5 Mart 2015 Perşembe

Marka Kent Sivas, Turizm Profesyonelleri İle Buluşuyor

Sivas’tan Turizm Profesyonellerine Çıkartma!
“Marka Kent Sivas” projesi ile birlikte turizmde önemli bir çıkış yakalayan ve son zamanlarda adından sıkça söz ettiren Sivas, ORAN Kalkınma Ajansı’nın desteği ile oluşturulan “Sivas Turizm Profesyonelleri İle Buluşuyor” projesi kapsamında İstanbul’a bir çıkartma yaparak turizm profesyonelleri ile buluştu.


Marka Kent Sivas Koordinatörü Yrd. Doç. Dr Metin Çelik, Sivas İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünden Şube Müdürü Sibel Akyüz ve Kürşat Şimşek’in katıldığı ziyaretlerde İstanbul’un nitelikli turizm yapan seyahat acentelerinden, Arnika Turizm, Bukla Tur, Folktur, Gezici Yak Travel, Kamp Ateşi Tourism &Travel, Folklorik Turizm, Gezgin Damaklar ve KKS Tour’a gidildi.
Seyahat acentelerine Sivas’ın sahip olduğu turizm değerleri ve bu değerlerin paket tur haline getirilerek ürünleştirilmesi hakkında bilgiler verildi.


Oldukça verimli geçen ziyaretlerde, seyahat acentelerinin yetkilileri Sivas’ın turizm değerleri ve bu değerlerin paket turlar haline getirilmesi çalışmalarından etkilendiklerini dile getirdi. Konuyla ilgili görüşlerini dile getiren Arnika Turizm Seyahat Acentası Sahibi İbrahim Tanrıverdi, “Sivas’ın turizm değerlerini biliyorduk ancak yapılan bu paket tur çalışmaları bizleri çok etkiledi. Sivas’ın her yönüyle turizme hazır olduğuna ikna olduk. Bu durumda seyahat acenteleri olarak bizlerin tek yapması gereken, Sivas turlarını gündemimize almaktır.” dedi.

Sivas İl Kültür Ve Turizm Müdürü Kadir Pürlü ise, "Sivas'ı turizm profesyonellerinin güzel hizmet alacağı bir yer haline getirdik ve şimdi bu turizm imkanlarını seyahat acentelerine yerlerinde tanıtıyoruz. İstanbul ile başlayan ziyaretlerimiz Ankara, İzmir ve Kapadokya ile devam edecek " açıklamasında bulundu.
Sivas’ın turizm değerleri ve hazırlanan paket turlar hakkında bilgi alan birçok seyahat acentesinin önümüzdeki Nisan ayından itibaren Sivas’a tur düzenlemesi bekleniyor.
Oktay Öztürk

Diyarbakır Haziran Ayında Yapılacak UNESCO Toplantısında Tarihi Dokusu İle Dünya Mirasına Aday

Diyarbakır Unesco Yolunda
Bu bağlamda bir dizi çalışma devam ediyor. Tarihi Kentler Birliği Diyarbakır toplantısında yapılan çalışmalar ve erilen nokta masaya yatırıldı. Haziranda Diyarbakır surlarının dünya miras listesine adını yazdırması bekleniyor.  Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Başkanı ve ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr Metin Sözen sürecin en önemli destekçilerinden, ancak bu olmazsa olmazımız değil çünkü onlar bunun farkına varmalı, bu değerlerin varlığı doğal olarak dünya mirasları içinde olmayı fazlası ile hak ediyor diyor. Ülke genelinde tarihle kentlerin yeniden buluşmasını sağlayan, tarihi dokuların yeniden canlanmasına vesile olan Sözen-“ Bir kent büyük kent olmasının fiziki büyülükle değil arkasına aldığı kültürel kimliklerini dünya için biriktirip değerlerle değer bulur, sanatçıları folkloru yanında kültürel mirası ile kimlik bulur.


UNESCO fiziksel sonuçtur. Ruhsal sonuç onun üstünde” olduğunu da ifade ediyor. Diyarbakır valiliği, büyük şehir ilçe belediyeleri ve tarihi kentler birliği bu bağlamda ciddi ve önemli bir çalışmayı sürdürüyorlar. Diyarbakır surları 1972 yılında tescillenmiş, 1988 yılında Anıtlar Yüksek Kurulunun sit alanı kapsamına almış. 2012 yılından başlayarak UNESCO dünya mirası listesine surların alınması içinde çalışma yürütülüyor. Tarihi Kentler Birliği toplantısına farklı illerden ilçelerden çok sayıda belediye başkanı katıldı. Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanı Gülten Kışanak ile eş başkan Fırat Anlı ev sahipliğinde İstanbul’dan Kartal Belediye Başkanı Op. Dr Altınok Öz, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu ile, Urfa, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanları ve çok sayıda il ilçe belde belediye başkanı toplantıda yer aldı. Katılımcılara Süreç detayları ile anlatıldı. İki günlük toplantı sonunda Diyarbakır merkezde tarihi doku turuna çıkıldı. İç kale, Dış Kale, Burçlar, Camiler, Medreseler, kiliseler, köşkler, hanlar ve müzeler ile zengin doku yerinde görüldü. Diyarbakır kentinin bulunduğu alanda ilk yerleşmeler Yontma Taş devrine kadar uzanıyor. Arkeolojik kazılarda açığa çıkan bulgular ile zengin bir tarihi geçmişe sahip olan bölgenin merkezi Diyarbakır Dicle vadisinin 100 metre kadar yüksekliğinde bir düzlükte yer alıyor. Hurri ve Mitanniler’in ardından Asurlar, Aramiler,,İskitler, Medler, Persler, Makadonyalılar, Selevkoslar, partlar, Ermeniler, Tigan Krallığı, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar, Emeviler, Abbasiler, Şeyh oğulalrı,Hamdaniler, Mervaniler, Selçuklular,İanoğulları,Nisan oğulları,Artuklar, Eyyubiler, Akkoyunlular,,safeviler ve Osmanlıların yönetimlerinde kalan Diyarbakır farklı inanç,dil,din ve kültürlerin  yaşadığı bir  yerleşme alanı olmuş.


