9 Eylül 2017 Cumartesi

“Masallar Diyarı Kapadokya” Türkiye’yi geziyor!

Dünyanın en eşsiz rotalarından biri olarak kabul edilen Kapadokya ve Nevşehir bölgesinin tanıtımı için Nevşehir Valiliği’nin talimatı ve Ahiler Kalkınma Ajansının destekleri ile oluşturulan Masallar Diyarı Kapadokya projesi il il dolaşmaya devam ediyor. Proje  kapsamında son teknoloji ile donatılan Mobil Kapadokya TIR’ı  ile Türkiye’nin 15 şehirde, ziyaretçilere eşsiz bir Kapadokya deneyimi sunuluyor.

Masallar Diyarı Kapadokya projesi ile Nevşehir’in tarihi ve doğal güzellikleri Türkiye’nin dört bir yanında son teknoloji ile tanıtmayı hedefliyor. Tanıtım TIR’ı Nevşehir’den hareket ederek sırasıyla  Adana, Mersin, Antalya ve Bodrum’da meydanlarda vatandaşlara ulaştı. Nevşehir Valiliği’nin talimatı ile Ahiler Kalkınma Ajansının destekleriyle yürütülen proje için Ajansın Genel Sekreteri Vekili Bekir Varol, “Masallar Diyarı Kapadokya projesi ile Nevşehir bölgesinde yer alan tarihi, doğal ve kültürel zenginliğin Türkiye’nin farklı illerindeki vatandaşlarımıza taşımak istiyoruz. Nevşehir, potansiyel olarak bir dünya şehridir. Onu hak ettiği noktaya taşımak için elimizden gelen tüm çalışmaları yapıyoruz.” dedi.

VR Gözlükler ile sanal tur deneyimi
Kapadokya ve Nevşehir bölgesinin tarihi, turistik alanlarının tanıtımı için özel tasarlanmış olan TIR’ın içinde LED ve Plazma ekranlar yer alıyor. Bölgenin özel kameralar ile çekilmiş filmleri hem bu ekranlardan hem de Sanal Gerçeklik (VR) gözlükleri ile izlenebiliyor. Sanal gerçeklik teknolojisi ile çekilen filmlerde; doğa harikası Peribacıları, Kapadokya bölgesindeki eski uygarlıkların izleri yer alıyor. Ayrıca Anadolu çömlekçilik sanatının merkezi Avanos ve Avanoslu çömlek ustalarının marifetli ellerinden çömlek yapımının inceliklerini sanki yanlarındaymış gibi görebiliyorlar.  Dokuma tezgahlarında yüzyıllardır yaşatılan Anadolu motiflerinin renk canlılığına, TIR’da yer alan teknoloji dünyası ile adeta dokunma imkanını bulabiliyorlar. Böylece ziyaretçiler Nevşehir bölgesinin muhteşem doğası ve tarihi alanlarında sanal bir tura çıkabiliyorlar.

Kendi çömleğini kendin yap, Kapadokya hayaline ulaş!
Sanal çömlek yapımı deneyimlerinin VR gözlüklerle izlemenin yanında TIR’da yer alan tezgahlarda ziyaretçiler, Avanoslu eğitmenler eşliğinde çömlek tezgahına oturarak kendi çömleklerini yapmayı deneyimliyorlar.

Sırada İzmir, Bursa, İstanbul, Ankara, Samsun, Trabzon, Erzurum, Diyarbakır var
Kapadokya Tanıtım TIR’ı İzmir’den Sivas’a, Trabzon’dan Antalya’ya Türkiye’nin dört bir yanında 15 ili gezecek. Mobil Kapadokya TIR’ını ziyaret eden  katılımcılara minik biblolar hediye ediliyor. Ayrıca ziyaretçiler arasında yapılan yarışmalarda kazanan ilk üç kişi, Kapadokya bölgesinde 5 yıldızlı otellerde konaklamalı tatil fırsatı yakalarken, balon turu ile rüya gibi  balon safari kazanıyorlar.


‘Erciyes’ Dünyanın en büyük bisiklet fuarı Eurobike’ta tanıtıldı

‘Erciyes’ Almanya'nın Friedrichshafen şehrinde Eurobike Show’da tanıtıldı 
Erciyes Bike Park, 30 Ağustos – 2 Eylül tarihleri arasında Almanya'nın Friedrichshafen şehrinde düzenlenen Dünyanın en büyük ve prestijli bisiklet turizm fuarı Eurobike Show’da tanıtıldı
Dünyanın önemli kış turizm merkezlerinden biri haline gelen Erciyes, yazın da dağ bisikleti ve irtifa kamplarının merkezi olma hedefine doğru sağlam adımlar ile ilerliyor. Türkiye’nin ilk ve tek downhill bisiklet parkurlarını bünyesinde bulunduran Erciyes Bike Park amatör ve profesyonel bisiklet tutkunları için inşaa edilen 4 farklı parkur ile dağ bisikletinde de adından söz ettirmeye devam ediyor. 

Dünya'nın en büyük ve prestijli bisiklet turizm fuarı olan ve sektörünün kalbi konumundaki, Eurobike Show 30 Ağustos – 2 Eylül tarihleri arasında Almanya'nın Friedrichshafen şehrinde düzenlendi. Bisiklet endüstrisinin dünyadaki en büyük buluşmalarından biri olan ve dört gün süren 26. Eurobike bisiklet fuarına 101 ülkeden 1.400 firma katıldı. 65 bin profesyonel kullanıcı ve firmanın ziyaret ettiği bu organizasyonda Türkiye’nin ilk ve tek bisiklet parkı olan Erciyes Bike Park’ta yerini aldı.Fuardaki standımıza yoğun ilgi gösteren ziyaretçi ve bisiklet profesyonellerine, dünya bisiklet haritasına Türkiye’den giren ilk ve tek downhill bisiklet parkurları, ülkemizin tek dağ bisiklet parkı, yüksek irtifa bisiklet kamp merkezi ve var olan teknik olanaklar tanıtıldı. Erciyes Bike Park, Türkiye’de dağ bisikleti ve stillerinin gelişmesi için yüzlerce global bisiklet markası ve parça üreticisi temsilcileri ile görüşerek girişimler gerçekleştirdi. 

Almanya’da düzenlenen fuar ile ilgili bir açıklama yapan Kayseri Erciyes A.Ş. Yön. Krl. Bşk. Dr. Murat Cahid Cıngı, “Erciyes’i bisiklet sporu için hem Türkiye’de hem de dünyada bir merkez haline getirme gayreti içerisindeyiz. Bu yönde çok ciddi çalışmalara imza atarak dağın farklı lokasyonalarına bisiklet parkurları inşaa ettik, uluslararası bisiklet kupalarına ev sahipliği yaptık. Yüksek irtifa  kamp merkezi ile farklı ülkelerden bisiklet takımlarını ağırlamaya başladık. Şimdi de yapmış olduğumuz bu çalışmalar ile Erciyes’i global bisiklet camiasında duyuracak fuarlar ile tanıtıyoruz. Erciyes’in bisiklet sporunun merkezi olarak bilinmesi yönünde büyük çaba sarf ediyoruz. Bu yönde dünyanın en büyük ve prestijli fuarı Eurobike’ta sektörün önde gelenleri ile girişimde bulunduk. Erciyes’teki bisiklet parkurlarını, irtifa kamp merkezlerini bisiklet profesyonellerine anlattık. Çok verimli geçen bu organizasyon ile Erciyes’i ve ülkemizi en iyi şekilde temsil ettik” dedi.






7. Bodrum Türk Filmleri Haftası 18-24 Eylül’de gerçekleşecek

“7. Bodrum Türk Filmleri Haftası”nın Gösterim ve Etkinlik Programı Belli Oldu!

Bodrum Türk Filmleri Haftası, 18-24 Eylül tarihleri arasında 7. kez sinemaseverler ile buluşmaya hazırlanırken, etkinliğin gösterim programı belirlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü'nün katkıları ile Bodrum Sinema ve Kültür Derneği, Cinemarine Sinemaları, Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği (SİSAY) ve Magazin Gazetecileri Derneği (MGD) tarafından düzenlenen Bodrum Türk Filmleri Haftası, 18-24 Eylül tarihleri arasında 7. kez sinemaseverler ile buluşmaya hazırlanırken, etkinliğin gösterim programı belirlendi. 

Her geçen yıl daha da gelişen, Türk filmlerini sadece Bodrum’la değil, Yunanistan'ın Kos (İstanköy) Adası’yla da buluşturan ve sinemaseverleri Bodrum’un büyülü Akdeniz atmosferine davet eden “7. Bodrum Türk Filmleri Haftası”nın bu yıl danışmanlığını ise Yapımcı Elif Dağdeviren yapıyor. Bundan 7 yıl önce sinemaseverleri değerli yönetmen, oyuncu, yazar ve yapımcılarla bir araya getirmenin yanı sıra, Türk sinemasının son dönem filmlerini sinema işletmecileri ile buluşturmak üzere başlamış olan bu kendine özgü film haftası, geçtiğimiz 7 yıl içerisinde daha da gelişerek Bodrumluların ve sinema sektörünün heyecanla beklediği özel bir buluşmaya döndü. Bu yıl da Türk Filmleri haftası kapsamında 2016 – 2017 yılının gişeye adını yazdırmış filmlerin gösterimleri gerçekleşecek.2016 yılının en çok izlenen ikinci yapımı olan “Kardeşim Benim” yönetmenliğini ve senaristliğini Alper Çağlar’ın yaptığı 2016 yapımı aksiyon, savaş ve dram filmi “Dağ II”, güçlü oyuncu kadrosuyla dikkatleri üzerine çeken Müfit Can Saçıntı'nın üçüncü filmi, “Yaşamak Güzel Şey” Türk Filmleri Haftası’nın ilk göze çarpan filmleri arasında yer alıyor.

