20 Şubat 2021 Cumartesi

MUTSO Başkanı Mustafa Ercan, yeni sezon öncesi aşı talebinde bulundu

TURİZMİN SESİ

Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) Başkanı Mustafa Ercan, “Pandemi nedeniyle turizmde yok hükmünde sayılabilecek bir yıl yaşadık” derken, yeni sezona hazırlanırken turizm çalışanlarına aşı önceliği talep etti. Muğla Türkiye’de turizm denilince akla gelen ilk şehirlerden biri. Her yıl 3 milyonun üzerinde turist ağırlayan Muğla, pandemi sürecinde ekonomik açıdan darbe alan illerden biri oldu. Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) Başkanı Mustafa Ercan, yeni sezon öncesi turizm çalışanlarına COVİD-19 aşısında öncelik tanınmasını istedi.



Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) tarafından düzenlenen “Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor” online etkinlik serisinin konuğu olan MUTSO Başkanı Mustafa Ercan, turizm sektörünün durumunu şöyle özetledi: “Turizmde yok hükmünde sayılabilecek bir yılı geride bıraktık. Her yıl 3 milyonun üzerinde turist ağırlayan Muğla, pandemi dolayısıyla en önemli sektöründe büyük darbe aldı. Yeni bir sezona hazırlanırken turizm çalışanlarımıza aşı önceliği talep ediyoruz.”

EGD Başkanı Celal Toprak ve EGD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Uluğtürkan moderatörlüğünde gerçekleyen toplantıda soruları da yanıtlayan Ercan, Muğla’nın turizmin yanı sıra, tarım, madencilik ve balıkçılık konusunda taşıdığı potansiyele dikkat çekti. Turizmden sonra Muğla ekonomisinin en önemli sektörlerinden birinin mermer, doğal taş ve madencilik sektörü olduğunu belirten Muğla TSO Başkanı Mustafa Ercan, “Orman yönetimiyle çok ciddi sıkıntı yaşıyoruz. Yeraltındaki madenlerimizi çıkararak ülkemizin ihracatına, işsizlerimizin istihdamına, Muğla olarak yaklaşık 600 milyon dolara ulaşan ihracatımıza katkı sağlamak istiyoruz. Ancak, müracaat edildiği halde 4 yıldır sonuçlandırılmayan izin taleplerimize yanıt verilmiyor. Hem ilimiz hem Türkiye kaybediyor. Yüzde 67’si orman olan ilimizde madencilik için talep ettiğimiz alan yüzde biri bulmuyor” dedi.

‘MUĞLA BEYAZI’ ÖNEMLİ BİR DEĞER

Geçen yıl coğrafi işaretini aldıkları “Muğla Beyaz Mermeri” başta olmak üzere Anadolu mermerinin kütük olarak ihraç edilmesinin yasaklanması gerektiğini de vurgulayan Ercan, “Antik kentlerin yollarından heykellerine kullanılan, rengi ve deseniyle dünyada hiçbir zaman modası geçmeyen çok özel bir mermerimiz var. Bu değerimiz işlenerek, katma değer yaratılarak zenginliği ülkemize kazandırılmalı. 1.7 milyar dolarlık Türkiye mermer ihracatının yüzde 12’sini gerçekleştiren Muğla olarak işlediğimiz mermeri dünyanın dört bir yanına ihraç ediyoruz. Bu konudaki üretimin önündeki engeller kaldırılmalı.”

HİÇBİR TEŞVİKTEN YARARLANAMIYORUZ

Muğla Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Hurşit Öztürk de Bodrum, Marmaris, Datça, Dalaman, Fethiye gibi ilçelerin turizm gelirlerinden dolayı Muğla’nın gelişmiş il statüsü kazandığını ancak bunun bir handikap oluşturduğuna dikkat çekti. Bu durum nedeniyle verilen hiçbir teşvikten şehirlerinin yararlanamadığını dile getiren Öztürk, sorunların çözülmesi halinde Muğla’nın narenciye ve yaş sebze meyve üretiminden çam balına kadar pek çok alanda potansiyeli bulunduğunu vurguladı.

Kaynak: Muğla, aşı önceliği istiyor

15 Şubat 2021 Pazartesi

TÜRKİYE TURİZM SEZONUNA HAZIRLANIYOR

Pandemiyle birlikte durma noktasına gelen dünya turizmi için turizmciler yeni dönemde yeni kararlar almaya başladı. Yeni sezonun geçen seneden daha iyi olacağına inandıklarına dikkat çeken turizmciler, aşılanmayla birlikte düşen vaka sayılarının şimdiden rezervasyonlara yansımaya başladığını söyledi. Sektör, sezon açılışı öncesinde düzenlenecek turizm fuarlarında ise gövde gösterisine hazırlanıyor. İzmir'in ev sahipliği yapacağı HORECA Fair'de doluluk oranı yüzde 60'ı geçti. Sektörün önemli bileşeni gastronomi dünyası da sezonun erken açılıp geç kapanmasının önemine dikkat çekerek, "Pandemi kurallarına ne kadar iyi uyulursa, sezon açılışı o kadar erken olur" çağrısı yaptı. İşte turizm sektör temsilcilerinin 2021 sezonu ile ilgili değerlendirmeleri :

huseyin-baraner.jpg

DÜNYA KARDEŞ ŞEHİRLER TURİZM BİRLİĞİ GENEL SEKRETERİ HÜSEYİN BARANER

Türkiye çok daha olgun bir master destinasyon olarak Dünya’ya açılacak. Artık temiz, yeşil ve sürdürülebilir destinasyon devri başlıyor. Yabanı turist, güneşe kavuşmak istiyor, hareket istiyor. Bu Türkiye için çok güzel bir sinyal. Sezonda yurt dışından ciddi sayıda rezervasyon alacağımızı ve Türkiye’nin pandemi sonrası ikinci baharının başlayacağını söyleyebilirim.Tam da bu noktada fuarlar bir anahtar görevi görüyor. Turizm sektörünün buluşma noktası “HORECA Fair” bu açıdan önemli. Hem bilgi alışverişini hem de Türkiye’ye yönelik Haziran satışlarını da hızlandıracaktır. Bu fuarın gerçekleşmesi piyasalar için büyük önem arz ediyor.

tacettin-ozden.jpg

TÜM PLANLAR NİSAN AYINA GÖRE

KUŞADASI OTELCİLER VE YATIRIMCILAR DERNEĞİ BAŞKANI TACETTİN ÖZDEN

Yeni sezonun Nisan ayında başlayacağını düşünüyor ve buna inanmak istiyoruz. Aşılamaların da başarılı sonuçlar vermesiyle bu konudaki umutlarımız arttı. Planlarımızı da Nisan ayına göre yapıyoruz.

celal-bayraktaroglu.jpg

“YURTDIŞI BAĞLANTILARINA ÖNCELİK VERİLMELİ”

ALAÇATI TURİZM DERNEĞİ BAŞKANI CELAL BAYRAKTAROĞLU 

Yeni sezonda özellikle yurtdışı turizmine yönelik bağlantılara öncelik verilmeli. Türkiye’de sıkı bir denetim mekanizması var, bu sayede yerli ve yabancı turistlere ‘güvenli turizm’ uygulamaları ile hijyenik bir tatil ortamı sunuyoruz. Tedbirleri elden bırakmazsak olumlu dönüşler alacağımıza inanıyorum. En önemlisi de sezonun Kasım ayı sonuna kadar uzaması gerekiyor ki kayıplarımızı geri kazanabilelim. Fuarlar da bu kapsamda hem tanıtım hem de sektörel güçbirliği için çok önemli.

gazi-murat-sen.jpg

“DOLULUK ORANI 2020’DEN İYİ OLACAK”

DENİZLİ TURİSTİK OTELCİLER VE İŞLETMECİLER DERNEĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI GAZİ MURAT ŞEN

Sezon açılışını dört gözle bekliyoruz. Nisan ayında çok hızlı bir açılış olmasa da kademeli olarak önce yerli, ardından da yabancı turisti ağırlamaya başlarız diye ön görüyoruz. Bu aşamalı açılış da uzun zamandır kapalı kalan tesisler için sezon hazırlığı niteliğinde olur. Bu yıl doluluk oranımızın geçen yıla oranla daha iyi olacağına inanıyoruz.

bulent-uysal.jpg

“SEZON İKİ AY UZATILSIN”

FETHİYE OTELCİLER BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI BÜLENT UYSAL 

Turizm sezonun Nisan ayından açılması beklentimiz. Haziran’a kayma ihtimalinde sezonu iki ay uzatarak bu açığı kapatabiliriz. Temmuz sonu Ağustos başı gibi tüm tesislerimiz dolmuş olur diye düşünüyorum. Ülkemize gelmek isteyen yabancı misafirlerimiz hava trafiğinin açılmasını bekliyor. Rusya’dan, Almanya’dan özellikle de İngiltere’den çok fazla talep geliyor ancak hem onların hem de bizim aşılamayı tamamlamamız gerekiyor ki uluslararası hava trafiği açılabilsin. Yurtdışında çalıştığımız acentelerle bu yönde görüşmeler yapıyor, yeni adımlar atıyoruz.

turgay-bucak.jpg

“REKABETTEN GERİ KALMAMALIYIZ”

İZMİR AŞÇILAR DERNEĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI TURGAY BUCAK

Uzun süredir uygulanan pandemi kısıtlamaları ile turizm sezonunu kaybetmemek adına sağlam adımlar atıldı. Nisan ve Mayıs aylarına rezervasyonlar başladı. İnanıyoruz ki bu ayların olumlu etkileri tüm sezona yansır. Olur da sezon açılışı Haziran’a kalırsa, turizmde rekabette olduğumuz ülkelerden geri kalırız, yabancı turist diğer ülkelere kayar. Her şey yolunda giderse geçen seneye oranla yaz döneminde doluluk oranlarımızda yüzde 30-40 oranında artış bekliyoruz

rahmi-yilmaz.jpg

UMUTLARIMIZ YEŞERDİ

TURİZM VE GASTRONOMİ DUAYENİ RAHMİ YILMAZ 

Artık insanlar hem gıda hem turizm hizmetinde sağlığı, çevreyi ve sürdürülebilirliği çok daha fazla ön planda tutuyor. Tam bu noktada Türkiye olarak çok şanslıyız. Turizmin ihtiyaç duyduğu benzersiz destinasyonlara ve en iyi hizmeti sunabilen otellere sahibiz. Yeni sezon öncesi aşı çalışmalarının giderek hızlanmasıyla 2021 için umutlarımız yeşerdi. Yerli turistin büyük bir turizm hareketi oluşturacağını ve yabancı turist akışının başlayacağını düşünüyoruz.

gul-ceylan.jpg

GL PLATFORM GENEL MÜDÜRÜ GÜL CEYLAN

FUARLAR SEZONU ATEŞLEYECEK

Pandemi sürecinde Türkiye'nin turizm planlamasını son dereye iyi yaptı. Sezon aslında şimdiden hazır. Tek beklentimiz vaka sayılarının hızla düşmesi. Bu konuda iyi bir tablo ortaya konuyor. Ama rehavete kapılırsak hepsi tersine döner. Sezon öncesi İzmir'de düzenleyeceğimiz Horeca Fair, tem sektörün sesi olacak. Uzun bir aradan sonra ilk kez fiziksel bir fuar olacak. Biz hazırlıklarımızı bu yönde sürdürüyoruz. Fuara katılım açısından yüzde 60'a ulaşan doluluk oranlarını şimdiden yakaladık. Bu yıl için iyi bir sezon bizi bekliyor. Yeter ki şu kritik dönemde herkes pandemi kurallarını uysun.

