6 Aralık 2024 Cuma

Dünya Türk Kahvesi Günü, Beta Yeni Han’da kutlandı

Dünya Türk Kahvesi Günü İstanbul’da kahvenin ilk kavrulduğu yerde, Beta Yeni Han’da kutlandı.16. yüzyılda İstanbul’da kahvenin ilk kavrulduğu yer olan tarihi Beta Yeni Han, 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü’nü çok özel bir etkinlikle kutladı. Beta Gıda tarafından bu yıl üçüncü kez gerçekleştirilen ve Türk kahvesinin zengin ve derin köklerinin keşfedildiği organizasyonda ayrıca İstanbul’un ilk kahve müzesi, Beta Yeni Han 1554 Kahve Müzesi hizmete açıldı.

beta-gida-istanbul-sube-muduru-hatice-ugur.jpg

5 Aralık Dünya Türk Kahvesi ve Kültür Günü Festivali Beta Yeni Han’da kutlandı. Kahveseverler, 16. yüzyılda İstanbul’da kahvenin ilk kavrulduğu yer olan tarihi Beta Yeni Han’da bu yıl üçüncü kez gerçekleştirilen festivalde bir araya geldi. Kahvenin tarihi, kahve hikâyeleri, kahve seremonisi, kahve demleme gibi kahveye dair pek çok konunun keyifli sohbetlerle aktarıldığı etkinliğe Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan ve çok sayıda protokol katıldı. Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırma Derneği Başkanı Nuri Çolakoğlu (TKKA), Beta Gıda İstanbul Şube Müdürü Hatice Uğur ve Arzum Elektrikli Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı konuşmacı olarak yer aldı. 

5-aralik-dunya-turk-kahvesi-ve-kultur-gunu-festivali-beta-yeni-han.jpgRessam Mücella Balyemez’in kahve ile hazırlanan Kahve Sanatı eserlerinin sergilendiği günde, Beta Yeni Han ekibi tarafından tarihte saraylarda kahve ikramında uygulanan kahve seremonisi canlandırıldı. Beta Yeni Han’ın geçmişten günümüze gelişimini ele alan video film gösterim gösterimi oldukça ilgi çekerken, Türk kahvesi kültürünü destekleyen Beta Yeni Han pazarlama ekibi tarafından hazırlanan özel maniler etkinliğe renk kattı. Türk Kahvesi Günü’ne özel ikramlıkların yer aldığı festivalde ayrıca kumda kahve standında bakır cezveler ile geleneksel Türk kahvesi ikramı yapıldı. Katılımcılar birbirinden leziz Beta kahveleri, Beta Gıda’nın tadım ikramlarıyla birlikte deneyimle şansı yakaladı. 

httpwww-gastroturkey-comimagesgaleri1863-6752a63f2e72e-jpg.jpg

İstanbul’un ilk kahve müzesi, Beta Yeni Han 1554 açıldı

Beta Gıda, Dünya Türk Kahvesi Günü’nde Beta Yeni Han 1554 Kahve Müzesi için de açılış töreni düzenlendi. İstanbul tarihinin en önemli miraslarından olan Beta Yeni Han’ın restorasyonu sırasında gün yüzüne çıkan tarihi kahve fırınını müze olarak hizmete açan Beta Gıda, tarihin tozlu sayfalarında gizlenen tarihi Han’ın kaderinin değiştirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onaylı İstanbul’un ilk kahve müzesi olan Beta Yeni Han 1554 Kahve Müzesi, kahvenin zengin tarihini, üretim süreçlerini ve kültürel önemini ziyaretçilere tanıtmayı amaçlıyor. Kahvenin kültürel yolculuğunun başladığı yer olarak bilinen İstanbul'un, kahve tutkusunun yeniden canlandırılacağı müzede, Türk kahvesinin UNESCO tarafından "Somut Olmayan Kültürel Miras" olarak kabul edilen değerinin öne çıkarılması hedefleniyor.

beta-gida-istanbul-sube-muduru-hatice-ugur-001.jpg

“Amacımız Türk Kahve Kültürü’ne değer katmak”

Dünya Türk Kahvesi ve Kültürü Günü’nde kahve tutkunlarıyla bir araya gelmekten duyduğu mutluluğu aktaran Beta İstanbul Şube Müdürü Hatice Uğur, İstanbul’un ilk kahve müzesi, Beta Yeni Han 1554 Kahve Müzesi’ni hizmete açmanın gururunu yaşadıkları ifade etti. Dünya Türk Kahvesi Günü’nü kutladıklarını bu hanın, İstanbul’un tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olduğunu anlatan Uğur, “Osmanlı döneminin ticari ve sosyal hayatında merkezi bir rol oynayan bu yapı, kahvehane kültürünün kökenlerine ışık tutan zengin bir tarihsel ve kültürel mirası içinde barındırıyor. Geçmişte sırasıyla Emin Han, Tahmis Han, Hasırcılar Han isimleriyle anılan ve bugün Beta Yeni Han olarak bilinen bu yapı Osmanlı Kahve kültürünün doğduğu bölgedeki mimari ve sosyal bağlamı ile tarihte halen kullanılan 1554'te açılmış ilk kahvehane olma özelliğini taşıyor. Aynı zamanda 16.yüzyılda İstanbul’da kahvenin kavrulduğu ilk yer olarak biliniyor. Beta Han’ın restorasyonu sırasında tesadüfen gün yüzüne çıkarılan tarihi kahve fırını, bu yapının eşsiz geçmişini bir kez daha gözler önüne serdi. Biz de Beta Gıda olarak, bu tarihi kahve fırınını korumak ve Türk Kahve Kültürü’ne değer katmak amacıyla burayı müze haline getirmek ve herkesin ziyaret edebileceği bir yer haline getirmek istedik” dedi ve şöyle devam etti: “Müzeyi ziyaret eden misafirlerimiz, kahvenin hikâyesinin başladığı yerde yani kahvenin sıfır noktasında, kahve üretiminin tarihsel sürecini görebilecek. Bunun yanı sıra sergi bölümünde sergilediğimiz kahve üretim araçlarını keşfedebilecek. Kahveye ve tarihe ilgi duyan herkesi Beta Han’ın tarihi atmosferinde geçmişe doğru yolculuk yapmaya davet ediyoruz.”

beta-gida-istanbul-sube-muduru-hatice-ugur.jpeg

A’la Türk kahvesi yepyeni ambalajında

Kültürümüzde oldukça değeri olan Türk kahvesi geleneğini sürdürmek ve bu geleneği modern bir dokunuşla yeniden yorumlamak isteyen Beta Gıda, bu amaçla üretimine başladığı Âlâ Türk Kahvesi’nin yeni ambalajının lansmanını da Dünya Türk Kahvesi Günü’nde yaptı. Kahvenin ilk kez kavrulduğu bilinen tarihi fırın, A’la İstanbul 1554- Tarihi Eminönü Türk Kahvesi’nin lezzetine ilham kaynağı olurken, geçmişin derin izleri ve hoşgörüyle şekillenen zengin toplumsal dokusu yenilenen tasarımına yansıdı. A’la İstanbul 1554, tarihin derinliklerinden gelen kaliteyi vurgulayan özel ambalaj tasarımıyla adeta yeniden hayat buldu. Beta Gıda’nın uzmanları tarafından özenle işlenen kahve çekirdekleriyle hazırlanan A’la Türk kahvesi, sadece lezzetli bir deneyim sunmakla kalmıyor aynı zamanda Beta Yeni Han ve müze ziyaretçilerine bir tarih ve kültür yolculuğu vaat ediyor. İstanbul’u ilk kahve müzesi Beta Yeni Han Kahve Müzesi, 6 Aralık Pazar gününden itibaren ziyarete açık olacak.  


4 Aralık 2024 Çarşamba

Su Çözümleri Derneği Afrika’daki Susuzluğa Umut Oluyor!

Su Çözümleri Derneği, Orta Afrika ülkesi Çad’ın, temiz ve içilebilir suya ihtiyaç duyulan bölgelerinin başında gelen Barka Beldesi’ne bağlı Baraka, Harasse ve Affe köylerinde toplam 3 adet su kuyusu açtı.Dünya üzerinde temiz ve içilebilir suya ulaşmakta sorun yaşayan bölgelerin başında hiç şüphesiz Afrika geliyor. Öyle ki Afrika ve Orta Doğu’da 34 ülke, ciddi su sorunu yaşıyor. BM verilerine göre dünyada 1,4 milyar kişi, temiz ve içilebilir sudan mahrum durumda yaşamlarına devam ediyor. Bu istatistiklerin başında ise Afrika ülkeleri ve Afrikalı ihtiyaç sahipleri yer alıyor.Orta Afrika ülkesi Çad’ın, su sorunu yaşayan Afrika ülkelerinden biri olduğu biliniyor. Çad’ın BM İnsani Gelişme Endeksi verilerinde son sıralarda yer alması da ülke içerisinde yaşanan sorunlara çözüm bulmakta zorluk yaşandığını kanıtlıyor. Su Çözümleri Derneği, Çad’ın çeşitli köylerinde açtığı su kuyuları ile su sorununa çözüm getirmeyi amaçlıyor.

su-cozumleri-dernegi.jpg

Dernek yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, derneğin Afrika ve Asya kıtalarındaki susuzluk ve kirli su sorunu başta olmak üzere, suya dair birçok alanda çalışmalar yaptığı belirtildi. Su Çözümleri Derneği Başkanı Sefa Gedik, Çad’da gerçekleştirdikleri kuyu açılışları hakkında duygu ve düşüncelerini paylaştı:“Afrika kıtasındaki zorlu yaşam şartlarına sahip ülkelerden biri olan Çad’da, temiz ve içilebilir suya erişmek oldukça zor. Kuyu açılışını yaptığımız köy halkı, suya erişmek için her gün kilometrelerce yol yürümek zorunda kaldıklarını ve bölgede, su elde etmek için kavgaların dahi yaşandığını bizlere aktardı. Su kuyusu açtığımız köylerin nüfusu 1000 ile 1500 kişi aralığında. Çadlı kardeşlerimiz bu kuyular ile gıdadan temizliğe, hayvan bakımından bahçe sulamaya kadar birçok alanda yaşadığı sorunların üstesinden gelebilecek. Baraka, Harasse ve Affe köy halkının selam ve dualarını tüm bağışçılarımıza iletmek istiyorum. Bağışçılarımızın her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” Su Çözümleri Derneği’nin çalışmaları hakkında bilgi almak ve bağışta bulunmak için sucozumleri.org web sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

