19 Mayıs 2017 Cuma

Gökçeada Rum Okulu, Turkcell’in destekleriyle gelişmeye devam ediyor

Turkcell eğitim ve teknolojiyi buluşturan sosyal sorumluluk faaliyetlerine bir yenisini daha ekliyor
 Yarım asır sonra 2015 yılında yeniden açılan tarihi Gökçeada Rum Ortaokulu ve Lisesi, Turkcell’in destekleriyle daha da gelişiyor. Turkcell, okulda geleceğin kahramanı çocukların yararlanabileceği bir teknoloji sınıfı oluştururken,  ayrıca, öğrencilerin eğitim süreçlerinde yararlanabilecekleri açık spor alanı, amfitiyatro ve botanik bahçesinin bulunduğu spor ve sosyal tesisi inşa etti.

Türkiye’nin geleceğine değer katan ve sosyal fayda yaratan projeler geliştiren ve uygulayan Turkcell, 23 yıldır eğitime verdiği desteğine Gökçeada Rum Ortaokulu ve Lisesi ile devam ediyor. Yarım asırlık aradan sonra 2015 yılında tekrar eğitim hayatına başlayan tarihi Gökçeada Rum Ortaokulu ve Lisesi, Turkcell’in destekleriyle gelişmeye devam ediyor. Öğrencilerin eğitim imkanlarının en üst düzeye taşınması hedefiyle çalışan Turkcell, geleceğin kahramanları çocukların yararlanabileceği bir teknoloji sınıfı oluşturdu. Teknoloji sınıfında öğrenciler 3 boyutlu yazıcı, Arduino elektronik öğrenme kitleri ve yazılım ekipmanlarıyla teknoloji konusunda eğitim alabilecek, kendilerine hediye edilen kodlama kitleri ile kendi yazılımlarını oluşturarak geleceğin yerli yazılımlarını ortaya çıkartabilecekler.  Bunların yanı sıra inşa edilen spor ve sosyal tesis ile öğrenciler eğitim süreçlerinde açık spor alanı, amfitiyatro ve botanik bahçesinden de yararlanabilecek. 

Kaan Terzioğlu: “Dünya göçten korkarken evine dönen insanlar bir umut vesilesi”
Gökçeada Rum Ortaokulu ve Lisesi’ndeki spor ve kültür salonu ile teknoloji sınıfının açılışı nedeniyle, okulda düzenlenen törene, İmroz Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Laki Vingas, İstanbul Rum Patriği Bartholomeos ile Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu ve Turkcell Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı. Okul müdürü İoakim Makis Kamburopulos, Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, Gökçeada Kaymakamı Muhittin Gürel ve okulun eski öğrencilerinin de yer aldığı törende duygusal anlar yaşandı.  Kendisi de mübadele sonrası Türkiye’ye gelen bir ailenin torunu olan Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, “Bugün Gökçeadalı çocuklar için buradayız. Ve hakikaten ben şunu hissediyorum. Onlar, dedelerinden ninelerinden daha şanslılar aynı benim dedemden ninemden daha şanslı olduğum gibi. Birinci Dünya savaşı sonrası mübadeleyle Türkiye’ye gelmiş bir aile mensubu olarak, dünya göçten korkarken eve dönen insanların hikayelerini duymak bir umut vesilesi. Burada o kadar güzel konuşmalar dinledik, o kadar güzel videolar izledik ki bana, sizlere Turkcell’e bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür etmekten başka bir şey kalmadı” dedi.

Laki Vingas: “Maddiyattan çok maneviyatımıza destek kattınız”
İmroz Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Laki Vingas ise şunları söyledi: “Şu an okullarımızda 33 öğrenci mevcuttur. Ailelerinin birçoğu Selanik, Girit, İstanbul ve Atina’dan göç etmişlerdir. Bu ailelerin aidiyeti Gökçeada ile doğrudan bağlantılıdır. Bu projedeki asıl amacımız tabii ki okullarda yetişen çocuklarımızın iyi ve kaliteli eğitim almalarıdır. Ama burada önemli olan iyi insan olarak yetişmeleri, hem yaşadıkları topraklarda hem dünya halklarına kültür, bilim, ilim alanında katkı sağlayan nesiller olabilmeleridir. Elbirliğiyle yapılan çalışmalar sonucu, Gökçeada eskiden olduğu gibi çok kültürlü geleneğine tekrar kavuşuyor. İçinde bulunduğumuz coğrafyada bunca acı yaşanırken, savaşın ortasında kalan insanlar evlerinden yurtlarından edilirken, Gökçeada’ya topraklarına geri dönen okullarına tekrar kavuşan, ait oldukları kültürde insanlar görmenin manevi hazzı ve gururu gerçekten çok büyük. Bu haz ve gururumuzun en büyük ortağı Turkcell’in maddiyattan öte maneviyatımıza kattığı destek kuşkusuz ki maneviyatımızı şevkimizi daha da artırıyor. Yapabileceklerimizle ilgili çıtayı daha da yükseltiyor.”

Bartholomeos: “Adamız yine çok kültürlü, üretken ve mutlu insanların yaşam alanı olsun.” 
İstanbul Rum Patriği Bartholomeos ise şunları söyledi: “Bizler yanlış uygulamalarla en önemli ve değerli yaşam kaynaklarımızdan biri olan eğitimden yarım asır mahrum bırakıldık. Eğitimsiz kalan bir toplum, kendisine de, cemaatine de ülkesine de fayda sağlayamayacağı için adadaki Rum Toplumu göç etmek zorunda kaldı. Halbuki bu adada ilk kurumsal eğitim 19. Yüzyılın ilk yarısından beri sürmekteydi. İmrozlulara sesleniyorum, bu okullara sahip çıkın, verilen çabaları destekleyin ki adamız tekrar çok kültürlü üretken, misafirperver, mutlu insanların yaşadığı, doğanın ve kültür mirasının korunduğu eğitimli insanların var olduğu bir yaşam alanı olsun. Gelin hep birlikte ortak yaşamın en iyi örneğinin sağlam temeller üzerinde geliştiği Gökçeadamız, Yunanistan ve Anadolu arasında binlerce yıl var olmanın yanı sıra barış ve huzura da destek olarak toplumlarımıza ilham versin.” 

Makis Kamburopulos: “Şu an bulunduğumuz yer su birikintisi ve çamurdan ibaretti”
Gökçeada Rum Ortaokulu ve Lisesi Müdürü İoakim Makis Kamburopulos, adanın yıllar önceki sessizliğini hatırlatarak, “1968-1969 öğretim yılında tek kelime Türkçe bilmeden annemle bu binanın kapısından geçmişken, yarım asır sonra burada bu güzellikleri yaşayacağım aklımdan bile geçmezdi. Yılmadık, kadere teslim olmadık, uğraştık, çalıştık, hayal kurduk. Mesele hak adalet eğitim sevgi, saygı beraber yaşama kültürü ise gerisi teferruattır diye düşündük ve yılmadık. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın da gururunu taşıyarak devlet kurumlarının kapısını çaldık. Sağolsunlar, kimse bizi geri çevirmedi. Çocukluğumdan beri şimdi bulunduğumuz noktada suların biriktiğini ve kış aylarında bahçenin çamurdan ibaret olduğunu çok iyi hatırlıyorum. İmdadımıza yetiştiniz sağolun. Ne kadar gururlansak yeridir. Sevgili öğrenciler, siz yokken buralar sessizdi hüzünlüydü, geçen sene geldiniz ve hayatımızı şenlendirdiniz. Şimdi de okul bahçesinin heyecanı, coşkusu köyümüzü şenlendirecek ümitlerini dallandıracak, beklentilerini artıracak” diye konuştu. 

