27 Mayıs 2025 Salı

Atıl Kutoğlu’ndan Öğrencilere Tecrübe Paylaşımı

Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) tarafından İstanbul Moda Akademisi (İMA) ve Bursa Uludağ Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Moda Tasarım Bölümü ( BUÜ-MTB)  işbirliği ile gerçekleştirilen ‘Moda Tasarımında Kalıp ve Model Geliştirme Sertifika Programı’ kapsamında dünyaca ünlü moda tasarımcısı Atıl Kutoğlu, moda ve tasarım bölümlerinde öğrenim gören farklı liselerden ve sertifika programında kurslarını sürdüren öğrencilerle biraraya geldi. Uludağ İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği çok amaçlı toplantı salonunda gerçekleştirilen söyleşiye çok sayıda öğrenci katıldı. 

Programda açılış konuşmasını gerçekleştiren UHKİB Yönetim Kurulu Üyesi Mesut Okyay, “Bölgemizin ve Türkiye’nin her zaman ilk 3 ihracat sektörlerinden biri olan hazır giyim ve tekstil alanında değişen tüketim alışkanlıklarını karşılamak için her geçen gün tasarımın önemi artıyor. Bursa’nın İpekyolu’ndan başlayan tekstil yolculuğu her zaman farklı ürün ve üretimleri yapabilecek şekilde kendini yenileyebildi. Bursa; bugünün moda deyimi olan çevik üretimi her ortamda, hızla, günün ihtiyacı olan üretim şekillerine ve ürünlerine çevirebildi. Nihai markalara ve tüketiciye ulaşmak için bu ürünlerin artık tasarıma ve modaya hizmet etmesi gerekiyor. Zengin ürünlerimizin son kullanıcısının algılayacağı şekilde kumaş yerine tasarım sunmak daha önemli oldu. Tasarımı ise hayata geçirmek üretim basamaklarını öğrenmekten geçiyor” dedi.

Sertifika programlarını,  moda tasarımının kalıp ve model geliştirme alanında nitelikli ara eleman ihtiyacını karşılamak, ilgili paydaşlar arasında işbirliğini geliştirmek ve uluslararası standartlarda eleman yetiştirmek amacıyla hayata geçirdiklerini anlatan Mesut Okyay, “2024 yılında ilk dönemini 18 öğrenci ile tamamladığımız programımız bu yıl ikinci grubunu 15 öğrenci ile tamamlayacaktır. Bu eğitim süresince uluslararası standartlarda moda ve tasarım alanında yetkinliği ve deneyimi bulunan İstanbul Moda Akademisi tarafından belirlenen eğitim planı, alanında yetkin eğitmenler tarafından toplam 1080 saatlik eğitim programı olarak uygulanıyor” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’nin lider sektörlerinden biriyiz”
Tekstil ve konfeksiyon sektörünün toplamda 28 milyar doları aşan ihracatla ülkemizin üçüncü en büyük ihracatçı sektörü ve yılda yaklaşık 18 milyar dolar dış ticaret fazlası oluşturuyor ve bu alanda halen Türkiye’nin lider sektörü konumunda olduğunu anlatan Mesut Okyay, “Türkiye’nin güçlü köklere ve zengin tarihe sahip olan hazır giyim sektörü olarak geleceğe umutla bakıyor ve yeni stratejiler geliştiriyoruz. Özellikle sürdürülebilirlik ve dijitalleşme odaklı yatırımlarla ihracatta katma değer yaratmayı hedefliyoruz. Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde sektörümüzü çevre dostu üretim süreçlerine entegre etmek için çalışıyoruz. Karbon ayak izimizi azaltmaya yönelik projelere hız verdik, geri dönüştürülebilir ve yenilikçi ürünler geliştirerek global pazarlardaki rekabet gücümüzü artırıyoruz” şeklinde konuştu. 

“Doğru tasarımlar doğru kalıp uygulamaları ile gerçekleşiyor”
Sektörün pazardaki değişiminin iyi okunması gerektiğini ifade eden Mesut Okyay, şunları söyledi:
“Dolayısıyla, Dünyanın en büyük üç ihracatçısından birisi olabilmek için Türkiye farklı ürün ve üretim metotları yapmak zorunda. Yeni ürünlerin sunumunda elbette öncelik tasarımda ancak şunu unutmamak gerekir ki, doğru bir tasarım ancak doğru kalıp uygulamalarıyla hayata geçirilebilir. Son kullanıcının memnuniyetini sağlamayan hiçbir moda tasarımı gerçek anlamda başarılı sayılmaz. Bu nedenle, tasarımın sadece estetik değil, aynı zamanda doğru kalıpla uyumlu ve üretilebilir olması büyük önem taşır. Tasarımlarınızın sanayi ölçeğinde, üretim hatlarında sorunsuz şekilde uygulanabilir olması gerekiyor. İş hayatınıza adım atarken tasarım ile üretim arasındaki dengeyi her zaman gözetmeniz gerektiğini unutmayın. Bizler de bu proje ile sizlere bu dengeyi kurmanızda bir temel sunmayı, hem eğitime hem de sektöre katkı sağlamayı amaçladık.”

“Zengin kültürümüz en büyük esin kaynağımız”
Mesut Okyay’ın açılış konuşmasının ardından öğrencilerle tecrübe ve bilgi paylaşımında bulunan Ünlü Moda Tasarımcısı Atıl Kutoğlu, meslek hayatında yaşadıklarını ve başarı hikayesini anlattı. Atıl Kutoğlu, tasarımlarında her zaman Anadolu’nun ve Türk tarihi ve medeniyetinin zenginliklerinden faydalandığını anlattı. Kutoğlu, Anadolu’da ve özellikle Bursa’da tasarımcıları besleyecek çok farklı öğeler olduğunu vurgulayarak, “İlham kaynağınızı yaşadığımız topraklardan besleyebilirsiniz. Çok zengin bir kültürümüz var ve dünyanın ilgisini çekiyor. Yakınlardan örnek verecek olursak eğer, kendi tasarımlarımda kullanmak üzere sıklıkla Bursa’dan kumaş alıyorum ve dünyanın birçok yerinde büyük bir beğeni topluyor. Farklı ve özgün tasarımları kültürümüz ile birleştirip dünyaya daha fazla anlatmak ve hayranlıklarını kazanmak mümkün” dedi. 

 “İşinizi tutku ile yapmalısınız”
Öğrencilere işlerini tutku ile yapmalarını tavsiye eden Atıl Kutoğlu, moda tasarımı işinin tamamı ile gönülden yapılması gereken bir iş olduğunu belirtti. Türk tasarımcılarının dünya üzerinde yükselen bir trendi olduğunu ifade eden Atıl Kutoğlu, “Zengin kültürümüz ve yetenekli tasarımcılarımız bu yükselişin en önemli sebepleri. Siz değerli gençlerden de çok önemli tasarımcılar çıkacağına inanıyorum. Zaman zaman zorluklar yaşasanız da hayallerinizin peşinden koşmaya devam etmelisiniz” şeklinde konuştu. 

2025 Top Model Of Türkiye muhteşem bir finalle en iyi modelleri seçti

4'cü kez düzenlenen 'Top Model Of Türkiye ' yarışması önceki akşam Taksim'deki Sheraton Hotel'de  muhteşem bir organizasyonla gerçekleşti.Yarışmanın kurucu ve başkanı Ali Durgut'un ev sahipliğinde gerçekleşen gecede sunuculuğu Esin Yum ve Ferit Evgi üstlendi. Yarışmanın sanat yönetmenliğini ise sektördeki en önemli isim Asil Çağıl yaptı.


Geceye farklı ülkelerden gelen konuklar da katıldı. Jüri koltuğunda ise tescilli güzel Demet Şener'in yanı sıra şarkıcı Zerrin Özer, Umut Akyürek, Aysu Baceoğlu ,Zeynep Dizdar gibi isimler oturdu. Bu yıl yapılan Miss Summer  World  2025 yarışmasında dünya 1.si seçilen Gülben Güven’de yarışmada jüri koltuğundaydı.Jüri oylamasının yanı sıra internet üzerinden yapılan halk oylaması sonucu gecenin birincisi, kadınlarda Ella Yalaz erkeklerde ise Umut Öksüz oldu. 