28 Ocak 2021 Perşembe

MSA workshopları ile Şubat boyunca mutfağı keşfedin

Türkiye’nin en kapsamlı yiyecek içecek eğitim merkezi MSA, Şubat ayını birbirinden farklı ve kapsamlı workshoplarla karşılıyor. Pizzadan hamburgere, şekersiz ve glütensiz lezzetlerden İtalyan mutfağına sevilen lezzeti içeren menüler  bu workshoplarda öğretiliyor. Ayrıca Bıçak Becerileri'nden Etler ve Pişirme Teknikleri'ne, Sushi’den El Yapımı Makarnalar'a kadar pek çok içeriğin yer aldığı teknik workshop'larda, pişirme öncesi hazırlıkları, farklı pişirme tekniklerini, tabaklama ve saklama yöntemlerini detaylıca öğrenip uygulayarak 
mutfak bilginizi bir üst seviyeye taşıyabileceksiniz.



MSA, Şubat ayı için yine birbirinden farklı workshoplar hazırladı. Sadece yemek yapmayı değil işin teknik kısmını da öğreten MSA, pizzadan hamburgere, şekersiz ve glütensiz lezzetlerden İtalyan mutfağına sevilen pek çok reçeteyi workshoplarda öğretirken teknik eğitimler kapsamında bıçak becerilerinden et ve pişirme tekniklerine sushiden el yapımı makarnalara kadar mutfakta ustalaşmanızı sağlayacak her türlü eğitimi veriyor. 

Vazgeçemediklerimiz 1 // 2 Şubat Salı, 16.00-19.00
Hepimiz müdamizi olduğumuz restoranlarda oturup sevdiğimiz yemekleri özlemedik mi? O günler tekrar gelene kadar bu lezzetleri kendiniz yapmaya ne dersiniz? Vazgeçemediğiniz yemeklerin hazırlanışından sunumuna kadar tüm püf noktalar bu workshop’ta. Tavuklu Sezar salata, yaban mantarlı risotto, Café de Paris soslu bonfile ve Creme Brulee yapacağımız bu workshop’u kaçırmayın! 

Pizzalar&Salatalar // 3 Şubat Çarşamba, 16.00-19.00
İtalya’nın enfes lezzeti pizzayı öğrenmek isteyenler bu workshop’ta buluşuyor. İnce pizza hamuru açmaktan mayalamaya, doğru salata için doğru malzemeden sos seçimine, olmazsa olmazların bir araya geleceği mutfağımızda üç peynirli ve karamelize soğanlı pizza, çıtır tavuk salatası, Bresaola pizza ve ıspanak salatası yapacağız. Mutfağında Akdeniz esintisi görmek isteyenleri bekliyoruz.

Şekersiz & Glütensiz // 4 Şubat Perşembe, 10.00-14.00
Şeker yok, glüten yok. Ama cheesecake var, çörek var. Glütensiz bir mutfağa merhaba diyeceğiniz yeni MSA workshop’unda  bademli paris breast, taze böğürtlenli vanilyalı cheesecake ve keçi peynirli sebzeli çörek yapacağız. Şekersiz ve glütensiz de harika lezzetler yapılabileceğini görmek için bu workshop’a mutlaka katılın.

Burgers&Fries 2 // 17 Şubat Çarşamba, 16.00-19.30
Asla pişman olmayacağınız bu eğitimde, o kusursuz burgerlerin ve onlara eşlik edecek lezzetlerin sırrını açıklıyoruz. Double köfte burger, cheddar soslu taze patates cipsi, çıtır tavuk burger, ev yapımı avokado sos, kibrit patates, tempura sebzeler, lime ponzu ve yoğurt dip sos ile muhteşem bir menü hazırlayacağız. 

İtalyan Mutfağı // 22 Şubat Pazartesi, 16.00-19.00/ 280 TL
İtalyan mutfağı sadece pizzayla öne çıkmıyor. Bu workshop’ta farklı lezzetlere de kucak açacağız. Balkabağı çorbası, Spaghetti Alla Puttanesca, Sicilya usulü pane bonfile, Torta al limone yapacağımız bu etkinlikte İtalya’nın birbirinden çeşitli lezzetlerine yol alıyoruz.

Vazgeçemediklerimiz 2 // 23 Şubat Salı, 16.00-19.00
Vazgeçemediklerimizden ortaya karışık, herkesin seveceği bir menü çıkarsak nasıl olur? Üstelik klasikleşen lezzetleri MSA farkıyla yorumlayarak! Caprese salata, 4 peynirli pizza, Alman patates salatası ile Viyana usulü dana schnitzel, kaymaklı dondurma ile sıcak volcano kek hiç tatmadığınız şekilde bu workshop’ta sizi bekliyor.

Burgers & Fries // 26 Şubat Cuma, 16.00-19.00
Hazıra konmak yok! Bu workshop’ta önce kendi ellerinizle parça etten bıçak kıyması hazırlayacak, sonra hamburger köftesinden patates kızartmasına, soğan halkasından ev yapımı mayoneze, bu mucizevi eserlerin hakkını vereceksiniz. Neler mi yapacağız? Cheeseburger, ağır ateşte pişirilmiş dana kaburga burger, soğan halkaları ve kajun baharatlı patates kızartması, ev yapımı sarımsaklı acılı mayonez… Bizce yapabilirsiniz!

TEKNİK EĞİTİMLER

Cheesecakeler // 2 Şubat Salı, 10.00-14.00 
MSA Workshop mutfağında cheesecake dosyasını iyice aralıyor, doğru kıvam ve doğru lezzet için tüm püf noktalarını gözden geçiriyoruz. Yaban mersinlisinden bitter çikolatalısına tadı damağınızda kalacak cheesecake’ler MSA’da. Ayrıca farklı cheesecake tabanı ve dolgusu hazırlama, pişirme ve muhafaza koşulları, pişmeyen cheesecake yapma teknikleri de bu eğitimde.

Bıçak Becerileri // 8 Şubat Pazartesi, 10.00-14.00
MSA mutfağında 4 saat boyunca 8 farklı kesim tekniği hakkında bilgi sahibi olacak, öğrendiğiniz bu tekniklerle farklı lezzetlerde yemekler yapacaksınız. Workshop’ta brunoise, julienne, macedoine, allumette, chiffonade, segment, batonette, mire poix kesim tekniklerini öğrenecek ve bu tekniklerle minestrone, fırında tavuk, patates risotto yapabileceksiniz. 

Etler ve Pişirme Teknikleri // 9 Şubat Salı, 10.00-14.00/ 24 Şubat Çarşamba, 15.00-19.00
4 saat boyunca hem teorik hem de uygulamalı olan bu eğitimde ete dair aklınıza gelen her sorunun cevabını bulacaksınız. Doğru et seçimi, etin kısımları ve porsiyonlanması, çeşidine göre pişirme teknikleriyle birlikte taze baharat marineli ızgara bonfile, ağır ateşte mevsim sebzeleri ile pişirilmiş kuzu incik bu eğitimde.

Taco // 19 Şubat Cuma, 16.00-19.00 
Taco yapımının en temel teknikleri, leziz malzemelerle bu eğitimde bir araya geliyor. Tatlı ekşi soslu ve susamlı çıtır tavuk taco, levrek ceviche taco, dana etli taco yaparken bir yanda da taco hamuru hazırlama, taco çeşitleri ve soft Shell taco yapımının öğretileceği bu dolu dolu eğitimi kaçırmayın.

Sushi // 25 Şubat Perşembe, 15.00-19.00 
Sushi pirinci pişirmeyi ve sushi yapım tekniklerini öğrenip hayalinizdekinden bile daha lezzetli sushi’ler yapacağınız bu eğitime sizi bekliyoruz. Sushi pirinci, somon maki, California roll, Ebi Ten roll, Levrek nigiri, buharda tuzlu edamame yapmanın yanında doğru kıvamda sushi pirinci hazırlama, Nori kullanım şekilleri, Maki, roll, nigiri hazırlarken dikkat edilmesi gerekenler ve sushi sunumu bu eğitimde.

El Yapımı Makarnalar // 26 Şubat Cuma, 10.00-14.00
Kendi hazırladığınız makarnayı pişirmek gibisi var mı? “El Yapımı Makarnalar”da İtalya’nın nam salmış makarnalarını sıfırdan ele alıyoruz ve en baştan, makarna hamuru yapımından başlıyoruz. Daha sonra el yapımı makarnaları birbirinden lezzetli soslarla taçlandırıyoruz. Rosto pancar ve keçi peynir dolgulu ravioli, karidesli gnocchi, üç mantarlı kremalı fettuccine yaptıktan sonra bundan sonra tüm makarnaları baştan sona siz hazırlamak isteyeceksiniz.

22 Ocak 2021 Cuma

Derya Şen Müzik Dünyasına Adım Attı

TURİZMİN SESİ

Her oyuncunun iyi şarkı söylemesi gerektiğini söyleyen Derya Şen Akbacak, “her iyi oyuncu şarkıcı olur ama her şarkıcı oyuncu olamaz” diyerek Pandemi döneminde müzikal yönünü tam olarak ortaya çıkardığını ifade etti ve Şen “Çocukluğumdan beri iyi Cümbüş çalarım, sesimin farkında değildim, pandemi döneminde sesimi keşfettim, soprano bir sese sahibim, bundan sonra hem kamera önünde hem de sahnelerde olacağım” dedi.

Oyuncu Derya Şen Akbacak, Pandemi  döneminde bu parça ile tanışarak biraz işin içeriğinde “Şiddete Hayır” mesajı verdim, bu mesajı da vermeye çalışıyorum. Yani “Zulmet” parçanın adı ama “Zulmetme” demek istiyorum dedi.

AYVAZ YATAR, DERYA YAPAR… EŞİM ÜNLÜ BİR ŞEF AMA EVDE YEMEKLERİ HEP BEN YAPARIM O YATAR…

Zulmet şarkısını seslendiren Derya Şen Akbacak; “Zulüm görürsünüz ama herkese karşı güçlü görünürsünüz ya işte bu şarkı tam da bunu anlatıyor. Benim sonumu getirirken kendi sonunu da getiriyorsun dedirtiyor, şarkıyı söylerken duyguları yaşadım bir nevi sosyal mesaj veriyor. Eşimle sıkıntı yaşadığımız bir pandemi döneminde bu şarkıyla ilerledik. Eşim ünlü bir şef olan Ayvaz Akbacak ama pandemide çok tartıştık. Evde yemekleri hep ben yaparım o yatar.”

derya-sen-akbacakzulmetderya-karaman-001.jpg

PANDEMİYİ FIRSATA ÇEVİRENLERDENİM

Derya Şen; “COVİD-19 virüsü nedeniyle sıkıntılı bir döneme girdik, ben pandemiyi fırsata çevirenlerdenim. Biz oyuncu olarak bazı şeyleri ifade etmek istedik. Sadece kadınlara ithaf etmedim hem kadın hem erkeklere ithaf ettim.”

