9 Ocak 2015 Cuma

TURİZMCİLER UMUT ÇAKIRHAN İSMİNDE BİRLEŞTİLER

Türkiye Turizminin Kültürel Miras bölümünde uzun yıllardır çalışan bir kişi olarak bugün, “Gelişmiş Ülke Türkiye”  için kilit taşı olan fakat bilinçli olarak ön plana çıkarılmak istenmeyen bir saha hakkında yazmak istiyorum. Gereken önem verilmediği gibi sanki bilerek ve istenerek göz ardı edilen bir saha. TURİZM.

Türkiye’de de, 80’li yıllardan sonra turizm büyük bir gelişme göstermiş ve ülkenin ekonomik sıkıntılar yaşadığı ağır dönemlerde dahi büyük bir döviz girdisi sağlayarak dış açıkların giderilmesinde, işsizliğin azaltılmasında, ödemeler bilançosunun iyileştirilmesinde önemli bir paya sahip olmuştur. Aklı yeten herkes, turizmin Türkiye ekonomisi içindeki yeri ve önemini, gelişimini ve temel ekonomik büyüklükler açısından durumunu analiz edebilecek niteliktedir. Turizmin sadece bikinili turistler olarak algılanmaması gerektiğini ise bu sektörün içinde dirsek çürütmüş turizmciler yıllar boyu hükümetlere anlatmaya çalışmışlardır. Durum ortada..
Türkiye’ye deki turizm çeşitliliği, gelen toplam yabancı turist sayısı, turizm geliri, turist başına harcama, turizmin milli gelir, ihracat ve toplam yatırımlar içindeki payı ile turizm tesis ve sayısını içeren söz konusu tüm veriler; turizmin 80’li yıllardan günümüze çok büyük bir gelişme kaydettiğini ve Türk ekonomisinin en önemli sektörlerinden biri olduğunu göstermiştir. Buna rağmen, hükümetlerin hatalı ve özensiz tutumları Turizm sahasına çok acı yansımıştır.

Turizm gelirleri ile turist sayısının daha da arttırılması, tarihsel zenginliğimizin ön plana çıkarılması, her bir köşemizin butik bir kişiliğe sahip olması açısından çevreyle uyumlu, rekabetçi ve sürdürülebilir politikalar izlenebilirse, Türkiye’nin ileri yıllarda uluslararası turizm gelirinden çok daha fazla pay alması mümkün olacaktır. Bu da, toplumsal refahı en kısa sürede yükseltecektir inancım hala kuvvetli. 

Ülkemizde turizm, milyonlarca etkileşimin bir arada ortaya çıktığı, kendine özgü tarihi ve dili olan ve çok sayıda insanın katıldığı bir kitle hareketi niteliğini kazanmıştır. Uçak şirketleri, deniz yolları, tren, kiralık araba şirketleri, seyahat pazarlamacıları ile sorunlara çare bulan kişiler, pansiyonlar, restoranlar ve toplantı merkezleri gibi kimi büyük kimi küçük iş kollarından oluşan 81 farklı alt sektörle bağlantılıdır ve bünyesinde daha farklı yüzlerce yan kuruluşu barındıran bir şemsiye görünümündedir. Ayrıca turizm, günümüzde telekomünikasyon ve enformasyondan sonra 21. Yüzyıla damgasını vuran, dünyanın üç temel hizmet sektöründen biri durumundadır. 

Yükselen refah düzeyine paralel olarak, seyahate ayrılan gelirin ve ulaşım olanaklarının artması ile büyüyen turizm pastasından en yüksek payı almak için turist çeken ülkeler arasındaki rekabetin de buna paralel olarak artacağı öngörülmektedir. Yani turizmin, eğer doğru devlet politikaları ile ülke ekonomisine çok büyük katkılar sağlayarak, kalkınmada önemli bir rol üstlendiğini belirtmek yanlış olmayacaktır. 
Turizm Sektörünün hükümet politikasının içerisinde doğru ve kuvvetli bir temsil ile dikkat çekeceğine inanıyorum. Fakat TBMM de aktif turizm sektöründen vekillerimizin sayısının çok az oluşu bu kamuoyunun sesinin cılız çıkmasına neden olduğu inancındayım. 

Bu günlerde beni bu sahada mutlu eden bir gelişmeyi sevinçle yakından takip ediyorum. Turizm sektörünün duayenleri, 2015 seçimlerinde TBMM de bir temsilcilerinin olabilmesi için kollarını sıvamış gözüküyorlar. 

Adayları yıllardır turizmin içinde yönetici pozisyonunda çalışmış, 2004 den itibaren 35 bin kişilik “Profesyonel Turizm Yöneticileri Birliği” nin kurucusu ve başkanı, TURKK - Turizm Kümelenmesi İnisiyatif Grubunun kurucusu, TurizmLive ve Voice of Turkey ( Türkiye’nin Sesi) haber portalının sahibi ve daha buraya sığdıramayacağım birçok özelliği yanında aktif siyasetin içinde yıllardır bulunan Sayın Umut ÇAKIRHAN beni adı gibi çok umutlandırıyor. 

Genç, dinamik ve donanımlı kişiliği ile bu yolda akılcı çözümler üreterek, mensubu bulunan Turizm ailesine büyük katkılar sağlayacak ve Türkiye’nin turizmine bakışına büyük gelişmeler kaydedeceğine inancım sonsuz. Kendisini bu yolda her anlamda destekleyen ve yanında olan değerli kişiler kendisine olan güvenimi bir kat daha artırmaktadır. Bugün sadece güvenebileceğimiz politika üretenlere ihtiyacımız olduğu bir zamanda ilaç gibi geliyor..


Umut Çakırhan adaylığını şöyle açıklıyor ‘’Ben bir amaç ve vizyon ile yola çıktım, Türk turizmini hak ettiği temsil noktasına taşımak, tüm paydaşların ortak aklı ile yasal düzenlemeleri oluşturmak ve 10 milyon kişiye iş ve aş sağlayan 35 milyar dolar döviz girdisi sağlayan sektörümüzün hak ettiği yere getirmek için. Bu göreve milyonlarca turizm çalışanımız ile yatırımcımızla, emeklimizle, alt ve yan sektörlerimizle beraberce talibiz’’


Sektörün köşe taşlarından Umut Çakırhan’a olan desteklerini ifade etmelerini istedik;
Sayın Mustafa YAHYAOĞLU (Diske bağlı Devrimci Turizm İşçileri Sendikası Genel Başkanı),’’Temsilde adaletin sağlanması turizm sektörünün temsilinin sağlanması ile gerçekleşebilir, Umut bey gerek bilgi yeterliliği, gerek donanım ve eğitimi ile mecliste bu denli büyük bir sektörü temsile uygundur. Umut bey’in başarısı her turizmci gibi benimde isteyimdir ve desteğimi kendisi için daima vardır’’ 


Cem POLATOĞLU (Turizm Köşe Yazarı, TURSAB eski başkan adayı) Bence Umut Çakırhan yalnızca CHP'li turizmciler tarafından değil tüm turizmciler tarafından desteklenmelidir. Otelcisi. Rehberi. Esnafı. Taşımacısı, acentesi, esnafı... Sonuçta aynı gemideyiz. Ancak davul bizde tokmak başkasında. Haydi, gemimizin dümenini de tokmağıda emanet edeceksek turizmcilere emanet edelim. Şimdi birlik zamanı, şimdi Umut Çakırhan’ın çevresinde birleşme zamanı, sandıkta onu destekleme zamanı’’

Hakkı GUMUŞTAŞ (Kültür Kentler Birliği Başkanı)’’Kültürel vizyonu az ya da olmayan, bırakın kitap yazmayı okumayı bile akıl edemeyenlerin, Türkiye’de sanatın-sanatcının yazarın, çizerin halini anlaması mümkün değildir. Umut ÇAKIRHAN Türkiye’de kültürel erezyonu durdurabilecek güçlerden biri olacaktır. Umut bey yazardır edebiyatçıdır, üstelik yeni değil edebiyatçı olma özelliğini atalarından     
 alır V.Nail Çakırhan’ın kaleminin gücünü taşıyor sanki içinde’’

