11 Şubat 2015 Çarşamba

Tayfun Döşkaya’dan Yeni Girişim

Tayfun Döşkaya, ‘Td Hospıtalıty Consultıng’ Adıyla Kurduğu Şirket İle Global Yatırımcılara Hizmet Sunacak

Turizm, perakende ve gayrimenkul geliştirme sektörünün tecrübeli ismi Tayfun Döşkaya’dan yeni girişim. Turizm, perakende ve gayrimenkul geliştirme sektörünün deneyimli ismi Tayfun Döşkaya, 32 yıllık profesyonel iş hayatından sonra, ‘TD Hospitality Consulting “ adıyla Aylin Aysay’la birlikte kendi şirketlerini kurdular. Şirket turizm, perakende ve gayrimenkul geliştirme sektöründe  stratejik çözüm ortaklığı hizmeti sunacak.

Turizm, perakende ve gayrimenkul geliştirme sektöründe nitelikli uluslararası standartlarda  danışmanlık hizmeti sunacak olan TD Hospitality Consulting, otel, tema park, rezidans ve AVM yönetimi konusunda tüm alanlarda kapsayıcı danışmanlık hizmeti verecek olup mimari tasarım, ticari konsept belirlenmesi, marka konumlandırılması, operatör  seçimi, finansman  yönetimi hizmeti sunacak.

TD Hospitality Consulting tarafından verilen stratejik hizmetler arasında yatırımcının varlık değerini artırmadan, karlılığın artırılmasına, fonksiyonunu yitirmiş ve/veya yitirmekte olan yatırımlara fonksiyon kazandırma da yer almaktadır.TD Hospitality Consulting Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Döşkaya, yatırımcı memnuniyetinin birinci öncelikleri olduğunu belirterek;”Yerli ve yabancı tüm yatırımcıların ihtiyacı olan doğru proje ve doğru finansman modelleri ile karlılık oranı yüksek, riski düşük ve bununla birlikte yatırım bedelinin geri dönüş süresi hızlı olan  yatırımlar yapmaya yönelik hizmet vereceğiz. Projenin başlangıç aşamasından itibaren konusunda uzman kişilerden danışmanlık hizmeti alınması günümüzde yatırımların maliyetinin kontrol edilmesi ve fonksiyonellik konusunda oldukça önemli” dedi.

Tayfun Döşkaya hakkında:
1968 yılında Ankara’da doğan Tayfun Döşkaya, eğitimini Ankara Gazi Üniversitesi Turizm ve Konaklama İşletmeciliği Bölümü’nde tamamlamıştır. Döşkaya, 1990 - 2010 yılları arasında Dedeman Otelleri Bölge Direktörlüğü yapmıştır. 2010 -2013 yılları arasında Via Properties İcra Kurulu Başkanlığı ve Gürsoy Bayraktar Yatırım ve Yönetim A.O. Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürütmüştür. Tayfun Döşkaya son olarak 2013 - 2015 yılları arasında Tavros Yatırım Holding İcra Kurulu Başkanı olarak görev yapmıştır.                

2020’de İş Toplantıları Sanal Platformlar Üzerinden Gerçekleşecek

Tümleşik İletişim Çalışan Verimliliğini Yüzde 66 Artırıyor
Disruptive Analysis 2014 Edition WebRTC araştırmasına göre, kullanıcı deneyimi ve alışkanlıklarında cihaz bağımsız sürekliliğinin sağlanması; çalışan verimliliğini yüzde 66,  ekipler arası iletişimi yüzde 59, BT birimlerinin teknoloji yönetimini yüzde 53, veri giriş ve güvenliğini de yüzde 51 oranında artırıyor. Kurumların yüzde 22’si bu alandaki planlamalarına teknolojinin iş akışlarına entegrasyonunun, yüzde 17’si ise maliyet ve verim avantajının önemine göre yatırım yapacaklarını belirtiyor. Özellikle sesli ve görüntülü ekipmana yapılacak yatırımın toplantı öncesi hazırlık sürecini yüzde 41 azaltacağı, toplantı verimliliğini yüzde 47 artıracağı, iş akışlarının ise yüzde 40 oranında daha hızlı olmasını sağlayacağı öngörülüyor.


Teknolojinin gelişimi ile sadece çalışma şekilleri değil, toplantı modelleri de hızla değişiyor. Mobil, küresel, dağınık ve sanal bir işgücü, günümüzün gerçeği haline gelmiş durumda. Değişen çalışma koşulları nedeniyle, yüz yüze iletişim kurmak her zaman mümkün olmayabiliyor. Bu noktada, yeni nesil teknolojilere duyulan ihtiyaçlara gereksinimin giderek arttığı gözlemleniyor.  İletişim yazılım ve hizmetleri üreticisi Unify, sunduğu çözümlerle birbirlerinden uzakta olan ekiplerin cihaz ve mekân bağımsız işbirliği yapabilmelerini mümkün kılıyor. Kurumların maliyet avantajı sağlayarak hızlı ve sonuç odaklı çalışmalara imza atılabilmelerini sağlayan Unify, görüntü, yazışma, analitik ve geleneksel sesli iletişimi içine alan uygulamalarla sanal olarak her kanalda bilgi ve veriyi bir araya getirerek tümleşik iletişimde yeni bir sayfa açıyor.

Orta Avrupa’da videolu görüşme oranı yüzde 34
Unify tarafından Orta Avrupa’da yapılan bir araştırmaya göre, çalışanların en çok e-posta (%93), telefon görüşmeleri (%89), telekonferans görüşmeleri (%72)  gibi geleneksel iletişim araçlarını kullanıldıklarını, sesli konferansın görüntü ile desteklenmesinin toplantı konsantrasyonu açısından daha verimli olduğunu, buna rağmen yüzde 34 oranında videolu görüşme yapıldığını ortaya koyuyor. Araştırmadan elde edilen diğer önemli bir veri ise katılımcıların yüzde 43’ünün ekip çalışmasında ve iletişimde kullandıkları teknolojilerin karmaşık, içinden çıkılmaz bir deneyim yaşattığını söylemeleri.

Geleceğin toplantı masaları sanal ortamlarda kurulacak
Kurumların büyük çoğunluğu birbirine uzak ve dağınık ofislerdeki ekiplerden oluşuyor. Ancak uzaktan çalışan ekipler bir yandan yüzleşmek zorunda oldukları iletişim sorunlarını, bir yandan da projelerden doğan sorumlulukları ve işlerini takip etmek zorunda kalıyor. Mevcut yapıya daha fazla iletişim aracı eklendiğinde ise iletişim süreci daha da karmaşıklaşıyor ve ekipler; elektronik posta, telefon ya da telekonferans gibi birbirleriyle bağlantılı ve her zaman verimli olmayan iletişim araçlarına başvuruyorlar. Toplantı odalarında beyaz tahtaya, büyük bir toplantı masasına, kablosuz bağlantıya, ses ve oda kontrol sistemine, iyi bir aydınlatmaya,  ekran paylaşımının yapılacağı bir ekran veya projektör cihazının olduğu farklı cihazlara, bu cihazların konabileceği ve katılımcıların oturabileceği alana ihtiyaç duyuluyor. Sanal bir toplantıda ise e-posta ile katılımcılara gönderilen bir davetiyeye ve katılımcıların sanal toplantıya katılabilecekleri uygun bir cihaz ve internet bağlantısı yeterli oluyor.


Ofislere bağımlılık dönemi sona eriyor, mobil çalışan sayısı hızla artıyor
Zamana ve mekâna bağımlı kalmadan yönetilen iş süreçlerinin kurumlara maliyet anlamında büyük katkılar sağladığına ve istenilen yerden, tasarruflu ve verimli bir biçimde iletişim kurabilmenin önemine değinen Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu, “Özellikle son yıllarda daha fazla mobil çalıştıklarını ve bunun önemli bir ihtiyaç olduğunu gözlemliyoruz. Araştırmalar evden ve ofis dışı çalışan sayısının hızla artacağını, çalışanların farklı cihaz ve farklı donanımlar kullanmak zorunda olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle farklı il veya ülkelerde ofisleri bulunan, sık seyahat etmek zorunda kalan çalışanlar, cihaz ve mekândan bağımsız kolay bir şekilde iletişim kurmak istiyorlar. Bu gereksinimi adreslemek ve bunları mümkün olan en güvenli şekilde gerçekleştirmek için yeni servis ve uygulamalar geliştiriyoruz.” dedi.

