12 Mayıs 2025 Pazartesi

İki müzede öğrencilere %50 indirim

Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi ile Efes Deneyim Müzesi, 16 Mayıs – 16 Haziran tarihlerinde öğrencilere yüzde 50 indirim fırsatı sunuyor.Uluslararası ödüllü deneyim müzeleri Müzeler Haftası ve Bayram süresince öğrencilere kapılarını indirimli açıyor.


En son teknolojilerle hayata geçirilen, ödüllü müzeler Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi ile Efes Deneyim Müzesi, Müzeler Haftası ve Kurban Bayramı’nı kapsayan özel kampanyasıyla öğrencilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. İlkokuldan üniversiteye 6-22 yaş arası öğrenciler, tarih ve kültür mirasını konu alan deneyim müzeciliğinin Türkiye ve dünyadaki ilk örnekleri olan müzeleri, 16 Mayıs – 16 Haziran 2025 tarihleri arasında yüzde 50 indirimle keşfetme fırsatı bulacak. 


DEM Müzecilik tarafından geliştirilen ve işletilen bu iki ödüllü müzede kullanılan teknolojilerle, kültürel miras; duygusal bağ kurduran, yaşayan bir deneyim haline geliyor. Ziyaretçilere geçmişi yalnızca göstermediklerini aynı zamanda hissettirdiklerini söyleyen DEM Müzecilik CEO’su Eda Bildiricioğlu, bu dönüşümün toplumun bütün kesimlerinde tarihe olan ilgiyi artırırken, özellikle dijital dünyanın içine doğmuş yeni kuşakların öğrenme ve algılama biçiminde önemli bir yer tuttuğunu söylüyor. 

Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi ile Efes Deneyim Müzesi’nde kullanılan teknolojilerin; çocukların, gençlerin tarihi daha kolay anlamalarını, duygusal bağ kurmalarını ve bilinçli bireyler olarak yetişmelerini sağladığını söyleyen Eda Bildiricioğlu, eğitimde de büyük potansiyele sahip olan bu sistemlerin, kültürel miras aktarımını bir fırsata dönüştürdüğünü ifade ediyor. 

Deneyim müzeciliğini yalnızca turizm açısından değil, aynı zamanda eğitim ve gelecek kuşaklara miras bırakma sorumluluğu çerçevesinde ele alan Dem Müzecilik, yıl boyunca düzenlediği indirim kampanyalarına bir yenisini ekleyerek, Müzeler Haftası ve Kurban Bayramı’nı kapsayan bir aylık süre boyunca dünyaca ödüllü müzelerini tüm öğrencilere yüzde 50 indirimle ziyaret imkânı sunacak.

Tarihin kalbinde sürükleyici bir deneyim: Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi
İstanbul’un kalbi Sultanahmet’te Defter-i Hakani Nezareti binasında yer alan Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi, ziyaretçilerini Ayasofya’nın kuruluşundan günümüze uzanan büyüleyici bir hikâyeye ortak ediyor. Tarihi dokuyu modern teknolojilerle ve hikâye anlatıcılığı ile harmanlayarak ziyaretçilerini zamanda bir yolculuğa çıkaran müze, Bizans’tan Osmanlı’ya uzanan etkileyici bir deneyim sunuyor. Müzede, teknoloji desteğiyle hayata geçirilen sanat eserleri de sergileniyor. Büyük usta Mimar Sinan’ın mapping tekniğiyle yansıtılan ve 12 bin küpten oluşan enstalasyonu ile Ayasofya Camii’ni boyutlu olarak gösteren “sonsuzluk aynaları” sanat, tarih ve teknolojinin buluştuğu etkileyici örnekler arasında yer alıyor.

Ayrıca müzenin sergi salonunda çok önemli bir bölümü ilk kez gösterime sunulan 300’e yakın tarihi eser sergileniyor. Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi haftanın 7 günü 09:00 – 19:00 saatleri arasında ziyaretçilerini ağırlıyor.

Efes Deneyim Müzesi dünyanın ilk deneyim müzelerinden
İzmir Selçuk’ta Efes Antik Kenti içinde yer alan Efes Deneyim Müzesi, antik dünyanın büyüsünü teknolojiyle buluşturan Türkiye’nin ve dünyanın ilk deneyim müzelerinden. Ziyaretçiler, immersif teknolojiler sayesinde Efes’in antik çağındaki caddelerini, tapınaklarını, pazar yerlerini keşfediyor, depremleri, içindeymiş gibi hissediyor. Bu deneyimleri sırasında Androklos, Kleopatra, Marcus Antonius, Artemis ve St. Paul gibi dönemin önemli figürleriyle tanışıyorlar. Artemis Tapınağı'ndan başlayan büyülü yolculukları, Arcadian Yolu'ndan geçip Teras Evler’de son buluyor. Ziyaretçilerine zengin, kapsayıcı ve sürükleyici bir görsel-işitsel deneyim sunan ve Antik Efes’in büyüleyici atmosferini yeniden yaşatan Efes Deneyim Müzesi, haftanın her günü 08.00 – 19.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. 

Uluslararası alanda 10 prestijli ödül
Efes Deneyim Müzesi, 2024 yılında Amerika’da düzenlenen Mondo Awards’da sayısız global rakibini geride bırakarak “Dünyanın En İyi Müzesi” unvanını kazandı. Ardından, MUSE Creative Awards’da her iki müze toplamda 3 ödül kazandı. Bu başarıyı Vega Digital Awards’dan gelen 2 ödül daha izledi. Devamında ise Arival Spotlight Awards’da “En Yenilikçi Ziyaretçi Çekim Merkezi” seçilen Efes Deneyim Müzesi, teknolojideki üstünlüğü ile Event Technology Awards’da birincilik ödülünü aldı. Son olarak Blooloop Innovation Awards’dan her iki müze de 2 ödül daha kazandı.


Mirada Exclusive Bodrum,  Misafirlerini Ağırlamaya Başladı

.Bodrum’un en konforlu otelleri arasında yer alan Mirada Exclusive Bodrum, , özgün lezzetleri, keyifli ortamı ve yeni keşiflere imkân tanıyan aktiviteleriyle 12 Mayıs’ta yaz sezonunu başlattıHer yaştan misafire kendilerini iyi hissedecekleri bir atmosfer sunan otel, yeni sezonda da gastronomiden iyi yaşama uzanan deneyim odaklı etkinlikleri, Gymy Kids iş birliğiyle hazırlanan çocuk aktiviteleri, eşsiz konumu ve zengin lezzetleriyle bu yaz da unutulmaz anılara ev sahipliği yapacak.Bodrum’un kalbi Asarlık Koyu’nda misafirlerine unutulmaz bir tatil deneyimi sunan Mirada Exclusive Bodrum, 2025 yaz sezonuna 12 Mayıs’ta başladı. Otel, her yaştan misafiri için özel olarak hazırladığı etkinliklerle bu yıl da Bodrum'un dinamik bir buluşma alanı olmaya devam edecek.

Denize sıfır konumu, zengin mutfağı, iyi yaşamı odağına alan felsefesi ve ultra her şey dahil konseptiyle misafirlerini ağırlayan Mirada Exclusive Bodrum, gastronomiden lifestyle’a sağlıklı yaşamdan çocuk etkinliklerine kadar herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği keyifli programlarıyla tatili unutulmaz hale getirirken tatil anlayışınızı bir üst seviyeye taşıyacak. 

Deneyim Odaklı Etkinliklerle Dolu Bir Yaz 
Her an, keşfedilecek yeni bir deneyim noktası olan Mirada Exclusive Bodrum bu yaz da yalnızca konaklama değil, her anı dolu dolu yaşatan bir deneyim imkanı sunacak. Hem misafirlerine hem de Bodrumlulara açık etkinlikleriyle bölgenin yaşayan merkezi olmayı bu sezonda sürdürecek olan otel; kültürel buluşmalardan sanat atölyelerine, iyi yaşam aktivitelerinden gurme tadım etkinliklerine uzanan zengin programlarıyla yazı bambaşka bir boyuta taşıyacak. 

Gymy Kids ile Eğlenceli ve Eğitici Atölyeler 
Çocuklu aileler için de birbirinden keyifli programlar hazırlayan Mirada Exclusive Bodrum, bu yaz da Gymy Kids ile gerçekleştirdiği iş birliğiyle eğitici, öğretici ve eğlence dolu programlarla çocukların vazgeçilmezi olacak. Hem otel misafirleri hem de Bodrumlulara açık olan atölyelerde, yaratıcılığı destekleyen sanatsal etkinlikler, doğa keşifleri ve kamplarla çocuklar unutulmaz anılar biriktirecek. Ayrıca, Ali Sunal ile Tiyatro Kulübü ile sanat sevgisini deneyimlerken kendini ifade etmenin keyfine de varacak. Mirada Exclusive Bodrum’un aile ve çocuk dostu ortamı, Gymy Kids’in doğa ve oyun odaklı yaklaşımıyla birleşince, çocuklar yazın tadına doyasıya çıkaracak. 

