9 Kasım 2020 Pazartesi

TÜRSAB heyeti, Batman ve Mardin’de Acentalar ile Buluştu

TÜRSAB’dan Batman ve Mardin Ziyareti
TÜRSAB heyeti, Çalıştayın ardından Batman ve Mardin illerini ziyaret etti
Kültür ve İnanç Destinasyonu Çalıştayı için Diyarbakır’a giden TÜRSAB heyeti, Çalıştayın ardından Batman ve Mardin illerini ziyaret etti. TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, Yönetim Kurulu Üyeleri, Bölge Temsil Kurulu Başkanları, Batman ve Mardin’de faaliyet gösteren seyahat acentaları ile bir araya gelerek pandemi sürecinde yaşanan sorunları değerlendirip, bölge turizmini geliştirmek için yapılması gerekenleri konuştu.


TÜRSAB YÖNETİM KURULU BATMAN’DAKİ SEYAHAT ACENTALARIYLA BULUŞTU
TÜRSAB heyetinin ilk ziyareti Batman’a oldu. Batman Valisi Hulusi Şahin, Batman Ticaret ve Sanayi Odası (BATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Demir’in katılımıyla gerçekleşen buluşmada çok sayıda seyahat acentası hazır bulundu.

FİRUZ B. BAĞLIKAYA: “PANDEMİ SONRASINA HAZIRLANIYORUZ”
TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, konuşmasının başında pandeminin en fazla etkilediği sektörün turizm olduğuna dikkat çekti. Seyahat acentalarının zor günlerden geçtiğini belirten Bağlıkaya, pandemi sürecinde sektörü ayakta tutmak için çalıştıklarını ifade etti. Bağlıkaya, “Önümüzdeki döneme hazır olmak için gezilerimize aralıksız devam ediyoruz. Ülkemizin turizm potansiyelini tüm meslektaşlarımıza tek tek gezerek hatırlatıyoruz. Kimsenin morali bozulmasın, ayaktayız devam edeceğiz diyoruz. Dünyada pandemi sürecinde turizm trendlerinde değişiklikler oldu. Daha önceki dönemlerde deniz, güneş ekseninde turizm hareketi yoğunluktaydı. Artık turistler kültür ve doğa turları gibi segmentlere yöneldi. Bu açıdan bakıldığında Batman’ın da önemli bir turizm potansiyeli var. Batman, kültür turizmi açısından önemli fırsatlar sunuyor. Turizm hareketinin yüzde sekseni ülkemizin 5 şehrinde gerçekleşiyor. Diğer illerimiz geri kalan yüzde yirmiyi paylaşıyor. Turizmi bütün illerimizde 12 aya yayma hedefiyle hareket ediyoruz. Biz Türkiye Seyahat Acentaları Birliği olarak, bölge turizmi için elimizden geldiği kadar üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız” dedi.

BATMAN VALİSİ ŞAHİN:“HASANKEYF YOK OLDU ALGISINI SİLMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Batman Valisi Hulusi Şahin TÜRSAB’ın Batman’a yaptığı ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Vali Şahin, “Pandemi nedeniyle turizm için zor ve zahmetli bir mevsimi geride bıraktık.  Her kriz bünyesinde fırsatlar barındırıyor. Bu ziyareti, turizmi fırsata çevirmek için yapılmış saha çalışması olarak görüyorum. Türkiye’nin turizmde hızlı toparlanma yapacağını düşünüyorum. Biz en büyük markamız olan Hasankeyf markası ile önemli bir dönüşümü yaşarken pandemiye yakalandık. Bu sancılı süreci turizmin taban yaptığı döneme getirmek bizim için faydalı oldu. Hasankeyf sulara gömüldü, yok oldu algısı yanlış, bu algıyı yok etmek için uğraşıyoruz. Geleceğe bakıyoruz. Kültür turizminde çok önemli bir destinasyon olan Hasankeyf’in yeni rotalarda yer alması için çalışıyoruz” dedi. Toplantının ardından TÜRSAB heyeti geçen yıl açılan Hasankeyf Müzesi’ni gezerek müze hakkında bilgi aldı.

FİRUZ B. BAĞLIKAYA:“SEYAHAT ACENTALARININ İŞ KAYBI ÇOK YÜKSEK SEVİYELERE ULAŞTI”

Heyetin ikinci durağı Mezopotamya’nın altın üçgeni olarak anılan illerin içinde yer alan Mardin oldu. TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, Yönetim Kurulu Üyeleri, Bölge Temsil Kurulu Başkanları Mardin’de faaliyet gösteren seyahat acentaları ile akşam yemeğinde buluştu. TÜRSAB’ın Mardin buluşmasına Vali Yardımcısı Gürsel Temurci ile Mardin İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Mehmet Sabahattin Genç de katıldı.

Yemekte konuşma yapan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, seyahat acentalarının iş kaybının çok yüksek seviyelere ulaştığını vurguladı.  Bağlıkaya, “Birçok meslektaşımız işini kapatmak zorunda kaldı. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış önemli bir destinasyonumuz. Bu vesile ile seyahat acentaları tur rotasında altın üçgen dediğimiz Diyarbakır- Şanlıurfa – Mardin illerine yönelik Çalıştay gerçekleştirdik. Bölgenin tanıtılmasına katkıda bulunmak için buradayız. Burada olmaktan son derece mutluyuz” sözleriyle bölgenin turizm açısından öneminin altını çizdi.

7 Kasım 2020 Cumartesi

ANT DEVELOPMENT ve ACCOR GRUBU ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMA İLE SO/MOSKOVA,‘POKLONNAYA9’YAŞAM KOMPLEKSİNDE

ANT Grubu kuruluşu ANT Development gayrimenkul yatırım şirketi ve uluslararası otel işletmecilik grubu ACCOR bugün, dünyanın en lüks life-style otel markalarından ‘SO/Hotels&Resorts’ markasının, Moskova’nın en prestijli komplekslerinden Poklonnaya9 Residence Kompleksinde açılmasına dair anlaşma imzalandığını açıkladı. 2023 yılında hizmete girecek olan ‘SO/Moskova’, başkentte bulunanilk ‘Lüks Life-Style’ otel olma özelliğine sahip.

Moskova’nın en prestijli bölgelerinden biri olan Dorogomilovo’da yer alan bu yeni rezidans kompleksi ve tasarım otel, lüks gayrimenkul sektörünün en üst seviyedeki tüm ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlandı. 70 yıldır dünyanın değişik bölgelerinde çok özel otel ve gayrimenkul projelerinde imzası bulunan uluslararası mimarlık grubu Tabanlıoğlu Architects tarafından mimari tasarımı yapılan otelde, Moskova’nın tarihi dokusunun özgün karakterini ve cazibesini vurgulayacak bir tasarım dili kullanıldı.

Projede yer alan basarılı isimler ayrıca; ANT Development, SO/Moskova’nın iç mimari tasarımı için New York’un en bilinen tasarım grubu Rockwell Group ile anlaştı. Tasarım portföyünde, Avrupa ve Amerika’nın en önemli şehirlerinde, lüks otel ve restoranları bulunan Rockwell Group’un özelliği ise, her projede hikayesi olan eşsiz bir atmosfer yakalıyor olması. SO/Moskova’nın iç tasarım konseptinde ‘Rus Peri Masalları ve Destanları’nın bugüne uyarlanmış dünyası, orijinal renkler, özgün malzemeler, özel tasarım mobilyalar ve iç dekorasyon malzemeleriyle yaratılıyor. SO/Moskova’nın otel ve gayrimenkul geliştirme danışmanlığını ise, dünyanın önde gelen isimlerinden SERVOTEL, Ömer İsvan başkanlığında yürütüyor.

SO/Moskova’nın, değişik restoranlar, barlar, kafeler, oturma salonları, ortak çalışma alanları, panaromik havuza sahip yoga ve fitness salonlarından oluşan spor merkezi ve spa gibi zengin donatıları ile, sadece otel misafirlerinin değil, hem ‘Poklonnaya9’da yaşayan ev sahiplerinin hem de tüm Moskova’nınönde gelen ‘Life-Style’buluşma noktası haline gelmesi planlanıyor.

