31 Mart 2017 Cuma

TYD'nin Yeni Başkanı ‘’Oya Narin’’oldu

Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği'nin 29 Mart 2017 Çarşamba günü toplanan 14.üncü Genel Kurulunda TYD üyeleri yeni dönem Başkanını, Yönetim Kurulunu, Denetim ve Disiplin Kurulunu seçti. 28 yıldır turizm sektörünün yatırımcılarına hizmet veren TYD'nin yeni dönem Başkanlığına seçilen Martı Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı NARİN, yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Seçimlerimizi sonuçlandırdık, bundan sonra birlik ve beraberlik içerisinde hep birlikte çalışacağız. TYD olarak biz, Ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasında sahip olduğu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmek amacıyla bir araya gelmiş geniş bir aileyiz. Bugün dünyanın ve ülkemizin içinden geçmekte olduğu kritik dönemde bu birliktelik daha da önem kazanmaktadır. 24 milyar dolarlık yatırım portföyüne sahip TYD bu dönemde de misyonu doğrultusunda çalışmaya, ülke ekonomisine katkıda bulunmaya ve turizmde vizyon ve strateji geliştirmeye devam edecektir. Dünyada hızla gelişen yeni turizm hareketlerini yakından takip ederek, özellikle dijital ortamda kendini gösteren yenilikleri, trendleri yakalamayı, turizmi ve turizm yatırımcılarının ihtiyaçlarını geliştirecek, çağdaş yatırım projeleri üretmeyi, bu dönüşüm için gerekli atılımları hızla hayata geçirmeyi, uygulamayı ve yeni yollar bulmayı bir gereklilik olarak görüyoruz.
Tüm TYD üyelerinin ihtiyaçlarını gözeten bir bakış açısı ve ortak akıl ile hareket etmek, sektörde iyileştirmeler yapmak için diğer Meslek örgütleri ile de işbirliği içinde çalışarak, Türk Turizmini daha yüksek düzeylere çıkartacağımıza inancımız ve heyecanımız tamdır.” dedi.


30 Mart 2017 Perşembe

Genişletme Projesi İçin Başlatılan İhale Süresi 21 Nisan’da Sona Erecek

İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı Terminal Binasını Büyütüyor
2009 yılından itibaren arka arkaya 7 yıl “Avrupa’nın En Hızlı Büyüyen Havalimanı” olma ünvanını elde eden İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı, terminal binasını genişletme kararı aldı. Genişletme projesi için başlatılan ihale süreci 21 Nisan’da sona erecek. Projenin tamamlanmasıyla birlikte terminalin yolcu kapasitesi yıllık 6 milyon artacak.


Yaklaşık 200 bin metrekare kapalı alan üzerine kurulan ve 31 Ekim 2009 tarihinde hizmete açılan İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı yeni terminal binası, alınan ek yatırım kararıyla genişleyecek. İç hatlar giden yolcu katı iskele bloğunda yapılacak yeni alan yaklaşık 25 bin metrekare büyüklüğe sahip olacak. Bu alanda 4 adet yolcu köprüsü, yolcu bekleme salonları, ticari alanlar ve ofisler bulunacak. Hizmete girdiği ilk günden bu yana “yolcu dostu terminal” olma özelliğini ortaya koyan İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nda ek yatırımın ardından yolcu kapasitesi yıllık 6 milyon artacak.  

Teklif alma süresinin 21 Nisan’da sona ereceği genişleme ihalesi hakkındaki ayrıntılı şartname bilgilerine ulaşmak isteyen firmalar, www.sabihagokcen.aero web sitesinden ya da ihaleisg@sgia.aero mail adresinden bu bilgilere ulaşabilirler. 2016 yılında 29.6 milyon yolcuya ev sahipliği yapan İstanbul Sabiha Gökçen, Airports Council International (ACI) Europe tarafından 2009 yılından itibaren arka arkaya 7 yıl boyunca “Avrupa’nın En Hızlı Büyüyen Havalimanı” seçilmişti. Öte yandan yapımı devam etmekte olan Sabiha Gökçen Havalimanı 2. pist inşaatının 2019 yılında, Pendik-Tavşantepe metro bağlantı inşaatının ise 2018 yılında tamamlanması hedefleniyor.

ATO İle İTO ortak çalışmalara imza atacak

Ankara Ticaret Odası ile İstanbul Ticaret Odası, “ticaret beklenti anketi” yapacak 
 Türkiye’nin iki büyük odası Ankara Ticaret Odası (ATO) ile İstanbul Ticaret Odası (İTO) ortak çalışmalara imza atacak. ATO ile İTO ortaklaşa “Ticaret Beklenti Anketi” yapacak.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran’ı ziyaret etti. Ziyaret sırasında ATO ve İTO’nun çalışmalarında iş birliği yapması konusu ele alındı. İstanbul Ticaret Odası’nın çalışmaları hakkında bilgi veren İTO Başkanı İbrahim Çağlar, Ankara Ticaret Odası ile ortaklaşa çalışmalar yapmak istediklerini söyledi. Ticaret hayatındaki mevcut durum ve beklentileri tespit etmek amacıyla meslek komiteleri üyelerine yönelik anket yaparak Başbakanlık, Merkez Bankası ve ilgili tüm kurumlara gönderdiklerini anlatan Çağlar, “Ticaret Beklenti Anketi” çalışmasını Ankara Ticaret Odası ile birlikte yapabileceklerini, daha geniş bir kesimin görüşlerinin anketlere yansıyacağını söyledi.İTO olarak yurt dışında her yıl 30 fuar düzenlediklerini ve her fuara 50 ila 200 arasında firma götürdüklerini belirten Çağlar, “Dünyanın her yerinde fuarlar düzenliyoruz. 100 bin lira ile 500 bin lira arasında sübvansiyon sağlıyoruz. Ankara Ticaret Odası üyeleri de isterlerse bizim fuarlarımıza katılabilirler” dedi.

ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran da üyeleri ilgilendiren konularda İstanbul Ticaret Odası ile ortak hareket edebileceklerini söyledi. Baran, ATO’nun devam eden projeleri ve fiziki altyapıyı iyileştirme çalışmaları hakkında bilgi verdi. İTO Başkanı Çağlar’ın dünyadaki önemli fuarların yapıldıkları şehrin adıyla anıldıklarını söylemesi üzerine Baran, Akyurt Fuar Alanı’nın bir an önce yapılmasını istediklerini belirterek, “Yakın gelecekte Ankara Fuarı olarak anılmak istiyoruz” diye konuştu.Ziyaret sırasında ATO Başkan Yardımcıları Mehmet Aypek ve Mustafa Deryal, Yönetim Kurulu Üyeleri Murat Ülkü Karakuş, Faruk Köylüoğlu, Hakan Tarhan, İhsan Şahin, Musa Beşparmak ve Ziya Kemal Gazioğlu, Meclis Başkan Yardımcısı Zafer Sadıkoğlu, Meclis Üyeleri Mehmet Akbacakoğlu ve Ferhat Kılıç da hazır bulundu.

Global Ports Holdıng Mıamı’den 4 Ödülle Döndü

Global’in işlettiği Barselona, Valetta, Singapur ve Venedik Kruvaziyer Limanları dünyanın en iyisi seçildi.Kruvaziyerde dünya lideri Global Ports Holding, Miami’de düzenlenen sektörün en önemli organizasyonu Seatrade Cruise Global’de 4 ödül birden aldı. Global’in işlettiği Barselona, Valetta, Singapur ve Venedik kruvaziyer limanları kategorilerinde dünyanın en iyisi seçildi.

Seatrade sırasında Global Ports Holding’in bir büyük başarısı daha duyuruldu. Global Ports Holding’in işlettiği Lizbon ve Malaga kruvaziyer limanları önümüzdeki senelerde gerçekleşecek Seatrade Med fuarlarına ev sahipliği yapmaya hak kazandı. Dünya kruvaziyer turizmin en önemli temsilcilerini Miami’de buluşturan Seatrade Cruise Global 2017’de ödül alan limanlar açıklandı. Bu yıl organizasyonun sponsorluğunu da üstlenerek ilgi odağı olan Global Ports Holding (GPH), aldığı 4 ödülle tüm dikkatleri üzerine çekti. Son 3 yılda 3 limandan, 8 ülkede 14 limana ulaşarak dünyanın lider kruvaziyer liman işletmecisi olan Global Yatırım Holding iştiraki Global Ports Holding’in işlettiği 4 liman ödüle layık görüldü. Sektörün önemli dergilerinden Cruise Insight yapılan değerlendirmede, İspanya Barselona Kruvaziyer Limanı, “En iyi Ana Liman Operasyonları”; Malta Valletta Kruvaziyer Limanı, “En İyi Terminal Operatörü”, Singapur Kruvaziyer Limanı ve GPH portföyüne bu sene eklenen Venedik Kruvaziyer Limanı ise, “En iyi Ana Liman Destinasyonu” seçildi. Global Ports Holding geçtiğimiz yıl da Cruise Insight’dan 3 ödül kazanmıştı. 

“Portföyümüz başarılı operasyonlarımızın sağlam kanıtı”
Global Ports Holding CEO’su Emre Sayın, “Ödüller yüksek servis standartlarımız ve operasyonel mükemmeliyete bağlılığımızı gösteriyor” dedi. Sayın şöyle devam etti: “Global limanlarında bunlara son derece önem veriyoruz. İyi uygulamaları belirleyerek standardize ediyor ve tüm limanlarımızda uyguluyoruz. Bu şekilde birbirimizden öğreniyoruz. 2016’da portföyümüzü 14 limana çıkarak yeni bir başarıya imza attık. Ödül kazanan limanlardan oluşan portföyümüz başarılı operasyonlarımızın sağlam bir kanıtı. Bu prestijli ödüller için tüm GPH takımını kutluyorum."

Fuara Global Ports Holding damga vurdu
Kruvaziyer sektörünün en prestijli etkinliği konumundaki Seatrade Cruise Global’e bu yıl 93 ülkeden 700’ün üzerinde şirket ve 10 binin üzerinde kişi katıldı. Miami yakınlarındaki Fort Lauderdale Broward County Convention Center’da düzenlenen fuarı 300 uluslararası gazeteci izledi. Global Ports Holding, dünyanın en önemlilerini de içinde bulunduran tam 14 limanın tanıtımını yaptığı özel standıyla fuara tam anlamıyla damga vurdu. GPH’nin düzenlediği geleneksel gala kokteylinde sektöre yön verenler bir araya geldi. GPH Kruvaziyer Pazarlama Direktörü Carla Salvado’nun, “Avrupa’da Kruvaziyer Sektörünün Geleceği” başlıklı panelde yaptığı konuşma da ilgiyle izlendi. 

