20 Ağustos 2014 Çarşamba

İstanbul SKAL Kulübü Geleneksel Eşli Gecesi,Moda Deniz Kulübü’nde gerçekleşti

SKAL üyeleri Eşli Gece'de bir araya geldi


SKAL International İstanbul Kulübü, Geleneksel Eşli Gecesi, Moda Deniz Kulübü,
Eşli Gecede İstanbul SKAL Kulübü üyeleri ve turizm camiasının seçkin temsilcileri bir araya geldi.


SKAL International İstanbul üyeleri, geleneksel Eşli Gece organizasyonunda bir aradaydı. Moda Deniz Kulübü’nün ev sahipliğinde gerçekleşen davet, kokteyl ile başladı.


İstanbul SKAL Kulübü Geleneksel Eşli Gecesinde “VEDA” vardı. Eşli Gece'de kürsüye gelen SKAL International İstanbul Kulübü Başkanı Feza Solaklar konuşmasında Geleneksel Eşli Gecede bir araya gelmenin mutluluğunu yaşıyorum.


Bu sene Haziran ve Temmuz aylarına rastlayan Ramazan ve Seker Bayramı sebebiyle, geleneksel Eşli Gecemizi bugüne aldık. Moda Deniz Kulübü ev sahipliğinde eşli gecemizi kutlarken sizlere bir de duyurum olacak. Başımız sıkıştığında bir ihtiyacımız olduğunda dostluğuna ve bilgi birikimine ihtiyaç duyduğumuz Melike Ablamız bundan sonra Amerika’da yaşama kararı aldı. Bundan sonraki yaşamını orada sürdürecek dedi.


Melike Doğruer Amerika’ya yolu düşenleri beklediğini ifade ederek dostlarımın orada bir evi olduğunu bilmesini isterim. Kapım tüm dostlarıma açıktır.  SKAL International İstanbul Başkanı Feza Solaklar’dan adresimi alabilirler. Beni o kadar güzel öven SKAL International İstanbul Kulübü Başkanı Feza Solaklar ‘ın sözlerinin ardından bir şey söyleyemiyorum ancak sizlerle gecen günlerim için teşekkür ediyorum sizleri özleyeceğim dedi.



SKAL International İstanbul Başakanı Feza Solaklar Melike Doğruer’ya teşekkür plaketi takdim etti.


SKAL üyeleri Eşli Gece'deSomer Özkök'ün  Skal tostu yapmasıyla kadehleri havaya kaldırdı.

SKAL International İstanbul SKAL Geleneksel Eşli Gece resimleri





































































































19 Ağustos 2014 Salı

Hilton İstanbul Bomonti’den kusursuz düğün rehberi



Şık, kusursuz ve görkemli düğünlerin adresi Hilton İstanbul Bomonti’nin uzman düğün organizatörleri, dünyaevine girmeye hazırlanan çiftler için kusursuz bir düğünün püf noktalarını anlattı.İstanbul’un en büyük oteli Hilton İstanbul Bomonti, 12.000 metrekarelik açık ve kapalı etkinlik alanı, dünya mutfaklarından en leziz örnekleri sunan düğün menüleri ve yüksek tavanlı, kolonsuz balo salonları ile unutulmaz düğünlere ev sahipliği yapıyor.

Yemek davetlerinden leziz kokteyllerle renklendirilen teras partilerine, farklı istek ve talepleri karşılayan geniş bir seçenek yelpazesi sunan oteldeki düğünlerin organizasyonu, her detayı özenle planlayan ve düğün stresini keyfe dönüştüren düğün organizatörleri üstleniyor. Uzman organizatörlerin dünyaevine girmeye hazırlanan çiftlere tavsiyeleri şöyle:

MEKAN VE TARİH İÇİN ELİNİZİ ÇABUK TUTUN
İstediğiniz tarihi alabilmek için elinizi çabuk tutmalısınız. Resmi ve dini tatiller ile önemli etkinliklerinin gerçekleşeceği günleriyse şimdiden takviminizden çıkarın. Diğer yandan istediğiniz konsepte uygun bir mekan seçmeniz de önemli. 2014’te revaçta olan düğün trendlerinden bazıları, 2015’te de popülaritesini koruyacak. Örneğin önümüzdeki dönemde de klasik ve romantik düğünlerin yükşelişine şahitlik edeceğiz. Hilton İstanbul Bomonti, 2371 metrekarelik alana ve 9 metrelik tavan yüksekliğine sahip Grand Ballroom ve doğal gün ışığı alan 883 metrekarelik, teras erişimli Crystal Ballroom ile her konsepte uyum sağlayabilecek, özel düğün mekanları sunuyor.

LCV’LERE VE OTURMA DÜZENİNE DİKKAT!
Düğün tarihi yaklaştıkça en çok stres yaratan unsurlardan biri de ülkemizde henüz alışkanlık haline gelmeyen ve son dakikaya bırakılan LCV’ler. Yalnızca yakın arkadaşlarınızı kendiniz arayıp, diğer konukların aranmasını ve oturma düzeninin belirlenmesini aile büyüklerine bırakabilirsiniz.

DÜĞÜNE GELİN HAMAMIYLA HAZIRLANIN
Düğün öncesi çiftlere stresten kurtulmak için uzun doğa yürüyüşleri yapmalarını, sebze-meyve ağırlıklı beslenmelerini ve uyku düzenlerine dikkat etmelerini öneriyoruz. Düğününü Hilton İstanbul Bomonti’de yapan çiftler içinse özel fırsatlar sunuyoruz. Türkiye’nin ilk, Avrupa’nın en büyük eforea: spa at Hilton’ında düğün günü öncesinde bekarlığa veda partileri ve kına geceleri düzenlenebiliyor. “Gelin Hamamı” kapsamında ise, gelin ile konuklar düğün gününde geleneksel hamam uygulamasını günümüzün en gelişmiş bakım olanaklarıyla buluşturan seçenekler arasında tercih yapabiliyor. “Çiftlere Özel Romantik Spa Pakedi” kapsamında da, çiftler düğünün ertesi günü kendilerine sunulan balayı kahvaltısının ardından spa içerisindeki özel bir süitte, mevye ve şarap ikramı eşliğinde diledikleri bakımlardan faydalanabiliyor.