29 Kasım 2024 Cuma

Bentour, 20. yılını kutlarken çift haneli büyüme oranlarına ulaştı

ANTALYA- Bentour, tarihindeki en büyük satışları gerçekleştirerek 280 bin memnun müşteriye hizmet verdi. Son dört yılda başarılı bir büyüme kaydeden Bentour, kalite odaklı büyümeyi sürdürüyor. Bentour CEO’su Kadir Uğur, 56 yıllık deneyimiyle turizm sektörünün bir hayır kurumu veya dernek değil, ticari bir kuruluş olduğunu vurguladı. Uğur, şirketi ileriye taşıyan unsurun yolcu sayıları değil, elde edilen sağlıklı kazançlar olduğunu belirtti. Turizm sektörünün üç temel bileşenden oluştuğunu ifade eden Uğur, tur operatörleri, seyahat acentaları, oteller ve hava yollarının kendi işlerine odaklanması gerektiğini söyledi.

bentour-reisen-almanya-genel-muduru-songul-goktas-rosatibentour-turkiye-genel-muduru-melih-yetis.jpg

Hem tur operatörlüğü hem de otelcilik yapmanın doğru olmadığını kaydeden Uğur, Bentour’un kalite odaklı büyümeyi sürdüreceğini belirtti. Bentour, Akdeniz’in en iyi otellerinin Türkiye’de olduğunu ve Türkiye’nin turizmde önü açık bir geleceğe sahip olduğunu vurguluyor. Pandemi döneminde bile faaliyetlerini sürdüren Bentour, 150 bin turist getiremese de 50 bin turisti ağırladı. Avrupa’da 30 Türk tur operatörü kurulmuşken, şimdi bu sayı 10’a düştü. Destek almadan otelcilik ve havayolu işine giren birçok operatör battı. Türkiye Cumhuriyeti’nden destek görmeyen Bentour, Alman ve İsviçre hükümetlerinden destek aldı.

bentour-reisen-almanya-genel-muduru-songul-goktas-rosatibentour-turkiye-genel-muduru-melih-yetis-001.jpg

Bentour COO’su Deniz Uğur, Almanya’daki acentaların modernleştiğini ve büyüdüğünü belirtti. 2025 yılı için umutlu olduklarını ve SunExpress’ten 400 bin koltuk talep ettiklerini söyledi. Erken rezervasyonların çok iyi gittiğini ifade etti.

bentour-reisen-almanya-genel-muduru-songul-goktas-rosatibentour-turkiye-genel-muduru-melih-yetis-002.jpg

Bentour’un Müşteri Odaklı Hizmet Anlayışı

Bentour Reisen Almanya Genel Müdürü Songül Göktaş Rosati, şirketin müşteri odaklı hizmet anlayışını vurguladı. Rosati, müşterilerin isteklerine göre hizmet sunduklarını ve seyahat trendlerini yakından takip ettiklerini belirtti. “Kaliteye ve insanlara değer vermek bizim için çok önemli,” diyen Rosati, personelin kalitesiyle müşteri memnuniyetini en üst düzeye çıkarmayı hedeflediklerini ifade etti. Rosati, Bentour’un müşteri memnuniyetini artırmak için sürekli olarak yenilikçi yaklaşımlar geliştirdiğini ve sektördeki değişimlere hızlıca adapte olduklarını söyledi. “Müşterilerimizin beklentilerini karşılamak ve onlara en iyi deneyimi sunmak için çalışıyoruz,” dedi.Bentour, müşteri odaklı hizmet anlayışıyla sektördeki konumunu güçlendirmeye devam ediyor.

bentour-reisen-almanya-genel-muduru-songul-goktas-rosatibentour-turkiye-genel-muduru-melih-yetis-003.jpg

Bentour’un Kişiye Özel Hizmetleri ve Spor Turizmindeki Vizyonu

Bentour Türkiye Genel Müdürü Melih Yetiş, şirketin kişiye özel hizmet anlayışını ve spor turizminde öncü olma hedeflerini açıkladı. Yetiş, teknolojiyi etkin bir şekilde kullanarak müşteri memnuniyetini artırdıklarını ve Bentour’un doğaya duyarlı bir yaklaşım benimsediğini belirtti. “Misafirlerimizin mutluluğunu her zaman ön planda tutuyoruz ve yeni konseptler geliştirerek ek talep yaratmayı hedefliyoruz,” dedi.Yetiş, müşteri profillerine göre hizmet sunmanın önemine de değindi. “Az içen ile çok içen müşteriyi aynı görmemeliyiz. Rus turistlerin aşırı tükettiği ithal içkiler, ultra her şey dahil konseptinde fiyatları yükseltiyor. Bu durum, Temmuz ve Ağustos aylarında fiyatların artmasına neden oluyor ve müşterilerimizi farklı ülkelere yönlendiriyor,” diye ekledi. Antalya’nın Belek ve Kemer gibi pahalı bölgelerinde otel fiyatlarının yaz aylarında daha da yükseldiğini belirten Yetiş, bu dönemde ailelerin başka ülkelere kaydığını ifade etti.Bentour, müşteri memnuniyetini artırmak ve sektördeki rekabet gücünü korumak için yenilikçi yaklaşımlar geliştirmeye devam ediyor.

Bentour Kurucu Başkanı Kadir Uğur’dan TGA’ya Sert Eleştiri

ANTALYA - Bentour Kurucu Başkanı Kadir Uğur'un Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’na (TGA) yönelik eleştirileride bulundu. Bentour Kurucu Başkanı Kadir Uğur, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’na (TGA) yönelik sert eleştirilerde bulundu. Uğur, Almanya’da faaliyet gösteren beş büyük tur operatörünün reklam desteğinden faydalandığını, ancak Bentour gibi Türk tur operatörlerinin bu destekten mahrum bırakıldığını belirtti.



“Kurbağalara ve Kaplumbağalara Destek Var, Bentour’a Yok”

Kadir Uğur, TGA’nın destek politikalarını eleştirerek, “Bizlerden kar payı almalarına rağmen bizler kendilerinden destek alamıyoruz. Kurbağalara, kaplumbağalara destek veriyorlar ama Türk tur operatörü Bentour’a destek vermiyorlar,” dedi. Uğur, bu durumun haksız rekabete yol açtığını ve Türk turizmine zarar verdiğini vurguladı.

“Türkiye’de Fiyatlar Çok Yükseldi”

Uğur, Türkiye’deki yüksek fiyatlardan da şikayetçi oldu. “Almanya’da cappuccino ve kahve 2 Euro, Türkiye’de ise 5 Euro. Diğer ürünlerde bu farklarda artış var dedi. Türkiye çok pahalandı ama biz dayanmaya çalışıyoruz,” ifadelerini kullandı.

Destek Talepleri

Kadir Uğur, Türk tur operatörlerinin de TGA’dan destek alması gerektiğini belirterek, “Türk turizminin gelişmesi için adil ve eşit destek politikaları uygulanmalı,” dedi. Uğur, Bentour olarak Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlamak için ellerinden geleni yaptıklarını, ancak bu çabalarının karşılıksız kaldığını ifade etti.

27 Kasım 2024 Çarşamba

Coral Travel Group’a Hizmet İhracatçıları Birliği’nden iki ödül birden

Coral Travel Group (Coral Holding A.Ş.) ve iştiraklerinden ODEON Tours (ODEON Turizm İşletmeciliği A.Ş.), "HİB 2023 Yılı Hizmet İhracatı Ödül Töreni"nde iki ödüle birden layık görüldü. Odeon Tours “Seyahat Acenteliği Hizmetleri” kategorisinde birinci, Coral Travel Group ise “Finans, Sigorta ve Diğer Mali Hizmetler” kategorisinde üçüncü oldu.Hizmet İhracatçıları Birliği (HIB) "Hizmet İhracatçıları Buluşması ve 2023 Yılı Hizmet İhracatçıları Birliği Ödül Töreni" İstanbul’da düzenlendi. Hizmet İhracatı rakamları ile Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir gelişimine katkı sağlayan şirketlerin ödüllendirildiği törende Coral Travel Group iştiraklerinden ODEON Tours “Seyahat Acenteliği Hizmetleri” kategorisinde birinci, Coral Travel Group ise “Finans, Sigorta ve Diğer Mali Hizmetler” kategorisinde üçüncü oldu.

TİM Dış Ticaret Kompleksi Ömer Halisdemir Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen Hizmet İhracatının Şampiyonları Ödül Töreni’nde 18 dalda birinci, ikinci ve üçüncü olan firmalara ödülleri takdim edildi. Toplam 54 ödülün verildiği törende, hizmet ihracatçıları ülkeye kazandırdıkları döviz tutarına göre ödüle layık görüldü.Başarılarından dolayı ilk üçe giren firma ve kurumlara ödülleri Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ve Hizmet İhracatçıları Birliği (HİB) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç tarafından takdim edildi. 

2023 yılında 650 milyon avro hizmet ihracatı
Coral Travel Group ve ODEON Tours adına ödülleri alan ODEON Tours Destinasyonlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı (COO) Ozan Somaklar, Coral Travel Group olarak turizm sektörünün gelişmesinde öncü rol almaktan ve ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmaktan dolayı gurur ve mutluluk duyduklarını ifade etti. Coral Travel Group 2023 yılında hizmet verdiği 15 farklı kaynak pazardan ülkemize 1,5 milyondan fazla turisti getirerek 650 milyon avro hizmet ihracatı sağladı. 2024 yılını 1,65 milyona yakın turisti ağırlayarak kapatmaya hazırlanan Grup, önümüzdeki dönemde ülkemize yıllık 1 milyar avroyu aşan bir döviz ihracatı sağlamayı hedefliyor.


İstanbul’dan Uzakrota geçti

Küresel seyahat pazarına yön veren liderleri 15 bini aşkın sektör profesyoneliyle buluşturan Uzakrota Zirvesi’nde 60 ilham verici oturum gerçekleşti.

 BookingAgora’nın düzenlediği iki ilgi çekici oturumdan ilkinde havayolları liderleri dijitalleşmenin etkilerini masaya yatırdı. Otelcilik alanındaki liderlerin sürdürülebilirliğin sektöre etkileri ve gelecek hedefler konulu oturumdan ise ufuk açıcı örnekler çıktı Turizm ve seyahat endüstrisini buluşturan en kapsayıcı etkinliklerden biri olan Uzakrota, 250 farklı büyüklükteki şirketi, 15 binden fazla sektör profesyonelini buluşturdu. Otelcilik, havacılık, kruvaziyer, transfer ve araç kiralama gibi seyahatin birçok alanını kapsayıcı 60 oturum düzenlendi. BookingAgora’nın düzenlediği havayolları ve otelcilik alanlarında etkin liderleri buluşturan oturumlarda 2 önemli konu masaya yatırıldı. Havayolları liderleri dijitalleşmeyi, otel yöneticileri ise sürdürülebilirliği konuştu. 