Seatrade Med, Global limanlarında düzenlenecek 
Seatrade Cruise Global sırasında Global Ports Holding’in bir büyük başarısı daha açıklandı. Global Ports Holding’in işlettiği Lizbon ve Malaga kruvaziyer limanları önümüzdeki senelerde gerçekleşecek Seatrade Med fuarlarına ev sahipliği yapmaya hak kazandı. Akdeniz bölgesinin en prestijli kruvaziyer platformu konumundaki Seatrade Med kruvaziyer sektörünün yön verenleri bir araya getirecek. Bu fuar şehirlerdeki kruvaziyer sektörünün gelişmesi için çok önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Lizbon Kruvaziyer Limanı inşası devam eden ve 2017 yılı ortasında tamamlanacak yeni terminalle, 2 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak. Lizbon kruvaziyer sefer ve yolcu sayılarının yanı sıra ana liman operasyonlarını da arttırmayı hedefliyor. 2018’de Lizbon’da gerçekleşecek fuar bu terminalin tüm dünyaya tanıtımı için önemli bir fırsat olacak.  İki senede bir gerçekleşen fuara 2020 yılında Malaga ev sahipliği yapacak.

TAV Zagreb’de yeni terminali açtı

Zagreb Havalimanı’nın yolcu kapasitesini yıllık 5 milyona çıkaran yeni terminal Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenković’in katıldığı törenle hizmete açıldı.Havalimanı işletmeciliğinde Türkiye’nin dünyadaki önde gelen markası TAV Havalimanları’nın içinde yer aldığı konsorsiyum tarafından işletilen Zagreb Havalimanı’nda yeni yolcu terminali açıldı. Yılda 5 milyon yolcuya hizmet verebilecek yeni terminalin açılışı için düzenlenen törene Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenkovic, Ulaştırma Bakanı Oleg Butkovic, TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, BTA İcra Kurulu Başkanı Sadettin Cesur’un da aralarında olduğu yaklaşık 500 davetli katıldı. 

TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener “Hırvatistan’da son 10 yılda gerçekleştirilen en büyük altyapı yatırımı olan yeni yolcu terminali modern mimarisi ve son teknolojiye sahip altyapısıyla Zagreb’i bölgenin de öne çıkan havalimanlarından biri haline getirecek. Havalimanı yapım ve işletmesinde tüm dünyada tercih edilen bir marka olarak bu projede yer almaktan memnuniyet duyuyoruz. Uluslararası ortaklarımız Group ADP ve Bouygues ile Avrupa’da gerçekleştirdiğimiz ilk proje Zagreb oldu; ikinci proje ise Küba Havana olacak. Türkiye ve Hırvatistan arasındaki iyi ilişkilerin ve işbirliğinin daha da gelişmesine katkı sunacağına inanıyoruz” dedi. Yaklaşık 330 milyon avro yatırımla hayata geçirilen yeni terminal 65 bin metrekarelik alana, sekiz yolcu köprüsüne, 30 check-in kontuarına ve 1 100 araçlık bir otoparka sahip. Önümüzdeki dönemde terminal kapasitesinin yıllık 8 milyon yolcuya kadar çıkarılması planlanıyor. TAV, Zagreb Havalimanı’nı 2042’ye kadar işletecek.TAV Havalimanları’nın projeyi yürüten konsorsiyumda yüzde 15 payı bulunuyor. Konsorsiyum Zagreb Havalimanı’nın işletmesini Aralık 2013’te devraldı. Yeni terminal inşaatı Mayıs 2014’te başladı. Zagreb Havalimanı 2016’da, önceki yıla göre yüzde 7 artışla yaklaşık 2,8 milyon yolcuya hizmet verdi. 


BTA yeni markalarıyla Zagreb’de
TAV Havalimanları iştiraki BTA da Zagreb Havalimanı’ndaki yeni terminalin hizmete girmesiyle birlikte operasyonunu genişletti. Havalimanındaki yiyecek içecek noktalarının sayısını 11’e ulaştıran BTA, Zagreb’de çift haneli büyüme bekliyor. Yurt içinde 5, yurtdışında 11 havalimanında yiyecek içecek hizmeti sunan BTA, Zagreb’de 13 yıllığına yiyecek-içecek alanlarını işletecek. BTA İcra Kurulu Başkanı Sadettin Cesur “Misafirlerimizin ihtiyaç ve beklentilerini yakından takip ediyor ve ona uygun konseptler hayata geçiriyoruz. Zagreb’de de bunu tekrarlayacağız. Sevilen konseptlerimiz Cakes&Bakes, Needstop, BrewMark ve POM ile hizmet verirken, yeni markalarımız ev yapımı doğal dondurmaları,  butik pastane ürünleri ve kaliteli kahveleri ile Antonia ve dünya sokak lezzetlerinin çeşitliliğini ve canlılığını yansıtan Spread’i de misafirlerimizle ilk defa burada tanıştıracağız. 


Zagreb Havalimanı’nda günde ortalama 2 bin 500 misafirimize hizmet vereceğiz” dedi. BTA, Zagreb Havalimanı yiyecek-içecek alanlarının işletmesi için açılan ihaleyi Ekim 2015’te kazandı ve Ağustos 2016’da faaliyete başladı. BTA, terminal içindeki yiyecek-içecek alanlarını işletmenin yanı sıra sekiz havayolunun uçak içi ikramlarını hazırlıyor ve havalimanındaki tek özel yolcu salonunu işletiyor.

Metro Tarımın Geleceğini Tarım Zirvesi’nde Masaya Yatırdı

Metro Toptancı Market Değişen Dünyada ve Türkiye’de Tarımın Geleceğini Tarım Zirvesi    ’nde Masaya Yatırdı.Metro Toptancı Market, Bloomberg HT tarafından düzenlenen Tarım Zirvesi’ne katıldı. Değişen Dünyada ve Türkiye’de Tarımın Geleceği oturumunda konuşan Metro Toptancı Market Genel Müdürü Kubilay Özerkan meyve sebze atık ve kayıplarının önlenmesi için TÜBİTAK iş birliği ile hayata geçirdikleri projeyi aktardı.

Metro Toptancı Market; Bloomberg HT tarafından Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in katılımıyla düzenlenen Tarım Zirvesi’ne katıldı. Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Cüneyt başaran moderatörlüğünde gerçekleşen ‘Değişen Dünyada ve Türkiye’de Tarımın Geleceği’ oturumunda konuşan Metro Toptancı Market Genel Müdürü Kubilay Özerkan; gelecekte gıda konusunda sıkıntı yaşanmaması için gıda atık ve kayıplarının sürdürülebilir şekilde azaltılması konusunda yapılması gerekenleri paylaştı. 

Türkiye’de üretilen 49 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25-40’ının üretim ve dağıtım zinciri aşamasında kayba uğradığını ya da satış ve tüketim aşamasında atık haline dönüştüğünü ifade eden Metro Toptancı Market Genel Müdürü Kubilay Özerkan, TÜBİTAK verilerine bakıldığında kayba uğrayan ürün miktarının en iyimser tahminle 1,6 milyon ton olduğunu belirtti. Bu rakamın yıllık yaş meyve ve sebze ihracatımızın tam 4 katına karşılık geldiğini belirten Özerkan sözlerini şöyle sürdürdü: “Parasal açıdan bakacak olursak, Türkiye’de sebze meyve ticareti 100 milyar TL civarında, bu miktarın minimum 25 milyar liralık bölümü atık ve kayıp oluyor.”

Gıda Atıklarının Önüne Geçmek Mümkün
Zirvede gıda kayıpları konusunda meyve ve sebzede yaşanan ağır kayıpları önlemek için TÜBİTAK’la birlikte fire nedenlerini araştırdıkları çalışmanın detaylarını paylaşan Kubilay Özerkan, 8 ay süren çalışmada marul, domates ve şeftali ürünlerini iyi koşullarda ve kötü koşullarda tedarikini temel alan bir araştırmaya imza attıklarını ifade etti. Özerkan: “Bu araştırma neticesinde kötü koşullarda tedarik edilen ürünün, iyi koşulda tedarik edilene kıyasla 9 kat daha fazla atığa dönüştüğünü gözlemledik. Bu proje bize gösterdi ki, gıda kayıp ve atıklarında da sürece bütünleşik bakmak çok önemli. Zincirin tek bir halkası eksik kalırsa bu halkanın tüm zincire olan etkisi çok daha büyük oluyor. 

Tedarik zincirinin altı aşamasının iyi ve kötü koşul örneklemleriyle yapılan araştırma sürecinin sonucunda; iyi tedarik zinciri uygulamaları ile önemli miktarda ürünün kaybedilmesinin önüne geçilmesinin mümkün olduğunu gördük. Yaşanan kayıpların en çok olduğu aşamaların paketleme ve nakliye olduğu ortaya çıktı. Bu noktada, şehirlerarası nakliyede frigofrik araç kullanımı, soğukta muhafaza, nem kaybı önleyici ambalaj kullanımı büyük oranda öne çıkıyor. Ürünü soğukta sergilemezsek %13’luk bir kayıp, soğuk zincirde taşımazsak %9,5’luk bir kayıp ve uygun ambalajda satmazsak %9’luk bir kayıp oluşuyor. Ambalaj da kayıpları azaltmada önemli bir kriter. Örneğin; Metro olarak, marulda nem önleyici ambalaj kullanarak raf ömrünü 3 kat artırdık.”

463 Restoranın 1 Yıllık Salata Malzemesini Kazanmak Mümkün
Metro Toptancı Market olarak üretim süreci boyunca ürün planlamasında verilen rehberlik, 200 yerel üreticiye verilen doğru ilaç kullanımı, doğru hasat zamanı vb. konularda verilen eğitimlerin yanı sıra paketleme ve teknolojik yatırımların da hayata geçmesiyle birlikte %50 oranında gıda kaybına engel olarak 1 milyon 200 bin adet otun atık olmasını engellediklerini aktaran Kubilay Özerkan gıda kaybını %50 oranında azaltarak elde edilen kazancı şu şekilde aktardı: “35 kişilik bir restoran salata malzemesi olarak 1 günde 5 kıvırcık, 3 marul, 2 lolorosso ve 2 endivyen olmak üzere toplam 12 ot kullanıyor. Bu yılda 4.380 adet ota denk geliyor. Bu örneğe bakacak olursak toplamda gıda kaybını engellediğimiz 2.028.000 adet ot ile 463 restoranın 1 yıllık salata malzemesini kazanmış olduk.”

Metro Toptancı Market’in gerek iş yapış şekli gerekse hayata geçirdiği projeler ile üreticiden müşterinin tabağına kadar olan bütün zinciri göz önünde bulundurduklarını belirten Özerkan; “ortada konumlandırılmış perakendeci olarak, kendimizi zincirin her bir halkasından sorumlu hissediyoruz. Zincirin her halkasını ve bir sonraki adımı düşünerek hareket ediyoruz. Üreticilerin çeşitli zorluklarla ve kıt kaynaklarla ürettiği meyve ve sebzelerin çöpe atılmaması ve milli kaynakların israf olmaması için, atık ve kayıpların en aza indirilmesi amacıyla tedarik zinciri ve satış koşullarını geliştiriyor ve standartlara uygun yatırım yapıyoruz. Tüketim analizleri yaparak; doğru miktar, kalite ve özellikte planlı üretim yaptırma hedefiyle kayıpları en aza indiriyoruz.  Doğrudan üretici ve üretici örgütleri ile çalışarak üreticileri eğitiyor, kalite ve maliyet açısından doğru ürünlerin üretilmesini sağlıyoruz.” dedi.

