TURİZMİN SESİ |Turizm ve Turizmcinin Sesiyiz | Turizm Haberleri | Gastronomi Haberleri | Etkinlik Haberleri | Turizm Haberleri | Turizm Gazetesi | Turizm Haber | Online Turizm Gazetesi | Güncel Turizm Haberleri | turizminsesi@gmail.com
1 Ağustos 2025 Cuma
35. Akbank Caz Festivali'nde sahne alacak yeni isimler belli oldu
22 Temmuz 2025 Salı
Ayvalık Balıkçısı ile Cunda'nın Eşsiz Sofralarına Yolculuk
Ege’nin eşsiz mezeleri sofralarda
Ayvalık Balıkçısı'nın vazgeçilmez lezzetleri arasında, Ege mutfağının en sevilen mezeleri başı çekiyor. Zeytinyağlı baklanın limon ve dereotuyla harmanlandığı klasik bir tat olan fava, sofralara hafiflik ve ferahlık katıyor. Deniz kokusunu doğrudan tabağa taşıyan sirkeli ve sarımsaklı deniz börülcesi, doğallığıyla öne çıkarken, közde pişirilerek dışı çıtır, içi yumuşacık hale getirilen ahtapot ızgara, lezzet severlerin favorisi oluyor. Limonla marine edilmiş levrek filetosuyla hazırlanan levrek marin, hafifliğiyle dikkat çekerken, altın sarısı renginde, dışı çıtır çıtır kızartılmış kalamar tava da menünün iddialı tatlarından biri. Tüm bunlara ek olarak, sofraya hem renk hem karakter katan Girit ezmesi, atom, şakşuka ve topik gibi Ege’nin imza mezeleri de her ziyareti keyifli bir gastronomi deneyimine dönüştürüyor.
Izgarada tütsülenen balık
Ana yemeklerde ise denizden tazeliğini koruyarak çıkan çipura, levrek ve lagos gibi balıklar, ustaların elinde ızgarada hafifçe mühürleniyor ya da özenle tuzda pişirilerek enfes bir sunuma dönüşüyor. Dışı çıtır, içi sulu kalan bu özel pişirme teknikleri, balığın doğallığını ön plana çıkarırken, yanında sunulan zeytinyağlılar ve taş fırından çıkan ev yapımı ekşi mayalı ekmekler sofrayı adeta bir şölene çeviriyor. Her lokmada Ege’nin deniz kokusu, zeytinlikleri ve yüzyıllık mutfak kültürü hissediliyor.
Tüm bu lezzetler, Cunda’nın dar sokaklarında gün batımına karşı kurulan masalarda ya da Ayvalık Balıkçısı’nın denize nazır terasında daha da anlam kazanıyor.
İstanbul’a kara yoluyla yaklaşık 4 saatlik bir mesafede bulunan Ayvalık, Ege mutfağına ilgi duyanlar için hem lezzet hem de huzur vadediyor. Tarihi Rum evleri, Arnavut kaldırımlı sokakları, serin esintili akşamları ve doğayla iç içe atmosferiyle Cunda Adası, yalnızca bir yemek rotası değil, aynı zamanda unutulmaz bir tatil deneyimi sunuyor.Ayvalık Balıkçısı, her mevsim değişen menüsü ve bölgenin doğal ürünlerine olan bağlılığıyla, Ege sofralarının ruhunu İstanbul’a yakın bir konumda yeniden yaşatmak isteyenleri bekliyor.
18 Temmuz 2025 Cuma
JOLLY, 2025 Sezonuna Güçlü Başladı
ERKEN REZERVASYON BİLİNCİ OLUŞTU
İstanbul Kuruçeşme’de yer alan Civarda’da basın mensuplarıyla bir araya gelen Jolly Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, Jolly CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Vardar, Jolly Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Burçin Baysak ve departman yöneticileri sektöre dair son gelişmeleri paylaştı. Yeni sezona güçlü bir başlangıç yaptıklarını aktaran Mete Vardar, “Her yıl olduğu gibi bu yıl da misafirlerimiz için çok özel kampanyalar hazırladık. Ekim 2024’te yüzde 50’ye varan oranlarda indirimlerle sunduğumuz erken rezervasyon kampanyasına çok güçlü bir talep oluştu. Yerli turistte artık erken rezervasyon bilinci oluştu. Böylece rezervasyonların yüzde 50’den fazlasını bu dönemde aldık. Ayrıca bankalarla yaptığımız özel kart ve puan kampanyaları, kredi kartına vade farksız taksit ve kupon indirimleri gibi çalışmalarımızla birlikte bu yılın ilk 6 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre kişi sayısında %30’un, ciroda ise %60’ın üzerinde büyüme yakaladık.”
İÇ PAZARIN ÖNEMİ ANLAŞILIYOR
Jolly olarak iç pazarın önemini yıllardır hemen her mecrada dile getirdiklerini vurgulayan Mete Vardar, bu alanda başarıya ulaştıklarını ifade etti. “Artık ilk kontenjan açılan ve ilk kontrat yapılan pazarların başında iç pazar geliyor” diyen Mete Vardar, yerli turiste ayrılan kontenjanın da arttığına dikkat çekti. Vardar, “Dünyanın hemen her yerinde yerli turist çok önemlidir. Türkiye’de de bunu hem ticari ilişkilerimizde hem de sosyal mecralarda yıllarca anlattık. Bu emeklerimiz meyvesini verdi. Vatandaşlarımız artık daha öncelikli hale geldi” diye konuştu.
ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYDUK
Acentelerin de bu süreçte elini taşın altına koyduğunu belirten Mete Vardar sözlerine şöyle devam etti: “Erken rezervasyon kampanyası ile Ekim ayında, Temmuz ayı için tatil alan bir misafir, tatilinin sadece %25’ini ödedi. Kalan kısmı ise sekiz ay sonra dokuz taksitte ödedi. Buradaki %75’lik ödeme kısmını acente olarak biz finanse ettik. Sezon içinde de %50’ye varan indirim ve taksit fırsatları ile misafirlerimizin kafa rahatlığı ile tatil yapması için desteğimizi hep gösterdik. Paranın bu kadar kıymetli olduğu bir dönemde, sektörümüzdeki çarkların dönmesi için biz elimizi taşın altına koyduk.”
FİYATLAR ENFLASYONUN ALTINDA
2025 yılı için geçen seneye oranla çok daha iyi hazırlandıklarını vurgulayan Mete Vardar, “Otel fiyatlarında, enflasyonun çok altında artış yapıldı. Tüm bunlara ek olarak, Jolly olarak biz de bankalarla yaptığımız özel anlaşmalarla vade farksız kredi kartı taksit imkânı sağladık. Erken rezervasyon sürecinde çok özel kampanyalar hazırladık. Bu da misafirlerimizin satın alma gücünü artırdı” ifadelerini kullandı.
YAVRU VATAN’A HİZMET MİLLİ GÖREVİMİZ
İç pazarı büyütmeyi kendilerine misyon edindiklerini belirten Mete Vardar, “Yıllardır verdiğimiz emeklerin karşılığını almaya başladık. Ülkemizde tatil algısının gelişimine sunduğumuz katkılarla yetinmiyor, şimdi Yavru Vatan’ımız için de özel çalışmalar yapıyoruz” dedi. Bu kapsamda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde turizmin gelişimine yönelik tüm imkânlarını seferber ettiklerini belirten Vardar, şunları söyledi: “Kıbrıs’ta çok büyük yatırımlar var, otel sayısı artıyor. Kıbrıs Hükümeti’ne ve özellikle Kültür ve Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu’na emekleri için teşekkür ediyoruz. Ada turizminin gelişimi için müthiş bir çaba gösteriliyor. Biz de bu çalışmaları desteklemek için Kıbrıs turlarını daha çok öne çıkardık. Kıbrıs’ın sadece deniz, kum, güneş ve casinodan ibaret olmadığını; derin tarihi ve kültürel birikimi de barındırdığını anlatıyoruz. Bu kapsamda Kıbrıs kültür turları öne çıkardığımız en özel ürünümüz oldu. Şu anda da bu turlara çok güçlü bir talep oluşmasını sağladık. Mutlu ve gururluyuz. Yavru Vatan’a hizmeti bir milli görev olarak görüyoruz.”
YURT İÇİ TALEPTE ARTIŞ
Toplantıda iç pazara dair dikkat çekici veriler paylaşan Jolly, 2025 sezonunda yurt içi talebin yüksek seyrettiğini açıkladı. Şirket, özellikle Antalya, Alanya, Bodrum ve Marmaris en popüler destinasyonlar olarak ciddi bir ivme yakaladı. Bu bölgelerdeki ciro, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %60’ın üzerinde büyüme gösterdi.
ESNAFA KATKI SAĞLIYORUZ
İç pazarda güçlü bir büyüme yakaladıklarını, kültür turizminin ise Jolly’nin olmazsa olmazı olduğunu belirten Mert Vardar, “İşimize sadece ticari olarak bakmıyoruz, gittiğimiz bölgeye heyecan ve mutluluk katıyoruz. Esnafa ve bölge halkına destek veriyoruz. Kültür turlarında liderliğimiz devam ediyor” dedi. Özellikle Kars turlarında kişi sayısında %135 artış sağlandığını dile getiren Vardar, her sene olduğu gibi Mardin ve GAP turlarının öncelikli misafir tercihleri arasında yer aldığını ifade etti.
AVRUPA’YA TALEP HÂLÂ GÜÇLÜ
Son dönemde kurdaki stabilizasyonun da etkisiyle yurtdışı turlara yönelik talebin arttığını belirten Mert Vardar, “Vize randevu sorunu maalesef hâlâ devam ediyor. Jolly olarak konsolosluklarla yoğun iletişim halinde çözüm arayışındayız. Ancak yine de Avrupa’ya talep çok güçlü. Özellikle Benelüks turlarında kişi sayısında %140 büyüme yakaladık. Bunun yanı sıra İtalya, İspanya ve Yunanistan’a olan talep de çok yüksek. Bu bölgelerde de kişi sayısında %20’lere varan büyüme sağladık” dedi.
UZAK DOĞU TURLARINA TALEP ARTTI
Turizm ve Ticaret Bakanlıkları tarafından açıklanan “Uzak Ülkeler” stratejisine dikkat çeken Jolly Yönetim Kurulu Üyesi Mert Vardar, bu doğrultuda özel tur paketleri hazırladıklarını belirtti. Vardar, “Özellikle Tayland, Bali ve Japonya gibi destinasyonlara yönelik ilgide ciddi bir artış gözlemliyoruz. Bu bölgelere yönelik talepler %50’ye varan oranlarda arttı. Japonya özelinde ise cirosal büyüme, geçen yılın aynı dönemine oranla 4 katını aştı. Vardar ayrıca, vizesiz ülkelere yönelik talebin de yüksek olduğunu vurgulayarak, “Dubai, Mısır ve Balkanlar bu yıl da en çok ilgi gören destinasyonlar arasında yer alıyor,” ifadelerini kullandı.