Beraber yaşama kültürünü yaşatacak
Eski adı Tepeköy Rum İlkokulu, bugünkü ismiyle Gökçeada Rum Ortaokulu ve Lisesi, Çanakkale’nin Gökçeada ilçesine bağlı bir köy olan Tepeköy’de yer alıyor. 1954 yılında köylüler tarafından imece usulüyle inşa edilen okul, çocuklarını okula göndermek isteyen ailelerin birebir emekleriyle gerçekleşmiş. Bu sebeple bina gerek yapım kalitesi, gerekse detaylarıyla dikkat çeken bir özen içeriyor. Gökçeada Rum Okulu, burada eğitim gören öğrencilerin eğitim süreçlerinin iyileşmesinin çok ötesinde, Rumların evlerine tekrar dönebilmesi ve asıl evleri olan Gökçeada’da kalıcı bir hayat kurabilmeleri, coğrafi ve kültürel aidiyeti yaşatabilmeleri açısından da büyük değer taşıyor.   

18 Mayıs 2017 Perşembe

The Fortyfive Business Hotel & SPA hizmete açıldı

Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde (MOSB) yer alan The Fortyfive Business Hotel & SPA hizmete açıldı. Açılışa Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün, İl Emniyet Müdürü Fevzi Bilgiç, İl Jandarma Komutanı Albay Özcan Kaplan’ın yanı sıra Egeli turizmciler, siyaset ve iş dünyasının temsilcileri katıldı.   The Fortyfive Business Hotel’in açılış töreninde konuşan Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer, MOSB tarafından yapılan otelin başarılı bir proje olduğunu belirterek otelin yatırımcılara büyük kolaylıklar sunduğunu söyledi. "Otel sadece Organize Sanayi Bölgesi'nin değil Manisa'nın büyük bir ihtiyacını gidermiş oldu. 

Otelin mimari yapısı da çok başarılı” diyen Vali Güvençer, emeği geçenleri kutladı.  MOSB Yönetim Kurulu Başkanı Sait Cemal Türek, MOSPARK kampüs alanı içinde yer alan tesisin ”yeni nesil business otel” özelliği taşıdığını söyledi. Oteli 50 bin çalışana ulaşan organize sanayi bölgesinde bulunan yerli ve yabancı sanayicilerin önemli bir sosyal ihtiyacını karşılamak için yaptırdıklarını dile getiren Türek, "Hedefimiz, sanayicimizin iş stresine keyifle mola vereceği bir tesiste yüzde yüz memnuniyet sağlamak” dedi.  The Fortyfive Business Hotel & SPA Genel Müdürü İlter Yılmaz, kaliteli hizmet anlayışını benimseyen otelde misafirlerine kendini iyi hissettirme üzerine kurulu hizmetle dingin ve huzurlu bir ortam yaratmayı hedeflediklerini söyledi. Yılmaz, “Stresten uzak, motivasyonu yüksek iş hayatı ve daha da fazlası için” sloganıyla çıkış yapan otelde lüksün konforla buluştuğunu dile getirdi. 


Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yardımcısı ve Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler ile ETİK yönetim kurulu üyeleri, açılış gününde The Fortyfive Business Hotel’in Genel Müdürlüğünü üstlenen ETİK Genel Sekreteri İlter Yılmaz’ı yalnız bırakmadı. Oteli kısa sürede işletmeye hazır hale getiren Yılmaz’ı kutlayan İşler, modern donanıma sahip, çağdaş işletmecilik anlayışına sahip tesisin hayırlı, uğurlu olmasını diledi.   Adını Manisa ilinin plaka kodundan alan The Fortyfive Business Hotel’in 49’u standart, ikisi süit, biri engelli olmak üzere 52 odası bulunuyor. Otelin 1000 metrekarelik SPA alanında, Türk hamamı, ısıtmalı ve kapalı yüzme havuzu, masaj odaları, buhar odaları, sauna, tenis kortu, duvar tenis alanı, fitness merkezi yer alıyor. Otelin içinde kurulduğu Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde 50 binin üzerinde çalışan, 40'ı yabancı sermayeli olmak üzere 185'in üzerinde faal tesis bulunuyor.  

17 Mayıs 2017 Çarşamba

Türkiye Festivali için turizmcilerden güç birliği

Moskova’da 16 - 18 Haziran 2017 tarihleri arasında düzenlenecek Türkiye Festivali'nin tanıtım toplantısı, 17 Mayıs 2017 Çarşamba günü İstanbul'da Hilton Bosphorus'ta gerçekleşti.

Toplantıya Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtıma Genel Müdürü İrfan Önal, İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, İBB Başkanı Turizm Danışmanı Tülin Ersöz, Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Osman Ayık, Türkiye Otelciler Birliği Başkanı Timur Bayındır, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Başaran Ulusoy, Turistik Restorancılar ve Yatırımcılar Derneği Başkanı Kaya Demirer, Turistik Rehberler Birliği Başkanı Zeki Apalı ve Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Genel Sekreteri Çetin Gürcün katıldı.


Osman Ayık: Festival ile direkt tüketiciye hedefliyoruz
Rusya pazarındaki olumlu gelişmelere paralel olarak bu projeyi geliştirdiklerini anlatan TÜROFED Başkanı Osman Ayık, "Bu doğrudan Rusya pazarında tüketiciyi hedef alan bir projedir. Moskova'da üç Boyutlu bir şekilde Türkiye'yi anlatmak için bu projeyi geliştirdik" dedi.

İrfan Önal: Projedeki işbirliği anlayışını önemsiyoruz
Bakanlık ve sektörün birlikte iş yapması anlayışını göstermesi açısından projeyi önemsediklerini söyleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü İrfan Ünal, Bakanlık olarak projeyi desteklediklerinin altını çizdi.


İsmail Gültekin: İstanbul’un tanıtımı için faydalı olacak
İstanbul'daki tüm turizm bileşenleri olarak projenin içinde olduklarını belirten İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, festivalin İstanbul'un tanıtımı için de çok faydalı olacağının altını çizdi.


Başaran Ulusoy: Mangalı ateşlemek istiyoruz
"Onların valizleri hazır bizim de otellerimiz ve uçaklarımız hazır" diyen TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, "Külleri üfleyerek mangalı ateşlemek istiyoruz. Karşılıklı hatırlatmalarımızı yapacağız ve yolumuza devam edeceğiz" dedi.


Çetin Gürcün: Diğer pazarlarda da uygulanmalı
Tüketici algısının önemine değinen TÜRSAB Genel Sekreteri Çetin Gürcün ise organizasyonun başarılı olması halinde diğer pazarlarda da uygulanabileceğine dikkat çekti.


Tülin Ersöz: Birlikte çalışacağız
İBB Başkanı Kadir Topbaş'ın projeye maksimum destek verilmesini istediğini belirten İBB Başkan Danışmanı Tülin Ersöz, "Projenin maksimum başarıya ulaşması için hep birlikte çalışacağız" dedi.


Zeki Apalı: Çin'de de yapılmalı
Festivalin sadece Moskova ile sınırlı kalmaması gerektiğini savunan TUREB Başkanı Zeki Apalı, "Bir ön çalışma ile Çin'de de gerçekleştirilebilir" dedi.


Kaya Demirer: Kendimizi hatırlatmaya ihtiyacımız var
TURYİD olarak festivale aşçı ve marka desteği vereceklerini açıklayan TURYİD Başkanı Kaya Demirer, "Ülkenin tanıtım sorunu yoktur, kendini hatırlatma ve ilişkileri tamir etmeye ihtiyacı vardır" dedi.