Kurumlar, toplantılar için para ve zaman harcamak istemiyor
Mobil çalışma eğiliminin beraberinde yeni ihtiyaçları da getirdiğine dikkat çeken Tütüncüoğlu, birbirlerinden uzakta olan ekiplerin cihaz ve mekân bağımsız işbirliği yapabilmelerinin verimliliği artırdığını, maliyet avantajı sağlanarak hızlı ve sonuç odaklı çalışmalara imza atılabildiğini vurguladı: “Bulunulan yerden, daha üretken ve verimli bir biçimde iletişim kurabilmek kurumlar için çok önemli. Toplantılar için para ve zaman harcamak kurumların katlanmak istemediği kalemler arasında yer alıyor. İletişim yazılım ve hizmetleri üreticisi Unify olarak, sunduğumuz OpenScape UC uygulaması ile coğrafi olarak birbirinden uzak ekipler, iş süreçlerini verimli şekilde sürdürmeye devam ediyor. Openspace çözümü ile günün her saatinde, istenilen yerden iş süreçlerini yönetmek mümkün. OpenScape, sahadaki ekiplere mobil olarak veya masaüstünden zengin bir video konferans olanağı sağlıyor. Ayrıca kullanıcıların sanal olarak bütün cihazlara tek bir ekrandan ulaşabildiği ilk platform olan Circuit ile kullanıcılara, sanal olarak bütün cihazlara tek bir ekrandan ulaşabilecekleri bir platform sunuyoruz. Sosyal yazılım, iş uygulamaları, görüntü, yazışma, analitik ve geleneksel sesli iletişimi içine alan bu uygulama, sanal olarak her kanalda bilgi ve veriyi bir araya getirerek tümleşik iletişimin vaatlerinden öteye geçmek için tasarlandı.”


10 Şubat 2015 Salı

Nallıhan’ın turizm gönüllüleri ‘fark yarattı’

Sabancı Vakfı’nın Fark Yaratanlar programı, altıncı sezonunda da toplumsal sorunlara çözüm üreten “sıra dışı kişilerin olağanüstü öykülerini” anlatmaya devam ediyor. Yapılan çalışmaların kısa videolarının hazırlanarak internet ortamında paylaşılmasına dayanan Fark Yaratanlar programı, çalışmaların izleyenlere ilham vermesini, bu sayede toplumsal gelişmeye aktif katılımı artırmayı amaçlıyor.


Bu sezonun sekizinci fark yaratanı, kalkınma temelli kırsal turizmi desteklemek üzerine birçok faaliyette bulunan Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği başkanı Mustafa Bektaş oldu.


Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği, Mustafa Bektaş öncülüğünde Ankara’nın tarihi ve doğal dokusu bulunan ilçesi Nallıhan’da turizm, kültür ve doğal varlıkların korunmasını, geliştirilmesini, araştırılmasını ve tanıtılmasını sağlamak amacıyla 2005 yılında kuruldu.  İlk olarak belediye iş birliği ile ilçede bulunan harabeler, tarihi yapılar ve kalıntılar, eski hanlar, camiler, Milli Park alanları, barajlar, göletler ve şelaleler, doğa yürüyüş parkurları, yaylalar, dağlar ve mağaralar araştırılarak bu öğelerin turizme katkıları belirlendi.


Dernek, çalışmalarına Nallıhan’ın turistik alanlarının ve el sanatlarının tanıtımını yaparak devam etti. Proje kapsamında, adım adım Nallıhan’ın turizm noktalarını gösteren ve yönlendiren levhalar yapılırken, bir de turizm bürosu kuruldu. Dernek, Nallıhan halkına turizm eğitimleri vererek turist gruplarına eşlik edecek gönüllüler yetiştirdi. Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği yörede tüm kadınlar tarafından bilinen el sanatlarından olan iğne oyasını ve ipek kozacılığını yeniden hareketlendirip, 1.000’e yakın kadının iş gücüne katılmasını sağladı.
Nallıhan’ın endemik bitkilerinin tespit edilmesi ve korunması ile ilgili çalışmalar yapan dernek, aralarında Juliopolis antik kentinin ortaya çıkmasını da sağlayan birçok proje yürüterek kırsal turizmi Ankara’da yaygınlaştırmaya çalıştı.Nallıhan’a gelen turist sayısı 10 yılda 36 kat arttı

Derneğin çalışmaları Nallıhan Belediyesi ve Kaymakamlığı’nın yaklaşımı, diğer STK’ların işbirliği ile birleşince ilçenin bütüncül bakış açısıyla ele alınması sağlandı. Nallıhan birçok yüksek lisans ve doktora tezine konu oldu. Daha önceden ilçeye yılda 2 bin turist gelirken, bu sayı dernek çalışmaları sayesinde 72 bin kişiye çıktı.Mustafa Bektaş’ın fark yaratan hikâyesi 9 Şubat 2015 tarihinden itibaren, www.farkyaratanlar.org ve www.sabancivakfi.org internet sitelerinin yanı sıra Facebook, Twitter ve Youtube’da yayınlanıyor.

Eros’un Okları Atina Rotasında

Uçak bileti, otel ve araba kiralama fiyatlarını aynı platformda karşılaştıran uluslararası seyahat arama motoru Skyscanner, Sevgililer Günü’nde romantik çiftlerin tercih edeceği destinasyonları araştırdı. Elde edilen verilere göre Sevgililer Günü'nde Eros’un okları Atina rotasını izleyecek, zira Türkiye’den yapılan aramalarda geçtiğimiz seneye kıyasla bu sene en çok Atina’da artış görüldü. Atina’nın ardından en çok masallar şehri Prag, romantiklerin vazgeçilmezi Paris, eğlencenin başkenti Amsterdam ve sanat ve mimarisi ile büyüleyen Roma’ya yapılan uçuş aramaları artış gösterdi.

İnternet sitesi ile olduğu kadar mobil uygulamalarıyla da dünyada seyahat etmek isteyenlerin hayatını kolaylaştıran ve en hesaplı alternatifleri sunan Skyscanner, Sevgililer Günü’nde geçtiğimiz seneye oranla Türkiye’den en çok artış yaşanan destinasyonları araştırdı. Elde edilen verilere göre, geçen seneye kıyasla Türkiye’den yapılan uçak bileti aramalarında en fazla artış Atina’da yaşandı.
Skyscanner’ın araştırmasına göre, geçen seneye kıyasla %223 bir oranla daha fazla aranan Atina, Türk romantiklerinin Sevgililer Günü’nü geçirecekleri destinasyon. Bu yıl Türk sevgililer, M.Ö. 5. yüzyıldan kalma tapınakların bulunduğu Akropolis’in ışıkları altında romantik bir akşam yemeği gibi alternatiflerle özel bir sevgililer günü geçireceğe benziyor.

Masal gibi bir Sevgililer Günü
Masallara ilham veren Arnavut kaldırımları üzerinde destansı bir yürüyüşle başlayıp Charles Köprüsü’nde hayatının en romantik anının yaşamak isteyen çiftler ise bu Sevgililer Günü’nde Prag’ı tercih edecek. Skyscanner’ın araştırmasına göre, Sevgililer Günü için geçen seneye kıyasla bu sene Türkiye’den Prag’a yapılan aramalarda %186’lik bir artış görülüyor.
Romantizmle özdeşleşmiş Paris’e Türkiye’den yapılan aramalarda ise geçen yıla oranla %42’lik bir artış yaşanıyor.

Romantizmden farklı bir ambiyans yaşamak isteyenler ise birbirinden farklı eğlence alternatiflerini bulabilecekleri Amsterdam’ı tercih ediyor. Sevgililer Günü için Türkiye’den Amsterdam’a yapılan aramalarda geçen seneye göre bu sene %22’lik bir artış görülüyor. Sanat ve mimari yapısıyla Sevgililer Günü için büyüleyici bir hava yaratan Roma ise %4 oranla aramalarda geçen seneye kıyasla en çok artış yaşayan şehirler listesine giriyor.
Sevgililer Günü için En Fazla Artış Gösteren 5 Destinasyon
1.Atina
2.Prag
3.Paris
4.Amsterdam
5.Roma

14 Şubat Sevgililer Günü'nde, sadece sevgilisi olanlar mı hatırlanmalıdır?