ONLİNE PAZARI DOMİNE EDİYORUZ
Teknoloji yatırımlarının sürdüğünü vurgulayan Mert Vardar, “Dijital dünyaya adapte oluyor, kaynak yapımızı geliştiriyoruz. Butik oteller ve şehir otellerini online veri tabanı ile anlık izliyor; kontenjan ve fiyatları en sağlıklı şekilde yönetiyoruz. Online kanallar üzerinden çok güçlü bir artış sağladık. Bu yıl bu alanda %100’ün üzerinde büyüme yakaladık. Artık bu alanda pazara yön veriyoruz” dedi.
İNSANA YATIRIM YAPIYORUZ
Jolly’nin MICE sektörüne özel yatırımlarına da dikkat çeken Mert Vardar, “Bu alanda insana yatırım yapıyoruz. Şirketlerin kurumsal rezervasyonlarını dijital ortamlarda yönetecek çok tecrübeli bir ekibimiz var. Bugün São Paulo’dan İtalya’ya, Japonya’dan Malezya’ya, Trabzon’dan Kars’a 70 ülkede aynı anda MICE organizasyonlarını kusursuzca yönetiyoruz. Bu başarının arkasında insana yaptığımız yatırım var” diye konuştu.
JOLLY, 2025 YILINDA GÜÇLÜ PERFORMANSINI SÜRDÜRÜYOR
2025 yılına iddialı bir başlangıç yapan Jolly, yıl boyunca büyüme ve yenilik odaklı stratejileriyle sektördeki lider konumunu pekiştiriyor. Jolly CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Vardar, “Sadece hedef belirlemekle kalmadık, vizyonumuzu da genişlettik. Türkiye’nin en çok tercih edilen turizm markalarından biri olarak, sektördeki liderliğimizi daha da ileri taşımayı hedefliyoruz. 2025 yılında güçlü altyapımız, dijitalleşme yatırımlarımız, sürdürülebilirlik odaklı projelerimiz ve müşteri memnuniyetini ön planda tutan hizmet anlayışımızla sektörde fark yaratmaya devam ediyoruz. Potansiyelimize, deneyimli ekibimize ve birlikte büyüdüğümüz milyonlarca misafirimize olan inancımızla bu yılı başarılı şekilde tamamlamayı hedefliyoruz.” dedi.
13 Temmuz 2025 Pazar
Gazipaşa-Alanya ile Amsterdam arasında haftada üç direkt uçuş
Gazipaşa-Alanya Havalimanı, TUI Nederland’ın Amsterdam’dan gerçekleştirdiği ilk uçuşu törenle karşıladı.TUI Nederland, sezon boyunca her Perşembe Gazipaşa-Alanya ile Amsterdam arasında karşılıklı hizmet verecek. Corendon Dutch’ın Salı ve Cumartesi günleri sunduğu uçuşlarla birlikte bu rota üzerindeki direkt uçuşlar haftada üç güne çıktı.
TAV Havalimanları tarafından işletilen Gazipaşa-Alanya Havalimanı, TUI Nederland’ın Hollanda’nın başkenti Amsterdam’dan gerçekleştirdiği ilk uçuşu dün (10 Temmuz) törenle karşıladı. OR3161 sefer sayılı ve B738 tipi uçakla gelen yolcular terminalde çiçeklerle karşılandı. TUI Nederland’ın Amsterdam-Gazipaşa arasında başlayan direkt uçuşları 28 Ağustos’a kadar sürecek. Aynı rotada Corendon Dutch, Salı ve Cumartesi günleri hizmet veriyordu. TUI Nederland’ın Perşembe günleri sunduğu uçuşlarla birlikte, Gazipaşa-Alanya ile Amsterdam arasındaki direkt uçuş sayısı haftada üç güne çıktı.
TAV Gazipaşa-Alanya Havalimanı Direktörü Ali Özgür Pehlivan “Gazipaşa-Alanya Havalimanı’ndan hizmet veren havayolu sayısını ve uçuş ağımızı genişletmek amacıyla işbirliklerimizi her geçen gün güçlendiriyoruz. Haftanın farklı günlerinde, çeşitli destinasyonlara sunduğumuz uçuşlarla yolcularımıza daha fazla seyahat seçeneği sunmak için çalışıyoruz. Yeni havayollarıyla kurduğumuz işbirlikleri sayesinde, bölgemizin küresel ölçekte erişilebilirliğini artırmak ve turizm potansiyelini geliştirmek amacıyla paydaşlarımızla birlikte çalışmaya devam edeceğiz” dedi.2024 yılında 1 milyon 51 bin 608 yolcuya hizmet veren Gazipaşa-Alanya Havalimanı’ndan, 2025 yaz sezonunda 26 Ekim’e kadar dış hatlarda 14 havayoluyla 14 ülkede 21 destinasyona uçuş gerçekleştirilmesi planlanıyor. Havalimanı, 2025 yılının ilk altı ayında ise 385 bin 041 yolcuya hizmet verdi
Türkler Yunanistan’a, Balkanlar Silivri’ye Akın Ediyor
Deniz ürünlerinde Türkiye ile dünyayı birleştirdi, kendi reçetesi ile 1.750 çeşit yarattı
İstanbul’da 50 yıldan bu yana faaliyet gösteren Sofram Restaurant, kendi reçetesi ile hazırladığı ve deniz mahsullerinde başka bir örneği olmayan 1.750 çeşit deniz ürününü misafirlerine sunuyor. Müşterilerinin yüzde 30’unun yurtdışından geldiğini ve gastronomi turizmine ciddi katkıda bulunduklarını söyleyen Sofram Restaurant'ın ikinci kuşak işletmecilerinden Hüseyin Kankaya, özellikle Yunanistan ve Bulgaristan’dan büyük ilgi gördüklerini, sadece yemek yemek için Silivri’ye geldiklerini ifade etti. Deniz ürünlerinin Türkiye'de klasik pişirme teknikleri ve alışagelmiş tariflerle sınırlı kaldığını belirten Kankaya, kardeşi Kaan Kankaya ile birlikte bunu değiştirmek için yola çıktıklarını ve hem geleneksel lezzet kodlarını bozmadan hem de dünya mutfağındaki teknikleri deniz ürünlerine adapte ederek yepyeni bir dil yaratmak istediklerini söyledi.