YEMEĞİ RİSKE ATMAYIN
Düğünde sunulacak yemekler, hem lezzetleriyle hem de sunum ve servisleriyle konuklarınızın en çok dikkat edeceği unsurlar arasında yer alıyor. Bu nedenle birbirleriyle uyumlu lezzetleri buluşturan menüleri seçmeli, sunulan yiyeceklerin tazeliğinden emin olmalı ve sunumu, servisi profesyonellere bırakmalısınız. Hilton İstanbul Bomonti’nin dünyaca ünlü, ödüllü şefi Yannis Manikis, deneyimli ekibiyle konuklarınıza en az düğününüzün kendisi kadar unutulmayacak bir yemek deneyimi vaat ediyor.

GELİNLİĞİNİZ MEKAN İLE UYUMLU OLMALI
Gelinliğiniz mekanla uyumlu olmalı. Düğünü Hilton İstanbul Bomonti gibi görkemli bir mekanda yapıyorsanız, uzun kuyruklu bir gelinlikle balo salonuna muhteşem bir giriş yapabilirsiniz. Girişin ardından hareketinizi kısıtlayan parçaları çıkarabildiğiniz gelinlik modellerini seçmek, gece boyunca rahat etmenizi sağlayacaktır. Kır düğünü istiyorsanız, kat kat danteller ve ağır taftalar yerine etekleri uçuşan bir gelinlik seçmenizi tavsiye ederiz.

KONUKLARINIZA JEST YAPMAYI UNUTMAYIN      
Uzaklardan, farklı şehirlerden gelen konuklarınız varsa, düğünü gerçekleştireceğiniz otelde onlar için yer ayırtarak hoş bir jest yapabilirsiniz. Ertesi gün içinse güzel bir brunch organizasyonu yapmanızı öneririz. Düğün tarihinizde doğum günü veya evlilik yıldönümü gibi özel günlerini kutlayan davetlileriniz varsa, onlara da renkli bir jest yapabilir, ufak bir hediyeyle bu davetlileri kutlayabilirsiniz.

AFTER PARTY İLE DÜĞÜNÜ UZATIN
Geleneksel düğün töreninin ardından sadece gelin ve damadın yakın arkadaşlarının davet edildiği bir after party düzenlemek, genç çiftlerin gittikçe daha çok tercih ettikleri bir seçenek. Misafirlerin birbirlerinden kopmasını engellemek ve zaman kayıplarını önlemek için, after party’lerin aynı çatı altında yapılmasını tavsiye ediyoruz. Hilton İstanbul Bomonti’de, hem düğünün yapıldığı balo salonlarında hem de 34. kattaki muhteşem İstanbul manzaralı rooftop bar Cloud 34’te After Party düzenlemek mümkün. Gelin ve damat; dekoru, DJ ve içki servislerini kendi istekleri doğrultusunda tümüyle düğünlerine özel bir konseptle yeniden düzenleyebiliyor.

bomonti.sales@hilton.com
www.facebook.com/hiltonistanbulbomonti
www.twitter.com/HiltonBomonti

Uzakdoğu'nun güler yüzlü ülkesi Tayland bayramda çok yakın!



Hareketli gece hayatı, misafirperver insanları, binbir çeşit tropik meyvesi ve zengin tarihi mirasıyla Uzakdoğu'da parlayan Tayland, kutsal tapınaklar şehri Bangkok, “uzun boyunlu kadınların diyarı” Chiang Mai ve bembeyaz kumsallarla çevrili Phuket Adası duraklarıyla, 4-12 Ekim tarihleri arasında Gazelle Turizm gezginlerinin rotasında.Geleneksel ile modernin buluştuğu en güzel Güneydoğu Asya ülkelerinden biri olan Tayland, 4-12 Ekim tarihleri arasında bayram tatilini uzaklarda geçirmeyi planlayan gezginleri bekliyor.#turizminsesi


Suyun üzerinde yaşamlarını sürdüren insanların Bangkok'un kalbinde kurduğu Damnoen Soduak Yüzen Pazarı ziyaretiyle başlayan tur, 45 metre uzunluğundaki Yatan Buda Heykeli'nin olduğu Wat Pho Tapınağı'nda ve özgün mimarisiyle ziyaretçilerini büyüleyen Grand Palace'da devam ediyor. Yerel pazar alışverişlerinde başkentin ritmine kapılarak günü geçirenler, günbatımında Chao Praya'nın dingin sularında yapılan nehir turuyla geceyi karşılıyor. Tayland’daki en kutsal imajlardan biri olan Zümrüt Buda Heykeli'ne ev sahipliği yapan Wat Phra Kaew ve 18. yüzyıldaki Burma saldırılarında yıkılan ve bugün UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, Siam İmparatorluğu’nun ikinci başkenti Ayutthaya bir sonraki durak. Uzun boyunlu kadınların diyarı olarak bilinen boyunlarına taktıkları halkalar ile sosyal antropologların ve belgesel yapımcılarının odak noktası olan Karen halkı, geleneksel kıyafetleri, günlük yaşamlarından kesitler ve safarilerle renklendirilen fil yetiştirme çiftlikleriyle Chang Mai, gezginlere turun en unutulmaz deneyimlerinden birini yaşatacak.


Bangkok’taki Zümrüt Buda Heykeli'nin orijinal ev sahibi ve 60 metrelik devasa kuleye sahip Wat Chedi Luang Tapınağı, altın kaplama ön cephesi ile Kuzey Tayland mimarisinin eşsiz bir örneği olan şehrin en eski tapınağı Wat Chiang Man ve Doi Suthep Dağı üzerine kurulmuş ve bu nedenle tüm şehre hakim bir noktada yer alan Wat Phra That Tapınağı vadettiklerinden yalnızca bazıları. Dünyanın en iyi dalış noktalarından biri olarak kabul edilen ve küçük deniz kulübeleriyle bezenmiş bembeyaz kumsallara ev sahipliği yapan dünyaca ünlü Phuket Adası ise Tayland turunu en keyifli şekilde Andaman Sahilleri'nde bitirmek isteyenler için.

Gazella Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Velit Gazel, Tayland için “Etnik Tayların yanı sıra Khmer, Malay, Çin ve Laos kökenli halkların kültürleriyle zenginleşen bu coğrafya, Budizm ile kutsanmış modern bir ülke olarak günümüzde Güneydoğu Asya'nın en merak uyandıran turizm odaklarından biri” diyor: “Hem batılı hem doğulu olan, renkli gece hayatının dinamizminden antik şehirlerindeki gizemli sessizliğe kadar tüm tezatlıkları kendi içinde barındıran Tayland, geleneksel ile modernin birlikteliğini aynı karelere sığdırmak isteyen gezginler için birebir.” Turun fiyatı, tüm ekstra turlar ve kişiye özel havalimanı-ev transferleri dahil 2390 avro.