Projenin yatırımcısı ANT Development, dünyadakiTOP-100 inşaat şirketlerinden birisini de kapsayan Ant Yapı Grubu bünyesinde yer alıyor. Projenin işletmecisi olan Accor ise Avrupa’nın en büyük otel işletmecisi konumunda bulunuyor. Grup, 110 ülkede 5.000’den fazla otel ve rezidans işletiyor. Grubun bünyesinde SO/,Raffles, Sofitel, Banyan Tree, Delano, Orient Express, Fairmont gibi çok özel markalar bulunuyor. SO/ Hotels & Resorts markası ise, modern tasarım dünyasının seçkin moda isimlerini, otellerin de yer alan değişik tasarım detaylarına derinlik kazandırmak üzere dahil ediyor; bu isimler arasında Mauritius’da Kenzo Takada, Bangkok’da Christian Lacroix, Singapur’da Karl Lagerfeld yer alıyor. Moskova için moda dünyasından seçilen isim ise henüz anons edilmedi.

ANT Development’ın yaptığı projelerde olduğu gibi, SO/ Hotels & Resorts markası da bulunduğu lokasyonlarda sofistike ve dinamik stilleri projelerinin ambiansını yansıtmak adına birleştiriyor. Her iki grupda “modern tasarımın eşsiz karakterini” ortaya çıkartma konusunda uzmanlığa sahip bulunuyor.

ANT Development’ın Yönetici Ortağı Güven Dündar, bu birliktelikle ilgili şunları söyledi: “ANT Development ve SO/ Hotels & Resorts markası, modern lüks yaşantının ister bir otel odasında isterse bir rezidansta olsun, nasıl olması gerektiği konusunda çok benzer bir vizyona sahipler. En başından beri bizler, sadece komplekste yaşayanlara değil, tüm Moskova’ya, içindeki yeme-içme, eğlence ve dinlence mekanları ile hitap edecek ve şehrin sosyal dokusunun yeni çekim merkezi olacak bir mekan yaratmak istedik. SO/ Hotels & Resorts sadece bir otel markası değil. Adını taşıyan her bir mekan daimi olarak geri gelmek isteyeceğiniz mekanlar ve deneyimler yaratan özgün projeler olarak hayata geçirildi.”

Accor Grubu Rusya, Gürcistan, Ukrayna ve BDTCEO’su Alexis Delaroff ise: “Bizim lüks ve moda otel markamız olan SO/ Hotels &Resorts’un Moskova’ya ve ikonik yerler olan Kutuzovsky Prospect ve Poklonnaya Gora’ya gelmesinden çok memnunum. Avant-Garde tasarım özellikleri ve güncel moda vurguları ile simgeleşmiş buluşma mekanlarına evsahipliği yapan lüks bir otel markası olan SO/, orijinal Rus hissiyatına Fransız cazibesi ve üst seviye servis kalitesi katacaktır. Böylesi bir mekanın hem otel misafirleri hem de tüm şehir için çok önemli bir cazibe merkezi olacağına inanıyorum” dedi.

ANT Development yetkilileri, ‘Poklonnaya9’ projesinin 2019 yılında başladığını ve halihazırda inşaatın süratli bir tempo ile yükselmeye devam ettiğini açıkladı. 32katlı, lüks rezidanslar ve SO/otelden oluşan kompleks, Moskova’nın çok önemli bir merkezi olan Kutuzovsky Prospekt ve Triumphal Arch’a sadece 2 dakika uzaklıkta yer alıyor. Neoklasisizm ve Art Deco özelliklerini birleştiren bina, Moskova'nın en seçkinbölgelerinden biri olan Dorogomilovo’daki tarihi yapısal dokuya organik şekilde entegre oluyor. Kompleks, dört katlı yeraltı otoparkı, en üstkatlarında teraslı ‘penthouse’larıvemanzaralı daireleri ile Moskova lüks yaşamının yeni adresi olmaya hazırlanıyor. Tüm ‘Poklonnaya9’ sakinlerine Accor tarafından SO/Moskova’nın beş yıldızlı lüks otel hizmetleri sunulacak. Projenin 2023 yılının ikinci çeyreğinde devreye girmesi bekleniyor.

6 Kasım 2020 Cuma

Koç Holding'den yılın 9 ayında 125,7 milyar TL konsolide ciro

Koç Holding, 2020 yılının ilk 9 ayında konsolide bazda toplam 125,7 milyar TL gelir elde ederken 6,1 milyar TL kombine yatırım gerçekleştirdi. İlk 9 ay finansal sonuçlarını değerlendiren Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, “Koronavirüs salgını tüm dünyada zorlukları ve belirsizliği daha da artırırken, çevik yönetim anlayışının önemini ortaya koydu. Koç Topluluğu olarak bu zorlu dönemde de disiplinli yönetim anlayışımız, sağlam bilançomuz, dengeli portföy yapımız, dijital yetkinliklerimiz, çevik yönetimimiz, çalışma arkadaşlarımızın üstün gayreti, kuvvetli bayi teşkilatımız ve etkin tedarik zincirimiz sayesinde güçlü konumumuzu sürdürüyoruz.


Küresel ekonomiyi ve değer zincirlerini derinden etkileyen koronavirüs salgınının menfi ekonomik etkilerini ihtiyatlı politikalarımız sayesinde azaltabildik. Yurt içinde tüketici talebinin devam etmesi, yurt dışında ise ihracat pazarlarında başlayan hareketlilik koronavirüs salgını kaynaklı ekonomik yavaşlamanın etkilerini nispeten azalttı. Ancak üçüncü çeyreğin sonu itibarıyla özellikle Avrupa ülkelerinde koronavirüs salgınına yönelik kısıtlamaların yeniden gündeme gelmesi, ihracat pazarlarımızdaki belirsizliklerin artabileceğinin sinyalini verdi. Koç Topluluğu olarak bu dönemde ülkemizin ekonomisine katkı sağlamak için üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yılın ilk 9 ayında yaptığımız 6,1 milyar TL kombine yatırımla, son 5 senelik toplam yatırımlarımız 40 milyar TL’ye ulaştı” dedi.

Levent Çakıroğlu: “Topluluk Şirketlerimiz ile Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 9’unu gerçekleştiriyoruz.”

Koç Topluluğu Şirketleri’nin, Türkiye’nin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 9’unu gerçekleştirdiğine dikkat çeken Levent Çakıroğlu, “Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin hazırladığı ‘Türkiye’nin İlk 1000 İhracatçısı Listesi’nde bu sene de şirketlerimiz ile en üst sıralarda yer aldık. Listede Ford Otosan ihracat şampiyonu, Tüpraş 3’üncü, Tofaş 7’nci ve Arçelik 9’uncu oldu” dedi. 

“Diğer yandan Avrupa Komisyonu’nun 2019 yılında açıkladığı ‘Yeşil Mutabakat’ın en iyi şekilde hayata geçirilebilmesi için özel sektörün rolünü tanımlamak üzere Dünya Ekonomik Forumu tarafından küresel 30 şirketin CEO’sunun bir araya geldiği CEO Eylem Grubu’nda, ülkemizi temsil etmek bizim için çok önemliydi” diyerek sözlerini sürdüren Levent Çakıroğlu şöyle devam etti: “Açıklanan ortak bildiri doğrultusunda, küresel yeşil toparlanma için gerekli yol haritasının oluşturulmasına Koç Topluluğu olarak somut bir katkı sunacağımızı taahhüt ettik ve sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımızı hızlandırdık. Ayrıca Avrupa Birliği ile ticari ilişkileri Gümrük Birliği’ne dayanan Türkiye’nin ilgili finansal teşvik mekanizmalarından faydalanması ve Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerdeki sürdürülebilirlik kriterleri açısından başarılı şirketlerin süreçlere dâhil olması için önerdiğimiz yaklaşımın yayınlanan bildiride yer almasından memnuniyet duyduk.”

Levent Çakıroğlu: “Ford Otosan, ticari araç pazarındaki geleneksel liderliğini yüzde 37,3’e ulaşan pazar payıyla devam ettirdi.”