Zengin mutfağı ve eşsiz deniziyle misafirlerin gözdesi
Mirada Exclusive Bodrum, dinamik ve keyifli etkinliklerinin yanı sıra eşsiz konumu sayesinde de misafirlerine akıllardan çıkmayacak bir tatil deneyimi sunmaya hazırlanıyor.  Bodrum’un en uzun mavi bayraklı plajlarından birine sahip olan Mirada Exclusive Bodrum’da misafirler, denizin, doğanın ve dinlenmenin keyfine varıyor. Otel, biri 3 bin metrekarelik olmak üzere iki farklı iskele ve geniş kumlu plajda misafirlerine dinlenme ve Ege’nin eşsiz denizinin tadını çıkarma ayrıcalığı her sezon gibi bu sezon da sunmaya devam edecek. 

Mirada Exclusive Bodrum, bu yaz da zengin lezzetleriyle misafirlerine unutulmaz bir tatil deneyimi yaşatacak. Otel, Türk ve dünya mutfaklarından seçkin örnekler sunan zengin açık büfesiyle olduğu kadar, Türk, Yunan ve İtalyan A-la Carte menüleriyle de misafirlerine eşsiz bir gastronomi deneyimi sunacak. Gün boyu hizmet veren bar ve lounge alanları ise içecek ve atıştırmalık keyfini bir üst seviyeye taşıyacak.

İyi yaşamın Bodrum’daki adresi
Her sezon olduğu gibi bu yaz da iyi ve sağlıklı yaşam felsefesini odağına alacak olan Mirada Exclusive Bodrum, bünyesindeki Mia Spa ve Fitness ile hem tatilde spor yapmayı sürdüren misafirlerin hem de Bodrumluların vazgeçilmez adresi olmaya devam edecek.Mia Spa, klasik masajların yanı sıra İnziva & Yenilenme, Bağışıklık Güçlendirici, Güç & Esneklik gibi özel uygulamalarıyla misafirlerine dinlendirici bir tatil sunacak. Spor alışkanlığından vazgeçmeyenler, deniz manzaralı ferah spor salonunda antrenmanlarını sürdürecek; gün doğumu ve batımında gerçekleştirilecek yoga ve pilates seansları ise tatilde sporu keyifli bir deneyime dönüştürerek herkesi bu atmosfere ortak edecek.


Salomon Çeşme Maratonu sona erdi

Denizin Sesi, Adımların Ritmi: Çeşme'de Koş" sloganı ile düzenlenen Salomon Çeşme Maratonu, 42K, 21K ve 10K’lık parkurlarda gerçekleşti. Salomon’un isim sponsorluğunda Argeus Travel & Events tarafından düzenlenen yarışa 29 ülkeden 2 bin 606 sporcu katıldı.  


Çeşme Kaymakamlığı ve Çeşme Belediyesi’nin ev sahipliğindeki organizasyon; Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Atletizm Federasyonu, İzmir Valiliği, katkılarıyla, Garmin, Medicana Sağlık Grubu, Pınar Protein sponsorluğunda, Züber, Take34, PT Academy Hizmet/Ürün sponsorluğunda, Adım Adım sosyal sorumluluk ortaklığında düzenlendi. Organizasyonda 42K ve 21K’lık parkurlar Çeşme Cumhuriyet Meydanı’ndan, 10K’lık parkur Alaçatı’dan start aldı. Startları; Çeşme Kaymakamı Mehmet Maraşlı, İlçe Jandarma Komutanı Üstteğmen Yavuz Yaşar, İlçe Emniyet Müdürü Murat Dokumacı, Çeşme Belediyesi Meclis Üyeleri Cengiz Şenaylar ile Süleyman Tonga, Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Nuri Büyükateş, Salomon Türkiye Genel Müdürü Atilla Kuduoğlu, Argeus Travel & Events Kurucu Ortağı Aydın Ayhan Güney verdi.

29 ÜLKEDEN 2 BİN 606 SPORCU
Salomon Çeşme Maratonu, 29 ülkeden 2 bin 606 sporcunun katılımı ile koşuldu. Organizasyona Türkiye’nin yanı sıra; Yunanistan, Tacikistan, İsviçre, ABD, Rusya, Hollanda, İsrail, Etiyopya, Meksika, Birleşik Krallık, Fas, İran, Kanada, Almanya, Litvanya, Norveç, Slovenya, Endonezya, Arnavutluk, Bulgaristan, Fransa, Suriye, Sırbistan, Hindistan, İtalya, Romanya, Malezya ve KKTC’den sporcular katıldı. Organizasyonun 42K’lık parkurunda 89, 21K’lık parkurunda 517, 10K’lık parkurunda ise 2 bin sporcu ter döktü. Parkurlarda 1012 kadın, 1594 erkek koşucu yer aldı 

‘ADIM ADIM’ İLE STK BAĞIŞI
Salomon Çeşme Maratonu, önemli bir projeye de ev sahipliği yaptı. Adım Adım ile yürütülen sosyal sorumluluk projesi kapsamında Sivil Toplum Kuruluşları (STK) için koşucular tarafından bağış toplandı. Toplanan miktarın bağış kampanyasının son tarihi olan 26 Mayıs Pazartesi gününe kadar 10 milyon TL’ye ulaşması hedefleniyor.

42K’DA DERECEYE GİRENLER
Salomon Çeşme Maratonu’nun 42K’lık parkurda erkeklerde 2:45:17.10’luk derece elde eden Ahmet Bayram kürsünün zirvesinde yer aldı. İkinciliği 2:53:30.50’lik derecesiyle Fransız sporcu François Xavier Martin, üçüncülüğü 2:53:47.69’luk derecesiyle Suat Karoğlu elde etti.Kadınlarda birinci 3:08:03:61’lik derecesiyle İranlı sporcu Aylar Ghazvini, ikinci 3:36:44.19’luk derecesiyle Yunan sporcu Maria Moniodi, üçüncü 3:49:23.01’lik derecesiyle Anna Galatoula oldu.

21K’DA DERECEYE GİRENLER
Erkeklerde birinciliği 1:18:16.37’lik derecesiyle Kerem Baybatur elde ederken ikinci 1:19:19.50’lik derecesiyle Fatih Can, üçüncü 1:20:47.09’luk derecesiyle Taylan Dağ oldu. Kadınlarda 1:32:58.53’lük derecesiyle İpek Öztosun Bezdan birinci, 1:37:34.43’lük derecesiyle Gülşen Çerçi ikinci, 1:38:24.90’lık derecesiyle Yasemin Hamamcı oldu.

10K’DA DERECEYE GİRENLER
Erkeklerde birinciliği 0:32:44.74’lük derece elde eden Ercan Geleş, ikinciliği 0:35:13.60’lık derecesiyle Mehmet Aydıngör, üçüncülüğü 0:35:54.64’lük derecesiyle Eren Moray elde etti.Kadınlarda 0:40:22.38’lik derece elde eden Salomon Türkiye sporcusu Aysel Yalaç Dolay kürsünün zirvesinde yer aldı. İkinci 0:41:10.12’lik derecesiyle Derya Köse, üçüncü 0:41:40.04’lük derecesiyle Özlem Işık oldu.

ÖDÜLLER VERİLDİ
Salomon Çeşme Maratonu’nun ardından dereceye giren sporculara ödülleri verildi. Çeşme Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törene; Çeşme Kaymakamı Mehmet Maraşlı, Çeşme Belediye Başkan Yardımcısı Emre Can Durmaz, İlçe Jandarma Komutanı Üstteğmen Yavuz Yaşar, İlçe Emniyet Müdürü Murat Dokumacı, Çeşme Belediyesi Meclis Üyeleri Cengiz Şenaylar, İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Spor Faaliyetleri Şube Müdürü Enver Yılmaz, Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Nuri Büyükateş, Salomon Türkiye Genel Müdürü Atilla Kuduoğlu, Argeus Travel & Events Kurucu Ortağı Aydın Ayhan Güney katıldı. Öte yandan paralimpik kategorisinde 10K’da yarışan görme engelli sporcu Nurdan Kılıçlı ile eşlik eden Vedat Ekiz’e Çeşme Kaymakamı Mehmet Maraşlı ödül takdim etti.

