Malaysia Airports Group CEO’su Dato’ Mohd Shukrie Mohd Salleh, Berk Albayrak’ı İSG CEO’su olarak atanmasından ötürü tebrik etti ve şunları söyledi: “Berk Albayrak’ın İSG’ye liderlik edeceğine ve özellikle trafik hareketliliği açısından toparlanma işaretleri görmemizle birlikte yükselen şehir havalimanı olarak konumumuzu ileriye taşıyacağına inanıyoruz. İSG, bir süre önce Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından Avrupa’nın en yüksek trafiğe sahip havalimanları arasında 4. sırada gösterildi. İSG, 2021’in ilk yarısında ümit verici ivme yakalayarak COVID-19 öncesi dönemin toplam yolcu trafiğine göre %53 oranında toparlanma kaydetmiş bulunuyor.”
TURİZMİN SESİ |Turizm ve Turizmcinin Sesiyiz | Turizm Haberleri | Gastronomi Haberleri | Etkinlik Haberleri | turizminsesi@gmail.com
31 Ağustos 2021 Salı
Berk Albayrak İSG'ye CEO olarak atandı
Malaysia Airports Group CEO’su Dato’ Mohd Shukrie Mohd Salleh, Berk Albayrak’ı İSG CEO’su olarak atanmasından ötürü tebrik etti ve şunları söyledi: “Berk Albayrak’ın İSG’ye liderlik edeceğine ve özellikle trafik hareketliliği açısından toparlanma işaretleri görmemizle birlikte yükselen şehir havalimanı olarak konumumuzu ileriye taşıyacağına inanıyoruz. İSG, bir süre önce Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından Avrupa’nın en yüksek trafiğe sahip havalimanları arasında 4. sırada gösterildi. İSG, 2021’in ilk yarısında ümit verici ivme yakalayarak COVID-19 öncesi dönemin toplam yolcu trafiğine göre %53 oranında toparlanma kaydetmiş bulunuyor.”
29 Ağustos 2021 Pazar
Türkiye’nin farklı illerinden kadınlar 30 Ağustos’u kutladı
Uluslararası Kadın Turizmciler Platformu üyelerinden 30 Ağustos Zafer Bayramı Mesajı. Videoda 30 Ağustos Zafer Bayramının 99. yılına hitaben kısa bir video ile kutlamayı gerçekleştirdiler.
Uluslararası Kadın Turizmciler Platformu Başkanı Ömür Özdemir öncülüğünde platformun kadın üyeleri 30 Ağustos Zafer Bayramı için bir video hazırladı.
Uluslararası Kadın Turizmciler Platformu Başkanı ve Antalya Domino Turizm Sahibi Ömür Özdemir önderliğinde, Van Haldi Turizm Fatma Beyaz, Antalya Celex Travel Melahat Ardal, Mardin Gözal Travel Semire Sinegu, Safranbolu All Seasons Tours&Travel Şebnem Urgancıoğlu Ergüder, İstanbul Demco Travel Nalan Yeşilyurt, Turizminsesi.com Genel Yayın Yönetmenimiz Ayşula Özgen İlgar, Manisa 45 Aybek Turizm Emine Aybek Kızılçay, Şanlıurfa Raya Turizm Rahime Yaşar, Adana Neks Tur Turizm Nesrin Göçhan, İzmir Logo Turizm Leyla Cingöz, İstanbul Blue Shuttle Turizm Yeşim Kıral, Gaziantep Yesemek Turizm Ayşegül Özkeleş ve Trabzon Nayino Tours Ayten Yılmaz Akkaya videoda “Zafer ancak ona inanıldığında ve bu uğurda vazgeçmeden mücadele edildiğinde gelir. Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere inanç ve cesaretleriyle bu ülkeyi zafere taşıyan tüm kahramanlarımıza minnetlerimizi sunarız. 30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu olsun!” dedi.
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun…
Mardin kültürünü keşfetme fırsatı
Yoğun ilgi gören kültür turlarına devam eden Setur, Ekim ayı boyunca 5 ayrı tur ile misafirlerine Mardin ve çevresinin eşsiz kültürünü tanıma olanağı sunuyor. Müşteri memnuniyetinde turizm sektörü birincisi* Setur, Ekim ayı boyunca düzenleyeceği 5 ayrı turda misafirlerini Mardin kültürünü yakından tanımaya davet ediyor. Mardin’in gezilecek en güzel zamanı olan Ekim ayında gerçekleşecek turların tarihleri, 01-03 Ekim, 08-10 Ekim, 15-17 Ekim, 22-24 Ekim ve 29-31 Ekim. Mardin Kültür Turunda misafirler ve muhteşem taş işçiliği ile inşa edilen Mardin evlerinin yanı sıra tarihi mekanlardan; Deyrulzafaran Manastırı, Kasımiye Medresesi, Abbaralar, Mor Gabriel Manastırı, Midyat, Hasankeyf ve Diyarbakır’ı gezip görme olanağı bulacak.
İstanbul-Mardin uçuşunun ardından ilk gün programında 640 yıl boyunca Süryani Ortodoks patriklerinin ikamet yeri olan, kubbeleri, kemerli sütunları, ahşap el işlemeleri, iç ve dış mekanlardaki taş nakışlarıyla ilgi çeken Deyrulzafaran Manastırı ziyareti yer alıyor. Manastırda yer alan Sin Mabedi, Mezarlık, Kilise ve Teras bölümleri gezilecek yerler arasında. Ardından ikinci durak olan Mezopotamya Ovasının üstünde kurulu Artuklular döneminde yapımına başlanan ve 15. yüzyılın sonlarında Akkoyunlu Hükümdarı Cihangiroğlu Kasım Padişah döneminde tamamlanan Kasımiye Medresesi’ne geçilecek. Öğle yemeği sonrası ise birçok din, dil ve ırkın bir arada anlayış içerisinde yaşadığı Mardin turu başlayacak. 569 yılında Süryaniler tarafından yapılmış olan Kırklar Kilisesi, Kültür Sokağı, Artuklu Dönemi mimari örneklerinden, dilimli kubbesi ve minaresiyle Mardin'in sembolü olan Ulu Cami, Mardin'in meşhur çarşıları ve Abbaraları bu uzun yürüyüş turunda görülecek olan mekanlar. Otele varışın ardından misafirler günün geri kalanı zamanını istedikleri gibi değerlendirebilecekler.
Mardin Kültür Turu’nun ikinci günü Midyat ilçesinin 23 km güneydoğusunda kurulu Süryani Kadim Ortodoks'larının ünlü ve büyük yapıtlarından biri olan Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırı'nı ziyaretle başlıyor. Manastırda yer alan yemekhane, mezarlık ve Meryemana Kilisesi gezildikten sonra Midyat'a geçilerek birçok diziye ev sahipliği yapan Devlet Konukevi ziyareti, Midyat sokaklarında yürüyüş turu, telkâri çarşısı turu yapılacak. Öğle yemeği sonrasında ise Dicle nehri üzerinde yapılan Ilısu Barajı suları altında kalmış olan Yeni Hasankeyf'e hareket edilecek. Buraya taşınan yapılardan birisi olan Zeynel Bey Türbesi ziyaretinin ardından da Mardin'e geri dönülecek.
Kültür Turu’nun son günü ise kahvaltının ardından Mardin'e 30 km uzaklıkta bulunan Yukarı Mezopotamya'nın en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Dara Antik Kenti gezisi ile başlayacak. Roma Dönemi'nde, 'Yeniden Diriliş' törenlerinin yapıldığı, binlerce mezarın bir arada olduğu ve henüz yeni ziyarete açılan 1400 yıllık galeri mezarlığının gezilmesinin adından Diyarbakır’a hareket edilecek. Öğle yemeğinin ardından Anadolu’nun en eski camilerinden birisi olarak kabul edilen 5. Harem-i Şerif (kutsal mabet) olarak görülen Ulu Cami, Cahit Sıtkı’nın doğduğu ev olan Cahit Sıtkı Tarancı Evi Kültür Müzesi gezilecek. Suriçi’nden geçerek görülecek ünlü Mardin Kapısı üzerinden, Hevsel Bahçelerine can veren Dicle’ye ulaşılacak. Dicle Nehri üzerindeki en önemli tarihi köprü olan ve 10 kemerinden dolayı 10 Gözlü Köprü olarak adlandırılan köprü ziyaretinden sonra Diyarbakır havaalanı üzerinden İstanbul’a dönülecek.
27 Ağustos 2021 Cuma
Tarihle Doğanın İç İçe Olduğu Kent: PHASELİS
Antalya'nın Kemer ilçesi Tekirova beldesinde yer alan Milattan Önce 7'nci yüzyılda kurulan Phaselis Antik Kenti, birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Limanları, agoraları ve şehir sikkeleri üzerindeki gemi betimlemeleri Phaselis'in ticari liman hüviyetini vurgular nitelikteki özellikleri arasında yer alıyor. Kent yapıları ve nekropolis alanıyla dikkati çeken Phaselis, yerli ve yabancı ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Phaselis Antik Kenti, tarih ile doğanın iç içe olduğu sahilleriyle yerli ve yabancı turistlerin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.
Antik çağda parfüm üretimiyle öne çıkan Phaselis, doğal güzelliğiyle görenleri hayran bırakıyor
Yerli ve yabancı turistler, milli park statüsündeki antik kente karadan araçlarıyla, denizden yat turlarıyla gelebiliyor. Tarihi milattan önce 309'a kadar uzanan kenti ziyaret eden turistler, tarihi eserlerin yanı başındaki koylarda çamların altından denize girmenin tadını çıkarıyor.Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, yaptığı açıklamada, Phaselis Antik Kenti’ni her yıl birçok yerli ve yabancı misafirin ziyaret ettiğini söyledi.
Kemer’in deniz, kum ve güneşin yanı sıra antik kentleri ile de cazibe merkezi olduğunun altını çizen Başkan Topaloğlu, “Phaselis Antik Kenti, zamanında hamamları, tiyatroları caddeleri, limanları ile çok meşhurmuş. Burası birçok yerli ve yabancı misafiri ağırlıyor. Yıllar önce burada yaşamın nasıl olduğunu ancak burayı ziyaret ederek anlayabiliyorsunuz. Herkesin burayı görmesini tavsiye ediyorum. Herkesin tarihi dokusunun havasını içine çekmesi gerekiyor. Çevremizi ve doğamızı koruyarak tarihimizi de bilmemiz gerekiyor.” diye konuştu.
Çin’e e-ihracat yapacaksanız ilgili Kanun’daki bu 5 maddeye dikkat ediniz!