Yönetmenliğini ve senaristliğini Seren Yüce'nin üstlendiği, başrollerini Tolga Tekin ve Songül Öden’in paylaştığı “Rüzgârda Salınan Nilüfer”, senaristliğini ve yönetmenliğini Selçuk Aydemir’in yaptığı baş rollerini Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Rasim Öztekin paylaştığı “Çalgı Çengi İkimiz”, yönetmenliğini Can Ulkay ve Mutlu Karadoğan'ın beraber üstlendiği, oyuncu kadrosunda Burç Kümbetlioğlu, Sılay Ünal, Cengiz Hayt,a Yusuf Ata Yılmaz, Kayhan Yıldızoğlu, Sema Çeyrekbaşı, Altan Erkekli ve Ozan Ağaç’ın yer aldığı tarihi, savaş filmi, “Sarıkamış Çocukları” Bodrum Türk Filmleri Haftası’nı renklendirecek diğer filmleri arasında.

Sinemaseverler ayrıca Türk Filmleri Haftası’nda, gelin görümce arasındaki çekişmeli ilişkiyi mizahi bir dille ele alan komedi yapımı “Görümce”yi,  Reha Erdem'in dünya prömiyerini Venedik Film Festivali'nde Orrizonti (Yeni Ufuklar) bölümünde yapan filmi, “Koca Dünya”yı, yönetmen koltuğunda Tolga Örnek'in oturduğu “Sen Benim Herşeyimsin”i, Ferzan Özpetek'in yönetmenliğinde, Halit Ergenç, Tuba Büyüküstün, Nejat İşler, Mehmet Günsür, Zerrin Tekindor, Serra Yılmaz ve Reha Özcan gibi birbirinden ünlü isimlerin yer aldığı “İstanbul Kırmızısı”nı, Deniz Coşkun'un senaryoya uyarlayıp yönettiği filmin başrollerinde Gözde Mutluer, Burak Yörük, Sina Özer, Hasan Denizyaran ve Cemrehan Karakaş yer aldığı “4N1K”yı ve Şevket Çoruh, Timur Acar, Murat Akkoyunlu, İlker Ayrık ve Didem Balçın başrollerini paylaştığı “Çakallarla Dans 4”ü izleme fırsatı bulacaklar.

23 Eylül Cuma akşamı ise Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği (SİSAY) Ödül Töreni’ne Bodrum Kalesi görkemi ve büyülü atmosferiyle ev sahipliği yaparken tören sonrası sürpriz bir filmin oyunculu özel gösterimi de gerçekleşecek.

Yunanistan'ın Kos (İstanköy) Adası Türk Filmlerini Bekliyor
Her gün farklı bir filmin galasının da yapılacağı Bodrum Türk Filmleri Haftası’nda geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Yunanistan'ın Kos (İstanköy) Adası, 19-23 Eylül tarihleri arasında Türk filmlerini, yönetmenlerini ve oyuncularını ağırlayacak.

Çekimleri Sırbistan, Bosna Hersek, Hırvatistan ve Türkiye'de yapılan, başrollerini Ozan Güven, Meryem Uzerli, Belçim Bilgin, Okan Yalabık ve Bora Akkaş’ın paylaştığı Bosnalı Salih’in anne ve babasını arayış hikayesini anlatan “Annemin Yarası”, edebiyat dünyasının tanınmış isimlerinden Mustafa Kutlu'nun aynı adlı eserinin sinemaya uyarlanan, başrolünü Kenan İmirzalıoğlu’nun üstlendiği, kadroda Tuğçe Kazaz, Ushan Çakır, Altan Erkekli, Güven Kıraç, Zafer Algöz ve Cihat Tamer gibi önemli isimlerin yer aldığı ve yönetmenliğini Osman 

Sınav’ın üstlendiği “Uzun Hikaye”, yönetmenliğini ve senaristliğini Çağan Irmak'ın yaptığı Hümeyra, Işıl Yücesoy, Farah Zeynep Abdullah, Mehmet Günsür ve Kerem Bursin gibi isimler rol aldığı “Unutursam Fısılda”, başrollerini Zeynep Çamcı, İsmail Hacıoğlu ve Mustafa Uzunyılmaz paylaştığı “Meryem”, Cengiz Dağcı’nın 1956 tarihli romanı Korkunç Yıllar’dan esinlenerek beyazperdeye uyarlanan, oyuncu kadrosundaysa Murat Yıldırım, Selma Ergeç, Bülent Alkış, Gülçin Santırcıoğlu ve Burç Kümbetlioğlu gibi isimlerin yer aldığı “Kırımlı”, Fatih Artman, Hande Doğandemir, Devrim Yakut, Tarık Ünlüoğlu Cengiz Bozkurt, Erdal Tosun gibi isimlerin yer aldığı “Bana Masal Anlat”ın yanı sıra “İkimize Bir Dünya”, “Sarıkamış Çocukları” ve “Kardeşim Benim”  Yunanistan'ın Kos (İstanköy) Adası’ndan gösterilecek filmler arasında yer alıyor.

“Profesyoneller Kuşağı” 23-24 Eylül tarihlerinde gerçekleşiyor
Film yapımcılarının direkt salon sahipleri ile buluşarak karşılıklı görüş alışverişinde bulunulabilecekleri etkinlikler ise 23-24 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek Bu yıl daha da büyüyerek Bodrum Türk Filmleri Haftası’nın olmazsa olmazı olacak, ülkemizde sinema işletmecilerini, yapımcı ve yönetmenlerle bir araya getiren ve her yıl SİSAY'ın ev sahipliğinde gerçekleşen “Profesyoneller Kuşağı”, dağıtım ve yapım şirketlerinin yeni vizyonda gösterime sokacakları filmlerin salon sahiplerine tanıtımlarına yer verecek. Bu vesile ile sektörün güçlü yapımcı ve dağıtımcı kuruluşları filmlerinin sinema işletmecilerine doğrudan tanıtımı için yine Bodrum'da bir araya gelmeye hazırlanıyor.

Alaşehir, üzüme yatırım yapacak ve markalaşacak

Hedef; üzümle anılan çağdaş bir dünya kenti olmak!
Türkiye’nin en büyük üzüm rekoltesine ve çeşitliliğe sahip olan Alaşehir, Belediye Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban liderliğinde üzümün geleceğine sahip çıkıyor, yurt içi ve yurt dışında üzüm ile anılan bir marka kent olma hedefiyle ilerliyor.

Manisa Alaşehir’in diş hekimi ve bağcı Belediye Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban’ın yüksek kalitede üzüm üretiminden ihracat hedeflerine, markalaşma çalışmalarından Alaşehir’in yatırımcılar için bir cazibe merkezi haline getirilmesine kadar hayata geçirilecek iddialı ve güçlü projeleri bulunuyor. Uçsuz bucaksız verimli bağlarıyla “Üzümkent” Alaşehir, Türkiye’nin en büyük üzüm rekoltesine ve çeşitliliğine sahip ilçesi. Üzümüne çok güvenen ve sahip çıkan Alaşehir, iki yıl gibi çok yakın bir gelecekte üzümle anılan bir marka kent olma hedefiyle yola çıkmış bulunuyor. Alaşehir’de her şeyin “âlâ”sı var! “Üzüm, Alaşehir’in her şeyidir” diyen Alaşehir Belediyesi Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban, “Ülkemizin en geniş kapsamlı bağlarından önce tüm Türkiye’ye, sonra da dünyaya yayılmasını arzuladığımız bir vizyonumuz var. Bu vizyonu gerçekleştirmek için odaklandık ve tüm gücümüzle çalışmalara başladık. Öncelikli hedefimiz,  bu ‘âlâ’ şehrin değişimini ve gelişimini sürdürülebilir kılmak” diyor. Türkiye’nin karaya ve denize bağlantısı bulunmayan tek gümrüğüne sahip olması, ünlü çekirdeksiz Sultaniye üzümü, Alaşehir ekmeği, Alaşehir kapaması gibi coğrafi işaret almaya aday ürünleri, Sarı Kız maden suyu, Türkiye’nin en sıcak su kaynakları, iyi tarım uygulamaları, eşsiz doğa, tarih ve kültürel mirası, inanç, doğa ve sağlık turizmine uygun yapısı “Üzümkent” Alaşehir’in markalaşma sürecindeki diğer üstün özelliklerinden bazıları.

Alaşehir’de üzümün ve diğer ürünlerin yarattığı iş hacmi yaklaşık 2,5 milyar dolar! 