AL Danışmanlık Genel Müdürü,  Marka Yönetimi ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel, şunları söyledi: “14 Şubat Sevgililer Günü’nde, sadece sevgilisi olanlar mı hatırlanmalıdır? Yoksa, bizim için değerli olan, sempati duyduğumuz, sevdiğimiz arkadaşlarımıza, saygı duyup güvendiğimiz iş arkadaşlarımıza, kendimizi yakın bulduğumuz, bize dostluk gösteren komşularımıza da onları ne kadar önemsediğimizi hatırlatmak için bir fırsat mıdır?


Ben 14 Şubat Sevgi Günü'nden, üniversiteyi bitirip Londra'ya gittiğim yıl haberdar oldum.
O günün sabahında, kaldığım evin kapısında 2 kart buldum, İngilizce olarak Sevgililer Günün kutlu olsun yazan bir kart vardı. Kutlama kartlarından birini, karşı komşumuz yaşlı çift bırakmış, diğerini de okul arkadaşım bırakmıştı.

O kadar mutlu hissettim ki kendimi, iş yerine gittiğimde de her çalışanın masasının üzerinde küçük biblolar ve sevgililer günü mesajları vardı. Kimse kendini, yalnız ve sevgisiz hissetmedi; sevgilisi olup olmaması önemli değildi. Birbirimizin farkında olmak ve bunu bir kartla, bir küçük notla hatırlatmak güzeldi. O gün ofiste herkes çok daha hızlı ve iyi işler çıkardı, sanki sihirli bir değnek dokunmuştu. Kimse birbirine zorluk çıkarmadı, tam tersi yardımcı olmaya ve işleri kolaylaştırmaya çalıştı. Bu hissediliyordu.

Şimdi düşünüyorum da, iş yerlerinde, çalışanı fark etmek, iyi işi fark ettiğini fark ettirmek ve teşvik vermek, takdir etmek adil bir sistemle yürütülse, performanslar nasıl da artar ve verimli çalışılır. Takdir Etmenin ve motivasyonel liderlik yaklaşımının maliyeti yoktur. Ama, Takdir etmemenin ve motivasyonel liderlik yapmamanın zararı çoktur.”

9 Şubat 2015 Pazartesi

Karaman Turizmi Dünyaya Açılıyor!

Zengin tarihi ve kültürel değerleri ile bilinen Karaman’ın dünya turizm pastasından hak ettiği payı alabilmesi için MEVKA Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle hazırlanan “paket turlar” Yrd. Doç. Dr. Metin Çelik tarafından tanıtıldı. MEVKA Kalkınma Ajansı’nın finansmanlığı, Karaman Valiliği İl Özel İdaresi, Karaman Belediyesi, Karaman Ticaret ve Sanayi Odası ile Karaman İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün destekleri ile “paket tur” ürünleri haline getirilen Karaman’ın turizm değerleri, turizm paydaşları, seyahat acenteleri, tur şirketleri, ulusal, yerel ve turizm basınına tanıtıldı.


“Karaman Turizmi Dünyaya Açılıyor” projesi kapsamında “paket turlar” haline getirilen turizm değerleri daha etkin bir şekilde turistlere sunulacak. Yapılan çalışmalar sonucu; Foto Safari, Gurme Turizmi, Bisiklet Safari, Çadır ve Kamp Turizmi, Doğa Turizmi, Trekking ve Kültür-Sanat tur programları hazırlandı. Hazırlanan “paket tur”ların tanıtımı için gerçekleştirilen toplantıya Karaman Valisi Murat Koca, Karaman Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan, Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Toktay, Karaman İl Kültür Turizm Müdürü Cengiz Orta, Ermenek Belediye Başkanı Uğur Sözkesen ve Mevlana Kalkınma Ajansı yetkilileri katıldı.


“Paket tur” programlarının tanıtımı için bir sunum gerçekleştiren Marka Kent Karaman Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Metin Çelik, “Mevlana, Yunus Emre, Piri Reis ve daha nice önemli şahsiyetin yetiştiği Karaman; Karaman Kalesi, Çeşmeli Kilise, Tartan Evi, Karadağ’da bulunan Binbir Kilise, Madenşehri ve Değle Örenyeri gibi çok önemli turizm değerlerine sahiptir. Bu turizm değerlerinin daha iyi tanıtılması için titiz bir çalışma yürütüldü ve paket tur programları hazırlandı. Bu paket tur programlarıyla birlikte Karaman’ın turizm değerlerinin turizm paydaşları ile buluşması çok daha kolay olacak. Yapılan alt yapı çalışmaları, nitelikli konaklama tesisleri ve hijyenik yeme içme mekanları ile de turizmde dünyaya açılmaya hazır hale getirilen Karaman turizminde, paket turlarla birlikte önemli bir hareketlenme olacaktır.” dedi.


“BAZI YÜZLER UNUTULMAZ” KARMA SERGİ

 “BAZI YÜZLER UNUTULMAZ”
KARMA SERGİ 
12-28 Şubat 2015
Galeri Eksen

12-28 Şubat 2015 tarihleri arasında Nişantaşı-Galeri Eksen’de gerçekleşecek olan interdisipliner, küratöryal sergi “Bazı Yüzler Unutulmaz”a bütün sanatseverler davetlidir!“Bazı yüzler, baktığımız ilk andan itibaren bizi etkisi altına alır ve aynı sonsuz anlarda belleğimizi o donuk zamana hapseder. Sanat tarihinde eşsiz figürlerin unutulmaz yüzleri; Michelangelo’nun kavmine kızan Musa’sındaki kızgın, tatminsiz yüzü, Da Vinci’nin Mona Lisa’daki hüzünle karışık gülümseyen yüzü, Bernini’nin Davut heykelinde, Golyat’a taş atan öfkeli bakışları… Müzik dünyasında “Rock N Roll’un büyükannesi” lakabıyla Tina Turner yılmaz kahkaha dolu gülümseyişiyle, reggae müziğinin babası Bob Marley’in sıcak, umutlu gülüşü…


Filmlerden izlediğimiz bazı özel yüzler de asla unutulmaz; Persona filmindeki Elisabeth karakterinin durağan, kendini beğenmiş özgüvenlikteki geniş, arzu nesnesine dönüşen ölümsüz yüzü, Jack Nickolson‘ın Jack Torrance karakteriyle Shining filmindeki manik/korkutucu bakışları, Marlyn Monroe’nun ölümsüz pozlarındaki şuh, sıcak gülüşü, Brad Pitt’in Fight Club filmindeki yakışıklı ama serseri haliyle Edward Norton’a dönen çoklu yüzü, Bir Zamanlar Amerika filmindeki ‘Harmonika’ karakteriyle Charles Branson’un ölümlere alışık soğukkanlı yüzü, Casablanca filminin unutulmaz yüzü Inrad Bergman, Türkan Şoray’ın biraz utangaç, biraz şımarık bakışları, Şener Şen’in şakacı gülümseyişi, Yılmaz Güney’in “çirkin kral” bakışları, Barış Manço’nun efsanevi güleç yüzü, uzun saçları, Turist Ömer Sadri Alışık’ın güldürürken düşündüren saf/kurnaz bakışları, uzun yıllar toplumcu gerçekçi filmlerde oynamış “ağır abi” Tuncel Kurtiz’in toplumsal duyarlığını sürdürdüğü kederli, kaygılı bakışları.