21 Mart 2017 Salı

III. Milli Kültür Şûrası sonuç raporları yayınlandı

III. Milli Kültür Şûrası’nda komisyonlar neler önerdi?
Türkiye’nin zengin kültürel birikimini daha da zenginleştirmek ve yeni kültür politikalarına yön vermek üzere gerçekleştirilen 3. Millî Kültür Şûrası sonuçlandı. Komisyonların önerilerinin yer aldığı sonuç raporunda kültürel sponsorluklara vergi indiriminden marka şehir müzelerine kadar pek çok konuda acil eylem plan önerileri var.

Şura kapsamında oluşturulan 17 komisyonun sonuç raporu için link http://kultursurasi.kulturturizm.gov.tr/TR,176398/sura-sonuc-raporu.html

Tüm komisyon raporları için link
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Türkiye’nin zengin kültürel birikimini daha da zenginleştirmek ve yeni kültür politikalarına yön vermek amacı ile 3-5 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen III. Millî Kültür Şûrası sonuç raporu yayınlandı. Şura kapsamında 17 ana başlık belirlenerek Türkiye’nin önde gelen sanat ve fikir insanları uzun soluklu bir çalışma gerçekleştirdiler. Komisyonlar, tarihsel ve kültürel havzaların birikiminden beslenen, “ulus-devlet” kavrayışını aşan bir kültür politikası belirlenmesi gerektiğini, devletin kültür politikalarında kültür hayatına yön veren, önünü açan, destekleyen bir rolü olması gerektiğini ifade ettiler.Çalışmalar sonucunda her bir komisyon Türkiye’nin yurt dışında tanıtımı, milli kültür unsurlarının ihyası, şehir kültürü eğitimi, sahne sanatlarının desteklenmesi gibi pek çok konuda öneriler sundu. 

Şehir planlamasına Kültür Bakanlığı katkı sağlamalı
Prof. Dr. A. Haluk Dursun başkanlığında toplanan Kültür Politikaları Komisyonu önerileri arasında Kültür ve Turizm Bakanlığının yeniden yapılandırılması, tarihî eserlerin yoğunluklu olarak bulunduğu yerlerdeki şehir planlamasında ve şehirlerin genel estetiğinin korunmasına yönelik çalışmalarda Kültür ve Turizm Bakanlığının söz sahibi olması ve vergi indirimleri ile bu indirimlerin kapsamları yer aldı.Kültür Diplomasisi Komisyonu ise yurtdışında Türkçe ve Türkçeden çevrilen kitapların satış ve dağıtımının desteklenmesi, özel müzelerin ve kamu müzelerinin, kültür diplomasisine katkı sağlayacak şekilde desteklenmesi ve yenilerinin kurulması için teşvik edilmesini önerdi.

Kültür sponsorluğuna vergi muafiyeti
Ali Saydam başkanlığında çalışmalarını gerçekleştiren Kültür Ekonomisi Komisyonu ise kültür ve sanat ürünlerinin satın alınmasında Kamu İhale Kanunu mevzuatında gerekli kolaylaştırıcı düzenlemelerin yapılmasını önerdi. Yetenek sahibi insanların ve girişimcilerin teşvik edilmesi bunun için, başta İstanbul’un yeni oluşturulacak bölgesinde olmak üzere yurt sathında “kuluçka” programları yürütülmesi ve “yaratıcı (kreatif) ekonomi parkları” kurulmasını öneren komisyon özel sektörün sponsorlukları ve finansörlüklerinin, vergi muafiyeti ve istisnaları gibi araçlarla özendirilmesi gerektiğini savundu. Kültür ürünlerinin üretimi ve tüketiminden KDV ve stopaj kaldırılmalıdır denildi.

Marka müzeler
Kültür Varlıkları, Müzeler ve Arkeoloji Komisyonu Başkanı Nezih Başgelen komisyon olarak müzelerde müzenin içeriğine/koleksiyonuna uygun donanıma sahip yabancı dil bilen ve bilimsel ölçekte yayın yapma kapasitesine sahip nitelikli uzmanların görevlendirilmesi ve müzelerin mutlaka profesyonel kadrolarca yönetilmesini önererek müzelerde markalaşma, kurumsal kimlik, kaynak yaratma ve pazarlama konularında günümüzün bilimsel verileri ışığında profesyonel yaklaşımlara öncelik verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Şükrü Karatepe başkanlığında çalışan Yerel Yönetimler Komisyonunda da dünyadaki başarılı örneklere uygun olarak, Ahi Evran, Ali Kuşçu, Dede Efendi, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Evliya Çelebi, Şeyh Hamdullah, Mimar Sinan, Nazım Hikmet, Osman Hamdi gibi yaşadıkları şehirlere bilim ve sanat adına büyük katkılar sağlamış değerlerimizi yaşatan müzeler kurulması öneriler arasında yer aldı.

Sahne sanatçılarına askerlik kolaylığı
İskender Pala başkanlığında çalışan Sahne Sanatları Komisyonu ise İstanbul Atatürk Kültür Merkezi ve muadillerinin bina ve yönetsel olarak ihya edilmesi, sahne sanatlarının yurt genelinde yaygınlaşabilmesi maksadıyla başlangıçta Samsun, Hatay, Kayseri ve Gaziantep gibi illerde Devlet Tiyatroları Bölge Müdürlükleri açılmasını önerdi. Yerli eserlerin repertuara kabulünde yaşanan telif ödeneğinin de tartışıldığı komisyonda sahne sanatçılarının erken yaş eğitimleri dolayısıyla askerlik ve benzeri durumlar nedeniyle sanatsal verimliliklerinin kesintiye uğratılmaması ve sahne arkası çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve mesleki gelişimlerinin sağlanması da öneriler arasında yer aldı. 

Restorasyonlar Kamu Onayına Sunulmalı
Sonuç raporunda tarihsel ve sosyolojik olarak toplum hafızasında yer etmiş mekân ve yapılara yönelik fiziki müdahalelerden ve herkesi ilgilendiren ve etkileyen yeni yapıların inşası, mevcutların yenilenmesi, restorasyonu veya yıkılmasından önce kamuoyunun bilgilendirilmesi, projelerin tartışmaya açılması gerektiğine de yer verildi.

Sinema fonu kurulsun
Deniz Bayrakdar başkanlığında çalışan Sinema, Radyo Ve Televizyon Komisyonu’nda ise ortak kültürel hafızaya sahip ülkelerin de dâhil olduğu İstanbul merkezli bir “sinema fonu” ve “sinema enstitüsü” oluşturularak, ortak filmlerin yapılması ve bu fonun kurulması için Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Tanıtma Fonu ve vakıflardan destek alınması önerildi. Kültür ürünlerinin üretimi ve tüketiminden KDV ve stopajın kaldırılması yanında ödüllü filmlere destek ve teşvikler de öneriler arasında.

Özel korolar teşvik edilmeli
Yalçın Çetinkaya başkanlığında çalışan Müzik Komisyonu ise telif, vergilendirme ve müzik piyasasının düzenlenmesi ve denetlenmesinin elzem olduğunun altını çizdi. Özel kuruluşlar nezdinde korolar kurulmasının teşvik edilmesi, özel müzik topluluklarına destek verilmesi, topluma, aileye ve çocuklara ait ortak müzik repertuarı oluşturmayı ve çalgının aile hayatında yaygınlaştırılmasını teşvik edici uygulamaların hayata geçirilmesi de komisyon önerileri arasında yer buldu. 

AVM lisansına sanat mekânı şartı
Uğur Derman başkanlığında çalışan Görsel Sanatlar Komisyonu’nun önerileri arasında kamu binaları ve yapılarında, meydanlarda, metro vb. halka açık mekanlarda sanat eserlerinin yer almasının temin edilmesi, AVM benzeri binalarda müze/galeri gibi sanat mekânlarının açılmasının ruhsat şartı haline getirilmesi var.

İstanbul’a Modern Türk Edebiyatı Müzesi
Beşir Ayvazoğlu’nun başkanlığını yürüttüğü Dil ve Edebiyat Komisyonunda çocuklar için yerli masal külliyatının yayımlanması, İstanbul’da Modern Türk Edebiyatı Müzesi kurulması, yurtdışında Türk Edebiyatı Festivallerinin düzenlenmesi ve Uluslararası Yunus Emre ödülü tanzim edilmesi önerileri yer aldı.

Sefa Saygılı başkanlığında çalışan Aile ve Kültür Komisyonu önerileri arasında bakanlıklar, Diyanet İşleri Başkanlığı, üniversiteler ve STK’ların, aile kültürünün ve kadının güçlendirilmesi ile zararlı yayınlardan korunmaları konularında ortak çalışmalar yürütmeleri yer aldı. Komisyonların önerileri arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TRT işbirliğiyle sanat ve kültür alanında yayın yapan bir televizyon kanalının kurulması da yer aldı. 

Yurtdışı Kültür Şurası yapılmalı
Adnan Tekşen başkanlığında çalışan Yurtdışı Türkler ve Kültür Komisyonu islamofobi ve farklı ırkçı yaklaşımlar karşısında yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkelerde haklarının hukuki güvenceye alınması; kültürel kimliklerine daha çok sahip çıkarak maruz kaldıkları saldırıları karşılaması; Türkiye’nin yurtdışında yaşayan Türkler için kültür politikaları ve stratejilerinin belirlenebilmesi amacıyla bir “Yurtdışı Kültür Şûrası” yapılmasını önerdi.

Envanter veri tabanı standartlaşmalı
Ülkemizin mevcut kültür envanteri veri tabanlarının birleştirilerek standart ve yurtdışındaki envanterlerle uyumlu hale getirilmesi ve söz konusu veri tabanının sürekli güncellenmesi de öneriler arasında yer aldı. 

20 Mart 2017 Pazartesi

Aşçılar Haliç Kongre Merkezi’nde buluşuyor

Aşçılar Derneği, 2 Nisan 2017 Pazar günü Haliç Kongre Merkezi’nde buluşuyor
Aşçılar Derneği’nin 2 Nisan 2017 Pazar günü Haliç Kongre Merkezi’nde Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşması VI. kez şefleri ve tedarikçileri bir araya getirecek. Aşçılar Derneği’nin 2 Nisan 2017 Pazar günü Haliç Kongre Merkezi’nde Unilever FoodSolutions’un Ana Sponsorluğunda düzenleyeceği Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşması VI. kez şefleri ve tedarikçileri bir araya getirecek.

Her yıl geleneksel olarak düzenlenen etkinlik bu yıl, Aşçılar Derneği 20. Yıl Etkinliği İstanbul Culinary Cup adı altında organize ediliyor. Etkinlik kapsamında gerçekleştirilecek olan İstanbul Culinary Cup 2017 Yarışmasında şefler, genç aşçılar ve aşçı adayları “Display” ve “Canlı” yarışmaların çeşitli kategorilerinde yarışacaklar. Bu yıl ikinci kez düzenlenecek olan İstanbul Culinary Cup’ın Mutfak Kurulumu Ana Sponsorluğu Kapp, masaüstü sunumu ana sponsorluğu ise Porland tarafından yapılıyor. Yarışmalar arasında ayrıca Rama, Kapp ve Porland Yarışma Kategorilerinin ana sponsorlukları bulunuyor. VI. Geleneksel Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşması bu yıl Gıda Güvenliği Güvenilir Eller Sempozyumuna da ev sahipliği yapacak. Sempozyum, Sadabad Salonu’nda gerçekleştirilecek. Her yıl Türkiye’nin farklı bir bölgesinin yöresel mutfağını ağırlayan etkinlikte bu yıl tema mutfağı olarak Alanya Yöresel Mutfak ve Yemek Kültürü işlenecek. Alanya Belediyesi’nin Kuleli Salonu’nda kuracağı standında yöresel mutfak sunumları ve tadımları yapılacak. Ayrıca Alanyalı ev hanımlarının tamamen yerel ürünler ve yöresel yemek tarifleri ile pişirecekleri yemek ve tatlılar, ziyaretçilerin beğenisine sunulacak. 