İlçeye tıpkı bir CEO gibi bakabilen Alaşehir Belediyesi Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban, “Üzümü yiyen bağını bize sorsun. Alaşehir’de üzüm rekoltesi 350 bin ton civarında. Yaş üzüm ve kuru üzümün yarattığı iş hacmi ise yaklaşık 2 milyar doları geçiyor. Alaşehir’de üzümün dışında kiraz, kestane, zeytin gibi ürünlerin de üretimi yapılıyor. Ayrıca Akdeniz’den Ege’ye ülkemizin diğer bölgelerindeki çeşitli şehirlerden gelen ürünler, Türkiye’nin Alaşehir’deki denize bağlantısı olmayan tek gümrüğünde ihraç edilmek üzere toplanıyor. Bunlarla birlikte Alaşehir’in yarattığı iş hacmi yaklaşık 2,5 milyar dolara ulaşıyor. Alaşehir’in iş hacmine katkıda bulunan şirket sayısı 350, üzüm işleyen ve ihracat yapan büyük ölçekli işletme sayısı ise 70 civarında…” diyerek kentin yaş meyve ve sebze ihracatındaki stratejik konumunu vurguluyor.   

Dr. Gökhan Karaçoban Alaşehir’de 750 bin dekar ekilebilir arazi bulunduğuna, 10 bini aktif olmak üzere 20 bin ailenin tarımla ve 10 bin ailenin ise hayvancılıkla uğraştığına dikkat çekiyor. Gerçekleştirilecek projelerle tarım ve hayvancılıkta iyileştirmeler olacağını, böylelikle yakın bir gelecekte Alaşehir’in ihracat hedeflerini büyütmeyi, kentin ekonomik değerini artırmayı ve paylaşım ekonomisini yaygınlaştırmayı hedeflediklerini aktaran Dr. Gökhan Karaçoban, hem odaklandığı konu hem de söylemleri ile siyasetler üstü yaklaşımıyla dikkat çekiyor. 

Alaşehir’in geleceğe sözü var!

Alaşehir’in önce yurt içi daha sonra da yurt dışında markalaşma çalışmaları kapsamında “21. yüzyılı yakalamak için teknolojiden de yararlanarak tarımda yapacağımız iyileştirmeler ile daha rekabetçi bir ülke olmak gerektiğinin bilincindeyiz, çünkü geleceğe sözümüz var. Alaşehir olarak tüm paydaşlarımızla birlikte üzümün geleceğine sahip çıkmak, öngörülebilir bir gelecek için küresel ölçekte projeler hazırlayarak adım adım hayata geçirmek zorundayız” diyen Dr. Gökhan Karaçoban, bu adımları şöyle özetliyor: 

”Önce gelecek adına neler yapılması gerektiği konusunda Alaşehirlilerde bir farkındalık ve bilinç yaratacağız. Konusunda uzman kişi ve kurumlardan know how transferi ile çiftçiyi eğitecek ve tarımsal alanlarımızı iyileştirecek, çevre bilincine önem verecek, sağlık, doğa ve inanç turizm alanında yepyeni bir destinasyon yaratacak ve bu alanlarda yatırımcı çekecek koşulları oluşturacak, tarım kültürü, iyi tarım, pazarlama gibi konularda kıyas yapabilmek, bilgi, deneyim ve vizyon kazanmak için dünyadaki benzer ülkeleri ziyaret edecek, İtalya’nın Toskana Vadisi’nde yer alan Siena kenti ile kardeş şehir olacağız.” 

Dr. Gökhan Karaçoban, bu hedefler doğrultusunda yapılan çalışmalardan bazılarını ise şöyle özetliyor: “Ürün çeşitliliğini ve kalitesini yükseltmek amacıyla yaptığımız tarımsal sulama projesiyle binlerce dekar alanı suluyoruz. Belediye olarak hayvan yemi üretimi yaparak ihtiyacı olan köylerimize bunları ücretsiz olarak veriyoruz. Herkes ev sahibi olabilsen diye 500 konutluk bir projeyi hayata geçiriyoruz. Yeni çarşı projelerimiz ve eski çarşımızı geliştirme çalışmalarımızla esnafımızın yüzünü güldürüyor, şehrimizin gelişimine katkıda bulunuyoruz. Sosyal sorumluluk çalışması olarak oluşturduğumuz Alzheimer Hastalığı Danışma Merkezi ile hem hastalarımızın hem yakınlarının hayatına katkı sağlıyoruz.” 

Alaşehir, jeotermal enerjiden yararlanarak organik tarım üssü olacak!

Alaşehir’deki jeotermal yatırımlarına da dikkat çeken Dr. Gökhan Karaçoban; iktidarın mevcut enerji politikalarını onayladığını, doğal alternatif kaynaklardan biri olan jeotermal enerjiden elektrik üretiminin ülke geleceğine katkıda bulunduğunu, Alaşehir olarak çok daha fazla jeotermal elektrik üretmeye aday şirketleri karşılamaya hazır olduklarını dile getiriyor. Alaşehir’de faaliyet gösteren Akça Holding’in yüzde 18 ortağı ve Türkiye’de jeotermal enerji yatırımı yapan tek kamu kurumu olarak üstlendikleri öncü rollerini vurgulayan Karaçoban, “Sistemde bekçilik rolü üstleniyor.  Ayrıca jeotermal enerji kaynaklarından kurutma ve ısıtma gibi konularda yararlanarak, seracılık başta olmak üzere üzüm ve diğer ürünlerin geleceğini teminat altına alıyor, iyi ve organik tarım uygulamalarını hayata geçirmeyi hedefliyoruz ” açıklamasında bulunuyor.

Markalaşma sürecinde neler yapılacak?

Alaşehir’in markalaşma sürecinde, dünyanın ilk üzüm müzesi kurulacak. İtalya’nın Siena’sı ve dünyanın diğer üzüm kentlerinin de katılacağı uluslararası “Bağ Bozumu Festivali” organize edilerek kültürel, ticari ve deneysel işbirlikleri artırılacak. Türkiye’nin yanı sıra dünya mutfaklarına girme hedefiyle Alaşehir’in yerel lezzetleri dünya gurmelerine sunulacak.

Sıcak su kaynaklarıyla sağlık, bağları ve coğrafi dokusuyla doğa, yedi kutsal kiliseden bir olan St. Jean Kilisesi ve yer üstüne çıkarılacak arkeolojik kalıntılarla inanç turizmi geliştirilecek. Büyük bir SİT alanı üzerine kurulu Alaşehir’deki diğer kalıntılarla birlikte Şarap Tanrısı Dionysos mozaikleri dünya tarih mirasına kazandırılacak. Yapısal ve bürokratik engeller aşılarak turizm alanındaki olası yatırımlarla yepyeni bir destinasyon oluşturulacak.

Kozmetikten gıdaya kadar üzümün hammadde olarak kullanıldığı ürünlerin çeşitliliği artırılacak. Üzüm şehrin dokusunda daha fazla yer alacak, uzmanların katılımıyla gerçekleştirilecek çalıştaylar ve seminerlerle Alaşehir’de ortak bilinç oluşturulacak ve şehir yatırımcılar için bir cazibe merkezi haline getirilecek. 

Hedeflenen markalaşma vizyonu kapsamındaki makro projelerin hayata geçirilmesiyle bir “üzümkent” olarak ekonomik artı değer yaratarak, Alaşehirlilerin yaşam kalitesi yükseltilecek. Sürdürülebilirlik politikasına uygun bir tarım ekonomisiyle küresel rekabette daha güçlü ve söz sahibi bir örnek kent olunacak.

Antik bir kent: Alaşehir 

Türkiye’nin Ege Bölgesi’nde, Manisa ili sınırları içinde yer alan Alaşehir; üzümün, zeytinin, kirazın, kestanenin, sıcak su kaynaklarının, etkileyici bir tarihi geçmişin ve sımsıcak insanların başrolde olduğu bir ilçedir. Bozdağlar’ın kuzeye bakan yönünde üç tepe üzerine kurulu şehir, Gediz Ovası’nın verimli topraklarıyla kuşatılmış durumdadır. 

İlk çağlardan beri bir yerleşim merkezi olan Alaşehir, Bergama Kralı I. Attalos Philedelphos tarafından kuruldu (M.Ö. 150-138) ve uzun yıllar Philedelphos’un “kardeş severlik” anlamına ithafen Philadelphia adını taşıdı. Daha sonra Romalıların, Bizanslıların, Selçukluların yönetimine geçen şehir, 1389 yılında 4. Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katıldı. “Ne güzel şehir” anlamına gelen Alaşehir ismi de Yıldırım Beyazıt tarafından verildi.  

Alaşehir’in üzerine kurulu olduğu Antik Philadelphia kentinin akropolü durumundaki Top Tepe düzlüğündeki tapınak ve tiyatro kalıntıları, Bizans döneminde yapılan surlar, Yıldırım Beyazıt Camisi ve 16. yüzyıla ait Kurşunlu Han Alaşehir’in kültürel değerlerinden sadece birkaçıdır. Bu değerler arasında St. Jean Kilisesi ayrıca önemlidir. Havarilerden Ioannes adına yapılan St. Jean Kilisesi, Hıristiyanlığın ilk çağlarına ait yedi kiliseden biridir. İncil'in vahiy bölümünde adı geçen ve kendilerine mesaj gönderilen Yedi Kilise (Smyrna, Pergamon, Thyatira, Sardes, Philadelphia, Laodicia ve Ephesus) Hıristiyanlığın ilk kiliseleri olarak kabul edilir. Hepsi de Anadolu'da olan bu kiliselerin üç tanesi (Sardes, Philadelphia ve Thyatira) Manisa ili sınırları içinde bulunmakta ve inanç turizmi kapsamında ziyaret edilmektedir. 











