31 Mart 2014 Pazartesi

TURİZM ARENASI 2014, TURİZMİN TRENDLERİNİ TARTIŞIYOR

Uluslararası SKAL Dernekleri Federasyonu’nun geleneksel hale getirerek Türk turizmine yeni açılımlar kazandırdığı SKAL Turizm Arenası’nın üçüncüsü, 4 Nisan 2014 Cuma günü İstanbul Hilton Convention Center’da gerçekleşecek.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen “Günümüzün Turizm Trendleri” konulu SKAL Turizm Arenası 2014, sektör duayenlerinden turizm profesyonellerine ve üniversite öğrencilerine pek çok farklı alandaki yaklaşık 400 katılımcıyı bir araya getirecek.

Turizm Arenası 2014’ün ilk bölümünde sektöre ilham vermek ve görüşlerini paylaşmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü İrfan Önal, Las Vegas Nevada Üniversitesi Turizm Bölümü Dekan Yardımcısı Şeyhmus Baloğlu, Bilintur AŞ Murahhas Azası Orhan Hallik konuk konuşmacı olarak yer alacak.
Turizm profesyonellerinin yeni eğilimlere yönelik iş sırları ve yöntemleri üzerine sunum ve konuşmalarını yapacağı “Söz Sizde” adlı ikinci bölümün ardından Arena, Sunay Akın’ın sunumuyla renklenecek özel bölüm ile son bulacak.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da değerli basın mensuplarımızın davetli olduğu Turizm Arenası ve sonrasındaki akşam yemeğinde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyacağız.
Toplantının ayrıntılı programı ve konuklarını aşağıda bilgilerinize sunarız.

SKAL TURİZM ARENASI 2014 PROGRAM

Yer : HILTON ISTANBUL CONVENTION CENTER

Organizasyon tarihi : 4 Nisan 2014, Cuma

Konu başlığı : GÜNÜMÜZÜN TURİZM TRENDLERİ

AKIŞ                 :

13.30 – 14.00  ÇAY/KAHVE İKRAMI
14.00 – 16.00  ARENA 1. BÖLÜM
16.00 – 16.15  ARA
16.20 – 18.30  ARENA 2. BÖLÜM
18.30 -  19.00 ÖZEL BÖLÜM
19.00  - 23.00 AKŞAM YEMEĞİ

1. BÖLÜM:
Moderatör:
Bahattin Yücel, Eski Turizm Bakanı, TURAD Başkanı ve SKAL Türkiye Federasyonu Başkan Danışmanı

Konuklar:
İrfan Önal, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü

Prof. Şeyhmus Baloğlu, USA Las Vegas, Nevada Üniversitesi, Turizm Bölümü Dekan Yardımcısı, (Branş: Araştırma ve Pazarlama Stratejileri, İstatistik)

Orhan Hallik, Bilkent Turizm, İnşaat ve Ticaret AŞ, Bilintur AŞ Murahhas Azası

2. BÖLÜM:
Ceylan Pirinçcioğlu (VİP Turizm Turizm Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su, Uğursal Uğur (IDA Consulting Web Design & Online Systems, İcra Kurulu Yöneticisi), Gürsel Tonbul (Turizmci, OleAtrium Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Sergi Alanı Kurucusu), Hasan Eker (Burkon Turizm YK Başkanı, BTSO Meclis Üyesi, TUGİAD Üyesi), Halit Beyazkürk (1957 Design&Event´in sahibi) ve Mert Can (Boğaziçi Üniversitesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, 2. sınıf öğrencisi, Öğrenci Temsil Kurulu Üyesi)



30 Mart 2014 Pazar

Dünya Saati için 7 Kıta Birden Karardı!


WWF’nin 2007’den beri düzenlediği Dünya Saati kampanyası, dün (29 Mart Cumartesi) tüm dünyada 20.30 – 21.30 saatleri arasında gerçekleştirildi. Yeni Zelanda’da başlayıp Tahiti’de sona eren, 157 ülkenin katılım sağladığı hareket için yedi kıtada birden ışıklar kapandı. WWF-Türkiye’nin ülkemizdeki ayağını organize ettiği etkinlik kapsamında İstanbul’da, Boğaz köprüleri, Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Ayasofya Müzesi, Küçüksu Kasrı ve Beykoz Kasrı gibi birçok sembolik yapı bir saatliğine ışıklarını kapattı. Bu yıl ayrıca ilk defa kampanyaya katılan Sultanahmet Cami, Süleymaniye Cami, Fatih Cami, Nur-u Osmaniye Cami ve Yeni Cami de ışıklarını kapatarak Dünya Saati’ne destek oldu.


Bu yıl “Dünyaya Olan Sevgini Göstermeye Var Mısın?” diyerek yola çıkan kampanya, www.dunyasaati.org sitesi aracılığıyla bireylere ve kurumlara ulaştı. Binlerce insanın “Varım” diyerek ve ışıklarını kapatarak destek verdiği kampanyaya 400’ün üzerine kurum, 22 Valilik ve Belediye katıldı. Asuman Krause, Bade İşcil Süalp, Burçin Terzioğlu, Erdil Yaşaroğlu, Janset, Sarp Akkaya, Serdar Kılıç ve Tanem Sivar gibi ünlülerin destek olduğu Dünya Saati, Türkiye’de yedinci kez gerçekleştirildi.


Uluslararası Uzay İstasyonu’nun bile ışıklarının bir saatliğine kapatıldığı kampanya kapsamında, Barselona’daki La Sagrada Familia, Vatikan’daki St.Peter Bazilikası, Paris’teki Eyfel Kulesi, Londra’daki Buckingham Sarayı, Rio de Janeiro’daki İsa Heykeli, Newyork’taki Empire State Binası ve Times Meydanı, Las Vegas’ın tüm ışıkları, Kuala Lumpur’daki ikiz kuleler, Rusya’daki Kremlin Sarayı ve Mısır’daki Piramitler gibi 1.500’den fazla dünyaca ünlü yapı karanlığa gömüldü.

Dünya Saati’nin, binlerce kurum ve bireyin çözüm için cesaretini, kararlığını ve birlikteliğini ortaya koymasını sağladığını belirten WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak “Dünya Saati, çevre sorunlarına karşı yedi kıtayı bir araya getiren çok güçlü bir hareket. Bireylerin ve kurumların küçük-büyük attığı adımlar, doğal kaynaklar üzerinde yaratılan baskıyı azaltmada çok önemli bir rol oynuyor. Gücümüzün farkına varıp güçlerimizi birleştirdiğimiz zaman istediğimiz değişimi yaratmamızın hiç de zor olmadığını görüyoruz. Bu etkinin daha geniş kitlelere yayılarak bir yaşam biçimi olarak benimsenmesini arzu ediyoruz. Doğayla uyumlu bir geleceğe ulaşmak için ülkemizden Dünya Saati’ne katılan tüm bireylerin ve kurumların gösterdiği duyarlılığa teşekkür ederim,” dedi.

29 Mart 2014 Cumartesi

HYATT REGENCY İSTANBUL ATAKÖY’ÜN GENEL MÜDÜRÜ STEFAN RADSTROM OLDU


Ataköy sahil şeridinde inşa edilen Hyatt Regency Istanbul Atakoy, Tavros’un Türkiye’deki en büyük yatırımıdır. İstanbul’un en gözde sahillerinden birinde yer alacak olan otel, Hyatt International Grubu Regency markasıyla işletilecektir.


Uluslararası projelere imza atmış olan Hasan Sökmen’in Zafer Tanrıçası Nike’tan esinlenerek tasarladığı otel, İstanbul’un mimari estetiğinin en önemli parçalarından biri olmaya aday durumdadır. Otelin iç tasarımı ise Hyatt otel projelerinde çalışmış olan GA Design International’a aittir.


68.000 m²’lik inşaat alanı ve 287 odası ile çeşitli alternatifleri barındıran otelde, 38 m²’den 296 m²’ye kadar farklı büyüklüklerde, standarttan kral dairesine kadar değişik konforlarda odalar yer almaktadır. 10 adet toplantı ve konferans salonu, 1000 m²’lik kolonsuz üçe bölünebilen balo salonu, 1200 m²’lik SPA, iki restoran ve barlarının yanı sıra 13 katlı bir Residence’ı da içermektedir. İstanbul’un eşsiz manzarasının keyfini sonuna kadar çıkaracağınız roof’u ve roofbar’ıyla da Hyatt Regency Istanbul Atakoy arasında olacaktır.