Diğer yandan siyaset/politika dünyamıza yön vermiş, pişkinliğin ‘her şeye bir kılıf uydururuz’un bulucusu “Demokrasilerde çare tükenmez” lafının ebesi Süleyman Demirel gülüşü, Hindistan’ın İngiliz sömürülerine karşı pasif direnişiyle efsaneleşen kurtuluş kahramanı Gandhi’nin dingin, vakur yüzü… Aşina olduğumuz yıldızlardan, hiç tanımadığımız, bazen ışıklarda karşıdan karşıya geçerken bir anda tutulduğumuz ve bir daha hiç görmediğimiz, benzerine rastlamadığımız, rastlayamayacağımız görsel hafızamıza kazınmış unutulmaz yüzler. Bir kaş-göz, bakış, bazen bize sempatik, dikkat çekici gelir ya da karizmatik görünür, o bakışa yoğun anlamlar yükler, çok şey katarız. Daha sonra sahip olmadığı ve belki hak etmediği anlamları bile ona biz yakıştırırız. O bıraktığı iz zihnimizden hiç silinmez ve bazı keskin hatılı, belirgin yüzler gerçekten unutulmaz. Diğer yandan, tam tersine, bazı yüzler de net hatırlanmadığı, çocukluğumuzdan beri görmediğimiz, tam anımsanamadığı, ya da flu hatırlandığı, şu an hayatta olmayan veya uzaklara gidip haber alamadığımız bir yakınımızın belirsiz yüzü asla unutulamaz. Çocukluğumuzda hatırladığımız o hayaletsi silüeti gözlerimizin önünden gitmez. Sergimizin konseptini unutulmaz bakışlar, gülen, konuşan gözler, çok farklı anlamlar barındıran yüzler üzerine portre işler oluşturur.” diyor Şeref Akşit.

Şeref Akşit küratörlüğünde resim, heykel, seramik, illüstrasyon, dijital baskı, video ve fotoğraf olmak üzere disiplinlerarası bir sergi. Sanatçılar; Ahmet Kiracı, Aslıhan Aksun, Berrin İlhan, Beste Koş, Ceren Topsakal, Çağdaş Erçelik, Deniz Gökduman, Ercan Olgun, Esra Kürtür, Ethem Onur Bilgiç,  Ezzaldin Shahrori, Gökçe Pehlivanoğlu, Harun Tole, Maryam Sahafzadeh, Murat Berköz, Nezihe Bilen Ateş,Onur Şenbaş, Saydan Akşit, Tayfun Gülnar, Yeşim Ustaoğlu, Yoldaş Ataseven, Zafer Erkan. 28 Şubat 2015’e kadar bu çok renkli, çok anlamlı “yüz”lere sahip sergiyi Galeri Eksen’de gezebilirsiniz.

8 Şubat 2015 Pazar

ETIHAD HAVAYOLLARI YENİLİKÇİ KABİN TEKNOLOJİSİ ALANINDA “2015 YILININ HAVAYOLU ŞİRKETİ” SEÇİLDİ

Etihad Havayolları, HMG Aerospace tarafından yayınlanan lider kabin teknolojisi ve IFEC dergisi Inflight tarafından “2015 Yılının Havayolu Şirketi” ödülüne layık görüldü. Şirketin yolcularına sunduğu hizmet, kabin teknolojisi ve yenilikler nedeniyle  ödüllendirildiği yarışma, belirli kriterler üzerinden bağımsız bir jüri tarafından değerlendirildi ve ödül töreni Dubai’de Ortadoğu Kabin İçi Fuarı’nda gerçekleşti.


HMG Aerospace Reklam ve Etkinlik Direktörü Rebecca Howells konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Geçtiğimiz yıl, hiçbir havayolunun Etihad Havayolları kadar yenilik getirmediğini göz önünde bulundurursak, Etihad Havayolları yenilik, hizmet ve teknoloji ödülü dalında en güçlü adaydı.”Airbus A380 uçağında yeni nesil Panasonic eX3 teknolojili E-BOX uçak içi eğlence sunan ilk şirket olan Etihad Havayolları, yüksek çözünürlüklü ekranlar ile gelişmiş oyun seçenekleri ve alışveriş ve eğlence imkânlarının yanı sıra 3 boyutlu hareketli haritalar ve doküman okuyucu sunan sisteme tüm A380 ve Boeing 787 filosunda yer verecek.

Sistem, yolculara film izlerken oyun oynama veya harita inceleme gibi tüm aktiviteleri tek bir sistem üzerinden sağlayan ikinci bir el ekranı ile maksimum eğlence vaat ediyor. Gürültü kesici kulaklıklar ve dünyada bir ilk olarak sunulan entegre manyetik ses çıkışı da en iyi ses kalitesini sağlamak üzere tüm kabinlerde bulunuyor.Önümüzdeki ay itibarıyla, tüm filosunda Internet bağlantısı sunan az sayıda havayolundan biri haline gelecek olan Etihad Havayolları, A380 filosunda tam donanımlı mobil ve Wi-Fi hizmeti vermeyi ve halihazırda Wi-Fi ile donatılan B787 uçaklarında 2015 yılının ikinci yarısından itibaren mobil 3G çözümü sunmayı hedefliyor.


Hançere’nin Peşinde Bir Abdal

Abdal Haluk Tolga İlhan Yeni Albümü “Hançere”yi Dinleyicileri İle Buluşturuyor
Operadan Halk Müziğine; Hollywood’dan Anadolu’ya uzanan müzik serüveninde, İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından Abdal Haluk Tolga İlhan yeni albümü “Hançere”yi dinleyicileri ile buluşturuyor.


İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından Abdal Haluk Tolga İlhan, opera ve geleneksel söyleyiş biçiminde yakaladığı kendine has yorumuyla sosyal medyada fenomen haline gelen Ervah-ı Ezelde türküsü ile tanınmıştı. Doğudan batıya farklı tınıları birbirine kaynaştıran yorum anlayışı Hollywood’da katıldığı Reading Club of Opera yarışmasında kendisine en iyi tenor ödülünü getirmişti. İlhan, Hollywood macerasından sonra Anadolu’nun eşsiz güzellikteki türkülerini seslendirdiği, dördüncü albümü Hançere’yi Beyoğlu Metropol Müzik aracılığı ile bugünlerde dinleyicilerin beğenisine sunuyor.

Söyleyenin, dinleyenin ve türkülerin kendine has olan özellikleri üçgeninde, hançerenin ve mananın keşfine çıkan Abdal, seste, söyleyişte ve nağmede farklılığın yaratılabileceği, 10 eser ile albümü şekillendiriyor.  Abdal’ın tüm albümlerinde, dinleyicilerin tınısına alışık oldukları komalı gitara bu albümde çello, piyano, akordeon ve ebow gibi batıya içkin tonları içeren enstrümanlarla cura, kopuz, bağlama ve santurun geleneksel sesleri eşlik ediyor.

Stüdyo Ada’da, tecrübeli tonmaister İhsan Apça’nın ve Özgür Özkan Mete’nin teknik çalışmaları ile hazırlıkları tamamlanan albümün yönetmeni ve aranjörü başarılı müzisyen Öner Gerçek. Ömer Arslan, Ercüment Orkut, Eylem Pelit, Özer Altun ve Göksun Çavdar gibi kıymetli müzisyenlerin tecrübelerini ve ustalıklarını konuşturdukları müzik alt yapısı da albümün başından sonuna dikkat çekiyor.

Albüm repertuarının, Abdal Haluk Tolga İlhan’ın ses karakteristiğinin ön plana çıkabileceği eserlerden oluştuğunu görüyoruz. İlhan’ın güçlü sesi ve klasik müzik eğitimi ile şekillenmiş söyleyiş biçimi, Âşıkgiller olarak bilinen ailesinden miras kalan kendine has bir hançere ile bütünleşiyor. İlhan,  bu özgünlüğün ise türkülerin içinde mevcut olan tüm hikâyelerle, hissiyatla, tarih ve kültür ile bir bütün olduğunu, albümde de hançere sistemini oluşturan bu özelliklerin izini sürmeye gayret ettiklerini ifade ediyor.