PANDEMİ BENİ “ZULMET” LE BULUŞTURDU

Derya Şen, “Oyuncuyum, 3-4 tane müzik aleti çalıyorum ama sesimin farkında değildim. Sesimi keşfettim ve sesimi duyurmak istedim. Engelli hayranlarım sizi göremiyoruz ama sesinizi duymak iyi geliyor dediler bu parçanın çıkışına sebep oldular. Onlar için “Engelim özgürlüğüme engel değil, Şiddetin her türlüsüne karşıyım” diyorum.

ŞİDDETE HAYIR, SANATA EVET

Derya Şen; “Kadının mutluluğu ve hüznünü anlatan bir şarkı olan “Zulmet”in Remix çalışmasıyla da patlayacağız. Dizi görüşmelerim de devam ediyor. Atölye çalışmalarımıza da devam ediyoruz ve oyunculuk eğitimi veriyorum.”

“ZULMET” ŞARKISI İLE ÇIKIŞ YAPTINIZ, ŞARKININ YOLCULUĞUNDAN BİRAZ BAHSEDER MİSİNİZ?

“Zulmet” biraz Kadınlara yönelik oldu. Bunu itiraf ediyorum. Biraz da böyle psikolojik bunalım da olduğum bir dönemde karşıma çıktı. Malum pandemi döneminde ilişkiler, karı-koca aralarında tartışmalar gibi birçok şey yaşandı. Bunu yaşamadım diyen yalan söyler. Böyle bir dönemde bu parça ile tanıştım. Biraz işin içeriğinde “Şiddete Hayır” mesajı var, bu mesajı vermeye çalışıyorum. Yani “Zulmet” parçanın adı ama “Zulmetme” demek istiyorum. Şu an toplumda yüzlerce, milyonlarca kadınların, erkeklerin de tabii ki yaşadığı, ama aslında en çok kadınlarımızın yaşadığı bir zulüm var, zulüm gören erkekler de var. Onları da es geçmek istemiyorum. Bu noktada bir sanatçı olarak sesimizi duyurmak istedim. En büyük görevimiz, bir sanatçı insansan yaptığın her şeyde bir toplumun parçası oluyorsun. Zulmetle de zulmetmemeyi İnşallah öğreteceğim. Bu parça ile bir önderlik yapmak istiyorum.

PARÇANIN SÖZ, BESTE VE MÜZİĞİ KİME AİT?

Söz, beste ve müzik Derya Karaman'a ait. Onun adı da Derya yani Deryaların yarattığı bir parça. Derya'nın anlamı da zaten Derya; deniz, engin bilgisi olan, sonsuzluk anlamına geliyor. Bu parça o yüzden “Deryaların Parçası” oldu ve umarım herkes tarafından beğenilir, dinlenilir ve en önemlisi mesajlar yerine gider.

SİZ ASLINDA EKRANLARIN SEVİLEN YÜZÜ, AYNI ZAMANDA GÜLER YÜZLÜ DURUŞUNUZLA DA İNSANLARA KENDİNİZİ SEVDİREN BİR KARAKTERSİNİZ. BİRÇOK DA HAYRANINIZ VAR. BU PARÇANIN DEVAMI GELECEK Mİ?

Bu yıl minimum 3 parça ile gelmek istiyorum. Aynı zamanda oyuncuyum. Oyunculuğumla ilgili de bazı projelerde var olmaya devam edeceğim fakat itiraf ediyorum şarkı da kendimi buldum. Her gülen insanın aslında arkasında bir keder bir de hüzün var. Bunu ben de yaşıyorum, soyadım “Şen” yeri geliyor Şen şakrağım klibimde de biraz bu mesajı vermek istedim, böyle çok mutlu bir kadın ama birden klibin sonunda ağlıyor, gözyaşları ve makyajı akmış. Kendim bile çok etkilendim açıkçası bana klip de gerçekten mi ağladın diyorlar. “Evet” gerçekten ağladım klibin sonunda.

SÖZ VE BESTE YAZARI OLAN DERYA HANIMDAN DUYDUĞUMUZA GÖRE BU ŞARKIYI EN ÇOK HİSSEDEREK SÖYLEYEN VE HAK EDEN SİZ OLDUĞUNUZU SÖYLEDİ. SİZ DE GERÇEKTEN HAKKINI VERMİŞSİNİZ. BAŞARILARINIZIN DEVAMINI DİLİYORUZ. PEKİ YAKIN ZAMANDA DİZİ PROJENİZ OLACAK MI?

Tabii ki olacak. Hatta kendimin bir projesi var inşallah onu hayata geçireceğim. O da sürpriz olsun yakın zamanda da paylaşacağım. Ama o komedi olacak komedi ile geleceğim artık ağlatmayacağım güldüreceğim.

derya-sen-akbacakzulmetderya-karaman-002.jpg

DERYALARLA “ZULMET”

Söz, beste ve müzik yazarı Derya Karaman; “Kadına olan psikilojik ve fiziksel şiddeti şarkıyı taşıyabilecek 4-5 sanatçımız geldi ama Derya çok samimi ve hissederek okudu. O da benim gibi sürekli üzülenlerden. İçi kan ağlayan bir kadının nasıl gülüp, güçlü göründüğünü gösterdi. Şarkımı çok güzel taşıdığı için teşekkür ediyorum. Ben genelde azeri şarkılar yazıyorum, Azerbaycan’a 4 şarkı sattım bunu da çevirmeyi düşünüyordum ama Derya’yla uzun zamandır çalıştığım ve tanıdığım biri olduğu için onunla çalışmayı tercih ettim” dedi.

derya-sen-akbacakzulmetderya-karaman-004.jpg

Dark’n dark müzik yapım ile anlaşan sevilen oyuncu ilk çıkışını pop tarzında, söz ve müziği Derya Karaman imzası taşıyan “Zulmet” isimli eserle yapıyor. Ünlü oyuncu Derya Şen’in seslendirdiği “Zulmet” isimli eserin aranjörlüğünü Emrah Menteş üstlenirken, klip çalışmasında kamera karşısına kendi yetiştirdiği Derya Şen Oyunculuk Atölyesi’nin başarılı oyuncusu Barış İçel ile geçti.


derya-sen-akbacakzulmetderya-karaman-003.jpg

Derya Şen Akbacak, hem aktris, hem oyuncu eğitmeni, hem oyuncu koçu, hem sosyolog, hem reklamcı, hem de bir anne. Şimdi ise, oyunculuğunun yanı sıra müzik dünyasına da adım attı.

DERYA ŞEN AKBACAK KİMDİR?

Başarılı oyuncu Derya Şen İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunudur. Ayrıca 2 yıl Plato Film Okulu Dizi ve Sinema Oyunculuğu eğitimi almıştır. 1982 yılında dünyaya gelen Derya Şen Mersin Tarsus doğumludur. Öznur Kula Menajerlik’e bağlı olarak çalışmalarını sürdüren Derya Şen aslen Selanik göçmenidir. Bir röportaj’da babaannesi ve dedesinin 1924 senesinde mübadele ile Selanik’ten Anadoluya  göç eden Müslüman Türklerden olarak kökenini açıklamıştır. 10 sene profesyonel olarak lisanslı voleybol oynamıştır. Arka sıradakiler, Aile Reisi, Gerçek Masallar, Lale Devri, Kabaktan mı Dudaktan mı?, Baba Dostu, Düşman Kardeşler, Seksenler, Mihrap Yerinde, Yahşi Cazibe, Böyle Bitmesin, Kardeş Gibi, Vay Başıma Gelenler, Balıkçının Karısı, Elif gibi bir çok projede rol almıştır. Günümüzde ise oyunculuk görüşmeleri devam etmekte olup, Müzik dünyasına adım atarak “Zulmet” şarkısını seslendirmiştir.

WEB MEDYA Grubu ve  Turizmin Sesi'nin onayı olmadan, yazılı haberlerin ve fotoğrafların tümü veya bir bölümünün kullanılması ya da bir kısmının kopyalanması yasaktır. Aksi taktirde ADA Hukuk Bürosu yetkilidir.

21 Aralık 2020 Pazartesi

Acenta Yoksa Rehber De Yok..!

Acenta rehber aynı hizmetin parçasıdır 
Cem Polatoğlu; Acentaları, aynı gemide olan bileşenler değil de düşmanı gibi gören bu önyargılı zihniyetin kime neye faydası var


İlk kokartımı Cağaloğlu’nda Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı (TMGT) Çetin Kayra’nın elinden almıştım. 10 yıldan fazla yurtdışında kalınca tekrar ulusal kokart almak zorunda kalmıştım. Eski Turist Rehberleri Birliği Başkanlardan Demir İşcil, Sedat Bornovalı, Ahmet Şensılay, Zeki Apalı ile rehber ve rehber-acentacı olarak çalıştım. Hepsi birbirinden değerli, üyelerinin ve Türkiye'nin âli çıkarları için çalışan, çırpınan meslektaşlarımızdı. Rehberlikten rehber-acentacı konumuna geçince, zaman zaman iki arada bir derede kaldım. Ancak, her zaman uzlaşmayı başardık.

TUREB BAŞKANINI AĞIRLADIK…
TUREB yeni bir başkan seçti. Suat Tural. İtalyancacı.
Öncesinde rehber ardından Prontotour’u kurduğum 30 yıldan bu yana İtalya incoming ve outgoing operasyonlarında onlarca rehberle tanıştım, çalıştım. Ancak Suat başkanla yollarımız kesişmemiş, çalışmamışız. Kendisi tanıma fırsatını TursapNet’in Zoom toplantısında elde ettim. 
Bu, bizim için olduğu kadar Başkan içinde bir fırsat olacaktı. Çünkü karşılıklı konuşmadıkça birbirimizi anlamanın, yardımcı olmanın başka yolu olamazdı. 
Daha önce bu sorunları yaşamış biri olarak çok hevesli girdim bu toplantıya.

BAŞKANA DA SORULARIMIZI ÖNCEDEN HAZIRLADIK
Ender dillerden rehber eksik
1)    Özellikle Çince, Korece, Rusca, Lehçe gibi ender dillerden rehber açıklarımız var. En azından bu dillerde rehberlik kursu açılmasına karşı mısınız?
Çanta rehberlik var
2)    Ender dillerde rehber bulunamıyor. Bu nedenle turlarda “ÇANTA REHBERLİK” kullanılıyor. Yani, herhangi bir dilden kokartlı rehber alınıp, Grup liderinin yanında, olası bir kontrole karşı çanta gibi grubun yanında dolaştırılıyor.