Otelcilikte sürdürülebilirlik uygulamaları ve yeni yaklaşımlar

Otelcilikte sürdürülebilirlik stratejileri ve yenilikçi uygulamaların masaya yatırıldığı, BookingAgora oturumunda moderatörlüğü Vista Tourism Genel Müdürü Ece Yiğit üstlendi; Sofitel Otel Genel Müdürü Bozkurt Atabek, JW MAriott Hotel Ankara Genel Müdürü Dr. Hakan Arslan, Le Meridien İstanbul Genel Müdürü Sinan Udil,  Divan İstanbul Oteli Genel Müdürü Yulia Kardeşoğlu konuşmacı olarak yer aldı. Ece Yiğit’in ‘’Bu dünyadan, bu ülkeden ve çalıştığımız şirketlerden bir tane var ve onları korumalıyız. Anne bakışıyla yaklaşmak gerekiyor’’ sözleriyle açtığı oturumda öne çıkan başlıklar şöyle oldu. 

‘’En düşük karbon ayak izini yaratacak otel, uçak, rota tercih edilecek’’

Bozkurt Atabek (Sofitel İstanbul Taksim Genel Müdürü): Sürdürülebilirliğe sadece su tüketimi ve enerji harcamasını kontrol etmek açısından bakmıyoruz. Antalya’dan gelen bir narenciye yerine daha yakın bir yerden gelen narenciyenin karbon salınımı elbette ki daha az. Bunların bizim için önemli olduğunun son yıllarda farkına varmaya başladık. Akkor zinciri olarak tek kullanımlık plastikleri tamamen elemine ettik. Odalarda çöp kovalarının içinde plastik kullanılmaması veya torba kullanılmadan yapılan değişikliklerin bize maliyetleri var. Bu dönüşümün kıymetini anladık. Uluslararası işbirliklerinde artık öncelikli aranan şu, karbon ayak izi sertifikanız var mı diye soruyorlar. Biz de bütün çalışmalarımız bu yönde geliştiriyoruz. 

Otelcilikte sürdürülebilirliğin 5-10 yıl içinde nerelere geleceğini tahmin etmek zor, her şey taahhül ettiğimizden çok hızlı ilerliyor. Bugün hayal bile edemeyeceğimiz şeyin yarın hizmetimizde olduğunu görüyoruz. Çok yakın bir dönemde şöyle bir gelişme olmasını bekliyorum; misafirlerimiz seyahatlerini organize ederken karbon ayak izi ölçümlemesi hayatlarının bir parçası haline gelecek. Dijital ortamlar bizlerden topladığı verilere dayanarak misafirlere evinden çıkıp gitmesine ve geri dönmesine kadar en az karbon ayak izi oluşturmak için hangi havayolu ve hangi rota ile gitmesi, hangi otelde kalması  gerektiği detaylarına kadar çıkaracak. Misafirler de buna göre bir rota oluşturacak. 

‘’Atık takip sistemi, eskiyen çarşaflardan bez çanta, ananastan sabun’’
Sinan Udil (Le Meridien İstanbul Genel Müdürü): Her markanın olduğu gibi bizim de 2030’lu yıllara kadar sürdürülebilirliğin geliştirilmesi konusunda taahhüdümüz var. Şu anda biz yenilenebilir bir enerji kullanıyoruz. Le Meridien olarak enerjimizin yüzde 30’u yenilenebilir kaynaklardan, taahhüdümüz bunu yüzde 50’ye kadar çıkarmak. Sürdürülebilirlik kuzey kutbunda bir otel için ne kadar önemliyse bizim için de o kadar önemli. Biz global kuralların dışında İstanbul olarak da adımlar atıyoruz.

Sürdürülebilir olmanın bir maliyeti var evet ama biz bu maliyeti karşılamak zorundayız. Su tasarrfufu veya yatak takımını bir kez değiştireceğiz dediğimizde misafir memnun olmayabiliyor. Burada yapmamız gereken bizim personelimizle birlikte nasıl bir çaba içinde olduğumuzu misafirlerimize göstermemiz gerekiyor. 

Yağmur suyunu tuvaletlerde kullanıyoruz. Akıllı tartı kullanmaya başladık. Büfeden gelen yiyecekleri saptıyoruz, atık takibi yapıyoruz. Yenmeyen yiyecekleri saptıyor onları mönüden çıkarıyoruz. Barınaklara gönderiyoruz. Atık maliyetini minimuma indiriyoruz. Atık takip sistemimizi sayesinde ananas kabuklarının çok büyük atık oranı olduğunu gördük. Bundan deterjan üreterek temizlikte kullanmaya başladık. Yüksek miktardaki atık yağlardan sabun üretiyoruz ve misafirlerimize şık ambalaj içinde hediye ederken açıklıyoruz ve hassas olduklarımızı görüyorlar. Eskiyen çarşaflardan bez çanta üretiyoruz personelimizle boyararak misafirlerimize hediye ediyoruz.  

Booking.com’a göre misafirlerin yüzde 53’ü tesisin sürdürülebilirliğinden memnun değil. Dolayısıyla geliştirmeliyiz. Burada bir önemli nokta da şu ki; binalarımız sustainable değil. Amsterdam havaalanında camlar güneş toplayacak şekilde yapılmış örneğin. İnşaat yatırımlarımızı da bu yönde yaptığımızda daha da gelişmiş olacağız.  

 Şarap şişelerini press’leyerek tabak yapıyoruz
Dr. Hakan Arslan (JW MAriott Hotel Ankara Genel Müdürü): İlk kez 1972’de BM’de dile getirilen bir kavram sürdürülebilirlik. Global bakış açısına sahip olan zincir otellerde bu başlık son 10 yıldır ciddi bir şekilde ele alındı. Ciddi uygulamalar yapıyoruz. Enerji ile ilgili yatırımlar yaptık. Toplam enerjimizin yüzde 15’ini biz elde ediyoruz. Doğalgazdan elektrik üretimi gibi bir uygulamamız var. Yağmur ve atık sularının sisteme dahil edilmesini sağlıyoruz. Market uygulamamızda kendi bahçemizden ürettiğimiz sürdürülebilir ürünlerimizin satışını yapacağız. Şarap şişelerini pressleyerek tabak haline getiriyoruz.

Bu süreçte turizme entegrasyonun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bilişim ve teknolojinin de gelişmesiyle turizme entegrasyon önem kazanıyor. Plastik oda kartları verilmeden, misafirler kendi ödemelerini gerçekleştirerek QR kodlarıyla odalarına girebiliyor. Yapay zeka yine ön plana çıkacak. Yaşadığımız günlerde sürdürülebilir istihdamın da önemli olduğunu düşünüyorum. İK’ya yönelik sürdürülebilirlik önem kazanacak. Bunu personele indirgemediğimizde, personel eğitimine önem vermedikçe sürdürülebilirlikle ilgili yol kat etmemiz mümkün değil, daha çok önem vermeliyiz.  Çalışanlarımıza yönelik base eğitimimizde geçtiğimiz yıl itibarıyla sürdürülebilirlik koyduk. 3 fazdan oluşan sürdürülebilirlik süreçlerinde Anadolu’da parlayan bir yıldız otel olarak ilk kez Forbes’a başvurduk. 

‘’Misafirlerin yüzde 70’i eco-friendly otelleri tercih ediyor!’’

Yulia Kardeşoğlu (Divan İstanbul Oteli Genel Müdürü) Divan Otel olarak, sürdürülebilirlik anlayışımızın en temel unsurlarından biri, çalışanlarımızın bu konuda farkındalık sahibi olması ve sürece aktif bir şekilde dahil olmalarıdır. Bu konuda ciddi bir çaba sarf ediyoruz, çünkü sürdürülebilirlik sadece tepe yönetiminin değil, tüm çalışanların benimsemesi gereken bir anlayış. Bu noktada, Divan Akademi önemli bir rol oynamaktadır. Ayrıca, sürdürülebilirlik stratejilerimizi günlük operasyonlarımıza entegre etmek için tüm personelimize belirli sorumluluklar veriyor ve onları bu sürecin bir parçası haline getiriyoruz. Böylece sürdürülebilirliği sadece bir yönetim anlayışı olarak değil, herkesin benimsediği bir kültür haline getiriyoruz. 

Gelecekte misafir beklentilerinin önemli ölçüde değişeceğini ve sürdürülebilirlik ile daha fazla kişiye özel deneyim taleplerinin öne çıkacağını düşünüyorum. Seyahat alışkanlıkları, özellikle lüks segmentte, hızla evriliyor. Misafirlerin daha fazla yer görmek isteyip, gün sayılarının azalması, otellerin daha esnek ve kişiye özel deneyimler sunmasını gerektirecek. “Şaşırt, şımart” sloganı altında, her misafire özel, unutulmaz deneyimler yaratmak, gelecekteki başarı için kritik bir faktör olacak.

Ayrıca, sürdürülebilirlik ve ekoturizm, giderek daha fazla misafirin öncelik verdiği bir konu haline geliyor. Booking.com’un araştırmasına göre, misafirlerin yüzde 70’i eco-friendly otelleri tercih ediyor. Bu, otelciler için sürdürülebilirlik uygulamalarını benimsemenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Misafirler, çevreye duyarlı otellerde kalmayı, geri dönüşüm, enerji verimliliği ve yerel üreticilerle iş birliği gibi uygulamaların öne çıktığı tesislerde vakit geçirmeyi daha fazla tercih edecekler.

6 otelimizde karbon ayak izimizi hesaplayarak bu verileri bağımsız bir kuruluşa doğrulattırıyoruz. Ayrıca, otellerimizde Karbon Nötr Konaklama süreçleri başlattık. Bu projeyle misafirlerimizi çevresel etkiler hakkında bilgilendiriyor ve onlara daha sürdürülebilir bir konaklama deneyimi sunuyoruz. 2024 yılı itibariyle, bu projeyi genişleterek sadece konaklama değil, etkinlik ve organizasyonlar için de karbon nötr çözümleri devreye alacağız. Yerel tedarikçileri tercih ederek ve yerel istihdamı artırarak ekonomiye katkı sağlıyoruz. Yerel bir marka olarak sektörümüzde standartlara uygun tek sürdürülebilirlik raporunu paylaşan tek markayız. Örneğin, Divan İstanbul Otelimiz, Green Key belgesine sahip olup, çevresel yönetim uygulamalarımızın uluslararası standartlara uygunluğunu kanıtlamaktadır. 