O nedenle yer üstünde görülen kadar yer altında da gün ışığına çıkması olası bir tarihin merkezi. Yeni Diyarbakır’ın apartmanlarla villalarla dolu varlığına rağmen ruhsuzluğuna inat surlar içinde kalan eski Diyarbakır’ın canlılığı ve tarihle olan buluşması kentin dünle bugününü de yansıtan ilginç bir  görünümünü de yansıtıyor.. Yeni Diyarbakır’da lüks bir resturantta oturunca rastgele bir kentte olduğunuzu anımsasanız da Dağ kapıda Diyarbakır ciğercisine uğradığınızda ya da bir handa kahve yudumladığınızda Diyarbakır’da olduğunuzu fark ediyorsunuz. Diyarbakır denince akla gelen kent kuruluşunda yapılan iç kale onu tamamlayan dış kale. İç kale Hurri-Mitanniler tarafından inşa edilmiş ve M.Ö 3799-3500 tarihi aralığı ile oluşmuş,  Farklı medeniyetler ihtiyaca göre genişletmeleri sonucu oluşan surlarla bugunkü konumun ermiş. İç kale gezerken Amida Höyük  bu alanda farklı bir doku olarak dikkat çekiyor. Artuklu Kemeri altından geçerek   girdiğimiz iç kale içinde  geçmişte kullanılan cezaevi, jandarma ve adliye gibi birimlerin boşaltılması ile yakın dönem sayılabilecek eserlerinde yer aldığı önemli bir gezi alanı oluşmuş durumda. Saint George Kilisesi  4. Yy beri kullanılageldiği bilinen bir yapı kısmen  harap olsa da kurtarma çalışmaları ile gezilebilir kılınmış durumda,


Diyarbakır’da  Surp Giragos Ermeni Ortodoks  Kilisesi, Mar Petyun Keldani Katolik Kilisesi, Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi, Surp Sarksi Ermeni Ortodok  Kilisesi, Protestan Kilisesi farklı yerlerde  bölgedeki dündeki yerleşmelerinde  günümüze yansıması olarak ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. İç kale sur duvarlarının yanında yer alan Süleymaniye cami şehit olan 27 sahabenin türbelerinin de bulunması nedeni ile ilgi odağı. 1156-1179 yıllarında Nisan oğulları döneminde yapılmış, Kapı önünde yardım isteyenler ilginç bir görüntü yaratıyor. Abdest alma çeşmelerinin de yer aldığı avluda türbe ve cami girişleri var. Cami içinde de farklı yerlerde türbeler var. Diyarbakır’da camilerde yine sur içinde farklı yerlerde ama farklı özellikleri ile dikkat çekiyor. Gazi Caddesinde Hasan Paşa Hanının karşısında yer alan ve Diyarbakır’ın en çok bilinen cami Ulu cami gibi Süleymaniye Cami de çekim merkezi, Ulu cami yanında yer alan Mesudiye medresesi’de Artukluların eseri. Dört sütün üzerine oturtulmuş Dört ayaklı minaresi ile kente gelenlerin dikkatini çeken bir diğer camide 1500 yılında Akkoyunlu Sultanı Kasım Bey yaptırdığı cami Camilere ulaşırken bir yerde kentin eski sokakları çarşıları ve yaşamın kesitleri ile de buluşuyorsunuz. Kurşunlu Cami,  Parlı Cami, Melek Ahmed Cami, Behram Paşa Cami, Ali Paşa Cami,  gibi tarihi camilerde Diyarbakır’ın zenginliği. Diyarbakır birkaç sayfa ile anlatılamayacak kadar çok eser ve doğa dokusunun varlığına sahip. Yeni onarılan ya da kurtarma çalışmaları yapılan eserlerde var. Kimi yapılar müze olarak açılmaya hazırlanıyor. Cemil Paşa Konağında Diyarbakır kent Müzesi olarak onarımı tamamlanmış. Burada yerel ağıtlarla gezenlere folklorik kültür sunuldu. Yerel yaşam ile ilgili düzenlemeler de yapılacağı anlatıldı. Ali Paşa Mahallesinde köylü sokakta 17 yy yapılan ve sonrada genişletilen yapının dokusu da görülmeye değer. Ziya Gökalp evi, Cahit Sıtkı Tarancı evi gibi yapıların yanında eski tarihi konakların kurtarılması bilinci Diyarbakır’da geleceğin bu bağlamda daha iyi olacağının göstergesi. Diyarbakır sur içinde nerede ise her adımda bir tarihi buluşma ya da dünden gelen çarşı kültürünün izleri var.  Sur ile süren yolculuğumuzda kiminde araç ile kimde yürüyerek tarihe aktık.


Dağkapı Burcu, Yedi Kardeş Burcu, uLU-Evli Beden Burcu, nur Burcu, Mardinkapı semtindeki Keçi Burcu özellikle dikkat çeken burçlar.  Çift başlı kartal ve aslan kabartmalarının yer aldığı Yedi Kardeş burcu diğerlerine göre üzerinde daha çok yazı ve şekilleri bulundurması bakımından da ayrıca ilgi görüyor. Özünde her adımı başlı başına değerleri taşıyan surların Hevsel Bahçelerinin muhteşem doğa gzüelliğinide seyretme olanağını veren Keçi burcu artık Diyarbakırlılar içinde bir gezi alanı, burada demli bir çay ile doğa ve tarih yolculuğuna gözlerinizi kapatarak erişmeniz olası. Oradan on gözlü köprü gibi dikkate değer eserleri ve Mustafa Kemal Atatürk Diyarbakır’da kaldığı belirtilen Gazi Köşkünü izlemenizde olası. Gazi köşküne Diyarbakır’a her gittiğimde uğrak verdim. Özelliği ile yapı korunuyor ama çevre düzeni sanki geçmişte daha bakımlı idi gibi geldi. Beklide mevsimdendir. Diyarbakır’a uğrak verenin görmesi gereken güzel bir alanda köşk yer alıyor. Dicle nehrinin deltasında yer alan Hevsel bahçeleri Diyarbakır kentinin sebze ve meyve ihtiyaçlarını uzun yıllar karşıladığı alan olarak tanımlanıyor. Meşhur Diyarbakır karpuzu gibi farklı sebzelerde bu alanda yetiştirilmeye devam ediyor. Diyarbakır’da iç ve dış kale ile surları ve içinde yer alan tarihi doku ile hevsel bahçelerini gezmek görmek tarihin bir kesitine yolculuk etmeye benziyor ve bu doğal tarihi dokuyu koruma sahiplenme bilinci düne göre bugün Diyarbakır’da çok daha ileri olduğu içindir ki UNESCO yolunda hızla ilerleyen bir çalışma devam ediyor. Özünde Diyarbakır için bir gezi yazısı yazıp nerede ne yenmeli nerelere gitmeliyi anlatmakta olurda ama UNESCO yolunda daha çok günümüze eren eserlerden söz ettik. Başka bir yazımızda da yaşantıya değiniriz.