Pınar ÇAMLAR (Marmaris HK derneği başkanı),  Sayın Umut Çakırhan  meclis çatısı altında biz turizmcilerin sorunlarının gerçek anlamda tartışılıp çözümler üretildiği bir mekanizma kurmamızın zamanı geldi. Dileğim Umut Çakırhan gibi vatansever ve onurlu daha pek çok turizmcinin meclise girmesi ve bizleri temsil ederek sorunların çözümü için çalışmalarıdır. Biz azınlık değiliz gerçekten büyük bir ekonomik gücüz hem de toplumsal gücüz. Fakat hep göz ardı ediliyoruz. Para kazandıran turizmcilerin mecliste sesi gür çıkmalı. Umut Bey’i sonuna kadar destekliyorum ve geleceğimiz için umut olduğuna inanıyorum. Çünkü kazanan tüm turizm camiası olacak’’

Nejat TURER (PTYB Profesyonel Turizm Yöneticileri Birliğini Yönetim Kurulu Üyesi)’’ Sektörümüzdeki herkesin koşulsuz bir şekilde, ulaşabildikleri her platformda desteklenmesi gereken bir adaydır Umut Çakırhan. Bunun için her zaman yanınızdayız... Sektörünü ve işini severek yapan her kişinin Umut Bey’in yanınız da olacağına inancım sonsuz’’

Nazmi BULDANLIOĞLU (Lefke Ünv. Turizm Otel İşl. Öğretim Görevlisi)’’ Bir değil 5, beş değil 10, on değil 20 Milletvekilimiz olmalı, Umut Çakırhan turizmciler için bu yolu açmış göstermiş hedefini ortaya koymuş, bildiğim- güvendiğim bir turizmci kardeşimdir, ona destek olmak turizmcinin ve turizmin gelişmesine destek olmaktır’’

Nevin Kalafatoğlu (Turizmci-Köşe yazarı)  ‘’Sektörün içinde bir bilen olarak mecliste olması bize güç verecek ayrıca bunca sıkıntılı günlerdeyken ülkem vatanım deyip bağrına taş bağlayanların kıymetini bileceğiz elbet. Bu kişi Umut Çakırhan dır. Her şartta nerede olursanız olun destekcisiyim, hem eğitimci yönünü ile milletvekilliği görevin de de örnek davranışlarda olacak ender insanlardan biri olacaktır Bunun için bir lider seçtik ve Umut Çakırhan’ın çevresinde toplandık’’ 


Sonuç olarak, Dünya turizminin odak noktalarından birini oluşturan Türk turizminin bundan sonraki amacı, büyüyen dünya turizm pazarındaki payını daha üst seviyelere çıkarmak olmalıdır. 

Bu durumda turizm, günümüz de döviz girdisini artırıcı ve istihdam sağlayıcı özellikleriyle ulusal ekonomiye katkıda bulunan, uluslararası kültürel ve toplumsal iletişimi sağlayıcı ve bütünleştirici etkisi ile dünya barışının korunmasında büyük payı olan bir sektör olarak daha etkin politikalarla ulusal düzeyde yönetilmelidir. Bu konuda Sayın Umut ÇAKIRHAN’a güveniyor ve sonuna kadar destekliyorum..

Haber: Y.Müh. İpek Dilek ALP - BM Uzman Liderler Eğitmeni



Gurme burger sektörü, Burger Break markasının yükselişine tanıklık ediyor

Ankara’da doğdu, hedefi New York
Başkent olduğu günden bu yana birçok ünlü markaya ev sahipliği yapan Ankara, son 2 yıldır da Yücelen Grup’un fast food sektörüne kazandırdığı Burger Break markasının yükselişine tanıklık ediyor. Küçük bir Anadolu kasabası iken Başkent olan Ankara, yıllar içinde modern yaşamın ihtiyaçlarını karşılayacak her türlü mekanı bünyesine katmayı başardı. Cumhuriyetin ilk yıllarında birbiri ardına açılan batı tarzı restoranlar, müdavimleri devlet adamları ve siyasetçilerle birlikte anılır oldular.


Karpiç’in adı Büyük Önder Atatürk’le; RV’nin adı 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile bütünleşirken, Süreyya Gazinosu ile Yüksel Palas, 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve eski başbakanlardan Adnan Menderes’in tercihi oldu. Başkent Ankara, son yıllarda da aralarında Big Chefs, Tadım Pizza, Quick China gibi markaların bulunduğu birçok ünlü zincir restoranın doğduğu kent olarak dikkati çekti. Bu markalara son alarak, faaliyet gösterdikleri her sektörde zirvede yer almalarıyla tanınan Yücelen Grup’un, 2 yıl önce Başkentlilerle tanıştırdığı Burger Break eklendi. Gurme burger sektörüne iddialı bir giriş yapan ve kısa sürede şube sayısını 4’e yükseltmeyi başaran Burger Break’ın 5. şubesi de bu ay Bahçelievler’de açılıyor. Yücelen Grup, sunum ve lezzet farklılığı ile dikkati çeken Burger Break markasını, franchise uygulamasıyla önce Türkiye geneline, ardından da yurt dışına taşımayı hedefliyor.

Yücelen Grup’un Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Yücelen, gurme burger pazarına 2013 yılında iddialı bir giriş yapan Burger Break’in doğuşunu ve markalaşma sürecini anlatırken, markanın temelinin, Türk siyasi tarihinin önemli simalarından merhum Rüştü Kazım Yücelen’in ailesinin yıllardır süregelen bir gurme geleneğine dayandığını ifade etti. Hakan Yücelen, kardeşlerden Mustafa Yücelen’in ABD’deki eğitimi sırasında keşfettiği, ancak alışılmışın çok ötesinde bir lezzet taşıyan burger menüsünün babası Rüştü Kazım Yücelen, ağabeyi Ali Yücelen ile aile bireyleri, özellikle de çocuklar tarafından çok beğenilmesi üzerine Burger Break markasının doğduğunu vurguladı.
Gece gündüz çalışarak, burgeri, belli bir yaş grubuna hitap eden fastfood ürünü olmaktan çıkarıp, 7’den 70’e herkesin tüketebileceği yemeğe dönüştürmeyi amaçladıklarını bildiren Yücelen, şöyle dedi:

“Olmazsa olmazımız doğallıktı. Hem etin iyisini, hem baharatın doğalını kullanıp, lezzeti ve görünümü hayran bırakacak menüler oluşturduk. Hedefe ulaşmak için paradan kaçınmadık, mutfak ustalarının en iyileriyle çalıştık. Araştırmalarımız sonucu, burgerimize en uygun eti Konya yöresinde bulduk. Köftesini sadece doğal baharatlarla zenginleştiriyoruz, öyle ki tuzun bile doğalını kullanıyoruz Menüyü de, 18 ayrı burgerin yanı sıra sandviç, tost, atıştırmalık tabak ve tatlı ile çeşitlendirildik.”

Dünya markası olmayı hedeflediklerinden, yurt dışında da kolay telaffuz edilebilmesi amacıyla Burger Break isminde karar kıldıklarına işaret eden Hakan Yücelen, Ankara yapılanmasını 2015’te tamamlayarak franchise yoluyla önce yurt içinde ardından da yurt dışında şubeler açmayı hedeflediklerini bildirdi.Burger Break lezzetinin yaratıcısı Hakan Yücelen, hikayenin finali için adres olarak New York’u gösterirken, şu iddialı ifadeleri kullandı:“Burger Break lezzet testleri son aşamalarına gelmişti, iş gereği yurt dışına çıktım. Neredeyse tümAvrupa’yı gezdim, döndüğümde ‘Arkadaşlar Avrupa’nın en güzel, en lezzetli burgeri bizde’ dedim. Gerçekten de içten dile getirdim bu iddiayı. Sonra yolum New York’a düştü, oradan döndüğümde ekibi topladım. ‘Dünyanın en iyi burgeri bizde. Sahip çıkın, yakın zamanda bu lezzet bizi dünya markası yapacak’ dedim. Son derece iddialıyım. En büyük hedefim New York’ta burger satmak. Bunu da başaracağım.”


