1 Ağustos 2025 Cuma

Gururluyum Ben Kapıcı Rıza’nın Oğluyum

Gastronomi Turizmi Derneği (GTD), yaz aylarında artış gösteren orman yangınlarına dikkat çekmek amacıyla Bahçeköy LifePark İzoletta’da anlamlı bir etkinlik düzenledi.“Ormandayız” başlığıyla gerçekleştirilen bu buluşma, doğayla iç içe atmosferi, coğrafi işaretli ürünlerin sergilenmesi ve güçlü sosyal mesajlarıyla katılımcılarda derin bir etki bıraktı.

Etkinlik boyunca mikrofon elden ele dolaştı; her ses, ormanın sessizliğinde yankılandı. Ancak bir an vardı ki, tüm kalplere dokundu. Günaydın Et Restoranları’nın kurucusu Cüneyt Asan mikrofonu eline aldığında, derin bir sessizlik hâkim oldu.

Ve o cümle yankılandı

“Ben kapıcı Rıza’nın oğluyum.

Alnımın teriyle bugüne geldim. Eğer konuşursam, hikâyeler hikâye doğurur. Çünkü emek kutsaldır.”

Bir Çocuğun Kararı
Cüneyt Asan’ın hikâyesi, yalnızca bir başarı öyküsü değil; aynı zamanda bir çocuğun hayata karşı verdiği mücadeleyi anlatıyor. İlkokulu bitirdiğinde henüz 10 yaşındaydı. Okulun kendisine göre olmadığını düşündü. “Para kazanmamız lazım,” diyerek babasıyla inatlaştı. Bir yıl süren bu mücadelede babası galip geldi ve onu ortaokula gönderdi. Ancak sınıfta kaldı. Karnesini babasına verip “Beni okula gönderme, yoksa evden kaçarım,” dedi. Babası da “Ne halin varsa gör,” diyerek pes etti.

Zaten bir kasapta çalışıyordu. O günden sonra tam zamanlı olarak kasapta çalışmaya başladı. 13 yaşında dükkânda yatmaya başladı. Askere gidene kadar kapıcı dairesinde değil, kasap dükkânında gece gündüz çalıştı ve yaşadı.
“Hiç olmazsa özgürdüm. Kendi kararlarımı almaya başlamıştım.”

Gerçek Bir Hikâye
Askerlik dönüşü hayata bakışı değişti. Zorluklar, insanı dönüştürür. Gençliğinde büyük bir devrimciydi. Hayatı değiştirmek istiyordu. Duvarlara yazılar yazarken yakalandı, 2,5 ay cezaevinde kaldı. O dönem ona dünyanın değil, kendisinin değişmesi gerektiğini öğretti.

Dersimli olmasına rağmen Tunceli’ye hiç gidememişti. Hayat onu döndürdü, çevirdi ama deviremedi. Aksine, daha da güçlendirdi.

Değişim ve Farkındalık
Zorluklar, insanı güçlendiren sebeplerdir. Yeter ki inanın, sevin, çalışın ve sabredin. Cüneyt Asan bunların hepsini yaptı. Zamanla değişen dünyayı izlemeye başladı. Siyah beyaz televizyonlar, ilk telefonlar… Yurt dışına gidip gelen dostlarının anlattıklarını sanki yaşamış gibi aktardı.

Hayvanların sadece birer et kaynağı değil, canlı olduklarını fark etti. Hindistan’dan gelen biriyle tanıştığında “Neden ineğe tapıyorsunuz?” diye sordu. “Çünkü inek çok cömert,” dedi. “Eceliyle ölmeyi hak ediyor.” O anda başka bir pencere açıldı. Sonra öğrendi ki Tunceli’de de keçiler kutsal sayılırmış. Hindistan’daki inek neyse, Tunceli’deki keçi de oymuş.

Hayaller ve Gerçekler
Babasıyla tartışıp evden ayrıldı, okumadı, kasapta yatıp kalktı. Askere gidip döndüğünde o dükkânı devraldı. Yedi ortakla birlikte hayata yeniden başladı. İşinde gelişmeler yaptı, yükseldi. Hayallerini anlattığında insanlar “Deli bu adam,” dediler. Ama o inandığı yoldan hiç dönmedi.“Dünyayı değiştiremeyeceğimi anladım, kendimi değiştirdim. Ailenizi, ülkenizi değiştiremezsiniz belki ama kendinizi değiştirebilirsiniz.” Bu toplumun en büyük sorunu değişmemek ve gelişmemek. O ise değişti, gelişti ve dönüştü.

Bir Söz, Bir Zirve
Hayatta kendine verdiği sözlerin hepsini tuttu. Ama bir tanesi hâlâ gerçekleşmedi. Babasının yıllarca kapıcılık yaptığı apartmanın en üst katını almak istiyor. O binanın kazan dairesinde verem oldu, orada öldü. O ise o binanın en üst katında oturmak istiyor. Müteahhitle görüştü. “Binanın tamamını al,” dediler. O sadece en üst katı istedi. Diğer katlar kimin olursa olsun, razı. Çünkü o kat onun hakkı. “Ben o binada, insanların en üstünde oturacağım. Çünkü o kat benim hakkım.”

Son Söz
“Ülkemi seviyorum. Türkiye’mi seviyorum. Şartlar ne olursa olsun, dünyanın en güzel insanı benim Türkiye’mde yaşıyor.” Cüneyt Asan’ın bu sözleri, “Ormandayız” etkinliğinin ruhunu tamamladı. Doğaya, emeğe, kültüre ve insana duyulan sevgi; bu etkinlikte bir araya geldi. GTD’nin düzenlediği bu buluşma, gastronomiyle doğayı, hikâyeyle farkındalığı birleştiren örnek bir etkinlik olarak hafızalarda yer etti.

35. Akbank Caz Festivali'nde sahne alacak yeni isimler belli oldu



35 yıldır şehrin müzikal hafızasında unutulmaz izler bırakan, nice efsaneyi ağırlayan ve sayısız genç yeteneğe sahnesini açan “Şehrin Caz Hali” Akbank Caz Festivali, 27 Eylül - 12 Ekim tarihlerinde müzikseverlerle buluşacak. Bu yıl 200’den fazla ismi ağırlamaya hazırlanan festivalin, merakla beklenen yeni isimleri açıklandı.

Türkiye'nin en köklü caz festivallerinden Akbank Caz Festivali, 35. yılında da “Şehrin caz hali” mottosuyla dünya caz sahnesinin dikkat çekici isimlerini İstanbul'da ağırlamaya hazırlanıyor. Bu yıl 27 Eylül – 12 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek festivalin merakla beklenen yeni isimleri açıklandı. Sanatı her disipliniyle destekleyen Akbank Sanat ile BKM organizasyonundaki festivalin yeni isimleri şöyle: 

Grammy ödüllü Brezilyalı piyanist ve vokalist Eliane Elias, Brezilya müziğini ve cazı etkileyici sesi ve virtüözlüğüyle buluşturacağı bir performansla sahnede olacak. Müzik türlerinden bağımsız ve sınırsız bir füzyon anlayışı benimseyen “stretch music” tarzının öncüsü, trompetçi, prodüktör ve besteci Chief Adjuah (önceki adıyla Christian Scott), dinleyicileri cazın geleceğine doğru bir yolculuğa çıkaracak. Piyanist Alfredo Rodriguez ve perküsyoncu Pedrito Martinez; cazı, Afro-Küba müzikal geleneklerinin perküsyon ve vokal stilleriyle bir araya getirdiği performanslarıyla sahnede olacak. Türkiye’nin ilk kadın caz piyanisti olan Nilüfer Verdi, aktivist yönüyle de tanınan bir sanatçı olarak triosuyla birlikte “barış için şarkılar” çalacak. 

Flamenkoya getirdiği deneysel ve modern yaklaşımıyla tanınan ve Rosalía’dan Lee Ranaldo’ya uzanan iş birlikleriyle dikkat çeken Raül Refree, akustik enstrümanları sampler’lar ve çeşitli dokularla harmanladığı El Espacio Entre albümünü sahneye taşıyacak. Cazın özgün üçlü formatlarından gitar, Hammond org ve davulu bir araya getiren Önder Focan & Yavuz Darıdere “Legendary Hammond Trio”, genç müzisyen konuklarıyla birlikte dinleyicilere müzikal zenginliğiyle renkli bir caz akşamı yaşatacak. Usta perküsyoncu Adam Rudolph’un “Invisible Threads” projesi, başta usta müzisyenler Okay Temiz ve Hacı Tekbilek olmak üzere, farklı coğrafyalardan müzisyenleri bir araya getirerek kolektif müziğin kültürlearası iyileştirici etkisini sahneye taşıyacak. 

Festival, caz tınılarıyla gece boyu temponun düşmeyeceği, bol danslı All Night Jazz buluşması için Hindistan doğumlu DJ ve prodüktör Jitwam’ın hip-hop, house ve soul etkili seçkilerinden oluşan DJ setini ağırlayacak. Öncesindeyse Grup Ses, dinleyicileri arşivinden seçtiği plaklarla caz, funk, krautrock, psikedelik ve post-punk gibi türler arasında bir yolculuğa çıkaracak. Polonya çıkışlı grup Niechęć, karanlık, sinematik ve elektronik seslerin jazz-noir estetiğiyle örüldüğü yeni albümünden parçaları İstanbul dinleyicisiyle ilk kez paylaşacak. Lokal alternatif sahnenin dikkat çeken isimlerinden multi-enstrümanist Dilan Balkay, trompet ve vokallerin etrafında kurulmuş duygu yüklü melodileriyle etkileyici bir performans sunacak. Müzik hayatını New York ve İstanbul arasında kurmuş ve güçlü kompozisyonlarıyla dikkat çeken davulcu Ömercan Şakar, sesin birleştirici gücüne olan bağlılığını yansıtmaya devam ettiği projelerinden biri olan Project OM 4.0 ile Caz Kulüpleri Gecesi’nde sahne alacak. Caz ve tiyatroyu yıllardır başarıyla birleştiren Sinem İslamoğlu Group, neo-soul’un cazla harmanlandığı modern tınılara, geniş repertuarı ve özgün yorumlarında yer verecek.

Açıklanacak yeni isimlerle birlikte daha da zenginleşecek olan 35. Akbank Caz Festivali'nin biletleri Biletix üzerinden satışa sunuldu. Biletlerde Wings’e özel %10 indirim ayrıcalığı da yer alıyor.


