İlk kokartımı Cağaloğlu’nda Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı (TMGT) Çetin Kayra’nın elinden almıştım. 10 yıldan fazla yurtdışında kalınca tekrar ulusal kokart almak zorunda kalmıştım. Eski Turist Rehberleri Birliği Başkanlardan Demir İşcil, Sedat Bornovalı, Ahmet Şensılay, Zeki Apalı ile rehber ve rehber-acentacı olarak çalıştım. Hepsi birbirinden değerli, üyelerinin ve Türkiye'nin âli çıkarları için çalışan, çırpınan meslektaşlarımızdı. Rehberlikten rehber-acentacı konumuna geçince, zaman zaman iki arada bir derede kaldım. Ancak, her zaman uzlaşmayı başardık.
TURİZMİN SESİ |Turizm ve Turizmcinin Sesiyiz | Turizm Haberleri | Gastronomi Haberleri | Etkinlik Haberleri | turizminsesi@gmail.com
21 Aralık 2020 Pazartesi
Acenta Yoksa Rehber De Yok..!
İlk kokartımı Cağaloğlu’nda Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı (TMGT) Çetin Kayra’nın elinden almıştım. 10 yıldan fazla yurtdışında kalınca tekrar ulusal kokart almak zorunda kalmıştım. Eski Turist Rehberleri Birliği Başkanlardan Demir İşcil, Sedat Bornovalı, Ahmet Şensılay, Zeki Apalı ile rehber ve rehber-acentacı olarak çalıştım. Hepsi birbirinden değerli, üyelerinin ve Türkiye'nin âli çıkarları için çalışan, çırpınan meslektaşlarımızdı. Rehberlikten rehber-acentacı konumuna geçince, zaman zaman iki arada bir derede kaldım. Ancak, her zaman uzlaşmayı başardık.
15 Aralık 2020 Salı
10 Bin TL Ödüllü PROJE
Geleceğimin Sorumluluğu “Yaşama Sanatı” Proje Yarışması İçin Başvurular Başladı
Gençler İçin İyilik Derneği, ilk projesi olan “Geleceğimin Sorumluluğu “Yaşam Sanatı” proje yarışması için başvuruları almaya başladı.
Hazırlanacak projelerin info@genclericiniyilik.com mail adresine gönderilmesi gerekiyor. Başvuru için son tarih 20 Ocak 2021, saat 18:00. Sonuçlar ise 08 Şubat 2021 Pazartesi günü, Gençler İçin İyilik sosyal medya hesaplarından açıklanıyor olacak. Ödüller; birinciye 5.000 TL, ikinciye 3.000 TL, üçüncüye 2.000 TL ve dördüncüye mansiyon olarak belirlenmiştir.
Üniversite öğrencilerinin eğitimlerinde başarılı olabilmeleri için, ihtiyaç duydukları eksiklikleri karşılayacak kaynakları bulma, köprü olma ve destek verecek projeleri hayata geçirme amacıyla kurulan Gençler İçin İyilik Derneği, bunu amaçlarken gençlerimizin yalnızca maddi değil mental gereksinimleri konusunda desteklemeyi de hedeflemektedir.
Yarışmanın çıkış noktasını, son 1 yıldır tüm dünyayı etkileyen Pandemi sürecinde insanoğlunun bulunduğu yerküreye verdiği yaşam mücadelesi oluşturmakta.
Dernek Başkanı Ayşen Laçinel, şunları söyledi: “Yaşamak için bir amacı, sorumluluğu olan her birey için hayat anlamlı ve kıymetlidir. Yaşam hayali amaç̧ olduğunda, insan her durumda o hayale çıpa atar ve tutunur. Biz gençlerimizin kendi sorumluluklarını almasını ve dünyayı kasıp kavuran covid-19 sürecinde bu becerilerini hem kendilerine hem de topluma örnek olacak şekilde paylaşmalarını istiyoruz. Bu amaçla başlattığımız yarışmamıza ilgi beklediğimizden yüksek, umarım bir çıpa da biz atabilmişizdir. “dedi.
