Avrupagöz Hastaneleri Medikal Direktörü Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Avrupagöz Hastaneleri Medikal Direktörü Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Mart 2015 Çarşamba

Şeker hastalığı gözün arkasındaki bazı istenmeyen göz rahatsızlıklarına sebep oluyor

Diyabetlilere Erken Göz Muayenesi Uyarısı
Avrupagöz Hastaneleri Medikal Direktörü Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan diyabete bağlı şeker hastalığında, erken teşhis ve tedavinin önemli olduğunu, sık kontroller yaptırılması ve düzenli muayene gerektiğini belirtti.


Şeker hastalığının, gözün arkasındaki bazı istenmeyen göz rahatsızlıklarına sebep olduğunu belirten, Avrupagöz Hastaneleri Medikal Direktörü Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan, bu istenmeyen farklılıkların en önemli sebebi kan şekerinin uzun süreli yüksekliği olduğunu ve gözler için risk oluşturduğunu söyledi. Doğan, “Göze ciddi hasar veren bu olumsuz durumumun arasında en korkulanı gelişen damar oluşumudur. Yeni oluşan damarlar vücudumuzdaki diğer damarlardan farklı olup kanamaya eğilimli bir potansiyele sahiptir. Bununla beraber meydana gelen göz içi kanamaları çok ciddi görme kayıplarına sebep olabilir. Diğer korkulan durum ise, bu damarların etrafını sarmaya çalışan yara dokuları vardır. Bu sebeple yara dokusu sinir tabakalarında çekintilere ve ayrışmalara neden olarak bunun sonucunda ciddi görme kayıplarını doğurabilir” dedi.“ZamaAnında Müdahale Edilmeyen diyabetlinin kör olma riski normal insana göre 25 kat daha fazladır.”


Küçük damarların hastalığı olan Diyabetin en önemli komplikasyonu, gözün ışığı algılamasını sağlayan retina sinir tabakasının kan damarlarında yaptığı değişikliklerdir. Şeker hastalığında damar çeperleri tıkandığı için yer yer göz içinde kanamalar meydana gelir. Kanamanın emilmesi de göz içinde o bölgelerde kabarma ve büzüşmelere neden olur. Göz içinde bazı bölgelerde beslenme bozulur. Böylece retina beyne bozulmuş görüntüler gönderir. Kansız kalan bölgelerde ise, hücrelerin fonksiyonları zayıflar. ‘Diyabetik retinopati’ denilen bu hastalığa zamanında müdahale edilmezse körlüğe kadar ilerleyebilir. Ancak hastalık yavaş yavaş ilerler. Önce retinada tıkanmalar başlar. Daha sonra birbirini takip ederek büyür. Ayrıca, göz tansiyonu ile görme sinirini etkileyebilir ve göz kaslarında felçlere yol açarak göz kaymasına yol açabilir. Bunun yanı sıra, şeker hastalarında tedavi sırasında katarakt riski ortaya çıkabilmektedir. 15 yıllık diyabeti olan hastada ‘retinopati’ gelişme riski yüzde 80’dir. Tedavi edilmeyen diyabet hastalarının, normal bir insana göre 25 kat daha fazla körlük riski bulunmaktadır.

Erken Tedaviyle Hastalık Önlenebilir
Henüz damar çeperlerinin yeni bozulduğu dönemde eğer kan şekeri kontrol altına alınabilirse her şey eskisi gibi normale dönebildiğini ifade eden Doğan, eğer göz arkasında kanamalar sıklıkla başlamışsa müdehalenin gerekeceğini belirtti. Doğan, “Beslenemeyen yeni damarların gelişmemesi için erken müdehale şart. Çünkü beslenemeyen alanlardan salgılanan bazı faktörler yeni küçük damarların oluşmasına yol açar. Bu da normal retina damarından farklı olup kolay kanama eğilimindedir. Göz içindeki bu kanamalar, retinada bir çok tahribatı beraberinde getirir. Eğer kanamalar, çekintiler, büzüşmeler had safhada ise, gözün içinde her şey savaş alanına girmişse o zaman müdahale yapmak gerekiyor. Göz içindeki jel kıvamındaki madde alınıp tazesiyle değiştirilmektedir. İşlem sırasında kanamalar durdurularak örümcek ağı gibi çekintileri kesip temizlemek gerekebilir. Hastalık evresinde işin bu raddeye gelmemes i tedavi açısından daha iyi olmaktadır. Eğer yeni damarlar zamanında durdurulmamışsa ve göz içi basıncı yükselmişse buna yönelik damla ya da ameliyat tedavisi de gerekebilir. Gözde sadece katarakt varsa, tedavisi en kolay olan müdahaledir” diye açıkladı.