Akfen GYO’nun 1. yarı yıl net kârı 14.1 milyon TL oldu


Ekonomik şehir otelciliği alanında Türkiye’nin ilk ve tek gayrimenkul yatırım ortaklığı Akfen GYO’nun 2014 yılı 1. yarı yıl finansal sonuçları açıklandı. 30 Haziran 2014 itibarıyla 14,1 milyon TL net kâr gerçekleştiren Akfen GYO’nun konsolide kira geliri bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23 artışla 24,7 milyon TL oldu. Konsolide FAVÖK (Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kâr) bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 36 artışla, 18,6 milyon TL olarak gerçekleşirken, FAVÖK marjı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7 artarak, yüzde 75 seviyesinde gerçekleşti. Akfen GYO’nun 30 Haziran 2014 itibarıyla net aktif değeri ise 2013 yılsonuna göre yüzde 1 artarak, 993,7 milyon TL oldu.

Akfen GYO Yönetim Kurulu Başkanı Süha Güçsav, Akfen GYO’nun 1. yarı yıl finansal sonuçlarını değerlendirerek, Avrupa’nın en büyük ve dünyanın önde gelen otel gruplarından Accor ile stratejik ortaklıklarının devam ettiğine değinerek, uzun vadeli kira sözleşmeleri ile öngörülebilir, sürdürülebilir nakit akışı hedeflediklerini söyledi.#turizminsesi

Güçsav, Eylül ayında Ibis Otel Esenboğa’yı hizmete açacaklarını belirterek Karaköy Novotel, Ibis Otel Tuzla ve Moskova Ibis Otel projelerinin yatırımlarının da 2015 yılında tamamlanmasını hedeflediklerini söyledi. 2014 1. yarıyıl sonunda şirket portföyünde bulunan gayrimenkuller için toplam 32,36 milyon TL yatırım harcaması yapıldığını ifade eden Güçsav, 2015 yılında şirketin kendisi ve bağlı ortaklıkları vasıtasıyla 4 tanesi Rusya'da olmak üzere toplam 3 bin 641 oda kapasiteli 20 adet otelin işletmeye alınmış olacağını vurguladı.

Yunanlılar ‘Doktor Balıkları’ çalıp ‘Dr.Fish’ diye pazarlıyor



Rodos Adası’nda Doktor Balıkların bulunduğu akvaryuma turistler ayak ve ellerini sokuyorlar. 15 dakikalığına 10 Avro ödeyen turistler, bulaşıcı hastalıklarla karşı karşıya olduklarını bilmiyorlar.Doktor Balıkların ‘Hipokrat’ yemini etmediğine dikkat çeken TÜRKAP Başkan Yardımcısı Fuat Ünsal, Kangal’daki kaplıcanın suyunun da çok özel olduğunu vurguladı: “Doktor Balıklar kadar kaplıcadaki suyun özelliği de çok önemli. 36–37 derece sıcaklıkta olan ve litresinde 1 gram selenyum bulunan su ile balıklar bir bütün olarak tedavi ediyor. Yoksa akvaryumdaki balıklar kirli su ile şifa dağıtmaz.”



Sedef başta olmak üzere birçok cilt hastalığının tedavisinde dünyada önemli doğal şifa merkezi kabul edilen Kangal Balıklı Kaplıcası, son yıllarda giderek yaygınlaşan balık ticareti ve kullanım şekli nedeni ile sıkıntı yaşıyor. Yunanlıların ve bazı açıkgöz Türk müteşebbislerin sedef tedavisinde yüzde 98 başarı gösteren Kangallı balıkları turizm merkezlerinde akvaryumda kullanmaya başlamasına 'etik' ve 'hijyen' uyarısı geldi. Sivas’ın Kangal ilçesindeki kaplıcanın alt tarafındaki dereden 'Doktor' balıkların çalınarak turizm amaçlı kullanılmasına tepki gösteren işletme sahipleri, özellikle kaplıca boyundaki dereden götürülen balıklara turizm bölgelerindeki bazı otellerde manikür ve pedikür yaptırılmasını eleştiriyor. Kangal Balıklı Kaplıcası’nın işletmecisi olan Ünsallar A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Fuat Ünsal; Amerika, Çin ve Singapur gibi ülkelerde üretim merkezleri oluşturularak çoğaltılan bu balıkların dünyanın dört bir yanına pazarlandığı söyledi. Aynı zamanda Türkiye Kaplıcalar Derneği (TÜRKAP) Başkan Yardımcısı olan Ünsal, Yunanistan’ın Rodos Adasında da Doktor Balıkların turizm amaçlı kullanıldığını tespit ettiklerini belirtti. Rodos’ta turistlerin Doktor Balıkların bulunduğu akvaryumlarda ayaklarına veya ellerine 15 dakikalığına mesaj yaptırmanın karşılığında 10 Avro ücret ödediğini ifade eden Ünsal, bu tür uygulamaların fantaziden öteye geçmeyeceğini, insanların Doktor Balıklardan şifa yerine dert bulacabileceklerini açıkladı.


 Akvaryumdaki kirli suyun her türlü hastalığı diğer insanlara da bulaştırabileceğine dikkat çeken Ünsal, “Dişleri olmayan bu balıklar, 36–37 derece sıcaklıkta, litresinde 1 gram selenyum bulunan suyun yumuşatmış olduğu kabarık yara kabuklarını kopartarak cilti pürüzsüz hale gelinceye kadar temizliyor.


 İçinde cilt hastalıklarının tedavisinde etkin olduğu bilinen selenyum bulunan suda bir günde belirli aralıklarla 8 saat havuza giren ve 21 gün tedavisini sürdüren sedef hastaları, yüzde 98 oranında olumlu sonuç alıyor. Doktor Balıklarla selenyumlu su birbirini tamamlıyor.” diye konuştu.