Avrupa'nın En Büyük Golf Ligi, Gloria Golf Club'da

European Challenge Tour 2015, Belek'te!
Gloria Golf Club, Avrupa’nın en önemli golf etkinliklerinden birine ev sahipliği yapıyor. 3 - 10 Mayıs 2015 tarihleri arasında European Tour tarafından düzenlenecek ve kazananı 175,000 Euro para ödülü bekleyen European Challenge Tour 2015 etkinliği, Türk Hava Yolları'nın da desteği ile Gloria Golf Club’da gerçekleşecek....


Türkiye’nin Riviera’sı sayılan Belek'te yer alan ve Özaltın Holding yatırımı olan 45 deliği ile Türkiye'nin en büyük golf sahasına sahip Gloria Hotels & Resorts, tüm dünyadan gelen golfçüler ve sporcular için önemli destinasyonlardan biri olmaya devam ediyor.PGA European Tour'un ikinci ligi ve Avrupa'nın en önemli yıllık erkek profesyonel golf serilerinden biri olan European Challenge Tour, 2015 yılında 30'a yakın ülkeyi dolaşmaya hazırlanıyor. Gloria Hotels & Resorts, Turkish Airlines European Challenge 2014 yılındaki başarısının ardından gururla 2015 yılındaki etkinliğe ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor..


3-10 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek etkinliğe 30'u aşkın ülkeden 146 profesyonel golfçü, 175,000 Euro para ödülü ve PGA European Tour'a çıkmak için yarışacak. İlk üç günlük ön çalışmanın ardından aynı zamanda 6 Mayıs’ta bir Profesyonel-Amatör turnuvası da düzenlenecek. Tüm Gloria konukları, 7-10 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek olan resmi Turnuvayı ve Gloria Old Course'da rekabet eden geleceğin yıldızlarını izleyebilecekler.

Gloria’dan Spora Tam Destek!
Antalya havaalanına yaklaşık 30 kilometre mesafede bulunan ve dünyanın en hızlı gelişen golf bölgelerinden biri Belek’te bulunan Gloria Hotels & Resorts, İki adet 18 delikli, bir adet 9 delikli toplam 45 delikli golf sahalarıyla Dünya’nın en iyi golf destinasyonlarından biri. Ağustos 2014'ten bu yana Avrupa Profesyonel Golf Birlikleri (PGA'lar) ile Uluslararası Takım Şampiyonaları (ITC) için resmi merkez haline gelen Gloria Hotels & Resorts, Avrupa ve Türkiye’nin en kapsamlı spor kompleksi olan Gloria Sports Arena’yı da Ocak 2015’te faaliyete geçirdi.

Dünya’da benzeri olmayan “all-in one” (hepsi bir arada) konseptiyle Antalya Belek’te 105 bin metrekarelik doğa harikası bir alan üzerine kurulan Gloria Sports Arena, 6.200 metrekarelik kapalı alandan oluşan tesislerde; atletizm, yüzme, jimnastik, boks, eskrim, judo, güreş, hentbol, basketbol, voleybol, masa tenisi, badmington, dans ve halter sporları için salonlar; açık alanında ise bir adet olimpik olmak üzere farklı özellik ve donanımlarda toplam 3 adet havuz, koşu parkurları, atletizm sahaları, kumsal sporları sahaları, tenis kortları, tırmanma duvarları, çok amaçlı açık spor sahası ve çok amaçlı açık yeşil sahalar ile hizmet sunuyor. Tesisin bünyesinde 1600 seyirci kapasiteli stadyum ve atletler için eğitim alanı bulunuyor.

Yüksek teknik standartlarla donatılan Gloria Sports Arena, bünyesinde bulunan butik konaklama tesisi ve sağlık merkezi ile profesyonel sporcuların tüm kamp ihtiyaçlarına cevap veriyor. 100 odalı oteli ve 50’den fazla branşta spor yapma imkanıyla profesyonel sporcu ve takımlar için yepyeni ve benzersiz bir deneyim sunan Gloria Sports Arena, spora gönül vermiş tüm amatör sporcular için hizmet veriyor

4 Mart 2015 Çarşamba

"Ayşen Laçinel “İş arayanlar bilsin ki; iş verilmez alınır

AL Danışmanlık Genel Müdürü, Marka Yönetimi ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel, iş arayanlara tavsiyede bulunarak, “İş arayanlar bilsin ki; iş verilmez alınır” dedi.


İş başvurusu yapanların, dikkat edeceği 8 kural
Ayşen Laçinel, iş başvurusu yapanların, başvurduğu şirketi ve talip olduğu pozisyonu bilerek görüşmeye gitmesi gerektiğinin altını çizerek, dikkat edilmesi gereken 8 kural olarak, şunları söyledi:

1)Başvuru yaptığın şirket hakkında bilgi araştır. Web sitesi ve şirket hakkında çıkan haberlere göz at.
2)Başvuru yaptığın pozisyon ile ilgili, yeterli bilgi sahibi ol.
3)Kurum kültürüne uygun olarak, giyinmeye dikkat et. İş görüşmesine uygun klasik bir giyim sergile.
4)Mülakat sırasında, kişinin içtenliği, tutarlılığı, ne istediğini ve niye bunu hedeflediği gibi soruların farkındalığına önem verilir, bunu bil.
5)Örneğin, kurum logosu renklerinde bir aksesuar seçimi, puan kazandırır.
6)Neden seni seçelim? sorusunun cevabını net vermeniz beklenir.
7)İletişimde, sözcüklerin tek başına etkisi sadece % 7’dir. Oysa, görünüş ve beden dilinin etki oranı % 55’dir. Konuşma, ses tonu ve vurgu %38 oranda etkilidir. Kollarını göğsünde kapalı halde oturuyorsan, kendini güvene almak isteyen kapalı bir algı yaratırsın. Veya, soruları cevaplarken burnunun üzerini kaşıyorsan; elin yüzünde ise ya emin değilsin, ya da doğru konuşmuyorsun hissi uyandırırsın. Özetle duruşun, oturuşun ve kalkışın, tokalaşman çok şey ifade eder.
8)Daha önce çalıştığın yerlerde, rutin işlerin dışında şirkete neler kattın? Hangi projelerde yer aldın ya da liderlik yaptın? Bıraktığın kalıcı farklılıkları mutlaka anlat ve aldığın ödüller varsa, onları da belirtmelisin.

Baharda Avrupa aktiviteleri Lüksbazaar’da!

Evlilik ve balayı listeleri ile kolaylık sağlayan Lüksbazar, şimdi de seyahatiniz sırasında yapılabilecek en güzel aktiviteler, turlar ve gezileri ayağınıza getiriyor!Lüksbazaar sitesine giriş yapıp, Roma’nın altın güzelliklerinden olan Trastevere&Yahudi Mahallesi, Collosseum, Sistine Şapeli&Vatikan Müzesi ve Borghese Galerisi’ni görebileceğiniz günübirlik turları satın alabilir, yürüyüş turu ve gladyatörlük dersleri ile tatilinize enerji katabilirsiniz.