AÇIKLANAN PROGRAM

Nilüfer Verdi Trio Playing Tunes for Peace
27 Eylül 2025 // Yeldeğirmeni Sanat Merkezi

Türkiye’nin ilk kadın caz piyanisti, besteci ve aranjör Nilüfer Verdi, müziğe küçük yaşta aldığı piyano dersleriyle adım attı. Sanatçı bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da doğan Verdi, müzik eğitimini ABD’de Berklee College of Music ve New York New School’da tamamladı. Almanya’dan Çin’e uzanan konserleriyle uluslararası alanda da adından söz ettiren müzisyen, Mânâ (1997) ve İzhar (2007) albümlerinde kendi kompozisyonlarına yer verdi. Ülkü Aybala Sunat ve Apostolos Sideris’le birlikte kaydettiği Knidost (2016) albümü ise aranjmanlarını bizzat üstlendiği türkü yorumlarından oluşuyordu. 31. İstanbul Caz Festivali’nde Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık görülen Nilüfer Verdi, Türkiye’deki çeşitli üniversitelerde eğitmenlik yaptı ve birçok öğrenci yetiştirdi. Müzikal üretimlerinin yanı sıra aktivizmiyle de farkındalık yaratan işler ortaya koyan piyanist, 35. Akbank Caz Festivali kapsamında gerçekleşecek konserinde triosuyla birlikte barış için şarkılar çalacak. 27 Eylül’de Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde gerçekleşecek konser hakkında Nilüfer Verdi şu mesajı veriyor: “Dünyanın şu anda geçtiği çok zor bir dönem var, adeta post-modern orta çağ yaşanıyor. Bu zulüm dolu günlerde bizi birazcık iyileştirebilecek şeylerden biri müzik. Tükenmiş enerjimizi depolamak için çok önemli bir araç.”

Nilüfer Verdi: Piyano
Misha Pashkov: Kontrbas
Burak Reşit Cihangirli: Davul

Refree Presents “El Espacio Entre”
28 Eylül 2025 // Yeldeğirmeni Sanat Merkezi

Raül Refree, son on yılın en dikkat çekici İspanyol prodüktörlerinden biri. Tarz çeşitliliği ve çok yönlülüğü, onu bir deneysel müzisyenden pop yıldızlarının prodüktörlüğüne ya da ödüllü film müziklerinin besteciliğine kadar uzanan geniş bir yelpazeye sahip bir müzik insanı hâline getirdi. Kariyeri boyunca geleneksel müziğe modern bir yaklaşım getirmekle ilgilenen Raül Refree, İspanya’da yeni flamenkonun referans ismi haline geldi. Rosalía, Rocío Márquez, Niño de Elche gibi isimlerle yaptığı çalışmaların yanı sıra Lee Ranaldo, Sharon Van Etten, Nels Cline gibi müzisyenlerle iş birlikleri, yıldızının New York sahnesinde de parlamasına vesile oldu. Solo üretimlerini Refree adıyla yayımlayan müzisyen, 28 Eylül’de Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde El Espacio Entre (2023, Glitterbeat) albümünü sahneye taşıyacağı performansıyla 35. Akbank Caz Festivali’ne konuk oluyor.

Raül Refree: Piyano, elektrik gitar, sampler
Núria Andorrà: Perküsyon

Joel Lyssarides & Georgios Prokopiou
1 Ekim 2025 // ARTER

Caz sahnesinde buzukinin yer bulduğu o nadir anlardan biri, Joel Lyssarides ve Georgios Prokopiou’nun ortaklığı sayesinde hayat buluyor. 1940’larda İsveç’e göçen Kıbrıslı Rum bir ailenin torunu olan piyanist Joel Lyssarides ile Yunan buzuki ustası Georgios Prokopiou, ilk kez birlikte çaldığında takvimler 2022’yi gösteriyordu. 2023’te verdikleri ilk konserlerini, 2024’te ACT etiketli ilk albümleri Arcs & Rivers takip etti. Berlin’deki ACT Art Collection’da dört saatlik bir seansta kaydedilen albüm; her türlü üslup kısıtlamasını aşan, doğal bir kültürel füzyon duygusu yayıyor. Arcs & Rivers, bir eskiz defteri gibi; içinde diyaloglar barındırıyor ve ilk deneme olduğu göz önüne alındığında başarı çıtasını gerçekten çok yükseğe koyuyor. Joel Lyssarides & Georgios Prokopiou, 1 Ekim’de ARTER’in değerli iş birliğiyle 35. Akbank Caz Festivali kapsamında ARTER sahnesinde. 

Joel Lyssarides: Piyano
Georgios Prokopiou: Buzuki

Chief Adjuah
2 Ekim 2025 // Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi

Chief Xian aTunde Adjuah (önceki adıyla Christian Scott), iki kez Edison Ödülü kazanmış, altı kez Grammy Ödülü’ne aday gösterilmiş ve Doris Duke Sanat Ödülü’ne layık görülmüş bir müzisyen. Kendisi bir ses mimarı, trompetçi, besteci, prodüktör ve yenilikçi teknolojiler ile müzik enstrümanlarının tasarımcısı. 2001 yılından bu yana Adjuah, eleştirmenlerce övgüyle karşılanan 13 stüdyo albümü, dört canlı albüm ve bir best of derlemesi yayımladı. New Orleans doğumlu müzisyen, aynı zamanda müzik türlerinden bağımsız ve sınırsız bir füzyon anlayışı benimseyen "Stretch Music" (Esneyen Müzik) tarzının öncüsü olarak tanınıyor. Bu yaklaşımından dolayı NPR Adjuah’yı “Cazda yeni bir dönemin öncüsü” ilan etmişti. Bugüne dek Marcus Miller’dan Prince’e, Saul Williams’tan Robert Glasper’a uzanan birçok müzisyenle iş birlikleri de yapan Chief Adjuah, 2 Ekim akşamı 35. Akbank Caz Festivali’nin konuğu olarak Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde olacak.

Chief Adjuah: Trompet, arp
Cecil Alexander: Gitar
Ryoma Takenage: Bas
Elena Pinderhughes: Flüt

Niechęć "Distaste"
2 Ekim 2025 // Frankhan

2007’den bu yana üreten Niechęć’in (Türkçesiyle Hoşnutsuzluk) müziği, grubun kadrosuyla birlikte sürekli evrim içinde. Öfke ile melankoli arasında dengede duran grup, son zamanlarda trans ritimleri ve synthesizer seslerine yönelse de doğaçlamacı ve sinematik havasını korumayı sürdürüyor. Bugüne dek yayımladığı hemen hemen tüm kayıtlarla Rate Your Music platformunda yılın en popüler caz albümleri listesinde ilk 10’a girmeyi başaran Niechęć, dördüncü uzunçaları Reckless Things’i Şubat 2025’te yayımladı. Söz konusu albüm, iki yeni müzisyenin katılımıyla birlikte taze bir başlangıcı simgeliyor. Ritmin başrolü üstlendiği bu kayıtta beşli techno, IDM ve UK bass gibi birçok elektronik türü derinlemesine keşfederek, bu unsurları kendilerine özgü jazz noir estetiğiyle harmanlıyor. Niechęć ile 35. Akbank Caz Festivali kapsamındaki buluşmamız 2 Ekim’de LoftCaz işbirliği ile Frankhan’da gerçekleşecek. 

Dominik Mokrzewski: Davul
Maciej Szczepański: Bas, Moog
Michał Załęski: Piyano, synthesizer 
Rafał Błaszczak: Gitar
Alex Clov: Saksafon, elektronikler

All Night Jazz: Jitwam (DJ Set), Grup Ses (DJ Set)
3 Ekim 2025 // Frankhan

35. Akbank Caz Festivali, caz tınılarıyla gece boyu temponun düşmeyeceği, bol danslı bir buluşma için yeniden Frankhan’a uğruyor. 

Jitwam (DJ Set)
Hindistan doğumlu, Avustralya'da yetişmiş multi-enstrümanist Jitwam, küresel sesleri modern prodüksiyon teknikleriyle harmanlayan büyük besteciler arasında kendine sağlam bir yer edindi. Hip hop, R&B, house, caz ve soul füzyonunun sıcak tonlarını psikedelik bir dokunuşla birleştirdiği özgün tarzıyla öne çıkan müzisyen, son albümü Third’ü Temmuz 2022’de Roya / Warp Records etiketiyle yayımladı. Bugüne dek Yussef Dayes ve Hiatus Kaiyote gibi isimlerle aynı sahneyi paylaşan müzisyen, 2025’te de Rimarkable, Nikki Nair and p-arallel gibi müzisyen dostlarıyla yaptığı kayıtlardan oluşan bir EP üçlemesini hayata geçiriyor. Neo-soul akımının dikkat çekici figürlerinden Jitwam, DJ setiyle 35. Akbank Caz Festivali’nde. 

Grup Ses (DJ set)
2008’den bu yana aktif olan Grup Ses de kendine özgü kes - yapıştır stiliyle bugüne dek plak formatında altı albüm yayınladı ve çok sayıda yeniden basım projesine imza attı. Le Guess Who? ve Distortion gibi festivallerde sahne alan Grup Ses, arşivinden seçtiği plaklarla caz, funk, krautrock, psikedelik ve post-punk gibi türler arasında 1,5 saatlik bir yolculuğa çıkaracak. 

Jitwam ve Grup Ses, 3 Ekim’de Frankhan’da gerçekleşecek DJ setleriyle 35. Akbank Caz Festivali’ne konuk oluyor.

Enji
4 Ekim 2025 // Salon İKSV

Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur’da doğan şarkıcı ve besteci Enji, ülkesinin müzikal geleneklerini caz ve folk unsurlarıyla buluşturuyor. Mayıs 2025’te diskografisinin dördüncü stüdyo albümü Sonor’u Squama etiketiyle yayımlayan müzisyen, şarkılarında kimlik ve aidiyet gibi konu başlıklarını mecazi bir dille, ihtiyatlı ve daima umutlu bir bakış açısıyla ele alıyor. Şarkılar, tıpkı önceki albümleri Ursgal ve Ulaan’da olduğu gibi belirli bir türe sığdırması pek de mümkün olmayan bir esneklikte. 4 Ekim Cumartesi akşamı 35. Akbank Caz Festivali’nin konuğu olarak Salon İKSV sahnesinde olacak Enji, yeni şarkılarını bas gitarda River Adomeit ile gitarist ve ortak besteci Paul Brändle ile oluşturduğu üçlüyle seslendiriyor.

Enji: Vokal
Paul Brändle: Gitar
River Adomeit: Kontrbas

Önder Focan & Yavuz Darıdere "Legendary Hammond Trio" ve Konukları
5 Ekim 2025 // Bağlarbaşı Kültür Merkezi

Cazın en özgün trio formatlarından biri gitar, Hammond org ve davuldan oluşan klasik üçlüdür. 1990’ların ortalarından itibaren bu özel formata ilgi duymaya başlayan Önder Focan, 1997’de Sam Yahel ve Bill Stewart eşliğinde kaydettiği ve Blue Note etiketli Beneath the Stars albümüyle bu alandaki ilk önemli adımını attı. Sonrasında Focan, Türkiye’de Hammond orgu dünya standartlarında çalan nadir isimlerden biri olan Yavuz Darıdere ile tanıştı ve iki usta müzisyenin güç birliği, kurdukları triolarla pek çok festival ve konserde yankı uyandıran performanslara dönüştü. Darıdere’nin İzmir’e yerleşmesi nedeniyle çalışmalarına bir süre ara veren ikili, son aylarda Legendary Hammond Trio’yu yeniden hayata geçirdi. 35. Akbank Caz Festivali kapsamında gerçekleşecek özel konserde trioya, İzmirli genç caz trompetçisi Taha Maral ve başarılı performanslarıyla büyük beğeni toplayan caz vokalisti Ceren Temel de katılıyor. Müzikal zenginliğiyle renkli bir caz akşamı vadeden konser, 5 Ekim akşamı Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde.