Setur Sömestirde Keyifli ve Eğlenceli Tatil Alternatifleri Sunuyor

Setur Yurtiçi ve Yurtdışı Turlar Müdürü Yeşim ÖZALTAY, sömestir tatil seçeneklerini değerlendirdi.Ayrıcalıklı tatili alternatif seyahat olanaklarıyla birleştiren Setur, sömestirde seyahat severlere birbirinden güzel seçenekler sunuyor. Yarıyıl tatil seçeneklerini değerlendiren Setur Yurtiçi ve Yurtdışı Turlar Müdürü Yeşim ÖZALTAY, yurtiçinde Kartalkaya, Uludağ ve Palandöken’i önerdi. Yurtdışında Alp’lerdeki kayak destinasyonları, sıcak bölgeler ve klasik destinasyonların tercih edildiğini dile getirirken; gemi turlarında ise Akdeniz bölgesi, Karayipler ve Güney Amerika gibi sıcak yörelerin ülkemizden turist alacağını belirtti.


Yurtiçinde En Çok Tercih Edilen Bölgeler; Kartalkaya, Uludağ ve Palandöken Oldu

Sömestirde yurtiçi paket turlarında Kartalkaya, Uludağ ve Palandöken’de bulunan kayak merkezlerini öneren Yeşim ÖZALTAY, yarıyıl tatilinde daha ılıman hava koşullarını tercih edenler için ise yurdun güney bölgesinde bulunan otellerde % 25’e yakın indirim sunduklarını dile getirdi. Yurtiçi tatili planlayan tatilcileri uyaran ÖZALTAY, doluluk oranı çok yüksek olduğu için kalan son yerlerin kısa zamanda tükeneceğini belirtti. Sömestiri kar tatili fırsatına dönüştürmek isteyen aileler için fiyatlar Setur’la 1.000 TL ile 4.000 TL arasında değişiyor.

ÖZALTAY: “Sömestirde grup organizasyonu olarak 400, münferit seyahat edecekleri ise 200 olarak öngörüyoruz”

Sömestir tatilinde yurtdışına çıkacak olan tatilciler tercihlerini ağırlıklı olarak kayak merkezleri, sıcak bölgeler ve klasik destinasyonlarından yana kullandı. Kayak bölgeleri olarak Alpler’de Fransa, Avusturya ve İtalya tercih edilirken, sıcak rotalardan Uzakdoğu, Güney Afrika, Küba ve Güney Amerika tercih edildi. Vazgeçilemeyen destinasyonlardan Batı - Doğu Amerika, İtalya ve Dubai bölgeleri ise yine ağırlıklı olarak ziyaret edilen bölgeler olacak. Bu turların fiyat aralıkları kişi başı 627 € ile 6.997 € arasında değişiyor.

Kayak merkezleri, sıcak bölgeler ve klasik destinasyonların dışında önerilerde bulunan Setur Yurtiçi ve Yurtdışı Turlar Müdürü ÖZALTAY, Viktorya Şelaleri, Patagonya ve Laponya’nın da görülmek için en uygun dönemlerden biri olduğunu belirtirken, “Sömestirde grup organizasyonu olarak 400, münferit seyahat edecekleri ise 200 olarak öngörüyoruz. Kontenjanlarda müsaitlik olması halinde Uzakdoğu, Güney Amerika, Güney Afrika, İtalya ve Dubai’ye son haftaya kadar rezervasyon yapılabiliyor ancak tatilcilere Avusturya, Fransa ve Amerika destinasyonlarında vize sürecinin gözetilmesini öneriyoruz.” dedi.

ÖZALTAY; “Misafirlerimize gemi turlarındaki kontenjan azlığı sebebiyle erken rezervasyon yapmalarını tavsiye ediyoruz”

Sömestir tatili döneminde gemi seyahati planlayan tatilciler çoğunlukla Akdeniz bölgesi, Karayipler ve Güney Amerika gibi sıcak yöreleri tercih etti. Yarıyıl döneminde gemi ile yurt dışına çıkacak tahmini misafir sayısının 160 olduğunu belirten Yeşim ÖZALTAY; “Tatil kapsamında gemi seyahatinde özellikle vize sorunu yaşamak istemeyen misafirlerimize en çok tercih edilen bölgelerden biri olan Güney Amerika’yı ve Kanarya Adaları’nı öneriyoruz. Gemi turlarındaki kontenjan azlığı sebebiyle erken rezervasyon yapmalarını tavsiye ediyoruz. Biz de hali hazırda erken rezervasyon avantajı bulunan paketlerimizin satışına devam etmekteyiz.” dedi. ÖZALTAY ayrıca, turun kalkış tarihinin yakınlığına göre vize işlemlerinin uzun sürebileceğine dikkat çekerek tatilcileri bu doğrultuda rezervasyon yapmaları konusunda öneride bulundu.

Setur sömestir gemi seyahatlerinde 899 €’dan başlayan 12 günlük özel tur paketleri ve 650 €’dan başlayan 1 haftalık uçak hariç Karayipler gemi paketleri sunuyor.


Türk Hava Yolları “En İyi Kurumsal Yönetim” ödülüne lâyık görüldü

Türk Hava Yolları, Ethical Boardroom tarafından Avrupalı Havayolları kategorisinde 2015 yılının  “En İyi Kurumsal Yönetim”  ödülüne lâyık görüldü. Üyelik bazlı aylık dergi ve web sitesi olarak hizmet veren; liderlik, etik ve uyum, hissedar ilişkileri, aktivizm ve risk yönetimi stratejileri gibi  kurumsal yönetim uygulamalarının global ölçekte takibi ve analizi konusundaki üstün performansıyla tanınan Birleşik Krallık menşeli Ethical Boardroom,  Avrupa ve Afrika’da 2015 yılının sektörel bazda en iyi kurumsal yönetime sahip şirketlerini açıkladı.

Havacılık sektörünün ilk defa bu yıl dâhil edildiği ödülde, Türk Hava Yolları, Avrupa’da havacılık sektöründe faaliyet gösteren 11 büyük havayolu şirketi arasından öne çıkarak “En İyi Kurumsal Yönetim” ödülünün sahibi oldu.Aday şirketler, Yönetim Kurulu Yapısı, Yönetim Kurulu Komiteleri, Hissedar Hakları ve Şeffaflık başlıkları altında kategorize edilmiş 120 kurumsal yönetim kriterine ek olarak gösterdikleri finansal ve operasyonel performanslarına göre de değerlendirildi.  İlgili ödül, tüm paydaşların uzun süreli kazanımlarının korunması ve pekiştirilmesinde kurumsal yönetimin etkin olarak kullanılması adına lider profili çizerek başarı çıtasını yükselten halka açık şirketlerin yönetim kurullarına takdim edilmekte.

Türkiye’nin müze mağazalarında ne varsa muzedenhediye.com’da

muzedenhediye.com’dan Tarih Kokan Hediyeler
BKG’nin yeni e-ticaret sitesi muzedenhediye.com, Türkiye’nin dört bir yanındaki Müze Mağazalarında satışa sunulan yüzlerce ürüne evsahipliği yapıyor



Kültür perakendecisi BKG, 2009 yılından bu yana sürdürdüğü müze mağazacılığı hizmetini, dijital ortama taşıdı. BKG, muzedenhediye.com ismini verdiği e-ticaret sitesinde, kültürel mirasımızın ev sahibi olan Anadolu’nun eşsiz zenginliklerini fonksiyonel ürünler haline dönüştürerek tarihseverlerin beğenisine sunuyor.