TÜROB, Yunanistan turizm pazarını inceledi

Türkiye’den tatilcilerin en fazla ilgi gösterdiği ülkelerin başında gelen Yunanistan ile turizm ilişkileri hareketleniyor. TÜROB’un raporuna göre, bu yıl Türkiye’den Yunanistan’a 1,4 milyon ziyaretçinin gitmesi, Yunanistan’dan Türkiye’ye ise 800 bin ziyaretçinin gelmesi öngörülüyor.      


Türkiye’den giden tatilcilerin en fazla ilgi gösterdiği ülkelerin başında gelen Yunanistan ile turizm ilişkileri hareketleniyor.

turkiye-otelciler-birliginin-turob-baskani-muberra-eresin.jpg

Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) araştırma raporuna göre, bu yıl Türkiye’den Yunanistan’a 1,4 milyon, Yunanistan’dan Türkiye’ye ise 800 bin ziyaretçi sayısına ulaşılması öngörülürken, iki ülke turizmcileri karşılıklı turizm potansiyelini artırmak için iş birliği imkanlarını genişletiyor. Geçen yıl Türkiye’den 1,2 milyon kişi Yunanistan’a giderken, Yunanistan’dan Türkiye’ye 707 bin kişi gelmişti. TÜROB, Türkiye’nin en önemli turizm pazarlarından Yunanistan’ın Atina ve Selanik şehirlerinde kısa bir süre önce gerçekleştirilen ‘GoTurkiye Destination Promotion Event’ etkinliği sonrası, Yunanistan turizm pazarını mercek altına alan bir araştırma raporu hazırladı. Raporda görüşleri yer alan TÜROB Başkanı Müberra Eresin, iki ülke arasında toplam turizm potansiyelinin 3 milyon kişiye ulaşabileceğini, bu hedefe ancak ulaşım alternatiflerinin etkin olarak kullanılması halinde ulaşılabileceğini vurguladı. 

turkiye-otelciler-birliginin-turob-baskani-muberra-eresin-001.jpg

TÜROB’UN ÖNERİLERİ:

ULAŞIM ÖNCELİKLİ OLMALI, HIZLI TREN İÇİN ADIM ATILMALI
TÜROB raporunda iki ülke arasında turizm ilişkilerinin geliştirilmesi için şu öneriler sunuldu:
•    Tanıtım çalışmalarının karşılıklı olarak sürdürülmesi önemli ve gereklidir. Bu kapsamda Türkiye’nin 14-16 Kasım 2025’te Selanik’te düzenlenecek Philoxenia Turizm Fuarına katılması yararlı olacaktır.
•    Yunan ziyaretçiler için en popüler destinasyonlar İstanbul, Edirne, Kapadokya, Bursa, Ayvalık, İzmir ve Trabzon olarak sıralanıyor.  

SKYEXPRESS SEFERLERE BAŞLADI
•    İki ülke arasında uçak sefer sayıları artmakla birlikte özellikle Atina ve Selanik’ten AB ülkelerindeki ücret seviyelerine yakın low-cost seferlerin başlatılması her iki ülkenin turist sayısına önemli katkı yapacaktır. Son dönemde Skyexpress Havayolları’nın Türkiye ile Yunanistan arasında seferlere başlaması olumlu bir gelişmedir. 
•    Selanik-İstanbul arasında tren yolu hattının altyapısının hızlı tren seferlerine göre düzenleneceği uzun yıllardır gündemde yerini koruyor ancak bir ilerleme sağlanamadı. Ege Denizi’ndeki feribot seferlerinin turizme katkısı dikkate alındığında, Selanik-İstanbul hızlı treninin iki ülke turizmine beklentilerin üzerinde katkı vereceği değerlendirilmektedir.
•    Türkiye ve Yunanistan’ın sunduğu turizm ürünü birbirinin rakibi değil tamamlayıcısıdır. Özellikle uzak destinasyonlardan turizm talebinin 2 ülkeyi kapsayacak paketlerle pazarlanmasının turizm talebinde önemli katkı yaratacağına inanıyoruz. THY ve Star Alliance’ın içerisinde yer alan havayolu şirketlerinin sunduğu geniş bağlantı imkanları dikkate alınarak, uzun yıllardır konuşulan ancak henüz hayata geçirilemeyen bu konuda artık zamanın geldiğini ve ortak adım atılması gerektiğini belirtiyoruz. Kruvaziyer turizm ile birlikte adım atılması bu çalışmada önemli bir başlangıç olabilir.

1.2    MİLYON TÜRK ZİYARETÇİ 1 MİLYAR EURO HARCADI
•    Özellikle Kapadokya bölgesinde dini grupların ayin için izin süreçlerinin oldukça uzun sürdüğü, izinlerin önceki dönemlerde olduğu üzere İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri tarafından kısa süre içerisinde sonuçlandırılmasının beklendiği ifade edilmektedir.
•    Yunan vatandaşları başta Noel ve Paskalya dönemleri olmak üzere yıl genelinde yurtdışı tatili yapmaktadırlar. Yunan vatandaşlarının yurtdışı seyahatlerinde tercih ettiği turizm türleri kültür turizmi, şehir turizmi, inanç turizmi, yat turizmi, alışveriş ve gastronomidir. 
•    Yunanistan 2024 yılında ağırladığı yabancı ziyaretçilerin 21.8 milyonunu AB ülkelerinden, 14.1 milyonunu ise AB dışı ülkelerden aldı. En çok ziyaretçi sıralamasında Almanya (5,4 milyon), İngiltere (4,6 milyon), İtalya (2,02 milyon), Fransa (2 milyon), ABD (1,6 milyon) ve Türkiye (1,2 milyon) yer aldı.  2024 yılında Yunanistan’ı ziyaret eden 1,2 milyon Türk yaklaşık 1 milyar Euro turizm harcaması yaptı.
•    Türkiye, Yunan vatandaşları arasında en çok tercih edilen ikinci ülke konumunda bulunuyor. 

SELANİK VE ATİNA’DA WORKSHOP
Diğer yandan TÜROB raporunda, Yunanistan’ın Atina ve Selanik şehirlerinde ‘GoTurkiye Destination Promotion Event’ workshop etkinliği hakkında da bilgi verildi. Workshop, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) organizasyonu, Yunanistan Kültür ve Tanıtma Müşavirliği, TÜROB, Yunanistan Seyahat Acentaları Birliği ve Yunanistan Seyahat Acentaları Federasyonu iş birliğinde gerçekleştirildi. Atina Büyükelçisi Çağatay Erciyes, Selanik Başkonsolosu Serkan Gedik, Atina Kültür ve Tanıtma Müşaviri Prof. Dr. Veli Aydın, TGA Ülke Pazarlama Müdürü Zeynep Üçok Çelikağ, TÜROB Başkanı Müberra Eresin ile FedHATTA-Yunanistan Seyahat Acentaları Federasyonu Başkanı Lysandros Tsilidis'in de katıldığı etkinlikte Türkiye’den otel ve seyahat acentası temsilcileri ile Yunan seyahat acentesi temsilcileri görüşmeler yaptı, iş birliği olanaklarını değerlendirdiler. TÜROB Başkanı Müberra Eresin, karşılıklı tanıtım çalışmalarının devam etmesi gerektiğine işaret ederken, söz konusu etkinlikte destekleri için Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TGA yetkililerine de teşekkürlerini sundu.

Rekor pandemi öncesi 2019’da 
Yıl    Türkiye’ye gelen Yunan ziyaretçi sayısı 
2019         836 bin 882 
2020         136 bin 305
2021         157 bin 723
2022         569 bin 795
2023         686 bin 480
2024         707 bin 133
2025 (ilk çeyrek)    149.616


Real Konak Hotel, Sürdürülebilirlikte 3. Aşamaya Ulaştı

Batman'ın öncü otellerinden Real Konak Hotel, çevreci vizyonu ve sürdürülebilir turizm alanındaki örnek çalışmaları sayesinde 3. aşama sürdürülebilirlik Sertifikası almaya hak kazandı.



