28 Mayıs 2025 Çarşamba

Genç şeflere ödül yağdı 

Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı organizasyonunda, Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), Turizm Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TUGEV), Metro Türkiye ve Gastronometro iş birliğiyle düzenlenen ‘MEB Uluslararası Gastronomi ve Aşçılık Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu. Gastronometro’da gerçekleştirilen final etabının ardından ödül almaya hak kazanan okullar bugün Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen törenle açıklandı. 16 okuldan öğrencilerin kıyasıya yarıştığı, Türk Mutfağı Araştırmacısı ve Şef Vedat Başaran’ın koordinasyonundaki yarışmanın ödül töreninde, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, video mesaj ile tüm katılımcılara başarı ve tebrik dileklerini iletti. Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Atatürk Kültür Merkezi'ndeki ödül törenine gönderdiği video mesajında, Ankara'daki yoğun programlarından ötürü programa katılamadığını belirterek, yarışmada ödül alan öğrencileri tebrik etti.Mutfak kültürünün toplumların kimliğini şekillendiren en önemli değerlerden biri olduğuna dikkati çeken Tekin, "Türk mutfağı Orta Asya'dan başlayan tarihi yolculuğunda birçok farklı kültür ile harmanlanarak zenginleşmiş, bugün ise bereketli Anadolu coğrafyasının sunduğu çeşitlilikle dünyada hak ettiği saygın konuma ulaşmıştır." dedi.

Tekin, mutfağın sadece yemek pişirilen yer olmadığını, nimete saygının, şükretmenin, paylaşmanın ve dayanışmanın mekanı, iyiliğin, beraberliğin ve aile olmanın göstergesi olduğunu ifade etti.Mutfağın aynı zamanda geçmişten geleceğe aktarılan köklü bir miras olduğunu vurgulayan Tekin, "Bu anlayışla mesleki ortaöğretim kurumlarımızda öğrenim gören öğrencilerimizi sadece usta şefler olarak değil, aynı zamanda erdemli, değer odaklı ve üreten bireyler olarak Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile yetiştiriyoruz." ifadelerini kullandı.

Bakan Tekin şöyle devam etti:"15 bölgemizde düzenlenen bölge yarışmalarımızda 413 ekip ter döktü. Finale kalan öğrencilerimiz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Hırvatistan, Kırgızistan, Özbekistan, Romanya ve Tunus'tan gelen değerli katılımcılarla birlikte yeteneklerini sergilediler. Yarışmaya katılan tüm öğrencilerimizi, danışman öğretmenlerimizi ve bu başarıya katkı sunan herkesi gönülden tebrik ediyorum. Gençlerimizin ortaya koyduğu bu azim ve yetenek, geleceğe dair umutlarımızı güçlendiriyor."Mesajının sonunda Bakan Tekin, organizasyonun gerçekleştirilmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

Törene İstanbul Valisi Davut Gül ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Neşe Çıldık’ın yanı sıra TÜROB Başkanı Müberra Eresin, TUGEV Başkan Vekili Bahadır Yaşık, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bal, ünlü Şef Mehmet Yalçınkaya da katıldı. 

İstanbul Valisi Davut Gül ise programda yaptığı konuşmada, gastronominin turizmle birlikte şu an personel anlamında en çok ihtiyaç duyulan sektör olduğunu belirterek şu sözleri kullandı:"Meslek liselerimizin fiziki kapasiteleri her geçen gün gelişiyor. Atölyelerimiz her geçen gün fiziki yapılarını daha da iyileştiriyor. Hem Cumhurbaşkanımız hem de her bakanımız kendi alanıyla ilgili özel çalışma yapıyor. Millî Eğitim Bakanımız, Kültür ve Turizm Bakanımız ve diğer bakanlıklarımız sizleri daha iyi yetiştirmek için özel sektörle, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde kendi işinizi en iyi şekilde yapabilecek bir donanıma kavuşmanız için çalışmalar yapıyor. İnanıyorum ki bu yarışmalarla birlikte sizler, bir adım daha ileriye gideceksiniz. Size tecrübe aktaran öğretmenlerimize, bu işin duayeni arkadaşlarımıza ayrıca teşekkür ediyoruz."

BİRİNCİLİK KAHRAMANMARAŞ’IN  

Yarışma sonucunda birincilik ödülünü Kahramanmaraş Mado Akdeniz Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, ikincilik ödülünü Konya Akşehir Şehit Özden Çınar Kız Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, üçüncülük ödülünü Bartın Amasra Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kazandı. Hijyen Ödülü’nün sahibi Kilis Yaşar Aktürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi oldu. Uluslararası Kapalı Kutu kategorisinde de birinciliği Bursa Şehit Erol Olçok Turizm Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, ikinciliği Özbekistan takımı, üçüncülüğü Mardin Kızıltepe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kazandı. 

 İŞTE ÖDÜLLER

Kütahya Porselen tarafından Türkiye birincisi olan okula 100 bin TL, ikinciye 75 bin TL ve üçüncüye 50 bin TL tutarında hediye çeki verildi. Gastronometro tarafından da Türkiye birincisi olan okula 60 bin TL, ikinciye 40 bin TL ve üçüncüye 30 bin TL tutarında hediye verildi. Yarışmada farklı kategorilerde de ödüller sunuldu. TÜROB’un kurumsal sponsoru Ecolab, 16 okulun her birine 25’er bin TL tutarında ‘hijyen seti’ hediye etti. Ayrıca birinci okula Ecolab tarafından 50 bin TL tutarında bir ‘Hijyen Ödülü’ verildi. Yarışmaya katılan tüm öğrencilere Pirge tarafından birer ‘şef bıçağı’ hediye edildi.

 

81 İLDEN 406 OKUL BAŞVURDU

Törende bir konuşma yapan TÜROB Başkanı Müberra Eresin, 2018 yılından itibaren İstanbul’daki Otelcilik ve Turizm Meslek Liseleri arasında düzenlenen ‘Sektör Yetenek Avında’ yemek ve gastronomi yarışmasının bu yıl itibariyle ‘MEB Uluslararası Gastronomi ve Aşçılık Yarışması’ adıyla ülkemizin 81 iline yayıldığını söyledi. Eresin, “Bu yıl 406 okulun katılımıyla gerçekleştirdiğimiz elemeler, gerçekten büyük bir başarıya imza atmıştır. Elemeler sonucunda 16 okulumuz finallerde yarışmayı hak etmiştir. Bu yıl ayrıca Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Romanya, Hırvatistan ve Tunus’tan katılan ekiplerle yarışma artık uluslararası bir boyut kazanmıştır. Final yarışmasını ve ödül törenini özellikle Türk Mutfağı Haftası’nda düzenlemek istedik” diye konuştu.

 SADECE YARIŞMA DEĞİL EĞİTİMİN DE BİR PARÇASI 

Bu etkinliğin sadece bir yarışma değil, aynı zamanda sektörel eğitimin önemli bir parçası olduğunu dile getiren Eresin, şöyle devam etti: “Kamu ve özel sektör iş birliğinin en güzel örneklerinden biri olarak, genç yeteneklere kariyer fırsatları sunmayı ve onların gelişimlerine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Bu yüzden kazanan, sadece bir okul ya da öğrenci değil, tüm katılımcılarımızdır. Bu etkinlik, gençlerimizin kariyerlerini planladıkları turizm sektörünü yakından tanımaları ve sektörün liderleriyle buluşmaları açısından büyük önem taşımaktadır. Turizm eğitimi, sadece teorik bilgiyle sınırlı kalmamaktadır. Aynı zamanda öğrencilere sahada uygulamalı deneyimler kazandırarak, onları sektöre hazır bireyler olarak yetiştirmektedir. Gastronomi gibi birçok alt başlıkta uzmanlaşmayı sağlayan bu eğitim süreci, aynı zamanda sürdürülebilir turizm ve yerel değerlerin korunması konusunda da bilinç oluşturmaktadır.”

 OKUL-SEKTÖR İŞ BİRLİĞİNİN EN GÜZEL ÖRNEĞİ 

Gastronominin son yılların en cazip turizm ürünlerinden ve seyahat motivasyonlarından biri olduğunu belirten Eresin, şunları söyledi: “Bu yarışmayı büyütmek, Türkiye genelinde farklı kategorilerle yaygınlaştırmak ve okul-sektör iş birliğinin en güzel ve anlamlı örneğini sürdürülebilir bir şekilde ortaya koymak asıl hedefimizdir. Bu doğrultuda TUGEV ile çok güçlü bir iş birliği başlattık. Bu iş birliği ile, eğitimdeki bu tür yarışmaları daha da yaygınlaştırarak, okullarda verilen eğitimi tamamlayıcı bir parça haline getireceğiz. Bu iş birliği nedeniyle, TUGEV Başkanı Sayın Şekib Avdagiç ve Başkan Vekili Sayın Bahadır Yaşık’a teşekkürlerimi sunuyorum. Bugünün öğrencileri, yarının turizm elçileri olacak. Bu yüzden, tüm okullarımıza katılımlarından, çabalarından ve emeklerinden ötürü yürekten teşekkür ediyor ve tebrik ediyorum. Bu projeye en başından beri desteklerini esirgemeyen ve projeyi sahiplenerek bizim yanımızda olan tüm paydaşlarımıza teşekkür etmek isterim: Milli Eğitim Bakanlığı’na, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, TUGEV’e, Metro Türkiye ve Gastronometro’ya, Türk Mutfağı Araştırmacısı ve Şef Vedat Başaran’a, Gastronometro Direktörü Şef Maximilian Thomae’ye, Ecolab, Kütahya Porselen ve Pirge Bıçakları’na; ayrıca, ödül töreninin düzenlenmesinde büyük katkı sağlayan Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy’a da sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.”

‘GENÇ ŞEFLERİ DESTEKLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ’

Metro Türkiye Kamu İlişkileri Koordinatörü Nurdan Ataolur da böyle değerli bir projenin paydaşı olmaktan onur duyduklarını belirterek, şu görüşleri dile getirdi: "35 yıldır Türk mutfağına sahip çıkmayı ve geleceğe taşıyabilmeyi kendimize görev ediniyor, gastronomi sektörünün en yakın iş ortaklarından biri olarak her geçen gün bu ülkeye yatırım yapmaya devam ediyoruz. 10 yıl önce Türkiye'nin ilk gastronomi keşif platformu olarak hayata geçirdiğimiz Gastronometro, bu yatırımlarımızın en güzel örneklerinden biri. Gastronominin geleceğini inşa edecek olan genç şef adaylarının gelişimi için burada eğitimler veriyor, ilham veren organizasyonlar düzenliyoruz. ‘MEB Uluslararası Gastronomi Festivali ve Aşçılık Yarışması’ da bunlardan biri. Bu sene yarışmada gençlerin yaratıcılıklarını, yerel ve coğrafi işaret tescilli ürün kullanımını, sürdürülebilirlik ve atıksız mutfak prensiplerini benimsemiş olduklarını görmekten gurur duyduk. Yarışmaya katılma cesareti gösteren tüm şef adaylarını tebrik ediyor, dereceye giren okulları kutluyoruz. Genç şeflerin her alanda ilerleyişini desteklemek için çalışmalarımıza hiç durmadan devam edeceğiz." 