Müzede görüp de sahip olamadığınız her şey muzedenhediye.com’da
Ev dekorasyonu, çocuk, kırtasiye, hobi, tekstil ürünleri, gıda, takı ve yayınların yanı sıra özel koleksiyonların da bulunduğu muzedenhediye.com’da, Türkiye’nin dört bir yanında yer alan müzelerdeki eserlerden esinlenerek, el sanatçıları tarafından hazırlanan ürünler yer alıyor.


27 ilde 79 Müze Mağazası'nda satışa sunulan binlerce ürüne evsahipliği yapan platformda, ürünlerin tarihi hikayelerini de bulmak mümkün. BKG ve müze mağazalarına dair öğrenmek istediğiniz her şey için aşağıdaki linkleri ziyaret edebilirsiniz;
facebook.com/bkgmuze    bkgmuze twitter.com/bkgmuze  instagram.com/bkgmuze 

Sura Hotels İşbirliği İçinde Bulunduğu İş Ortaklarıyla 2015’e Hızlı Başladı

TURİZMİN SESİ
Türkiye'nin önemli turizm merkezi Sultanahmet 'te yer alan Sura Hotels&Turizm Grubu seçkin yatırımlarla büyüyor. Sura Hotels&Turizm Grubun bünyesinde Sura Design &Suites ve Sura Hagia Sophia yer alıyor.


Cumhuriyet Gazetesi'nin bulunduğu Kırmızı Köşk'ün de yer aldığı tarihi binayı müze otel olarak 2015’de hizmete açmayı planlıyor. Çemberlitaş civarında ise 80 yataklı bir oteli de alarak Yarımada da yatak kapasitesini yükselmeyi amaçlıyor.



Sura Hotels &Turizm Grup Başkanı olan Nermin Yurtoğlu, 2015 de keyifli bir başlangıç yapmak için bir aradayız şu anda Tarihi yarımada da 2 otelimiz var.  20 bin dolara mal olan Sura Hagia Sophia otelimiz ve 2015 yılı içinde iki otelimiz de devreye girecek. Yarımada da ihtiyaç olan yatak kapasitesiniyatırımlarımızla kapatmaya çalışacağız.



Tarihi Yarımadayı seviyoruz 1000 oda hedefimiz var. Dünya'nın en önemli yabancı ve lüks otel zincirlerinin ciddi yatırımlar yaptıklarını görüyoruz. Otel ve restoran sektörü son birkaç yıldır ciddi bir değişim ve gelişim içinde. Özellikle Türkiye gibi turizmin en gözde sektörlerden biri olduğu bir ülke de bizde Sura Hotels&Turizm Grubu olarak zincirin halkalarını oluşturmaya başladık dedi.


Kaygısız Group Onursal Başkanı İbrahim Kaygısız, Gaziantep  merkez kökenliyiz Anadolu beylikleri sırasında yerleşmişiz. 800 yıllık bir soyağacımız var. İstanbul’a 2000 yılında geldik. Çocuklarımın geleceği içinİstanbul’da ticaret hayatına başladık. Esas işimiz  Gümüş ve Altın toptancılığı. Kapalı çarşıda kuyumculuk işimiz devam ediyor. Kuyumculuk işine ilkokul yıllarımda çıraklık yaparak başladım. Hem okula gidiyordum hem de kuyumcu çırağı idim. Ama bu bana yetmedi okul kantinini de ele geçirdim orayı da ben çalıştırıyordum. Yani ben küçük yaşlarda ticarete atıldım. Gaziantep’ de halimiz vaktimiz yerindeydi. Yıllar sonra çoluk çocuğa karışınca İstanbul’a gelme kararı aldım. Çocuklarım Dünya vatandaşı olsun hayatları değişsin istiyordum. Şu andaki durumumuz gösteriyor ki doğru yolda ilerliyoruz.


Kuyumculuğun yanında Turizme de girdik. Bu alanda çok başarılı bir hanımefendiyi Sura Hotels &Turizm Grup Başkanı olarak bünyemize kattık. Nermin Yurtoğlu Sura Hotels&Turizm Grubunun başında bizlere katıldığı günden bu güne kadar her gün yaptığı çalışmalarla göz dolduruyor. Biz çalışkan bir aileyiz ama Nermin Yurtoğlu bizden de çalışkan çıktı.  Nermin Yurtoğlu kendini ailenin bir ferdi olarak gördüğü için daha çok başarılara imza atacağına inanıyorum dedi.


Sura Hotels İşbirliği İçinde Bulunduğu İş Ortaklarına plaket taktimi gerçekleştirildi. Falcon Travel,Tempel Travel,Marvel Travel,Nati Tour,Heysem Turizm, Deha Turizm,Sea Turizm,Morris Turizm,Liberty Turizm,İnsime Turizm,Euro Marmara Turizm,Globalist Dmc,Contrust Pco Dmc,Bontrip Turizm,İntra Turizm plaketlerini Nermin Yurtoğlu’nun elinden aldılar.



Sura Hotel hediye çekilişi ile de Çift kişilik Konaklama , Sura Restorantta çift kişilik yemek,Deraliye Osmanlı  Saray Mutfağı’nda çift kişilik yemek veSpa bakım seti çekilişi yapılarak sahiplerine davetiyeleri sunuldu.



Canlı müzik ve sucuk partisiyle gece geç saatlere kadar devam etti. Suçuk partisi bahçe terasında olmasıyla mangal katılımcıları ısıtmadığından sucuklarını alanlar şömine başına geçtiler.


Gece geç saatlere kadar kestane kebap mangal sucuk devam etti.


Sura Hotels gecesine katılanlara bir de süprizi vardı . Geceden ayrılanla bayanlara çok şık  kolye yüzük küpe seti  verilirken erkek katılımcılara da kol düğmesi hediye edildi.



Nermin Yurtoğlu, Sura Restorantta Turizm Medyasını ağırlayarak seçkin lezzetleri tatmalarına fırsat tanıdı.Turizmin Sesi ekibi olarak Sura Hotels&Turizm Grubu'na teşekkür eder zincir hotel olma yolunda başarılar dileriz.

İlişkinizdeki heyecanı tekrar geri kazanmak ister misiniz?

Türklerin neredeyse yarısı bir hafta sonu kaçamağının ilişkide heyecanı geri getireceğini söylüyor… Ancak bunun için çok azı harekete geçiyor. Hilton Worldwide tarafından yapılan araştırmaya göre, Türkiye’de, çiftler bir hafta sonu kaçamağı ile ilişkilerindeki heyecanı geri kazanabileceklerini düşünüyor – ancak çok az bir bölümü bunun için harekete geçiyor.

Hilton Worldwide’ın her yıl gerçekleşen Kış İndirimi’nin başında, 1.000’den fazla yetişkin üzerinde yapılan araştırmaya göre hafta sonu kaçamağı, ilişkilerini iyileştirmek isteyen çiftler tarafından en çok tercih edilen seçenek. Ankete katılanların yaklaşık yarısı (yüzde 47), bir hafta sonunu uzakta geçirmenin ilişkideki heyecanı geri kazanmaya yardımcı olacağına inanıyor. Buna ek olarak, katılımcıların neredeyse dörtte biri (yüzde 22'si) kısa bir seyahatin yeni bir ilişkiyi başlatabileceğine inanırken, yüzde 15'i kötü giden bir ilişkiyi kurtarabileceğine inanıyor. Diğer yandan, yüzde 13'lük bir bölüm ise bunun ilişkiye zarar verebileceğine inanıyor.

Avrupa ülkelerinde popülerliğine rağmen Türkiye’deki çiftler nadiren hafta sonu seyahatlerine gidiyor. Ankete katılanların neredeyse yarısı (yüzde 46) yılda sadece 1 ila 5 hafta sonu kaçamağı yapabildiklerini belirtirken, her on kişiden biri ise hiç bir zaman hafta sonu seyahatine gitmiyor.
Araştırma ayrıca, Türkiye’deki kişilerin hafta sonu programlarını arkadaşlarına veya meslektaşlarına anlatırken abarttıklarını da ortaya koyuyor. Katılımcıların neredeyse üçte biri (yüzde 35) kendilerini eğlendirmek adına hafta sonlarını anlatırken abarttıklarını itiraf ederken, neredeyse dörtte birini oluşturan (yüzde 22) diğer bir bölüm ise dışarıdan daha heyecan verici görünmek için gerçeği abartarak anlatıyor. Yüzde 6'lık bir bölüm ise eski sevgilisini kıskandırmak için kendi "fantezi hafta sonlarını" yarattıklarını itiraf ediyor.

