Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Nisan 2014 Perşembe

“Bizim Evde Böyleydi…” Diye Başlayan Cümleler Kurmayın, Mutluluğu Yakalayın!


Evlenen çiftlerin aynı evde yaşamaya başladıkları andan itibaren anne-babalarıyla kurdukları aileden gelen alışkanlıkları ve uygulamaları birbirlerine yansıtmaya başladıklarını, bunun da  soruna neden olduğuna dikkat çeken uzmanlar, çözümü de açıkladı. Uzmanlara göre sorun yaşamamak için ilk kural, “Eşlerinizin davranış ve tutumlarında art niyet aramamak”Evlilik bağıyla biraraya gelen çiftlerin aynı evde yaşamaya başladıkları andan itibaren yepyeni bir hikaye yazmaya başladığını ve o andan itibaren aslında her iki tarafın ailelerinden gelen alışkanlıklarını evliliklerine taşıdıklarını belirten uzmanlar, bunun çiftler açısından bir sorun olmaması için bazı püf noktaları açıkladı.


Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nden Uzman Psikolojik Danışman ve aynı zamanda Aile-Çift Danışmanı Funda Tekelioğlu, öncelikle çiftlere, “Eşlerinizin davranış ve tutumlarında art niyet aramayın” tavsiyesinde bulundu.Çiftlerin biraraya gelerek bir aile kurmadan önce doğdukları, büyüdükleri, anne-baba ve kardeşleriyle yaşadıkları bir ailelerinin de bulunduğunu, burada öğrendikleri temel alışkanlıklar, yaşanmışlıklar, bilinçli ya da bilinçsiz davranış biçimleri olduğunu vurgulayan Tekelioğlu, “Kadın ve erkek evlenerek bir aile kurmaya karar verdiklerinde aslında ana kahramanlarının kendilerinin olduğu bir hikaye de yazmaya başlar. Ve bu hikayenin içine de taraflar ilk ailelerinden getirdiklerini koyar. Aynı evde çift olarak yaşamaya başladıklarında ise ilk ailelerinden getirdikleri malzemeler ortaya çıkar. Benzerlikler çiftlere keyif verir, farklılıklar ise hayal kırıklığı yaratabilir” dedi.


İlk ailelerden gelen alışkanlıklar
Yemek yeme kurallarından uyku alışkanlıklarına, sosyal yaşantıdan birikim yapma şekillerine kadar birçok konuda çiftler arasında ilk ailelerinden gelen farklı davranış biçimleri ve uygulamalar olabileceğini vurgulayan Funda Tekelioğlu, şöyle devam etti: “Bu süreçte çiftler arasında ‘bizim evde böyle değildi’, ‘benim ailem bunu yapmazdı’, ‘bence böyle olmalı’ gibi cümleler çok  sık kurulur. İşte bu durumu aşmanın ve çoğu kez fark etmeden yaptığımız bu serzenişlerle ilişkileri bozmamanın yolu birkaç püf noktasına dikkat etmekten geçiyor.”

Nasıl başa çıkılır?
Aile-Çift Terapisti Tekelioğlu, bu durumla başa çıkmanın püf noktalarını ise şöyle sıraladı:
- Eşinizin davranış ve tutumlarında art niyet aramayın.
- Birbirinizle açık iletişim kurun.
- Yaşadıklarınızı, şaşırdıklarınızı içinizde biriktirmeden birbirinizle konuşun.
- Birbirinize aile hikayenizle ilgili sorular sorun ve dinlerken de yargılamayın.
- Beklentilerinizi fark edip biriktirmeden ve suçlamadan birbirinizle  konuşun.
- Benzerliklerinizi görüp tadını çıkarın.
- Farklılıklarınızdan kazanımlar elde etmeyi ve pozitif yönde kullanmayı ilke edinin.

15 Ocak 2014 Çarşamba

Maskeleri Atın, İlişkilerinizde Uyumu Yakalayın..!

Aile ve Çift Terapisti Nur Karaman, bireylerin ilişkilerinde yetiştikleri aile sisteminin önemli bir etken olduğunu, özellikle kurallara uyum sağlamak için bireyleri değişmek zorunda bırakan kapalı aile sisteminde büyüyenlerin sosyal ilişkilerinde sıkıntı yaşadığını belirterek, “Uzun süreli ve olumlu ilişkiler kurabilmek için maskeli iletişimden kaçının” tavsiyesinde bulundu.

