Bakanlık, TGA, THY, İTO ve TUGEV’den destek
TÜROB olarak organizasyonun İstanbul’da düzenlenmesi için yoğun çaba harcadıklarını ifade eden TÜROB Başkanı Müberra Eresin, “Son yıllarda Türkiye ile İtalya arasındaki turizm trafiğinin arttığını görmekten memnuniyet duyuyoruz ve bu toplantının iki ülke arasındaki turizm hareketlerine büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz” dedi. Eresin, şöyle konuştu: “Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy'un yakın ilgisinde, TÜROB olarak Türk Hava Yolları ile başlattığımız yoğun çabalar sonucunda Türk turizmi için son derece önemli bir organizasyonu ülkemize kazandırmış olmaktan dolayı son derece mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Kongreye İtalya'nın farklı şehirlerinden 500'ün üzerinde seyahat acentesi katıldı. Bu organizasyon sonrasında özellikle İtalya’dan ülkemize turizm talebinde önemli oranda artış bekliyoruz. Kongrenin ülkemizde gerçekleşmesi için Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Alpaslan, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, Turizm Geliştirme ve Eğitim Vakfı Başkan Vekili Bahadır Yaşık ve TÜROB üyelerimizin desteklerine minnettarız.”
‘Geri döneceğiz’
Gattinoni Yönetim Kurulu Başkanı Franco Gattinoni ise “Seyahat acentalarımızı, 'köprü' kavramının mükemmel bir şekilde vücut bulduğu İstanbul'da turizmin önde gelen aktörleriyle bir araya getirmek bizler için ilham verici oldu. Türk Hava Yolları'nın Milano, Bologna, Roma, Napoli, Bari, Palermo ve Katanya'dan uçuşlarıyla gelen misafirlerimiz 13 ayrı otelde konakladı. İstanbul’da mutlaka görülmesi gereken Tarihi Yarımada, Boğaz Turu ve şehrin turistik cazibe bölgelerini ziyaret etme, eşsiz kültür ve gastronimisini deneyimleme fırsatımız oldu. Tüm katılımcılarımızla güzel anılarımızı geride bırakarak en kısa zamanda tekrar geri dönmek üzere İstanbul’dan ayrılıyoruz” değerlendirmesini yaptı.Gattinoni Travel, yaklaşık 1.500 alt satış acentesiyle birlikte yıllık 1 milyonun üzerinde turiste ulaşırken; 520'den fazla MICE (toplantı, kongre, konferans, etkinlik) operasyonuna, 50 bin seyahat organizasyonuna imza atıyor. Gattinoni Travel, 2023 yılında yüzde 40 büyümeyle 295 milyon Euro ciro elde etti. Bir önceki yıla göre yüzde 36 artışla 1 milyar 608 milyon Euro sözleşme hacmine ulaştı.
Global anlamdaki ekonomik dalgalanmalara rağmen “lüks” tüketimi değerini sürdürüyor. Ancak, nerdeyse her sektörde olduğu gibi konaklama sektöründe de lüksün yeniden tanımlandığını görüyoruz. Günümüz tüketicileri geçmişten farklı olarak daha teknolojik ve çevreye duyarlı olduğu gibi konaklama için gösterişli bir lüksün yerine daha sofistike ve anlamlı deneyimlere odaklanıyor.
Lüks segmentte, bu yeni tip misafir profiline hitap eden yeni bir konseptin varlığına işaret edilen habere göre “Smart Luxury” konsepti bir yandan akıllı, sezgisel ve yenilikçi değerlerin peşinde olan “yeni” tüketicinin beklentilerine yanıt verirken diğer yandan sektör yatırımcıları için sürdürülebilirlik ve maliyet avantajlarıyla ön plana çıkıyor. Daha akıllı, kişiselleştirilmiş ve çevre dostu konaklama deneyiminin yüksek kalite ve ayrıcalıktan ödün verilmeden tasarlandığı “Smart Luxury” konsepti; ileri teknoloji ve inovasyonla zenginleştirilmiş bir estetik anlayışa odaklanıyor. “Smart Luxury” konseptinde, oda tasarımlarından, concierge hizmetlerine kadar akıllı teknolojilerden faydalanılan, misafirlerinin tercihleriyle şekillendirilen esnek ve kişiselleştirilmiş deneyimlere odaklanan, gösterişten uzak ancak çağdaş bir şıklık vaat ediliyor. Smart Luxury konseptinin tüm detaylarının paylaşıldığı Petra Bulletin’in Nisan sayısında, bu konsepti benimseyen Hilton, Marriott gibi zincir markalardan ve başarılı bağımsız otellerden örnekler bulmak mümkün. Petra Bulletin, Petra Hospitality Management tarafından, 3 ayda bir, sektörel gelişmeye katkı sağlamak amacıyla dijital olarak hem Türkçe ve İngilizce yayınlanıyor ve Linkedin üzerinden ücretsiz takip edilebiliyor. Petra Hospitality Management 2021 yılında, Emrullah Akçakaya, Bilge Turcan, Didem Erendil ve Tassos Kotzanastassis tarafında İstanbul’ da kuruldu. otel yönetimi ve geliştirme danışmanlığına odaklanan şirket, geçici yönetim, bağımsız işletme incelemesi, varlık yönetimi gibi geniş bir yelpazede hizmet sunuyor. 2 yıl gibi kısa bir süre içinde portföyünü hızla genişleterek ve Türkiye genelinde portföyüne 9 oteli kattı.
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya ve TÜRSAB yönetimi, turizm sektörünün geleceği olan gençlerin sektördeki rolünü güçlendirmek ve genç istihdamı artırmak amacıyla İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen "Turizm Buluşması"nda turizm eğitimi alan gençlerle buluştu. İstanbul Vali Yardımcısı Mehmet Sülün, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Doç. Dr. Murat Mücahit Yentür, Prof. Dr. İlber Ortaylı ve 1500’ü aşkın turizm öğrencisinin katıldığı “TÜRSAB Turizm Buluşması” etkinliğinde açılış konuşmasını yapan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, gençlere önemli mesajlar verdi.Konuşmasında gençlerin sektörün geleceği için heyecan ve umut verdiğini belirten Bağlıkaya, “Ben de turizm meslek olarak değerlendirilmiyorken turizm meslek lisesinde okudum, turizmi meslek olarak seçtim ve bugünlere bir turizmci olarak geldim. Bu seçimimden bir gün bile pişman olmadım, başka bir mesleğe özenmedim. Umarım sizler de benim gibi eğitimini aldığınız bu mesleği yaparak mutlu olacaksınız” dedi.
BAĞLIKAYA: TURİZMCİLERİ MUTLU ETME GÖREVİ DEVLETİN, TURİZM ÇALIŞANLARINI MUTLU ETME GÖREVİ DE SEKTÖRÜNDÜR
“Kendisi mutlu olmayan birinin başkasını mutlu etmesi pek mümkün değildir” diyen Bağlıkaya, “Turizmciler; patronundan çalışanına kadar tüm aktörleri ile mutluysa misafirleri de mutlu olacaktır. Turizmcileri mutlu etme görevi devletin, turizm çalışanlarını mutlu etme görevi de sektöründür. Sizlere, içinde olmaktan mutlu olacağınız bir sektör adına bu mesleğe şimdiden hoş geldiniz diyorum.” şeklinde konuştu. Günümüzde turizmin artık çok büyük bir endüstri haline geldiğine dikkat çeken Bağlıkaya, turizmin oluşturduğu ekonomik hacmi ile hem istihdam yarattığına hem de yerel kalkınmaya katkı sağladığına işret etti. Turizmdeki rekabette başarılı olmanın yolunun verilen hizmetin niteliğini yükseltmekten geçtiğini ifade eden Firuz Bağlıkaya, ürün çeşitlendirmenin önemine de vurgu yaptı.