Önder Focan: Gitar
Yavuz Darıdere: Hammond org
Burak Durman: Davul
Taha Maral: Trompet
Ceren Temel: Vokal

Caz Kulüpleri Gecesi: Dilan Balkay
7 Ekim 2025 // Bova

İstanbul merkezli multi-enstrümanist, şarkı yazarı ve prodüktör Dilan Balkay, 9 yaşından beri trompet çalıyor. Türkiye’nin alternatif müzik sahnesinin birçok önemli isminin konser ve albüm projelerine katkıda bulunan müzisyen; 2018’den beri Dolu Kadehi Ters Tut grubuna trompet, klavye ve geri vokalleriyle eşlik ediyor. Kendi müziğini yayımlamaya başladığı 2019’dan bu yana birçok tekli ve iş birliğinin yanı sıra, 2021’de yayımladığı ilk solo albümü KUYU ile övgüler topladı; yurt içi ve yurt dışında birçok konser salonu ve festivalde sahne aldı. Şu sıralar ikinci albümü üzerine çalışmalarını sürdüren Dilan Balkay, 35. Akbank Caz Festivali’nin Caz Kulüpleri Gecesi konserleri kapsamında 7 Ekim Cuma akşamı Bova sahnesinde.

Dilan Balkay: Trompet, vokal
Emirhan Özer: Gitar
Berke Köymen: Davul
Atakan Kotiloğlu: Bas gitar, bas synthesizer 

Caz Kulüpleri Gecesi: Ömercan Şakar "Project OM 4.0"
7 Ekim 2025 // Nardis

1985 yılında doğan ve İzmir’de büyüyen Ömercan Şakar, küçük yaşlardan itibaren müziğe derin bir sevgi beslemeye başladı. Müzikal yolculuğu, annesinin hediye ettiği klasik gitarla başladı; ardından babasının caz ve blues tutkusu sayesinde davula yöneldi. Türkiye ve Avrupa’da çeşitli müzisyenlerle yaptığı çalışmalar ve katıldığı atölye programlarının ardından, The Virtual Drummer School aracılığıyla burs kazandı ve New York merkezli The Drummers Collective’de eğitim alma fırsatı buldu. Burada Peter Retzlaff, Ian Froman, Bob Quaranta, Joe Fitzgerald, Pat Petrillo ve en çok hayranlık duyduğu davulculardan Dan Weiss gibi isimlerle yoğun bir eğitim süreci geçirdi. Ömercan Şakar & Friends, Psychaudio, Sazakan, Re-Mind ve Electro Dervishes gibi farklı projeleriyle sesin birleştirici gücüne olan bağlılığını yansıtmaya devam ediyor. Şakar, “Project OM 4.0” ile 35. Akbank Caz Festivali’nin Caz Kulüpleri Gecesi konserleri kapsamında, 7 Ekim Cuma akşamı Nardis sahnesinde.

Martin Seiler: Saksafon 
Tamer Temel: Saksafon 
Tolga Bilgin: Trompet 
Serkan Özyılmaz: Piyano 
Halil Serin: Bas gitar 
Ömercan Şakar: Davul

Caz Kulüpleri Gecesi: Sinem İslamoğlu Group “Neo-Soul Vibes”
7 Ekim 2025 // Pera 77

1996 yılında Hilton Caz Orkestrası’yla müzik kariyerine başlayan Sinem İslamoğlu, Bilkent Üniversitesi Sahne Sanatları Tiyatro Bölümü mezunu. 20 yılı aşkın süredir caz sahnesiyle tiyatroyu bir araya getiren projelerde yer alıyor, kendi grubu Unit-y ile konserler vermeye devam ediyor. 8. Nardis Caz Vokal Yarışması’nda Halk Birinciliği kazanan İslamoğlu, Bakü Caz Festivali’nde Türkiye’yi temsil etti. Sadri Alışık Tiyatro ve Müzik Ödülleri’nde sahne aldığı müzikli oyunlardaki güçlü vokal performanslarıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’ne layık görüldü. Karbeyaz filmiyle de 22. Ankara Film Festivali’nde aynı ödülü sinema dalında kazandı. Sinem İslamoğlu; neo-soul’un cazla harmanlandığı modern tınıları, duygu yüklü vokalleri ve Robert Glasper, Brandy, Beady Belle ve Erykah Badu parçalarına getirdiği özgün yorumlarıyla 35. Akbank Caz Festivali’nin Caz Kulüpleri Gecesi konserleri kapsamında 7 Ekim Cuma akşamı Pera 77 sahnesinde.

Sinem İslamoğlu: Vokal
Can Çankaya: Piyano
Alper Yılmaz: Bas
Onur Aymergen: Gitar 
Turgut Alp Bekoğlu: Davul


RYMDEN (Bugge Wesseltoft, Dan Berglund, Magnus Öström)
8 Ekim 2025 // Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi

Bugge Wesseltoft, Magnus Öström ve Dan Berglund üçlüsünden oluşan ve İskandinav cazının son yıllardaki en büyük heyecan sebeplerinden biri olan RYMDEN’in müziği üç temel unsura dayanıyor: Melankolik ve atmosferik besteler, dramatik yoğunluk barındıran ritimler ve üst düzeyde virtüözce icra edilen caz. 90’ların ortasından bu yana E.S.T. (Esbjörn Svensson Trio) ve New Conception Of Jazz gruplarıyla paralel bir müzik tarihi yaratmayı başarmış üç müzisyen, RYMDEN oluşumuyla ilk kaydını 2019’da yayımladı. Daha önce Reflections and Odysseys, Space Sailors ve canlı albüm RYMDEN+KORK gibi kayıtlarıyla dış kozmosu keşfe çıkan RYMDEN, 2023 tarihli son albüm Valleys and Mountains ile Dünya’ya geri dönmüştü. Ancak Bugge Wesseltoft, Magnus Öström ve Dan Berglund üçlüsünden bekleneceği üzere, bu müzik tamamen dünyevi meselelere bağlı değil; içsel evrenler ve düşler de pastoral gezintiler birlikte keşfedilecek yeni alanlar sunuyor. Üçlü, 35. Akbank Caz Festivali kapsamında 8 Ekim Cumartesi akşamı Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde dinleyicileriyle buluşacak.

Bugge Wesseltoft: Piyano, klavyeler
Magnus Öström: Davul
Dan Berglund: Bas

Alfredo Rodriguez & Pedrito Martinez 
8 Ekim 2025 // Babylon

Alfredo Rodriguez ve Pedrito Martinez’in hikâyeleri ilk bakışta benzer gibi görünebilir: İkisi de Havana’da doğmuş, müziğe olan tutkularını genç yaşta keşfetmiş ve ABD’ye taşınarak kendi kişisel estetik algılarıyla köklerinin müziğini çeşitli etkilerle harmanlamış. Ancak detaylara inildiğinde ne kadar farklı yollardan geldikleri anlaşılıyor: Rodriguez müzisyen bir ailenin çocuğu ve Montreux Caz Festivali’nde Quincy Jones tarafından keşfedilmiş bir yetenek. Ondan yaklaşık 10 yaş büyük olan Martinez ise sokaklarda Afro-Küba folklorik ve dini müziklerinin perküsyon ve vokal stillerini öğrenerek yetişmiş bir müzisyen. İlk düet çalışmaları olan Duologue albümünü 2019’da yayımlayan ikili, orijinal bestelerinin yanı sıra Küba klasiklerinden sürpriz yorumlara uzanan geniş bir yelpazeyi sahneye taşıyor. Alfredo Rodriguez & Pedrito Martinez, 35. Akbank Caz Festivali kapsamında 8 Ekim’de Babylon’da. 

Alfredo Rodriguez: Piyano, vokal
Pedrito Martinez: Perküsyon, vokal

Adam Rudolph “Invisible Threads”
8 Ekim 2025 // ARTER

New York Times tarafından “Küresel müziğin öncüsü” olarak anılan besteci ve perküsyonist Adam Rudolph’un liderliğinde gerçekleşen bu proje, müziğin evrensel dilini kullanarak farklı coğrafyalardan ve kültürel geçmişlerden gelen müzisyenleri bir araya getiriyor. Görünmeyen Bağlar, sadece müzikal bir buluşma değil; aynı zamanda ruhani, tarihsel ve içsel bir yolculuğa davet. Rudolph’un müzik serüveni 1980’lerde New York’ta Mandingo Griot Society ile başladı. Ardından cazın spiritüel boyutunu temsil eden üç büyük isim — Don Cherry, Yusef Lateef ve Pharoah Sanders — ile uzun yıllar süren yaratıcı iş birlikleri kurdu. 

Rudolph’un bu projedeki partnerleri Okay Temiz ve Hacı Tekbilek ile dostlukları da eskiye dayanıyor. Okay Temiz, ömrünü çok kültürlü müziği dünyaya tanıtmaya adamış bir öncü. Hayatının her döneminde farklı ritimlerin ve müzik geleneklerinin iç içe geçtiği ifadelerin peşinde koştu. Hacı Tekbilek, özellikle ney ve diğer birçok üflemeli çalgının ustası. Ömer Faruk Tekbilek’in ağabeyi ve eşlikçisi olan müzisyen, uzun yıllar İsveç’te yaşadı. Bu çekirdek kadroya Türkiye’den Sumru Ağıryürüyen, Özlem Kaya, Sıla Gerbağ, ve Orçun Baştürk’ün yanı sıra Danimarkalı müzisyen Jesper Egelund ve İtalyan Marco Cappelli eşlik ediyor. Her bir sanatçı kendi sesini ve deneyimini bu ortak yaratım alanına taşıyor.

9 Ekim’de ARTER sahnesine taşınacak Görünmeyen Bağlar, bu evrende yankılanan bir çağrı: Müziğin kültürleri aşan bir köprü olduğunu, bireysel seslerin bir bütünlük içinde nasıl anlam kazandığını ve kolektif yaratımın iyileştirici gücünü hatırlatıyor.

Adam Rudolph: Perküsyon
Okay Temiz: Perküsyon
Hacı Tekbilek: Ney
Sumru Ağıryürüyen: Vokal
Özlem Kaya: Keman 
Sıla Gerbağa: Flüt
Orçun Baştürk: Vurmalı, elektronikler
Jesper Egelund: Bas, elektronikler
Marco Cappelli: Akustik gitar, elektronikler

Jaubi
9 Ekim 2025 // Salon İKSV

Jaubi, klasik Kuzey Hindistan müziği, modal caz ve hip hop estetikleri arasında serbestçe dolaşıyor. Enstrümantal parçalar yapan grubun ismi, Urduca dilinde kabaca “her neyse / her kimse” anlamına gelen bir kelimeden geliyor. Jaubi’yi küresel müzik dünyasında spot ışıklarıyla buluşturan ilk yayın 2016 tarihli müthiş J Dilla yorumu “Time: The Donut of the Heart” olmuştu. 2019 yılında, İngiltere caz sahnesinin önde gelen isimlerinden multi-enstrümanist Tenderlonious ile EABS/Błoto gruplarının klavyecisi Marek ‘Latarnik’ Pędziwiatr, doğaçlama kayıtlar yapmak üzere Ali Riaz Baqar, Zohaib Hassan Khan ve Kashif Ali Dhani’den oluşan ana ekibe Pakistan, Lahor’da katıldı. Bu ortaklık sonucunda Ragas from Lahore ve Nafs at Peace kayıtları ortaya çıktı. 2021’de The Guardian’ın “En İyi 10 Küresel Albüm” listesine adını yazdıran ilk albüm Nafs At Peace’in ardından geçtiğimiz yıl dinleyiciyle buluşan A Sound Heart adlı ikinci albüm, kolektif için hem işitsel hem spiritüel anlamda yeni bir bölümün başlangıcını simgeliyor. Kulağa hoş gelen ve iyi hissettiren şeyler üretmeyi üretimlerinin temel prensibi olarak benimseyen Jaubi, 9 Ekim’de Salon İKSV iş birliğiyle 35. Akbank Caz Festivali’nin konuğu olacak.