Yılın ikinci çeyreğinden itibaren faizlerdeki aşağı yönlü seyrin ertelenen tüketici talebiyle birleşerek, özellikle otomotiv sektöründe yılın üçüncü çeyreğine olumlu yansıdığını belirten Levent Çakıroğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Ford Otosan, yurt içi ticari araç pazarındaki geleneksel liderliğini yüzde 37,3’e ulaşan pazar payıyla devam ettirdi. Avrupa ticari araç pazarının e-ticaretin etkisiyle hızla toparlandığı bu dönemde, Ford sektörün üzerinde gösterdiği performans ile pazar payını üçüncü çeyrekte yüzde 15,1’e çıkardı ve Ford markası 2015’ten bu yana süren Avrupa ticari araç pazarı liderliğini korudu. Bu dönemde Avrupa’da satılan Transit Ailesi araçların yüzde 85’i Ford Otosan tarafından üretildi. Fiat markası, Türkiye otomotiv pazarında 2020 yılının ilk 9 ayını lider olarak tamamlarken, Tofaş’ın ürün geliştirme sürecine de liderlik ederek, üretimini gerçekleştirdiği Fiat Egea, tüm model seçenekleriyle Türkiye’nin en çok tercih edilen otomobili oldu. Tofaş 2019 Mayıs ayında aldığı kararla Fiat Egea’yı 225 milyon dolarlık yatırımla kapsamlı bir şekilde yenilerken, model yelpazesine ‘Egea Cross’u ekledi. Yenilenen Egea Model ailesinin, 2021 yılı başında satışa sunulması planlanıyor. Diğer yandan pandemiye rağmen ihracattaki atılımına hız kesmeden devam eden Otokar, gerçekleştirdiği toplam yaklaşık 135 milyon ABD doları tutarındaki iki yeni ihracat anlaşmasıyla Türkiye’nin savunma alanındaki gücünü yurt dışına taşımayı sürdürdü. Sektörünün lider üreticisi TürkTraktör ise ilk 9 ayda ürettiği traktör sayısını geçen seneye göre yüzde 38 oranında arttırarak tarım sektörüne tüm gücüyle destek vermeye devam etti.”  

Levent Çakıroğlu: ‘’Her ne kadar koronavirüs salgını dış ticaretteki gelişmeler konusunda belirsizlik yaratsa da Arçelik’in bu dönemdeki güçlü performansı, finansal sonuçlarına olumlu yönde yansıdı.’’

Dayanıklı tüketim sektöründe ertelenen tüketici talebi ve değişen tüketici tercihleri iç pazara olumlu yansırken, dış ticaretteki toparlanmanın da beklenenin üzerinde gerçekleştiğine dikkat çeken Levent Çakıroğlu şu ifadeleri kullandı: “Arçelik, ikinci çeyrekte ötelenen talebin güçlü dönüşü sonucunda, yüksek bir ciro büyümesinin yanı sıra, güçlü operasyonel ve finansal yönetim ile birlikte her alanda başarılı sonuçlar elde etti. Her ne kadar koronavirüs salgını dış ticaretteki gelişmeler konusunda belirsizlik yaratsa da Arçelik’in bu dönemdeki güçlü performansı, finansal sonuçlarına olumlu yönde yansıdı. Arçelik tüketicilerin pandemi döneminde artan hijyen ihtiyacına da esnek ve çevik üretim anlayışı ve güçlü Ar-Ge yapısı ile tasarladığı Ultra Hijyen Serisi ile yanıt verdi. Arçelik ayrıca sürdürülebilirlik yolculuğunda önemli bir adım daha atarak küresel üretim merkezlerinde 2019-2020 yılı için karbon-nötr oldu.”

Bankacılık sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Levent Çakıroğlu, Yapı Kredi’nin, Türkiye’nin üçüncü büyük özel bankası olarak, “Hizmette Sınır Yoktur” anlayışıyla ülke ekonomisine değer katmayı sürdürdüğünü ifade etti. Levent Çakıroğlu sözlerine şöyle devam etti:  “Yapı Kredi, 2020 yılının ilk dokuz ayında nakdi ve gayri nakdi kredilerini yıllık bazda yüzde 24 artırarak, Türkiye ekonomisine 384,4 milyar TL kaynak sağladı. Nakdi kredi hacmini yıllık yüzde 27 artışla 283 milyar TL’ye çıkaran Yapı Kredi’nin özel bankalar arasındaki toplam kredi pazar payı yüzde 16,5 oldu. Ayrıca bankamız, dış ticaretin finansmanı ve genel kurumsal amaçlarla kullanılmak üzere geçtiğimiz günlerde 20 ülkeden 38 finansal kurumun katılımıyla 367 gün vadeli yaklaşık toplam 805 milyon ABD Doları tutarında ikinci yarının en yüksek katılımlı sendikasyon kredisi anlaşmasına başarılı bir şekilde imza attı.

Enerji sektörüne baktığımızda ise koronavirüs salgını küresel çapta akaryakıt ürünleri talebini etkilemeye devam ederken, enerji sektörünün ülkemizdeki lokomotifi Tüpraş, ülkemizin enerji ihtiyacını başarıyla karşılamayı sürdürdü. Tüpraş, normalleşme sürecine paralel yurt içinde artan talebi karşılamaya yönelik üretim artışı gerçekleştirirken, küresel olarak havacılık yakıtları başta olmak üzere arz talep dengesizliğinin sürdüğü bu dönemde, yüksek stokların da etkisiyle zayıf seyreden ürün marjları sebebiyle bu yılın ilk dokuz ayında net zarar kaydetti.”

Levent Çakıroğlu: “Topluluğumuzu daha güçlü bir geleceğe hazırlayacak büyük bir kültürel dönüşüm programı yönetiyoruz.”

2016’dan bu yana Koç Topluluğu’nda uygulanan kültürel dönüşüm programına da dikkat çekerek bu alandaki gayretlerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Levent Çakıroğlu şöyle konuştu: “Belirsizlik ortamında, değişim dinamiklerinin getirdiği tehditleri bertaraf edecek, fırsatları yakalayacak ama esas itibariyle Topluluğumuzu geleceğe daha güçlü hazırlayacak büyük bir kültürel dönüşüm programı yönetiyoruz. Kültürel değişimi sağlayacak inisiyatiflerimiz; dijital dönüşüm, sıfır bazlı bütçeleme, çevik yönetim, inovasyon ve kurum içi girişimcilik. Koç Topluluğu olarak birçok yenilikçi fikrin hayata geçirilebilmesi için uygun iklimi sağlamak amacıyla hayata geçirdiğimiz kurum içi girişimcilik programımızın örneklerinden birini Aygaz’da geliştirdik. Aygaz’ın kurumiçi girişimcilik programımızda yer alan iş fikirlerinden AyKargo’nun şirketleşme çalışmaları, Koç Topluluğu’nun kurumiçi girişimcilik kabiliyetinin en ümit vaadeden örneklerinden biri oldu” dedi. 

Pandemi dönemiyle beraber değişen turizm sektörü dinamikleri hakkında da yorum yapan Firuz B. Bağlıkaya, “Yavaş yavaş insanlar doğa turizmine, karavan turizmine, macera turizmine eğilim göstermeye başladılar



Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Kocaeli Otel ve Turistik Tesis İşletmecileri Derneği’nin (KODİT) ortaklığında 3-4-5 Kasım 2020 tarihleri arasında düzenlenen Turizm Sektör Buluşması programının son günü Kocaeli Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz B. Bağlıkaya ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Yaşar Çakmak’ın konuşmalarıyla katıldığı TÜRSAB Doğu Marmara Bölge Temsil Kurulu Başkanı Aytekin Şahinbaş’ın ev sahipliğinde düzenlenen organizasyonda; Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz, Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, Kandıra Belediye Başkanı Adnan Turan, Kocaeli İl Kültür ve Turizm Müdürü Fatih Taşdelen, KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Balamir Gündoğdu, TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyeleri, TÜRSAB Bölge Temsil Kurulu Başkanları ve info turu kapsamında bölgeye gelen 100’ün üzerinde seyahat acentası temsilcisi de yer aldı.


TÜRSAB BAŞKANI FİRUZ BAĞLIKAYA:
“ÜLKEMİZ 2020 YILINDA TURİZM SEKTÖRÜ GELİRLERİNDEN YOKSUN KALDI”
Sektör buluşmasının açılış konuşmasında kürsüye çıkan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Dünyanın her yerinde olduğu gibi en çok zarar gören sektör maalesef turizm oldu. Çok önemli bir ekonomik değerden yoksun kaldı ülkemiz” ifadelerini kullandı. Bu süreci seyahat acentalarının çok sert biçimde geçirdiğinin altını çizen Bağlıkaya, “Seyahat acentalarımız 2020 yılında çok zor günler geçirdi. Mesleğimizin sürdürülebilirliği için elzem olan taleplerimizi yetkili birimlerle paylaşmaya devam ediyoruz” dedi.