Türkiye ve Yunanistan İlişkileri İvme Kazanıyor

Turizmciler T.C. Selanik Başkonsolosluğu’nda gerçekleşen turizm ilişkileri toplantısına katıldı.Uluslararası turizm ilişkilerini güçlendirme alanında çalışmalara imza atan TÜRSAB yetkilileri, T.C. Selanik Başkonsolosluğu’nda gerçekleşen turizm ilişkileri toplantısına katıldı. 

Selanik Başkonsolosu Orhan Yalman OKAN’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya; Selanik Belediye Başkanı Yardımcısı Spiros Pengas, TÜROB Genel Müdürü İsmail Taşdemir, Yunanistan Kültür ve Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı Thanos Alexandros, Tourism Plus Genel Müdürü Nikos Sapountzis, Selanik Kongre ve Ziyaretçi Bürosu Müdürü Yiannis Aslanis de katıldı. Toplantıda; Türkiye - Yunanistan arasındaki turizm ilişkilerini ve karşılıklı turist trafiğini arttırmaya yönelik potansiyel işbirliği alanları gündeme geldi. TÜRSAB’ı temsilen TÜRSAB Kurumsal İlişkiler Direktörü Ela ATAKAN’ın iştirak ettiği etkinlikte; iki ülke arasındaki turizm yasal prosedürleri, seyahat acentaları ve turizm işbirliği faaliyetlerini artırmaya yönelik düşünülen projeler detaylarıyla görüşüldü.

Firuz Bağlıkaya’nın İzmir’den açıklamalarda bulundu

TÜRSAB adayı Bağlıkaya'dan birlik beraberlik mesajı  Egeli turizmcilerle bir araya gelen Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) başkan adayı Firuz Bağlıkaya, birlik beraberlik mesajı verdi. Bağlıkaya, TÜRSAB Başkanı olması durumunda sektörün tüm paydaşlarıyla tek yumruk olup ülke tanıtımı için çalışacaklarını söyledi. TÜRSAB’da ciddi bir değişim, devinim ve dinamizm zamanının geldiğini belirten Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, Firuz Bağlıkaya'ya başarılar diledi.   Birinci Kordon'daki Key Otel’de düzenlenen toplantıda Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) üyesi turizmcilerle buluşan Firuz Bağlıkaya, bu yıl sonunda gerçekleşecek genel kurulda TÜRSAB Başkanlığı'na aday olacağını yineledi. 

Uzun yıllardır turizm sektöründe çalıştığını ve sektörün içinden gelen biri olarak sorunları çok iyi bildiğini kaydeden Bağlıkaya, birlik olunması durumunda çözülemeyecek hiçbir sorunun bulunmadığını söyledi.   Doğruları anlatmak zorundayız  Turizmde yaşanan krizin 2016 yılında başladığı sanılsa da, aslında turizmcilerin sorunu üç dört yıl öncesinden hissettiğini anlatan Bağlıkaya, sorunların devlet yetkililerine doğru anlatılmadığını belirtti. “Bizler gelen turist sayısı artsa da gelirlerin düşmesinden krizi hissetmeye başlamıştık. Bir de kötü gidişin üstüne beklenmedik olaylar yaşandı. Bizim gibi kurumlardan beklenen hemen kenetlenmek, bir araya gelmektir. Devlete, kamuya doğru bilgiler aktarılmalı ki, onlar da gereken tedbirleri alsınlar. Ama bizde öyle olmadı” diyen Bağlıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:   “TÜRSAB bizim sektörümüzdeki kurumlar içinde en önemlisi, devletin resmi olarak muhatap aldığı, kanunla kurulmuş bir kurum. Doğru bilgiler aktarılmadığı için sanki hiçbir sorun yokmuş gibi bir siyaset oluştu. Olumsuz bir şey söylendiğinde de hükümete karşı söyleniyormuş algısı oluştu. Biz sorunun doğru anlatılmadığına, anlatılmazsa da sorunların içinden çıkılamayacağına inanıyoruz. Bizim en azından bu sektörün ciddi cari açığı kapatan sektör olduğunu doğru zamanda gidip doğru uyarılarla, doğru kişilere anlatmamız gerek. Bu yapılamadı.”   "Yeni acentaya izin vermeyeceğiz"  Sektörün tüm paydaşlarının bir araya gelip, tek bir yumruk halinde sorunları hükümete, devlet yetkililerine anlatmak gerektiğini anlatan Firuz Bağlıkaya, yönetime gelmeleri durumunda ele alacakları konuların başında ise kaçak acentalar konusunun geldiğini söyledi. "Kaçaklarla çok etkin mücadele edeceğiz ve en ağır cezalandırılmaları için ilgili yasada düzenlemeler yapılmasına çalışacağız" diyen Bağlıkaya, yeni acenta kurulmasına izin vermezken acenta belgelerinin devrine olanak sağlayacaklarını dile getirdi.   TÜRSAB'da yönetime gelmeleri durumunda yapacakları temel çalışmalara ilişkin bilgiler veren Firuz Bağlıkaya, artık kimsenin iki dönemden fazla başkanlık yapamayacağını belirtti. Turizm sektörünün diğer paydaşlarla tek yumruk haline geleceklerini anlatan Bağlıkaya, TÜRSAB’ı kendisi ticaret yapan kurum olmaktan çıkarıp üyesinin ticaretini kolaylaştıran kurum haline getireceklerini vurguladı. TÜRSAB'ın girişimleri sonucu online rezervasyon sitesi booking.com'un Türkiye'deki faaliyetlerinin tedbiren durdurulmasına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Firuz Bağlıkaya, şunları söyledi:  "Teknolojiyle mücadele edemezsiniz"  "Booking.com türünün tek örneği değil ama sembolleşti. Bu site kapandı peki diğer teknoloji şirketlerinin çalışmaları ne olacak? Teknolojiyle hiçbirimizin mücadele etmesi mümkün değil, dünyada da etmiyorlar. Bizim buna uyum sağlamamız gerek. Bu mücadeleye teknolojik olarak, pazarlama gücü olarak ne kadar entegresiniz, ne kadar hazırsınız? Birlikte rekabet etmeyi öğrenmemiz gerek. Şu ana kadar yasaklamayla, durdurmayla vakit harcadık. Bu kadar büyük bir sermaye gücü var, teknolojik alt yapıyla kullanılabilir, bunların hepsi için temel bir şey var: İyi niyetle çözmeye niyetli misiniz, değil misiniz?”   "Türkiye'de fiyat ve kalite dengesi çok daha iyi"  Şirketinin yıllardır yurt dışında tur operatörlüğü yaptığını da anlatan Bağlıkaya, Türkiye’de fiyat ve kalite dengesinin Akdeniz çanağındaki bir çok ülkeden çok daha iyi olduğuna dikkat çekti. İnsanların tatil için Yunanistan’ı tercih etmelerinin ucuzlukla ilgisi olmadığını vurgulayan Firuz Bağlıkaya, "Burada 40 Euro’ya aldığınız bir hizmeti orada 60 Euro’dan aşağı almanız mümkün değil. İki konu var aslında sadece otelden söz ediyorsak orada mukayese edebileceğiniz otel yok. Ama sokakta durum çok farklı. Sunulan kalite, hareketlilik buradakinin çok üstünde. Türkiye’deki benzer otelleri Yunanistan’da, İspanya’da göremezsiniz. Fiyat ve kalite dengesi açısından Akdeniz çanağındaki en iyi ülke Türkiye. Şu an etrafımızdaki bütün ülkeler bayram yapıyor, Türkiye’den turist ne kadar azalırsa onların ekmeğine yağ sürülüyor” diye konuştu.   