2025-top-model-of-turkiye.jpgYarışmanın jüri başkanlığını da yapan Zerrin Özer, geceye  şarkılarıyla  damga vurdu.  Sanatçı katılan davetliler tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı. Kendisine gösterilen yoğun ilgiye karşılık vermek için oturduğu sandalyeden ayağa kalkıp," Canlarım benim çok teşekkür ediyorum, denge problemi yaşadığım için ayağa kalkamıyorum. 2 senedir evdeyim, yeni çıkıyorum" diye konuşup gösterilen ilgiye  böyle karşılık verdi. Zerrin Özer “ Kim hak ediyorsa o kazansın. Hepsinin heyecanını hissedebiliyorum, bende çok heyecanlıyım. Güzellik kavramı çok farklı, herkesin beğenisi başka ama bir standart var ona göre değerlendireceğim" dedi.. 

2025-top-model-of-turkiye-001.jpgGecenin finalistlerine taçlarını takan Demet Şener," Kıymet verip beni jüride görmek istediklerinde çok mutlu oluyorum. 1'ci kızımızın tacını da takacağım, her şey gönüllerince olsun" dedi.  Böyle yarışmalarda kendi 1'ciliğimi hatırlıyorum diyen Demet Şener'e kalbinizin kırık olduğu birisi var mı, sorusuna?" Hiç yok. Ben önüme bakarım. Öyle şeylere takılı kalmam. Kırgınlığın beni etkilemesi için anlamlı bir insan olması lazım, anlamlı insanlarda hayatımda zaten" diye cevapladı.

2025 TOP MODEL OF TURKEY DERECELERİ
1- ELLA YALAZ - UMUT ÖKSÜZ
2-SİBEL KAÇAN- MERT YALÇIN
3-ARİFE DEMİRCİ- M.BURAK YILMAZÇETİN
4-Meltem Yerli ve Taha Alper Aslaner
5-Aslı Gül ve Ergün Ateş
Yarışmanın Kurucusu Ali Durgut “ Türk gençlerinin  güçlü adımlarla dünya  podyumlarında  yürüdüğünü görmek ve onlar vesilesiyle Türkiye  adının moda sektöründe yükselmesini istiyorum. Bunun için gençlerimize destek vereceğim “ dedi

Açık Holding'den Tarihi Yarımada'da Yeni Otel

Heritage Otel Zincirinin İlk Halkası Hotel Komana Binbirdirek Misafirlerini Ağırlamaya Hazır!Açık Holding, turizm alanındaki yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Şirket, Tarihi Yarımada'da açtığı Hotel Komana Binbirdirek ile "Heritage Otel" zincirinin ilk halkasını oluşturdu. 


Otel, İstanbul'un tarihi atmosferini modern misafirperverlik anlayışıyla harmanlayarak, gelecekte farklı şehirlerde yeni otellerle kültürel mirasa duyarlı bir konaklama deneyimi sunmayı hedefliyor. Hotel Komana Binbirdirek, üstün hizmet anlayışıyla lüks bir konaklama imkanı sağlıyor.

hotel-komana-binbirdirek-001.jpeg

Otantik ve Seçkin Bir Konaklama Deneyimi
Hotel Komana Binbirdirek, bulunduğu bölgenin zengin mimari ve kültürel mirasını yansıtan, otantik bir konaklama deneyimi sunuyor. Değerli mimar Neslihan Zeynep Uysal tarafından restore edilen otel, Binbirdirek Sarnıcı'nın üzerine inşa edilmesiyle geçmişle bugünü birleştiren güçlü bir hikaye sunuyor. Otelde özel olarak tasarlanan Taş Oda, sarnıcın tarihini yansıtan eşsiz bir mekan olarak konuklarına ilham verici etkinlik ve toplantı alanı sağlıyor. Uluslararası standartlarda hizmet sunan bu özel otel, tarihi değerlere ilgi duyan seyahatseverler için dikkat çekici bir tercih imkanı sunuyor.

hotel-komana-binbirdirek.jpeg

Hotel Komana Binbirdirek'in, tarihin dokusunu günümüze taşıyan Taş Oda, otelin özgün atmosferini taçlandırarak, konuklarının zihninde silinmeyecek özel bir hatıra bırakacak. Binbirdirek Sarnıcı'nın hemen üzerinde yer alan bu eşsiz mekân, sarnıcın tarihi katmanlarıyla otelin mimarisinin iç içe geçtiği, adeta geçmişle günümüzün kesiştiği bir durak niteliğinde. Bu büyüleyici alan, otelin özgün dekorasyonuyla birleşerek konuklarına ilham verici bir etkinlik ve toplantı alanı sunuyor.İstanbul'un tarihi kalbinde konumlanan bu özel otel, uluslararası standartlarda seçkin hizmet anlayışını benimseyerek misafirlerine sadece bir konaklama değil, beklentilerin ötesinde ayrıcalıklı bir deneyim vadediyor. Bu misyonuyla, tarihi ve kültürel değerlere ilgi duyan seyahatseverler için özgün bir tercih olarak öne çıkıyor. Hotel Komana Binbirdirek, Cistern, Oak ve Chinar Süitleri ile lüks ve tarihin zarif dokusunu bir araya getirirken, Linden, Pine, Cedar, Florentine, Fleur De Lys, Acanthus, Chestnut, Mulberry ve Maple odaları ferah bir atmosfer sunuyor. Otel, konforlu konaklamanın yanı sıra, özel restoranlarıyla da misafirlere ayrıcalıklı bir deneyim vaat ediyor. L’entrée, kafe, bar ve brasserie konseptlerini bir arada sunarak, Binbirdirek Sarnıcı'nın mistik atmosferini zarafetle harmanlayan eşsiz bir mekan. Zengin menüsüyle her damak zevkine hitap eden L’entrée, unutulmaz anlar için ideal bir adres sunuyor.Hotel Komana Binbirdirek'in Sentez Rooftop Restaurant, farklı tatların ve kültürlerin bir sentezini sunan özgün bir mutfak anlayışına sahip. Anadolu ve Akdeniz mutfağından ilham alan menüsü, yerel lezzetleri ustalıkla harmanlayarak misafirlere damaklarda iz bırakan bir gastronomi deneyimi sunmayı hedefliyor. Ayrıca, restoran Boğaziçi, Marmara Denizi, Ayasofya ve Sultanahmet Camii'nin büyüleyici manzaralarını misafirleriyle buluşturuyor. Hotel, sanatsal zenginliğiyle de dikkat çekiyor.

İstanbul'un Kalbinde Bir Kültür ve Sanat Molası
Hotel Komana Binbirdirek, sanatsal zenginliğiyle İstanbul'un kalbinde tarihi ve çağdaş sanatı bir araya getiriyor. Ekrem Yalçındağ'ın "Natures" ve "Infinity" gibi eserleri, Derya Geylani Vuruşan'ın cam çalışmaları ve Gözde Can Köroğlu'nun "Mirror" dizisi, otelin atmosferine derinlik katıyor. AA Mimarlık’ın liderliğindeki dekorasyon süreci, mekâna çağdaş bir zarafet sunarken, Ebru Erke’nin çay seçkileri konuk deneyimini zenginleştiriyor. Assouline yayınları ve seçkin markaların katkılarıyla Hotel Komana Binbirdirek, sadece bir konaklama değil, kültür ve sanatla örülmüş ilham verici bir yaşam alanı sunuyor.Hotel Komana Binbirdirek, mimari ve tarihsel dokusunun yanı sıra alanında fark yaratan yaratıcı isimlerin katkılarıyla şekilleniyor. Ayşe Torfilli'nin yönettiği AA Mimarlık’ın dekorasyonu mekâna çağdaş zarafet sunarken, Ebru Erke’nin çay seçkileri konuk deneyimine sofistike bir dokunuş katıyor. Assouline yayınları ve seçkin markalar otelin estetik dünyasına özgü izler bırakıyor. Geçmişi modern inceliklerle harmanlayan otel, İstanbul’un kalbinde kültür, sanat ve misafirperverliği bir araya getirerek ilham verici bir yaşam alanı sunuyor.Nahide Büyükkaymakçı’nın çalışmaları; Nükhet Boz, Pırıl Güleşçi ve Esma Dereboy’un sanata ve tasarıma kattığı değer, Hotel Komana Binbirdirek’in her köşesinde hissedilen zarafetin ve karakterin önemli parçaları olarak öne çıkıyor.Hotel Komana Binbirdirek, geçmişin izlerini bugünün incelikleriyle harmanlayan yapısıyla, İstanbul’un kalbinde kültür, sanat ve misafirperverliğin zarif bir bileşimini sunuyor. Açık Holding’in vizyoner yaklaşımıyla hayata geçirilen bu özgün otel, sadece bir konaklama noktası değil, aynı zamanda tarih ve estetikle örülmüş, ilham verici bir yaşam alanı olarak konuklarını ağırlamaya hazır.