Real Konak Hotel Genel Müdürü Sinan Sarı yaptığı açıklamada: " Bu önemli başarı, hem otelcilik sektöründe hem de Batman turizminin geleceği adına umut verici bir adım olarak kayıtlara geçti. Sürdürülebilir bir gelecek için attığımız her adımın karşılığını almaktan büyük onur duyuyoruz. 3. aşama sertifika, sadece bir belge değil; çevreye, topluma ve yarınlara duyduğumuz derin bağlılığın bir göstergesidir.  

real-konak-hotel-genel-muduru-sinan-sari-004.jpg

Çevre dostu çalışmalarını kararlılıkla sürdüren Real Konak Hotel; Enerji ve su tasarrufu, atık yönetimi  geri dönüşüm uygulamaları, yerel üreticilere destek ve İsrafı azaltmak için hayata geçirilen "Green Kahvaltı Tabağı" uygulaması gibi birçok alanda fark yaratıyor. Özellikle, doğallığı ve sadeliği ön plana çıkaran Green Kahvaltı Tabağı, hem misafir memnuniyetini artırıyor hem de gıda israfını önemli ölçüde azaltarak sektöre örnek oluyor.” diye konuştu. 

“ÇEVRE PROJELERİNDE İMZAMIZ DEVAM EDECEK”
“Önümüzdeki dönemde daha kapsamlı çevre projelerine imza atmayı ve Batman’da sürdürülebilir turizmin liderliğini sürdürmeyi hedefliyoruz” diyen Real Konak Hotel Genel Müdürü Sinan Sarı, “Batman turizmine değer katan Real Konak Hotel, çevreye duyarlı vizyonuyla bölgeye ve sektöre ilham vermeye devam ediyor. 3. aşama sertifikasını ekip arkadaşlarımızla birlikte gururla kutladık.” dedi.

7 Mayıs 2025 Çarşamba

Lezzet Uçuşa Geçiyor: Shake Shack Antalya Havalimanı’nda!

Dünyada burger tutkunlarının favorisi olan ünlü gurme hamburgerci Shake Shack, Türkiye’deki yeni şubesini 17 Nisan’da Antalya Havalimanı Dış Hatlar Giden Yolcu Terminali’nde açtı.



Seyahat öncesi lezzetli bir mola vermek isteyen yolcular için yepyeni bir alternatif sunan Shake Shack, her zamanki gibi taze ve kaliteli içerikleriyle fark yaratıyor. Katkı maddesi içermeyen özel soslarla hazırlanan burgerlerden, günlük taze sıkılmış limonatalara ve milkshakelere kadar zengin menüsüyle fast food anlayışına yepyeni bir soluk getiriyor.Modern tasarımı, hızlı servisi ve sıcak atmosferiyle Antalya Havalimanı’ndaki yeni şube, seyahate lezzetli bir başlangıç yapmak isteyen yolcuların yeni favorisi olmaya aday.

“4. Sinop Film Festivali” Başlıyor: Büyük Ustalar Şehre Geliyor

Türkiye’nin kuzey ucunda, 9-11 Mayıs tarihleri arasında sinema rüzgarları esecek. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen “Sinop Film Festivali”, yerel halkı ve sinemaseverleri bir araya getirmeye hazırlanıyor. Festival kapsamında Zeki Demirkubuz, Hatice Aslan, Müge Uğurlar, Melisa Şenolsun gibi usta ve genç kuşaktan değerli isimler Sinop’ta izleyiciyle buluşacak. Tüm film gösterimleri ve etkinlikler ise ücretsiz olarak gerçekleşecek.



“4. Sinop Film Festivali”, üç gün boyunca şehri sanatla buluşturacak. Nirengi Kültür Sanat Derneği tarafından; T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla; T.C. Sinop Valiliği ve TOBB Genç Girişimciler Kurulu iş birliğinde düzenlenen festival, bu yıl da sinema heyecanını Sinop sokaklarına taşıyacak. 

Türkiye’nin kuzey ucunda, 9–11 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek festival, yerel halkı ve sinemaseverleri bir araya getirirken; Zeki Demirkubuz, Hatice Aslan, Müge Uğurlar ve Melisa Şenolsun gibi usta ve genç kuşaktan değerli isimler yer alacak. 

Açılış töreni 9 Mayıs Cuma günü Dr. Rıza Nur İl Halk Kütüphanesi bahçesinde yapılacak. Ardından sinemamızın en özel yapımlarından “Mukadderat”, festivalin açılış filmi olarak sinemaseverlerin karşısında olacak. 

10 Mayıs Cumartesi günü Zeki Demirkubuz’un yönettiği “Hayat” filmi izleyiciyle buluşurken gösterim sonrası Demirkubuz soruları yanıtlayacak. Festivalin son günü ise “Derun” filminin izlenmesi sonrası başrol oyuncusu Hatice Aslan ve yönetmen Müge Uğurlar söyleşi gerçekleştirecek.

Yarışma Seçkisi

Bu yıl festival kapsamında “Ulusal Belgesel Film” ve “Ulusal Kısa Metraj Kurmaca Film” kategorilerinde iki ayrı yarışma düzenleniyor. Toplam 244 başvuru arasından seçilen finalist yapımlar, 10–11 Mayıs tarihlerinde La Mer Sahne’de sinemaseverlerle buluşacak.

Festival Yönetmeni İzzet Aslan; “Sinop’u sadece izleyen değil, aynı zamanda sinema üreten bir şehir haline getirmek istiyoruz. Her yıl daha fazla izleyiciye ve daha fazla filme ev sahipliği yapmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.
 


Sürücü belgesi yetmez, trafik kültürü eğitimi şart!

Özellikle büyük şehirlerde trafik yoğunluğunun giderek arttığını belirten uzmanlar, bu yoğunluğa bağlı olarak kazaların da arttığını söylüyor. Trafik ve İlk Yardım Haftası kapsamında açıklamalarda bulunan İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Öğretim Görevlisi, Yol ve Trafik Güvenliği Danışmanı Özgür Şener, sürücü belgesi alınırken taşıtların A noktasından B noktasına hareket ettirilmesi üzerine bir eğitim yerine, insanlara trafik kültüründen, yani direksiyon başına geçildiğinde alınması gereken sorumluluklardan, trafikteki tehlikelerden bahsedilmesi gerektiğini vurguladı. Yaşa bağlı sürüş kısıtlamalarındansa bireylerin fiziksel ve zihinsel sağlık durumunun esas alınması gerektiğine dikkat çeken Şener, trafikte çatışmadan kaçınılması, diğer sürücülerin her zaman riskli olarak değerlendirilmesi ve güvenli tarafta kalınmasını önerdi.



Üsküdar Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Öğretim Görevlisi, Yol ve Trafik Güvenliği Danışmanı Özgür Şener, her yıl mayıs ayının ilk haftasında kutlanan Trafik Haftası kapsamında trafikte, sürücü, yolcu ve yaya güvenliği hakkında açıklamalarda bulundu.
İş yeri için kullanılan taşıtla yapılan kaza iş kazasıdır…

İş hayatından kaynaklı trafik kazalarının tamamının iş kazası kapsamında değerlendirildiğini hatırlatan Öğr. Gör. Özgür Şener, “Trafik hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Ticari faaliyet gösteren birçok firmanın da taşıtı var. Hastaneler, lojistik sektörü, kurye sektörü, ilaç sektörü, aklınıza gelecek her yerde aslında bir taşıt var. Sonuçta o taşıtı da kişi iş yeri için kullanıyor. Dolayısıyla bununla beraber yapılan bir kaza, trafik kazası olmasının yanında iş kazası olarak da geçiyor.” dedi.

Büyükşehirlerde trafiğin çok büyük bir problem olmaya başladığının altını çizen Şener, “Özellikle trafik sıkışıklığı sorunu öne çıkıyor. Bu da insanların daha heyecanlı, daha stresli olmasına, A noktasından B noktasına daha çabuk gitmek istemesine neden oluyor. Bunun sonunda aracının içerisinde hareket edemez durumda olan agresif sürücüler ve bunların yarattığı trafik terörü ortaya çıkıyor. Diğer yandan da ulaşımı aslında daha kolay yapmaya çalışan ve hayatımıza yeni yeni girmeye başlayan iki tekerlekli, daha küçük araçların olduğu motosikletler, scooterlar gibi farklı mobilite çözümleri var ancak, trafik biraz daha rahatlayacağına tam tersi kaotik bir hale doğru dönmeye başladı. Benim büyük şehirlerde yaşayanlara en büyük önerilerimden bir tanesi toplu taşımayı kullanmaları. Ancak toplu taşımadan kastım daha çok raylı sistemleri mümkünse kullanmaları ve şehrin toplam trafik yüküne daha az katılmaları.” şeklinde konuştu.