Moskova’da Türkiye coşkusu yaşanacak
Türkiye Festivali, Moskova’nın merkezinde yer alan Park Krasnaya Presnya’da gerçekleştirilecek. Moskova Nehri kenarında bulunan Park Krasnaya Presnya, dinlenmek, eğlenmek ve spor yapmak için Moskova’nın büyük parklarından biridir. 165 dönüm büyüklüğündeki park, yemyeşil bitki örtüsü ve içinde bulunan kanalları ile dikkat çekiyor.



16 - 17 - 18 Haziran 2017 tarihlerinde gerçekleşecek Türkiye Festivali’nde, Türkiye’nin önemli turistik, kültürel ve sanatsal değerleri yer alacak. Yaklaşık olarak 100 bin ziyaretçinin beklendiği Türkiye Festivali ile Moskova’da tam bir Türkiye coşkusu yaşanacak.



Tanıtım faaliyetleri farklı bir boyuta taşınacak
Türkiye Festivali’nin en önemli özelliği ise; Türkiye’nin ilk defa bir ülkede festival mantığında bu kadar geniş ve büyük boyutta organizasyon düzenlenmesidir. Her sene dünyanın en önemli turizm fuarlarına ve etkinliklerine katılan ülkemiz, Türkiye Festivali ile tanıtım çalışmalarını farklı bir boyuta taşımış olacak.


3 günlük Türkiye Festivali’nde yapılacak olan kültür-sanat buluşmaları Türk ve Rus toplumunu birbirine daha da fazla yakınlaştıracak. Türk ve Rus sanatçıların aynı sahneyi paylaşacağı festivalde, edebiyat söyleşileri, defileler, gastronomi sunumları, Türk el sanatlarından örnekler yer alacak. Bu organizasyonun genelinde turizm destinasyonları, oteller, tur operatörleri ve sağlık kuruluşları da tanıtım yapma imkânı bulacak.


Rus sanatçılar damga vuracak
Türkiye Festivali kapsamında Türkiye’den ve Rusya’dan yıldız isimler sahne alarak festivaldeki etkinliklerde yer alacak. Russian Musicbox TV ile ortaklaşa yapılan programda: Rusya müzik listelerinde popüler olan sanatçılar mini konserler verecek.

Türk - Rus sanatçılar aynı sahnede
- Rusya’nın popüler DJ’i Sasha Dith, Türk ritm ustası Hamdi Akatay ile festivaline ikinci günü özel sahne şovu gerçekleştirecek.
- Türk opera sanatçımız ve Bolşoy Balesi sanatçısı aynı sahneyi özel bir şovla paylaşacak.
- Tepecik Flarmoni Ekibi, Rus klasik müzik eserlerini Türk sazları ile seslendirerek Rus ziyaretçilere farklı bir müzik ziyafeti sunacak.

Türk sanatçıları festivale renk katacak
- Türk ritm ekibi Turkish Rhythm Fusion, etnik müziklerimizden örnekler sahneleyecek.
- Türk pop orkestramız Turkish Pop Ensemble, Rusya’da popüler olan Türk müziklerini seslendirecek.
- Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı Mehter Topluluğu, özel şovları ile festivalde gösteriler yapacaktır.
- Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı Türk Halk Dansları Topluluğu, dans gösterileri gerçekleştirecektir.

Özel etkinlikler
- Rusya’da bilinen Nasrettin Hoca karakteri festivalde yer alacak.
- Karagöz ve Hacivat Gölge Oyunlarını festival boyunca sahneleyecek.
- Türk Dili Eğitimi Köşesi, festival boyunca Rus ziyaretçilere hizmet verecek.
- Rus uzmanlar, festival boyunca Türkiye’nin tarihi ve turistik beldelerini ziyaretçilere aktaracak.
- İstanbul Kapalıçarşı, İstanbul köprüleri, Topkapı Sarayı, Kapadokya Balonları vb. Türkiye’nin bilinen otantik ve modern zenginlikleri Türkiye Festivali’nde dekoratif olarak da yer alacaktır.

Bölgeler ve şehirler
İstanbul, festivalde büyük bir alanla katılım gösterecek. İstanbul’un yanı sıra Antalya, Muğla, İzmir, Aydın, Nevşehir, Gaziantep, Adana, Mersin gibi önemli şehirler ve Bodrum, Marmaris, Kemer, Alanya, Side-Manavgat gibi turizm beldeleri özel stant ve aktiviteleri ile Türkiye Festivali’nde yöresel değerlerini ve turizm zenginliklerini gözler önüne serecek.

Havaalanları ve havayolu şirketleri
Bu bölümünde Türkiye ve Rusya’dan havaalanları ve havayolu şirketleri stant ve etkinliklerle festivalde yer alacaktır.

Oteller
Türkiye’nin seçkin otelleri, festivalde stand ve etkinlikleri ile Rus tatilcilerle buluşacak.
Tur operatörleri
Rusya pazarında faaliyet gösteren önemli tur operatörleri festivalde stant ve aktiviteleri ile yer alacak.

15 Mayıs 2017 Pazartesi

Otel açılışına Hollywood Yıldızı Nicole Kidman’ da katıldı

“THE BODRUM by Paramount Hotels & Resorts” Aralarında Hollywood Yıldızı Nicole Kidman’ın da Olduğu Seçkin Konukları İhtişamlı Bir Davet ile Ağırladı.Amerikan sinemasının asırlık ikonu, Kaliforniya merkezli Paramount Pictures’ın lisans bölümü Paramount Licensing Inc. ve PHR FZ-LLC işbirliğiyle hayata geçirilen Paramount Hotels & Resorts markasının dünyadaki ilk oteli THE BODRUM by Paramount Hotels & Resorts, 13 Mayıs Cumartesi akşamı görkemli bir davet ile misafirlerini ağırladı.  Dünyanın dört bir yanından gelen, aralarında Hollywood yıldızı Nicole Kidman’ın da olduğu seçkin konuklar THE BODRUM by Paramount Hotels & Resorts'da unutulmayacak bir gece geçirdi. 

Torba Koyu’nun panoramik manzarasına hakim, 1 km uzunluğunda benzersiz bir sahil şeridinde, yaklaşık 100 dönümlük arazi üzerinde konumlanan THE BODRUM by Paramount Hotels & Resorts, Hollywood yıldızı Nicole Kidman'ın da olduğu seçkin konukları, 13 Mayıs Cumartesi gecesi görkemli bir davetle ağırladı. Paramount Hotels & Resorts markasının dünyadaki ilk oteli olan THE BODRUM by Paramount Hotels & Resorts’ın açılışı şerefine verilen davete seçkin isimler, yerli ve yabancı basın mensupları ve dünya jet setinin ünlü simaları katıldı.  Bu eşsiz gecenin ev sahipliğini yapan Paramount Hotels & Resorts CEO’su Thomas van Vliet; dünyadaki ilk otellerini Bodrum’da açmaktan duyduğu heyecanı şu sözlerle dile getirdi: “Çoğu insan izlediği ikonik filmlerden Paramount Pictures’ın 22 yıldızla çevrilmiş dağını hatırlayacaktır. Paramount markasının 104 yıllık yaratıcı gücünü ve ilham veren eğlence anlayışını, yaratıcı projelerimizle misafirlerimize sunmayı hedefliyoruz. THE BODRUM by Paramount Hotels & Resorts, Paramount Hotels & Resorts markasının dünyadaki  ‘Prömiyeri’ olacak. Bu akşam siz kıymetli misafirlerimizle birlikte, şirketimizin tarihinde bir dönüm noktasına imza atmış olmamızdan ötürü çok mutluyum. Hollywood ihtişamının tüm unsurlarını ve Kaliforniya’nın etkileyici yaşam tarzını yansıtacak lüks resort’umuzun varlığının, Bodrum’un konumunu daha da kuvvelendireceğine inanıyorum. Çok güzel bir gece geçirmenizi diliyor ve bizimle olduğunuz için hepinize yürekten teşekkür ediyorum.”

