12 Şubat 2017 Pazar

El Ele Fınısh’e Koştular

Sevgililer Gününü koşarak kutladılar!
İstanbullular Sevgililer Gününü erken kutladı. 12 Şubat Pazar sabahı Caddebostan’da gerçekleşen Couple Run ile sevgililer, aileler, çocuklar ve dostlar el ele koştu!

Uzunetap tarafından bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Couple Run’da, katılımcılar, partnerleri ile birlikte 4’er km koşarak el ele finish ipini göğüslediler.Bir Dost, Anne- Çocuk, Baba-Çocuk, Biz Ayrılamayız! ve Couple Run olmak üzere 5 farklı kategoride gerçekleşen etkinlikte 210 katılımcı start aldı. 

Kral World Radio, NTVSpor, Under Armour, Acıbadem Mobil, Siberalem, Becel, Tranquini, Aroma, Direk Reklam, Garmin ve Argos sponsorluğunda gerçekleşen etkinlik renkli görüntülere sahne oldu.Etkinlikte 40. evlilik yıldönümlerini kutlayan Savaş ve Saba Arson çifti ilk kez bir koşuda ele eleydi. Adım Adım ile iyilik peşinde koşan Savaş Arson ilk kez Couple Run’da eşiyle birlikte ele ele koştu.

11 yaşındaki kızları Tuna ile ailece yardımseverlik koşularına katılan Soykan ailesi de gören herkese ilham verdi.Etkinliğin en büyük sürprizi ise finish noktasında gelen evlilik teklifi oldu. “Sonsuza kadar benimle koşar mısın?” sorusuyla gelen evlilik teklifi ile tüm katılımcılar Serhat ve Ceren çiftinin bu çok özel anına tanıklık ettiler.İlk kez Caddebostan’da gerçekleşen Couple Run İstanbul yıl boyunca farklı şehirlerde birbirinden keyifli parkurlarda devam edecek.Couple Run ve Uzunetap’ın diğer etkinliklerini takip etmek ve detaylı bilgi için www.uzunetap.com internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.



Sortie'den Sonra Etiler'de

Etiler'de yeni nesil meyhane eğlencesi devam ediyor
İstanbul'un gözbebeği eğlence mekanlarından olan Sorti'deki başarılı ivmelerini Etiler'de de devam ettiren ve alışılmışın dışında Etiler'de yeni nesil meyhane eğlencesini kazandıran Etna Alaturqua, dün geceye damga vurdu. 

Sahne başarısıyla adından söz ettiren sanatçı Arif Güngör'ün sahnesine yeşilçamın unutulmaz sultanı Bahar Öztan sanat müziği ziyafetiyle konuk oldu.Sortie'nin çok başarılı mekanlarından olan Etna Alaturqua, Etiler'deki yeni yerini büyük bir çoşkuyla açarak alışılmışın dışında yeni nesil konseptiyle dikkatleri üzerine çekti. Yazın Sortie, kışın Etiler anlayışıyla eğlenceye yeni bir anlam kazandıran mekan dün gece Etiler'e bir kere daha damga vurdu. İstanbul sahnelerinin aranılan solistlerinden Arif Güngör'ü bünyelerine ekleyen Etna'da yeşilçamın dillere destan sultanı Bahar Öztan mikrofunu alıp dinleyicilerine unutulmaz bir sanat müziği ziyafeti verdi., Aralarında sanat, sinema ve iş dünyasından çok özel isimlerin de bulunduğu dinleyiciler arasında ünlü modacı Pınar Bent'te bu gecede dostlarının yanında olup, unutulmaz anlar yaşatan yeşilçam sultanının sahnesindeydi. Kendisi gibi sesi de inanılmaz güzel olan Bahar Öztan kendisine mikrofon uzatan magazin muhabirlerine ''Galiba sahneleri özlemişim her an geri dönebilirim kadim dostum Arif Güngör'e de çok teşekkür ediyorum'' dedi.

Gelecek Turizmde ile Foça 4 mevsim yaşayacak

Foça’da, turizmi dört mevsim sürdürebilmek hedefleniyor
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde, 4’üncü döneminde İzmir’in Foça ilçesinden “Dört Mevsim Foça” projesine; fon, eğitim, planlama, iletişim, danışmanlık ve teknik destek verecek. Projeyle, temel geçim kaynağı turizm olan ve yazı, kışı ve baharıyla farklı deneyimler vaat eden Foça’da, turizmi dört mevsim sürdürebilmek hedefleniyor.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde, 4’üncü yılında İzmir’in Foça ilçesinde turizmin dört mevsime yayılması için çalışacak bir projeye destek veriyor. Her yıl sürdürülebilirlik temelinde sunulan üç turizm fikrine fon desteğinin yanı sıra; eğitim, planlama, teknik destek, iletişim ve danışmanlık desteği veren “Gelecek Turizmde” ile desteklenecek “Dört Mevsim Foça” projesi, Foça Turizmciler Yatırımcılar ve Esnaflar Derneği (TUDER) tarafından Foça Belediyesi ve Foça Kaymakamlığı işbirliğiyle yürütülecek.  

Proje ile mevcut turizm faaliyetlerinin dört mevsime yayılması ve geleneksel bağcılık, meyve-sebze yetiştiriciliği, zeytincilik, kıyı balıkçılığı gibi faaliyetlerin turizmi destekleyecek şekilde geliştirilmesi; sürdürülebilir turizm için doğadan yana üretim ve işletme modellerinin turizm faaliyetlerine kazandırılması hedefleniyor.

Foça Turizmciler Yatırımcılar ve Esnaflar Derneği (TUDER) Başkanı Umut Tutar, projeyle ilgili şu bilgileri verdi: “İlçemizin öncelikli geçim kaynağı turizm. Bu nedenle, Foça'nın ülkemiz için sürdürülebilir turizm destinasyon alanlarından biri olarak tercih edilmesi öncelikli hedefimiz. Tüm proje ortakları olarak amacımız, Foça'nın ismini aldığı Akdeniz foklarını ve ilçeyi kuran Phokaililerden kalan kültürel mirası korumak.  Foça'nın tarım faaliyetleri ile tarihi ve doğal değerlerinin tanıtılması ve bu değerlerin turizme kazandırılarak yaşatılması için uygulamalar geliştirilmesi konusunda Gelecek Turizmde’nin yapacağı katkılardan büyük memnuniyet duyuyoruz.” 

Gelecek Turizmde’nin 4’üncü döneminde desteklediği projeler arasında Foça’nın yanısıra Denizli-Buldan’da “Kuşlar Sizi Çağırıyor” ve Antalya-Demre’de “Likya Yolunda Bir Tarih Molası” projeleri yer alıyor. 

Gelecek Turizmde ile ilk 3 dönemde neler yapıldı?
Gelecek Turizmde’nin ilk döneminde; Bursa’nın 2000 yıllık tarihi Misi Köyü’nde, 15 yıl öncesine kadar yöre halkının en önemli geçim kaynağı olan ipekböcekçiliği zanaatı yeniden canlandırılırken, Mardin’deki İpekyolu Misafir Evi’nin kurulmasıyla 22 yataklı iki pansiyonda kadınlara istihdam olanağı sağlandı. İzmir’in Seferihisar ilçesinde kadınların öncülüğünde yöreye özgü birbirinden farklı tatların marka haline getirilmesi ve tüm Türkiye’ye tanıtılması ile bölge turizminin gelişimine katkıda bulunuldu.