İstanbul Modern’e Avrupa’dan müzecilik ödülü


Yeni binasının açılışından bu yana uluslararası kültür ve mimarlık çevrelerinde övgüyle karşılanan ve prestijli listelere giren İstanbul Modern, Avrupa Yılın Müzesi Ödülleri’nde Portimão Misafirperverlik, Kapsayıcılık ve Aidiyet Müze Ödülü'nün sahibi olduMüzecilik alanındaki üstün başarıları ödüllendirmek ve yenilikçiliği teşvik etmek amacıyla Avrupa Konseyi himayesinde düzenlenen Avrupa Yılın Müzesi Ödülleri (EMYA), 2025 yılındaki sahiplerini buldu. 2009 yılında da EMYA’dan Özel Takdir Ödülü’nü almaya hak kazanan İstanbul Modern, 2025 yılında ise Portimão Misafirperverlik, Kapsayıcılık ve Aidiyet Müze Ödülü’ne layık görüldü.2025 EMYA Ödülleri, 21–25 Mayıs 2025 tarihleri arasında Polonya’nın Białystok kentinde, 2024 Avrupa Konseyi Müze Ödülü’nü kazanan Sybir Anı Müzesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen EMYA Yıllık Konferansı’nın ardından gerçekleşen törende açıklandı.

İstanbul Modern; toplumsal sorumluluk, kapsayıcılık, sürdürülebilirlik, kültürler arası diyalog ve demokratik değerlere yönelik uygulamaları nedeniyle EMYA jürisi tarafından Avrupa’da “Yılın Müzeleri” arasına girdi. Müzenin modern ve çağdaş sanata odaklanan koleksiyonu ile sergi ve programları aracılığıyla sanatı toplumun farklı kesimleri için erişilebilir kılma anlayışı da değerlendirme sürecinde öne çıkan unsurlar arasında yer aldı.


İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, 2009 yılında EMYA tarafından verilen Özel Takdir Ödülü’ne atıfta bulunarak, “2004’teki kuruluşumuzdan bu yana sanatı toplumla buluşturma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 15 yıl önce aldığımız ödülden sonra EMYA tarafından layık görülen bu yeni takdir, toplumsal sorumluluk ve kültürel diyaloğa verdiğimiz önemin bir yansıması. Aldığımız her ödül, bize daha büyük bir sorumluluk yüklerken, sanatı daha geniş kitlelere ulaştırma hedefimize olan inancımızı da güçlendiriyor” dedi.Geçmiş yıllarda Avrupa Yılın Müzesi Ödülü’nü almaya hak kazanan kurumlar arasında Chillida Leku (İspanya), Gruuthusemuseum (Belçika), The University Museum of Bergen – Natural History (Norveç), Brunel’s SS Great Britain (Birleşik Krallık) ve MO Museum (Litvanya) yer alıyor


İstanbul Modern’e ödül üstüne ödül!

İstanbul Modern, yeni binasının açılmasının ardından mimarlık ve kültür alanlarında uluslararası düzeyde geniş yankı uyandırdı. Müze, 100 yılı aşkın süredir yayımlanan Architectural Digest dergisi tarafından “2024’ün Harika Eserleri” arasında gösterildi. National Geographic ise İstanbul Modern’i “Dünyanın En İyi 20 Kültürel Mekânı” listesine dahil etti. Aynı dönemde ArchDaily tarafından “Yılın Binası” seçilen müze, Architecture MasterPrize ödüllerinde “En İyilerin En İyisi” ünvanını kazandı. Müze, mimarlık dünyasının saygın etkinliklerinden biri olan Dünya Mimarlık Festivali (WAF) kapsamında da “Tamamlanmış Yapılar – Kültür” kategorisinde birincilik ödülüne layık görüldü.Aynı zamanda İstanbul Modern, genç kızları sanatla buluşturan “Bir Hayalin İzinde” programıyla Uluslararası Modern Sanat Müzeleri ve Koleksiyonları Komitesi (CIMAM) tarafından “Üstün Müzecilik Uygulamaları Ödülü”ne layık görüldü. Kadın sanatçılardan ilhamla hazırlanan program, yaratıcı düşünme ve sanatsal ifade becerilerini geliştirmeyi hedefliyor. İkinci yılını tamamlayan proje, bu ödüle Türkiye’den layık görülen ilk uygulama oldu.

Clickzone tatilcilerin alışkanlıklarını inceledi



Yaz sezonu ve bayram tatili yaklaşırken, tüketici davranışlarındaki değişimler turizm sektöründe yeni pazarlama yaklaşımlarını benimsemeyi zorunlu hale getiriyor. Dijital pazarlama ajansı Clickzone, 2025 yılı tatilcisinin profilindeki değişimin altını çizerken turizm markalarına yeni dönem için stratejik öneriler sunuyor.Yaz sezonunun yaklaşmasıyla birlikte tatil planları da şekillenmeye başladı. Ancak bu yılın dikkat çeken en önemli trendlerinden biri, tüketici davranışlarındaki hızlı dönüşüm.  Google arama trendleri verilerine göre, "tiny house tatil" aramalarında %28 artış görülürken, geleneksel "her şey dahil otel" konseptine olan ilgi %12 oranında düşüş gösterdi. Bu değişimin en çarpıcı göstergelerinden biri de "Yunan adaları tatili" gibi yurt dışı alternatiflerine yönelimin %35 artması olarak dikkat çekiyor.

Genç bekarlar butik deneyim, aileler her şey dahil tercih ediyor
Araştırma sonuçları, tatilci profillerinin ayrıştığını ortaya koyuyor. Genç bekar gezginler klasik otel konseptlerinden uzaklaşarak Airbnb, glamping ve butik deneyimlere yönelirken, evli ve çocuklu çiftler hâlâ konfor ve güvenlik sunan her şey dahil otelleri tercih ediyor. Özellikle Arap ve Rus turistlerde yüksek harcama gücü ve "konfor + güvenlik" beklentisi ön plana çıkıyor.Clickzone'un kurucu ortağı Alper Boyer, "Pazarlama dünyası hâlâ 'herkese aynı mesaj' mantığıyla kampanyalar yürütüyor. Ancak tek bir tatilci profili yok. Çoklu segmentasyonla çalışan ve esnek yapılar kuran markalar, bu yeni dönemde öne çıkacak" diyor.

Segment bazlı hedefleme önemli
Clickzone, turizm sektörüne sunduğu öneriler kapsamında segment bazlı hedefleme stratejilerinin önemini vurguluyor. Evli çocuklu aileler için "erken rezervasyon avantajı" ve planlı tatil kurguları, genç bekarlar için ise "daha özgür, uygun fiyatlı tatil" mesajları içeren kampanyalar öne çıkıyor. Lüks tüketime odaklı segmentlerde ve her şey dahil otel konseptine ilgi duyan, yüksek harcama potansiyeline sahip gruplarda ise konfor, hizmet kalitesi ve prestij vurgusuyla yapılan kampanyalar dönüşüm oranlarını artırıyor. Bu gruplar için detaylandırılmış kreatif içeriklerle duygusal bağ kurmak önem taşıyor. 

Deneyim anlatan içerikler öne çıkıyor
İçerik pazarlaması stratejilerinde de önemli bir dönüşüm göze çarpıyor. Tiny house, glamping ve Ege kıyıları gibi yükselen trende uygun konulara odaklanan blog yazıları, e-posta pazarlaması içerikleri ve sosyal medyada Reels formatındaki videolar daha yüksek etkileşim alıyor. Boyer, artık ürün değil, deneyim anlatan içeriklerin daha fazla ilgi gördüğünün altını çiziyor.Bölgesel SEO çalışmalarının ve mikro influencer iş birliklerinin de turizm sektörünün gündemi arasında olduğunu belirten Boyer, Ege ve Akdeniz kıyılarında tatil yapmayı düşünen kullanıcılar için bölgesel aramalarda görünürlük kazanmanın ve destinasyon özelinde mikro influencer'larla çalışmanın yerel güven oluşturduğunu vurguluyor.