“CUMHURİYETİMİZİN YENİ YÜZYILINDA ÜLKEMİZ İÇİN EN ÖNEMLİ GELİŞİM ALANININ TURİZM OLMASI BEKLENİYOR”
Türkiye ekonomisinin yol haritası çizilirken en büyük görevin turizm sektörünün omuzlarına yüklendiğini belirten Bağlıkaya, “Devletimizin geleceğe ilişkin tüm projeksiyonlarında turizmin önemine ülkemize sağlayacağı döviz girdisine, oluşturacağı istihdama vurgu yapılıyor. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında ülkemiz için en önemli gelişim alanının turizm olması bekleniyor” dedi.Turizmin Türkiye’de hem mevsimsel hem de bölgesel olarak dar bir alana sıkıştığına işaret eden Firuz Bağlıkaya, “Bir an önce kültür, yayla, gastronomi, sağlık turizmi gibi rekabette üstün olduğumuzu bildiğimiz alanlara daha fazla ağırlık vermek zorundayız” diye konuştu. TÜRSAB olarak buradan hareketle turizm sektörünü geleceğe taşımak için ‘Turizm Yüzyılı’ projesini hayata geçirdiklerini açıklayan Bağlıkaya, bu proje ile turizm sektörünü geleceğe taşımak üzere; turizmi 12 aya yaymayı, turizmin tüm ülkeye dengeli biçimde dağılmasını sağlamayı, yüksek gelirli turist oranını artırmayı hedeflediklerini kaydetti.
“TURİZM İSTİHDAMI EN AZ İKİYE KATLANACAK”
“Turizm yüzyılı projemizin gücünü ise sahip olduğunuz dinamizm ile siz gençler oluşturacaksınız” diyen Bağlıkaya, Türkiye'nin çok da uzak olmayan bir gelecekte 100 milyon ziyaretçi sayısına ulaşma hedefini düşünüldüğünde 1,5 milyon civarında olan mevcut turizm istihdamının en az ikiye katlanacağını dile getirdi. Turizmciliğin geleceğin meslekleri arasında olduğuna dikkat çeken Bağlıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önünüzde aşılacak çok yol ve kazanılacak büyük başarılar mevcut. Sizlere güveniyoruz. TÜRSAB olarak yarım asrı aşkın birikimimiz ve tecrübemizle sizin her zaman yanındayız. TÜRSAB Akademi birimimizin eğitimlerini takip edin, TÜRSAB TV üzerinden yaptığımız yayınları izleyerek yararlanın. Rapor ve analiz çalışmalarımızı inceleyin, düşüncelerinizi bizlerle paylaşın. Bu sektör sizin sektörünüz, bunu unutmayın.”
İLBER ORTAYLI: “DAHA ÇOK TURİST DEĞİL, NİTELİKLİ VE GELİR GETİREN TURİST”
TÜRSAB Turizm Buluşması etkinliğinde düzenlenen İlber Ortaylı Seyahatnamesi konulu panele Tarihçi-Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı konuk oldu. TÜRSAB Hukuk Baş Danışmanı İlker Ünsever’in moderatörlüğünde gerçekleşen panelde konuşan İlber Ortaylı, turizm mesleğinin gelişimini anlattı.Konuşmasında turizmin çok özel bir meslek olduğunu vurgulayan İlber Ortaylı, gençlerin bu mesleğin hakkını verecek şekilde, kendilerini geliştirmeleri tavsiyesinde bulundu. Bunun için bol bol seyahat etmeleri ve yabancı dil öğrenmeleri konusunda tavsiyelerde bulunan İlber Ortaylı, “Çok akıcı yabancı dil konuşmak önemli. Aksi taktirde tarih, coğrafya anlatılmaz. Elinizde bir imkan olduğu vakit lisan öğrenmek için yurt dışına çıkmanızı öneririm” şeklinde konuştu.1960’ların başlarında Türkiye’ye giren turist sayısı 120 bin civarında olduğuna değinen Ortaylı, turizmin teşkilatlanması ve örgütlenmesinin ise birkaç bürokratın ve planlama teşkilatının eseri olduğuna dikkat çekti. Kendisinin de 60’lı yıllarda lise öğrencisi iken Enformasyon Müdürlüğü’nde rehber olarak turizme başladığını aktaran Ortaylı, o dönemde turizm envanteri çıkarılmasında personel yetersizliğinden dolayı öğrencilerden yararlanıldığını anlattı.Daha çok turist almaya odaklanmış anlayışın doğru olmadığına da değinen İlber Ortaylı, “Turgut Özal’dan beri moda. Daha çok turist istiyoruz diyorlar. Her şeyin bir ölçüsü vardır. ‘Daha çok turist’ çok iptidai bir laftır. Yılda gelen 70-80 milyon turist Venedik’i mahvetti. Önemli olan turist gelirini artırmak. Daha çok turist değil, daha nitelikli ve daha fazla harcayan turist istiyoruz. Turist ve otel sayısını artırmaya çalışmak yanlıştır. Yüksek gelir ancak kaliteyle elde edilebilir. Daha kelimesinin çok iyi ayarlanması lazım” diye konuştu.
İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ YENTÜR: SEKTÖRLE İŞ BİRLİĞİNE AÇIĞIZ
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Doç. Dr. Murat Mücahit Yentür ise etkinlikte yaptığı konuşmada, “Bilgiyle ekilen tohumlar ancak yeşerecektir. Türkiye gibi binlerce medeniyete ev sahipliği yapmış bir coğrafyaya sahibiz. Dünyada çok önemli bir konumda yer almamız çok kıymetli ve değerli. İstanbul’da 3 milyon öğrenci var. Yaklaşık 800 bin öğrenci ortaöğretimde. 81 turizm okulunda ise 13 bin öğrenci eğitim görüyor. Bu rakam İstanbul için yeterli değil. Turizm sektörünün tüm paydaşlarına açık çağrıda bulunmak istiyoruz. Gerek fiziki gerek beşeri olarak birlikte yol yürümeye ve projelere açık olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Sınıflarda ve okullarda öğrettiğimiz bilginin sahada pratiğe dökülmesi önem arz ediyor. Gerek AB ve Erasmus projelerimiz gerekse sektörel iş birliği ile yaptığımız çalışmaların artırılması gerekiyor. Ülkenin tanınması bilinmesi açısından turizmin çok önemli bir misyonu var. Gençlere çok inanıyor ve güveniyoruz. Turizm Haftası’nın yeni başlangıçlara vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.
TURİZMDE GİRİŞİMCİLİK VE YARATICILIK PANELİNDE SEKTÖRDEKİ YENİ TRENDLER KONUŞULDU
Etkinlik kapsamında düzenlenen “Turizmde Girişimcilik ve Yaratıcılık” konulu panel ise Boyce Danışmanlık sahibi Handan Boyce moderatörlüğünde gerçekleşti. Dünyada gelişen turizm trendlerinden ve gençleri bekleyen kariyer olanaklarından bahseden Boyce Danışmanlık sahibi Handan Boyce, özellikle destinasyon tanıtımı ve pazarlaması ile girişimcilik konularında tavsiyelerde bulundu. Panelde konuşan Fuego Travel sahibi turizmci Aylin Özsavaş, sinema filmleri ve televizyon dizilerinin turizme etkisini örneklerle anlattı. Özsavaş, şunları söyledi: “Destinasyon tanıtımında henüz istediğimiz noktada değiliz. Her ne kadar iki farklı sektör gibi görünse de film sektörü de turizme hizmet ediyor. Ülkemizi tanıtmak ve ülkeye turist getirmek. Turizmde yaratıcılık hikâye ile başlar. Rotalarda bir yerleri görmek değil sadece. Burada hikâye ile birleştirmemiz, hikâye katmamız önemlidir. Türkiye zaten adeta bir açık hava müzesidir. Anadolu’nun kadim topraklarında çok güçlü hikayeler var. Gençler yaratıcı olmaktan korkmayın. Yaratacağınız tur programlarında turistler kendini oraya ait hissetmeli.” Türkiye’de gastronomi turizminin gelişimi ve öneminden bahseden Seyyar Gurme Blog Eşref Borça, gastronomi alanında gençler için büyük potansiyel olduğunu vurguladı.“Hayallerini, İşin Yapmak” konulu oturumda kariyer basamaklarını ve youtuber olma sürecine kadar geçen deneyimlerini paylaşan Influencer Öykü Yalçın da gençlere çok çalışmalarını ve iyi bir eğitim almalarını tavsiye etti.