Turizm Yatırımlarının Kalbi İstanbul’da Atıyor

Küresel turizmin temsilcileri TIF 2024 ile İstanbul’da bir araya geldi. Turizm yatırımlarının en önemli uluslararası platformlarından Turizm Yatırım Forumu – TIF 2024, İstanbul’da başladı. TIF 2024’ün açılışında konuşan TTYD Başkanı Oya Narin, Türk turizminin başarısı ile dünyanın ilk 5 destinasyonundan biri olduğunu belirterek, “2024 için 61 milyon turist 60 milyar dolar gelir hedefine doğru emin adımlarla yürüyoruz. Yeni yatırımlarla 2033’te turizm gelirleri 132 milyar dolar ve GSYH’nin %7’sine varacak turizm ekonomisinin gerçekleştirilmesi, hepimizin hayali değil, gerçeği olmalıdır” dedi.

julia-simpson-oya-narincevdetyilmazmehmet-simsek.jpgDünya Turizm ve Seyahat Konseyi (WTTC) Başkanı Julia Simpson da Türkiye’nin performansının küresel anlamda bir başları hikâyesi olduğunu vurgulayarak, “Bu başarı tesadüfen değil, Türkiye’nin ruhu, vizyonu ve iş birliği ile gerçekleşti. Türkiye, küresel anlamda bir başları hikâyesi” diye konuştu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de dünyada önemli ve hızlı büyüyen bir ekonomi olduğunu ifade ederek, “Turizmde önemli bir yol kat ettik ve sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır. 1980’de dünya turizminde bir yerimiz yoktu şimdi ise dünyada ilk 5 ülke içindeyiz” şeklinde konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise turizmin ekonomik değeri yüksek bir sektör olduğunun altını çizerek, “Turizm, 15,5 trilyonluk ekonomik büyüklüğe sahip bir sektör, 430 bin kişiye istihdam sağlamasını bekleniyor. Biz de Türkiye olarak bu pastadan daha büyük bir pay almak istiyoruz. 61 milyon turist 61 milyar dolar gelir hedefimiz var. Hedefimizi yakalayacağız” açıklamasında bulundu.Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) tarafından düzenlenen ve turizm ekosisteminin tüm paydaşlarını buluşturan Turizm Yatırım Forumu (Tourism Investment Forum) – TIF 2024, İstanbul’da başladı. 10 trilyon doları bulan küresel turizm ekosisteminin tüm taraflarını buluşturan TIF 2024, TTYD Başkanı Oya Narin’in açılış konuşmasıyla başladı.

“2033 için 132 milyar dolarlık turizm geliri hepimizin hayali değil, gerçeği olmalıdır”

TTYD Başkanı Oya Narin, platformun Türkiye’yi küresel turizm yatırımlarında lider yapacağına inandıklarını belirterek şunları söyledi: “Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi’nin (WTTC) raporlarına göre, 2023 yılında 9,5 trilyon dolar büyüklüğe ulaşan turizm ve seyahat ekosisteminin, 2033 yılında yüzde 50’nin üzerinde bir artışla 15,5 trilyon dolara çıkması öngörülüyor. Bu ekosistem içerisinde Türk turizmi, Cumhuriyetimizin 100. Yılında, 57 milyon turisti ağırlayarak ülkemize 56 milyar dolar gelir getirdi. Dünyanın ilk 5 destinasyonundan biri olan sektör, 2024 yılı için 61 milyon turist 60 milyar dolar gelir hedefine doğru emin adımlarla yürüyor. Türkiye, konumu, iklimi, doğal ve tarihi güzellikleriyle baştan aşağı bir turizm ülkesi. Türkiye’nin bugün geldiği nokta ve konumu birçok ülkeye örnektir. Ülkemizin doğal güzelliklerinin ve sunduğu imkanların rakibi olmadığını düşünüyorum. Nitekim ulusal ve uluslararası tüm turizm paydaşları sektörümüzün dünyada en hızlı büyüyen sektör olduğunun, Türkiye’nin fırsatlar ülkesi olduğunun idraki içinde. Bu dönem için ülkemiz yeni bir stratejik plan hazırlayarak yatırımcılara yeni alanlar açıyor. Büyüyen turizmde makro ve mikro ölçekte bir planla yer almanın heyecanı ve motivasyonu içindeyiz. Bu kapsamda, ülkemizin mevcut turizm envanterini daha iyi değerlendirmek, kapasite kullanımını artırmak, 365 gün turizm, Anadolu adım adım turizm, 8.000 km’yi aşkın kıyı şeridimizdeki tüm alanlarda deniz turizmi gerçekleştirmek, bunları destekleyen sanayi sektöründe benzerlerinin olduğu gibi turizm ihtisas bölgelerinin yaratılması ve hayata geçirilmesi ile 2033’te 132 milyar dolar ve GSYH’nin %7’sine varacak turizm hepimizin hayali değil, gerçeği olmalıdır. Türkiye’nin sahip olduğu bu büyük potansiyel, başta finans tarafında olmak üzere küresel çaptaki turizm oyuncularına ülkemizde geniş imkanlar sunuyor. Bu itibarla yatırım fonları, uluslararası finans kuruluşları, Türkiye’de yatırım yapmış ulusal ve uluslararası markalarla Türkiye’ye henüz gelmemiş markaları, kurumsal yatırımcıları ve turizmle ilgilenen tüm dostlarımızı Türkiye’de turizmde beraber büyüme imkanını paylaşmaya davet ediyoruz.”

“Türkiye’nin yakaladığı bu ivmeyi daha da artıracağına inancımız tam” TIF 2024’ün açılışında yapılan konuşmalarda şunları kaydedildi: Akbank Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Kaan Gür: “Ülkemiz coğrafi zenginlikleri, tarihi mirası ve kültürü yıllardır milyonlarca misafiri ağırlamayı sürdürüyor. Sektörde gelişmeler, elde ettiğimiz başarılar bu alandaki çalışma azmimizi de gözler önüne seriyor. Türk turizmini daha ilerilere taşımanın hepimizin ortak hedefi olduğuna inanıyorum. Akbank olarak turizm sektörüne ve ekosistemine destek olmayı öncelikli hedef olarak görüyoruz. Ülkemizin turizmdeki bu konumunu korumak adına çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğimizin altını çiziyorum. Turizm sektörünün tüm paydaşları ile bu yolculuğa devam ediyoruz. Türkiye’nin yakalamış olduğu bu ivmeyi daha da artıracağımıza inancımız tam.”

“SPK olarak turizm sektörüne verdiğimiz desteği devam ettireceğiz”

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı İbrahim Ömer Gönül: “Turizmin ülkemiz ekonomisi için kritik öneminin olduğunun fakrındayız. Gelen turist sayısı ve elde edilen gelir önemli. Sermaye Piyasası Kurulu olarak turizm sektörüne hizmet edecek birçok enstrümanımız var. Sektöre verdiğimiz desteği devam ettireceğiz. Turizm firmalarımızın borsada işlem görmesi için halka arzlarının devam etmesini canı gönülden diliyoruz. Turizmde halka arzların, gelişmenin ve dünyada tanınırlığın öneminin büyük olduğunu düşünüyoruz.”
“Turizm sektörünün paydaşı ve ortağı olarak her zaman yanınızdayız”

İstanbul Valisi Davut Gül:“40 yılda, 50 binden 2 milyon yatak kapasitesine ulaşan bir sektörümüz var. Tüm olumsuzluklara rağmen ülkemiz hem siyasal hem de ekonomik istikrarını muhafaza ederek büyümeye devam ediyor. 40 yıldır bir gelişme var ama son 10-20 yılda bu gelişe daha büyük. Bu trend devam ettikçe hedefler ve yapmak istenilenler hedeflediğimiz noktaya gelecek. Bütün şartlar bizim lehimize işliyor. Sizlerin, önünün açılması adına yapılması gerekenleri yapmaya hazırız. İstanbul Valiliği olarak bizi ilgilendiren konuların takipçisi olacağız. Sizlerin birer paydaşı ve ortağı olarak her zaman yanınızdayız.”

“Turizm sektörünün ihtiyaçlarını gidereceğiz”

Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Nadir Alpaslan:“Turgut Özal’ın 80’li yıllardaki girişimi ile başlayan Türk turizmi, bu potansiyelini sektörün girişimci ruhu ile bugünlere getirdi. Son yıllarda üst üste krizler yaşadık. Turizm hareketlerinin 0’a indiği günlerden geçtik. Türkiye turizmde son 5 yılda çok büyük adımlar attı ve önemli bir konuma geldi. Pandemiden sonra en hızlı toparlanan ülke olduk. 61 milyon turist 61 milyar turist hedefimize emin adımlarla yürüyoruz. Gelecek yıllarda bu hedefleri büyüterek dünyadaki turizm pastasından çok daha fazla pay alacağımıza inancımız tam. Ülkemizin her bölgesinde turizmi çeşitlendirerek, zenginliğimizi artırmayı hedefliyoruz. Tüm dünya rakibimiz, tüm dünya müşterimiz. Bu düsturla hareket ederek TGA ile birlikte tüm dünyada tanıtım faaliyetlerimize hız kesmeden devam ediyoruz. Bu enstrümanı çok güçlü bir şekilde kullandığımıza inanıyoruz çünkü en etkili tanıtımları yapan ülke konumuna geldik. Ülkemizin turizmde doğru adımları atıp, doğru stratejileri geliştirdikten sonra başarılı olunduğunu hep birlikte gördük. Hedeflerimizden eminiz. Sektörün paydaşları ile istişarelere devam ederek tüm ihtiyaçları gidereceğiz Bakanlık olarak bu konuda her türlü çalışmayı yürüteceğiz.”

“Bu coğrafyada en fazla yatırım çeken ikinci ülkeyiz ve hedefimiz liderlik”

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu:“Bizim ilgilendiğimiz odak alan uluslararası doğrudan yatırımlardır. Bunların uygulanmasını ülkemiz ekonomisi adına gerekli buluyoruz. Cari açığın %40’ını da UDY ile kapattığını görüyoruz. Aynı şekilde bu yatırımların istihdama da etkisi büyük. Bu coğrafyada en fazla yatırım çeken ikinci ülkeyiz ve hedefimiz liderliği almak. Son yıllarda hizmetler sektöründe yatırım artıyor. Bu alanda daha çok yatırım çekmeliyiz. Mal varlığı ile büyüyen bir ülkeyiz ama hizmet ihracatına yapılan yatırımlar son zamanlarda artıyor. Bu alandan elde ettiğimiz gelirin yarısını turizm sayesinde elde ediyoruz. Turizm ve turizm yatırımlarının ülkemiz için önemi büyük. Türkiye’nin tüm dünya için bir bağlantı noktasını olduğunun altını çizerek turizmle daha çok çalışma yapmaya hazırız. Her türlü uluslararası iş birliğini ve yatırımcıyı destekleyeceğimiz bir alan var ve bu alanı sizinle geliştirmek istiyoruz.”