“İÇ TURİZM OLMADAN DIŞ TURİZM OLMAZ”
Yapılan organizasyonun çok değerli olduğunu dile getiren TÜRSAB Başkanı, Kocaeli’nde bulunmanın önemine vurgu yaparak; “Kocaeli, iki tane büyük şehrin ortasında, iki bölge iklimine hâkim, gerçekten müstesna bir yer. Dağları, ovaları, ormanları, tabiat güzellikleri ile muhteşem bir yer burası” ifadelerini kullandı. Pandemi dönemiyle beraber değişen turizm sektörü dinamikleri hakkında da yorum yapan Bağlıkaya, “Yavaş yavaş insanlar doğa turizmine, karavan turizmine, macera turizmine eğilim göstermeye başladılar. Satılan ürünlere baktığımızda villalar, butik oteller, daha özgün seyahatler ilgi görmeye başladı tüm dünyada. Bu açıdan bakıldığında Kocaeli, saydıklarımın tümünü sunabilecek bir yer. Bunun yanı sıra; kış turizmi, kongre turizmine de hizmet verebilecek düzeyde birtakım imkanlara sahip. Biz burada seyahat acentaları olarak üzerimize düşeni yapacağız. İç turizm olmadan dış turizm olmaz. Kocaeli’ni biraz daha hatırlatmamız lazım. Umuyorum bu emeklerimizin karşılığını alacağımız daha güzel günlerde birlikte olacağız” şeklinde konuştu.


KOCAELİ VALİSİ SEDDAR YAVUZ:
“KOCAELİ İSTANBUL İLE YARIŞAN TARİHİ BİR ŞEHİR”
Oldukça zor bir dönemin içerisinde bulunduklarını kaydeden Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Türkiye’nin dünya ülkelerine oranla daha iyi bir mücadele verdiğini belirtti. Kocaeli’nin ise turizm bakımından son derece değerli güzelliklere sahip olduğunu belirten Yavuz; “Burada inanılmaz eserler var. Öncelikle bu kentin insanları kendi şehrini tanımalı. Doğu Roma’nın başkenti olarak gördüğümüz Nikomedya’yı ne kadar tanıttık bunu konuşmamız lazım. Osmanlı döneminden de çok iyi eserler var. Şehirle dip dibe bu kadar yeşili bulabileceğiniz başka bir yer yok. İstanbul ile her alanda yarış yapabilecek bir şehir” dedi.
Bilim ve teknoloji bakımından da Kocaeli’nin sahip olduğu öneme vurgu yapan Vali Seddar Yavuz, “Bilim ve teknolojinin üssü burası. Turizmin gelişmesinde teknoparklar ile yeni bir alan yaratabiliriz. Burası komplike bir şehir. Kocaeli, size büyük imkanlar sunacaktır” ifadelerini kullandı.


KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BAŞKANVEKİLİ YAŞAR ÇAKMAK:
“TURİZM SEKTÖRÜNÜ CANLANDIRMALIYIZ”
Sektörün pandemi süresince büyük sıkıntılar yaşadığına dikkat çeken Başkanvekili Yaşar Çakmak, turizm ile ilgili beklentilerin de değiştiğini belirtti. Oluşan bu tabloya ilişkin çözüm önerilerinin üretilmesi gerektiğini vurgulayan Çakmak, “Kocaeli’nin sizlerle paylaşacağı turistik değerler oldukça fazla. İnsanların güzel vakit geçirebileceği bir yer. Burası yolların üzerinde, kolayca geçilebilen bir destinasyon değil, kalıp nefes alabileceğiniz bir kent. 2500 kilometreye ulaşan yürüyüş yollarımız var. Doğa turizmi için de artışlarımız var ve taleplerimiz de bu yönde. Sektörü canlandırmak için çalışmalar yapmalıyız. Bizler pandemi geçtikten sonraki yeni döneme hazırlıklı olmalıyız” şeklinde konuştu.


SEYAHAT ACENTALARI ALTERNATİF DESTİNASYONLARI KEŞFE ÇIKTI
3 gün süren info programı kapsamında ise TÜRSAB üyesi seyahat acentaları, şehrin birçok bölgesinde incelemelerde bulundu. İlk gün Roma, Bizans ve Osmanlı sanatının nadide örneklerinin sergilendiği Etnografya Müzesi, Osmanlı Devleti’nin ilk Genel Yol İşleri Gezici Müfettişi olan Selim Sırrı Paşa’nın tarihi konağı, sivil mimarlık yapılarıyla dikkat çeken Kapanca Sokak ile doğal güzellikleri ve spor turizmine olan yatkınlığıyla ziyaretçilerine hitap eden Yuvacık Barajı’nın yanı sıra ılıca ve tarihi alan ziyaretleri yapan acentalar, ikinci gün ise; Ayrı Gezegen Cam Teras Gezisi, kış turizmi potansiyeliyle dikkat çeken Kartepe Kayak Merkezi ve doğa turizmi tutkunlarının uğrak yeri olan Sekakamp’ı gezdi. Organizasyonun son gününde ise buluşma programının ardından Seka Bilim Merkezi’ne hareket eden sektör temsilcileri, son olarak Kağıt Müzesi’nde incelemelerde bulundu.

5 Kasım 2020 Perşembe

Marriott’tan otel içinde “Glamping” seçeneği!

Avustralya'da Melbourne kentinin iş ve finans merkezinde hizmet veren Melbourne Marriott Hotel, müşterileri tesise çekmek için bir dizi kaçamak seçenekleri sunmaya başladı


Şehir otelciliğinde yeni bir trend gözüyle bakılan bu seçenekler içinde Glamping dikkat çekiyor. Glamping’in; glamorous (büyüleyici) ve camping (kamp yapmak) kelimelerinin birleşiminden meydana geldiğini hatırlatan Kerem Köfteoğlu, tatil anlayışı olarak gösterişi ve rahatı, sade ve doğal olanla birleştirmek anlamlarında kullanılan  glamping’in, ağırlıklı olarak lüks çadır kamplarını içerdiğini belirtiyor. Köfteoğlu, Marriott yönetiminin şimdi de evde kalmaktan sıkılan ve genelde outdoor aktiviteleri içeren glamping’i şehir otelciliğiyle birleştirdiğini söylüyor.  Melbourne Marriott’un yeni konsepti, şehrin göbeğinde eğlenceli aile deneyimlerinden lüks romantik konaklamaya kadar farklı seçenekler içeriyor. Yeniden eve kapanmaların gündemde olduğuna dikkat çeken otelin satış ve pazarlama müdürü Grant Gray “Artık hepimiz eyalet içinde yeniden hareket etme imkanına kavuştuk” diyor. 

Lüks Aile Glamping’i

Melbourne Marriott Hotel, dört duvar arasında sıkışmaktan sıkılan ailelere şehirde büyüleyici bir deneyim sunuyor. Fiyatı 299 dolar olarak belirleyen bu paketi satın alan aile, 5 yıldızlı odada çocuklarıyla muhteşem çadırlı özel deneyim yaşıyor. Pakette Teepee çadırlı özel avlu,  iki büyük çift kişilik yatak, yastık, battaniye, 2 çocuk uyku tulumu, peri ışıklı ateş çukuru, bireysel avlu ortam aydınlatması. Ebeveynler için dinlenme kampı sandalyeleri. Piknik masası, oyun ve kutu oyunlar. Böylece bu paketi satın alan aileler, ister yıldızların altında açık havaya kurulan lüks çadırda, isterlerse de içerdeki odalarında yatıp günün yoğunluğunu atacakları farklı bir gece yaşamış oluyorlar. 

Köpek Dostu Otel

Marriott Melbourne, tüylü dostlarından ayrılmak istemeyenlere de bir seçenek sunuyor. Otelde oluşturulan köpek dostu odalar, köpeği ile tatil yapmak isteyenler için özel olarak tasarlandı. Odaya hem misafir hem de köpeğinin yatacağı pelüş yataklar konuyor. Fiyatı ve 289 dolar olarak belirlenen bu paketi alanlar, tüylü dostlarıyla birlikte konaklamanın yanı sıra, köpeklerine özel yemek siparişi verip, köpekleriyle otelin çevresindeki Carlton Gardens, College of Surgeons Gardens, Parliament Gardens, Tianjin Gardens ve Fitzroy Gardens gibi en iyi yürüyüş parklarında oluşturulan  Marriott Melbourne’nün köpek parkında gezinebilecek. Paket, odaya köpek yatağı kurulması, avluya su ve yemek kaseleri konması, Walkies için yerel parkların haritası ve özel köpek yemek menüsünü içeriyor.