Projenin ikinci döneminde; Şanlıurfa'da, günümüzden 12 bin yıl öncesine dayanan geleneksel taş işçiliğinin gelecek kuşaklara aktarılması ve gençlere yeni iş alanlarının oluşturulması hedefiyle taş işçiliği atölyesi hayata geçirildi. 6’sı kadın 21 kişi taş işçiliği eğitimi aldı. Anadolu’daki ilk şehir devleti olan Malatya Arslantepe Höyüğü’nün tanıtılması ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınması için çalışmalar başlatıldı. Safranbolu’nun kültürel mirasını yansıtan ve değerlerini taşıyan hediyelik eşyaların tasarlanması için yerli-yabancı turistlere anketler düzenlendi. Anket sonuçları doğrultusunda Derin Sarıyer danışmanlığında düzenlenen tasarım yarışması sonucunda seçilenler, yerel esnaf tarafından üretilerek raflarda yerini aldı.

Üçüncü dönemde ise; Türkiye’deki lavanta üretiminin %93'ünü oluşturan Isparta’nın Kuyucak Köyü’nde kırsal turizmin canlandırılması ve lavantadan elde edilen  ürün çeşitliliği sağlanarak, yöre halkının turizmden gelir elde etmesi amaçlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda bölgeyi sezonda yaklaşık 20 bin turist ziyaret etti. Türkiye’deki 10 önemli kelebek alanı arasında gösterilen Adana’nın Saimbeyli ilçesinde, kelebek gözlemciliği ile ekoturizmin geliştirilmesi ve bölgenin tabiat parkı statüsüne alınması amacıyla çeşitli faaliyetler yürütüldü. Yörede bulunan kelebek türlerine dikkat çekilerek bölgenin bir niş turizm merkezi haline getirilmesi hedeflendi. Balıkesir’in Edremit ilçesinde ise zeytinyağı ile yapılan yöresel lezzetleri marka haline getirerek, gurme turizmine destek olmak ve yöre kadınlarının bu alanda istihdam edilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yürütüldü.  


Likya Yolunda Bir Tarih Molası

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde, 4’üncü döneminde Antalya’nın Demre ilçesinde yürütülecek “Likya Yolunda Bir Tarih Molası” projesine; fon, eğitim, planlama, iletişim, danışmanlık ve teknik destek verecek. Projeyle, Likya yolunun üç farklı rotasını birleştirerek; yol üzerindeki köylerde yaşayan kadınlarca  yerel üretimin devamlılığının sağlanarak ziyaretçilere dinlenme ve konaklama hizmeti sunmalarına destek olmak hedefleniyor.


T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde, 4’üncü yılında Antalya’nın Demre ilçesinde Likya yolunun üç farklı yürüyüş rotasının birleştirilerek sürdürülebilir turizme kazandırılmasına destek verecek. Her yıl sürdürülebilirlik temelinde sunulan üç turizm fikrine fon, eğitim, planlama, iletişim, danışmanlık ve teknik destek veren “Gelecek Turizmde” ile çalışmaları başlatılacak olan “Likya Yolunda Bir Tarih Molası” projesi, Kültür Rotaları Derneği tarafından; Demre Belediyesi, Demre Kaymakamlığı ve Kapaklı Muhtarlığı işbirliğiyle yürütülecek.

Türkiye’nin ilk uzun mesafeli yürüyüş rotası olan ve her yıl çok sayıda turist tarafından ziyaret edilen Likya yolunu geliştirmeyi hedefleyen proje; ziyaretçilerin dinlenme, konaklama gibi temel ihtiyaçları göz önüne alınarak hazırlandı. Proje ile bölgede sürdürülebilir turizm konusunda farkındalık yaratılması ve üç farklı yürüyüş rotasının Demre’nin Hoyran mevkii ve Kapaklı köyünde birleştirilmesi hedefleniyor. Böylece bölgenin, ziyaretçilerin dinlenebileceği ve alternatif rota seçebileceği bir merkez haline getirilmesi planlanıyor.

Proje sahibi  Kültür Rotaları Derneği’nden Barış Mehmet Yüksel ve Berhat Onat Alan, şu bilgileri verdi: “Bu proje ile, Likya Yolu üzerinde olan köylerimizde yaşayan kadınların geleneksel üretimlerine devam etmelerini, sosyalleşmelerini ve farklı kültürleri tanımalarını istedik. Diğer yürüyüş yollarında da en büyük sıkıntımız olan köy konaklamasını bu projede köy kadınlarıyla birlikte hayata geçirerek, diğer yürüyüş yollarına da örnek olmayı hedefliyoruz. Yerel yönetimler ve yöre halkı; Anadolu kültürü, doğası ve tarihi için yapılan sürdürülebilir projelere duygusal bağlılık gösteriyor. Anadolu’nun dört bir köşesinde desteklediği projelerle büyük ses getiren Gelecek Turizmde ile işbirliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.” 
  
Gelecek Turizmde’nin 4’üncü döneminde desteklediği projeler arasında Demre’nin yanısıra, İzmir-Foça’da yürütülen “Dört Mevsim Foça” ve Denizli-Buldan’da “Kuşlar Sizi Çağırıyor” projeleri de yer alıyor. 
   
Gelecek Turizmde ile ilk 3 dönemde neler yapıldı?
Gelecek Turizmde’nin ilk döneminde; Bursa’nın 2000 yıllık tarihi Misi Köyü’nde, 15 yıl öncesine kadar yöre halkının en önemli geçim kaynağı olan ipekböcekçiliği zanaatı yeniden canlandırılırken, Mardin’deki İpekyolu Misafir Evi’nin kurulmasıyla 22 yataklı iki pansiyonda kadınlara istihdam olanağı sağlandı. İzmir’in Seferihisar ilçesinde kadınların öncülüğünde yöreye özgü birbirinden farklı tatların marka haline getirilmesi ve tüm Türkiye’ye tanıtılması ile bölge turizminin gelişimine katkıda bulunuldu.

Projenin ikinci döneminde; Şanlıurfa'da, günümüzden 12 bin yıl öncesine dayanan geleneksel taş işçiliğinin gelecek kuşaklara aktarılması ve gençlere yeni iş alanlarının oluşturulması hedefiyle taş işçiliği atölyesi hayata geçirildi. 6’sı kadın 21 kişi taş işçiliği eğitimi aldı. Anadolu’daki ilk şehir devleti olan Malatya Arslantepe Höyüğünün tanıtılması ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınması için çalışmalar başlatıldı. Safranbolu’nun kültürel mirasını yansıtan ve değerlerini taşıyan hediyelik eşyaların tasarlanması için yerli-yabancı turistlere anketler düzenlendi. Anket sonuçları doğrultusunda Derin Sarıyer danışmanlığında düzenlenen tasarım yarışması sonucunda seçilenler, yerel esnaf tarafından üretilerek raflarda yerini aldı.

Üçüncü dönemde ise Türkiye’deki lavanta üretiminin %93'ünü oluşturan Isparta’nın Kuyucak Köyü’nde kırsal turizmin canlandırılması ve lavantadan elde edilen ürün çeşitliliği sağlanarak, yöre halkının turizmden gelir elde etmesi amaçlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda bölgeyi sezonda yaklaşık 20 bin turist ziyaret etti. Türkiye’deki 10 önemli kelebek alanı arasında gösterilen Adana’nın Saimbeyli ilçesinde, kelebek gözlemciliği ile ekoturizmin geliştirilmesi ve bölgenin tabiat parkı statüsüne alınması amacıyla çeşitli faaliyetler yürütüldü ve yörede bulunan kelebek türlerine dikkat çekilerek bölgenin bir niş turizm merkezi haline getirilmesi hedeflendi. Balıkesir’in Edremit ilçesinde ise zeytinyağı ile yapılan yöresel lezzetleri marka haline getirerek, gurme turizmine destek olmak ve yöre kadınlarının bu alanda istihdam edilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yürütüldü. 