“Türkiye, küresel anlamda bir başları hikâyesi”

Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi (WTTC) Başkanı Julia Simpson:“Tekrardan İstanbul’da olmak çok güzel. Bu şehir turizm ve seyahate yön veren bir şehir oldu ve olmaya da devam ediyor. Türkiye’de misafirperverlik geleneği devam ediyor ve rekorları kıran rakamlar bize turistlerin ne kadar iyi zaman geçirdiğini gösteriyor. Bu başarı tesadüfen değil, Türkiye’nin ruhu, vizyonu ve iş birliği ile gerçekleşti. Türkiye, küresel anlamda bir başarı hikâyesi. Pandemi sonrası tam toparlanmayı ilk gerçekleştiren ülke oldu. Yıldan yıla %5’lik büyüme kaydediyor. Seyahat ve turizmde 10 milyar hedefine ulaşıldı ve yatırım anlamında ise ilk 10 ülkenin arasına girdi. Türkiye’nin bu iştahı azalacak gibi görünmüyor. Son yıllarda üst üste kriz yaşayan Türkiye’nin dirayeti örnek alınacak seviyede. Herkes bundan ders çıkarmalı. İstanbul seyahat ve turizm için daha da trend olan şehirlerden biri olacak. Türkiye’nin cennet iklimini ve doğasını korumalıyız. Bu sayede seyahat ve turizm sektörünün vizyoner ülkesi olmaya devam edebilir.” 
Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) tarafından bu yıl 4’üncüsü düzenlenen Tourism Investment Forum’un öğleden sonrasında ise Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz sektör temsilcilerine seslendi ve turizmin Türkiye için önemine dikkat çekti.

Bakan Mehmet Şimşek: “Turizmcilerimize ne kadar teşekkür etsek azdır”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek:“Türkiye gerçekten dünyada nispeten büyük ekonomilerden biri. 90 milyon nüfusa sahibiz. 17 Avrupa Birliği ülkesinden daha büyüğüz. Türkiye, bütün göstergeler itibari ile büyük bir ekonomi. Önemli ve hızlı büyüyen bir ekonomiyiz. Belki bir Çin değiliz ama dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri içindeyiz. Türkiye’nin performansı oldukça iyi. Alt yapıyı önceliklendirdik, 20 yılda 280 milyar dolar yatırım yaptık. 200 milyar dolar daha yatırım yapacağız. Hızlı büyüyoruz ve alt yapımız da iyi. Yetişmiş insan anlamında da Türkiye iyi bir bölge. Türkiye’ye yatırım yapınca eleman konusunda bir darboğaz söz konusu değil. Hiçbir sorunumuz yok mu? Tabi ki var. Makroekonomik sorunlarımız var ve bunu çözmek için bir program uyguluyoruz. Şu an hedeflediğimizden daha iyi bir noktadayız. 2025 yılında enflasyonda da kalıcı düşüş devam edecek. Bunu düşürdük ve bunda da turizmin yani hizmet ihracatının etkisi çok büyük. Cari açığın kalıcı bir seviyede kalması TL’den istikrar demek. Önümüzdeki yıllar da yüzde 2’nin altına ineceğini düşünüyoruz. Türkiye’nin net rezervini 105 milyar dolara çıkardık.
Bu seneyi 44-45 civarında bir enflasyonla kapatacağız. Çünkü hizmet ihracatında katı bir durum var. 2025 yılında enflasyon düşmeye devam edecek. Maliyet politikamız daha sıkı olacak ve bütçe açığımız düşecek. Bütçe açığını yüzde 3’ün altına düşürmek istiyoruz. Şimdi gelişmekte olan ülkelerle aynı bandın altındayız. Döviz karşısındaki Lira’daki oynaklık azaldı. Elde ettiğimiz kazanımları elimizde tutmak için yapısal dönüşüm şart. Sanayi birikimi olarak bize benzeyen ülkelerden daha iyiyiz. Enerjide dönüşüm bizim için zarurettir ve bu konuda çalışmalarımızı yapıyoruz. İnsanımıza yatırım yapıyoruz, yatırım iklimini daha sağlıklı hale getirmeye çalışıyoruz, yeşil ve dijital dönüşüm. Bunların amacı rekabet gücümüzü artırmak ve büyüme potansiyelimizi yükseltmektir. Çok güzel çalışmalar var. Bütün bu çalışmaları 2025’te hızlandıracağız. Karamsar olmak için bir neden yok. Borç sorunumuz ve cari açık sorunumuz yok. Kalıcı çözümler bulacağız. Enflasyonun kolay bir çözümü yok. Sabır ve kararlılıkla bu işin üzerine gideceğiz. Sonunda da başaracağız ve siz yatırımcıların önünü açacağız. Hizmet sektöründe büyük bir potansiyel var. Gerçekten küresel inşaat sektöründe önemli bir oyuncuyuz. Çin’den sonra ikinci sıradayız. 50 yılda dikkat ederseniz 137 ülkede yarım trilyon dolarlık projeyi hayata geçirdik. Turizmde önemli bir yol kat ettik ve sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır. 1980’de dünya turizminde bir yerimiz yoktu şimdi ise dünyada ilk 5 ülke içindeyiz. Türkiye’nin önünde borç engel değil. Ticarette de engel değil. 54 ülke ile serbest ticaret anlaşmamız var. 30 trilyonluk küresel pazarlara ulaşıyoruz. 2025 yılında tüm reformları hızlandıracağız. Tüm gelişmeleri kalıcı hale getirmenin başka yolu yok. En zor dönemde bile muazzam bir iş yaptınız. Şimdi bizim yapacağımız şey size destek olmaktır.”

Cevdet Yılmaz: “Turizmde de yeni yaklaşımlara, bakış açılarına ve vizyona ihtiyacımız var.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: “Turizm sadece ekonomik bir aktive değil, aynı zamanda kültürleri buluşturan, iletişimi artıran farklı alanlarda dünyanın daha iyi bir gelecek oluşturması adına son derece önemli faaliyet. Ayrıca ekonomik değeri yüksek bir sektör. Ekonomik olmayan boyutlarının da, hem ülke için de hem de dışında aynı derece önemli olduğunu düşünüyorum. Kuzey ve güneyimizde, yine dünyada yaşananları değerlendirince bu dönem umuyorum ki hepimizin barış için uğraştığımız bir dönem olur. Küresel turizmdeki büyümeden, biz de Türkiye olarak daha büyük bir pay almak istiyoruz. Son 20 yılın gelişmelerine baktığımızda Türkiye üst orta gelir liginde olan bir ülke haline geldi. Yüksek gelirli ülkeler arasına yükseleceğiz. Bu sadece nicelik değil, nitelikle sağlayabileceğimiz bir süreç. Turizmde bunun olmazsa olmazı. Turizmde de yeni yaklaşımlara, bakış açılarına ve vizyona ihtiyacımız var. Cumhuriyetimizin 2’nci yüzyılına yakışır bir vizyon olacağına inancım tam. Bugün geldiğimiz nokta önemli bir nokta, ama biz bu noktayı yeterli görmüyoruz.61 milyon turist 61 milyar dolar gelir hedefimizi yakalayacağız. Rakamlar da bunu gösteriyor. Gelecek yıl hedefimizi daha yukarıya taşımak istiyoruz. Bunu nitelikli turizmle yapmak istiyoruz. Kamu ve özel sektör olarak el ele vermeliyiz. 2025 için 63,6 milyar dolar turizm geliri hedefimiz var. Bunu Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’un önderliğinde sizinle birlikte gerçekleştireceğimize inancım tam ve bu hedefi rahatlıkla yakalayacağız.”

14 Kasım 2024 Perşembe

Diyabetle Sağlıklı Yaşam: Riskleri Tanıyın, Sağlığınızı Koruyun!

Günlük hayatın yoğun temposu, yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam gibi faktörler diyabet riskini artırıyor. İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümünden Dyt. Selin Yavuz Tip 1 ve Tip II diyabet hakkında önemli bilgiler verdi.



Diyabet Nedir?
Diyabet, insülinin yeterli üretilememesi, etkisinin zayıf olması ya da her iki durumun bir arada bulunması nedeniyle vücutta kan şekeri dengesinin bozulduğu bir metabolik bozukluktur. Bu süreç, genetik yatkınlık, yaşam tarzı faktörleri, obezite ve çevresel etkenlerle birleşerek hastalığın gelişimini etkiler. 

Tip 1 Diyabet
•    Genellikle ani ve hızla gelişir. Genellikle 30 yaşından önce başlar. 
•    Çocuklarda ve gençlerde görülür.
•    Vücut, çok az insülin üretir ya da hiç insülin üretmez. İnsülin eksikliği nedeniyle kan şekeri yüksek seviyelerde kalır. Bu bireyler, kan şekeri seviyelerini kontrol altında tutabilmek için yaşamları boyunca insülin almak zorundadırlar.
•    Genetik yatkınlık önemli bir risk faktörüdür.

Tip 1 Diyabetin Belirtileri;
Tip I diyabetin semptomları hemen her zaman birdenbire ortaya çıkar.
•    Aşırı susama
•    Aşırı acıkma
•    Ani kilo kaybı
•    Sık idrar yapma
•    Aşırı yorgunluk hissi şeklinde görülür.

Tip II Diyabet 
•    Ailesinde diyabetli olanlar,
•    BMI >25
•    4 kg’dan daha ağır bebek doğuran kadınlar,
•    Stres altında yaşayan kişilerde diyabetin görülme riski daha yüksektir.
•    Ayrıca pankreasın kronik iltihabı, pankreas tümörleri ve ameliyatları ile hipertiroidi, akromegali gibi bazı hormon hastalıkları Tip 2 diyabete yol açabilir.

Tip II Diyabetin Belirtileri 
•    Yorgunluk hissetmek,
•    Sık sık infeksiyon gelişmesi
•    Ciltteki kesiklerin veya yaraların çok yavaş iyileşmesi
•    Sık idrar yapma8
•    Ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma
•    Açlık hissinin fazlalaşması ve çok yeme
•    Ağız kuruluğu ve çok su içme 
Tip II Diyabetin Nedenleri
•    Karaciğerde glikoz üretimi artışı
•    İnsülin direnci 

Tıp II Diyabette Risk Faktörleri
•    Yaşı 40'ın üzerinde olanlar,
•    Şişmanlar,
•    Ailelerinde başka diyabet hastaları bulunanlar,
•    Gebelik sırasında diyabet gelişenler,
•    4,5 kg'dan daha ağır bebek doğuranlar,
•    Bir hastalığın veya yaralanmanın stresini yaşayanlar,
•    Tansiyonu yüksek olanlar

Gestasyonel Diyabet
Gestasyonel diyabet (GD), diyabeti olmayan ancak hamilelik sırasında diyabet gelişen kadınlarda görülen bir durumdur. Genellikle gebelik sonrasında düzelir, ancak sonraki gebeliklerde yeniden ortaya çıkma riski bulunur.  
•    Gestasyonel diyabetin %80'i, ilerleyen yıllarda tip 2 diyabete dönüşme eğilimindedir.  
•    Gestasyonel diyabet geçiren kadınların, 16 yıl içinde diyabet geliştirme riski %30 iken, bu oran genel nüfus için sadece %10’dur.  
•    Hamilelik sırasında kilo artışı 20 kg'ı aşarsa, gestasyonel diyabet tanısı kesin olarak konulur.