Ruhunuza işleyen estetiğinin yanı sıra Atatürk Havalimanı ve CNR Uluslararası Fuar Merkezi’ne yakınlığı, Ataköy Marina’nın yanında yer alması ve önemli alışveriş merkezlerini etrafında barındırması, Kapalıçarşı, tarihi yarımada, Sultanahmet gibi şehrin önemli turistik merkezlerine sadece 15 dakika yakınlıkta yer alması ile de şehir merkezinin karmaşasından uzak ama şehirden de kopmayan bir konaklama imkânı sunmaktadır.


Konforu deniz kıyısında yaşamak isteyenler için “Hyatt Regency Istanbul Atakoy” oteli İstanbul’un yeni simgelerinden biri olacaktır.





Hyatt Regency İstanbul Ataköy’ün Genel Müdürü, sektörün tecrübeli isimlerinden Stefan Radstrom oldu
1971 yılında İsviçre’de doğan Radstrom, Cornell Üniversitesi’nden Konaklama İşletmeciliği alanında sertifika aldı. Hyatt Regency İstanbul Ataköy’deki görevinden önce 2007 ile 2014 yılları arasında Goa, Hindistan (Grand Hyatt Goa), ve Katar (Grand Hyatt Doha) Otellerinde Genel Müdür olarak görev yaptı.

Kariyer hayatına 1991 yılında Rusya, St. Petersburg’daki Grand Hotel Europe’ta açılış öncesi ekip üyesi olarak başlayan Stefan Radstrom, birçok uluslararası otel zincirinde görev aldı. 1996 yılına kadar Norveç, Oslo’daki Radisson SAS Plaza Hotel’de Konferans ve Banket Müdürü olan Radsrom, 1996 ve 1999 yılları arasında ise Rusya, Nakabino’da yer alan Le Meridien Moscow Country Club’ta ‘Odalar Bölümü Müdürü’ olarak görev yaptı.

1999 ve 2000 yılları arasında Polonya, Varşova’daki Le Royal Meridien Bristol’de Ön Büro Müdürü ve Eğitmeni olarak görev yapan Radstrom, 2000 ile 2001’de Macaristan, Budapeşte’deki Le Meridien Budapest’te Operasyon Direktörü olarak görev yaptı. 2001 ile 2003 tarihleri arasında Catering ve Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü ve sahibi oldu. Stefan Radstrom, 2003 ve 2007 yılları arasında Rusya, Moskova The Moscow City Golf Club ve Polonya Varşova’da bulunan Hotel Le Regina’da Genel Müdürlük görevinde bulundu.



“Anadolu'nun Sır Lezzetleri” ve “Dünya Barışı” Temalı Gastro Bosphorus Patisserie Yarışması'nın Kazanan Ekipleri CNR EDT Expo'da Belli Oldu




CNR EDT Expo -Ev Dışı Tüketim-Gıda Ürünleri, Sarf Malzemeleri, Ekipmanları Üreticileri ve Tedarikçileri Fuarı birbirinden keyifli etkinlik ve yarışmalarla devam diyor. 28 Mart Cuma günü gerçekleşen Gastro Bosphorus Patisserie Yarışması'nda ipi CVK Park Bosphorus göğüsledi.CNR Holding kuruluşu Sine Fuarcılık ve ETÜDER iş birliğinde, İstanbul İhracatçılar Birliği (İİB) desteğiyle gerçekleştirilen EDT Expo Fuarı’na, 27-30 Mart 2014 tarihleri arasında CNR EXPO Yeşilköy ev sahipliği yapıyor.


Ülker Eksper'in ana sponsorluğunda  gerçekleşen Gastro Bosphorus Patisserie Yarışması'nın jüri başkanlığını pastacılık duayeni Niyazi Çapraz yaptı. Jüride yer alan diğer önemli isimler ise; Tarkan Özdemir, Tolga Özkaya, Ertan Korkmaz, Ahmet Kır, Maria Ekmekçioğlu, Rafet İnce, Kemal Özcan, Rudolf van Nunen ve Yannis Manikis idi.

Mutfak sponsorluğunu Öztiryakiler'in üstlendiği ve  sunuculuğunu Eyüp Kemal Sevinç'in yaptığı Gastro Bosphorus Pastacılık, Çikolata ve Unlu Mamulleri Yarışması’nda, Intercontinental İstanbul Hotel,  JW Ankara Marriott, Hilton Bursa, Elite World Hotels, Tuvana Hotel, CVK Park Bosphorus, Görgülü, Hacıbozanoğulları, Mado ve Pasta Sanatı kurumsal takımlar halinde yarıştılar.

Canlı ve display olmak üzere iki ayrı kategoride düzenlenen yarışmanın canlı kategorisinde "Anadolu’nun Sır Lezzetleri" temalı pasta, çikolata ve unlu mamuller yapıldı. Display kategorisinde ise "Dünya Barışı" temalı çikolata heykeller yarıştı.

Birinciliği CVK Park Bosphorus,
İkinciliği JW Ankara Marriott,
Üçüncülüğü Intercontinental İstanbul Hotel kazandı.
Harry Lenas Ödülü Hacıbozanoğulları’na verildi.
JW Ankara Marriott, “En iyi pasta ödülü” ve “En iyi heykel” ödülünü de kazandı.
CVK Park Bosphorus,  “En iyi unlu mamul ödülü” ve “En iyi pralin ödülü”nü kazandı.


Turkcell ekipleri başarının formülünü 81 ile dağıtacak


Turkcell’in kurumsal müşterilere hizmet veren ekipleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde düzenlelen Elçiler Zirvesi’nde bir araya geldi. Türkiye çapında 69 Turkcell Kurumsal Çözüm Merkezi’nde ve Global Bilgi’de görev yapan 1.700 kişilik kadro, eşsiz müşteri deneyimi hedefli strateji toplantılarına ve geleceğin teknolojileri üzerine verilen eğitimlere katıldı. Kurumsal Elçiler Zirvesi’nde bir araya gelen Turkcell çalışanları, aldıkları eğitim sayesinde Turkcell müşterisi şirketlere işlerini büyütmeleri için kılavuzluk ediyor.  Turkcell’in kurumsal satış ve hizmet ekipleri yılda 1,2 milyon müşteriyi ziyaret ederek başarının formülünü 81 ildeki işletmelere aktarıyor.


Turkcell, eşsiz müşteri deneyimi hedefiyle çalışanlarının eğitimine verdiği önemi, KKTC’de gerçekleştirilen “Turkcell Kurumsal Elçiler Zirvesi” etkinliği ile bir kez daha ortaya koydu.  Üç gün süren Zirve’ye, Turkcell teknolojisi ve çözümlerini kurumsal şirketlere ulaştırmada kritik rol oynayan kurumsal satış ve hizmet ekipleri katıldı. Turkcell kurumsal bayilerinden ve Global Bilgi çalışanından oluşan 1.700 kişilik kadroya Satış Koçluğu, Portföy Yönetimi,  Fayda ve Değere Dayalı Satış, Etkin İletişim, yeni ürün ve çözümler konularında eğitimler verildi. Turkcell kurumsal hizmetleri konusunda bilgilendirme seansları düzenlendi ve Turkcell iş ortaklarının ürünleri tanıtıldı. Zirvede çalışanlara seslenen Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv ve Turkcell Kurumsal Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş, şirketlerin işlerini daha ileri taşıyabilmeleri için gereken formülü Turkcell’müşterilerine anlatmayı hedeflediklerini vurguladı. Ciliv ve Kocabaş, bu formülü işletmelere aktarma görevinin Turkcell ekiplerinde olduğuna dikkat çekti.

Süreyya Ciliv: “Yeni dünya, geleceğin teknolojileriyle şekilleniyor”
Turkcell Kurumsal Elçiler Zirvesi’nde konuşan Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, “Önümüzdeki 10 yılda dünyayı değiştirecek teknolojilerin başında mobil internet, bulut bilişim ve M2M dediğimiz nesnelerin interneti geliyor. Bugün Turkcell kendisini bir teknoloji şirketi olarak tanımlıyor ve tüm bu teknolojilerde kurumlara fayda, kolaylık ve verimlilik katan çözümler sunuyor. Türkiye’de 2 milyonun üzerindeki şirketin bu teknolojilerle buluşması, işlerini bu teknolojileri kullanarak büyütmesi ülkemiz ve insanımız için çok kritik. Kurumlarımızı daha da ileriye taşıyacak bu teknolojileri iyi anlatabilmemiz şart. Teknoloji elçileri olarak hepimize büyük rol düşüyor” dedi.