Gelecek Turizmde ile Buldan’da “Kuşlar Sizi Çağırıyor”

Denizli’nin Buldan ilçesinde ekoturizmin gelişmesini hedefleniyor
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde, 4’üncü döneminde Denizli’nin Buldan ilçesinden “Kuşlar Sizi Çağırıyor” projesine; fon, eğitim, planlama, iletişim, danışmanlık ve teknik destek verecek. Projeyle, 200’e yakın kuş türünü barındıran Yayla Gölünü ve çevresindeki ekolojik sistemi koruyarak alanı ekoturizme kazandırmak ve ilçenin turizm gelirini yükseltirken, gelecek nesillere temiz bir çevre ve doğa bırakmak hedefleniyor.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde, 4’üncü döneminde Denizli’nin Buldan ilçesinde ekoturizmin gelişmesini hedefleyen “Kuşlar Sizi Çağırıyor” projesine de destek verecek. Her yıl sürdürülebilirlik temelinde sunulan üç turizm fikrine fon, eğitim, planlama, iletişim, danışmanlık ve teknik destek veren “Gelecek Turizmde” ile desteklenecek “Kuşlar Sizi Çağırıyor” projesi; Buldan Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği tarafından Buldan Belediyesi ve Buldan Kaymakamlığı işbirliği ile yürütülecek.  

Denizli'nin önemli değerleri arasında yer alan Buldan Yayla Gölü’nün sahip olduğu 200’e yakın kuş türü, zengin biyolojik çeşitliliği ve ekoturizm potansiyeline dikkat çeken bu proje ile yöre halkının ve ziyaretçilerin Yayla Gölü ile ilgili bilinçlendirilmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması ve bölgenin ekoturizm potansiyelinin canlandırılması sonucunda sürdürülebilir turizme ve yerel ekonomiye katkı sağlamak hedefleniyor.

 “Ülkemizin en saygın, prestijli ve etkili turizm tanıtım ve destek programı olan “Gelecek Turizmde” ile işbirliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz” diyen Buldan Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği’nden M.Sait Yalçın, “Kuşlar Sizi Çağırıyor” projesiyle ilgili şu bilgileri verdi: “İlçemiz, tekstilde yöresel ürünümüz Buldan bezi ile tanınıyor ve eski Buldan evlerinin birçoğu koruma altına alınarak tescillenmiş durumda. Oysa bölgemizde henüz çok da bilinmeyen bir değerimiz daha var. Süleymanlı Köyü’nün yakınında yer alan ve halkın yaşamıyla Buldan Yayla Gölü’nün hayvan ve bitki çeşitlerinin harmanlandığı bir ekolojik sisteme sahibiz. Kuşların göç güzergahının üzerinde bulunan gölümüz ve çevresi, aynı zamanda onların barınma, beslenme ve uğrak yeri olarak kullandığı bir alan. Bu nedenle, bölgede yaşayan kuş türlerini tespit ederek sahip çıkacağız. Böylelikle, bu örnek projeyle bizden sonraki nesillere daha temiz bir doğa ve çevre bırakırken; bölgeye gelen ziyaretçi sayısının artırmak ve ilçemizin turizm gelirini yükseltmek için çalışacağız.” 

Gelecek Turizmde’nin 4’üncü döneminde desteklediği projeler arasında Buldan’ın yanısıra, İzmir Foça’da yürütülen “Dört Mevsim Foça” ve Antalya-Demre’de “Likya Yolunda Bir Tarih Molası” projeleri de yer alıyor. 
   
Gelecek Turizmde ile ilk 3 dönemde neler yapıldı?
Gelecek Turizmde’nin ilk döneminde; Bursa’nın 2000 yıllık tarihi Misi Köyü’nde, 15 yıl öncesine kadar yöre halkının en önemli geçim kaynağı olan ipekböcekçiliği zanaatı yeniden canlandırılırken, Mardin’deki İpekyolu Misafir Evi’nin kurulmasıyla 22 yataklı iki pansiyonda kadınlara istihdam olanağı sağlandı. İzmir’in Seferihisar ilçesinde kadınların öncülüğünde yöreye özgü birbirinden farklı tatların marka haline getirilmesi ve tüm Türkiye’ye tanıtılması ile bölge turizminin gelişimine katkıda bulunuldu.

Projenin ikinci döneminde; Şanlıurfa'da, günümüzden 12 bin yıl öncesine dayanan geleneksel taş işçiliğinin gelecek kuşaklara aktarılması ve gençlere yeni iş alanlarının oluşturulması hedefiyle taş işçiliği atölyesi hayata geçirildi. 6’sı kadın 21 kişi taş işçiliği eğitimi aldı. Anadolu’daki ilk şehir devleti olan Malatya Arslantepe Höyüğünün tanıtılması ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınması için çalışmalar başlatıldı. Safranbolu’nun kültürel mirasını yansıtan ve değerlerini taşıyan hediyelik eşyaların tasarlanması için yerli-yabancı turistlere anketler düzenlendi. Anket sonuçları doğrultusunda Derin Sarıyer danışmanlığında düzenlenen tasarım yarışması sonucunda seçilenler, yerel esnaf tarafından üretilerek raflarda yerini aldı.

Üçüncü dönemde ise; Türkiye’deki lavanta üretiminin %93'ünü oluşturan Isparta’nın Kuyucak Köyü’nde kırsal turizmin canlandırılması ve lavantadan elde edilen  ürün çeşitliliği sağlanarak, yöre halkının turizmden gelir elde etmesi amaçlandı. Yapılan çalışmalar sonucunda bölgeyi sezonda yaklaşık 20 bin turist ziyaret etti. Türkiye’deki 10 önemli kelebek alanı arasında gösterilen Adana’nın Saimbeyli ilçesinde, kelebek gözlemciliği ile ekoturizmin geliştirilmesi ve bölgenin tabiat parkı statüsüne alınması amacıyla çeşitli faaliyetler yürütüldü ve yörede bulunan kelebek türlerine dikkat çekilerek bölgenin bir niş turizm merkezi haline getirilmesi hedeflendi. Balıkesir’in Edremit ilçesinde ise zeytinyağı ile yapılan yöresel lezzetleri marka haline getirerek, gurme turizmine destek olmak ve yöre kadınlarının bu alanda istihdam edilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yürütüldü. 



MAN, ileri teknolojisi ile denizlerde de fark yaratıyor, öncülük ediyor

MAN, üstün nitelikleri ve ileri teknolojisi ile faaliyet gösterdiği her alanda yeniliklere imza atmaya devam ediyor

Güç, hafiflik ve yakıt kriterlerinde devrim yaratan motor teknolojisi; yeni nesil MAN D 2676 LE 421 . 250 yılı aşkın köklü geçmişi ile dünyanın mühendislik ve üretim devi MAN, ileri teknolojisi ile karada olduğu gibi denizlerde de fark yaratıyor, öncülük ediyor. MAN’ın birçok alanda fark yaratan yeni nesil D 2676 LE 421 (520 hp-1800 rpm) ağır hizmet motorunun Türkiye tanıtımı 11. Uluslararası Deniz Araçları Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı – CNR Avrasya Boat Show 2017’de gerçekleştiriliyor. 
MAN motorlarının kompakt yapı, mükemmel dizayn gibi geleneksel özelliklerinin yanı sıra sahip olduğu ileri teknoloji ve üstün performans nitelikleri ile segmentinde çıtayı en yükseğe taşıyan D 2862 LE 433, 1.900 beygirlik ve ilk defa Türkiyede tanıtımı yapılacak olan D 2676 LE 421 520 beygirlik, ağır hizmet motoru, gücü, dizaynı ve yakıt kriterleriyle de beklentilerin üzerine çıkıyor. 