27 Mayıs 2025 Salı

MSC Divina ile Unutulmaz Bir Yaz



Dünyanın önde gelen kruvaziyer markalarından MSC Cruises filosuna ait MSC Divina, yaz sezonu boyunca Kuşadası çıkışlı Ege ve Akdeniz seferleri düzenliyor.Mayıs–Ekim ayları arasında her hafta gerçekleşecek bu özel program, Türk kruvaziyer yolcularına cazip fiyat avantajları ve eşsiz gastronomi deneyimleri eşliğinde Akdeniz’in büyüleyici rotalarını keşfetme fırsatı sunuyor.Yaz sezonuna Kuşadası’nda düzenlenen karşılama töreniyle resmi olarak başlayan MSC Divina, 6 Ekim’e kadar sürecek 7 gece 8 günlük turları kapsamında toplam 22 kez Kuşadası’nı ziyaret edecek. Kuşadası hareketli bu eşsiz rota; Yunanistan’ın gözde adaları Santorini ve Mikonos ile İtalya’nın tarihi şehirleri Napoli/Pompeii ve Civitavecchia/Roma duraklarını içeriyor. Tur, bu eşiz programının ardından Kuşadası’nda sona eriyor.MSC Divina, uygun fiyat seçenekleri ve zengin rotalarıyla Türk kruvaziyer yolcularının artan ilgisine hitap ederken; konfor, macera ve unutulmaz bir deniz yolculuğunu bir arada sunuyor.MSC Cruises, Türkiye pazarında sunduğu erişilebilir fiyatlar, erken rezervasyon avantajları ve kolay ulaşılabilir biniş limanları ile kruvaziyer seyahatini daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyor. MSC Divina’nın her yaş grubuna ve tatil beklentisine hitap eden programı, Ege ve Akdeniz’in en gözde limanlarını keşfetmek isteyenler için eşsiz bir seçenek sunuyor.

Türkiye’de 20. yılını kutlayan MSC Cruises, geçtiğimiz yıl 15 bin Türk misafir ağırladı
MSC Cruises, 2005 yılından bu yana Türkiye’de ofisi bulunan tek kruvaziyer şirketi olarak pazardaki güçlü konumunu sürdürüyor. Şirketin Türkiye’deki 20. yıl kutlamasında konuşan MSC CruisesTürkiye Ülke Müdürü Işın Hekimoğlu:“Avrupa, Güney Amerika, Orta Doğu ve Güney Afrika’da pazar lideri konumundayız. Karayipler, Kuzey Amerika ve Uzak Doğu’daki güçlü varlığımızla MSC Cruises, kruvaziyer turizminde en hızlı büyüyen global marka olarak öne çıkıyor. Türkiye pazarında da bu seyahat modelini yaygınlaştırmak için yatırımlarımıza devam ediyoruz. Her geçen yıl hem gemi sayımızı, hem yolcu kapasitemizi hem de biniş limanlarımızı arttırarak Türk misafirlerimize özel fiyat avantajlarıyla Türk yolcu sayımızı artırmayı hedefliyoruz. Türk misafirlerimiz için yaklaşımımız, kruvaziyer seyahatinin uygun fiyatlı, erişilebilir bir keşif yolculuğu olduğu konusunda farkındalığı arttırmak. Geçtiğimiz yıl, yaklaşık 15 bin Türk misafirimizi gemilerimizde ağırladık. Bu misafirlerin çoğu, daha öncesinde MSC ile seyahat etmiş olan tekrarlayan yolcularımızdı. Kruvaziyer seyahati özelinde yapılan araştırmalar, misafirlerin %85’inin tekrarlayan yolculardan oluştuğunu ortaya koyuyor. Bu da memnuniyet oranının ne kadar yüksek olduğunun bir göstergesi. Dolayısıyla hedefimiz, Türkiye’de henüz bu deneyimi yaşamamış olan genç çiftleri ve çocuklu aileleri kruvaziyer seyahatiyle tanıştırmak ve en az bir kez deneyimlemelerini sağlamak. İnanıyoruz ki sonrasında tatile bakış açıları tümüyle değişecek ve tekrarlayan yolcularımızdan biri olacaklar.” açıklamasında bulundu.

Tasarımında dünyaca ünlü yıldız ilham kaynağı oldu
Dünyaca ünlü yıldız Sophia Loren’den ilham alınarak tasarlanan MSC Divina, kruvaziyer gemilerinin altın çağını modern teknoloji ve zarafetle yeniden yaşatıyor. Işıltılı Swarovski kristal merdivenlerden sonsuzluk havuzuna, Broadway tiyatrolarını aratmayan sahne gösterilerinden seçkin restoranlara kadar geminin her köşesi ihtişamla tasarlandı.1.751 kabiniyle iç, dış, balkonlu ve suit seçenekleri sunan MSC Divina; bağlantılı aile kabinleriyle her ihtiyaca hitap ediyor. Gemi içinde 4 havuz, 12 jakuzi, okyanus manzaralı spor salonu, bowling salonu, basketbol sahası, yürüyüş parkuru gibi birçok spor ve eğlence alanı bulunuyor. Ayrıca farklı yaş gruplarına özel çocuk ve genç kulüpleri sayesinde aileler rahatça tatilin tadını çıkarabiliyor.Gemide “gemi içinde gemi” ayrıcalığı sunan MSC Yacht Club, kişisel yardımcı hizmeti, özel restoran ve güneşlenme alanlarıyla lüksü zirveye taşıyor. Loren’in katkısıyla tasarlanan ve kendi makyaj masasını da içeren Sophia Loren Royal Suiti ise MSC Divina’nın en özel detaylarından biri.

Teknik özellikler
• Brüt Tonaj: 139.072 GT
• Uzunluk: 333 m – Genişlik: 38 m – Yükseklik: 68 m
• Yolcu Kapasitesi: 4.345 | Mürettebat: 1.388
• Kabin Sayısı: 1.751 (45’i engelli erişimine uygun)
• Maksimum Hız: 23,75 knot
• Güverte Sayısı: 18 (14’ü yolcuya açık)
MSC Divina, zarafet ve modernliğin buluşma noktası olarak, misafirlerine eşsiz bir deniz yolculuğu deneyimi sunuyor. Türkiye’de ofisi bulunan tek kruvaziyer şirketi olarak 20 yıldır çalışmalarını yürüten MSC Cruises, yüksek standartlarda hizmet sunan 23 gemilik filosu ve dünyanın dört bir yanını kapsayan destinasyonlarıyla her yıl binlerce yolcuya eşsiz deneyimler sunmaya devam ediyor. Türkiye’de yaz ve kış sezonunda faaliyet gösteren MSC Cruises, misafirlerine özgün deneyimler vaat ediyor.


Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’Kadın Çiftçilere Eğitim

Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nün Kadın Çiftçilere Verdiği Eğitimlerin Yeni Dönemi Tamamlandı. Bunge Gıda Türkiye ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) arasında gerçekleştirilen iş birliği kapsamında kurulan Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nün 2025 yılı eğitimlerinin ilki 12-16 Mayıs tarihleri arasında Ayvalık Ticaret Odası’nda gerçekleşti. Kadın zeytin çiftleri yetiştirme, iklim dostu, sürdürülebilir ve verimli çiftçilik pratiklerinin paylaşıldığı eğitimlerin yeni dönemine 24 kadın zeytin çiftçisi katıldı.


Komili’nin “Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye” çatısı altında gerçekleştirdiği sürdürülebilirlik projeleri kapsamında Bunge Gıda Türkiye ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) iş birliğiyle hayata geçen Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nün 2025 yılı eğitimlerinin ilki 12-16 Mayıs tarihleri arasında Ayvalık Ticaret Odası’nda gerçekleşti. Kadın zeytinciler için Zeytin Yetiştiriciliği, Zeytinyağı Üretimi ve Girişimci Eğitim Programımızın yeni dönem eğitimlerine 24 kadın çiftçi katıldı. 


Haziran 23’te eğitimlerine başlayan Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nde 2023 yılı boyunca 127 kadın zeytin çiftçisi eğitim alarak zeytin yetiştiriciliği sertifikasına sahip oldu. 2024 yılında Ayvalık, Edremit ve Burhaniye ticaret odalarında gerçekleşen 5 farklı eğitime 134 kadın zeytin çiftçisi katıldı. 2025 yılının ilk eğitimiyle birlikte Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nden 285 kadın zeytin çiftçisi mezun oldu. Proje kapsamında beş yılın sonunda en az 600 kadın çiftçiye eğitim verilmesi hedefleniyor. 


Online Seminer Serisi ile Eğitimler Pekişti

Komili, 2025 yılının mart ayında, Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nden mezun olan zeytin çiftçilerinin aldığı eğtimleri pekiştirmek; zeytin ağacının, zeytinyağının, yeni tarım pratiklerinin, yaşadığımız toprakların, dünyanın bugünü ve geleceği hakkında bilgiler vermek amacıyla online seminer serisine başladı. “Anadolu’yu Zeytin Üzerinden Okumak: Doğa ve Toplumların İzleri” başlıklı ilk semineri, Komili sürdürülebilirlik projelerinin bilimsel danışmanı Doç. Dr. Çetin Şenkul sundu. Anadolu’yu zeytin odağında; doğa, toplum, ekonomi ve sağlık perspektifinden değerlendiren bir saatlik seminer sonunda katılımcıların soruları cevaplandı. “Zeytinyağındaki Kalite Parametreleri, Taklit ve Tağşiş” başlıklı ikinci online semineri, Bunge Avrupa Kalite ve Gıda Güvenliği Direktörü Şenay Avcu sundu. Katılımcılar zeytinyağı ulusal ve uluslararası standartları, zeytinyağı kalite ve kontrolü, zeytinyağında kalite ve tağşiş, zeytinyağının kalite ve ürün güvenliği gibi önemli başlıkları güncel bilgilerle öğrendi. Online seminerler her ay bir uzmanın katılımıyla gerçekleşiyor. Seminerin içeriği ve katılım ile ilgili bilgiler Komili Zeytin ve Zeytinyağı enstitüsünün sosyal medya hesaplarından paylaşılıyor.


