18 Temmuz 2025 Cuma

JOLLY, 2025 Sezonuna Güçlü Başladı

Türkiye’de tatil denince akla gelen öncü markalardan biri olan Jolly, 2025 sezonuna güçlü bir başlangıç yaptı. Her ihtiyaca hitap eden ürünlerini, uygun fiyatlı tatil alternatifleri, vade farksız taksit seçenekleri ve kupon indirim kampanyalarıyla tatilcilerle buluşturan Jolly, 2025’in ilk  6 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre kişi sayısında %30’un, ciroda ise %60’ın üzerinde büyüme yakaladı.

ERKEN REZERVASYON BİLİNCİ OLUŞTU

İstanbul Kuruçeşme’de yer alan Civarda’da basın mensuplarıyla bir araya gelen Jolly Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, Jolly CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Vardar, Jolly Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Burçin Baysak ve departman yöneticileri sektöre dair son gelişmeleri paylaştı. Yeni sezona güçlü bir başlangıç yaptıklarını aktaran Mete Vardar, “Her yıl olduğu gibi bu yıl da misafirlerimiz için çok özel kampanyalar hazırladık. Ekim 2024’te yüzde 50’ye varan oranlarda indirimlerle sunduğumuz erken rezervasyon kampanyasına çok güçlü bir talep oluştu. Yerli turistte artık erken rezervasyon bilinci oluştu. Böylece rezervasyonların yüzde 50’den fazlasını bu dönemde aldık. Ayrıca bankalarla yaptığımız özel kart ve puan kampanyaları, kredi kartına vade farksız taksit ve kupon indirimleri gibi çalışmalarımızla birlikte bu yılın ilk 6 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre kişi sayısında %30’un, ciroda ise %60’ın üzerinde büyüme yakaladık.”

jolly-mert-vardarmete-vardarburcin-baysak.jpg

İÇ PAZARIN ÖNEMİ ANLAŞILIYOR

Jolly olarak iç pazarın önemini yıllardır hemen her mecrada dile getirdiklerini vurgulayan Mete Vardar, bu alanda başarıya ulaştıklarını ifade etti. “Artık ilk kontenjan açılan ve ilk kontrat yapılan pazarların başında iç pazar geliyor” diyen Mete Vardar, yerli turiste ayrılan kontenjanın da arttığına dikkat çekti. Vardar, “Dünyanın hemen her yerinde yerli turist çok önemlidir. Türkiye’de de bunu hem ticari ilişkilerimizde hem de sosyal mecralarda yıllarca anlattık. Bu emeklerimiz meyvesini verdi. Vatandaşlarımız artık daha öncelikli hale geldi” diye konuştu.

ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYDUK

Acentelerin de bu süreçte elini taşın altına koyduğunu belirten Mete Vardar sözlerine şöyle devam etti: “Erken rezervasyon kampanyası ile Ekim ayında, Temmuz ayı için tatil alan bir misafir, tatilinin sadece %25’ini ödedi. Kalan kısmı ise sekiz ay sonra dokuz taksitte ödedi. Buradaki %75’lik ödeme kısmını acente olarak biz finanse ettik. Sezon içinde de %50’ye varan indirim ve taksit fırsatları ile misafirlerimizin kafa rahatlığı ile tatil yapması için desteğimizi hep gösterdik. Paranın bu kadar kıymetli olduğu bir dönemde, sektörümüzdeki çarkların dönmesi için biz elimizi taşın altına koyduk.”

FİYATLAR ENFLASYONUN ALTINDA

2025 yılı için geçen seneye oranla çok daha iyi hazırlandıklarını vurgulayan Mete Vardar, “Otel fiyatlarında, enflasyonun çok altında artış yapıldı. Tüm bunlara ek olarak, Jolly olarak biz de bankalarla yaptığımız özel anlaşmalarla vade farksız kredi kartı taksit imkânı sağladık. Erken rezervasyon sürecinde çok özel kampanyalar hazırladık. Bu da misafirlerimizin satın alma gücünü artırdı” ifadelerini kullandı.

YAVRU VATAN’A HİZMET MİLLİ GÖREVİMİZ

İç pazarı büyütmeyi kendilerine misyon edindiklerini belirten Mete Vardar, “Yıllardır verdiğimiz emeklerin karşılığını almaya başladık. Ülkemizde tatil algısının gelişimine sunduğumuz katkılarla yetinmiyor, şimdi Yavru Vatan’ımız için de özel çalışmalar yapıyoruz” dedi. Bu kapsamda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde turizmin gelişimine yönelik tüm imkânlarını seferber ettiklerini belirten Vardar, şunları söyledi: “Kıbrıs’ta çok büyük yatırımlar var, otel sayısı artıyor. Kıbrıs Hükümeti’ne ve özellikle Kültür ve Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu’na emekleri için teşekkür ediyoruz. Ada turizminin gelişimi için müthiş bir çaba gösteriliyor. Biz de bu çalışmaları desteklemek için Kıbrıs turlarını daha çok öne çıkardık. Kıbrıs’ın sadece deniz, kum, güneş ve casinodan ibaret olmadığını; derin tarihi ve kültürel birikimi de barındırdığını anlatıyoruz. Bu kapsamda Kıbrıs kültür turları öne çıkardığımız en özel ürünümüz oldu. Şu anda da bu turlara çok güçlü bir talep oluşmasını sağladık. Mutlu ve gururluyuz. Yavru Vatan’a hizmeti bir milli görev olarak görüyoruz.”

YURT İÇİ TALEPTE ARTIŞ

Toplantıda iç pazara dair dikkat çekici veriler paylaşan Jolly, 2025 sezonunda yurt içi talebin yüksek seyrettiğini açıkladı. Şirket, özellikle Antalya, Alanya, Bodrum ve Marmaris en popüler destinasyonlar olarak ciddi bir ivme yakaladı. Bu bölgelerdeki ciro, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %60’ın üzerinde büyüme gösterdi.

ESNAFA KATKI SAĞLIYORUZ

İç pazarda güçlü bir büyüme yakaladıklarını, kültür turizminin ise Jolly’nin olmazsa olmazı olduğunu belirten Mert Vardar, “İşimize sadece ticari olarak bakmıyoruz, gittiğimiz bölgeye heyecan ve mutluluk katıyoruz. Esnafa ve bölge halkına destek veriyoruz. Kültür turlarında liderliğimiz devam ediyor” dedi. Özellikle Kars turlarında kişi sayısında %135 artış sağlandığını dile getiren Vardar, her sene olduğu gibi Mardin ve GAP turlarının öncelikli misafir tercihleri arasında yer aldığını ifade etti.

AVRUPA’YA TALEP HÂLÂ GÜÇLÜ

Son dönemde kurdaki stabilizasyonun da etkisiyle yurtdışı turlara yönelik talebin arttığını belirten Mert Vardar, “Vize randevu sorunu maalesef hâlâ devam ediyor. Jolly olarak konsolosluklarla yoğun iletişim halinde çözüm arayışındayız. Ancak yine de Avrupa’ya talep çok güçlü. Özellikle Benelüks turlarında kişi sayısında %140 büyüme yakaladık. Bunun yanı sıra İtalya, İspanya ve Yunanistan’a olan talep de çok yüksek. Bu bölgelerde de kişi sayısında %20’lere varan büyüme sağladık” dedi.

jolly-mert-vardarmete-vardarburcin-baysak-001.jpg

UZAK DOĞU TURLARINA TALEP ARTTI

Turizm ve Ticaret Bakanlıkları tarafından açıklanan “Uzak Ülkeler” stratejisine dikkat çeken Jolly Yönetim Kurulu Üyesi Mert Vardar, bu doğrultuda özel tur paketleri hazırladıklarını belirtti. Vardar, “Özellikle Tayland, Bali ve Japonya gibi destinasyonlara yönelik ilgide ciddi bir artış gözlemliyoruz. Bu bölgelere yönelik talepler %50’ye varan oranlarda arttı. Japonya özelinde ise cirosal büyüme, geçen yılın aynı dönemine oranla 4 katını aştı. Vardar ayrıca, vizesiz ülkelere yönelik talebin de yüksek olduğunu vurgulayarak, “Dubai, Mısır ve Balkanlar bu yıl da en çok ilgi gören destinasyonlar arasında yer alıyor,” ifadelerini kullandı.

ONLİNE PAZARI DOMİNE EDİYORUZ

Teknoloji yatırımlarının sürdüğünü vurgulayan Mert Vardar, “Dijital dünyaya adapte oluyor, kaynak yapımızı geliştiriyoruz. Butik oteller ve şehir otellerini online veri tabanı ile anlık izliyor; kontenjan ve fiyatları en sağlıklı şekilde yönetiyoruz. Online kanallar üzerinden çok güçlü bir artış sağladık. Bu yıl bu alanda %100’ün üzerinde büyüme yakaladık. Artık bu alanda pazara yön veriyoruz” dedi.

İNSANA YATIRIM YAPIYORUZ

Jolly’nin MICE sektörüne özel yatırımlarına da dikkat çeken Mert Vardar, “Bu alanda insana yatırım yapıyoruz. Şirketlerin kurumsal rezervasyonlarını dijital ortamlarda yönetecek çok tecrübeli bir ekibimiz var. Bugün São Paulo’dan İtalya’ya, Japonya’dan Malezya’ya, Trabzon’dan Kars’a 70 ülkede aynı anda MICE organizasyonlarını kusursuzca yönetiyoruz. Bu başarının arkasında insana yaptığımız yatırım var” diye konuştu.

JOLLY, 2025 YILINDA GÜÇLÜ PERFORMANSINI SÜRDÜRÜYOR

2025 yılına iddialı bir başlangıç yapan Jolly, yıl boyunca büyüme ve yenilik odaklı stratejileriyle sektördeki lider konumunu pekiştiriyor. Jolly CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Vardar, “Sadece hedef belirlemekle kalmadık, vizyonumuzu da genişlettik. Türkiye’nin en çok tercih edilen turizm markalarından biri olarak, sektördeki liderliğimizi daha da ileri taşımayı hedefliyoruz. 2025 yılında güçlü altyapımız, dijitalleşme yatırımlarımız, sürdürülebilirlik odaklı projelerimiz ve müşteri memnuniyetini ön planda tutan hizmet anlayışımızla sektörde fark yaratmaya devam ediyoruz. Potansiyelimize, deneyimli ekibimize ve birlikte büyüdüğümüz milyonlarca misafirimize olan inancımızla bu yılı başarılı şekilde tamamlamayı hedefliyoruz.” dedi.