4 Kasım 2020 Çarşamba

Disleksili bireylerin %80’i normal veya üstün zekalı

Dyslexia International verilerine göre dünya çapında 700 milyon disleksili birey bulunuyor. Bili-nenin aksine disleksinin bir zeka geriliği olmadığını söyleyen Türkiye Disleksi Vakfı Başkanı Elif Yavuz “%80’inin üstün zekalı olduğu bu kişiler, doğru yönlendirildiğinde toplumda iz bırakan bireyler oluyorlar.” dedi

Dünya genelinde her 5 çocuktan birinin disleksi olduğunu, Türkiye’de resmi olarak bir tarama yapılmasa da özel araştırmalarda elde edilen verilere göre 20 bini aşkın dislektik çocuğun bulunduğunu söyleyen Elif Yavuz, “Topluma disleksili bireyler hakkında oldukça yanlış bir kanı hakim. Oysa disleksi bir engel değil tam anlamıyla bir hediye. Dislektik bireylerin yaklaşık %80’i üstün zekalı ve bu kişiler doğru yönlendirildiğinde toplumda iz bırakan bireyler oluyorlar. Tıpkı disleksili olan Einstein, Agahta Christie ya da Walt Disney gibi. Dünya ve sanat tarihine yön veren bi-reylerin içinde de çok fazla dislektik isim var. Bu kişiler engelli değil sadece öğrenme biçimleri farklı. Farklılıkları da eğer doğru zamanda fark edilir ve yönlendirilirse toplumun gıpta ettiği isimler arasına adlarını yazdırabiliyorlar.” dedi.

“Varsa Yoksa Disleksi” 27 Kasım’da başlıyor
Disleksiyle ilgili bilgilendirme ve farkındalık yaratma üzerine uzun süredir çalıştıkları bir dizi sosyal so-rumluluk projesini hayata geçirmeye hazırlandıklarını belirten Elif Yavuz, “Traveyo Turizm’in organize ettiği, 27-29 Kasım tarihleri arasında online bir etkinlik gerçekleştireceğiz. Halka açık olan bu etkinlik; workshoplar, seminerler, akademik çalışmalar, sanatçı videoları ve sokak röportajları  gibi her açıdan dolu bir içerikle geliyor. En önemli kısmı ise online bir disleksi testi yapılacak. Katılımcılar, hem kendileri hem de çocukları için hazırlanan bu online teste tamamen ücretsiz olarak ulaşabilecek. Testin sonunda, ilgili kişinin risk grubunda olup olmadığı anlaşılacak, risk grubunda olan kişiler bizimle bağlantı kurarak vakfımızdaki uzmanlardan yardım alabilecek.” ifadelerini kullandı.

Vakıf tarafından yapılan açıklamaya göre; “Varsa Yoksa Disleksi” sosyal sorumluluk projesiyle toplamda 5,5 milyon kişiye ulaşılması ve test sonucunda disleksiyle ilgili Türkiye’de önemli bir verinin toplanması hedefleniyor. 


Zaxi Restoran, “palamut balık” menüsü

Kışın en sevilen lezzetlerinden palamut balık, Zaxi dokunuşu ile huzurlarınızda
Günün her saatinde birbirinden farklı konseptler ile misafirlerini zarif, lüks, samimiyet ve “nitelikli yemek” deneyimi ile buluşturan Zaxi Restoran, “palamut balık” menüsü ile de Maslak bölgesinde, öğle yemeklerinin tercih edilen adresi. 30 Kasım tarihine kadar devam edecek olan özel palamut menüsü, misafirlerin tercihine göre palamut tava ve palamut ızgara seçenekleri ile yalnızca öğle servisinde yer alacak.



Türkiye’nin ve İstanbul’un en iyi lüks otellerinin mutfaklarını yönetmiş Baş Aşçı Arif Kemal Doğan tarafından oluşturulan dünya mutfağı ve Asya mutfaklarının yer aldığı Zaxi Restoran’ın zengin menüsüne, yepyeni bir lezzet eklendi. 

Mevsiminin taze ürünlerine göre hazırlanan günün çorbası, limon sosu ve zeytinyağı ile harmanlanan Akdeniz yeşillikleri, haşlanmış kırmızı pancar, domates, kırmızı turp, roka yaprakları, taze baharatlı patates ve limon eşliğinde menünün yıldızı palamut balık ve ardından fındıklı sütlaç lezzetleri misafirlerin beğenisine sunuluyor.

Hilton misafirperverliği ve “nitelikli yemek” deneyiminin buluştuğu Zaxi Restoran, tüm misafirlerini öğle yemeği için hem sağlıklı hem leziz palamut menüsünü deneyimlemeye davet ediyor. 

12 Ekim Pazartesi başlayan ve 30 Kasım Pazartesi gününe kadar devam edecek “palamut menüsü” cazip fiyatlarıyla öğle saatlerinde misafirlerini ağırlamayı bekliyor. 

Adres: Maslak Mahallesi, Büyükdere Caddesi No:233-101, Sarıyer İstanbul

Türkiye’den Mutfak Hikâyeleri Bir Kitapta Derlendi

Türkiye’nin on beş şehrinin mutfak hikâyelerinin anlatıldığı “Hikâyeleriyle Türk Mutfağı” kitabı, Yeditepe Üniversitesi Yayınevi’nden çıktı


Prof. Dr. Sibel Özilgen ve Doç. Dr. Özge Samancı, Türk mutfak kültürünü kayıt altına almak ve geleneksel dokusunu koruyarak gelecek nesillere aktarmak amacıyla özgün bir çalışmaya imza attı. Türkiye’nin 15 şehrinin mutfak sırları ve anılarının, o şehirlerde yaşamış kişilerin ağzından yazıya dökülmesini sağlayan Özilgen ve Samancı, hafızalarda yer eden en güzel anekdotları “Hikâyeleriyle 
Türk Mutfağı” kitabında topladı.  Türkiye’de kurulan ilk gastronomi ve mutfak sanatları bölümü olan Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nde 2015 yılında öğrencileri de içine alarak başlatılan bir projenin ürünü olan kitap, Yeditepe Üniversitesi Yayınevi’nden çıktı. 

Gelenekten Geleceğe
Şehirlere özgü yemek kültürünü tanımanın en iyi yolu, o bölgenin kültürüyle yoğrulmuş,  ocağında pişen yemeği kaşıklamış ve mutfağında nice tencereler kaynatmış insanlardan dinlemek. 

Mutfak kültürü mirasımız için başlangıç niteliğinde bir kaynak oluşturacak kitap için Prof. Dr. Sibel Özilgen ve Doç. Dr. Özge Samancı moderatörlüğünde, gönüllü öğrencilerden ve eğitmenlerden oluşan bir çalışma grubu, kendi ailelerinin ya da başka şehir ve köylerin mutfak kültürü geçmişine yolculuk yaptı; yaşadığı kentin, köyün yemek kültürünü hatırlayan veya yaşatan, çoğunlukla kadınlardan oluşan, Türkiye’nin on beş farklı şehrinden 60-65 yaş üstü kişilerle söyleşiler gerçekleştirdi.

Yemek ve sofra hikâyeleri, yemeğin hazırlandığı mutfaktan paylaşıldığı sofraya kadar farklı pencerelerden sorularla ele alındı. Her görüşme kendi hikâyesini oluşturdu.   

Mekân olarak mutfak, yemeğin pişirildiği ocak, fırın, tandır gibi mutfakta kullanılan ekipman, mutfakta kullanılan gıda maddelerinin nasıl sağlandığı, tüketilen gıda maddeleri, yiyecek saklama ve pişirme teknikleri, farklı öğünlerde tüketilen gıdalar ve yemek çeşitleri, içecekler, sofra araç-gereçleri ve sofra adabı, doğum, düğün ve sünnet gibi özel günlerde hazırlanan yemekler bu söyleşilerin konusu oldu. 

Standart Reçeteler Oluşturuldu
Gençler için bir ilham kaynağı olacak niteliğe sahip kitapta yer alan anlatımların ışığında 15 şehrin özgün yemekleri Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü eğitmenleri Fahri Demir, Sertan Çavuşoğlu ve Yavuz Efe Başeğmez tarafından denendi ve standart reçeteler haline getirildi. 

“Kültürümüz Yaşadığı Sürece Yaşarız”
Prof. Dr. Sibel Özilgen, “Kültürümüz yaşadığı sürece yaşarız” diyerek, kitaba ilişkin şunları söyledi: “Bizim bu kitabı oluşturmaktaki temel amacımız bölümümüzün kuruluş felsefesi doğrultusunda Türk mutfak kültürünü korumak, kayıt altına almak, tanıtmak ve dokusunu bozmadan yenilikçi bir bakış açısıyla gençlerimize taşımak yolunda bir adım daha atmaktı. Bu amaç doğrultusunda gençlerle birlikte yola çıktık ve kendisini anlatan 15 sıcacık hikâye ile geri döndük.” 