Yabancı turistlere yönelik çok dilli kampanyaların önemi artıyor
Yabancı turistlere yönelik pazarlama faaliyetlerinde de çok dilli ve kültürel uyumlu kampanyaların önemi artıyor. Arapça ve Rusça dillerinde hazırlanan reklamların, bu ülkelerdeki sosyal medya platformlarında doğru kreatiflerle yayınlanması ve lüks ile güvenlik mesajlarının ön plana çıkarılması öneriliyor.Tatilcilerin beklentilerindeki değişim, karar alma süreçlerinin kısalması ve dijital platformlardaki ilgi süresinin daralması, turizm sektöründe faaliyet gösteren tüm işletmeleri pazarlama stratejilerini gözden geçirmeye zorluyor. Boyer, geleceğin turizmini şekillendirecek bu dönüşüm sürecinde, değişen tüketici davranışlarını anlayan ve stratejilerine entegre eden markaların, yarının kazananları olacağını ifade ediyor.


WTTC Turizmin küresel ekonomiye katkısı 11,7 trilyon dolara ulaşacak

Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC), küresel sektörün 2025 yılında ekonomiye 11,7 trilyon ABD doları katkıda bulunacağını öngörüyor.


Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) uzmanlarından derlenen bilgilere göre, 2025’te küresel seyahat ve turizm sektörünün dünya ekonomisine katkısı 11,7 trilyon ABD dolarına ulaşacak. Bu rakam, küresel GSYİH’nin yüzde 10,3'üne denk geliyor. Turizm sektörün dünya çapında 371 milyon kişiye de istihdam yaratacağı öngörülüyor. Uluslararası ziyaretçi harcamalarının, pandemi öncesi 2019'dan 164 milyar ABD doları aşan ve rekor bir seviye olarak kabul edilen 2,1 trilyon ABD dolarına ulaşacağı  tahmin ediliyor. Hâlâ dünyanın en büyük seyahat ve turizm ekonomisi olan ABD, 2019 seviyelerinin altında düşüp, uluslararası ziyaretçi harcamalarında geride kalıyor. Çin'de harcamalar geçen yıl pandemi öncesi rakamları aşarken, 2025'te önemli bir yavaşlama bekleniyor. 

Suudi Arabistan öne çıkıyor
Bu karmaşık küresel dinamiklerin ortasında, Suudi Arabistan kayda değer bir başarı hikayesi olarak ortaya çıkıyor. WTTC, Krallığın seyahat ve turizm sektörünün bu yıl ulusal ekonomiye 447 milyar SAR (Suudi Arabistan riyali, yaklaşık 119 milyar dolar) enjekte edeceğini tahmin ediyor; bu tarihi bir zirve. Bu katkı, Suudi Arabistan'ın GSYİH'sinin yüzde 10'undan fazlasını oluşturuyor ve sektör istihdamının rekor seviyede 2,7 milyon işe ulaşması öngörülüyor. Suudi Arabistan’da ziyaretçi harcamalarının 200 milyar SAR'a (yaklaşık 53 milyar dolar) ulaşması beklenirken, yerel harcamaların 162 milyar SAR'a (yaklaşık 43 milyar dolar) çıkması bekleniyor.  Her ikisi de tüm zamanların en yüksek seviyeleri olarak kabul ediliyor. Veriler, Suudi Arabistan'ın küresel turizm sahnesindeki büyüyen etkisi ve Vizyon 2030 çerçevesi altındaki stratejik hamlesini gösteriyor. 

WTTC Başkanı ve CEO'su Julia Simpson, "Suudi Arabistan'ın Seyahat ve Turizm sektörü sadece büyümekle kalmıyor, aynı zamanda gelişiyor" dedikten sonra şöyle devam ediyor: "Krallık, neyin mümkün olduğunu yeniden tanımlıyor ve Vizyon 2030'un hedeflerini yalnızca karşılamakla kalmayacak, aynı zamanda aşacak." Turizm sektörünün 2025 yılında Orta Doğu'da, bölgesel ekonomiye 367,3 milyar ABD doları katkıda bulunması ve 7,7 milyon istihdam yaratması bekleniyor. Uluslararası ziyaretçilerin bölgedeki harcamalarının 2019 seviyelerinin yüzde 24 üzerinde, yaklaşık 194 milyar ABD dolarına ulaşıp, yurt içi harcamaların da bölgesel canlanmayı yansıtacak şekilde yaklaşık 113 milyar ABD dolarına ulaşacağı tahmin ediliyor.

Club Med Palmiye'nin Yenilenen Yüzü Uluslararası Bir Etkinlikle Tanıtıldı

Türkiye’nin güneyinde, Toros Dağları ile Akdeniz’in eşsiz manzarası arasında yer alan Club Med Palmiye, kapsamlı yenileme çalışmalarının ardından yenilenen yüzünü uluslararası bir etkinlik ile tanıttı. 21-24 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen bu özel buluşmada; Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Afrika ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 20 ülkeden 120 seçkin gazeteci, influencer ve turizm profesyoneli ağırlandı. 


Etkinliğe, Club Med Avrupa, Afrika & Orta Doğu CEO’su Anne Browaeys ve Palmiye Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Mümtaz da katılarak Club Med Palmiye’nin geçirdiği dönüşüm süreci ve gelecek vizyonu hakkında bilgi verdi.Etkinlikte konuşan Club Med Avrupa, Afrika & Orta Doğu CEO’su Anne Browaeys şunları söyledi:“Ortağımız Palmiye ile birlikte, bu efsanevi Türk tesisinin Hotel bölümünü yeniden tasarlamak için 13 milyon Euro’luk bir yatırım gerçekleştirdik. Bu yatırım, misafirlerimize her zaman en iyi deneyimi sunma kararlılığımızı ve benzersiz ‘her şey dahil’ konseptimizi daha da ileri taşıma hedefimizi ortaya koyuyor. L’Esprit Libre (Özgür Ruh) felsefesi, Club Med’i konaklama sektöründe bir referans noktası haline getirmiştir.”Palmiye Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Mümtaz ise şöyle konuştu: “38 yıl önce Club Med ile başladığımız iş birliği sayesinde Türkiye’yi birçok uluslararası otel zinciri ve turiste tanıtma şansı bulduk. Türk turizminin gelişiminde önemli bir rol oynamaktan gurur duyuyoruz. Bugün, bu özel etkinlikte yurtdışından değerli basın mensuplarını ve seyahat profesyonellerini ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Tesisimizin yenilenen yüzünü ve Türkiye’nin turizm potansiyelini paylaşmak bizim için büyük bir onur.”

club-med-palmiye-001.jpg

Türkiye’nin Turkuaz Sahilinde Club Med Deneyimi
1988 yılından bu yana misafirlerine hizmet veren Club Med Palmiye, doğayla iç içe konumu, aile dostu olanakları ve dinamik atmosferiyle Club Med’in “her şey dahil” konseptini en iyi şekilde temsil ediyor. Tesiste, 4 aydan 17 yaşına kadar çocuklara özel aktiviteler, “Amazing Family” gibi yenilikçi programlar ve gençlere yönelik güncel içerikler sunuluyor.Zengin Türk mutfağının özgün lezzetlerini barındıran gastronomi deneyimi, iki adet Sothys spa, altı yüzme havuzu, fitness olanakları ve kara ile deniz sporlarına yönelik geniş yelpazede sunulan aktivitelerle misafirlere unutulmaz bir tatil deneyimi yaşatılıyor. Tesise yakın zamanda dört yeni padel kortu da eklendi.
Yenileme Çalışmaları

club-med-palmiye.jpgClub Med Palmiye’de, 478 odalı begonvillerle çevrili Villagio ile 242 odalı deniz kenarındaki Hotel bölümü, Studio MHNA tarafından Akdeniz sahilleri, Anadolu medeniyetleri ve geleneksel Türk el sanatları ile hat sanatından ilham alınarak yeniden tasarlandı.Villagio bölümündeki odalar, açık tonlardaki ahşap mobilyalar ve doğal taş zeminlerle yenilenerek modern bir görünüme kavuştu. Hotel alanı ise “marina chic” konseptiyle yenilenerek odalar, lobi, bar ve kapalı restoran bölümlerinde mavi tonlar ve zarif detaylarla yeniden dekore edildi.

club-med-palmiye-002.jpgYenileme çalışmaları devam eden tesiste, önümüzdeki dönemde Hotel bölümünün tüm odaları, açık büfe restoranı ve havuz barı baştan sona yenilenecek. Villagio bölümünde ise restoran ve bar alanlarının dönüşümü tamamlanacak, ayrıca deniz manzaralı yeni bir yoga pavilyonu tesise kazandırılacak.Club Med Türkiye Genel Müdürü Özlem Tosun, gerçekleştirilen yenileme çalışmasına ilişkin olarak şunları söyledi: “Yıllardır misafirlerimizin gönlünde özel bir yere sahip olan Palmiye’yi, bugünün beklenti ve ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlamak bizim için heyecan verici bir yolculuktu. Akdeniz’in kalbinde, modern ve özgün bir tatil deneyimi sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.”