Zohaib Hassan Khan: Sarangi
Ali Riaz Baqar: Gitar
Kashif Ali Dhani: Tabla
Tenderlonious: Flüt, alto saksafon
Latarnik: Klavye, synthesizer
Tim Carnegie: Davul

Eliane Elias
10 Ekim 2025 // Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi

Çok sayıda Grammy ve Latin Grammy ödülü kazanan piyanist, şarkıcı, besteci ve aranjör Eliane Elias, kendine özgü stiliyle caz ve Brezilya müziği dünyasındaki en eşsiz ve hemen tanınabilir seslerden. Köklerini ve büyüleyici sesini, virtüöz düzeydeki caz, klasik müzik ve bestecilik yetenekleriyle harmanlayan müzisyen; piyanodaki ustalığını ve üstlendiği çeşitli sanatsal rolleri bir araya getirme konusundaki yetkinliğiyle de tanınıyor. Elias, 2024 tarihli Time and Again albümüyle, onlarca yıla yayılan parlak kariyerinde hâlâ yeni zirvelere ulaşan, çok yönlü ve çığır açan bir müzisyen olduğunu bir kez daha kanıtladı. Yaratıcılığıyla dinleyicileri tekrar tekrar şaşırtan Eliane Elias, 35. Akbank Caz Festivali kapsamında 10 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde olacak.

Eliane Elias: Piyano, vokal
Marc Johnson: Bas 
Leandro Pellegrino: Gitar
Mauricio Zottarelli: Davul

Kinga Głyk
10 Ekim 2025 // Frankhan

“Kinga, müzikal yeteneğiyle adını Polonya caz tarihine kalıcı olarak yazdırdı.” Basçı Kinga Głyk hakkında bu tanımı, dünyaca ünlü piyanist ve doğaçlama ustası Adam Makowicz yapıyor. 2015’te henüz 18 yaşında yayımladığı ilk albümü Rejestracja’dan bu yana dünyanın dört bir yanında konserler veren müzisyen, prestijli Koryfeusz of Polish Music tarafından 2020 yılında "Polonya Cazının Yeni Umudu” kategorisinde Büyük Ödül ile onurlandırılmıştı. Diskografisinin beşinci ve şu âna kadarki son halkası olan Real Life albümünde Robert “Sput” Searight, Casey Benjamin, Brett Williams, Nicholas Semrad gibi müzisyenlerle çalışan Głyk, prodüktör koltuğunu da Snarky Puppy’nin kurucusu Michael League ile paylaştı. Avrupa cazının son yıllardaki en dikkat çekici yeteneklerinden biri olan Kinga Głyk, 35. Akbank Caz Festivali’nin konuğu olarak 10 Ekim’de Frankhan’da.

Nicolas Viccaro: Davul
Paweł Tomaszewski: Klavye
Michał Jakubczak: Klavye
Hailey Niswanger: EWI (elektronik nefesli), saksafon
Kinga Głyk: Bas

The Brandee Younger Trio
11 Ekim 2025 // Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi
Brandee Younger, modern müzikte arpın rolünü devrimsel bir şekilde yeniden tanımlıyor. Son 15 yılda, arp sanatçıları için sınırları ve kısıtlamaları ortadan kaldırmak adına pek çok adım attı. 2022’de En İyi Enstrümantal Beste dalında Grammy Ödülü’ne aday gösterilen ilk Siyah kadın olarak tarihe geçti. Aynı yıl, NAACP Image Award’a da aday oldu ve 2024’te Brand New Life ile En İyi Caz Albümü ödülünü kazandı. Aynı zamanda akademisyen olan Younger’ın amaç ve mirasa saygı duygusuyla yüklü müziği, arpın daha geniş ve çeşitli kitlelere ulaşmasını sağlıyor. 13 Haziran’da dinleyicisiyle buluşacak üçüncü albümü Gadabout Season’ı benzersiz kılan özelliklerden biri ise Younger’ın kendi evinde, Alice Coltrane’in restore edilmiş arpıyla kaydedilmiş olması. 35. Akbank Caz Festivali kapsamında 11 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde olacak Brandee Younger’ın enstrümanın mirasını bugüne taşıma tutkusu The New York Times tarafından şu sözlerle vurgulanıyor: “Bugüne kadar hiçbir arpist, Salzedo’dan Dorothy Ashby’ye, oradan Alice Coltrane’e uzanan modern arp geleneklerini bu kadar güç, zarafet ve bağlılıkla birleştirebilmiş değil.”
Brandee Younger: Arp
Rashaan Carter: Kontrbas
Allan Mednard: Davul

Bohren Und Der Club Of Gore
11 Ekim 2025 // Borusan Müzikevi

90’ların başlarında Almanya’da Kuzey Ren-Vestfalya “kasvet yüklü caz müzik” icra etmek üzere temelleri atılan Bohren Und Der Club Of Gore, karanlık dokuları harmanlayan enstrümantal kompozisyonlarıyla Dark Jazz akımının öncü gruplarından biri. Üretimlerini 2015’ten bu yana Christoph Clöser, Robin Rodenberg ve Morten Gass üçlüsüyle sürdüren Bohren Und Der Club of Gore’un son albümü Patchouli Blue 2020’de yayımlanmıştı. Gruba göre bu albüm dört birim “alışıldık Bohren”, üç birim “gariplik” ve dört birim “cazın sinsi havası” karışımıyla altın orana ulaşıyor. “Şarkı isimlerinde gizli bir hikâyenin gölgesi mevcut; bu hikayeyi de ruh hâlinize göre kendiniz yaratabilirsiniz” diyerek dinleyiciye bir keşif alanını da işaret ediyorlar. Bohren Und Der Club Of Gore, 35. Akbank Caz Festivali kapsamında Borusan Sanat’ın değerli iş birliği ile 11 Ekim’de Borusan Müzikevi’nde.

Christoph Clöser: Saksafon, vibrafon
Morten Gaß: Klavyeler, gitar
Robin Rodenberg: Bas

Aaron Parks Little Big
12 Ekim 2025 // Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi
Aaron Parks, diskografisinde Blue Note ve ECM gibi cazın küresel seyrini şekillendirmiş etiketle rastlayabileceğiniz bir piyanist ve besteci. Kariyeri boyunca Terence Blanchard, Kurt Rosenwinkel, Terri Lyne Carrington, Ambrose Akinmusire ve Marcus Miller gibi isimlerle sahne aldı ve kayıtlar yaptı. Gitarist Greg Tuohey, basçı David Ginyard Jr. ve davulcu Jongkuk Kim’le hayat verdiği Little Big grubuyla üçüncü albümünü 2024’te yayımlayan müzisyen, koleksiyon hakkında “Bu şimdiye kadar kaydettiğimiz en esnek, canlı ve odaklı hissettiren albüm.” yorumunu yapıyor. Parks ve Don Was’ın prodüktörlüğünü paylaştığı Little Big III, doğaçlama müzik adına modern ve türler ötesi bir yaklaşımı yansıtıyor. PopMatters tarafından “yeni yüzyılda cazın ne olabileceğine dair net bir örnek” sözleriyle tanımlanan Aaron Parks Little Big, 35. Akbank Caz Festivali kapsamında 12 Ekim akşamı Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde. 
Greg Tuohey: Gitar
Aaron Parks: Piyano, klavye
David Ginyard, Jr: Bas
Jongkuk Kim: Davul

22 Temmuz 2025 Salı

Ayvalık Balıkçısı ile Cunda'nın Eşsiz Sofralarına Yolculuk

Ege’nin masmavi sularına nazır, zeytin ağaçlarıyla çevrili sokaklarda saklı kalmış lezzet duraklarını keşfetmek isteyenler için Ayvalık, özellikle de Cunda Adası, gastronomi ve tatil severlere eşsiz bir deneyim sunuyor.İstanbul’a sadece birkaç saatlik mesafede yer alan bu Ege cenneti, hem hafta sonu kaçamakları hem de uzun tatiller için ideal bir rota. Ayvalık Balıkçısı, bölgenin denizden sofraya uzanan taze ve doğal mutfağını ustalıkla sunarken, Cunda’nın tarihi dokusu ve taş evleriyle bütünleşmiş bu eşsiz atmosfer, her lokmada hissediliyor.Menüsünde yer alan Ege otlarıyla hazırlanmış mezeler, günlük avlanan balıklar ve geleneksel tariflerle buluşan özel sunumlar, misafirleri gerçek bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor.

Ege’nin eşsiz mezeleri sofralarda

Ayvalık Balıkçısı'nın vazgeçilmez lezzetleri arasında, Ege mutfağının en sevilen mezeleri başı çekiyor. Zeytinyağlı baklanın limon ve dereotuyla harmanlandığı klasik bir tat olan fava, sofralara hafiflik ve ferahlık katıyor. Deniz kokusunu doğrudan tabağa taşıyan sirkeli ve sarımsaklı deniz börülcesi, doğallığıyla öne çıkarken, közde pişirilerek dışı çıtır, içi yumuşacık hale getirilen ahtapot ızgara, lezzet severlerin favorisi oluyor. Limonla marine edilmiş levrek filetosuyla hazırlanan levrek marin, hafifliğiyle dikkat çekerken, altın sarısı renginde, dışı çıtır çıtır kızartılmış kalamar tava da menünün iddialı tatlarından biri. Tüm bunlara ek olarak, sofraya hem renk hem karakter katan Girit ezmesi, atom, şakşuka ve topik gibi Ege’nin imza mezeleri de her ziyareti keyifli bir gastronomi deneyimine dönüştürüyor.

Izgarada tütsülenen balık

Ana yemeklerde ise denizden tazeliğini koruyarak çıkan çipura, levrek ve lagos gibi balıklar, ustaların elinde ızgarada hafifçe mühürleniyor ya da özenle tuzda pişirilerek enfes bir sunuma dönüşüyor. Dışı çıtır, içi sulu kalan bu özel pişirme teknikleri, balığın doğallığını ön plana çıkarırken, yanında sunulan zeytinyağlılar ve taş fırından çıkan ev yapımı ekşi mayalı ekmekler sofrayı adeta bir şölene çeviriyor. Her lokmada Ege’nin deniz kokusu, zeytinlikleri ve yüzyıllık mutfak kültürü hissediliyor.

Tüm bu lezzetler, Cunda’nın dar sokaklarında gün batımına karşı kurulan masalarda ya da Ayvalık Balıkçısı’nın denize nazır terasında daha da anlam kazanıyor.