Trafik kültürü oluşması için okul çağından eğitimlere başlanmalı…
‘Sürücülük kültürü’ kavramına dikkat çeken Öğr. Gör. Özgür Şener, “Kişiler 18 yaşını doldurduklarında sürücü belgesi alabiliyor ancak bunun öncesinde ebeveynlerini ya da araç kullananları izleyerek edinilen bir trafik kültürü var. Bu da maalesef ülkemizde çok iyi bir kültür değil. Bunun sebebi de aslında zamanında sürücü belgesi alınırken taşıtların A noktasından B noktasına hareket ettirilmesi üzerine bir eğitim verilmiş olması. Oysa insanlara trafik kültüründen bahsedilmesi gerekir. Trafik kültürü, yani direksiyon başına geçildiğinde alınması gereken sorumluluklardan, trafikteki tehlikelerden bahsedilmeli.” dedi.

Trafikte bir sorun yaşandığında ve karşıdaki sürücü hatalı olduğu halde durumu kabul etmiyorsa, tartışılmaması gerektiğini aktaran Şener, “Belki aynı trafik işaretine bakıp farklı şeyler görüyorsunuz, farklı bilgileriniz var. Dolayısıyla trafik kültürünün oluşması için biz daha sürücü belgesi alma aşamasında, hatta çocukların yavaş yavaş araba kullanmaya heves ettikleri lise çağlarında kadar gidip oradan insanları bir trafik kültürüne doğru yönlendirmemiz gerekiyor. Mevcutta olan dersler çok kısıtlı ve genel trafik kültürünü kapsamıyor maalesef. İnsanlara zarar verebilme potansiyeli yüksek bir ekipmanı insanların hizmetine sunuyoruz. Dolayısıyla bunun sorumluluğunu alabilecek kadar da bu işin ciddi olduğunu anlatmamız lazım her şeyden önce.” açıklamasını yaptı.

Yaya geçiş önceliği yayalarca test edilmemeli! 
2023 yılında trafikte 6 bin 548 kişinin hayatını kaybettiğine işaret eden Öğr. Gör. Özgür Şener, “Bir yıl içerisinde 350 bin kişi de yaralandı. Kırıkkale, Yalova, Erzincan, Bilecik illerinin nüfusu kadar kişi yani. Bu kişilerin yaklaşık 5 bininin omurilik felçlisi olduğunu, hayatlarını bir daha eski kalitesinde sürdüremeyeceklerini biliyoruz.” dedi.

Yaya geçitlerinde yayalara yol verilmesi konusunu değerlendiren Şener, şunları söyledi:
“Yaya geçitlerinde yayaya yol verilmesi konusunda devletimizin çok ciddi çalışmaları var. Ancak hala bazı konular sürücülerin kafasında netleşmiş değil. Evet yayaya yol ver ama hangi durumlarda yol ver? Kırmızı ışıkta hala yaya geçebilir mi sadece bir yaya geçidi olduğu için? Her koşulda mı yol vereceğiz? Avrupa ülkelerine gidenler ‘Ayağımı koyduğum anda yola hemen araç durdu ve benim geçmeme izin verdi’ der. Yayalar bunu test ediyorlar maalesef ama test etmesinler. Çünkü bir kaza söz konusu olduğunda dezavantajlı taraf her zaman yaya tarafıdır. Bu hala bir kültüre dönüşmediği için bunu canımızla test etmeye gerek yok. Sürücüler de bir yayaya yol verecekleri zaman mutlaka aynalarını kontrol etmeli. Arkadan gelen bir taşıt yoksa yol vermeli.”

Güvenli taşıt değil, güvenli sürücü önemli… 
Türkiye’de 2019 yılında 1 milyon motosiklet olduğunu, 2024 yılında ise 8 milyona çıktığını ifade eden Öğr. Gör. Özgür Şener, “2019'da 44 bin kaza olmuşken, 2024'te 123 bin kaza olmuş ve bu kazalarda en çok 16 ile 20 yaş arası gençlerimiz etkilenmişler.” dedi.Motosikletlerin çok pratik bir taşıt olmakla beraber hem gençleri hem de trafikteki diğer unsurları tehdit ettiğini vurgulayan Şener, “Aslında bir taşıtın güvenliği ya da güvensizliğini konuşmak mümkün değil. Neyi konuşacağız biz? Güvenli sürücüyü konuşacağız. Yani tehlikelerin farkında olan, taşıtının hızlarını normal yasal limitlerde ayarlayan ve trafiğin genelini görebilen, öngörülü sürüş yapılabilen sürücülerden bahsedeceğiz. Çünkü hep konuşulur ya motosiklet çok tehlikeli. Hayır, motosiklet tehlikeli değil. Biz onu tehlikeli bir hale getiriyoruz maalesef.” şeklinde konuştu. 

Sürücü belgesine sahip olmak, araç kullanma kabiliyetine sahip olunduğu anlamına gelmiyor 
Yaşa bağlı sürüş kısıtlamaları konusu hakkında, sürücü yaş sınırının düşürülmesini doğru bulmadığını belirten Şener, esas önemli olanın bireylerin fiziksel ve zihinsel sağlık durumu olduğunu vurguladı. Yaşın tek başına belirleyici olmaması gerektiğini, kişinin kondisyonu ve sürüşe uygunluğunun düzenli sağlık kontrolleriyle değerlendirilmesinin önemli olduğunu da sözlerine ekleyen Şener ayrıca, 18 yaş altındaki bireylerin henüz yeterli sorumluluk bilincine sahip olmadığını bu nedenle mevcut alt yaş sınırının korunması gerektiğini savundu.

Bir kişinin sürücü belgesine sahip olmasının araç kullanma kabiliyetine sahip olduğunu göstermediğinin altını çizen Şener, “Özellikle şirketler, eğer bir çalışana araç verecekse sadece sürücü belgesindeki yıla bakmamalı. Mutlaka o kişiyi bir sürüş değerlendirmesiyle değerlendirmeliler. Çünkü taşıt kullanmak önemli.” dedi.

“Karşı tarafın ne yapacağını tahmin etmeyin, güvenli tarafta kalmaya çalışın” 
Sürücülerin duygusal durumlarına bağlı olarak da sürüş kabiliyetinin değişebildiğini ifade eden Öğr. Gör. Özgür Şener, şunları aktardı:“Trafikte çatışmayla ya da kavgayla çözüm bulunamaz. Trafikte değiştirilebilecek tek şey kişinin kendisi; kendi düşünce yapısı ve kendi davranışları. Karşı tarafta arabanın içinde kim olduğunu bilmiyoruz. Belki çocuğuna yetişen bir anne, belki hastasını bir yere götüren bir baba, belki bir sürü borcu olan ve 5 dakika önce işinden atılmış birisi ya da sürücü belgesini yeni almış ve ilk kez trafiğe çıkmış birisi var. Biz hep taşıt kullanırken kendimizden yola çıkıyoruz. ‘Ben olsam yapmazdım. Ben olsam şöyle davranırdım’ gibi… Ama siz taşıtın koltuğunda kimin olduğunu bilmiyorsunuz. O yüzden bütün tedbiri kendi üzerinizden yapmanız lazım. Çünkü onları yönetemezsiniz. Hep siz tedbirli tarafta kalın. Karşı tarafın ne yapacağını tahmin etmeyin, güvenli tarafta kalmaya çalışın ve diğer insanları hep sanki bir gün önce sürücü belgesini almış da trafiğe çıkmış gibi değerlendirin ki onlarla kavga etmeye çalışmayın.”

Araç içi teknolojilere önem verilmeli…
Çocukların 11-12 yaşlarına kadar tehlike algısı olmadığı için taşıtları, trafiği bir oyun gibi gördüklerini ve bu nedenle sürücülerin özellikle çocuk gördüklerinde veya çocukların bulunduğu park okul çevresi gibi alanlarda hızlarını düşürmeleri gerektiğine vurgu yapan Şener, “Çocuk parkı veya okul yakınlarındayken sürücülerin hızlarını 20’lere hatta 10’lara düşürmelerini öneriyoruz. Bir de çocuklar ufak tefek oldukları için araçların kör noktalarında kalabiliyorlar. Bu konuya da dikkat edilmeli.” dedi.
Taşıtlardaki kameralar, sensörler, takip sistemleri ile uyarı sistemlerinin, sürücülerin hayatını kolaylaştırdığını kaydeden Şener, sözlerini şöyle tamamladı:“Sürücünün ya da yayanın yaptığı hatayı görmek için muhteşem ekipmanlar. Sürücülere araç seçiminde mümkün olduğunca özellikle yayaları koruyan, yayalardan bilgi veren bu önleyici sistemleri ve teknolojileri araçlarında bulundurmayı öneriyoruz. Bu sistemler fabrika çıkışında da olabiliyor, sonrasında da araca eklenebiliyor. Taşıt teknolojilerinde yayayı koruyan, çarpışmaları önleyen, trafik kazalarını önleyen kısımlara çok önem verilmeli.” 