İlk dizel motorun patentini almasından bu yana öncülük misyonunu koruyan MAN, üstün nitelikleri ve ileri teknolojisi ile faaliyet gösterdiği her alanda yeniliklere imza atmaya devam ediyor. “MAN Engines” çatısı altında 440 – 1.900 beygir aralığındaki güçlerde zengin motor çeşitliliği ile denizlerde de seçkin alternatifler sunan MAN, CNR Avrasya Boat Show 2017’de yine ilginin odağında yer aldı. Fuarda 5. Hall B09 numaralı MAN standında; kulvarında fark yaratan V12–1900’un yanı sıra yine sınıfında iddialı 6 silindirli ağır hizmet motoru D 2676 LE 421’nun (520 hp – 1800 rpm) yeni jenarasyonu Türkiye’de ilk kez görücüye çıktı.

MAN’ın 6 silindirli ağır hizmet tekne motoru D 2676 LE 421 şimdi 520 beygir gücünde…

MAN’ın en son jenerasyon sıra 6 silindirli motoru D 2676 LE 421; 1.800 bar basınçta modern Common Rail enjeksiyon sistemi, geliştirilmiş, performansı kanıtlanmış motor komponentleri ve gösterişli dizaynı ile fark yaratıyor.

Hizmet tekneleri için tasarlanan yeni D 2676 LE 421, pazara sunulduğu 2007 yılından bu yana on-road ve off-road aplikasyonlarında başarı ile test edildi. 12.4 litre hacmindeki yeni D 2676 LE 421, özellikle ağır hizmet sınıfı için D 2676 LE 431 (324 kW/440 HP) ve D 2676 LE 421 (382 kW/520 HP) olmak üzeri iki farklı güç sınıfında üretiliyor.

Eski D 2876 LE 407 (490 hp – 1800 rpm) yerini alan yeni D 2676 LE 421, marin aplikasyonlarına yönelik geliştirildi. 30 hp güçlendirilerek 1.600 bar basınca kadar modern “common rail” enjeksiyon sistemi ile donatıldı. Yeni D 2676 LE 421, optimize edilmiş motor odası yanması sayesinde; bir yandan düşük yakıt tüketimi ile ekonomik ve ekolojik kazanımlar sağlarken, diğer yandan da düşük titreşimi ile de tekne sahiplerine konforlu seyir imkanı sağlıyor. 

Tüm MAN motorlarında olduğu gibi “geniş aralıkta sabit tork” özelliğine de sahip olan yeni D 2676 LE 421; 382 kW gücünde 1.200 ile 1.800 devir aralığında 2.275 Nm sabit tork değeri sağlıyor. Düşük devirlerde yüksek tork değerine ulaşan yeni D 2676 LE 421, güçlü ivmelenmesi ile yüksek hızlara çok daha kısa sürelerde ulaşılabilmesine de olanak sağlıyor.

1.215 kg kuru ağırlığı ile yeni D 2676 LE 421’de, her 1 kg ağırlıktan elde edilen güç değeri daha da geliştirildi. Yenilenen yağ karter dizaynı ile de ön plana çıkan yeni D 2676, son derece kompakt 1.800 mm uzunluk, 922 mm genişlik ve 1.103 mm yüksekliği ile gemi inşa mühendislerinin yaratacağı eserlere ilham kaynağı sağlayacak, alan kazandıracak avantajlar da sunuyor.

MAN, geliştirdiği yeni motorları ile tekne üreticilerine 6 silindirli sıra motorların yanı sıra V8 ve V12 motorları ile 440 HP ile 1900 HP arasında çok geniş bir motor yelpazesi de sunmuş oluyor. MAN, uluslararası emisyon standartlarına uyumu sürekli kılabilmek için Environmental Protection Agency (EPA) ve International Maritime Organization (IMO) ile düzenli olarak bilgi alışverişinde bulunuyor. Tüm yeni jenerasyon common rail MAN motorları, EPA Tier 3 emisyon standartlarına uygun şekilde üretiliyor. 

Yeni nesil MAN motorlarında, altın ya da krom kaplama silindir kapakları da opsiyonel olarak müşterilerin beğenisine sunuluyor. 

Tüm MAN ağır hizmet motorları %100’ü tam yük olmak üzere, sınırsız yıllık çalışma saati esasına göre dizayn ediliyor. MAN montaj sonrası nihai kontrol ve işletmeye alma gibi hizmetleri ile de, müşterilerine ilave katkılar sağlıyor. 

Performansta bonkör yakıtta cimri; MAN’ın yeni jenerasyon V 12-1900 yat motoru D 2862 LE 433
MAN’ın 100 fit üzeri yat aplikasyonları için geliştirilen 12 silindirli yeni V motoru V12–1900; 2.300 devirde 1.900 HP güç üretiyor. Geleneksel kompakt yapısı ve yepyeni tasarımı ile kendi sınıfında benzersiz 4 zamanlı dizel motor, MAN mühendisleri tarafından 30 metre ve üzeri lüks yatlar için özel olarak tasarlandı. Yeni V12–1900 için enjeksiyon ile soğutma sistemi yeniden dizayn edildi, blok parçaları optimize edilerek MAN V12–1800’e göre 100 beygirlik bir güç artışı yakalandı. Bu artış sağlanırken yakıt tüketimi de optimum noktada; küçük kardeşi 1800 HP gibi 190 g/kWh seviyesinde tutuldu.2.139 mm uzunluk, 1,153 mm genişlik ve 1,265 mm yükseklik ile montaj ölçülerinde büyük avantajlar barındıran yeni V12–1900, makine dairesinde daha fazla çalışma alanı ve serbestlik bırakan kompakt dizaynı ile yat üreticileri ve sahiplerinin büyük beğenisini kazanıyor. 

V12–1900’ün bir başka çok avantajlı özelliği ise; 1.900 beygirlik gücüne karşın, toplamda 2.365 kg’lık kuru ağırlık ile sahip olduğu hafifliği… Yeni V12–1900, her 1,24 kg. ağırlıktan 1 HP güç çıkarabilmesi ile de kulvarında rakipsiz konumda.Yeni V12–1900; 1.200 devirde ulaştığı 6.220 Nm’lik sabit maksimum tork değerini 2.100 devre kadar muhafaza ediyor. 24,2 litre hacimli yeni V12–1900, oldukça geniş bir devir aralığında yüksek güç üretme performansına da sahip. Bu sayede V12–1900, bir taraftan güçlü ivmelenmesi ile rakiplerine göre önemli bir avantaj yakalarken diğer taraftan sıra dışı manevralara imkan sağlayarak keyifli sürüş ayrıcalıkları da yaratıyor. 





11 Şubat 2017 Cumartesi

Yılın ilk Webrazzi konferansı E-Ticaret 2017’nin ilk konuşmacıları belli oldu!

Her yıl olduğu gibi, bu yıl da merakla beklenen Webrazzi E-Ticaret konferansı bu yıl 15 Şubat’ta gerçekleşiyor. Türkiye e-ticaret sektöründeki gelişmeleri enine boyuna ele alacağımız konferansta birbirinden önemli isimleri sizlerle buluşturacağız.


Sektörün öne çıkan oyuncularıyla dikey e-ticaret, perakendecilik, sosyal ticaret, tedarik süreçleri gibi konuları paneller ve söyleşilerle ele alıp, ilgiyle takip edilen “Girişim Sunumları” oturumlarında başarılı girişimlerin bugünlere geliş hikayesini dinleyeceğimiz, yine dopdolu geçecek E-Ticaret konferansına hazır olun. Konferansta bizimle birlikte olacak ilk isimler; bavul.com Ülke Yöneticisi Arda İpekçi, Paratika-Asseco SEE Bölge Satış Yöneticisi Borga Akvardar, Paratika-Asseco SEE Grup Yöneticisi Burak Kutlu, Prisync Kurucu Ortağı Burç Tanır, Enuygun.com Kurucu ve CEO’su Çağlar Erol, Turkcell Bireysel Satış Direktörü Kadri Özdal, Insider Kurucu Ortağı Muharrem Derinkök, Startsub.com Kurucu Ortağı Serkan Kocaman, Productsup Chief Revenue Officer görevindeki Volker Schmidt, PayU Türkiye CEO’su Yunus Emre Güzer, oBilet.com Kurucu Ortağı Yiğit Gürocak ve n11.com Strateji ve Planlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Yushik Kim.