Aşçılar Derneği’nin sektöre kazandırdığı ilklerden biri olan etkinlik, yeme-içme alanına katkı sağlamak amacıyla her yıl çıtasını yükselterek içeriğine yenilikler katıyor. Şef Aydın Yılmaz’ın kurucusu olduğu, Türkiye’nin en köklü derneklerinden biri olan ve bu yıl 20. yaşını kutlamaya hazırlanan Aşçılar Derneği, VI. kez gerçekleştireceği etkinlikte yerli ve yabancı şefleri, büyük sürprizler ve farklı etkinliklerle misafir edecek. Ülkemizin önde gelen tedarikçi firmalarının yoğun ilgi gösterdiği Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşması, firmaları ve ürünlerini ulusal ve uluslararası şefler başta olmak üzere Türkiye’nin batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine binlerce Executive Chef, ünlü aşçılar ve geleceğin aşçılarıyla buluşturacak. 

Profesyonel şeflerin yoğun ilgi gösterdiği Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşmasında ulusal ve uluslararası şefler ve aşçılar, Türkiye’nin yedi bölgesinden aşçı derneklerinin yönetim kurulları ve üyeleri, meslek lisesi ve üniversitelerin gastronomi bölümü aşçı adayları, gurmeler, akademisyenler, mutfak yazarları, meslek eğitimcileri, blogerlar, Instagram yazarları ve medya olmak üzere yaklaşık 10 bin kişi ağırlanacak. Aşçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Özdemir ve Aşçılar Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri Necat Çuhadar, İsmail Ceylan, İsmail Ay, Şenol Özbay, Arif Aktürk, Fatih Açıkça ve Ersin Avşar ve dernek editörü Şebnem Atılgan’ın birlikte organize ettiği Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşması, Figür Turizm ve Orhan Erdem’in desteğiyle düzenleniyor. Etkinliğine ve İstanbul Culinary Cup 2017’ye Türkiye’nin her yerinden şefler ve aşçılar ücretsiz olarak katılabilecek. Etkinliğin fuaye salonunda ise İstanbul ve Türkiye’nin pek çok ilinden üniversitelerin gastronomi bölümleri, aşçılık meslek liseleri ile sivil toplum kuruluşları katılacak. 

İstanbul Culinary Cup 2017
Aşçılar Derneği’nin bu yıl 2. kez düzenlediği İstanbul Culinary Cup 2017, İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin birçok bölgesinden usta şefleri, aşçıları, genç aşçıları ve aşçı adaylarını bir araya getirecek. Pek çok farklı kategorinin yer aldığı yarışmada katılımcılar altın, gümüş ve bronz madalyalar için yarışacaklar. İstanbul Culinary Cup 2017’de ayrıca tüm yarışmacılara Porland tarafından özel olarak tasarlanan plaket takdim edilecek. Porland, Kapp ve Rama Kategorilerinde özel ödüllü yarışmalar düzenlenecek. Türkiye’nin önemli Executive Cheflerinin jüri üyeliğini yapacağı İstanbul Culinary Cup 2017’nin jüri ve organizasyon başkanlığı görevini Executive Chef Rafet İnce yürütecek. Yarışmalara katılmak için www.istanbulculinarycup.com adresinde bulunan formun doldurularak info@istanbulculinarycup.com adresine gönderilmesi gerekiyor. 

Tema Mutfağı: Alanya Yemek ve Mutfak Kültürü 
Aşçılar Derneği’nin yerel mutfak ve yemek kültürüne verdiği destek kapsamında her yıl seçtiği tema mutfağında bu yıl Alanya yöresel yemekleri yer alıyor. Alanya Belediyesi’nin Kuleli Salonu’nda kuracağı standında yöresel mutfak sunumları ve tadımları yapılacak. Ayrıca Alanyalı ev hanımlarının tamamen yerel ürünleri kullanarak pişirecekleri yöresel Alanya yemekleri ve tatlıları, ziyaretçilerin beğenisine sunulacak. 

Alanya, Selçukluların kışlık başkenti olmuş, gerek tarihi gerek doğal birçok güzelliği ve değeri ile her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti çeken bir şehirdir. Bilinenin aksine sadece deniz, kum ve güneşten ibaret olmayan Alanya çok çeşitli tarım ürünlerinin yetiştiği; arıcılık, balıkçılık, hayvancılık gibi birçok tarımsal faaliyetin bir arada sürdürüldüğü bir şehir olmasının yanı sıra zengin bir kültürel mutfak mirasına da sahiptir. Binlerce yıl içerisinde önce Rumlar ve konar-göçer Türklerin bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkan birçok yöresel yemeğin bulunduğu şehirde, “Laba Dolması”, “Göleviz Yemeği”, “Ülübü Piyazı”, “Tömeken Salatası”, “Badem Kahvesi” ve diğer yöresel yemekleri, farklı lezzetleriyle beğeni toplamaktadır. 

Alanya Belediyesi’nin amacı, Türkiye’nin birçok noktasında olduğu gibi kendine has dokusu ve kültürü olan Alanya Mutfağının korunması, tanıtılması ve sürdürülebilir bir turizm değeri olarak hak ettiği yeri almasında gerekenlerin yapılmasını sağlamaktır. Bir diğer deyişle Alanya’nın yalnızca deniz-kum-güneş üçlüsünden ibaret olmadığını, mutfak kültürünün ve tarımsal faaliyetlerin de şehrin bir parçası olduğunu ziyaretçilere aktarabilmektir. CulinaryHeritage Europe (Avrupa Mutfak Mirası) ağına Türkiye’den kabul edilen ilk şehir olan Alanya’nın 45 çeşit yöresel yemeği, VI. Geleneksel Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşmasında açık büfe öğle yemeği olarak misafirlerin beğenisine sunulacak.

Unilever Food Solutions ile Gıda Güvenliği ve Güvenilir Eller Sempozyumu
Ev dışı gıda sektöründe her iki işletmeden birine ulaşan Unilever Food Solutions, şeflerin gıda güvenliği alanındaki beklentilerini karşılamak amacıyla Gıda Güvenliği Derneği işbirliğiyle ‘Güvenilir Eller’ gıda güvenliği eğitimlerini 2016’da başlattı. Güvenilir Eller projesinde, ilk 9 aylık dönem tamamlandı ve 7 binden fazla şef gıda güvenliği eğitimi almaya başladı. Sektörümüz için son derece önemli olan proje, VI. Geleneksel Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşması’nda da gündeme taşınıyor. Haliç Kongre Merkezi Sadabad Salonu’nda gerçekleşecek olan Güvenilir Eller Gıda Güvenliği Sempozyumunda, gıda güvenliğinin detayları üzerinde durulacak. Sempozyuma konuşmacı olarak Aşçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Özdemir, Rentokil Türkiye, Eğitim ve Danışmanlık Bölüm Müdürü Azize Çelikdere, Gıda Mühendisi, Alanya Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Sevda Erdoğmuş  ve Executive Chef Özlem Mekik katılacak. 

Unilever Food Solutions, Online platform üzerinden Türkiye genelindeki tüm şeflerin gıda güvenliği eğitim içeriğine kolayca ulaşmasını sağlıyor. Gıda Güvenliği Derneği tarafından içeriği hazırlanan ve her konu için farklı beş modülden oluşan Güvenilir Eller Online eğitim programıyla, şeflere gıda güvenliği hakkında temel bilgiler veriliyor. Bugüne kadar 7 binden fazla şef, guvenilireller.com’a kayıt olarak eğitimlere başladı. Dört binden fazla şefe ise Gıda Güvenliği Derneği onaylı sertifikaları gönderildi. Unilever Food Solutions hedefini, üç yılda 30.000 şefin gıda güvenliği eğitimini tamamlayarak sertifika almasını sağlamak olarak açıklıyor. 

Hem güvenlik sertifikanızı edinin hem de sürpriz hediyeler kazanın!
Aşçılar Derneği iş birliği ile düzenlenecek olan Güvenilir Eller Gıda Güvenliği Sempozyumunda, Executive Chef Fikret Özdemir’in konu hakkındaki sorularını doğru yanıtlayan şefler sürpriz hediyeler kazanacak. 

İstanbul Culinary Cup 2017 Mutfak sponsoru Kapp oldu
Haliç Kongre Merkezi’nde 2 Nisan Pazar günü gerçekleştirilecek olan İstanbul Culinary Cup 2017’nin mutfak sponsorluğu Kapp tarafından yapılacak. Endüstriyel mutfaklarda 1977 yılından bu yana kullanılan set üstü malzeme imalatını yapan Kapp, bugün dünya çapında 55’in üzerinde ülkeye yaptığı ihracatı ve yurtiçinde 300’ün üzerinde seçkin bayisi ile sektörün lider firmaları arasında yer alıyor.

Paslanmaz çelik pişiriciler ile başladığı ürün gamını, sektörün ihtiyaçları doğrultusunda Ar-Ge çalışmalarıyla geliştirerek standartlarında ve kalitesinden taviz vermeden hazırlık, açık büfe, bar, restaurant ve içecek ekipmanları üretimiyle zenginleştirdi. Bu yelpazeyi daha da açarak, esnaf lokantasından 5 yıldızlı otellere kadar tüm mutfakların her türlü ekipman ihtiyacına cevap verebilecek ürün çeşitliliğine sahip olmak; KappMutfak’ın hedefleri arasında ilk sırada yer alıyor.İmalat kapasitesini son üç yılda artıran Kapp yeni ve yenilikçi ürün modelleriyle, mutfaklarda işlevsellik ve kullanım rahatlığının yanı sıra sunumlarda da görselliğin önemini her yeni ürün tasarımında ön plana çıkartıyor. Tüm bu çalışmaları yaparken, dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen şefleriyle işbirliği içerisinde sektörün nabzını tutan Kapp, yüksek teknolojiyi nitelikli insan gücü ile birleştirdiği İzmir’deki 25.000 m2 alan üzerine kurulu fabrikasında dünya standartlarında üretim yaptığını uluslararası belgeleriyle de kanıtlıyor. Sosyal sorumluluk projelerine verdiği değeri her fırsatta dile getiren Kapp, aşçılık okulları, meslek liseleri, üniversiteleri ve aşçılık derneklerini; fuar, proje ve yarışmalarda sponsor olarak desteklemeye devam ediyor. 