Araştırma sonuçlarına göre, ankete katılan kişiler aileleriyle vakit geçirmenin yanı sıra hafta sonlarını, televizyon izleyerek ve ev işi yaparak geçiriyor. Hafta sonu yataktan kalkmak ise neredeyse imkansız. Ankete Türkiye’den katılan kişilerin dörtte biri saat 10:00'dan önce yataktan çıkamıyorlar.
Hilton Worldwide Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Aligi Gardenghi, "Araştırmamız gösteriyor ki insanların çoğu hafta sonlarını nasıl değerlendirecekleri konusunda sıkışmış hissediyor. Biz de bu konuda insanları biraz daha esnek hareket etmeye teşvik etmek istiyoruz. Dünya çapında 4.250'den fazla otelimizle, binlerce misafirlerimizin eşsiz deneyimlerine sahne olmaya devam ediyoruz" diyor.

“2015 boyunca Avrupa, Orta Doğu ve Afrika'da yüzde 33'e varan “Kış İndirimi”miz, bir bahar kaçamağı ya da arkadaş ve aile ziyareti de olsa hafta sonlarınızı daha anlamlı yapmak, kendinize gurur duyacağınız yeni deneyimler katmak için mükemmel bir seçenek”

Araştırma ayrıca Türklerin hafta sonu harcamalarından ne kadar rahatsızlık duyduğunu da ortaya koydu. Katılımcıların neredeyse dörtte üçü (yüzde 66'sı) spontane gerçekleştirdikleri alıverişlerden pişmanlık duyuyor. Sonradan pişman olunan harcamalarda ikinci sırada ise yüzde 23 ile dışarıdan sipariş verilen yemekler bulunuyor. Yüzde 21'lik bir kesim ise gece eve dönerken yaptıkları taksi harcamalarından pişman olduklarını belirtiyor.

Bu araştırma Hilton Worldwide tarafından konaklamalarda yüzde 33 oranında indirim fırsatı sunan geleneksel “Kış İndirimi”nin başlaması vesilesiyle hayata geçirilmiştir. Araştırma, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika'daki 300'den fazla Hilton Worldwide otelinde 2015 yılı süresince konaklamak üzere rezervasyonlarını 31 Ocak 2015 tarihinden önce gerçekleştiren misafirleri kapsamaktadır. Kış İndirimi ile ilgili daha fazla bilgi almak veya rezervasyon yapmak için lütfen web sitemizi ziyaret ediniz.

8 Ocak 2015 Perşembe

AVANTAJLI TATİL FIRSATLARI İÇİN VILLABURADA COM’A TIK TIK!

API Group’a ait Villaburada.com, daha önce Türkiye’de ağırlıklı olarak yabancıların kullandığı son zamanlarda Türklerin de  yoğun şekilde  kullanmaya başladığı villa kiralama sistemi. Türkiye’de Villa kiralama alanında en tecrübeli ve en geniş portföylerden birine sahip olan API GROUP’un yeni markası VillaBurada.com, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yeni villaları ve villa projelerini bünyesine katarken yurtdışından sonra yurtiçi pazardaki ağırlığını da hızla arttırıyor. Küçük bir otel odası yerine ev rahatlığını tercih edenler için düşünülen Villaburada.com’da hem lüks hem de ekonomik seçenekler bir arada. Villalarda kiralama fiyatları  ise bölge, kalite, büyüklük ve içinde bulunan eşyalar gibi içerdiği özelliklere göre değişiyor. VillaBurada.com’un  firma olarak en büyük özelliği sadece servis verebildiği bölgelerde kiralama yapması ve müşteri memnuniyetini her şeyin üzerinde tutması.


Daha önce Türkiye’de ağırlıklı olarak yabancıların kullandığı villa kiralama sistemini  artık Türklerinde  yoğun şekilde  kullanmaya başladığını belirten VillaBurada.com markasının bağlı olduğu Apaydın Turizm Genel Müdürü Caner Apaydın, villa kiralama pazarında önemli bir büyüme ve  önemli gelişmeler yaşandığını söylüyor. Apaydın “VillaBurada.com’un bünyesinde ki her villanın kendine ait özel yüzme havuzu ve en az 6 yatağı bulunuyor. En az 6, en fazla 12 kişiyi ağırlayacak kapasitede olan bu villalarda, yüksek sezonda 5 yıldızlı bir otelde bir kişinin yapacağı tatil fiyatına, neredeyse bütün aile tatil yapabiliyor.” diyor.


Villa kiralama alışkanlığının yurtiçinde artık çok geliştiğini belirten Apaydın, zevk sahibi ve artık otel ortamında tatil yapmaktan hoşlanmayan müşterilerin Fethiye, Bodrum, Göcek,  Dalyan, Kaş ve Kalkan gibi bölgelerde, genelde denize yakın veya doğa içerisindeki havuzlu  evleri  seçtiğini belirtti. Gözden uzak tatil yapmak isteyen birçok sanatçı, politikacı ve işadamının da müşterileri arasında yer aldığını söyleyen Apaydın, Türk ve yabancı müşterilerine özel paketler içerisinde VIP hizmet sunduklarının altını çizdi.

İGİAD’IN İNSANİ GEÇİM ÜCRETİ (İGÜ) 1,780 TL

Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) tarafından yapılan araştırma sonucunda İstanbul’da ortalama büyüklükte bir ailenin, insani şartlarda aylık geçimini sağlayabilmesi için insani geçim ücreti (İGÜ),  2015 yılı için 1.780 TL olarak belirlendi.

İGİAD İnsani Geçim Ücreti (İGÜ) Tespit Komisyonu, her yıl Aralık ayında yaptığı bir araştırma ile Türkiye’de farklı bölgelerdeki ailelerin geçinebilmesi için gerekli olan asgari ücret seviyesini tespit ediyor. İGİAD’ın 2008 yılından beri Asgari Geçim Ücreti (AGÜ) ismiyle İstanbul için yaptığı çalışma, 2014 yılı itibariyle İGÜ olarak revize edilmiş ve hesaplamada daha ileri yöntemlerin kullanılmasına geçilmiştir. İGÜ, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İstatistiki Bölge Sınıflaması’nda yer alan 12 farklı bölge için yapılmaya başlanmıştır.

Ortalama büyüklükte bir hanenin aylık insani geçim maliyetinin hesaplanmasından hareketle yapılan bu araştırma, bir ailenin; gıda, giyim, konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar, mobilya, ev aletleri ve ev bakımı, sağlık, ulaştırma, haberleşme, eğlence ve kültür, eğitim hizmetleri ve sair harcamalarını içeriyor. TÜİK tarafından üretilen veriler kullanılarak yapılan hesaplamalara göre, işverenlerin İstanbul’daki bir işgörene ailesini geçindirebilmesi için asgari olarak aylık toplam 1.780 TL (prim, ikramiye, yardım vb. yan ödemeleri dâhil) ödemesi gerekiyor. Tespit edilen İGÜ rakamı, SGK, vergi ve devlet tarafından karşılanan eğitim giderlerini içermiyor. İGİAD, bu rakamı, işgörene verilmesi gereken insani geçim ücreti tutarı olarak işverenlere tavsiye ediyor. Her bölge için farklı ücretlerin belirlendiği çalışmada, Türkiye ortalaması fiyatlarla hesaplanan İGÜ 1390 TL’dir.