13 Temmuz 2025 Pazar

Gazipaşa-Alanya ile Amsterdam arasında haftada üç direkt uçuş

Gazipaşa-Alanya Havalimanı, TUI Nederland’ın Amsterdam’dan gerçekleştirdiği ilk uçuşu törenle karşıladı.TUI Nederland, sezon boyunca her Perşembe Gazipaşa-Alanya ile Amsterdam arasında karşılıklı hizmet verecek. Corendon Dutch’ın Salı ve Cumartesi günleri sunduğu uçuşlarla birlikte bu rota üzerindeki direkt uçuşlar haftada üç güne çıktı.


TAV Havalimanları tarafından işletilen Gazipaşa-Alanya Havalimanı, TUI Nederland’ın Hollanda’nın başkenti Amsterdam’dan gerçekleştirdiği ilk uçuşu dün (10 Temmuz) törenle karşıladı. OR3161 sefer sayılı ve B738 tipi uçakla gelen yolcular terminalde çiçeklerle karşılandı. TUI Nederland’ın Amsterdam-Gazipaşa arasında başlayan direkt uçuşları 28 Ağustos’a kadar sürecek. Aynı rotada Corendon Dutch, Salı ve Cumartesi günleri hizmet veriyordu. TUI Nederland’ın Perşembe günleri sunduğu uçuşlarla birlikte, Gazipaşa-Alanya ile Amsterdam arasındaki direkt uçuş sayısı haftada üç güne çıktı.

tav-gazipasa-alanya-havalimani-direktoru-ali-ozgur-pehlivan-001.jpgTAV Gazipaşa-Alanya Havalimanı Direktörü Ali Özgür Pehlivan “Gazipaşa-Alanya Havalimanı’ndan hizmet veren havayolu sayısını ve uçuş ağımızı genişletmek amacıyla işbirliklerimizi her geçen gün güçlendiriyoruz. Haftanın farklı günlerinde, çeşitli destinasyonlara sunduğumuz uçuşlarla yolcularımıza daha fazla seyahat seçeneği sunmak için çalışıyoruz. Yeni havayollarıyla kurduğumuz işbirlikleri sayesinde, bölgemizin küresel ölçekte erişilebilirliğini artırmak ve turizm potansiyelini geliştirmek amacıyla paydaşlarımızla birlikte çalışmaya devam edeceğiz” dedi.2024 yılında 1 milyon 51 bin 608 yolcuya hizmet veren Gazipaşa-Alanya Havalimanı’ndan, 2025 yaz sezonunda 26 Ekim’e kadar dış hatlarda 14 havayoluyla 14 ülkede 21 destinasyona uçuş gerçekleştirilmesi planlanıyor. Havalimanı, 2025 yılının ilk altı ayında ise 385 bin 041  yolcuya hizmet verdi

Türkler Yunanistan’a, Balkanlar Silivri’ye Akın Ediyor

Deniz ürünlerinde Türkiye ile dünyayı birleştirdi, kendi reçetesi ile 1.750 çeşit yarattı


İstanbul’da 50 yıldan bu yana faaliyet gösteren Sofram Restaurant, kendi reçetesi ile hazırladığı ve deniz mahsullerinde başka bir örneği olmayan 1.750 çeşit deniz ürününü misafirlerine sunuyor. Müşterilerinin yüzde 30’unun yurtdışından geldiğini ve gastronomi turizmine ciddi katkıda bulunduklarını söyleyen Sofram Restaurant'ın ikinci kuşak işletmecilerinden Hüseyin Kankaya, özellikle Yunanistan ve Bulgaristan’dan büyük ilgi gördüklerini, sadece yemek yemek için Silivri’ye geldiklerini ifade etti. Deniz ürünlerinin Türkiye'de klasik pişirme teknikleri ve alışagelmiş tariflerle sınırlı kaldığını belirten Kankaya, kardeşi Kaan Kankaya ile birlikte bunu değiştirmek için yola çıktıklarını ve hem geleneksel lezzet kodlarını bozmadan hem de dünya mutfağındaki teknikleri deniz ürünlerine adapte ederek yepyeni bir dil yaratmak istediklerini söyledi.

Mutfaklarının temelinde inovasyon olduğunu ve her bir lezzetin farklı hikayesiyle misafirlere sunulduğunu kaydeden Kankaya, "Türk mutfağında deniz ürünlerinin yeri maalesef yeterince güçlü değil. Biz Türk mutfağıyla deniz ürünlerinin birbiriyle ne kadar ahenk içinde ilerleyebileceğini gelen misafirlerimize özel sunumlar ile aktarıyoruz. Hedefimiz kendimize özgü çeşit sayımızı 3 bin 500’e çıkarmak." dedi. Sofram Restaurant, İstanbul Silivri’de 50 yıldan bu yana faaliyet gösteren bir deniz mahsulleri restoranı. Restoranı öne çıkaran en önemli konu ise deniz mahsullerine kattığı inovasyon ve tamamı kendilerine özgü lezzetleri. Restoranın ikinci kuşak işletmecilerinden ve şeflerinden Hüseyin Kankaya, kardeşi Kaan Kankaya ile deniz mahsullerinde başka örnekleri olmayan lezzetler için yola çıktıklarını ve uzun yıllardır yeni tatlar yaratarak yollarına devam ettiklerini söyledi.

BİR DENEYİM MERKEZİ GİBİ ÇALIŞIYORLAR

Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından gelip yeni lezzetler tatmak isteyenlere kendilerine özgü mutfaklarında bir deneyim merkezi gibi çalıştıklarını kaydeden Kankaya, 1.750 çeşit lezzeti Sofram'a özgü reçeteler ve sunumlar ile hazırladıklarını ve misafirlerine sunduklarını belirtti. Deniz ürünlerinde inovatif lezzetler fikrinin hem gelenekten hem de meraktan doğduğunu ifade eden Kankaya, "Benim ve kardeşimin mutfağa olan tutkularımız sadece yemek yapmaktan değil aynı zamanda doğayı, ürünü ve hikayeyi anlamaktan geçiyor. Hep kendimize deniz ürünlerini ve deniz mahsullerini misafirlerin damağında nasıl farklı bir tat ile buluşturulabiliriz diye sorduk. Deniz ürünleri bizim coğrafyamızda yüzyıllardır var ama çoğu zaman klasik pişirme teknikleri ve alışagelmiş tariflerle sınırlı kalıyor. Amacımız, bu zengin mirasa saygı duyarak onun üzerine de bir şeyler inşa etmek. Hem geleneksel lezzet kodlarımızı bozmadan hem de dünya mutfağındaki kuru olgunlaştırma, tütsüleme ve fermentasyon gibi farklı teknikleri deniz ürünlerine adapte ederek yepyeni bir dil yaratmak istedik. Yapmak istediğimiz genel olarak buydu." dedi. 

ÖNCE HAYAL EDİYORUZ, SONRA RÜYAMIZDA MUTFAĞA GİRİYORUZ

Bu işte inovasyonun sadece farklı bir şey yapmak değil, aynı zamanda anlamlı, sürdürülebilir ve lezzetli bir fark yaratmak olduğunun altını çizen Kankaya, "Her bir yeni lezzet yaratma yolculuğunda iki kardeş her gün yeniden mutfağa aşık oluyoruz. Kardeşimle birlikte önce hayal ediyoruz. Hayal ettikten sonra ardından önce uykuda mutfağa girip orada yeni lezzetler yaratıyoruz. Eğer bir işi gerçekten severek yaparsanız, bu işler hayallerinizi süslüyor ve hayallerinizi rüyalarınızla birleştirip özgün sonuçlar alıp herkesten farklı olmayı başarabiliyorsunuz. Bizim en önem verdiğimiz konulardan biri de farklı olmak. Zaten deneyim de aslında hayatımızdaki farklılıklardan oluşuyor. Dolayısıyla bu kadar fazla çeşitle hizmet verip başka örneği olmayan lezzetler sunmamızın başlıca ilham kaynağı bu diyebiliriz." ifadelerini kullandı. 

YEMEKLERİ HİKAYELERİ İLE SUNUYOR

Restoranlarına gelen misafirlerine öncelikle bölgenin ve restoranın tarihini anlattıklarını söyleyen Kankaya, şöyle devam etti: "Sunduğumuz lezzetlerin bir örneğinin olmadığını, fakat yiyecekleri her bir lezzetin bir hikayesi olduğunu misafirlerimize anlatıyoruz. Etrafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen deniz ürünlerini yeteri kadar tanıdığımızı ya da tattığımızı düşünmüyorum. Biz de Türk mutfağıyla deniz ürünlerinin birbiriyle ne kadar ahenk içinde ilerleyebileceğini gelen misafirlerimize özel sunumlar ve hikayeleri ile aktarıyoruz. Sonuçta her bir ürünün hayal sürecinden sofraya gelen ana kadar ayrı ayrı hikayeleri var. Yemekler size sunulurken sadece bir yemek değil, yanında geçmişi, nasıl hazırlandığı ve hikayesi de misafirlerimize tek tek sunuluyor ve anlatılıyor. Öncelikle sizin dinlemenizi, dinledikten sonra düşünmenizi ve midenize o lezzeti götürmenizi sağlıyoruz. Böylece herkesin yediği yemekten daha fazla keyif almasına katkıda bulunuyoruz."

YUNANİSTAN VE BULGARİSTAN’DAN YEMEK YEMEYE GELİYORLAR

Konum olarak İstanbul'un biraz dışında kalmalarına karşın yurtdışından çok ciddi bir rezervasyon aldıklarını kaydeden Kankaya, toplam müşterilerinin yüzde 30'unun yabancı olduğunu kaydetti. Özellikle Yunan ve Bulgar turistlerin büyük ilgi gösterdiklerinin altını çizen Kankaya, bunun yanında Fransa'dan İngiltere'ye kadar tüm Avrupa'dan, Katar ve Dubai başta olmak üzere Arap coğrafyasından müşterilerini ağırladıklarını ifade etti. Kankaya, "Bir yandan medyada Türklerin Yunanistan'a yemek yemeğe gittiği haberlerini okurken, diğer yandan Yunanlıların da buraya ciddi bir ilgisi olduğunun altını çizmek isterim. Lezzete, hizmete ve bu inovatif mutfağa gelen turistler sayesinde Türkiye ekonomisi için de önemli bir değer yaratmış oluyoruz. Bizim gibi restoranların sayısının artması Türkiye'nin gastronomi turizmi açısından yükselişinin devam etmesini sağlayacak. " ifadelerini kullandı.