Kokteyl ile başlayan, AC Design & Event Co tarafından tasarlanan ve 1920’li yılların ışıltılı ve ihtişamlı atmosferini Bodrum’a taşıyan görkemli davette ilk olarak Django Reinhardt ve Stephane Grapelli'nin izinden giden akustik bir caz grubu olan Flapper Swing sahne aldı. THE BODRUM by Paramount Hotels & Resorts'un seçkin konukları Flapper Swing'in caz performansları ile 1920'li yılların eşsiz atmosferine doğru bir yolculuğa çıktılar. 

Kokteylin ardından akşam yemeği ile birlikte yine birbirinden ünlü sanatçılar sahnede yerini aldı. Sunuculuğunu ünlü TV sunucusu Pierre Rabat ile aktris Laila Bin Khalifa'nın yaptığı gecede, Nuart Show Company’nin performansı ile ısınmaya başlayan konuklar, ardından Lübnanlı ünlü şarkıcı Ramy Ayach ile eğlenmeye devam etti. Daha sonra sahnede yerini alan ünlü şarkıcı Severa Nazarkhan’ın ardından Mambo no:5 ile dünya çapında bir üne kavuşan ve kayıtları tüm dünyada 53 milyon satan Latin pop şarkıcısı Lou Bega THE BODRUM by Paramount Hotels & Resorts'un seçkin konuklarını performansı ile büyüledi. 

THE BODRUM by Paramount Hotels & Resorts, gecede davetlilere müzik ziyafetinin yanında bir de gastronomik şölen sundu. Otelin Mutfak ve Yemek Yapımcısı İtalyan şef Massimiliano Sperli’nin imzasını taşıyan, Kaliforniya yaşam tarzından ilham alan leziz yemekler, misafirlerin beğenisini kazandı. Muhteşem br havai fişek göstersinin ardından Türkiye'nin dünya çapında ünlü DJ'leri arasına girmeyi başaran Doğuş Çabakçor'un DJ performansı ile After Party başladı. Lou Bega ve Doğuş Çabakçor’un eğlenceli performansları ile konuklar sabahın ilk ışıklarına kadar unutulmaz bir gece yaşadı.  


“Fransız Şatoları”na Türklerden Büyük İlgi

Bu Yazın Yeni Gözdesi “Fransız Şatoları”
Fransa tarihinin en çalkantılı dönemlerinin, en karmaşık saray entrikalarının, en gizli aşklarının, en kanlı iktidar mücadelelerinin yüzyıllar boyu tanığı olan Loire Vadisi’ndeki şatolar, günümüzün yeni gözde mekanlarından biri haline geldi. Şatoların kendine özgü hikayeleri ve yaşanmışlıkları, ziyaretçilerinin zamanın içinde kaybolmalarına ve farklı bir atmosferde kendilerini çok daha fazla özel hissetmelerini sağlıyor. Ünlü Rehber Saffet Emre Tonguç’un muhteşem anlatımıyla sizi kendisine aşık edecek sıra dışı Fransız şatolarını Sıradışı Kıtalar farkıyla keşfedebilirsiniz.

Loire Vadisi, Fransa’nın gözbebeği şatolarına ve tarihsel dokusuna ev sahipliği yapıyor. Tarihin içinden günümüze kadar gelen şatolar, hikayeleri, mimarileri, kültürü, sanatı ile turistleri büyülüyor. Şatolar, Avrupa ülkelerinin en çok turist çeken noktaları olarak karşımıza çıkıyor. Fransa’nın en güzel bölgelerinden biri olan Loire Vadisi’nin görkemi ve estetiğiyle baş döndüren şatoları, ülkemizden de ziyaretçi akınına uğruyor. Cemiyet hayatının önemli isimleri ve sanatçılar Saffet Emre Tonguç rehberliğinde bölgeyi ziyaret ediyor. 

Ortaçağ’ın Fransız Kralları ve Derebeyleri döneminde Loire Vadisi’nde inşa edilen şatolar, tarihi dokusunu koruyarak günümüze ulaştı. Bölgede yaklaşık 200 şato bulunuyor. Sıradışı Kıtalar farklı ile görebileceğiniz en ünlü şatolar arasında; bahçeleriyle ünlü Villandry Şatosu, sahiplerinin hep kadınlar olması nedeniyle Kadınlar Şatosu olarak anılan Chenonceau Şatosu, kraliyet ailesinin bir dönem Fransa’yı yönettiği ve Leonardo Da Vinci’nin mezarının bulunduğu Amboise Şatosu, günümüzde sahipleri tarafından halen kullanılan ve Ten Ten çizgi filmine esin kaynağı olan Cheverny Şatosu ve Loire Vadisinin en büyük ve en ihtişamlı şatosu Chambord yer alıyor.


Şato otellerde kendinizi kral ya da kraliçe gibi hissedin... Huzur dolu birbirinden güzel ve kendisine özgü mimarisi olan bazı şatolar, otel olarak kullanılabiliyor. Şato oteller; antika eşyaları, şömineleri, birçok tarihi ve kültürel dokusuyla sizi kendisine aşık edecek ve kendinizi kral ya da kraliçe gibi hissettirecek. Ayrıca oteller Michelin tavsiyeli gurme restoranlarına sahip. Ayçiçeği tarlalarının ortasında bulunan Chateau de la Cote, Fransz krallarının doğu seferleri sırasında konakladığı Chateau d’Etoges, Polonya Kraliçesi Marie Casimire’nin uzun yıllar yaşadığı Chateau de Pryea da günümüzde otel olarak kullanılıyor. Şato oteller yaşamınıza değer katarak büyük şehrin atmosferinden çıkmanız için harika bir alternatif oluyor.



Sıradışı Kıtalar’ın, Ramazan Bayramı döneminde ünlü rehber Saffet Emre Tonguç eşliğinde düzenleyeceği gezi, 25 Haziran tarihinde başlıyor. Fransız Şatoları’nda 3 gece ve Paris’te 1 gece olmak üzere toplam 4 gece sürecek olan geziye Türk Hava Yolları ile uçuşlar sağlanıyor. Ayrıca Amboise bölgesinde bulunan şatolarda konaklama ve tüm turları içeren gezi ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.siradisikitalar.com ‘dan ulaşabilirsiniz.


13 Mayıs 2017 Cumartesi

Global araç kiralama devi Türk pazarına giriyor

Araç kiralama firması Goldcar, Türkiye pazarına giriyor
Araç kiralama firması Goldcar, İstanbul, Ankara, İzmir, Bodrum ve Antalya’daki havalimanlarında beş ofis açacak

Araç kiralama sektörünün lider firmalarından Goldcar, Türkiye pazarına gireceğini duyurdu. Firma ilk etapta İstanbul (Sabiha Gökçen Havalimanı), Ankara, İzmir, Bodrum ve Antalya’daki havalimanlarında açacağı beş ofisle hizmet verecek. Bu aşamanın ardından Türkiye’de büyümeye devam etmek isteyen firma, 2018 yılı içinde farklı illerde de ofisler açmayı planlıyor. Uluslararası büyüme planında popüler turistik destinasyonlara öncelik veren firmanın önümüzdeki döneme yönelik yatırım planlarında Türkiye önemli bir yer tutuyor. Goldcar CEO’su Juan Carlos Azcona konuyla ilgili şöyle konuştu: “Son yıllarda istikraklı bir büyüme stratejisi izliyoruz. Bu kapsamda açtığımız ofislerle pek çok yeni pazara adım attık. Türkiye de sahip olduğu rakipsiz potensiyelle büyüme stratejimizin önemli bir parçasıı oluşturuyor. Açacağımız beş ofisin Goldcar’ın globalleşme hedefine ulaşmasına katkı sağlayacağına eminim.”