İstanbul’a kara yoluyla yaklaşık 4 saatlik bir mesafede bulunan Ayvalık, Ege mutfağına ilgi duyanlar için hem lezzet hem de huzur vadediyor. Tarihi Rum evleri, Arnavut kaldırımlı sokakları, serin esintili akşamları ve doğayla iç içe atmosferiyle Cunda Adası, yalnızca bir yemek rotası değil, aynı zamanda unutulmaz bir tatil deneyimi sunuyor.Ayvalık Balıkçısı, her mevsim değişen menüsü ve bölgenin doğal ürünlerine olan bağlılığıyla, Ege sofralarının ruhunu İstanbul’a yakın bir konumda yeniden yaşatmak isteyenleri bekliyor.

 

18 Temmuz 2025 Cuma

JOLLY, 2025 Sezonuna Güçlü Başladı

Türkiye’de tatil denince akla gelen öncü markalardan biri olan Jolly, 2025 sezonuna güçlü bir başlangıç yaptı. Her ihtiyaca hitap eden ürünlerini, uygun fiyatlı tatil alternatifleri, vade farksız taksit seçenekleri ve kupon indirim kampanyalarıyla tatilcilerle buluşturan Jolly, 2025’in ilk  6 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre kişi sayısında %30’un, ciroda ise %60’ın üzerinde büyüme yakaladı.

ERKEN REZERVASYON BİLİNCİ OLUŞTU

İstanbul Kuruçeşme’de yer alan Civarda’da basın mensuplarıyla bir araya gelen Jolly Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, Jolly CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Vardar, Jolly Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Burçin Baysak ve departman yöneticileri sektöre dair son gelişmeleri paylaştı. Yeni sezona güçlü bir başlangıç yaptıklarını aktaran Mete Vardar, “Her yıl olduğu gibi bu yıl da misafirlerimiz için çok özel kampanyalar hazırladık. Ekim 2024’te yüzde 50’ye varan oranlarda indirimlerle sunduğumuz erken rezervasyon kampanyasına çok güçlü bir talep oluştu. Yerli turistte artık erken rezervasyon bilinci oluştu. Böylece rezervasyonların yüzde 50’den fazlasını bu dönemde aldık. Ayrıca bankalarla yaptığımız özel kart ve puan kampanyaları, kredi kartına vade farksız taksit ve kupon indirimleri gibi çalışmalarımızla birlikte bu yılın ilk 6 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre kişi sayısında %30’un, ciroda ise %60’ın üzerinde büyüme yakaladık.”

jolly-mert-vardarmete-vardarburcin-baysak.jpg

İÇ PAZARIN ÖNEMİ ANLAŞILIYOR

Jolly olarak iç pazarın önemini yıllardır hemen her mecrada dile getirdiklerini vurgulayan Mete Vardar, bu alanda başarıya ulaştıklarını ifade etti. “Artık ilk kontenjan açılan ve ilk kontrat yapılan pazarların başında iç pazar geliyor” diyen Mete Vardar, yerli turiste ayrılan kontenjanın da arttığına dikkat çekti. Vardar, “Dünyanın hemen her yerinde yerli turist çok önemlidir. Türkiye’de de bunu hem ticari ilişkilerimizde hem de sosyal mecralarda yıllarca anlattık. Bu emeklerimiz meyvesini verdi. Vatandaşlarımız artık daha öncelikli hale geldi” diye konuştu.

ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYDUK

Acentelerin de bu süreçte elini taşın altına koyduğunu belirten Mete Vardar sözlerine şöyle devam etti: “Erken rezervasyon kampanyası ile Ekim ayında, Temmuz ayı için tatil alan bir misafir, tatilinin sadece %25’ini ödedi. Kalan kısmı ise sekiz ay sonra dokuz taksitte ödedi. Buradaki %75’lik ödeme kısmını acente olarak biz finanse ettik. Sezon içinde de %50’ye varan indirim ve taksit fırsatları ile misafirlerimizin kafa rahatlığı ile tatil yapması için desteğimizi hep gösterdik. Paranın bu kadar kıymetli olduğu bir dönemde, sektörümüzdeki çarkların dönmesi için biz elimizi taşın altına koyduk.”

FİYATLAR ENFLASYONUN ALTINDA

2025 yılı için geçen seneye oranla çok daha iyi hazırlandıklarını vurgulayan Mete Vardar, “Otel fiyatlarında, enflasyonun çok altında artış yapıldı. Tüm bunlara ek olarak, Jolly olarak biz de bankalarla yaptığımız özel anlaşmalarla vade farksız kredi kartı taksit imkânı sağladık. Erken rezervasyon sürecinde çok özel kampanyalar hazırladık. Bu da misafirlerimizin satın alma gücünü artırdı” ifadelerini kullandı.

YAVRU VATAN’A HİZMET MİLLİ GÖREVİMİZ

İç pazarı büyütmeyi kendilerine misyon edindiklerini belirten Mete Vardar, “Yıllardır verdiğimiz emeklerin karşılığını almaya başladık. Ülkemizde tatil algısının gelişimine sunduğumuz katkılarla yetinmiyor, şimdi Yavru Vatan’ımız için de özel çalışmalar yapıyoruz” dedi. Bu kapsamda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde turizmin gelişimine yönelik tüm imkânlarını seferber ettiklerini belirten Vardar, şunları söyledi: “Kıbrıs’ta çok büyük yatırımlar var, otel sayısı artıyor. Kıbrıs Hükümeti’ne ve özellikle Kültür ve Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu’na emekleri için teşekkür ediyoruz. Ada turizminin gelişimi için müthiş bir çaba gösteriliyor. Biz de bu çalışmaları desteklemek için Kıbrıs turlarını daha çok öne çıkardık. Kıbrıs’ın sadece deniz, kum, güneş ve casinodan ibaret olmadığını; derin tarihi ve kültürel birikimi de barındırdığını anlatıyoruz. Bu kapsamda Kıbrıs kültür turları öne çıkardığımız en özel ürünümüz oldu. Şu anda da bu turlara çok güçlü bir talep oluşmasını sağladık. Mutlu ve gururluyuz. Yavru Vatan’a hizmeti bir milli görev olarak görüyoruz.”

YURT İÇİ TALEPTE ARTIŞ

Toplantıda iç pazara dair dikkat çekici veriler paylaşan Jolly, 2025 sezonunda yurt içi talebin yüksek seyrettiğini açıkladı. Şirket, özellikle Antalya, Alanya, Bodrum ve Marmaris en popüler destinasyonlar olarak ciddi bir ivme yakaladı. Bu bölgelerdeki ciro, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %60’ın üzerinde büyüme gösterdi.

ESNAFA KATKI SAĞLIYORUZ

İç pazarda güçlü bir büyüme yakaladıklarını, kültür turizminin ise Jolly’nin olmazsa olmazı olduğunu belirten Mert Vardar, “İşimize sadece ticari olarak bakmıyoruz, gittiğimiz bölgeye heyecan ve mutluluk katıyoruz. Esnafa ve bölge halkına destek veriyoruz. Kültür turlarında liderliğimiz devam ediyor” dedi. Özellikle Kars turlarında kişi sayısında %135 artış sağlandığını dile getiren Vardar, her sene olduğu gibi Mardin ve GAP turlarının öncelikli misafir tercihleri arasında yer aldığını ifade etti.

AVRUPA’YA TALEP HÂLÂ GÜÇLÜ

Son dönemde kurdaki stabilizasyonun da etkisiyle yurtdışı turlara yönelik talebin arttığını belirten Mert Vardar, “Vize randevu sorunu maalesef hâlâ devam ediyor. Jolly olarak konsolosluklarla yoğun iletişim halinde çözüm arayışındayız. Ancak yine de Avrupa’ya talep çok güçlü. Özellikle Benelüks turlarında kişi sayısında %140 büyüme yakaladık. Bunun yanı sıra İtalya, İspanya ve Yunanistan’a olan talep de çok yüksek. Bu bölgelerde de kişi sayısında %20’lere varan büyüme sağladık” dedi.

jolly-mert-vardarmete-vardarburcin-baysak-001.jpg

UZAK DOĞU TURLARINA TALEP ARTTI

Turizm ve Ticaret Bakanlıkları tarafından açıklanan “Uzak Ülkeler” stratejisine dikkat çeken Jolly Yönetim Kurulu Üyesi Mert Vardar, bu doğrultuda özel tur paketleri hazırladıklarını belirtti. Vardar, “Özellikle Tayland, Bali ve Japonya gibi destinasyonlara yönelik ilgide ciddi bir artış gözlemliyoruz. Bu bölgelere yönelik talepler %50’ye varan oranlarda arttı. Japonya özelinde ise cirosal büyüme, geçen yılın aynı dönemine oranla 4 katını aştı. Vardar ayrıca, vizesiz ülkelere yönelik talebin de yüksek olduğunu vurgulayarak, “Dubai, Mısır ve Balkanlar bu yıl da en çok ilgi gören destinasyonlar arasında yer alıyor,” ifadelerini kullandı.

ONLİNE PAZARI DOMİNE EDİYORUZ

Teknoloji yatırımlarının sürdüğünü vurgulayan Mert Vardar, “Dijital dünyaya adapte oluyor, kaynak yapımızı geliştiriyoruz. Butik oteller ve şehir otellerini online veri tabanı ile anlık izliyor; kontenjan ve fiyatları en sağlıklı şekilde yönetiyoruz. Online kanallar üzerinden çok güçlü bir artış sağladık. Bu yıl bu alanda %100’ün üzerinde büyüme yakaladık. Artık bu alanda pazara yön veriyoruz” dedi.

İNSANA YATIRIM YAPIYORUZ

Jolly’nin MICE sektörüne özel yatırımlarına da dikkat çeken Mert Vardar, “Bu alanda insana yatırım yapıyoruz. Şirketlerin kurumsal rezervasyonlarını dijital ortamlarda yönetecek çok tecrübeli bir ekibimiz var. Bugün São Paulo’dan İtalya’ya, Japonya’dan Malezya’ya, Trabzon’dan Kars’a 70 ülkede aynı anda MICE organizasyonlarını kusursuzca yönetiyoruz. Bu başarının arkasında insana yaptığımız yatırım var” diye konuştu.

JOLLY, 2025 YILINDA GÜÇLÜ PERFORMANSINI SÜRDÜRÜYOR

2025 yılına iddialı bir başlangıç yapan Jolly, yıl boyunca büyüme ve yenilik odaklı stratejileriyle sektördeki lider konumunu pekiştiriyor. Jolly CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Vardar, “Sadece hedef belirlemekle kalmadık, vizyonumuzu da genişlettik. Türkiye’nin en çok tercih edilen turizm markalarından biri olarak, sektördeki liderliğimizi daha da ileri taşımayı hedefliyoruz. 2025 yılında güçlü altyapımız, dijitalleşme yatırımlarımız, sürdürülebilirlik odaklı projelerimiz ve müşteri memnuniyetini ön planda tutan hizmet anlayışımızla sektörde fark yaratmaya devam ediyoruz. Potansiyelimize, deneyimli ekibimize ve birlikte büyüdüğümüz milyonlarca misafirimize olan inancımızla bu yılı başarılı şekilde tamamlamayı hedefliyoruz.” dedi.