Siz de Türkiye’de E-Ticaret sektöründeki gelişmeleri yakından takip etmek istiyorsanız acele edin, konferansta yerinizi garantileyin!


Atıl duran nakit Varlık Fonu ile değerlenebilir

Varlık Fonu’na gayrimenkul portföy yönetimiyle değer katmak mümkün
Varlık Fonu’na devredilen gayrimenkullerin yönetimi için gayrimenkul portföy yönetim şirketlerinin devreye girebileceğini söyleyen Omurga Portföy Genel Müdürü Oğuz Kösebay, “Bu sayede fondaki gayrimenkullerin profesyonel yönetim ve denetim ile verimli hale gelmesi ve atıl duran nakitin değerlenmesi sağlanabilir” dedi.

Kamuya ait çok sayıda büyük şirketlerin Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi'ne devredilmesi ile birlikte başlayan tartışma sürecinde fonun nasıl yönetileceği ve denetleneceği konusu öne çıkıyor. Varlık Fonu’na dahil edilen toplam 20 milyar dolar ödenmiş sermayesi olan şirketlere ait gayrimenkullerin yönetilmesi için profesyonel bir sisteme ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Omurga Portföy Genel Müdürü Oğuz Kösebay, “Fondaki gayrimenkullerin nasıl yönetileceğine ve denetleneceğine karar verilmesi büyük önem taşıyor. Bu taşınmazların gayrimenkul yatırım fonları aracılığıyla değerlendirilmesi ile şeffaflık ve hesap verilebilirlik mümkün olacak” dedi.

Son olarak BİST, BOTAŞ, Ziraat Bankası, THY, Halkbank ve Türk Telekom hisselerinin Varlık Fonu’na devredilmesi ile birlikte fon yönetimi daha da fazla önem kazandı. Turizm bölgelerinde ise Antalya, Didim, Kuşadası, Selçuk, Bodrum ve daha birçok önemli bölgedeki Hazine arazileri Varlık Fonu’na geçti. Varlık Fonu’nun bundan sonraki süreçte gayrimenkullerin yönetimi konusunda atacağı adımları beklediklerini ifade eden Kösebay, “Fona aktarılan kaynakların yönetiminde portföy yönetim şirketlerinden de yararlanması sermaye piyasalarının bilgi, tecrübe ve insan kaynağının etkin olarak kullanılması ve bağımsız yönetimi ile şeffaflık ve hesap verilebilirlik açısından tercih edilen bir seçenek olacak. Gayrimenkul dışında likit varlıkların da banka iştiraki veya bağımsız portföy yönetim şirketleri tarafından sermaye piyasaları araçlarıyla değerlendirilmesi ise sermaye piyasalarının derinleşmesini ve atıl duran nakitin değerlenmesini sağlayacak” dedi.

Yılda %14 kazandırıyor
JLL’in Global Gayrimenkul Piyasası Raporu’na göre 2016 yılında global gayrimenkul işlem hacminin 661 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirten Kösebay, Preqin 2016 verilerine göre ise bu işlem hacminin yaklaşık üçte birinin GYF’ler tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. Kösebay, “GYF’ler  son 3 sene içerisinde ortalama olarak yatırımcısına dolar bazında yılda yüzde %14,9 kazandırdı. Bu getiri ile GYF’ler diğer varlık sınıflarına ait fonlarla karşılaştırıldığında en üst sıralarda listeleniyor. Türkiye’de de benzer şekilde Fon’daki gayrimenkullerin gayrimenkul portföy yönetim şirketleri tarafından GYF’ler aracılığıyla değerlendirilmesi, etkin ve verimli bir yatırım olacak” diye konuştu.

Yatırımcı Türkiye’yi tercih edecek
Varlığa dayalı fon olması özelliği ile GYF’lerin sermaye piyasalarıyla birlikte gayrimenkul piyasasında da  alternatif yatırım aracı olarak dikkat çekmeye başladığını dile getiren Kösebay, GYF’lerin sermaye piyasaları dışında gayrimenkul piyasasının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi ve kurumsallaştırılması açısından da önemli olduğunu kaydetti. Kösebay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Varlıkların sermaye piyasaları paydaşlarının geniş katılımıyla konularında uzman portföy yönetim şirketleri ve gayrimenkul portföy yönetim şirketleri tarafından yönetimi, risklerin dağıtılması, finansal enstrümanın niteliğinin geliştirilmesi, çeşitlendirilmesi, kaynakların etkin kullanımını ve ülkeye faydasını artırırken yatırım ortamının iyileştirilmesi ve derinleştirilmesi ile birlikte yatırımcıların Türkiye’yi tercihinde önemli rol oynayacak.”

Akbaba Üreme Alanına Termik Santral

Balkanlar ve Türkiye’nin En Önemli Küçük Akbaba Üreme Alanına Termik Santral
Beypazarı doğası için en önemli üç alan olan Nallıhan Tepeleri, Kirmir Vadisi ve Sarıyar Barajı’nın orta noktasına bir termik santral kurulabilmesi için gerekli imar plan değişiklikleri yapıldı.Santral, nesli dünya ölçeğinde tehlikede küçük akbabaların yuvalama ve beslenme alanının ortasında yer alacak.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Nallıhan’daki Uluköy ile Karaköy köylerinin arasına Çayırhan-B adlı termik santralin kurulabilmesi için gerekli imar plan değişikliğini 6 Ocak tarihinde onayladı. Askıya çıkan karara 360Ankara imecesinin girişimiyle 6 Şubat’a kadar çok sayıda vatandaş tarafından itiraz dilekçesi verildi. Planlanan tesis Yatağan termik santralinden daha büyük ve bölgede zaten bu büyüklükte bir termik santral çalışıyor.Yer seçimi konusunda nesli küresel ölçekte tehlikede küçük akbaba için bütün Avrupa’da daha yanlış bir yer belirlenemeyeceğini belirten Doğa Derneği uzmanları ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) dosyasında belirlenen 7.5 km’lik doğrudan etkilenme alanında bile 13 yuvanın varlığını tespit etmiş durumda. 30 km’lik bir çevrede ise 81 ayrı yuva biliniyor. Proje aynı zamanda, Nallıhan Kuş Cenneti’nde üreyen veya kışlayan kuş türlerini doğrudan tehlike altına sokuyor.

Akbaba cennetinin ortasında termik santral
Termik santralin yapılması planlanan alan çok sayıda nesli tehlikedeki kuş türünün yaşadığı ve bu nedenle bir kısmı koruma alanı olan bölge, küçük akbabaların Doğu Avrupa, Balkanlar ve Türkiye’de bilinen en önemli üreme alanı. Sadece Beypazarı ve Nallıhan’da, bütün Balkanlar’dan daha fazla küçük akbaba yaşıyor. Burada yuva kuran akbabalar Avrupa’ya geri dönüyor. Bu yüzden santralin etkisi kıtasal büyüklükte olacak. Ayrıca alan, Avrupa’dan Afrika’ya göç eden küçük akbabalar ve on binlerce su kuşu için de çok önemli bir dinlenme noktası. Nallıhan’da bulunan küçük akbabaların olumsuz etkilenmesi tüm Balkanlar ve Doğu Avrupa popülasyonunu doğrudan etkileyecek.Batı Virginia Üniversitesi’nde kömür santrallerinin akbabalar üzerine etkisi konusunda yapılan bir çalışma; kömür santralleri çevresindeki bireylerin iç organları ve dokularında ve özellikle kemiklerinde yüksek miktarlarda kurşun zehirlenmesine maruz kaldıklarını gösteriyor.