Panellerin ardından TÜRSAB yöneticileri, panelistlere plaketlerini takdim ettiler. Organizasyonun düzenlenmesindeki katkılarında dolayı başta Oya Ebru Küçükel olmak üzere tüm TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyelerine teşekkür edildi.
Türkiye’nin önde gelen otel zincirlerinden Elite World Hotels & Resorts, markanın doğduğu şehir olan Van’ın kültürel mirasına katkı sağlayacak “Dünden bugüne iz bırakan lezzetler: Van Kahvaltısı” projesini hayata geçirdi. Proje ile coğrafi işaretli Van kahvaltısı kültürünün sınırlarımız ötesine taşınarak somut olmayan kültür mirasına katkı sağlanması hedefleniyor.
11 oteli ve 5 bine yakın yatak kapasitesiyle yaklaşık 50 yıldır turizm sektöründe faaliyet gösteren Elite World, her yıl otellerinde dünyanın dört bir yanından binlerce turisti ağırlıyor. Van kahvaltısını otellerindeki menüye de ekleyecek olan Elite World, İstanbul’dan Sapanca’ya Van’dan Marmaris’e Türkiye’nin farklı bölgelerinde bulunan otellerinde konaklayan turistlere yerel lezzetleri deneyimleme fırsatı sunacak.
Van'ın kültürel ve gastronomik mirasını koruma ve daha geniş kitlelere tanıtmayı amaçlayan proje ile bölge ekonomisine de katkı sağlanması hedefleniyor. Zincirin sahip olduğu 11 otelin menüsüne de girecek olan Van kahvaltısında yer alacak ürünler, düzenli olarak yerel üreticiler ve Van'daki tedarikçilerden temin ediliyor.
“Van Kahvaltısı” menüsünde bölgenin vazgeçilmez lezzetlerinden otlu peynir, süzme bal, Van kavut tozu, Van ceviz reçeli, Van yayık tereyağı, murtağa, Van cacığı, Van çöreği, Siirt tahini ve Mardin pekmezi yer alıyor.
Elite World Hotels &Resorts Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Emel Elik Bezaroğlu, “Dünden bugüne iz bırakan lezzetler: Van Kahvaltısı projesi ile yerel lezzetlerimizin izinde bir yolculuk sunuyor, bu yolculuğu bir sonraki durağı olan dünya mutfağına hep birlikte taşımayı ve bu alanda bilinirlik oluşturmayı amaçlıyoruz. Proje ile bölge ekonomisine katkı sağlamayı da hedefliyoruz. Yerel üreticilerin ürettiği malzemelerle hazırladığımız, kültürel mirasımızın en lezzetli parçası olan Van Kahvaltısını açık büfemize eklemenin mutluluğunu yaşıyoruz. UNESCO Kültür Mirası Deneyiminin parçası olmaya aday bu özel gastronomi deneyimini yaşamak isteyen herkesi Elite World'e bekliyoruz” açıklamasında bulundu.
Emel Elik Bezaroğlu, “Yerel değerlerimize sahip çıkmaya ve kültürel değerlerimizi korumaya çok önem veriyoruz. Van kahvaltısını Elite World farkı ile hayata geçirdik. Tarihin her döneminde hem konumu hem de kültürel çeşitliliği ile Van önemli bölgelerimizden biri. Van kahvaltı kültürü süt ile başladı. Sütten peynire ve kışın zor bulunan otların bahar aylarında peynire katılmasıyla otlu peynir ortaya çıkıyor ve Van kahvaltısının temeli oluyor. Kahvaltıdaki her lezzet bölgeden temin ediliyor ve ülkemizin en zengin kahvaltısı Van kahvaltısı ortaya çıkıyor. Yaklaşık 40 çeşit lezzet masalarda sizlerle buluşuyor. Dünyanın dört bir yanından misafirleri otelimizde ağırlayarak köklerimizden gelen lezzetleri sizlere tattırıyoruz. Bu yolculuğu bir sonraki durağımız olan dünya mutfağına taşıyabilmek. Sadece bir kültür projesini desteklemekle kalmayıp yerel üreticilerimizi de destekliyoruz. Van kahvaltımızı menümüze ekleyerek yerli ve yabancı misafirlerimizin bu kültürü deneyimlemelerini hedefliyoruz” dedi.
Elite World Hotels & Resorts COO’su Orkun Petekçi, “Türk misafirverperliğini en iyi şekilde temsil eden iş anlayışımızla turizmin sadece ‘misafirleri ağırlamak’ değil, onları kültürümüzle de en iyi şekilde tanıştırmaktan geçtiğine inanıyoruz. Bu vizyondan hareketle başlattığımız Van kahvaltısı projesiyle, ülkemize gelen ve otellerimizde konaklayan tüm misafirlerimizi bu kültürel değerimizle tanıştırmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.
Elite World Hotels & Resorts COO’su Orkun Petekçi, “Sizlerinde bildiği gibi turizm kültürümüzün dünyaya tanıtılması için en önemli araçlardan birisi. Bizlerde bu tanıtımı binlerce misafiri ağırlayarak yapmaktayız. Bizim için misafirleri en iyi şekilde ağırlamakla birlikte konaklayan kişilere kültürümüzü deneyimletmek ve en doğru şekilde tanıtmak. Hizmet sektöründe olmanın yanısıra kültürümüzü doğru tanıtma gibi bir misyonumuz var. Van’ın geleneksel tescilli olan Van kahvaltısı tüm otellerimizde hayata geçirildi. Van’ın tanıtımına katkıda bulunmak ve sizlere deneyimletmek, otellerimizde hayata geçirmek önemli. 11 otelimiz ile devam ettiğimiz markamızdaki otel sayılarını yakın zamanda daha da yukarılara çekeceğiz. 2030 yılında 50 otele ulaşmak hedefindeyiz” dedi.
Elite World Hotels & Resorts Mutfaklar Koordinatörü Mehmet Uzunöz ise “Tamamı coğrafi işaretli ürünlerden oluşan Van kahvaltısı menüsünde sunulan lezzetleri yerel üreticilerimizden temin ediyoruz. Böylece hem misafirlerimizin orijinal lezzetleri tatmalarını sağlarken hem de yerel üreticilerimize destek oluyoruz” diye konuştu.
Elite World Otelleri Mutfaklar Koordinatörü Mehmet Uzunöz; “Coğrafi işaretli ürünlerimizden size bir kahvaltı hazırladık. Uzun yıllardan beri turizm sektöründe çalışan bir şef olarak da farklı ürünler deneyimliyoruz. İnsanların batı ve doğuda deneyimleyemedikleri lezzetleri biz masalara getiriyoruz. Bu projeye 6 ay önceden başladık Van’da da uzun bir dönem geçirdim oradaki değerli şeflerimizle bu işin kökenine indik. Bu işler süt evlerinde başlıyor. Bir köye gittik yaşlı bir kadından gerçeğini gördük. Yoğurt kaymağını birlikte yaptık. Bakır doğal bir tencerede yaptı tarifini sorduk. Deneyim ve gözlemlemeler yaptık bunları fotoğrafladık. Bu kahvaltıyı şehre getirdik 11 otelimizde bunu sunalım dedik ve bir yolculuğa çıktık. Ceviz reçeli yapmak için bir mevsimi var sonbaharda toplanıyor yeşil haliyle kurutuluyor küplere basılıyor. Cevizi biz aslında kabuğuyla yiyoruz öyle bir yumuşuyor ki 6 ay küplerde soğuk ortamlarda bekliyor ve yaklaşık 1 yılda yapılıyor. Lezzeti de oradan geliyor ve tüm lezzetlerin bir hikayesi var. Kavut ve Murtağa tadıyorsunuz. Buğdayı toplayıp kurutuyorlar sonra odun fırınında kavuruyorlar. Kavurmazlarsa bozulma oluyor diye bozulmasın diye buğdayı odun ateşinde kavurup un haline getiriyorlar. Tereyağ ile pişiriliyor. Dünyadaki tüm yemeklerin bir çıkış sebebi vardır. Çoğu yemek yokluktan ortaya çıkmıştır” dedi.