Trendyol GO, Uber ile güçlerini birleştiriyor

Trendyol Grubu, Uber Technologies, Inc. ile Trendyol GO'nun çoğunluk hisselerinin devri için anlaşmaya varıldığını açıkladı. Devir süreci resmi kurumların onayının ardından önümüzdeki aylarda tamamlanacak. 



Anlaşmanın tamamlanmasının ardından, Trendyol GO uygulaması müşterilere, satıcılara ve kuryelere hizmet vermeye devam ederken, Uber önümüzdeki yıllarda global teslimat platformu Uber Eats’in öne çıkan özelliklerini de kullanıcılara sunmaya başlayacak. Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin, konuyla  ilgili olarak “Global e-ticaret arenasında yer alan bir oyuncu olarak müşterimize kusursuz bir e-ticaret deneyimi sunmak, esnafımızın, üreticilerimizin işlerini büyütmesine destek olmak ve ülkemizin ekonomik kalkınmasına katkı sağlamak için çalışıyoruz. Trendyol GO’nun yeni yapısıyla yoluna güçlenerek devam edeceğine yürekten inanıyoruz” dedi.  

Çetin ayrıca “Bu anlaşma, Türk teknoloji ve e-ticaret sektörleri ile Türkiye ekonomisinin gücünün bir göstergesidir. Trendyol Grubu olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemize yatırım yapmaya devam ederken; gelecekte oluşabilecek farklı büyüme fırsatlarını değerlendirmeyi sürdüreceğiz” açıklamasında bulundu.

Uber CEO’su Dara Khosrowshahi, ise açıklamasında "Uber ve Trendyol GO’nun bir araya gelmesi ile tüketiciler, kuryeler, özellikle küçük ölçekli ve aile işletmeleri başta olmak üzere restoran ve marketler için Türkiye'de teslimat sektörünü daha ileriye taşımayı hedefliyoruz. Bu anlaşma, Türkiye’ye duyduğumuz uzun vadeli bağlılığın bir göstergesidir. Trendyol GO ekibinin bugüne kadar ortaya koyduğu başarıdan son derece etkilendik ve bu büyüme ivmesini Türkiye genelinde sürdürecek olmaktan büyük heyecan duyuyoruz” dedi.Kurye, müşteri, market ve restoranları bir araya getiren Trendyol Go platformunda, Türkiye’nin her köşesinden 19 bin kurye ile  90 binin üzerinde market ve restoran yer alıyor. 


KlasJet, Berlin ve Köln üsleriyle Almanya'daki varlığını genişletiyor

Dünyanın en büyük ACMI (Uçak, Mürettebat, Bakım, Sigorta) sağlayıcısı olan Avia Solutions Group'un bir parçası olan özel ve kurumsal jet kiralama şirketi KlasJet, uçaklarını Köln ve Berlin havalimanlarına konuşlandırarak Almanya'daki konumunu güçlendiriyor. Bu hamle, Avrupa genelindeki kurumsal ve özel müşterilerinin ihtiyaçlarına daha iyi hizmet vermesini sağlayacak.Almanya Avrupa'nın en büyük ekonomisidir ve Berlin-Tegel, Berlin-Schönefeld ve Köln-Bonn havalimanları Avrupa'nın en yoğun 50 havalimanı arasındadır. Bu, her iki şehri de düzenli uçuşlarla çoğu Avrupa noktasına seyahat etmek için ideal fırlatma rampaları haline getirir, ancak birçok durumda geleneksel taşıyıcıların sunduğu hizmetler işletmelerin son dakika ve özel ihtiyaçlarını karşılamaz. Kurumsal jet kiralama sağlayıcılarının fark yaratabileceği yer burasıdır.

KlasJet Satış Geliştirme Müdürü Edvinas Finenko'ya göre şirket Köln'ü seçti çünkü Köln-Bonn Havalimanı Almanya'da 7/24 hizmet veren birkaç havalimanından biri. KlasJet buradan Almanya'nın batı kesiminin ve diğer Orta Avrupa ülkelerinin ihtiyaçlarını karşılayacak. Bu arada Berlin, Almanya'nın doğu kesiminin talebini karşılayacak.Edvinas Finenko, "Talebe bağlı olarak uçağımızı farklı havalimanlarında uçurmayı planlıyoruz. Kiralık uçuşlar müşterilere esneklik, hız ve gizlilik avantajı sunabilir. Ayrıca, yeni üslerimizden yolculara daha rekabetçi fiyatlar sunabileceğiz" diyor.

Almanya, 4.305 milyar avroluk GSYİH ve otomotiv, imalat ve teknoloji gibi sektörlerde etkileyici bir büyük şirketler listesiyle hala Avrupa Birliği'nin en büyük ekonomisidir. Müşteri ziyaretleri ve fuarlar ve ticaret fuarları gibi yüz yüze etkinliklere katılım, Alman iş kültürünün önemli bir parçasıdır.“Bazen müşterilerin tüm ekiplerini kısa bir bildirimle başka bir yere getirmeleri gerekir. Ekibimiz her zaman havaalanına yakın olacağından, hemen hemen anında rekabetçi bir charter teklifi sağlayabiliriz. Ayrıca, özel VIP hizmetleri yöneten ve sağlayan ortaklarımızla yakın bir şekilde çalışıyoruz. Bu, müşterilerimizin özel taleplerini hızlı bir şekilde karşılamamızı sağlıyor,” diyor Edvinas Finenko.

KlasJet charter hizmetlerinin 30 yolcudan başlayan gruplara kadar hizmet verdiğini, bu sayede orta ölçekli ekipler için esnek ve etkili bir çözüm olduğunu da belirtmekte fayda var.Kiralık uçuş pazarının büyüklüğünün yılda %7,1 oranında artarak 2030 yılına kadar 60,97 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. Aynı zamanda fiyatlandırma giderek daha rekabetçi hale geliyor. Örneğin, Köln veya Berlin'den 2 saatlik gidiş-dönüş yolculuğu yolcu başına 800 avro kadar düşük bir maliyete sahip olabilir.“Buradaki en önemli avantaj konfordur. Kişiye özel hizmetler sunmak için gereken tüm deneyime sahibiz.

Sadece müşterileri gitmeleri gereken yere götürmekle kalmıyoruz, aynı zamanda onları bilinmeyen havaalanlarındaki tüm prosedürler hakkında bilgilendiriyoruz ve en uygun maliyetli çözümleri sunuyoruz. Bunun üstüne, 7/24 destek var. Karşılaşılabilecek her şeyi çözmek ve açıklığa kavuşturmak için her zaman hazırız” diyor Edvinas Finenko.KlasJet, VIP hizmetleri için 56 ila 104 koltuk ve ACMI kiralama için 186 ila 189 yolcu kapasitesi sunan 14 uçaklık bir filo işletmektedir. KlasJet, 221 uçaklık bir filo işleten dünyanın en büyük ACMI sağlayıcısı olan Avia Solutions Group'un bir parçasıdır. Grup ayrıca pilot ve mürettebat eğitimi, yer hizmetleri ve çeşitli ilgili havacılık desteği dahil olmak üzere bir dizi havacılık hizmeti sunmaktadır.

SENTRUM Birgi Uygulama Merkezi Açıldı

SENTRUM Projesi ile İzmir’in tarihi Birgi köyünde yerel kalkınma desteklenirken, destinasyonun sürdürülebilir dönüşümünün sağlanması için yürütülen tüm çalışmaların merkez üssü ise köyde yeni açılan Uygulama Merkezi olacak. Burada koordine edilecek çalışmalar, enerji verimliliğinden kadınlar ve gençlerin güçlenmesine, kültürel mirasın korunmasından iklim değişikliği ile ilgili farkındalığın geliştirilmesine kadar pek çok alanda fark yaratarak, Birgi’nin dönüşümüne öncülük edecek

Enerjisa Enerji ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) öncülüğünde başlayan ve ardından T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) destekleriyle güçlenen SENTRUM Projesi’nin Uygulama Merkezi açılışı İzmir’in tarihi Birgi köyünde yapıldı. 

SENTRUM Birgi Uygulama Merkezi’nin açılış törenine Enerjisa Enerji CEO’su Murat Pınar, UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Monica Merino, Ödemiş Kaymakamı Fatih Aksoy ve Ödemiş Belediye Başkan Yardımcısı Cumhur Şener ile çok sayıda Birgili katıldı. TGA Genel Müdür Yardımcısı Dr. Elif Balcı Fisunoğlu da tören için bir video mesaj gönderdi. 