Endemik bitkiler de yok olabilir
Termik santralin yapılması düşünülen bölge, bilimsel adı Salsola grandis olan dev salsolanın dünyadaki tek yaşam alanı ve bu türün nesli dünya ölçeğinde tehlikede. Alanda ayrıca nesli kritik derecede tehlikede olan bey sümbülü (Muscari adilii) gibi dört ayrı nadir bitki türü daha yaşıyor ve proje bu türlerin tümünü tehdit ediyor.

İstanbul ve Ankara’nın gıda kaynakları tehlikede
Termik santralin etkileyeceği birinci sınıf tarım alanları yıllardır başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye’nin pek çok bölgesinin gıda ihtiyacını karşılıyor. Başta buğday, sebze, meyve, ceviz ve çeltik yetiştirilen alan tarım için de çok önemli. Yılda ortaya çıkacak bir milyon ton külün doğa ve insana telafisi olmayan zararlar vereceği düşünülüyor. Proje alanında kalan her iki köy de bu projeden olumsuz etkilenecek.Konu hakkında açıklama yapan Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç “Nallıhan, Sarıyar Barajı ve Kirmir Vadisi birer Önemli Doğa Alanı. Doğa Derneği bu bölgenin biyolojik çeşitliliğinin nasıl değiştiğini on dört yıldır izliyor. Nallıhan Kuş Cenneti’nin ve etrafında yaşayan küçük akbabaların bölgedeki önemi hem yerel hem de uluslararası düzeyde biliniyor. Yaban hayatı ile tarım alanlarının iç içe geçtiği bu alanda daha fazla koruma çalışmaları yürütülmesi gerekiyor. Bu kadar önemli bir bölgede daha yanlış bir yatırım düşünülemezdi. Dünya bu eskimiş ve yaşamı tehdit eden teknolojiyi terk ederken bizim hala termik santral yapma arzumuz kabul edilemez. Acilen bu projeden vaz geçilmesinin talep ediyoruz ” dedi.

Jake ve Dinos Chapman İkilisi Arter’de

Jake ve Dinos Chapman’ın kişisel sergileri Arter’de yer alacak
Jake ve Dinos Chapman’ın Türkiye’deki ilk kişisel sergileri “Anlamsızlık Âleminde” başlığıyla 10 Şubat – 7 Mayıs tarihleri arasında Arter’de yer alacak

Küratörlüğünü Nick Hackworth’un yaptığı sergi, sanatçıların yeni ve az görülmüş işleriyle “Cehennem” [Hell], “Chapman Aile Koleksiyonu” [The Chapman Family Collection] ve “Gün Gelecek Sen De Sevilmeyeceksin” [One Day You Will No Longer Be Loved] gibi ikonik serilerinden başlıca yapıtları bir araya getiriyor. “Anlamsızlık Âleminde”, Jake ve Dinos Chapman’ın hayli kötümser sanatlarına ve düşüncelerine genel bir bakış imkânı tanıyor. Günümüz kültürünün köşe taşlarını oluşturan pek çok inancın altını hicivle oyan bir yergiyi ve çelişkili işaretleri devreye sokan Chapmanlar, günümüzün en sert şekilde meydan okuyan sanat pratiklerinden birine sahipler. 

“Anlamsızlık Âleminde”, “Cehennem” serisindeki en büyük parça olan “Tüm Kötülüğün Toplamı” başlıklı görkemli yapıtla açılıyor. “Tüm Kötülüğün Toplamı”, içinde olağanüstü bir titizlikle işlenmiş absürd, gerçeküstü ve vahşet dolu sahnelerin betimlendiği dört büyük camekândan oluşuyor. Binlerce Nazi askeri maketinin yanı sıra Chapmanların diğer yapıtlarında da sıklıkla karşımıza çıkan Hitler ve Roland McDonald gibi figürler de bu eserde dikkat çekiyor. “Cehennem” serisine ait ilk yapıtın (Bu ilk yapıt Londra’daki bir sanat deposunda çıkan yangında kül oldu) tamamlandığı 2000 yılından bu yana  büyük tartışmalara yol açan seri, kimi zaman savaşın tasvirine duyulan derin hayranlığın veya şiddetin utanmazca sıradanlaştırılmasının tezahürü olarak yorumlandı.

Chapmanlara göre ise seriye böyle tatsız anlamlar yükleniyor olması bir tür histeriye ve miyopluğa işaret ediyor. Aynı katta “Cehennem” serisindeki diğer büyük ölçekli yapıtlardan “Neşesiz Ayaklar” ve “Başka Türlü Kuleler” de yer alıyor. Sanatçıların “Cehennem” serisi ilk kez Arter’deki sergide bu denli yoğun bir biçimde gösteriliyor. “Anlamsızlık Âleminde”, Jake ve Dinos Chapman’ın bu meşhur ve tartışmalı serisinden bugüne kadar en fazla sayıda yapıtın bir araya getirildiği sergi oluyor.

Birinci katta retrospektif sergi fikrinin hiciv yüklü bir taklidi olan “RETROSBOKTİF” isimli yerleştirme ve Chapmanların en erken dönemlerinden “Sanatçıyız Biz” başlıklı işlerini yeniden yorumladıkları bir neon çalışma öne çıkıyor. İkili, “Anlamsızlık Âleminde” için ilk kez bir neon yapıt ürettiler. Ortak çalışmalarının ilk ürünü olan 1991 tarihli “Sanatçıyız Biz” başlıklı metin çalışmasını yeniden canlandıran bu neon yapıt, ilk defa Arter’deki sergide gösteriliyor. Jake ve Dinos Chapman’ın, kendi deyişleriyle, “kültürel değeri sıfır olan” işler üretme arzularının ve aynı içeriği tekrar tekrar geri dönüştürme taktiklerinin doğrudan bir yansıması olan “RETROSBOKTİF” ise başlıca yapıtlarının kaide üstüne oturtulmuş mukavva maketlerinden oluşuyor. Chapmanların en ikonik işlerinden biri kabul edilen “Savaşın Felaketleri” serisinden “Yaraya Tuz” isimli çalışma da aynı katta yer alıyor. “Yaraya Tuz” Francisco Goya’nın 80 parçalık orijinal gravür dizisine sanatçıların suluboyayla yaptıkları müdahalelerden oluşuyor. Aralarında Jake ve Dinos Chapman’ın gençlik yıllarında ürettiği bazı nadir parçaların da bulunduğu, 1971–2013 yılları arasında üretilmiş yaklaşık 100 parçadan oluşan çalışma arşivleri de bu katta sergileniyor. “Anlamsızlık Âleminde”nin, Jake ve Dinos Chapman’ın Londra’daki The Serpentine Gallery'de gerçekleştirdikleri “Gelin Görün” [Come and See] başlıklı sergiden esinlenerek yerleştirilen son katı, “beyaz küp” şeklinde idealize edilen sergi mekânlarını, zarafet ve incelik içinde düzenlenen sergileri hedef alıyor. İki boyutlu çalışmalar ve heykellerle tıka basa doldurulmuş kaotik bir ortam olarak tasarlanan bu kat,  altüst edilmiş bir depodan çıkanlarla hazırlanmış gibi duruyor. 