Rotasını Paris’e çevirenler için ‘Hop on Hop off’ bir veya iki gün seçenekleri ile şehir turları veya alışveriş tutkunlarına özel La Vallee Village’da aradığınız herşeyi bulabileceğiniz bir alışveriş turu sizleri bekliyor. Aynı zamanda birbirinden keyifli turları, yurtdışına gidecek yakınlarınıza hediye edip, onları sevindirebilirsiniz.Nereye nasıl gidilmesi gerektiğini düşünmeden, keyifli, programlı ve doyasıya gezebileceğiniz bir tatil arıyorsanız www.luksbazaar.com adresine göz atmayı unutmayın!

Turizm, hem istihdam hem de sosyal gelişim sağlıyor

Deneyimli turizmci Göçhan:
“Turizmde yeni yatırımlar ve yeterli eğitim, genç ve kadın istihdamını artırır”
“Turizmin sosyal boyutu geniş. Gençlerin ve kadınların sosyal gelişimlerine fayda sağlayacak, onları dünya insanlarıyla buluşturacak, kültürel bir alışveriş olacaktır”


ADANA – CHP’den Adana Milletvekili Aday Adayı olan deneyimli turizmci Nesrin Göçhan, turizm yatırımlarının artmasının ve yeterli eğitimin sağlanmasının, gençler ve kadınlar için yeni istihdam alanları yaratacağını, onların sosyal gelişimlerine de katkı sağlayacağını bildirdi.
Göçhan, turizmin son derece dinamik bir sektör olduğuna dikkati çekerek,  “39 sektörle işbirliği yapıyoruz. Sektördeki tüm konumlarda istihdam büyük ölçüde kadın ve gençlerden oluşuyor. Turizmde yeni yatırımlar ve yeterli eğitim, genç ve kadın istihdamını artırır” dedi.
Türkiye nüfusunun yüzde 24’ünün gençlerden oluştuğunu hatırlatan Göçhan, “Bu gençlerden faydalanmak lazım. Turizmin sosyal boyutu geniş. Gençlerin ve kadınların sosyal gelişimlerine fayda sağlayacak, onları dünya insanlarıyla buluşturacak, kültürel bir alışveriş olacaktır. Dolayısıyla gençlerin ve kadınların hem gelişmesine katkı sağlayacak, hem de kendilerine meslek edinecekler” diye konuştu.

“Bölgeler arası gelişmişlik farklarını da azaltabilir”
Turizm sektörünün emek-yoğun bir sektör olmasının, emek gücüne olan talebi azaltmayacağını, tersine arttıracağını ve iş gücü açısından bölgeler arası gelişmişlik farklarını da azaltabileceğini vurgulayan Göçhan, şöyle devam etti:“Turizm sektörü insan gücüne dayandığından, istihdam yoğunluğu diğer sektörlere oranla daha yüksek. Ayrıca, gençler ve belirli bir konuda kalifiye olmamış nüfusun iş bulmasına olanak verir. Özellikle, öğrenci ve niteliksiz personelin bu alanda iş bulma şansı yüksek.Örneğin, bir ülkede turizmin gelişmesi, üst yapı yatırımlarını ve döviz gelirlerini artıracak, bu durum da önemli ölçüde yeni istihdam olanaklarının oluşmasına imkân sağlayacaktır.”

Levent Akkiraz Titanic Deluxe Belek Otele Genel Müdür Olarak Atandı

Turizm Sektörünün Deneyimli İsmi Levent Akkiraz Titanic Oteller Grubu’nda Genel Müdür olarak göreve başladı.Türkiye'nin önde gelen otel grupları arasında yer alan Titanic Oteller Grubu’nun Titanic Deluxe Belek tesisine Genel Müdür olarak sektörün deneyimli ismi Levent Akkiraz atandı.


Turizm sektöründe 20 yılı aşan tecrübeye sahip Levent Akkiraz, Almanya’da bulunan Ludwig Maxımılıans Unıverstad, HOSPITALITY MANAGEMENT bölümünden mezun oldu. Titanic Deluxe Belek Otel Genel Müdürü görevine atanmadan önce Rixos Sungate Otel Müdürü olarak çalışan Akkiraz, öncesinde Eroğlu Holding, Rixos Grup, HOLLAND AMERICAN CRUISE LINE,    V-SHIPS MONACO ve IBEROTEL SARIGERME’de üst düzey yönetici olarak görevlerini sürdürdü.


Titanic Deluxe Belek Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonuna ise London Thames Valley University, Toursim & Hotel Management bölümü mezunu olan Ethem Kara atandı. Kara, iş hayatı süresince Gondola Group Holdings, Rixos Sungate ve Gloria Serenity Resort'te yönetici olarak görev yaptı.

MSC CRUISES, ÇANAKKALE’YE 5 BİNDEN FAZLA TURİST GETİRECEK

Msc Cruıses, Anzak Törenleri’nin 100. Yıldönümünde  Çanakkale’ye 5 Binden Fazla Turist Getirecek.Çanakkale Deniz Savaşları’nın 100. Yıldönümü nedeniyle Avustralya ve Yeni Zelanda'dan kruvaziyer gemileriyle kente turist yağacak. Toplamda 14 kruvaziyer gemisinin seferler yapacağı, ANZAK törenleri dolayısıyla, yaklasık 14 bin yolcu ve gemilerde gorevli yaklaşık 6 bin mürettebat geliyor. Atalarını savaştıkları topraklarda anmak isteyen Avustralya ve Yeni Zelandalı vatandaslar,  şehirdeki yatak kapasitesinin yeterli olmaması nedeniyle, kruvaziyer gemileri ile bölgeye ulaşım sağlıyorlar. 24 Nisan'da düzenlenecek olan resmi anma törenlerine, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth de katılacak. Çanakkale Limanı’na aynı anda sadece 2 gemi yanaşabildigi için gelen gemilerin çoğu limanın karşısında açıkta demirleyecek.


MSC Cruises’dan Bölgeye İki Gemi
17 Nisan tarihinde Çanakkale’ye gelen ilk gemi MSC Orchestra olacak. Gemi, Avustralya'dan aldıgı 3 bin 223 yolcu ile, 26 Mart'ta Fremantle Limanı’ndan demir alıp, sırasıyla Arnavutluk, Cocos Adaları, Colombo, Safaga, Sokhna Limanları’na uğrayarak,  17 Nisan'da Çanakkale'ye varacak. İki gün boyunca Kabatepe, Kepez Limanı'nda kaldıktan sonra gemi, İstanbul, Kuşadası ve Yunan Adaları’nı gezerek 24 Nisan'da yeniden Çanakkale'ye gelecek ve bu defa açıkta demir atıp, törenler için bekleyecek.  