Porland tabakları İstanbul Culinary Cup 2017’de!
Kırk bir yıldır sofra kültürünü geliştiren ürünleri ile hayatımızda olan Porland, İstanbul Culinary Cup 2017’de genç aşçılara destek olmaya devam ediyor. Her yıl farklı tasarım fikirleriyle yorumladığı sezonun trendlerini belirleyen koleksiyon ve ürünleri ile milyonlarca sofra kuran Porland, tasarımı nesnelerle değil, hayatın tamamı ile ilgili bir bakış açısı olarak görüyor. Bu amaçla yeni, dinamik bir yapıda sürekli değişen, ihtiyaçlara en uygun şekilde cevap verebilen, estetik ve ergonomik niteliğe sahip ürünler üretiyor.

Türkiye’de masaüstü tasarım konusunda trendleri belirleyen Porland, iç piyasada horeca ve perakendede sürdürdüğü liderliğinin yanı sıra dört ana kıtada 30’dan fazla ülkede sahip olduğu güçlü pazarı ile dünyanın sayılı üreticileri arasında yer alıyor. Porland’ın % 100 sert porselen ve kendi reçetesi ile dünya porselen literatürüne kazandırdığı Aluminalı porselen (Alumilite) olarak ürettiği ürünler büyük bir tasarım ekibi ile sanatı sofraya taşıyacak şekilde hazırlanıyor. Gastronomi alanında özellikle Avrupa’da önemli bir oyuncu olduklarını belirten Porland Satış Direktörü İsmail Taşkın,  Avrupa’da yüksek kapasiteli üretim yapan üreticiler düşünüldüğünde başarımızla ülkemiz adına gururlanıyoruz. İngiltere gibi sert bir gastronomi pazarında bile yüzde yedi pazar payına sahibiz. Birçok zincir otel ve restoranla ortak projeler yürüttüklerini, yurt içinde de özellikle birlikte çalıştıkları danışman şefler olduğunu belirten Taşkın, şeflerin sunum profesyonelliğine olan inancımız ile sık sık bir araya gelerek porselende mükemmeli yaratmaya çalışıyoruz, diyor.

Her yıl pek çok farklı platformda, gastronomi alanında önemli organizasyonlarda ya da ev sahipliğini yaptığı etkinliklerde profesyonellerle buluşan Porland, yeme içme kültürünün gelişimi ve tüm dünyada Türk mutfağının tanıtımı adına çalışmalarını sürdürüyor. Bu ilhamla İstanbul Culinary Cup 2017’nin destekçileri arasında yer alan Porland, organizasyon alanında canlı olarak gerçekleşecek ve ünlü Şef Rafet İnce’nin koordinatörlüğünü yapacağı tüm yarışmaların sunum ürünlerini ve organizasyonun en büyük yarışma ayağı olan ‘’Star Şef’’ yarışma kazananlarına verilecek büyük ödüllerin sponsorluğunu üstlendi. Aynı zamanda, Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşması’na özel olarak tasarlayacağı porselen plaketleriyle de tüm kategorilerde katılan 150’den fazla yarışmacıya etkinliğin unutulmaz olmasını sağlayacak.



Eurowings geleceğin dijital programını sunuyor

Eurowings, ‘MakeMyWay’sayesinde daha müşteri odaklı seyahatler sunuyor
Dijitalleşme, ekonominin en temel konularından biri haline geldi: ‘Herkes bahsediyor; biz yapıyoruz’ sloganından yola çıkan Eurowings, istikrarlı dijitalleşme amacıyla başlattığı yeni programı, ITB 2017 Berlin Turizm Fuarı’nda tanıttı. Lufthansa Grubu’nun düşük maliyetli havayolu Eurowings, geleceğin programı ‘MakeMyWay'i 8 Mart Çarşamba günü Berlin'in en büyük turizm fuarında görücüye çıkardı. ‘MakeMyWay’, Eurowings'in yeni iş modelleri ve müşteri hizmetlerindeki gelişiminin temelini oluşturuyor. Program, havayolunun pek çok yenilikçi proje ve dijital hizmetlerini bir araya getiriyor.


Eurowings CEO’su Oliver Wagner: 
“Müşteri, ‘MakeMyWay’in odak noktasıdır. Misafirlerimize, sayısız yenilikçi fikirler sunan bir kalite sağlayıcısı olarak ilham verebilecek ve onların ihtiyaçlarına odaklanabileceğiz: Süreçleri nerede basitleştirebilir ve hızlandırabiliriz? Örneğin, rezervasyon süreci. Hangi hizmetler misafirlerimizin daha kolay seyahat etmesini sağlar? Eurowings'i mükemmel bir seyahat tercihi yapan nedir? Dijital kanallar, müşterinin isteklerini daha iyi anlamamızı ve yerine getirmemizi sağlıyor”.

10 kez uçuş yapma imkanı veren uygulama ‘Flightpass’, müşterilerle kurulan yoğun iletişimin sadece bir örneği. Bu uygulama, misafirlerin şeffaf fiyat ve kolay rezervasyon işlemlerine dair taleplerini karşılıyor. Yaklaşık dört hafta önce sunulan deneme sürümüne duyulan büyük ilgi de bunu kanıtlıyor. O günden bu yana, www.flightpass.de web sitesi 150.000 kez görüntülendi. ‘Student-Pass’ ve ‘City-Pass’den ‘Business-Pass’e, her tarife aralığı hedef kitleleri tarafından beğenildi. Flightpass uygulaması ile müşteriler, 499 Avro’dan başlayan fiyatlarla Eurowings destinasyonları arasından 10 adet tek yön uçuş alıyor ve seçilen güzergahlara çok kolay, hızlı ve basit bir şekilde rezervasyon yapabiliyor.

İlk kez ITB 2017'de tanıtımı yapılan ‘MakeMyWay’ projesinin tur operatörü ise Eurowings Holidays. Düşük maliyetli taşıyıcıların dünya çapındaki başarısını takiben Eurowings, şimdi daha iyi bir seyahat çözümü sunuyor: Düşük maliyetli paket seyahatler. Eurowings’in yeni turizm operatörü markası Eurowings Holidays, kaliteli paket tatilleri uygun fiyatlarla müşterilere sunuyor. Yeni sağlayıcının özelliği ise olumlu müşteri yorumlarına sahip güzergahlara çok cazip koşullarla kolayca seyahat etme imkanı sunması. Örneğin, Eurowings Holidays’te, Mayorka’nın popüler tatil beldesi Cala d'Or’da bir haftalık bir seyahate, uçuş ve konaklama dahil 199 Avro’dan başlayan fiyatlarla sadece bir kaç tıklama ile ulaşabilirsiniz. 


Gezi paketindeki üç yıldızlı oteller, seyahat ve tatiller için lider değerlendirme portalı Holidaycheck'de yüzde 89 tavsiye oranına sahiptir. Eurowings’in, uygun maliyetli paket seyahatlerini incelemek isteyen misafirler, www.eurowings.com/holidays adresini ziyaret edebilirler.

‘MakeMyWay’, geniş bir yelpazede sunduğu rezervasyon tekliflerinin yanı sıra gökyüzünde de en yenilikçi çözümleri misafirleri ile buluşturuyor. WingsConnect ile yolcular, Eurowings uçuşları sırasında internete bağlanabilir, rahatça internette gezinebilir ve bir çok çevrimiçi iletişim ve hizmetlerden yararlanabilirler. Bu, Eurowings’in bir kalite sağlayıcısı olarak, ‘Ultra Düşük Maliyetli’ havayollarının iş modellerinden ayrıldığını gösteriyor. Eurowings filosunun çoğunun hızlı geniş bant internet ile donatılmasının 2017 yılı yazında tamamlanması planlanıyor. 

Eurowings, uydu sağlayıcı Inmarsat aracılığıyla yüksek hızda internet servisi sunan düşük maliyetli segmentteki ilk havayolu şirketi. Bu kapsamda üç adet internet paketi sunuyor: Yolcular uçuş başına 3.90 Avro ödeyerek sadece mesajlaşmayı kapsayan S Bağlantı paketini, 6.90 Avro ödeyerek film ve diziler dahil internet erişimini kapsayan M Bağlantı paketini ya da 11.90 Avro ödeyerek tüm film ve dizi akışlarını içeren L Bağlantı paketinden yararlanabiliyor.

‘MakeMyWay’ sayesinde Eurowings, dijital dünyaya pek çok yeni çözümlerle giriş yapıyor. Berlin'de Lufthansa Innovation Hub ile gerçekleştirilen yoğun işbirliğinin yanı sıra (Örneğin, Flightpass deneme sürümü) geliştirilen yeni çalışma yöntemleri (Örneğin, Çözüm Laboratuvarı), şirketin gelişmesi yolunda önemli ölçüde özgürlük sağlayacak. Eurowings, sürekli değişen havayolu sektörü içinde hızlı ve esnek davranabilmek için bu özgürlükten yararlanacak.

Ayrıca, cari yılda yaklaşık 25 milyon yolcu taşıyan Eurowings, günden güne büyüyen pazardaki konumunu hızla ve sürekli olarak genişletmeye devam ediyor. Air Berlin ile gerçekleştirilen wet-lease anlaşması ve Belçikalı havayolu şirketi Brussels Airlines ile gelecekteki entegrasyonu, Eurowings'i şu an Avrupa'da en hızlı büyüyen havayolu şirketi haline getirdi. Lufthansa Yönetim Kurulu Üyesi ve Eurowings CEO’su Karl Ulrich Garnadt, “Münih, Salzburg ve Palma de Mallorca'daki yenilikçi fikirler, yeni havayolu ortaklıkları ve yeni üsler ile Eurowings, düşük maliyet segmentinin lider kaliteli havayolu şirketi olmaya hazırlanıyor” dedi.

17 Mart 2017 Cuma

Parayı Biriktirip Seyahate Çıkıyoruz

Türkiye’de her üç kişiden biri parasını seyahate çıkmak için harcıyor
momondo’nun yeni araştırmasına göre Türkiye’de yaklaşık olarak her üç kişiden biri biktirdiği parayı seyahate çıkmak için harcıyor. Diğer yandan araştırma, 2017’de parasını giyim kuşam veya araba alışverişi için harcamayı en çok tercih edecek ülkenin Türkiye olacağını gösteriyor.Seyahat sitesi momondo, 23 ülkede gerçekleştirdiği son araştırmada  katılımcılara “Paranızı en çok hangi tür alışveriş için harcamayı seviyorsunuz” sorusunu yöneltti. Türkiye’nin iki alanda dünya lideri olduğu araştırmanın en dikkat çekici sonuçları, yaş, cinsiyet ve ülke karşılaştırmalarıyla birlikte şöyle:

PARASINI SEYAHATE AYIRANLARIN ORANI YÜZDE 29
Araştırmaya Türkiye’den katılanların yüzde 29’u “Biriktirdiğim parayı yurt içi ya da yurt dışı seyahatlerim için harcıyorum” diyor. 56-65 yaş grubunda oran yüzde 39’a kadar çıkarken, parasını tatil için harcamayı en az 18-22 yaş grubundakiler tercih ediyor. Verileri değerlendiren momondo sözcüsü Serpil Öztürk “Araştırmamız, Türkiye’de neredeyse her üç kişiden birinin parasını seyahat için harcamayı seçtiğini gösteriyor. Bu oran ABD, Belçika, İngiltere, İsveç, Kanada gibi ülkelerdekinden daha yüksek. Başka bir deyişle seyahate çıkmayı dünyada pek çok ülkeden daha çok seviyoruz. Ancak seyahate bizden daha düşkün ülkeler de var. Örneğin listenin ilk üç sırasında yer alan Çinliler, İtalyanlar ve İspanyollar.” 