Mutfaklarının temelinde inovasyon olduğunu ve her bir lezzetin farklı hikayesiyle misafirlere sunulduğunu kaydeden Kankaya, "Türk mutfağında deniz ürünlerinin yeri maalesef yeterince güçlü değil. Biz Türk mutfağıyla deniz ürünlerinin birbiriyle ne kadar ahenk içinde ilerleyebileceğini gelen misafirlerimize özel sunumlar ile aktarıyoruz. Hedefimiz kendimize özgü çeşit sayımızı 3 bin 500’e çıkarmak." dedi. Sofram Restaurant, İstanbul Silivri’de 50 yıldan bu yana faaliyet gösteren bir deniz mahsulleri restoranı. Restoranı öne çıkaran en önemli konu ise deniz mahsullerine kattığı inovasyon ve tamamı kendilerine özgü lezzetleri. Restoranın ikinci kuşak işletmecilerinden ve şeflerinden Hüseyin Kankaya, kardeşi Kaan Kankaya ile deniz mahsullerinde başka örnekleri olmayan lezzetler için yola çıktıklarını ve uzun yıllardır yeni tatlar yaratarak yollarına devam ettiklerini söyledi.
BİR DENEYİM MERKEZİ GİBİ ÇALIŞIYORLAR
Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından gelip yeni lezzetler tatmak isteyenlere kendilerine özgü mutfaklarında bir deneyim merkezi gibi çalıştıklarını kaydeden Kankaya, 1.750 çeşit lezzeti Sofram'a özgü reçeteler ve sunumlar ile hazırladıklarını ve misafirlerine sunduklarını belirtti. Deniz ürünlerinde inovatif lezzetler fikrinin hem gelenekten hem de meraktan doğduğunu ifade eden Kankaya, "Benim ve kardeşimin mutfağa olan tutkularımız sadece yemek yapmaktan değil aynı zamanda doğayı, ürünü ve hikayeyi anlamaktan geçiyor. Hep kendimize deniz ürünlerini ve deniz mahsullerini misafirlerin damağında nasıl farklı bir tat ile buluşturulabiliriz diye sorduk. Deniz ürünleri bizim coğrafyamızda yüzyıllardır var ama çoğu zaman klasik pişirme teknikleri ve alışagelmiş tariflerle sınırlı kalıyor. Amacımız, bu zengin mirasa saygı duyarak onun üzerine de bir şeyler inşa etmek. Hem geleneksel lezzet kodlarımızı bozmadan hem de dünya mutfağındaki kuru olgunlaştırma, tütsüleme ve fermentasyon gibi farklı teknikleri deniz ürünlerine adapte ederek yepyeni bir dil yaratmak istedik. Yapmak istediğimiz genel olarak buydu." dedi.
ÖNCE HAYAL EDİYORUZ, SONRA RÜYAMIZDA MUTFAĞA GİRİYORUZ
Bu işte inovasyonun sadece farklı bir şey yapmak değil, aynı zamanda anlamlı, sürdürülebilir ve lezzetli bir fark yaratmak olduğunun altını çizen Kankaya, "Her bir yeni lezzet yaratma yolculuğunda iki kardeş her gün yeniden mutfağa aşık oluyoruz. Kardeşimle birlikte önce hayal ediyoruz. Hayal ettikten sonra ardından önce uykuda mutfağa girip orada yeni lezzetler yaratıyoruz. Eğer bir işi gerçekten severek yaparsanız, bu işler hayallerinizi süslüyor ve hayallerinizi rüyalarınızla birleştirip özgün sonuçlar alıp herkesten farklı olmayı başarabiliyorsunuz. Bizim en önem verdiğimiz konulardan biri de farklı olmak. Zaten deneyim de aslında hayatımızdaki farklılıklardan oluşuyor. Dolayısıyla bu kadar fazla çeşitle hizmet verip başka örneği olmayan lezzetler sunmamızın başlıca ilham kaynağı bu diyebiliriz." ifadelerini kullandı.