MSC Cruises’ın Çanakkale'ye gelecek olan ikinci gemisi MSC Opera ise, 16 Nisan’da Venedik’ten hareket edip, 2 bin 199 yolcu ile 21 Nisan'da Kabatepe, Kepez Limanı'na yanaşacak. Burada 5 gün geceleyecek olan gemi, turunu İstanbul üzerinden yine Venedik’e dönerek tamamlayacak.
1. Dünya Savaşı sırasında, Avustralya ve Yeni Zelanda Askeri Birlikleri (ANZAK) 25 Nisan 1915 günü Çanakkale'deki Türk topçu birliklerine karşı Aralık 1915 tarihine kadar süren savaşlarda yenilgiye uğratılmıştı. Bu tarihten itibaren, Avustralya ve Yeni Zelanda vatandaşları, her yıl 24-25 Nisan’da ve ikinci çıkarmanın yapıldığı 06-09 Ağustos tarihlerinde Çanakkale'yi ziyaret edip atalarını anıyor. Bu yıl savaşın 100. Yıldönümü olması nedeniyle tören daha da gösterişli gerçekleşecek.

AYSİM TÜRKMEN’İN “ÇEKMEKÖY UNDERGROUND” FİLMİ 13 MART’TA SİNEMALARDA!

KAPİTAL-İSTanbul ve Selahattin’in İstanbul’u belgeselleriyle tanınan Aysim Türkmen’in  ilk uzun metrajlı filmi Çekmeköy Underground, 13 Mart’ta Başka Sinema kapsamında sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Belgeselleriyle Akbank Kısa Film Festivali dahil birçok festivalden ödüller kazanan Aysim Türkmen’in senaryosunu Can Merdan Doğan ve Şirin Güven ile beraber yazdığı filmin Türkiye prömiyeri geçtiğimiz Ekim ayında yapılan 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ulusal yarışma bölümünde gerçekleştirilmiş ve film özellikle müzikleriyle çok dikkat çekmişti.


Film için özel olarak hazırlanan 11 parça Mart ayında dijital platrformlar üzerinde müzik dinleyicisi ile buluşacak. Filmin dikkat çeken müzikleri, Adana Underground diyebileceğimiz Doğu Akdeniz grubundan Acarkan Özkan ve Erhan Seyran ile şu anda Londra’da yaşayan Nupark ve Wild east gruplarının üyesi Uran Apak beraber yaptılar.


Yaşadıkları mahallelerde gitgide alanları daralsa da dansları, şarkıları ve kendilerine özgü stilleriyle hayallerinin peşinde koşan, kendilerine mekansız krallar diyen gecekondulu gençlerin hikayesinin anlatıldığı Çekmeköy Underground’un başrollerinde son dönemin dikkat çeken genç oyuncuları Can Sipahi, Gözde Kocaoğlu, Aslı Menaz ve Barış Gönenen yer alırken, onlara Kerem Can, Ayşe Selen, Levend Yılmaz, Tülin Özen ve Selen Uçer gibi deneyimli oyuncular eşlik ediyor.


Yapımcılığını Metropol Film’in üstlendiği filmin görüntü yönetmenliğini Vedat Özdemir, sanat yönetmenliğini Elif Taşçıoğlu yaptı. Müziklerini Acarkan Özkan, Uran Apak  ve Erhan Seyran’ın yaptığı Çekmeköy Underground’un kurgusu ise Ayhan Ergürsel tarafından gerçekleştirildi.


Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nden yapım desteği alan, Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında gerçekleştirilen Köprüde Buluşmalar platformuna ve !f & Sundance Senaryo Lab’e seçilen filmin tüm çekimleri geçtiğimiz sene İstanbul’da yapıldı.

Fragmanı izlemek için:
www.youtube.com/watch?v=cGZSidTKc2U&feature=youtu.be 

Filmle ilgili gelişmeleri takip etmek için:
www.cekmekoyunderground.com 
www.facebook.com/cekmekoyunderground
www.instagram.com/cekmekoy_underground
www.twitter.com/cekmekoyunderground 

Mövenpick Hotel Istanbul’da anılarla dolu bir Napoli rüzgarı

“Giovanni ve Godfather” gecesinde çırak, ustasıyla buluşuyor.
Mövenpick Hotel Istanbul’un İtalyan Başaşçısı Giovanni Terracciano ve onun bugünlere gelmesinde büyük rol oynayan, İtalya’nın en saygın turizm enstitülerinden biri olan Luigi de Medici di Ottaviano’dan hocası Antonio Lauri, yıllar sonra yeniden bir araya gelerek 19 Mart 2015, Perşembe akşamı AzzuR Restaurant’ta muhteşem bir menü sunuyor.


1983’den bu yana Luigi de Medici di Ottaviano’da gastronomi alanında öğretmenlik görevine devam eden, Villa Perrotta Restaurant and La Perla Restaurant gibi Napoli’nin en gözde mekanlarının açılışlarında görev alan Şef Lauri’ye yine Luigi de Medici di Ottaviano’da eğitmen pasta şefi Antonio Parisi destek verecek.


Napoli’li usta şeflerin ilk kez bir etkinlikte buluşup, benzersiz bir menü hazırlayacakları “Giovanni ve Godfather” gecesi, canlı müzik eşliğinde 19.30'da düzenlenecek kokteylle başlayacak ve yemeğe 20.30'da İtalyan mutfağından muhteşem lezzetleri keşfedeceğiniz 5 farklı spesiyaliteyle devam edilecek. Napoli esintilerini İstanbul’a getiren bu lezzet şöleninin keyfini çıkartmak için 0212 319 29 29’u arayarak rezervasyon yaptırabilirsiniz. www.moevenpick-hotels.com/istanbul

Şeker hastalığı gözün arkasındaki bazı istenmeyen göz rahatsızlıklarına sebep oluyor

Diyabetlilere Erken Göz Muayenesi Uyarısı
Avrupagöz Hastaneleri Medikal Direktörü Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan diyabete bağlı şeker hastalığında, erken teşhis ve tedavinin önemli olduğunu, sık kontroller yaptırılması ve düzenli muayene gerektiğini belirtti.