YEMEDEN ÖNCE 1 DAKİKA SAYGI DURUŞU

Restoranda ilgi gören çok fazla yemek olduğunu belirten Kankaya, öne çıkan bazı yemekleri şöyle anlattı:"Size bir menü örneği vermem gerekirse, ilk oturduğunuzda havyar tarama ve sıcak ekmekle başlıyorsunuz ve ona Sofram'ın 50 yıllık 3 balıktan oluşan kemik suyu çorbası eşlik ediyor. Bunun yanında kalkan balığının ciğerinden hazırlanmış bir pate ile birlikte bir bruschetta servis ediyoruz. Arkasından limonda pişmiş sardalya, seviçe, tülden ince kesilip mutfakta 4, masada da 4 dakika aside pişen eşkina balığı, Fransız tartarımızın üç balıktan oluşan deniz mahsulleri versiyonu, farklı sunumlarıyla deniz kereviti, Fransız istiridyeleri, krep şeklinde sunulan Marmara Denizi'nin sevilen lezzetlerinden biri olan Pavuria gibi lezzetlerle devam edebiliyorsunuz. Ayrıca ödüllü bir lezzetimiz olan ve sadece damağınızda eritip yiyebileceğiniz sarı kanat lokum, Masterchef'te kullandığımız lezzetlerden bir tanesi olan ve yaprak sarma inceliğinde açılan trançanın içerisine kalamar, karides, ahtapot, yengeç bacağı ve ezine peynirinin konulduğu deniz ürünleri sarma gibi ürünlerimiz öne çıkıyor. Yine orada yaptığımız deniz mahsullü Taco çok ilgi görüyor. Bunların yanında İtalyanların Pizzaroni sosuyla birlikte Lipsos balığı eşleniyor ve kızarmış ekmeklerin üzerinde sunuluyor. Üzerine bolca karabiber takviyesi ve 0 ile 10 arasında belirlediğiniz bu acı oranıyla birlikte yemeğiniz önünüze geliyor. Fakat işin en ilginç tarafı, servisin ardından yemeğe bir dakika saygı duruşunda bulunuyorsunuz. Yemeği yemiyorsunuz, önünüzde demlenmesini bekliyorsunuz." 

HEDEF 3.500 ÇEŞİDE ULAŞMAK

Her gün inovatif lezzetler peşinde koşan iki şef kardeş olduklarını vurgulayan Kankaya, "Hedefimiz aslında 1.750 çeşidimizi 3 bin 500 çeşide çıkarmak. Dolayısıyla çalışmaya ve lezzet üretmeye devam ediyoruz. Yemek yemek hepimiz için bir ödül olmalı mottosuyla yola çıktığımız bu yolculuğa 50 yıldır devam ediyoruz ve inşallah sonraki jenerasyonlarla 100'üncü yıla kadar sürdürülebilirliğini tamamlamak ve Türkiye'deki aynı kalitede 100 yıl devam eden restoran ünvanını almak istiyoruz." diyerek sözlerini tamamladı. 

 

Şef Eda Tuncel’den Van Kahvaltısı Yunanistan’ı Büyüledi

Gastronomi ile Kültürel Buluşma: Şef Eda Tuncel’in Van Kahvaltısı Yunan Sofralarında.Van’dan Ege’ye Lezzet Yolculuğu: Şef Eda Tuncel Yunanistan’da Van Kahvaltısını sundu. Şef Eda Tuncel’den Van Lezzetleri ile Yunanistan’da Türk Kahvaltısı Rüzgarı estirdi. 4-6 Temmuz 2025 tarihleri arasında Yunanistan’da düzenlenen uluslararası gastronomi buluşmasında, Türk mutfağının sabah sofralarına özgü zarafeti tüm ihtişamıyla sergilendi.

Etkinlikte ülkemizi temsilen yer alan Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu (TAŞPAKON) Kadın Kolları Başkanı Şef Eda Tuncel, Van yöresine ait coğrafi işaretli ürünlerle hazırladığı geleneksel kahvaltı sunumlarıyla büyük ilgi gördü.

 

Van’dan Yunan Sofralarına Uzanan Lezzet Yolculuğu

Anadolu’nun bereketli topraklarından gelen Van kahvaltısı, otlu peynir, murtuğa, kavut, Van balı ve çeşitli yöresel reçeller gibi nadide tatlarla Yunan halkına tanıtıldı. Her tabak, sadece damaklara değil, köklü bir kültürün hikâyesine de dokundu.Şef Tuncel’in özenli sunumu, katılımcılar tarafından estetik bir şölen olarak değerlendirildi. Türk kahvaltısının zenginliği, çeşitliliği ve sunum inceliği, Yunan misafirlerin hayranlığını kazandı. Sofralara yansıyan sıcaklık ve misafirperverlik, Türk mutfağının evrensel değerlerle nasıl buluştuğunu bir kez daha gösterdi.

 

Gastronominin Diplomatik Gücüyle Kurulan Kültürel Köprüler

Bu etkinlik, yalnızca bir tat denemesi değil; aynı zamanda iki ülke arasında gastronomi diplomasisi yoluyla kurulan kültürel bir köprünün başlangıcıydı. Yunan yetkililer, Şef Eda Tuncel’in sunumundan o denli etkilendiler ki, Ekim ayında yapılacak yeni organizasyon için kendisini onur konuğu olarak yeniden davet ettiler.Bu davetin, hem Şef Tuncel’in kariyer yolculuğunda hem de Türk gastronomisinin uluslararası arenada görünürlüğünü artırma sürecinde bir dönüm noktası niteliğinde olduğu vurgulandı. Tuncel, bu nezaketin hem kişisel bir onur hem de ülkesinin mutfak kültürüne duyulan saygının göstergesi olduğunu ifade etti.

Sofralardan Dünyaya Barışın ve Birliğin Mesajı

Bu tür uluslararası gastronomi buluşmaları, Türkiye'nin kadim mutfak mirasını yalnızca tanıtmakla kalmıyor; aynı zamanda gastronomi turizmi yoluyla kalıcı kültürel etkileşim alanları oluşturuyor. Türk ve Yunan mutfaklarının ortak geleneklerde buluşması, sofralardan yükselen barış ve dostluk mesajları ile yankılanıyor.Van’ın geleneksel lezzetleriyle örülen bu hikâye, kültürel diplomasi açısından olduğu kadar, yerel üreticilerin emeğine ışık tutması yönünden de özel bir anlam taşıyor. Türk mutfağının sesi, artık uluslararası sahnelerde daha güçlü ve daha etkileyici biçimde duyuluyor.

 

4 Temmuz 2025 Cuma

Simpra, teknoloji deneyimini sahaya taşıdı

Restoran ve otel işletmelerine yönelik uçtan uca yenilikçi çözümler sunan Simpra, teknoloji deneyimini sahaya taşıyan mobil karavan projesi Simpravan’ı İstanbul’da düzenlenen bir etkinlikletanıttı. Kullanıcıların Simpra teknolojilerini yerinde deneyimleyebileceği mobil karavan yola çıkmaya hazırlanıyor.3 Temmuz’da  gerçekleşen Simpravan tanıtım etkinliğinde, Simpra COO’su Mehmet Emin Çangal, projenin vizyonu, gelişim süreci ve kullanıcıya sunduğu fırsatları anlattı. Çangal, “Simpra’nın sunduğu teknolojileri masa başında anlatmakla yetinmek istemedik. İnsanların ürünlerimize dokunmasını, o hissiyatı yaşamasını arzuladık. Simpravan tam da bu ihtiyaçtan doğdu. Teknolojimizi sadece anlatmıyor, yaşatıyoruz” dedi.

simpra-mobil-karavan-projesisimpravanprotel-satis-direktoru-fatih-tenel.jpg

Canlı demo ve deneyim alanı öne çıktı

Simpravan, klasik sunumlardan farklı olarak kullanıcıyı merkeze alan etkileşimli bir deneyim sunuyor. Simpra POS, Simpra Kiosk, Check & Place ve diğer teknolojilerin kurulu olduğu mobil karavanda basın mensupları, ürünleri yerinde test etti.Bu projenin en önemli yönünün teknolojiden öte bir deneyim olduğunu vurgulayan Simpra COO’su Mehmet Emin Çangal, “Simpravan sadece ürünleri tanıtan bir platform değil, aynı zamanda marka ile duygusal bir bağ kurma fırsatı sunuyor. Karavanın her durağında kurulan temas, yalnızca bir demo değil potansiyel müşterilerle samimi bir iletişim, dinlenme, dokunma ve birlikte keşfetme anı. Bu proje, markanın anlatılmasından çok, yaşatılmasına odaklanıyor” şeklinde konuştu.

simpra-mobil-karavan-projesisimpravanprotel-satis-direktoru-fatih-tenel-002.jpg

Protel Satış Direktörü Fatih Tenel ise Simpravan hakkında şu ifadeleri kullandı: “Simpravan bizim demo ortamımız. Burada self-servis kiosklarımız üzerinden sipariş verilebiliyor ve bu siparişler doğrudan kasa sistemine düşüyor. Aynı zamanda mutfağa da iletilen siparişler, KDS (Mutfak Ekran Sistemi) sayesinde takip ediliyor.

simpra-mobil-karavan-projesisimpravanprotel-satis-direktoru-fatih-tenel-001.jpg

KDS ile aşçının siparişi ne kadar sürede hazırladığını ve siparişin ne kadar zamanda çıktığını görebiliyoruz. Böylece mutfaktaki performansı analiz ederek ekipman ya da personel eksikliğini kolayca tespit edebiliyoruz.”Simpravan, yola çıkarak kullanıcılarla buluşmaya hazırlanıyorSimpravan önümüzdeki dönemde Türkiye genelinde restoran ve kafe profesyonelleriyle buluşmak üzere hareket edecek. Farklı şehirlerde gerçekleşecek duraklar sayesinde, Simpra'nın sunduğu çözümler potansiyel kullanıcılarla birebir temas kurularak tanıtılacak.

1 Temmuz 2025 Salı

Birleşik TÜRSAB, Başkan adayını kamuoyuna duyurdu


Sektörde uzun yıllar emek vermiş, vizyoner yaklaşımıyla tanınan Aylin Özsavaş, TÜRSAB’ın ilk kadın başkanı olmak üzere yola çıktı.Bu tarihi adım, sadece bir liderlik değişimi değil; ortak akla, sektörel dayanışmaya ve sürdürülebilir kalkınma vizyonuna yapılmış güçlü bir çağrı.