SEDEF’TE YÜZDE 98 BAŞARI ALINIYOR
Sivas'ın Kangal ilçesinin Kavak köyü yakınındaki kaplıca ve derelerinde 2–10 cm büyüklüğünde Garra Rufa türündeki balıklar bulunuyor. Sivaslıların Doktor Balıklar ismini koydukları bu balıklar, insanların derilerini kemirerek tedavi ediyor. Balıklar; tahriş olmuş durumdaki veya herhangi bir enfeksiyonla oluşmuş cilt dokusundaki yaraları, egzama, cerahatli sivilceler ve sedef hastalığı oluşumlarını iyileştiriliyor. Kaplıcada havuza giren kişilerin etrafında ince kahverengi, gri ve bej rengindeki sazan ve kayabalığı türü balıklar dolaşmaya ve ciltte hastalık belirtisi olan yerleri temizlemeye başlıyor. Dişleri olmayan bu balıklar, 36–37 derece sıcaklıktaki litresinde 1 gram selenyum bulunan suyun yumuşatmış olduğu kabarık yara kabuklarını kopartarak cilt pürüzsüz hale gelinceye kadar temizliyor. İçinde cilt hastalıklarının tedavisinde etkin olduğu bilinen selenyum bulunan suda, bir günde belirli aralıklarla 8 saat havuza giren ve 21 gün tedavisini sürdüren sedef hastaları yüzde 98 oranında olumlu sonuç alıyor.


“DOKTOR BALIKLAR” SİVAS’IN DEĞERİ
Turizm bölgelerinde ‘Manikürcü’ adı altında açılan bazı yerleri kendisinin gördüğünü ifade eden Fuat Ünsal, sağlıksız koşullarda yapılan bu faaliyetlerinin kaplıcanın, Sivas’ın, Kangal’ın, hatta Türkiye’nin itibarına zarar verdiğini kaydetti. Ünsal, yurt dışında olduğu gibi Türkiye'de de bu tür yerleri açanların, hiç çekinmeden ‘Doktor Balık’ ismini kullandıklarını aktardı. Ünsal, “Bizim dışımızda hiçbir işletme ‘Doktor Balıklar’ ismini bile kullanmaz. Kangal’dan kaçırdıkları balıkları kür merkezlerinde ‘Dr.Fish’şeklinde sunuyorlar. Doktor Balıklar ismi Sivas'ta verilmiştir. Tarım Bakanlığınca Kangal Kaymakamlığı'na tescillenmiştir. Kangal haricinde kimse bu balıkları bu şekilde kullanamaz." Ünsal, çalınan balıkların yurt dışında genleriyle oynandıktan sonra bir çok ülkeye ve hatta Türkiye’ye bile pazarlandığının altını çiziyor.


Kangal Balıklı Kaplıca, sedef (psoriasis) başta olmak üzere deri hastalıklarının tedavisinde dünyaca ün yapmış bir merkezdir. Kaplıca suyunun romatizmal hastalıklara, nörolojik (Nevralji, Nevrit, Felç), ortopedik ve travmatolojik sekellerde (kırıklarda, eklem travması ve kas hastalıkları), jinekolojik sorunlarda, deri hastalıklarında, böbrek taşlarında (içme ile) ve psikosomatik bozukluklarda yararlı olduğu gözlemlenmiştir. Ancak sedef, kaplıcayı tedavi yönünden en popüler kılan hastalıktır. Bu tedavide balıklar suyun etkisiyle yumuşayan psoriatik plaklara yönelmektedir. Dişleri olmayan balıklar, yumuşayan kabuklara tedavi uygulamaktadır. Bu esnada ufak bir kanama olmakta ve yaralar su ile gün ışığının etkisine maruz kalmaktadır. Bu işlem ayrıca apsesi olan hastalarda irinin akmasına neden olmaktadır. Bazı hastalıklarda tropikal uygulamanın yararlı olduğu bilinen selenyum yara iyileşmesinde en önemli etkendir. Yöresel olarak ‘Doktor Balıklar’ diye tanımlanan kaplıca suyunda yaşayan balıklara duyulan ilgi nörolojik ve romatizmal hastalıkları olan insanları bu kaplıcaya çekmektedir. Kaplıca suyu 36–37 derece sıcaklıktadır ve litresinde 1 gram selenyum bulunmaktadır. İçinde cilt hastalıklarının tedavisinde etkin olduğu bilinen selenyum bulunan suya, bir günde belirli aralıklarla 8 saat havuza giren ve 21 gün tedavisini sürdüren sedef hastaları, yüzde 98 oranında olumlu sonuç alıyor.


İstihdamda turnover’ın (işe-giriş çıkış hızı) yıllık kaybı 3 milyar TL



Perakende, turizm başta olmak üzere hizmet sektöründeki yüksek turnover’ın (işe-giriş çıkış hızı), işletmelere yıllık kaybı 3 milyar TL’yi geçiyor. Perakendede %60, turizmde %50 oranlarını bulan yüksek turnover, işletmelerin hedeflerine ulaşmasını engelliyor. Hizmet sektöründeki firmaların, yüksek turnover (işe-giriş çıkış hızı) nedeniyle ortalama %50 verimsiz çalıştığına dikkat çeken AL Danışmanlık Genel Müdürü, Marka Yönetimi ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel şunları söyledi: “Perakende, turizm başta olmak üzere hizmet sektöründe, yılda 300 binin üzerindeki kişi, 3 ay bile çalışmadan işten çıkabiliyor. İşten çıkan her bir personelin de firmaya maliyeti; eğitim, zaman ve verimlilik kaybı eklendiğinde 10 bin TL’yi buluyor. Yüksek turnover’ın, hizmet sektöründeki firmalara, yıllık kaybı 3 milyar TL’yi geçiyor” dedi.

Yetenek ve başarı avcısı olan kazanacak
İşe alırken ‘yetenek avcısı’, işe aldıktan sonra ‘başarı avcısı’ olan firmaların kazanacağını vurgulayan Ayşen Laçinel, konuşmasına şöyle devam etti:  “İnsan kaynakları yöneticileri öncelikle, kurum vizyonu doğrultusunda, organizasyon semasını, görev tanımlarını ve performans hedeflerini net olarak belirlemiş olmalıdır. Ardından,  belirlenen bu standartlara uygun, tıpkı bir ‘yetenek avcısı’ gibi, doğru insan kaynağını işe almalıdır. İşe alınan personelin, verimli bir oryantasyonla (işe giriş eğitim programı) işe adapte olması sağlanmalıdır. Bu aşamada, tüm yöneticiler, koçluk yaklaşımıyla yönetim sergileyebilmelidir. Sevilerek yapılan işin başarıyı, başarının da maddi ve manevi takdiri getirdiğini, kurdukları ödüllendirme, performans ve prim sistemleriyle göstermelidirler. ‘Başarı avcısı’ yaklaşımını özetleyen bu model, maddi yanından çok, manevi yanı ağırlıklı değer sistemi ile beslenmektedir. Bu konuda, pek çok kurumda sistem kuran danışmanlar olarak,  şirketlerin insan kaynağını doğru yönetmeleri ve verimli çalışmalarında, yol arkadaşlığı yapıyoruz” diye konuştu.