13 Temmuz 2025 Pazar

Gazipaşa-Alanya ile Amsterdam arasında haftada üç direkt uçuş

Gazipaşa-Alanya Havalimanı, TUI Nederland’ın Amsterdam’dan gerçekleştirdiği ilk uçuşu törenle karşıladı.TUI Nederland, sezon boyunca her Perşembe Gazipaşa-Alanya ile Amsterdam arasında karşılıklı hizmet verecek. Corendon Dutch’ın Salı ve Cumartesi günleri sunduğu uçuşlarla birlikte bu rota üzerindeki direkt uçuşlar haftada üç güne çıktı.


TAV Havalimanları tarafından işletilen Gazipaşa-Alanya Havalimanı, TUI Nederland’ın Hollanda’nın başkenti Amsterdam’dan gerçekleştirdiği ilk uçuşu dün (10 Temmuz) törenle karşıladı. OR3161 sefer sayılı ve B738 tipi uçakla gelen yolcular terminalde çiçeklerle karşılandı. TUI Nederland’ın Amsterdam-Gazipaşa arasında başlayan direkt uçuşları 28 Ağustos’a kadar sürecek. Aynı rotada Corendon Dutch, Salı ve Cumartesi günleri hizmet veriyordu. TUI Nederland’ın Perşembe günleri sunduğu uçuşlarla birlikte, Gazipaşa-Alanya ile Amsterdam arasındaki direkt uçuş sayısı haftada üç güne çıktı.

tav-gazipasa-alanya-havalimani-direktoru-ali-ozgur-pehlivan-001.jpgTAV Gazipaşa-Alanya Havalimanı Direktörü Ali Özgür Pehlivan “Gazipaşa-Alanya Havalimanı’ndan hizmet veren havayolu sayısını ve uçuş ağımızı genişletmek amacıyla işbirliklerimizi her geçen gün güçlendiriyoruz. Haftanın farklı günlerinde, çeşitli destinasyonlara sunduğumuz uçuşlarla yolcularımıza daha fazla seyahat seçeneği sunmak için çalışıyoruz. Yeni havayollarıyla kurduğumuz işbirlikleri sayesinde, bölgemizin küresel ölçekte erişilebilirliğini artırmak ve turizm potansiyelini geliştirmek amacıyla paydaşlarımızla birlikte çalışmaya devam edeceğiz” dedi.2024 yılında 1 milyon 51 bin 608 yolcuya hizmet veren Gazipaşa-Alanya Havalimanı’ndan, 2025 yaz sezonunda 26 Ekim’e kadar dış hatlarda 14 havayoluyla 14 ülkede 21 destinasyona uçuş gerçekleştirilmesi planlanıyor. Havalimanı, 2025 yılının ilk altı ayında ise 385 bin 041  yolcuya hizmet verdi

Türkler Yunanistan’a, Balkanlar Silivri’ye Akın Ediyor

Deniz ürünlerinde Türkiye ile dünyayı birleştirdi, kendi reçetesi ile 1.750 çeşit yarattı


İstanbul’da 50 yıldan bu yana faaliyet gösteren Sofram Restaurant, kendi reçetesi ile hazırladığı ve deniz mahsullerinde başka bir örneği olmayan 1.750 çeşit deniz ürününü misafirlerine sunuyor. Müşterilerinin yüzde 30’unun yurtdışından geldiğini ve gastronomi turizmine ciddi katkıda bulunduklarını söyleyen Sofram Restaurant'ın ikinci kuşak işletmecilerinden Hüseyin Kankaya, özellikle Yunanistan ve Bulgaristan’dan büyük ilgi gördüklerini, sadece yemek yemek için Silivri’ye geldiklerini ifade etti. Deniz ürünlerinin Türkiye'de klasik pişirme teknikleri ve alışagelmiş tariflerle sınırlı kaldığını belirten Kankaya, kardeşi Kaan Kankaya ile birlikte bunu değiştirmek için yola çıktıklarını ve hem geleneksel lezzet kodlarını bozmadan hem de dünya mutfağındaki teknikleri deniz ürünlerine adapte ederek yepyeni bir dil yaratmak istediklerini söyledi.

Mutfaklarının temelinde inovasyon olduğunu ve her bir lezzetin farklı hikayesiyle misafirlere sunulduğunu kaydeden Kankaya, "Türk mutfağında deniz ürünlerinin yeri maalesef yeterince güçlü değil. Biz Türk mutfağıyla deniz ürünlerinin birbiriyle ne kadar ahenk içinde ilerleyebileceğini gelen misafirlerimize özel sunumlar ile aktarıyoruz. Hedefimiz kendimize özgü çeşit sayımızı 3 bin 500’e çıkarmak." dedi. Sofram Restaurant, İstanbul Silivri’de 50 yıldan bu yana faaliyet gösteren bir deniz mahsulleri restoranı. Restoranı öne çıkaran en önemli konu ise deniz mahsullerine kattığı inovasyon ve tamamı kendilerine özgü lezzetleri. Restoranın ikinci kuşak işletmecilerinden ve şeflerinden Hüseyin Kankaya, kardeşi Kaan Kankaya ile deniz mahsullerinde başka örnekleri olmayan lezzetler için yola çıktıklarını ve uzun yıllardır yeni tatlar yaratarak yollarına devam ettiklerini söyledi.

BİR DENEYİM MERKEZİ GİBİ ÇALIŞIYORLAR

Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından gelip yeni lezzetler tatmak isteyenlere kendilerine özgü mutfaklarında bir deneyim merkezi gibi çalıştıklarını kaydeden Kankaya, 1.750 çeşit lezzeti Sofram'a özgü reçeteler ve sunumlar ile hazırladıklarını ve misafirlerine sunduklarını belirtti. Deniz ürünlerinde inovatif lezzetler fikrinin hem gelenekten hem de meraktan doğduğunu ifade eden Kankaya, "Benim ve kardeşimin mutfağa olan tutkularımız sadece yemek yapmaktan değil aynı zamanda doğayı, ürünü ve hikayeyi anlamaktan geçiyor. Hep kendimize deniz ürünlerini ve deniz mahsullerini misafirlerin damağında nasıl farklı bir tat ile buluşturulabiliriz diye sorduk. Deniz ürünleri bizim coğrafyamızda yüzyıllardır var ama çoğu zaman klasik pişirme teknikleri ve alışagelmiş tariflerle sınırlı kalıyor. Amacımız, bu zengin mirasa saygı duyarak onun üzerine de bir şeyler inşa etmek. Hem geleneksel lezzet kodlarımızı bozmadan hem de dünya mutfağındaki kuru olgunlaştırma, tütsüleme ve fermentasyon gibi farklı teknikleri deniz ürünlerine adapte ederek yepyeni bir dil yaratmak istedik. Yapmak istediğimiz genel olarak buydu." dedi. 

ÖNCE HAYAL EDİYORUZ, SONRA RÜYAMIZDA MUTFAĞA GİRİYORUZ

Bu işte inovasyonun sadece farklı bir şey yapmak değil, aynı zamanda anlamlı, sürdürülebilir ve lezzetli bir fark yaratmak olduğunun altını çizen Kankaya, "Her bir yeni lezzet yaratma yolculuğunda iki kardeş her gün yeniden mutfağa aşık oluyoruz. Kardeşimle birlikte önce hayal ediyoruz. Hayal ettikten sonra ardından önce uykuda mutfağa girip orada yeni lezzetler yaratıyoruz. Eğer bir işi gerçekten severek yaparsanız, bu işler hayallerinizi süslüyor ve hayallerinizi rüyalarınızla birleştirip özgün sonuçlar alıp herkesten farklı olmayı başarabiliyorsunuz. Bizim en önem verdiğimiz konulardan biri de farklı olmak. Zaten deneyim de aslında hayatımızdaki farklılıklardan oluşuyor. Dolayısıyla bu kadar fazla çeşitle hizmet verip başka örneği olmayan lezzetler sunmamızın başlıca ilham kaynağı bu diyebiliriz." ifadelerini kullandı. 

YEMEKLERİ HİKAYELERİ İLE SUNUYOR

Restoranlarına gelen misafirlerine öncelikle bölgenin ve restoranın tarihini anlattıklarını söyleyen Kankaya, şöyle devam etti: "Sunduğumuz lezzetlerin bir örneğinin olmadığını, fakat yiyecekleri her bir lezzetin bir hikayesi olduğunu misafirlerimize anlatıyoruz. Etrafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen deniz ürünlerini yeteri kadar tanıdığımızı ya da tattığımızı düşünmüyorum. Biz de Türk mutfağıyla deniz ürünlerinin birbiriyle ne kadar ahenk içinde ilerleyebileceğini gelen misafirlerimize özel sunumlar ve hikayeleri ile aktarıyoruz. Sonuçta her bir ürünün hayal sürecinden sofraya gelen ana kadar ayrı ayrı hikayeleri var. Yemekler size sunulurken sadece bir yemek değil, yanında geçmişi, nasıl hazırlandığı ve hikayesi de misafirlerimize tek tek sunuluyor ve anlatılıyor. Öncelikle sizin dinlemenizi, dinledikten sonra düşünmenizi ve midenize o lezzeti götürmenizi sağlıyoruz. Böylece herkesin yediği yemekten daha fazla keyif almasına katkıda bulunuyoruz."

YUNANİSTAN VE BULGARİSTAN’DAN YEMEK YEMEYE GELİYORLAR

Konum olarak İstanbul'un biraz dışında kalmalarına karşın yurtdışından çok ciddi bir rezervasyon aldıklarını kaydeden Kankaya, toplam müşterilerinin yüzde 30'unun yabancı olduğunu kaydetti. Özellikle Yunan ve Bulgar turistlerin büyük ilgi gösterdiklerinin altını çizen Kankaya, bunun yanında Fransa'dan İngiltere'ye kadar tüm Avrupa'dan, Katar ve Dubai başta olmak üzere Arap coğrafyasından müşterilerini ağırladıklarını ifade etti. Kankaya, "Bir yandan medyada Türklerin Yunanistan'a yemek yemeğe gittiği haberlerini okurken, diğer yandan Yunanlıların da buraya ciddi bir ilgisi olduğunun altını çizmek isterim. Lezzete, hizmete ve bu inovatif mutfağa gelen turistler sayesinde Türkiye ekonomisi için de önemli bir değer yaratmış oluyoruz. Bizim gibi restoranların sayısının artması Türkiye'nin gastronomi turizmi açısından yükselişinin devam etmesini sağlayacak. " ifadelerini kullandı.