Aile ve Çift Terapisti Uzman Psikolojik Danışman Nur Karaman, ilişki kurallarına uyum sağlamak için ihtiyaçlarını değiştiren ve bu yüzden ihtiyaçlarını karşılayamayan bireylerin uzun süreli ve olumlu ilişki kurmakta zorlanacağına dikkat çekerek, “Maskeli iletişimden kaçının” uyarısında bulundu.‘Maskeli iletişim’ kavramının genellikle kapalı aile sistemlerinde göze çarptığını ve bu tip ailelerde iletişimin dolaylı, belirsiz, kapalı, uyumsuz ve gelişimi engelleyici nitelikte olduğunu, katı kuralların konulduğunu vurgulayan Karaman, “Bireyler bu kurallara uyum sağlamak için ihtiyaçlarını değiştirmek zorunda kalır, yorum yapmaktan kaçınabilir ve uyumsuz olabilirler.  Açık ve doğrudan iletişim kurabilen bireyler ve böyle bir aile sisteminde yetişenler ise birlikte oldukları kişilerle daha kolay uyum sağlarlar” dedi.

Ailedeki iletişim kalıpları belirleyici..!
2013 yılında yüksek lisans tezi olarak yaptığı araştırmadan referans alarak bu saptamayı yapan Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi Uzman Psikolojik Danışmanı Nur Karaman, bu araştırmada, üniversite öğrencilerinin yetiştiği ailede algıladıkları iletişim kalıplarının şimdi yaşadıkları ilişkileri değerlendirmelerini belirleyip belirlemediğini incelediğini açıkladı. Karaman, araştırmada öğrencilerin yetiştiği ailede algıladığı iletişim kalıplarının yaşadığı ilişkileri değerlendirmede belirleyici rol oynadığını belirtti. Karaman, araştırmaya göre aile üyelerinin birbirini dinlediği, duyguların ve fikirlerin açıkça paylaşıldığı, farklı görüşte olsalar bile din, siyaset gibi konularda konuşulduğu, düşünce ve inançların sorgulanabildiği, tüm aile üyelerinin karar alma sürecine katılabildiği bir ortamda yetişen bireylerin ilişkilerini sağlıklı sürdürdüklerinin ortaya çıktığını ifade etti.

“Anlaşılmayı beklemeyin, kendinizi doğru anlatın”
Araştırmada, üniversite öğrencilerinin evlilik öncesi ilişkileri değerlendirilirken, ilişkileri dini değerler, iletişim, arkadaş ilişkileri, aile ilişkileri ve cinsel uyum olmak üzere beş farklı boyutta ele aldıklarını, aile iletişim kalıplarının ise birliktelik, fikir birliği ve bireysellik olmak üzere üç farklı boyutta incelendiğini açıklayan Karaman, şöyle devam etti: “Araştırmaya göre, aile iletişim kalıplarının bir boyutu olan ailede algılanan birliktelik, üniversite öğrencilerinin evlilik öncesi ilişkilerinin dini değerler, iletişim, aile ilişkileri ve cinsel uyum boyutunu belirliyor. Aile iletişim kalıplarının birliktelik boyutunu yüksek algılayan bireylerin ailesinde, aile üyeleri birbirlerini dinliyor, duygu ve düşüncelerini paylaşıyor, farklı görüşte olsalar bile din, siyaset gibi konuları konuşuyor, birlikte olmaktan keyif alıyor. Bunu da aynı şekilde arkadaş ilişkilerine de adapte ediyor. En etkili iletişim biçimi olan açık ve doğrudan iletişim kuruyor. Yaşananları doğrudan ifade ederek, konuştuğu kişiyi suçlamıyor. Maskeli ve dolaylı iletişimde ise kişi söyleyeceklerini doğrudan söylemek yerine farklı tepkilerle veya ifadelerle kendini anlatmaya çalışır, anlaşılmayı bekler. Anlaşılmadığında da sinirlenebilir.”
Çift ve Aile Terapisti olarak görev yapan Karaman, tüm bireylere ve ailelere önemli bir uzman tavsiyesinde bulunarak, maskeli ve dolaylı iletişimden kaçınmaya çağırdı.