MORINI TERRACE’DA İLHEM İLE “JAZZ JAM SESSIONS”



Zorlu Center’ın New Yorker’i Morini’nin yaza damgasını vuran yepyeni mekanı MORINI TERRACE, ılık sonbahar akşamlarında “Jazz Jam Sessions “ ile şehirde caz rüzgarları estirecek.


Şehrin karmaşasından bunalanlara, yeşillikler içinde rahat ve sıcak ambiyansı ile adeta nefes aldıran MORINI TERRACE, Eylül ayında ünlü caz vokalisti İlhem Khodja ile başlayacağı caz geceleriyle müzik ve lezzeti bir arada sunuyor.


Her Çarşamba saat 20.30’da MORINI TERRACE’ın eşsiz lezzetleri ile başlayacak “Jazz Jam Sessions “ İlhem’in caz, soul ve Fransız tınılarıyla birlikte unutulmaz Türkçe parçaları da ekleyerek oluşturduğu repertuarı ile devam edecek.


Beymen Zorlu Center içinden ayrı bir girişi olan Morini Terrace’da caz esintileri eşliğinde, nefis lezzetler tadıp keyifle içkinizi yudumlamak istiyorsanız, 10 Eylül Çarşamba günü Morini Terrace’a rezervasyon yaptırmayı unutmayın… Bilgi ve Rezervasyon için 0212 353 67 67

“MINEKS & REGNUM LADIES CLASSIC 2014” İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI

                                                             

Avrupa Bayanlar Golf Turnuvası´nın erişim serisi olarak bilinen Let Access’in Türkiye ayağı “Mineks & Regnum Ladies Classic 2014”   5 – 7 Eylül 2014 tarihlerinde National Golf Kulübü’nde gerçekleşecek
                                                               

Dünyanın dört bir yanında düzenlenen ve Avrupa’nın en prestijli turnuvalarından biri olarak kabul edilen Ladies European Tour-Avrupa Bayanlar Golf Turnuvası’na geçiş şansı sağlayan Let Access Open’in Türkiye ayağı “Mineks & Regnum Ladies Classic 2014” 5 – 7 Eylül 2014 tarihinde Antalya-Belek bölgesinde bulunan National Golf Kulübü’nde gerçekleşecek. Turnuvanın Türkiye ayağında, Let Access serisinin en yüksek ödülü olan 50.000€ değerinde para ödülü veriliyor. 2010 yılından bu yana yapılan Let Access serisinin Türkiye ayağı bu sene Mineks International ve Regnum Carya Golf & Spa Resort organizatörlüğünde yürütülüyor.#turizminsesi



“Mineks & Regnum Ladies Classic 2014” de 105 Oyuncu Kıyasıya Mücadele Edecek
Mayıs ayında İsviçre’de start veren, İsveç, İspanya, Fransa, Çek Cumhuriyeti ve Belçika’da oynanan 11 ayaklı turnuvanın Türkiye ayağına, 24 ülkeden 105 oyuncu katılacak. Turnuvada National Golf Kulübü Juniorları’nın da bulunduğu  11 Türk golfçü yarışacak. 11 turnuva sonunda ilk 5’e giren profesyonel golfçüler, Ladies Europen Tour 2015 sezonunda oynama hakkını kazanacak. Sonraki 15 en başarılı oyuncu da LET Tour Q School’un finalini direkt katılabilecektir.  2013 yılında Türkiye ayağında  yapılan turnuvada birinci olan Belçikalı sporcu Chloe Leurquin, ikinci olan İspanyol Mireia Prat ve üçüncülüğü paylaşan Danimarkalı Julie Tvede ile Norveçli Caroline Martens Ladies European Tour’da oynamaya hak kazanmıştı.

Amatörler “The Mineks & Regnum Ladies Classic Pro-Am” Turnuvasında Yarışıyor
“Mineks & Regnum Ladies Classic 2014” ün bir gün öncesi olan 4 Eylül Perşembe günü   “The Mineks & Regnum Ladies Classic Pro-Am” turnuvası düzenlenecek. İş ve cemiyet dünyasının yakından tanıdığı isimlerin katılacağı turnuvada 24 takım yarışacak, her takımda  1 profesyonel ve 3 amatör oyuncu oynayacak.

GÖKTUNA ve ÖZTÜRK: “Ülkemizin tanıtımına da büyük katkı sağlayacağımıza inanıyoruz. ”
EPGA standartlarındaki ilk golf sahası olan National Golf Kulübü’nde eşit sermaye hisseli, ortaklık girişimi için el sıkışan Mineks International Yönetim Kurulu Başkanı ve National Golf Kulübü Kurucusu Bülent GÖKTUNA ile Opet Yönetim Kurulu Başkanı Fikret ÖZTÜRK turnuvanın kusursuz geçmesi için çalışmaların son hızla devam ettiğini belirttiler.

Dünyanın en prestijli müsabakalarından biri olarak kabul edilen Avrupa Bayanlar Golf Turnuvası’na geçiş sağlayan bu önemli turnuvaya, birlikte ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduklarını dile getiren GÖKTUNA ve ÖZTÜRK “Ülkemizin uluslararası arenada bu turnuvalar sayesinde bilinirliği arttıraracak ve sesimizi daha fazla golf severe duyuracağız. Yaptığımız işbiliğiyle başarılı projelerimizi çoğaltacağımıza ve ülkemizin tanıtımına da büyük katkı sağlayacağımıza inanıyoruz. Türkiye giderek bir 'uluslararası golf cenneti' haline dönüşüyor. Eğer yeterli destek alınırsa; 2020 Olimpiyatları'na girebilecek kadın ve erkek takımları oluşturmak hayal değil, biz de junior golfçülerimizi buna hazırlamak için bu turnuvayi organize ediyoruz” dedi.