Selen Kocabaş: “Anadolu’da 1.700 kişilik istihdam ile en büyük takımı oluşturduk”
Türkiye’deki işletmelere hizmet veren en büyük kurumsal satış takımına sahip olmaktan gurur duyduklarını vurgulayan Selen Kocabaş, “Teknoloji ve inovasyon ile müşterilerimizin hayatını kolaylaştıran çözümler sunuyoruz ve teknoloji konusunda işletmelerin çözüm ortağı olmayı amaçlıyoruz. Kurumsal Çözüm Merkezlerimizde ve Global Bilgi’de görev yapan 1.700 kişilik kadromuzla Türkiye’nin en büyük çözüm takımı olarak ülkemizin her noktasındayız. Anadolu’da 1.700 kişilik istihdam ile en büyük takımı oluşturduk.  Küçük ölçekli işletmelerin teknolojiyi kullanarak işlerini büyütmeleri, karlılıklarını artırmaları Turkcell olarak birinci hedefimiz. Üstün network altyapımız ve bu alt yapı üzerinde geliştirdiğimiz ürün, servis ve çözümlerle 500 bini aşkın kurumsal müşterimize hizmet veriyoruz. Üstelik bu hizmetimizi her boyutta şirketi analiz ederek ihtiyaçlarına uygun şekilde gerçekleştiriyoruz. Hem çalışanlarına hem müşterilerine değer veren bir şirket olarak, Kurumsal Çözüm Merkezi ve Global Bilgi çalışanlarımızın eğitimi bizler için her zaman en öncelikli sırada yer alıyor. Ekibimize sadece son 2 yılda, Turkcell Akademi çatısı altında e-eğitim, video eğitim, sanal sınıf, sınıf içi, iş başı gibi çeşitli 435 bin saat eğitim verdik. Dile kolay bu süre, 50 yıllık eğitime eşdeğer bir rakam. Çalışanlarımızın eğitimlerine yaptığımız yatırım, bizler için her zaman şirketlerimizin büyümeleri ile paralel gelişiyor. Türkiye’nin en büyük kurumsal müşteri portföyüne, profesyonel ve uzman bir ekip ile hizmet vermekten gurur duyuyoruz” dedi.

Yılda 1,2 milyon ziyaret,  2,4 milyon telefon ile temas
Anadolu’nun dört bir yanından gelen Kurumsal Çözüm Merkezi çalışanlarına verilen eğitimlerde, şirketlerin ses, internet, ürün ve Turkcell Superonline çözümlerine yönelik beklentileri aktarıldı. Turkcell Kurumsal Küçük Ölçekli Şirketler Satış Direktörü Burak Ersoy  ‘Görevimiz: Gelecek’  konsepti ile yeni müşteri kazanımı, müşteri ziyaretinin ve deneyiminin önemi, akıllı cihazlar yaygınlaştırılması, yeni ürünlerinin müşterilerle buluşturulmasına yönelik 2014 hedef ve beklentilerini çalışanlarla paylaştı. 1700 kişilik ekipte, evden çalışma yöntemiyle istihdam edilen 130 kişi de yer aldı. Eşsiz müşteri memnuniyetine odaklanan Turkcell’in kurumsal takımının ayda 100 bin, yılda ise 1,2 milyon kez müşteri ziyareti gerçekleştirmiş olmasının önemi ayrıca vurgulandı.

Mövenpick Hotel Istanbul’da Ünlü Türk kadın şefler bir araya geldi

Ünlü Türk kadın şefler Mövenpick Hotel Istanbul’da düzenlenen yemekte bir araya geldi


Mövenpick Hotel Istanbul’un Başaşçısı Giovanni Terracciano ve Türkiye’nin ünlü kadın şefleri yıldızlar geçidinde buluştu. Mövenpick Hotel Istanbul, İtalyan Başaşçısı Giovanni Terracciano ve Türkiye'nin en ünlü kadın şeflerinin birbirinden seçkin lezzetler sunduğu özel menüsü ile konuklarını 27 Mart 2014 Perşembe günü benzersiz bir lezzet serüvenine çıkardı.


Ev sahipliğini Mövenpick Hotel Istanbul’un Genel Müdürü ve Türkiye Bölge Müdürü Frank Reichenbach’ın yaptığı geceye iş ve turizm dünyasından yaklaşık 180 kişi katıldı.Başaşçı Giovanni Terracciano'nun yanı sıra Lucca'dan Pelin Çakar, Kauf'tan Ceren Tekşen, Lokanta Maya'dan Didem Şenol Tiryakioğlu, Alkalist’ten Beslenme Koçu ve Alkali Şef Miyase Bülbül ve Vanilla Rococo'dan Claudia Roditi eşsiz yorumlarını, AzzuR Restaurant’ta gerçekleştirilen yıldızlar geçidinde sergiledi. 19.30'da kokteylle başlayan geceye, 20.30'da her biri ayrı bir şefin imzasını taşıyan spesiyalitelerle devam edildi. Yetenekli kadın şeflerin ve Başaşçı Giovanni Terracciano’nun tutkuyla hazırladıkları 5 farklı gurme lezzetin yer aldığı yemekte, Türkiye'nin ilk uluslararası sertifikalı someliyesi Burçak Desombre tarafından seçilen Barbare şarapları da sunuldu.


Tatil.com’dan avantajlı Paskalya turları



Tatil.com; ilkbahar gün dönümünden yaklaşık bir hafta sonra kutlanan Paskalya Bayramı’nı farklı, eğlenceli ve avantajlı bir tatile dönüştürmek isteyenler için cazip alternatifler sunuyor .Baharı değişik ülkelerde karşılamak, yoğun iş temposuna bir “es” vermek isteyen herkes için Tatil.com’da çekici fırsatlar mevcut. 16-21 Nisan tarihleri arasında, 299-399Euro arası değişen fiyatlarla Barselona, Sevilla,  Santiago, Porto ve Lizbon şehirlerini kapsayan İspanya-Portekiz turu her yaştan misafire uygun aktivitelerle dolu.


Tatilcilerimiz bu destinasyonu çok seviyor!
Yalnızca Tatil.com’da İspanya+Portekiz turunun yer aldığını ve Tatil.com müşterilerinin bu destinasyonları çok sevdiğini ifade eden Tatil.com Yurtdışı Turlar Departman Müdürü Ali Akyüz “İspanya-Portekiz turumuz geçtiğimiz yıldan beri büyük ilgi görmeye devam ediyor. İspanya-Portekiz turu; gerek Akdeniz kültürünün Türk kültürüne yakınlığı, gerekse tarihi zenginliği ve gezilip görülecek yerlerinin çok olması sebebiyle misafirlerimiz tarafından en çok tercih edilen turlarımızdan biri. Bir gece Santiago, iki gece Lizbon ve bir gece Porto olarak düzenlenen Paskalya turumuzda bölgeye ve dillere son derece hakim rehberlerimizle en ilgi çekici noktaları görmek mümkün” dedi.

Reis Gıda, obeziteye karşı, Okullarda eğitim seminerlerine devam ediyor



Obeziteye savaş açan Reis Gıda, 5. yılında, ‘Abur Cubura Karnımız Tok’ kampanyasını, İstanbul’un Anadolu ve Avrupa Yakası’nda birçok okulda verdiği eğitim seminerleriyle büyüterek sürdürüyor.
Reis Gıda’nın Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamındaki Obeziteye karşı ‘Abur Cubura Karnımız Tok’ kampanyası kapsamında, 27 Mart 2014 tarihinde, Üsküdar Bağlarbaşı’nda bir okulda eğitim semineri düzenlendi. Seminerde, ‘Yemek yiyelim, abur cubur yemeyelim’ diyerek konunun önemini vurgulayan çocuklar, hep bir ağızdan ‘Abur Cubura Karnımız Tok’ dedi.  Çocuklar başta olmak üzere tüm bireyleri, obezite konusunda bilinçlendirmeyi hedefleyen Reis Gıda, İstanbul başta olmak üzere ülke genelindeki okullarda ve katıldığı toplantılarda; sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemini her fırsatta dile getiriyor.