DÜNYADA EN ÇOK BİZ SEVİYORUZ
İkinci sırada ise yüzde 22’yle giyim kuşam ve aksesuar alışverişi geliyor. Bu orana göre Türkiye, parasını giyim kuşama harcamayı en çok seven ülke konumunda. En yakın takipçilerimiz ise Romanya, Hollanda ve Belçika. Türkiye’de yalnızca kadın katılımcıların yanıtları göz önüne alındığında oran yüzde 28’e çıkıyor. Diğer yandan parasını giyim için harcayanlar arasında 18-22 yaş grubu yüzde 36’yla açık ara lider konumundayken, 56-65 yaş grubu yüzde 7’yle son sırada. 

ELEKTRONİK ALETLERE ERKEKLER DAHA DÜŞKÜN
Üçüncü sırada yüzde 12’yle elektronik alışverişi (bilgisayar, tablet, cep telefonu, televizyon vb. gibi) yer alıyor. Erkekler özelinde oran yüzde 17’ye çıkarken, elektronik alışverişine en düşkün grup yüzde 20’yle 18-22 yaşları arasındakiler. Diğer yandan parasını elektroniğe ayırmayı en çok Finlandiyalılar tercih ediyor.

YEMEĞE AZ, ARABAYA ÇOK HARCIYORUZ
Dördüncülüğü yüzde 8’lik oranlarla yiyecek-içecek alışverişi (dışarıda yeme masrafları da dahil olmak üzere) ve araba almak için yapılan harcamalar paylaşıyor. Yiyecek-içecek alışverişine en çok 56-65 yaş grubu para harcarken, Türkiye bu alanda dünyanın en az harcama yapmayı planlayan ülkeleri arasında. Bunun aksine parasını araba almak için harcayanların en fazla olduğu ülkeyiz. Türkiye’de araba almak için en çok para harcayacanlarsa 23-35 yaş grubundakiler.

GENÇLER ETKİNLİKLERE, ORTA YAŞTAKİLER EVLERİNE PARA
Beşinciliği ise yüzde 7’şer oy alan iki farklı seçenek paylaşıyor: Kültürel etkinlikler ile evimizi güzelleştirmek için yaptığımız harcamalar. Parasını konser, sinema, tiyatro gibi kültürel etkinliklere ayırmayı en çok 23-35 yaş grubu; evlerine harcamayı ise en çok 36-55 yaş grubu tercih ediyor. Dünya genelinde ise kültürel etkinliklere en çok Danimarkalılar, evlerini güzelleştirmeye ise en çok Polonyalılar para ayırıyor.



16 Mart 2017 Perşembe

Hampton by Hilton Bolu açıldı

Hampton by Hilton Bolu, markanın Türkiye’deki faaliyet gösteren dokuz oteli arasında yerini aldı. Hilton‘un (NYSE: HLT) orta fiyat segmentinde yer alan, kaliteye önem verenlere yönelik küresel markası Hampton by Hilton, en yeni oteli Hampton by Hilton Bolu’yu açtı. 150 odalı Hampton by Hilton oteli “Hamptonality” olarak anılan, markaya has kalite anlayışı ile misafirlerini ağırlamayı bekliyor. 

Hampton by Hilton Bolu Genel Müdürü Yusuf Demir şöyle konuştu: "Doğa içindeki konumu, modern buklet ürünleri ve İstanbul ile Ankara'ya kolay ulaşım imkanı sayesinde otelimiz hem iş hem eğlence amacı ile seyahat eden misafirler için ideal bir alternatif. Bolu'ya gelen turistler, şehrin güzelliklerini keşfederken rahatlatıcı bir konaklama deneyimi yaşayabilirler."Bolu Taşıt Muayene İstasyonları İşletim Turizm Ticaret şirketinin sahibi olduğu Hampton by Hilton Bolu, misafirlerine lezzetli waffle’lardan oluşan sıcak kahvaltı, ücretsiz Wi-fi, 7/24 açık iş merkezi gibi birçok hizmet sunuyor. Hampton by Hilton Bolu doğal parklar ve eğlence alanlarının yakınında yer alıyor. Konuklar ister hemen otelin yakınındaki 14B urda Alışveriş Merkezi'ne ister araba ile 20 dakika uzaklıkta bulunan Abant Gölü'ne kolayca ulaşabiliyor. Muhteşem doğa manzaralarına sahip Yedigöller Milli Parkı'na sadece 12 km mesafede olan tesis aynı zamanda Kartalkaya'ya yakın konumu ile kayak tutkunları için de ideal bir alternatif. 
İş amacı ile seyahat eden misafirler ise Bolu'nun en büyük kongre merkezi olan Paşa Kongre Merkezi yakın olmanın avantajından faydalanabilirler.

Hampton by Hilton, “Hamptonality” olarak anılan, markaya has kültürü konuklarına yaşatması ile biliniyor. “Hamptonality”, tüm otellerde misafirlere güler yüzle hizmet sunmak ve ihtiyaçlarını anlamaya çalışarak civarda görülecek yerler, tarihi mekanlar ve eğlenceli aktiviteler ile ilgili tavsiyede bulunmak anlamına geliyor. Hilton’un 14 markası altında hizmet veren tesislerinde uygulanan ödülü sadakat programı Hilton Honors, Hampton by Hilton otellerinde de uygulanıyor. Doğrudan diledikleri bir Hilton kanalı üzerinden rezervasyon yapan Hilton Honors üyeleri, hem zamandan tasarruf ediyor hem de avantajlı fiyatlardan yararlanıyor. Bunun yanı sıra özel üye indirimi, ücretsiz standart Wi-Fi ve Hilton Honors Puanları (Points) ile ödeme fırsatı yakalıyorlar.

Paşaköy Mahallesi, Eski İstanbul Caddesi, No.73 Bolu, adresinde bulunan Hampton by Hilton Bolu’ya +90 374 254 50 00 telefondan ulaşabilirsiniz. 

“Bizde Varız” Sloganıyla Bornozlar Giyildi

6. Dünya, Türk Havlu ve Bornoz Günü’ne Coşkulu Kutlama
Tekstilin doğduğu yer olarak anılan İstanbul Sultanhamam’da, ‘6. Dünya, Türk Havlu ve Bornoz Günü’ çeşitli etkinlikler eşliğinde kutlandı. Sektörün lider temsilcileri ile Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği(TETSİAD) ev sahipliğinde gerçekleşen organizasyonda “Biz de Varız” sloganıyla bornozlar giyilerek, İstanbullu vatandaşlarla birlikte kortej yürüyüşü gerçekleştirildi.Dünyada kendini ispatlamış Türk havlu ve bornozunun kalitedeki liderliği ile tanınırlığını artırmak amacıyla geleneksel hale gelen “Dünya, Türk Havlu ve Bornoz Günü” nün bu yıl 6.’sı kutlandı. 16 Mart Perşembe günü TETSİAD ev sahipliğinde,  tekstilin doğduğu yer Sultanhamam’da yer alan tarihi Hatice Turhan Valide Sultan Sebili’nde gerçekleşen basın toplantısı ardından bornozlar giyilerek kortej yürüyüşü yapıldı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da sosyal sorumluluk bilinciyle yola çıkılan etkinliğe “İstanbul Zihinsel Engelliler İçin Eğitim ve Dayanışma Vakfı (İZEV)” çocuk bando takımıyla katıldı, Sultanamam’ın sokakları renkli görüntülere sahne olurken, vatandaş yürüyüşe yoğun ilgi gösterdi.

TETSİAD BAŞKANI AYDIN;“TÜRK HAVLUSU AVRUPA VE AMERİKA’DA KALİTE SEMBOLÜDÜR”
Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği bünyesinde gerçekleşen toplantıda konuşma yapan TETSİAD Başkanı Ali Sami Aydın, “Öncelikle son günlerde ülkemizin, milletimizin maruz kaldığı, uluslararası devletler ya da güç bloklarının politikasızlığı yahut ölçüsüzlüğünden dolayı yaşadığımız haksız ve yakışıksız her durumu kınıyor, hükümetimize bu konularda tam destek veriyoruz. Ev tekstili çeşitliliği içinde yer alan ürünlerden biri de havlu ve bornoz... Havlu, geçmişten gelen önemli bir yolculuğu sahip ve öyküsü de doğal olarak uzun yıllar ötesine gidiyor... Dokumanın genel trendi içinde yer almakla birlikte, kendi özel yaşam alanları var. Osmanlı İmparatorluğu'nun saray dokumalarında yüksek kaliteli saray yaşam alışkanlıklarına karşılık verebilecek seviyede, ustalık yapısı oluşturan ve zanaatla örgütlenmeyi sağlayan ahilik yapısının önemli bölümlerini teşkil eden bir tarihi kurumdur. Türk tarihinin yükselmesine paralel olarak dokuma kumaşlar gelişmiş, 16. ve 17.yüzyıllarda cihan devleti imparatorluğunun büyüklüğünün kanıtı olarak teknik ve sanatsal açıdan en özel ve mükemmel çağını yaşamıştır. 18.yüzyılda dokunanlar, ipek dokuma ve çeşitli çiçeklerle işlenmiş olup Avrupa’nın gözdesi haline gelmiştir. Ve aynı dönem büyük devletlerin saraylarında kraliyet havluları, “Türk havlusu” olarak itibar çıtası göstergesi olmuştur.  Aynı zamanda “Türk havlusu” Avrupa ve Amerika kamuoyunda hala bir kalite sembolüdür” şeklinde konuştu.

“ HAVLU, BORNOZ İHRACATI 1 MİLYAR DOLARI AŞTI”
Konuşmasına devam eden TETSİAD Başkanı Aydın; sözlerine şöyle devam etti.
“Bir zamanlar basit ve ilkel tezgâhlarda başlayan bu yolculuk, günümüzde modern ve çağdaş makinelerde, günden güne Türk eliyle daha da gelişerek kendini aşıyor. Beraberinde tüm dünyada hedef ürün olarak üretim kalitesi tayin ediyor, Türk havlu sanayiinin yeryüzündeki kıtalararası bayraktarlığını yapıyor.. İhracat rakamlarına bakıldığında ise ev tekstili ürün grupları içinde, birinci sırada gelen ürün grubunun, açık ara havlu ve bornoz olduğu görülmektedir. Sadece bu ürün grubunda ihracatımız 1 Milyar doları aşmış durumdadır. Ülkemiz havlu ve bornoz üretiminde ve satışında, sürdürülebilir rekabet gücüne sahip bir ülke. Dünyadaki, kaliteli havlu alıcıları için, en güçlü aktörlerden biri konumundayız ve belirleyici role sahibiz. Günümüzde yaşanan global krizlerin potansiyel etkilerini de hesap ederek önümüzdeki yıllarda çok daha etkin uluslararası tanıtım operasyonları planlıyoruz. 