Mehmet Uzunöz; “Otlu peyniri Van’da bir aile bize özel üretiyor ve 1 yıl boyunca peynirlerimizi yapıyorlar. Doğal ortamında hazırlanan bu peynirlerin lezzetini misafirlerimiz çok beğeniyor. En güzelini sunmak için özel ürettiriyoruz. Ülkemiz çok zengin hele ki besin açısından olağanüstü. Biz yurtdışında çalışmakta Türkiye’deki lezzetleri arıyoruz. Bu peynirleri de Elite World otel sayesinde herkese tattıracağız ve tanıtacağız. Van kahvaltısı otelimizde orijinal şekliyle tüm yıl boyunca devam edecek. Van kahvaltısı her yerde fabrikasyon olarak bulunuyor. Biz tüm lezzetleri hem yerel üreticiyi desteklemek hem de orijinal lezzetleri tattırmak için yerinde ürettirip tüm otellerimizde yıl boyu bulunduracağız. Bu doğal ve coğrafi işaretli ürünlerimizi tüm misafirlerimize sunacağız” dedi.
Van kahvaltısının tanınırlığının artırılması için yerel kurumlar tarafından da bir süredir çalışmalar yapılıyor. 2020 yılında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin girişimleriyle "Coğrafi İşaret Tescil Belgesi" alınmış, ve resmi olarak tanınmıştı. Ayrıca Van Ticaret ve Sanayi Odası, Van kahvaltısının küresel bilinirliğini artırmak ve dünyaya tanıtmak amacıyla her yıl Haziran ayının ilk pazar gününün UNESCO tarafından "Dünya Kahvaltı Günü" ilan edilmesi için girişimde bulunmuştu.
Elite World Hotels & Resorts COO’su Orkun Petekçi, “Kuşadası’nda açılacak otelimiz franchise bir otel fakat yönetimi bizde olacak. 136 odalı 5 yıldızlı bir otel olarak 1 Haziran’da açılacak. Eskiden var olan bir otel komple yenileniyor. 7 milyon Euro civarında bir bütçe harcandı” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Müzelerin Kapıları Bayramda da Açık. Türkiye’de müze ve ören yerleri ziyaretçi sayısı 2024 yılının ilk 3 ayında 4 milyona yaklaştı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, müze ve ören yerlerine ilişkin ilk 3 aylık verileri sosyal medya hesaplarından açıkladı.
Bakanlığımıza bağlı 300’den fazla müze ve ören yeri ile Cumhurbaşkanlığına bağlı Millî Saraylar Başkanlığı bünyesindeki müzeler #RamazanBayramı boyunca sizleri bekliyor.
2024 yılının ilk 3 ayında müze ve ören yerlerimizde 4 milyona yakın ziyaretçi ağırladık.
Ülkemizin bu dönemde en çok ziyaret edilen müze ve ören yerleri şöyle
1- Konya Mevlâna Müzesi
2- Denizli Hierapolis (Pamukkale) Ören Yeri
3- İzmir Efes Ören Yeri
4- Nevşehir Göreme Ören Yeri
5- Nevşehir Zelve-Paşabağları Ören Yeri
6- Ankara Cumhuriyet Müzesi
7- İstanbul Arkeoloji Müzesi
8- İstanbul Galata Kulesi
9- Şanlıurfa Göbeklitepe Ören Yeri
10- Nevşehir Kaymaklı Yer Altı Şehri
Tarihe ve kültüre yolculuk edenlerin vazgeçilmezi olan Müzekart sadece 60 lira...
Bayramda da bekliyoruz...”
Geçtiğimiz sene yaklaşık 30,5 milyon ziyaretçi sayısına ulaşan müze ve ören yerleri bu yılın ilk 3 ayında 3 milyon 886 bin 998 ziyaretçi ağırladı.
Konya Mevlâna Müzesi 383 bin 392 kişi ile 3 ayın en çok ziyaret edilen müzesi oldu.
Denizli Hierapolis (Pamukkale) Ören Yeri 259 bin 25 ziyaretçi ile ikinci, İzmir Efes Ören Yeri de 249 bin 482 ziyaretçi ile üçüncü sırada yer aldı.
Yılın ilk 3 ayında en çok ziyaretçi ağırlayan müze ve ören yerlerini sırasıyla 249 bin 482 kişi ile İzmir Efes Ören Yeri ve 149 bin 23 kişi ile de Nevşehir Göreme Ören Yeri izledi.
Nevşehir Zelve-Paşabağları Ören Yeri sıralamada beşinci olurken Ankara Cumhuriyet Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi, İstanbul Galata Kulesi, Şanlıurfa Göbeklitepe Ören Yeri ile Nevşehir Kaymaklı Yer Altı Şehri sırasıyla en çok ziyaret edilen müze ve ören yerleri arasındaki yerini aldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un, vatandaşların tarihî ve kültürel zenginliklere ulaşımını kolaylaştırmak üzere fiyatını 60 liraya sabitlediği Müzekart satışlarında da rekor artışlar devam etti. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı 300’den fazla müze ve ören yeri ile Cumhurbaşkanlığına bağlı Millî Saraylar Başkanlığı bünyesindeki müzelerde geçerli olan Müzekart satışları 2024 yılının ilk 3 ayında 701 bin 162’ye ulaştı. Müzekart satışları, bir önceki yılın aynı ayına göre bu yılın ocak ayında yüzde 7 arttı ve 217 bin 33 oldu. Satışlardaki şubat ayı artışı ise yine bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 122 olurken 245 bin 10 müzekart satıldı. Geçtiğimiz mart ayında da satışlar yüzde 77 artışla 239 bin 119 oldu.
Bu etkinlik, 300'den fazla uluslararası düğün profesyonelini ağırladı ve ödül töreni, tarihi ve ihtişamlı Çırağan Sarayı'nda yapıldı. Katılımcılar arasında, etkinliğin şimdiye kadar gerçekleştirilen en başarılı RSVP konferansı olduğu konusunda hemfikir oldular. Bu başarının arkasında, sektörün pek çok önemli kuruluşunun desteği ve sponsorluğu yatıyor.Konferansın en dikkat çeken anlarından biri, KM Events'in kurucusu Meltem Tepeler'e 'Uluslararası Yaşam Boyu Başarı Ödülü' verilmesiydi. Tepeler, düğün endüstrisine yaptığı katkılar ve sektördeki yenilikçi çalışmalarıyla tanınıyor. Bu ödül, onun uzun yıllar süren emeğinin ve başarısının bir tanınması olarak kabul ediliyor.
Meltem Tepeler'in aldığı bu ödül, sadece kendisi için değil, Türkiye'nin düğün endüstrisindeki yerini pekiştiren bir başarı olarak da görülüyor. Tepeler, bu ödülle birlikte, uluslararası arenada Türkiye'nin adını gururla temsil etmeye devam ediyor. RSVP İstanbul, düğün endüstrisinin geleceğine ışık tutan ve profesyonellerin bir araya gelerek bilgi alışverişinde bulunduğu, iş birliklerini güçlendirdiği bir platform olarak önemini koruyor. Meltem Tepeler gibi liderlerin öncülüğünde, Türkiye'nin düğün endüstrisi, uluslararası alanda daha da parlamaya devam edecek.Bu etkinlik, düğün endüstrisinin sadece bir iş kolu olmadığını, aynı zamanda insanların en mutlu anlarını paylaştığı, hayat boyu sürecek anılar yarattığı bir sanat platformu olduğunu bir kez daha kanıtladı. RSVP İstanbul ve Meltem Tepeler'in başarıları, bu sanat platformunun sınırlarını zorlamaya ve düğün endüstrisini yeni zirvelere taşımaya devam edecek.
Medulux Health&Travel Sahibi Dr. Şebnem Akman Balta, bu yaz turizm sezonunda Yunan adaları ile Bodrum arasındaki rekabetin kızışacağını belirtiyorThassos ve Bodrum’daki dört yıldızlı oteller arasında fiyat karşılaştırması yaparak, ailelerin tatil bütçeleri üzerindeki etkilerine dikkat çekiyor. Thassos’ta 200 dolar olan konaklama ücretinin Bodrum’da 260 dolara çıktığını ve bu farkın aile bütçelerini olumsuz etkileyebileceğini ifade ediyor.