Kaynak Niteliği Taşıyor
Doç. Dr. Özge Samancı da, “Hikâyeleriyle Türk Mutfağı kitabı Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşamış olan büyüklerimizle gerçekleştirilen yemek kültürü odaklı sözlü tarih görüşmelerinden oluşuyor. Her görüşme kendi içinde başka hikaye ve detaylar barındırıyor. Türkiye’nin zengin gastronomi mirasına dikkat çeken bu kitap yemek kültürü alanında yapılacak olan çalışmalar için birinci kaynak niteliği taşıyor” diye konuştu.  



Kahramanmaraş Unesco Lansmanı Gerçekleşti

TURİZMİN SESİ
Kahramanmaraş’ın UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olması amacıyla Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan çalışmaların lansmanı yapıldı 


Programa katılan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, “Kahramanmaraş’la gurur duyuyoruz. Edebiyatın ve Şiirin Başkenti Kahramanmaraş, Dünya Edebiyat Kenti olmayı çoktan hak etmiştir” dedi. Tarihi Maraş Kalesi’nde düzenlenen programa Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun yanı sıra Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, Vali Vekili Mahmut Hersanlıoğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, AK Parti Milletvekilleri Habibe Öcal, İmran Kılıç, Ahmet Özdemir, Cihat Sezal, ilçe belediye başkanları, il müdürleri ile basın mensupları katıldı. Program, UNESCO için hazırlanan logo gösterimi, Yitiksöz ve Evvelahir Dergileri ile 1. Uluslararası Şiir ve Edebiyat Günleri tanıtım filmi ile başladı.

Yazı ve Söz Şehriyiz

Kahramanmaraş’ı UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı Edebiyat kategorisine dahil etme amacıyla başlatılan süreç ile ilgili bilgileri paylaşan Başkan Güngör, “Maraş, sadece yakın dönem için değil, neredeyse kurulduğu günden bu yana yazı ve sözle anılagelmiş bir şehirdir. Bugün geldiğimiz noktada şehrimizin “Edebiyat Şehri” olarak anılması da doğrudan bu gelenekle, bu atmosferle ilgili bir olgudur. Maraş’ta şiir ve edebiyat, en genel manada söz, bütün gücüyle yaşamaktadır. Bu da bize benzersiz bir “miras” sağlamıştır” diye konuştu.

Dünya Edebiyat Şehri Yolculuğu Başlıyor

Hayrettin Güngör, “Bugün burada toplanma sebebimiz, “edebiyatın başkenti” olarak isimlendirdiğimiz kentimizin bu benzersiz mirasını en üst düzeyde bir uluslararası organizasyona iştirak ederek bütün bir insanlık ailesinin hizmetine açma girişimimizdir. Sözümüzün oluşturduğu mirası insanlığın büyük mirasına ekleme niyetimizdir.  Şehrimizin edebiyat alanında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na girmesini temin etmek bir yandan sözümüzü dünyaya duyurmamızı sağlayacak, diğer yandan bu mirasın sürdürülebilir olmasını temin edecektir. Bu vesileyle başlattığımız sürecin şehrimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, katılımıyla bizleri onurlandıran Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Sayın Adil Karaismailoğlu ile misafirlerimize teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı.

Türkiye’ye Örneğiz

Gerçekleştirilen çalışmanın Kahramanmaraş ve Türkiye için büyük önem taşıdığına vurgu yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, “Kahramanmaraş’a baktığımız zaman hemen her alanda Türkiye’ye örnek olan bir şehir görüyoruz. Edebiyatta, şiirde, kültür ve sanatta olduğu gibi sanayi alanında da önemli bir noktada olan Kahramanmaraş’ta şimdi ise Kültürel Kalkınma Eylem Planı ile Türkiye örnek olacak bir şehirdir. Ayrıca UNESCO’ya Türkiye’den edebiyat alanında müracaat eden ilk ve tek şehir Kahramanmaraş’tır. Bu konuda şehirdeki bu potansiyeli hareketlendiren Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Hayrettin Güngör’e ve ekibine teşekkür ediyorum. Şehrimize hayırlı olsun” dedi.

Kahramanmaraş’la Gurur Duyuyoruz

Kahramaraş’a UNESCO Edebiyat şehri yolculuğunda başarılar dileyerek sözlerine başlayan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Edebiyat ve sanat anlamında Yedi Güzel Adamın şehri olarak bildiğimiz Kahramanmaraş’ın UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağındaki Edebiyat Şehri olma çalışmaları sizler gibi bizleri de gururlandırmıştır. Kahramanmaraş’ın bu anlamda ülkemize bir ilki yaşatması en büyük temennimizdir. Nitekim üç kapısından ikisinden şairin çıktığı Edebiyatın ve Şiirin Başkenti Kahramanmaraş, Dünya Edebiyat Kenti olmayı çoktan hak etmiştir” diye konuştu. Bakan Karaismailoğlu’nun konuşmasının ardından basın mensuplarından gelen sorular yanıtlandı.


MSA’dan Kasım’da birbirinden lezzetli workshoplar

Her yaşa ve farklı ilgi alanlarına uygun hazırlanan workshoplar’da ekmek yapımından çorbaya, dünya mutfaklarından çikolatalı tatlılara pek çok eğitim veriliyor. Türkiye’nin en kapsamlı yiyecek-içecek eğitim merkezi olan MSA’nın workshop mutfaklarında “Hayatımda yumurta bile kırmadım” diyenler 3-4 saat sonunda zorlanmadan yemek pişirip, birbirinden güzel tabaklara imza atabiliyor. Her ay yaklaşık 60 workshop sunan MSA’nın Kasım ayı için hazırladığı birbirinden lezzetli workshoplar’dan birkaçını sizin için seçtik. 


Tatilin Okulu (9 – 14 yaş) // 16-20 Kasım Pazartesi-Cuma, 10.00-15.00 

Kalem tutup yazı yazan eller şimdi mutfağı keşfediyor, yemek yapmanın keyifli dünyası ile tanışıyor. Küçük gurmeler önce mutfakta hijyen, güvenlik, sofra düzeni ve mutfak ekipmanı hakkında bilgi edinecek, ardından temel uygulamaları öğrenecekler. Genç şefler aynı zamanda en sevdikleri yemekleri kendi elleriyle hazırlayacak, el yapımı makarnadan kağıtta sebzeli çipura balığına, ızgara kuzu pirzoladan brownie cupcake’e kadar dünyanın farklı bölgelerinden tatları yapmayı öğrenecekler.

Sadece Çikolata // 23-27 Kasım Pazartesi-Cuma, 10.00-14.00 

Çikolatayı kim sevmez ki! Çikolatalı kurabiyeler, kekler, mousse’lar, pastalar… Çikolatanın her halinin anlatılacağı ve birbirinden lezzetli tatların öğrenileceği “Sadece Çikolata” programında çikolatanın tarihçesinden faydalarına, yapım tekniklerinden birbirinden yaratıcı reçetelere pek çok konu anlatılıyor. 5 gün süren bu kapsamlı eğitime tüm çikolataseverler bekleniyor!

Kemik Suları ve Çorbalar // 24 Kasım Salı, 10.00-15.00 

Havalar soğurken, kış ayları gelirken hem lezzetiyle hem de faydalarıyla mutfakların olmazsa olmazı kemik suları MSA Workshoplarında öğretiliyor! Kemik Suları ve Çorbalar Workshop’unda dana kemik suyu, tavuk suyu ve balık suyu yapımını öğrenecek ve bu sularla içinizi ısıtacak, bağışıklığınızı güçlendirecek birbirinden lezzetli çorbaların yapımını öğreneceksiniz. 

%100 Ekşi Maya // 20-21-22 Kasım, 10.00-16.00 

Evde ekmek yapımı yaygınlaşmışken farklı tarifler denemek istemez misiniz? Bu eğitimde, mayalama ve katlama teknikleri, maya çeşitlerinin arasındaki farklar gibi ekşi mayaya dair her şey var! Ayrıca eğitimde yoğurma ve pişirme tekniklerini deneyimleyecek, sadece ekşi maya kullanarak yapılan ekmek çeşitlerinin yanı sıra; köy ekmeği ve francala gibi birçok ekmeği de ekşi mayayla nasıl yapabileceğinizi göreceksiniz. 