YEMEKLERİ HİKAYELERİ İLE SUNUYOR
Restoranlarına gelen misafirlerine öncelikle bölgenin ve restoranın tarihini anlattıklarını söyleyen Kankaya, şöyle devam etti: "Sunduğumuz lezzetlerin bir örneğinin olmadığını, fakat yiyecekleri her bir lezzetin bir hikayesi olduğunu misafirlerimize anlatıyoruz. Etrafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen deniz ürünlerini yeteri kadar tanıdığımızı ya da tattığımızı düşünmüyorum. Biz de Türk mutfağıyla deniz ürünlerinin birbiriyle ne kadar ahenk içinde ilerleyebileceğini gelen misafirlerimize özel sunumlar ve hikayeleri ile aktarıyoruz. Sonuçta her bir ürünün hayal sürecinden sofraya gelen ana kadar ayrı ayrı hikayeleri var. Yemekler size sunulurken sadece bir yemek değil, yanında geçmişi, nasıl hazırlandığı ve hikayesi de misafirlerimize tek tek sunuluyor ve anlatılıyor. Öncelikle sizin dinlemenizi, dinledikten sonra düşünmenizi ve midenize o lezzeti götürmenizi sağlıyoruz. Böylece herkesin yediği yemekten daha fazla keyif almasına katkıda bulunuyoruz."
YUNANİSTAN VE BULGARİSTAN’DAN YEMEK YEMEYE GELİYORLAR
Konum olarak İstanbul'un biraz dışında kalmalarına karşın yurtdışından çok ciddi bir rezervasyon aldıklarını kaydeden Kankaya, toplam müşterilerinin yüzde 30'unun yabancı olduğunu kaydetti. Özellikle Yunan ve Bulgar turistlerin büyük ilgi gösterdiklerinin altını çizen Kankaya, bunun yanında Fransa'dan İngiltere'ye kadar tüm Avrupa'dan, Katar ve Dubai başta olmak üzere Arap coğrafyasından müşterilerini ağırladıklarını ifade etti. Kankaya, "Bir yandan medyada Türklerin Yunanistan'a yemek yemeğe gittiği haberlerini okurken, diğer yandan Yunanlıların da buraya ciddi bir ilgisi olduğunun altını çizmek isterim. Lezzete, hizmete ve bu inovatif mutfağa gelen turistler sayesinde Türkiye ekonomisi için de önemli bir değer yaratmış oluyoruz. Bizim gibi restoranların sayısının artması Türkiye'nin gastronomi turizmi açısından yükselişinin devam etmesini sağlayacak. " ifadelerini kullandı.
YEMEDEN ÖNCE 1 DAKİKA SAYGI DURUŞU
Restoranda ilgi gören çok fazla yemek olduğunu belirten Kankaya, öne çıkan bazı yemekleri şöyle anlattı:"Size bir menü örneği vermem gerekirse, ilk oturduğunuzda havyar tarama ve sıcak ekmekle başlıyorsunuz ve ona Sofram'ın 50 yıllık 3 balıktan oluşan kemik suyu çorbası eşlik ediyor. Bunun yanında kalkan balığının ciğerinden hazırlanmış bir pate ile birlikte bir bruschetta servis ediyoruz. Arkasından limonda pişmiş sardalya, seviçe, tülden ince kesilip mutfakta 4, masada da 4 dakika aside pişen eşkina balığı, Fransız tartarımızın üç balıktan oluşan deniz mahsulleri versiyonu, farklı sunumlarıyla deniz kereviti, Fransız istiridyeleri, krep şeklinde sunulan Marmara Denizi'nin sevilen lezzetlerinden biri olan Pavuria gibi lezzetlerle devam edebiliyorsunuz. Ayrıca ödüllü bir lezzetimiz olan ve sadece damağınızda eritip yiyebileceğiniz sarı kanat lokum, Masterchef'te kullandığımız lezzetlerden bir tanesi olan ve yaprak sarma inceliğinde açılan trançanın içerisine kalamar, karides, ahtapot, yengeç bacağı ve ezine peynirinin konulduğu deniz ürünleri sarma gibi ürünlerimiz öne çıkıyor. Yine orada yaptığımız deniz mahsullü Taco çok ilgi görüyor. Bunların yanında İtalyanların Pizzaroni sosuyla birlikte Lipsos balığı eşleniyor ve kızarmış ekmeklerin üzerinde sunuluyor. Üzerine bolca karabiber takviyesi ve 0 ile 10 arasında belirlediğiniz bu acı oranıyla birlikte yemeğiniz önünüze geliyor. Fakat işin en ilginç tarafı, servisin ardından yemeğe bir dakika saygı duruşunda bulunuyorsunuz. Yemeği yemiyorsunuz, önünüzde demlenmesini bekliyorsunuz."
HEDEF 3.500 ÇEŞİDE ULAŞMAK
Her gün inovatif lezzetler peşinde koşan iki şef kardeş olduklarını vurgulayan Kankaya, "Hedefimiz aslında 1.750 çeşidimizi 3 bin 500 çeşide çıkarmak. Dolayısıyla çalışmaya ve lezzet üretmeye devam ediyoruz. Yemek yemek hepimiz için bir ödül olmalı mottosuyla yola çıktığımız bu yolculuğa 50 yıldır devam ediyoruz ve inşallah sonraki jenerasyonlarla 100'üncü yıla kadar sürdürülebilirliğini tamamlamak ve Türkiye'deki aynı kalitede 100 yıl devam eden restoran ünvanını almak istiyoruz." diyerek sözlerini tamamladı.
Şef Eda Tuncel’den Van Kahvaltısı Yunanistan’ı Büyüledi
Etkinlikte ülkemizi temsilen yer alan Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu (TAŞPAKON) Kadın Kolları Başkanı Şef Eda Tuncel, Van yöresine ait coğrafi işaretli ürünlerle hazırladığı geleneksel kahvaltı sunumlarıyla büyük ilgi gördü.