Dr. Akman Balta, Yunan adalarındaki yeme içme ve plaj kullanım ücretlerinin Bodrum’a göre daha uygun olduğunu vurguluyor. Özellikle Thasos plajlarında ve Torba’daki ünlü bir plajda şezlong, şemsiye ve içecek fiyatları arasındaki farkları örnek gösteriyor. Ayrıca, belediye seçimleri sırasında turist güvenliği ve halk plajlarının kullanımı konusunda etkin çalışmalar yapılmadığını eleştiriyor.
Turizmin siyaset üstü bir değer olduğunu ve ödemeler dengesindeki önemli rolünü hatırlatan Dr. Akman Balta, “Belediye seçimleri bu kadar yoğun gündemdeyken hiçbir Belediye başkanının bu konuda, turistin güvenliği ve turistin halk plajlarını tercih edip esnafında oteller dışında para kazanabileceği alanlar konusunda etkin çalışma yaptıklarını görmüyorum. Ülkenin döviz açığını kapatmak için turizmden beklenen döviz girdisinin bu yılki rekabette geri kalmaması gerekir. Bodrum ve Yunan adalarındaki otel ve restoranların maliyet çalışmaları yaparak, bazı yiyecek ve içeceklere ek ücret koymalarının gerekmektedir” diye konuştu.
“İSTANBUL VE ANTALYA TURİST HEDEFLERİNİ YAKALAR”Dr. Akman Balta, Bodrum ve Yunan adaları arasındaki tekne ve yat turlarının yoğun geçeceğini ve Akdeniz bölgesinin, özellikle Antalya’nın, bu yıl 17 milyon turist ağırlayarak yüzleri güldüreceğini öngörüyor. İstanbul’un da kültür turlarıyla 7 milyon turist ağırlayacağını ve Nevruz’un Şubat ayını hareketlendirdiğini ekliyor.
Son olarak, Bodrum ve Yunan adalarındaki lüks otellerin fiyat karşılaştırmasını yapan Şebnem Akman Balta, Sheraton Rhodes Resort’un 300 Euro’ya karşılık, Bodrum’daki Caresse a Luxury Collection’ın 880 Euro civarında olduğunu belirtiyor. Yani Bodrumdaki oteller Yunan adalarındaki otellerden neredeyse 3 kat daha pahalı durumda. Akman Balta, bu fiyat farklılıklarının turistlerin tercihlerini etkileyebileceğine işaret ediyor.
İftar programında yaptığı konuşmasına, Gazze’de 172’nci gününe giren katliamın bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini dile getirerek başlayan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda bulunduklarını hatırlatarak demokrasi şehitleri Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu ve 15 Temmuz şehitlerini andı.
Firuz Bağlıkaya, 1960 darbesi sonrasında yapılan yargılamalarla toplumsal hafızamızda üzücü hatırlara neden olan ve benzer acıların bir daha yaşanmaması adına gelecek kuşaklara ibret olarak kalacak Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nı turizme kazandıran Albayrak Ailesi’ne de teşekkür etti.
Konuşmasının devamında Ramazan ayının manevi açıdan önemine dikkat çeken TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, Yunus Emre’nin ‘Paylaştığın senindir, biriktirdiğin değil’ sözünü hatırlatarak paylaşmanın sadece bu ay ile sınırlı kalmaması gerektiğini dile getirdi.Ekonominin çarklarını harekete geçiren, döviz girdisi sağlayan, istihdam yaratan ve katma değer oluşturan yapısıyla turizmin ülke ekonomisi açısından çok önemli bir rolü olduğunu belirten Bağlıkaya, Türkiye'nin en köklü, dünyanın da en büyük turizm meslek birliği olması nedeniyle TÜRSAB'ın da büyük bir sorumluluk taşıdığını vurguladı. Bağlıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonu doğrultusunda ilerleyerek ülkemize katkı sağlamayı kendimize misyon edinmiş durumdayız. Bu çerçevede hayata geçirdiğimiz “Turizm Yüzyılı” projesiyle turizmi 12 aya yaymak, turizmin tüm ülkeye dengeli biçimde dağılmasını sağlamak, yüksek gelirli turist oranını artırmak en büyük hedeflerimizin başında geliyor. Bu projeyle turizmin ülkemize sağladığı katkının artırılmasını, turizmle elde edilen kazanımların ülkemiz genelinde olabildiğince eşit bir şekilde dağılmasını ve paylaşılmasını amaçlıyoruz.”
TÜRSAB'ın köklü geçmişinin turizmde yol haritası için büyük bir dayanak oluşturduğunu ifade eden Bağlıkaya, "TÜRSAB Ailesi olarak Birliğimizi ve sektörümüzü daha ileriye taşımak için yılmadan çalışmaya devam edeceğiz. Bizler biliyoruz ki paylaştıkça, bölüştükçe zenginleşecek, Birlik ve beraberlik içinde oldukça büyüyeceğiz" diyerek sözlerini birlik ve beraberlik vurgusuyla sonlandırdı.
“Turizm Yüzyılı İftarları” İstanbul buluşmasına katılan seyahat acentası temsilcileri ve basın mensupları, Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nı gezerek adanın tarihi geçmişine dair bilgi edindiler.
Beykoz’un yeni kültür, sanat ve yaşam merkezi Çubuklu Silolar’da açılan Dijital Sanatlar Müzesi, gerçeklik kavramına medya sanatının gözünden yeni ve alternatif bir bakış açısı sunan “Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir?” başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor! İBB Miras ve İBB Kültür’ün katkılarıyla düzenlenen ve ödüllü sanatçıların eserlerinden oluşan medya sanatı sergisi, teknolojinin toplumsal etkisini sanat aracılığıyla kapsamlı bir şekilde araştırıyor. Ars Electronica’nın küratörlüğünde oluşturulan seçkide yer alan hem uluslararası hem de yerel dokuz farklı sanat pratiği, görünmez olana görünür bir yaklaşım getiriyor. Aynı zamanda müzenin açılış sergisi olma özelliğini taşıyan “Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir?” sergisi, Çubuklu Silolar Dijital Sanatlar Müzesi’nde pazartesi hariç her gün 10.00-19.00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
Çubuklu Silolar’da yer alan Dijital Sanatlar Müzesi açılış sergisi olarak, 1979’dan beri dijital devrimin izlerini süren ve tüm dünyadan sanatçı, sanat teknolojisi ve bilim insanını bir araya getiren Ars Electronica’dan “Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir?” başlıklı bir seçkiyi sanatseverlerle buluşturuyor. Sergide, Ars Electronica’nın en prestijli ödülü Golden Nica’ya sahip olan Universal Everything; Prix Ars Electronica ödüllü Yatreda; Honorary Mention almış Shinseungback Kimyonghun ve Quadrature ile Grand Prize kazanmış Alexandra Daisy Ginsberg’in yanı sıra uluslararası ölçekte görünürlüğe sahip Theresa Reiwer, Nohlab, ha:ar ve Atıf Akın’ın son dönem eserleri yer alıyor.
Ars Electronica küratörlüğünde ve Piksel.CreativeSolutions prodüktörlüğünde gerçekleşen “Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir?” sergisindeki eserler, gerçeklik hakkındaki temel soruları yeniden düşünmeye teşvik ediyor. “Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir?” sergisi, medya sanatını kültürel ve toplumsal birliktelikler üzerinden incelerken izleyiciyi de bu yönde cesaretlendirmeyi amaçlıyor. Sanat ve teknoloji ekseninde bir düşünce alanı açmayı hedefleyen sergi, izleyiciyi somut olanın sınırlarının ötesini keşfetmeye ve algılanabilir gerçekliklere temas etmeye davet ediyor.