- E-ticaret platformlarında mal satacaklar, Çin’de ilgili makamlar önünde kendisini veya ticari işletmesini tescil ettirecek
- Satıcı veya hizmet sağlayıcı tüm belgelerini platform üzerinde kamuya beyan edecek
- E-ticaret platformundan çıkmak isteyenler bunu en az 30 gün önceden bildirecek
- Tüm süreci anlatan satış sözleşmesi hazırlanıp e-ticaret platformunda yayınlanacak
- Ürün veya hizmetle ilgili olumsuz yorumlar silinmeyecek, platformlarda görüntülenecek
Türk Çin Kültür Derneği bünyesindeki Çin İş Kulübü’ne konuk olan Şanghay’daki Jiaotong Üniversitesi Koguan Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Avukat Dr. O. Sabri Durak, 1 Ocak 2019’da yürürlüğe giren E-ticaret Kanunu ve bahsi geçen Kanunu tamamlayıcı nitelikte, 1 Eylül 2021 tarihinde yürürlüğe girecek olan Veri Güvenliği Kanunu ile 1 Kasım 2021’de yürürlüğe girecek olan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hakkında önemli bilgiler verdi.
Kerem Köfteoğlu’nun sorularını yanıtlayan Avukat Dr. Durak, “Çin’in e-ticaret platformları üzerinde mal veya hizmetlerini satan Türk girişimcilerimiz yeni döneme hazır olmalı” dedikten sonra değişikler hakkında şu bilgileri verdi: “Güncel mevzuata göre Çin’e mal satan girişimciler, artık ülkede, kendilerini veya ticari işletmelerini tescil ettirmeli ve onları hukuken temsil eden bir muhatap görevlendirmelidir. Satıcı veya hizmet sağlayıcıya lisans, ruhsat gibi kanunlarda öngörülen tüm belgeleri e-ticaret platformu üzerinde kamuya açık şekilde bulundurma zorunluluğu getirildi. Satıcı e-ticaret platformundan çıkmak istiyorsa bunu en az 30 gün önceden bildirip, tüketiciyi mağdur etmeyecek şekilde üyeliğini sona erdirebilecek. Güncel mevzuat ile kişisel verilerin korunması, mal veya hizmetin hazırlanışından kargodan teslim alınmasına kadarki süreci içeren satış sözleşmesi hazırlanıp e-ticaret platformuna konulması gibi zorunluluklar getirildi.”
Olumsuz yorumlar silinemeyecek!
Çin’in güncellenen mevzuattaki değişikliklerin, tüketicinin korunmasını esas aldığına dikkat çeken Avukat Dr. Durak, bu konuda şunları söyledi: “Herkese açık olup e-ticaret platformuna konan satış sözleşmesindeki bilgilerin mevcut duruma göre değiştirilmesi/güncellenmesi gerekiyor. Ayrıca platformlarda mal veya hizmetle ilgili olumsuz bir yorum varsa artık kimse bunu silemeyecek. Tam tersine platformda kalacak, tüketici de bunu istediği zaman okuyabilecek.”
Dünyanın en büyük e-ticaret pazarının Çin’de olduğunu, e-ticaret hacminin 10 yıl içinde 6 trilyon RMB’den 35 trilyon RMB’ye, tüketici sayısının da 108 milyondan 782 milyon kişiye ulaştığını hatırlatan Avukat Dr. Durak, Türk girişimcilere önerilerini şöyle özetledi: “E-ticaret platformlarında iş yapacak girişimcilerimiz, öncelikle kanunun öngördüğü tescil kayıt yükümlüklerini yerine getirsinler. Markalarının değerini korumak adına markalarını mutlaka tescil ettirsinler. Yeni düzenlemeleri dikkate alarak altyapılarını hazırlayıp, yeni duruma hukuki anlamda uyum sürecini tamamlasınlar. Ayrıca Çin’in sürekli gelişmekte olup büyük potansiyel barındıran üçüncü kademe şehirlere yönelsinler. Bu şehirler gümrük vergisi, tüketim vergisi, ithalat izni, ürün kaydı gibi birçok gümrük uygulamasından muaf tutulduğu gibi önemli maliyet avantajları da sunuyor.”
24 Ağustos 2021 Salı
Bu Yaz Şile Otellerine Rezervasyon %1375 Arttı
İstanbul ve çevresindeki en çok ziyaret edilen destinasyonlar açıklandı.Enuygun verilerine göre bu yıl Sapanca, Şile ve Ağva destinasyonlarındaki bungalov ve nehir kenarı doğa otelleri tercih ediliyor.
İstanbul yönlü uçak bileti aramaları geçen yıl aynı döneme göre %48, Sakarya otobüs bileti aramaları ise %450 artış gösteriyor.
İstanbul ve çevresindeki destinasyonlar özelindeki yaptığı araştırma Sapanca, Şile, Ağva ve Kilyos’un bu yılın popüler bölgeleri arasında yer aldığını gözler önüne seriyor. Araştırmada bu yaz tatil için İstanbul ve çevresindeki destinasyonların geçen yıla göre daha çok arandığı, Sapanca, Şile, Ağva ve Kilyos’ta otel aramalarının ise geçen yıla göre arttığı görülüyor. Bu nedenle İstanbul uçak bileti aramaları ve Sakarya otobüs bileti aramalarında da artış yaşandı.
Sapanca otel aramaları geçen yıla göre %415 arttı
Otel aramaları geçen yıla göre Şile’de %913, Sapanca’da %415, Ağva’da %440 ve Kilyos’ta %200 artarken; rezervasyon oranlarının ise Şile’de %1375, Sapanca’da %225, Ağva’da ise %650 oranında yükseldiği görülüyor. Kilyos’ta aramalar artsa da rezervasyon oranında bir artış görülmüyor. Bu bölgelerdeki artışın sebebi pandemi sebebiyle daha sakin noktaların tercih edilmesi…
Sakarya otobüs bileti aramalarının artış oranı %450
Ağva, Kilyos, Şile ve Sapanca’daki otel aramalarının artış göstermesinden İstanbul uçak ve otobüs bileti aramaları ile Sakarya otobüs bileti aramaları da olumlu yönde etkilendi. İstanbul uçak bileti aramaları geçen yıl aynı döneme göre %48, otobüs bileti aramaları ise önceki döneme göre %344 arttı. Sakarya’nın ilçelerine otobüs bileti aramalarının artış oranı ise %450. Araştırmaya göre hem otobüs-uçak bileti satışlarının hem de otel rezervasyonlarının en yüksek olduğu ay Temmuz ayı.
Bungalov oteller bu yılın da en çok tercih edileni
Elde edilen verilere göre bu yıl Sapanca, Ağva ve Şile otellerine en çok rezervasyonun yapıldığı dönem 10 Temmuz-22 Temmuz. Rezervasyonların genellikle 2 kişilik olduğu ve ortalama 1.116 TL’lik olduğu görülüyor. Bu bölgelere seyahat eden kişilerin otellerde kalma süresi ise ortalama 5.5 gün. Ayrıca seyahat severler bu yıl da tıpkı geçen yılki gibi bungalov otelleri ve doğa otellerini daha çok tercih etmiş.
Dünyaca ünlü şef Lorenzo di Gravio, özel menüsüyle D Maris Bay’de
D Maris Bay, 23 Ağustos-1 Eylül tarihlerinde Doğuş Yeme-İçme, Turizm ve Perakende çatısı altında Roma’da hizmet veren Michelin Yıldızlı Assaje restoranının şefi Lorenzo di Gravio’yu ağırlayacak. Dünyaca ünlü şef Lorenzo di Gravio, seçkin tatları sınırlı sayıda rezervasyonla D Maris Kitchen’da konuklarla buluşturacak.
Datça Yarımadası’nın eşsiz doğasında, Türk ve dünya mutfaklarının en seçkin örneklerini misafirleri ile buluşturan D Maris Bay, dünyaca ünlü şef Lorenzo di Gravio’un özel tadım menüsünü D Maris Kitchen’a taşıyor. Doğuş Yeme-İçme, Turizm ve Perakende çatısı altında Roma’da hizmet veren Michelin Yıldızlı Assaje restoranın şefi Lorenzo di Gravio, 23 Ağustos-1 Eylül tarihlerinde lezzetli deniz mahsulleri ve ferahlatan tatlı alternatifleri ile hazırladığı öğle ve akşam yemeği menülerini, gastronomi tutkunları ile buluşturuyor.
Şef Lorenzo di Gravio’nun farklı pişirme alternatiflerinden oluşan benzersiz lezzetlerdeki menüsüyle eşleşen şarap seçkisi ve kıpır kıpır Akdeniz ritimleri konukların tadım keyfini taçlandırıyor. D Maris Bay’in en uzun plajı The Bay Beach’te konumlanan D Maris Kitchen’da konuklar, bir hafta boyunca Lorenzo di Gravio’nun hazırladığı menüyü keyifli gastronomi sohbetleri eşliğinde deneyimleme fırsatı yakalıyor.
Ünlü şefin öğle yemeği menüsünde özel tarifleriyle mozzarella kremalı ton balığı tartar, midyeli ev yapımı niyokki ve kum midyeli linguine gibi lezzetler, D Maris Bay’in akvaryum gibi plajlarında konuklara tatlı bir mola sunuyor. Akşam ise karpuz carpaccio’dan domates suyunda çiğ marine edilmiş akya balığına kadar birbirinden farklı lezzetten oluşan seçkin bir menü, D Maris Bay’de gün batımının eşsiz manzarasına eşlik ediyor.
Farklı konseptlerdeki restoranlarıyla konuklarını tatillerinde özel bir yeme-içme deneyimine davet eden D Maris Bay’de, Lorenzo di Gravio’nun hazırladığı seçkin menünün tadına bakmak isteyen konuklar, D Maris Kitchen ile iletişime geçebiliyorlar.
Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Genel Başkanı Sayit Karabağlı oldu
Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Genel Başkanlığına seçilen Sait İskender’in Kurucusu Sayit Karabağlı, "Yeme içme sektörü, inovatif adımları hızlandırmaya odaklanacak!” dedi. Türkiye’nin önde gelen restoran zincirlerinden Sait İskender’in kurucusu Sayit Karabağlı, Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Genel Başkanlığına seçildi.
İstanbul Lokantacılar Odası Başkanı olarak görev yapan Karabağlı, yeni görevi kapsamında Federasyon çatısı altındaki tüm odaların gelişiminden sorumlu olacak. Konuya ilişkin açıklamada bulunan Karabağlı, “Yeme içme sektörünün öne çıkan bir oyuncusu olarak sahip olduğum deneyimi, gerekse İstanbul Lokantacılar Odası Başkanlığı süresince üstlendiğim misyonu, sektörün güvenini kazandığımı görmekten onur ve mutluluk duyuyorum. Hep birlikte pandeminin yaralarını tümden kapatacağımıza ve çağın gereklerine uygun sistemler geliştireceğimize inanıyorum” dedi.