YEMEDEN ÖNCE 1 DAKİKA SAYGI DURUŞU

Restoranda ilgi gören çok fazla yemek olduğunu belirten Kankaya, öne çıkan bazı yemekleri şöyle anlattı:"Size bir menü örneği vermem gerekirse, ilk oturduğunuzda havyar tarama ve sıcak ekmekle başlıyorsunuz ve ona Sofram'ın 50 yıllık 3 balıktan oluşan kemik suyu çorbası eşlik ediyor. Bunun yanında kalkan balığının ciğerinden hazırlanmış bir pate ile birlikte bir bruschetta servis ediyoruz. Arkasından limonda pişmiş sardalya, seviçe, tülden ince kesilip mutfakta 4, masada da 4 dakika aside pişen eşkina balığı, Fransız tartarımızın üç balıktan oluşan deniz mahsulleri versiyonu, farklı sunumlarıyla deniz kereviti, Fransız istiridyeleri, krep şeklinde sunulan Marmara Denizi'nin sevilen lezzetlerinden biri olan Pavuria gibi lezzetlerle devam edebiliyorsunuz. Ayrıca ödüllü bir lezzetimiz olan ve sadece damağınızda eritip yiyebileceğiniz sarı kanat lokum, Masterchef'te kullandığımız lezzetlerden bir tanesi olan ve yaprak sarma inceliğinde açılan trançanın içerisine kalamar, karides, ahtapot, yengeç bacağı ve ezine peynirinin konulduğu deniz ürünleri sarma gibi ürünlerimiz öne çıkıyor. Yine orada yaptığımız deniz mahsullü Taco çok ilgi görüyor. Bunların yanında İtalyanların Pizzaroni sosuyla birlikte Lipsos balığı eşleniyor ve kızarmış ekmeklerin üzerinde sunuluyor. Üzerine bolca karabiber takviyesi ve 0 ile 10 arasında belirlediğiniz bu acı oranıyla birlikte yemeğiniz önünüze geliyor. Fakat işin en ilginç tarafı, servisin ardından yemeğe bir dakika saygı duruşunda bulunuyorsunuz. Yemeği yemiyorsunuz, önünüzde demlenmesini bekliyorsunuz." 

HEDEF 3.500 ÇEŞİDE ULAŞMAK

Her gün inovatif lezzetler peşinde koşan iki şef kardeş olduklarını vurgulayan Kankaya, "Hedefimiz aslında 1.750 çeşidimizi 3 bin 500 çeşide çıkarmak. Dolayısıyla çalışmaya ve lezzet üretmeye devam ediyoruz. Yemek yemek hepimiz için bir ödül olmalı mottosuyla yola çıktığımız bu yolculuğa 50 yıldır devam ediyoruz ve inşallah sonraki jenerasyonlarla 100'üncü yıla kadar sürdürülebilirliğini tamamlamak ve Türkiye'deki aynı kalitede 100 yıl devam eden restoran ünvanını almak istiyoruz." diyerek sözlerini tamamladı. 

 

Şef Eda Tuncel’den Van Kahvaltısı Yunanistan’ı Büyüledi

Gastronomi ile Kültürel Buluşma: Şef Eda Tuncel’in Van Kahvaltısı Yunan Sofralarında.Van’dan Ege’ye Lezzet Yolculuğu: Şef Eda Tuncel Yunanistan’da Van Kahvaltısını sundu. Şef Eda Tuncel’den Van Lezzetleri ile Yunanistan’da Türk Kahvaltısı Rüzgarı estirdi. 4-6 Temmuz 2025 tarihleri arasında Yunanistan’da düzenlenen uluslararası gastronomi buluşmasında, Türk mutfağının sabah sofralarına özgü zarafeti tüm ihtişamıyla sergilendi.

Etkinlikte ülkemizi temsilen yer alan Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu (TAŞPAKON) Kadın Kolları Başkanı Şef Eda Tuncel, Van yöresine ait coğrafi işaretli ürünlerle hazırladığı geleneksel kahvaltı sunumlarıyla büyük ilgi gördü.

 

Van’dan Yunan Sofralarına Uzanan Lezzet Yolculuğu

Anadolu’nun bereketli topraklarından gelen Van kahvaltısı, otlu peynir, murtuğa, kavut, Van balı ve çeşitli yöresel reçeller gibi nadide tatlarla Yunan halkına tanıtıldı. Her tabak, sadece damaklara değil, köklü bir kültürün hikâyesine de dokundu.Şef Tuncel’in özenli sunumu, katılımcılar tarafından estetik bir şölen olarak değerlendirildi. Türk kahvaltısının zenginliği, çeşitliliği ve sunum inceliği, Yunan misafirlerin hayranlığını kazandı. Sofralara yansıyan sıcaklık ve misafirperverlik, Türk mutfağının evrensel değerlerle nasıl buluştuğunu bir kez daha gösterdi.

 

Gastronominin Diplomatik Gücüyle Kurulan Kültürel Köprüler

Bu etkinlik, yalnızca bir tat denemesi değil; aynı zamanda iki ülke arasında gastronomi diplomasisi yoluyla kurulan kültürel bir köprünün başlangıcıydı. Yunan yetkililer, Şef Eda Tuncel’in sunumundan o denli etkilendiler ki, Ekim ayında yapılacak yeni organizasyon için kendisini onur konuğu olarak yeniden davet ettiler.Bu davetin, hem Şef Tuncel’in kariyer yolculuğunda hem de Türk gastronomisinin uluslararası arenada görünürlüğünü artırma sürecinde bir dönüm noktası niteliğinde olduğu vurgulandı. Tuncel, bu nezaketin hem kişisel bir onur hem de ülkesinin mutfak kültürüne duyulan saygının göstergesi olduğunu ifade etti.

Sofralardan Dünyaya Barışın ve Birliğin Mesajı

Bu tür uluslararası gastronomi buluşmaları, Türkiye'nin kadim mutfak mirasını yalnızca tanıtmakla kalmıyor; aynı zamanda gastronomi turizmi yoluyla kalıcı kültürel etkileşim alanları oluşturuyor. Türk ve Yunan mutfaklarının ortak geleneklerde buluşması, sofralardan yükselen barış ve dostluk mesajları ile yankılanıyor.Van’ın geleneksel lezzetleriyle örülen bu hikâye, kültürel diplomasi açısından olduğu kadar, yerel üreticilerin emeğine ışık tutması yönünden de özel bir anlam taşıyor. Türk mutfağının sesi, artık uluslararası sahnelerde daha güçlü ve daha etkileyici biçimde duyuluyor.

 

4 Temmuz 2025 Cuma

Simpra, teknoloji deneyimini sahaya taşıdı

Restoran ve otel işletmelerine yönelik uçtan uca yenilikçi çözümler sunan Simpra, teknoloji deneyimini sahaya taşıyan mobil karavan projesi Simpravan’ı İstanbul’da düzenlenen bir etkinlikletanıttı. Kullanıcıların Simpra teknolojilerini yerinde deneyimleyebileceği mobil karavan yola çıkmaya hazırlanıyor.3 Temmuz’da  gerçekleşen Simpravan tanıtım etkinliğinde, Simpra COO’su Mehmet Emin Çangal, projenin vizyonu, gelişim süreci ve kullanıcıya sunduğu fırsatları anlattı. Çangal, “Simpra’nın sunduğu teknolojileri masa başında anlatmakla yetinmek istemedik. İnsanların ürünlerimize dokunmasını, o hissiyatı yaşamasını arzuladık. Simpravan tam da bu ihtiyaçtan doğdu. Teknolojimizi sadece anlatmıyor, yaşatıyoruz” dedi.

simpra-mobil-karavan-projesisimpravanprotel-satis-direktoru-fatih-tenel.jpg

Canlı demo ve deneyim alanı öne çıktı

Simpravan, klasik sunumlardan farklı olarak kullanıcıyı merkeze alan etkileşimli bir deneyim sunuyor. Simpra POS, Simpra Kiosk, Check & Place ve diğer teknolojilerin kurulu olduğu mobil karavanda basın mensupları, ürünleri yerinde test etti.Bu projenin en önemli yönünün teknolojiden öte bir deneyim olduğunu vurgulayan Simpra COO’su Mehmet Emin Çangal, “Simpravan sadece ürünleri tanıtan bir platform değil, aynı zamanda marka ile duygusal bir bağ kurma fırsatı sunuyor. Karavanın her durağında kurulan temas, yalnızca bir demo değil potansiyel müşterilerle samimi bir iletişim, dinlenme, dokunma ve birlikte keşfetme anı. Bu proje, markanın anlatılmasından çok, yaşatılmasına odaklanıyor” şeklinde konuştu.

simpra-mobil-karavan-projesisimpravanprotel-satis-direktoru-fatih-tenel-002.jpg

Protel Satış Direktörü Fatih Tenel ise Simpravan hakkında şu ifadeleri kullandı: “Simpravan bizim demo ortamımız. Burada self-servis kiosklarımız üzerinden sipariş verilebiliyor ve bu siparişler doğrudan kasa sistemine düşüyor. Aynı zamanda mutfağa da iletilen siparişler, KDS (Mutfak Ekran Sistemi) sayesinde takip ediliyor.

simpra-mobil-karavan-projesisimpravanprotel-satis-direktoru-fatih-tenel-001.jpg

KDS ile aşçının siparişi ne kadar sürede hazırladığını ve siparişin ne kadar zamanda çıktığını görebiliyoruz. Böylece mutfaktaki performansı analiz ederek ekipman ya da personel eksikliğini kolayca tespit edebiliyoruz.”Simpravan, yola çıkarak kullanıcılarla buluşmaya hazırlanıyorSimpravan önümüzdeki dönemde Türkiye genelinde restoran ve kafe profesyonelleriyle buluşmak üzere hareket edecek. Farklı şehirlerde gerçekleşecek duraklar sayesinde, Simpra'nın sunduğu çözümler potansiyel kullanıcılarla birebir temas kurularak tanıtılacak.

1 Temmuz 2025 Salı

Birleşik TÜRSAB, Başkan adayını kamuoyuna duyurdu


Sektörde uzun yıllar emek vermiş, vizyoner yaklaşımıyla tanınan Aylin Özsavaş, TÜRSAB’ın ilk kadın başkanı olmak üzere yola çıktı.Bu tarihi adım, sadece bir liderlik değişimi değil; ortak akla, sektörel dayanışmaya ve sürdürülebilir kalkınma vizyonuna yapılmış güçlü bir çağrı.