İşgörenlere ödenen asgarî ücreti, toplumsal dayanışma ve refah seviyesi açısından önemli bir gösterge olarak kabul eden, kurucuları arasında işverenlerin yanı sıra işgörenlerin de olduğu İGİAD, yürürlükte olan asgarî ücret seviyesinin daha da yukarılara çekilmesi gerektiğini düşünüyor. Bu konuda işverenlerin daha duyarlı olmaları konusunda çağrıda bulunan İGİAD, İGÜ sayesinde çalışanların ücretlerinin sürekli iyileştirilmesini amaçlıyor.

İGİAD, iş dünyasına alternatif olarak sunduğu ve reel rakamlarla hesaplanan İGÜ’yü pratikte uygulanması ya da uygulama yönünde gayret gösterilmesi için tüm işverenlere tavsiye ediyor. Ayrıca, işverenlerin bu ücret seviyesini işletmelerinde uygulayabilmeleri için de hükümetin işgören maliyetini işveren lehine çevirecek düzenlemelerde bulunması gerekmektedir.                    

Projelerimizde Kültürümüz İle Ülkemizin Tanıtımına Katkı Sağlamayı Amaçlıyoruz

YAPIMCI SAVAŞ UĞURLU: ‘’PROJEMİZ ANADOLU SELÇUKLU DEFİLESİ OLACAK’’
Medyadoktoru Yapım Organizasyon firması tarafından gerçekleşecek olan, tasarımlarını Zeynep Kartal’ın yapacağı ve Konya Valiliği, Konya Büyükşehir Belediyesi ile Konya Ticaret Odasının destekleriyle 8 Nisan’da yapılacak olan proje Anadolu Selçuklu Defilesi ismiyle gerçekleşecek. Projenin yapımcısı Savaş Uğurlu, ‘’En eski uygarlık merkezi olan Anadolu Selçuklu döneminin Kıyafetleri günümüze dek az işlenmiş bir konudur. Devlet teşkilatının en mükemmel şekli Büyük Selçuklu İmparatorluğunda kurulmuştur. Bizim bu önemli kültürü es geçme şansımız yoktu. Yaptığımız, yapacağımız organizasyonlarda ve projelerde kültürümüzü ile ülkemizin tanıtımına katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Konya’mızda da gerçekleştireceğimiz projeyi de Anadolu Selçuklu Defilesi ismiyle yaparak bu önemli şehrimizi ve kültürümüzü tüm dünyaya anlatmayı hedefliyoruz. Etkinlik günü olan 8 Nisan da dünyanın en büyük haber kanaları ile tanınmış isimlerini projemiz kapsamında Konya’da misafir edeceğiz. ’dedi


KONYAYA VE ÜLKEMİZE YAKIŞAN BİR ORGANİZASYON OLACAK
Toplumların hafızalarını tazelemek, tarihi hasretlerimizi gidermek amacıyla büyük bir organizasyon ile Konya’da Anadolu Selçuklu Kültür Defilesi yapacaklarını belirten Uğurlu, ‘’Anadolu Selçuklu Medeniyetini günümüz diliyle görücüye çıkarmayı amaçlıyoruz. ’dedi

 ANADOLU SELÇUKLU GÜNÜMÜZE UYARLANACAK
Anadolu Selçuklu Defilesinin tasarımlarını gerçekleştirecek olan Zeynep Kartal  tasarımla ile alakalı şunları söyledi, ‘Anadolu Selçuklu Defilesinde tasarlayacağım 25 parça kadın erkek koleksiyonda Anadolu motiflerini ve renklerini baz alıyorum. O dönemde olduğu gibi bende 7 çeşit kumaş deseni kullandım. Az işlenmiş bir kumaş türü. Defilemizde kadın tasarımları dışında erkek tasarımlarına da yer vereceğiz. Yüzyıllar içerisinde toplumların gösterdiği değişim ile birlikte, anılar zamana yenilebilir.  21. Yüzyılın hızı ve küresel dünya, kültürel öğelerimizle aramıza mesafe koysa da, nostaljik hasretleri gidermenin yöntemlerini arıyoruz. Anadolu Selçuklu döneminin önemli hikayesinden yararlanılarak hazırlanacak olan koleksiyonumuzda, 21. Yüzyılın güncelliğini de içinde barındıracak. Günümüzün Avrupa tarafından şekillendirilen “moda” kavramına alternatif bir bakış açısı olması yönüyle Anadolu Selçuklu projesi güncel bir tasarım hareketi olacaktır. ’dedi


“İnternet Medyası Çalışanları Da Sarı Basın Kartı Alabilmeli”

“Dijital Medyada  Çalışan Gazetecilerin  Sarı Basın Kartı Alma Çabasını Destekliyoruz”


 ASİAD Başkanı Barış Aydın: “Sarı basın kartı gazetecinin sadece kimliği değil aynı zamanda gururudur.Ankara Sanayici ve İşadamları Derneği (ASİAD) Başkanı Barış Aydın, gazetecilerin, yaşadığımız dünyanın, daha huzurlu ve daha şeffaf bir hale gelmesi için gece gündüz çalıştığını belirterek, “Her meslek grubunun imrenerek baktığı sarı basın kartı, gazetecinin sadece kimliği değil, aynı zamanda gururudur. Dijital medya hızla gelişirken, bu alanda çalışan gazeteci arkadaşlarımızın da sarı basın kartı alma çabasını destekliyoruz” dedi.

Barış Aydın, tüm basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlayarak, geçtiğimiz yıl içerisinde 66 gazetecinin hayatını kaybettiğini ve 119 gazetecinin de kaçırıldığını anımsattı.
Yaşanan olaylar nedeniyle gazetecilik mesleğinin dünyanın en tehlikeli meslekleri arasına girdiğini vurgulayan Aydın,  “İnsanların haber alması ve düzenli bilgi akışı için basının özgürce çalışacağı ortamların olması son derece önemlidir. Bu önemli görevi yerine getirmek için koşuşturan gazetecilerin halkı bilinçlendirmek için verdiği mücadele her türlü takdirin üzerindedir” dedi.

Sadece kart değil, aynı zamanda prestij
Türk basınının geçmişten bugüne önemli gelişme gösterdiğini, yazılı ve görsel boyutunun yanında dijital ortamda da görevini fedakarca yerine getiren basın mensuplarının etkinliğini her geçen gün arttırdığına dikkati çeken Aydın, her meslek grubunun imrenerek baktığı sarı basın kartının basın mensuplarına prestij ve ayrıcalık getirdiğini bildirdi.

Aydın, klasik medya kuruluşlarının yanı sıra dijital medya mensuplarının da uzun zamandır sarı basın kartı alabilme müjdesini beklediğini kaydederek, şunları söyledi:
“Çalışma koşulları ve mesai anlayışı olarak tam bir gazetecilik yapan dijital medya emekçilerinin, diğer gazetecilerde var olan haklara sahip olmasının zamanı geldi. Dijital medya çalışanları için başta sarı basın kartı olmak üzere tüm düzenlemelerin acilen yapılması gerekmekte. Sarı basın kartı gazetecinin sadece kimliği değil aynı zamanda gururudur. Bu nedenle, internet üzerinden yayın yapan medya mensuplarının da bu prestije sahip olabilmeleri şart. Dijital medya hızla gelişirken, bu alanda çalışan gazeteci arkadaşlarımızın da sarı basın kartı alma çabasını destekliyoruz. Umarız yeni yıl dijital medya mensuplarının hayallerine ulaştığı ve internet medyasında da sarı basın kartlı gazeteci döneminin başladığı yıl olur.”

All Saints Müzik Tutkusu İle Dolu Amatör Kişilerden Kuruldu

All Saints Çok Sesli Korosu Kuruldu
All Saints Çok Sesli Korosu , Şef: Leyla Pekin ( Coloratura Soprano ) tarafından Ekim 2014'de kuruldu.İki buçuk ay gibi kısa bir süre de çalışmalarına devam eden All Saints korosu, müzik tutkusu  ile dolu  amatör kişilerden oluşuyor.