Albümde Yer Alan Eserler
Keşkem Bu Ellere Gelmez Olaydım / Erzurum
Havalar Ayaz Gelin Hanım / Adıyaman
Etek Sarı Sen Etekten Sarısın  / Arguvan
Suda Balık Yan Gider / Erzurum
Allı Turnam Bizim Ele Varırsan / Kırıkkale
Değirmen Başında Vurdular Beni / Erzurum
Karahisar Kalesi Yıkılır Gelir / Afyon
Keklik Gibi Kanadımı Süzmedim / Erzincan
Kul Olayım Kalem Tutan Ellere / Sivas
Hele Yâr Zalim Yâr / Diyarbakır


7 Şubat 2015 Cumartesi

Türkmenler’den Çoşkulu Ve Muhteşem Avrupa Buluşması

“Hollanda Türkmen Konferansı”
Hollanda Türkmenleri Birliği’nin Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da Şehit Türkmen Lideri Dr.Nejdet Koçak’ın anılması ve anlaşması temasıyla düzenlediği “Hollanda Türkmen Konferansı”, büyük ilgi gördü ve yoğun katılımla geçti.


5 yıldır geleneksel olarak Hollanda Türkmenleri Birliği tarafından düzenlenen muhteşem buluşmada bu yıl, halkı tarafından Türkmen Beğ sıfatıyla hitap edilen Hollanda Türkmenleri Birliği Başkanı Eşref Kerküklü’nün moderatörlüğünde önemli bilgilerin verildiği ve değerlendirmelerin yapıldığı doyumsuz ve coşkulu bir akşam yaşatıldı. İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra Türkmen Milli Marşı okundu ve Şehitler için saygı duruşuna geçildi, ardındansa program başladı.


Konferans’ta ilk konuşmayı yapan Irak Türkmen Cephesi (ITC) Avrupa Birliği/Brüksel Temsilcisi Dr.Hassan Aydınlı yaptığı konuşmasında “Türkmenler büyük Türk dünyasının önemli bir parçasıdır. Şu anda karşılaşmakta olduğumuz problemlerin başında mezhep üzerinden bölünmemiz tehdidi gelmektedir. Mezhep taasubuna karşı önlem alıyoruz ve her yerde bunun doğru bir davranış olmadığını dile getiriyoruz.” dedi ve özellikle Türkmenler, Hıristiyanlar ve Yezidiler’de büyük bir duyarlılığın olduğunu ifade ederek Irak’ta ezilen tüm kesimlerle birlik içinde olduklarını söyledi. Dr.Aydınlı’nın ardından konuşan Hollanda Türkmenleri Birliği Başkanı Eşref Kerküklü, “Bu buluşmayı yapmak için elimizden gelen gayreti sarf ettik. Fakat bu gayretli çalışmalarımız karşısında ‘Karşı-Devrim’ adı verilen olgu boş durmayarak etkisiz bir gayretin içine girdiğini görüyoruz. Biz Türkmenler olarak kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Yolumuz, Önderimiz Ata Hayrullah’ın ve Yolbaşçımız Nejdet Koçak’ın yoludur. Bizler Nejdet Koçak’ın deyimi ile “idealist insanlar geri dönmemek üzere yola çıkarlar” sözüne uygun davranan milletin fertleriyiz. Yönetici arkadaşlarımız ile üyelerimizin de bildiği gibi Önderimiz Nejdet Koçak, ilk Hollanda Türkmenidir. Çünkü rahmetli Önderimiz, yüksek tahsil için 1964’te Hollanda’ya geldi ve ziraat alanında, pancar sökme makinası gibi yeni buluşlara imza attı. Önderimizin, bizim bugün yaşadığımız Hollanda topraklarına ayak basması ve bunda da ileri, burada Türkmen meselesine uluslararası bir boyuta taşımış olması; bizim onun devamı olduğumuzu perçinleştiren önemli bir noktadır. Bu nedenle Önderimizin bizim için ayrı bir yeri vardır. Zira Önderimiz Nejdet Koçak, yüksek bir milli his yanı sıra bilimsel alanda da çağdaş gelişmelerin takipçisi bir bilim insanıdır. Biz Türkmenler olarak bu sorumluluğun bilincinde ve farkındayız. Şu anda yaptığımız araştırmaya göre sevgili Önderimiz, Noord-Holland eyaletinde bulunan Nieuw-Vennep kasabasında Hollanda’lı bir ailenin yanında bizzat 4 yıl ikamet etti. Biz bu kutlu mirası üzerimizde taşıyoruz ve Hollanda‘yı da çok seviyoruz. Zira kendi yurdumuz olan Irak’ta insan muamelesi görmediğimiz için Hollanda’yı yeni yurt bildik ve Hollanda Türkmeniyiz.” diyerek sözlerini sürdürdü. Türkmen Beğ Eşref Kerküklü, konuşmasının devamında “Irak’ta, Türkiye’de, Avrupa’da ve dünya’da Türkmenlerin çektikleri sıkıntının en büyük nedeni bir kurtarıcı beklemeleri, birde birleşmemeleridir.” şeklinde görüşlerini ifade etti.


Konferansın konuşmacılarından Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) Kadın Kolları Başkanı Özlem Kardeş Sancar, toplumda meydana gelen olumsuzluklara dikkat çekerek, Türk gençliğine sahip çıktıklarını ve sahip çıkmaya devam edeceklerini, toplum önderlerine görev düştüğünü, bu çerçevede görevlerini layıkıyla yaptıklarını ve toplumsal değerlerin yol gösterici olduğunu belirtti. HTGF Kadın Kolları Başkanı Sancar “Bugün toplumumuzun yüzleşmekte olduğu tehlike ve tehditler göz önünde tutulduğunda Mustafa Kemal'in neferleri olarak ne kadar haklı olduğumuz bir kez daha görülmektedir. Türkmen Önderi Şehit Nejdet Koçak’ın geleneksel olarak anmasını ve anlaşılmasını esas alan Türkmen Konferansı’nın Hollanda Türklüğüne hayırlı ve uğurlu olmasını dinlerken, tüm soydaşlarıma ve yoldaşlarıma Hollanda Türkmenleri Birliği nazarında başarılar diler ve Büyük Atatürk gibi hep beraber tekrar and içeriz; Ne mutlu Türk'üm diyene!” diyerek sözlerini tamamladı. Ortadoğu’daki Kürt ve Kürdistan olgusuna değinen Türk Araştırmalar Enstitüsü (ITS) Başkanı ve Tarihçi-Türkolog Drs.Armand Sağ konuşmasında “Ne acıdır ki Koçak bey yeterlice bilinmiyor. Koçak bey Türk tarihinde önemli bir önderdir. “Türkçülük” suçlamasıyla dönemin Irak rejimi tarafından öldürülen Nejdet Koçak’ın birlik çağrısı suç oldu. Dış güçler ne yazık ki Türklerin birliğini istemiyor. Stalin örneğin Türkleri bölmek için çalışma yapmış, Türkleri bölgeler esasına göre ayırmıştır. Türk’le Türkmen arasında bir fark yoktur.” diyerek Türkmen kavramının nasıl ortaya çıktığını anlattı.