Türkiye’nin İlk Şampiyonluk Golf Kulübü; NATIONAL GOLF KULÜBÜ
National Golf Kulübü, 18 Kasım 1994 tarihinde Antalya Belek bölgesinde 1100 dönümlük arazi üzerine kurulmuş, uluslararası golf turnuvalarının oynanmasına olanak sağlayan EPGA (European Professional Golfers Association) standartlarına uygun Türkiye’nin ilk şampiyonluk golf kulübüdür ve 2008 yılı itibariyle Ladies European Tour’un Türkiye ayağı olan Turkish Airlines Ladies Open’a ev sahipliğini yapmaktadır.tshbr

National Golf Kulübü, 2000 yılında Akdeniz ülkelerindeki 1500 golf kulübü arasında 9. ve tüm Avrupa kulüpleri arasında en iyi 42. golf sahası seçilmiştir. 2002 Mart ayında Almanya’da yayınlanan Golf Magazin Dergisi’nin araştırmalarına göre dünya genelinde 16. ve 2003 yılında Alman Journal Magazin Dergisine göre dünyadaki “100 Golf Sahası” sıralamasında 14. sıradadır. Türkiye´de ISO 9001 – 2000 kalite belgesini alan ilk golf kulübüdür.

Geleceğin Golfçüleri Junior Akademi’de Yetişiyor
Yaşları 7-18 arasında değişen, aralarında Antalya Yetiştirme Yurdu’ndan çocuklarında  bulunduğu 60 öğrenci National Golf Kulübü tarafından geleceğin golfçüleri  olarak yetiştiriliyor. Hafta sonları ve diğer tüm tatil günlerinde zamanlarını National Golf Kulübü’nde geçiren çocuklar , golf sporunun yanı sıra, yeme-içme, yabancı dil, görgü kuralları gibi birçok konuda profesyonel eğitimciler tarafından donanımlı, vizyon sahibi bireyler olarak yetiştiriliyor. Uzman doktor ve spor diyetisyeni tarafından sürekli kontrol edilen NGC  Junior Akademi öğrencisi  çocukların çoğu  Türkiye Golf Federasyonu A Milli Takımına aday olup, 14 -18 yaş grubundaki çocukların birçoğu şimdiden Türkiye Golf Liginde ilk sıraya yerleşmişlerdir. National Golf Kulübü oyuncularından Mutlu Güner 18 raunddan oluşan Türkiye Golf Ligini birincilikle kazanarak Türkiyenin en iyi amatör golfçü ünvanını kazanmıştır. Bunların içinde 14 öğrenci ise şimdiden uluslararası turnuvalarda ülkemizi temsil etmektedir. Turnuva sonuçları ve handikap kriterlerine göre Türkiye’nin 18 yaş altı en iyi golfçüleri ünvanına sahiptirler.

Dünyadaki  İlk Uluslararası Türk Golf Profesyoneli; Bekir KARA
İngiltere Birminghan Üniversitesi Golf Foundation degree bölümünden mezun olarak dünyadaki ilk PGA (Uluslararası profesyonel golfçüler kurumu) ünvanını elinde bulunduran, National Golf Kulubü’nde yetişen  Bekir KARA National Golf Kulübü Direktörü ve Junior Akademi Baş Antrenörüdür.
Bekir KARA'nın golf serüveni 1994 yılında National Golf Kulübü’nde başladı. İlk olarak okul harçlığını kazanmak üzere National Golf Kulübü’nde çalışmaya başlayan Bekir KARA, tüm gençlere örnek olacak hızlı bir çıkış grafiği yakaladı. 2004 yılında Milli Takım seviyesine yükselerek, Milli Takım Kamplarına dahil olmaya başlayan KARA, 2005 yılında profesyonelliğe geçiş yaptı. National Golf Kulübü kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Bülent GÖKTUNA’nın himayesi altında Londra'da dil eğitimini tamamlayan Baş Antrenör, 2007 yılında merkezi İngiltere, WTGF'de bulunan antrenörlük eğitimine katılarak belgesini aldı. Aynı yıl Türkiye Golf Federasyonu’nun düzenlediği antrenörlük kursunu başarı ile tamamlayarak Turkish PGA üyesi oldu. Bekir KARA 2006 yılında kendi eğitiminin yanında Türkiye'deki Junior açığını görerek Bülent GÖKTUNA'nın sponsorluğunda Junior Akademi'nin ilk çalışmalarını başlattı.

MİNEKS & REGNUM LADIES CLASSIC 2014 – PROGRAM
3 Eylül Çarşamba :  Resmi Antrenman Günü
4 Eylül Perşembe :  PRO – AM TURNUVASI
                      19.00 :  Ödül Töreni ve Kokteyl Prolange / NGC
5 Eylül Cuma :  THE MİNEKS & REGNUM LADIES CLASSIC 1. Tur Karşılaşmaları
6 Eylül Cumartesi : THE MİNEKS & REGNUM LADIES CLASSIC 2. Tur Karşılaşmaları
7 Eylül Pazar : THE MİNEKS & REGNUM LADIES CLASSIC Final Karşılaşmaları ve Ödül Töreni

Bodrum Uluslararası 1. Moonlight Sanat Festivaliİ’ ne ev sahipliği yapacak



Önemli sanat topluluklarının yer aldığı festivalde Türkiye’ den tiyatro toplulukları ve çeşitli ülkelerden sevilen sanatçıların dans gösterileri ve konserleri olacak.  Bodrum Kalesi ve Bodrum Antik Tiyatrosu  Bodrum Uluslararası 1. Moonlight Sanat Festivali programının  ilk yılında ülkemizde popüler olan    “ZAZ “ gibi  Türkiye den ve dünyadan starları ağırlamaya hazırlanıyor.tshbr




DEEPART şirketinin projesi olan  Bodrum Uluslararası 1. Moonlight Sanat Festivali Bodrum Belediyesi işbirliği ile Bodrum Kalesin'de ve Bodrum Antik Tiyatrosunda gerçekleşecektir. Festival programında tiyatro, müzik, dans, resim sergisi gibi sanatsal performansları  yer alacaktır.