“Uygulamalı Budama Eğitimi Yapıldı

Katılımcılarımızın en fazla talep ettiği konuların başında uygulamalı budama eğitimi geliyor. Edremit İlçe ve Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden değerli hocamız Ziraat Mühendisi Fikret Çapaş yürütücülüğünde 15 Mart 2025’te gerçekleşen tüm günlük uygulamalı eğitimimizde, sertifika programımıza katılmış olan kadın çiftçilerimiz ile birlikte olduk. Zeytin ağacının bakımını yapmak ve verimliliğini artırmak amacıyla şekil budaması, mahsul ve gençleştirme budaması gibi tekniklerin yanında aşı metotları da uygulamalı olarak anlatıldı.

“Zeytincinin Başucu Rehberi” İle Bilgiler Tüm Çiftçilerle Paylaşılıyor 

Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitü’nün düzenlediği ‘Kadın zeytinciler için zeytin yetiştiriciliği, zeytinyağı üretimi ve girişimcilik’ eğitim programına katılan kadın zeytin çiftçilerinin eğitimini desteklemesi için 2024 yılında 1Zeytincinin Başucu Rehberi” adlı kaynak kitap hazırlandı. Balıkesir Üniversitesi, Edremit Zeytincilik Enstitüsü Dr. Öğr. Üyesi Tuba Öncül Abacıgil tarafından derlenen ‘başucu rehberinde’ eğitimlerde verilen bilgilerin güncel veriler ve görsellerle yer alması sağlandı. Kitap, sadece enstitü katılımcısı kadın zeytin çiftçilerine değil, zeytin üretimine emek veren tüm çiftçilere bir başvuru kaynağı olma hedefiyle, online pazar yerlerinde satışa sunuldu. Toplam 16 bölüm 344 sayfadan oluşan bu başucu rehberinde kullanılan kaynaklar, kaynakça bölümünde detaylarıyla verilerek, çiftçilerin bilgilerin detaylarına ve güncellenmiş verilere de ulaşması hedeflendi.

Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü Ödül

Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitü, kurulduğu yıldan bugüne, hedeflediği ve yarattığı sosyal etki ile farklı kuruluşların değerlendirmeleri sonucu farklı kategorilerde ödüllere layık görüldü. Enstitü projesi 2023 yılında TİSK’in Ortak Yarınlar Programı’nda Çeşitlilik ve Kapsayıcılık kategorisinde; 2024 yılında FOMA Ödülleri’nde, Gıdada Öğreterek Geliştir Kategorisi’nde, İstanbul Marketing Awards’ta toplumsal cinsiyet eşitliği kategorisinde ödüle hak kazandı. The Hammers Awards’ta Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü proje ekibi “Sorumlu Üretimi En İyi Destekleyen Ekip” kategorisinde gümüş ödüle layık görüldü

“Eğitim, sürdürülebilir geleceğin anahtarı”

Eğitimin sürdürülebilir bir geleceğin anahtarı olduğuna inandıklarını belirten Bunge Pazarlama, Ticari Pazarlama & E-ticaret Lideri Dr. Pınar Nokay, bu inançla kadın çiftçilerden okul öncesi çocuklara kadar Türkiye’de 7’den 70’e herkese ulaşabilecek eğitim projeleri geliştirdiklerini belirtti. Nokay açıklamasında “Enstitü eğitimlerimize gerek Edremit bölgesinden gerekse bölgeye uzak şehirlerden birçok başvuru alıyoruz. Üçüncü yılına girdiğimiz eğitimlerimizde, zeytinciliği geleneksel bilgilerle, sadece kendisi ve ailesi için yapan küçük çiftçilerden binlerce zeytin ağacı ile üretim yapan, kendi markasını kurmuş kadın çiftçilerimize, ziraat mühendislerinden zeytin tarımını yurt dışında öğrenmiş katılımcılarımıza kadar farklı profillerde birçok mezunumuz oldu. Sayımız arttıkça, çok güzel başarı hikâyeleri de yaşamaya başladık. Üretim bilgisini artırarak daha verimli zeytinyağı üreten, kendi markasını daha da geliştiren ve ödüller alan, eğitime katıldıktan sonra markasını kurarak satışa başlayan mezunlarımız oldu. Hatta bu yılki eğitimimize bir ders daha ekledik ve önceki dönem mezunlarımız başarı hikayelerini yeni katılımcılarımıza aktardı. Enstitümüzü kurarken hedeflerimizden biri de birlikte öğrenmek, bu bilgiyi paylaşarak çoğaltmak, katılımcı kadın çiftçilerimizin yolculuğunda onların yanında olmaktı. Her yıl bu hedefimizi doğrulayan başarı hikayeleri yaşamak bizi ayrıca mutlu ediyor” dedi.

 

MICHELIN Rehberi Dubai’nin dördüncü edisyonunu açıkladı


Dubai, İlk Üç Mıchelın Yıldızını Tarih Yazan Trèsınd Studıo Ve Yeni Bir Gastronomi Rekoru Kıran Björn Frantzén İle Aldı

•Bu yılki edisyonda, 35 farklı mutfaktan 119 restoran yer alırken, 2022’deki ilk edisyona göre %72,5’lik bir artış elde edildi.
•Trèsind Studio, üç MICHELIN Yıldızı alan dünyanın ilk Hint restoranı olarak gastronomi tarihinde bir ilke imza attı.
•Björn Frantzén, Dubai’deki FZN by Björn Frantzén ile üç farklı restoranı üç MICHELIN Yıldızına sahip olan ilk şef unvanını kazandı.
•MICHELIN Rehberi Dubai 2025 seçkisine, iki yeni tek MICHELIN Yıldızlı restoran ve beş yeni Bib Gourmand restoran eklendi.


MICHELIN, Dubai’de düzenlenen görkemli bir törenle yıllık MICHELIN Rehberi Dubai’nin dördüncü edisyonunu açıkladı. Törende, şehrin ilk üç MICHELIN yıldızlı restoranları duyuruldu.Şehrin en iyi yemek mekanlarını ve yeteneklerini öne çıkaran özel bir gastronomi rehberi olan bu yılki MICHELIN Rehberi Dubai, toplamda 119 restoran içeriyor. 2022’de ilk edisyonda 69 restoranın yer aldığı dönemden bu yana %72,5’lik bir artış elde edildi. MICHELIN müfettişlerinin değerlendirmeleri sonucunda belirlenen bu artış, Dubai’nin hızla büyüyen ve çeşitlenen mutfak sahnesini yansıtıyor.



Seçilen restoran sayısındaki genel artışa ek olarak, rehberin 2022’de yayımlanmaya başlamasından bu yana ilk kez iki restoran üç MICHELIN Yıldızı aldı; bu, Dubai’nin gastronomi tarihinde önemli bir rol oynuyor. Bu ödül, “özel bir yolculuğa değer” istisnai mutfaklara veriliyor.2022’de ilk MICHELIN yıldızını, 2023’te ikinci yıldızını alan yerli bir konsept olan ve Şef Himanshu Saini’nin imzasını taşıyan Trèsind Studio, bu yıl dünyanın üç MICHELIN yıldızına sahip ilk Hint restoranı oldu. Stockholm (Frantzén) ve Singapur (Zén) restoranlarıyla daha önce üç yıldız kazanan Şef Björn Frantzén, FZN by Björn Frantzén ile bu başarıyı tekrarladı. Böylece aynı anda üç farklı restoranda üç MICHELIN yıldızına sahip olan dünyadaki tek şef oldu.



MICHELIN Rehberi Dubai 2025 seçkisi özetle:
● 2 restoran: Üç MICHELIN Yıldızı (1 terfi, 1 yeni)
● 3 restoran: İki MICHELIN Yıldızı
● 14 restoran: Tek MICHELIN Yıldızı (2 yeni)
● 3 restoran: MICHELIN Yeşil Yıldız
● 22 restoran: Bib Gourmand (5 yeni)
● 78 restoran: MICHELIN tarafından seçilen (15 yeni)

2025 edisyonunda seçilen restoranlar arasında üç adet iki MICHELIN yıldızlı restoran, 14 adet tek yıldızlı restoran, 22 adet Bib Gourmand restoranı ve üç adet MICHELIN Yeşil Yıldız alan restoran da bulunuyor.35 farklı mutfaktan oluşan çeşitli seçkisiyle MICHELIN Rehberi Dubai 2025’te yer alan 119 restoran, şehrin zengin gastronomik yapısını doğrudan yansıtarak eşsiz yemek deneyimleri sunuyor ve şehrin turizm ve ekonomik hedeflerine de katkı sağlıyor.

Dubai Ekonomi ve Turizm Departmanı (DET) bünyesindeki Dubai Turizm ve Ticaret Pazarlama Kurumu CEO’su Sayın Issam Kazim açıklamasında; “Dubai’nin ilk üç MICHELIN yıldızlı restoranlarının açıklanmasını içeren MICHELIN Rehberi Dubai’nin dördüncü edisyonunun yayımlanması, şehrimizin dünya çapında bir gastronomi destinasyonu olma yolculuğunda bir başka dönüm noktasını temsil ediyor. Bu, cesur inovasyonun, olağanüstü yeteneklerin ve mutfak mükemmelliğinin bir kanıtıdır. Nasıl ki üç MICHELIN yıldızı bir restoran için ‘özel bir yolculuğa değer’ anlamına geliyorsa, aynı şey Dubai’nin kendisi için de geçerli: Yerli lezzetlerden dünyaca ünlü isimlere kadar bu canlı gastronomi sahnesi, dünyanın ilham kaynağı olmayı hedefleyen bir şehirdeki çeşitliliği ve dinamizmi gerçekten yansıtıyor” dedi.

MICHELIN Rehberi Uluslararası Direktörü Gwendal Poullennec ise açıklamasında; “Dubai’nin küresel bir gastronomi merkezine bu kadar hızlı dönüşmesi, çeşitliliğin ve mükemmelliğin bir göstergesi. Trèsind Studio’nun dördüncü edisyonda üç MICHELIN yıldızı alarak dünya genelinde bu ödülü kazanan ilk Hint restoran olması, Dubai’nin zengin tat çeşitliliğini ve dünyadaki gastronomi tutkusunu nasıl sahiplendiğini gösteriyor. Bugün 119 MICHELIN önerili restorana ev sahipliği yapan şehir, dünyanın farklı mutfak geleneklerini tek bir dinamik destinasyonda deneyimlemek isteyen yemek tutkunları için bir cazibe merkezi haline geldi” dedi.

