInn Safranbolu, markanın Türkiye’deki 15. oteli olarak açıldı
Hilton’un orta ölçekli pazarda hizmet veren ödüllü markası Hilton GardenInn, Türkiye’deki en yeni oteli Hilton GardenInn Safranbolu’yu açtı. 124 odalı otel, dünya çapında faaliyet gösteren 700 Hilton GardenInn tesisi arasına katıldı.


Modern dekorasyonuyla otel, UNESCO Dünya Mirası listesindeki Safranbolu’nun tarihi merkezine çok yakın mesafede bulunuyor. Hilton GardenInn konuklarına otantik Osmanlı şehrinin geçmişini keşfetme imkanı sunuyor. Misafirler, tarihi yürüyüş güzergahları, Kristal Teras, Kaymakamlar Evi, Tokatlı Kanyonu ve Hıdırlık Tepesi gibi görülmesi gereken yerlere kolayca ulaşabiliyor.


Hilton GardenInn Safranbolu Genel Müdürü Onur İslam şöyle konuştu: “Modern tasarımlı ve konforlu odalarımızda misafirlerimizi ağırlamak için sabırsızlanıyoruz. Merkezi konumu sayesinde otelimiz, hem huzurlu bir yer arayanlar hem de şehir merkezi ve alışveriş noktalarına yakın konaklamak isteyenler için ideal bir alternatif.”

Konuklar, otelin sıcak ve huzurlu lobisinde manzaranın keyfini çıkarırken, dileyenler de sıcak açık havuzu ve fitness merkezinden yararlanabilir. 350 kişi kapasiteli üç esnek toplantı odası bulunan Hilton GardenInn Safranbolu'da kurumsal veya özel davetler için 700 konuk kapasiteli bir teras da mevcut.

Hilton GardenInn Küresel Başkanı John Greenleaf şunları kaydetti: "Türkiye halihazırda faaliyette gösteren 14 Hilton GardenInn oteli arasına katılan Hilton GardenInn Safranbolu’yu açmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Markamızın imzası memnuniyeti garantisi ile konuklarımıza rahat ve huzurlu bir konaklama sunuyoruz.”

Hilton GardenInn Safranbolu konuklarına, standart hizmetlerine ek olarak, otelin her yerinde ücretsiz Wi-Fi, 24 saat açık iş merkezi ve tam teçhizatlı spor salonu sunuyor. Garden Grille and Bar sipariş üzerine hazırlanan kahvaltı ve akşam yemeği, dünya mutfağı ve yerel lezzetlerden oluşan geniş bir seçki ve akşam oda servisi hizmeti veriyor. 24 saat boyunca açık Pavilion Pantry’de ise tatlı çeşitlerinden soğuk içeceklere pek çok atıştırmalık bulunuyor. Tüm odalarda kaliteli malzemeler, markanın imzası temiz ve konforlu yataklar, çalışma masası ve ergonomik sandalyeler bulunuyor.

21 Aralık 2016 Çarşamba

Doğu Ekspresi ile gökyüzüne En Yakın Şehrimiz Kars Çıldır Gölü

Sadece bir yolculuğun aracı değildir Doğu Ekspresi,  Eski Türk filmlerinde gördüğümüz kompartımanlı bir tren’de yolculuk yaparken, olağanüstü manzaraların  eşlik ettiği ve  sizinde içinde bulunduğunuz bir hikayenin adı’dır Doğu Ekspresi…


Her yer bembeyaz, kar taneleri öyle zarif ki, tabiatın adeta bir gelin’e benzediği bu görsel şenlikte, gökyüzüne en yakın il Kardelenler  Şehri Kars’ta Beyaz’ın, Gece Mavisiyle buluşmasına tanıklık edin… Bu serüven, diğer seyahatler gibi olmayacak,  Doğu ekspresi ve 25 saat süren bir yolculuk olunca,bir günde Türkiye’nin 5-6 şehrinden geçecek, kitaplarda okuduğunuz dağların ve nehirlerin yanı başından geçerek eşsiz manzaralara tanık olacaksınız. Doğu Ekspresi ile son durak olan M.Ö. 9000’lerden bu yana kesintisiz bir yerleşime sahne olan Kars, Anadolu kültürünün harmanlayıp bir potada erittiği binlerce yıllık tarihine tanıklık etmiş , geçmişte başka hükümdarlıklara başkentlik yapma onuruna erişmiş, Türkiye’nin Kafkasya’ya açılan kapısı,onlarca uygarlığın mekanı, Dede Korkut Hikayeleri ve Aşıklar geleneğinin ev sahibi , içinde barındırdığı insana ve doğaya özgü güzellikleri ile mesafeleri anlamsız kılar.. 