Sektörün tek ihtiyacı birlik olmak
Seçim sonrasında esnaf teşkilatına teşekkür eden Sayit Karabağlı, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Biz bir kişi, on kişi değil, yüz binlerce kişilik dev bir aileyiz. Tek ihtiyacımız olan şey birlik. Birlik olursak, güçlerimizi, imkanlarımızı paylaşırsak bu zor günleri atlatacağımızı düşünüyorum. En büyük hedefimiz kimseyi ötekileştirmeden o birliği sağlamak. Biz, aynı geminin yolcularıyız. Bu gemiyi batırmadan, karaya oturtmadan hedefe götürmek için hep birlikte çalışacağız. Türkiye Lokantacılar Federasyonu üyeleri bu kapının sektörün tüm emekçilerine açık olduğunu bilmeli. Federasyonumuzu hep birlikte yeniden sektörün sesi, gücü, buluşma noktası yapacağız.”
Çağı iyi okumak ve yeni iş modellerine açık olmak gerek
Yeme içme sektörünün geleceğine dair değerlendirmede de bulunan Sayit Karabağlı, “Pandemi pek çok alanda olduğu gibi, tüketicinin yeme içme sektörüne olan bakışını da değiştirdi. Örneğin kimi araştırmalar insanların %57'sinin pandemi sonrası yerel ürünler sunan işletmeleri daha fazla tercih edeceğini gösteriyor. Doğal ve sağlıklı gıdalar sunmak tüketici için artık çok daha büyük önem arz ediyor. Öte yandan dijital çağı da iyi okumak gerekiyor. McKinsey'nin yaptığı bir araştırmaya göre, 2024 yılına kadar Avrupa'da yemek dağıtım hizmetlerini çevrimiçi kullananların sayısının 96,9 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu da sektörün yeni iş modellerine açık olması gerektiğine işaret ediyor” diye konuştu.
İnovatif projeleri yaygınlaştırmayı amaçlıyor
Yeni görevi kapsamında yeme içme sektöründeki inovatif adımları hızlandırmaya odaklanacağını da söyleyen Karabağlı, “Yeme içme sektörünün tüm oyuncuları olarak pandemiden çeşitli dersler çıkardık. Yüksek maliyetler, büyük metrekareleri yönetme zorluğu ve hijyen ihtiyaçlarının yarattığı sıkıntılar, hepimizin zorlandığı başlıca sorunlar arasındaydı. Bu süreçte Sait Döner çatısı altında Türkiye'de bir ilk olarak geliştirdiğimiz yeni franchise paketiyle girişimci ve yatırımcılara, kurumsal kimliğinden lojistik ve teknolojik altyapısına kadar hazır yani her anlamda anahtar teslim bir model sunmaya başladık. Hızlı bir müşteri döngüsüne odaklı olan bu franchise modeli sayesinde, en az yatırımla yüksek kâr sağlanmasını hedefledik. Şimdi ise Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Genel Başkanı olarak amacım, çağı yakalayan bu tip projelerin sektör genelinde yaygınlaşmasına yardımcı olmak” dedi.
Sayit Karabağlı Hakkında
1952’de Sivas’ın Tutmaç köyünde doğan Sayit Karabağlı, eğitimini Sivas’ta tamamladıktan sonra İstanbul’a geldi. Mesleğine Galatasaray’da bulunan M.İskender Usta’nın yerinde başlayan Karabağlı, bir yandan da Sanat Enstitüsü’nü tamamladı. Askerlik görevini yaptıktan sonra, bugün 5 şubesiyle İstanbul’da faaliyet gösteren Sait İskender’i kurdu. Karabağlı, evli ve 3 çocuk babası.
Restoran ve kafeler için e-Adisyon dönemi geliyor
Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından, e-Belge uygulamalarına yenileri eklenmeye devam ediyor.Kağıt kullanımının azaltılması ve dijitalleşmenin yaygınlaştırılması olan e-Belge e-Uyum (e-fatura, e-arşiv fatura, e-defter, e-irsaliye, e-SMM gibi) uygulamaları sayesinde, işletmeler zaman, para ve iş yükünden tasarruf elde ederken, ticari iş süreçlerini etkin ve verimli bir şekilde yönetiyorlar.
e-Dönüşüm sürecinde sıradaki belge olarak e-Adisyon geliyor. e-Adisyon yeni bir belge türü olmayıp, masada servis yapan hizmet işletmelerinin, kağıt ortamda düzenledikleri adisyon belgelerinin, elektronik ortamda “e-Adisyon” olarak düzenlenmesidir. 185, 200, 298 ve 299 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca, masada servis yapılan ve gerçek usulde (bilanço veya işletme hesabı esasına göre) vergilendirilen; lokanta, kafeterya, pastane, bar, gazino gibi masada servis yapan hizmet işletmelerin, iş süreçlerinin kolaylaşması hedefleniyor. Diğer e-Belge e-Uyum uygulamalarında olduğu gibi, e-Adisyon’da da belgenin elektronik ortamda düzenlenmesi, muhafaza ve ibraz edilebilmesi, belgenin GİB’e elektronik ortamda iletilmesi ve yine elektronik ortamda arşivlenmesi gibi süreçler yer alıyor.
e-Adisyon’a geçme aşamaları nelerdir?
e-Adisyona geçecek olan bir hizmet işletmesinin, öncelikle e-Fatura ve e-Arşiv Fatura’ya dahil olması gerekiyor. Ardından, Tebliğ’deki usul ve esaslara uygun olarak gerekli hazırlıkların yapılması gerekiyor. Sonrasında, e-Adisyon uygulamasına geçebilmek için başvuru aşamasına geçiliyor. İşletmeler, e-Belge e-Uyum uygulamalarına genellikle özel entegratör yöntemi ile geçiyorlar. Dijital dönüşüm lideri özel entegratör Uyumsoft, 25 yıllık tecrübesi ile 50 binin üzerindeki müşterilerine katma değerli servisler sunarak, onların uçtan uca tüm iş süreçlerini mekan bağımsız yönetmelerini sağlıyor. Müşteri memnuniyetini, kesintisiz hizmet, 7/24 destek, hızlı aktivasyon, ücretsiz eğitimleri ve zengin ürün çeşitliliği ile sağlamaya devam ediyor. Uyumsoft’un dijital dönüşüm uzmanları tarafından e-Adisyon hakkında detaylı bilgiler veriliyor.
Covid-19 önlemleri kapsamında, birçok lokanta, kafeterya, bar vd işletmelerde, tablet uygulaması kapsamında, karekod ile ürün seçimi ve mobil cihazlarla menü sunumu gibi dijitalleşme çalışmalarına başlandı. Tebliğ kapsamında, işletmeler e-Adisyon belgelerini de bu cihazlar üzerinden gerçekleştirebilecek.
Ayrıca, 30 Temmuz 2021 tarihinde GİB tarafından e-Adisyon belgesi teknik kılavuzu yayınlandı. Burada, e-Adisyon belgesinin oluşturulması, mali mühür ile zaman damgalı imzalanması, oluşturulan raporların GİB sistemine aktarılması gibi süreçlere dair, yazılım geliştirecek olan kişi ve kurumların çalışmalarını yaparken ihtiyaç duyacakları teknik bilgiler detaylı şekilde yer alıyor.
e-Adisyon belgesinde hangi bilgiler bulunuyor?
Gerçek usulde vergilendirilen hizmet işletmeleri tarafından sunulan hizmetin veya emtianın cins ve miktarını göstermek amacıyla düzenlenen adisyon belgeleri, e-Adisyon uygulamasına dahil olan mükellefler tarafından müşteriden sipariş alınırken Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenen asgari bilgileri ihtiva edecek içerikte ve belirlenen belge formatında elektronik ortamda düzenlenecektir.
Lokanta, pastane, kafeterya, bar, gazino gibi bir hizmet işletmesine, müşteri geldiğinde, açılacak olan e-Adisyon belgesinin, müşterinin masasında kağıt çıktısının bulundurulması zorunlu olmayıp müşteri ödemesinin yapılması sırasında, eş zamanlı olarak, e-Fatura’ya veya e-Arşiv Fatura’ya veya yeni nesil ÖKC’lerde düzenlenecek perakende satış fişine dönüştürülmesi gerekiyor.
e-Adisyon belgesinin üzerinde yer alması gereken bilgilere baktığımızda şunları söyleyebiliriz; öncelikle hizmet işletmesinin unvanı, TCKN/VKN‘si, vergi dairesi ve adresi yer alıyor. Belgenin düzenlenme tarihi, saat ve dakika olarak zamanı ve e-belge numarası bulunuyor. Müşteriye sunulacak olan hizmetin veya ürünün adı ve miktarı yazılıyor. Hizmetin tamamlanması ile birlikte, e-Fatura, e-Arşiv Fatura veya ökc’lerde düzenlenecek satış fişinde kdv hariç ve dahil toplam hizmet tutarı bulunuyor. Düzenlenecek e-Adisyon belgesinin ilintili olacağı e-Fatura ve e-Arşiv Faturası’nın tekil numarası veya perakende satış fişinin düzenlendiği ökc’nin cihaz sicil numarası yer alıyor.
19 Ağustos 2021 Perşembe
Suzuki Kadın Bisiklet Takımı 24 Saat Yarışında Yerini Alıyor!
Burger King® Restoranlarında KitKat® Rüzgarı Esiyor
McDonald's Türkiye’de üst düzey atama
Yeditepe Üniversitesi İşletme bölümünde lisans, Galatasaray Üniversitesi İletişim Stratejileri ve Halkla İlişkiler bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamlayan Ece Demet Kuran, Manpower İnsan Kaynakları Danışmanlık şirketinde danışman olarak iş hayatına başladı. Borusan Lojistik şirketinde insan kaynaklarında farklı görevlerde çalıştıktan sonra en son Borusan Holding bünyesinde İşe Alım Müdürü olarak görev aldı. 2019 yılında Bayegan İnsan Kaynakları Müdürlüğü görevi sonrasında McDonald’s Türkiye İnsan Kaynakları Departmanı’nın sorumluluğunu üstlenen Kuran, 1 Temmuz 2021 itibarıyla McDonald’s Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü oldu. Kuran, insan kaynakları alanındaki deneyimi doğrultusunda McDonald’s Türkiye’nin stratejik önceliklerinin geliştirilmesine katkı sağlayacak.
Ünlü Şef Zülfikar Demirci’den et meraklılarına özel lezzetler
13 Ağustos 2021 Cuma
Yurtdışından yapılan rezervasyonlarda % 25 iptaller geldi
Orman Yangınları, Turizmcilerin Gelir Beklentisini % 25 Düşürdü. Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaklaşık 10 gün süren orman yangınları, Ağustos ayında turist sayısında ciddi artış bekleyen turizmcileri endişelendirdi.