VATANDAŞTAN TAM NOT
İZEV çocuk bando takımı ve tahta bacaklar eşliğinde bornozları giyen tüm katılımcılar, “Biz de varız” diyerek, İstanbul sokaklarında müzik eşliğinde yürürken hem tanıtıma destek oldular hem de doyasıya eğlendiler.  Türk havlu ve bornozunun tanıtıldığı organizasyon vatandaştan tam not alırken, İZEV ‘in minik katılımcıları unutulmaz bir deneyim yaşayarak, sokakta renkli görüntüler oluşturdular. 





14 Mart 2017 Salı

Prof. Dr. Canan Karatay‘dan çok konuşulacak açıklamalar

Küçükçekmece Belediyesi’nin söyleşine katılan Prof. Dr. Canan Karatay çarpıcı açıklamalar yaptı
Ekmeğin kansere davetiye çıkardığını, buğday ekmeğinin ise insülin değeri açısından normal ekmeğe göre daha zararlı olduğunu belirtti. Meyve suyunun alkol ile eş değer olduğunu belirten Karatay, YGS’ye giren öğrencilere de tavsiyeler vermeyi de ihmal etmedi. 

Küçükçekmece Belediyesi’nin düzenlediği söyleşide sevenleriyle bir araya gelen Prof. Dr. Canan Karatay, sağlıklı beslenmeyle ilgili dikkat çeken açıklamalar yaptı. Atakent Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen söyleşiye, Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz katıldı. Etkinlikte son dönemlerde en çok konuşulan ekmeğin kanser yapması, meyve suyu tüketme, YGS’ye girecek öğrencilerin yemesi gereken besinler gibi konulara da değindi. 

“Ekmek ve Şeker Zehirdir”
Ekmek ve şekeri zehir olarak niteleyen Prof. Dr. Canan Karatay, “Unlarda yüzde 10 katkı maddesi var. Bunların içinde bromür var. Bromür ağır metaldir ve kanser yapar. Birçok hastalığa sebep olarak, özellikle hormonal sistemi alt üst eder.  Ülkemizde ekmek geleneksel ekmek değildir. Son 50 yılda piyasaya sürülen ekmek kimyasal dolu. Tek başına buğday, o kadar çok glüten ihtiva ediyor ki şekeri yükselterek, insülin salgılanmasını artırır. İnsülin yüksekliği de kanser sebebidir” diye konuştu. 

“Margarinlerin İçine Omega 3 Kattık Diye Halkı Kandırmayın”
Bal ile ilgili açıklamaları da tartışma konusu olan Prof. Dr. Karatay, “Balda fruktoz ve glukoz var. Fruktoz karaciğeri yağlandırır ve şeker hastalarının yememesi gerekir. Artık, eski ballar kalmadı. Çin’den bal aroması ithal ediliyor. Bir arı İstanbul’dan İzmit’e kadar uçabilir. Bütün GDO’lu besinleri toplayabilir. Şeker, kalp hastasıysanız, karaciğeriniz yağlıysa yemeyeceksiniz. Palmiye yağı işlem gördüğünde kanserojenleşir. Trans yağlar meydana gelir. Trans yağlar kanserojendir. İşlenmiş, fabrikadan çıkan her şeyin içinde var. Margarin haline gelen her sıvı yağ trans yağ haline dönüşmüştür. Kanserojendir” dedi. 

“Buğday Ekmeği Şekerden Daha Tehlikeli”
Prof. Dr. Canan Karatay, iki dilim buğday ekmeğinin şekerden daha tehlikeli olduğuna dikkat çekerek, “Tüm hastalıkların temelinde sağlıklı beslenme yatıyor. Kalbimizi artık ağzımıza koyacağız. Kişilik bozukluğu, felç, inme, parkinson, bütün beyin hastalıkları, depresyon, bütün kanserler, çocuklarda görülen otizm, kısırlık, hepsinin altında yanlış beslenme var. Bunların altında aşırısı çok tehlikeli olan insülin yatıyor. Bir kişinin bel çevresi genişliyorsa, göbekte yangın var demektir. Kilo alınmasının sebebi, trigliseridlerdir. Aşırı kan şekerinin depolanmasıdır. Ekmek yemiyorum, bir dilim tam buğday yiyorum diyenler büyük bir yanılgı içinde. Tam buğday insülini en fazla yükselten faktör. İki dilim buğday ekmeği şekerden daha tehlikelidir. Ekmek vücutta inflamasyon başlatır. Kanser yapar. Sağlıklı yağlar inflmasyonu önler. Doğal işlem görmemiş soğuk sıkım zeytinyağı ve tereyağı kullanın. Doğal yağ yediğimiz sürece inflamasyon düzelir” diye konuştu.

“Meyve Suyunun alkolden Bir Farkı Yok” 
‘Vatandaş aklını başını alsın, ekmek hakiki bir besin değil, doydum sanıyorsunuz’ sözleriyle dikkatleri çeken Prof. Dr. Karatay, sağlıklı beslenmenin püf noktalarını şöyle açıkladı:“Günde 6-8 öğün insülin direncini artırıyor. Sık sık yemeye programlı değil vücutlarımız. 2 öğün yiyin. Peygamberimiz Hz. Muhammed ve İbn-i Sina’da iki öğün yerdi. Sık sık yiyince hazım yapılamadığı için gaz şikayetleri ortaya çıkıyor. Hakiki tereyağı, zeytinyağı, hakiki köy yumurtası, yağlı kuzu ve dana eti, hakiki ev yoğurdu, hakiki peynir, fındık fıstık, hakiki bakliyatla beslenirseniz, zaten acıkmazsınız. Her gün 30-40 tane zeytin yiyin. Şekerli gazlı içecekleri çocuklara içirmeyin. Meyve suyu, alkol gibidir. Karaciğeri yağlandırır. C vitamini sadece meyve suyunda var diye halkın beyni yıkanmış. Ortamda şeker varken,  C vitamini hücreye girmez. Şeker, C vitaminiyle yarışır. Meyve yiyorum faydalı diye kendinizi kandırmayın. Meyvenin fiyatı arttı diye de üzülmeyin. Çünkü meyve yetişirken kullanılan suni gübre, böcek ve tarım ilaçları, mantar ilaçları eklendiği zaman toprakta hiç mineral kalmıyor, zehir oluyor.”

Sınava Hazırlanan Öğrenciler Nasıl Beslenmeli?
Canan Karatay YGS’ye hazırlanan öğrencilere de şu tavsiyelerde bulundu:
“Gençler, okuldan geliyor, akşam imtihana hazırlanıyor. Dirençli olmaları için beslenmelerine dikkat etmeleri gerekiyor. Bu durumda 4-5 yumurtayla anneler gençlere omlet yapsın. 2-3 saat uyuyup uyandıktan sonra kendilerini zinde hissedecekler. Şekersiz Türk kahvesi içsinler.  Türk kahvesi en sağlıklı kahvedir ancak şekersiz olacak. Fındık, fıstık yiyebilirler.” 

Türk insanı tatil seçiminde de son dakikacı!

Türk insanının büyük çoğunluğu hala tatil programını son dakikaya bırakmakta 
Valstur İç Turizm Müdürü Barış Uzun, Türk insanının tatil alışkanlıklarını ve tatil kavramına yaklaşımını ile ilgili açıklama yaptı. Türk tatilcilerin genel refleksine bakıldığında, özellikle otuz yaş ve üzeri tatilciler güneyde bir tatil köyüne gidip 1 hafta otelden çıkmadan tatili sonlandırmak istediklerini söyleyen Uzun, "Ayrıca yazlıkçı olarak nitelendirdiğimiz ciddi bir kesim de mevcut. Yani ilk akla gelen hala deniz, kum, güneş ama son dönemlerde kruvaziyer turlarında ve özellikle vize uygulanmayan bazı Ortadoğu ülkelerine gezilerde artış gözlenmektedir. Beş yıl öncesine kadar sadece 6 bin olan yerli kruvaziyer müşterisi şuan 30 binleri geçmiş durumda. Bunun yanı sıra özellikle balayı çiftlerinin tatil planlarında Avrupa’yı tercihlerinde ciddi bir artış gözlemlenmektedir" dedi. Erken rezervasyon her ne kadar her yıl ülkemizde artış gösterse de, Türk insanının büyük çoğunluğu hala tatil programını son dakikaya bırakmakta.


Gençler tatilde eğlenmekten yana Gençlerin özellikle 23-35 yaş arası Türk tatilcilerin, tatil anlayışlarına bakıldığında, dinlenmekten ziyade eğer tatil 1 hafta ise o 1 haftayı doya doya en verimli şekilde eğlenceli hale getirebilmek üzerine olduğunu bildiren Barış Uzun, "Bu sebeple, kalacakları otelleri seçerken, merkeze yani eğlence mekanlarına yakın olmasına, ulaşım imkanlarının kolay olmasına özen göstermekteler. Ayrıca genç kesimin ciddi bir sosyal medya kullanımı olması sebebiyle, sosyal medyada trend olan bölgelerdeki otellerin ciddi bir tercih sebebi olduğunu söyleyebilirim. 35 yaş üstü özellikle çocuklu ailelerin ise, daha çok dinlenmek amaçlı tatil tercih etmeleri sebebiyle, şehrin gürültüsünden uzak denizi ve doğası huzur veren bölgelerdeki otelleri tercih ettiğini yaptığımız anketlerden net bir şekilde anlayabiliyoruz.

Turizmde e-ticaret sistemine geçişle birlikte, online olarak rezervasyon yaptıran müşteri kitlesinde büyük bir artış yaşandı ve bu hızla da artmaya devam ediyor. Gelişen teknoloji ile birlikte tüketici, çok kısa bir sürede, aynı ürünü farklı sitelerde görebiliyor. Fiyatlara ve işletmenin sunduğu avantajlara göre özgürce seçim yapabiliyor. Bu sayede rekabetin daha dürüst ve ilkeli yapılmasının önü açılmış, tüketicinin fiyatta ezilmesinin önlemi alınmış oluyor. İnternetten online satışı sadece tüketici açısından bir avantaj olarak değerlendirmemek gerek. Tüketiciler alacağı hizmeti, zamandan müthiş kazanıp online olarak istediği zamanda alabiliyor, aynı zamanda işletmeler açısından ise, online satışları çok yüksek bir işletmenin zamandan, çalışandan ve daha bir çok maliyetten tasarruf ettiğini de söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.

Erken rezervasyonun, acenteler ile otellerin yaptıkları anlaşmalar sayesinde müşterilere rezervasyonlarını erken satın almaları koşuluyla çok özel fiyatlar ve indirim avantajları sunulması olduğunu vurgulayan Uzun, "Son 10 yıldan beri ülkemizde özellikle iç pazarda başarıyla uygulanmakta ve her sene daha da yaygın hale gelmektedir. Erken rezervasyonun mantığı erken satın alıp ucuza mal etmektir. Tüketici açısından en büyük avantajı otellerin sezon fiyatlarının en taban şartlarından satın alınabilme fırsatıdır.  Olağanüstü koşullar (doğal afetler, siyasi krizler, terör gibi firstmajor durumlar) söz konusu olmadığı takdirde erken rezervasyon yaptırmanın herhangi bir dezavantajından bahsedilemez. Bu gibi koşullarda ise erken satın alan misafirlerin sonraki aylarda beklediği fiyat artışları bazı tesislerde gerçekleşmeyebilir. Bunun sebebi ise otel fiyatlarının dinamik fiyatlandırma sistemine bağlı olmasıdır. Yani, otellerin fiyatları doluluklarıyla doğru orantılı olarak artmaktadır. Önden gelen rezervasyonlar ile fiyatlarını sonraki aylarda arttıran bir tesis yaşanan firstmajor durumlar neticesinde iptal olan çok sayıda rezervasyon ile fiyatlarını bir anda düşürebilir. Bu gibi durumlarda erken rezervasyon yaptıran misafirin kendisini zarar etmiş olarak hissetmesine sebep olabilmektedir ancak Valstur olarak bu gibi durumlarda misafirlerimize aradaki farkı iade ederek mağduriyetlerini ortadan kaldırıyoruz" dedi.