GÖRÜLECEK YERLER:  Ani Harabeleri, Gagik Kilisesi,  Havariler Kilisesi, Aziz Krikor Prktich (Halashar) Kilisesi, Büyük Katedral (Fethiye Camii), Tigran Honents (Resimli) Kilisesi ve sınırın en ucunda bulunan Bakireler Manastırı, daha sonra da Pers Uygarlığı’na ait bir Zerdüşt Ateş Gedesi ve bir Gürcü Kilisesi’ni ve Bu önemli eserlerin ardından haricinde Selçuklu Sarayı ve Kalesi, hamamları ve Türklerin Anadolu’da yaptıkları ilk Cami olan Ebu-ı Menucehr Camii, yörenin masalsı gölü olan 2000 m yükseklikteki  Çıldır Gölü, burada dilerseniz buz tutmuş gölün güzelliğini seyre dalar, dilerseniz göl üzerinde kızakla gezebilirsiniz. Kars Kalesi,  Oniki Havari Kilisesi,  Defterdarlık ve Alexander Nevski Kilisesi (Fethiye Camii), Ortodoks Kilisesi (Merkez Camii), Tren Garı, Vilayet Konağı, Demir Köprü, İsmet Paşa İlköğretim Okulu ve Hekim Evi (Opera Binası)


TADILACAK LEZZETLER: Göl kenarındaki meşhur Atalay’ın yerinde,  sazan balığı, Salata, Turşu, Tulum Peynir, Isırgan otu çorbası, Üzümlü Pilavlı Acem Kavurma, Kete, Ezme, Kars Peyniri Tabağı, Tereyağı, Ayran Aşı Çorbası, Pörtletme, Yeşil Mercimekli Altı Patatesli Erişte Pilavı, Patlıcan ve Kırmızı Biber Tabağı, Salata ,Ezme , Umaç Helvası 
EĞLENCE: Yöreye özgü Kafkas Halk Oyunları gösterisi 


DOĞU EKSPRESİ İLE GÖKYÜZÜNE EN YAKIN ŞEHRİMİZ KARS
GEZGİNDAMAKLAR Kars- Ani Harabeleri-Çıldır Gölü’nde
23/26 Şubat 2017,  3 Gün, 3 Gece
Sadece 20 gezginin katılabileceği,sıradışı menülerle kahvaltı ve yemeklerin de dahil olduğu  bu paket program için ARAYINIZ Tel :  0216 348 53 90

Fikret Öztürk Kulüplerarası Golf Turnuvası’nı Bodrum Golf Kulübü kazandı

Geçtiğimiz ay THY Open Golf Turnuvası’nda dünya golf şampiyonlarını ağırlayan Regnum Carya Golf&Spa Resort, Fikret Öztürk Kulüpler Arası Golf Turnuvası ve Kış Mücadelesi’ne sahne oldu. İş ve cemiyet dünyasının ünlü isimlerinin katıldığı 3 günlük turnuvayı Bodrum Golf Kulübü kazandı.

Açıldığı günden bu yana çok önemli ulusal ve uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapan Regnum Carya Golf & Spa Resort, bu kez Türkiye’nin en ünlü golf kulüplerini ağırladı. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Fikret Öztürk Kulüplerarası Golf Turnuvası’na Türkiye’nin en önemli 7 golf kulübünden 12’şer sporcu katıldı. Aralarında Yıldırım Demirören, Erdem Kıramer, Fikret Ünlü gibi golf müdavimlerinin de bulunduğu 84 sporcu, 3 gün süren turnuvada yarıştı. Avrupa ve Amerika arasında oynanan ve dünyanın en çok izlenen 3’üncü spor olayı olan Rider Cup formatında düzenlenen turnuvanın galibi, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da Bodrum Golf Kulübü oldu. 

Fikret Öztürk; “Golf sahalarının sayısı artırılmalı”Fikret Öztürk adına düzenlenen ve gelenekselleştirilen en geniş katılımlı kulüplerarası golf organizasyonu olan turnuva, golf sporuna verilen önemi de ortaya koydu. Turnuvanın ev sahibi Regnum Carya Golf&Spa Resort Onursal Başkanı Fikret Öztürk,  turnuvaya katılan tüm kulüp ve sporculara teşekkür ederek, önümüzdeki yıllarda uluslararası katılımlı pek çok yeni turnuva planladıklarını vurguladı. Öztürk, Belek’in ılıman iklimi ve Dünya ile yarışan golf sahaları ile yaz-kış binlerce golfçüyü ağırladığını belirtirken golf sporunun ülke turizmi açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Carya Golf Club’ın Avrupa’nın ikinci en iyi golf sahası seçildiğini  hatırlatan Fikret Öztük, golf sporunun  insan sağlığına olan olumlu katkısının altını çizerek, golf turizminin daha da yaygınlaşması için ülkemizde golf sahalarının sayısının artırılması gerektiğini de sözlerine ekledi. Regnum Carya bünyesinde yer alan National ve Carya Golf Club sahalarında Fikret Öztürk Kulüplerarası Golf Turnuvası’na paralel olarak ayrıca bir de ‘Kış Mücadelesi’ düzenlendi. 110 sporcunun katıldığı Kış Mücadelesi ile beraber, Regnum Carya’da golf şöleni yaşandı.