Hem orman yangınlarının hem de termik santralin yanacağına dair çıkan yanlış haberlerin halkı galeyana getirip rezervasyon iptalleri yaşattığını belirten Sianji Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Recai Çakır, “ Yangınların çıkmasıyla birlikte yüzde 10 civarında iptallerimiz oldu. Bazı otellerde bu rakam yüzde 20-25lere kadar ulaştı. Bu iptallerin çoğu yurtdışından yapılan rezervasyonlar. Ciddi ciroların yapıldığı Ağustos ayında doluluklar yüzde 50’lere kadar geriledi. Turizmcilerin Ağustos ayı gelir beklentilerinde yüzde 25-30 arasında bir daralma oldu. Otel sahipleri yüzde 10-20 civarında indirim yaparak otellerini doldurmaya çalışıyorlar” dedi.
Özellikle Ege ve Akdeniz bölgesi olmak üzere Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde çıkan orman yangınları, turizmcileri endişelendirdi.
Yaklaşık 10 gün süren orman yangınlarının tatil yapmak isteyenleri korku ve paniğe sevk ettiğinin altını çizen Sianji Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Recai Çakır, “Hem orman yangınları hem de termik santral ile ilgili sosyal medyada dolaşan yanlış bilgiler bölgede bulunan tatilcileri endişelendirdi. Pandemi nedeniyle 15 aydır yara alan turizm sektörü bir de orman yangınları ile sarsıldı. Yangının başlamasıyla birlikte otellerden erken çıkış yapanlar oldu. Aynı zamanda yüzde 10 civarında iptaller yaşandı. Bazı otellerde bu rakam yüzde 20-25’e kadar ulaştı. Yurtdışından çok fazla iptal rezervasyonları aldık. Yeni rezervasyon sayıları ise 4-5’e kadar düştü” dedi.
Yüksek ciroların yapıldığı Ağustos ayında otellerin yüzde 10-20 civarında indirim yaparak sezonu boş geçirmemeye çalıştıklarını belirten Çakır, “ Bazı otellerde doluluklar yüzde 50’lere kadar geriledi. Çok az sayıda otel yüzde 80 doluluk ile hizmet veriyor. Turizmcilerin Ağustos ayı gelir beklentilerinde yüzde 25-30 daralma oldu. Önümüzdeki birkaç gün çok önemli. Ağustosun ikinci yarısından sonra toparlamaya başlayacağız. Yeni bir yangın veya olumsuz bir durum yaşanmazsa Eylül ayının güzel geçeceğini düşünüyoruz. Umarım yaşadıklarımız herkese ders olur, küresel ısınma baz alınarak tüm tedbirler çok kıymetli. Yangının söndürülmesinde çaba gösteren tüm kurum, kuruluş ve vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Ülkemize geçmiş olsun diliyorum” dedi.
Tokat’ın Alaçatı’sı, Türkiye’nin Rio’su Almus Baraj Gölü
Tokat’ın Alaçatısı, Türkiye’nin Riosu denilecek kadar güzel Almus diyen Almus Belediye Başkanı Bekir Özer; “ Misafirlerimiz geldiği zaman sade konaklayıp, yiyelim, içelim, oturalım olmaz, burada onları eğlendirmemiz lazım. Ben hep diyorum ki burası Tokat’ın Alaçatısı, Türkiye’nin Rio’su diyorum.
İnsanları burada eğlendirmemiz lazım.
Burada ATV lerimiz var. Gölün kenarında, göle sıfır ATV gezilerine çıkıyoruz
Sadece gölün kenarında değil, ATVlerle yaylalara da çıkıyoruz, yaylalarımız çok yakın. 2-3 km uzaklıkta 10-15 dakika mesafelik yerlerde yaylalarımız var. ATVlerle yayla turları, yayla safarileri yapıyoruz” dedi.
AT GEZİLERİ YAPIYORUZ
Atımız var, binicilik yapıyoruz. Atlarla isteyen gölün kenarında dolaşabiliyor, isteyen yaylalara çıkabiliyor.
EN BÜYÜK İKİNCİ ZİPLİNE BİZDE
Gölün üzerinden geçen Türkiye’nin en büyük ikinci zipline’ı bizde. Dev salıncağımız var.
SAHİLYOLU PROJESİ
Eğlence merkezi yapmaya çalışıyoruz. Bunun yanında yeni bir projemiz var “Sahilyolu” diye. Gölün kenarında göle sıfır, sahil yolumuzu düzenleyip, fayton, bisikletli fayton, bisiklet, elektrikli scotterlarla orayı canlandırmak istiyoruz.
OFF-ROAD PARKURU
Sahil yolunun altına da Off-Road Parkuru yapacağız. Gelen insanlar bir çok aktiviteyi yapıp, kendini eğlendirebilecek.
ÜÇGEN DUBLEKS ORMAN EVLERİ
Ormanın içerisinde üçgen dubleks evler yapacağız. Havası temiz, ormanın içerisinde, gölün karşı tarafında evler yapmak istiyoruz. Almus Belediye Başkanı Bekir Özer; “Almus’ta görevi devir aldığımızda otel eksik olduğunu fark ettik. Hemen ihalesini yaparak, oteli yaptık. İnsanlar gelecek, yiyecek, içecek, bir de göl manzarası seyredecek. Böyle olmaz dedik ATV safarileri de devreye soktuk. 17 ATV ile işletmeci burada ATV turları yapmaya başladı” diyerek Almus hakkında bilgi aktarmaya devam etti.
ATV TURLARI NE KADAR?
ATV Turları parkura göre değişkenlik göstermekle birlikte 50TL ile 150 TL arasında fiyatlandırılmaktadır.
GÖLDE GEMİ TURLARI
Gölün üzerinde gemi turları yapıyoruz. İnsanları eğlendirmek adına gemimizle de turlar yapıp, 1-1,5 saat turlar gerçekleştiriyoruz. Gemide nişan, evlilik, evlilik teklifi, düğün törenleri de yapabiliyoruz.
MALKAYA’NIN HİKAYESİ
Malkaya’sı dediğimiz mevkiideyiz. Burası ismini tufandan alıyor. Karşı dağın tepesinde İmam Gazi dediğimiz büyük bir komutan türbesi var. Orada savaşırken düşman askerine yenileceği zaman burada tufan kopuyor ve düşman askeri burada yok oluyor. Malkaya dediğimiz yer Tufan’da çöküyor. Tarih kitaplarında şöyle yazıyor: “gökyüzünden yağmur yağdı, yerden su fışkırdı, gündüz zifiri karanlıktan daha karanlık oldu”.
Belediye Başkanı Bekir Özer; “Almus eğlencenin merkezi Tokat’ın Alaçatısı, Türkiye’nin Riosu diyorum ve Almus’a herkesi bekliyorum” dedi.
Shangri- La Bosphorus, Istanbul’un yeni Genel Müdür Yardımcısı Özlem Öktem oldu
Shangri-La Hotels and Resorts’un, Boğaz’ın kalbinde zamansız zarafeti simgeleyen oteli Shangri- La Bosphorus, Istanbul’un Genel Müdür Yardımclığı görevine Özlem Öktem getirildi.
Kalpten gelen Asya Misafirperverliği ile hizmet veren ve bu sene 50. yılını kutlayan Shangri-La Hotels and Resorts’un, Boğaz’ın kalbinde zamansız zarafeti simgeleyen oteli Shangri- La Bosphorus, Istanbul’un Genel Müdür Yardımclığı görevine turizm sektöründe uzun yıllardır sürdürdüğü başarılı kariyeri ile bilinen Özlem Öktem getirildi.
İstanbul’un kalbi Beşiktaş’taki Boğaz’a nazır konumunda, Asya ve Türk Misafirperverliği’nin mükemmel birleşimini sunan Shangri-La Bosphorus, Istanbul; üst düzey kadrosunda değişiklik yaparak Genel Müdür Yardımcılığı görevine sektörün deneyimli ismi Özlem Öktem’i atadı.
Turizm sektöründe uzun yıllardır sürdürdüğü başarılı kariyeri ile Shangri-La Bosphorus, Istanbul’un Genel Müdür Yardımcılığı görevine getirilen Özlem Öktem, İzmir Özel Türk Koleji Anadolu Lisesi ve Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği’nden mezun. İş hayatına 2005 yılında Anemon Oteller zincirinde Satış Yetkilisi olarak başlayan Özlem Öktem, daha sonra Swissôtel Grand Efes’in açılış ekibinde yer aldı. 2009 yılında Çırağan Palace Kempinski’ye geçerek uzun yıllar otelin Satış ve Pazarlama ekibinde Kurumsal Satış, Grup ve Acenta Satış bölümlerinde çeşitli görevlerde bulundu. Çırağan Palace Kempinski’deki Satış Direktörlüğü görevinin ardından, Kempinski zincirinin Bodrum’daki oteli Kempinski Hotel Barbaros Bay’in Satış ve Pazarlama Direktörlüğü görevini üstlendi. Ardından The Ritz-Carlton, Istanbul’un Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görev alan Öktem, The Grand Tarabya Hotel’in ve son iki buçuk yıldır Shangri-La Bosphorus, Istanbul’un Satış ve Pazarlama Direktörlüğü görevini başarıyla yürütüyordu.
Shangri-La Cares, Geliştirilmiş Sağlık ve Güvenlik Protokolleri
Shangri-La Bosphorus, Istanbul; Shangri-La Group’un global sağlık ve güvenlik programı Shangri-La Cares ile, misafirlerine güvenli bir ortam sunmayı taahhüt ediyor. Misafirlerin keyifli anların tadını gönül rahatlığı ile çıkarması ve ekip arkadaşlarının huzur ve güvenle çalışması için oluşturulan program, geliştirilmiş protokol ve tedbirlerden oluşuyor. Shangri-La, Dünya Sağlık Örgütü tavsiyeleri ve yerel otoritelerin genelgeleri uyarınca, operasyon standartlarını tüm gerekli tedbir ve uygulamaları kapsayacak şekilde geliştirdi. Dünya genelindeki tüm otel ve resort’larda konaklayan ya da tesisi ziyaret eden misafirlerin sağlık ve güvenliği için, virüs ve bakterilere karşı yeni sıkı tedbirler hayata geçirildi. Bu önleyici protokoller; sık temas edilen yerlerde ve misafirlerin kullandığı tüm alanlarda arttırılmış hijyen önlemleri, derin temizlik uygulamaları, tıbbi olarak uygun dezenfektanlar ile hijyen sağlanması, ekstra tedbirler ve sosyal mesafe gözetilerek güvenli yemek, toplantı ve etkinliklerin düzenlenmesi gibi uygulamaları kapsıyor. Detaylı daha detaylı bilgiye websitesi linki üzerinden ulaşabilir.