Günümüzde Türkiye'de internet kullanan bireylerin oranı yüzde 62leri bulduğunu kaydeden Uzun, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu demek oluyor ki on hanenin sekizi artık internet erişimine sahip. Tabi ki bu oranı yükselten en büyük etken ülkemizde yüzde 97'lere varan cep telefonu kullanımı. İnternet kullanımı bu denli yaygınlaşmışken internet kullanımının büyük çoğunluğunda sosyal medya paylaşımlarının ilk sırada olduğunu yapılan araştırmalardan takip ediyoruz. İnternet kullanan insanların, internetten mal ve hizmet satın alma oranı henüz yüzde 34 seviyesinde. Bu demek oluyor ki klasik acentecilik mantığı yerini tamamen çevrimiçi acenteciliğe bırakmış değil. Türk insanının büyük çoğunluğu hala bir şey satın alırken satın aldığı kişiyi görmek en azından sesini duyma ihtiyacı hissediyor. Tüm bunlara rağmen internetten çevrimiçi alışverişin ciddi boyutlara ulaştığının farkındayız ve reklam kampanyalarımızı sadece büyük şehirlerde değil Anadolu'nun potansiyeli yüksek şehirlerinde de yürütmekteyiz. Bu sayede Anadolu'nun en ücra köşelerinde şube açmadan insanlara ulaşabilmekteyiz".

Ateşböcekleri Belgrad Ormanı’nda buluşuyor!

Uzunetap Gece Koşuları Serisinin ilki 18 Mart’ta start alıyor
İlk kez 21 Aralık 2013’te Longest Night ile başlayan Uzunetap Gece Koşuları artık yılın farklı zamanlarında farklı rotalarda sizi bekliyor!

Her biri İstanbul’un farklı noktalarında gerçekleşecek etkinliklerin en büyük amacı gece koşmanın keyfine varmak ve katılımcılarına festival havasında bir spor deneyimi yaşatmak.Işıl ışıl, eğlenceli ve spor ile taçlandırılmış ilk gece koşusu ise 6K ve 12K kategorileri ile 18 Mart’ta Belgrad Ormanı Neşet Suyu parkurunda Garmin, Under Armour, Argos, Acıbadem Mobil ve Siberalem sponsorluğunda gerçekleşecek.

Ateşböcekleri misali kafa lambalarıyla koşacak/yürüyecek katılımcılar, start öncesi gerçekleşecek olan mini festival ve  organizasyon tarafından hazırlanan küçük sürprizler ile ışıl ışıl ve spor dolu gecenin tadına varacaklar.

Siz de eğlence dolu bu gecede koşarak geceyi gündüze çevirmeye var mısınız?
Detaylı bilgi ve başvuru için www.uzunetap.com adresini ziyaret edebilirsiniz.


12 Mart 2017 Pazar

Geçmişin izi geleceğin yüzü olacak

İstanbul Fulya Sanat Merkezinde “KASTAMONU” rüzgarı esti

Fulya Sanat Merkezinde 11 Mart Cumartesi akşamı gerçekleşen program kapsamda ülkemizin savunmasında kahramanlık gösteren, iş, siyaset, eğitim, spor ve sanat dünyasında başarı elde etmiş Kastamonulu kadınlar ‘Geçmişin İzi Geleceğin Yüzü' programında bir araya geldi.Kastamonu Kadın Derneğini (Kast-Kader) 11 Mart Cumartesi günü Fulya Sanat Merkezinde “Geçmişin İzi Geleceğin Yüzü” programı  ile Kastamonulu başarılı kadınlar ve kahraman kadınların aile mensupları bir araya geldi. Kastamonu kültürüne ve tanıtımına dair birçok etkinliği paylaşan Kastamonulu Kadınlar sadece geçmişte değil günümüzde de iz bırakacak birçok önemli noktada roller alıyor. “Kastamonu kadınlar, Sanatta, Sporda, Eğitim, Siyaset ve iş dünyasında önemli başarı elde etmiş Kastamonulu kadınlar bulunuyor. 

Kast-Kader Başkanı Emine ÇELİK, “Geçmişin İzi Geleceğin Yüzü” projesiyle bugünün yüzü olan ama kesinlikle geleceğe iz bırakacağından şüphemiz bulunmayan kadınlarımızı bu programda bir araya getirdik. Geçmiş ile günümüz arasında kurulacak köprüyle elde edilen gelir ile üniversiteli genç kızların eğitimine destek olmak amacıyla hayata geçirilen sosyal sorumluluk projesi etkinliği ile tüm Kastamonulu bireyler güç birliği yaptı. Ülkemizin savunmasında kahramanlık gösteren, iş, siyaset, eğitim, spor ve sanat dünyasında başarı elde etmiş Kastamonulu kadınlar, üniversiteli kızlara eğitim desteği sağlamak amacıyla “Geçmişin İzi Geleceğin Yüzü” programında bir araya geldi. 

Kastamonu’nun erkeği kadar kadınının da cesurluğu ve kahramanlığı dillere destan oldu. Ancak bugüne kadar onların birçoğu isimsiz kahraman olarak anıldı. Oysa her birinin adları, aileleri ve bilinmesi gereken hayat hikayeleri vardı. Projenin geçmişin izini taşıyan bölümünde onların hayatlarından kesitler paylaşıldı. “SİZ BENİ ÖLDÜ MÜ SANDINIZ” Onları yaşatmak için yola çıkan Kastamonulu Kadınlar  Dugusal birde Sinevizyon gösterisi düzenledi.


Türkiye’nin ilk ve Tek Şapka Müzesi Kastamonu’da bulunuyor. Geçmişten günümüze birçok şapka hem korunuyor hem de sergileniyor. Kastamonu Valiliği Vedat Tek Kültür Merkezi Müdiresi İlknur Aynan ile koreograf Asil Çağın’ın güç birliğinde Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma  entitüsü kıyafetleriyle geçmişin izini taşıyan şapkalar Fulya Sanat Merkezinde şapka defilesi ile izleyicilerin karşısına çıktı.




Atatürk’ün Kastamonu’ya gelişleri, Kılık Kıyafet ve Şapka inkılabının 1925 yılında Kastmonu’da ilan edilmesine ithaf ve  2008 yılında açılışı gerçekleştirilen Türkiye’nin ilk ve tek Şapka Müzesinin defilesi Fulya Sanat Merkezinde 11 Mart Cumartesi akşamı gerçekleşti.



Türkiye’nin ilk ve tek Şapka Müzesinin Defilesi’nde Cumhuriyet döneminden günümüze Şapkalar, Yöresel Şapkalar, Devlet ve Opera Balesi Şapkaları, Dünya Ülkeleri Şapkaları ile birlikte,  Atatürk‘ün kullanmış olduğu birbirinden değerli şapkaları, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, Eski Başbakan Bülent Ecevit’in kullandığı şapkalar mankenler tarafından izleyicilere sunuldu.

Şapkalarıyla özdeşleşmiş ünlü bayanların şapkaları Eski Devlet Bakanlarında Işılay Saygın, Sinema Sanatçısı Filiz Akın, Sinema Sanatçısı Türkan Şoray, Sinema Ve Tiyatro Sanatçısı Selda Alkor, Cem Karaca, Harun Kolçok, ve Mazhar Fuat Özkan’ın kullandığı şapkalar mankenler tarafından geniş bir seyirci kitlesi önünde alkışlanarak izlendi. Türkiye’nin ilk ve tek Şapka Müzesi’nde bulunan  modanın duayenlerinin şapkaları da izleyicilere sunuldu. Yıldırım Mayruk, Erol Albayrak, Cemil İpekçi, Zuhal Yorgancıoğlu, Vural Gökçaylı ve Faruk Saraç’ın tasarımlı şapkaları defilede izleyicilere sunuldu.

PROJEYE KATKI SAĞLAYANLAR PLAKETLE ÖDÜLLENDİRİLDİ












  • Arzu Akça’nın plaketini Bahçelievler CHP İL Başkanı Mehmet Ali Özkan  verdi.
  • Ayşe Tüter’nin plaketini İmren İnş Yön KUR Başkanı Akif Özkan verdi.
  • Beyzanur Ay’ın  plaketini THM Sanatçısı Enis Mangaloğlu verdi.
  • Burcu Kösem’in  plaketini Teksan Jeneratör yön kur bşk  Özdemir Ata  verdi.
  • Gözde Yüksel’in plaketini Cide Federasyon Genel Sekreteri Mehmet Yılmaz verdi.
  • Güler Sarıcı’nın plaketini bağımsız mali müşavirler  üyesi Rıza Teksan verdi
  • Işılay Reis’in plaketini Denden Denizcilik Yön Kur BŞK Vekili Gürkan Köseoğlu verdi.
  •  İlknur Aynan’in  plaketini Tuğgeneral Nehir Aydın verdi
  •  Nejla Sakarya’nın plaketini İst Yufkacılar Odası Başkanı Ayhan Ünal verdi
  •  Doç.Dr.Özge Çelik’in  plaketini Fateks Tekstil adına Serpil Çalışkan verdi 
  •  Safiye Bayat’ın  plaketini işadamı İsmail Erşahin verdi
  • Seçil Özkan’ın  plaketini Seydiler Belediye Başkanı Mehmet Şahin verdi
  •  Selma Cengiz’in  plaketini Reis Gida Yön Kur Üyesi Ömer Yorgun verdi
  • Sevim Erengil’in plaketini İstamonu Gazetesi İmtiyaz sahibi Hüseyin Şahin Karadeniz verdi
  •  Yaprak Soysalan’ın  plaketini Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Ercan Yalçınkaya verdi
  • Yasemin Gür’ün  plaketini Kastamonu Vali Yardımcısı Ünal Kılıçarslan verdi.

                    Plaket sunumundan sonra folklor gösterileriyle geceye devam edildi.








TÜRKİYE'NİN İLK ve TEK Kastamonu Valiliği Vedat Tek Kültür Merkezi'nde sergilenen birbirinden değerli şapkalar defilede sergilendi. 


Uyarı! Bu sitede yer alan tüm içerikler, “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” uyarınca tescil ve koruma altındadır. Kısmen dahi olsa; basılı şekilde ya da internet üzerinde, izinsiz çoğaltılıp kopyalanamaz, alıntı yapılıp kullanılamaz. Ancak habere aktif link verilerek kullanılabilir. Aksi taktirde ADA Hukuk Burosu yetkilidir.