Yeni Vizyon: “Ben” değil “Biz” diyen bir yaklaşım

Aylin Özsavaş’ın konuşması, mesleki birlikteliği yeniden inşa etme vaadiyle öne çıkıyor. Özsavaş’a göre bu süreç bir adaylık değil, turizmin asli taşıyıcısı olan seyahat acentalarına sahip çıkma hareketi. "Biz varız" diyerek hem toplumsal hem ekonomik kalkınmada turizmin rolüne dikkat çekiyor.

tursab-kadin-baskan-adayi-aylin-ozsavas.jpg

Sektörün Gerçek Sorunları: Cesurca dile getirilen yapısal engeller

Özsavaş’ın konuşması birçok kronik sorunu masaya yatırıyor:
•    Vize engelleri: Konsolosluk süreçlerindeki belirsizlik, sektörel büyümeyi doğrudan etkiliyor.
•    Belgesiz acentacılık: Kayıt dışı faaliyetler, mesleki onuru ve güvenliği tehdit ediyor.
•    Sağlık turizminde mağduriyet: Bir gecede uygulamaya giren yönetmelikler, binlerce turizm çalışanını etkiledi.
•    Finansal sürdürülebilirlik: 12 ay ayakta kalmak zorunda olan işletmeler, yalnızca 6-8 aylık gelirle mücadele ediyor.

tursab-kadin-baskan-adayi-aylin-ozsavas-001.jpg

Yapısal Çözüm Önerileri: Somut politikalar ve yeni yasalar

Özsavaş, sadece sorunları dile getirmiyor; çözüm yollarını da cesaretle ifade ediyor:
•    Mevzuatın dijital çağın gereklerine uygun olarak güncellenmesi
•    Belgesiz turizm faaliyetlerine karşı net denetim ve yasal düzenleme
•    Vize süreçlerine yönelik kamu diplomasisi çalışmaları
•    Aidat sisteminde reform ve gereksiz harcamaların kaldırılması
•    Seyahat acentalarının stratejik paydaş olarak konumlandırılması

tursab-kadin-baskan-adayi-aylin-ozsavas-003.jpg

Yeni bir TÜRSAB: Dijital, dirençli ve kapsayıcı

Bu vizyon sadece TÜRSAB’ın iç dinamiklerini değil, Türkiye turizminin global duruşunu da yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Özsavaş, turizmin dijital dönüşümde hızlandırıcı, kültürel etkileşimde taşıyıcı ve kalkınmada lokomotif güç olduğunu vurguluyor.

tursab-kadin-baskan-adayi-aylin-ozsavas-004.jpg

Sakin ama kararlı bir dönüşüm daveti

Aylin Özsavaş'ın liderliğinde şekillenen Birleşik TÜRSAB, agresif söylemlerden uzak, çözüm odaklı ve kapsayıcı bir yönetim anlayışını benimsiyor. 
Aylin Özsavaş; 
Çünkü “Ben” değil “Biz” varız.
Çünkü “Ben” değil “Siz” varsınız.
TÜRSAB, bizleriz!
O hâlde, daha fazla zaman kaybetmeden, Turizmde yeni ufuklar için, Birlikte güçlü adımlar atma zamanı!

YASAL UYARI

Turizminsesi.com web sitesinde yayınlanan haber, resim, bilgi, belge, metin, video niteliğindeki tüm yazılı ve görsel eserler Türkiye Cumhuriyeti Yasalarına tamamen uygun olarak yayınlanmaktadır. TC 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun telif haklarına ilişkin hükümlerine ve AB Fikri Mülkiyet Hukukuna göre WEB MEDYA Yayınları turizminsesi.com  - tourismexclusive.com ve gastroturkey.com 'un yazılı izni olmadıkça hiçbir kimse, yayıncı ve kuruluş, herhangi bir eserin tamamını veya bir kısmını yayınlayamaz, çoğaltamaz, alıntı yapamaz. Ada Hukuk Bürosu yetkilidir.


30 Haziran 2025 Pazartesi

YEPUD’dan Anlamlı Bir Ziyaret 

ATA’ya Saygı Yürüyüşüyle Başlayan Anılarla Dolu Bir Ankara Günü.Yaratıcı Etkinlikler Planlama ve Uygulama Derneği (YEPUD), yalnızca yürüttüğü projelerle değil; toplumsal belleğe olan duyarlılığı, kültürel mirasa duyduğu derin saygı ve köklere uzanan sadakatiyle de dikkat çekiyor.ANKARA - YEPUD Dernek yönetimi ve üyeleri, başkente gerçekleştirdikleri ilk ziyaretin rotasını Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün huzuruna çevirerek anlam yüklü bir başlangıca imza attı.Bu özel ziyaret, geçmişin izlerini taşıyan bir hatırlatmadan öte; geleceğe duyulan inancın, birlik ve beraberlik duygusunun görkemli bir dışavurumuydu.

yepud-baskani-tulay-akingalip-olmezmert-ozcan-umit-yasar-demir-emre-akkus-mehmet-ali-tuna-birgul-ay-tugba-seker-bekoglu-ali-bekoglu-kaan-gok-emre-caliskan-huseyin-bas-murtaza-sonmez-onur-altunay-vural-yurttas-faruk-gul-ve-yilmaz-ozfirat-008.jpg

YEPUD Başkanı Tülay Akın, Başkan Yardımcısı Galip Ölmez, Genel Sekreter Mert Özcan ve yönetim kurulu üyeleri Ümit Yaşar Demir, Emre Akkuş, Mehmet Ali Tuna, Birgül Ay, Tuğba Şeker Bekoğlu, Ali Bekoğlu, Kaan Gök, Emre Çalışkan, Hüseyin Baş, Murtaza Sönmez, Onur Altunay, Vural Yurttaş, Faruk Gül ve Yılmaz Özfırat’ın yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanından gelen YEPUD üyeleri; bu anlamlı yolculuğu sadece fiziksel değil, ruhsal bir arınma ve içsel bir bağlılık ifadesi olarak yaşadı.Ziyaret, YEPUD’un değer temelli duruşunu görsel ve duygusal bir dile dönüştürdü. Atılan her adım, geçmişin rehberliğinde şekillenen çağdaş bir vizyonun sembolüne dönüştü.

yepud-baskani-tulay-akingalip-olmezmert-ozcan-umit-yasar-demir-emre-akkus-mehmet-ali-tuna-birgul-ay-tugba-seker-bekoglu-ali-bekoglu-kaan-gok-emre-caliskan-huseyin-bas-murtaza-sonmez-onur-altunay-vural-yurttas-faruk-gul-ve-yilmaz-ozfirat-001.jpg

Saygı, Sadakat ve Umuda Söz: Anıtkabir’de Yürekten Yazılan Bir An
YEPUD heyeti, milletimizin ortak hafızasında ayrıcalıklı bir yere sahip olan Anıtkabir’de Ata’nın manevi huzuruna çıkarken, yalnızca bir liderin değil; onun düşünsel mirasının, vizyonunun ve insani ideallerinin de önünde saygıyla eğildi.

yepud-baskani-tulay-akingalip-olmezmert-ozcan-umit-yasar-demir-emre-akkus-mehmet-ali-tuna-birgul-ay-tugba-seker-bekoglu-ali-bekoglu-kaan-gok-emre-caliskan-huseyin-bas-murtaza-sonmez-onur-altunay-vural-yurttas-faruk-gul-ve-yilmaz-ozfirat-004.jpg

Aslanlı Yol’dan ağırbaşlı bir yürüyüşle mozoleye ulaşan YEPUD ailesi, törenin ardından Başkan Tülay Akın’ın Anıtkabir Özel Defteri’ne bıraktığı şu anlamlı cümleyle ziyaretin ruhunu özetledi: “Bu ziyaret, sadece bir anma değil; umutla yeniden kurulan bir bağ, geleceğe dair verilen bir sözdür.”

yepud-baskani-tulay-akingalip-olmezmert-ozcan-umit-yasar-demir-emre-akkus-mehmet-ali-tuna-birgul-ay-tugba-seker-bekoglu-ali-bekoglu-kaan-gok-emre-caliskan-huseyin-bas-murtaza-sonmez-onur-altunay-vural-yurttas-faruk-gul-ve-yilmaz-ozfirat-006.jpg

YEPUD’un Kimliğinde Saklı Değerler: Hafızayla İnşa Edilen Yarınlar
Gerçekleştirilen bu ziyaret, geçmişle kurulan manevi bağların toplumlar için ne denli yaşamsal olduğunu bir kez daha hatırlattı. Aidiyet duygusunu canlı tutan, tarihî sorumluluğu sahiplenen ve geleceğe taşınacak bilinçli bir miras oluşturan her etkinlik, YEPUD’un çok katmanlı misyonunun bir parçası olarak öne çıkıyor.

yepud-baskani-tulay-akingalip-olmezmert-ozcan-umit-yasar-demir-emre-akkus-mehmet-ali-tuna-birgul-ay-tugba-seker-bekoglu-ali-bekoglu-kaan-gok-emre-caliskan-huseyin-bas-murtaza-sonmez-onur-altunay-vural-yurttas-faruk-gul-ve-yilmaz-ozfirat-007.jpg

Dernek üyeleri, bu anlamlı yolculukta yalnızca sembolik bir adım atmadı; aynı zamanda tarihle kurdukları samimi diyaloğu, kültürel mirasa duydukları sorumluluğu ve toplumla aralarındaki vicdani bağı da perçinlediler.Ortaya çıkan mesaj netti: “Geçmişten aldığımız ilhamla geleceği daha bilinçli, daha duyarlı ve daha umut dolu bir şekilde inşa etmeye kararlıyız.”Ziyaretin ardından YEPUD heyeti, Ankara’daki temaslarına çeşitli kurumlarla görüşerek devam etti; böylece hem hatıralarla yüklü bir günü onurlandırdı hem de geleceğe dönük projelerin temellerini atmaya başladı.


YASAL UYARI

Turizminsesi.com web sitesinde yayınlanan haber, resim, bilgi, belge, metin, video niteliğindeki tüm yazılı ve görsel eserler Türkiye Cumhuriyeti Yasalarına tamamen uygun olarak yayınlanmaktadır. TC 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun telif haklarına ilişkin hükümlerine ve AB Fikri Mülkiyet Hukukuna göre WEB MEDYA Yayınları turizminsesi.com  - tourismexclusive.com ve gastroturkey.com 'un yazılı izni olmadıkça hiçbir kimse, yayıncı ve kuruluş, herhangi bir eserin tamamını veya bir kısmını yayınlayamaz, çoğaltamaz, alıntı yapamaz. Ada Hukuk Bürosu yetkilidir.

24 Haziran 2025 Salı

Tatil Bavulunuzu Hazırlayın: NetWork 2025 Yaz Stil Rehberiniz

Yaz geldi. Şimdi hafif, şık ve uyumlu parçalarla dolu bir bavulla yola çıkma zamanı. NetWork’ün Yaz Koleksiyonu, plajdan şehre, gün batımı davetlerinden sahil yürüyüşlerine kadar yazın her anında stilinize eşlik ediyor. Tatilin hafifliğiyle uyumlu koleksiyon, konforu ve zarafeti bir araya getirerek sezonun ruhunu öne çıkartıyor.


Kadın koleksiyonunda desenli elbiseler, nefes alan keten gömlekler, şortlar ve etekler öne çıkıyor. Mayo ve bikiniler, üzerine geçireceğiniz bir pantolon ya da etekle akşam üzeri plaj partilerine geçiş yapmanızı sağlıyor. Kaftanlar, örgü takımlar ve ince dokulu üstler, günün her saatine uyum sağlayan sade ve şık alternatifler sunuyor. Hasır çantalar, takılar ve şapkalar ise yaz kombinlerine doğal ve zarif dokunuşlar katıyor.