İstanbul endüstri mirasının önemli yapılarından Çubuklu Silolar, kaderine terk edilmiş bir miras alanıyken dünya çapında örnek teşkil edecek devasa bir kültür, sanat ve yaşam alanına dönüştürülerek İBB Miras ve İBB Kültür tarafından şehre yeniden kazandırıldı. Uzun yıllar Beykoz Çubuklu mevkiinde akaryakıt depoları olarak kullanıldıktan sonra kaderine terk edilen Çubuklu Silolar, İBB Miras’ın kapsamlı restorasyon ve yeniden işlevlendirme çalışmalarının ardından çok amaçlı birimleri ve zengin etkinlik takvimiyle kapılarını kültüre, sanata ve bilime açtı. Toplam alanı 20.000 m2’yi bulan Çubuklu Silolar artık büyük bir kütüphane, atölye, karşılama merkezi, sahne, gökyüzü çayırı, çocuk oyun alanları, kafe ve restoran gibi birimlerin yanı sıra Dijital Sanatlar Müzesi ile Doğa ve Bilim Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor.
“Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir?” sergisi, 10 Haziran 2024 tarihine kadar pazartesi hariç her gün 10.00-19.00 saatleri arasında Çubuklu Silolar Dijital Sanatlar Müzesi’nde ücretsiz olarak görülebilir.
Adres: Çubuklu Mah. Şehit Ersin Güner Cad. Çubuklu İstinye Arabalı Vapur İskelesi Yanı Beykoz/İstanbul
Ziyaret Saatleri: Pazartesi hariç her gün ücretsiz olarak ziyaret edilebilen Çubuklu Silolar’da Beltur ve Kütüphane 10.00-21.00 arasında; Dijital Sanatlar Müzesi ise 10.00-19.00 arası hizmet vermektedir.
Dünyadaki en mavi 30 sudan yalnızca dördü Avrupa dışındadır. Kaş'taki Kaputaş Plajı, renk koduyla YInMn Mavi kodu arasında yaklaşık 17 puanlık farkla dünyanın en mavi beşinci su tonuna sahip. Kendinizi mavinin güzel gölgesine tamamen kaptırmak için yukarıdaki dağlara park edip 180 basamak aşağı inerek muhteşem denize ulaşabilirsiniz.
Arnavutluk'un Pasqyra Plajı, YInMn Blue'ya en yakın benzerliğiyle dünyanın en mavi denizi unvanını taşıyor. Yunanistan ikinci ve üçüncü sırada yer alıyor ve yedi kez ilk 30'da yer alıyor; bu rakam diğer tüm ülkelerden daha fazla CV Villas seyahat uzmanlarının yaptığı yeni araştırmaya göre Avrupa, Bora Bora ve Maldivler'i geride bırakarak dünyanın en mavi denizlerine ev sahipliği yapıyor.
Tatil anekdotlarının çoğu 'şimdiye kadar gördüğünüz en mavi suda' yüzmeyi içerdiğinden, CV Villas'taki uzmanlar sonunda tartışmayı çözüme kavuşturmak ve dünyanın en mavi denizinin gerçekte nerede olduğunu ortaya çıkarmak istediler. Bunu keşfetmek için dünya çapındaki 200 plajın düzenlenmemiş Google harita ekran görüntülerini aldılar ve her bir su kütlesinin RGB kodunu bulmak için bir renk damlatma aracı kullandılar. Bu daha sonra, Oregon Eyalet Üniversitesi tarafından 2016 yılında resmi olarak mavinin en mavi tonu ilan edilen dünyanın en mavi mavi tonunun (YInMn Blue) RGB koduyla çapraz referanslandı . Araştırmacılar daha sonra colormine.org hesap makinesini kullanarak hangi konumlardaki suyun YInMn Mavisine en yakın olduğunu belirlediler ve bu da onu dünyanın en mavi mavi tonu olarak taçlandırdı.
Araştırma, Arnavutluk'taki Pasqyra Plajı'nın, denizinin YInMn Mavi gölgesinden sadece 12,4 puan uzakta olmasıyla en üst sırada yer aldığını ortaya çıkardı. Dünya çapında 'Ayna Plajı' olarak bilinen bu plaj, güneş ışığı deniz yüzeyine çarptığında ayna benzeri bir etki yarattığında Arnavutluk kıyı şeridinin en önemli noktası olarak kabul ediliyor.
İki Yunan plajı dünyanın ikinci ve üçüncü en mavi suları arasında yer alıyor; Peloponnesse'deki Paralia Mpouka, YInMn Blue'dan 13,6 puan uzakta ikinci sırada yer alırken, onu dünyanın 'en mavi mavisi' ile 14,1 katsayı farkıyla Korfu'daki Kassiopi takip ediyor.Yunan tatil yerleri diğer tüm ülkelerden daha fazla ilk 30'da yer alıyor ve listede yedi yer talep ediyor. İlk üç podyumun dışında, Girit'in Voulisma Plajı altıncı sırada yer alıyor; bu, ultra beyaz kum ve parlak turkuaz denizi kartpostal mükemmelliğinde bir resim oluşturduğundan, ziyaret edenler için sürpriz olmayabilir. Voluisma'yı yakından takip eden Kefalonya'daki Foki Plajı (7.), onu dokuzuncu sıradaki bir diğer Girit plajı Omprogialos takip ediyor. Yunanistan listenin diğer yerlerinde liderliğini sürdürüyor; Kefalonya'daki Antisamos 18. sırada ve Edios'taki küçük ama tatlı Dafnoudi Plajı dünya mavi su sıralamasında 23. sırada yer alıyor.
Avrupa'nın başka yerlerinde
Fransa'nın Marsilya kentindeki Plage de la Vernette , dünyanın dördüncü en mavi suları olduğunu iddia ediyor ve Fransız Rivierası'ndaki dünyaca ünlü Paloma Plajı mavi sular arasında 24. sırada yer alırken, bu listede yer alan yalnızca iki Fransız plajından biri. sıralamalar.
İspanya da birkaç kez sahneye çıkıyor; Yedi kilometrelik Los Lances Plajı, Endülüs 10., Cala Saona 16., Cala Algaiarens'in bir parçasını oluşturan Platja es Tancats 21., Mallorca'nın Platja des Coll Baix'i 22. ve Cala Figuera Plajı 22. sırada yer alıyor. Mayorka listede 26. sırada yer alıyor.
Hırvatistan üç yer talep ediyor; Brac'taki Zlatni Rat (Haliç Plajı olarak da bilinir) dünyanın en mavi 12. sularına ev sahipliği yaparken, Mimice'deki Plaza Kutlesa ve Dubrovnik'teki Štikovica sırasıyla 19. ve 20. sırada yer alıyor.
İskoçya'daki Troon Plajı da dünyanın en mavi 11'inci plaj suyuna sahip olduğunu iddia ederken, Atlantik'in ötesindeki pek de uzak olmayan akrabası İrlanda'nın batı kıyısındaki Keem Körfezi dünyada 17'nci sırada yer alıyor.
Dünyadaki en mavi 30 sudan yalnızca dördü Avrupa dışındadır. Kaş'taki Kaputaş Plajı, renk koduyla YInMn Mavi kodu arasında yaklaşık 17 puanlık farkla dünyanın en mavi beşinci su tonuna sahip. Kendinizi mavinin güzel gölgesine tamamen kaptırmak için yukarıdaki dağlara park edip 180 basamak aşağı inerek muhteşem denize ulaşabilirsiniz.
Cannon Beach'in muhteşem sahil şeridi, inanılmaz derecede mavi okyanusun ortasından yükselen 75 metrelik bir deniz yığını olan ikonik Haystack Kayası'nın manzarasına sahiptir ve bu Oregon lokasyonunu dünyada 15. sıraya yerleştirmektedir. Bora Bora'daki Matira Plajı, mavi kıyılarıyla dünyada 28. sırada yer alırken, Arjantin'deki Playa El Doradillo ise ilk 30'da yer alıyor.
İSTANBUL- Selma Tatar, Babam Ara TATAR’ın Doğum Gününde Uluslararası Skal International İstanbul Kulübü’ne başkan olarak seçildiğini duyurdu.Uluslararası Skal International İstanbul Kulübü, Elite World İstanbul'da düzenlenen zincir değişim töreni ile resmiyet kazandı. İstanbul Skal Kulübü, turizm profesyonellerinin bir araya geldiği, dünyanın en büyük kulüplerinden biri olarak biliniyor.