TURİSTİK POTANSİYEL ETKİLİ OLDU
Firmanın Türk pazarına giriş kararı almasındaki en önemli etkenlerden biri, ülkenin dünya genelinde turistlerin en çok ziyaret ettiği altıncı ülke olması ve 2016’da 25 milyondan fazla turisti ağırlaması. Goldcar, avantajlı fiyatları ve her kategoride sunduğu zengin araç seçeneğiyle hem yerli turistlere hem de Türkiye’nin doğal ve tarihi zenginliklerini keşfetmek isteyen yabancı turistlere hitap ediyor.  
Goldcar, Türkiye ile birlikte hizmet verdiği ülke sayısını 14’e, ofislerinin sayısını ise 90’a çıkarmayı hedefliyor. Firma, önümüzdeki dönemde Avrupa’da ve dünyanın diğer bölgelerinde büyümeye devam edecek. 

Yarışmak İsteyen Gençlere Müthiş Fırsat

Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) tarafından, FIAT sponsorluğunda gerçekleştirilen TOSFED Yıldızını Arıyor projesinin kayıtları açıldı...18-25 yaş arası genç ve yetenekli sürücüleri keşfetmeyi hedefleyen proje kapsamında, elemeler sonucunda belirlenecek 10 erkek ve 2 kadın toplam 12 sürücü Fiat Egea yarış otomobilleri ile yarışma imkanı bulacak.

Belirtilen kriterlere uygun sürücülerin,ilk olarak http://lisans.tosfed.org.tr adresinde yer alan TOSFED Lisans Sistemi'nden 500 TL karşılığı ulusal pist yarışmacı lisansı almaları gerekiyor. Daha sonra projenin web sitesi www.tosfedyildiziniariyor.com 'da yer alan formu doldurularak sonra resmi başvuruları tamamlanmış oluyor... Katılım sayısı 1000 kişi ile sınırlandırılan ve kayıtları 31 Mayıs tarihine kadar devam edecek proje kapsamında, TOSFED Körfez Yarış Pisti ve daha sonra açıklanacak farklı bölgelerde Temmuz ayından itibaren yapılacak elemelerde, tüm katılımcılar Fiat Egea yarış otomobili kullanma şansı bulacak. Elemeler sonunda en başarılı 35 erkek ve 5 kadın olmak üzere toplam 40 sürücü belirlenecek ve bu 40 sürücüye, TOSFED tarafından profesyonel pilotlar ve eğitmenler gözetiminde ileri sürüş teknikleri ve pist pilotluğu eğitimi verilecek. Finalist 40 sürücü arasında yapılacak eleme yarışı sonunda, en başarılı 10 erkek ve 2 kadın seçilerek TOSFED Yıldızını Arıyor 2017’de Fiat Egea yarış otomobilleri ile yarışmaya hak kazanacak. Seçilecek olan 12 kişinin lisans bedelleri geri iade edilecek ve yarış dönemlerindeki tulum, kask, eldiven vs. gibi yarış ekipmanları, konaklama, ulaşım gibi tüm giderleri TOSFED tarafından karşılanacak...

Günaydın’a “Yılın Lezzet Markası” Ödülü

Etin kaliteli adresi Günaydın’a Altın Palmiye Ödülü
Türkiye’nin et konusundaki en iddialı restoranı Günaydın, 4’üncüsü düzenlenen Türkiye Altın Palmiye Ödülleri’nde “Yılın Lezzet Markası” ödülünü kucakladı

Türkiye’de 40’ı aşkın restoranıyla etin en güvenilir adresi olan Günaydın, 8 Mayıs’ta 4’üncüsü düzenlenen Türkiye Altın Palmiye Ödülleri’nden “Yılın Lezzet Markası” ödülüyle döndü. Yüksek kaliteli et seçenekleriyle açıldığı her noktada aynı hizmeti sunan Günaydın, 1 milyon kişinin oylarıyla müzik, sinema, televizyon ve iş dünyasının en iyilerinin belirlendiği 2017 Türkiye Altın Palmiye Ödülleri’nde, “Yaşam ve İş” kategorisinde ödüle layık görüldü.  

Günaydın’ın “Et Profesörü” olarak anılan kurucu ortağı Cüneyt Asan; ödülü şöyle değerlendirdi: “52 yıl önce modern ortamda en kaliteli eti sunma hayaliyle yola çıktık. Bugün lezzetimizin halk tarafından da bir “lezzet markası” olarak onaylandığını görmek bize çok gurur veriyor. Yeni yatırımlarla sadece Türkiye’de değil, dünyanın farklı noktalarında da Günaydın lezzetini tanıtmaya ve misafirlerimize en iyi eti sunmaya devam edeceğiz.”



Aya İrini, Kudüs besteleriyle çınladı

Dünyaca ünlü besteci ve piyanist Tuluyhan Uğurlu ile Kudüs Mizac Topluluğu, Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleşen 2017 Kudüs Yılı etkinlikleri çerçevesinde bir konser verdi. Topkapı Sarayı Aya İrini Müzesi’nde gerçekleştirilen “Zamanın Kudüs’ü Kudüs’ün Zamanı” konserinde Tuluyhan Uğurlu, Kudüs için bestelediği eserleri da icra etti.

EZAN OKUNDU
Kudüs Platformu ve Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen konserin giriş parçasından sonra, sahneden ezan okundu. Ezan sonrasında, “Bu ezan, Filistin’de şehit olan çocuklarımızın ruhlarına gitsin” temennisinde bulunan Tuluyhan Uğurlu, konserine devam etti. Uğurlu’dan sonra ise Mizac Topluluğu sahne aldı.Tuluyhan Uğurlu ve Mizac Topluluğu'nun olağanüstü müzik ziyafetinin ardından Kudüs Platformu Başkanı Belkıs İbrahimhakkıoğlu, yaptığı konuşmayla katılımcılara teşekkür etti.

KUDÜS’ÜN GEÇMİŞİNE GÖTÜRDÜLER
Konseri eşi Sevgi Kurtulmuş ile dinleyen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kudüs Platformu Başkanı Belkıs İbrahimhakkıoğlu ile piyanist Uğurlu ve Mizac Topluluğu üyelerine teşekkür plaketi verdi. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş,
"Bu salonda bulunanlar çok konser dinlemişlerdir ama bu akşam bambaşka. Bu tarihi mekanda bizi ta Kudüsün geçmişine götürdüler" dedi. Kurtulmuş sözlerine şöyle devam etti: "Başta Hz. Ömer olmak üzere Selahaddin Eyyubi ve Sultan Abdulhamid’i bir kez daha rahmetle, minnetle ve şükranla anıyoruz. Kudüs’e İslami ve barış kimliğini asırlardır nakşeden ecdadımızı minnetle, şükranla, rahmetle anıyoruz. Kudüs davasını bugün de taşıyan Filistinli mücahit ve mücahidelere, ümmet adına minnetlerimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Allah hepsinden razı olsun.”

ŞEHİT FATIMA’YI MİNNETLE ANIYORUZ
Kurtulmuş, Kudüs’te İsrail güvenlik güçleri tarafından vurularak şehit edilen ve yardım ulaştırılmasına izin verilmeyen genç kızı hatırlattığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz küçücuk Fatıma’nın şahsında, bütün Kudüs şehitlerini ve şehidelerini saygıyla, minnetle, biraz da mahcubiyetle anıyoruz. Allah ruhlarını şad etsin. Tuluyhan Bey’in ve Mizac Topluluğu’nun bu yürekten akan müzik şöleni bizi şehitlerimizin yanına da götürdü. Filistin davasının unutulmaz lideri Ebu Ammar Yasin Arafad’ı ve Filistin davasının büyük mücahidi şehit Ahmed Yasin’i bir kere daha takdirle, şükranla anıyoruz. Ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun.”