Küçük Gurme 2 - Benim Ekmeğim (9-14 Yaş) // 29 Kasım Pazar, 10.00-14.00 

Artık ekmekler evinizdeki genç şeften sorulacak! 9-14 yaş arası genç şefler bu eğitimle, tam tahıllı köy ekmeği, tost ekmeği ve hamburger ekmeğini kendi elleriyle hazırlamayı öğrenecek, sofrada kendi yaptıkları ekmeği tatmanın ve tattırmanın gururunu yaşayacaklar. 

MSA’nın Kasım ayındaki diğer tüm workshopları için internet  adresini ziyaret edebilirsiniz

TÜBİTAK 200 bin TL’ye kadar sermaye desteği sağlanacak

Teknoloji odaklı iş fikrine 200 bin TL destek
 
TÜBİTAK 1512 Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı kapsamında 23 olan uygulayıcı kuruluş sayısı 63'e çıkarıldı. Böylece programın 2020 yılı çağrısında 21 ilden başvuru alınabilecek. Programa başvuruları kabul edilen girişimcilerin firmalarını kurmaları sonrasında 200 bin TL’ye kadar sermaye desteği sağlanacak. 



TÜBİTAK 1512 Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı (BİGG), inovasyon odaklı iş fikirlerini olan girişimcileri destekliyor. İş fikirlerinin katma değer ve istihdam yaratma potansiyeli yüksek girişimlere dönüşebilmesi için desteklenen girişimcilere girişimcilik eğitimi de veriliyor. 2012 yılında başlatılan program kapsamında desteklenen bin 384 girişimci, şirketlerini kurarak iş fikirlerini hayata geçirdi.

Başvurularda son tarih: 15 Aralık 2020

1512 programının 2020 yılı çağrısında içinde üniversite teknoloji transfer ofisleri, bankalar ve sanayi şirketlerinin bulunduğu 63 uygulayıcı kuruluş başvuruları alarak uygulama aşamasında girişimcilerle birlikte program faaliyetleri gerçekleştirecek. Uygulayıcı kuruluşlara iş fikri başvuruları 21 Ekim’de başladı. Başvuru süreci 15 Aralık 2020’ye kadar devam ediyor.

200 bin TL’ye kadar destek 

BİGG kapsamında desteklenmeye hak kazanan projelerin şirket kurma sürecinde doğru kararlarla yönetilmesinin önemine vurgu yapan IFASTURK Mali Müşavirlik ve Denetim Kurucusu Mesut Şenel, programdan verimli bir şekilde faydalanılması için danışmanlık hizmeti verdiklerini belirtti. Şenel sözlerine şöyle devam etti: “BİGG programına başvuruları kabul edilen girişimcilerin firmalarını kurmalarının ardından 200 bin TL'ye kadar sermaye desteği sağlanıyor. Bu destek, teknoloji ve yenilik alanında iş fikri bulunan girişimcilerin hayallerini hayata geçirmelerinde hem maddi güç hem de motivsyon sağlıyor. Bizler de bu destekten faydalanmaya hak kazanmış girişimcileri tecrübeli ekibimizle yönlendiriyor, şirketleşme süreçlerinde danışmanlık hizmeti veriyoruz. Geleceği şekillendirecek olan bu kıymetli fikirlerin hayata geçmesinde elimizden gelen katkıyı sağlıyoruz.”

21 ilden başvuru yapılabiliyor

Uygulayıcı kuruluş sayısının 23’ten 63’e çıkmasıyla girişimciler BiGG programına Türkiye’nin 21 ilinden başvuru yapabiliyor. Başvuru yapılabilen iller: İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Konya, Erzurum, Kayseri, Adana, Antalya, Bursa, Denizli, Düzce, Elazığ, Eskişehir, Gaziantep, Ispata, Sakarya, Samsun, Tekirdağ, Trabzon ve Van.

Etkinliklerde kişisel verilerin korunması için dikkat etmesi gereken 5 nokta!

TURİZMİN SESİ
Birçok alanda kişisel verilerin korunmasına yönelik önlemlerin alınması gerekiyor. Özellikle etkinlik ve organizasyonlarda kişisel verilerin nasıl elde edildiği, korunduğu ve nerelerde kullanılacağına dair yapılan yanlışlara dikkat çeken Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, şirketlerin düzenledikleri etkinliklerde dikkat etmesi gereken 5 noktayı sıralıyor.


Her alanda kişisel verilerin korunmasına dikkat edilmesi gerekiyor. İşe alımlardan e-ticaret sitelerindeki alışveriş süreçlerine, hastanelerde sağlık işlemlerinden etkinlik ve organizasyonlardaki kişisel verilerin elde edilmesi, işlenmesi ve korunmasına dair ciddi sorumluluklar bulunuyor. Özellikle organizasyon dönemlerinde şirketlerin kişisel veriler özelinde daha dikkatli olmaları gerektiğini aktaran Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, yapılan yanlışların ve alınmayan önlemlerin karşılığında şirketlerin ceza alabileceklerini belirtiyor. Bu konuda şirketlerin birçok alanda olduğu gibi etkinlik ve organizasyonlarda da katılımcıların kişisel verilerine KVKK’nın işaret ettiği tedbirler doğrultusunda yaklaşım sergilemesi gerektiğini ifade eden Günal, bir etkinliğin kişisel verilerin güvenliğine uygun gerçekleşmesi konusunda şirketlerin dikkat etmesi gereken önemli noktaları sıralıyor.

1. Etkinlik öncesi veri sorumlusunun belirlenip, kaydının yapılmış olması gerekiyor.  Etkinlikler öncesi, Veri Sorumluları siciline kayıt yaptırma zorunluluğu bulunan her gerçek ve tüzel kişinin VERBİS kaydını tamamlaması gerekiyor. Verbis kayıt yükümlüğü bulunmasına rağmen kayıt yaptırmayan gerçek ve tüzel kişiler 1 milyon TL’ye kadar para cezaları ile karşılaşabiliyorlar.

2. Etkinlik öncesi aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi gerekiyor. Etkinliği düzenleyen şirketlerin, katılımcıların kişisel verilerini işlemeden önce bilgilendirmesi gerekiyor. Aydınlatma yükümlülüğünün kapsamında veri sahiplerine veri sorumlusunun ve varsa temsilcisinin kimliği, kişisel verilerin hangi amaçla işleneceği, işlenen kişisel verilerin kimlere ve hangi amaçla aktarılabileceği, kişisel veri toplamanın yöntemi ve hukuki sebebi, verisi işlenen kişinin sahip olduğu haklar konusunda bilgilendirme yapılmak zorundadır. Aydınlatma yükümlülüğünün ihlali veri sorumlusunun ciddi yaptırımlara maruz kalmasına sebep olmaktadır.

3. Etkinlik sırasında açık rızanın alınması gerekiyor. Etkinlik öncesi veri sorumlusunun verilerini saklamak ve kullanmak için katılımcılardan izin almalı ve nasıl kullanılacağını şeffaf bir şekilde açıklamalıdır.

4. Katılımcıların gizliliğine dikkat edilmesi gerekiyor. Katılımcılar verilerini silmenizi ve verilerini üçüncü şahıslarla paylaşmayı durdurmanızı isteyebilir. Bu üçüncü şahıslar, talep üzerine verileri işlemeyi durdurmakla yükümlüdür.

5. İdari ve teknik tedbirlerin alınması gerekiyor. Gerekli idari ve teknik tedbirlerin veri sorumlusu tarafından yeterince alınmaması veri sorumlusunun yaptırıma uğramasına neden olabiliyor. Kişisel verilerin etkinlik sürecinde açık rızaya bağlı şekilde elde edilmesinden sonra verilerin korunması için KVKK’nın belirttiği tedbirlerin yerine getirilmesi gerekiyor.

Türkiye Otelciler Birliği de destek verdi

TURİZMİN SESİ

TÜROB’un da üyesi olduğu Avrupa’daki otel, restoran ve cafe’leri temsil eden HOTREC, Avrupa Komisyonu’nun tüm ulaşım türlerinde COVID-19 test ve karantina uygulamaları konusunda ‘ortak yaklaşım’ planına destek verdi

Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) üyesi olduğu HOTREC’in de temsilcileri arasında bulunduğu NET (Avrupa Turizm Özel Sektör Ağı), Avrupa Komisyonu’nun yolcular için tüm Avrupa’da tüm ulaşım türlerinde COVID-19 test protokolü ve karantina uygulamaları için ortak bir plan duyurusunu memnuniyetle karşıladı. TÜROB da test ve karantina uygulamalarına ilişin ortak bir protokol planına destek verdi.