Törende, projenin sosyal, çevresel ve ekonomik etkileri değerlendirilirken, bugüne dek yürütülen çalışmalar ve geleceğe yönelik hedefler kamuoyuyla paylaşıldı. Sabancı Üniversitesi,  HiltonSA Otelleri ve Sabancı Vakfı’nın destekçi; Ödemiş Kaymakamlığı ve Ödemiş Belediyesi’nin ise yerel ortak olarak yer aldığı SENTRUM Projesi kapsamında Birgi’de başlatılan sürdürülebilir turizm çalışmaları, Uygulama Merkezi’nin açılışı ile yeni bir boyut kazandı. 

Birgi’de yürütülen sürdürülebilir turizm çalışmalarına artık Uygulama Merkezi’nde yön verilirken, bu merkezle birlikte bölgede yerel miras odağında yürütülen tüm yeşil dönüşüm çalışmaları daha kalıcı, daha erişilebilir ve daha görünür hale gelecek. 

Geliştirilen sürdürülebilir turizm modeli ile dört mevsime yayılan bir turizm anlayışı teşvik ediliyor
SENTRUM Projesi kapsamında Birgi’de yürütülen çalışmalar, Birgi’nin Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi (GSTC) kriterleriyle uyumlu bir sürdürülebilir turizm modeline dönüşmesini destekliyor. Birgi, bu dönüşümle birlikte çevresel, kültürel ve sosyo-ekonomik açıdan güçlenmeye devam ediyor. 

Bu kapsamda bugüne dek yürütülen çalışmalarla yerel değerleri ön plana çıkaracak eğitim programları ve atölyeler düzenlendi. Turizm işletmelerinin temsilcileri, kadınlar, gençler ve çocuklardan oluşan toplam 1000 kişi 21 farklı eğitim programına katıldı. Yerel aktörlerle birlikte sürdürülebilir turizm, toplumsal cinsiyet eşitliği ve küresel standartlara uyum başlıklarında kapsamlı toplantılar düzenlendi.

Murat Pınar: “İlham veren başarı hikayeleri yazmayı sürdüreceğiz”
Uygulama Merkezi açılış töreninde konuşan Enerjisa Enerji CEO’su Murat Pınar,  “Enerjisa Enerji olarak Türkiye’nin enerji dönüşümüne öncülük ederken, ‘Daha İyi Bir Gelecek’ hedefiyle sürdürülebilirlik çalışmalarımızla tüm dünyaya örnek olmaya devam ediyoruz. SENTRUM Projemiz ile daha önce Ayvalık Küçükköy’de yazdığımız başarı hikayesini, İzmir’in tarihi Birgi köyünde de tekrarlayarak başarımızın tesadüf olmadığını gösterdik. Açılışını gerçekleştirdiğimiz Uygulama Merkezi’mizle de faaliyetlerimize hız verecek, çalışmalarımızı daha geniş kitlelerle buluşturacağız. Birgi’yi turizmin dört mevsime yayıldığı, sürdürülebilir ‘yeşil destinasyon’ haline getirirken, aynı zamanda bu alanda tüm dünyaya ilham veren başarı hikayeleri yazmaya devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

Monica Merino: “Sürdürülebilirliği ve toplum refahını merkeze koyan bir turizm yaklaşımını savunuyoruz” 

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Monica Merino, Birgi Uygulama Merkezi’nin açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “UNDP olarak turizm alanında yeni bir yaklaşımı savunuyoruz; sürdürülebilirliği ve toplum refahını merkeze koyan bir yaklaşım. SENTRUM Projesi bu vizyonu somutlaştırıyor, yerel topluluklar için sürdürülebilir ve yaşanabilir destinasyonlar inşa etmeyi amaçlıyor. Bugün açılan yeni merkez, toplum eğitimleri, atölyeler, aile dostu ziyaretçi hizmetleri ve sürdürülebilirlik girişimlerine ev sahipliği yapacak. Birgi, sürdürülebilirlik ilkelerinin yerel turizmin gelişimine nasıl entegre edilebileceğini göstererek, tanınmış bir yeşil destinasyon olma yolunda istikrarlı bir şekilde ilerliyor.”

Dr. Elif Balcı Fisunoğlu: “SENTRUM Projesi, sürdürülebilir kalkınma vizyonumuzu sahaya taşıyan öncü bir modeldir”
TGA Genel Müdür Yardımcısı Dr. Elif Balcı Fisunoğlu, “SENTRUM Projesi, sürdürülebilir kalkınma vizyonumuzu sahaya taşıyan öncü bir modeldir. Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz SENTRUM Birgi Ofisi, bu vizyonun yereldeki uygulama merkezidir. Kadınlar, gençler, çocuklar ve yerel işletmeler için önemli bir buluşma noktası olan bu ofis, farkındalık, eğitim ve katılımcılıkla sürdürülebilir turizmi sahada güçlendirecektir. GSTC ile imzaladığımız ulusal program çerçevesinde, Türkiye sürdürülebilir turizmde küresel standartlara yön veren ülkeler arasında lider konumdadır. SENTRUM ise bu dönüşümün yerel ölçekteki en güçlü yansımalarından biri olacaktır.” dedi. 

Küçükköy’den Birgi’ye uzanan turizmde dönüşüm yolculuğu
SENTRUM Projesi, ilk olarak Balıkesir’in Küçükköy Mahallesi’nde uygulanmaya başladı. Bu kapsamda kamu binalarında enerji etütleri yapıldı, güneş enerjisi sistemleri kuruldu. Necmi Komili İlk ve Ortaokulu, Türkiye’nin ilk “Net Sıfır Enerjili Okulu” olarak projede hem öncü hem de örnek model oldu.

Projenin ikinci uygulama noktası ise İzmir’in tarihi Birgi köyü oldu. Burada hem enerji verimliliğine dayalı altyapı çalışmaları hem de sürdürülebilir turizme yönelik kültürel ve üretim temelli faaliyetler hayata geçirildi. Proje kapsamında kadınlara yönelik, doğadan ilham alan kumaş boyama tekniklerinin uygulandığı Eko Print atölyeleri ile Şerife Aksoy’un rehberliğinde yürütülen gastronomi atölyeleri gibi el üretimi ve yaratıcılık temelli çalışmalar yapıldı. Yerel işletmelere ise sürdürülebilirlik, GSTC kriterleri ve afet farkındalığı konularında kapasite geliştirme eğitimleri verildi.

Yerelden küresele sürdürülebilirlik hikayesi
Birgi Uygulama Merkezi’nin açılışıyla bir adım daha ileriye taşınan SENTRUM projesi ile  sadece sürdürülebilir turizm değil, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi sosyal dönüşüm hedeflerine de katkı sağlanıyor. Kadınların karar alma ve uygulama süreçlerine aktif katılımı desteklenirken, sürdürülebilirlik odaklı turizm yaklaşımıyla bölgedeki ziyaretçi akışının yıl geneline dengeli biçimde yayılması hedefleniyor. Birgi’nin sürdürülebilir bir turizm destinasyonuna dönüşümünde önemli bir kilometre taşı olan SENTRUM Uygulama Merkezi, önümüzdeki dönemde artan iş birlikleri ve etkileşimle yerel kalkınmayı desteklemeye devam edecek.

İSTANBUL COCKTAIL FESTİVAL 31 MAYIS – 1 HAZİRAN’DA LIFEPARK’TA!

TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK KOKTEYL FESTİVALİ 10. BULUŞMASINI YAPIYOR!
Türkiye’nin ilk ve tek kokteyl festivali İstanbul Cocktail Festival, şehirdeki onuncu edisyonunu YüzdeYüzMüzik sunumuyla 31 Mayıs - 1 Haziran tarihlerinde Lifepark’ta kutlamaya hazırlanıyor. 


2017 yılından itibaren şehrin kokteyl simgelerinden biri haline gelen, kokteyl severleri ülkemizin ikonik barları ve uzman miksolojistler ile buluşturmaya devam eden İstanbul Cocktail Festival, aynı zamanda birbirinden renkli sanatçıları ağırlayacağı performans sahnesi ile de yine dopdolu. 



Çok yönlü bir festival deneyimi! 
Lifepark’ın eşsiz doğası ve yeşilin huzuruyla çevrili atmosferinde misafirlerini ağırlayacak olan festival, şeflerden atölyeler, söyleşiler, gurme lezzet durakları, lokal marka standları, çeşitli aktiviteler, panayır oyunları ve daha fazlasıyla iki gün boyunca devam edecek. Festivalde, şehrin ikonik kokteyl mekanlarından Blok.Mekan, Finn Karaköy, Wu Bomonti, Ranchero Mexican, Secúlar ve daha fazlası eşsiz lezzette ürünlerini misafirlerle buluşturacak. Performans sahnesinde ise Pinhani, Adamlar, Yüksek Sadakat, Son Feci Bisiklet, M Lisa, Emir Yargın, Kalabalıklar, Aydeed gibi başarılı isimler yer alacak. 