Konferansta konuşmacı olan ancak 28 Ocak’ta Strazburg’ta bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülecek sözde “Ermeni soykırımı” iddialarını içeren İsviçre-Perinçek davası öncesi İstanbul’da bazı toplantılara katılmak ve temaslarda bulunduğu için konferansa katılamayan Türk Gençlik Önderi, Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) Genel Başkanı Oğuzhan Kılıç’ın konferansa tebliğ anlamında yazılı mesaj gönderdi. HTGF Kadın Kolları Başkanı Özlem Kardeş Sancar, HTGF Genel Başkanı Kılıç’ın tebliğini okudu. Türk Gençlik Önderi Kılıç tebliğinde Avrupa’da ortaya çıkan radikalizm, terörizm, İslam karşıtlığı ve ırkçılık tehdidinin dengeli bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini, terörle mücadele edilmesi gerektiğini, kaynağını meşru kamu hukukundan alan devlet güçlerinin din'i ve dinsel obje ve öğeleri azınlıklarla iletişim kurmak için bir iletişim aracı olarak kullanmaya kalkmalarının Anayasa’da yeri olmayan uygulamalar olduğunu, yanlışa düştüklerini, hukukun ve laik yaşamın tehlikeye sokulduğunu ve yurttaşların 2.sınıf yurttaş statüsüne sokulduklarını belirtti ve Büyük Atatürk’ün yaklaşan olayları çok çok önceden gördüğünü ve onun yoluna sımsıkıya sahip çıkılması gerektiğini dile getirdi. HTGF Genel Başkanı Kılıç’ın tebliğinde Türklük değerlerini ayağa düşürdüğünü söylediği mafya’ya yüklendiği gözden kaçmadı. HTGF Genel Başkanı Kılıç, “Bizler bu zorlukları görerek ve çileyi çekerek Türk milliyetçiliği’ne yaraşır ve yakışır olgunluğu ve çalışmayı ortaya koyarken birileri bu ulvi değerleri ırkçılık, gericilik, çek-senet tahsilatçılığı, kara para aklama, uyuşturucu ticareti, çeşitli kaçakçılık yaparak ve mafyacılık oynayarak ayaklarının altında pas pas etmiş, kutlu değerlerimizi hoyratça kötüye kullanmıştır. Ne acı'dır ki (manevi varlığında) Büyük Atatürk ve tüm Türklük değerleri de bundan nasibini almıştır. Mafyavari yapıların Büyük Atatürk’ü ağzına sakız etmesi kadar utanç verici bir durum olamaz!” şeklinde konuya değinerek, tebliğinin devamında “Türklük, milliyetçilik ve İslam bir kutup hareketine dönüştürülemeyecek kadar üst değerlerdir. Bunun aksine yeltenenler halkımızın zekâsıyla alay eden anti-demokrat, militarist, özgürlük düşmanı, baskıcı, faşist yapılardır. Türkiye'deki siyaseti Türk toplumunu birbirine düşürecek ve kutuplaştıracak şekilde Hollanda'ya taşımanın adı ne zamandan beri milliyetçilik olmuştur? Onlar bıraksınlar bu üstün değerleri çekiştirmeyi de toplumumuz için yeni olan hangi hakların kazanımı için mücadele verdiler, onları söylesinler. Bu noktada görülecek ki, gençlimizle ve halkça bozduğumuz oyunu birileri devam ettirmeye çalışmaktadır. Mafya yöntemleriyle güç toplamaya çalışan ırkçı-gerici kriminal güçler her ne kadar fütursuzca ve göz görerek ortada takla atıp kendi kendini ifşa etseler de boşuna çabalıyorlar; Türk gençliği uyanıktır, vakurdur ve oyunların farkındadır.” diyerek “Öncümüz ve yol göstericimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Onun ülküsü olan milletimizin ve insanlığın barış ve esenlik yolu, gençliğimizin büyük ülküsüdür. Onun ileri'den de öte ufkun ötesini gösteren yüce düşünceleri dayanağımız, kaynağımız ve yaşam biçimimizdir.” görüşlerine yer verdi.

Konferansın konuşmacılarından Türkolog Tonyukuk Erol Ersoy, Irak’ta Türkmenlerin (Irak Türklerinin) konuştukları ‘Türkmence’ adı verilen lehçe’de kullanılan sözcükler ile Türkiye’de konuşulan Türkçe’de kullanılan sözcüklerin karşılaştırıldığı bilgilendirici bir sunum yaptı. Ersoy’dan sonra konuşan Hollanda Irak Türkmenleri Danışma (NİTAR) Başkanı Sabah Merdan yaptığı konuşmada “Türkmenlerin tarihten bugüne değin temel özellikleri dürüst olmaları ve haktan sapmamaları olduğu”nu dile getirdi. Merdan konuşmasının devamında Türkmen tarihinden örnekler sunarak “Ne zaman ki, Irak kuruldu o günden bugüne Irak Türkleri (Türkmenler) Türkiye’den ayrı düşmüştürler. Türkmenlere karşı en büyük katliam 1959’da Komünistler tarfından yapıldı.” dedi ve Irak Türklerinin zulüm altında olduklarını dile getirdi. Merdan, “Sürekli, çok değerli ve kaliteli insanları bir araya getirerek onlara davamızı en iyi şekilde anlatan ve benimsettiren, Türkmen toplumumuzun öncü gücü olan Hollanda Türkmenleri Birliği ve bu birliğin Başkanlığını başarıyla sürdüren Sayın Eşref Kerküklü’yü özellikle emeğinden ve başarılarından ötürü kutluyor, Allah’tan başarılar diliyorum ve her zaman yanında olacağımızın sözünü veriyorum.” diyerek büyük takdirini dile getirdi.

Buluşmanın son bölümünde katılımcılara ikramlar yapıldı. Hollanda Türkmenleri Birliği Başkanı Eşref Kerküklü milli duyarlılıkları ve Türkmenlere yaptıkları katkılardan ötürü, alkışlar eşliğinde Irak Türkmen Cephesi (ITC) Avrupa Birliği/Brüksel Temsilcisi Dr.Hassan Aydınlı, Hollanda Türk Gençlik Kuruluşları Federasyonu (HTGF) Kadın Kolları Başkanı Özlem Kardeş Sancar, Türk Araştırmalar Enstitüsü (ITS) Başkanı ve Tarihçi-Türkolog Drs.Armand Sağ, Hollanda Irak Türkmenleri Danışma (NİTAR) Başkanı Sabah Merdan, Türkolog Tonyukuk Erol Ersoy, Fetihce Uluslararası Sosyal Projeler Derneği Başkanı Fetih Coşkunsu ve Hollanda Türkmenleri Birliği yönetimi tarafından “2014 Yılının En Aktif Türkmen Kadını” olarak seçilen Dr.Aydınlı’nın değerli eşi Europe-Turkmen Friendships  (Avrupa-Türkmen Dostluğu) girişiminin Başkanı Merry Fitzgerald’a şükran plaketi sundu.

4 Şubat 2015 Çarşamba

INCON Grubu’nun yetkilileri, 9-11 Şubat 2015 tarihlerinde her sene düzenlenen Üniversite ve Liderlik toplantılarını İstanbul’da gerçekleştirecektir

Dünyanın önde gelen konferans, etkinlik ve destinasyon yönetimi firmalarının oluşturduğu INCON Grubu’nun yetkilileri, 9-11 Şubat 2015 tarihlerinde her sene düzenlenen Üniversite ve Liderlik toplantılarını İstanbul’da gerçekleştirecektir.


INCON lokal partneri DEKON ve INCON tercih edilen mekan tedarikçisi Haliç Kongre Merkezi’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek bu organizasyon kapsamında, 10 Şubat 2015 tarihinde “INCON Sektör Semineri” düzenlenecektir.  Türkiye toplantı sektörü ve uluslararası toplantı sektörünün önde gelen isimlerinin ve değerli konuşmacıların bir araya geleceği INCON Sektör Semineri’nde, sektöre ilişkin gelişmeler, tercih edilen toplantı destinasyonlarından biri olan İstanbul’un konumunun sürdürülebilirliği için gereklilikler, destinasyonumuzun geleceğine yönelik ortak stratejilerin oluşturulması ve küresel tehditlerin destinasyona etkileri tartışılacaktır. Seminer, İsrail, Avusturalya ve Singapur’dan üst düzey konuşmacıların sunumlarını da kapsamaktadır.



Seminer;
En iyi uygulamaların paylaşımı ve toplantı sektöründeki meslektaşların uzun soluklu ilişkiler kurmasını,
Tedarikçilerin toplantı sektöründeki yapılanmalar, eğilimler ve değişimler hakkında bilgilendirilmesini,
İstanbul’un önde gelen toplantı destinasyonlarından biri olarak kalmasını sağlamak için global fikir liderleriyle yeni stratejilerin tartışılmasını hedeflemektedir.
Dünyanın önde gelen “Profesyonel Konferans Organizatörleri” ve “Konferans ve Etkinlik Yönetimi” firmalarının CEO’ları olan INCON partnerlerinin konuşmacı olarak yer alacağı Seminer, uzmanların hazırladığı sunumlar, moderatör eşliğinde gerçekleştirilecek yuvarlak masa ve panel tartışmalarını da kapsamaktadır.

Haliç Kongre Merkezi Genel Müdürü  Handan Boyce yaptığı açıklamada, “INCON Sektör Semineri’nin küresel tehditlerin toplantı sektörüne etkisinin tartışılabileceği önemli bir fırsat yaratacağı ve İstanbul’un önde gelen destinasyonlarından biri oluşunu sürdürülebilir kılan stratejileri değerlendirmek adına etkin bir platform sağlayacağını” belirtti.