21 Mayıs 2025 Çarşamba

Dünya Çay Günü’nde, dünya çayları Beta Yeni Han’da buluştu!

II. Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü Resepsiyonu Beta Yeni Han’da kutlandı


Arjantin’den Çin’e, Sri Lanka’dan Kenya’ya…  

İSTANBUL- Dünyanın önde gelen seçkin çay markalarından Beta Tea, 21 Mayıs Dünya Çay Günü kapsamında bu yıl ikinci kez düzenlenen “II. Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü Resepsiyonu” ile çay kültürünü tüm dünyaya yayıyor. Beta Tea ev sahipliğinde, “Çayın evrensel dilini yaşatmak” mottosuyla gerçekleştirilen etkinlik, dünya çay gününe özel resepsiyon davetiyle başladı. Beta Yeni Han’ın tarihi atmosferinde dünyanın dört bir yanından gelen misafirleri ve büyükelçilikleri ağırlayan resepsiyonda, Türkiye ve dünyadan çay çeşitleri tanıtılırken, farklı kültürlere ait çay seremonileri, şovları ve çay yarışmaları gibi eğlenceli etkinlerle Dünya Çay Günü kutlandı.

Türkiye’nin yenilikçi çay markası Beta Tea, çay kültürünü yaşatmak ve yaygınlaştırmak adına öncü olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl ilk kez gerçekleştirdiği Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü’nü bir gelenek haline getiren Beta Tea, çayın dünyasında, dünya çaylarını buluşturdu. Dünya Çay Günü kapsamında Beta Yeni Han’da gerçekleştirilen II. Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü Resepsiyonu, bu yıl “Çayın evrensel dilini yaşatmak” mottosuyla yapıldı. Festivale Beta Gıda İstanbul Şube Müdürü Hatice Uğur, Türkiye Çay Demleme ve Sunum Şampiyonu Gülhanım Delihasan, Sri Lanka Büyükelçisi S. Hasanthi Urugodawatte Dissanayake, Arjantin Çay Uzmanı Natalie Hassanie, Hindistan Başkonsolosu Mijito Vinito, Vietnam Ticaret Müşaviri Ngyuen Viet Hang, Kenya Fahri Konsolosu Abdullah Yeşil gibi isimler ve çok sayıda protokol katıldı. Beta Tea, Arjantin’den Çin’e, Sri Lanka’dan Uganda’ya dünyanın dört bir yanından katılımcılarla, çay kültürünü İstanbul’un tarihi yarımadası Eminönü’nde yaşattı.

Dünyanın farklı ülkelerine ait çaylar ve seremonileri bir arada

Dünyanın farklı ülkelerinden büyükelçilikleri ağırlayan Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü, dünyanın en yaygın tüketilen içecekleri arasında yer alan çayın farklı kültürlerdeki seremonilerine ev sahipliği yaptı. Çin, Arjantin, Sri Lanka, Fas, Uganda, Kenya, Vietnam ve Hindistan gibi ülkelerin stantlarının yer aldığı festivalde, farklı toplumları birleştiren çayın evrensel dili konuşuldu. Çayın kökeninden gelen hikayeler paylaşılırken, farklı gelenek ve ritüeller tanıtıldı. Katılımcı ülkeler, büyük elçilikleri tarafından gerçekleştirdikleri gösteri ve seremonilerle, kendi ülkelerinin kültürel değerlerini ve geleneklerini katılımcılarla buluşturdu. 

 

Sri-Lanka geleneksel gaz lambası yakma merasimi, Pooja ve Gagaja dans gösterilerinin keyif kattığı festivalde ayrıca Arjantin çay uzmanından Mate Şov izlenildi. Katılımcı ülkelerin yanı sıra Türkiye’ye özgü geleneksel tulum ve horon gösterileri yapıldı. 

“Çayın geleneklerini yaşatma ve geleceğe taşıma misyonu taşıyoruz”

Beta Gıda İstanbul Şube Müdürü Hatice Uğur, açılış konuşmasını gerçekleştirdiği festivalde şunları kaydetti: “Geçtiğimiz yıl, Dünya Çay Günü kapsamında ilk kez düzenlediğimiz Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü Resepsiyonu’nu, ikinci kez gerçekleştirerek bugün bir gelenek haline getirdik. Azerbaycan ve Türkiye’nin UNESCO’ya başvurusu üzerine ‘’Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne dahil edilen Türk çayının eşsiz kültürünün hem taşıyıcısı hem de geliştiricisi olmayı kendine misyon edinmiş bir çay markası olarak, festivalimizin bu yılki mottosunu: “Çayın Evrensel Dilini Yaşatmak” olarak belirledik.  Çünkü Beta Tea olarak, biz yalnızca çay üretmiyor aynı zamanda onun etrafında şekillenen kültürü de yaşatmak için çalışıyoruz. Bu hedefle çayın dünyasında dünyanın çaylarını buluştururken, Çin’den Arjantin’e, Sri Lanka’dan Kenya’ya, Vietnam’dan Uganda’ya uzanan büyükelçilik katılımlarıyla oluşan bu kültürel mozaikte, çayın evrensel dilini konuşuyor, kültürel köklerini tanıyor ve birlikte yaşatıyoruz”.

Beta’nın 50’nci yılına yaklaşırken, özel 50 çeşit çay tadımı

Çeşitli şovlarla unutulmaz kılınan resepsiyonda, Türkiye çay demleme şampiyonu Gülhanım Delihasan tarafından Türk çay kültürü seremonisi sergilenirken, ayrıca 50’nci yılına yaklaşan Beta Tea’ye özel 50 çeşit çayın tadımı yapıldı.

Çay Gurmesi yarışması 

Çay temalı fotoğraf çekim alanlarıyla renkli bir atmosferin yaratıldığı Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü Resepsiyonu’nda, tüm ziyaretçilerin katılımına açık olan çay gurmesi yarışması gibi eğlenceli yarışmalar ve aktiviteler yer aldı. Dünyanın farklı ülkelerinden, farklı çayların tadıldığı yarışmanın katılımcıları ise sürpriz hediyelerle ödüllendirildi.

 

 

19 Mayıs 2025 Pazartesi

VITTORIA CERETTI CANNES’DA MESSIKA ZARAFETİYLE BÜYÜLEDİ

Fransa’nın Cannes kentinde devam eden 78. Cannes Film Festivali’nde Vittoria Ceretti, Messika’nın yüksek mücevher tasarımlarıyla objektiflere yansıdı.



Gecede çarpıcı bir görünüm sergileyen ünlü model, White Midnight Sun küpeler, Pear Appeal iki parmak yüzük ve Hypnotic Scale yüzükle stiline zarafet kattı.Messika mücevherlerini; resmi satış noktaları Quadran İstinye Park, Quadran Galataport, Quadran İzmir İstinye Park, Quadran D Maris ve Quadran Land of Legends Antalya butiklerinden ya da quadran.com.tr web sitesi üzerinden uluslararası garanti belgesi ile satın alabilirsiniz.

MESSIKA 78. CANNES FİLM FESTİVALİ AÇILIŞ TÖRENİ KIRMIZI HALISINDA PARLADI

Messika, 78. Cannes Film Festivali’nin açılış gecesinde kırmızı halıda Juliette Armanet, Simon Gong, Erin Kellyman ve Luise Heyer gibi yıldız isimlerin üzerinde dikkat çekti.78. Cannes Film Festivali’nin açılış filmi Partir Un Jour (Leave One Day)’un başrol kadın oyuncusu Juliette Armanet, kırmızı halıda görünümünü Messika by Kate Moss High Jewelry koleksiyonundan Liberated Spirit earcuff, üst üste takılmış Star Chaser yüzükler, Gloria yüzük ve ışıltılı My Twin top clip ile taçlandırdı.