İki yıl boyunca kulüp başkanlığını yürüten Can Arınel, görev süresinin dolması nedeniyle başkanlık zincirini Selma Tatar'a devretti. Önceki Başkan Can Arınel, Uluslararası Skal International İstanbul Kulübü, sektör profesyonelleriyle turizm öğrencilerini buluşturduğu 100 Genç Turizmci Zirvesine katkılarından dolayı İstanbul Turizm Platformu Direktörü Dr. Şengül Altan Arslan'a plaket taktim etti
Yeni dönemde Uluslararası Skal International İstanbul Kulübü'nün yönetiminde görev alacak isimler de belirlendi.
2024-2026 Yeni Yönetim Kurulu şu isimlerden oluşuyor
BAŞKAN
Selma Tatar
YENİ YÖNETİM KURULU ÜYELERİ
Mustafa Devrim Yalçın
Tülay Salihoğlu
Meltem Tepeler
Atilla Acet
Seyhan Ayel
Merve Kadıoğlu Sönmez
YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYELER
Bozkurt Atabek
Günnur Diker
Hakan Babila
Tezcan Özdemir
Ceyhun Özevim
Berna Tuzlak
DENETİM KURULU ASİL ÜYELER
Cem Aslantaş
Ata Eremsoy
Aziz Oylat
DENETİM KURULU YEDEK ÜYELER
Sadettin Bülbül
Feza Solaklar
Levent Kabaku
Selma Tatar, yeni dönem başkanı olarak zinciri önceki başkan Can Arınel'den aldı. Zincir değişim töreni, USDF Başkanı Orhon Atameriç ve Skal Dünya eski Başkanı Hülya Aslantaş tarafından gerçekleştirildi. Törenin ardından Can Arınel'e hizmetleri için teşekkür edilerek önceki dönem başkanlığı zinciri takdim edildi.
Babam Ara TATAR’ın doğum gününde Uluslararası Skal International İstanbul Kulübü’ne başkan olarak seçilmem, benim için büyük bir onur ve sorumluluk. Bu görevi daha önce annem Nadiye TATAR da üstlenmişti ve onun özverili çalışmaları, liderliği bana her zaman ilham kaynağı olmuştur.
Skal Başkanı olarak, Uluslararası Skal International İstanbul Kulübü yönetim kurulunda edindiğim tecrübe ve birikimlerle bu göreve hazırım. Kulübümüze üye olmamda büyük etkisi olan anneme ve Yönetim Kurulu Başkanım Feza Solaklar’a; birlikte çalışmaktan büyük keyif aldığım Bahar Birinci, Ata Eremsoy, Ayşe Önen ve Can Arınel’e; yönetim kurulu arkadaşlarıma ve değerli üyelerimize teşekkür ederim. Ayrıca kulübümüzün sekreteri Güliz Mumcu’ya da bu süreçteki katkılarından dolayı minnettarım.
2024-2026 yılında Skal İstanbul olarak başlattığımız projelere yenilerini ekleyerek, turizm sektöründe sürdürülebilir gelişmeyi desteklemeye ve liderlik etmeye devam edeceğiz. Bu süreçte siz değerli üyelerimizin görüş ve önerilerini her zaman önemsiyor olacağız. Eğitim hayatıma, Sen Benoit’te ilk ve orta eğitimi sonrası İstanbul Üniversitesi Basın yayın Yüksek Okulu’nda gazetecilik eğitimi aldım. Sonrasında Marmara Üniversitesinde gazetecilik dalında yüksek lisans yaptım. 1965 yılında Ailemin kurduğu Sultan Turizm’de dosyaları istifleyerek turizme başladım. Sultan Turizm’de kariyerime başladım ve bugün itibarıyla şirketin Genel Müdürü olarak görev yapmaktayım. 2024-2026 yılında Skal İstanbul Başkanlığı görevimi sürdürürken, turizm sektöründeki deneyimlerimi ve bilgi birikimimi kulübümüzün faaliyetlerine aktarmayı hedefliyorum.
Fakat işlerinin yoğunluğundan dolayı bir sonraki toplantımıza kaldı. Onlarda bir sonraki toplantıda yemin ederek Skal ailemiz içinde yerlerini alacaklar.
Fındıklı Maestro Hotel'de düzenlenen etkinlikle, Skål İstanbul ailesine yeni katılan üyeleri ağırladı. Bu etkinlik, Genel Müdür Selçuk Şentepe ve Danışman Semih Hazar'ın ev sahipliğinde gerçekleşti.
Fındıklı Maestro Hotel'de gerçekleşen aylık buluşmada yönetim kurulu ve üyelerinin yanı sıra, Skål International'ın eski dünya başkanı Hülya Aslantaş, Uluslararası Skål Dernekleri Federasyonu Başkanı Orhon Atameriç, yönetim kurulu üyesi, Skål İstanbul geçmiş dönem Başkanı Ayşe Önen, Skal International Troy Kurucu Başkanı Dilek Mildon, Skal Marmara Başkanı Merih Kırlı, SKAL İstanbul Kulübü üyesi Haluk Aksoy, Sevda Yılgaz, Uluslararası Skål Dernekleri Federasyonu geçmiş dönem Başkanı Faik Alsaç ve George Kudyan'ın katılımlarıyla renk kazandı. Katılımcılar arasında yapılan fikir alışverişleri ve deneyim paylaşımları, etkinliğin verimliliğini arttırarak turizm profesyonelleri arasında sinerji yaratmayı başardı.
Etkinlik, Skål International'ın eski ve yeni üyelerini bir araya getirerek, turizm sektöründeki son gelişmeler ve iş birliği fırsatları üzerine değerli bilgi alışverişinde bulunma imkanı sağladı.
Yönetim Kurulu ve mevcut üyelerin yanı sıra, Skål International Eski Dünya Başkanı Hülya Aslantaş ve Uluslararası Skål Dernekleri Federasyonu Başkanı Orhon Atameriç gibi önemli isimler de etkinliğe katılım gösterdi.
Yeni üyelerin yemin töreni ve rozet takma merasimi, organizasyonun en önemli anlarından biri oldu.
Başardılar Turizm Sunset Cruise Teknesi ile Boğazın Kraliçesi Sezen Akyazı Tokdemir, yemin ederek Skal İstanbul ailesi içinde yerini aldı. Universal Turizm'den Fatih Dönmez, Radisson Hotel President Old Town'dan Menderes Karaküçük, Talya Bilişim'den Yahya Emrah Durak, Başardılar Turizm'den Sezen Akyazı Tokdemir ve Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü öğrencilerinden Şuara Gök; Skål İstanbul'un değerlerini benimseyerek bu prestijli topluluğun bir parçası oldular.
Skål International Eski Dünya Başkanı Hülya Aslantaş; Hürriyet köşe yazarı Ömür Gedik'e Skål İstanbul'un kuruluş amacını genişleyen etki alanı ve İstanbul'daki faaliyetleri hakkında bilgiler verdi.
Skal İstanbul’un misyonunu ve vizyonunu paylaştı. Skål İstanbul'un bu tür etkinlikleri, turizm sektöründe iş birliği ve dayanışmayı teşvik ederek sektörün gelişimine katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Yeni üyelerle güçlenen Skål İstanbul, turizmin geleceğine yön verme misyonunu sürdürüyor diyerek Ömür Gedik'i bilgilendirdi.Skål International'ın değerli üyelerinin bir araya gelmesiyle gerçekleşen bu etkinlik, sektördeki birlik ve beraberliği pekiştiren önemli bir adım olarak görülüyor. Etkinliğin sonunda yapılan açıklamalarda, turizm sektörünün sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamak amacıyla benzer organizasyonların devam edeceği vurgulandı.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonu doğrultusunda ilerlemek ve ülke turizmine katkı sağlamak amacıyla yeni bir proje hayata geçiriyor. Proje ile turizmin 12 aya ve yurt geneline yayılması amaçlanırken; TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, tanıtım ve pazarlamada çok daha iyisini yapmak için hem ürün olarak hem de insan kaynağı olarak Türkiye'nin büyük bir potansiyele sahip olduğunu kaydetti. Bağlıkaya, "Turizmin doğal artışına bakarak kendi rekorlarımızı kırmak bizim için yeterli değil. Mesele zaman içinde sadece kendi yaptığımızın daha iyisini yapmak değil, rakiplerimizin yaptıklarından daha iyisini yapmaktır.” dedi.