Sağlıklı bir yaşam, kaliteli bir geleceğe zemin hazırlar
Sağlıklı beslenme alışkanlığının çocukluk çağında kazanılacağını ifade eden Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, şunları söyledi: “Derslerde başarılı olup, hasta olmamak için ‘sağlıklı ve dengeli’ beslenmeniz gerekiyor.  Hepimiz ve özellikle siz öğrenciler için en önemli öğün kahvaltıdır. Kahvaltı yapılmadığı takdirde, derslerde dikkat dağınıklığı, yorgunluk ve baş ağrısı olur. Uzmanlar, yetersiz ve dengesiz beslenen çocukların, zihinsel ve bedensel performansının azalarak, okul başarılarının düştüğünü ortaya koymuştur. ‘Sağlıklı bir yaşam, kaliteli bir geleceğe’ zemin hazırlar. Sağlıklı beslenme alışkanlığı, çocukluk çağında kazanılır. Yarınlarımız olan siz değerli çocuklarımızdan tek isteğimiz; annelerinizin, büyükannelerinizin sizin için özenle hazırladığı yemekleri, sevgi dolu aile sofralarında afiyet ile yemenizdir” dedi.


Obezite oranı çocuklarda %15’i geçti
Uzmanların açıklamalarına göre; erkeklerin %25’i, kadınlarında %44’ünün obez olduğu ve çocuklarda obezite oranının %15’i geçtiğini anlatan Mehmet Reis, konuşmasına şöyle devam etti:
“Reis Gıda ailesi olarak; son 5 yıldır, Kurumsal Sosyal Sorumluluk projemiz kapsamında; okullarda, üniversitelerde ve katıldığımız tüm toplantılarda, toplumu sağlıklı ve dengeli beslenme konusunda bilinçlendiriyoruz.  Obeziteye karşı, ‘Abur Cubura Karnımız Tok’ kampanyamızı büyüterek sürdürüyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, obezite toplum sağlığını tehdit eden rakamlara ulaştı.  Obezite, diyabet başta olmak üzere pek çok hastalığın ana nedenidir.  ‘Obezite sorunu’ devam ettiği sürece, Reis ailesi olarak, öncülüğünü yaptığımız sosyal sorumluluk projemize devam edeceğiz. Abur cubur olarak tabir edilen fast-food tarzı yiyecek ve içeceklere, siz çocuklarımızı özendiriyorlar. Ancak, sağlığınız ve geleceğiniz için bu ürünleri olabildiğince yememenizi, bir büyüğünüz olarak tavsiye ediyorum” diye konuştu.

‘Sağlıklı Yemek; Mutlu Gelecek…’
Obeziteden korunmak için sağlıklı ve dengeli beslenmenin yanı sıra, fiziksel aktivite yapılması gerektiğine dikkat çeken Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun, şunları söyledi:
“Televizyon ve bilgisayar başında geçirilen zaman arttığı için özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin fiziksel aktivite düzeyi azalmaktadır. Bu nedenle, daha fazla hareket etmeye ve spor yapmaya zaman ayırmalısınız.  Sevgili çocuklar; geleceğe sağlıkla bakabilmeniz için ‘sağlıklı ve dengeli’ beslenmelisiniz. Okuldan eve gittiğinizde, annenizin sizin için hazırladığı sıcacık bir mercimek çorbası, mis gibi kokan bulgur pilavı, ekmeği bandıra bandıra yediğiniz bir kuru fasulye veya ıspanak yemeğinin tadına doyum olmaz. Sağlıklı ve dengeli beslenmek için; süt ve yoğurt grubu; et ve balık grubu; pirinç, bulgur, mercimek, nohut gibi kuru bakliyat grubu; sebze ve meyve grubundan, her gün mutlaka, vücudunuzun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri almalısınız” şeklinde konuştu. Seminerin sonunda, Mehmet Reis, Işılay Reis Yorgun ve salondaki tüm çocuklar hep bir ağızdan; ‘Abur Cubura Karnımız Tok’ ile ‘Sağlıklı Yemek, Mutlu Gelecek’ diyerek, sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çektiler.

Beş yıldızlı otel konforundaki Ihlamur Konağı’nda ayrıcalıklı bir yaşam


Özel sektörce inşa edilen en büyük yaşlı yaşam merkezi olan Ihlamur Konağı, ‘’Bir Gülüşün Yeter’’ sloganıyla kapılarını açmaya hazırlanıyor.Beş yıldızlı otel konforundaki 12 bin metrekarelik komplekste, oyun salonlarından kütüphaneye, fizik tedavi havuzundan hobi alanlarına kadar çok sayıda sosyal donatı alanları bulunuyor.Ihlamur Konağı projesine hayat veren Renkyol CEO’su Ahmet Münir Yaşar: ‘’Yaşlı bakım evi anlayışına yeni bir boyut kazandıracağız”


Ankara’nın seçkin semti Yaşamkent’te ‘’Bir Gülüşün Yeter’’ sloganıyla kapılarını açmaya hazırlanan Ihlamur Konağı Yaşlı Yaşam Merkezi,  sektördeki hizmet standardını en üst seviyeye taşımayı hedefliyor.
Özel sektörce inşa edilen en büyük yaşlı yaşam merkezi tesisi olan Ihlamur Konağı’nın bünyesinde, oyun salonundan kütüphaneye, fizik tedavi merkezi ve havuzundan hobi alanlarına kadar çok sayıda sosyal donatı alanı yer alacak.Kadınlarda 75, erkeklerde 70'e kadar çıkan ortalama yaşam süresinin her geçen yıl artması, yaşlılıkta yaşam kalitesini yükseltme arayışlarını da zorunlu kılıyor. Bu kapsamda, yaşlı bakım merkezleri artık önemli bir ihtiyaç olarak göze çarpmaya başlıyor.


Yakın zamana kadar sadece barınma ihtiyaçlarının karşılandığı yaşlı bakım merkezlerinde eski anlayışlar artık yok. Hizmet kalitesi, her geçen gün artan yaşlı bakım merkezleri, mutlu olmak, 60'ından sonrasını dolu dolu yaşamak isteyenlerin öncelikli tercihleri olmaya başladı.
İnşaat ve tefrişat çalışmaları tamamlanmak üzere olan Ihlamur Konağı da bu anlayışa yeni boyut kazandırır nitelikte.



Yaşlıların ihtiyaç ve psikolojilerine göre tasarlandı-
Ihlamur Konağı  projesini hayata geçiren Renkyol CEO’su Ahmet Münir Yaşar, yaptığı açıklamada, 12 bin metrekarelik alanda inşa edilen tesisin, bina standartları ve hizmet kalitesiyle fark yaratacağını savundu.
Yaşlı bakım merkezlerinin, genellikle konut olarak inşa edilen binaların yeniden düzenlenmesiyle oluşturulduğunu anımsatan Yaşar, 5 yıldız otelleri aratmayan 127 kişi kapasiteli Ihlamur Konağı’nın ise tamamen yaşlıların beklenti ve psikolojileri göz önünde bulundurularak tasarlandığını kaydetti. Yaşar şöyle konuştu:“Öncelikle Konağımız, yaşlı bakım merkezleri içerisinde gerek amaca uygun inşa edilmesiyle gerekse misafirlerimizin önceliklerinin göz önüne alınarak tasarlanması ile sektöründe bir ilktir. Yaşlılarımızın, kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlamayı amaçlıyoruz. Hatta kendi evlerinde bile bulamayacakları konforu burada yakalayacaklar. Çünkü burada sıradan bir yaşlı bakım merkezinde bulunan özelliklerin yanı sıra parmak izi tur istemi, kapalı devre kamera sistemi, 6 öğün yemek hizmeti, 24 saat hemşire ve doktor hizmeti, oyun alanları, müzik ve internet salonları, sinema salonu, sanat galerisi, hobi alanları, fizik tedavi merkezi ve havuzu, kütüphane ve toplantı salonları bulunacak. Yani bir huzurevi veya yaşlı bakım merkezinin dışına çıkıp tamamen yaşlılara hizmet veren bir sağlık oteli olarak da adlandırabileceğimiz bir çizgi yakalanacak.”