TÜROB, NET’in açıklamasını duyururken, söz konusu açıklamada NET, turizm endüstrisinin hayatta kalmasının Avrupa'daki ortak test protokolüne bağlı olduğunu vurguladı. NET’in açıklamasında, “Yolcular için bir Avrupa test protokolünün benimsenmesini ve tüm ulaşım türlerinde karantina uygulamalarına yönelik ortak bir yaklaşımın benimsenmesini dört gözle bekliyoruz. Seyahat ve turizm endüstrisi, tüketicinin seyahatte güvenini yeniden sağlamak için karantina gereksinimlerinin ve diğer seyahat kısıtlamalarının yerini alacak güvenilir ve verimli testlere ihtiyaç duymaktadır” ifadelerine yer verildi.

AB Komisyonu, kişilerin ve işletmelerin açıklığa ve öngörülebilirliğe ihtiyacı olduğunu, ayrıca COVID-19 ile ilgili dahili sınır kontrol önlemlerinin kaldırılması gerektiğini açıklamıştı. AB Komisyonu, söz konusu protokol doğru uygulanırsa, seyahat güvenini geri kazandıracağını, seyahat ve turizm endüstrisinin yeniden yükselmesine izin vereceğini vurgulamıştı. 

NET’ten öneriler
NET ayrıca böyle bir uygulamanın etkili olabilmesi için şu önerilerde bulundu: 
• Sıkışmaları önlemek için havaalanlarında, otobüs terminallerinde ve diğer istasyonlarda yeterli test kapasitesi;
• Asemptomatik yolcular için antijen testleri gibi hızlı ve ucuz test yöntemlerinin kullanılması;
• Negatif test sonuçları olması durumunda karantina ve hareket kısıtlamalarının kaldırılması;
• Varışta ikinci bir testten kaçınmak için üye ülkeler arasında test sonuçlarının karşılıklı olarak tanınması;
• Düşük risk profiline sahip kişiler için karantina gereksinimlerinin kaldırılması;
• Yolcu lokasyonu bulma formlarının ve test sonuçlarının her yolcu için yüklendiği ortak bir dijital platform gibi dijital çözümler.

Kısaca NET: 
NET (Network For European Private Sector in Tourism), Avrupa turizminde özel sektörden temsilci ticaret birlikleri ağıdır. NET’in amacı, endüstri için ortak hedefler geliştirmek ve bunları başarmak için politika yapıcılar ve diğer ortaklarla birlikte çalışmaktır. Turizm, Avrupa'nın ekonomik beklentilerinin merkezinde yer almaktadır. AB GSYİH'sinin yüzde 10'undan fazlasına katkıda bulunuyor ve büyük ölçüde küçük ve orta ölçekli işletmelerde yaklaşık 12 milyon kişiye iş sağlıyor. 


3 Kasım 2020 Salı

TÜRSAB'ın Kocaeli “4 Mevsim Turizm” Buluşması

TÜRSAB İzmit-Körfez Bölge Temsil Kurulu Başkanı Aytekin Şahinbaş’ın ev sahipliğinde “4 Mevsim Turizm” buluşmasında bir araya geldi

        


TÜRSAB üyesi seyahat acentaları, Kocaeli Valiliği ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin organizasyonu ve TÜRSAB İzmit-Körfez Bölge Temsil Kurulu Başkanı Aytekin Şahinbaş’ın ev sahipliğinde “4 Mevsim Turizm” Buluşmasında bir araya geldi.



Bölgenin turizm potansiyelini artırmak amacıyla düzenlenen etkinliğe katılan sektör temsilcileri, alternatif pazar arayışları için keşfe çıktı.


Tanıtım organizasyonunun ilk gününde Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyeleri, Kocaeli İl Kültür ve Turizm Müdürü Fatih Taşdelen ve TÜRSAB BTK 
Başkanları ile birlikte 100’ün üzerinde seyahat acentası temsilcisi de yer aldı.

TURİZM POTANSİYELİ VE ZİYARETÇİ SAYISI ARTACAK

Birinci gün programı dahilinde belirlenen destinasyonları gezen seyahat acentası temsilcileri, yeni tur paketleri oluşturabilmek amacıyla incelemelerde bulundu. Ziyaretçi sayısı ve turizm potansiyelinin artırılması için düzenlenen program kapsamında ilk gün; Roma, Bizans ve Osmanlı sanatının nadide örneklerinin sergilendiği Etnografya Müzesi, Osmanlı Devleti’nin ilk Genel Yol İşleri Gezici Müfettişi olan Selim Sırrı Paşa’nın tarihi konağı, sivil mimarlık yapılarıyla dikkat çeken Kapanca Sokak ile doğal güzellikleri ve spor turizmine olan yatkınlığıyla ziyaretçilerine hitap eden Yuvacık Barajı’nın yanı sıra ılıca ve tarihi alan ziyaretleri yapıldı. 5 Kasım Perşembe gününe kadar devam edecek olan Turizm Sektör Buluşması organizasyonunun son gününde ise Kocaeli Kongre Merkezi’nde bir araya gelecek olan sektör temsilcileri, oluşturulacak stantlarda B2B görüşmeler gerçekleştirecek.

BigChefs’ten “Pembenin Gücü” sloganıyla meme sağlığına destek


Pink Power Smoothie ilememe sağlığına katkıda bulun!
Birleşmiş Milletlerin 5 küresel amacını sosyal sorumluluk varlık alanı olarak belirleyerek çevre ve insanlar için değer yaratmaya devam eden BigChefs, “Pembenin Gücüne Siz de Katılın” sloganıyla meme sağlığına destek veriyor. BigChefs bu kapsamda, Kasım ayı boyunca verilen her Pink Power Smoothie siparişinin 5 TL’sini Meme Sağlığı Derneği’ne bağışlıyor.

Türk ve dünya mutfaklarının en seçkin lezzetlerini kendine özgü yorumuyla misafirlerinin beğenisine sunan BigChefs, kadın sağlığına destek vermek amacıyla Meme Sağlığı Derneği MEMEDER ile iş birliğine gitti.  

Birleşmiş Milletlerin 5 küresel amacını sosyal sorumluluk varlık alanı olarak belirleyerek çevre ve insanlar için değer yaratmaya devam eden, Toprağın Kadınlarından Sofralara projesiyle 120’den fazla kadın çiftçinin ekonomik kalkınmasına destek sunan BigChefs, şimdi de kadın sağlığına katkı sunmak üzere kolları sıvadı. 

Pembenin Gücü’yle gelen destek

“Pembenin Gücüne Siz de Katılın” sloganıyla meme sağlığını destekleyen BigChefs bu kapsamda, Kasım ayı boyunca verilen her Pink Power Smoothie siparişinin 5 TL’sini Meme Sağlığı Derneği’ne bağışlıyor. Yoğurt, böğürtlen, taze çilek, frambuaz, muz, yulaf, fındık, ceviz, badem, süt ve baldan oluşan, en doğal meyve ve ürünlerle hazırlanan Pink Power Smoothie, sağlıklı içeriğinin yanı sıra meme sağlığı farkındalığının sembol rengi olan pembe renkte olduğu için bu çalışmada özel olarak kullanılacak. 

Renk psikolojisinde “sıcak hislere ilham veren, her şeyin yoluna gireceği duygusu uyandıran, olumlu” bir renk olarak tanımlanan pembenin, meme kanseri ile mücadele eden kadınlara umut vermesi amaçlanıyor. 

Meme sağlığı için ülke çapında farkındalık

Toplanan bağışlarla, meme sağlığı konusunda kapsamlı araştırmalar yapan ve ücretsiz olarak kadınlara tarama hizmeti veren MEMEDER’in bilimsel çalışmaları ve hizmetlerine katkı sağlanmış olacak. Ayrıca, BigChefs misafirlerinin sosyal medyada #pembeningücü etiketiyle yapacakları paylaşımlarla meme sağlığı konusunda ülke çapında farkındalık yaratılması da sağlanmış olacak.   

Erken teşhisle yüzde 90’ın üzerinde başarı mümkün!

MEMEDER’in verdiği bilgilere göre meme kanseri dünyada her yıl 2.1 milyon kadını etkilerken, ülkemizde ise 20 bin kadın meme kanserinden mustarip oluyor. Kanserli her 4 kadından birinin meme kanseri olduğunu vurgulayan MEMEDER, erken tanıyla yüzde 90’ların üzerinde tedavi başarısı sağlamanın mümkün olduğunu belirtiyor.