Oyuncu Erin Kellyman Desert Bloom bileklik, zarif sallantılı küpeler ve Divine Enigma yüzük ile stilini tamamlarken, Alman oyuncu Luise Heyer seçimini My Twin küpeler, My Twin Skinny Riviere kolye, My Twin Riviere bileklik ve My Twin Toi & Moi yüzükten yana kullandı.Messika’nın Asya-Pasifik elçisi Simon Gong ise kırmızı halıya modern bir zarafet kattı. Gong, yüksek mücevher Diamond Puzzle broş ve Move Joaillerie yüzük tercih etti.Messika mücevherlerini; resmi satış noktaları Quadran İstinye Park, Quadran Galataport, Quadran İzmir İstinye Park, Quadran D Maris ve Quadran Land of Legends Antalya butiklerinden ya da quadran.com.tr web sitesi üzerinden uluslararası garanti belgesi ile satın alabilirsiniz.


Z Kuşağı Çin'in tatil turizmini yeniden şekillendiriyor

Çin'in Z kuşağı, "konser ekonomisi"nin yanı sıra, daha az bilinen destinasyonları geleneksel cazibe merkezlerine tercih ederek turizm ortamını yeniden şekillendiriyor. Bu yılki 1 Mayıs tatilinde konserler ve müzik festivalleri önemli tüketim noktaları haline geldi. 5 bini aşkın katılımcının yer aldığı 100'den fazla büyük ölçekli ticari performans ülke çapında beş gün boyunca planlandı. Bu da 2 milyondan fazla izleyicinin çekilerek, otel ve turizmle ilgili harcamalarda 2 milyar yuan'dan (yaklaşık 277,7 milyon ABD doları) fazla katkı sağladı. 

cinin-tatil-turizmi.png

Tongcheng Travel'da araştırmacı olan Xu Momo, 1995'ten sonra doğan insanların artık konsere giden nüfusun yüzde 65'ini oluşturduğunu ve "birçoğunun sadece bilet satın almadığını- ‘ritüeller’ oluşturduklarını" söylüyor. Çin’in önde gelen seyahat platformu Mafengwo'nun verilerine göre, bu yılki 1 Mayıs tatilinde kalabalıktan kaçınmak genç gezginler için önemli bir öncelik haline geldi. “1 Mayıs için daha az kalabalık, alışılmışın dışında destinasyonlara” yönelik aramalar ve ilgi geçtiğimiz ay yüzde 200 oranında arttı.

cinin-tatil-turizmi.jpg

Yine Çin'in güneyinde, seyahat platformu Qunar'ın verilerine göre, Hainan Eyaletinin başkenti Haikou'da 1 Mayıs tatili sırasında otel rezervasyonları bir önceki yıla göre 3,4 kat artarak ülkenin büyük turistik şehirleri arasında en yüksek büyümeyi gösterdi. Artış büyük ölçüde tatil sırasında planlanan popüler erkek grubu Teens in Times'ın (TNT) konserinden kaynaklanıyor.

cinin-tatil-turizmi-001.jpg

Haikou'daki 182 odalı bir resort otelin genel müdürü olan Li Yangran bunu ilk elden hissederek tesisin doluluk oranının 1-4 Mayıs tarihleri arasında yüzde 90'ın üzerinde kaldığını ve çoğu 1990 ve 2000'lerde doğmuş olan misafirlerin yaklaşık yüzde 60'ının konser için konakladığını söyledi.

“Geçici Kanka” Arıyorlar
Trip.com'un verilerine göre, 1 Mayıs tatili süresince ilçe düzeyindeki pazarlarda turizm siparişleri bir önceki yıla göre yüzde 36 artarak birinci ve ikinci kademe büyük şehirlerde görülen büyümenin çok üzerine çıktı. Anji, Yanji ve Dujiangyan gibi daha küçük şehirlerdeki otel rezervasyonları da yüzde 64 oranında artarken, turistik yerler için bilet satışları yüzde 200'ün üzerinde yükseldi.

Aile yanı konaklama platformu Muniao da Nisan sonu itibariyle ilçe düzeyindeki turizm siparişlerinde bir önceki yıla göre yüzde 126'lık bir artış olduğunu bildirdi. Fujian'dan Pingtan ve Xiapu, Hainan'dan Changli ve Lingshui ile Henan'dan Luanchuan ve Zhongmu da dahil olmak üzere pek çok ilçe tatilin gözde noktaları olarak öne çıktı.

Çin Turizm Akademisi'nde kıdemli bir araştırmacı olan Yang Jinsong, yurtdışına giden seyahat destinasyonlarının çeşitlendiğini söylüyor. Çin'in yurtdışına çıkış seyahat pazarındaki toparlanmanın sadece ölçekte bir toparlanma değil, aynı zamanda yapısal iyileştirme ve ekolojik dönüşümün bir işareti olduğunu belirtiyor. 

Değişim, Z kuşağının seyahatle ilgili konularda nasıl karar verdiğinde de kendini gösterdi. Birçok seyahat canlı yayınında, bu kuşaktan giderek daha fazla genç hem sürükleyici deneyimler hem de gerçek zamanlı etkileşim yoluyla tüketim kararları veriyor.

Müşterilerin çoğu 20-35 yaş arası gençlerden, özellikle de fotoğraf çektirmek, alışverişe çıkmak ve birlikte güzel yemeklerin tadını çıkarmak için “geçici bir kanka” arayan ziyaretçi kadınlardan oluşuyor.

"Momentum 2025" Anketinden Çıkan Sonuç
Trip.com Group'un altı Asya-Pasifik pazarında 6 bin katılımcıyla "Momentum 2025" anketi gerçekleştirdi. Sonuçlar, genç gezginlerin geleneksel statü göstergelerinden ziyade deneyimlere öncelik verdiği basitleştirilmiş anlatıyı yalanlayan, lüks seyahatin belirgin bir şekilde Asya'ya özgü bir evrimini ortaya koyuyor.
•    Kullanıcıların yüzde 60'ı artık seyahat planlarken özellikle yiyecekle ilgili içerikler arıyor. Bu durum, önceki yıllarda alışveriş destinasyonlarının arama etkinliğinde baskın olduğu anlamına geliyordu.
•    Yemek festivalleri (yüzde 62), otel yemek deneyimleri (yüzde 60) ve rehberli sokak yemeği turları (yüzde 52) seyahat güzergahlarının merkezi haline geldi. Milenyum kuşağı etkileşimli yemek sanatı etkinliklerini tercih ediyor.
•    Eğlencenin seyahat kararları üzerindeki etkisi arttı. Asya-Pasifik gezginlerinin yüzde 70'inin artık seyahatlerini izledikleri filmlere ve TV şovlarına göre planladığını gösteriyor.
•    Z Kuşağı'nın kruvaziyer turizmine ilgisi de artıyor. Gezginlerin yüzde 44'ü gemide yemek gibi deneyimsel unsurlara öncelik veriyor.
•    Trip.com kullanıcılarının yüzde 58'i seyahat önerileri için yapay zekayı kullanıyor ve bu oran artmaya devam edecek. 