TURİSTLER, HANUTÇULARA MAHKUM EDİLİYOR
3)    Ender dillerde rehberler, taban ücreti 587 TL olmasına rağmen, örneğin alışveriş rehberliği için bile “ölü sezonda” 150 euro günlük ücret istiyorlar. Yani neredeyse Bakanlığın tespit ettiği rakamın 3 katı. Oysa, genelde ekstra olan çarşı turları, bu yüksek maliyet nedeniyle hem bizi hem de rehberleri yan gelirlerimizden ediyor. Turist çarşıya, ya kendisi ya da sokakta tanıdığı “HANUTÇU” rehberlerle gidiyor

REHBERLİK GEREKTİRMEYEN TURLAR DA VAR
4)    Bu istediğimiz yeni yasada var ama önce Rehber meslektaşlarımıza sormak isteriz; Dağ Tırmanışları, Trecking, Gurme, Kayak turları gibi turlarda kokartlı rehbere gerek var mı? Acenta, Otel gerekmeyince Otel, Otobüs gerekmeyince otobüs almıyor da, neden rehber gerekmediği durumlarda bile rehber almak zorunda kalıyor?

REHBER MALİYETİ KAÇAK TURLARI ARTIRIYOR.
5)    Özellikle küçük gruplarda rehberin yevmiyesi, varsa bileti, single konaklamalı oteli, masrafları vs 10 kişiden az olan gruplarda tura %20-30 ekstra maliyet getirmektedir. Bu nedenle tüketiciler, ya kendileri tur yapıyorlar veya kaçak turlara yöneliyorlar. Bir de bu açıdan bakmak gerekiyor. Bize, müşterilerimize hemen hiç bir hizmet vermeden ücret almak rehberlik jargonuna yakışır mı?

TÜRKÇE REHBERLİK ŞART!
6)  Türk gruplarımızın başında maliyeti daha düşük olan, sadece Türkçe bilen, Türkçe anlatan rehber olması doğal değil mi? Üstelik bu durumda turlar %20-30 ucuzlayacağı için daha çok kişi turlarımıza katılacaktır. Türk gruplarına gelen rehber arkadaşımız Japonca bilse ne olur, Çince bilse ne olur.
ACENTA YOKSA REHBER DE YOK!
7)    Ufak gruplarda rehber maliyeti 2-3000 TL’yi buluyor. Bu rakam, çoğu zaman, Kira, Stopaj, Eleman vs her ay 42 kalem sabit gideri olan acentanın dosya maliyetini bile aşıyor. Kısaca acenta, turdan kazanmadığı kadar rehberlik ücreti ödüyor. Bunun kimseye bir faydası yok. Çünkü, Acenta yoksa rehber de yok.

ALAN VE ŞEHİR REHBERLİĞİNİN ÖNÜ AÇILMALI
8)    Çıkması beklenen kanunda var ama örnekle gidelim; İtalya, İspanya’da tüm ülkeyi grup lideri ile gezebilirsiniz. Kokartlı Rehberi ise ancak Şehir turu veya Ören yerinde alırsınız. Kokartlı Rehberi 7 gece 8 gün şehir şehir, otel otel, otobüsle, uçakla tüm ülkeyi dolaştırmaya, masrafını tüm gruba yüklemeye gerek var mı? Bu maliyet nedeniyle belki de daha az kişi turlara katılıyor. 

Ayrıca, kaç tane rehber Kapadokya’yı Kapadokyalı, Truva’yı Çanakkaleli rehberden iyi anlatabilir ki?

Neyse; toplantı başladı. İlk yarım saat başkan kendisini tanıttı. Ne kadar başarılı bir öğrenciymiş, çok da iyi rehbermiş vs vs. Sonra soru-cevap faslına geçildi;

İlk soru Sayın Cemal Kızıltan’dan; “Sayın Başkan. “Turist Rehberliği” yasanızı okudum. Bir şey dikkatimi çekti. Adında “Turist” kelimesi geçen yasanızda Turistin tanımı yapılmamış. Bu bir eksiklik değil mi? Nedir size göre turistin tanımı?”
 
Suat Başkan – Bu bir tuzak soru. Ben biliyorum sizin niyetinizi. Bundan sonra lafı nereye getireceksiniz biliyorum.
(???? Hoppaaa! Yapma başkan)

Bir başka arkadaşımız sorusuna şöyle başladı.  - Taban fiyat 587 TL iken ender dillerde rehberler ölü sezonda 150 euro isti…
(soru tamamlanmadan arkadaşımızın sözü Suat Başkan tarafından kahkahalarla kesilir)

Suat Başkan - Hahahaha Ahahahaha Hahahaaaa. Ahahahaa. Az bile istemiş…
Bir diğer arkadaşımız; - Rehberlik gerektirmeyen turlarda bile kokartlı …
Soru yine kahkahalarla kesilir.

Suat Başkan - Hahahaha Ahahahaha Hahahaaaa. Ahahahaa. Sizin yasanızda Turistlerin Acentasız gezmesi yasak mı? Yasak. E bizim yasamızda da turistlerin rehbersiz gezmesi yasak. Ahahahaa, Hahahaaaa …

(Meali; Atı alan Üsküdar’ı geçti. Kanun çıktı. Mantık yok ama kayak turları da, yürüyüş turları da rehbersiz yasak)

Meslektaşımız sorar – Türkçe rehberlik yasa…

Suat Başkan - Hahahaha Ahahahaha Hahahaaaa. Ahahahaa. Sizin yasanızda Turistlerin Acentasız gezmesi yasak mı? Yasak. E bizim yasamızda da Türkçe rehberlik yasak.

Dedik; Başkan. Her soruya kah kah kah başınızı geriye ata ata neye gülüyorsunuz, hatta alay ediyorsunuz? Biz burada sorularımıza cevap, sorunlarımıza çare aramak için toplandık.
Suat Başkan – Benden özür dileyeceksiniz…

Özür ????

Daha fazla dayanamadım. Toplantıyı terk ettim. Umarım TursapNet, başkanın bu alaylı, taciz eden, sarkastik cevaplarını, kahkahalarını bizlerle ve rehber arkadaşlarımla paylaşır da nasıl bir başkan seçtiklerini görürler. Acentaları, aynı gemide olan bileşenler değil de düşmanı gibi gören bu önyargılı zihniyetin kime neye faydası var bilemedim. Aynı şekilde, kendini Rehber arkadaşlarımın patronuymuş gibi davranan meslektaşlarım gibi bu zihniyete de karşıyım. Bunlar, aslında konuşa konuşa aşılabilecek sorunlar. Alay ederek, kendini kaf dağında ya da patron olarak görerek hiç bir sorun çözülemez.

Üzgünüm…

Cem Polatoğlu

15 Aralık 2020 Salı

10 Bin TL Ödüllü PROJE

Geleceğimin Sorumluluğu “Yaşama Sanatı” Proje Yarışması İçin Başvurular Başladı


Gençler İçin İyilik Derneği, ilk projesi olan “Geleceğimin Sorumluluğu “Yaşam Sanatı” proje yarışması için başvuruları almaya başladı. 

Hazırlanacak projelerin info@genclericiniyilik.com mail adresine gönderilmesi gerekiyor. Başvuru için son tarih 20 Ocak 2021, saat 18:00. Sonuçlar ise 08 Şubat 2021 Pazartesi günü, Gençler İçin İyilik sosyal medya hesaplarından açıklanıyor olacak. Ödüller; birinciye 5.000 TL, ikinciye 3.000 TL, üçüncüye 2.000 TL ve dördüncüye mansiyon olarak belirlenmiştir. 

aysen-lacinel-prof-dr-afif-siddikifiliz-bilmis-kemal-parlak-deniz-guler-tamer-levent-tuv-sud-tr-ceosu-emre-buyuklalfa-mehmet-gozcu-emlak-konut-toki-cfosu-ercan-alioglu-kfc-mena-tr-ik-muduru-betul-emlek-001.jpg

Üniversite öğrencilerinin eğitimlerinde başarılı olabilmeleri için, ihtiyaç duydukları eksiklikleri karşılayacak kaynakları bulma, köprü olma ve destek verecek projeleri hayata geçirme amacıyla kurulan Gençler İçin İyilik Derneği, bunu amaçlarken gençlerimizin yalnızca maddi değil mental gereksinimleri konusunda desteklemeyi de hedeflemektedir.

Yarışmanın çıkış noktasını, son 1 yıldır tüm dünyayı etkileyen Pandemi sürecinde insanoğlunun bulunduğu yerküreye verdiği yaşam mücadelesi oluşturmakta.

Dernek Başkanı Ayşen Laçinel,  şunları söyledi: “Yaşamak için bir amacı, sorumluluğu olan her birey için hayat anlamlı ve kıymetlidir. Yaşam hayali amaç̧ olduğunda, insan her durumda o hayale çıpa atar ve tutunur. Biz gençlerimizin kendi sorumluluklarını almasını ve dünyayı kasıp kavuran covid-19 sürecinde bu becerilerini hem kendilerine hem de topluma örnek olacak şekilde paylaşmalarını istiyoruz. Bu amaçla başlattığımız yarışmamıza ilgi beklediğimizden yüksek, umarım bir çıpa da biz atabilmişizdir. “dedi. 

Yine dernek üyelerinden ve yarışmamızın ismini koyan değerli oyuncu Tamer Levent, “2020 bize sorumluluk almayı ve yaşama sanatını beraberinde geliştirmeyi öğretti. Gençlerimizin bu anlamda bizlere katacakları birçok fikir ve projenin olacağına gönülden inanıyorum.” dedi. 

Dernek Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Berat Bir, yarışmayı birçok üniversite ile işbirliği gerçekleştirerek hayata geçirdiklerini söyleyip “Eğitim hayatım boyunca hedeflediğim, gençlere birçok alanda dokunabilmeyi amaçladığım projeleri Gençler İçin İyilik Derneği çatısı altında hayata geçirebilmek, beni son derece mutlu ediyor. Nitekim ilk kurultayımıza çeşitli üniversitelerden öğrencilerin katılım gerçekleştirip, paylaşımda bulunmasının değerinin tartışmasız çok önemlidir.” dedi. 

1.618 Ajansı kurucu Başkanı ve dernek üyesi Filiz Bilmiş, yarışma afiş tasarımını hazırlarken, derneğin logosunda olan deniz yıldızı figürünü merkez noktaya koyduklarını belirtip, “Bizim amacımız ulaşabileceğimiz kadar gencimize ulaşıp, kendi deniz yıldızı hikayemizi gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz.” dedi.
Yarışmaya katılmak son derece kolay

Her yaştan üniversite öğrencisi, dilediği konuda ve türde bir çalışma ile bu yarışmaya katılabilir

Örnek vermek gerekirse, hikaye, roman, senaryo, kısa film, klip, resim, beste, drama, bilimsel bir proje gibi farklı alanlardan katılım sağlanabilir. Yarışma katılım dosyasında aşağıdaki bilgilerin yer almasını istenmekte ve ilgili projelerini info@genclericiniyilik.com adresine göndermeleri beklenmekte. 

Başvuru yapan kişinin isim soyadı, bağlı olduğu üniversite ve bölümü, yarışmaya katıldığı proje konusu, amacı, ana mesajı, proje türü, proje aktarımı, kapsam ve süreci ile birlikte, dernek tarafından ulaşılması gerektiği takdirde kullanılacak iletişim bilgileri. 