KUDÜS’Ü ANLATMAK İÇİN YOLA ÇIKTIK
Konserin ana sponsoru Kalyon Holding adına konuşan Reyhan Kalyoncu da “Bu sene Kudüs yılı ilan edildi. Yavuz’un Kudüsü fethinin 500. Yılı, Osmanlı’nın bu topraklardan çekilişinin 100. Yılı ve İsrail işgalinin 50. Yılı. Biz Kudüs’ü dünyaya anlatmak için yola çıktık. Sizler de bizlere eşlik ettiniz. Tuluyhan Uğurlu’ya Kudüs Platformu’na ve tüm katılımcılara teşekkür ediyoruz” diye konuştu.



11 Mayıs 2017 Perşembe

Yelkenseverlerin heyecanla beklediği Turkcell Platinum Bosphorus Cup başlıyor

İstanbul’u dünyaya tanıtan yelken yarışı Turkcell Platinum Bosphorus Cup başlıyor
Yelkenseverlerin heyecanla beklediği ve 5 yarıştan oluşan kupa bu yıl 11-14 Mayıs 2017 tarihlerinde yine Turkcell Platinum sponsorluğuyla gerçekleştiriliyor.16. yılındaki kupa 11 Mayıs’taki antrenman yarışlarıyla start alıyor. Herkesin merak ve heyecanla beklediği Boğaz Yarışı ise 13 Mayıs’ta koşulacak.

Türkiye’nin en uzun soluklu yelken organizasyonlarından biri olarak 16’ncısına imza atılan Turkcell Platinum Bosphorus Cup bu yıl 11-14 Mayıs tarihlerinde koşuluyor. Yelkenlerin fora edilerek Boğaz’ın en renkli gününe ev sahipliği yapan ve bu yıl üçüncü kez Turkcell Platinum sponsorluğunda düzenlenen kupa, İstanbul’u tüm güzelliğiyle dünyaya tanıtma görevini de sürdürüyor. 13 Mayıs’ta Boğaz’da yelken şöleni 11-14 Mayıs tarihlerinde 4 gün süren etkinlik bu yıl da toplamda 5 yarış olarak gerçekleştiriliyor. Kupanın ilk gününde yelkenliler, Caddebostan’da antrenman yarışı ve ikinci gün şamandra yarışına katılacaklar. 13 Mayıs Cumartesi günü ise Boğaz Yarışı’nda mücadele edecek yelkenlilerle İstanbul Boğazı rengarenk bir şölene de ev sahipliği yapacak.

Yerli yabancı yaklaşık 1000 yelkencinin katılması beklenen yarışta tekneler Dolmabahçe’den start alarak Anadolu Hisarı şamandırası ve Çırağan şamandırası arasındaki hatta dümen kıracak. Çırağan Sarayı önünde yarışın tamamlanacağı etkinliğin en iyi seyir noktaları Ortaköy Meydanı, Akıntıburnu-Arnavutköy, Aşiyan. Ayrıca yarış Platinum uygulamasındaki harita üzerinden Türkiye’nin her yerinden canlı takip edilebilecek. 
Turkcell Platinum Bosphorus Cup, 14 Mayıs Pazar günü Caddebostan etabı ve ardından düzenlenecek ödül töreni ile son buluyor.

10 Mayıs 2017 Çarşamba

Marriott International ile DATİ Holding güçlerini birleştirdi

Lüksün Otel Markası ‘’JW Marriott’’ DATİ Holding’in 200 Milyon Dolarlık Yatırımıyla İstanbul’a geliyor. DATİ Yatırım Holding tarafından inşası süren İstanbul Turizm Merkezi’nde yükselecek otellerden ilki JW Marriott İstanbul Hotel & Conference Center oluyor. Şık ve göz alıcı mimariye sahip 449 oda kapasitesiyle göz kamaştıracak JW Marriott İstanbul Hotel & Conference Center İstanbul'da tek olacak. DATİ Yatırım Holding tarafından yaklaşık 200 milyon dolarlık bir yatırım ile hayata geçecek ve 500 yeni istihdam yaratacak otel İstanbul’a yepyeni bir soluk katacak.

Dünyanın önde gelen otel firmalarından Marriott International’ın lüks markalardan oluşan portföyünün bir parçası olan JW Marriott, cazibenin ve turizmin en önemli şehirlerinden biri İstanbul’da açacağı ilk ve çok özel tasarlanacak oteli için DATİ Yatırım Holding ile güçlerini birleştirerek bir ilke imza attı. DATİ Yatırım Holding A.Ş. tarafından 200 milyon dolarlık bir yatırım ile hayata geçecek olan otel İstanbul’a yepyeni bir soluk katacak.İstanbul’un turizm potansiyeline güç katacak yatırım hakkında bilgi vermek üzere Marriott International Avrupa Lüks Operasyonlardan Sorumlu Başkanı (COO) Satya Anand, Marriott International Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Poğda Demircan, DATİ Yatırım Holding A.Ş. Yürütme Kurulu Başkanı Gökhan Kıran ve Dati Holding İştiraki olan Ataköy Otelcilik A.Ş  Genel Müdürü Mehmet Culha’nın katılımıyla 10 Mayıs 2017 günü basın toplantısı düzenlendi. 

Gökhan Kıran:” İstanbul, Dünya’nın en iyi kongre şehirlerinden biri olma iddiasını her zaman sürdürüyor”Sheraton İstanbul Ataköy Hotel’deki basın toplantısında konuşan DATİ Yatırım Holding A.Ş. Yürütme Kurulu Başkanı Gökhan Kıran, dünyanın en büyük otel zincirlerinden Marriott International ile önemli bir işbirliğine imza attıklarını kaydetti. İstanbul’u dünyanın önde gelen turizm merkezlerinden biri haline getirmeye büyük katkı sağlayacak “İstanbul Turizm Merkezi”ni yaklaşık 500 bin metrekare bir alan üzerinde geliştirdiklerini hatırlatan Gökhan Kıran, JW Marriott İstanbul Hotel & Conference Center’in projenin en önemli parçalarından birisini oluşturacağını kaydetti. 

Son dönemde yaşanan birtakım olumsuz olaylara rağmen İstanbul’un, Dünya’nın en iyi kongre şehirlerinden biri olma iddiasının her zaman sürdüğünün altını çizen Gökhan Kıran, yaptıkları yatırımın kentin kongre turizmine çok önemli katkı ve fayda sağlayacağını sözlerine ekledi.  

Dati Holding İştiraki olan Ataköy Otelcilik A.Ş  Genel Müdürü Mehmet Culha da, JW Marriott’un İstanbul’da ilk kez hizmete girecek olan otelinin Deluxe Room, Club Room, Junior Suite, Club Suite, Executive Suite, Vice Presidental Suite ve Presidental Suite olmak üzere farklı oda tiplerinden oluşacağını belirtti. Otelde, 354 adet Deluxe, 56 adet Suite, 39 adet Club oda bulunacağını kaydeden Mehmet Culha, “Ataköy Marina’da denize sıfır konumda hayata geçecek olan projede 40 metrekareden 250 metrekareye kadar farklı büyüklükleri bulunan şık tasarlanmış 449 adet oda yer alacak.” dedi. 