İşler: Sektörün paydaşları çatı örgütlenmesine gitmeli  TÜROFED Başkan Yardımcısı ve ETİK Başkanı Mehmet İşler, bu yıl gerçekleştirilecek seçimlerde demokratik bir şekilde adaylığını açıklayan ve yıllardır turizm sektörüne hizmet veren Firuz Bağlıkaya’nın İzmir’e gelip üyeleriyle bir araya gelmesinin işbirliğine açık olduğunun göstergesi olduğunu söyledi. İşler, “Hepimiz aynı pota içindeyiz. Acentalar, otelciler, havayolları ve rehberler bu sektörün en önemli paydaşları. Bu paydaşların bir güçbirliği içinde bir araya gelmesi, yeni bir turizm stratejisi belirleyip yeni bir çatı örgütlenmesine gitmesi gerek” görüşünü dile getirdi.   Türkiye turizminde artık yeni bir devinim, değişim ve dönüşüm zamanının geldiğine dikkat çeken Mehmet İşler, “Firuz Bey’den duyduğumuz yenilikçi sesler önemli. Yeni ve vizyoner bir bakışın, dijital dünyaya yönelmemiz gerektiğinin sesleri geliyor" dedi. Türk tatilcilerin Yunanistan'ı tercih etmelerine ilişkin görüşlerini dile getiren İşler, "Bugün kendi insanımız bile Yunanistan’ı tercih ediyorsa, biz sektör olarak 1, 5 milyon dolar kaybediyorsak, sektör olarak el ele verip nerede olduğumuzu düşünmemiz gerek. Sadece acentacı değil, otelcilerle ve tüm paydaşlarla bir araya gelip bunu yapmalıyız” diye konuştu.   "Travel Turkey outgoing fuarı olmaktan çıkmalı"  İzmir’de Aralık ayında düzenlenen Travel Turkey Fuarı’na ilişkin de görüşlerini paylaşan Mehmet İşler, bu fuarın turizm sektörü için çok önemli iki fuardan biri olduğunu vurguladı. Öncelikle bu fuarın arkasında olduklarını ve desteklediklerini belirten TÜROFED Başkan Yardımcısı ve ETİK Başkanı Mehmet İşler, "Ancak İZFAŞ ve TÜRSAB’ın ortak olarak düzenlediği bu fuara ilişkin otelciler adına, İzmir’deki turizm paydaşları adına sizden bir talebimiz var” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:  "İzmir ve Ege Bölgesi’nin tanıtıldığı bir fuar olması beklenen Travel Turkey, son yıllarda neredeyse tamamen 'Türkler'i nasıl yurt dışına göndeririz?' mantığıyla çalışan bir fuara dönüştü. Biz, İzmir’e yarayacak, kente, bölgemize katma değer yaratacak bir Travel Turkey Fuarı istiyoruz. TÜRSAB’ın İZFAŞ’la bu fuar için yaptığı anlaşma, kar dağılımıyla biz ilgilenmiyoruz. Biz otelciler olarak kentimizi tanıtan, buradan dışarıya gidecek değil; dışarıdan İzmir’e, bölgemize turist getirecek bir mantıkta fuar yapılsın istiyoruz. Travel Turkey her yıl metrekare olarak büyüyor. Ama biz bu fuar İzmir’e ne kadar turist getirmiş, gelen turistin sayısını ne kadar artırmış, biz ona bakıyoruz. Biz bu konudaki sıkıntımızı İZTAV’a, kent yöneticilerine defalarca anlattık. Biz İzmirli turizmciler olarak bu yaraya parmak basmanızı diliyoruz. Umarız birlik beraberlik içinde yol alabiliriz.”  

ETİK Başkanı Mehmet İşler, toplantı sonunda kendilerini ziyaret eden ve işbirliğine hazır olduğunu belirten TÜRSAB Başkan Adayı Firuz Bağlıkaya’ya ve toplantıya ev sahipliği yapan Key Otel Genel Müdürü Teoman Şensoy'a ibru sanatı uygulanmış doğaltaşlardan oluşan birer tablo plaket vererek teşekkür etti.   (Fotoğraflı)

8 Eylül 2017 Cuma

İGA Havalimanı İşletmesi’nde Hüseyin Kadri Samsunlu dönemi

İGA Havalimanı İşletmesi’ne  H. Kadri Samsunlu atandı
İstanbul Yeni Havalimanı’nın inşaatını ve 25 yıllığına işletmesini üstlenen İGA Havalimanı İşletmesi A.Ş.’nin İcra Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlük görevine sektörün deneyimli ismi H. Kadri Samsunlu atandı

İstanbul Yeni Havalimanı ile Türkiye’nin havacılık sektöründeki adını en tepeye çıkarmayı hedefleyen İGA Havalimanı İşletmesi’nin İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü H. Kadri Samsunlu oldu. 18 Eylül 2017 tarihi itibarıyla göreve başlayacak Samsunlu, çalıştığı şirketlerde önemli değişim projelerinin hayata geçirilmesini sağlarken; finansman, kurumsal finans alanlarında ve altyapı sektöründe iş tecrübesi ile başarılı işlere imza attı. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden 1991 yılında mezun olan Samsunlu, işletme yüksek lisansını ise Missouri Üniversitesi’nde tamamladı. Çalışma hayatına mali analist olarak başlayan Samsunlu, 1995 ile 2006 yılları arasında çeşitli yatırım şirketlerinde Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi sorumluluklarını üstlendi. 2006 itibariyle üç yıl boyunca Romanya ve Türkiye’de yatırım ve kurumsal finansman danışmanlığı yapan Samsunlu, 2009 yılından itibaren de enerji, inşaat, turizm, gayrimenkul, deniz yolu taşımacılığı ve havalimanı işletmeciliği sektörlerinde üst düzey yönetici olarak görev yaptı. 

Hilton dünyaca ünlü stadyumun içinde hizmet verecek

Hilton’un (NYSE: HLT) orta ölçekli pazarda hizmet veren ödüllü markası Hilton Garden Inn, Birleşik Krallık’taki yeni otelinin açıldığını duyurdu. 150 odalı Hilton Garden Inn Manchester Emirates Old Trafford, markanın Manchester şehrindeki ilk oteli olma özelliğini taşıyor. 

Otelin konumu ise oldukça dikkat çekici. Lancashire Country Kriket Kulübü’ne ev sahipliği yapan 50 bin kapasiteli Emirates Old Trafford Stadyumu’nun içindeki otel, stadyumda düzenlenen spor karşılaşmalarını, konserleri ve diğer etkinlikleri takip etmek isteyenlere eşsiz bir konaklama imkanı sunuyor. Diğer yandan otelin sahayı gören taraftaki 85 odasının bir bölümü, maç ve etkinlik günlerinde konuklara özel localara dönüştürülüyor. Bu sayede otel, eşsiz eğlence imkanlarını yakından takip etme imkanı da sağlıyor. 

Hilton Worldwide Başkan Yardımcısı ve Avrupa, Orta Doğu, Afrika Bölgesi Başkanı Simon Vincent açılışı şöyle değerlendirdi: “Birleşik Krallık genelinde otel portföyünü genişletmeye devam eden Hilton; The Stadium of Light, Ageas Bowl ve Wembley’in ardından ülkenin önde gelen bir diğer spor merkezi olan Emirates Old Trafford’ın içerisinde de konaklama imkanı sunmaya başladı. Otelimiz, hem her yıl 450 bin kişi tarafından ziyaret edilen stadyumun konuklarına hem de Manchester şehrinde özel bir konaklama seçeneği arayan diğer seyahat tutkunlarına hitap ediyor.”

Hilton Garden Inn Manchester Emirates Old Trafford, merkezi konumuyla da öne çıkıyor. Old Trafford Metrolink istasyonuna yakın konumuyla kolay toplu taşıma imkanı sağlayan otel, İngiltere’nin spor başkenti Manchester’ın merkezine ise yalnızca 4.5 kilometre uzaklıkta. Otelin konukları, Manchester United Futbol Takımı’nın merkezine birkaç dakikalık bir yolculukla; Manchester Arena, Intu Trafford Centre, Legoland Discovery Centre gibi şehrin nemli noktalarına ise yine kısa yolculuklarla ulaşabiliyor.

Hilton Garden Inn Markası Küresel Başkanı John Greenlead şöyle konuştu: “Emirates Old Trafford, Birleşik Krallık’ın önde gelen spor, müzik ve etkinlik merkezleri arasında yer alıyor. Hilton Garden Inn’in Manchester’daki ilk tesisini böyle sıra dışı bir noktada açmış olmaktan dolayı gururluyuz. Bu açılışla birlikte Birleşik Krallık genelindeki otel sayımızı sekize, dünya genelindeki Hilton Garden Inn tesis sayısını ise 740’ın üzerine taşıdık.”  

Otelin odalarında ise konuklar için her türlü konfor yer alıyor. Konuklar, markanın imzasını taşıyan özel çarşaf ve yorgan seçeneklerinin yanı sıra her odada geniş çalışma masalarından, ergonomik çalışma koltuklarından ve minibarı da içinde bulunduran oda içi konukseverlik merkezlerinden faydalanabiliyor.

Otelin restoranlarından The Garden Grille’de konuklara hem taze ürünler kullanılarak anlık olarak hazırlanan kahvaltı seçenekleri hem de a-la-carte akşa yemeği sunuluyor. 24 saat açık olan The Pavilion Pantry® ise leziz atıştırmalık ve içecekleriyle ön plana çıkıyor. Ayrıca konuklar yine otel içerisinde 24 saat hizmet veren çalışma alanından, üst düzey fitness imkanlarından ve ücretsiz otoparktan da faydalanabiliyor. 

Diğer yandan Hilton Garden Inn Manchester Emirates Old Trafford, Hilton’un 14 markasında geçerli ödüllü sadakat programı Hilton Honors kapsamında yer alıyor. Ücretsiz program aracılığıyla doğrudan rezervasyon yapan konuklar, puan kazanma ve harcama imkanınının yanı sıra üyelere özel indirimlerden, ücretsiz Wi-Fi hizmetinden ve Hilton Honors mobil uygulamasının sunduğu diğer benzersiz avantajlardan da faydalanmaya hak kazanıyor. 

Daha fazla bilgi için Hilton Garden Inn Manchester Emirates Old Trafford adresini ziyaret edebilir veya şu numarayı arayabilirsiniz: +44-0161-8687100.