Turkcell Grubu 2017’de 2 bin 300 kişiye ilave istihdam sağlayacak

Turkcell’in yatırımları istihdama dönüşüyor
Entegre iletişim ve teknoloji hizmetleri sağlayıcısı olarak sektörde yatırım liderliğini elinde tutan Turkcell Grubu, sektörde yaşanan hızlı gelişmelerin ortaya çıkardığı ihtiyaçlar doğrultusunda insan kaynağını da güçlendirmeye devam ediyor. Hâlihazırda 16 bin çalışanı olan Turkcell Grubu, 2017’de 250’si geleceğin lider adayı olmak üzere 2 bin 300 kişiye daha iş olanağı sağlayacak. 

Turkcell Grubu, hızla gelişen sektörün artan ihtiyaçları, 4.5G ile müşterilerinin artan talepleri, data odaklı yatırım vizyonunun başarılı sonuçlarını desteklemek ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda insan kaynağını güçlendirmek için kararlı adımlar atmaya devam ediyor. Hayata geçirilen yeni yatırımlar ve artan insan kaynağı ihtiyacına yanıt vermek üzere 2017’de 250’si GNÇYTNK programında geleceğin lider adayı olmak üzere 2 bin 300 kişiyi daha istihdam etmeyi planlıyor. 2016’da Türkiye’de mobil internet hızını bir üst lige taşıyan 4.5G’de yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın en güçlü altyapılarından birini kuran ve buna bağlı servislerle Türkiye’nin datasının Türkiye’de kalmasını sağlayan yatırımlara imza atan Turkcell, bu yatırımlar karşılığında artan iş hacmini karşılamak amacıyla çalışan sayısını yükseltmeyi hedefliyor. Sektörün gelişen ihtiyaçları nedeniyle oluşan yeni iş kolları da Turkcell’in 2017 istihdam hedeflerini şekillendiriyor. 

Turkcell geçtiğimiz yıl 1 Nisan’da hizmete giren 4.5G’de gerek ihale bedeli gerekse altyapı yatırımı olarak Türkiye ekonomisine en güçlü katkıyı yaptı. Bu yatırımlar sayesinde İstanbul, Ankara ve İzmir’i dünyanın en hızlı mobil internetine sahip şehirleri arasına taşıyan Turkcell, kısa sürede yüzde 82’lik kapsama sağladı. Yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın en hızlı ve kaliteli 4.5G hizmetlerinden birini sunan Turkcell’in müşterilerinden üçte ikisi 4.5G’ye geçti. 4.5G kullanan müşterilerin ortalama aylık data kullanımı 5 GB’a ulaştı. 

Yatırımlarının yüzde 95’ini data odaklı hedeflerle gerçekleştiren Turkcell, kurduğu bu güçlü altyapı üzerinde çalışacak zengin ürün ve servis portföyüyle hizmet kalitesini yalnızca Türkiye’de değil dünyada da kullanıma açtı. BiP ve fizy başta olmak üzere Turkcell TV+, Goller Cepte, lifebox, Merhaba Umut gibi ürün ve servislerin toplam indirilme sayısı 45 milyonu aştı. 

Türkiye’nin Turkcell’i olarak yatırımlarını hız kesmeden sürdürdüklerini belirten Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:  “Turkcell Grubu olarak entegre telekom hizmetleri pazarında liderlik vizyonuyla çalışıyoruz. Bu doğrultuda altyapımızı güçlendirecek yatırımlar yaparken, müşterilerimizin yeni ve gelişen ihtiyaçları doğrultusunda insan kaynağımızı da güçlendiriyoruz. Yaptığımız yatırımlarla Türkiye pazarındaki iddiamızı bölgeye taşıyoruz. 4.5G altyapısı ve bu omurga üzerinde yapılandırdığımız gelişmiş ürün ve servisler, sadece Turkcell’lilerin değil Türkiye’deki ve bölgedeki tüm operatör abonelerinin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. 

Böylesine geniş bir skalaya yayılan hizmet portföyümüz ile en yüksek müşteri memnuniyetini sağlamak üzere görev yapan 16 bin çalışanımız bulunuyor. 2017’de aramıza katılacak 250’si geleceğin lider adayı olmak üzere 2 bin 300 yeni arkadaşımızla insan kaynağımızı daha da güçlendireceğiz. Daha yüksek müşteri memnuniyeti sağlamak, teknolojinin sadece tüketeni değil üreteni olmak, geleceğin liderlerini bugünden yetiştirmek gibi önceliklerimiz var. Başarımızı sürdürülebilir kılmak için en büyük değerimiz insan kaynağımız. Bu başarıyı desteklerken yeni iş alanlarıyla artan ihtiyacımızı karşılamak için güçleniyoruz. Türkiye’ye inanıyoruz ve ülkemiz için üretmeye devam ediyoruz, bu yaklaşım ve hassasiyetlerle Türkiye’nin geleceğine yatırım yapmaya devam edeceğiz.” 


Renault Grubu'nun 2016 cirosu 51,2 milyar avro

51 milyar 243 milyon € ciro ve yüzde 6.4 faaliyet karlılığı
2016'da 2015'e göre yüzde 13,3 artışla 3 milyon 180 bin otomobil satan grup yeni bir satış rekoruna ulaştı. Geçen yıl 51 milyar 243 milyon avro olarak gerçekleşen grup gelirleri, 2015'e göre yüzde 13,1 arttı.

Renault Grubu'nun 2016 cirosu, bir önceki yıla göre yüzde 13,1 artışla 51 milyar 243 milyon avroya yükseldi. Renault Grubu'ndan yapılan açıklamaya göre, 2016'da 2015'e göre yüzde 13,3 artışla 3 milyon 180 bin otomobil satan grup, yeni bir satış rekoruna ulaştı.Geçen yıl 51 milyar 243 milyon avro olarak gerçekleşen grup gelirleri, 2015'e göre yüzde 13,1 arttı. Bu gelişme, sabit döviz kurlarıyla ise yüzde 17'lik bir büyümeye işaret etti. Grubun otomotiv gelirleri de yüzde 13,7 artarak 48 milyar 995 milyon avro oldu. Renault Grubu'nun faaliyet karı aynı dönemde yüzde 38,2 artarak 3 milyar 282 milyon avroya yükseldi. Bu rakam, cironun yüzde 6,4'üne denk geldi. Grubun, geçen yıl yüzde 54,3 artışla 2 milyar 386 milyon avroya çıkan otomobil faaliyet karı da cironun yüzde 4,9'una ulaştı.

Satış finansmanının, grubun faaliyet karına katkısı 896 milyon avro oldu. Bu rakam, 2015'teki 829 milyon avro ile karşılaştırıldığında yüzde 8,1 artışa tekabül etti.Diğer işletme karı ve masrafları 1 milyon avro ile nötre yakın seyrederken, net finansal gelir ve masraflarda 323 milyon avroluk bir yük meydana geldi.Bağlı şirketlerin katkısı ise 1 milyar 638 milyon avroya çıktı. Bu değer 2015'de 1 milyar 371 milyon avroydu. Nissan'ın katkısı 1 milyar 741 milyon avro olurken, AVTOVAZ ise eksi 89 milyon avro ile negatif etkide bulundu.

Grubun pozitif otomotiv işletme nakit fazlası 1 milyar 107 milyon avroya ulaştı. AVTOVAZ konsolidasyonundan sonra net nakit durumu ise 2 milyar 720 milyon avro oldu. Geçen yılki 2,4 avroya karşılık, hisse başına 3,15 avroluk bir temettü, bir sonraki Hissedarlar Yıllık Genel Kurul Toplantısında onaya sunulacak.