Erkek koleksiyonunda %100 keten gömlekler, günün her anında şıklığı sürdürüyor. Farklı tonlardaki polo tişörtler ve hafif kumaşlı pantolonlar ise yaz bavulunun olmazsa olmaz parçaları arasında.Yazın vazgeçilmez ayakkabıları  loafer’lar, espadriller ve terlikler görünümü tamamlayan konforlu ve stil sahibi seçenekler sunuyor.NetWork Yaz Koleksiyonu, yaz boyunca şehirde ya da sahilde, her ortamda kendinizi iyi hissettirecek ve dikkatleri üzerinize çekecek. Tatil planınız ne olursa olsun, bavulunuzu NetWork ile tamamlayın.



Yazın Sahil Stili adL Beachwear ile Şekilleniyor

Türkiye’nin önde gelen moda markalarından adL, yaz sezonunu sahil stiline yepyeni bir soluk getiren beachwear parçalarıyla karşılıyarak sıcak yazın ritmi yeniden şekilleniyor. Yeni sezonun özenle seçilmiş yeni parçaları, yaz günlerine ferahlık, akşamlarına ise zarif bir dokunuş katıyor. Nefes alabilen kumaşlar, konforu stil ile buluştururken, fonksiyonel tasarımlar sayesinde sofistike görünümler tamamlanıyor. Fuşya, saks, tarçın, bej ve siyah gibi sezon renkleriyle cesur bir çizgi yakalayan adL, akışkan dokuları yazın hafifliğini stil sahibi kadınlarla buluşturuyor. Güneşin altın dokunuşuyla uyanan bu mevsim, desenlerin enerjisiyle buluşuyor.


Yazın enerjisini yansıtan yeni sezon beachwear parçaları, sıcak yaza eşlik eden özel seçkilerle sahil modasına yön veriyor. Adriana, Andomer ve Java serilerinde öne çıkan bağlama, toka ve tek omuz gibi feminen detaylar, plaj stiline zarif bir hareket katıyor. Logo detaylı mayolar ve iddialı bikini tasarımları, sezonun dikkat çeken renk paletiyle sahilde özgüvenli bir duruş yaratıyor. Empirme desenli gömlek, pantolon, bluz ve şortlar, pembe ve camel tonlarının eşliğinde yazın desen enerjisini gardıroplara taşıyor. Uzun elbiseler ve bol paça pantolonlar ise hafif ve akışkan dokularıyla plaj sonrası şıklığının anahtar parçaları haline geliyor.


Koleksiyona bohem bir dokunuş katan dantel detaylı bluz ve pantolonlar, yaz akşamlarına zarif bir geçiş sunuyor. Siyah, camel ve taba tonlarındaki hasır çantalar ise sahil stilinin tamamlayıcısı olarak öne çıkıyor. Sıcak yaz günleri, kumaşlarda yankılanan bir şölene dönüşüyor. Her biri özenle seçilmiş bu parçalar, yazın doğallığını ve özgürlüğünü adL’nin zamansız şıklığıyla buluşturuyor. Güneşin altında uyanan günler, adL beachwear ile sadece bir stil tercihi değil, aynı zamanda duyusal bir yaz deneyimine dönüşüyor.


11. Yılında Kadıköy’e Geri Dönüyor

İstanbul Coffee Festival 11-14 Eylül Tarihleri Arasında Kadıköy’de Şehri Uyandıran İstanbul Coffee Festival Kadıköy’e Geri Dönüyor.Türkiye’nin en kapsamlı kahve organizasyonlarından biri olan İstanbul Coffee Festival, 11. yılında şehri bir kez daha uyandırmaya hazırlanıyor. 11-14 Eylül 2025 tarihleri arasında gerçekleşecek festival, bu yıl 9 yıl aranın ardından Kadıköy’e, Tepe Nautilus’un açık ve ferah alanına geri dönüyor. Şehrin merkezinde, kolay ulaşılabilir bir lokasyonda gerçekleşecek festival, kahve kültürünü yeniden İstanbul’un kalbine taşıyor.


İlk düzenlendiği günden bu yana kahvenin çevresinde şekillenen yaratıcı deneyimleri müzikle, sanatla ve gastronomiyle harmanlayan İstanbul Coffee Festival, geçmişte Galata Rum Okulu, Haydarpaşa Garı, KüçükÇiftlik Park, Tersane İstanbul ve Ataköy Marina gibi İstanbul’un simge mekânlarında konumlandı. Bu yılki ev sahibi Tepe Nautilus ise sunduğu açık hava kapasitesi ve ulaşım kolaylığıyla etkinlik için ideal bir zemin sunuyor. Festival alanı, Marmaray ve metro ile Ayrılık Çeşmesi durağından, Kadıköy merkezinden ise kısa bir yürüyüşle kolayca ulaşılabilecek bir noktada yer alıyor.

200 Marka, Yüzlerce Tadım, Dolu Dolu 4 Gün

İstanbul Coffee Festival 2025, her yıl olduğu gibi bu yıl da kahve dünyasının önde gelen markalarını, yerel üreticileri ve bağımsız girişimleri ziyaretçilerle buluşturacak. Festival boyunca dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce kahve çeşidi, ücretsiz tadım ve ikramlarla deneyimlenebilecek.Artizan lezzetler, yaratıcı atölyeler, ilham verici marka deneyimleri ve birbirinden renkli müzik performanslarıyla dört gün boyunca katılımcılara zengin ve çok yönlü bir program sunulacak. Gerçek bir kahve festivali deneyimi için her şey düşünüldü.

Kadıköy'de Festival Coşkusu Yeniden

Festivalin Kadıköy’e dönüşü, katılımcılar için yalnızca bir lokasyon değişikliğinden çok daha fazlasını ifade ediyor. İstanbul Coffee Festival, şehrin kalbindeki bu semtte yeniden doğarken, festival alanını dönüştüren yaratıcı yaklaşımıyla da fark yaratıyor. Festival ruhunu her yere taşıyan organizasyon, bu yıl da sadece bir alan kullanmakla kalmıyor, orayı yaşayan ve nefes alan bir kahve evrenine dönüştürüyor.

Dream Sales Machine Başkanı Alper Sesli, bu özel dönüşle ilgili şunları söyledi:“İstanbul gibi bir metropolde kahveseverlerle buluşmanın en keyifli yolu, onların kolayca ulaşabildiği, nefes alabilecekleri bir alanda bu deneyimi sunmak. Bu yıl çok özlediğimiz Kadıköy’de, aynı enerjiyi ve festival coşkusunu birlikte yaşamayı sabırsızlıkla bekliyoruz.”

Ulaşılabilir Bilet Fiyatları ile Herkese Açık

Festival organizasyonu, daha çok kişinin bu benzersiz deneyimi yaşayabilmesi için biletlerin bu yıl da ulaşılabilir fiyatlarla satışa sunulacağını açıkladı. Her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlayan İstanbul Coffee Festival, yalnızca bir etkinlik olmanın ötesinde, İstanbul’un kültürel ve sosyal hayatına dokunan bir şehir geleneği hâline geldi.

Kadıköy Kahve severleri Bekliyor

Kahve tutkunları ve şehir yaşamının nabzını tutanlar için vazgeçilmez bir deneyim sunacak olan Şehri Uyandıran İstanbul Coffee Festival 2025, 11-14 Eylül tarihleri arasında Kadıköy Tepe Nautilus’ta ziyaretçilerini bekliyor.

 

Antalya Modanın Başkenti Oldu

Ülkemizin “Turizm Başkenti” unvanına sahip Antalya, bu yıl sekizincisi düzenlenen Antalya Fashion Week ile global moda haritasına girmeyi başardı.Antalya Valiliğinin desteğiyle yerli ve yabancı pek çok modacının Antalya’da buluşmasına ev sahipliği yapan etkinlik, Londra Moda Haftası’nın önemli yapıtaşlarından Fashion Scout ile özel bir iş birliğine imza attı.Emy Organizasyon Kurucusu Eda Meltem Yılmaz, “Dünya moda haftaları arasında önemli bir yer edindik. Artık, moda dünyasının gözü Antalya’da. Sanat, moda ve tarihin buluşmasına ev sahipliği yapıyoruz. Antalya’mızı global moda haritasına sokarak modanın başkenti olmasını da sağladık” dedi.Uluslararası tasarımcıların defilelerine ev sahipliği yaparak turizm cenneti Antalya’nın moda ile anılmasını sağlayan Antalya Fashion Week (AFW), bu yıl 8. kez kapılarını açtı. 27 – 31 Mayıs 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilen Antalya Fashion Week 2025, yerli ve yabancı tasarımcıları ağırladı. Her biri uluslararası başarılara imza atan modacılarımız Çiğdem Akın, Murat Aytulum, Recep Demiray, Gökhan Yavaş ve Tuba Ergin’in yanı sıra İngiltere’den John Herrera, Rusya’dan Kristina Kibovskaya, Kazakistan’dan Chinara Yelmuratovna ve merkezi Dubai’de bulunan SNIM Design’in defileleri izleyenleri büyüledi. Antalya’nın ikonik yapıları ve tarihi yerlerinde düzenlenen defileler yerli ve yabancı yüzlerce kişi tarafından takip edilirken uluslararası basının da büyük ilgisini çekti.
 
antalya-fashion-week.jpg

“KÜRESEL MODA SAHNESİNDE SÖZ SAHİBİ OLDUK”
Antalya’nın, uluslararası düzeyde yalnızca turizm değil moda ile de anılan bir şehir olması yolunda önemli başarılara imza attıklarını belirten EMY Organizasyon Kurucusu Eda Meltem Yılmaz, “Küresel moda sahnesinde söz sahibi olduk. Antalya’mız global moda haritasına girdi ve artık turizmin yanı sıra modanın da başkenti oldu” dedi.Bu büyük başarıya giden yolda özel sektörün yanı sıra kamudan da büyük destek gördüklerini söyleyen Eda Meltem Yılmaz, “Bizlere her zaman destek olan Sayın Valimiz Hulusi Şahin’e, TGA yetkililerine, Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne, İl Kültür Turizm Müdürlüğü’müze en içten teşekkürlerimizi sunuyorum. Özel koleksiyonlarını moda tutkunlarıyla buluşturan kıymetli tasarımcılarımız, resmî sponsorumuz Arso Group ve tüm destekçilerimizle birlikte Antalya’ya yakışır, uluslararası standartlarda bir etkinliğe imza attık. Bugün, dünya moda haftaları arasında güçlü bir yer edinmiş durumdayız. Moda dünyasının gözü Antalya’ya çevrilmişken; cennet şehrimizin tarih, sanat ve moda ile buluştuğu bu özel organizasyonu en iyi şekilde gerçekleştirmek için büyük bir özveriyle çalıştık. Yurt dışından gelen davetliler, basın mensupları ve moda takipçileriyle birlikte, Antalya’mızı global moda haritasına sokmayı başardık” dedi.
 