Trèsind Studio Şefi Himanshu Saini yaptığı açıklamasında; “Bu olağanüstü takdiri almaktan dolayı derin bir minnettarlık duyuyoruz. Üç MICHELIN yıldızı ile ödüllendirilmek, ekibimizin yemek yoluyla hikaye anlatma konusundaki tutkusunun ve inancının bir göstergesi. Amacımız her zaman Hint mutfağını sadece nostaljik değil, aynı zamanda ilerici ve dünyanın en yüksek gastronomi ödüllerine layık olarak sunmaktı. Trèsind Studio, yalnızca Dubai’de Trèsind Studio olabilir. Dünyanın başka hiçbir şehrinde aynı olamaz” dedi.

FZN by Björn Frantzén Şefi Björn Frantzén ise açıklamasında; “Bu ödül sadece benim için değil, tüm ekibim için büyük bir onur. FZN’in üç MICHELIN yıldızı alması gurur verici bir an ve bu, ekibin sıkı çalışmasının ve yaratıcılığının bir sonucu. Dubai’de bir restoran açmak her zaman istediğimiz bir şeydi ve doğru iş ortağını seçmek bizim için çok önemliydi. Yolculuğumuzda bizi destekledikleri ve vizyonumuzu hayata geçirmemize yardımcı oldukları için Atlantis Dubai ekibine minnettarız” dedi.

Binlerce restoran ve yeme-içme noktasına, dünyaca ünlü markalara ve yerel konseptlere ev sahipliği yapan Dubai, küresel ölçekte en etkileyici gastronomi başkentlerinden biri olarak kabul ediliyor. Şehir, farklı tatlar, tercihler ve bütçelere hitap eden geniş seçenekler sunuyor. 
Dubai Gastronomi Endüstri Raporu 2024’e göre şehir, Paris’ten sonra dünyanın ikinci büyük gastronomi başkenti ve yemek tutkunları için en iyi 10 şehir arasında yer alıyor. Bu yıl 125. yılını kutlayan MICHELIN Rehberi, dünyanın en eski ve prestijli gastronomi otoritelerinden biri. Kuruluşundan bu yana restoranları anonim olarak üç yıldızlı sistemle derecelendiriyor. Ayrıca, uygun fiyatlı üst düzey yemek deneyimlerini öne çıkaran Bib Gourmand ve son beş yıldır sürdürülebilirliği önceleyen restoranlara verilen MICHELIN Yeşil Yıldız da bu sisteme dahil edildi.

Dubai’nin gastronomik gelişimi, şehrin turizmdeki büyümesinde başlıca itici güçlerden biri oldu. Dubai, 2025 yılı Ocak-Nisan döneminde 7,15 milyon uluslararası gecelemeli ziyaretçiyi ağırlayarak, 2024’ün aynı dönemine kıyasla %7’lik bir yıllık artış sağladı.

MICHELIN Rehberi Dubai 2025 Seçkisi
Üç Yıldız
● FZN by Björn Frantzén (YENİ)
● Trèsind Studio (TERFİ)
İki Yıldız
● Il Ristorante-Niko Romito
● Row on 45
● STAY by Yannick Alléno
Bir Yıldız
● 11 Woodfire
● Al Muntaha
● avatāra
● Dinner by Heston Blumenthal
● Hakkasan
● Hōseki
● Jamavar (YENİ)
● La Dame de Pic Dubai
● Manāo (YENİ)
● moonrise
● Orfali Bros
● Ossiano
● Smoked Room
● Tasca by José Avillez
Yeşil Yıldız(lar)
● Boca
● LOWE
● Teible
Bib Gourmand
● 21 Grams
● 3Fils
● Aamara
● Al Khayma Heritage Restaurant
● Bait Maryam
● Berenjak
● DUO Gastrobar - Creek Harbour (YENİ)
● DUO Gastrobar - Dubai Hills
● Goldfish
● Harummanis (YENİ)
● Hawkerboi (YENİ)
● Hoe Lee Kow
● Indya by Vineet
● Khadak (YENİ)
● Kinoya
● Konjiki Hototogisu
● REIF Japanese Kushiyaki - Dar Wasl
● REIF Japanese Kushiyaki - Dubai Hills
● Revelry
● Shabestan
● Sufret Maryam (YENİ)
● Teible

MICHELIN Özel Ödülleri 2025
● Genç Şef Ödülü: Abhiraj Khatwani, Manāo
● Sommelier Ödülü: Shiv Menon, Boca
● Hizmet Ödülü: Al Khayma Heritage Restaurant
● Yılın Açılışı: Ronin



Atıl Kutoğlu’ndan Öğrencilere Tecrübe Paylaşımı

Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) tarafından İstanbul Moda Akademisi (İMA) ve Bursa Uludağ Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Moda Tasarım Bölümü ( BUÜ-MTB)  işbirliği ile gerçekleştirilen ‘Moda Tasarımında Kalıp ve Model Geliştirme Sertifika Programı’ kapsamında dünyaca ünlü moda tasarımcısı Atıl Kutoğlu, moda ve tasarım bölümlerinde öğrenim gören farklı liselerden ve sertifika programında kurslarını sürdüren öğrencilerle biraraya geldi. Uludağ İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği çok amaçlı toplantı salonunda gerçekleştirilen söyleşiye çok sayıda öğrenci katıldı. 

Programda açılış konuşmasını gerçekleştiren UHKİB Yönetim Kurulu Üyesi Mesut Okyay, “Bölgemizin ve Türkiye’nin her zaman ilk 3 ihracat sektörlerinden biri olan hazır giyim ve tekstil alanında değişen tüketim alışkanlıklarını karşılamak için her geçen gün tasarımın önemi artıyor. Bursa’nın İpekyolu’ndan başlayan tekstil yolculuğu her zaman farklı ürün ve üretimleri yapabilecek şekilde kendini yenileyebildi. Bursa; bugünün moda deyimi olan çevik üretimi her ortamda, hızla, günün ihtiyacı olan üretim şekillerine ve ürünlerine çevirebildi. Nihai markalara ve tüketiciye ulaşmak için bu ürünlerin artık tasarıma ve modaya hizmet etmesi gerekiyor. Zengin ürünlerimizin son kullanıcısının algılayacağı şekilde kumaş yerine tasarım sunmak daha önemli oldu. Tasarımı ise hayata geçirmek üretim basamaklarını öğrenmekten geçiyor” dedi.

Sertifika programlarını,  moda tasarımının kalıp ve model geliştirme alanında nitelikli ara eleman ihtiyacını karşılamak, ilgili paydaşlar arasında işbirliğini geliştirmek ve uluslararası standartlarda eleman yetiştirmek amacıyla hayata geçirdiklerini anlatan Mesut Okyay, “2024 yılında ilk dönemini 18 öğrenci ile tamamladığımız programımız bu yıl ikinci grubunu 15 öğrenci ile tamamlayacaktır. Bu eğitim süresince uluslararası standartlarda moda ve tasarım alanında yetkinliği ve deneyimi bulunan İstanbul Moda Akademisi tarafından belirlenen eğitim planı, alanında yetkin eğitmenler tarafından toplam 1080 saatlik eğitim programı olarak uygulanıyor” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’nin lider sektörlerinden biriyiz”
Tekstil ve konfeksiyon sektörünün toplamda 28 milyar doları aşan ihracatla ülkemizin üçüncü en büyük ihracatçı sektörü ve yılda yaklaşık 18 milyar dolar dış ticaret fazlası oluşturuyor ve bu alanda halen Türkiye’nin lider sektörü konumunda olduğunu anlatan Mesut Okyay, “Türkiye’nin güçlü köklere ve zengin tarihe sahip olan hazır giyim sektörü olarak geleceğe umutla bakıyor ve yeni stratejiler geliştiriyoruz. Özellikle sürdürülebilirlik ve dijitalleşme odaklı yatırımlarla ihracatta katma değer yaratmayı hedefliyoruz. Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde sektörümüzü çevre dostu üretim süreçlerine entegre etmek için çalışıyoruz. Karbon ayak izimizi azaltmaya yönelik projelere hız verdik, geri dönüştürülebilir ve yenilikçi ürünler geliştirerek global pazarlardaki rekabet gücümüzü artırıyoruz” şeklinde konuştu. 

“Doğru tasarımlar doğru kalıp uygulamaları ile gerçekleşiyor”
Sektörün pazardaki değişiminin iyi okunması gerektiğini ifade eden Mesut Okyay, şunları söyledi:
“Dolayısıyla, Dünyanın en büyük üç ihracatçısından birisi olabilmek için Türkiye farklı ürün ve üretim metotları yapmak zorunda. Yeni ürünlerin sunumunda elbette öncelik tasarımda ancak şunu unutmamak gerekir ki, doğru bir tasarım ancak doğru kalıp uygulamalarıyla hayata geçirilebilir. Son kullanıcının memnuniyetini sağlamayan hiçbir moda tasarımı gerçek anlamda başarılı sayılmaz. Bu nedenle, tasarımın sadece estetik değil, aynı zamanda doğru kalıpla uyumlu ve üretilebilir olması büyük önem taşır. Tasarımlarınızın sanayi ölçeğinde, üretim hatlarında sorunsuz şekilde uygulanabilir olması gerekiyor. İş hayatınıza adım atarken tasarım ile üretim arasındaki dengeyi her zaman gözetmeniz gerektiğini unutmayın. Bizler de bu proje ile sizlere bu dengeyi kurmanızda bir temel sunmayı, hem eğitime hem de sektöre katkı sağlamayı amaçladık.”

“Zengin kültürümüz en büyük esin kaynağımız”
Mesut Okyay’ın açılış konuşmasının ardından öğrencilerle tecrübe ve bilgi paylaşımında bulunan Ünlü Moda Tasarımcısı Atıl Kutoğlu, meslek hayatında yaşadıklarını ve başarı hikayesini anlattı. Atıl Kutoğlu, tasarımlarında her zaman Anadolu’nun ve Türk tarihi ve medeniyetinin zenginliklerinden faydalandığını anlattı. Kutoğlu, Anadolu’da ve özellikle Bursa’da tasarımcıları besleyecek çok farklı öğeler olduğunu vurgulayarak, “İlham kaynağınızı yaşadığımız topraklardan besleyebilirsiniz. Çok zengin bir kültürümüz var ve dünyanın ilgisini çekiyor. Yakınlardan örnek verecek olursak eğer, kendi tasarımlarımda kullanmak üzere sıklıkla Bursa’dan kumaş alıyorum ve dünyanın birçok yerinde büyük bir beğeni topluyor. Farklı ve özgün tasarımları kültürümüz ile birleştirip dünyaya daha fazla anlatmak ve hayranlıklarını kazanmak mümkün” dedi. 