Eskişehir Kitap Fuarı 4. Kez Kapılarını Açtı


Eskişehir 4. Kitap Fuarı, yüzlerce yazar ve binlerce kitapla kapılarını kitapseverlere açtı. Dokuz gün sürecek bu kültür şöleninde söyleşilerden imza günlerine onlarca etkinlik edebiyat tutkunlarını bekliyor.Kitapseverlerin heyecanla beklediği Eskişehir 4. Kitap Fuarı, 17 Mayıs’ta Eskişehir Ticaret Odası – Tüyap Fuar Merkezi’nde kapılarını açtı.

eskisehir-4-kitap-fuari-002.jpg

Tüyap Fuarcılık Grubu tarafından, Türkiye Yayıncılar Birliği iş birliğiyle düzenlenen fuar; Eskişehir Valiliği, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Eskişehir Ticaret Odası’nın destekleriyle hayata geçirildi. 25 Mayıs’a kadar sürecek fuar, 208 yayınevi, marka ve sivil toplum kuruluşunu 400’ün üzerinde yazar ve şairle bir araya getiriyor.

eskisehir-4-kitap-fuari.jpgAçılışta yayıncılık dünyasına dair mesajlar verildi
Fuarın açılışında konuşan Tüyap Fuarlar Yapım A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü, “Edebiyat ve yayıncılık dünyasını Türkiye'nin en özel şehirlerinden Eskişehir’de bir araya getiren fuarımız, 208 yayınevi ve 400’ün üzerinde yazarın katılımıyla kitapseverlere unutulmaz bir deneyim sunacak. Öğrencilerimiz de hafta içi günlerinde kitaplarla buluşacak, yaş gruplarına özel etkinliklere katılacak” dedi.

eskisehir-4-kitap-fuari-001.jpgTürkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Nazlı Berivan Ak ise yayıncılığın zorlu koşullarına dikkat çekerek, “Bağımsız yayıncılığımız dünya standartlarında işler üretiyor. Ancak üretim maliyetlerinin arttığı, okuma alışkanlıklarının değiştiği bir dönemde, kültür politikalarının sürdürülebilirliği her zamankinden daha kritik. Kitap fuarları, bu ekosistemin nefes aldığı alanlardır” ifadelerini kullandı.

Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler açılış konusmasında “Eskişehir, 100 bini aşkın üniversite öğrencisine ev sahipliği yapan, köklü bir eğitim ve kültür şehridir. Böyle bir şehirde, Eskişehir 4. Kitap Fuarı’na ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu etkinlik, şehrimiz adına önemli bir kültürel kazanımdır. Fuarın hayata geçmesinde katkısı bulunan tüm kamu kurumlarına, özel sektör temsilcilerine ve katılımcı yayınevlerine teşekkür ediyorum. 30. yılımızı kutladığımız bu yolculukta, bugüne kadar 2 milyonun üzerinde ziyaretçiyi ağırladık. Bu yılki hedefimiz, 9 gün boyunca yaklaşık 150 bin ziyaretçiye ulaşmak” dedi.

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç konuşmasında “Eğitim ve kültür şehri Eskişehir’in bu önemli fuara ev sahipliği yapıyor olması, kentimiz adına büyük bir değerdir. Fuar alanlarının oluşturulmasında emeği geçen Eskişehir Ticaret Odası’na teşekkür ediyorum. Eskişehir halkının da yoğun ilgi gösterdiği bu etkinliğin, 9 gün boyunca şehrimizin kültürel ekosistemine anlamlı bir katkı sağlayacağına inanıyorum. Kitapların bireylerin ve toplumların dönüşümündeki etkisi tartışmasızdır. Okuma alışkanlığının yaygınlaşmasıyla yaşam daha bilinçli, daha renkli hale gelecektir. Bu kıymetli buluşmaya katkı sunan tüm yazarlarımıza, yayınevlerimize ve paydaş kurumlara teşekkür ediyorum” dedi.

Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan “Bugün 30. organizasyonu gerçekleştirilen bu kıymetli kültür buluşmasına mekân kazandıran Eskişehir Ticaret Odası’na teşekkür ediyorum. TÜYAP’a verdikleri katkı ve destek için ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Eskişehir, kültür ve sanatla iç içe bir şehir olarak bu tür etkinliklerde yayınevlerine, yazarlara ve çevre illerden gelen ziyaretçilere ev sahipliği yapmaktadır. Kitap, toplumun vicdanı ve bilinç kaynağıdır. ‘Okunacak en büyük kitap insandır’ anlayışıyla tüm yazarlarımıza ve okurlarımıza saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.

Eskişehir Milletvekili Ayşen Gürcan açılış esnasında “Her şey sözle başlar. Söz, hayata geçtiğinde anlam kazanır ve yaşamı dönüştürür. Yazmak için önce bir sözünüz olmalı ve o söz, başkalarının ufkunu açmalıdır. Okuma kültürü geliştikçe bireylerin vizyonu genişler, toplumlar ilerler. Bu bilinçle gerçekleştirilen kitap fuarlarının, sadece kültürel değil, toplumsal gelişime de katkı sunduğunu düşünüyorum. Emeği geçen tüm kişi ve kurumlara, bu kıymetli organizasyona destek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi.

400’ün üzerinde yazar ve 72 kültür etkinliği
Dokuz gün boyunca panel, söyleşi, atölye ve çocuk etkinliklerinden oluşan 72 kültürel etkinlik fuar programında yer alıyor. Etkinlikler kapsamında; Ayşe Yüksel, Banu Avar, Erdem Atay, Hidayet Karakuş, Yalvaç Ural ve Ziya Selçuk gibi usta kalemlerin yanı sıra, genç yazarlar Adora Yağmur, Aslı Arslan , Beyza Aksoy, N.G. Kabal ve Selin Solaris de imza günlerinde okurlarıyla buluşacak.

Ziyaretçilere ücretsiz ulaşım imkânı
Fuar süresince ziyaretçilerin fuar alanına daha kolay ulaşabilmeleri için ücretsiz ring seferleri düzenleniyor. Tramvay Durağı ile Fuar Merkezi arasında her gün saat 11.00, 13.00 ve 15.00’te karşılıklı olarak düzenlenen ücretsiz ring seferleri, ziyaretçilere ulaşım kolaylığı sağlıyor.

Eskişehir’de 9 günlük kitap şöleni
Kitap, dergi ve gazete yayıncılığında faaliyet gösteren birçok kuruluşun yer aldığı fuarda, okurlar binlerce kitapla buluşma fırsatı yakalıyor. Girişin ücretsiz olduğu fuar, 25 Mayıs’a kadar her gün 10.00 – 19.30 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.

Coral Cup 2025 Antalya Körfezi'nde Heyecan Dolu Yat Yarışı

Antalya Körfezi, bu yıl ikinci kez Coral Cup Yat Yarışı’nın heyecanına sahne oldu.Toplam 24 yelkenli teknenin dört farklı kategoride kıyasıya mücadele ettiği yarışlar, deniz sporları tutkunlarını bir araya getirdi. Coral Travel ana sponsorluğunda ve Setur Marinas iş birliği ile düzenlenen organizasyon, Antalya’nın deniz kültürünü ve sportif potansiyelini bir kez daha gözler önüne serdi. Coral Travel Türkiye Genel Müdürü Mehmet Kamçı, “Bugün burada 300’e yakın katılımcıyla buluşmak, Coral Cup’ı daha da ileriye taşımamız için bize cesaret veriyor” dedi.

coral-cup-2025.jpg

Antalya Körfezi, ikinci kez Coral Cup heyecanına ev sahipliği yaptı. Coral Travel ana sponsorluğunda ve Setur Marina iş birliği ve ev sahipliğinde düzenlenen Coral Cup 20z25, bu yıl da yelken tutkunlarını bir araya getirdi. Antalya Yelken Spor Kulübü organizatörlüğünde Antalya Körfezi’nde gerçekleşen yarışlarda, dört farklı kategoride toplam 24 yelkenli tekne rüzgârla yarıştı.

Kazanan ekipler kupa kaldırdı
Setur Antalya Marina’dan start alan ve nefes kesen anlara sahne olan yarışlar, yelken sporuna gönül verenleri buluşturdu. Etkinlik, katılımcıların yanı sıra izleyicilerin de yoğun ilgisiyle karşılaştı. Cumartesi günü saat 12.30’da startı verilen Coral Cup Antalya Yat Yarışı’nda boyları 9 ila 20 metre arasında değişen 24 yelkenli tekne kıyasıya mücadele etti. Türkiye Yelken Federasyonu’nun 2025 faaliyet programında da yer alan Coral Cup’taki yüksek tempolu çekişmenin sonucunda;

•    A kategorisinde “Dolce” isimli yatla Aytuğ Erdem kaptanlığındaki ekip,
•    B kategorisinde “Moana” isimli yatla Halil Serdar değerli ve ekibi,
•    C Destek kategorisinde “Levend” isimli yatla Levend Özden ve ekibi,
•    DSport kategorisinde ise “Aşka” isimli yatla Ali Cenk Yorulmaz ve ekibi birinci oldu.

Genel sıralamada ise “Moana” isimli yatla Halil Serdar Değerli ve ekibi birinciliği elde ederek Coral Cup 2025’in genel şampiyonu unvanını kazandı.