Yine dernek üyelerinden ve yarışmamızın ismini koyan değerli oyuncu Tamer Levent, “2020 bize sorumluluk almayı ve yaşama sanatını beraberinde geliştirmeyi öğretti. Gençlerimizin bu anlamda bizlere katacakları birçok fikir ve projenin olacağına gönülden inanıyorum.” dedi.
Dernek Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Berat Bir, yarışmayı birçok üniversite ile işbirliği gerçekleştirerek hayata geçirdiklerini söyleyip “Eğitim hayatım boyunca hedeflediğim, gençlere birçok alanda dokunabilmeyi amaçladığım projeleri Gençler İçin İyilik Derneği çatısı altında hayata geçirebilmek, beni son derece mutlu ediyor. Nitekim ilk kurultayımıza çeşitli üniversitelerden öğrencilerin katılım gerçekleştirip, paylaşımda bulunmasının değerinin tartışmasız çok önemlidir.” dedi.
1.618 Ajansı kurucu Başkanı ve dernek üyesi Filiz Bilmiş, yarışma afiş tasarımını hazırlarken, derneğin logosunda olan deniz yıldızı figürünü merkez noktaya koyduklarını belirtip, “Bizim amacımız ulaşabileceğimiz kadar gencimize ulaşıp, kendi deniz yıldızı hikayemizi gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz.” dedi.
Yarışmaya katılmak son derece kolay
Her yaştan üniversite öğrencisi, dilediği konuda ve türde bir çalışma ile bu yarışmaya katılabilir
Örnek vermek gerekirse, hikaye, roman, senaryo, kısa film, klip, resim, beste, drama, bilimsel bir proje gibi farklı alanlardan katılım sağlanabilir. Yarışma katılım dosyasında aşağıdaki bilgilerin yer almasını istenmekte ve ilgili projelerini info@genclericiniyilik.com adresine göndermeleri beklenmekte.
Başvuru yapan kişinin isim soyadı, bağlı olduğu üniversite ve bölümü, yarışmaya katıldığı proje konusu, amacı, ana mesajı, proje türü, proje aktarımı, kapsam ve süreci ile birlikte, dernek tarafından ulaşılması gerektiği takdirde kullanılacak iletişim bilgileri.
Başvuru için son tarih 20 Ocak 2021, saat 18:00. Sonuçlar ise 08 Şubat 2021 Pazartesi günü Gençler İçin İyilik sosyal medya hesaplarından açıklanıyor olacak.
Ödüller; birinciye 5.000 TL, ikinciye 3.000 TL, üçüncüye 2.000 TL ve dördüncüye mansiyon olarak belirlenmiştir.
Yarışmanın Jürisini:
İletişim ve İnsan Kaynakları Danışmanı, Psikolojik Danışmanlık Uzmanı ve dernek başkanı Ayşen Laçinel, Prof. Dr. Afif Sıddıki, oyuncu Tamer Levent, TÜV SÜD TR CEO’su Emre Büyüklalfa, Emlak Konut TOKİ CFO’su Ercan Alioğlu, KFC Mena TR İK Müdürü Betül Emlek, Kanal Ekonomi Genel Müdürü Mehmet Gözcü, Parlak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Parlak, 1.618 Ajans Kurucu Ortağı Filiz Bilmiş, Ağaoğlu Şirketler Grubu Etkinlik ve Sponsorluk Müdürü Deniz Güler oluşturuyor.