antalya-fashion-week-001.jpg

İNGİLTERE İLE ÖNEMLİ İŞ BİRLİĞİ
Bu yıl sekizincini gerçekleştirdikleri uluslararası moda haftasının ilklerle de anıldığını sözlerine ekleyen Eda Meltem Yılmaz şöyle devam etti;“Kaleiçi’nde Ruin Adalia Hotel’in tarihi atmosferi özel bir sahneye dönüştü. Antalya’nın geleneksel Döşemealtı Kıllık halılarıyla ilk kez bir podyum oluşturuldu. Tarihi yapının atmosferiyle birleşen geleneksel halılar görsel bir şölen sundu ve büyük ilgi çekti. Antalya’nın kalbi Kaleiçi’nde, 1895 yıllık Hadrian Kapısı da ilk kez bir moda etkinliğine ev sahipliği yaptı. Valiliğin izni ve kontrolü eşliğinde tarihi yapıya özel bir sahne kurduk. Gerçekleştirdiğimiz defileyi yağmura rağmen özel davetli 250 kişiyle yerli ve yabancı basın mensupları izledi. Tüm bu ilklerimizi, uluslararası anlaşmalarla taçlandırmaya da devam ediyoruz. Geçtiğimiz yıl Moskova Fashion Week partnerliği kapsamında İrena Soprano’yu ağırlamıştık. Bu yıl da  Antalya Fashion Week Europe (Afweu) Temsilcisi Ehat Lekovic’in girişimleriyle, Londra Moda Haftası’nın önemli yapıtaşlarından Fashion Scout ile özel bir iş birliğine imza attık. Bu kapsamda Londra’nın ödüllü tasarımcısı John Herrera, Antalya’ya gelerek moda haftası kapsamında bir defile gerçekleştirdi. Aynı şekilde ülkemizden bir tasarımcımız da önümüzdeki yıl Londra Moda Haftası’na giderek Antalya’yı temsil edecek. Antalya’yı moda ile anılan bir dünya şehrine dönüştürmek için aralıksız çalışıyoruz.”

İDO, Leros Adası’ndaki Uluslararası Sergiye Sponsor Oldu

İDO, Perasma’nın Leros Adası’nda düzenlediği çağdaş sanat sergisine katkı sağladı ve sponsor oldu.  Sergi, 29 Haziran- 24 Ağustos 2025 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşacak

İDO, bu yaz Ege’nin ruhunu sanata taşıyan özel bir projeye destek veriyor. İstanbul merkezli sanat platformu Perasma tarafından üçüncü kez düzenlenecek olan uluslararası sergi 29 Haziran 2025’te Yunanistan’ın Leros Adası’nda açılıyor.“Folding The Sea Into Dresses That Dissolve Like Salt” başlığını taşıyan sergi, Leros’un denizle kurduğu çok katmanlı, değişken ve sezgisel ilişkiyi merkeze alıyor. Sergi, 24 Ağustos 2025’e kadar ziyaret edilebilecek.Farklı disiplinlerden 26 sanatçının katılımıyla gerçekleşecek olan sergide atölyeler, sanatçı konuşmaları, film gösterimleri ve performanslar sanatseverlerle buluşacak.

ido-genel-muduru-dr-murat-orhan-003.jpg

Kültürlerarası Diyalog İçin Sanata Yol Açan İDO
Bu özel sanat etkinliğine katkı sağlayan ve sponsor olan İDO, yaz sezonu boyunca Bodrum Turgutreis-Leros arasında düzenli feribot seferleri gerçekleştiriyor. Kültürel etkileşimi destekleyen bu iş birliği sayesinde İDO, Türkiye ile Ege Adaları arasında yalnızca fiziksel değil, kültürel bir köprü de kuruyor.

ido-genel-muduru-dr-murat-orhan-004.jpg

Serginin destekçileri arasında yer alan İDO’nun Genel Müdürü Dr. Murat Orhan, bu iş birliğine dair şunları söyledi:
“Sanat ve kültür, toplumların birbirini anlaması ve yakınlaşması için en güçlü araçlardan biri. İDO olarak biz de sadece ulaşımı kolaylaştıran bir kurum olmanın ötesine geçmek istiyoruz. İnsanların yolculuklarını bir deneyime, farklı kültürlerle karşılaşmaya ve yeni perspektifler kazanmaya dönüştürmelerine aracılık etmeyi amaçlıyoruz. Leros’ta gerçekleşen bu serginin bir parçası olmak, Ege’nin tarih ve kültür zenginliğini paylaşmak anlamına geliyor. Bu proje aynı zamanda sanatın evrensel diliyle Ege kıyılarında yeni bir diyalog başlatıyor. Bizim için bu yalnızca bir sponsorluk değil; kültürler arası bir dayanışmanın ifadesidir.”14 Eylül’e kadar açık olan sergiyi Bodrum Turgutreis’ten Leros’a sezon boyunca her gün kalkan İDO seferleri ile gidip ziyaret edebilirsiniz.  

ido-genel-muduru-dr-murat-orhan.jpegLeros’ta Sanatla Buluşma: Tuz Gibi Çözülen Elbiseler
“Folding The Sea Into Dresses That Dissolve Like Salt” sergisi, adanın kendine has ritmini, doğasını ve tarihsel dokusunu çağdaş sanatla buluşturarak çok katmanlı bir keşif alanı yaratıyor. Sergi, deniz ile kara arasında var olan geçişleri; kaybolan, dönüşen ve yeniden şekillenen formları sanatsal bir anlatıya dönüştürüyor.


23 Haziran 2025 Pazartesi

Şef Marcel Finsterer ile Denizden İlham Alan Sanat

Denizin Ruhu Tabağa Taşınıyor: Four Seasons’da Marcel Finsterer İmzası. İstanbul Boğazı’nın benzersiz manzarasına karşı gastronomi tutkunlarını etkileyici deneyimlerle buluşturan Four Seasons Hotel Bosphorus, "Ode to Bosphorus" serisi kapsamında Dubai’nin ikonik Sea Fu Restoranının Yıldız Şefi Marcel Finsterer’i konuk ediyor. Şef’in imzasını taşıyan, 27 Haziran’da AQUA’da özel bir akşam yemeğiyle başlayan lezzet serüveni, 28 Haziran – 7 Temmuz günleri arasında YALI Lounge‘ta sunulacak özel menü ile devam ediyor. 


 Bu deneyim 30 Haziran’da gerçekleşecek sushi atölyesiyle Boğaz kıyısında unutulmaz yaz anılarına dönüşüyor.

Four Seasons Hotel Bosphorus, yazın en zarif akşamlarına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. İstanbul’un büyüleyici Boğaz manzarasına karşı unutulmaz gastronomik deneyimlere sahne olacak özel program, 27 Haziran akşamı AQUA’da Chef Marcel Finsterer tarafından hazırlanan seçkin bir menü ile başlıyor. Bu özel yemeği, 28 Haziran – 7 Temmuz günleri arasında YALI Lounge’ta sunulacak özel bir tadım menüsü takip ediyor. Ayrıca 30 Haziran’da gerçekleşecek Sushi Master Class, Japon mutfağına meraklı lezzet tutkunları için nadir bir sushi atölyesi deneyimi sunuyor.

27 Haziran’da Boğaz’a Nazır Zarif Bir Akşam

Chef Marcel Finsterer’in imzasını taşıyan özel menü, Japon ve Akdeniz mutfaklarının rafine lezzetlerini İstanbul Boğazı’nın büyüleyici atmosferinde bir araya getiriyor. Akşam, Gillardeau istiridyesi, karides, taze wakame deniz yosunu ve Tosazu sos ile hazırlanan ‘Kaisendon’ ile başlıyor. Ardından, şefin seçimi premium balıklarla hazırlanmış ‘Sushi Moriawase’ sunuluyor.

Sıcak başlangıç olarak pırasa, kimchi sos, pırasa yağı ve alabalık havyarı eşliğinde servis edilen ‘Deniz Tarağı’ tabağı dikkat çekiyor. İlk ana yemekte, limon otu sosu, yeşil kuşkonmaz ve plankton yağı ile sunulan ‘Akdeniz levreği’ yer alıyor. Ardından gelen ikinci ana yemekte ise maitake mantarları ve Sichuan sosla hazırlanan ‘Dana bonfile’ sofistike bir lezzet sunuyor.Tatlı ise Hindistan cevizi ve limon otunun tropik uyumunu yansıtan özgün bir kompozisyon: Hindistan cevizi cremeux, limon otu ile aromalandırılmış mango komposto ve mango jöle eşliğinde sunulan “Coconut Pain de Gain”, yaz akşamına taptaze bir son dokunuş katıyor.

28 Haziran – 7 Temmuz arasında YALI Lounge’ta Özel Menü Deneyimi

Yaz günlerine damgasını vuracak bu lezzet serüveni, 28 Haziran’dan itibaren YALI Lounge’ta Chef Marcel Finsterer’in hazırladığı özel sushi menüsüyle devam ediyor. İstanbul’un yaz akşamlarına zarafet katan bu seçki, Japon mutfağının rafine tekniklerini, Akdeniz’in aromalarıyla buluşturuyor.

Menü; mandalina ponzu ile tatlandırılmış orkinos usuzukuri ve miso ile hardal aromalarının eşlik ettiği somon usuzukuri ile başlıyor. Ardından sunulan sashimi çeşitleri arasında marine orkinos, kombu ile tatlandırılmış levrek ve narin aromalara sahip marine somon yer alıyor. Nigiri seçkisinde ise yeşil soğanla harmanlanmış marine orkinos, trüf aromalı alevde pişirilmiş dana eti, yuzu ile lezzetlendirilmiş levrek ve daikon turpu ile sunulan marine somon gibi özenle hazırlanmış tatlar öne çıkıyor.Menünün son bölümünde yer alan maki roll’lar, şefin yaratıcı yorumu ve malzeme kalitesiyle lezzet yolculuğunu sürdürüyor. Sekizer parça sunulan Chirashi Maki, Alaskan Roll ve Negi Toro Maki’nin yanı sıra, altı parçadan oluşan çıtır yumuşak kabuklu yengeç maki, geleneksel Japon mutfağına modern bir bakış sunuyor.