Arinex Yönetici Ortağı ve INCON Eş Başkanı  Roslyn McLeod, “İstanbul sürekli gelişen ve zenginleşen uluslararası bir şehir, Haliç Kongre Merkezi ise şehrin değerli bir parçası. INCON ortakları bu görkemli mekânı deneyimlemek için İstanbul’da bir araya gelmeye karar verdi. Sektörün önemli konularını tartışılacağı bu toplantıyı sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.
                                               

FG Wilson Marmara Bölgesi’ne yeni satış müdürü atandı

EMRAH DUMANKAYA, FG WILSON MARMARA BÖLGESİ SATIŞ MÜDÜRÜ OLDU
1966’dan bu yana dünya markası olarak büyük yatırımcının, gayrimenkul geliştiricisinin;avm,hastane,otel,okul, köprü,havaalanı,ofis,rezidanslar gibi çözüm ortağı olan ve daima “Kesintisiz Hayat” için “Kesintisiz Enerji” tedariki önemidir diyen      FG Wilson Türkiye ekibi genişliyor.


FG Wilson Türkiye, Marmara Bölgesi’ne satış müdürü olarak atanan Emrah Dumankaya, 2000 yılında  Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 2013 yılında Yeditepe Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsünde yüksek lisans (MBA) eğitimine başladı.

Profesyonel hayatına; elektronik kartlar, uzaktan kumandalar ve plastik ürünler
üreten ALPPLAS – EPS Elektronik  şirketinde Üretim ve Proje Mühendisi olarak başlayan              Emrah Dumankaya, 2004 – 2012 yılları arasında AKSA Jeneratör’de Özel Müşteriler Yöneticisi  (Proje Yönetmeni) olarak çalıştı. Yüksek satış ciroları yaparak önemli başarılara imza atan Dumankaya, 2013 yılında AKSA Jeneratör Bölge Satış Müdürü oldu.

2015 yılı başında ise 1966’dan beri bir dünya markası olarak hizmet veren dünyanın en büyük jeneratör sistemleri üreticisi FG Wilson’ın  Türkiye kadrosuna katılan Emrah Dumankaya Marmara Bölgesi Satış Müdürü olarak göreve başladı.

Pazarlık Becerileri,  Etkin Sunum Becerileri,  Zaman Yönetimi, GDrive Sertifikasyonu,
EDU Plus Pazarlama Yönetimi  gibi eğitim seminerlerine katılan ve 1977 yılında doğan Emrah Dumankaya iyi derecede ingilizce biliyor, evli ve yelken, futbol, basketbol gibi
spor dallarıyla uğraşıyor.

Avrupa’nın örnek akıllı şehri Eskişehir Tepebaşı’nda kurulacak!

Paydaşları arasında ÖLÇSAN’ın da yer aldığı Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Yaşam Köyü Projesi Avrupa Komisyonu Akıllı Şehirler ve İnovasyon Projesi’nden 5 milyon avro hibe alma hakkı kazandı. ÖLÇSAN’ın kuracağı Akıllı Şehir İzleme Portali gibi yeniliklere sahne olacak proje kapsamında Tepebaşı Belediyesi’nin sera gazı salımı azaltılacak.  Türkiye ve EMEA bölgesine akıllı kart, biyometri ve güvenlik çözümleri, uygulama geliştirme ve teknoloji entegrasyonu alanlarında 1984 yılından bu yana hizmet sunan Türk teknoloji şirketi ÖLÇSAN’ın paydaşları arasında yer aldığı, Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Yaşam Köyü Projesi, Avrupa Komisyonu Akıllı Şehirler ve İnovasyon Projesi’nde 20 proje arasından ikinci seçilerek 5 milyon avro hibe almaya hak kazandı.


Ocak 2015 itibarıyla başlayan Yaşam Köyü Projesi, Eskişehir Tepebaşı’nda ulaşım, iletişim ve bilişim teknolojileri alanında yapılacak iyileştirmelerle sürdürülebilirliği sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında teknolojinin yardımıyla kaynak ve enerji verimliliği artırılırken, Tepebaşı’nın sera gazı emisyon oranlarının ciddi oranda azaltılması amaçlanıyor. Avrupa Birliği’nin araştırma ve yenilik programı Horizon 2020 (H2020) kapsamında hayata geçirilen Avrupa Komisyonu Akıllı Şehirler ve İnovasyon Projesi’nde Eskişehir Tepebaşı Belediyesi, İspanya Valladolid ve Birleşik Krallık Nottingham belediyeleri ile birlikte yol gösterici nitelikte 3 yerel yönetim arasında yer alıyor. Toplamda 60 ay sürecek olan Yaşam Köyü Projesi’nin 2019 yılı sonunda tamamlanması hedefleniyor. 24 milyon avroya yakın bir bütçeye sahip olan projede 21,5 milyon avroluk kaynak AB tarafından hibe olarak karşılanacak. Projenin bilişim & iletişim teknolojileri geliştirmelerinden sorumlu paydaşı ÖLÇSAN, Yaşam Köyü Projesi için Akıllı Şehir İzleme Portali oluşturacak.

Proje kapsamında 17-19 Şubat tarihleri arasında İspanya’nın Valladolid şehrinde tüm paydaşlarının katılacağı bir toplantı gerçekleştirilecek. Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan ÖLÇSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Burak Sondal, “ÖLÇSAN olarak akıllı şehir başlığı altında, güvenlik ve gerçek zamanlı interaktif ve adaptif teknolojileri göz önünde bulundurarak, Avrupa’nın önde gelen iş ortakları ile birlikte koordineli çözümler geliştirmekteyiz. Bu kapsamda Avrupa Birliği tarafından, 2014 Horizon 2020  proje görevleri arasında onlarca proje arasından titizlikle seçilmiş olan ‘REMOURBAN under SCC1 call in Horizon 2020’ projesinin Türkiye’de ana yüklenicileri arasında yer almaktayız. Eskişehir Tepebaşı Belediyesi’nin bu başarısına Akıllı Şehir İzleme Portali’mizle katkıda bulunacağız. Dünyada örnek olacak bu projede yer almak bizim için gurur vericidir. Proje kapsamında Ar-Ge süreçlerini gerçekleştireceğimiz inovatif ürünlerin, ülkemizde bundan sonra uygulanacak akıllı şehir projeleri için de bir model teşkil edeceğini düşüyoruz” açıklamasını yaptı.

1 Şubat 2015 Pazar

Zengin Turistin Yeni Rotası Sokak Arası

Four Season veya Çırağan Sarayı Kempinski Hotel gibi bir elin beş parmağını geçmeyen marka otelleri bir kenara atarsanız İstanbul en pahalı otelleri ne Boğaziçi’nin o eşsiz kıyılarında ne de Nişantaşı gibi İstanbul’un lüks semtlerinde yer almıyor. Bu oteller sanılanın aksine Sultanahmet’in tarihi sokaklarında mütevazi bir heybetle misafirlerini karşılıyor.


Sultanahmet’in ara sokaklarındaki bu küçük otellerin dünya çapındaki otel zincirlerini geride bırakmasının en büyük sebebi ise turistin kendini evinde hissetmesi. Sultanhan Hotel’in Müdürü Enis Akcan “Dünyada yeni trend butik oteller. Turist evindeki sıcaklığı otelinde de arıyor. Bu yüzden yüzlerce kişi ile birlikte kahvaltı etmek, konaklamak artık turistlere cazip gelmiyor. Özellikle zengin turistler gittiği bölgenin tarihi dokusuna uygun küçük otellerde konaklıyor” diyor.


TURİST DEĞİL EVE GELEN MİSAFİR
Terasındaki muhteşem Sultanahmet manzarası ile otel sakinlerini büyüleyen Sultanhan Hotel’in lobisi tarihi eserler ile dolu ferah bir sanat galerisini andırıyor. Otelin düşük sezondaki fiyatı 298 Euro’ya kadar çıkıyor. Bu rakam yüksek sezonda 310 Euro’yu buluyor. Tripadvisor’dan araştırıldığında bu rakamlar 5 yıldızlı otellerin çok üstünde bir rakam. Akcan, butik otellerde turistlere ‘eve gelen misafir’ konsepti ile yaklaşıldığını belirtiyor. Misafir sayısı nispeten az olduğu için turistlerle birebir ilgilenmek daha kolay oluyor. Hatta turist bir sorunu olduğunda resepsiyonistten otelin sahibine kadar tüm yetkililere ulaşması da gayet kolay oluyor. Güleryüz, yakın ilgi, tarihi mekanlara kolay ulaşım ve oteldeki konfor turistin beş yıldızlı bir otel yerine kendilerini tercih etmelerinde etken olduğunu söylüyor.