7 Eylül 2017 Perşembe

BMW Art Car Projesi için BMW 525i bir sanat eserine dönüştü

Contemporary İstanbul’da bir kadın sanatçının elinden bir sanat otomobili sürprizi!
Güney Afrikalı sanatçı Esther Mahlangu’nun, BMW Art Car Projesi için bir sanat eserine dönüştürdüğü 1991 model BMW 525i; Contemporary Istanbul (CI) kapsamında Türkiye’de ilk kez sergilenecek! 25 yıl önce BMW Art Car Projesi’nde yer alan ilk kadın sanatçı olan Mahlangu’nun BMW parçaları üzerine yaptığı desenler, Afrika geleneği ile BMW ruhunu buluşturuyor.

14-17 Eylül 2017 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda 12. kez gerçekleşecek olan Contemporary Istanbul’da sanatseverleri bir “Sanat Otomobili” sürprizi bekliyor. Borusan Otomotiv’in BMW markasıyla co-sponsor olduğu Contemporary Istanbul kapsamında; sanatçı Esther Mahlangu’nun tasarladığı BMW Art Car/Sanat Otomobili sergilenecek. Esther Mahlangu’nun da üyesi olduğu, Güney Afrika’daki Ndebele kabilesinin kadınları; evlilik ve diğer kutlamalarda evlerinin dış duvarlarını ince desenlerle ve grafiklerle süsleyerek adeta aktif bir iletişim panosu olarak kullanıyorlar. 10 yaşında, annesinin ve büyükannesinin rehberliğinde resme başlayan Mahlangu ise, evlerin dış duvarlarıyla sınırlı bu geleneksel sanatı çeşitli kaplardan halılara, gündelik yaşamda kullanılan farklı objelerin yüzeylerine taşıyarak yepyeni bir boyuta taşıyor.

81 yaşındaki sanatçı, “Resim yapmak benim kanımda var. Boyama tekniğimi annem ve büyükannem öğretti. Görüntüler ve renkler zaman içerisinde değişti ve çok sayıda farklı yüzeye resim yaptım fakat boyamayı hep sevdim. BMW parçaları üzerine yaptığım desenler, Afrika geleneği ile BMW ruhunu buluşturuyor. BMW boyanacak panelleri bana ilk gönderdiğinde tasarımı hemen kafamda canlandı ve sadece başlamak istedim! Önce yüzeyi tanımak için küçük parçalardan başladım, sonrasında ise tasarım panel çizgilerini takip ettiğinden geri kalanı kolay oldu” diyor. Sanatçı “Sanatım beni dünyanın dört bir yanına taşıdı, çok yer gördüm, çok sayıda duvara ve nesneye resim yaptım ve çalışmalarım çok sayıda müzede yer aldı ama ben hala Güney Afrika’daki Mpumalanga’dan Esther Mahlangu’yum” diye de ekliyor.

25 yıl önce BMW Art Car Projesi’ne katılan ilk kadın sanatçı olan Esther Mahlangu; 1991 model bu aracın gövdesini Ndebele sanatının tipik özelliği olan parlak renkler ve benzersiz motiflerle süsleyerek bir BMW Sanat Otomobili’ne dönüştürdü.

Ali Onaran’dan “RUSYA” atağı

Ali Onaran, iki ülke arasındaki turizm ilişkilerini artırmak için de harekete geçti
Rusya’dan Türkiye’ye dönük yeniden başlayan turist hareketinin sevindirici olduğunu belirten Prontotour Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran, aynı şekilde Türkiye’den Rusya’ya giden turist sayısını artırmak ve Rusya’nın tanıtımı için çalışmalar başlattıklarını söyledi.

Türkiye ve Rusya Federasyonu arasındaki ekonomik, ticari, teknolojik, endüstriyel, iş ve akademik ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla kurulan Rusya Ekonomi, Bilim ve Teknoloji Derneği (REBTEK) iki ülke arasındaki turizm ilişkilerini artırmak için de harekete geçti. REBTEK’in kurucuları arasında yer alan ve derneğin Turizm Komisyonu Başkanlığı görevini yürüten Prontotour Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran, Türkiye ve Rusya arasında büyüyen turizm hareketlerinin hem ekonomilerin gelişmesini hem de iki ülke vatandaşlarının birbirlerini daha yakından tanımasını sağladığını; turizm sayesinde güçlü kültürel bağların oluştuğunu söyledi.

“Amacımız turist sayısını artırmak”
Rusya’nın Türkiye turizmi için önemli pazarlardan biri olduğunu hatırlatan Ali Onaran, “Rusya’dan gelen misafirlerimizin sayısının 2017 yılında yeniden artışa geçtiğini görüyoruz. İlk 7 aylık dönemde 2.5 milyon Rus turist Türkiye’ye geldi ve rekor bir artış gerçekleşti. Türkiye’nin turizm ürünlerinin kalitesi, uçuş, fiyat avantajları ve geleneksel tur operatörlüğü sisteminin verimli çalışması gibi faktörler Rus turist sayısını zamanla artmasını sağladı. Ancak aynı şekilde Türkiye’den Rusya’ya dönük turist sayısını da artırmamız gerektiğini düşünüyoruz. Rus turizmci dostlarımızın da beklentisi bu yönde. Vize konusundaki sıkıntıların da en kısa sürede aşılacağını umuyoruz” diye konuştu.

2015 yılında Türkiye’den turistik amaçla Rusya’ya 169 bin kişinin gittiğini, 2016 yılında bu sayının yüzde 50 azalarak 83 bin kişi olarak kayıtlara geçtiğini ifade eden Onaran, “Amacımız Türkiye’den daha çok insanımızın Rusya’nın tarihi ve kültürel güzelliklerini keşfetmesini sağlamak. Geçtiğimiz yıllarda 150 bin civarında olan Türkiye’den Yunanistan’a dönük turist trafiği bugün 1 milyon düzeylerine ulaşmış durumda. Doğru pazarlama stratejileri ve akılcı işbirlikleri ile Rusya’da da bu rakamlara ulaşılabilir” dedi.
İki ülke arasındaki turizm yatırımlarına da dikkat çeken Prontotour Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran, Türkiye’de otel satın almak için uygun koşulların olduğunu ve bu durumun yabancı yatırımcıların da ilgisini çektiğini ifade etti. Onaran, Rus turizm şirketleri için 2017 yılının Türkiye’de yatırım yılı olabileceğinin altını çizdi.

“Tanıtım elçisi gibi çalışıyorum”
Prontotour olarak Rusya’ya dönük tur programlarını çeşitlendirdiklerini, başta Moskova ve St. Petersburg olmak üzere pek çok şehre dönük uygun fiyatlı paket turlar açtıklarını söyleyen Ali Onaran, yine ayrıcalıklı seyahat deneyimi yaşamak isteyenler için de ProntoPlus markasıyla seyahat ürünleri hazırladıklarını dile getirdi. Seyahatseverlere Rusya hakkında daha çok bilgi vermek için blog, sosyal medya ve pek çok dijital kanalı kullandıklarını vurgulayan Onaran, neredeyse Rusya için bir tanıtım elçisi gibi çalıştığını, son yaptığı St. Petersburg gezisinden bizzat kendisinin videolar çekerek paylaştığını söyledi.

Öte yandan Türkiye ve Rusya Federasyonu arasında turizm alanındaki iş birliğinin ikili ilişkilerin gelişmesi ve toplumsal diyalogların güçlenmesine katkı sağladığını belirten REBTEK Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Gündüzpolat, “Aynı kıta ve bölgede bulunan ve değerli tarihsel geçmişi olan Türkiye ve Rusya’nın ekonomik ve sosyal münasebetlerini artırmak için turizm sektörü çok önemli bir misyona sahip” dedi.Rusya’daki Türk firmalarının 10 milyar dolar civarında yatırım yaptıklarını ve bu yatırımlar arasında otel projeleri olduğunu da ifade eden Gündüzpolat, aynı şekilde Rus iş adamlarının da Türkiye’de 2.5 milyar dolar değerinde otel yatırımı yaptıklarını sözlerine ekledi.

MSC CRUISES “STATUS MATCH” Programını duyurdu

MSC Cruises, sıklıkla seyahat eden misafirler için özel olarak geliştirdiği, Status Match (Sadakat programı eşleştirme) programını duyurdu.MSC Cruises tarafından belirlenen gemi firması veya otellerin sadakat programına üye iseniz, anında MSC Voyagers Club sadakat programına ücretsiz kaydınız yapılabiliyor ve aynı denklikte bir karta sahip olabiliyorsunuz. Bu kapsamda, yapılacak ilk paket program rezervasyonunda %2,5, “sadece kabin” rezervasyonunda ise %5 indirim kazanılıyor. Bu programa katılarak hem MSC Voyagers Club’a ücretsiz üye olabiliyor, hem de programına göre değişen %15’e varan özel indiri-mlere sahip olabiliyorsunuz.