30 Haziran günü Master Class’ta Sushi Ustalarıyla Özel Bir Gün

Japon mutfağının inceliklerini keşfetmek isteyenler için özel olarak tasarlanan Sushi Master Class, iki oturumda gerçekleşecek ve her biri sadece altı katılımcı ile sınırlı olacak. Katılımcılar, usta şeflerle birlikte usuzukuri, sashimi, nigiri ve maki roll gibi lezzetli çeşitleri hazırlayarak kendi sushi deneyimlerini yaratma fırsatı bulacak.İstanbul’un zarafetini ve Boğaz’ın büyüsünü dünya mutfaklarının rafine yorumlarıyla bir araya getiren bu özel program, Four Seasons Hotel Bosphorus’un gastronomideki iddiasını bir kez daha gözler önüne seriyor.

 

 

 

 

 

Efsanevi Tour de France ruhu ikinci kez Türkiye’de

İstanbul, 12 Ekim Pazar günü L’Étape Türkiye by Tour de France bisiklet yarışına ev sahipliği yapacak. Tour de France’ın yol bisikleti resmi amatör serisi olan ve bu yıl ikinci kez ülkemizde gerçekleştirilecek yarışta bisikletçiler iki kıta arasında uzanan parkurda pedal çevirecek.


Tour de France’ın ikonik yarış atmosferini İstanbul’un eşsiz coğrafyasıyla ikinci kez buluşturacak L’Étape Türkiye by Tour de France, bu yıl Beykoz Spor Ormanı’ndan start alacak. Bisikletçiler Avrupa ve Asya kıtaları arasında uzanan parkurda, tarihi ve doğal güzellikler eşliğinde unutulmaz bir bisiklet deneyimi yaşayacak.

Tour de France’ın Dünya Çapındaki Amatör Formatı L’Étape, Küresel Bisiklet Tutkusunu Buluşturuyor
Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Tour de France, bu yıl 112. kez bisiklet tutkunlarını buluşturmaya devam ediyor. Tour de France’ın uluslararası formatı olan L’Étape, ilk kez 1993 yılında Fransa ile İspanya arasındaki Pireneler’de düzenlendi. Amatör bisikletçilere, profesyonel sporcularla aynı parkurda pedal çevirme fırsatı sunarak büyük ilgi gören organizasyon, kısa sürede küresel bir fenomene dönüştü. Bugün dünyanın dört bir yanında düzenlenen L’Étape yarışları, her yıl elli bini aşkın sporseveri aynı tutkuda buluşturuyor.

ABD’den İrlanda’ya, Danimarka’dan Polonya’ya, Türkiye’den Yunanistan’a dünyanın en güzel 20 şehrinde Tour de France uzmanları tarafından tasarlanan rotalarda düzenlenen organizasyonun İstanbul etabının hazırlıkları devam ederken, basın lansmanı Sepetçiler Kasrı’nda düzenlendi. 

L’Étape Türkiye by Tour de France’ın detayları, İstanbul Vali Yardımcısı Ünal Kılıçarslan, Gençlik ve Spor İstanbul İl Müdürü Muhittin Özbay, Türkiye Bisiklet Federasyonu Asbaşkanı Metin Cengiz, Türkiye Bisiklet Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Kenan Güler, Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Lüle, Visa Türkiye Genel Müdürü Samile Mümin, SPX CEO’su Barış Andırılı, L’Étape by Tour de France Proje Müdürü Mathieu Clanchin ve 78 Event Genel Müdürü ve L'Etape Türkiye by Tour de France Genel Direktörü Ömer Kafkas ve L’Étape Türkiye by Tour de France 2025 Yarış Direktörü Ensar Efendioğlu’nun katılımıyla Sepetçiler Kasrı’nda düzenlenen basın toplantısıyla paylaşıldı. 

T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), Türkiye Bisiklet Federasyonu ve Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası’nın destekleriyle, Visa ve Türkiye İş Bankası’nın kredi kartı markası Maximiles Black’in isim sponsorluğunda 78 Event organizasyonu ile düzenlenecek L’Étape Türkiye by Tour de France 2025, dünyanın dört bir yanından bisikletçileri İstanbul’da ağırlayacak. Hem amatör hem de profesyonel sporcular, İstanbul’un manzaraları eşliğinde pedal çevirerek zorlu ama keyifli parkurlarda performanslarını test edebilecek.

Sarı siyah renkleri ile 112 yıldır düzenlenen ve bir dünya markası olan Tour de France’ın amatör serisi L’Etape Türkiye bisiklet yarışına Visa ve Türkiye İş Bankası’nın kredi kartı markası Maximiles Black’in yanı sıra CarrefourSA, SPX, Asperox, Mosso Bisiklet, Shimano gibi güçlü markalar eşlik edecek. Fransa’nın İstanbul Başkonsolosluğu bu önemli organizasyonun paydaşı olurken organizasyonun kupalarına imza atan Mardin, kültürel paydaşı olmaya devam edecek. 
2025 parkuru açıklandı

İstanbul Vali Yardımcısı Ünal Kılıçarslan: 
“Birleşmiş Milletler’e üye 135 ülkeden daha büyük bir nüfusa sahip olan İstanbul, tarih boyunca üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış, eşsiz bir mega kenttir. Böylesine özel bir şehirde ulusal ve uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmaktan büyük bir onur duyuyoruz. Bu tür etkinliklerin yalnızca ilimizi ve ülkemizi değil, aynı zamanda ilgili spor branşlarını da daha görünür kıldığına inanıyoruz. İstanbul’u bir spor şehri haline getirme hedefimiz doğrultusunda çalışıyoruz. Bu hedef sadece uluslararası yarışmaları düzenlemekle sınırlı değil. En genç yaşlardan itibaren çocuklarımızın yetenekleri doğrultusunda sporla buluşmalarını sağlamak, bizler için büyük bir öncelik. Çünkü başarılı sporcular yetiştirmenin yanı sıra, sağlıklı ve aktif bireyler için sporun yaşamın vazgeçilmez bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz. Bu kapsamda başta katılımcılarımız ve sponsorlarımız olmak üzere bizlere destek olan herkese teşekkür ediyorum.”

Gençlik ve Spor İstanbul İl Müdürü Muhittin Özbay:  
“İki kıtayı buluşturan, medeniyetlerin, sevginin ve sporun şehri İstanbul’da, Tour de France’ın L’Étape ayağını ikinci kez ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Biz sadece geleceğin olimpiyat ve dünya şampiyonlarını değil; sporcu doktorları, sporcu mühendisleri, sporcu avukatları da yetiştirmek istiyoruz. Çünkü sporun disiplinini ve ahlakını hayatın her alanına taşımanın önemine inanıyoruz. Bu anlamda Tour de France’ın L’Étape etabının İstanbul’da koşuluyor olması çok kıymetli. Sevgili dostumuz Matthew’un katkılarıyla bu dev organizasyonu ülkemize kazandırmak, gençlerimize ilham verecek bir adım olmuştur. Biz sporu sadece yarıştan ibaret görmüyoruz. Biz sevginin, dostluğun, barışın dili olduğuna inanıyoruz. Sporun birleştirici gücüyle savaşsız, dayanışma içinde bir dünyayı gönüllere yerleştirmek istiyoruz.”

Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Lüle: 
“Kuruluşundan bu yana ülkemiz ekonomisine katkıyı temel sorumluluklarından biri olarak gören Bankamız, eğitim, bilim, kültür-sanat, çevre ve spor gibi toplumsal gelişimde önemli rol oynayan alanlarda uzun soluklu projelerde yer almaya her zaman öncelik vermiştir. Sporun farklı branşlarına verdiğimiz destekle hem ulusal ve uluslararası başarıların artacağına hem de daha fazla kişinin sporla ilgilenmesinin, yaşam kalitemizi yükselteceğine inanıyoruz. Bu anlayışla, dünyanın önde gelen bisiklet yarışlarından Tour de France’ın Türkiye etabını, Maximiles Black kart markamız ve iş ortağımız Visa ile ikinci kez desteklemekten mutluluk duyuyoruz. Çevresel sürdürülebilirliği ve sağlıklı yaşamı destekleyen bu özel organizasyonun, bisiklet sporuna ilgiyi artıracağını, daha fazla insanı spora ve hareketli yaşama teşvik edeceğini düşünüyoruz” dedi.

Visa Türkiye Genel Müdürü Samile Mümin:
“Visa olarak, değerli iş ortağımız İş Bankası’nın Maximiles Black markasıyla birlikte L’Étape Türkiye by Tour de France’ın ana sponsorluğunu ikinci kez üstlenmenin gururunu yaşıyoruz. Sporu; ilham veren, toplulukları bir araya getiren ve ekonomiye dinamizm kazandıran güçlü bir ekosistem olarak görüyoruz. Aynı zamanda turizmin, bacasız sanayi olarak yerel ekonomilere sağladığı katkının da farkındayız. L’Étape Türkiye, bu iki alanın kesişiminde yer alarak, turizmden ticarete, yerelden globale uzanan güçlü bir değer zinciri yaratıyor. Visa olarak, geliştirdiğimiz güvenli ödeme teknolojileriyle yıllardır ülkemizdeki milyonlarca kart sahibinin ve turistin Türkiye’de kolay ve güvenli alışveriş yapmasına olanak sağlıyoruz. Bununla birlikte, turizmin yılın 12 ayına yayılan sürdürülebilir bir ekonomik güç haline gelmesi ve uluslararası ziyaretçilerin ülkemize getirdiği fırsatların Türk işletmeleri tarafından değerlendirilmesi için çalışıyoruz. Bu vizyonla örtüşen L’Étape Türkiye’nin bir parçası olmaktan büyük mutluluk duyuyor, organizasyonda emeği geçen tüm paydaşlara teşekkür ediyor, tüm sporculara başarılar diliyoruz” dedi.

SPX CEO’su Barış Andırınlı:
“SPX olarak 36 yıldır amacımız, daha fazla insanın sağlıklı, güvenli ve sürdürülebilir şekilde sporla iç içe yaşamasını sağlamak. Bisiklet bizim için yalnızca bir ulaşım aracı değil; özgürlüğün, çevikliğin ve doğayla uyumlu bir yaşam biçiminin simgesi. Faaliyet alanımız içinde bisiklet, sadece bir kategori değil, aynı zamanda markamızın duruşunu yansıtan bir değer haline geldi. L’Étape Türkiye, bu vizyonla birebir örtüşen, amatör tutkuyu profesyonel ruhla birleştiren olağanüstü bir organizasyon. Bu iş birliğini yalnızca sponsorluk olarak değil, spora ve topluma katkı sağlayan bir sorumluluk olarak görüyoruz. Tüm paydaşlara ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, yarışa katılacak tüm sporculara başarılar diliyorum.” dedi.