Dünya Müziklerinin  ve öz folklorumuzu yurt içi ve yurt dışında tanıtarak Dünyada barış ve müzik sloganıyla yola çıkan ilk konserini de 6 OCAK 2015'de All Saints Kilisesi'nde  '' Epifani Bayramı ve Yeni Yıl Konseri '' altında başarı bir şekilde  gerçekleştirdi.Şef Leyla Pekin ( Coloratura Soprano ) yıllar önce İstanbul'un hoşgörü kenti olması düşüncesi ile ilahilerimizi yurt içi ve yurt dışında kiliselerde ilk seslendiren kişi oldu. Bu konuyu da 25 Aralık 2012 tarihli Hürriyet Gazetesi ''İlahilerle Hoşgörü Köprüsü '' başlığı ile tüm Türkiye'de haber yaptı.Yunus Emre haftası için Eskişehir'de  , İtalya Torino'da büyük bir Katedralde İtalyan organist Giuseppe Gandolfo ile her dinden ilahiler söyledi ve de söylemeye devam etmektedir.


İlahilerin, insan ruhuna en yakın form olduğunu kabul eden Pekin sekiz yıldır da, Kadıköy Belediyesi Dünya Müzikleri Ve Folklorik Tınılar Çok Sesli Korosu'nu çalıştırmakta ve bu koro ile yurt içi ve yurt dışında festivallerde konserler vermektedir. Sekiz yıldır birlikte olduğu korosu ile Büyükada  Aya Panaiya Rum Ortadoks Kilisesi'nde , San Pasifico Kilisesi'nde, St.Pietro Ve Paolo Kilisesi'nde, Santa Maria Draperis  Kilisesi'nde ilahiler söylemiştir.

YURT DIŞINDA ERKEN REZERVASYON FIRSATI

Tatil yapmayı lüks olmaktan çıkarıp herkese ve her keseye uygun ödeme fırsatları ile birbirinden farklı seçenekler sunan Tatilbudur.com’un yurt dışı erken rezervasyon kampanyalarından şimdi yararlanın ve karlı çıkın. Erken rezervasyon dönemi ile tatilcilere avantajlı indirim fırsatları sunan Tatilbudur.com, bu yıl yurt dışı erken rezervasyonlarında oda başı 400 Euro’ya varan indirim seçenekleri ile tatilcilerin yüzünü güldürüyor. Bangkok’tan Dubai’ye, İtalya’dan Maldivlere dünyanın her yerinde tatil hayallerinizi gerçekleştirmeye devam ediyor.


Erken rezervasyon kampanyası sayesinde, indirim fırsatlarından yararlanmanın yanı sıra iptal güvence paketi satın alarak son 10 iş günü kalana kadar rezervasyonlarınızı iptal ettirebilirsiniz.
Yapmanız gereken sadece tatilinizi hayal etmek ve gerisini seyahat danışmanlarına bırakarak tatiliniz keyfini çıkarmak.


SALT Araştırma Fonları 2015 başvuruları başladı

SALT, 2013’ten bu yana her yıl altı araştırma projesine toplam 60 bin TL değerinde fon desteği sağlıyor. SALT Araştırma Fonları’na ön başvuru yapmak için son tarih 16 Şubat.SALT’ın 2013 yılında oluşturduğu SALT Araştırma Fonları, mimarlık ve tasarım, sosyal ve ekonomik tarih ile güncel sanat alanlarında özgün belge edinimi ve araştırmayı hedefleyen projeleri destekler. Ayrıca, SALT Araştırma bünyesindeki arşivlerin değerlendirilmesine katkıda bulunur.


2015 yılında altı araştırma projesine 10.000 TL değerinde, toplam 60.000 TL’lik fon verilecektir. Fonlardan ikisi Türkiye’de mimarlık ve tasarım, ikisi sosyal ve ekonomik tarih, ikisi ise Türkiye’de sanat konulu araştırmalara yöneliktir. Başvurular iki aşamalıdır. 16 Şubat Pazartesi saat 18.00’e kadar yapılacak ön başvurular sonucunda konu, dönem ve araştırma alanının uygunluğu belirlenecektir. Araştırma projesinin ön kabulü durumunda, son başvuru tarihi 16 Mart Pazartesi saat 18.00’dir. Sonuçlar 21 Nisan Salı günü duyurulacaktır.

Seçici Kurul, Prof. Dr. Sibel Bozdoğan (Harvard University ve Kadir Has Üniversitesi), Merve Elveren (SALT Araştırma ve Programlar), Lorans Tanatar Baruh (SALT Araştırma ve Programlar), Doç. Dr. Meltem Toksöz (Boğaziçi Üniversitesi) ve Prof. Dr. Zeynep Yasa Yaman’dan (Hacettepe Üniversitesi) oluşmaktadır.

Türkiye’de mimarlık ve tasarım araştırmaları
1950’ler sonrasında basılı kaynakların dışında kalan konulara ilişkin araştırmalara ve/veya mevcut kaynaklara özgün yaklaşımlar sunan yeni çalışmalara açıktır. Tasarım nesnelerinden yapılı çevrede geniş coğrafyalara kadar her türlü ölçek araştırma konusu olarak seçilebilir.

Sosyal ve ekonomik tarih araştırmaları
Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyılı ve/veya 20. yüzyıl Türkiye’sinin sosyal ve ekonomik tarihine ilişkin özgün araştırmalar ile SALT Araştırma bünyesindeki belgelerin kullanımıyla hazırlanan çalışmalara açıktır.

Türkiye’de sanat araştırmaları
1960’lardan bugüne bölgesel ve enternasyonal çerçeve ve ilişkiler içerisinde yerel sanat tarihleri yazımlarına, basılı veya bilinir kaynakların ötesinde özgün materyallerin araştırmasına açıktır.

Ön başvuru yapmak için: http://bit.ly/2015saf
SALT Araştırma Fonları 2015


Proje ölçütleri

SALT Araştırma Fonları, kâr amacı gütmeyen projelere verilir.
Fonlar, SALT’ın desteğiyle gerçekleştirilecek belirli bir araştırmaya yönelik olup, sadece belirtilen misyon dâhilinde kullanılabilir.
Başvuru konusunun SALT Araştırma ile ilişkilendirilmesi tercih edilir. Kurumun bünyesinde var olan veya süreçlendirilen arşiv ve araştırmalara yönelik başvurulara öncelik verilir.
Hangi nedenle olursa olsun ırk, dil, din, uyruk, kültür, yaş ve cinsiyete dayalı ayırımcılığı teşvik eden projeler hiçbir şekilde desteklenmez.


Nasıl başvurulur?

SALT Araştırma Fonları, 12 aylık dönemlerde verilir.
SALT Araştırma Fonları'na bireysel ve/veya toplu başvuru yapılabilir.
Başvurular iki aşamalıdır:

o Ön başvuru 16 Şubat Pazartesi saat 18.00’e kadar http://bit.ly/2015saf adresi üzerinden yapılmalıdır.
o Araştırma projesi konu, dönem ve alan açısından 23 Şubat Pazartesi gününe kadar değerlendirilecektir.
o Ön başvurunun kabulü durumunda, son başvuru tarihi 16 Mart Pazartesi saat 18.00’dir. Başvurunun yapılacağı adres, ön başvuru kabul yazısı ile birlikte gönderilecektir.
o Sonuçlar 21 Nisan Salı günü duyurulacaktır.

Tüm başvurulara elektronik ortamda cevap verilir.
Gerek görüldüğü takdirde karşılıklı görüşme gerçekleştirilir; ek malzeme talep edilebilir.
Araştırmacılar, her dönem sadece bir başvuru yapabilir.
SALT çalışanlarının aile üyeleri ve akrabaları başvuramaz.


Hak kazananlar

SALT Araştırma Fonları’na hak kazanan araştırmacılardan ayrıca resmî belgeler talep edilecektir.
SALT Araştırma Fonları araştırmacılarının projeye ara verme veya bırakma kararı almaları durumunda fonun geri talebi söz konusudur.