Diyabetin Teşhisi
1)    Kan şekeri ölçümü = AKŞ > 126 mg / dl ise DM
2)    Oral Glukoz Tolerans TESTİ (OGTT) = Akş 100-126 mg/dl. Arasında olanlara yapılır.
3)    İdrar Şekerinin Kontrolü 
4)    Keton Testi 

Diyetisyenin Diyabetteki Rolü Nedir?
Diyetisyenler, diyabetin yönetiminde önemli bir rol oynar ve kişiye özel beslenme planları oluşturarak kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur. Bireylerin beslenme ihtiyaçlarını değerlendirir, onlara uygun yemek planları sunar ve yaşam tarzı değişikliklerini benimsemelerine rehberlik eder.Danışanı ile birlikte çalışarak diyet alışkanlıklarını iyileştirir, kilo kontrolünü destekler ve yeterli beslenmeyi sağlar. Bu süreç, karbonhidrat, yağ ve protein gibi makro besinlerin doğru miktarda ve zamanında tüketilmesiyle kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesini hedefler. Diyabetli bireylerin sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkı sağlamak için beslenme düzeninin yanı sıra düzenli egzersiz yapmaları için de önerilerde bulunur. 

Hangi Yiyecekler Tüketilmelidir? 
Herhangi bir yiyeceği aşırı miktarda tüketmekten kaçının; sağlıklı beslenmenin temelinde denge vardır. Vücudunuzun ihtiyaç duyduğu besinleri doğru miktarda ve zamanında almak, hiperglisemi ve hipoglisemi risklerini azaltarak kan şekerini kontrol altında tutmaya yardımcı olur. Ayrıca, bu denge hem kısa vadede hem de uzun vadede olası komplikasyonların önlenmesine veya ertelenmesine katkı sağlar.Yağsız süt, düşük yağ içeriğine sahip olsa da kalorisi bulunmaktadır. Diyet ürünleri şekersiz olabilir, ancak bunların içinde bulunan un, yağ ya da meyve şekeri, kan şekeri ve yağ seviyelerinin kontrolü için ideal olmayabilir. Eğer porsiyonlarınızı düzgün bir şekilde kontrol edebiliyorsanız, sevdiğiniz pek çok farklı yiyeceği, dengeli bir şekilde tüketebilirsiniz.

Beslenme Tedavisinde Nelere Dikkat Edilmelidir?
Diyabetin beslenme tedavisinin amacı, diyabetli birey için yaşam boyu sürdürülebilir ve ideal bir beslenme planı oluşturmaktır. Bu planın hedefleri şunlardır:
•    Kan şekerini normal seviyelerde tutmak,  
•    Hiperglisemi (kan şekeri yüksekliği) ve hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) gibi ani komplikasyonları önlemek,  
•    İdeal vücut ağırlığını sağlamak ve bunu korumaktır.
•    Tip 2 diyabetli bireyler için, beslenme tedavisinde dikkat edilmesi gerekenler şunlardır:
•    Bireysel ihtiyaçlara uygun, yeterli miktarda ve doğru zamanlamayla yemek yemek,  
•    Kan şekeri kontrolünü sağlamak için kişiye uygun miktarda karbonhidrat içeren besinler tüketmek,  
•    Besin çeşitliliğini artırmak,  
•    Lif alımını artırarak posalı besinler tüketmek,  
•    Basit şekerler (örneğin, toz şeker, bal, tatlılar, meyve suyu) yalnızca diyetisyen önerisi ve kontrolü altında tüketmek.


7 Kasım 2024 Perşembe

Nuz Restaurant, tadım gecesi ile kapılarını açtı

Ante Holding, yeni restoranı Nuz’u hizmete soktu. Tadım etkinliği ile kapılarını açan Nuz Restaurant, Anadolu’nun zengin tarımsal mirasını, modern mutfakla buluşturuyor. İstanbul’un turizm merkezi Sultanahmet, gastronominin de merkezi olmaya hazırlanıyor. Bölgenin gastronomi konusundaki son üyesi Nuz Restaurant oldu. Kuyumculuk, otelcilik, yazılım, inşaat gibi birçok sektörde faaliyet gösteren Ante Holding’in, gastronomi alanındaki üçüncü mutfağı olan Nuz Restaurant, Anadolu’nun zengin tarımsal mirasını modern mutfakla buluşturuyor.

nuz-restaurant-005.jpg

Nuz’da müşterilerin beğenisine sunulan tüm tatlar, Anadolu’nun kendi alanında meşhur olan çoğu coğrafi işaretli ürünlerden elde ediliyor. 

nuz-restaurant.jpg

Kendi ekmeğini Ata tohumuyla yetişen buğdayla ve içine başka bir katkı maddesi koymadan üreten Nuz, mezeler ve et ürünlerini de başka bir restoranda tadamayacağınız özellikleriyle servise sunuyor. Et çeşitleri arasında yine sadece Nuz Restaurant müşterileri için hazırlanan özel lezzetler yer alıyor.

nuz-restaurant-001.jpg

Bu lezzetlerden biri de Adana kebap burger. Adana Kebabı’nın burger olarak hazırlandığı bu lezzet özel burger ekmeği ile servis ediliyor. Bunun yanında Divle Obruk Peynirli Dana Kaburga Burger, Trakya Eski Kaşarlı Burger, kokoreçli kır pidesi gibi Türk mutfağına yeni tatlar kazandıracak lezzetler yer alıyor.

nuz-restaurant-003.jpg

Ayrıca 45 gün dinlendirilmiş dana sac kavurma, masada cağ kebabı, dinlendirilmiş dana pirzola, porterhouse, Tomahawk steak gibi et çeşitleri ile baklava yufkasında Ezine peyniri, kuzu kaburga yatağında kuru dolma gibi birbirinden özel lezzetler misafirlerin beğenisini sunuluyor. 

nuz-restaurant-002.jpg

Tadım gecesi ile açılış yapıldı

Nuz Restaurant’ın açılışı önceki gün düzenlenen bir tadım gecesi ile gerçekleştirildi. Geceye seçkin bir davetli grubu katıldı. Etkinlikte misafirler birbirinden özel lezzetleri ilk kez deneyimleme olanağına sahip oldu. Nuz Restaurant, sadece güzel lezzetler tatmaları için değil, bu coğrafyanın binlerce yıllık kültürüne tanıklık etmeleri için de müşterilerine hizmet veriyor.

nuz-restaurant-004.jpg

Nuz Restaurant’ta yerel ve özel üretim içecekler de bu lezzete ayrı bir tat katıyor. Nuz, sadece bölgeye gelen turistlere değil, İstanbul’un her noktasına gelen turistlere ve İstanbullular’a hizmet veriyor. Restaurant, özellikle boğaz hattında konaklayan turistlerden yoğun talep almaya başladı bile. 

nuz-restaurant-006.jpg

Ayasofya’ya 200 metre mesafede

Öte yandan Ante Holding, Sultanahmet bölgesinin en büyük otelcilik gruplarından biri olarak yer alıyor. Holdingin bölgede Sura isimli beş yıldızlı üç oteli bulunuyor. Sura Hagia Sophia, Sura Design ve Sura Censept… Üç otel de Sultanahmet’in en gözde yerlerinden olan Ayasofya ve Sultanahmet Camii’ne 200 metre mesafede yer alan Alemdar Ticarethane Sokak’ta bulunuyor. Sura Hagia Sophia’nın giriş katında Michelin Guide listesinde yer alan Deraliye, Sura Design’ın giriş katında ise Gault Mallue ödüllü Galeyan İstanbul yer alıyor. Nuz Restaurant ise kendisi ile aynı dönemde açılan ve butik otel olma özelliği taşıyan Sura Design’ın giriş katında yer alıyor. Alemdar Ticarethane Sokak, Ante Holding bünyesindeki restoranlar nedeniyle Gastronomi Sokağı olarak da anılıyor. 


21 Ekim 2024 Pazartesi

Turizmin Sesi Dergimizin yeni sayısı çıktı

Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 

Türkiye ve dünyadan turizm haberlerini sayfalarına taşıyan Turizminsesi Dijital Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı birbirinden özel haberlerle sizlerle... 

Turizm, Konaklama, Ulaştırma, Gastronomi, Etkinlik, Kültür-Sanat, Teknoloji, Sağlık Haberleri, Spor Haberleri, Moda Dünyası, Tatil- Gezi, Kurumsal firma haberleri ve çok daha fazlası Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayımızda...




14 Ekim 2024 Pazartesi

ADANA LEZZET FESTİVALİN ÖN TANITIMI İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİ

Adana Valiliği himayesinde Adana Büyükşehir Belediyesi, dört merkez ilçe belediyesi ve oda başkanlarının katkılarıyla düzenlenen 8. Uluslararası Adana Lezzet Festivali’nin içeriği 11 Ekim’de Feriye’de gerçekleşen basın toplantısı ile tanıtıldı. Köklü bir geçmişe sahip Çukurova ve Adana için bu yılın festival teması ‘’Kökleriyle Adana’’ olarak belirlendi. Her yıl büyüyerek dünyaca önemli konukları ağırlayan, gastronominin her açıdan ele alındığı festival 17-20 Ekim tarihleri arasında Adana’da Merkez Park’ta lezzet severler ile buluşmaya hazır.Adana Valiliği ev sahipliğinde Adana Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla düzenlenen 8. Uluslararası Adana Lezzet Festivali tanıtımı için Feriye’de bir basın toplantısı düzenledi.

Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, basın mensuplarını ve misafirleri selamlayarak konuşmasına başladı. Vali Köşger, ‘’Adana, yalnızca eşsiz yemekleriyle değil, aynı zamanda mutfak kültürünün ardındaki hikayelerle de tanınan bir şehirdir. Yüzyıllardır bu topraklarda şekillenen yemek kültürümüz, Adana halkının hoşgörüsünü, çalışkanlığını ve yaşam enerjisini yansıtır. Misafirperverliğimiz, sofralarımızda buluşan lezzetlerle hayat bulur.Bulunduğu coğrafi konum, 10 bin yıl öncesine dayanan geçmişi ile kadim bir kültürün varisi olan Adana’mız, kendine has lezzet sentezini bugün de zenginleştirmeye devam ederek geçmiş ile bugünü bünyesinde harmanlamayı başarabilmiştir. İşte bizler de tam bu yüzden Adana’mızın derin, tarihi ve köklü mutfağını tüm dünyaya tanıtmak ve “geçmişin birikimiyle bugünümüzü inşa ederken, geleceğe doğru sağlam adımlarla ilerleme” gayemizi bir kez daha vurgulamak amacıyla bu yıl sekizincisini düzenleyeceğimiz Lezzet Festivali’mizin temasını “Kökleriyle Adana” olarak belirledik’’ diyerek konuşmasına devam etti. 