 “İşinizi tutku ile yapmalısınız”
Öğrencilere işlerini tutku ile yapmalarını tavsiye eden Atıl Kutoğlu, moda tasarımı işinin tamamı ile gönülden yapılması gereken bir iş olduğunu belirtti. Türk tasarımcılarının dünya üzerinde yükselen bir trendi olduğunu ifade eden Atıl Kutoğlu, “Zengin kültürümüz ve yetenekli tasarımcılarımız bu yükselişin en önemli sebepleri. Siz değerli gençlerden de çok önemli tasarımcılar çıkacağına inanıyorum. Zaman zaman zorluklar yaşasanız da hayallerinizin peşinden koşmaya devam etmelisiniz” şeklinde konuştu. 

2025 Top Model Of Türkiye muhteşem bir finalle en iyi modelleri seçti

4'cü kez düzenlenen 'Top Model Of Türkiye ' yarışması önceki akşam Taksim'deki Sheraton Hotel'de  muhteşem bir organizasyonla gerçekleşti.Yarışmanın kurucu ve başkanı Ali Durgut'un ev sahipliğinde gerçekleşen gecede sunuculuğu Esin Yum ve Ferit Evgi üstlendi. Yarışmanın sanat yönetmenliğini ise sektördeki en önemli isim Asil Çağıl yaptı.


Geceye farklı ülkelerden gelen konuklar da katıldı. Jüri koltuğunda ise tescilli güzel Demet Şener'in yanı sıra şarkıcı Zerrin Özer, Umut Akyürek, Aysu Baceoğlu ,Zeynep Dizdar gibi isimler oturdu. Bu yıl yapılan Miss Summer  World  2025 yarışmasında dünya 1.si seçilen Gülben Güven’de yarışmada jüri koltuğundaydı.Jüri oylamasının yanı sıra internet üzerinden yapılan halk oylaması sonucu gecenin birincisi, kadınlarda Ella Yalaz erkeklerde ise Umut Öksüz oldu. 

2025-top-model-of-turkiye.jpgYarışmanın jüri başkanlığını da yapan Zerrin Özer, geceye  şarkılarıyla  damga vurdu.  Sanatçı katılan davetliler tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı. Kendisine gösterilen yoğun ilgiye karşılık vermek için oturduğu sandalyeden ayağa kalkıp," Canlarım benim çok teşekkür ediyorum, denge problemi yaşadığım için ayağa kalkamıyorum. 2 senedir evdeyim, yeni çıkıyorum" diye konuşup gösterilen ilgiye  böyle karşılık verdi. Zerrin Özer “ Kim hak ediyorsa o kazansın. Hepsinin heyecanını hissedebiliyorum, bende çok heyecanlıyım. Güzellik kavramı çok farklı, herkesin beğenisi başka ama bir standart var ona göre değerlendireceğim" dedi.. 

2025-top-model-of-turkiye-001.jpgGecenin finalistlerine taçlarını takan Demet Şener," Kıymet verip beni jüride görmek istediklerinde çok mutlu oluyorum. 1'ci kızımızın tacını da takacağım, her şey gönüllerince olsun" dedi.  Böyle yarışmalarda kendi 1'ciliğimi hatırlıyorum diyen Demet Şener'e kalbinizin kırık olduğu birisi var mı, sorusuna?" Hiç yok. Ben önüme bakarım. Öyle şeylere takılı kalmam. Kırgınlığın beni etkilemesi için anlamlı bir insan olması lazım, anlamlı insanlarda hayatımda zaten" diye cevapladı.

2025 TOP MODEL OF TURKEY DERECELERİ
1- ELLA YALAZ - UMUT ÖKSÜZ
2-SİBEL KAÇAN- MERT YALÇIN
3-ARİFE DEMİRCİ- M.BURAK YILMAZÇETİN
4-Meltem Yerli ve Taha Alper Aslaner
5-Aslı Gül ve Ergün Ateş
Yarışmanın Kurucusu Ali Durgut “ Türk gençlerinin  güçlü adımlarla dünya  podyumlarında  yürüdüğünü görmek ve onlar vesilesiyle Türkiye  adının moda sektöründe yükselmesini istiyorum. Bunun için gençlerimize destek vereceğim “ dedi

Açık Holding'den Tarihi Yarımada'da Yeni Otel

Heritage Otel Zincirinin İlk Halkası Hotel Komana Binbirdirek Misafirlerini Ağırlamaya Hazır!Açık Holding, turizm alanındaki yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Şirket, Tarihi Yarımada'da açtığı Hotel Komana Binbirdirek ile "Heritage Otel" zincirinin ilk halkasını oluşturdu. 


Otel, İstanbul'un tarihi atmosferini modern misafirperverlik anlayışıyla harmanlayarak, gelecekte farklı şehirlerde yeni otellerle kültürel mirasa duyarlı bir konaklama deneyimi sunmayı hedefliyor. Hotel Komana Binbirdirek, üstün hizmet anlayışıyla lüks bir konaklama imkanı sağlıyor.

hotel-komana-binbirdirek-001.jpeg

Otantik ve Seçkin Bir Konaklama Deneyimi
Hotel Komana Binbirdirek, bulunduğu bölgenin zengin mimari ve kültürel mirasını yansıtan, otantik bir konaklama deneyimi sunuyor. Değerli mimar Neslihan Zeynep Uysal tarafından restore edilen otel, Binbirdirek Sarnıcı'nın üzerine inşa edilmesiyle geçmişle bugünü birleştiren güçlü bir hikaye sunuyor. Otelde özel olarak tasarlanan Taş Oda, sarnıcın tarihini yansıtan eşsiz bir mekan olarak konuklarına ilham verici etkinlik ve toplantı alanı sağlıyor. Uluslararası standartlarda hizmet sunan bu özel otel, tarihi değerlere ilgi duyan seyahatseverler için dikkat çekici bir tercih imkanı sunuyor.

hotel-komana-binbirdirek.jpeg

Hotel Komana Binbirdirek'in, tarihin dokusunu günümüze taşıyan Taş Oda, otelin özgün atmosferini taçlandırarak, konuklarının zihninde silinmeyecek özel bir hatıra bırakacak. Binbirdirek Sarnıcı'nın hemen üzerinde yer alan bu eşsiz mekân, sarnıcın tarihi katmanlarıyla otelin mimarisinin iç içe geçtiği, adeta geçmişle günümüzün kesiştiği bir durak niteliğinde. Bu büyüleyici alan, otelin özgün dekorasyonuyla birleşerek konuklarına ilham verici bir etkinlik ve toplantı alanı sunuyor.İstanbul'un tarihi kalbinde konumlanan bu özel otel, uluslararası standartlarda seçkin hizmet anlayışını benimseyerek misafirlerine sadece bir konaklama değil, beklentilerin ötesinde ayrıcalıklı bir deneyim vadediyor. Bu misyonuyla, tarihi ve kültürel değerlere ilgi duyan seyahatseverler için özgün bir tercih olarak öne çıkıyor. Hotel Komana Binbirdirek, Cistern, Oak ve Chinar Süitleri ile lüks ve tarihin zarif dokusunu bir araya getirirken, Linden, Pine, Cedar, Florentine, Fleur De Lys, Acanthus, Chestnut, Mulberry ve Maple odaları ferah bir atmosfer sunuyor. Otel, konforlu konaklamanın yanı sıra, özel restoranlarıyla da misafirlere ayrıcalıklı bir deneyim vaat ediyor. L’entrée, kafe, bar ve brasserie konseptlerini bir arada sunarak, Binbirdirek Sarnıcı'nın mistik atmosferini zarafetle harmanlayan eşsiz bir mekan. Zengin menüsüyle her damak zevkine hitap eden L’entrée, unutulmaz anlar için ideal bir adres sunuyor.Hotel Komana Binbirdirek'in Sentez Rooftop Restaurant, farklı tatların ve kültürlerin bir sentezini sunan özgün bir mutfak anlayışına sahip. Anadolu ve Akdeniz mutfağından ilham alan menüsü, yerel lezzetleri ustalıkla harmanlayarak misafirlere damaklarda iz bırakan bir gastronomi deneyimi sunmayı hedefliyor. Ayrıca, restoran Boğaziçi, Marmara Denizi, Ayasofya ve Sultanahmet Camii'nin büyüleyici manzaralarını misafirleriyle buluşturuyor. Hotel, sanatsal zenginliğiyle de dikkat çekiyor.

İstanbul'un Kalbinde Bir Kültür ve Sanat Molası
Hotel Komana Binbirdirek, sanatsal zenginliğiyle İstanbul'un kalbinde tarihi ve çağdaş sanatı bir araya getiriyor. Ekrem Yalçındağ'ın "Natures" ve "Infinity" gibi eserleri, Derya Geylani Vuruşan'ın cam çalışmaları ve Gözde Can Köroğlu'nun "Mirror" dizisi, otelin atmosferine derinlik katıyor. AA Mimarlık’ın liderliğindeki dekorasyon süreci, mekâna çağdaş bir zarafet sunarken, Ebru Erke’nin çay seçkileri konuk deneyimini zenginleştiriyor. Assouline yayınları ve seçkin markaların katkılarıyla Hotel Komana Binbirdirek, sadece bir konaklama değil, kültür ve sanatla örülmüş ilham verici bir yaşam alanı sunuyor.Hotel Komana Binbirdirek, mimari ve tarihsel dokusunun yanı sıra alanında fark yaratan yaratıcı isimlerin katkılarıyla şekilleniyor. Ayşe Torfilli'nin yönettiği AA Mimarlık’ın dekorasyonu mekâna çağdaş zarafet sunarken, Ebru Erke’nin çay seçkileri konuk deneyimine sofistike bir dokunuş katıyor. Assouline yayınları ve seçkin markalar otelin estetik dünyasına özgü izler bırakıyor. Geçmişi modern inceliklerle harmanlayan otel, İstanbul’un kalbinde kültür, sanat ve misafirperverliği bir araya getirerek ilham verici bir yaşam alanı sunuyor.Nahide Büyükkaymakçı’nın çalışmaları; Nükhet Boz, Pırıl Güleşçi ve Esma Dereboy’un sanata ve tasarıma kattığı değer, Hotel Komana Binbirdirek’in her köşesinde hissedilen zarafetin ve karakterin önemli parçaları olarak öne çıkıyor.Hotel Komana Binbirdirek, geçmişin izlerini bugünün incelikleriyle harmanlayan yapısıyla, İstanbul’un kalbinde kültür, sanat ve misafirperverliğin zarif bir bileşimini sunuyor. Açık Holding’in vizyoner yaklaşımıyla hayata geçirilen bu özgün otel, sadece bir konaklama noktası değil, aynı zamanda tarih ve estetikle örülmüş, ilham verici bir yaşam alanı olarak konuklarını ağırlamaya hazır.