Olanaklar

Fon kullanıcıları, SALT’ın teknik olanaklarından yararlanabilirler.

Proje süreci ve yeniden başvurular

SALT Araştırma Fonları araştırmacıları, süreç içerisinde SALT Araştırma ile iletişimde olurlar. Projenin sekizinci ayında SALT Araştırma’ya bir sunum yapar ve 300 kelimeyi geçmeyen bir rapor yazarlar.
SALT Araştırma Fonları araştırmacıları, projelerinin kapsamına göre sekiz aylık raporun ardından takip eden ikinci 12 aylık dönem için yeniden başvuru yapabilirler.
Araştırma dâhilinde çalışılan yeni arşivlerin korunması ve kamusallaştırılması söz konusu olduğunda SALT Araştırma’ya öncelik verilir.
Araştırma, fon desteğinden yararlanan araştırmacıya aittir ancak araştırmanın yer aldığı ortamlarda SALT Araştırma Fonları desteğinin anılması beklenir.
Araştırmanın yayımlanması ya da bir diğer kamusal aktarımı söz konusu olduğunda teklif öncelikle SALT’a yapılır.
SALT Araştırma Fonları araştırmacıları, projelerinin tamamlanmasından en az üç dönem sonra yeni bir konuyla başvuruda bulunabilirler.


Seçici Kurul
Bağımsız olarak görevlendirilmiş üç uzman ve iki SALT temsilcisinden oluşan Seçici Kurul, başvuruları profesyonel bilgi ve birikimleri dâhilinde değerlendirir, gerekli gördüğü durumlarda oturuma dışarıdan danışman davet edebilir.
Değerlendirmenin temel kriterleri, başvurunun niteliği ve SALT Araştırma’nın birikimleri ile yeni bilgi üretimine olası katkıya dayanır.
Başvuruların niteliğinin Seçici Kurul tarafından yeterli bulunmadığı durumlarda verilecek fon sayısının değiştirilmesi Seçici Kurul’un kararıdır.
Seçici Kurul üyelerinin görev süresi iki yıldır. Üyeler, başvuruları değerlendirmek üzere yılda bir kez toplanırlar. SALT Araştırma ve Programlar Direktörü, seçim hakkı olmaksızın kurul oturumuna başkanlık eder. Raporlama, SALT tarafından yapılır.
Seçici Kurul üyeleri başvuru yapamazlar.
Seçici Kurul üyelerinin başvuruyu gerçekleştiren kişilerle iş ve/veya eğitsel ilişki içerisinde olmaları tercih edilmez.
Seçici Kurul üyelerinden birinin eğitsel, kurumsal ve ailevi ilişkide olduğu bir kişinin başvurusunun değerlendirildiği durumda, üye karar sürecinde toplantı mekânından ayrılır ve karar sürecine dâhil edilmez.

Seçici Kurul üyeleri
Prof. Dr. Sibel Bozdoğan Harvard University Graduate School of Design ve Kadir Has Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde öğretim üyesidir. Disiplinler ve kültürler arası çerçevede modern mimarlık ve şehircilik tarihiyle ilgilenen Bozdoğan’ın son araştırmaları İstanbul’un kent tarihi, özellikle de mimarlık ve politika ilişkisinin tarihi üzerinedir.

Merve Elveren 2011’den bu yana SALT bünyesinde uzun süreli araştırma projelerinde çalışmakta ve SALT Araştırma ve Programlar Yönetmeni olarak görev yapmaktadır.

Lorans Tanatar Baruh 2011’den bu yana SALT bünyesinde tarih ve sosyal bilimler alanlarında programlar geliştirmekte ve SALT Araştırma ve Programlar Yöneticisi olarak görev yapmaktadır.

Doç. Dr. Meltem Toksöz Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde öğretim üyesi ve Asya Araştırmaları Merkezi’nin müdürüdür. Araştırmaları tarih yazımı, entelektüel tarih, iktisat tarihi ve son Osmanlı döneminde toplum ve devletin modernleşmesi konularına odaklıdır.

Prof. Dr. Zeynep Yasa Yaman Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde öğretim üyesidir. Çalışma alanlarını modernizm ve postmodernizm, modern sanat ve güncel sanat, Osmanlı ve Türk modernleşmesi, kültür ve sanat politikaları ve Türkiye sanatında kadın sorunları oluşturmaktadır.

2014, Boeing Ticari Uçaklar için Teslimatlarda ve Siparişlerde bir Kilometre Taşı Oldu

Tek bir yılda bugüne kadar en yüksek rakam: 723 adet teslimat, 1.432 adet kesin ticari sipariş
Liste fiyatı üzerinden 232,7 milyar dolar değerinde ticari sipariş 

Boeing (NYSE: BA) çalışanları 2014 yılında, tek bir yıl içinde 723 teslimat ile, iki yıl üst üste şirketin kendi rekorunu kırmasına yardımcı oldu. Şirketin satış ekibi aynı zamanda, liste fiyatı üzerinden 232,7 milyar dolar değerinde 1.432 adet kesin sipariş alarak, 2007 yılında ulaşılan bir önceki tüm zamanların en yüksek rakamının üzerine çıktı.Boeing’in yılsonu itibariyle tamamlanmamış olan ticari sipariş sayısı 5.789 adet olurken, bir başka tüm zamanların en yüksek rakamı daha kaydedilmiş oldu.Boeing Ticari Uçaklar Başkanı ve CEO’su Ray Conner, “Tüm Boeing ekibiyle ve geçtiğimiz yıl rekor sayıda ticari uçak siparişi alabilmek ve teslimatı yapabilmek için gerçekleştirdikleri yoğun çalışmayla gurur duyuyorum” dedi.Everett ve Renton, Washington ve Kuzey Charleston,S.C.’de bulunan tüm Boeing Ticari Uçaklar üretim tesislerinin her biri de kendi yeni tesis teslimat rekorlarını kırdılar.


 2014 yılında, üç ayrı ticari programın her biri, tek bir yıl içinde edinilen kayda değer kilometre taşlarına eriştiler:
·         737 programı kapsamında 485 adet popüler tek koridorlu uçak teslimatı yapıldı.
·         777 programı kapsamında 99 uçak teslimatı yapıldı.
·         787 programı kapsamında, ilk teslimatı Yeni Zelanda Havayolları’na yapılan 787-9 teslimatı ve 13 havayoluna yapılan ilk doğrudan teslimatlar da dahil olmak üzere 114 Dreamliner uçağının teslimatı yapıldı.
2014 yılında Boeing tarafından alınan 1.432 kesin siparişte 1.104 adet ile Yeni Nesil 737 ve 737 MAX modelleri başı çekerken, onları 283 sipariş ile 777 ve 777X modelleri takip etti.
Boeing, pazara yeni ürünler ve hizmetler sunmayı sürdürüyor. Bu kapsamda Eylül ayında başarılı 737 MAX 8’in bir varyasyonu olan 737 MAX 200’ün lansmanı yapıldı. Koltuk kapasitesi 200’e kadar çıkabilen uçak, gelir potansiyelini yükseltmekte ve yolculara %20’ye kadar daha verimli yakıt kullanımı sağlamaktadır


Conner, “Yoğun rekabet ortamında, güçlü bir yıl yaşadık. 2015 yılında müşterilerimize olan taahhütlerimizi yerine getirmeye odaklanmayı ve ilk 737 MAX uçağının montajına ve 777X modelinin kesin konfigürasyonuna başlanması da dahil olmak üzere geliştirme programlarımızda kilit kilometre taşlarına hazırlanmayı sürdüreceğiz.”
31 Aralık 2014 tarihi itibariyle, program bazında siparişler, teslimatlar ve tamamlanmamış siparişler şu şekilde:
Uçak Ailesi / Seri
Ön Siparişler
Kesin Siparişler
Teslimatlar
Tamamlanmamış Siparişler
737
1.196
1.104
485
4.299
747
2
0
19
36
767
4
4
6
47
777
283
283
99
564
787
65
41
114
843
Toplam
1.550
1.432
723
5.789