Başvuru için son tarih 20 Ocak 2021, saat 18:00. Sonuçlar ise 08 Şubat 2021 Pazartesi günü Gençler İçin İyilik sosyal medya hesaplarından açıklanıyor olacak. 

aysen-lacinel-prof-dr-afif-siddikifiliz-bilmis-kemal-parlak-deniz-guler-tamer-levent-tuv-sud-tr-ceosu-emre-buyuklalfa-mehmet-gozcu-emlak-konut-toki-cfosu-ercan-alioglu-kfc-mena-tr-ik-muduru-betul-emlek.jpg

Ödüller; birinciye 5.000 TL, ikinciye 3.000 TL, üçüncüye 2.000 TL ve dördüncüye mansiyon olarak belirlenmiştir. 

Yarışmanın Jürisini: 
İletişim ve İnsan Kaynakları Danışmanı, Psikolojik Danışmanlık Uzmanı ve dernek başkanı Ayşen Laçinel, Prof. Dr. Afif Sıddıki, oyuncu Tamer Levent, TÜV SÜD TR CEO’su Emre Büyüklalfa, Emlak Konut TOKİ CFO’su Ercan Alioğlu, KFC Mena TR İK Müdürü Betül Emlek, Kanal Ekonomi Genel Müdürü Mehmet Gözcü, Parlak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Parlak, 1.618 Ajans Kurucu Ortağı Filiz Bilmiş, Ağaoğlu Şirketler Grubu Etkinlik ve Sponsorluk Müdürü Deniz Güler oluşturuyor. 

5 Aralık 2020 Cumartesi

Türk sporuna hizmet etmiş kişilere ödül dağıtıldı

Uluslararası Futboltenisi Federasyonu, Türk sporuna yaptığı hizmetler için İlhan Karaçay’a ödül verdi. Ödül alanlar arasında milli takım eski teknik direktörü Abdullah Avcı, Ogün Altıparmak ve Galatasaray'ın eski antrenörü Ahmet Akcan var.Futboltenisi Türkiye Başkanı Orhan İçin, Türk sporuna hizmet kriterini açıklarken, ‘Geçmişe bir göz atmak yeter’ dedi.



Uluslararası Futboltenisi Federasyonu tarafından ödüle layık görülen gazeteci İlhan Karaçay’ın ödülünü, milli takımlar eski teknik direktörü Abdullah Avcı verdi.Uluslararası Futboltenisi Federasyonu FİFTA’nın İstanbul’da düzenlediği 6’ıncı panelinde, Türk sporuna hizmet etmiş kişilere ödül dağıtıldı. 



Aralarında gazeteci İlhan Karaçay, milli takım eski teknik direktörü Abdullah Avcı, Fenerbahçeli eski futbolcu Ogün Altıparmak ve Galatasaray'ın eski antrenörü Ahmet Akcan’ın da bulunduğu 20 kişiye verilen ödüller için açıklama yapan Futboltenisi Türkiye Başkanı Orhan İçin, ‘hizmet’ kriteri için, ‘Geçmişe bakmak yeterlidir’ dedi.

Hollanda’da yaşayan gazeteci İlhan Karaçay’ın 1970, 1980 ve 1990’lı yıllarda, takip ettiği 6 dünya ve 7 Avrupa Şampiyonası yanında, çok sayıda final maçı izleyerek Türk sporseverlere büyük bir hizmet vermiş olduğunu belirten Orhan İçin, ‘Abdullah Avcı, Ahmet Akçam ve Ogün Altıparmak için açıklama yapmama gerek yok sanırım’ açıklamasında bulundu.

Uluslararası 6. Futboltenisi Paneli ve 6. Spor Yıldızları Ödül Töreni, Atatürk Havalimanı’ndaki  TAV Airport Hotel'de yapıldı. Programın sunuculuğunu Olay TV’den Ufuk Gersman ve Sevgi Ercan yaparken, futboltenisinin vizyonu ele alındı. 

Önceleri, ‘Ayak Tenisi’ ve ‘Ayak Voleybolu’ olarak anılan ve pek çok antrenörün ağ veya ip gerdirerek futbolculara yaptırdığı antremanların yararına değinen teknik adamlar, ‘Bizim eskiden ilkel bir şekilde ip gererek oynattığımız bu oyun, şimdilerde uluslar arası alanda profesyonelce bir spor haline geldi. Bu spor çeşidinin, futbolcular için büyük bir avantaj olduğunu göz ardı etmemek lazımdır’ diye konuştular.
 

Dünyanın dört bir yanından gelen Futboltenisi Federasyon Başkanları, Hollanda için İlhan Karaçay’ı (ortada) Başkan olarak seçtiler.Uluslararası Futboltenisi Federasyonu’nun, panel ve ödül töreninden sonra, 16 ülke temsilcisinin katılımıyla İstanbul’da gerçekleştirdiği toplantısında bir konuşma yapan FİFTA Başkanı Nogoteniski Savez, hiçbir ülke tarafından tanınmayan, UEFA ve FİFA’nın da tanımadığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, resmi üye olarak FİFTA’ya alındığını ve geçen yıl da Avrupa Şampiyonası’nın Kuzey Kıbrıs’ta yapıldığı belirtti.
 



3 Aralık 2020 Perşembe

ZOMATO YEMEK SİPARİŞİ İÇİN SAHAYA ÇIKTI

Pandemi nedeniyle yeniden sıkı tedbirlere geçildiği dönemde hem müşterilere hizmet etmek hem sektörü desteklemek için sahaya çıkan zomato’dan artık avantajlı fiyatlarla online yemek siparişi vermek mümkün. 



“Daha fazla insan için daha iyi yemek’’ söylemiyle 25 ülkede kullanılan yeme-içme platformu zomato’nun online yemek sipariş hizmeti artık İstanbul’da da faaliyette. Daha önce, İstanbul’da dışarıda yemek yeme hizmetine odaklanan zomato uygulamasıyla binlerce restoran arasından yemek siparişi verilebiliyor. 

Anında sipariş ver
zomato Türkiye Ülke Müdürü Cankut Aydın, dünyayı etkisi altına alan salgın döneminde büyük bir özveriyle çalıştıklarını belirterek “zomato olarak Online Yemek Sipariş sistemini İstanbul’da hayata geçirdik. Farklı ülkelerde ve şehirlerde sürdürdüğümüz bu büyük ve önemli operasyonu dünyanın en büyük şehirlerinden birinde uygulamaya başladık, çok heyecanlıyız. Online yemek siparişi hizmetine geçişimize özellikle böyle bir dönemde başlamak bizler için çok değerli. Hepimiz biliyoruz ki yeme-içme sektörü bu süreçten doğrudan etkilendi. Şu anda da restoranların eve servis koşuluyla çalıştığı bir süreçteyiz. Bu dönemde hem İstanbul’a hizmet etmek, hem de sektörümüzü birlikte ayağa kaldırmak için tüm gücümüzle sahadayız. Bugüne kadar gerek komisyon oranlarıyla, gerekse zomato’nun karşıladığı indirimlerle hem restoranlara katkı sağlamaya, hem de yemek siparişi veren müşterilerimize zomato avantajlarını sunmaya devam edeceğiz” dedi.

En iyi yemekler, indirimler ve kullanıcı yorumları
Aydın, kullanıcıların zomato uygulamasıyla sipariş vermek istedikleri restoranlar ve yiyecekler hakkında servis kalitesinden kullanıcı yorumlarına, mekân görüntülerinden siparişin hangi aşamada olduğuna kadar bilgi sahibi olabildiklerini kaydetti. Aydın, sözlerine şöyle devam etti: “Eve sipariş vermek istedikleri anda restoranın ve en önemlisi yiyeceklerin puanını görüntüleyebilen müşterilerimiz, çok avantajlı fiyatlarla en iyi yemeklerin siparişlerini kolayca verebiliyorlar. zomato olarak amacımız, müşterilerimizin İstanbul’un en iyi lezzetlerine en ekonomik şekilde ulaşması. Bu doğrultuda kampanyalarımızı sürdürerek en verimli şekilde sunmaya devam edeceğiz”

TravelShop Turkey’in 2021 yılı tanıtım etkinlikleri programı belirlendi

TravelShop Turkey 2021 Yılı Tanıtım Etkinlikleri Programını Açıkladı
TravelShop Turkey, 2021 yılında da 6 ayrı Uluslararası Konferans ve Çalıştayıyla birlikte Turizm sektörüne özel 2 ayrı Ödül Töreni düzenlemeye hazırlanıyorDaha önce sayısız Fuar ve Çalıştay etkinlikleriyle ses getiren TravelShop Turkey, 2021 yılında da 6 ayrı Uluslararası Konferans ve Çalıştayıyla birlikte Turizm sektörüne özel 2 ayrı Ödül Töreni düzenlemeye hazırlanıyor. 2020 yılındaki Turizm gelirleri kayıplarının 2021 yılında start alacak bu agresif etkinlikler ve tanıtım çalışmalarıyla gide. rilmesi hedefleniyor.


TravelShop Turkey Genel Müdürü, Amerika menşeli Uluslararası Ekoturizm Derneği Başkan Yardımcısı ve Meksika menşeli Uluslararası Düğün Profesyonelleri Derneğinin de Avrupa ve Asya Başkanı olan Murtaza Kalender 2021 etkinlik takvimi ve tanıtım çalışmalarını şu şekilde özetledi.

TÜRKİYE’NİN CİDDİ ANLAMDA BİR TANITIM ATAĞINA GEÇMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ
2020 yılında Türkiye Turizminde Pandemiden mütevellit ciddi bir Turizm geliri kaybına uğrandı. Maalesef, bu sebepten ötürü Türkiye’deki Turizm Fuarları da arzu edildiği ve planlandığı gibi hayata geçirilemedi. Söz konusu sektörel fuarlar dünya çapında da ertelendi veya sanal formatta gerçekleştirilebildi. Bu anlamda, Türkiye’nin ciddi anlamda bir tanıtım atağına geçmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

6 AYRI ULUSLARARASI DÜZEYDE ÇALILTAY VE KONFERANS ETKİNLİKLERİ PLANLADIK
An itibariyle, 6 ayrı Uluslararası düzeyde Çalıştay ve Konferans etkinlikleri planladık.



2 FARKLI SEKTÖREL TEMADA ÖDÜL TÖRENLERİ DÜZENLEYECEĞİZ
Ayrıca 2 farklı sektörel temada Ödül Törenleri de düzenleyeceğiz. Bunlardan en önemlisi addedebileceğimiz, Uluslararası Ekoturizm Derneğinin, 16.sı olarak Tokat’ta 27 Temmuz’da düzenlenecek olan etkinliğidir. Bir diğer önemli etkinlik de yılardır başarıyla sürdürülen “Uluslararası Düğün Profesyonelleri Derneğinin” 2021 yılı etkinliklerinin bir ayağının da İstanbul’da gerçekleştirilecek olması.

SEKTÖREL VE YETKİN KONUŞMACILAR PROGRAMDA YER ALACAKTIR
Daha önceki organizasyonlardan farklı olarak, 2021 yılı etkinlik formatlarında dünyada kabul görüp otorite olarak görülmüş sektörel ve yetkin konuşmacıların da programa dâhil olunması dikkat çekecektir.

PROGRAMA BİR KAÇ ETKİNLİK DAHA EKLEYECEĞİZ
2021 yılında tanıtım çalışmalarının agresif biçimde değerlendirilmesi gerektiği inancıyla bu etkinlikler haricinde birkaç diğer etkinliği de programlarımıza ekleyeceğiz.