Van’dan Yunan Sofralarına Uzanan Lezzet Yolculuğu
Anadolu’nun bereketli topraklarından gelen Van kahvaltısı, otlu peynir, murtuğa, kavut, Van balı ve çeşitli yöresel reçeller gibi nadide tatlarla Yunan halkına tanıtıldı. Her tabak, sadece damaklara değil, köklü bir kültürün hikâyesine de dokundu.Şef Tuncel’in özenli sunumu, katılımcılar tarafından estetik bir şölen olarak değerlendirildi. Türk kahvaltısının zenginliği, çeşitliliği ve sunum inceliği, Yunan misafirlerin hayranlığını kazandı. Sofralara yansıyan sıcaklık ve misafirperverlik, Türk mutfağının evrensel değerlerle nasıl buluştuğunu bir kez daha gösterdi.
Gastronominin Diplomatik Gücüyle Kurulan Kültürel Köprüler
Bu etkinlik, yalnızca bir tat denemesi değil; aynı zamanda iki ülke arasında gastronomi diplomasisi yoluyla kurulan kültürel bir köprünün başlangıcıydı. Yunan yetkililer, Şef Eda Tuncel’in sunumundan o denli etkilendiler ki, Ekim ayında yapılacak yeni organizasyon için kendisini onur konuğu olarak yeniden davet ettiler.Bu davetin, hem Şef Tuncel’in kariyer yolculuğunda hem de Türk gastronomisinin uluslararası arenada görünürlüğünü artırma sürecinde bir dönüm noktası niteliğinde olduğu vurgulandı. Tuncel, bu nezaketin hem kişisel bir onur hem de ülkesinin mutfak kültürüne duyulan saygının göstergesi olduğunu ifade etti.
Sofralardan Dünyaya Barışın ve Birliğin Mesajı
Bu tür uluslararası gastronomi buluşmaları, Türkiye'nin kadim mutfak mirasını yalnızca tanıtmakla kalmıyor; aynı zamanda gastronomi turizmi yoluyla kalıcı kültürel etkileşim alanları oluşturuyor. Türk ve Yunan mutfaklarının ortak geleneklerde buluşması, sofralardan yükselen barış ve dostluk mesajları ile yankılanıyor.Van’ın geleneksel lezzetleriyle örülen bu hikâye, kültürel diplomasi açısından olduğu kadar, yerel üreticilerin emeğine ışık tutması yönünden de özel bir anlam taşıyor. Türk mutfağının sesi, artık uluslararası sahnelerde daha güçlü ve daha etkileyici biçimde duyuluyor.
4 Temmuz 2025 Cuma
Simpra, teknoloji deneyimini sahaya taşıdı
Canlı demo ve deneyim alanı öne çıktı
Simpravan, klasik sunumlardan farklı olarak kullanıcıyı merkeze alan etkileşimli bir deneyim sunuyor. Simpra POS, Simpra Kiosk, Check & Place ve diğer teknolojilerin kurulu olduğu mobil karavanda basın mensupları, ürünleri yerinde test etti.Bu projenin en önemli yönünün teknolojiden öte bir deneyim olduğunu vurgulayan Simpra COO’su Mehmet Emin Çangal, “Simpravan sadece ürünleri tanıtan bir platform değil, aynı zamanda marka ile duygusal bir bağ kurma fırsatı sunuyor. Karavanın her durağında kurulan temas, yalnızca bir demo değil potansiyel müşterilerle samimi bir iletişim, dinlenme, dokunma ve birlikte keşfetme anı. Bu proje, markanın anlatılmasından çok, yaşatılmasına odaklanıyor” şeklinde konuştu.
Protel Satış Direktörü Fatih Tenel ise Simpravan hakkında şu ifadeleri kullandı: “Simpravan bizim demo ortamımız. Burada self-servis kiosklarımız üzerinden sipariş verilebiliyor ve bu siparişler doğrudan kasa sistemine düşüyor. Aynı zamanda mutfağa da iletilen siparişler, KDS (Mutfak Ekran Sistemi) sayesinde takip ediliyor.
KDS ile aşçının siparişi ne kadar sürede hazırladığını ve siparişin ne kadar zamanda çıktığını görebiliyoruz. Böylece mutfaktaki performansı analiz ederek ekipman ya da personel eksikliğini kolayca tespit edebiliyoruz.”Simpravan, yola çıkarak kullanıcılarla buluşmaya hazırlanıyorSimpravan önümüzdeki dönemde Türkiye genelinde restoran ve kafe profesyonelleriyle buluşmak üzere hareket edecek. Farklı şehirlerde gerçekleşecek duraklar sayesinde, Simpra'nın sunduğu çözümler potansiyel kullanıcılarla birebir temas kurularak tanıtılacak.
1 Temmuz 2025 Salı
Birleşik TÜRSAB, Başkan adayını kamuoyuna duyurdu
Yeni Vizyon: “Ben” değil “Biz” diyen bir yaklaşım
Aylin Özsavaş’ın konuşması, mesleki birlikteliği yeniden inşa etme vaadiyle öne çıkıyor. Özsavaş’a göre bu süreç bir adaylık değil, turizmin asli taşıyıcısı olan seyahat acentalarına sahip çıkma hareketi. "Biz varız" diyerek hem toplumsal hem ekonomik kalkınmada turizmin rolüne dikkat çekiyor.