Turizmde bayrağı daha yukarılara çıkarmak için yeni bir çalışma planı başlatacaklarını duyuran Bağlıkaya, "Son 20 yılda ülkemiz, gelişme ve kalkınma kapsamında çok önemli adımlar attı. Yapılan çalışmalar sonrası tüm sektörler bu gelişmeden payını aldı. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu gelişme ve kalkınmaya sektör olarak en büyük katkıyı sunma arzusundayız. Ekonomiyle ilgili ne tür sorunlarla karşı karşıya olduğumuzun farkındayız. Bu sorunları aşmak için elimizdeki en güçlü enstrümanlardan birisi turizm" ifadelerini kullandı.
Bağlıkaya, "Turizm, ekonomimize net döviz katkısı, 50’den fazla sektöre kaynak sağlaması, yarattığı istihdam ile turizm vatandaşımız için doğrudan gelir kaynağıdır" diyerek, turizmde rekabetin çok keskin olduğuna ve ülkelerin turizm rakamlarını yükseltmek için yoğun çaba harcadığına vurgu yaptı. Ülke olarak turizmde birçok alanda büyük başarılara imza atıldığını ifade eden Bağlıkaya, "Turizmi 12 aya yaymak, turizmin tüm ülkeye dengeli biçimde dağılmasını sağlamak, yüksek gelirli turist oranını artırmak en büyük hedeflerimizin başında geliyor. Turizmde daha iyisini başarmak sadece Bakanlığımızın, turizmcilerin değil bu ülkede yaşayan herkesin sorumluluk yüklenmesi gereken bir meseledir. Turizm ülkemiz için vazgeçilmezdir. Yerel yönetimler, ticaret odaları, kalkınma ajansları, sivil toplum örgütleri, bölge halkı, tüm yerel unsurlar bu işin bir parçası olmak zorundadır" diye konuştu.
Tanıtım ve pazarlamada çok daha iyisini yapmak için hem ürün olarak hem de insan kaynağı olarak Türkiye'nin büyük bir potansiyele sahip olduğunu kaydeden Bağlıkaya, "Turizmin tüm dünyada konjonktüre veya trendlere bağlı, doğal artışına bakarak kendi rekorlarımızı kırıyor olmak bizim için yeterli değil. Mesele zaman içinde sadece kendi yaptığımızın daha iyisini yapmak değil, rakiplerimizin yaptıklarından daha iyisini yapmaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin rakiplerinden daha avantajlı bir konumda olduğunu, fakat ülkeye gelen turist sayısının mevcut potansiyelin çok altında olduğunu vurgulayan Bağlıkaya, "Dört mevsim sunulabilecek turizm ürününe sahibiz ancak turist aldığımız aylar belli aylarda sınırlı kalıyor. Ocak-Şubat-Mart ve Kasım-Aralık aylarında Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısı 14,5 milyon. Bu dönemde gelen turist toplam ziyaretçimizin yüzde 29’unu oluşturuyor. Aynı dönemde İspanya’ya 31,2 milyon kişi gidiyor. Toplam içindeki oranı ise yüzde yaklaşık %37. Hedefimiz turizmi mümkün olduğu kadar deniz kum güneş sezonunun dışında kalan aylara da taşımak. Ülkemize gelen turistin neredeyse yüzde 75'i altı aylık bölümde, yüzde 25'i diğer aylarda geliyor. Turizmde hedeflenenin aksine daha fazla yaz aylarına sıkışıyoruz. Hedefimiz turizmi mümkün olduğu kadar deniz, kum, güneş sezonunun dışında kalan aylara da taşımak olmalı.” dedi.Uzun yıllardır diğer bir hedefin ise turizmi ülkenin her yerine dengeli yayılmasını sağlamak olduğunu belirten Bağlıkaya; İstanbul, Antalya, Muğla ve İzmir'in yüzde 75'lik bir paya sahip olduğunu, gelen turistlerin sadece yüzde 25'inin kalan illere dağılım gösterdiğini söyledi. Bağlıkaya, hedefin 5 şehre sıkışmış kapasiteyi ülkenin her köşesine yaymak olduğunu belirtti.
Türkiye'nin; ucuz tatil yapılan, iyi tesisleri olan, iyi hizmet sunulan bir destinasyon olarak pazardaki konumunu koruduğuna dikkat çeken Bağlıkaya, "Halihazırda yaptıklarımızı tekrarlayarak 12 ay ve ülkeye yayılmış turizm hedefine ulaşmak, yüksek gelir grubundan turist sayısını artırmak mümkün değil. Tatil beldelerimizde 2-3-4'üncü sıra otel yaparak turist sayısını artırsak da turizmin bu gidişatından rakiplerimizin önüne geçecek kadar yüksek turizm geliri çıkmaz. Ağırlıklı olarak Akdeniz'deki tüm ülkelerin sunduğu deniz, sahiller, güneş ürünleriyle rekabet ediyoruz. Rekabet alanında tarihimizi, kültürümüzü ve üstün olduğumuz diğer turizm çeşitlerini öne çıkartmamız gerekiyor, fark yaratacağımız alanlara daha fazla ağırlık vermeliyiz." dedi.
Yarım asırlık tecrübesi, 15 bin üyesi, 100 binlerce çalışanı, tüm ülkeye yayılmış 35 Bölge Temsil Kurulu ve 15 İhtisas Başkanlığı ile edinmiş olduğu önemli bir bilgi birikimine sahip olan TÜRSAB’ın, 'Türkiye Yüzyılı' vizyonuna eşlik etmek için ‘Turizm Yüzyılı’ projesini başlattığını duyuran TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, ‘Turizm Yüzyılı’ projesinin amacının Türkiye’yi tek bir destinasyon olarak görmek ve merkezi yapılarla tek bir turizm ürünüymüş gibi tanıtıp pazarlamak yerine, her bölgeyi öne çıkan değerleriyle ayrı bir turizm destinasyonu olarak ele alacaklarının bilgisini paylaştı.
Bağlıkaya sözlerini şöyle sürdürdü; “Unutmamak gerekir ki, bir turizm unsurunun satılabilir ürün haline getirilmesi ve tüketicisine ulaşması ancak ve mutlaka seyahat acentaları eliyle olur. ‘Turizm Yüzyılı’nı hayata geçirirken,TÜRSAB İhtisas Başkanlıklarının deneyiminden, Bölge Temsil Kurullarımızın yerel düzeydeki gücünden, TÜRSAB Akademi ve TÜRSAB Ar-Ge departmanlarımızın bilgi birikiminden, TÜRSAB TV'nin sektörümüzü bilgilendirici yayınlarından yararlanacağız. TÜRSAB iştiraki olan TÜRSAB Rota sayesinde Türkiye genelindeki 15 bin seyahat acentamızın gücünden faydalanarak turizm ürünlerinin tüm seyahat acentalarınca satılabilmesini sağlayacağız.”TÜRSAB olarak turizmin Türkiye’ye çok daha fazlasını verebileceğine inandığını ifade eden Bağlıkaya, “Dünya siyasetinin ve sosyolojisinin küresel ısınmadan çok daha hızlı ısındığı bir dönemdeyiz. Bu tehlikeli ısınmanın panzehiri turizmdir. Nasıl turizm Türkiye'ye daha fazlasını verebilirse; bu vizyonla Türkiye de dünyaya daha fazlasını verebilir. Bu vesileyle doğru zamanda doğru çıkışı yapmak için TÜRSAB olarak bilgi birikimimizle hazır olduğumuzu, kararlı, cesur ve inanç sahibi olduğumuzu ifade ediyoruz. Turizm çok daha fazlasını verebilir. “Turizm Yüzyılı” ülkemize hayırlı olsun” diye konuştu.