Festival İçerikleri & Program

Kokteyl Barlar

Blok.Mekan
Finn Karaköy
Ranchero Mexican
Secúlar
Wu
& çok daha fazlası!

Müzik

31 Mayıs Cumartesi
Pinhani
Yüksek Sadakat
Emir Yargın 'Klas Pop'
Aydeed
& yakında çok daha fazlası!

01 Haziran Pazar
Adamlar
Son Feci Bisiklet
M Lisa
Kalabalıklar
& yakında çok daha fazlası!


Golf Tutkunları Jumbo Golf Cup 2025’te Buluştu

Jumbo, zarafeti ve rekabeti aynı sahada buluşturdu



Türkiye’nin köklü markalarından Jumbo, bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Jumbo Golf Cup 2025 ile iş ve cemiyet dünyasının golf tutkusunu paylaşan isimlerini bir araya getirdi. 3–5 Mayıs tarihleri arasında Klassis Golf Kulübü’nde gerçekleşen turnuva, üç gün boyunca dostluk, rekabet ve doğa ile iç içe unutulmaz anlara sahne oldu.

Bu özel organizasyona yaklaşık 500 kişi katıldı. Golf sporunun zarafetiyle Jumbo’nun estetik bakış açısının bir araya geldiği turnuvada; Yıldırım Demirören, Nihat Özdemir, Hamit Altıntop, Mehmet Kazan, Nazlı Nazmiye Erdoğan, Anıl Tetik, Ahmet İskender Kaya  gibi iş, spor ve cemiyet dünyasının tanınan simaları da sahadaydı.

Turnuvada;
* Genel klasman birinciliği Mehmet Kazan’ın oldu.
* Erkekler A Kategorisi: Adem Karataş
* Erkekler B Kategorisi: Ahmet İskender Kaya
* Erkekler C Kategorisi: Adem Atmaca
* Kadınlar A Kategorisi: Nükhet Sebük Cebe
* Kadınlar B Kategorisi: Elif Türkoğlu birincilikle ödüllendirildi.

Klassis Golf Kulübü Başkanı Süleyman Abay etkinlikle ilgili şöyle konuştu:
“Golf, estetikle stratejinin buluştuğu nadir sporlardan biri. Klassis olarak golfü sadece spor değil, bir yaşam kültürü olarak görüyoruz. Jumbo gibi alanında öncü bir markayla bu turnuvaya ev sahipliği yapmaktan büyük memnuniyet duyduk. Klasis Golf Kulübü adına tüm katılımcılara teşekkür ediyorum”

“Jumbo olarak tasarımlarımızla sofralara zarafet katarken, bu kez aynı estetiği golf sahasına taşıdık. Artık geleneksel hale gelen Jumbo Golf Cup, bizim için yalnızca bir spor etkinliği değil; aynı zamanda ilham verici bir buluşma. Her yıl büyüyerek devam eden bu organizasyonda, golf tutkunlarıyla bir araya gelmek bizler için büyük bir mutluluk ve ilham  kaynağı.” Jumbo, bu özel turnuva ile sadece golf tutkunlarını bir araya getirmekle kalmadı; aynı zamanda sporun birleştirici gücünü ve estetikle harmanlanmış yaşam kültürünü bir kez daha gözler önüne serdi.

QTerminals Antalya’dan Geleceğin Denizcilerine Işık Veren Buluşma

QTerminals Antalya Planlama Müdürü Fatih Bahadır Köksal, 26. Dönem Denizci Öğrenciler Derneği’nin (DÖDER) düzenlediği 24. Ulusal Denizkızı Kongresi’nin, ikinci gününde, “Kritik Nokta: Lojistiğin Kalbi” başlıklı sunumu ile denizci öğrencilerle bir araya geldi.



Etkinliğin ikinci günündeki ilk panelinde söz alan QTerminals Antalya Planlama Müdürü Fatih Bahadır Köksal, limanların küresel ticaretteki stratejik rolünü ve bu alandaki geleceğe yönelik dönüşüm ihtiyacını katılımcılarla paylaştı. Küresel ticaret hacminin büyük ölçüde denizyolu taşımacılığı ile gerçekleştiğine dikkat çeken Köksal, bu durumun limanları lojistik sektörünün vazgeçilmez parçası haline getirdiğini belirtti. Limanların yalnızca yükleme ve boşaltma noktaları değil, aynı zamanda istihdam sağlayan, ekonomik kalkınmayı destekleyen stratejik yapılar olarak da değerlendirildiğini ifade etti. 


Sunumunda liman türleri, kapasite farkları ve hizmet çeşitliliği gibi temel konulara değinen Köksal, liman ekipmanlarına ilişkin teknik bilgiler aktararak öğrencilere teknik bilgiler sundu. İş sağlığı ve güvenliği konusunun önemine ayrıca dikkat çekerken, liman yerleşkelerinde depolama alanları ve altyapı planlamasının kritik rolüne değindi. Köksal, sıfır karbon hedeflerinin limanlar için önemli bir gündem maddesi olduğunu, ancak bu hedefe ulaşmanın her zaman kolay olmadığını belirtti. Türkiye’nin liman mevzuat ve yönetmeliklerinin yalnızca güncel trendleri değil, geleceği şekillendirecek stratejik vizyonları da kapsaması gerektiğinin altını çizdi. Sunumunu, QTerminals Antalya Limanı’nın fiziki yapısı ve limanın sunduğu geniş hizmet yelpazesi hakkında bilgiler vererek tamamladı.


Gece Müzeciliği’nde Sezon Başlıyor

Geceyi kadim tarihiyle aydınlatan örenyerleri, ziyaretçilerini zamanda bir yolculuğa çıkaracak. SICPA Türkiye, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayelerinde hayata geçirilen “Gece Müzeciliği” projesi kapsamında, Efes ve Hierapolis’te toplam 450 bin metrekare alanı aydınlatarak gece ziyaretlerine açılmasını sağladı. Proje sayesinde, geçen yıl Efes Örenyeri’ni 260 binden fazla, Denizli Hierapolis Örenyeri’ni ise 76 binin üzerinde ziyaretçinin gece gezdiği bilgisini paylaşan SICPA Türkiye CEO’su Sami Çebi, “Özellikle yaz aylarında, sıcak nedeniyle buraları gündüz ziyaret edemeyen yerli ve yabancı turistler, her iki örenyerini de saat 23.00’e kadar ziyaret etme imkanı buldu. Uygulama, Haziran ayı itibariyle yeniden başlıyor. Geçen yıl bir ilk olan Türkiye’nin gece müzeciliği, artık yurt içi ve yurt dışında çok daha fazla biliniyor. Yeni sezonda her iki örenyerinde, 2024 rakamlarının da üzerinde ziyaretçi bekliyoruz” dedi. 


Türkiye’nin eşsiz tarihi mekanlarını ve zengin kültürel miraslarını, gün batımı sonrası bambaşka bir atmosferde ziyaretçilerle buluşturan ve ilk yılında yoğun ilgi gören “Gece Müzeciliği” uygulaması, Haziran ayında yeniden başlıyor. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Saraylar ve Çanakkale Alan Başkanlığı’na bağlı müze ve örenyerlerinde, toplam 84 noktada müzelerin bilet ve bilet ürünlerinin geliştirilmesi, satış kanallarının güçlendirilmesi ve genel olarak ziyaretçi deneyiminin geliştirilmesi için çalışan SICPA Türkiye, hayata geçirdiği projelerle Türk turizmine destek olmayı da sürdürüyor. Firma bu kapsamda 2024 yılında sorumluluk alanındaki 930 bin metrekarelik Efes Örenyeri’nin 90 bin metrekaresini, 1 milyon 250 bin metrekarelik Denizli Pamukkale Örenyeri’nin de 360 bin metrekarelik kısmını aydınlatarak gece müzeciliğine kazandırdı. Uygulama sayesinde, 2024 yılı Nisan – Eylül döneminde her iki örenyerini yaklaşık 350 bin turist gece gezdi. 1 Haziran’da Hierapolis, 4 Haziran’da Efes’te yeniden başlayacak Gece Müzeciliği kapsamında bu örenyerlerini ılık yaz akşamları yıldızlar altında gezmek ve unutulmaz bir tarih ve kültür deneyimi yaşamak mümkün olacak.