İstanbul Modern’e Avrupa’dan müzecilik ödülü


Yeni binasının açılışından bu yana uluslararası kültür ve mimarlık çevrelerinde övgüyle karşılanan ve prestijli listelere giren İstanbul Modern, Avrupa Yılın Müzesi Ödülleri’nde Portimão Misafirperverlik, Kapsayıcılık ve Aidiyet Müze Ödülü'nün sahibi olduMüzecilik alanındaki üstün başarıları ödüllendirmek ve yenilikçiliği teşvik etmek amacıyla Avrupa Konseyi himayesinde düzenlenen Avrupa Yılın Müzesi Ödülleri (EMYA), 2025 yılındaki sahiplerini buldu. 2009 yılında da EMYA’dan Özel Takdir Ödülü’nü almaya hak kazanan İstanbul Modern, 2025 yılında ise Portimão Misafirperverlik, Kapsayıcılık ve Aidiyet Müze Ödülü’ne layık görüldü.2025 EMYA Ödülleri, 21–25 Mayıs 2025 tarihleri arasında Polonya’nın Białystok kentinde, 2024 Avrupa Konseyi Müze Ödülü’nü kazanan Sybir Anı Müzesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen EMYA Yıllık Konferansı’nın ardından gerçekleşen törende açıklandı.

İstanbul Modern; toplumsal sorumluluk, kapsayıcılık, sürdürülebilirlik, kültürler arası diyalog ve demokratik değerlere yönelik uygulamaları nedeniyle EMYA jürisi tarafından Avrupa’da “Yılın Müzeleri” arasına girdi. Müzenin modern ve çağdaş sanata odaklanan koleksiyonu ile sergi ve programları aracılığıyla sanatı toplumun farklı kesimleri için erişilebilir kılma anlayışı da değerlendirme sürecinde öne çıkan unsurlar arasında yer aldı.


İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, 2009 yılında EMYA tarafından verilen Özel Takdir Ödülü’ne atıfta bulunarak, “2004’teki kuruluşumuzdan bu yana sanatı toplumla buluşturma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 15 yıl önce aldığımız ödülden sonra EMYA tarafından layık görülen bu yeni takdir, toplumsal sorumluluk ve kültürel diyaloğa verdiğimiz önemin bir yansıması. Aldığımız her ödül, bize daha büyük bir sorumluluk yüklerken, sanatı daha geniş kitlelere ulaştırma hedefimize olan inancımızı da güçlendiriyor” dedi.Geçmiş yıllarda Avrupa Yılın Müzesi Ödülü’nü almaya hak kazanan kurumlar arasında Chillida Leku (İspanya), Gruuthusemuseum (Belçika), The University Museum of Bergen – Natural History (Norveç), Brunel’s SS Great Britain (Birleşik Krallık) ve MO Museum (Litvanya) yer alıyor


İstanbul Modern’e ödül üstüne ödül!

İstanbul Modern, yeni binasının açılmasının ardından mimarlık ve kültür alanlarında uluslararası düzeyde geniş yankı uyandırdı. Müze, 100 yılı aşkın süredir yayımlanan Architectural Digest dergisi tarafından “2024’ün Harika Eserleri” arasında gösterildi. National Geographic ise İstanbul Modern’i “Dünyanın En İyi 20 Kültürel Mekânı” listesine dahil etti. Aynı dönemde ArchDaily tarafından “Yılın Binası” seçilen müze, Architecture MasterPrize ödüllerinde “En İyilerin En İyisi” ünvanını kazandı. Müze, mimarlık dünyasının saygın etkinliklerinden biri olan Dünya Mimarlık Festivali (WAF) kapsamında da “Tamamlanmış Yapılar – Kültür” kategorisinde birincilik ödülüne layık görüldü.Aynı zamanda İstanbul Modern, genç kızları sanatla buluşturan “Bir Hayalin İzinde” programıyla Uluslararası Modern Sanat Müzeleri ve Koleksiyonları Komitesi (CIMAM) tarafından “Üstün Müzecilik Uygulamaları Ödülü”ne layık görüldü. Kadın sanatçılardan ilhamla hazırlanan program, yaratıcı düşünme ve sanatsal ifade becerilerini geliştirmeyi hedefliyor. İkinci yılını tamamlayan proje, bu ödüle Türkiye’den layık görülen ilk uygulama oldu.

Clickzone tatilcilerin alışkanlıklarını inceledi



Yaz sezonu ve bayram tatili yaklaşırken, tüketici davranışlarındaki değişimler turizm sektöründe yeni pazarlama yaklaşımlarını benimsemeyi zorunlu hale getiriyor. Dijital pazarlama ajansı Clickzone, 2025 yılı tatilcisinin profilindeki değişimin altını çizerken turizm markalarına yeni dönem için stratejik öneriler sunuyor.Yaz sezonunun yaklaşmasıyla birlikte tatil planları da şekillenmeye başladı. Ancak bu yılın dikkat çeken en önemli trendlerinden biri, tüketici davranışlarındaki hızlı dönüşüm.  Google arama trendleri verilerine göre, "tiny house tatil" aramalarında %28 artış görülürken, geleneksel "her şey dahil otel" konseptine olan ilgi %12 oranında düşüş gösterdi. Bu değişimin en çarpıcı göstergelerinden biri de "Yunan adaları tatili" gibi yurt dışı alternatiflerine yönelimin %35 artması olarak dikkat çekiyor.

Genç bekarlar butik deneyim, aileler her şey dahil tercih ediyor
Araştırma sonuçları, tatilci profillerinin ayrıştığını ortaya koyuyor. Genç bekar gezginler klasik otel konseptlerinden uzaklaşarak Airbnb, glamping ve butik deneyimlere yönelirken, evli ve çocuklu çiftler hâlâ konfor ve güvenlik sunan her şey dahil otelleri tercih ediyor. Özellikle Arap ve Rus turistlerde yüksek harcama gücü ve "konfor + güvenlik" beklentisi ön plana çıkıyor.Clickzone'un kurucu ortağı Alper Boyer, "Pazarlama dünyası hâlâ 'herkese aynı mesaj' mantığıyla kampanyalar yürütüyor. Ancak tek bir tatilci profili yok. Çoklu segmentasyonla çalışan ve esnek yapılar kuran markalar, bu yeni dönemde öne çıkacak" diyor.

Segment bazlı hedefleme önemli
Clickzone, turizm sektörüne sunduğu öneriler kapsamında segment bazlı hedefleme stratejilerinin önemini vurguluyor. Evli çocuklu aileler için "erken rezervasyon avantajı" ve planlı tatil kurguları, genç bekarlar için ise "daha özgür, uygun fiyatlı tatil" mesajları içeren kampanyalar öne çıkıyor. Lüks tüketime odaklı segmentlerde ve her şey dahil otel konseptine ilgi duyan, yüksek harcama potansiyeline sahip gruplarda ise konfor, hizmet kalitesi ve prestij vurgusuyla yapılan kampanyalar dönüşüm oranlarını artırıyor. Bu gruplar için detaylandırılmış kreatif içeriklerle duygusal bağ kurmak önem taşıyor. 

Deneyim anlatan içerikler öne çıkıyor
İçerik pazarlaması stratejilerinde de önemli bir dönüşüm göze çarpıyor. Tiny house, glamping ve Ege kıyıları gibi yükselen trende uygun konulara odaklanan blog yazıları, e-posta pazarlaması içerikleri ve sosyal medyada Reels formatındaki videolar daha yüksek etkileşim alıyor. Boyer, artık ürün değil, deneyim anlatan içeriklerin daha fazla ilgi gördüğünün altını çiziyor.Bölgesel SEO çalışmalarının ve mikro influencer iş birliklerinin de turizm sektörünün gündemi arasında olduğunu belirten Boyer, Ege ve Akdeniz kıyılarında tatil yapmayı düşünen kullanıcılar için bölgesel aramalarda görünürlük kazanmanın ve destinasyon özelinde mikro influencer'larla çalışmanın yerel güven oluşturduğunu vurguluyor.

Yabancı turistlere yönelik çok dilli kampanyaların önemi artıyor
Yabancı turistlere yönelik pazarlama faaliyetlerinde de çok dilli ve kültürel uyumlu kampanyaların önemi artıyor. Arapça ve Rusça dillerinde hazırlanan reklamların, bu ülkelerdeki sosyal medya platformlarında doğru kreatiflerle yayınlanması ve lüks ile güvenlik mesajlarının ön plana çıkarılması öneriliyor.Tatilcilerin beklentilerindeki değişim, karar alma süreçlerinin kısalması ve dijital platformlardaki ilgi süresinin daralması, turizm sektöründe faaliyet gösteren tüm işletmeleri pazarlama stratejilerini gözden geçirmeye zorluyor. Boyer, geleceğin turizmini şekillendirecek bu dönüşüm sürecinde, değişen tüketici davranışlarını anlayan ve stratejilerine entegre eden markaların, yarının kazananları olacağını ifade ediyor.


WTTC Turizmin küresel ekonomiye katkısı 11,7 trilyon dolara ulaşacak

Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC), küresel sektörün 2025 yılında ekonomiye 11,7 trilyon ABD doları katkıda bulunacağını öngörüyor.


Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) uzmanlarından derlenen bilgilere göre, 2025’te küresel seyahat ve turizm sektörünün dünya ekonomisine katkısı 11,7 trilyon ABD dolarına ulaşacak. Bu rakam, küresel GSYİH’nin yüzde 10,3'üne denk geliyor. Turizm sektörün dünya çapında 371 milyon kişiye de istihdam yaratacağı öngörülüyor. Uluslararası ziyaretçi harcamalarının, pandemi öncesi 2019'dan 164 milyar ABD doları aşan ve rekor bir seviye olarak kabul edilen 2,1 trilyon ABD dolarına ulaşacağı  tahmin ediliyor. Hâlâ dünyanın en büyük seyahat ve turizm ekonomisi olan ABD, 2019 seviyelerinin altında düşüp, uluslararası ziyaretçi harcamalarında geride kalıyor. Çin'de harcamalar geçen yıl pandemi öncesi rakamları aşarken, 2025'te önemli bir yavaşlama bekleniyor. 