‘’HER YIL SESİMİZ DAHA DA YÜKSELİYOR’’

Vali Köşger, misafirlerin bir taraftan Adana mutfağının sahip olduğu, kökleri Çukurova’nın verimli topraklarına dayanan eşsiz lezzetleri tadarken diğer taraftan yerli ve yabancı birçok ünlü şefin gastroshowlarıyla unutulmaz anlara şahitlik edeceklerini ifade etti. Festivalin her yıl bir önceki yıldan çok daha fazla ses getirmesi için gayret gösterdiklerini söyleyen Vali Köşger, Adana mutfağının tanıtımının yanı sıra bu leziz mutfağı gelecek nesillere taşımayı ve Adana’nın gastronomi turizminin vazgeçilmez duraklarından biri olmasını amaçladıklarının altını çizdi. Vali Köşger, festival hakkında bilgi vermeye şöyle devam etti: ‘’Geçen yıl 923 bin ziyaretçiyi ağırladığımız Uluslararası Adana Lezzet Festivalimizde 1,5 milyon ziyaretçiyi ağırlamayı bekliyor ve bunun heyecanını yaşıyoruz. Festivalimizin 4 gün gibi kısa bir süre içerisinde ilimiz ekonomisine yaklaşık 3 milyar TL’lik katkı sağlayacağını düşünüyoruz.Festivalimizin önemli bir başka amacı da Adana mutfağını sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde tanıtmak ve yaygınlaştırmaktır. Bu noktada; Adana’nın yerel ürünleri, doğal tarım yöntemleri ve geleneksel tariflerini, çevre dostu bir anlayışla geleceğe aktarmayı aynı zamanda doğaya saygıyı ve sürdürülebilir yaşamı teşvik etmeyi planlıyoruz.Tüm bunlara ek olarak dünyada yaşanan iklim değişikliğine, su ve enerji kaynaklarındaki daralmaya, tarım, toprak ve sağlıklı gıda erişimine dikkat çekmek amacıyla Social Gastronomy Movement (Sosyal Gastronomi Hareketi) ve Ebru Baybara Demir iş birliği ile dünyanın farklı ülkelerinden Adana’ya gelecek uzmanların katılacağı, bir zirve düzenliyoruz. Uluslararası Tarım Zirvesi’nde, Çukurova- ‘’Toprağın Lezzeti’’ ana temasıyla düzenlenecek panellerde çiftçilerimize, gastronomi profesyonellerine ve girişimcilerine yol gösterecek paylaşımlarda bulunulacağını memnuniyetle ifade etmek isterim.

ŞEFLERİMİZ DÜNYA İLE EŞ ZAMANLI İHTİYAÇ SAHİPLERİNE YEMEK PİŞİRİP DAĞITACAK 

Sosyal Gastronomi Hareketi ile yapılacak iş birliği ile festivalimiz aynı zamanda “Universal Plate” etkinliğinin de bir parçası olacaktır. Ayrıca Birlemiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) açlığın son bulması ve herkesin kaliteli gıdaya erişerek sağlıklı beslenmenin sağlanmasına dikkat çekmek amacıyla belirlediği 16 Ekim Dünya Gıda Günü kapsamında gerçekleştirilecek “Universal Plate” etkinliğinde, şeflerimiz ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız için yemekler pişirip bunların dağıtımını gerçekleştireceklerdir.Kökleriyle geçmişe bağlı olduğu kadar, geleceğe dönük vizyonuyla da büyüyen Adana’mızda sizlerin de katkılarıyla daha geniş kitlelere ulaşan bir Lezzet Festivali düzenleyeceğimize yürekten inanıyorum. Bu vesileyle, emeği geçen tüm ekip arkadaşlarımıza ve sponsorlarımıza teşekkürlerimi sunuyor, tüm katılımcıları ve gastronomi tutkunlarını 17-18-19-20 Ekim günlerinde Adana’nın lezzet dolu dünyasını keşfetmeye davet ediyorum’’ diyerek konuşmasını tamamladı. 

Validen sonra söz alan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar konuşmasına, Adana’da, Çukurova Üniversitesi ile birlikte bir Tarım Akademisi kuracaklarını müjdeleyerek başladı.

Başkan Zeydan Karalar; “Bu yıl festivalimizin teması Kökleriyle Adana. Adana'mız dünyanın en eski yerleşimlerinden biri. Eşsiz güzelliklere sahip; denizi, içinden geçen iki nehri, tarihi, doğası, iklimi endemik bitkileri, kültürü, tarımsal bereketi ve yaratıcı insan kaynağı ile dünyanın en önemli şehirlerinden biri olmalı. O nedenle ‘’Kökleriyle Adana’’ teması Adana’yı çok iyi ifade ediyor.Bizim de Adana'mızın özelliklerini, güzelliklerini tanıtmaya yönelik yaptığımız her çalışma kentimizi dünya markası yapma çabasından kaynaklanıyor.  Adana'mızın geçmişten bu yana kendine has özelliklerinin hepsini, özünden koparmadan, yerelden evrensele taşımaya kararlıyız. Sayın Valimizin öncülüğünde yaptığımız Lezzet Festivali başta olmak üzere, Altın Koza Film Festivali, Portakal Çiçeği Karnavalı ve diğer festivaller Adana kent kültürünün bir parçası oldu.  Hemen yakın zamanda yapılan Teknofest kentimize bir başka zenginlik kattı.Bu çalışmalar Adana’mızı; sanayi, ticaret ve tarım kenti olmasının yanında bir turizm kenti haline getirme çabamızdır. Tarihte 16 kavmin yaşadığı kentimiz, tarihini lezzete evirmiş, nefis lezzetler diyarıdır. Elbette ülkemizin her köşesi çok önemli ve farklı güzel lezzetlere sahip ama Adana başka. Verimli ovası ile besinlerin sağlıklı ve taze biçimde tarladan mutfağa taşınması çok önemli. Adana mutfağı deyince ilk akla gelen baskın lezzet Adana Kebabı olsa da Adana kebaptan ibaret değil. 400'ü aşkın önemli lezzetin diyarıdır Adana. Enfes lezzetler sizleri bekliyor. Adana'ya gelin, katıksız lezzetler diyarında enfes lezzetleri tadın. ‘Adana'ya gelin ciğerimi yiyin’ diyoruz.’’

Toplantıda konuşma yapan Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin de festivale dair yorumlarını paylaştı. 

GASTRONOMİ TURİZMİNE DÖNÜŞEN ÇOK BÜYÜK BİR FESTİVAL

Adana Lezzet Festivali her geçen yıl daha fazla katılımcı ve misafiriyle büyüyen bir gastronomi festivali. Belirlenen etkili konu başlıkları ve alanlarında uzman, yenilikçi fikirleriyle fark yaratan konuşmacıların katılacağı paneller, geleceğe tohum atma hedefine hizmet ediyor. Gastronomi turizmine dönüşen ve bu yıl 17 - 20 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan Adana Lezzet Festivali geçtiğimiz yıl 923 binin üzerinde kişiyi ağırlamıştı. 17 Ekim’de Türkiye’nin ilk sosyal gastronomi odaklı Tarım Zirvesi düzenleniyor. Adana Müzesi’nde gerçekleşecek olan ve tüm gün etkinliklerle sürecek olan Tarım Konferansı Ebru Baybara Demir ve Social Gastronomy Movement (Sosyal Gastronomi Hareketi) iş birliği ile hayata geçecek. Basın toplantısında Ebru Baybara Demir zirve ile ilgili ön bilgileri paylaştı. Adana Valiliğin ev sahipliğinde Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyeleri, odalar ve sivil toplum kuruluşunun katkılarıyla, festival yürütme kurulunun koordinasyonuyla gerçekleşen festivalde paneller, workshoplar, gastro showlar, genç şeflerin yarışması ve tüm sahne programı içeriklerini oluşturan Gökmen Sözen’de toplantıda bir sunum yaparak bizleri festivalde nelerin beklediği konusunda bilgilendirdi. 

17-18-19-20 Ekim tarihlerinde sürecek festival Adana Merkez Park’ta yapılacak. 

 

 

 

RİZE'DE BAL ÜRETİMİ VE ARICILIK

Türkiye'nin zengin florası ve biyoçeşitlilik, arıcılık ve bal üretimi için mükemmel bir ortam sunar Rize'de Nesim Terzioğlu, doğal kaynaklardan yararlanarak kaliteli bal üretimi yapmaktadır. Nesim Terzioğlu,  bal, özellikle bronşit gibi rahatsızlıklara iyi gelmektedir. Bilimsel olarak enerji verici özellikleri ve hastalıklara karşı koruyucu etkisi ile bilinen bal, aynı zamanda önemli bir besin maddesidir. 




Nesim Terzioğlu, kestane balı ve diğer orman ballarını kullanarak, balın promil değerinin her yıl bitkilerden gelen nektara göre değiştiğini belirtiyor. Kestane balının normal prolin değeri 700 ile 800 arasında değişirken, diğer balların prolin değeri 900-1000 civarında olabilmektedir. Balın kalitesini belirleyen unsurlardan biri de su oranıdır; Terzioğlu'nun balında yaklaşık %17 su oranı bulunmaktadır, bu da balın değerini artıran bir faktördür.Rize'deki arıcılara Terzioğlu bir de teklifi var. Birleşerek daha fazla bal üretimi yapmayı ve bunu yurt dışına ihraç ederek hem kendilerine hem de ülkeye ekonomik katkı sağlamayı öneriyor. 

ARI KOVANLARINI SAYARAK SAYI SAYMAYI ÖĞRENDİM
Terzioğlu, arı kovanlarını sayarak sayı saymayı öğrendiğini ve dedesiyle birlikte 530 arı kovanını saydığını anlatıyor. Bu, onun için sadece bir iş değil, aynı zamanda bir aile geleneği ve çocukluğunun bir parçası.Arıcılık sürecinde, Nisan ayında boş kovanları hazırlayıp ağaçlara yerleştiriyorlar. Eğer arılar o yıl yeterli bal yapmışsa, kovanlar indiriliyor; aksi takdirde, yaşama şansı az olduğundan kovanlar ağaçta bırakılıyor. Terzioğlu, ilaçlama yapmadıklarını ve küresel ısınmanın arıları etkilediğini belirtiyor. Rize'nin nemli ormanlarında yangın çıkma ihtimali düşük olsa da, insan müdahalesiyle yangın çıkartılabilme riskine dikkat çekiyor.Nesim Terzioğlu'nun hikayesi, Türkiye'de arıcılığın ve bal üretiminin önemini ve bu alandaki zorlukları gözler önüne seriyor. Doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir arıcılık uygulamalarının teşvik edilmesi, bu değerli mesleğin ve ürünün geleceği için hayati önem taşımaktadır. Terzioğlu ve diğer Rizeli arıcıların çabaları, hem yerel ekonomiye hem de doğal çeşitliliğe katkıda bulunuyor.