Sektörün Gerçek Sorunları: Cesurca dile getirilen yapısal engeller
Özsavaş’ın konuşması birçok kronik sorunu masaya yatırıyor:
• Vize engelleri: Konsolosluk süreçlerindeki belirsizlik, sektörel büyümeyi doğrudan etkiliyor.
• Belgesiz acentacılık: Kayıt dışı faaliyetler, mesleki onuru ve güvenliği tehdit ediyor.
• Sağlık turizminde mağduriyet: Bir gecede uygulamaya giren yönetmelikler, binlerce turizm çalışanını etkiledi.
• Finansal sürdürülebilirlik: 12 ay ayakta kalmak zorunda olan işletmeler, yalnızca 6-8 aylık gelirle mücadele ediyor.
Yapısal Çözüm Önerileri: Somut politikalar ve yeni yasalar
Özsavaş, sadece sorunları dile getirmiyor; çözüm yollarını da cesaretle ifade ediyor:
• Mevzuatın dijital çağın gereklerine uygun olarak güncellenmesi
• Belgesiz turizm faaliyetlerine karşı net denetim ve yasal düzenleme
• Vize süreçlerine yönelik kamu diplomasisi çalışmaları
• Aidat sisteminde reform ve gereksiz harcamaların kaldırılması
• Seyahat acentalarının stratejik paydaş olarak konumlandırılması
Yeni bir TÜRSAB: Dijital, dirençli ve kapsayıcı
Bu vizyon sadece TÜRSAB’ın iç dinamiklerini değil, Türkiye turizminin global duruşunu da yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Özsavaş, turizmin dijital dönüşümde hızlandırıcı, kültürel etkileşimde taşıyıcı ve kalkınmada lokomotif güç olduğunu vurguluyor.
Sakin ama kararlı bir dönüşüm daveti
Aylin Özsavaş'ın liderliğinde şekillenen Birleşik TÜRSAB, agresif söylemlerden uzak, çözüm odaklı ve kapsayıcı bir yönetim anlayışını benimsiyor.
Aylin Özsavaş;
Çünkü “Ben” değil “Biz” varız.
Çünkü “Ben” değil “Siz” varsınız.
TÜRSAB, bizleriz!
O hâlde, daha fazla zaman kaybetmeden, Turizmde yeni ufuklar için, Birlikte güçlü adımlar atma zamanı!
YASAL UYARI
Turizminsesi.com web sitesinde yayınlanan haber, resim, bilgi, belge, metin, video niteliğindeki tüm yazılı ve görsel eserler Türkiye Cumhuriyeti Yasalarına tamamen uygun olarak yayınlanmaktadır. TC 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun telif haklarına ilişkin hükümlerine ve AB Fikri Mülkiyet Hukukuna göre WEB MEDYA Yayınları turizminsesi.com - tourismexclusive.com ve gastroturkey.com 'un yazılı izni olmadıkça hiçbir kimse, yayıncı ve kuruluş, herhangi bir eserin tamamını veya bir kısmını yayınlayamaz, çoğaltamaz, alıntı yapamaz. Ada Hukuk Bürosu yetkilidir.
30 Haziran 2025 Pazartesi
YEPUD’dan Anlamlı Bir Ziyaret
YEPUD Başkanı Tülay Akın, Başkan Yardımcısı Galip Ölmez, Genel Sekreter Mert Özcan ve yönetim kurulu üyeleri Ümit Yaşar Demir, Emre Akkuş, Mehmet Ali Tuna, Birgül Ay, Tuğba Şeker Bekoğlu, Ali Bekoğlu, Kaan Gök, Emre Çalışkan, Hüseyin Baş, Murtaza Sönmez, Onur Altunay, Vural Yurttaş, Faruk Gül ve Yılmaz Özfırat’ın yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanından gelen YEPUD üyeleri; bu anlamlı yolculuğu sadece fiziksel değil, ruhsal bir arınma ve içsel bir bağlılık ifadesi olarak yaşadı.Ziyaret, YEPUD’un değer temelli duruşunu görsel ve duygusal bir dile dönüştürdü. Atılan her adım, geçmişin rehberliğinde şekillenen çağdaş bir vizyonun sembolüne dönüştü.
Saygı, Sadakat ve Umuda Söz: Anıtkabir’de Yürekten Yazılan Bir An
YEPUD heyeti, milletimizin ortak hafızasında ayrıcalıklı bir yere sahip olan Anıtkabir’de Ata’nın manevi huzuruna çıkarken, yalnızca bir liderin değil; onun düşünsel mirasının, vizyonunun ve insani ideallerinin de önünde saygıyla eğildi.
Aslanlı Yol’dan ağırbaşlı bir yürüyüşle mozoleye ulaşan YEPUD ailesi, törenin ardından Başkan Tülay Akın’ın Anıtkabir Özel Defteri’ne bıraktığı şu anlamlı cümleyle ziyaretin ruhunu özetledi: “Bu ziyaret, sadece bir anma değil; umutla yeniden kurulan bir bağ, geleceğe dair verilen bir sözdür.”
YEPUD’un Kimliğinde Saklı Değerler: Hafızayla İnşa Edilen Yarınlar
Gerçekleştirilen bu ziyaret, geçmişle kurulan manevi bağların toplumlar için ne denli yaşamsal olduğunu bir kez daha hatırlattı. Aidiyet duygusunu canlı tutan, tarihî sorumluluğu sahiplenen ve geleceğe taşınacak bilinçli bir miras oluşturan her etkinlik, YEPUD’un çok katmanlı misyonunun bir parçası olarak öne çıkıyor.