“Genç yelkencilere ilham verecek”
Yarışların ardından Setur Marina Antalya’da düzenlenen ödül töreninde konuşan Coral Travel Türkiye Genel Müdürü Mehmet Kamçı;“Antalya, yalnızca Coral Travel Group’un doğduğu ve büyüdüğü şehir değil aynı zamanda uluslararası başarımızın kalbinde yer alıyor. Bugüne kadar milyonlarca turiste Antalya’da ev sahipliği yapan Coral Travel olarak bu yıl da 15 kaynak pazardan 1,9 milyon turist getirmeyi hedefliyoruz. Antalya sosyal, kültürel ve sportif yaşamına katkıda bulunmayı borç bildiğimiz kıymetli bir şehir. Coral Cup da bu yaklaşımın bir ürünü. Sadece bir yarış değil; Antalya’nın deniz kültürünü daha da görünür kılacak, genç yelkencilere ilham verecek ve şehrimizin marka değerine katkı sunacak kalıcı bir gelenek olmasını hedefliyoruz. Bu ilgi ve katılım, bizlere gelecek yıllar için daha da büyük hayaller kurma cesareti veriyor” dedi.

Antalya Yelken Spor Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Yalçınkaya ise törende yaptığı konuşmada,“Coral Cup’ı geçen yıl ilk kez düzenlediğimizde büyük bir heyecan yaşamıştık. Bu yıl artan ilgi, bu heyecanımızın karşılık bulduğunu gösteriyor ve organizasyonu daha da ileriye taşıma konusundaki kararlılığımızı güçlendiriyor. Bu organizasyonu gerçekleştirmemizde büyük katkıları olan sponsorlarımız Coral Travel ile Setur Antalya Marina’ya ve görevi devir aldığım Setur Antalya Marina Müdürü ve Onursal Yönetim Kurulu Başkanımız Sn. Ziya Baykal’a gönülden teşekkür ediyorum. Önümüzdeki yıl kategori sayısını da artırarak yerli ve yabancı teknelerin ilgisini çekmek için çalışmalarımızı birlikte sürdürüyor olacağız. Antalya’nın denizcilik potansiyelini yelken sporuyla birleştirmekten ve bu güzel atmosferde ev sahipliği yapmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz” dedi.Coral Cup 2025, Antalya'nın yat yarışı potansiyelini bir kez daha ortaya koyarak hem katılımcılara hem de izleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşattı.

Alaz Restoran‘’ Göç Yolunun Ateşi’’Ankara’da Açıldı

Türkiye gastronomisinin öncülerinden MasterChef Mehmet Yalçınkaya, yepyeni konsepti Alaz Restoran “Göç Yolunun Ateşi ” ile başkentin kalbinde damaklara hitap ediyor.


 Anadolu’nun zengin göç kültüründen ilham alan Alaz, 17 Mayıs’ta Ankara’da kapılarını açtı. Alaz; geçmişi bugüne taşıyan, köklerinden beslenen ama modern tekniklerle yeniden yorumlanan eşsiz reçeteleriyle gastronomi meraklılarını unutulmaz bir yolculuğa davet ediyor. Mehmet Yalçınkaya’nın ustalığıyla şekillenen menüde, Balkanlar’dan Mezopotamya’ya, Kafkaslar’dan Orta Asya’ya uzanan göç rotalarının izlerini taşıyan tatlar modern bir anlatımla sunuluyor.

Her Tabak Bir Hikayedir

Göçlerin sadece insanların değil, tariflerin, baharatların ve pişirme tekniklerinin de yolculuğu olduğunu vurgulayan Yalçınkaya, Alaz’ı şu sözlerle tanımlıyor: “Alaz, ateşin hem ısıtan hem birleştiren gücünü simgeliyor. Bu mekanda, farklı coğrafyaların mutfakları bir araya geliyor, tıpkı göç yollarında birleşen hayatlar gibi. Atalarımızın sofralarını yeniden kuruyor kendi imza reçetelerimle taçlandırıyorum. Ankara’da yepyeni bir gastronomi deneyimi noktası olacağımıza inanıyorum.”

Ankara’da Yeni Bir Gastronomi Noktası

Başkentte benzersiz bir deneyim sunmayı hedefleyen Alaz, sadece bir restoran değil; kültürel zenginliğin ve ortak hafızanın modern bir temsilcisi olmayı amaçlıyor. Mekan tasarımı, kullanılan sanatsal objeler göç yollarını yansıtan sade ama güçlü detaylarla bütünleşiyor. Mekanda çalınan müziklerden, kullanılan ses ışık tekniklerine kadar hemen her şeyin ortak temada bütünleştiği ALAZ eşsiz lezzet yolculuğunun en önemli durağı olarak Ankaralılara farklı bir deneyim sunuyor. 

Dekorasyondan, Müziğe kadar tüm konsept binlerce yıl süren bir yolculuğun izinden ilham aldı

Türklerin göç yolu boyunca biriken mutfak mirasını açık ateş etrafında yorumlarken süren tüm Ar-ge çalışmalarında yer alan şef Mithat Yalçınkaya, geçmişin ruhunu bugünün dokunuşlarıyla buluşturan ekibin başında yer aldı.  Hazırlanan özel kokteyl menüsünde yer alan konseptte imza ise Utkan Yalçınkaya’nın. Her lokmada bir kültürün izini, her aromada bir yolculuğun sıcaklığını hissedeceğiniz Alaz, Emre Yalçınkaya’nın yönetiminde ateşin dilini Ankara’ya taşıdı. 

Alaz Açılışına Yoğun İlgi 

Türkiye’nin sevilen şeflerinden, MasterChef  Mehmet Yalçınkaya, Ankara’daki yeni restoranı Alaz’ın açılışını görkemli bir törenle gerçekleştirdi. Açılış töreni, başkentin önde gelen bürokratları, gastronomi dünyasının tanınmış isimleri ve sanat camiasından birçok seçkin konuğun katılımıyla gerçekleşti.Etkinlikte Mehmet Yalçınkaya’yı MasterChef Türkiye yarışmacıları ve Acun Medya ekibi de yalnız bırakmadı. 

 

Terrazza Italia’da Doğal Lezzetler

Sosyetik Köylü Kutluğ Ataman’ın Ürünleri Terrazza Italia’da: Doğal Lezzetlerle Bir Yolculuk

İstanbul’un gastronomi sahnesine damgasını vuran Terrazza Italia, yine çok özel bir geceye ev sahipliği yaptı. Ünlü Executive Chef Claudio Chinali ve Palanga Çiftliği’nin kurucusu Kutluğ Ataman’ın ortaklığıyla gerçekleşecek olan bu özel etkinlik, katılımcılara benzersiz bir lezzet deneyimi sundu.

Doğallığın İmzası: Palanga Çiftliği

Kutluğ Ataman’ın “Sosyetik Köylü” unvanını hak eden Palanga Çiftliği, endüstriyel tarımdan uzak, tamamen doğal ortamlarda yetiştirilen etleriyle dikkat çekiyor. Yapay yem kullanılmadan, doğanın sunduğu imkanlarla beslenen hayvanlar, lezzet açısından büyük fark yaratıyor.

Menüde Neler Var?

Bu özel gecede misafirler, Palanga Çiftliği’nin ürünleriyle hazırlanan, tamamen sürprizlerden oluşan bir menü ile karşılandı. Claudio Chinali’nin hünerli dokunuşlarıyla şekillenen yemekler, hem geleneksel hem de modern dokunuşlarla gastronomi dünyasına yeni bir bakış kazandırdı.

Terrazza Italia’nın Büyülü Atmosferi

Boğaz’ın muhteşem manzarasına sahip Terrazza Italia, hem ambiyansı hem de mutfak sanatıyla her zaman dikkat çeken bir mekan. Bu gece, doğallığın ve yüksek mutfak sanatının bir araya geldiği unutulmaz bir deneyime sahne oldu.Palanga Çiftliği’nin doğayla iç içe yetiştirdiği ürünler ve Claudio Chinali’nin ustalığı ile şekillenen bu menü, lezzet tutkunları için kaçırılmayacak bir fırsat oldu.  Bu etkinlik, gastronomi dünyasında doğallığın önemini vurgularken, sürdürülebilir tarımın ne denli büyük bir fark yaratabileceğini de gözler önüne serdi.