MSC Cruises’un üst segment kartı Black Card denkliğinde bir sadakat kart üyeliği eşleştirdiğinizde, birçok ilave avantaja da sahip oluyorsunuz. Bunlardan bazıları; öncelikli olarak gemiye katılma ve gemiden inme, odanızı geç boşaltma imkanı, özel Black Card partisine davetiye, ücretsiz içki  eşliğinde çikolatalı meyve fondüsü ikramı ile MSC Aurea Spa’da 1 saat boyunca ücretsiz termal alan kullanımı. Eşleştirme programına katılım için, gemi seyahatinden en az 7 işgünü öncesine kadar tüm işlemlerin sonuçlandırılması gerekiyor. Bu nedenle gemi seyahatinin başlangıcından en geç 15 işgünü öncesinden başvuru yapılması tavsiye ediliyor. Mevcut diğer bir markaya ait sadakat kartınızın aslı, fotoğraflı bir doküman veya email ortamında mevcut programınızın hala geçerli olduğunu gösteren bir belge olması ve başvuru formunu doldurmanız yeterli. Belirlenmiş olan cruise firmalarına ve otellere ait, birden çok sadakat programınız var ise, sadakat kartlarının avantajlarını göz önüne alarak, hangi kartınızı eşleştirmek isterseniz onunla eşleştirebiliyorsunuz. MSC Cruises tarafından, bu program diğer Cruise şirketleri ve otellerin sadakat kartları sistemi için organize edilmiş, havayolu şirketlerine ait sadakat kartları ise, programın dışında tutulmuş. Status Match programı hakkında, MSC Cruises merkez ofisinden veya yetkili satış acentelerinden daha fazla bilgi alabilirsiniz.

5 Eylül 2017 Salı

DoubleTree by Hilton Istanbul Topkapı kapılarını açtı

Hilton’un (NYSE: HLT) pazara liderlik eden 14 markası arasında yer alan of DoubleTree by Hilton, İstanbul’daki otel portföyünü genişletiyor. Yeni açılan 216 odalı DoubleTree by Hilton Istanbul Topkapı, merkezi konumuyla hem keyif hem de iş amacıyla seyahat eden konuklara hitap ediyor. 

İstanbul’un turistik merkezlerinden Tarihi Yarımada’ya ve Haliç’e kolay ulaşım imkanı sağlayan18 katlı otel, Adalar manzaralı oda ve süitlerinde konuklarına benzersiz bir rahatlama imkanı sunuyor. Bulunduğu bölgedenin en büyük toplantı ve konferans kapasitesine ev sahipliği yapan otel, konferans alanları ve balo salonunda aynı anda 700 kişiye hizmet verebiliyor. Otelde yer alan Topkapı Terrace ise konukların açık havada İstanbul’un benzersiz panoramik manzarasını izleme imkanı sunuyor. Otelin konuklarına sunduğu diğer imkanlar ise şöyle:




•YEME - İÇME
Güne Turquaz Restaurant’ta sunulan DoubleTree kahvaltısıyla başlayan konuklar, yerel ve uluslararası lezzetler sunan restorandan öğle ve akşam yemeklerinde de faydalanabiliyor. Her gün 10.30 – 23.00 saatleri arasında hizmet veren The Lounge Café & Bar’da ise şık ve rahat bir atmosferde i yerli ve yabancı mutfaklardan atıştırmalıklar sunuluyor. Otelde ayrıca 7 gün 24 saat oda servisi hizmeti veriliyor. 

•RAHATLAMA İMKANLARI
Otelde 24 saat hizmet veren bir fitness salonunun yanı sıra sıcaklık kontrolü yapılan bir kapalı havuz bulunuyor. Sabah 10.00’da hizmet vermeye başlayan The Rose Spa ise kadın ve erkek konuklara ayrı alanlarda geleneksel Türk masaj ve güzellik seçeneklerinden faydalanma imkanı sunuyor.


•TOPLANTI VE ETKİNLİKLER
İş toplantıları, konferanslar ve kişisel partiler için de mükemmel bir seçenek olan otel, 2,500 metrekarelik etkinlik alanına sahip. Bu alanda ihtiyaca göre üç bölüme ayrılabilen kolonsuz bir balo salonu, doğal gün ışığıyla aydınlatılan toplantı odaları ve fuaye alanları bulunuyor. DoubleTree by Hilton Istanbul Topkapı Genel Müdürü Hülya Akgün şöyle konuştu: “Topkapı’da yeni inşa edilen otelimiz, E100 yolu üzerindeki konumu ve Atatürk Havalimanı’na yakınlığıyla dikkat çekiyor. Otelimiz, aynı zamanda İstanbul’un en çok ziyaret edilen noktalarına kolay ulaşım imkanı sağlayan mükemmel bir konuma sahip. Şehri keşfetmek isteyen turistlerden çok yönlü toplantı alanlarımızdan faydalanmak isteyen konuklara kadar geniş bir yelpazede hizmet veriyoruz. 

Diğer yandan DoubleTree by Hilton Istanbul Topkapı, Hilton’un 14 markasında geçerli ödüllü sadakat programı Hilton Honors kapsamında yer alıyor. Ücretsiz program aracılığıyla doğrudan rezervasyon yapan konuklar, puan kazanma ve harcama imkanınının yanı sıra üyelere özel indirimlerden, ücretsiz Wi-Fi hizmetinden ve Hilton Honors mobil uygulamasından faydalanabiliyor. Daha fazla bilgi veya rezervasyon için DoubleTree by Hilton Topkapı adresini ziyaret edebilirsiniz. DoubleTree by Hilton markası ve yeni açılışlar hakkında bilgi için lütfen news.doubletree.com adresini ziyaret edin. 


31 Ağustos 2017 Perşembe

155 milyar dolarlık Müslüman Seyahat pazarında Türkiye ulaşım kolaylığında ilk tercih

Mastercard ve CrescentRating’in, Müslüman turistlerin 130 hedef ülkede seyahat kolaylığı, yiyeceklerin İslami değerlere uygunluğu, ibadet imkânlarının bulunması, fiyatların uygunluğu gibi birçok kriteri değerlendirerek seyahat tercihlerini araştıran yıllı

130 ülkenin dahil olduğu “Müslümanların Seyahat Tercihleri” araştırmasında Türkiye ulaşım kolaylığı kriterinde en yüksek puanı aldı. Ödeme teknolojileri devi Mastercard ile Müslüman dünyanın turizm ihtiyaçlarına yönelik puanlama, rezervasyon, danışmanlık, eğitim, etkinlik yönetimi gibi konularda hizmet veren CrescentRating’in ilk kez 2011 yılında hazırladığı “Müslümanların Seyahat Tercihleri Endeksi” raporunun yedincisi yayımlandı. İslam İşbirliği Konferansı üyesi 48 ülke ve İslam İşbirliği Konferansı üyesi olmayan 82 ülkenin dahil olduğu, toplam 130 ülkeyi kapsayan 2017 raporuna göre, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya ve Türkiye, Müslüman turistlerin en çok tercih ettiği ilk 4 ülke.  İlk dört ülkenin ardından ise Suudi Arabistan, Katar ve Fas geliyor. Çoğunluğu Müslüman olmayan Singapur, Tayland ve Birleşik Krallık gibi ülkeler ise Müslüman turistlerin tercih listesinde ilk dokuz ülkeden sonra geliyor. İslam İşbirliği Konferansı üyesi olan ülkeler Müslüman turistler tarafından öncelikli olarak tercih edilse de, İslam İşbirliği Konferansı üyesi olmamasına rağmen İslami ihtiyaçlara göre düzenlemeler yapabilen ülkelerin, tercihler listesinde üst sıraya tırmandıkları görülüyor. Türkiye ulaşım kolaylığı kriterinde birinci sıradaSon üç yılın sonuçları karşılaştırıldığında ilk 20’de yer alan ülkelerin genel olarak havaalanı hizmetlerini iyileştirdikleri, hava yolu ulaşım imkanlarını artırdıkları, yemek ve ibadet koşulları ile konaklama ve vizesiz seyahat hizmetlerini geliştirdikleri, Müslüman turistlerin ihtiyaçlarına yönelik bir farkındalık oluşturdukları görülüyor. 

Raporda ülkelerin geliştirmesi gereken alanlar da vurgulanırken, Türkiye için belirtilen geliştirme alanları; iletişim, ibadet mekanları, havaalanı ve konaklama imkanları ve yeme içme oldu. Öte yandan Türkiye, havayolu bağlantılarının bulunması, ulaşım kolaylığı ve vizesiz ulaşım imkanları açısından en üst sırada yer alırken, Türkiye’yi sırasıyla Malezya, Tayland, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar takip etti. Müslümanlara uygun çevresel koşulların bulunması, ailece yapılan seyahatlere uygunluk açısından yapılan değerlendirmede ise Türkiye Malezya’dan sonra ikinci sırada yer alırken, İspanya, İslam İşbirliği Konferansı üyesi olmamasına rağmen dördüncü sırada yer alarak büyük bir sürprize imza attı. Müslüman Seyahat pazarı 155 milyar dolarRapora göre, dünyada en hızlı artan grup olan Müslüman nüfus 2030 yılında toplam dünya nüfusunun yüzde 26’sını teşkil edecek. Bu veriler ışığında birçok sektörün Müslümanlara yönelik ve onlar memnun edecek ürün ve hizmetlere yöneldiği görülüyor. Raporda ayrıca, global ekonomide Müslümanlara yönelik tüketimin ağırlığının ve öneminin giderek artması sebebiyle birçok endüstrinin, odağını özellikle Körfez Ülkelerindeki, Endonezya’daki ve Malezya’daki genç ve para harcamaya hazır Müslüman nüfusa yöneltmiş durumda olduğu vurgulanıyor. 2016 verilerine göre yiyecek, hizmet ve yaşam stilinden oluşan toplam 2-3 trilyon dolarlık Müslüman tüketim pazarının 155 milyar dolarlık kısmını Müslüman Seyahat pazarı oluşturuyor. Müslüman turistlerin, tatil tercihlerinde seyahat kolaylığı ve alışveriş olanakları bulunan, aile değerlerine ve İslami koşullara uygun ülkeleri tercih etmesi sebebiyle, herhangi bir ülkede yiyecek, hizmet ve yaşam stili konusunda olumlu gelişmelerin olması, doğal olarak turizme de olumlu yansıyor.