Sağlık Turizmi İçin Harekete Geçme Vakti
Bir haftayı aşkın süredir devam eden yangınlardan en çok etkilenen sektörlerden bir tanesi şüphesiz turizm sektörü oldu. Pandemi nedeniyle 2020’den itibaren Türkiye’ye giriş yapan turist sayısında ciddi bir düşüş tespit edilmişti. Türkiye’nin turizm cenneti sayılan bölgelerde çıkan yangınlarda pandemiye eklendiğinde ülkenin döviz girişi bakımından en önemli sektörlerinden bir tanesi olan turizm sektörünün bu yıl hedeflenen seviyeye ulaşması uzak bir ihtimal.
Turizm sektörünün alt dalı olan sağlık turizmi sektörü içinde bulunduğu bu zor durumdan çıkaracak potansiyele sahip. Turizm sektörünün tekrar şahlanması için altın anahtar niteliğinde olan sağlık turizmi yeni yatırım ve aksiyonlara ihtiyaç duyuyor.
Türkiye’nin son 10 yılda sağlık turizmine yaptığı yatırımlar sayesinde Türk sağlık turizmi dünyada önde gelen sektörler arasında yerini aldı. Türkiye’nin birçok krizi bir arada yönettiği ve yabancı para akışına en çok ihtiyaç duyduğu bu dönemde sağlık turizmi gerekli destekler sayesinde potansiyelini ikiye katlayabilir.
Bu anlamda İGEME’nin sağlık turizmine değer katma amacıyla geliştirdiği Medical in Türkiye projesi bu krizi sağlık turizmi sektörü için fırsata çevirebilir. Sektörün günümüz ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacı ile geliştirilen Medical in Türkiye ile Türk sağlık turizmi potansiyelini ortaya koyacak.
YANGINLAR TURİZM SEKTÖRÜNE DARBE VURDU
Türkiye genelinde birçok yerde aniden çıkan yangınların bir kısmı kısa süre içerisinde kontrol altına alındı. Tatil bölgelerinde kontrol altına alınamayan yangınlar hem otel sahipleri hem de tatilciler açısından büyük tehlikelere neden oldu.
Pandemi döneminden beri zor şartlar altında faaliyetlerine devam eden turizm sektörü yangınlar ile iyice zor bir yola girmiş oldu. Bölgeyi etkisi altına alan yangınlar nedeni ile tatil rezervasyonlarında yoğun bir iptal girişimi oldu. Yangın bölgelerindeki turizm acentaları sektöre katkı sağlamak amacı ile indirime gitse de turizm sektöründe hedeflenen rakamlara ulaşmak mümkün gözükmüyor.
SAĞLIK TURİZMİ İÇİN HAREKET VAKTİ
Son zamanlarda adından sıkça söz ettiren bir sektör olan sağlık turizmi Türkiye’nin gelişmiş imkanları ve geleceğe dönük yatırımları ile her geçen gün değer kazanmaya devam ediyor. Turizm sektörünün pandemi ve yangın gibi sebeplerden ötürü sekteye uğradığı bu günlerde sağlık turizmi Türkiye için önemli bir mecra haline geldi. Turizm sektöründen beklenen gelirin elde edilemiyor olması sağlık turizmini en önemli turizm mecrası haline getirmiş oldu.
YENİ DÜZEN YENİ PROJELER
Türkiye’nin içinden geçtiği süreçlerin sonucunda birçok sektör için yeni bir dönem başladı. Bu yeni döneme ayak uydurmak, gerekli taleplere hızlı geri dönüşler sağlamak oldukça önemli. Sektörün ihtiyaçlarına destek olmak amaçlı geliştirilen Medical in Türkiye ile Türk sağlık turizmi tam kapasite çalışabilir. Yerinde hizmet prensibi ile çalışan proje turizmin ve sağlık turizminin birtakım sorunlarını ortadan kaldırmayı hedefliyor. Türk sağlık firmaları için yurt dışında oluşturulan Türk sağlık merkezleri kuruluşların yurt dışına açılan kapısı olacak.
İGEME’nin yeni düzende hıza ayak uydurmak için geliştirdiği Medical in Türkiye ile turizm sektöründe kaybolan gelirlerin sağlık turizmi ile elde edilmesi hedefleniyor. Bu dönemde yeni atılımlar ve aksiyonlar Türkiye’nin ve sektörün en az yara ile kurtulması adına büyük önem taşıyor.
İGEME CEO’su Murat IŞIK konu ile ilgili olarak; ‘’Ormanlarımız yangınlar yüzünden büyük bir yara aldı. Gelişmeleri üzülerek takip ediyoruz. Yangın ve yangının beraberinde getirdiği sonuçlar endişe verici. 2 yıldır büyük sorunlarla uğraşan turizm sektörü için büyük bir felaket. Turizm sektöründeki kayıpları sağlık turizmi ile telafi edip en az hasar ile kurtulabileceğimizin farkındayız, herkes farkında. Bu nedenle tüm gözler sağlık turizmine çevrildi. Bu sonuçlardan yeni gereklilikler doğdu neyse ki Medical in Türkiye ile bu gereklilikleri fazlası ile karşılayabiliriz. Bir an önce harekete geçmek yaraları sarmamızı kolaylaştıracaktır.’’ Diyerek konu ile ilgili düşüncelerini ifade etti.
Türk Hava Yolları'ndan flash açıklama
Türk Hava Yolları sel felaketi yaşayan illere uçuşu olan vatandaşlara, ücretsiz bilet değişikliği sundu.
Türk Hava Yolları, sel felaketi yaşanan Kastamonu, Sinop, Zonguldak çıkışlı ve varışlı, uçuşu olan vatandaşlara, ücretsiz bilet değişikliği ve hiç kullanılmamış biletlerin ücretsiz iade hakkı tanıdıklarını duyurdu.
THY'nin resmi internet sitesinden konuya ilişkin açıklamayı Geçmiş olsun Türkiye! diyerek duyurdu
Ülkemizde meydana gelen sel felaketi nedeniyle Kastamonu, Sinop, Zonguldak çıkışlı ve varışlı, 11 Ağustos 2021 tarihinden önce düzenlenmiş olan, 11-13 Ağustos 2021 tarihlerindeki uçuşlarınız için ücretsiz değişiklik veya iade hakkından 22 Ağustos 2021 tarihine kadar faydalanabilirsiniz.
Sağlıklı ve güvenli uçuşlar dileriz.
11 Ağustos 2021 Çarşamba
OutdoorFest’te Herkese Uygun Bir Aktivite Var
Türkiye’nin Outdoor Aktivite ve Yaşam Festivali OutdoorFest’in ikincisi 3-4-5 Eylül 2021 tarihlerinde Kilyos Doğada Yaşam Okulu’nda gerçekleşecek.
Outdoorsevlerin bir araya gelebileceği, farklı kulvarlarda birçok marka ürünlerinin tecrübe edilip satın alınabileceği, birbirinden keyifli aktivitelerin yer alacağı OutdoorFest’te herkes için bir aktivite var.
OutdoorFest, doğa ve aktivite sever her insanın katılımının olduğu, aileleri, çocukları ve patili dostları ağırlayan, doğal yaşam, çevre bilinci, farklı deneyimler ve ekipmanların meraklısı her yaştan insanın katılımına uygun bir açık hava organizasyonu olarak büyük ilgi görüyor.
Festival programında; aktiviteler kategorisinde longboard yarışması, bushcraft kamp sohbetleri, enduro, bisiklet ve karavan sohbetleri düzenlenecek olup, oyunlar kategorisinde; longboard parkuru, zipline parkuru, tırmanış duvarı, slackline, airsoft, jenga ve chiboard alanı yer alacak.
Atölyeler kategorisinde ise; karavan kullanımı, deri işlemeciliği, bisiklet kullanımı, kahve demleme, balkon bitkileri, sağlıklı beslenme, ilkyardım, buschcraft kampçılık ve çocuklara özel doğa ve tohum atölyeleri gerçekleştirilecek.
Festivalde ayrıca;
- Bushcraft Kamp Sohbetleri
- Enduro Sohbetleri
- Bisiklet Sohbetleri
- Karavan Sohbetleri
- Yarışmalar
- Oyunlar
- Longboard Parkuru
- Zipline Parkuru
- Karavan Kullanım Atölyesi
- Bisikleti Doğru Kullanım Atölyesi
- Kahve Demleme Atölyesi
- Balkon Bitkileri Atölyesi / Koçtaş
- Sağlıklı Beslenme Atölyesi
- İlkyardım Atölyesi
- Bushcraft Kampçılık Atölyesi
- Çocuklara Doğa ve Tohum Atölyesi aktiviteleri de yer alacak.
9 Ağustos 2021 Pazartesi
Bulgaristan'ı Keşfedin!
TURİZMİN SESİ / BORA ÖZGEN
BULGARİSTAN / Güney Batı Bulgaristan’ın İncileri: Sofya, Borovets, Bansko, Velingrad, Filibe (Plovdiv)
Bulgaristan’ın el değmemiş bakir doğası, Roma’dan Osmanlı’ya kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış şehirleri, masmavi denizi ve kilometrelerce uzunluktaki plajları, kesintisiz kayak pistleri ve tarihi bir yolculuk ile turizmden payını almak için Türkiye’den küçük bir grup seçkin Medya temsilcilerini Bulgaristan Cumhuriyeti Turizm Bakanlığı ile Direct Media Kres 13-18 Temmuz tarihleri arasında Güneybatı Bulgaristan’da ağırladı.
Birbirinden değerli Medya temsilcileri 1 hafta boyunca Bulgaristan’ın değerlerini görerek gezme fırsatı buldu. Yayınımızı temsilen Web Medya Grup Başkanı Bora Özgen, Turizmin Sesi Genel Yayın Yönetmeni Ayşula İlgar ve Turizminsesi.com Danışmanlarımızdan Hüseyin Kurt, Belgesel duayeni Cumhuriyet Gezi Yazarı Fatih Türkmenoğlu, İngilizce yayını ile gezi yazılarına farklı bir boyut kazandıran Daily Sabah ekibinden Emre Başaran ve Osman Bahattin Dirlik, Turizm Günlüğü Genel Yayın Yönetmeni Yaşar Çelik ve Yazı İşleri Müdürü Sahra Gülal olmak üzere görülesi yerleri ve lezzetleri bizler yerinde keşfettik.
Bulgaristan; yabancı turistlerin akın ettiği önemli destinasyonların olduğu bir bölge haline geliyor. Yaz aylarında farklı kültürel geziler yapılırken, Kış aylarında ise iki kayak merkezi ile turistlerin gözdesi oluyor. Bulgaristan’da şehirlerin birbirine uzaklığı 2 saat içinde ulaşılabiliyor. Bulgaristan’ın Başkenti Sofya ilk önce görülmesi gereken şehri olarak ön plana çıkıyor.