ENTELLEKTÜEL TURİSTLER
Akcan’a göre, bu tarz otellerde kalan müşteriler için otelin tarihi dokusu ve güleryüz oda fiyatından daha önemli. Ayrıca kalan müşterilerin yüksek bir entelektüel seviyesi olduğuna dikkati çekiyor. Otel misafirleri arasında çok sayıda siyasetçi, gazeteci, guide book ve ünlü blog yazarları olduğuna dikkati çekiyor. Sultanhan’ın zevkle ve ince ayrıntıları hesap edilerek dekore edilmiş odalarını göz önünde bulundurunca bu fiyatlar makul gelebiliyor.

BEŞ YILDIZLILARDA FABRİKASYON MANTIĞI VAR
Sultanahmet bölgesinde çıtayı yükselten bir diğer isim de Ottoman Hotel İmperial. 1972 yılında hostel olarak açılan otel, 2004 yılında  baştan aşağı yenilendi. Ayasofya’nın bitişiğinde bulunan tesis, 2006 yılından beri  özel belgeli otel olarak hizmet veriyor. İç dekorasyonu ele alındığında Ottoman, tarzı olan bir butik otel. Kışın 120 Euro’yu bulan oda fiyatı yazın 400 Euro’ya kadar çıkıyor. Otelin açıldığı günden beri işletmenin başında bulunan Genel Müdür Serdar Balta’ya göre beş yıldızlı oteller fabrikasyon mantığı ile hizmet veriyor. Anahtarı aldıktan sonra otel ile bağınız kalmıyor ve kendinizi soyutlayabiliyorsunuz.


‘’TURİSTİN BAGAJINI BEN TAŞIYORUM’’
Diğer taraftan butik otellerde ikinci günden itibaren görevliler size adınız ile hitap etmeye başlıyor. Dolayısıyla turist ile otel arasında zamanla bir bağ kuruluyor. Yine Balta’ya göre butik otelcilik bir detay işi. İşletmeci her detayı düşünmeli ve misafir ile direkt kontak kurmalı. Bu yüzden otele gelen müşteride Balta’nın cep numarası da var. Böylelikle misafirler acil durumlarda dahil olmak üzere her konuda, istediklerinde Balta’ya ulaşabiliyor. Balta “İşletmede misafir otelin sahibidir. Öncelikli hizmet alma hakkı ona aittir. Rastgeldiğimde misafirin bagajını resepsiyona kadar ben taşıyorum. Çünkü butik otel misafir memnuniyeti ile ayakta durur. Ancak bütün bunların temelinde unutulmaması gereken bir diğer nokta da yönetim kurulu ile uyumdur. Eğer idareci ile işveren arasında vizyon sorunu varsa o işletme asla belini doğrultamaz. Böyle bir otelin ciddi başarılara imza atması da mümkün olamaz” şeklinde açıklıyor mesleğin püf noktalarını. Sultanhan ve Hotel Ottoman İmperial elbetteki Sultanahmet bölgesindeki tek örnek değil. Nitekim Sultanahmet bölgesindeki butik oteller birbirleri ile giriştikleri mesleki rekabette her geçen yıl standartları daha yukarıya çekiyor.

Artık Türk turizminde hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, 2015 yılı turizmde yeni bir milat olacak...

Dünya Turizm Örgütü verilerine göre, seyahat edenlerin sayısı dünya genelinde 2014'te yüzde 4.7 artışla 1 milyar 138 milyon kişiye ulaşmış. 2015'te turist sayısında yüzde 3-4 artış öngörülüyor
Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı ise yılın ilk dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6.11 artışla 30.09 milyon olarak gerçekleşmiş.


Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan verilere göre yabancı ziyaretçi sayısı eylül ayında yüzde 2.02 artışla 4.35 milyon olmuş.Yukarıdaki verilere bakıldığında aslında Türkiye'ye  gelen turist sayısı  ne yazık ki çok düşük. Fransa'ya yılda 80 milyonun üzerinde turist geliyor ve bu turistlerin yüzde 30'u sadece Paris'i ziyaret ediyor, İspanya'ya da keza yine 64 milyon turist geliyor, en büyük payı da Barcelona ve Madrid  kentleri alıyor

Bizde ise,  Türkiye haritasını göz önünüze aldığınızda sadece iki noktaya belirgin sayıda turist geldiğini görürsünüz. Bunlardan birincisi Antalya, ikincisi İstanbul'dur.  2015 yılından itibaren yeni gelişmeler hepimiz açısından daha iyi olacak tabii ki. Analizleri ve hesapları iyi yapmamız gerekiyor, özelikle de otelci yatırımcılar  pazarlama yaparken artık sadece kendilerine kazandıran kararlar almaktan vazgeçmeli, bu sektörde çok önemli  bir yer tutan seyahat acenteleri ile birlikte yol almalılar ve lokal turizm şirketlerine daha fazla olanak sağlamalıdırlar.

2013 Yılında özelikle  İstanbul hotellerinin yaptığı yanlış satış politikası
2013 yılında, özelikle de İstanbul otellerinin  fiyatları aşırı derecede yüksek tutmaları ve fiyat orantısının otel standartlarıyla  uyuşmaması sonucunda  değerli otelci arkadaşların Avrupa'daki ekonomik krizi  ön görmemesi ve Akdeniz ülkelerindeki  Yunanistan ,İspanya ve İtalya  gibi rakiplerimizin pazarlama konusunda Avrupa'daki krizi göz önüne alıp  akılcı politikalar yürütmesi nedeniyle, 2104 yılı turizmciler açısından çok zor bir yıl olmuştur  özelikle İstanbul bölgesine geçtiğimiz yıl eylül ve ekim ayı dışında her hangi bir aktif rezervasyon talepleri gelmemiştir.
2015 yılı itibarıyla, Türkiye genelinde  yabancı zincir otellerin yatırım yapması sonucunda hem standartlar yükselmiş hem de alternatifler çoğalmıştır. Bu nedenle bundan böyle Türk turizminin daha doğru bir zemine oturacağı kesindir

İşte nedenleri
Dünyanın en büyük havalimanı olan bir 3'üncü havalimanının İstanbul'a yapılmasıyla İstanbul bir hap destinasyon olacaktır

THY'nin tüm dünyada 265 destinasyona uçmaya başlaması ile THY uçaklarındaki yolculuk yapanların  yüzde 70'inin yabancıya ulaşması İstanbul'a  artı bir değer katacaktır

Özellikle İstanbul'da, yatırımı yapılan yeni  oteller zinciri profesyonelliği ve servis kalitesini artıracak, serviste bir ayrışım sağlayarak servis kalitesine göre ücretlendirme gerçekleşecektir.

Yüksek hızlı tren hatlarının yapılması İstanbul ve Türkiye turizmine daha şimdiden yüzde  25 bir değer katmış  ve  yeni hatlar açıldıkça da bu sayının  yükselmeye davam edeceği kesindir.

Global online sitelerdeki satışlar çok alternatif olması ve komisyon oranlarının gittikçe yukarı çekilmesiyle bir online sitesinde ortalama kalmanın bir dakika ile sınırlı olmasından dolayı rezervasyonlar seyahat şirketleri üzerinden gelecek, böylelikle de 2015 yılında seyahat şirketleri yeniden toparlanma evresine döneceklerdir.

2015 yılında, özelikle de  İstanbul' da çok seçenekli otel olmasıyla servis çeşitliliği artacak, ancak fiyat kalite standartlarında olacak müşteri memnuniyeti artacak bu da gerçek değer üreten işletmelerin sayısını artırarak turizme yeni bir ivme kazandıracak, ilerideki yıllarda bu olumlu yönde gidişin  meyvelerini  Türkiye  kesin toplayacaktır...