Hizmette çıtayı yükselteceğiz
Yaşlı bakım merkezlerinin artık sosyal bir ihtiyaç; istenmeyenlerin değil, yaşlılığını mutlu ve huzurlu geçirmek isteyenlerin bir araya geldiği kurumlar olarak dikkati çektiğini ifade eden Ahmet Münir Yaşar, şöyle devam etti:“Bizim arkamızda çok ciddi bir işletmecilik deneyimi var. Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiirinde olduğu gibi yüzlerindeki çizgilerle, gözlerinin altındaki halkalarla, bükülen belleriyle, sızlayan ayaklarıyla her şeye rağmen mutlular. Hayat dolu, huzur veren sakinlikleriyle görenleri kendilerine hayran bırakan yaşlılar, çoğu zaman da adeta çocuktan farksız oluyorlar. Bizim tesisimizin yaşlılarımızın keyiflerini artıracak bir niteliği var. Bir kere burası bugüne kadar ki yaşlı bakım merkezi yapılanmalarına farklı bir boyut getirecek. Çünkü kompleks olarak inşa edilen çok büyük tesisiz. Bu durum, hizmet anlayışına yeni bir boyut kazandıracak. Biz, sadece Ankara’da değil, Türkiye’deki kalite ve hizmet anlayışında çıtayı yükselteceğiz.”

Ziyaretçi saati kavramı rafa kalkacak
Yaşlı bakım merkezlerinde yaşayanların en büyük ihtiyacının yakınlarıyla bir araya gelmek olduğunu kaydeden Yaşar, ancak bu tür tesislerde ziyaret saatlerinin sınırlandırılmasıyla yaşlıların yakınlarıyla buluşmalarının zorlaştığını anlattı.Ihlamur Konağı’nda bu sorunu dikkate alarak Ankara’da bir ilk olarak ziyaretçi saati kavramını rafa kaldırdıklarını dile getiren Yaşar “Burada kalan yaşlılarımızın yakınları, istedikleri zaman ziyaret gerçekleştirebilecek. Yani tesisimiz 24 saat ziyaretçi kabul eden bir yapıya sahip olacak” diye konuştu.

Ersizlerdere Eğitim ve ekoturizm




Ersizlerdere Eğitim ve Eko turizm Derneği Başkanı Mustafa  Çağır yaptığı açıklamada,Ersizlerdere Kanyonu Macera sporları arasında önemli yeri olan Kanyoning sporunun yapılabildiği yerler arasında gösterilmektedir.


Macera Tutkunları İçin 10 Doğa Sporu
1) Yamaç Paraşütü
2)Sörf
3) Dalış
4) Rafting
5) Kaya Tırmanışı
6)Kanyoning


Risk oranı en yüksek doğa sporlarından olan kanyoning, diğer adıyla kanyon geçişi, deneyim ve yüksek performans gerektiren bir spor. Doğa harikası kanyonları keşfetmek ne kadar heyecan vericiyse, gerekli önlemleri almak da bir o kadar önemli. Kanyon geçişi yapmaya karar verdiğiniz bölgeyi, mevsimsel şartları ve araziyi önceden araştırın. Parkura mutlaka sizden daha önce bu kanyonu geçmiş bir ekiple veya deneyimli bir rehber ile çıkın. Kanyoningde riski arttıran en önemli unsur yağıştır. Kısa bir yağış kanyonun içinde sele dönüşebilir. Bu nedenle eğer hava yağışlıysa asla kanyona girmeyin, yağış bittikten en az 2 gün sonra parkura çıkın. Doğanın sürprizleri ile karşı karşıya kalabileceğiniz kanyonda her şey gözüktüğü gibi olmayabilir; bu nedenle çok dikkatli olmanızı ve gerekli tedbirleri almanızı öneriyoruz. Kanyoning için en uygun dönem ise yaz mevsimi. Ülkemizdeki en popüler kanyoning noktalarına gelince; Kastamonu-Valla Kanyonu, Kocaeli-Ballıkayalar Kanyonu, Kastamonu-Ersizlerdere Kanyonu, Antalya-Köprülü Kanyon, Fethiye-Saklıkent ve Bilecik-Yenipazar Kanyonu en çok tercih edilen kanyon geçişi parkurlarından.
7) Deniz Kanosu
8) Binicilik
9) Jeep Safari
10) Hiking




Kuşadası MICE sektörüne göz kırpıyor

Mice Sektörünün Profesyonelleri Kuşadası'nda Buluştu

Türkiye’nin en önemli kongre, toplantı ve etkinlik (MICE) düzenleyen turizm acentelerinin yetkilileri, Kuşadası Otelciler ve Yatırımcılar Birliği Derneği (KODER) ve Efes Kongre Merkezi-Kuşadası (ECC) işbirliğinde Kuşadası’nda ağırlandı.Efes Kongre Merkezi’nin, Kuşadası & Pamucak otellerinin ve Kuşadası’nın yerinde tanıtımı amacıyla gerçekleştirilen tanıtım gezisine, İstanbul, Ankara ve İzmir’den ulusal ve uluslararası organizasyonlar yapan 20 MICE acentesinden 33 yetkili katıldı. Sadece ECC ve otellerin değil, Kuşadası’nın da etkin bir şekilde tanıtıldığı gezide, acente yetkililerine Kuşadası ve civarında yapılabilecek sosyal ve kültürel etkinlikler hakkında da bilgi verildi.


MICE sektörünün profesyonelleri, ECC’nin diğer kongre merkezlerine nazaran daha başarılı ve amacına uygun bir mimariye sahip olduğunu ve kongre turizmi açısından çok önemli bir yatırım olduğunu belirttiler. ECC’yi, bölge otellerini ve Kuşadası’nı yerinde görmelerinin kendileri için çok faydalı olduğunu, bir çoğunun uzun zamandır Kuşadası bölgesinde etkinlik gerçekleştirmemesi nedeniyle 5 yıldızlı otellerin tamamına yakınının yenilendiği ve yeni açılan / açılacak oteller hakkında çok fazla bilgi sahibi olmadıkları için bu tanıtım gezisinin çok verimli geçtiğini belirttiler.


KODER yönetim kurulu başkanı ve Korumar Otel genel müdürü Tacettin ÖZDEN, ECC ile birlikte Kuşadası ve hatta Ege Bölgesi’nin çok önemli bir kongre merkezine kavuştuğunu, Kuşadası’nın bir kongre destinasyonu olabilmesi için mümkün olduğunca çok ulusal ve uluslar arası kongre alması gerektiğini, bunun gerçekleşmesi için de tanıtımın çok önemli olduğunu belirtti. Kuşadası´nın adını aldığı Kuşadası Körfezi ve yakın çevresi, sanat ve kültür merkezleri olarak biliniyor. İlk çağlardan beri birçok farklı medeniyeti barındıran ilçe son 50 yıldır en gözde tatil yörelerinin başında geliyor. Türkiye’nin en önemli deniz kapılarından biri olan Kuşadası Limanı şehre lojistik bir önem katıyor. Sayıları gün geçtikçe artan oteller hem içerik hem de mimari yönden kentin doğayla iç içe olan ruhuna uygun şekilde inşa edilmiş. Güvercin Adası’nda gün batımı, Zeytin Yağı Müzesi, günübirlik deniz turları, dünyanın sayılı aquaparkları ve nice aktivite Kuşadası’nı çekici kılmak için bir hayli yeterli. Siz tatil planlarınızı gözden geçirirken biz yine asıl ziyaret sebebimize dönelim.


Ülkemizin hem kültürel hem de turistik açıdan gözbebeği mahiyetinde olan bu şirin kent bu aralar yeni bir heyecan yaşıyor. Türkiye’nin en büyük kongre merkezlerinden biri olan ve kısa bir süre önce hizmete giren Kuşadası Efes Kongre Merkezi ulusal ve uluslararası birçok organizasyona ev sahipliği yapmayı bekliyor. Konum olarak kolay ulaşılabilir bir noktada yer alan kongre merkezinin çevresindeki oteller ise binlerce kişiyi ağırlayabilecek kapasitede. Kuşadası’na 10 dakikalık mesafede bulunan ve hemen yanında bir helikopter pisti bulunan Kuşadası Efes Kongre Merkezi, 2700 kişilik Büyük Oditoryumu, 750 kişilik alternatif oditoryumu, 33 adet toplantı, seminer ve kurul odaları ile modern tasarımın ve teknolojinin tüm yeniliği ile misafirlerini bekliyor. Ayrıca 2700 metrekarelik sergi alanı kültür-sanat etkinlikleri açısından önemli özelliklere sahip. Biz henüz görme fırsatı yakalayamamış olanlar için kongre merkezini inceledik. Ticari anlamda Anadolu’nun en önemli lokasyonlarından biri olan Kuşadası’nın çehresine yakışan bu kongre merkezi büyük kentlerdeki kongre merkezlerini aratmıyor desek abartmış olmayız. Kongre ve toplantı amacıyla kente gelenler açısından önemli bilgi de kongre merkezi Efes ve Meryamana Kilisesi’ne yalnızca 10 dakikalık mesafede bulunuyor.