Bodrum Uluslararası 1. Moonlight Sanat Festival'i Sadri Alışık Tiyatrosu “Yatak Odası Dialogları”( Levent Ülgen - Goncagül Sunay), “Dostlar Tiyatrosu; Yaşamaya Dair” (Genco Erkal – Tülay Günal), “Kumbaracı Tiyatrosu; Kimsenin ölmediği bir günün ertesiydi” (Sumru Yavrucuk) ,  İngiltre’den ‘’12 Tenor’s’’,  İrlanda’dan ‘’Spirit of the Ireland’’ ve Fransa ‘dan ‘’ZAZ’’ gibi Yurt içi ve yurt dışından gelen seçkin sanatçılardan oluşacak.

Papergirl Istanbul, Ekim’de yeniden sokaklarda!



2011 yılında ilki gerçekleşen Papergirl Istanbul, 10 Ekim’de Caferağa Mahalleevi’nde yapılacak sergiyle etkinliklerine başlıyor.Farklı disiplinlerden birçok sanatçıyı bir araya getirerek sanatı sokağa taşımayı hedefleyen proje ilk kez 2006 yılında Berlin’de gerçekleştirildi.


Bisikletlerle gazete dağıtımı yapan “paperboy”lardan esinlenen Papergirl, bu yolla sokakta sanat üretimlerini insanlara hediye ederek sıradışı ve beklenmedik bir paylaşımı hedefliyor.


Amacı, sanatın birçok alanındaki hiyerarşiyi yok ederek üretimlerin paylaşım alanına katkıda bulunmak olan Papergirl açık çağrıyla duyuruluyor ve herkesin katılımına açık. Proje üç aşamadan oluşuyor: ilk aşama, katılımcıların üretimlerinin toplanmasıyla gerçekleşiyor; ardından sergi ve aksiyon (yani bisikletle üretimlerin dağıtılması) aşamaları geliyor. Projeye ek olarak, sanatçı konuşması ve film gösterimi gibi etkinliklerle de deneyimlerin paylaşılması ve yeni fikirlerin üretilmesine olanak sağlanıyor.


2006 yılındaki ilk etkinlikten bu yana Papergirl büyük bir başarıyla büyüdü; sanat ve tasarım alanında uluslararası bir ağ haline geldi. Bugüne kadar 4 kıtaya yayılan, 20 ülkede ve  30'dan fazla şehirde gerekleştirilen proje, her gün başka bir şehrin bu ağa katılmasıyla büyümeye devam ediyor.


2011 yılında İstanbul’da ilk defa gerçekleştirilen Papergirl Istanbul’da, toplamda 248 katılımcı ve 7000’den fazla sayıda üretim bir araya geldi, 700’den fazla rulo hazırlandı ve sokaklarda dağıtımı yapıldı.
2014 Ekim ayında ikincisi gerçekleşecek  projeye 5 Ekim tarihine kadar üretimler gönderilebilir.



Gönderim adresi:
Caferağa Mahallesi Hacı Şükrü Sok. No: 24 Kadıköy, Istanbul

İletişim:
W. papergirl-istanbul.tumblr.com
E. papergirl.istanbul@gmail.com
F. /papergirlistanbul
T. @istpapergirl

TAYFUN DÖŞKAYA, “İSTANBUL MARKALAŞARAK TURİZM GELİRLERİNİ ARTTIRABİLİR”



TURİZMİN SESİ/ Turizm sektörünün deneyimli ismi Tayfun Döşkaya, İstanbul’da turizmin istenilen seviyeye gelmesi, uluslararası yatırımların artması, şehir otelciliğinin gelişmesi için şehrin marka değerine yatırım yapılması gerektiğini vurguladı.

Turizm sektörünün deneyimli ismi Tayfun Döşkaya, İstanbul’da turizmin istenilen seviyeye gelmesi, uluslararası yatırımların artması, şehir otelciliğinin gelişmesi için şehrin marka değerine yatırım yapılması gerektiğini vurguladı

Tavros Yatırım Holding  İcra Kurulu Başkanı Tayfun Döşkaya, İstanbul’un turizmde bir cazibe merkezi haline geldiğini, bunun süreklilik arz etmesi ve dünyanın sayılı metropolleri arasına girmesi için ‘markalaşmaya’ yatırım yapması gerektiğinin altını çizdi.

Döşkaya, “Bir şehrin markalaşması için yatırım, altyapı hizmetleri, ulaşım, turizm, eğitim, sağlık, kültür, çevre vb. daha bir çok unsurun bir arada düşünülmesi gerekiyor. İstanbul sahip olduğu doğal güzellikler ve konumuyla dünyanın en avantajlı şehirlerinden biri. Bu avantajı, sürdürülebilir ve sürekli büyüyen bir potansiyele çevirmek, turizmi çeşitlendirmek gerekiyor. Londra, Paris gibi metropoller ülkeye gelen turist için bir cazibe merkezi, biz de bu çekimi yakalamak zorundayız” dedi.

Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı 2013 yılında bir önceki yıla göre yüzde 9,8 artarak 35 milyona yükselirken, İstanbul Atatürk Havalimanı’na gelen ziyaretçi sayısı 2013 yılı sonu itibarıyla yüzde 13, Sabiha Gökçen Havalimanında ise yüzde 23 artış gösterdiğine dikkat çeken Döşkaya, “Üçüncü havaalanı yatırımı ile bu daha da artacak. Master plan çerçevesinde oluşturulan yeni şehirleşme anlayışı, ulaşım alt yapı sorunlarının çözülmesi, şehrin merkezlerinin kültürel değerlerinin arttırılması, doğal kaynaklara ulaşımın kolaylaşması İstanbul’a değer katacak, uluslararası yatırımların artmasını sağlayacak” dedi.tshbr

Şehrin doluluğu hergüne yayılmalı...
TÜRSAB’ın 2013 Türkiye Kongre Turizm raporuna göre, geçen yıl Türkiye’ye kongre, seminer ve fuar için gelenlerin toplam sayısı 2.4 milyon kişiye ulaştı ve 2.5 milyar dolar gelir elde edildi. TÜRSAB’ın Konaklama Sektörü 2013 raporuna göre İstanbul’da bulunan otellerdeki doluluk oranı 2013 ‘ün ilk yedi ayında yüzde 79,9 iken, otellerin günlük ortalama fiyatı 163.48 Euro’ya ulaştı. 2014 Turizm Sezonu Nisan ayı raporunda ise İstanbul’daki otellerin doluluk oranı yüzde 67,7 ve otellerin günlük ortalama fiyatı 141.89 Euro olduğu belirtildi. Döşkaya; uluslararası toplantı, kongre, fuar ve kültürel-sanatsal etkinliklerin ülkemize alınmasının turizm açısından önem arz ettiğini belirtti. Döşkaya, şehrin doluluğunun 365 güne yayılmasının bu tür organizasyonlara önem vererek mümkün olabileceğini ifade etti.