Yürüyerek Sofya’da kültür turu yapabilirsiniz. Bulgaristan’ın başkenti Sofya, Vitosha Dağı’nın eteklerinde konumlanıp, her tarafı dağlarla çevrili geniş Sofya Vadisi’nde bulunmaktadır. Sofya, köklü tarihi ve sahip olduğu tarihi mirası korumaya özen gösteren şehirlerden biri olmuş. Sofya, Bulgaristan ekonomisinin kalbi ve finans merkezidir. Bulgarca konuşulan Kent, Tarih ve Kültür, Lezzetler, Mekânlar, Zarafeti ve İhtişamı içerisinde barındırıyor. Tarihine ve geleneklerine oldukça düşkün olan Bulgar halkı, gezi noktalarının özenle korunmasına dikkat ettiği gibi geleneklerini de gelen ziyaretçilere en iyi şekilde tanıtmayı amaçlıyor.
IHLAMUR KOKAN ŞEHİR SERDİKA (SOFYA)
Sofya’nın merkezinde yer alan Banyabaşı Camii (Kadı Seyfullah Efendi Camii), Merkez Kapalı Pazarı, Başkanlık Binası, Parlemento Binası, Ivan Vazov Ulusal Tiyatrosu gibi simge olmuş mekânları ziyaret edebilirsiniz. Sofya, şehir merkezini çevreleyen büyük parklarıyla da dikkat çekiyor. Sokakları ıhlamur kokan şehir desek yeridir. Gençler o parklarda o kadar özgürler ki görmelisiniz. Sofya’da gezilecek yerlerin tamamına yürüyerek ulaşabilirsiniz. Yaya kaldırımına geldiğinizde bir adım atmanız yeterli araçların hepsi size yol veriyor, bekliyor, siz geçtikten sonra da devam ediyor.
VİTOŞHA CADDESİ
Vitoşha caddesi Sofya’nın İstiklal Caddesi diye düşünebilirsiniz; Cafeler, Barlar, Hediyelik Eşyacılar, Mağazalar ve daha pek çok seçenek var. Caddenin Vitoşha dağına bakan bitiminde büyük bir bahçe sizi bekliyor, bahçenin sonunda ise Ulusal Kültür Sarayı (National Palace of Culture) bulunuyor. Yeraltı çarşısından çıktığınızda Serdika Antik Kenti’ne bakıp, hemen karşınızda ise Banyabaşı Camii geliyor. Banyabaşı Camii şehrin tam merkezinde yer alıyor. Mimar Sinan’ın eserlerinden biri olma özelliği taşıyan cami merkezi konumu ile dikkat çekiyor. Vitoşa Bulvarı; Pek çok ünlü Batılı markanın mağazaları ile zengin menülü kafe ve restoranlarla dolu olan Vitoşa Bulvarı Sofya’nın ana alışveriş bölgesi konumunda. Patrik Eftemii Bulvarı’ndan, Hilton Oteli’ne kadar uzanan bulvarda ayrıca mimari açıdan oldukça güzel olan ve ziyaret edebileceğiniz Sofya Adalet Sarayı, Sveta Nedelya Ortodoks Kilisesi, Ulusal Kültür Sarayı gibi binalar bulunuyor. Sofya’ya ulaşımda ilk tercih sınırları içerisinde yer alan Sofya Havalimanı oluyor. Birçok ülkeden direk ve aktarmalı uçuşların yer aldığı havalimanı, merkezden sadece 8 kilometre uzaklıkta olduğu için yaklaşık 15 dakikalık bir süre içerisinde şehrin merkezine ulaşabiliyorsunuz. İstanbul ile Sofya arasında saat farkı bulunmamaktadır.
MERKEZ KAPALI PAZARI
Sofya Merkez Kapalı Pazarı, Sofya’nın merkezinde Maria Louise Bulvarı üzerinde yer alır. Halite veya Tsentralni Hali olarak da bilinir. 1911 yılında açılan Pazar, günümüzde şehrin en çok ziyaret edilen alışveriş noktalarından biridir. En ayırt edici unsurlardan biri, pazarın üzerinde yer alan ünlü, küçük saat kulesidir. Pazarın giriş katında ekmek ve hamur işleri, zeytin, kuruyemiş, tatlılar, gül yağı ürünleri ve hediyelik ürünler gibi gıda malzemeleri satan tezgâhlar yer almaktadır. Üst katta ise, kıyafet, aksesuar ve mücevherat mağazalarını bulabilirsiniz.
KADI SEYFULLAH EFENDİ CAMİİ (BANYABAŞI CAMİİ)
Sofya kent merkezindeki popüler Osmanlı yapılarından biri olan Banyabaşı Camii 1576 yılında Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş. Günümüzde Sofya’da ibadete açık tutulan tek Müslümanların İbadethanesi olarak bulunuyor. Banyabaşı Camii, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde "Sofya'da en güzel minaresi olan cami" diye geçiyor.
SERDİKA (SOFYA’NIN ESKİ ADI) KALINTILARI
Aziz Sofya’nın baktığı yöne baktığınızda yol seviyesini altında antik kalıntılar ve bir de kilise göreceksiniz. Burası Serdika şehrinin kalıntıları. Kilisenin adı da Aziz Petka Kilisesi, minicik bir kilise. Metro kazıları sırasında şehrin altında başka bir şehir daha olduğu ortaya çıkmış ve şehrin merkezindeki meydanı kazılarla bir açık hava müzesine dönüştürmüşler. Ayrıca metro duraklarına doğru açılan tüneller de bu müzenin parçası olmuş.
ULUSAL TARİH MÜZESİ
Balkanların en büyük tarih müzesi olan Ulusal Tarih Müzesi 650 binden fazla belgeye ev sahipliği yapan, etkileyici koleksiyon ve sergileriyle Sofya’daki en önemli kültür duraklarından biridir. Eski evlerdeki kültür değişkenleri, geleneksel kostümler ve tarih boyunca moda, geleneksel motifli nakışlar, Bulgar sinemasında kullanılan özgün kostüm, silah, eşya ve dekorlar; eski dünyanın izleri gibi birçok ilgi çekici bölümden oluşmaktadır.
AYASOFYA HEYKELİ (ESKİDEN LENİN HEYKELİ)
Sofya’nın sembolü olan Şehir merkezinde bulunan Saint Sofia (Ayasofya) Heykeli bronz ve altından yapılmış.(yapım yılı: 2000) Eskiden yerinde Lenin Heykeli yer almaktaymış.
IVAN VAZOV ULUSAL TİYATROSU / MİLLİ TİYATRO
Sofya’daki en önemli simge yapılardan biridir. Şehrin en eski parkı olan City Garden’da bulunan bu harika tiyatro binası, ülkenin en eski ve büyük tiyatro binasıdır. Viyanalı mimarlar tarafından Alman mimari tarzına göre yapılan bina, 1907 yılında kullanıma açılmış. Ülkenin en ünlü tiyatrocuları halen burada sanatlarını sergilemekteler. Tam donanımlı 750 kişilik ana sahnesi, 120 kişilik daha küçük bir sahnesi ve dördüncü katta 70 kişilik ek bir sahnesi vardır. Tiyatroda ülkenin en eski iyi oyuncuları ve sahne yönetmenleri görev alır ve bunların çoğu ünlüdür. İlk olarak “Gözyaşı ve Kahkaha” (Salza i Smiah) Tiyatrosu oyuncuları tarafından 1904 yılında kurulan tiyatro, ilk başta Ulusal Tiyatro olarak adlandırılmıştır. Çok geçmeden tiyatroya ünlü Bulgar Yazar Ivan Vazov’un adı verilmiştir.
BANYABAŞI HAMAMI
İkinci dünya savaşında zarar görse de bugün çeşmeleri ve havuzuyla dikkat çeken bir hamam. Şifalı suları var. Ancak şu an Sofya Müzesi olarak kullanılıyor. 20. Yüzyılın başında Bizans geleneklerine göre yapıldı fakat Bulgaristan’a özel güzel bir mimarisi de var. Şu an hamam olarak faaliyet göstermese de hamam olarak kullanılmak istenirse kullanılabilir. Çeşmesinden 35-50 derece arasında şifalı su çıkmaktadır. Su içilebilmektedir. Geçmişte bu suyun birçok hastalığa iyi geldiğini ve birçok kişinin iyileştiğini belirtiyorlar.
SOFYA MOZOLESİ (GEORGİ DİMİTROV MOZOLESİ)
Komünist Partisinin Koruyucusu Georgi Dimitrov öldükten sonra mozolesi yapıldı. Mozolesi yapıldıktan sonra mumyası içeride yatıyordu. 1947’den sonra mumyası Rusya’da hazırlandı, trenle Sofya’ya getirildi ve sergilendi. Binası 7 günde yapıldı. (kendisi Moskova’dan Bulgaristan’ı yöneten adam) 2000 yılında mozole devlet tarafından yıkıldı. 7 günde yapılan bina 9 günde yıkıldı ve mumya toprağa gömüldü. Eski liderin mumyasını görmek için turlar düzenlenirdi.
ATATÜRK’ÜN EN SEVDİĞİ BULGARİA RESTORANI
Atatürk’ün En Sevdiği Restoran imiş. Bulgarian Restoran diye burada güzel bir kafeterya vardı, şimdi kapalı ve kullanım dışı. Türkiye’den gelen turistlerle burada mola veriliyordu. Türkiye açısından da çok önemli bir nokta. Çünkü Mustafa Kemal (O zaman Atatürk soyadını almamıştı) Bulgaristan Sofya’da Askeri Ateşeydi. 1913’te bir kaç ay boyunca ateşelik yapmış, ateşelik yaparken en sevdiği kafeterya ve lokanta Bulgaria Restoranmış. Rakısını da burada içermiş. Ama birkaç yıldır kapalı ve kullanım dışıdır.
AZİZ NİKOLAS RUS KİLİSESİ
Sofya’nın merkezinde, Rakovska ve Tsar Osvoboditel caddelerinin kesiştiği noktada bulunmaktadır. Şehirdeki en dikkat çekici binalardan biri olan kilise, 1907-1914 yılları arasında, Rus Büyükelçiliğinin girişimi ve Rus Mimar M. Preobrazhensky’nin projesi ile inşa edilmiştir. Aziz Nikolas Kilisesi aynı zamanda Sveti Nikolay Mirlikiyski adıyla da bilinmektedir.Sofya merkezde; Başbakanlık, Başbakanlığa ait olan en eski AVM (TSUM AVM), Cumhurbaşkanlık Binası, Cumhurbaşkanlığının önünde yer alan Gardiyanlar, Parlamento Binası (eskiden Komünist Partisinin merkeziydi), Sofya’nın en eski binası Aya Yorgi Kilisesi, Arkeoloji Müzesi (eskiden en eski camii), Merkez Bankası ve Aya Nikola Heykeli (Bankacıların Kurucusu) ve Sofya Beylerbeyi Konağı, Bulgaristan Çarı Binası’nı da görebilirsiniz.