NAZIM MENGENE'NİN ANDIM BAL VE SÜT ÜRÜNLERİ: DOĞAL LEZZETİN ADRESİ

Türkiye'nin zengin doğal kaynaklarından biri olan Rize, özellikle bal üretimi ile ünlüdür. Nazım Mengene, bu bereketli topraklarda, Andon bölgesinde, %100 doğal kestane balı üretimi yaparak, doğal lezzetlerin korunmasına ve geleneksel yöntemlerin sürdürülmesine katkıda bulunuyor. Kendi arılarından elde ettiği bal, Rize Arıcılar Birliği tarafından yapılan tahlil ve şişelemelerle kalitesini tescillemiş durumda.Nazım Mengene'nin Andım bal ve süt ürünleri, sadece lezzetiyle değil, sağlık açısından da önemli bir yere sahip. Kestane balının, antioksidan özellikleri ve yüksek besin değeri ile birçok sağlık faydası bulunuyor. Özellikle, doğal antibiyotik olarak bilinen ve bağışıklık sistemini güçlendiren özellikleriyle dikkat çekiyor. Nazım Mengene, bu doğal mucizeyi herkesin deneyimlemesini ve sağlıklı bir yaşam sürdürmesini tavsiye ediyor.

RİZE VEGA ÇAY: TÜRKİYE'NİN ÇAY SEKTÖRÜNDEKİ YÜKSELEN YILDIZI

Türkiye'nin kuzeydoğusunda, yeşilin binbir tonunu barındıran Rize, çay kültürünün kalbi olarak bilinir.Rize'de yüksek kaliteli çay üretimiyle ünlüdür ve Rize Vega Çay, bu ünün hakkını veren şirketlerden biridir. Rize, Türkiye'nin en ünlü çay üretim bölgelerinden biri olarak bilinir ve Vega Çay, bu bölgede kaliteli çay üretimiyle tanınan önde gelen markalardan biridir. Rize'nin verimli toprakları ve iklim koşulları, çayın gelişimi için idealdir ve Vega Çay, bu avantajları en iyi şekilde kullanarak, tüketicilere sunulan çayın kalitesini ve lezzetini artırmayı hedefler. Şirket, çayın yetiştirilmesinden hasadına, işlenmesinden paketlenmesine kadar olan tüm süreçleri titizlikle yönetir.

Vega Çay'ın ürün yelpazesi, geleneksel demleme çaylarından, aromalı ve organik çay seçeneklerine kadar geniş bir çeşitlilik gösterir. Tüketicilerin beğenisine sunulan her bir çay, bölgenin zengin çay kültürünün bir yansıması olarak kabul edilir. Ayrıca, şirket, sürdürülebilir tarım uygulamalarını benimseyerek çevreye olan etkisini azaltmaya ve çay tarımının gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaya çalışır. Vega Çay, yerel çay üreticileriyle yakın iş birliği içinde çalışarak, bölgesel ekonomiye katkıda bulunur ve çay üreticilerinin refahını artırmayı amaçlar. Bu bağlamda, şirketin çay üretimi, bölge halkının yaşam kalitesini yükseltme ve Rize'nin çay kültürünü koruma çabalarına önemli bir katkı sağlar.

Rize Vega Çay, günlük 600 ton yaş çay işleme kapasitesiyle ve beş modern fabrikasıyla dikkat çeker. Şirket, ürettiği çayları kendi markası altında markalaştırraka diğer markalara da çay vererek ulusal çaptaki büyük market zincirlerine özel etiketlerle sunmaktadır. Bu strateji, markanın geniş bir tüketici kitlesine ulaşmasını sağlarken, aynı zamanda kalite kontrolü ve ürün çeşitliliği konusunda esneklik sunar.

Rize Vega Çay'ın üretim portföyü, beş farklı çay çeşidini kapsar. Bu çeşitler arasında, özellikle Mayıs ayında toplanan ve 'ele altı çay' olarak adlandırılan, ince toz haline getirilmiş ve odun kısmı bulunmayan bir çay bulunur. Bu özel çay, zayıflamaya ve vücuttaki toksinleri atmaya yardımcı olduğu bilinen 'maçala' veya 'maça çayı' olarak da bilinir. Maça çayının özellikleri arasında, bağırsak sistemini harekete geçirme ve tokluk hissi verme gibi etkileri bulunur. Ayrıca, göbek bölgesindeki yağların erimesine yardımcı olduğu söylenir.

Rize Vega Çay, sadece yerel pazarda değil, aynı zamanda yurt dışına, özellikle Türk cumhuriyetlerine ihracat yaparak da adını duyurmuştur. Şirket, Çaykur'dan sonra Türkiye'deki çay üreticileri arasında üçüncü veya dördüncü sırada yer alarak, sektördeki önemli bir konuma sahiptir.Rize Vega Çay'ın başarısı, sadece kaliteli ürünler sunmakla kalmaz, aynı zamanda bölgesel ekonomiye katkıda bulunur ve çay kültürünün gelişimine önemli bir rol oynar. Şirketin geleceğe yönelik planları ve vizyonu, Türkiye'nin çay sektöründe lider konumunu korumasına ve dünya çapında tanınmasına yardımcı olacak gibi görünmektedir.


RİZE'NİN GELENEKSEL LEZZETİ: TEMEL KAVURMA

Rize'nin mutfak kültürü, özellikle et yemekleri konusunda oldukça zengindir ve bu yemeklerin başında "Temel Kavurma" gelir.Temel Kavurma, Rize'nin yöresel bir lezzeti olarak bilinir ve özellikle Ardahan ve Erzurum gibi bölgelerden getirilen büyükbaş hayvanların etlerinden hazırlanır. Bu etler, bakır tavada odun ateşi üzerinde, hiçbir katkı maddesi kullanılmadan, sadece kendi yağı ile üç saat boyunca pişirilir. Bu pişirme yöntemi, etin lezzetini maksimum düzeyde korur ve kavurmanın kendine has bir tadı olmasını sağlar.

Pişirme işleminden sonra, etin yağının süzülmesi için bir saat beklenir. Bu süreç, etin fazla yağdan arındırılmasına ve daha sağlıklı bir hale gelmesine olanak tanır. Daha sonra, kavurma büyük, 20 kiloluk tenekelere doldurulur ve vakumlanarak paketlenir. Bu paketleme işlemi, kavurmanın tazeliğini ve lezzetini uzun süre korumasına yardımcı olur.Kavurma, paketlendikten sonra iki gün boyunca soğutulur ve bu süreç, etin kıvamını ve lezzetini daha da artırır. Soğutma işleminden sonra, kavurma vakumlu paketler halinde yarım kilo, bir kilo veya 300 gram olarak müşterilere sunulur.

Rize Temel Kavurma'nın özel olmasının sebepleri arasında, hiçbir katkı maddesi içermemesi ve sadece bakır tava ve odun ateşinde pişirilmesi yer alır. Ayrıca, büyükbaş hayvanların kemiksiz ve yağsız olarak işlenmesi, bu kavurmanın tercih edilme nedenlerinden biridir.

Rize Temel Kavurma, geleneksel Türk mutfağının bir parçası olarak, hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin beğenisini kazanmıştır. Bu lezzetli yemeği deneyimlemek, Rize'nin kültürünü ve mutfak sanatını daha yakından tanıma fırsatı sunar. Rize'ye yolunuz düşerse, bu eşsiz lezzeti tatmadan dönmeyin.

Rize'nin Gastronomik Mirası: 4. GastroRize Festivali'nin Ardından

"Dağlardan Denize, Yerelden Evrensele" temasıyla düzenlenen 4. GastroRize Festivali, bu iddiasını bir kez daha tüm dünyaya kanıtladı.Rize Valiliği ve Rize Belediyesi'nin öncülüğünde gerçekleşen festival, Rize'nin yöresel lezzetlerini, coğrafi işaretli ürünlerini ve zengin mutfak kültürünü üç gün boyunca coşkulu bir atmosferde sergiledi.Festivalin açılışı, 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı'nda yapılan kortej yürüyüşüyle başladı. Bu yürüyüş, Rize'nin mutfak sanatının sadece Türkiye'de değil, uluslararası arenada da bir marka haline gelme yolunda attığı önemli bir adımı simgeliyor. Festival boyunca, 118 çeşit yemeğin tanıtıldığı sergiler, Rize'nin damak tadını ve kullanılan malzemelerin kıymetini vurguladı.

Rize'nin 17 coğrafi işaretli ürünü, Türkiye'nin diğer şehirlerinde nadiren görülen bir başarıyı temsil ediyor. Bu ürünlerin sayısının gelecekte 50'ye, hatta 100'e çıkarılması hedefleniyor. Bu, Rize'nin gastronomik mirasının korunması ve tanıtılması açısından büyük önem taşıyor. Rize yemekleri, "Karadeniz Mutfağı" etiketi altında Türkiye'nin dört bir yanında tanınmaya ve sevilmeye devam edecek.Rize'nin doğal güzellikleri ve zengin gastronomisi, her geçen gün daha fazla ilgi çekiyor. Karadeniz'in eşsiz lezzetleri, kentin kendine has dokusunu yansıtıyor ve Rize'yi çayın başkenti olarak tanımlayan tarihi ve kültürel değerler, mutfak sanatıyla harmanlanarak gastronomi tutkunlarına unutulmaz deneyimler sunuyor.

Festival sırasında, Rize'ye özgü tatların hazırlanışına dair detaylar paylaşıldı ve kavurma kazanının ateşi yakıldı. Rize mutfağının öne çıkan lezzetleri ve yerel halkın üretim süreçleri, ziyaretçilere Rize'nin zengin mutfak kültürünü daha yakından tanıma fırsatı sundu.4. GastroRize Festivali, Rize'nin gastronomik zenginliklerini kutlamak ve bu zenginlikleri dünya çapında tanıtmak için mükemmel bir platform oldu. Rize'nin mutfak mirası, bu festivalle bir kez daha gözler önüne serilerek, hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin hafızalarında kalıcı bir iz bıraktı. Rize'nin lezzet yolculuğu, bu festivalle yeni bir boyut kazandı ve gelecek yıllarda daha da büyüyeceğinin sinyallerini verdi.