Şeker hastalığının, gözün arkasındaki bazı istenmeyen göz rahatsızlıklarına sebep olduğunu belirten, Avrupagöz Hastaneleri Medikal Direktörü Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan, bu istenmeyen farklılıkların en önemli sebebi kan şekerinin uzun süreli yüksekliği olduğunu ve gözler için risk oluşturduğunu söyledi. Doğan, “Göze ciddi hasar veren bu olumsuz durumumun arasında en korkulanı gelişen damar oluşumudur. Yeni oluşan damarlar vücudumuzdaki diğer damarlardan farklı olup kanamaya eğilimli bir potansiyele sahiptir. Bununla beraber meydana gelen göz içi kanamaları çok ciddi görme kayıplarına sebep olabilir. Diğer korkulan durum ise, bu damarların etrafını sarmaya çalışan yara dokuları vardır. Bu sebeple yara dokusu sinir tabakalarında çekintilere ve ayrışmalara neden olarak bunun sonucunda ciddi görme kayıplarını doğurabilir” dedi.“ZamaAnında Müdahale Edilmeyen diyabetlinin kör olma riski normal insana göre 25 kat daha fazladır.”


Küçük damarların hastalığı olan Diyabetin en önemli komplikasyonu, gözün ışığı algılamasını sağlayan retina sinir tabakasının kan damarlarında yaptığı değişikliklerdir. Şeker hastalığında damar çeperleri tıkandığı için yer yer göz içinde kanamalar meydana gelir. Kanamanın emilmesi de göz içinde o bölgelerde kabarma ve büzüşmelere neden olur. Göz içinde bazı bölgelerde beslenme bozulur. Böylece retina beyne bozulmuş görüntüler gönderir. Kansız kalan bölgelerde ise, hücrelerin fonksiyonları zayıflar. ‘Diyabetik retinopati’ denilen bu hastalığa zamanında müdahale edilmezse körlüğe kadar ilerleyebilir. Ancak hastalık yavaş yavaş ilerler. Önce retinada tıkanmalar başlar. Daha sonra birbirini takip ederek büyür. Ayrıca, göz tansiyonu ile görme sinirini etkileyebilir ve göz kaslarında felçlere yol açarak göz kaymasına yol açabilir. Bunun yanı sıra, şeker hastalarında tedavi sırasında katarakt riski ortaya çıkabilmektedir. 15 yıllık diyabeti olan hastada ‘retinopati’ gelişme riski yüzde 80’dir. Tedavi edilmeyen diyabet hastalarının, normal bir insana göre 25 kat daha fazla körlük riski bulunmaktadır.

Erken Tedaviyle Hastalık Önlenebilir
Henüz damar çeperlerinin yeni bozulduğu dönemde eğer kan şekeri kontrol altına alınabilirse her şey eskisi gibi normale dönebildiğini ifade eden Doğan, eğer göz arkasında kanamalar sıklıkla başlamışsa müdehalenin gerekeceğini belirtti. Doğan, “Beslenemeyen yeni damarların gelişmemesi için erken müdehale şart. Çünkü beslenemeyen alanlardan salgılanan bazı faktörler yeni küçük damarların oluşmasına yol açar. Bu da normal retina damarından farklı olup kolay kanama eğilimindedir. Göz içindeki bu kanamalar, retinada bir çok tahribatı beraberinde getirir. Eğer kanamalar, çekintiler, büzüşmeler had safhada ise, gözün içinde her şey savaş alanına girmişse o zaman müdahale yapmak gerekiyor. Göz içindeki jel kıvamındaki madde alınıp tazesiyle değiştirilmektedir. İşlem sırasında kanamalar durdurularak örümcek ağı gibi çekintileri kesip temizlemek gerekebilir. Hastalık evresinde işin bu raddeye gelmemes i tedavi açısından daha iyi olmaktadır. Eğer yeni damarlar zamanında durdurulmamışsa ve göz içi basıncı yükselmişse buna yönelik damla ya da ameliyat tedavisi de gerekebilir. Gözde sadece katarakt varsa, tedavisi en kolay olan müdahaledir” diye açıkladı.

İlk Belirtilere Dikkat!
Doğan, sık çıkan arpacıklar ve kirpik dibi iltihapları henüz fark edilmemiş bir şeker hastalığının ilk belirtileri olabileceğine dikkat çekti. Göz içindeki değişiklikleri saptamak için gözbebeğinin damlalarla büyütülmesinin ardından, göz içine teleskop gibi özel ışıklı büyüteçlerle bakılacağını belirtti. Şeker hastası olanlarda göz bebeğini büyüten damlaların etkisi biraz geç görülebileceğini Dolaşım bozukluklarını saptamak için kol damarlarından boyalı bir ilaç verilerek göz filmi dediğimiz göz anjiyosunun çekilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan, insülin kullananların şeker hastalığı tespit edildikten sonra beş yıla kadar yılda bir, beş yıldan sonra her altı ayda bir muayene olması göz sorunları açısından emniyeti sağladığını vurguladı. İnsülin kullanmayanların ise şeker hastalığı saptandıktan sonra on yıla kadar yılda bir, on yıldan sonra her altı ayda bir muayene olması gerektiğini belirterek, hastalığın süresi uzadıkça gözde hasar yapma riski de artar. İyi kontrol edilmemiş hastalar daha yüksek risk altında olduğunu açıkladı.

Şeker Hastalarının Dikkat Etmesi Gerekenler:
İlacınızı doktor söylemedikçe bırakmayın. İlacı bırakınca şeker yine yükselir.
Giderek bulanık görme ya da miyopta artış saptanırsa şekerinizi ölçün.
Şekerinizi kendiniz ölçmeyi öğrenin.
Tip I dediğimiz yani insülin kullanan şeker hastaları beş yıla kadar bir kez, beş yıldan sona her altı ayda bir göz muayenesi olmalıdır.
Tip II dediğimiz yani, insülin kullanmayan şeker hastaları on yıla kadar yılda bir, on yıldan sonra her altı ayda bir muayene olması gerektiğini belirtti.
Gözde Ciddi Sorunlara da Yol Açıyor
Yüksek şeker gözde olduğu gibi beyinde de ince damarlarda beslenme bozukluğuna yol açıyor. Hangi damarda sorun yaparsa o damarın beslediği sinir aç kalır. Bunun sonucunda göz kapağı düşüklüğü, gözü içe, dışa, yukarı ve aşağı hareket ettirememe buna bağlı çift görme veya göz kapağını kapatamama ve gülümseyememe sorunlarına yol açabilir.

Tedavi Edilmezse Ne olur?
Diyabete bağlı şeker hastalığında erken teşhis ve tedavinin önemini önemlidir. Genel olarak vücutta ölen hücreler hiçbir şekelide diriltilemez ve bu şekilde hiçbir kayıplar geri getirilemez. Bu hastalıkta asıl tedavi diyabete bağlı olarak gözde hasar gelişmesini önlemektir. Hasar geliştikten sonra sadece bu hasarı durdurmaya, geriletmeye yönelik tedaviler yapılabilir, ancak giden geri gelmez. Çünkü göz kansızlığa tahammül edemez. Tedavi edilmeyen ve ilerleyen kayıp geri dönemez ve körlükle sonuçlanabilmektedir.