JW Marriott İstanbul Hotel & Conference Center’in, tarihi İstanbul yarımadasına, iki kıtayı denizin altından birbirine bağlayan Avrasya tüneline ve Atatürk Havalimanı’na yakınlığının yanı sıra İTM projesi içindeki deniz otobüsleri iskelesi ve metro istasyonu ile tüm ulaşım ağlarının omurgasında yer aldığına dikkat çeken Mehmet Culha, sıcak, samimi dekorasyonu, panoramik deniz ve marina manzarası ile Türkiye ve Dünya’dan seçkin misafirlerine unutulmaz İstanbul hatıraları yaşatacağını sözlerine ekledi.     
Satya Anand:” Dünyanın her yanından İstanbul’u ziyarete gelecek zevk sahibi seyahatseverleri, bu oteli ve bu karakterli şehri deneyimlerken ağırlamak için can atıyoruz”

JW Marriott Istanbul Hotel & Conference Center’in Avrupa’daki büyümekte olan lüks otel portföylerine katılımından dolayı mutluluk duyduklarını belirten Marriott International Avrupa Lüks Operasyonlardan Sorumlu Başkanı (COO) Satya Anand, “Otelin modern ve sofistike tasarımı ile JW Marriott imzalı hizmetin birleşmesi bu şehirde lüksü yeniden tanımlayacaktır. Dünyanın her yanından İstanbul’u ziyarete gelecek zevk sahibi seyahatseverleri, bu oteli ve bu karakterli şehri deneyimlerken ağırlamak için can atıyoruz”. dedi.

Çok önemli bir ana tanıklık ettiklerini söyleyen Marriott International Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Poğda Demircan, “Dünyanın en büyük otel firmalarından ikisi olan Marriott ve Starwood’un birleşmesi, Türkiye’de de 25 otelin, yatırımcı ve çalışanlarıyla birlikte aynı aile bünyesine katılmasını sağladı. Onlardan bir başkası da bugün burada hayata geçiyor. İstanbul Turizm Merkezi yeniden canlanırken, Sheraton ve JW Marriott markaları da aynı proje bünyesinde bir araya geliyor. İstanbul turizmine, özellikle de kongre turizmindeki potansiyeline duyulan güvenin tohumları işte burada atılıyor. İstanbul’un geleceğine duyduğu güven ve cesareti için DATİ Holding’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Marriott International olarak biz de Türkiye turizminin hızlıca hakettiği günlerine döneceğine inanıyoruz ve Türkiye’ye yatırım yapmaya devam edeceğiz” dedi.

Otelin Projesinde Tabanlıoğlu İmzası
Türkiye ve Dünya’da önemli yapılara imza atan Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından projelendirilen JW Marriott İstanbul Hotel & Conference Center, otel bünyesinde yer alacak farklı büyüklüklerdeki 15 adet toplantı salonu ile kurumsal buluşmalara ev sahipliği yaparken, 650 metrekare genişliğindeki yüksek tavanlı ve son teknoloji ile donatılmış balo salonu ise 600 kişi kapasitesi ile özel günlerde ve toplantılarda misafirlerini ağırlayacak. Otel, 80 metrekareden 650 metrekareye kadar toplamda 1400 kişilik misafir ağırlama kapasitesi ile tüm toplantıların vazgeçilmez adresi olacak.

Otelde konaklayan misafirler, dilerlerse 350 kişilik ana restoranda günlük lezzetleri tadabilecekler dilerlerse Fine Dining Restaurant’ta dünya mutfaklarından seçme lezzetleri deneyimleyebilecekler. Bunun yanı sıra otel kapsamında çok özel mimari ile öne çıkacak olan  Lobby Lounge ve muhteşem bir manzaraya sahip bir de Roof Bar yer alacak. Eşsiz İstanbul manzarası, zengin barı, özel kokteylleri ve atıştırmalık lezzetleriyle şehrin en ilgi gören mekanlarından biri olacak olan  JW Marriott İstanbul Hotel & Conference Center hizmet kalitesi ile turizm’in önemli kentlerinden olan İstanbul’da kaliteyi  yukarlara taşayacak.

Konferans, Toplantı ve Sosyal Etkinliklerin Vazgeçilmez Adresi Olacak
JW Marriott İstanbul Hotel & Conference Center hemen yanında bulunan Konferans Merkezi ise toplantılara özel tüm ihtiyaçlar düşünülerek inşa edilecek, büyük konferans ve etkinlikler için benzersiz bir seçenek sunacak. 1000 kişi kapasiteli 9 adet toplantı salonu ve 2400 metrekare büyüklüğünde 2100 kişi kapasiteye sahip Konferans salonu da özel günlerinizin  vazgeçilmez adresi olacak. İstanbul’da yapılacak büyük konferans ve kongrelere ev sahipliği yapmayı bekleyen JW Marriott İstanbul Hotel & Conference Center, otel bünyesinde bulunan 15 adet toplantı salonu  ve  Konferans Merkezinde bulunan 9 adet toplantı salonu ile birlikte toplamda 26 adet salon ve 4500 kişiyi ağırlayabilen konforlu ve şık salonlara sahip olacak.

SPA Merkezinde Ailelere Özel VIP Suitler
JW Marriott İstanbul Hotel & Conference Center’ın SPA merkezi 3000 metrekare alan üzerine kurulacak. Konforlu masaj odaları sakin ve rahatlatıcı dinlenme alanları, yeni teknolojiler ile donatılmış fitness salonundan özel çalışma alanlarına, jakuziden buhar odasına, saunadan kar çeşmesine ve Türk hamamına kadar vereceği hizmetleriyle misafirlerine eşsiz bir deneyim sunacak. SPA ve masaj paket seçenekleri ile konuklarına benzersiz bir deneyimi yaşatacak JW Marriott İstanbul Hotel & Conference Center’ın SPA Merkezi, naif bir müzik, loş ışıklar ve huzur verici kokular eşliğinde, benzersiz duyguların kapılarını aralayacak, misafirlerine daha önce yaşamadıkları duyguları deneyimleme fırsatı verecek. SPA Merkezinde ayrıca çok özel tasarlanmış VIP Suit odalar bulunacak. VIP Suitler’de çiftlere özel masaj odası, hamam, jakuzi, sauna ve özel soyunma odaları ile SPA merkezinde bulacakları her hizmeti kendilerine ayrılmış olan bu özel suitlerde aileleri veya eşleri ile alma imkanı bulacaklar.

Eşsiz Konum ve Kolay Ulaşım İmkânı
JW Marriott İstanbul Hotel & Conference Center, Marmara Denizi kıyısında maviyle yeşilin buluştuğu bir noktada İstanbul Turizm Merkezi’nin kalbinde misafirlerini ağırlayacak. Otel, deniz otobüslerine yürüme mesafesinde yer alırken, yanı başında metro durağı bulunacak. Atatürk Havalimanı, İstanbul Fuar Merkezi’ne de yakın bir mesafede konumlanan otel, özel bir manzaraya sahip Ataköy Marina Mega Yat Limanı ile aynı alan içinde olacak. Bağlantılı otoyollara yakın konumu ve 3’üncü Havalimanı’na da kısa mesafesiyle büyük ilgi görecek. Misafirler JW Marriott İstanbul Hotel & Conference Center’a diledikleri ulaşım imkânlarını seçerek kolayca ulaşabilecekler.

Bentour Reisen, THY ile işbirliğinin kapsamını genişletiyor

Bentour Reisen bir ilke imza atarak Türk Hava Yollarına arabirim teknolojisi ile bağlanmış bulunmakta... Bu Bağlantı sayesinde Bentour tarife ve müsaitlik bilgilerine Türk Hava Yollarının  seyahat dağıtım platformu kanalı üzerinden (Travel Distribution Plattform) ulaşırken, rezervasyon kayıtları da DirectConnect Teknolojisi  üzerinden Türk Haya Yollarının enventar sistemine aktarılacak.