TÜRKİYE TANITIMINDA ÜLKEMİZİN 2021 YILINDA EN BÜYÜK PAYI ALMASINI SAĞLAMAYA ÇALIŞACAĞIZ
Türkiye’de Turizm Bakanlığımız tüm STK’lar, Havayolları ve diğer Turizmci paydaşlarımızla işbirliği yapmak arzusundayız. Türkiye tanıtımında sorumluluk alarak, ülkemizin 2021 yılında dünya Turizm gelirlerinden en büyük payı almasını sağlamaya çalışacağız.

EN BÜYÜK HEDEFİMİZ TURİZMİN 12 AYA YAYILMASI
En önemli hedeflerimizden birisi de Turizm mevhumunun 12 aya yayılabilmesi ve geniş pazarlara hitap etmesinin sağlanması.

2021 YILI DÜZENLENMESİ PLANLANAN ETKİNLİKLER TAKVİMİ
 

2021 YILININ KAYIPLARIMIZI TELAFİ EDEREK, YEPYENİ VE BEREKETLİ BİR YIL OLMASINI TEMENNİ EDERİM
Şimdiden 2021 yılının yapacağımız etkinliklerimizle birlikte hayırlı olmasını ve gelecek yılda kayıplarımızı telafi ederek iyi bir yıl geçirmenizi diler, Pandemi sürecinin kısa sürede sona ererek, yepyeni ve bereketli başlangıç yapmanızı temenni ederiz.

2 Aralık 2020 Çarşamba

Gastronometro'nun hedefi Türk mutfağının gelişimine katkıda bulunmak

Gastronometro 5 yıldır Türk Mutfağı ile uluslararası gastronomi dünyası arasında köprü kuruyor
2015 yılında Metro Türkiye tarafından hayata geçirilen, Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu olan Gastronometro, 5 yıldır eğitim ve Ar-Ge çalışmaları ile ulusal ve uluslararası gastronomi dünyası arasında köprü kurma misyonunu başarıyla sürdürüyor. Yeni nesil gastronomi anlayışını benimseyerek, bu amaç doğrultusunda çalışmalarına hız kesmeden devam eden Gastronometro, Türk şefleri uluslararası gastronomi dünyası ile bir araya getirirken sektörün önemli okul ve platformlarıyla da iş birliklerine imza atıyor. 5 yılda 2.500 yeni ürün geliştiren Gastronometro'nun hedefi ise Türk mutfağının gelişimine katkıda bulunmak. 



30 yıldır Türk mutfağına sahip çıkarak, Türk mutfak kültürünün gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak ve Türk şeflerinin gelişimine katkıda bulunarak dünyada hak ettikleri yere gelmelerini sağlamak için çalışmalarını sürdüren Metro Türkiye, gastronomi keşif platformu Gastronometro ile Türk mutfağını uluslararası arenaya taşımaya ve Türk gastronomisine yön vermeye devam ediyor.

2015 yılında Metro Türkiye bünyesinde bir eğitim, gelişim ve buluşma merkezi olarak tasarlanan ve Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu olarak kurulan Gastronometro, 5 yılda Türkiye’nin zengin mutfak kültürünün ve değerlerinin tüm dünyada hak ettiği yere gelmesi için önemli katkılar sağlıyor. Gastronomi ve konaklama dünyasından Basque Culinary Center, Ecole hôtelière de Lausanne gibi uluslararası marka okullar ile iş birlikleri yapan, Michelin yıldızlı şefleri Türk şeflerle buluşturan Gastronometro; aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte eğitimler ve iş birlikleri de gerçekleştiriyor. Sektör profesyonellerini, müşterileri, tedarikçileri ve öğrencileri farklı etkinlik ve çalışmalarla bir araya getiren Gastronometro; Horeca sektörünün itibarlı etkinliklerinden Gastromasa, Sirha Fuarı ve Bocuse d’Or yarışmasına destek olmayı da sürdürüyor. Gelecek dönemde gastronomi dünyasını daha da ileriye taşımak için yeni iş birliklerine devam edecek olan Gastronometro, yürüttüğü çalışmalarla uluslararası bir gastronomi merkezine dönüşmeyi hedefliyor. 

Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu olarak 2,4 milyon euro yatırım ile kuruldu
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, “Metro Türkiye olarak, 30 yıldır Türk mutfağını ve değerlerini koruma ve gelecek nesillere aktarma amacıyla çalışmalarımıza güçlü bir şekilde devam ediyoruz. Tedarikçilerimiz, üreticilerimiz, müşterilerimiz ve çalışanlarımız ile birlikte Türkiye için ‘en iyi’ olanı yapmak amacıyla azimle çalışırken Türk mutfağının sahip olduğu engin potansiyelini ortaya çıkarmak için de yatırımlar yapıyoruz. Gastronomiyi ülkemizde ekonomiden turizme kadar pek çok alana katkı sağlayacak en önemli değerlerden biri olarak görüyoruz. Bu bakış açısıyla, Gastronometro’yu Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu olarak yaklaşık 2,4 milyon euro yatırım bedeli ile 2015 yılında hayata geçirdik. Kuruluşunun üzerinden geçen beş yıllık sürede Gastronometro; Ar-Ge çalışmalarıyla 2.500’den fazla ürün geliştirirken 17 master şefi 1.500 sektör profesyoneliyle buluşturdu, verdiği eğitimlerle yaklaşık 3.400 kişiye ulaştı. Böylelikle şeflerden öğrencilere, tedarikçilerden restoran ve otel işletmecilerine, lezzet tutkunlarından gastronomi yazarlarına ve araştırmacılara sektörün tüm tarafları için bir buluşma noktası görevini üstlendi. Türk mutfağının ve değerlerinin tüm dünyada hak ettiği noktaya gelebilmesi için çalışmalarımıza şu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edeceğiz.” dedi.  


“Trendleri bizzat belirleyen bir gastronomi aktörü”
Metro Türkiye Gastronometro Direktörü Max Thomae ise şunları söyledi: “Gastronometro, yüzyıllar öncesinden izler taşıyan Türk mutfak kültürünün gerçek potansiyelini açığa çıkaran ve dünya gastronomi trendleriyle gelişimine katkıda bulunan yeni bir anlayışı temsil ediyor. Gastronometro’da her gün yepyeni bir gastronomi serüveni var ve bu serüveni paydaşlarımızla birlikte deneyimlemekten büyük keyif alıyoruz. Gastronomiyi sadece bir yeme-içme sanatı olarak görmüyor, bunun da ötesinde lezzet üzerine düşünen, araştıran ve hepsinden önemlisi hayallerinin peşinden giden lezzet tutkunlarının yön verdiği yeni nesil bir gastronomi anlayışını benimsiyoruz. Bu nedenle gastronomi profesyonellerini anlamak, onların hayallerini paylaşmak ve onlara ilham vermek önceliğimiz. Bu önceliğimizi gerçekleştirmek için ise kendimizi sadece zamanın gastronomi trendlerini takip etmekle sınırlamıyor; bu trendleri bizzat belirleyen bir gastronomi aktörü olmayı hedefliyoruz.” dedi.  

Ar-Ge çalışmalarıyla 2 bin 500’e yakın yeni ürün geliştirildi
Gastronometro platformunda Ar-Ge ve ürün geliştirme çalışmaları yapılıyor. Metro Türkiye, kendi markalı ürünlerinde Gastronometro şeflerinin onayı olmadan hiçbir gıda ürününü rafa getirmiyor.  2015 yılından bu yana 2.500’e yakın ürün geliştirilirken profesyonel pastacılık ürünleri için 1,5 yıl süren sortiment çalışmasında 400 temel pastacılık ürünü Metro Chef markası adı altında listelendi.

Ayrıca Gastronometro içerisinde kurulmuş olan Duyusal Analiz Laboratuvarı’nda Metro Türkiye çalışanlarından oluşan 35 gönüllü ile ürün tadım testleri gerçekleştiriliyor. Burada Metro’nun kendi markalı ürünlerini profesyonel ve ürün uzmanlıkları olan şefler ile birlikte geliştiriliyor, yılda ortalama 70 ürün performans ve mutfak kullanımı açısından testlerden geçiriliyor. Son bir yıldır ise bu ürünlerin tüketici gözüyle duyusal analizleri panelistler ile birlikte yapılıyor. 

Gastronomi dünyasına yeni yetenekler kazandırıyor
Eğitim alanında yaptığı çalışmalarla sektöre büyük katkılarda bulunan Gastronometro, Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı iş birliği kapsamında mesleki ve teknik okullarda gıda teknolojisi ile yiyecek-içecek hizmetleri alanında eğitim gören yaklaşık 65 bin öğrencinin müfredatına Coğrafi İşaretli Ürünler konusunun eklenmesini sağladı. Hedef ise 10 yılda 650 bin öğrenciye ulaşmak. Bu kapsamda Türkiye’nin her tarafından gelen 50 eğitmene, Coğrafi İşaretli ürünler üzerine Gastronometro’da teorik ve uygulamalı eğitimler verildi.

Metro çalışanları ve sektör profesyonellerine pratik ve teorik içeriklerden oluşan Horeca eğitimleri de veren Gastronometro’da bugüne kadar toplam 240 eğitim programı düzenlendi, 1.920 saat eğitim verildi. Bu eğitimlerde yaklaşık 3.400 kişiye ulaşıldı. 

Uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yaparak Türk mutfağını dünyada tanıtıyor
Bunların yanı sıra Horeca sektörü profesyonellerini dünyanın önde gelen şef ve sektör çalışanlarıyla buluşturan Sirha Fuarı’na da katılan Gastronometro bu etkinlik kapsamında yapılan ve şef dünyasının Oscarları olarak nitelendirilen Bocuse d’Or Şefler Yarışması için de şeflere malzeme ve Avrupa elemeleri için hazırlık desteği veriyor. Dünyanın en prestijli mutfak sanatları okullarından Basque Culinary Center’dan ünlü şeflerin katılımıyla Türk şeflere ileri mutfak teknikleri ve yenilikçi tarifler konusunda eğitimler veren Gastronometro, ayrıca uluslararası gastronomi dünyasının en önemli organizasyonlarından biri olan Gastromasa’nın sponsorları arasında da yer alıyor.

Şeflerin buluşma merkezi Gastronometro, son iki yılda Michelin yıldızlı şefler de dahil olmak üzere uluslararası çapta tanınan şefleri de ağırlayarak ulusal ve uluslararası gastronomi dünyası arasında bir köprü kuruyor. Bu zamana kadar 6’sı Michelin yıldızlı olmak üzere toplamda 17 master şefi, 1.500 sektör profesyoneliyle buluşturan merkez, bu ödüllü şeflerin katılımıyla Metro müşterileri ve iş ortakları için özel atölye çalışmaları gerçekleştiriyor.