ÇAR SARAYI: SOFYA'NIN ULUSAL SANAT GALERİSİ
Sofya’nın en büyük ve en güzel sarayıdır. Eskiden Beylerbeyi’nin Konağı imiş. Sonrasında Bulgaristan bağımsızlığını kazandıktan sonra burası Prens’in Sarayı olmuş. Sonrasında ise Çar Sarayı olarak kullanılmaya başlandı. Günümüzde ise Ulusal Sanat Galerisi olarak misafirlerini ağırlıyor.
MERKEZİ ORDU EVİ (ATATÜRK’ÜN DİMİTRİ AŞKI)
İçinde Balo Salonları var Kışla değil, Konserler yapılıyor, Biletle giriş yapılmaktadır.
ATATÜRK’ÜN İLK AŞKI
İkinci Balkan Savaşı’nın ardından 29 Eylül 1913 tarihinde Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında imzalanan İstanbul Barış Anlaşması’ndan sonra Sofya Elçiliğine Ali Fethi (Okyar), Sofya Askerî Ataşeliğine de 27 Ekim 1913 tarihinde Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal (Atatürk) atanmış. Mustafa Kemal, 20 Kasım 1913’te Sofya’ya gelmiş, bir süre Bulgarya Oteli’nde, ardından Splendide Oteli’nde kaldıktan sonra Ferdinand Bulvarı’nda Bulgar Parlamento Binası yakınında iki katlı bir ev kiralamış ve Sofya’dan ayrılana kadar burayı ikametgâh olarak kullanmış. Sofya’da on beş ay kadar görev yapan Mustafa Kemal, bu süre içinde Bulgaristan ve diğer Balkan ülkelerinin askerî ve siyasî durumlarını, ordularının eğitim, silah ve kuvvet durumu ile harp yeteneklerini yakından tanıma fırsatı buldu. Mustafa Kemal ataşelik görevi gereği Bulgaristan’ın Filibe, Pilevne, Tırnova, Gabrova, Şumnu, Varna, Kızanlık, Köstendil, Niğbolu ve Vidin şehirlerini ziyaret etmiş. Atatürk'ün 1913 yılında askeri ataşe olarak gittiği Bulgaristan'da âşık olduğu general kızı Dimitrina Kovaçeva’yı çok sevdiği evlenmek istediği söyleniyor. Atatürk Dimitrina Kovaçeva’dan 11 yaş büyüktü. Çok sevdiği kızı baba General Kovaçev’den Dimitrina’yı istemesine rağmen olur alamadı. General Kovaçev Mustafa Kemal’e “kızımı eşi ile babası arasında bırakamam, bir gün savaş çıkarsa birimizden biri ölürse kızım buna dayanamaz” dedi. General Kovaçev, Dimitrina’yı Mustafa Kemal’den ayırdı.
ALEXANDER NEVSKİ KATEDRALİ
Sofya’nın simgelerinden biri olup, Ortodoks kilisesi olarak hizmet vermektedir. Neo-Bizans mimarisinin güzelliğini ilk gün ki gibi yansıtan katedral dünyanın en büyük Ortodoks kiliselerinden biri olarak da nam salmıştır. İçerisinde yaklaşık 10 bin kişiyi aynı anda bulundurabilen kilise balkanlar da bulunan en büyük ikinci katedral olma özelliğine sahip. Bu Katedral, Bulgaristan’ın bağımsızlığını kazandığı Rus-Osmanlı Savaşı’nda ölen 200.000’e yakın Slav kökenli asker anısına inşa edilmiş. Tamamlanması 1912’yi bulan katedral, Neo-Bizans mimarisi ve altın kaplama kubbesi ile göz kamaştırıyor.
AYASOFYA KİLİSESİ
Ayasofya veya Azize Sofya Kilisesi, Bulgaristan başkenti Sofya'da bulunan dinî yapılardan biridir. Sofya'nın ismi şehirde bulunan bu kiliseden gelir. Kilise olarak kurulup sonradan camiye dönüştürülen bu yapı, şehrin en eski yapılarından biridir.
SOFYA ŞEHİR BAHÇESİ
AZİZ GEORGE ROTUNDA KİLİSESİ
Sofya’da inşa edilmiş en eski yapı unvanını taşıyan 400‘ncü yıldan kalma olan Aziz George Rotunda Kilisesi erken Hıristiyanlık dönemine ait Osmanlı döneminde cami olarak kullanılmış yapının arka tarafında, Roma döneminden kalma bir yolun bozulmamış kısmı bulunmaktadır.
24 Mayıs 1957’de Nazım Hikmet’in Varna’da yazdığı şiirden bir bölümle Sofya’ya veda ediyoruz…
SAMOKOV
Samokov, Bulgaristan'ın güney batısında, Sofya ili içinde bir şehirdir. Rila ve Vitoşa dağları arasında kuruludur. Elverişli doğa koşulları sayesinde, yakınlardaki Borovets gibi ünlü bir kayak merkezidir.
BELÇİN KAPLICALARI
Samokov’a bağlı, Rila Dağı’nın eteklerinde konumlanmış bu belde başkente 55 km uzaklıktadır. Bölgenin doğal kaynakları, beldeyi sağlık ve balneoloji merkezi haline getirmiştir. Kaynak suyundan eklem iltihabı, romatizma, Bechterew hastalığı, kemik kırıkları, tendon iltihabı gibi hareket sistemi hastalıkları, sinir kökü iltihabı, siyatik, sinir iltihabı, pleksit gibi sinir sistemi hastalıkları; nörodermatit, egzama gibi cilt hastalıklar, tromboflebit ve prostat tedavilerinde yararlanılır.
BALKANLARIN EN GELİŞMİŞ KAYAK MERKEZİ BOROVETS
Borovets Kayak Merkezi, Balkanlar'ın en gelişmiş kayak bölgelerinden biri ve bu bölgede değişik zorluk seviyelerinde 5'i kolay, 13'ü orta ve 2'si zor, toplam 20 kayak pisti bulunuyor. Olimpiyat oyunları düzenlemek amacıyla daha da geliştirilen ve modernize edilen Borovets Kayak Merkezi'nde bulunan toplam 14 kilometre uzunluğa sahip 20 ayrı liftin yüzde 15’i başlangıç seviyesine, yüzde 75’i orta seviyeye, yüzde 10’u ileri ve uzman seviyeye uygun tasarlanmış.
Borovets'te “Ben profesyonel kayakçı değilim ki!” diyenler için oldukça fazla kolay ve orta düzeyde parkur bulunuyor. En uzun pistin 12 kilometre olduğu Borovets Kayak Merkezi'nde karanlık çöktüğünde de kayak yapmaya devam etmek isteyenler için aydınlatma ve ses sistemleri ile desteklenmiş özel tasarımlı gece kayışına uygun bir pist de bulunuyor.
POMAKLAR (NAM-I DİĞER ESKİMOLAR)
1980’lerde nüfus sayımında Pomaklar (Müslümanlığı seçen fakat Türk olmayan Bulgarlara verilen addır) Türk olarak yazdırılmaya çalışılmış bu gerçekleşmeyince Bulgarca’nın bir lehçesi olan Pomakça konuştukları için Hristiyan olarak yazdırılmak istenmişler. Fakat Pomaklar Hristiyan olmadıkları için kabul etmemişler. Birkaç deneyim sonrası Pomaklar, gelen nüfus memurlarına “Ben eskimo’yum” demeye başlamış. Gelen memurlar Bulgaristan’da Eskimo olur mu deyince Pomaklar olmayacağını nasıl ispatlayacaksınız demişler. Böylece Bulgaristan’da o zamandan beri bir köyün nüfusu eskimo olarak kalmıştır.
BELİTSA (BELİÇA) DANS EDEN AYILAR PARKI
Andrianov Chark bölgesinde, Güney Rila Dağı’nda yer alan Oynatılan ayılar Parkı, Beliça şehrinin 12 km kuzeyindedir. Bu park 17 Kasım 2000 yılında resmen açılmıştır.
Pe ki “oynatılan ayılar” ne demek?
Elinde rebap, zincire bağlı ayıyı çeken bir çingene hayal edin. Hayvan, rebabın sesiyle yavaş ve gönülsüzce hareket ediyor, yuvarlanıyor, sanki dans ediyormuş gibi vücudunu sallıyor ve türlü türlü marifetlerini sergiliyor. Bu esnada turistler ve yoldan geçenler yerdeki kutuya bozuk para atıyorlar. Yani bir nevi bu ayılar esir gibiydiler. Yıllar önce bu sahneyle Bulgaristan’ın büyük şehirlerinde sıklıkla karşılaşılırmış.
Bu ayılar şimdi ise bu parkla özgür ve doğal hayata kavuştular. Şu ana kadar Bulgaristan'daki 25 kayıtlı dans eden ayının özgür bir hayata geçişi burada gerçekleşmiştir. Parkta 34 yaşında Nataşa isimli bir ayı da bulunmaktadır. Ayılar cinslerine göre değişkenlik göstermekle birlikte ortalama 25 yıl yaşamaktadırlar. Bu parkta zorunlu dans eden ayılar doğal yaşama kavuşmuşlar ve ziyaretçilerin keyifli vakit geçirmelerine olanak sağlıyorlar.
RİLA FUN PARK
Rila Fun Park, iki kişilik alp coaster ile eğlenceli ve güvenli sürüşler sunan bir dağ eğlence parkı. Parkta aynı zamanda zıp zıp, trambolin gibi eğlence alanları da yer almaktadır.
Parkta arabalar, demir boru rayları üzerinde hareket ediyor. Arabaların maksimum hızı ise 50 km/s ye kadar çıkabiliyor. Sürücüler aracı yanda yer alan iki koldan kontrol etme olanağına da sahip olduklarından herhangi bir risk teşkil etmemektedir.
ÜNLÜ KAYAK DESTİNASYONU BANSKO
Bansko Şehri ve Kayak Merkezi ise şehir ile kayak merkezi iç içe hele ki Kempinski Hotel Grand Arena, Bansko ise kayak merkezinin başlangıcında.
Otelde konaklarken teleferiklerin gidişini ve doğanın güzelliğini bir film gibi izleyebilirsiniz. Kış turizmi için ideal iklime sahip olan Bansko’da kayak keyfine varabileceğiniz Türkiye’ye yakın bir destinasyon.