17 Ağustos 2014 Pazar

TERLEME KÂBUSUNUZ OLMASIN



Terleme problemi nedeniyle yaz ayları kabusunuz mu? Şu terleme problemi olmasa yaz mevsimini sevebilirim, diyenlerden misiniz?  Koltukaltı, avuç içleri ve ayaklarınızdaki terlemeden şikayetçi misiniz ? Kişisel bakım ürünü kullanmama rağmen kıyafetlerimin koltukaltı hep ıslak diyor musunuz?  Bu sıkıntılara botoks ile dur diyebilirsiniz.


Aşırı terleme; sıcakların giderek arttığı şu günlerde can sıkıcı bir durum olarak ortaya çıkıyor. Bu sorun; bazen estetik açıdan hoş olmayan bir görüntü, bazense kötü koku olarak bireyin hem özel hem de sosyal yaşantısında sıkıntı yaratıyor.   Kısaca terleme problemi kadın erkek fark etmeksizin toplumda bireyin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiliyor.


Pudra, krem veya deodorantlar ter durumuna bağlı kokuyu geçici bloke edebilir. Ancak bu kişisel bakım ürünleri tek başına aşırı terlemeyi önlemez.  Günümüzde aşırı terleme problemi için etkili ve kişisel bakım ürünlerine nazaran uzun süre etki sağlayan botoks uygulamasını tercih edebilirsiniz.


Kişilerin terleme sorunuyla ilgili Türkiye ve Bursa’nın önde gelen Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mesut ÖZCAN şöyle konuştu:“ Terleme aslında; sağlıklı her bireyde olması gereken, bireyinde elinde olmayan, vücudun su, tuz, ısı dengesini gerçekleştirdiği doğal fizyolojik bir olaydır.  Bu süreç ne yazık ki; an geliyor; kişinin özel, iş ve sosyal hayatını olumsuz etkilerken; kişide psikolojik açıdan da sorun oluşturuyor. Halk arasında kırışıklarda etkili olduğu bilinen botoks uygulamasını, aşırı terleme sorununda da kullanmaktayız. İçinde bulunduğumuz yaz günlerinde aşırı terleme problemi ile ilgili gelen hastalarımızın sayısı gün geçtikçe artıyor. Terleme probleminde Botoks’u; özellikle koltuk altı, avuç içi ve ayak tabanına uygulayabilmekteyiz. Sorunlu bölgeye yapılan uygulamanın etkisini 2-4 gün içinde görebilmek mümkün. Terleme probleminde botoks uygulamasının 8 ay kadar etkisi sürüyor ve kişinin isteğine bağlı olarak uygulamayı zamanı geldiğinde tekrarlayabiliyoruz.”


Canon’un fotoğraf aktiviteleriyle katıldığı Burn Kiteboard Dünya Şampiyonası ilk kez İstanbul’da



Her yıl dünyanın farklı bir ülksinde gerçekleştirilen ve dünya sıralamasında en yüksek puan getirisine sahip olan Burn Kiteboard Dünya Şampiyonası, 17-23 Ağustos 2014 tarihleri arasında İstanbul’da, Kuruçeşme ve Burç Beach’de düzenlenecek. Canon, bu önemli yarışta stan kurarak özel fotoğraf çekimleri gerçekleştirecek.

Beş kıta ve 32 ülkeden 120 sporcunun dünya şampiyonluğu için mücadele edeceği BURN Kiteboard Dünya Şampiyonası ilk kez İstanbul’da. Dünya sıralamasında kıyasıya rekabet içinde olan birbirinden iddialı sporcular Formula disiplininde yarışırlarken, bu yarışı izleyen sporseverler anılarını Canon ile ölümsüzleştirecek.

Canon, etkinlik süresince kuracağı standda fotoğraf çekimi ve baskısı yapacak. Canon’un en son teknoloji fotoğraf makineleriyle yapılacak çekimler, yine Canon’un üstün baskı teknolojileriyle basılacak. Ve de çekilen fotolar, sporseverlere özel bir çerçeve içerisinde verilecek.

Canon ayrıca Facebook üzerinden de bu büyük etkinliği takip edenlerin orada çektikleri fotolarını yükleyebilecekleri bir etkinlik sayfası da açıyor. Sayfanın adresi facebook.com/CanonTurkiye şeklinde. Ayrıca etkinlik fotoğrafları #Canonhepyanında etiketiyle de takip edilebilecek.

Şampiyonanın açılışı, çok özel bir yarışa sahne olacak 17 Ağustos 2014 tarihinde BURC Beach – Kuruçeşme rotasında 40 kilometrelik parkurda gerçekleşecek olan Kitaboard Boğaz Etabı (Kite Bosphorus Cup), İstanbul Boğazı’nın tamamından takip edilebilecek. Kuruçeşme Parkı’na kurulacak etkinlik alanında ise, gün boyu festival havası yaşanacak. 18-23 Ağustos tarihleri arasında BURÇ Beach Gümüşdere’de gerçekleşecek yarışlar, 23 Ağustos’taki ödül töreni ile son bulacak.

‘Kiteboard’ rüzgar sörfünü andıran, ancak yelken yerine “kite” adı verilen, uçurtma ile paraşüt arası bir ekipmanla rüzgar kontrolüne dayalı bir board sporu. Bu spor dalı, son yılların en çekici su sporu olma özelliğini taşımasının yanı sıra olimpik bir sınıf olması açısından da önemli.


ŞAMPİYONANIN PROGRAMI:
17 Ağustos Pazar // Kuruçeşme Parkı
11:00 – 20.00 Gün boyu tüketici etkinlikleri
12:00 – 16.00 Kite Bosphorus Cup

18-22 Ağustos Pazartesi // Burc Beach
10:00 – 17:00                     Yarışlar (Course Race & Freestyle)
10:00 – 19:00                     Müzik, Aktiviteler, Plaj Oyunlari

23 Ağustos Cumartesi // Burc Beach
10:00 – 17:00                     Yarışlar (Course Race & Freestyle)
14:00 – 15:00                     Özel Etkinlikler / SUP Yarışı
17:30                                    Ödül Töreni