Maden suyuna robot eli değdi

Avşar Doğal Maden Suyu, üretim parkurlarında el değmeden saatte 50 bin şişe üretim gerçekleştiriyor
Pandemi ile birlikte endüstri 4.0’ın önemi daha iyi anlaşılmışken otomasyon sistemlerini üretim parkurlarına entegre eden şirketler rekabette bir adım öne geçiyor. Afyonkarahisar’da 320 bin m² açık, 10 bin m² kapalı alana kurulu fabrikasında endüstri 4,0 teknolojileri kullanan Avşar Maden Suyu,  saatte 50 bin şişe üretim kapasitesiyle rekabet gücünü ortaya koyuyor. Avşar, yaklaşık 10 milyon dolar yatırımla planladığı tesislerinde her gün neredeyse 1 milyon şişe maden suyunu pazara sürüyor.



1980’li yıllardan itibaren hızla gelişen üretim teknolojileri, fabrika hatlarında boy göstererek rekabet sahasını canlandırıyor. Zengin rezervleriyle maden suyunun başkenti olarak bilinen Afyonkarahisar’ın İscehisar ilçesindeki toplamda 330 bin m²’lik alana kurulu fabrikasında endüstri 4,0’ın tüm olanaklarını kullanan Avşar Maden Suyu, bu yıl pazara 14 farklı ürün grubunda yaklaşık 130 milyon şişe maden suyu sürdü. Avşar Maden Suyu, yaklaşık 10 milyon dolar yatırımla planladığı tesislerinde saatte 50 bin şişe üretim kapasitesiyle her gün 1 milyon şişeye yakın maden suyunu sahaya çıkarıyor. 

“2020 yılı sonunda 40 milyon litre maden suyu içirmiş olacağız”
Avşar Maden Suyu olarak otomasyon teknolojilerine bugüne kadar yaklaşık 10 milyon dolar yatırım yaptıklarını belirten Avşar Maden Suyu Yönetim Kurulu Üyesi Tarık Demirel, küresel parametrelerin rekabet piyasasında var olabilmek için bu teknolojilere yatırım yapmayı şart koştuğunu söyledi. Demirel, “50 bin şişe/saat üretim kapasitesindeki Avşar olarak üstün hijyen ve kalite koşullarında üretim yapmayı sağlayan üst düzey teknolojilere, üretim bantlarına ve makinelere sahibiz. Üretim hattımız Almanya menşeili Krones marka olup, tüm makineler, taşıyıcı konveyörler birbirine entegre olarak çalışıyor. Ekipmanlarımız PLC kontrollü olup makinelerin üzerinde olan touch paneller sayesinde tüm gerekli işlemler ekran üzerinden yapılmakta. Avşar Maden Suyu, sahip olduğu bu otomasyon altyapısı ile en hijyenik şartlarda el değmeden üretim gerçekleştiriyor. Teknoloji alt yapımızla ürünlerde olabilecek birçok kalite problemi (dolum seviyesi, yabancı madde kontrolü, kapak var/yok) kontrol cihazları ile inceliyor,  bu sayede birçok kalite problemini engelleyebiliyoruz. Söz konusu teknolojik alt yapımızla 2019 yılında yaklaşık 20 milyon litre, 100 milyon şişeyi tüketicimizle buluşturduk. 2020 yılsonunda parkurumuzdaki gücü daha iyi göstererek yaklaşık 40 milyon litre, 200 milyon şişeyi tüketicimizle buluşturmayı hedefliyoruz.” dedi. 

1 Aralık 2020 Salı

Bor ilçesindeki tarihi Yeni Hamamın restorasyonu bitmedi

Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yaklaşık 5 asır önce yapımı 5 yılda tamamlanan Bor ilçesindeki tarihi Yeni Hamamın, 8 yıldır restore edilememesini eleştirdi. Gürer, “İlçe Merkezinin orta yerinde kullanıma açık hamamı onarıyoruz diye 8 yıldır kapalı tutulması düşündürücüdür” dedi. 

Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in  TBMM’de gündeme getirdiği Bor ilçesindeki tarihi Osmanlı’dan kalan Yeni Hamamın restorasyonuyla ilgili sorusuna, Bakan Mehmet Nuri Ersoy yazılı yanıt verdi. Bor ilçesindeki tarihi Yeni Hamam’ın 1997 yılında tescillendiğini anımsatan Bakan Ersoy, restorasyon projesinin tamamlanmasının ardından 2015 yılında restorasyon çalışmalarına başlandığını belirtti. 

nigde-bor-yeni-hamamnigde-milletvekili-omer-fethi-gurerbakan-mehmet-nuri-ersoy.jpgYüklenicinin yükümlülüklerini yerine getirememesi nedeniyle restorasyon işinin yarım kalarak 2019 yılında feshedildiğini ifade eden Bakan Ersoy , “Eserin kalan kısmının yaklaşık maliyeti hazırlanarak ikmal inşaatı ihalesi 2020 yatırım programına sunulmuş olup 06.10.2020 tarihinde yatırım programına alınmıştır. İkmal inşaatı ihale işlemleri devam etmekle birlikte kasım ayı içerisinde ihalesi gerçekleştirilecektir” açıklamasında bulundu. 

Bakan Ersoy’un yanıtını değerlendiren  Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise tarihi Yeni Hamam’ın 5 yıl süren çalışmayla 1580 yılında hizmete girdiğini anımsattı. Gürer, dönemin şartlarında yapımı bile 5 yıl içinde tamamlanan eserin, aradan yaklaşık 5 asır geçtikten sonra günümüzde restorasyonunun 8 yıldır tamamlanamamış olmasının üzüntü verici olduğunu ifade etti. Gürer, “Hamam, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık  bölümleri ve hücrelerden oluşmaktadır. Soğukluk ve sıcaklık bölümü de kubbeli ve külhanlıdır. Tarihi hamam örneklerinin orijinale en yakın örneklerindendir. Sokullu Mehmet Paşa bölgede hamamın yapılması işini Tavaşi  Hasan Ağa yaptırmış, farklı dönemlerde onarım görerek 2012 yılına kadar hizmet verdi. Simetri planlı hamam, kadın ve erkek ayrı bölümleri ile önemli bir tarihi yapıdır. 1949 yılı onarımı sonrası 1953 yangın gören yapı yeniden kullanıma açılmıştır. Hamam, bölge halkı yanında Bor’a gelenlerinde ilgi gösterdiği yerlerdendi. İki yılda bitmesi beklenen hamam 8 yıldır açılamadı. Ne zaman onarım bitecek oda belli değil. Vakıf eserleri ne yazık ki ya yeterince korunmuyor yada restorasyon bitmiyor” diye konuştu.
Gürer, 2012 yılında projesi hazırlanan ve onarıma alınan  tarihi hamamın, bir an önce restore edilmesi gerektiğini belirtti. 

İzmir Yeni Bir Ekonomik Vizyonla Büyüyecek

Tunç Soyer, Ege Ekonomik Forum’da Konuştu: “Hedef, İzmir’deki İmkanları Yeni Bir Ekonomik Vizyonla Büyütmek”İzmir, orman yangınları, pandemi,  tsunami ve deprem felaketinin  ardından  yaşamaya devam ediyor


Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı ve Özgencil Grup iş birliği ile bu yıl 4’üncüsü gerçekleştirilen; Ege Bölgesi’nin, Türkiye’nin ve uluslararası anlamda bölgenin kalkınmasına sunduğu katkıların değerlendirileceği, bölge ekonomisinin gelişim alanlarını konuşulacağı Ege Ekonomik Forumu, “Dönüşümün İçindeyiz” teması ile başladı. Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir’in sahip olduğu lojistik merkez konumuna dikkat çekerek değişimi fırsata çeviren bir yerde bulunmanın önemine dikkat çekti. 

Konferansın açılış konuşmalarını İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tunç Soyer ve EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam gerçekleştirdi.

30 Ekim’de başlaması planlanan, ancak Seferihisar açıklarında gerçekleşen 6,9 büyüklüğündeki deprem nedeniyle etkinliğin bugüne ertelendiğini belirten EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Susam konuşmasına, depremde hayatını kaybeden vatandaşlara baş sağlığı, yaralananlara ise acil şifalar dileyerek başladı.

1992 yılında başlayan çalışmalarının zaman içerisinde bölgesel bir hacme ulaştığını, illerin potansiyelleri kapsamında bölgesel bir stratejik planlama ile Ege Bölgesinin kalkınması ve sorunlarının merkezi hükümetle dirsek temas içerisinde çözülmesi için EGEV’in çalışmalar yürüttüğünü hatırlatan Susam, “Kalkınma Ajansları önerimizi takiben bu ajansların kurulmasına çok önemli katkılarımız da oldu. Bugün, tüm paydaşlarımızla ve becerilerimizle kalkınmada öncü ve lider güç olmak için çalışmalarımıza yoğun bir biçimde devam ediyoruz” dedi.

“Ege, Türkiye Ekonomisinin Lokomotifi Olmaya Hazır”

Bugünkü koşullar kapsamında hem bölgenin hem de Türkiye’nin her türlü zorluğu aşabilecek güçte ve inançta olduğunun altını çizen, EGEV olarak hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadıklarını belirten Susam, “4 yıldır Ege Ekonomik Forumu’nda gerçekleştirilen tüm çalışmalarda koyulan vizyon, daha sonra kısa sürede dünyanın ve ülkenin gündeminde önemli vizyonlar olmuştur” dedi.

20 yılı aşkın tecrübesi ile Özgencil Grubu’nun EGEV ile bir araya gelerek Ege Ekonomik Forumunun oluşturulduğunu belirten Susam, “Ege Bölgesi, Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu koşullarda ekonomik kalkınma hamlesinin lokomotifi olabilecek güçte ve kararlılıktadır. Bölgenin tüm ticari paydaşları ile birlikte bunun altını çizerek, ihracata dayalı, bilim ve teknoloji merkezli, gençliği önemseyen –çünkü Türkiye’nin 0-17 yaş nüfusunun yaklaşık 3 milyonu Ege’de bulunmaktadır, bir yaklaşımla Ege Bölgesi, gençliği de içine alarak yeni dönemde Türkiye’nin tüm bu sorunlarının içerisinden çıkabilmesinde, küreselleşmeden bölgesel tedarik zincirine geçilen bu süreçte Türkiye’nin lokomotifi olmaya hazırdır. Bunu, bu ekonomik forumlarla perçinlemek için büyük bir çaba içerisindeyiz” sözleri ile Ege’nin potansiyelinin altını çizdi.