 Müslüman Tüketim pazarında en büyük payı İslami kriterlere uygun “helal” olarak nitelendirilen yiyecekler alırken, onu İslami değerlere uygun moda endüstrisi, ilaç ve kozmetikler takip ediyor. Kadın erkek ayrı ya da aileye özel düzenlenmiş spa ve sağlıklı yaşam merkezleri de revaçta. Raporda elde edilen sonuçlar gelecekte, teknolojik gelişmelere ve yeniliklere hızla adapte olabilen, genç Müslüman neslin değişen tercihlerine cevap verebilen, Müslüman kadınları da önemseyen ve Müslüman ve Müslüman olmayan turistler arasında denge kurabilen ülkelerin daha çok tercih edileceğini gösteriyor.Rapor Türkiye, Endonezya, Malezya ve Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi ülkeleri gibi büyüyen ekonomilerin de etkisiyle iş seyahatleri başlığı altında değerlendirilen toplantı, konferans ve etkinlik amaçlı turizmin de ekonominin önemli kısmını teşkil ettiğini ve büyüme trendinde olduğunu ortaya koyuyor. 

Müslümanların tercihi Asya kıtasıMüslümanların Seyahat Tercihleri Endeksi 2017’ye göre Asya en çok tercih edilen kıta olurken, Afrika ise geçen yıla göre puanını iyileştirerek en çok tercih edilen ikinci kıta seçildi. Endeks skorunu geçen yıla göre 0,6 puan artırarak 82,5’e ulaşan Malezya, 7 yıldır üst üste Müslümanların seyahatte en çok tercih ettiği ülke oldu. Endekse göre 76,9 puanla Birleşik Arap Emirlikleri ikinci, 72,6 puanla Endonezya ise üçüncü olurken, Türkiye 72,4 puan ile 130 ülke arasında dördüncü sırada yer alıyor. İslam İşbirliği Konferansı üyesi olmayan ülkeler arasındaki değerlendirmede ise birinci sırayı, genel sıralamada onuncu sırada olan Singapur, ikinci sırayı Tayland, üçüncü sırayı ise Birleşik Krallık aldı. Genel sıralamada Birleşik Krallık 20. sırada gelirken, Japonya 32., Fransa 34., ABD 36., Almanya ise 41. sırada kendine yer buldu. İslam İşbirliği Konferansı üyesi olmayan Hindistan 39., Çin 45. olurken, listenin son sırasında ise El Salvador bulunuyor Kaynak: 155 milyar dolarlık Müslüman Seyahat pazarında Türkiye ulaşım kolaylığında ilk tercih 

7. Uluslararası Resort Turizm Kongresi, 29-30 Kasım 2017’de Antalya’da gerçekleşecek

Avrupa ve Rusya’daki gelişmeler ile bölgenin durumu nedeniyle turizm daha da önem kazandı. Turizmdeki durum ve öngörülen olası gelişmeler, 7. Uluslararası RESORT Turizm Kongresi’nde tartışılacak.

2016 yılını zor bir dönem olarak geçiren sektör 2017 yılına umutla girdi. 2017- 2018 yılı ve sonrasına yönelik Türk turizminin yeri ve geleceği Dünya turizminin önemli aktörleri tarafından değerlendirilecek. Turizmin mevcut durumu ile kısa, orta ve uzun vadeli olası gelişmelerin sektöre yansımaları 7. Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nde ele alınacak. 29 Kasım 2017’de Lara Trendy Otel’de yapılacak Kokteyl’in ardından 30 kasım 2017’de  Antalya Concorde De Luxe ‘de yapılacak kongrenin ana teması “Geleceğin Turizmi, Turizmin Geleceği”Bugüne kadar; Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder, Thomas Cook CEO’su Peter Fankhauser, TUI Norvegian Cruise İş geliştirme Direktörü Jurgen Stille, Der Touristik CEO’su Sören Hartmann gibi etkin isimler katılmış, bu yıl da MTS Globe Group CEO’su Rembert Evling’in   konuk konuşmacı olarak katılması beklenmektedir.Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) organizasyonu ile  gerçekleştirilecek kongreye, yurt içinden ve yurt dışından seyahat endüstrisinde yer alan turizmin bütün kesimleri ile finansman, danışmanlık, yatırım, işletme, yönetim, tedarikçi marka ve firmaların üst düzey temsilcileri katılacak. Yaklaşık 1000 kişinin kongreye katılım sağlaması bekleniyor. Kongrede dünya ekonomisindeki gelişmeler ve turizme etkileri konusunda bir sunum yapacak olan Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, turizm kredileri konusunda konaklama sektörünü aydınlatacak. Kaynak: 7. Uluslararası Resort Turizm Kongresi, 29-30 Kasım 2017’de  Antalya’da gerçekleşecek 

28 Ağustos 2017 Pazartesi

İSG’nin yeni CEO’su Ersel Göral oldu

MALAYSIA AIRPORTS, Ersel Göral’ı İSG’nin Yeni Ceo’su olarak görevlendirdi
İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nın terminal işletmecisi İSG’de CEO’luk görevine, havacılık sektörünün tecrübeli ismi Ersel Göral getirildi. İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nın (ISGIA) terminal işletmecisi İSG’de CEO’luk görevine Ersel Göral atandı. Malaysia Airports adına bir açıklamada bulunan Malaysia Airports Genel Müdürü Badlisham Ghazali şunları söyledi: 

“Ersel Göral’ın Malaysia Airports ailesine katılmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Ersel Göral, 5 Eylül 2017 tarihi itibariyle İSG’nin yeni CEO’su olarak görevine başlayacak. Grubumuz için değerli bir şirket olmaya devam eden İSG, Türkiye ekonomisine önemli katkıda bulunmayı sürdürecek. Sayın Göral, faaliyetlerimizde dönüşüm yaratmaya ve İSG’yi bir sonraki büyüme aşaması için hazırlamaya yönelik gelecek planlarımıza liderlik edecek.”Ersel Göral, İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'nden 1998'de mezun oldu. Gürcistan, Makedonya, Tunus ve Türkiye’de çeşitli havalimanlarındaki görevleriyle sektörde engin deneyim kazanan Göral, son olarak İstanbul Grand Airport’ta (İGA) Entegrasyon Genel Müdür Yardımcısı (Chief Airportwide Integration Officer) olarak görev yaptı. 

Terminal işletmecisi İSG’nin bağlı olduğu Malaysia Airports, Türkiye’de ve uluslararası alanda pek çok başarıya imza atmanın yanı sıra İSG’nin yolcu trafiğini on yıldan kısa bir sürede üçe katladı. İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan İSG, yolcu sayısı hacmi açısından Türkiye’nin 2. büyük havalimanı konumunda. 31 Temmuz 2017 itibariyle toplam 17,4 milyon yolcuya veren İSG, geçen yılın aynı dönemine göre yolcu sayısında %4 artış kaydetti. 

Malaysia Airports Holdings Berhad hakkında:
Malaysia Airports, Malezya’da 39 havalimanı ve Türkiye’de İstanbul’da 1 uluslararası havalimanını yönetiyor ve işletiyor. Malzeya’daki 39 havalimanı arasında 5 uluslararası havalimanı, 16 iç hatlar havalimanı ve 18 Kısa Mesafeli Kalkış ve İniş Limanı (STOLport) yer alıyor. Grup ayrıca yurtdışındaki uluslararası havalimanlarının geliştirilmesi, işletilmesi, bakımı ve yönetimi için havalimanı yönetim ve teknik servis hizmetleri sunuyor. Malaysia Airports, 30 Kasım 1999 tarihinde Asya’da borsaya kote olarak işlem görmeye başlayan ilk havalimanı şirketi oldu. 

Malaysia Airports’un amiral havalimanı olan Kuala Lumpur Uluslararası Havalimanı (KLIA), bir süre önce yıllık 40-50 milyon yolcu kapasitesiyle SkyTrax tarafından En İyi Üçüncü Havalimanı seçildi. Asya Pasifik Havacılık 2014 kapsamındaki CAPA Mükemmellik Ödülleri’nde Yılın Büyük Havalimanı unvanını kazandı. KLIA, düşük maliyetli havayollarına ayrılan klia2 terminalinin eklenmesiyle ASEAN bölgesinin tercih edilen havalimanı olma yolunda ilerliyor. Yıllar içinde pek çok ödüle layık bulunan Malaysia Airports ve yönettiği havalimanları, hizmet, etkileşim, kurumsal sorumluluk ve yönetişim gibi alanlarda mükemmeliyet ilkesiyle hizmetlerini sürdürüyor. 
MAHB, Malezya Menkul Kıymetler Borsası’nda (Bursa Malaysia) ana pazarda işlem görüyor.