UİB’in şubat ayı ihracatı 1 milyar 786 milyon dolar oldu

UİB Koordinatör Başkanı Sabuncu, “Dış satışta artış trendi yakalanacak”  
Genel sekreterlik düzeyinde Türkiye’de en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci birlik olan Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB), şubat ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,59 gerilemeyle 1milyar 786 milyon dolarlık dış satışa imza attı. İhracat rakamlarını değerlendiren UİB Koordinatör Başkanı Orhan Sabuncu, “Türkiye’nin genel ihracatını olumsuz etkileyen parite ve kurlar, doğal olarak şubatta UİB ihracatının da bir miktar gerilemesine neden oldu” dedi.


Sabuncu, yılın ilk iki aylık döneminde ise yüzde 3,17 oranında yükselişle 3,6 milyar dolarlık dış satış gerçekleştirdiklerinin altını çizerek, “Ancak yılın ikinci çeyreğinden itibaren, AB’de beklediğimiz olumlu gelişmelerle birlikte ihracatta artış trendimizin istikrarlı bir şekilde devam edeceğini ümit ediyoruz” şeklinde konuştu.  Uludağ İhracatçı Birlikleri'nin (UİB) şubat ayı ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6,59 azalışla 1 milyar 786 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yılın ilk iki aylık döneminde artış trendini sürdüren UİB, bu dönemde yüzde 3,17 büyümeyle 3.6 milyar dolarlık dış satışa ulaştı. Geriye dönük 12 aylık dönemde de yüzde 3,32 oranında büyümeyle 23 milyar 591 milyon dolar ihracata imza atan UİB, gelecek dönemden umutlu.

UİB Koordinatör Başkanı Orhan Sabuncu, şubat ayı ihracatında düşüş görüldüğünü, ancak bunun kendilerini umutsuzluğa sürüklemediğini kaydetti. Son aylarda yaşanan dolar-euro paritesindeki ve kurlardaki olumsuz gelişmelerden dolayı ihracattaki sıkıntılara değinen Sabuncu, sebebi küresel olduğu için global dengelerin çok iyi takip edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Sabuncu, “İhracatçımızın bu tür gelişmelerden olumsuz etkilenmemesi için kur riskini iyi yönetmelerini öneriyoruz.” diye konuştu.

AB’den olumlu gelişmeler bekleniyor
Sabuncu, ihracatta gelecek dönemde umutlarını koruduklarını, özellikle yeni pazarlar konusundaki girişimlerinin hız kesmeden sürdüğünü kaydetti. Ayrıca AB bölgesinde yaşanan durgunluğun bu yıl aşılmasının beklendiğini aktaran Sabuncu, sözlerini şöyle sürdürdü;
“AB-28 bölgesinde bu yıl yüzde 1.5 ‘in üzerinde büyüme öngörülüyor. Bunun için AB Merkez Bankası’nın eylül ayına kadar bölge ülkelerine her ay 60 milyar euro para pompalayacağı açıklandı. Bunun AB pazarını canlandıracağını ve bizim de ihracatımızın artmasına katkı sağlayacağını ümit ediyoruz. Dolayısıyla yılın ikinci çeyreğinden başlayarak ihracatımızın artış trendinde istikrarı yakalamasını bekliyoruz.”

UİB ihracat rakamlarını açıklayan Sabuncu, ihracat performansıyla ülkenin 2.büyük ihracatçı birliği olarak Türkiye ekonomisine katkılarının süreceğini vurguladı. Buna göre UİB çatısı altındaki ihracatçı birliklerinin dış satış verileri şöyle gerçekleşti:

OİB ihracatı 1 milyar 514 milyon dolar
UİB bünyesinde faaliyet gösteren birliklerden Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), şubat ayında ihracatını yüzde 5,91 gerileyerek bir milyar 514 milyon dolar oldu. Yılın ilk iki ayında yüzde 6,23 yükselişle 3 milyar 35 milyon dolar dış satışa ulaşan OİB ihracatı, geriye dönük 12 aylık dönemde de yüzde 3,74 büyümeyle 19 milyar 702 milyon dolara ulaştı.
 
Tekstilden 101,5 milyon dolarlık ihracat
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği’nin (UTİB) şubat ayı ihracatında ocak ayında olduğu gibi düşüş yaşandı. Şubat ayında ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,35 gerilemeyle 101,5 milyon dolar dış satışa ulaştı. Yılın ilk iki ayında yüzde 13,2 gerilemeyle 206 milyon dolar ihracat gerçekleştiren UTİB, geriye dönük 12 aylık süreçte de yüzde 0,34 artışla bir milyar 380 milyon dolar dış satış gerçekleştirdi.

UHKİB’den 33,7 milyon dolarlık ihracat
Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB) şubat ayında yüzde 27,54 düşüşle 33 milyon 702 bin dolarlık ihracata imza attı. İki aylık dönemde de yüzde 22,55 gerileyerek 73 milyon 709 bin dolarlık dış satışa ulaşan UHKİB, geriye dönük 12 aylık süreçte ise yüzde 5,77 büyümeyle 549 milyon 194 bin dolarlık ihracat yaptı.

UMSMİB’ den 12,9 milyon dolarlık ihracat
Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin (UMSMİB) şubat ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,93 düşüşle 13 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. UMSMİB, yılın iki aylık döneminde yüzde 5,19 gerilemeyle 25 milyon 680 bin dolar, geriye dönek 12 aylık süreçte de yüzde 5 büyümeyle 185 milyon 450 bin dolarlık ihracata imza attı.

Yaş meyve sebzeden 3,9 milyon dolarlık ihracat
Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) ihracatı geçtiğimiz ay yüzde 3 düşüşle 3,9 milyon dolarlık dış satış yaptı. Yılın iki aylık döneminde de yüzde 6,63 kayıpla 6 milyon 657 bin dolar, geriye dönük 12 aylık süreçte ise yüzde 1,99 gerilemeyle 101 milyon 464 bin dolar dış satış gerçekleştirdi.



Köşebaşı’nın Mangalbaşı Konsepti Yoğun İlgi Görüyor

Köşebaşı’nın en yeni ve en büyük restoranı Köşebaşı Basın Ekspres, mangalbaşı konsepti ve lezzetleriyle büyük ilgi görüyor.Geniş ve ferah terası, modern iç ambiyansı, haftanın üç akşamı canlı müzik keyfiyle de gönülleri fetheden restoran, müdavim kitlesini hızla artırmayı sürdürüyor.