Kongre turizmi otelleri sezon dışı da hareketli tutacak
Ülkemizin MICE endüstrisindeki yükselişini göz önünde tutarsak, Kuşadası Efes Kongre Merkezi büyük kentlerin kaldıramadığı birçok organizasyona talip olma yolunda. Gezimizin önemli ayaklarından biri olan Kuşadası otelleri ise bu görüşümüzü doğrular vaziyette. Misafirlerin farklı tercihlerini göz önünde bulundurarak dizayn edilen oteller şimdiden dolmaya başlamış durumda. Kıyı otelleri ve şehir merkezindeki otellerin neredeyse tümü toplantı salonlarına büyük önem veriyor. Görüşlerini aldığımız yöneticilerin hepsi ortak paydada buluşuyor: “Sadece yaz turizmine değil kışın gelecek olan toplantı ve kongre taleplerine de cevap verebilecek düzeyde olmalıyız”Tur boyunca bizlere ev sahipliği yapan Kuşadası Efes Kongre Merkezi Pazarlama Yöneticisi Gamze Çiçek, gezi hakkındaki değerlendirmesinde “Acentalar ve kongre firmalarına yönelik gerçekleşen bu etkinliğin katılımcılar açısından verimli geçtiğini düşünüyorum. Firma yetkilileriyle yaptığımız görüşmeler de bu doğrultuda. Yapmış olduğumuz bu tur sayesinde katılımcı firmalar hem kongre merkezini hem de Kuşadası otellerini yerinde görme fırsatı buldu. Birçok kongre, toplantı ve etkinliğe imza atmış kişiler olarak onların görüşleri bizler için önemliydi” dedi.Kuşadası’nda kongre ve toplantı sektörüne yönelik yapılan çalışmalar MICE sektörünün yayılımı açısından çok önemli. Metropollerde gerçekleşen kongre ve toplantılarda MICE acentalarının çektiği sıkıntıları düşünürsek Kuşadası bu konuda iyi bir alternatif olabilir. Özellikle iklim anlamında yılın çoğu gününü güneşli geçiren, doğayla bütünleşmiş ve kültürel anlamda oldukça zengin olan Kuşadası, kongre organizatörlerinin aklında bulunması gereken bir yer.


“15. Uluslararası Bodrum Dans Festivali”


“Uluslararası Bodrum Dans Festivali” turizm cenneti Bodrum’da gerçekleşecek
Avrupa’nın önemli dans festivalleri arasında yer alan “Uluslararası Bodrum Dans Festivali”, Antik dünyanın yedi harikasından birinin inşa edildiği turizm cenneti Bodrum’da gerçekleşmektedir. Festival, bir çok farklı ülkeden dans gruplarını ve kültürleri bir araya getirerek, dünyanın en büyük kültürel gösterisini sunmayı hedeflemektedir.

Uluslararası Bodrum Dans Festivali günlerinde düzenlenen tüm etkinlikler için giriş ücretsizdir. Seyirci ulusal ve uluslararası misafirlerden oluşur ve 28 farklı ülkeden gelen 33 genç gönüllünün yardımlarıyla, gönüllülük esasına göre düzenlenen tarihteki ilk organizasyondur.20-25 Mayıs 2014 tarihleri arasında Muğla’nın Bodrum ilçesinde gerçekleşecek 15. Uluslararası Bodrum Dans Festivali, Avrupa ve Avrupaya komşu 28 farklı ülke tarafından hazırlanan ve organize edilen ilk festivaldir.


Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu - UNESCO, beş muhteşem gün boyunca bir çok dünya kültürünü bir araya topladığından dolayı, festivale 2012, 2013 ve 2014 yıllarında Unesco Logosu kullanım hakkı vermiş ve Bodrum Dans Festivalini Uluslararası Kültürel Etkinlikler listesine dahil etmiştir.


T.C Avrupa Birliği Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından da desteklenen 15. Uluslararası Bodrum Dans Festivali, yabancı ülkelerin dans gösterileri, dans yarışmaları, fotoğraf yarışmaları, sokak gösterileri, festival yürüyüşü ve tematik dans partileri eşliğinde gerçekleştirilecektir.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da gerçekleşecek muhteşem performansları ile seyircileri büyüleyecek binlerce dansçı ve izledikleri gösterilerden büyük keyif alacak on binlerce seyirciyi Bodrum Kalesi ve Antik Tiyatro'da buluşturmayı hedefliyoruz.

28 Mart 2014 Cuma

Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu Ülke Sınırlarını Aşıyor



Sabancı Vakfı’nın toplumsal gelişmeye katkıda bulunan “sıra dışı kişilerin olağanüstü öykülerini”,           anlattığı “Fark Yaratanlar” programı beşinci sezonunda da devam ediyor. Fark Yaratanlar programı, yapılan çalışmaların kısa videolarının Sabancı Vakfı tarafından hazırlanarak internet ortamında paylaşılmasını, izleyenlere ilham vermesini, böylece toplumsal gelişmeye aktif katılımın çoğalmasını amaçlıyor. Sabancı Vakfı’nın 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde hikayesini yayınladığı Fark Yaratan’ı, Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu’nu kurarak köy kadınlarının sesini tiyatroyla duyuran Ümmiye Koçak oldu.


Ümmiye Koçak, Mersin’in Arslanköy beldesinde köy kadınlarının yaşamını sahneye taşımak amacıyla 2001 yılında Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu’nu kurdu. Tiyatroyu kurmak için köy kadınlarını ve köy halkını ikna eden Koçak, ilk olarak Remzi Özçelik’in “Taş Bademleri” adlı oyununu sahneye taşıdı. Ümmiye Koçak, kendisinin yazıp yönettiği ve köyde yaşayan kadınların sahnelediği tiyatro oyunlarıyla gerek bölge halkından, gerekse sanat dünyasından olumlu tepkiler aldı. Topluluk 2003 yılında Yapımcı Pelin Esmer’in yönettiği “Oyun” adlı belgesele konu oldu.

Ümmiye Koçak’ın yazdığı “Hasret Çiçekleri” adlı oyun 2006 yılında Devlet Tiyatroları - Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali’nde sahne aldı. Kadına şiddet sorununa dikkat çekmek amacıyla yazdıktan sonra filmini çekmek için gerekli parayı narenciye bahçelerinde çalışarak kazandığı “Yün Bebek” filmi, Ümmiye Koçak’a, New York Avrasya Film Festivali’nde “Sinemada En İyi Avrasyalı Kadın Sanatçı” ödülünü kazandırdı. Koçak, ayrıca tiyatro alanındaki girişimciliği ve tiyatro sanatına verdiği destekle çok sayıda ödülün sahibi oldu.

1957 yılında Adana’da Çelemli Köyü’nde doğan Ümmiye Koçak, 10 kardeş olmaları dolayısıyla okumayı bırakmak zorunda kaldı. İlkokuldan sonra okumaya ve yazmaya azimle devam eden Koçak, bugün kadınları ekonomik ve sosyal olarak güçlendirmek amacıyla Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu’yla çalışmalarını sürdürüyor. Topluluk, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle küresel ısınmaya dikkat çeken “Ozon Tabakası” adlı oyunu sahnelemeye hazırlanıyor. Ümmiye Koçak’ın fark yaratan hikayesi www.farkyaratanlar.org ve www.sabancivakfi.org internet sitelerinin yanı sıra Facebook, Twitter ve Youtube’da yayınlanıyor.

TUROB Vali Mutlu’yu ağırladı


Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği'nin (TUROB) Mart ayı geleneksel öğle yemeği, Elite World Business Hotel'dedüzenlenen organizasyon ile gerçekleşti.Turizm sektörünü bir araya getiren geleneksel öğle yemeğine İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, TUROB Başkanı Timur Bayındır ve Küçükçekmece Kaymakamı Harun Kaya'nın yanı sıra çok sayıda sektör profesyoneli ve basın mensubu katıldı.