Dernek üyeleri, bu anlamlı yolculukta yalnızca sembolik bir adım atmadı; aynı zamanda tarihle kurdukları samimi diyaloğu, kültürel mirasa duydukları sorumluluğu ve toplumla aralarındaki vicdani bağı da perçinlediler.Ortaya çıkan mesaj netti: “Geçmişten aldığımız ilhamla geleceği daha bilinçli, daha duyarlı ve daha umut dolu bir şekilde inşa etmeye kararlıyız.”Ziyaretin ardından YEPUD heyeti, Ankara’daki temaslarına çeşitli kurumlarla görüşerek devam etti; böylece hem hatıralarla yüklü bir günü onurlandırdı hem de geleceğe dönük projelerin temellerini atmaya başladı.
YASAL UYARI
Turizminsesi.com web sitesinde yayınlanan haber, resim, bilgi, belge, metin, video niteliğindeki tüm yazılı ve görsel eserler Türkiye Cumhuriyeti Yasalarına tamamen uygun olarak yayınlanmaktadır. TC 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun telif haklarına ilişkin hükümlerine ve AB Fikri Mülkiyet Hukukuna göre WEB MEDYA Yayınları turizminsesi.com - tourismexclusive.com ve gastroturkey.com 'un yazılı izni olmadıkça hiçbir kimse, yayıncı ve kuruluş, herhangi bir eserin tamamını veya bir kısmını yayınlayamaz, çoğaltamaz, alıntı yapamaz. Ada Hukuk Bürosu yetkilidir.
24 Haziran 2025 Salı
Tatil Bavulunuzu Hazırlayın: NetWork 2025 Yaz Stil Rehberiniz
Yazın Sahil Stili adL Beachwear ile Şekilleniyor
11. Yılında Kadıköy’e Geri Dönüyor
İlk düzenlendiği günden bu yana kahvenin çevresinde şekillenen yaratıcı deneyimleri müzikle, sanatla ve gastronomiyle harmanlayan İstanbul Coffee Festival, geçmişte Galata Rum Okulu, Haydarpaşa Garı, KüçükÇiftlik Park, Tersane İstanbul ve Ataköy Marina gibi İstanbul’un simge mekânlarında konumlandı. Bu yılki ev sahibi Tepe Nautilus ise sunduğu açık hava kapasitesi ve ulaşım kolaylığıyla etkinlik için ideal bir zemin sunuyor. Festival alanı, Marmaray ve metro ile Ayrılık Çeşmesi durağından, Kadıköy merkezinden ise kısa bir yürüyüşle kolayca ulaşılabilecek bir noktada yer alıyor.
200 Marka, Yüzlerce Tadım, Dolu Dolu 4 Gün
İstanbul Coffee Festival 2025, her yıl olduğu gibi bu yıl da kahve dünyasının önde gelen markalarını, yerel üreticileri ve bağımsız girişimleri ziyaretçilerle buluşturacak. Festival boyunca dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce kahve çeşidi, ücretsiz tadım ve ikramlarla deneyimlenebilecek.Artizan lezzetler, yaratıcı atölyeler, ilham verici marka deneyimleri ve birbirinden renkli müzik performanslarıyla dört gün boyunca katılımcılara zengin ve çok yönlü bir program sunulacak. Gerçek bir kahve festivali deneyimi için her şey düşünüldü.
Kadıköy'de Festival Coşkusu Yeniden
Festivalin Kadıköy’e dönüşü, katılımcılar için yalnızca bir lokasyon değişikliğinden çok daha fazlasını ifade ediyor. İstanbul Coffee Festival, şehrin kalbindeki bu semtte yeniden doğarken, festival alanını dönüştüren yaratıcı yaklaşımıyla da fark yaratıyor. Festival ruhunu her yere taşıyan organizasyon, bu yıl da sadece bir alan kullanmakla kalmıyor, orayı yaşayan ve nefes alan bir kahve evrenine dönüştürüyor.
Dream Sales Machine Başkanı Alper Sesli, bu özel dönüşle ilgili şunları söyledi:“İstanbul gibi bir metropolde kahveseverlerle buluşmanın en keyifli yolu, onların kolayca ulaşabildiği, nefes alabilecekleri bir alanda bu deneyimi sunmak. Bu yıl çok özlediğimiz Kadıköy’de, aynı enerjiyi ve festival coşkusunu birlikte yaşamayı sabırsızlıkla bekliyoruz.”
Ulaşılabilir Bilet Fiyatları ile Herkese Açık
Festival organizasyonu, daha çok kişinin bu benzersiz deneyimi yaşayabilmesi için biletlerin bu yıl da ulaşılabilir fiyatlarla satışa sunulacağını açıkladı. Her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlayan İstanbul Coffee Festival, yalnızca bir etkinlik olmanın ötesinde, İstanbul’un kültürel ve sosyal hayatına dokunan bir şehir geleneği hâline geldi.
Kadıköy Kahve severleri Bekliyor
Kahve tutkunları ve şehir yaşamının nabzını tutanlar için vazgeçilmez bir deneyim sunacak olan Şehri Uyandıran İstanbul Coffee Festival 2025, 11-14 Eylül tarihleri arasında Kadıköy Tepe Nautilus’ta ziyaretçilerini bekliyor.
Antalya Modanın Başkenti Oldu

