Gelecek 15 yıl içerisinde ‘akıllı kentler’ altyapısına 70 trilyon doların üzerinde yatırım yapılacağını kaydeden ANBA Yayın Grubu Kurucusu ve İnşaat Platformu Sözcüsü Mahmut Kılınç, şunları söyledi:
“Dünya şehirleri hızla büyürken, yoğun kentleşme de devam ediyor. Dünyanın önemli kentlerinde, şehir planlamacılarının ve belediyelerin ‘akıllı kentler’ kurulması için tempolu çalışması bulunuyor. OECD rakamlarına göre, dünyada akıllı kentler altyapısına 2030 yılına kadar en az 70 trilyon dolar dolar yatırım yapılacağı tahmin ediliyor. Bazı kaynaklar ise, bu rakamın 90 trilyon doları bulacağını ifade ediyor. Bu da, her yıl ortalama 4 ile 6 trilyon dolar arasında bir yatırım yapılması anlamına geliyor. Dünya şehirleri böylesi bir gelişimin içindeyken, İstanbul’da bir karmaşa yaşanıyor. Dünya şehirlerinde 70 trilyon dolarlık ‘akıllı kent’ seferberliği sürerken, İstanbul kaos içinde! Plansız kentleşme, çarpık ve yoğun yapılaşma, altyapı eksikliği, ulaşım sorunları, artan göçler bu kaosu günden güne arttırıyor. Ülkemizde planlı yapılaşma politikası olmadığı için gecekondulaşma ve çarpık kentleşme ileri boyutlara ulaşmıştır. Yapılar, standartların çok altında, statik hesaplardan uzaktır ve insanların barınma ihtiyacına dahi cevap veremeyen tehdit unsuru niteliğindedir” dedi.
Türkiye’de ‘kentsel dönüşüm’ için 884 milyar TL kaynak gerekiyor
2012 yılında tespit edilen rakamlara göre, Türkiye genelinde yaklaşık 14 milyon konutun elden geçirilmesinin hedeflendiğini hatırlatan Mahmut Kılınç, acil olarak yıkılması gereken yaklaşık 6.5 milyon konut olduğunu da belirterek, İstanbul’un Avcılar, Zeytinburnu, Ümraniye, Pendik gibi ilçelerinden çalışmaların devam ettiğini söyledi. Bu konuda uluslararası gayrimenkul danışmanlık şirketi Cushman&Wakefield’in yaptığı araştırmaya değinen Mahmut Kılınç, 20 yılda ortalama 6.5 milyon konutun yenilenmesi için yaklaşık 884 milyar TL kaynağın gerektiğini ve bunun da yılda ortalama 23 milyar dolarlık kaynak ihtiyacı anlamına geldiğini kaydetti.
Ada bazında kentsel dönüşüm teşvik edilmelidir
Acil olarak yıkılması gereken 6.5 milyon konut rakamına değinen Mahmut Kılınç, şunları kaydetti:
“Kentsel dönüşümde, rant ekonomisinin işlediği Bağdat Caddesi, Kadıköy gibi lüks semtlerin yerine, sağlıksız yapılaşmanın ileri boyutta olduğu Bağcılar, Zeytinburnu, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa, Küçükçekmece, Esenyurt gibi bölgelere ağırlık verilmelidir. Bağdat Caddesi veya Kadıköy’de yapılmamalı demiyoruz, ancak deprem faktörünü de dikkate alınca sağlıksız, yoğun ve kaçak yapılaşmanın söz konusu olduğu bu ilçelerin öncelik taşıması gerektiği ortadadır. Bu arada, tek tek bina yıkıp, yenisini yaparak bu iş başarıya ulaşamaz. Devletin bu konuda yaptırıma gitmesi, yatırımcıların ve müteahhitlerin bu bilince ulaşması ve vatandaşların buna katkı sağlaması gerekiyor. Topyekün bir bilinç ile hareket edilmelidir, yatırımcı/müteahhit/vatandaş dahil herkes rant zihniyetinden vazgeçmelidir ve toplumun tüm kesimleri buna katkı sağlamalıdır. Devlet bu bölgelerde, müteahhitleri ve hak sahiplerini, ada bazında kentsel dönüşüme teşvik etmelidir” diye konuştu.
Bardağın dolu tarafı, mimari alanda kaydedilen ilerlemedir
Mahmut Kılınç, sözlerini söyle sürdürdü: “Olumsuz bir tabloya karşın, bardağın dolu tarafı olarak bizleri sevindiren nokta ise, son yıllarda mimari alanda kaydedilen ilerlemedir. İnsanların konforunun düşünüldüğü, sosyal - spor alanlarıyla birlikte tasarlanan ve en önemlisi de enerji tasarrufu sağlayan ekolojik bina yaklaşımına yönelik ilginin artması sektör adına büyük bir gelişmedir” dedi.
100 bin konut mağduru var
“Konutzede” olarak tanımlanan mağdurlara dair bilgi veren Mahmut Kılınç, şunları söyledi:
“İstanbul’da, ağırlıklı olarak Esenyurt, Bayrampaşa gibi ilçelerde 50 binin üzerinde konut mağduru olduğunu tahmin ediyoruz. Diğer ilçeleri de dahil ettiğimizde, bu rakamın 100 bine ulaşabileceğini söylemek mümkündür. Bu sorunun önüne geçilmesi için müteahhitlik sistemine düzenleme getirilmelidir. Hep vurguladığımız üzere, ‘müteahhitlik yasası/inşaat yasası’ oldukça önem taşımaktadır. Ruhsat verilirken titiz çalışılmalıdır. Bu noktada kamu, vatandaşları mağdur etmeyen bir misyon üstlenmelidir. İnşaatların bitirilmesiyle ilgili sigorta ve bankacılık sisteminin acilen devreye girmesi gerekmektedir. Projeler ruhsat aşamasında, tabir-i caizse yap-boz tahtası zihniyetinden kurtarılmalıdır ve kanunların net olması şarttır. Devlet bu düzenlemeleri hayata geçirdiği taktirde, inşaat sektörünün en önemli sorunları çözüme kavuşturulmuş olacaktır” şeklinde konuştu.