5 Aralık 2020 Cumartesi
Türk sporuna hizmet etmiş kişilere ödül dağıtıldı
3 Aralık 2020 Perşembe
ZOMATO YEMEK SİPARİŞİ İÇİN SAHAYA ÇIKTI
TravelShop Turkey’in 2021 yılı tanıtım etkinlikleri programı belirlendi
2 Aralık 2020 Çarşamba
Gastronometro'nun hedefi Türk mutfağının gelişimine katkıda bulunmak
Maden suyuna robot eli değdi
1 Aralık 2020 Salı
Bor ilçesindeki tarihi Yeni Hamamın restorasyonu bitmedi
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yaklaşık 5 asır önce yapımı 5 yılda tamamlanan Bor ilçesindeki tarihi Yeni Hamamın, 8 yıldır restore edilememesini eleştirdi. Gürer, “İlçe Merkezinin orta yerinde kullanıma açık hamamı onarıyoruz diye 8 yıldır kapalı tutulması düşündürücüdür” dedi.
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in TBMM’de gündeme getirdiği Bor ilçesindeki tarihi Osmanlı’dan kalan Yeni Hamamın restorasyonuyla ilgili sorusuna, Bakan Mehmet Nuri Ersoy yazılı yanıt verdi. Bor ilçesindeki tarihi Yeni Hamam’ın 1997 yılında tescillendiğini anımsatan Bakan Ersoy, restorasyon projesinin tamamlanmasının ardından 2015 yılında restorasyon çalışmalarına başlandığını belirtti.
Yüklenicinin yükümlülüklerini yerine getirememesi nedeniyle restorasyon işinin yarım kalarak 2019 yılında feshedildiğini ifade eden Bakan Ersoy , “Eserin kalan kısmının yaklaşık maliyeti hazırlanarak ikmal inşaatı ihalesi 2020 yatırım programına sunulmuş olup 06.10.2020 tarihinde yatırım programına alınmıştır. İkmal inşaatı ihale işlemleri devam etmekle birlikte kasım ayı içerisinde ihalesi gerçekleştirilecektir” açıklamasında bulundu.
Bakan Ersoy’un yanıtını değerlendiren Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise tarihi Yeni Hamam’ın 5 yıl süren çalışmayla 1580 yılında hizmete girdiğini anımsattı. Gürer, dönemin şartlarında yapımı bile 5 yıl içinde tamamlanan eserin, aradan yaklaşık 5 asır geçtikten sonra günümüzde restorasyonunun 8 yıldır tamamlanamamış olmasının üzüntü verici olduğunu ifade etti. Gürer, “Hamam, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümleri ve hücrelerden oluşmaktadır. Soğukluk ve sıcaklık bölümü de kubbeli ve külhanlıdır. Tarihi hamam örneklerinin orijinale en yakın örneklerindendir. Sokullu Mehmet Paşa bölgede hamamın yapılması işini Tavaşi Hasan Ağa yaptırmış, farklı dönemlerde onarım görerek 2012 yılına kadar hizmet verdi. Simetri planlı hamam, kadın ve erkek ayrı bölümleri ile önemli bir tarihi yapıdır. 1949 yılı onarımı sonrası 1953 yangın gören yapı yeniden kullanıma açılmıştır. Hamam, bölge halkı yanında Bor’a gelenlerinde ilgi gösterdiği yerlerdendi. İki yılda bitmesi beklenen hamam 8 yıldır açılamadı. Ne zaman onarım bitecek oda belli değil. Vakıf eserleri ne yazık ki ya yeterince korunmuyor yada restorasyon bitmiyor” diye konuştu.
Gürer, 2012 yılında projesi hazırlanan ve onarıma alınan tarihi hamamın, bir an önce restore edilmesi gerektiğini belirtti.
İzmir Yeni Bir Ekonomik Vizyonla Büyüyecek
Tunç Soyer, Ege Ekonomik Forum’da Konuştu: “Hedef, İzmir’deki İmkanları Yeni Bir Ekonomik Vizyonla Büyütmek”İzmir, orman yangınları, pandemi, tsunami ve deprem felaketinin ardından yaşamaya devam ediyor
Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı ve Özgencil Grup iş birliği ile bu yıl 4’üncüsü gerçekleştirilen; Ege Bölgesi’nin, Türkiye’nin ve uluslararası anlamda bölgenin kalkınmasına sunduğu katkıların değerlendirileceği, bölge ekonomisinin gelişim alanlarını konuşulacağı Ege Ekonomik Forumu, “Dönüşümün İçindeyiz” teması ile başladı. Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir’in sahip olduğu lojistik merkez konumuna dikkat çekerek değişimi fırsata çeviren bir yerde bulunmanın önemine dikkat çekti.