İlk Belirtilere Dikkat!
Doğan, sık çıkan arpacıklar ve kirpik dibi iltihapları henüz fark edilmemiş bir şeker hastalığının ilk belirtileri olabileceğine dikkat çekti. Göz içindeki değişiklikleri saptamak için gözbebeğinin damlalarla büyütülmesinin ardından, göz içine teleskop gibi özel ışıklı büyüteçlerle bakılacağını belirtti. Şeker hastası olanlarda göz bebeğini büyüten damlaların etkisi biraz geç görülebileceğini Dolaşım bozukluklarını saptamak için kol damarlarından boyalı bir ilaç verilerek göz filmi dediğimiz göz anjiyosunun çekilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan, insülin kullananların şeker hastalığı tespit edildikten sonra beş yıla kadar yılda bir, beş yıldan sonra her altı ayda bir muayene olması göz sorunları açısından emniyeti sağladığını vurguladı. İnsülin kullanmayanların ise şeker hastalığı saptandıktan sonra on yıla kadar yılda bir, on yıldan sonra her altı ayda bir muayene olması gerektiğini belirterek, hastalığın süresi uzadıkça gözde hasar yapma riski de artar. İyi kontrol edilmemiş hastalar daha yüksek risk altında olduğunu açıkladı.

Şeker Hastalarının Dikkat Etmesi Gerekenler:
İlacınızı doktor söylemedikçe bırakmayın. İlacı bırakınca şeker yine yükselir.
Giderek bulanık görme ya da miyopta artış saptanırsa şekerinizi ölçün.
Şekerinizi kendiniz ölçmeyi öğrenin.
Tip I dediğimiz yani insülin kullanan şeker hastaları beş yıla kadar bir kez, beş yıldan sona her altı ayda bir göz muayenesi olmalıdır.
Tip II dediğimiz yani, insülin kullanmayan şeker hastaları on yıla kadar yılda bir, on yıldan sonra her altı ayda bir muayene olması gerektiğini belirtti.
Gözde Ciddi Sorunlara da Yol Açıyor
Yüksek şeker gözde olduğu gibi beyinde de ince damarlarda beslenme bozukluğuna yol açıyor. Hangi damarda sorun yaparsa o damarın beslediği sinir aç kalır. Bunun sonucunda göz kapağı düşüklüğü, gözü içe, dışa, yukarı ve aşağı hareket ettirememe buna bağlı çift görme veya göz kapağını kapatamama ve gülümseyememe sorunlarına yol açabilir.

Tedavi Edilmezse Ne olur?
Diyabete bağlı şeker hastalığında erken teşhis ve tedavinin önemini önemlidir. Genel olarak vücutta ölen hücreler hiçbir şekelide diriltilemez ve bu şekilde hiçbir kayıplar geri getirilemez. Bu hastalıkta asıl tedavi diyabete bağlı olarak gözde hasar gelişmesini önlemektir. Hasar geliştikten sonra sadece bu hasarı durdurmaya, geriletmeye yönelik tedaviler yapılabilir, ancak giden geri gelmez. Çünkü göz kansızlığa tahammül edemez. Tedavi edilmeyen ve ilerleyen kayıp geri dönemez ve körlükle sonuçlanabilmektedir.