Birliktelik ve Dayanışma, Dirençli Kent Olmanın İki Anahtarı

Göreve geldikleri ilk günden bu yana önemli bir vizyon koyarak, oluşturdukları strateji ile İzmir’in ve bölgenin potansiyelini açığa çıkartarak, şehir tüm krizlere karşı dirençli bir pozisyona getirmek için çalıştıklarını belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Küresel ekonominin birbirine çok bağlı ve kırılgan olduğu günümüzde Kovid-19 büyük ekonomik sorunları beraberinde getirdi. Hemen her sektör büyük zarar görmeye başladı. İzmir açısından baktığımızda son 18 ayda; İzmir tarihinin en büyük orman yangınlarından birini, ardından pandemiye, sonra tsunami ve deprem felaketini ve ardından yeniden büyük artışın olduğu pandemiyi yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Bu zor süreçte de zamanımızın önemli bir kısmı kriz yönetimiyle ve sıkıntılara çözüm aramakla geçti. Bu sıkıntılar aynı zamanda bizlere bu krizlerle mücadele konusunda da önemli deneyimler kazandırdı. Tüm krizlere hazırlıklı olmak için çağı doğru okumak, yaşanan gelişmeler karşısında hazırlıklı olmak ve güçlü bir vizyon ortaya koymanın önemini kavradık. Belki en önemlisi, bu krizleri fırsata çevirme ihtimalini gördük. Göreve geldiğimiz gün ortaya koyduğumuz strateji ile amacımız, güçlü bir vizyon ortaya koyarak İzmir ve bölgemizin potansiyelini açığa çıkartmaktı. Ulusal ve uluslararası tüm krizlere karşı şehrimizi dirençli bir kent kılmaktı. Yaşadıklarımız bize gösterdi ki, dirençli bir kent olmanın 2 mucizevi anahtarı var: İlki birliktelik ve dayanışma, ikincisi ise yaşam hakkını gözetmenin kent yöneticileri tarafından en öncelikli görev olarak tarif edilmesi” dedi.

Hedef; Kentteki İş İmkanlarını Yeni Bir Ekonomik Vizyonla Büyütmek

Dirençli bir kent olmanın odağına İzmir’de ortak aklı ve yaşam hakkını koyduklarının altını çizen Soyer, sosyal ve ekonomik gelişmenin kaynağını ise yenilikçi düşünce olarak tarif ettiklerinin belirtti. Gençlerin yenilikçi fikirlerini geliştirebilmeleri için tarihi Havagazı Fabrikasını gençlik yerleşkesi olarak gençlere tahsis ettiklerini hatırlatan Soyer, “Kentimizdeki iş imkanlarının büyümesi, yeni bir vizyonla ekonomik gelişmenin sağlanması için tüm paydaşlarımızla uyum çalışmaya gayret gösteriyoruz. Yeni yatırımcıların, girişimciliği ve yenilikçiliği teşvik etmek için çatı kurumlar ve merkezler kurmaya gayret ediyoruz. Paydaşlarımızla sosyal girişimcilik ve gıda girişimciliği programlarımızı başlattık” sözleri ile İzmir’in ve bölgenin kalkınması attıkları adımları paylaştı.

Çok daha büyük başarılar elde etmenin yegâne yolunun birlikte ve beraberlikten geçtiğini gördüklerini belirten Soyer, temel hedeflerinin yerelden kalkınma mücadelesini büyüterek küresel ve ulusal kırılganlıklar ve krizlere karşı İzmir’e dirençli kılmak, refahını artırmak ve bunu tüm kente adil bir şekilde bölüştürmek olduğunu da belirtti. “Bunu sağlamak ve kalıcı bir ekonomik büyüme için, dünyadaki ekonomik geliştirmeleri tüketen değil, yeni değerler üreterek bunların tüm dünyada alıcısını oluşturabilen bir şehir oluşturmak durumdayız. Bu nedenle de bölgedeki tüm sektörler çok önemli. İzmir hala dev bir uluslararası lojistik merkez konumunda” diyen Soyer, değişimi fırsata çeviren bir yerde bulunmanın önemine dikkat çekti. Çalışmaların odağında doğa ile uyumlu bir ekonomik büyümeyi koymanın bir zaruret olması gerektiğini belirten Soyer, dirençli kent yaratmanın özünde doğaya saygı ve uyum olduğunu hatırlattı.

İlk Oturum: Dünyayı Yeniden Tasarlamak

‘Dünyayı Yeniden Tasarlamak’ başlıklı ilk oturumda, “Sürdürülebilir, Kapsayıcı, Esnek Bir Büyüme Oluşturmak ve Kalkınma İçin İş Birliği Yapmak”, “Serbest Ticaret Anlaşmalarındaki Son Durum”, “Küresel Ekonomi ve Bölgesel Pazarlar Nasıl Yeniden Şekillendirilir?”, “Dijital Ekonomiye Yatırım”, “5G ile Dünya Nasıl Dönüşecek?” gibi konular Türkiye Ekonomi Bankası Yönetim Kurulu Başkanı & Forum İstanbul Enstitüsü Onursal Başkanı Yavuz Canevi’nin moderatörlüğünde; Singapur Ulusal Üniversitesi Orta Doğu Enstitüsü Başkanı Bilahari Kausikan, Paris- İstanbul Bosphorus Enstitüsü Başkanı Dr. Bahadır Kaleağası, “Capital Failure” kitabının yazarı Dr. Nicholas Morris, Global Resources Partnership Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar tarafından değerlendirildi.

Jeopolitik gerilimler ve anlamsız vekalet savaşları, sanayi devrinin sonuna yaklaşmamız, fosil enerjiden yenilenebilir enerjiye geçiş ve iklim değişikliği, öngörülemez ve kaotik bir entegrasyon sürecine girmek olarak mevcut duruma ilişkin bir fotoğraf çeken oturumun moderatörü Yavuz Canevi, ilk sözü Bilahari Kausikan’a verdi. Problemlerin çözümü olmadığını olsa bile her zaman uygulanamadığını bugünün dünyasının bir gözlemi olarak paylaşan Kausikan, bu nedenle de doğru sorunun “ne zaman yeniden tasarlayabileceğimiz olması gerektiğini söyledi. Uluslararası düzende yaşanan sorunların ne pandemi ile ne de diğer güncel konuların sonucu olduğu, köklerinin daha eskiye dayandığını belirten Kausikan, “Yeni uluslararası düzen kendi kendine organize ediyor şuan. Düzenin aslında liderliğe ihtiyacı var. Uluslararası bir lider olabilmek için herkesçe kabul edilebilir bir lider olmalı. Bu sebeple uluslararası liderlikte büyük bir eksiklik var. ” sözleri ile dünyanın şu an lidersiz bir biçimde ilerlediğini belirtti. 

130 Trilyon Dolar, 2020 Yılında “Eriyecek”

Ardından söz alan Paris ve İstanbul Bosphorus Enstitüsü Başkanı Dr. Bahadır Kaleağası, geleceğe yönelik ve geleceği tasarlamak için pandeminin birinci dalgası ile başlayan soruların ikinci dalga ile varlıklarını devam ettirdiklerini paylaştı. “Esas soru bitmedi. 1 trilyon dolarlık soru: Ne zaman bitecek bu pandemi? 1 trilyon euro’luk soru da ekleyelim: Nasıl dersler alacak insanlık uygarlığı? 1 trilyon yuan’lık bir soru daha ekleyebiliriz: Hangi devletler yönetecek bundan sonra. Ve tabi 1 trilton liralık soru: Ne olacak doların kuru, altın mı alsaydık? Sorular yalın, yanıtları karmaşık, etkileri ise trilyonluk” sözleri gerek Türkiye gerekse dünya için ekonomik ağırlığı büyük olan belirsizliklerin bir sonuç ya da çözüm beklediğini hatırlatan Kaleağası, satın alma gücüyle birlikte dünyanın ekonomik gelirinin yaklaşık 130 trilyon dolar olduğunu ve pandemi ile birlikte bu durumu sadece ekonomik olarak değil, insani ve kurumsal boyutları ile de çok önemli ölçüde eriyeceğini paylaştı.

Yaşadığımız Dönemin Sinyallerini İyi Okumak Lazım

Üçüncü olarak söz alan Global Resources Partnership Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü ise; forumun, bölgesel bir forumun Türkiye’nin ve dünyanın tasarlanmasına Ege’den mütevazı bir katkı olarak çıkmasının çok önemsediğini paylaştı. ‘Yaşadığımız dönemin sinyallerini iyi okumak lazım. Yapay zeka geleceği belirleyecek en önemli unsurlardan bir tanesi. Peki biz onun neresindeyiz? Sonra değişen jeopolitik riskleri de iyi okumak ve bunun neresinde durduğumuzu görmemiz gerekiyor. Kaynak savaşları da durmayacak. Eskiden sadece enerji üzerine konuşuyorduk.’ diyen Öğütçü; petrolün önemini giderek kaybettiği, su ve gıda savaşlarının gündemdeki yerlerinin artmaya başladığını hatırlattı. Özellikle gıda güvenliğinin yaşamsal önemde olduğunun ve Türkiye’nin özellikle Ege Bölgesi’ni gıda konusundaki bir depo ya da üs olarak görmesinin gerektiğinin, aklında tutması gerektiğini altını çizdi. 
Öğütçü: ‘Değişen düzen hep değişecek. Dünya enerjisi yine muazzam bir enerji devrimi yaşıyor. Bunun tam ortasındayız. Fosil yakıtlardan yenilebilir enerjiye geçiş yaşamımızı kökten değiştirecek özelliklerde. 
Şunu unutmamalıyız; Türkiye Çin’den başlayıp Almanya’ya Rusya’dan başlayıp Suudi Arabistan’a kadar inen coğrafyanın en önemli bölgesel gücüdür. Türkiye’nin önünde bir fırsat penceresi var.’ Dedi. 

Dünya, Kalkınmayı Yeniden Tasarlamak İçin En iyi Dönemini Yaşıyor

Şu an dünyanın; ekonomik gelişimi, kalkınmayı tekrar tasarlama açısından en iyi dönemi yaşadığını belirten Dr. Nicholas Morris, Kovid-19’un bütün dünya ülkelerinde var olması ve pandemiye karşı atılan adımların uyumsuzluğunun işsizliği körüklediğini paylaştı. “Tüm dünya ekonomileri ticaretlerini karşılıklı güvene dayalı bir içimde geliştirmeli. Bu da pandemi döneminde karşılaşılan, kötü ya da yetersiz çözüm hamlelerini göz önünde bulundurarak, kalkınma problemlerinin sadece özel sektöre güvenerek yapılmayacağı kabul edilmeli” sözleri ile Morris, atılması gereken adımlarda tecrübelerin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekliliğinin altını çizdi.

"Sorular Aynı Ancak Cevaplar Değişti"

İçinde bulunduğumuz dönemde dünyayı yeniden tasarlamak başlığının gerçekten çok daha büyük önem arz ettiğini belirten Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, pandemi sürecinde sağlık ve gıdanın ön plana çıktığı, güvenlik ve özgürlüğün kaybolması konularının ön plana çıktığını, bu konuların da insanların kafalarındaki soru işaretlerini daha belirgin hale getirdiğini söyledi.

Albert Einstein'ın sözü "Sorular aynı ancak cevaplar değişti"yi hatırlatan Yorgancılar, "Son birkaç yıldır küresel ekonomide de yeni yaklaşımlarla yeni bir sürecin işaretleri verilmekteydi. Pandemi bu süreci hızlandırdı. Bazı konuları daha da netleştirdi. Jeopolitik birliktelikler, bu kapsamda yeni ticari anlaşmaları, korumacılık kapsamında da üretimi tekrardan Batı'ya çekme çabası, ani krizlerle ekonomilerin krizlere açık olası, demografik değişim kapsamında yeni göç dalgası ve dünya nüfusunun yaşlanması, teknolojik dönüşüm kapsamında sanayi 4.0 ve 5.0 ile dijital para, devletsiz dünya kapsamında mega kentler gibi başlıklara baktığımızda zaten bir değişim süreci içerisinde yaşadığımızı görebiliyorduk.