Konferansın açılış konuşmalarını İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tunç Soyer ve EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam gerçekleştirdi.
30 Ekim’de başlaması planlanan, ancak Seferihisar açıklarında gerçekleşen 6,9 büyüklüğündeki deprem nedeniyle etkinliğin bugüne ertelendiğini belirten EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam konuşmasına, depremde hayatını kaybeden vatandaşlara baş sağlığı, yaralananlara ise acil şifalar dileyerek başladı.
1992 yılında başlayan çalışmalarının zaman içerisinde bölgesel bir hacme ulaştığını, illerin potansiyelleri kapsamında bölgesel bir stratejik planlama ile Ege Bölgesinin kalkınması ve sorunlarının merkezi hükümetle dirsek temas içerisinde çözülmesi için EGEV’in çalışmalar yürüttüğünü hatırlatan Susam, “Kalkınma Ajansları önerimizi takiben bu ajansların kurulmasına çok önemli katkılarımız da oldu. Bugün, tüm paydaşlarımızla ve becerilerimizle kalkınmada öncü ve lider güç olmak için çalışmalarımıza yoğun bir biçimde devam ediyoruz” dedi.
“Ege, Türkiye Ekonomisinin Lokomotifi Olmaya Hazır”
Bugünkü koşullar kapsamında hem bölgenin hem de Türkiye’nin her türlü zorluğu aşabilecek güçte ve inançta olduğunun altını çizen, EGEV olarak hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadıklarını belirten Susam, “4 yıldır Ege Ekonomik Forumu’nda gerçekleştirilen tüm çalışmalarda koyulan vizyon, daha sonra kısa sürede dünyanın ve ülkenin gündeminde önemli vizyonlar olmuştur” dedi.
20 yılı aşkın tecrübesi ile Özgencil Grubu’nun EGEV ile bir araya gelerek Ege Ekonomik Forumunun oluşturulduğunu belirten Susam, “Ege Bölgesi, Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu koşullarda ekonomik kalkınma hamlesinin lokomotifi olabilecek güçte ve kararlılıktadır. Bölgenin tüm ticari paydaşları ile birlikte bunun altını çizerek, ihracata dayalı, bilim ve teknoloji merkezli, gençliği önemseyen –çünkü Türkiye’nin 0-17 yaş nüfusunun yaklaşık 3 milyonu Ege’de bulunmaktadır, bir yaklaşımla Ege Bölgesi, gençliği de içine alarak yeni dönemde Türkiye’nin tüm bu sorunlarının içerisinden çıkabilmesinde, küreselleşmeden bölgesel tedarik zincirine geçilen bu süreçte Türkiye’nin lokomotifi olmaya hazırdır. Bunu, bu ekonomik forumlarla perçinlemek için büyük bir çaba içerisindeyiz” sözleri ile Ege’nin potansiyelinin altını çizdi.