Dünyanın dört bir yanındaki restoranlarıyla hızla büyümeyi sürdüren Köşebaşı’nın İstanbul’daki en yeni halkası Köşebaşı Basın Ekspres, müdavim kitlesini hızla artırmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yılın son aylarında misafirlerini ağırlamaya başlayan restoran, 1000 metrekarelik alanıyla en büyük Köşebaşı olma özelliğini taşıyor. 80 kişilik mangalbaşı konseptiyle misafirlerine ayrıcalıklı bir deneyim sunan restoran, 100 kişilik VIP salonu, 150 kişilik terası ve 25 kişilik bar alanıyla toplamda 355 kişiye hizmet verebiliyor.


İstanbul Atatürk Havalimanı’na 10 dakika mesafede bulunan Köşebaşı Basın Ekspres, “ye, iç, uç” hizmetiyle, uçuşu olan misafirlerine otopark ve havalimanı transfer hizmeti de sunuyor. Güneşli’deki Wyndham Grand İstanbul Europe Otel’in altında konumlanan restoran, çarşamba, cuma ve cumartesi akşamları misafirlerine canlı müzik keyfi sunuyor. Hafta sonu sabahları konuklarına zengin serpme kahvaltı da sunan Köşebaşı Basın Ekspres, birbirinden lezzetli seçeneklere sahip menüsü, rahat ve şık dekorasyonu, eğlenceli alternatifleriyle müdavim kitlesini hızla artırıyor.


Köşebaşı Basın Ekspres
Adres: Bağlar Mahallesi, Yavuz Sultan Selim Cad. No: 1-3, Güneşli, İstanbul
Telefon: (0212) 630 02 10
Paket Servis: (0212) 630 02 02

Pandaları Koruma Çalışmaları Sonuç Verdi Son 10 Yılda % 16,8 Oranında Arttı

Çin’de yapılan son araştırma, dünyadaki panda sayısının 1864’e çıktığını gösteriyor. 10 yıl önce doğada yaşayan panda sayısı 1596’ydı. Nesli tehlike altındaki panda nüfusu, koruma çalışmalarının da katkısıyla son 10 yılda yüzde 16,8 oranında arttı. 2003’te dünyada bin 596 panda vardı. Çin’de yapılan Dördüncü Ulusal Panda Araştırması’nın sonuçlarına göre bu sayı bin 864’e çıktı ve pandaların yaşadığı alan da genişledi. Pandalar artık 2 milyon 577 bin hektarlık bir alanda yaşıyor.


Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren WWF-Çin Doğa Koruma Programları Yöneticisi Xiaohai Liu, “Dev pandaların korunması için birçok başarılı çalışma yapıldı. Çin hükümeti de bu çabaları destekleyip, aralarında WWF’in de bulunduğu doğa koruma örgütleriyle işbirliği yaptı” açıklamasını yaptı.  Çin Devlet Orman İdaresi tarafından yürütülen araştırma, 2011’de WWF’in maddi ve teknik desteğiyle başladı. Araştırma sonuçları, dev pandaların yüzde 66,8’inin korunan alanlarda yaşadığını gösteriyor. Son yapılan araştırmadan bu yana pandaların yaşadığı korunan alanlara 27 yeni saha eklendi ve toplamda 67’ye ulaştı.Panda koruma çabaları başka türlerin korunmasına da katkıda bulundu. Çin’in Siçuan, Şaanşi ve Gansu eyaletlerinde yaşayan pandalar için oluşturulan korunan alanlarda, Çin’in güneybatısında yaşayan, Çin dağ keçisi, altın maymun, kızıl panda ve tepeli aynak gibi nesli tehlike altındaki diğer türler de yaşıyor.                                                                              


WWF, Çin hükümetinin pandalar için gerçekleştirdiği çalışmaları destekliyor. Bu çalışmalar, yeni doğa koruma alanlarının oluşturulmasıyla birlikte pandaların daha çok yiyecek bulabilmesine ve daha iyi üreyebilmesine olanak sağlayan orman alanlarını bambulukları ekolojik koridorlarla birleştiren korunan alan ağlarının oluşturulmasını da kapsıyor. Araştırma, popülasyon ve habitat açısından bazı artışları ortaya koysa da, doğada yaşayan dev pandalar hala ciddi sorunlarla karşı karşıya. Panda popülasyonunu tehdit eden kaçak avcılık tehdidi azalsa da madencilik, hidroelektrik santraller, turizm ve altyapı inşaatları gibi sorunlar türün yaşam alanlarını olumsuz etkiliyor.WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, “Pandalar, WWF’in tüm dünyadaki doğa koruma çalışmaları için bir sembol. Korunmasıyla ilgili çalışmaların olumlu sonuçlar verdiğini görmekten çok mutluyuz. Çin’den gelen umut verici haberler bizleri diğer türlerin korunması konusunda da yüreklendiriyor” dedi. WWF’in doğa koruma çalışmalarına destek olmak için yürütülen ‘evlat edinme’ kampanyasının Türkiye ayağında da en çok tercih edilen tür panda. Pandaların korunmasına destek olmak isteyen bireyler, WWF-Türkiye’ye bağışta bulunabiliyor.

Arzum OKKA, 1 veya 2 fincan Türk kahvesi hazırlayabilen okkalı Türk kahvesi deneyimi

Arzum OKKA İle Türk Kahveniz Tek Dokunuşta Hazır
Tek bir tuşa basarak aynı anda 1 veya 2 fincan Türk kahvesi hazırlayabilen Arzum OKKA "Doğrudan Fincana Servis” özelliğiyle her seferinde mükemmel ölçüde okkalı Türk kahvesi deneyimi sunuyor. Son olarak yine tek bir tuşla kendi kedini temizleyen Arzum OKKA pratik kullanımıyla öne çıkıyor.


Türk kahvesi yapımını modern teknolojilerle yeniden yorumlayan Arzum OKKA, kahve içme geleneğine getirdiği yenilikle, 500 yıllık ideal lezzeti doğrudan fincanlara servis ediyor. Sadece tek bir tuşa basarak aynı anda 1 veya 2 fincan Türk kahvesi hazırlayabilen Arzum OKKA, yavaş pişirme özelliği sayesinde közde pişirilmiş Türk kahvesi keyfi de sunuyor. 1 fincan Türk kahvesi yaklaşık 1 dakikada, 2 fincan ise yaklaşık 1.5 dakikada servis ediliyor. Közde kahve keyfi içinse sadece 4 - 5 dakika yeterli oluyor. “Doğrudan Fincana Servis” özelliğiyle her seferinde mükemmel ölçüde okkalı Türk kahvesi deneyimi sunan  Arzum Okka ile kahvenin köpüğü fincanlara eşit olarak dağılıyor. Son olarak yine tek bir tuşla kendi kedini temizleyen Arzum OKKA pratik kullanımıyla öne çıkıyor.