L’Etape by Tour de France Proje Müdürü Mathieu Clanchin:
“Tour de France ve L’Étape by Tour de France Serisi olarak, Türkiye’de ve İstanbul’da yeniden olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Geçtiğimiz yıl ilk kez L’Étape Türkiye by Tour de France’ı 78 Event’in katkılarıyla dünyanın en güzel L’Étape organizasyonlarından birini hayata geçirmeyi başardık. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün efsanevi geçişi, hepimizin hafızasında kalacak en özel anlardan biri oldu. Şimdi, 12 Ekim 2025’te yeniden Türkiye’ye dönmekten ve bu organizasyonu bir adım daha ileriye taşıyarak tüm amatörler, aileler, çocuklar, bisiklet tutkunları ve Tour de France hayranlarına açık bir bisiklet festivali haline getirmekten dolayı son derece heyecanlıyız. Bu yıl yine iki yarış düzenlenecek: 105 km ve 52.4 km parkurların yanı sıra, çocuklar ve aileler için özel etkinlikler de yer alacak. Tour de France’ın ikonik ruhunu deneyimlemek isteyen tüm bisikletseverleri 11-12 Ekim’de Beykoz Spor Ormanı’na bekliyoruz.” dedi.

78 Event Genel Müdürü ve L'Etape Türkiye by Tour de France Genel Direktörü Ömer Kafkas:
“Bugün burada yalnızca bir spor organizasyonunun değil, aynı zamanda bir vizyonun ve bir yolculuğun lansmanını gerçekleştiriyoruz. L’Étape Türkiye by Tour de France, dünyanın en ikonik bisiklet yarışının ruhunu İstanbul’un kalbine taşıyor. 12 Ekim’de iki kıtayı birbirine bağlayan bu eşsiz parkurda, dünyanın dört bir yanından bisiklet tutkunları bir araya gelecek. Bu organizasyonu yalnızca bir yarış olarak değil, Türkiye’nin spor turizmi hedeflerinin bir parçası, kültürel zenginliklerinin vitrini ve bisiklet kültürünü yaygınlaştıracak stratejik bir adım olarak görüyoruz. Kamu ve özel sektörün, markaların ve medyanın bu vizyon etrafında bir araya gelmesi, sporla büyüyen Türkiye hedefimizin ne kadar güçlü temellere dayandığını ortaya koyuyor. Katkılarınızla, bu etkinlik yalnızca bugünü değil, Türkiye’nin sporla, kültürle ve yaşamla şekillenen geleceğini de etkileyecek.” dedi.

Üç Parkur, Tek Heyecan: L’Étape Türkiye İçin Kayıtlar Sürüyor
Bisiklet tutkunları, unutulmaz bir deneyim sunmaya hazırlanan yarış için 5 Ekim 2025 tarihine kadar kayıt olabiliyor.

Visa ve Maximiles Black isim sponsorluğunda L’Étape Türkiye by Tour de France, bu yıl da hem amatör hem de profesyonel bisikletçiler için farklı zorluk seviyelerine sahip üç ayrı parkur seçeneğiyle gerçekleştirilecek. Katılımcılar, 122 kilometrelik uzun parkurda dayanıklılıklarını test edebilecek, 52 kilometrelik kısa parkurda ise performanslarını sergileyebilecek. 6 kilometrelik aile parkuru ise her yaştan bisiklet severin güvenli ve keyifli bir şekilde etkinliğe katılmasına imkân tanıyacak.

Beykoz Spor Ormanı’nda Bisiklet Festivali 
İstanbul’un tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve iki kıta arasında uzanan eşsiz konumu sayesinde sporcular, yalnızca bir yarışa değil aynı zamanda kültürel bir yolculuğa da çıkacak. Yarışın startı Beykoz Spor Ormanı’ndan verilecek; sporcular, parkurlar boyunca Boğaz manzarası eşliğinde pedal çevirecek.

L’Étape Türkiye by Tour de France, yalnızca bir spor etkinliği olmanın ötesine geçerek; turizm, kültür ve sürdürülebilir ulaşım konularında da farkındalık yaratmayı hedefliyor. Organizasyon kapsamında çeşitli yan etkinlikler, çocuklar ve aileler için eğlenceli aktiviteler ile bisiklet kültürünü yaygınlaştırmaya yönelik özel alanlar da yer alacak.

L’Étape Türkiye by Tour de France 2025 – Parkur Bilgisi
Toplantıda L’Étape Türkiye by Tour de France 2025 Yarış Direktörü Ensar Efendioğlu da yarışın parkur bilgilerini aktardı. 

L’Étape Türkiye by Tour de France, 12 Ekim 2025 tarihinde İstanbul’un Beykoz ilçesinde, doğal güzellikler ve teknik zorluklarla örülü uzun ve kısa olmak üzere 2 parkurda düzenlenecek. 
Uzun Parkur 105 km

L’Étape Türkiye by Tour de France 2025 etkinliğinin uzun parkurunda katılımcılar, Boğaz’dan Karadeniz kıyılarına, orman yollarından tarihi yerleşimlere uzanan 105 kilometrelik zorlu ve panoramik bir rota üzerinde pedal çevirecek. Yarışın başlangıç ve bitiş noktası Beykoz Spor Ormanı olacak. 
Parkur Rotası:
Başlangıç: Beykoz Spor Ormanı (Km 0)
Güzergahlar: Kavacık – Çubuklu – Acarlar – Akbaba – Polonezköy – Bozhane – Kılıçlı – Riva – Çayağzı – Paşamandıra – Çengeldere – Çavuşbaşı – ve tekrar Beykoz Spor Ormanı

Teknik Bilgiler:
Toplam Mesafe: 105 km
Tırmanış Kapıları (Toplam Yükselme: 1.583m)
o 1 adet Kategori 4
o 2 adet Kategori 3,
o 2 adet Kategori 2 zorlukta olmak üzere toplam 5 tırmanış noktası
Sprint Kapısı: 23. Km’de Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üzerinde ve Kavacık bölgesinde
Tırmanış Kapısı: 80.km’de başlıyor, 86.5’de bitiyor. 
Zaman Kapamaları: 25., 50., 75. km’lerde işaretlenmiş kritik noktalar

Parkur Karakteri:
Karadeniz kıyılarına uzanan yüksek manzara ve irtifa farklarıyla zorlu bir etap. Teknik virajlar, uzun tırmanışlar ve stratejik sprint alanlarıyla hem kondisyon hem sürüş becerisi gerektiriyor. Doğa, tarih ve şehir arasında geçişlerle İstanbul’un bisikletle keşfi için özel tasarlanmış bir rota. 
Kısa Parkur 52.4 km
Kısa Parkur, 52.4 kilometrelik bir parkurda gerçekleştirilecek. Yarışın start ve finiş noktası Beykoz Spor Ormanı olacak.

Katılımcılar, Kavacık, Çubuklu, Acarlar, Fatih, Çengeldere ve Çavuşbaşı güzergahlarını kapsayan bu etapta hem Boğaz’a yakın bir coğrafyada sürüş keyfi yaşayacak hem de zorlu yokuşlarla mücadele edecek.

Parkur Teknik Özellikleri:
Başlangıç ve Bitiş: Beykoz Spor Ormanı
Toplam Mesafe: 52.4 kilometre
Resmî Başlangıç (Km 0): Orman içi düz ve virajlı segment
Sprint Noktaları: Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üzerinde 1 adet sprint kapısı 23.km’de 500 m.lik.

Tırmanışlar: 
Kategori 2 Tırmanış – Acarlar çevresinde
Kategori 3 Tırmanış – Orman içi kısa ama teknik çıkış
Parkur Karakteri:
Hem performans odaklı sporcular hem de deneyim odaklı amatör bisikletçiler için uygun. Boğaz'a yakınlığı ve orman içi yollarıyla benzersiz bir görsel deneyim sunuyor. Teknik virajlar, inişler ve orta zorlukta tırmanışlar ile dinamik bir etap. Katılımcılar İstanbul’un kültürel dokusu ile doğal manzaraları arasında pedal çevirecek.


Tour de France Hakkında
Tour de France, dünyanın en prestijli ve en zorlu bisiklet yarışlarından biridir. İlk kez 1903 yılında düzenlenen bu yarış, her yıl Temmuz ayında Fransa’da gerçekleştirilir ve bazen komşu ülkelerden de etaplar içerir. Üç hafta süren Tour de France, genellikle 21 etap boyunca toplamda 3.000 kilometreyi aşkın bir mesafeyi kapsar.

Yarış, düz etaplar, dağ etapları ve zamana karşı etaplar olmak üzere çeşitli zorluk seviyelerinde koşulur. En bilinen özelliklerinden biri, Alpler ve Pireneler gibi zorlu dağlık bölgelerdir. Sarı mayo (Maillot Jaune), yarış sonunda genel klasman liderine verilir ve Tour de France’ın simgesidir.Yarışta farklı kategoriler de bulunur. Yeşil mayo en iyi sprintere, beyaz mayo en iyi genç bisikletçiye, benekli mayo ise en iyi dağcıya verilir. Tour de France, hem bisikletçiler için büyük bir kişisel başarıyı temsil eder hem de dünya çapında milyarlarca izleyiciye ulaşan büyük bir spor organizasyonudur.

L’Étape by Tour de France 
L’Étape by Tour de France, amatör bisikletçilere, profesyonel bisikletçilerin yaşadığı deneyimi sunmak amacıyla düzenlenen bir yol bisikleti yarışı serisidir. Tour de France’ın resmi bir etkinliği olan L’Étape, katılımcılara Tour de France parkurlarının bir bölümünde ya da benzer rotalarda yarışma fırsatı tanır. Bu organizasyon, dünyanın dört bir yanındaki bisikletseverlere, Tour de France’ın zorluklarını ve atmosferini deneyimleme imkanı sunar.

L’Étape, genellikle Fransa’da Tour de France rotasının bir etabında düzenlenirken, zamanla bu etkinlik uluslararası bir hale gelmiş ve dünyanın çeşitli ülkelerinde de organize edilmeye başlanmıştır. Bu yarışlar, tıpkı profesyonel Tour de France etapları gibi zorlu tırmanışlar, uzun mesafeler ve büyük rekabet içerir.

Amatör bisikletçiler için düzenlenmesine rağmen, yarışlar son derece ciddi ve rekabetçidir. Bazı katılımcılar için yarışma, bazıları içinse sadece bu benzersiz deneyimin keyfini çıkarma fırsatıdır. Yarışın uluslararası versiyonları, Fransa dışındaki ülkelerdeki bisikletçilerin de Tour de France ruhunu yaşamasını sağlar.

Özetle, L’Étape by Tour de France, bisiklet tutkunları için bir macera ve meydan okuma olup, aynı zamanda bisiklet sporunun en prestijli etkinliğinin bir parçası olma hissini yaşatır. 1993’ten bugüne dünyanın 19 ülkesinde gerçekleşen organizasyonda Türkiye 20. Ülkedir. Ve Türkiye ikinci kez ev sahipliği yapacaktır.