Birliktelik ve Dayanışma, Dirençli Kent Olmanın İki Anahtarı
Göreve geldikleri ilk günden bu yana önemli bir vizyon koyarak, oluşturdukları strateji ile İzmir’in ve bölgenin potansiyelini açığa çıkartarak, şehir tüm krizlere karşı dirençli bir pozisyona getirmek için çalıştıklarını belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Küresel ekonominin birbirine çok bağlı ve kırılgan olduğu günümüzde Kovid-19 büyük ekonomik sorunları beraberinde getirdi. Hemen her sektör büyük zarar görmeye başladı. İzmir açısından baktığımızda son 18 ayda; İzmir tarihinin en büyük orman yangınlarından birini, ardından pandemiye, sonra tsunami ve deprem felaketini ve ardından yeniden büyük artışın olduğu pandemiyi yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Bu zor süreçte de zamanımızın önemli bir kısmı kriz yönetimiyle ve sıkıntılara çözüm aramakla geçti. Bu sıkıntılar aynı zamanda bizlere bu krizlerle mücadele konusunda da önemli deneyimler kazandırdı. Tüm krizlere hazırlıklı olmak için çağı doğru okumak, yaşanan gelişmeler karşısında hazırlıklı olmak ve güçlü bir vizyon ortaya koymanın önemini kavradık. Belki en önemlisi, bu krizleri fırsata çevirme ihtimalini gördük. Göreve geldiğimiz gün ortaya koyduğumuz strateji ile amacımız, güçlü bir vizyon ortaya koyarak İzmir ve bölgemizin potansiyelini açığa çıkartmaktı. Ulusal ve uluslararası tüm krizlere karşı şehrimizi dirençli bir kent kılmaktı. Yaşadıklarımız bize gösterdi ki, dirençli bir kent olmanın 2 mucizevi anahtarı var: İlki birliktelik ve dayanışma, ikincisi ise yaşam hakkını gözetmenin kent yöneticileri tarafından en öncelikli görev olarak tarif edilmesi” dedi.
Hedef; Kentteki İş İmkanlarını Yeni Bir Ekonomik Vizyonla Büyütmek
Dirençli bir kent olmanın odağına İzmir’de ortak aklı ve yaşam hakkını koyduklarının altını çizen Soyer, sosyal ve ekonomik gelişmenin kaynağını ise yenilikçi düşünce olarak tarif ettiklerinin belirtti. Gençlerin yenilikçi fikirlerini geliştirebilmeleri için tarihi Havagazı Fabrikasını gençlik yerleşkesi olarak gençlere tahsis ettiklerini hatırlatan Soyer, “Kentimizdeki iş imkanlarının büyümesi, yeni bir vizyonla ekonomik gelişmenin sağlanması için tüm paydaşlarımızla uyum çalışmaya gayret gösteriyoruz. Yeni yatırımcıların, girişimciliği ve yenilikçiliği teşvik etmek için çatı kurumlar ve merkezler kurmaya gayret ediyoruz. Paydaşlarımızla sosyal girişimcilik ve gıda girişimciliği programlarımızı başlattık” sözleri ile İzmir’in ve bölgenin kalkınması attıkları adımları paylaştı.
Çok daha büyük başarılar elde etmenin yegâne yolunun birlikte ve beraberlikten geçtiğini gördüklerini belirten Soyer, temel hedeflerinin yerelden kalkınma mücadelesini büyüterek küresel ve ulusal kırılganlıklar ve krizlere karşı İzmir’e dirençli kılmak, refahını artırmak ve bunu tüm kente adil bir şekilde bölüştürmek olduğunu da belirtti. “Bunu sağlamak ve kalıcı bir ekonomik büyüme için, dünyadaki ekonomik geliştirmeleri tüketen değil, yeni değerler üreterek bunların tüm dünyada alıcısını oluşturabilen bir şehir oluşturmak durumdayız. Bu nedenle de bölgedeki tüm sektörler çok önemli. İzmir hala dev bir uluslararası lojistik merkez konumunda” diyen Soyer, değişimi fırsata çeviren bir yerde bulunmanın önemine dikkat çekti. Çalışmaların odağında doğa ile uyumlu bir ekonomik büyümeyi koymanın bir zaruret olması gerektiğini belirten Soyer, dirençli kent yaratmanın özünde doğaya saygı ve uyum olduğunu hatırlattı.