Suudi Arabistan öne çıkıyor
Bu karmaşık küresel dinamiklerin ortasında, Suudi Arabistan kayda değer bir başarı hikayesi olarak ortaya çıkıyor. WTTC, Krallığın seyahat ve turizm sektörünün bu yıl ulusal ekonomiye 447 milyar SAR (Suudi Arabistan riyali, yaklaşık 119 milyar dolar) enjekte edeceğini tahmin ediyor; bu tarihi bir zirve. Bu katkı, Suudi Arabistan'ın GSYİH'sinin yüzde 10'undan fazlasını oluşturuyor ve sektör istihdamının rekor seviyede 2,7 milyon işe ulaşması öngörülüyor. Suudi Arabistan’da ziyaretçi harcamalarının 200 milyar SAR'a (yaklaşık 53 milyar dolar) ulaşması beklenirken, yerel harcamaların 162 milyar SAR'a (yaklaşık 43 milyar dolar) çıkması bekleniyor.  Her ikisi de tüm zamanların en yüksek seviyeleri olarak kabul ediliyor. Veriler, Suudi Arabistan'ın küresel turizm sahnesindeki büyüyen etkisi ve Vizyon 2030 çerçevesi altındaki stratejik hamlesini gösteriyor. 

WTTC Başkanı ve CEO'su Julia Simpson, "Suudi Arabistan'ın Seyahat ve Turizm sektörü sadece büyümekle kalmıyor, aynı zamanda gelişiyor" dedikten sonra şöyle devam ediyor: "Krallık, neyin mümkün olduğunu yeniden tanımlıyor ve Vizyon 2030'un hedeflerini yalnızca karşılamakla kalmayacak, aynı zamanda aşacak." Turizm sektörünün 2025 yılında Orta Doğu'da, bölgesel ekonomiye 367,3 milyar ABD doları katkıda bulunması ve 7,7 milyon istihdam yaratması bekleniyor. Uluslararası ziyaretçilerin bölgedeki harcamalarının 2019 seviyelerinin yüzde 24 üzerinde, yaklaşık 194 milyar ABD dolarına ulaşıp, yurt içi harcamaların da bölgesel canlanmayı yansıtacak şekilde yaklaşık 113 milyar ABD dolarına ulaşacağı tahmin ediliyor.

Club Med Palmiye'nin Yenilenen Yüzü Uluslararası Bir Etkinlikle Tanıtıldı

Türkiye’nin güneyinde, Toros Dağları ile Akdeniz’in eşsiz manzarası arasında yer alan Club Med Palmiye, kapsamlı yenileme çalışmalarının ardından yenilenen yüzünü uluslararası bir etkinlik ile tanıttı. 21-24 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen bu özel buluşmada; Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Afrika ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 20 ülkeden 120 seçkin gazeteci, influencer ve turizm profesyoneli ağırlandı. 


Etkinliğe, Club Med Avrupa, Afrika & Orta Doğu CEO’su Anne Browaeys ve Palmiye Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Mümtaz da katılarak Club Med Palmiye’nin geçirdiği dönüşüm süreci ve gelecek vizyonu hakkında bilgi verdi.Etkinlikte konuşan Club Med Avrupa, Afrika & Orta Doğu CEO’su Anne Browaeys şunları söyledi:“Ortağımız Palmiye ile birlikte, bu efsanevi Türk tesisinin Hotel bölümünü yeniden tasarlamak için 13 milyon Euro’luk bir yatırım gerçekleştirdik. Bu yatırım, misafirlerimize her zaman en iyi deneyimi sunma kararlılığımızı ve benzersiz ‘her şey dahil’ konseptimizi daha da ileri taşıma hedefimizi ortaya koyuyor. L’Esprit Libre (Özgür Ruh) felsefesi, Club Med’i konaklama sektöründe bir referans noktası haline getirmiştir.”Palmiye Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Mümtaz ise şöyle konuştu: “38 yıl önce Club Med ile başladığımız iş birliği sayesinde Türkiye’yi birçok uluslararası otel zinciri ve turiste tanıtma şansı bulduk. Türk turizminin gelişiminde önemli bir rol oynamaktan gurur duyuyoruz. Bugün, bu özel etkinlikte yurtdışından değerli basın mensuplarını ve seyahat profesyonellerini ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Tesisimizin yenilenen yüzünü ve Türkiye’nin turizm potansiyelini paylaşmak bizim için büyük bir onur.”

club-med-palmiye-001.jpg

Türkiye’nin Turkuaz Sahilinde Club Med Deneyimi
1988 yılından bu yana misafirlerine hizmet veren Club Med Palmiye, doğayla iç içe konumu, aile dostu olanakları ve dinamik atmosferiyle Club Med’in “her şey dahil” konseptini en iyi şekilde temsil ediyor. Tesiste, 4 aydan 17 yaşına kadar çocuklara özel aktiviteler, “Amazing Family” gibi yenilikçi programlar ve gençlere yönelik güncel içerikler sunuluyor.Zengin Türk mutfağının özgün lezzetlerini barındıran gastronomi deneyimi, iki adet Sothys spa, altı yüzme havuzu, fitness olanakları ve kara ile deniz sporlarına yönelik geniş yelpazede sunulan aktivitelerle misafirlere unutulmaz bir tatil deneyimi yaşatılıyor. Tesise yakın zamanda dört yeni padel kortu da eklendi.
Yenileme Çalışmaları

club-med-palmiye.jpgClub Med Palmiye’de, 478 odalı begonvillerle çevrili Villagio ile 242 odalı deniz kenarındaki Hotel bölümü, Studio MHNA tarafından Akdeniz sahilleri, Anadolu medeniyetleri ve geleneksel Türk el sanatları ile hat sanatından ilham alınarak yeniden tasarlandı.Villagio bölümündeki odalar, açık tonlardaki ahşap mobilyalar ve doğal taş zeminlerle yenilenerek modern bir görünüme kavuştu. Hotel alanı ise “marina chic” konseptiyle yenilenerek odalar, lobi, bar ve kapalı restoran bölümlerinde mavi tonlar ve zarif detaylarla yeniden dekore edildi.

club-med-palmiye-002.jpgYenileme çalışmaları devam eden tesiste, önümüzdeki dönemde Hotel bölümünün tüm odaları, açık büfe restoranı ve havuz barı baştan sona yenilenecek. Villagio bölümünde ise restoran ve bar alanlarının dönüşümü tamamlanacak, ayrıca deniz manzaralı yeni bir yoga pavilyonu tesise kazandırılacak.Club Med Türkiye Genel Müdürü Özlem Tosun, gerçekleştirilen yenileme çalışmasına ilişkin olarak şunları söyledi: “Yıllardır misafirlerimizin gönlünde özel bir yere sahip olan Palmiye’yi, bugünün beklenti ve ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlamak bizim için heyecan verici bir yolculuktu. Akdeniz’in kalbinde, modern ve özgün bir tatil deneyimi sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.”

21 Mayıs 2025 Çarşamba

Dünya Çay Günü’nde, dünya çayları Beta Yeni Han’da buluştu!

II. Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü Resepsiyonu Beta Yeni Han’da kutlandı


Arjantin’den Çin’e, Sri Lanka’dan Kenya’ya…  

İSTANBUL- Dünyanın önde gelen seçkin çay markalarından Beta Tea, 21 Mayıs Dünya Çay Günü kapsamında bu yıl ikinci kez düzenlenen “II. Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü Resepsiyonu” ile çay kültürünü tüm dünyaya yayıyor. Beta Tea ev sahipliğinde, “Çayın evrensel dilini yaşatmak” mottosuyla gerçekleştirilen etkinlik, dünya çay gününe özel resepsiyon davetiyle başladı. Beta Yeni Han’ın tarihi atmosferinde dünyanın dört bir yanından gelen misafirleri ve büyükelçilikleri ağırlayan resepsiyonda, Türkiye ve dünyadan çay çeşitleri tanıtılırken, farklı kültürlere ait çay seremonileri, şovları ve çay yarışmaları gibi eğlenceli etkinlerle Dünya Çay Günü kutlandı.

Türkiye’nin yenilikçi çay markası Beta Tea, çay kültürünü yaşatmak ve yaygınlaştırmak adına öncü olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl ilk kez gerçekleştirdiği Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü’nü bir gelenek haline getiren Beta Tea, çayın dünyasında, dünya çaylarını buluşturdu. Dünya Çay Günü kapsamında Beta Yeni Han’da gerçekleştirilen II. Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü Resepsiyonu, bu yıl “Çayın evrensel dilini yaşatmak” mottosuyla yapıldı. Festivale Beta Gıda İstanbul Şube Müdürü Hatice Uğur, Türkiye Çay Demleme ve Sunum Şampiyonu Gülhanım Delihasan, Sri Lanka Büyükelçisi S. Hasanthi Urugodawatte Dissanayake, Arjantin Çay Uzmanı Natalie Hassanie, Hindistan Başkonsolosu Mijito Vinito, Vietnam Ticaret Müşaviri Ngyuen Viet Hang, Kenya Fahri Konsolosu Abdullah Yeşil gibi isimler ve çok sayıda protokol katıldı. Beta Tea, Arjantin’den Çin’e, Sri Lanka’dan Uganda’ya dünyanın dört bir yanından katılımcılarla, çay kültürünü İstanbul’un tarihi yarımadası Eminönü’nde yaşattı.

Dünyanın farklı ülkelerine ait çaylar ve seremonileri bir arada

Dünyanın farklı ülkelerinden büyükelçilikleri ağırlayan Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü, dünyanın en yaygın tüketilen içecekleri arasında yer alan çayın farklı kültürlerdeki seremonilerine ev sahipliği yaptı. Çin, Arjantin, Sri Lanka, Fas, Uganda, Kenya, Vietnam ve Hindistan gibi ülkelerin stantlarının yer aldığı festivalde, farklı toplumları birleştiren çayın evrensel dili konuşuldu. Çayın kökeninden gelen hikayeler paylaşılırken, farklı gelenek ve ritüeller tanıtıldı. Katılımcı ülkeler, büyük elçilikleri tarafından gerçekleştirdikleri gösteri ve seremonilerle, kendi ülkelerinin kültürel değerlerini ve geleneklerini katılımcılarla buluşturdu. 

 

Sri-Lanka geleneksel gaz lambası yakma merasimi, Pooja ve Gagaja dans gösterilerinin keyif kattığı festivalde ayrıca Arjantin çay uzmanından Mate Şov izlenildi. Katılımcı ülkelerin yanı sıra Türkiye’ye özgü geleneksel tulum ve horon gösterileri yapıldı. 