İleri teknoloji ile kayak pistlerinde kayak yapıp yorulduktan sonra spa’nın, masajın ve kapalı termal yüzme havuzlarının tadını çıkarmak sizin de hakkınız. Kempinski Hotel Grand Arena Bansko’da kayak merkezinin tadına varmanın yanında konaklamayla birlikte rahatlamanın adresi oluyor.
SPA’NIN BAŞKENTİ VELİNGRAD
Rodop Dağı’nın batısında bulunan Velingrad tam anlamıyla bir SPA ve sağlık merkezi. Yıl boyunca yararlanabileceğiniz Spa olanaklarının yanı sıra küçük bir açık havuz ile spa küvetlerine bağlanan kapalı bir havuz sunan Hotel Arte SPA & Park, Velingrad'da yer almaktadır. Hotel Arte Spa & Park, Rahatlamanız, sağlığınız ve kendinize zaman ayırmanız için hazırlanmış kaynak sularının bolluğu açısından Bulgaristan’ın Velingrad bölgesinde yer alıyor. Sağlığın, zindeliğin, huzurun ve mutluluğun hâkim olduğu Rodop Dağı’nın eteklerinde Velingrad’ta bulunan Hotel Arte Spa & Park tam anlamıyla bir sağlık oteli. Kendinizi keşfettiğiniz ve sağlığınızı yönetebileceğiniz, kaynak sularının çeşitliliği kullanım çeşitlerini de çeşitlendirmiş. Kaynak suları dinlenme, rehabilitasyon ve tedavi amaçlı kullanılıyor. Sağlık konsepti için gelen misafirler kapalı ve açık havuzda mineralli sulara girerek isterlerse doktor balıklarla da vakit geçirebiliyor. Otelde bulunan kaynak suyu ile yapılan uygulamalar, hareket sistemi, nörolojik hastalıklar, hipertoni jinekolojik rahatsızlıklar, böbrek hastalıkları, ürolojik hastalıklar, solunum yolu, mide ve bağırsak hastalıkları üzerinde olumlu etkili olduğu söylenmektedir. Geleneksel ve modern tıbbın sentezi ile oluşturulan, faydaları bilimsel olarak kanıtlanmış tedaviler, vücudunuzun iyileşme ve daha sağlıklı olma potansiyelini artıracak.
AVRUPA’NIN EN ESKİ ŞEHRİ, TARİHİN MERKEZİ FİLİBE / PLOVDİV
Plovdiv diğer adıyla Filibe. Filibe, Osmanlıdan kalan ismi, Filip Yunanmış Filip’in şehri Filipapolis anlamına gelmektedir. Filibe, başkent Sofya’dan sonra Bulgaristan’ın en büyük ikinci şehridir. Şehir, yedi tepe üzerine kurulmuştur. En önemli simge yapısı, Üç Tepe bölgesini de kapsayan Eski Kent merkezidir. Plovdiv (Filibe) ise gerçekten mükemmel. Eski Osmanlı şehri olan ve o zamanki adı Filibe olan şehir aynı zamanda eski başkent. Dünyanın en eski şehir yerleşimlerinden biri imiş Plovdiv. Makedon, Roma, Bizans, Osmanlı İmparatorluklarının şehir üzerinde etkisi olmuş. Bulgaristan’ın en güzel ve eski şehri olan Plovdiv gezilecek yerler konusunda pek çok seçenek sunuyor.
Plovdiv’de gezilecek yerlerin neredeyse tamamı yürüme mesafesinde bu nedenle gezmesi oldukça kolay bir şehir. Biz gezmeye Rehber Ivan’ın tecrübesiyle Ana Meydan’dan başladık. Meydanın kuzeyinde bulunan Odeon’da antik kalıntılar görebilirsiniz. Knyaz Aleksandar Caddesi İstiklal Caddesi gibi trafiğe kapalı uzunca bir alışveriş caddesi ne isterseniz var. Yol üstü kafeler ise bir başka harika. Merkez Meydan’dan başlayıp Roma Stadyumu’na kadar devam ediyor. Hem bu cadde hem de bu caddeyi kesen ara sokaklarındaki eski evler restore edilmiş. Ara sokaklarda pek çok restoran ve kafe bulmanız lezzetlerini tatmanız için ise oldukça fazla seçenek var. Biraz daha ilerleyip yukarılara doğru çıkınca Antik Tiyatroya varıyorsunuz. Eski şehrin en önemli simgesi ise Antik Tiyatro olmuş. Roma İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş olan tiyatro şu an halen aktif olarak kullanılıyor. 3500 kişilik kapasitesi ile yaz aylarında konserlere ev sahipliği yapıyor. Burası da hem gece hem de gündüz görmenizi önereceğim yerlerden biri. Yukarıdan baktığınızda Plovdiv (Filibe) ayaklarınızın altında ve altından bir tünel ile yol geçiyor.
FİLİBE ANTİK ROMA TİYATROSU
Philippopolis Antik Tiyatrosu, dünyanın en iyi korunmuş antik tiyatrolarından biridir. Tiyatro, Üç Tepe bölgesinin güney yamacında, Taksim ve Dzhambaz Tepe arasında yer almaktadır. Filibeli arkeologlar tarafından keşfedilern ve 20. Yüzyılın 80’li yıllarında yeniden inşa edilen Antik Tiyatro, Roma dönemine ait en önemli keşifler arasındadır.
ETNOGRAFYA MÜZESİ
Bulgaristan’da bu tarz müzeler arasında ikinci en büyük müzedir. Bilim ve eğitim kurumu olarak kabul gören müze, kültür turizmi açısından öne çıkan bir merkezdir. Plovdiv Baroğu’nu en mükemmel olarak yansıtan yapı, 1847 yılında Smolyanlı Usta Hacı Georgi tarafından dönemin zengin tüccarlarından Argir Kuyumcuoğlu için inşa ettiği konak. Tüccar Kuyumcuoğlu, Osmanlı döneminin sonunda, 1878 yılında Filibe’yi terk etmiş. Bunun ardından, bina önce kızlar pansiyonu, sonra da sırasıyla şapka atölyesi, tütün deposu, sirke imalathanesi ve un deposu olarak kullanılmış. 1938 yılında uzun bir restorasyon sonucunda Belediye Müzesi’ne dönüştürülen konak, günümüzde Etnoğrafya Müzesi olarak hizmet veriyor. Bugün, eşsiz güzelliğiyle bir kültür anıtı olarak parlayan Kuyumcuoğlu Evi, 12 oda ve iki büyük salon barındırıyor.
CUMAYA CAMİİ
Plovdiv’de Komünizm döneminde sadece cuma günleri açık olduğu için adı Cumaya Camii olan yapıyı da görebilirsiniz.
NÖBET TEPE, CAMBAZ TEPE VE TAKSİM TEPE
Cumaya Camisi’nin arkasındaki sokaklardan yukarı doğru tırmanınca, Roma döneminde kente Trimontium (Üç Tepe) adının verilmesine neden olan Nöbet Tepe, Cambaz Tepe ve Taksim Tepe’den oluşan ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Eski Plovdiv’e giriliyor. Girdikten sonra pek çıkmak istemeyeceğiniz bu bölge, kuşkusuz kentin en güzel, en ilginç, en sevimli mahallesi. Müzeye dönüşmüş konakları, tarihi kiliseleri, sanat galerileri, el sanatları ürünlerinin satıldığı dükkânları, lokantaları, kafeleri, barları ile Eski Plovdiv, kentin keyfine varmak isteyen kültür meraklılarına her türlü seçeneği sunuyor. 2019 yılında Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazırlanan Filibe’nin, tarihi ve mimari açıdan en önemli hazinesi bu mahalle denilebilir.
Restoranlar ve Lezzetler harika Sofya turu ile şehrin muhteşem gezi noktalarının yanı sıra övünülecek bir diğer yanıysa enfes yemekleri ve restoranların şıklığı dekorasyonuyla dikkat çekiyor.
Geleneksel yemeklerinin tadıldığı salata ile yemek başlangıcında Geyik ve Ceylan etinden menü gerçekten çok leziz. İsteyen dana eti de alabiliyor. Aynı zamanda domuz eti sevenler içinde seçenek çok fazla.
Lezzetli yemeklerin yanı sıra şarap seçenekleri de oldukça fazla. Eğer alkol kullanmıyorsanız leziz mi leziz el yapımı limonatanın tadına mutlaka bakın.
TUR REHBERİMİZ: IVAYLO HRANOV
İngilizce ve Türkçe dillerinde rehberlik yapmaktadır. Outgoing, Bulgar ve yurtdışı (Mısır, Türkiye, Avusturya, Macaristan, Fas Pazarı) pazarına çalışıyor.
Tur boyunca her yeri detaylıca anlatan rehberimiz Ivaylo Hranov’a nam-ı diğer Ivo’ya, bize eşlik eden kendimizi yabancı hissettirmeyen en iyi arkadaşım Asya Zareva’ya ve usta şoförlüğü, güler yüzüyle transferlerimizi gerçekleştiren Danço’ya teşekkürlerimizle…
BULGARİSTAN HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER
Bulgaristan’ın Para Birimi Nedir?: Leva, Bulgar Levası. Lev, Bulgaristan'ın para birimidir. 100 stotinkaya bölünmüştür. Lev para birimi kodu BGN olup simgesi лв şeklindedir. Antik Bulgarcada "lev", "arslan" demekti. 2021 yılı itibarıyla 1 Lev, 5.34 Lira'ya eşittir. Bulgaristan’a Ne Zaman Gidilmelidir?: Dağlık bir ülke olan Bulgaristan, Ege Denizi’nden gelen Akdeniz iklimi etkileri nedeniyle genel olarak karasal bir iklime sahiptir. Bu nedenle yaz ayları sıcak ve kuru geçer. Ülkeyi ziyaret etmek için en uygun dönem ise Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Kış turizmi ve kayakla ilgilenenler için ise Kasım sonundan Şubat sonuna kadar olan dönem en doğru seçim olacaktır.
UYARI-http://www.turizminsesi.com/|http://www.tourismexclusive.com/|http://turizminsesi.blogspot.com.tr/ sitesinde yer alan bütün yazılar, materyaller, resimler, ses dosyaları, animasyonlar, videolar, dizayn, tasarım ve düzenlemelerimizin telif hakları 5846 numaralı yasa telif hakları korunmaktadır. Sitemizin yazılı izni olmaksızın ticari olarak herhangi bir şekilde kopyalanamaz, dağıtılamaz, değiştirilemez, yayınlanamaz. İzinsiz ve kaynak belirtilmeksizin kopyalama ve kullanımı yapılamaz.Aksi taktirde ADA Hukuk Burosu yetkilidir.