2017 beklentileri
Renault Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Carlos Ghosn, 2016'nın ilk yarısında çok güçlü sonuçlardan sonra Renault Grubu'nun yıl için yeni bir rekor kırarak performansını perçinlediğini ifade etti. Ghosn, 2011'de açıklanan "Drive the Change" planlamasındaki hedefleri hem büyüme hem de kar anlamında bir yıl öncesinden geçtiklerini belirtti. Renault Grubu, 2017'de küresel pazarın yüzde 1,5-2 büyüme göstermesini bekliyor. Avrupa ve Fransa pazarlarının yüzde 2 büyümesi öngörülürken, Brezilya ve Rusya stabil olarak kalacağı, Çin ve Hindistan'ın ise büyüme ivmelerini sürdüreceği tahmin ediliyor. Grup, 2017 yılında sabit döviz kurlarıyla 70 milyar avro gelir ve yüzde 7 faaliyet karına ulaşmayı hedeflerken, otomotiv biriminde nakit fazlasını korumayı amaçlıyor.

Avrasya Tüneli’nden Geçen Araç Sayısı 1 Milyonu Aştı

Asya ve Avrupa kıtalarını ilk kez deniz tabanı altından geçen iki katlı karayolu tüneliyle birbirine bağlayan Avrasya Tüneli, İstanbul ulaşımına büyük katkı sağlamaya devam ediyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, sürücülerin yoğun ilgi gösterdiği Avrasya Tüneli’ni kullanan araç sayısının, 1 milyonu aştığını açıkladı. İstanbul’un iki yakasında geçiş süresi ve mesafesini kısaltan Avrasya Tüneli, sürücülere önemli ölçüde zaman ve yakın tasarrufu sağlıyor. 




İstanbul’da iki kıta arasındaki en kısa yol olarak 22 Aralık 2016 tarihinde hizmet vermeye başlayan Avrasya Tüneli, ilk günden itibaren sürücülerin yoğun ilgi ve beğenisini kazandı. 31 Ocak 2017 tarihinde 7 gün 24 saat kesintisiz hizmete geçen Avrasya Tüneli, İstanbul’da çok önemli bir ulaşım alternatifi oldu.




1 milyonuncu araç da geçti
Sürücülerin kullanımına açıldığı günden bu yana yoğun ilgi gösterdiği Avrasya Tüneli’nden geçen araç sayısı kısa sürede 1 milyona ulaştı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, sürücülerin yoğun ilgi gösterdiği Avrasya Tüneli’ni kullanan araç sayısının, 1 milyonu aştığını söyledi. Bakan Arslan, bir soru üzerine, “başlangıç için öngördüğümüz rakamlar gerçekleşmiş durumda. Avrasya Tüneli’nden bugüne kadar geçen araç sayısı 1 milyonu geçmiş durumda. 2018 sonu itibariyle İzmir'e kadar yolu açmış olacağız. Çanakkale Köprüsü 2023'te bitmiş olacak. Marmara denizi böylece ring haline dönecek. Bu projeler birbirini destekliyor.” açıklamasında bulundu. İstanbul’da araç trafiğinin en yoğun olduğu güzergâhta hızlı, güvenli ve konforlu bir ulaşım alternatifi sağlayan Avrasya Tüneli, sürücülere önemli ölçüde zaman ve yakın tasarrufu kazandırdı. 

5 dakikada kıtalararası yolculuk
Trafik yoğunluğu fazla olan Asya yakasındaki D100 Karayolu ve Avrupa yakasındaki Kennedy Caddesi arasında hizmet veren Avrasya Tüneli, bu güzergâhtaki yolculuk sürelerini minimuma indirdi. Bağlantı yollarının iyileştirilmesi ile akıcı hale getirilen güzergâh sayesinde tüneli kullananlar kıtalararası yolculuğu yaklaşık 5 dakikada tamamlıyor. Avrasya Tüneli, 24 saat hizmet vermeye başlamasıyla birlikte her geçen gün daha fazla ilgi görüyor. 

Evgör Mobilya’dan turistik tesislere özel tasarım paketleri!

Mobilyada yeniliklerin öncüsü Evgör, yeni otel yatırımlarının ve renovasyona girecek otellerin tüm mobilya ihtiyaçlarına kurumsal çözümler sunuyor. 

Firma, İstanbul’un yanı sıra başta Ege ve Akdeniz sahillerindeki turizm destinasyonları olmak üzere Türkiye genelindeki otellere, hazırladığı dekorasyon tasarım paketlerinin yanı sıra özel siparişlerle de hizmet vermeyi amaçlıyor.Türk konaklama sektörü için kaliteli, konforlu, nitelikli ve fark yaratan çözümler vaad eden Evgör Mobilya, misafir odalarından lobilere, dinlenme mekanlarından yeme&içme alanlarına kadar bir tesisin ihtiyacı olan tüm mobilyaları tasarlayıp ürettirebiliyor. Evgör Mobilya 2017 yılındaki büyüme hedeflerine otelleri de dahil etti. 


Özellikle yeni otel yatırımlarının mobilya ve dekorasyon ihtiyaçlarında yeni adres olmayı amaçlayan firma, bu doğrultuda yeni bir tasarım koleksiyonu hazırladı. Butik otellerden tatil köylerine kadar farklı tesislerin konseptlerine uygun olarak klasik, avangart ya da modern stilde mobilya ve dekorasyon ihtiyaçları için yeni paketler oluşturan Evgör, ayrıca isteğe bağlı özel siparişler de alıyor. İşbirliği yaptığı mimarlık ofisleriyle beraber, hem mevcut otellerin renovasyonunda hem de yeni otel projelerinde, A’dan Z’ye tüm mobilya ve dekorasyon ihtiyaçlarını tek adresten karşılamayı amaçlayan firmanın turizm sektörüne yönelik referansları, örnek projeleri ve ürün portföyü hakkında detaylı bilgi almak isteyenler www.evgor.com.tr adresini ziyaret edebilir ya da Türkiye’nin her yerinden 444 888 6 numaralı telefonu arayabilirler. 

8 Şubat 2017 Çarşamba

Ankara’da Otel Yatırımlarına ara verilmelidir

Ankara Turistik Otelciler ve İşletmeler Derneği (ANTOD) Başkanı Savaş ÇOLAKOĞLU: “Doluluk oranlarını artırmadıkça, otel yatırımı yapmanın Ankara turizmine yarardan çok zararı var.Şehrin konaklama ihtiyacının doğru analiz edilmesi gerekir. Bölge ve tür seçimi iyi konumlandırılmış yatırımın sektörümüze doğru katkı yapacağından şüphemiz yoktur.

Ekonomik ve siyasi gelişmelere bağlı olarak ülke genelinde sektörde yaşanan durgunluk, Ankara’da da kendini hissettirmektedir. Kendini hissettiren bu durgunluk da baz alındığında ardı ardına açılan oteller, doluluk sıkıntısı yaşayan otellere dönüşmektedir.Doluluk oranlarının %55’ lerde olduğu Ankara’da Kültür ve Turizm Bakanlığı Belgeli yaklaşık 25.000 yatağa ilave 9500 Belediye Belgeli yatak sayısını da eklediğimizde toplamda 35.000 yatak kapasitesine sahip bir şehre üç yıl içinde 5.000 yatak daha ilave edileceğini düşününce ara vermek lazım diyoruz.Ankara turizmi boyutunda zaten kapasite fazlası olan yatak sayısını artırmak yerine bir es vererek: çevre, güzellik, estetik, keyif ve hizmet gibi olgular üzerinde durup, kalitede öne geçmek ve tercih edilen olmak üzerine oynamak büyük önem taşımaktadır.Ankara için otel yatırımlarına ara vererek, yapısal sorunların çözülmesi, ürün çeşitliliğinin artırılması ve markalaşmaya giderek kalitenin yükseltilmesi en büyük ihtiyaçtır.Ankara turizm sektörü olarak: noktasal, yerel ve ulusal bazlı bir işbirliği modelini kültür, sanat ve sosyal-iletişimle de destekleyerek bir atlım gerçekleştirmemiz zorunludur.”