İlk Oturum: Dünyayı Yeniden Tasarlamak
‘Dünyayı Yeniden Tasarlamak’ başlıklı ilk oturumda, “Sürdürülebilir, Kapsayıcı, Esnek Bir Büyüme Oluşturmak ve Kalkınma İçin İş Birliği Yapmak”, “Serbest Ticaret Anlaşmalarındaki Son Durum”, “Küresel Ekonomi ve Bölgesel Pazarlar Nasıl Yeniden Şekillendirilir?”, “Dijital Ekonomiye Yatırım”, “5G ile Dünya Nasıl Dönüşecek?” gibi konular Türkiye Ekonomi Bankası Yönetim Kurulu Başkanı & Forum İstanbul Enstitüsü Onursal Başkanı Yavuz Canevi’nin moderatörlüğünde; Singapur Ulusal Üniversitesi Orta Doğu Enstitüsü Başkanı Bilahari Kausikan, Paris- İstanbul Bosphorus Enstitüsü Başkanı Dr. Bahadır Kaleağası, “Capital Failure” kitabının yazarı Dr. Nicholas Morris, Global Resources Partnership Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar tarafından değerlendirildi.
Jeopolitik gerilimler ve anlamsız vekalet savaşları, sanayi devrinin sonuna yaklaşmamız, fosil enerjiden yenilenebilir enerjiye geçiş ve iklim değişikliği, öngörülemez ve kaotik bir entegrasyon sürecine girmek olarak mevcut duruma ilişkin bir fotoğraf çeken oturumun moderatörü Yavuz Canevi, ilk sözü Bilahari Kausikan’a verdi. Problemlerin çözümü olmadığını olsa bile her zaman uygulanamadığını bugünün dünyasının bir gözlemi olarak paylaşan Kausikan, bu nedenle de doğru sorunun “ne zaman yeniden tasarlayabileceğimiz olması gerektiğini söyledi. Uluslararası düzende yaşanan sorunların ne pandemi ile ne de diğer güncel konuların sonucu olduğu, köklerinin daha eskiye dayandığını belirten Kausikan, “Yeni uluslararası düzen kendi kendine organize ediyor şuan. Düzenin aslında liderliğe ihtiyacı var. Uluslararası bir lider olabilmek için herkesçe kabul edilebilir bir lider olmalı. Bu sebeple uluslararası liderlikte büyük bir eksiklik var. ” sözleri ile dünyanın şu an lidersiz bir biçimde ilerlediğini belirtti.
130 Trilyon Dolar, 2020 Yılında “Eriyecek”
Ardından söz alan Paris ve İstanbul Bosphorus Enstitüsü Başkanı Dr. Bahadır Kaleağası, geleceğe yönelik ve geleceği tasarlamak için pandeminin birinci dalgası ile başlayan soruların ikinci dalga ile varlıklarını devam ettirdiklerini paylaştı. “Esas soru bitmedi. 1 trilyon dolarlık soru: Ne zaman bitecek bu pandemi? 1 trilyon euro’luk soru da ekleyelim: Nasıl dersler alacak insanlık uygarlığı? 1 trilyon yuan’lık bir soru daha ekleyebiliriz: Hangi devletler yönetecek bundan sonra. Ve tabi 1 trilton liralık soru: Ne olacak doların kuru, altın mı alsaydık? Sorular yalın, yanıtları karmaşık, etkileri ise trilyonluk” sözleri gerek Türkiye gerekse dünya için ekonomik ağırlığı büyük olan belirsizliklerin bir sonuç ya da çözüm beklediğini hatırlatan Kaleağası, satın alma gücüyle birlikte dünyanın ekonomik gelirinin yaklaşık 130 trilyon dolar olduğunu ve pandemi ile birlikte bu durumu sadece ekonomik olarak değil, insani ve kurumsal boyutları ile de çok önemli ölçüde eriyeceğini paylaştı.