“Çayın geleneklerini yaşatma ve geleceğe taşıma misyonu taşıyoruz”

Beta Gıda İstanbul Şube Müdürü Hatice Uğur, açılış konuşmasını gerçekleştirdiği festivalde şunları kaydetti: “Geçtiğimiz yıl, Dünya Çay Günü kapsamında ilk kez düzenlediğimiz Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü Resepsiyonu’nu, ikinci kez gerçekleştirerek bugün bir gelenek haline getirdik. Azerbaycan ve Türkiye’nin UNESCO’ya başvurusu üzerine ‘’Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne dahil edilen Türk çayının eşsiz kültürünün hem taşıyıcısı hem de geliştiricisi olmayı kendine misyon edinmiş bir çay markası olarak, festivalimizin bu yılki mottosunu: “Çayın Evrensel Dilini Yaşatmak” olarak belirledik.  Çünkü Beta Tea olarak, biz yalnızca çay üretmiyor aynı zamanda onun etrafında şekillenen kültürü de yaşatmak için çalışıyoruz. Bu hedefle çayın dünyasında dünyanın çaylarını buluştururken, Çin’den Arjantin’e, Sri Lanka’dan Kenya’ya, Vietnam’dan Uganda’ya uzanan büyükelçilik katılımlarıyla oluşan bu kültürel mozaikte, çayın evrensel dilini konuşuyor, kültürel köklerini tanıyor ve birlikte yaşatıyoruz”.

Beta’nın 50’nci yılına yaklaşırken, özel 50 çeşit çay tadımı

Çeşitli şovlarla unutulmaz kılınan resepsiyonda, Türkiye çay demleme şampiyonu Gülhanım Delihasan tarafından Türk çay kültürü seremonisi sergilenirken, ayrıca 50’nci yılına yaklaşan Beta Tea’ye özel 50 çeşit çayın tadımı yapıldı.

Çay Gurmesi yarışması 

Çay temalı fotoğraf çekim alanlarıyla renkli bir atmosferin yaratıldığı Beta Uluslararası Çay ve Kültürü Günü Resepsiyonu’nda, tüm ziyaretçilerin katılımına açık olan çay gurmesi yarışması gibi eğlenceli yarışmalar ve aktiviteler yer aldı. Dünyanın farklı ülkelerinden, farklı çayların tadıldığı yarışmanın katılımcıları ise sürpriz hediyelerle ödüllendirildi.

 

 

19 Mayıs 2025 Pazartesi

VITTORIA CERETTI CANNES’DA MESSIKA ZARAFETİYLE BÜYÜLEDİ

Fransa’nın Cannes kentinde devam eden 78. Cannes Film Festivali’nde Vittoria Ceretti, Messika’nın yüksek mücevher tasarımlarıyla objektiflere yansıdı.



Gecede çarpıcı bir görünüm sergileyen ünlü model, White Midnight Sun küpeler, Pear Appeal iki parmak yüzük ve Hypnotic Scale yüzükle stiline zarafet kattı.Messika mücevherlerini; resmi satış noktaları Quadran İstinye Park, Quadran Galataport, Quadran İzmir İstinye Park, Quadran D Maris ve Quadran Land of Legends Antalya butiklerinden ya da quadran.com.tr web sitesi üzerinden uluslararası garanti belgesi ile satın alabilirsiniz.

MESSIKA 78. CANNES FİLM FESTİVALİ AÇILIŞ TÖRENİ KIRMIZI HALISINDA PARLADI

Messika, 78. Cannes Film Festivali’nin açılış gecesinde kırmızı halıda Juliette Armanet, Simon Gong, Erin Kellyman ve Luise Heyer gibi yıldız isimlerin üzerinde dikkat çekti.78. Cannes Film Festivali’nin açılış filmi Partir Un Jour (Leave One Day)’un başrol kadın oyuncusu Juliette Armanet, kırmızı halıda görünümünü Messika by Kate Moss High Jewelry koleksiyonundan Liberated Spirit earcuff, üst üste takılmış Star Chaser yüzükler, Gloria yüzük ve ışıltılı My Twin top clip ile taçlandırdı.


Oyuncu Erin Kellyman Desert Bloom bileklik, zarif sallantılı küpeler ve Divine Enigma yüzük ile stilini tamamlarken, Alman oyuncu Luise Heyer seçimini My Twin küpeler, My Twin Skinny Riviere kolye, My Twin Riviere bileklik ve My Twin Toi & Moi yüzükten yana kullandı.Messika’nın Asya-Pasifik elçisi Simon Gong ise kırmızı halıya modern bir zarafet kattı. Gong, yüksek mücevher Diamond Puzzle broş ve Move Joaillerie yüzük tercih etti.Messika mücevherlerini; resmi satış noktaları Quadran İstinye Park, Quadran Galataport, Quadran İzmir İstinye Park, Quadran D Maris ve Quadran Land of Legends Antalya butiklerinden ya da quadran.com.tr web sitesi üzerinden uluslararası garanti belgesi ile satın alabilirsiniz.


Z Kuşağı Çin'in tatil turizmini yeniden şekillendiriyor

Çin'in Z kuşağı, "konser ekonomisi"nin yanı sıra, daha az bilinen destinasyonları geleneksel cazibe merkezlerine tercih ederek turizm ortamını yeniden şekillendiriyor. Bu yılki 1 Mayıs tatilinde konserler ve müzik festivalleri önemli tüketim noktaları haline geldi. 5 bini aşkın katılımcının yer aldığı 100'den fazla büyük ölçekli ticari performans ülke çapında beş gün boyunca planlandı. Bu da 2 milyondan fazla izleyicinin çekilerek, otel ve turizmle ilgili harcamalarda 2 milyar yuan'dan (yaklaşık 277,7 milyon ABD doları) fazla katkı sağladı. 

cinin-tatil-turizmi.png

Tongcheng Travel'da araştırmacı olan Xu Momo, 1995'ten sonra doğan insanların artık konsere giden nüfusun yüzde 65'ini oluşturduğunu ve "birçoğunun sadece bilet satın almadığını- ‘ritüeller’ oluşturduklarını" söylüyor. Çin’in önde gelen seyahat platformu Mafengwo'nun verilerine göre, bu yılki 1 Mayıs tatilinde kalabalıktan kaçınmak genç gezginler için önemli bir öncelik haline geldi. “1 Mayıs için daha az kalabalık, alışılmışın dışında destinasyonlara” yönelik aramalar ve ilgi geçtiğimiz ay yüzde 200 oranında arttı.

cinin-tatil-turizmi.jpg

Yine Çin'in güneyinde, seyahat platformu Qunar'ın verilerine göre, Hainan Eyaletinin başkenti Haikou'da 1 Mayıs tatili sırasında otel rezervasyonları bir önceki yıla göre 3,4 kat artarak ülkenin büyük turistik şehirleri arasında en yüksek büyümeyi gösterdi. Artış büyük ölçüde tatil sırasında planlanan popüler erkek grubu Teens in Times'ın (TNT) konserinden kaynaklanıyor.

cinin-tatil-turizmi-001.jpg

Haikou'daki 182 odalı bir resort otelin genel müdürü olan Li Yangran bunu ilk elden hissederek tesisin doluluk oranının 1-4 Mayıs tarihleri arasında yüzde 90'ın üzerinde kaldığını ve çoğu 1990 ve 2000'lerde doğmuş olan misafirlerin yaklaşık yüzde 60'ının konser için konakladığını söyledi.

“Geçici Kanka” Arıyorlar
Trip.com'un verilerine göre, 1 Mayıs tatili süresince ilçe düzeyindeki pazarlarda turizm siparişleri bir önceki yıla göre yüzde 36 artarak birinci ve ikinci kademe büyük şehirlerde görülen büyümenin çok üzerine çıktı. Anji, Yanji ve Dujiangyan gibi daha küçük şehirlerdeki otel rezervasyonları da yüzde 64 oranında artarken, turistik yerler için bilet satışları yüzde 200'ün üzerinde yükseldi.

Aile yanı konaklama platformu Muniao da Nisan sonu itibariyle ilçe düzeyindeki turizm siparişlerinde bir önceki yıla göre yüzde 126'lık bir artış olduğunu bildirdi. Fujian'dan Pingtan ve Xiapu, Hainan'dan Changli ve Lingshui ile Henan'dan Luanchuan ve Zhongmu da dahil olmak üzere pek çok ilçe tatilin gözde noktaları olarak öne çıktı.

Çin Turizm Akademisi'nde kıdemli bir araştırmacı olan Yang Jinsong, yurtdışına giden seyahat destinasyonlarının çeşitlendiğini söylüyor. Çin'in yurtdışına çıkış seyahat pazarındaki toparlanmanın sadece ölçekte bir toparlanma değil, aynı zamanda yapısal iyileştirme ve ekolojik dönüşümün bir işareti olduğunu belirtiyor. 

Değişim, Z kuşağının seyahatle ilgili konularda nasıl karar verdiğinde de kendini gösterdi. Birçok seyahat canlı yayınında, bu kuşaktan giderek daha fazla genç hem sürükleyici deneyimler hem de gerçek zamanlı etkileşim yoluyla tüketim kararları veriyor.

Müşterilerin çoğu 20-35 yaş arası gençlerden, özellikle de fotoğraf çektirmek, alışverişe çıkmak ve birlikte güzel yemeklerin tadını çıkarmak için “geçici bir kanka” arayan ziyaretçi kadınlardan oluşuyor.

"Momentum 2025" Anketinden Çıkan Sonuç
Trip.com Group'un altı Asya-Pasifik pazarında 6 bin katılımcıyla "Momentum 2025" anketi gerçekleştirdi. Sonuçlar, genç gezginlerin geleneksel statü göstergelerinden ziyade deneyimlere öncelik verdiği basitleştirilmiş anlatıyı yalanlayan, lüks seyahatin belirgin bir şekilde Asya'ya özgü bir evrimini ortaya koyuyor.
•    Kullanıcıların yüzde 60'ı artık seyahat planlarken özellikle yiyecekle ilgili içerikler arıyor. Bu durum, önceki yıllarda alışveriş destinasyonlarının arama etkinliğinde baskın olduğu anlamına geliyordu.
•    Yemek festivalleri (yüzde 62), otel yemek deneyimleri (yüzde 60) ve rehberli sokak yemeği turları (yüzde 52) seyahat güzergahlarının merkezi haline geldi. Milenyum kuşağı etkileşimli yemek sanatı etkinliklerini tercih ediyor.
•    Eğlencenin seyahat kararları üzerindeki etkisi arttı. Asya-Pasifik gezginlerinin yüzde 70'inin artık seyahatlerini izledikleri filmlere ve TV şovlarına göre planladığını gösteriyor.
•    Z Kuşağı'nın kruvaziyer turizmine ilgisi de artıyor. Gezginlerin yüzde 44'ü gemide yemek gibi deneyimsel unsurlara öncelik veriyor.
•    Trip.com kullanıcılarının yüzde 58'i seyahat önerileri için yapay zekayı kullanıyor ve bu oran artmaya devam edecek.