TUROB Başkanı Timur Bayındır: Deniz Ulaşımı Yaygınlaştırılmalı
Yemeğin açılış konuşmasında gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan TUROB Başkanı Timur Bayındır, her dönem yerel yönetimler ile yoğun temas halinde olan TUROB’un sektörün sorun ve ihtiyaçlarını en doğru şekilde aktararak, çözüm önerileri sunduğunu belirtti. “Sektörümüz adına beklentilerimizi paylaşırken aynı zamanda yardımcı ve yapıcı öneriler ile bu beklentilerin hayata geçirilmesini kolaylaştırmak önceliğimiz olmaya devam edecektir” diyen Bayındır; “Bu süreçte, şehrimiz adına öncelikli çözüm önerilerimiz, hem biz İstanbullular hem de misafirlerimiz açısında ciddi bir sorun olan "ulaşım" konusu üzerine olacaktır.


Coğrafi avantajımız olan deniz ulaşımının güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması, sadece Avrupa ve Asya Yakası arasında değil, paralel hatların arttırılmasıyla başarılı olacaktır. Tabi ki tüm bu varış noktalarının diğer toplu ulaşım araçları ile bağlantılarının oluşturulması önem arz etmektedir. Böylelikle başta yerel halkın gündelik yaşamı kolaylaşacak, bununla beraber misafirlerimiz, şehrin içindeki bölgesel seyahatleri dışına çıkarak, tüm şehri yaşama fırsatı edineceklerdir. Sektörümüz adına diğer önemli bir husus da şehrin sosyal ve kültürel imkânlarının geliştirilmesidir. Kongre ve kültür merkezleri, sergi sarayları, konser salonları gibi imkânların geliştirilmesi ve bu mekânlara global etkinliklerin alınabilmesi şehrimiz turizmine katma değer sağlayacaktır” dedi.


“Şehrin Tüm Çekim Noktaları Maksimum Düzeyde Kullanılmalı”
Günümüzde şehirlerin, ülkelerin önüne geçerek tek başlarına daha güçlü markalar haline geldiğine vurgu yapan TUROB Başkanı Timur Bayındır, şehir turizminin, İstanbul gibi metropol ölçeğindeki büyük şehirlerde ağırlık gösterdiğini ve bu alanda kentin turizm potansiyeli ve çizdiği imajın büyük önem taşıdığını belirtti. Bayındır, konu ile ilgili şunları aktardı;  “Şehrin tüm çekim noktalarının maksimum düzeyde kullanılması gerekir. Kentin, altyapı ve üstyapıdaki başarısı, hava alanı hizmetleri, ulaşım kolaylığı, restoran ve eğlence merkezlerinin çeşitliliği ve kalitesi, esnafın ve halkın bilinçli yaklaşımı gibi pek çok unsur şehrin imajına etki etmektedir. Bu alanların iyileştirilmesi ve modernleşmesi öncelikle yaşayan insanların refahı ve devamında şehrin kalkınmasında büyük önem taşır.

“Twitter Yasağı Sektörümüzü Olumsuz Yönde Etkilemektedir”
Unutulmaması gereken bir nokta da vazgeçilmezimiz olan teknoloji unsurudur. Şehrin "online" olması ve dijital ortamlara erişim sağlayabilmesi, günümüzde şehri ziyaret eden misafirlerin ve halkın ortak beklentisidir. Ancak geçtiğimiz hafta alınan bir kararla, dünyanın en önemli sosyal medya araçlarından biri olan "Twitter" kullanımının ülkemizde kapatılması hepimizi üzmüştür. Bir iletişim aracının, yani haber alma hürriyetinin engellenmesi oldukça vahim bir durumdur. Ülkeler sosyal medyayı nasıl daha etkin kullanabilmenin yollarını araştırırken, bu yasak bizleri gerek vatandaş gerekse sektör olarak olumsuz yönde etkilemektedir. Temennim, kısa vadede bu yöndeki uygulamaların son bulmasıdır.  Son dönemde ülkemizde yaşanan siyasi ve toplumsal olaylar ülkemizin imajına ve yurt dışından aldığı turist sayısına doğrudan etki etmektedir. Bu durumun yansımalarından birini, geçtiğimiz günlerde TUROB olarak siyasi liderlere yapmış olduğumuz sağduyu çağrısında dile getirdik. Başta İtalya olmak üzere kimi ülkelerin dışişleri bakanlıklarının, vatandaşlarına Türkiye’ye gidilmemesi konusunda uyarılarda bulunmaları sektör olarak bizleri endişelendirmektedir. Durumun ivedilikle çözülebilmesi için başta siyasi liderlerimiz olmak üzere, Dışişleri Bakanlığı ve sektör paydaşlarının ortak akıl sergileyebilmesi gerekmektedir.

“2014 Yılı İçin Beklentilerimiz Çok Yüksek Değil”
Siyasi ve ekonomik belirsizlik içerisindeki ülkemiz şartlarında 2014 yılının nasıl geçeceğini tahlil etmek ise zor. Ancak 2014 yılı için beklentilerimizin çok yüksek olmadığı yönünde hemfikir olduğumuzu düşünmekteyim. Avrupa'da devam eden ekonomik kriz, gerek krizden dolayı turizm gelirlerini arttırmayı hedefleyen rakip ülkelerin pazardaki promosyonları, gerekse ülkemizin devam eden imaj iyileştirme çabaları zor bir dönem geçireceğimizi göstermektedir. Mart ayı başında gerçekleşen ITB Berlin Fuarı da bu öngörülerimizi doğrular bir tablo çizmiştir.  Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açıklanan istatistiklere göre, 2014 Şubat ayında gelen turist sayısı %6,6 artışla 1,3 milyona, 2014 Ocak-Şubat döneminde ise %5,3 artışla toplam turist sayısı 2,5 milyona çıktı. Rakamlar genel olarak öngörülerimize paralel seviyede gerçekleşmiştir.

“İsrail ve Suudi Arabistan Pazarları Ümit Veriyor”
İsrail ve Suudi Arabistan pazarlarının ümit vermekle beraber, siyasi kargaşaya karşın Rusya Federasyonu ve Ukrayna'dan gelen turist sayısında beklentilerin aksine artış yakalanması memnuniyet vericidir. Bilindiği üzere, İsrail turizminde önemli bir pay sahibi olan İsrailli işçileri temsil eden sendikalar Türkiye'ye turizm boykotunu 4 yıldır sürdürüyorlardı. Geçtiğimiz günlerde, İsrailli sendikaların Türkiye'ye tatil boykotunu kaldırdıklarını açıklamasıyla, 250 binin üzerindeki İsrail işçisi ve aileleri bu yaz tatil için yüksek ihtimalle Türkiye’ye gelebilir. Verilere, tesisler açısından bakacak olursak, ülkemize gelen turist sayısının artış oranı ile konaklama tesislerinde arza sunulan yeni yatak sayılarının ve kapasite artışının, doğru orantılı olması, sürdürülebilir turizm ve tesislerin verimli kullanımına katkı yapacaktır. Artış oranının aylık olarak en az %15 seviyesinde seyretmesi, yeni açılan tesislerle birlikte ancak bir önceki yıldaki doluluk oranlarını sağlayabilecektir. Sizlerin, tüm sektör paydaşlarının ve meslektaşlarımın devam eden yoğun emekleri ile istikrarımızı koruyacağımızı düşünerek, umutsuz bir tablo çizmek istemiyorum. Ancak var olan gerçekleri de göz ardı etmeden, planlama yapmak gerektiği aşikârdır. Konuşmamı noktalandırırken, desteklerini bizden esirgemeyen sponsorlarımız Ecolab - Yurtiçi Kargo ve Boyut Yayın Grubuna; Bu güzel ve değerli ev sahipliğinden ötürü, Elite World Otelleri Genel Müdürü Sayın Ünsal Şınık'a, Elite World Otelleri Satış ve Pazarlama Direktörü Sayın Emel Elik'e ve Elite World Business Hotel Genel Müdürü Sayın Murat Köni'ye teşekkürlerimi sunuyorum.”


İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu:
İstanbul Büyümeye ve İleriye Doğru Koşmaya Devam Edecek
İstanbul’un başlı başına bir marka kent olduğunu belirterek konuşmasına başlayan İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, daha fazla turist ağırlayabilmek için daha fazla ve işbirliği içinde çalışılması gerektiğine vurgu yaptı. Eksikliklere rağmen İstanbul’un büyümeye devam edeceğini belirten Mutlu, İstanbul gibi önemli tarihi ve kültürel altyapısı olan diğer kentlere bakıldığında daha fazla turisti ağırladıklarını ve daha fazla turizm geliri elde ettiklerini ifade etti. Bu nedenle önümüzde kat etmemiz gereken ciddi bir mesafe olduğuna vurgu yapan Mutlu, konuşmasına şöyle devam etti; “Dünyanın konjonktürel yapılarına bağlı olarak turizm sektöründe iniş ve çıkışlar yaşanabilmektedir.


Bu yıl geçtiğimiz senenin rakamlarına göre küçük bir düşüş yaşansa da turizmdeki gücümüzü 2014’te de sürdürmeye devam edeceğimize inanıyorum. Kentimizin ihtiyaçları doğrultusunda yeni yatırımlar yapılmaya devam edecektir.  Sadece turizm alanında değil, diğer sektörlerde de önemli yatırımlar yapılıyor. Bu yatırımların, turizmde doluluk oranlarıyla birlikte artış kaydetmesi büyük önem taşıyor. İstanbul’un kapasitesini doldurabilmek için sektörün; pazarlama, işletme, hizmet ve reklam gücü ön plana çıkıyor. Bu alanda da gerek İstanbul gerekse Türkiye’mizde; hizmet, tesis kalitesi ve tanıtım konularında dünyanın en iyi çalışmaları gerçekleştiriliyor. Bunun yansımasını da gelen turist sayısındaki artış ile görebiliyoruz. Geçtiğimiz yıl İstanbul’a gelen 10 milyon ziyaretçinin mutluluğunu yaşamıştık. Bu yıl bu rakamının çok daha üzerine çıkarak, yeni rekorlara ulaşmalıyız. Başarılı otellerin sayısı arttıkça ve mükemmel işletmecilik anlayışı hakim oldukça endişelenilecek bir durum yoktur. Kimi eksiklikler yaşansa da İstanbul ileriye doğru koşmaya ve büyümeye devam edecektir.”

Barsan Global Lojistik’e 300 adetlik dev Actros teslimatı



2013 yılında yaptığı yüksek adetli çekici filo teslimatları ile hem sektörün hem de tarihinin rekorunu kıran Mercedes-Benz Türk, bu rekorlarına bir yenisini ekleyerek lojistik sektörünün öncü firmalarından biri olan Barsan Global Lojistik A.Ş.’ye 300 adet Mercedes-Benz Actros 1841 LSNRL’in teslimatını gerçekleştirdi. Servis sözleşmesi kasko sigortası yansıra geri alım taahhüdünü de kapsayan satış ile müşterilerine bir çok operasyonel avantaj sağlayan Mercedes-Benz Türk hem çevre dostu, hem de yakıt tüketiminde avantajlı araçları ile Barsan Global Lojistik‘in tercihi olmaya devam ediyor.


Uluslararası nakliye, gümrük müşavirliği, depo ve stok yönetimi hizmetleri sunan Barsan Global Lojistik 2012 yılında da filosunu 100 adet Actros 1841 LSNRL “lowliner” olarak tanımlanan düşük pleyt yüksekliğine sahip çekiciler ile genişletmişti.   Four Seasons Hotel Bosphorus’ta düzenlenen teslimat törenine Barsan Global Lojistik A.Ş. adına Yö-netim Kurulu Başkanı A. Cengiz Çaptuğ, Yönetim Kurulu Üyesi ve TIR İşletme Direktörü Sedat Ge-yik, Yönetim Kurulu Üyesi Denetleme ve İK Direktörü Hakan Kölemenoğlu, Mercedes-Benz Türk A.Ş.’den Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün, Kamyon Pazarlama ve Satış Müdürü Bahadır Özbayır, Kamyon Filo Satış Müdürü Alper Kurt, Mercedes-Benz Türk 2.EL Faaliyetleri Genel Müdürü Osman Nuri Aksoy, Mercedes-Benz Türk Truckstore Kamyon Satış Müdürü Tolga Bilgisu ve Mercedes-Benz Türk Satış Sonrası Hizmetleri Kamyon Kısım Müdürü Mehmet Doğan katıldılar. Mercedes-Benz Bayii Mengerler Ticaret Türk A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ergin İmre, Mengerler Ticaret Türk A.Ş. Genel Müdürü Hayrettin Karaboğa, Mengerler Ticaret Türk A.Ş. İstanbul Şubesi Genel Müdürü Nusret Güldalı ve Mengerler İstanbul Şubesi Satış Müdürü Cihan Ekinci törende yer aldılar.


Tören sırasında konuşma yapan Mercedes-Benz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün bu bü-yük filo satışı kapsamında, Barsan Global Lojistik’e servis, finansman sigorta hizmetleri sunduklarını, bu genişlikteki bir servis hizmetinin satışın ötesinde bir işbirliği olduğunu vurguladı. Sülün, “Barsan Global Lojistik’e yaptığımız 300 adetlik dev filo teslimatı, yalnızca satıştan ibaret değildir. Teklifimize 36 ay boyunca araç garantisi, servis bakım/onarım ve kasko sigortası da dahil ettik. Bu anlaşma saye-sinde müşterimiz araçları kullandığı süre boyunca oluşacak işletme maliyetlerini net bir şekilde hesap-layabilecek ve tüm bu hizmetleri tek bir çatı altında almanın getirdiği sinerjiden faydalanabilecektir. Bu kadar büyük bir iş hacmini tek bir seferde gerçekleştirmiş olmaktan gurur duyuyoruz.” şeklinde konuştu.

Barsan Global Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Çaptuğ ise şirket yatırımlarının devam ettiğini ve yaptıkları bu büyük anlaşmalar ile dünyanın önde gelen lojistik şirketleri arasında yer alma hedeflerine doğru bir adım daha attıklarını söyledi. Yeni filonun yüksek hacimli taşıma kapasitesi ve düşük yakıt sarfiyatı ile maliyetlerini aşağı çekeceğine, yine yeni araçları ile hem daha rekabetçi, hem daha çevreci bir şirket olacaklarına inandıklarını dile getirdi. Çaptuğ, Mercedes-Benz Türk ile uzun yıllara dayanan işbirliğinin devam edeceğini de sözlerine ekledi.

Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Müdürü Bahadır Özbayır ise konuşmasında, Mercedes-Benz Actros kamyonların lojistik sektöründeki büyük filoların tercihi olmaya devam ettiğini, 300 adetlik bu büyük satışın bunun önemli bir göstergesi olduğunu belirtti. Mercedes-Benz Türk’ün kamyon grubunda yıllardır sürmekte olan tartışmasız liderliğinin ve sektörde 32 yılı aşkın süredir faa-liyetlerini başarıyla sürdüren Barsan Global Lojistik’le uzun vadeli işbirliklerinin altını çizen Özbayır, bu önemli satışta emeği geçen Mercedes-Benz Türk Mengerler Bayisi’ne teşekkürlerini iletti.  Özbayır konuşmasını; “Barsan Global Lojistik’e, ürün gamımızın amiral gemisi olan Mercedes-Benz Actros araçlarımızı yeniden tercih ettikleri için tekrar teşekkür ediyor, bu satışın hayırlı uğurlu olmasını ve iş-birliğimizin artarak devamını diliyorum” sözleriyle tamamladı.

Mercedes-Benz Actros 1841 LSNRL, Mercedes-Benz’in “lowliner” olarak tanımladığı alçak şasili çe-kicileri oluşturuyor. Bu araçlar, ön ve arka akslarda hava süspansiyonlu olup 950 mm beşinci teker yüksekliği sayesinde mega treylerler ile birlikte kullanılabiliyor. Tüm Actros çekicilerde standart olarak sunulan “Powershift – Otomatikleştirilmiş Şanzıman” ile önemli ölçüde yakıt tasarrufu sağlanıyor. Actros 1841 LSNRL, 2011 yılından bu yana Mercedes-Benz Türk Aksaray Kamyon Fabrikası üretimi ile Türkiye’de satışa sunuluyor.