Yaşadığımız Dönemin Sinyallerini İyi Okumak Lazım
Üçüncü olarak söz alan Global Resources Partnership Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü ise; forumun, bölgesel bir forumun Türkiye’nin ve dünyanın tasarlanmasına Ege’den mütevazı bir katkı olarak çıkmasının çok önemsediğini paylaştı. ‘Yaşadığımız dönemin sinyallerini iyi okumak lazım. Yapay zeka geleceği belirleyecek en önemli unsurlardan bir tanesi. Peki biz onun neresindeyiz? Sonra değişen jeopolitik riskleri de iyi okumak ve bunun neresinde durduğumuzu görmemiz gerekiyor. Kaynak savaşları da durmayacak. Eskiden sadece enerji üzerine konuşuyorduk.’ diyen Öğütçü; petrolün önemini giderek kaybettiği, su ve gıda savaşlarının gündemdeki yerlerinin artmaya başladığını hatırlattı. Özellikle gıda güvenliğinin yaşamsal önemde olduğunun ve Türkiye’nin özellikle Ege Bölgesi’ni gıda konusundaki bir depo ya da üs olarak görmesinin gerektiğinin, aklında tutması gerektiğini altını çizdi.
Öğütçü: ‘Değişen düzen hep değişecek. Dünya enerjisi yine muazzam bir enerji devrimi yaşıyor. Bunun tam ortasındayız. Fosil yakıtlardan yenilebilir enerjiye geçiş yaşamımızı kökten değiştirecek özelliklerde.
Şunu unutmamalıyız; Türkiye Çin’den başlayıp Almanya’ya Rusya’dan başlayıp Suudi Arabistan’a kadar inen coğrafyanın en önemli bölgesel gücüdür. Türkiye’nin önünde bir fırsat penceresi var.’ Dedi.
Dünya, Kalkınmayı Yeniden Tasarlamak İçin En iyi Dönemini Yaşıyor
Şu an dünyanın; ekonomik gelişimi, kalkınmayı tekrar tasarlama açısından en iyi dönemi yaşadığını belirten Dr. Nicholas Morris, Kovid-19’un bütün dünya ülkelerinde var olması ve pandemiye karşı atılan adımların uyumsuzluğunun işsizliği körüklediğini paylaştı. “Tüm dünya ekonomileri ticaretlerini karşılıklı güvene dayalı bir içimde geliştirmeli. Bu da pandemi döneminde karşılaşılan, kötü ya da yetersiz çözüm hamlelerini göz önünde bulundurarak, kalkınma problemlerinin sadece özel sektöre güvenerek yapılmayacağı kabul edilmeli” sözleri ile Morris, atılması gereken adımlarda tecrübelerin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekliliğinin altını çizdi.
"Sorular Aynı Ancak Cevaplar Değişti"
İçinde bulunduğumuz dönemde dünyayı yeniden tasarlamak başlığının gerçekten çok daha büyük önem arz ettiğini belirten Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, pandemi sürecinde sağlık ve gıdanın ön plana çıktığı, güvenlik ve özgürlüğün kaybolması konularının ön plana çıktığını, bu konuların da insanların kafalarındaki soru işaretlerini daha belirgin hale getirdiğini söyledi.
Albert Einstein'ın sözü "Sorular aynı ancak cevaplar değişti"yi hatırlatan Yorgancılar, "Son birkaç yıldır küresel ekonomide de yeni yaklaşımlarla yeni bir sürecin işaretleri verilmekteydi. Pandemi bu süreci hızlandırdı. Bazı konuları daha da netleştirdi. Jeopolitik birliktelikler, bu kapsamda yeni ticari anlaşmaları, korumacılık kapsamında da üretimi tekrardan Batı'ya çekme çabası, ani krizlerle ekonomilerin krizlere açık olası, demografik değişim kapsamında yeni göç dalgası ve dünya nüfusunun yaşlanması, teknolojik dönüşüm kapsamında sanayi 4.0 ve 5.0 ile dijital para, devletsiz dünya kapsamında mega kentler gibi başlıklara baktığımızda zaten bir değişim süreci içerisinde yaşadığımızı görebiliyorduk.