Yeni Vizyon: “Ben” değil “Biz” diyen bir yaklaşım

Aylin Özsavaş’ın konuşması, mesleki birlikteliği yeniden inşa etme vaadiyle öne çıkıyor. Özsavaş’a göre bu süreç bir adaylık değil, turizmin asli taşıyıcısı olan seyahat acentalarına sahip çıkma hareketi. "Biz varız" diyerek hem toplumsal hem ekonomik kalkınmada turizmin rolüne dikkat çekiyor.

tursab-kadin-baskan-adayi-aylin-ozsavas.jpg

Sektörün Gerçek Sorunları: Cesurca dile getirilen yapısal engeller

Özsavaş’ın konuşması birçok kronik sorunu masaya yatırıyor:
•    Vize engelleri: Konsolosluk süreçlerindeki belirsizlik, sektörel büyümeyi doğrudan etkiliyor.
•    Belgesiz acentacılık: Kayıt dışı faaliyetler, mesleki onuru ve güvenliği tehdit ediyor.
•    Sağlık turizminde mağduriyet: Bir gecede uygulamaya giren yönetmelikler, binlerce turizm çalışanını etkiledi.
•    Finansal sürdürülebilirlik: 12 ay ayakta kalmak zorunda olan işletmeler, yalnızca 6-8 aylık gelirle mücadele ediyor.

tursab-kadin-baskan-adayi-aylin-ozsavas-001.jpg

Yapısal Çözüm Önerileri: Somut politikalar ve yeni yasalar

Özsavaş, sadece sorunları dile getirmiyor; çözüm yollarını da cesaretle ifade ediyor:
•    Mevzuatın dijital çağın gereklerine uygun olarak güncellenmesi
•    Belgesiz turizm faaliyetlerine karşı net denetim ve yasal düzenleme
•    Vize süreçlerine yönelik kamu diplomasisi çalışmaları
•    Aidat sisteminde reform ve gereksiz harcamaların kaldırılması
•    Seyahat acentalarının stratejik paydaş olarak konumlandırılması

tursab-kadin-baskan-adayi-aylin-ozsavas-003.jpg

Yeni bir TÜRSAB: Dijital, dirençli ve kapsayıcı

Bu vizyon sadece TÜRSAB’ın iç dinamiklerini değil, Türkiye turizminin global duruşunu da yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Özsavaş, turizmin dijital dönüşümde hızlandırıcı, kültürel etkileşimde taşıyıcı ve kalkınmada lokomotif güç olduğunu vurguluyor.

tursab-kadin-baskan-adayi-aylin-ozsavas-004.jpg

Sakin ama kararlı bir dönüşüm daveti

Aylin Özsavaş'ın liderliğinde şekillenen Birleşik TÜRSAB, agresif söylemlerden uzak, çözüm odaklı ve kapsayıcı bir yönetim anlayışını benimsiyor. 
Aylin Özsavaş; 
Çünkü “Ben” değil “Biz” varız.
Çünkü “Ben” değil “Siz” varsınız.
TÜRSAB, bizleriz!
O hâlde, daha fazla zaman kaybetmeden, Turizmde yeni ufuklar için, Birlikte güçlü adımlar atma zamanı!

YASAL UYARI

Turizminsesi.com web sitesinde yayınlanan haber, resim, bilgi, belge, metin, video niteliğindeki tüm yazılı ve görsel eserler Türkiye Cumhuriyeti Yasalarına tamamen uygun olarak yayınlanmaktadır. TC 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun telif haklarına ilişkin hükümlerine ve AB Fikri Mülkiyet Hukukuna göre WEB MEDYA Yayınları turizminsesi.com  - tourismexclusive.com ve gastroturkey.com 'un yazılı izni olmadıkça hiçbir kimse, yayıncı ve kuruluş, herhangi bir eserin tamamını veya bir kısmını yayınlayamaz, çoğaltamaz, alıntı yapamaz. Ada Hukuk Bürosu yetkilidir.


30 Haziran 2025 Pazartesi

YEPUD’dan Anlamlı Bir Ziyaret 

ATA’ya Saygı Yürüyüşüyle Başlayan Anılarla Dolu Bir Ankara Günü.Yaratıcı Etkinlikler Planlama ve Uygulama Derneği (YEPUD), yalnızca yürüttüğü projelerle değil; toplumsal belleğe olan duyarlılığı, kültürel mirasa duyduğu derin saygı ve köklere uzanan sadakatiyle de dikkat çekiyor.ANKARA - YEPUD Dernek yönetimi ve üyeleri, başkente gerçekleştirdikleri ilk ziyaretin rotasını Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün huzuruna çevirerek anlam yüklü bir başlangıca imza attı.Bu özel ziyaret, geçmişin izlerini taşıyan bir hatırlatmadan öte; geleceğe duyulan inancın, birlik ve beraberlik duygusunun görkemli bir dışavurumuydu.

yepud-baskani-tulay-akingalip-olmezmert-ozcan-umit-yasar-demir-emre-akkus-mehmet-ali-tuna-birgul-ay-tugba-seker-bekoglu-ali-bekoglu-kaan-gok-emre-caliskan-huseyin-bas-murtaza-sonmez-onur-altunay-vural-yurttas-faruk-gul-ve-yilmaz-ozfirat-008.jpg

YEPUD Başkanı Tülay Akın, Başkan Yardımcısı Galip Ölmez, Genel Sekreter Mert Özcan ve yönetim kurulu üyeleri Ümit Yaşar Demir, Emre Akkuş, Mehmet Ali Tuna, Birgül Ay, Tuğba Şeker Bekoğlu, Ali Bekoğlu, Kaan Gök, Emre Çalışkan, Hüseyin Baş, Murtaza Sönmez, Onur Altunay, Vural Yurttaş, Faruk Gül ve Yılmaz Özfırat’ın yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanından gelen YEPUD üyeleri; bu anlamlı yolculuğu sadece fiziksel değil, ruhsal bir arınma ve içsel bir bağlılık ifadesi olarak yaşadı.Ziyaret, YEPUD’un değer temelli duruşunu görsel ve duygusal bir dile dönüştürdü. Atılan her adım, geçmişin rehberliğinde şekillenen çağdaş bir vizyonun sembolüne dönüştü.

yepud-baskani-tulay-akingalip-olmezmert-ozcan-umit-yasar-demir-emre-akkus-mehmet-ali-tuna-birgul-ay-tugba-seker-bekoglu-ali-bekoglu-kaan-gok-emre-caliskan-huseyin-bas-murtaza-sonmez-onur-altunay-vural-yurttas-faruk-gul-ve-yilmaz-ozfirat-001.jpg

Saygı, Sadakat ve Umuda Söz: Anıtkabir’de Yürekten Yazılan Bir An
YEPUD heyeti, milletimizin ortak hafızasında ayrıcalıklı bir yere sahip olan Anıtkabir’de Ata’nın manevi huzuruna çıkarken, yalnızca bir liderin değil; onun düşünsel mirasının, vizyonunun ve insani ideallerinin de önünde saygıyla eğildi.

yepud-baskani-tulay-akingalip-olmezmert-ozcan-umit-yasar-demir-emre-akkus-mehmet-ali-tuna-birgul-ay-tugba-seker-bekoglu-ali-bekoglu-kaan-gok-emre-caliskan-huseyin-bas-murtaza-sonmez-onur-altunay-vural-yurttas-faruk-gul-ve-yilmaz-ozfirat-004.jpg

Aslanlı Yol’dan ağırbaşlı bir yürüyüşle mozoleye ulaşan YEPUD ailesi, törenin ardından Başkan Tülay Akın’ın Anıtkabir Özel Defteri’ne bıraktığı şu anlamlı cümleyle ziyaretin ruhunu özetledi: “Bu ziyaret, sadece bir anma değil; umutla yeniden kurulan bir bağ, geleceğe dair verilen bir sözdür.”

yepud-baskani-tulay-akingalip-olmezmert-ozcan-umit-yasar-demir-emre-akkus-mehmet-ali-tuna-birgul-ay-tugba-seker-bekoglu-ali-bekoglu-kaan-gok-emre-caliskan-huseyin-bas-murtaza-sonmez-onur-altunay-vural-yurttas-faruk-gul-ve-yilmaz-ozfirat-006.jpg

YEPUD’un Kimliğinde Saklı Değerler: Hafızayla İnşa Edilen Yarınlar
Gerçekleştirilen bu ziyaret, geçmişle kurulan manevi bağların toplumlar için ne denli yaşamsal olduğunu bir kez daha hatırlattı. Aidiyet duygusunu canlı tutan, tarihî sorumluluğu sahiplenen ve geleceğe taşınacak bilinçli bir miras oluşturan her etkinlik, YEPUD’un çok katmanlı misyonunun bir parçası olarak öne çıkıyor.

yepud-baskani-tulay-akingalip-olmezmert-ozcan-umit-yasar-demir-emre-akkus-mehmet-ali-tuna-birgul-ay-tugba-seker-bekoglu-ali-bekoglu-kaan-gok-emre-caliskan-huseyin-bas-murtaza-sonmez-onur-altunay-vural-yurttas-faruk-gul-ve-yilmaz-ozfirat-007.jpg

Dernek üyeleri, bu anlamlı yolculukta yalnızca sembolik bir adım atmadı; aynı zamanda tarihle kurdukları samimi diyaloğu, kültürel mirasa duydukları sorumluluğu ve toplumla aralarındaki vicdani bağı da perçinlediler.Ortaya çıkan mesaj netti: “Geçmişten aldığımız ilhamla geleceği daha bilinçli, daha duyarlı ve daha umut dolu bir şekilde inşa etmeye kararlıyız.”Ziyaretin ardından YEPUD heyeti, Ankara’daki temaslarına çeşitli kurumlarla görüşerek devam etti; böylece hem hatıralarla yüklü bir günü onurlandırdı hem de geleceğe dönük projelerin temellerini atmaya başladı.


YASAL UYARI

Turizminsesi.com web sitesinde yayınlanan haber, resim, bilgi, belge, metin, video niteliğindeki tüm yazılı ve görsel eserler Türkiye Cumhuriyeti Yasalarına tamamen uygun olarak yayınlanmaktadır. TC 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun telif haklarına ilişkin hükümlerine ve AB Fikri Mülkiyet Hukukuna göre WEB MEDYA Yayınları turizminsesi.com  - tourismexclusive.com ve gastroturkey.com 'un yazılı izni olmadıkça hiçbir kimse, yayıncı ve kuruluş, herhangi bir eserin tamamını veya bir kısmını yayınlayamaz, çoğaltamaz, alıntı yapamaz. Ada Hukuk Bürosu yetkilidir.

24 Haziran 2025 Salı

Tatil Bavulunuzu Hazırlayın: NetWork 2025 Yaz Stil Rehberiniz

Yaz geldi. Şimdi hafif, şık ve uyumlu parçalarla dolu bir bavulla yola çıkma zamanı. NetWork’ün Yaz Koleksiyonu, plajdan şehre, gün batımı davetlerinden sahil yürüyüşlerine kadar yazın her anında stilinize eşlik ediyor. Tatilin hafifliğiyle uyumlu koleksiyon, konforu ve zarafeti bir araya getirerek sezonun ruhunu öne çıkartıyor.


Kadın koleksiyonunda desenli elbiseler, nefes alan keten gömlekler, şortlar ve etekler öne çıkıyor. Mayo ve bikiniler, üzerine geçireceğiniz bir pantolon ya da etekle akşam üzeri plaj partilerine geçiş yapmanızı sağlıyor. Kaftanlar, örgü takımlar ve ince dokulu üstler, günün her saatine uyum sağlayan sade ve şık alternatifler sunuyor. Hasır çantalar, takılar ve şapkalar ise yaz kombinlerine doğal ve zarif dokunuşlar katıyor.



Erkek koleksiyonunda %100 keten gömlekler, günün her anında şıklığı sürdürüyor. Farklı tonlardaki polo tişörtler ve hafif kumaşlı pantolonlar ise yaz bavulunun olmazsa olmaz parçaları arasında.Yazın vazgeçilmez ayakkabıları  loafer’lar, espadriller ve terlikler görünümü tamamlayan konforlu ve stil sahibi seçenekler sunuyor.NetWork Yaz Koleksiyonu, yaz boyunca şehirde ya da sahilde, her ortamda kendinizi iyi hissettirecek ve dikkatleri üzerinize çekecek. Tatil planınız ne olursa olsun, bavulunuzu NetWork ile tamamlayın.