Bu yenilik Bentour’un 4 Batı Avrupa ülkesindeki 9588 Seyahat Acentesine dünya genelinde sunduğu destinasyonlara Türk Hava Yolları uçuşları ile Paket ve Uçuş (tek yön ve gidiş dönüş) rezervasyonları yapabilme imkanını sunmaktadır. Seyahat Acenteler ayrıca Bentour Arabirimi sayesinde Türk Hava Yollarının özel tarifelerinden de faydalanabilmekteler.Bentour CEO su Deniz Uğur: „Türk Hava Yolları her daim Bentour için özel bir partnerdi. Özellikle Stuttgart şubesi ile, bize her zaman gösterdikleri desteklerinden dolayı, tarihi bir dostluğumuz olduğunun altını çizmek isteriz“ diye görüşlerini beyan ederken, defalarca Avrupa’nın en iyi  Hava Yolları ödülüne layık görülen parterimiz ile işbirliğimizin kapsamını genişletmenin mutluluğunu yaşıyoruz“ diye sözlerine ekledi. Bu anlamlı gelişme, dün Türk Hava Yolları Stuttgart şubesinde, Hava Yollarının Stuttgart Müdürü Fatih Tunel ve Bentourun Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Uğur’un katılımı ile kutlandı.

Vienna City Card, hizmet seçeneklerini genişletiyor

Viyana’nın resmi turizm kartı ile yeni avantajlar
WienTourismus’un resmi turizm kartı olan Vienna City Card, Nisan 2017’den itibaren bir Hop-On-Hop-Off-Tour ve rehberli bir şehir yürüyüşü ile kombine olarak da satılacak.WienTourismus’un resmi turizm kartı Vienna City Card, Avusturya’nın en başarılı turizm kartıdır. Kartın satış ortağı olan DocLX şimdi hizmet seçeneklerini genişletiyor. Nisan 2017’den başlayarak Viyana’yı ziyaret edenler Viyana şehir ulaşım hatlarında seyahat kartının yanında Big Bus Vienna’nın Hop-On-Hop-Off turlarını içeren kartları da alabilirler. Kartın çeşitlerinin kolay ayırt edilebilmesini sağlamak için Vienna City Card artık yeni tasarım ile basılıyor. Kırmızı renkli kartlar Viyana şehir hatlarını, beyaz kartlar ise Big Bus Vienna turlarını temsil ediyor.

Her iki kart seçeneği de 24, 48 ya da 72 saat geçerlilik süreleriyle Viyana’nın 210’dan fazla turizm atraksiyonunda, tüm büyük müzelerinde, konser ve tiyatro gösterilerinde, mağaza, restoran ve Heurigen şarap lokallerinde indirimler sağlıyor. Viyana şehir ulaşım hatlarında ücretsiz seyahat hakkı içeren bu kartlar 24 saat için 13,90 Euro, 48 saat için 21,90 Euro ve 72 saat için 24,90 Euro karşılığında alınabiliyor. Big-Bus turlarından yararlanma hakkını veren kartlar da 24 saat için 28 Euro, 48 saat için 31 Euro ve 72 saat için 35 Euro fiyatıyla satılıyor. Aileler her durumda Vienna City Card’dan büyük avantaj sağlıyor, çünkü bir çocuk bedava seyahat edebiliyor – Big Bus Vienna’da 16 yaşına kadar, Viyana şehir ulaşım hatlarında 15 yaşını dolduruncaya kadar çocuklar bu haktan yararlanıyor. Kartın Wiener-Linien-Tickets çeşidi de Vienna City Card ile aynı sürelerle geçerli. Kartın Big Bus-Vienna çeşidi 24 saat için bir Hop-On-Hop-Off-Tour ve ayrıca bir rehberli şehir yürüyüşü içeriyor. Vienna City Card’ın tüm çeşitleri http://shop.wien.info adresindeki Online Mağaza’dan, Albertinaplatz meydanında, ana tren garında ve hava limanında turizm danışma merkezlerinden ve ayrıca seyahat bürolarından ve Viyana’daki otellerden alınabilir.Turizm kartları ayrıca Big Bus Tours ve Viyana şehir ulaşım hatlarından (Wiener Linien) da alınabilir. Vienna City Card uygulaması ayrıca App Store ve Google Play Store üzerinden edinilebilir.

Spittelberg’de ızgaralar ateşlendi

Vorgartenmarkt lokantalarında makarnalı çorbalar kaynıyor ve hava limanına İngiliz yıldız bir aşçı iniyor. Romantik Spittelberggasse sokağında Das Spittelberg restoranında yeni bir Chef de Cuisine işbaşı yaptı. Harald Brunner, Viyana yaratıcı mutfağını bir tutam geleneksellikle birlikte uyguluyor. Şık tasarımlı lokalin kalbini, etlerin bütün halinde çevrilerek pişirildiği büyük bir rotisserie (et şişi) oluşturuyor. Restoranın önceki şefi Mario Bernatovic de 1. Viyana’da bulunan Baeckerstrasse’de Kussmaul adlı kendi lokalini işletiyor. Naschmarkt’ın yakınlarındaki Ludwig van adlı gasthaus da yenilendi ve iki farklı konsept birden uyguluyor. Ludwig van öğle saatlerinde etli, etsiz ya da balıklı sağlıklı menüleri, akşamları ise Avusturya mutfağına modern dokunuşlar yaparak dünya aromalarını birleştiren menüler sunuyor.

Japon erişte çorbalarını sevenler için, 2. Viyana’da Prater ve Tuna Nehri arasında bulunan Vorgartenmarkt görülmeğe değer. Mochi Ramen Bar’da Romen makarnaları her gün taze hazırlanıyor, isteyenler için çorbanın vejetaryen çeşidi de var. Fransız mutfağını sevenler de 9. Viyana’daki La Mercerie lokantasında kendilerini evlerinde hissedecekler. Popüler Servitenviertel semtinde bulunan Fransız edalı lokal küçük yemeklere ağırlık veriyor ve nostaljik rahat bir dekorasyona sahip.

Avusturya’da 20 şubeye sahip şarap mağazaları zinciri Wein & Co, Stephansdom katedralinin karşısındaki en popüler mağazasını daha da genişletti. Yeni şarap ve damak tadı dünyası 800 m² alan ve üç kat üzerinde bulunan bar, restoran, tadım köşesi, şef masası, paket servis bölümü ve ayrıca nadide lezzet mahzenini bir arada sunuyor.Yakında Viyana hava limanına İngiliz yıldız aşçı Jamie Oliver da inecek ve 3 işletmesini birden çalıştıracak. Terminal 3’te “Jamie‘s Deli” lokalini (Mayıs 2017’den itibaren), “Jamie‘s Italian“ restoranını (Aralık 2017’den itibaren) ve bir barı (2018 ortalarında) bulabileceksiniz.

Viyana plaj voleybolunun dünya başkenti olacak

Viyana’da Tuna nehri üzerinde bulunan eğlence adası Donauinsel’de FIVB plaj voleybolu dünya şampiyonası düzenlenecek

Viyana on gün süreyle FIVB Plaj Voleybolu Dünya Şampiyonası’na sahne olacak. Uluslararası Plaj Voleybolu Federasyonu FIVM (Fédération Internationale de Volleyball) 220 üye federasyonuyla dünyanın en büyük spor federasyonlarından biri durumunda. Tüm grup maçları ve tabii final maçları burada oynanacak. On şampiyona günü boyunca dünyanın en iyi 48 kadın ve erkek voleybol takımları bir milyon dolar ödül için yarışacaklar. FIVB Plaj Voleybolu Dünya Şampiyonası için Tuna Adası üzerinde 16.000 m² büyüklüğünde ayrı bir arena kurulacak. Stadyumun Center Court ana sahasında 10.000 oturma yeri bulunacak. Geniş umumi tribünlerin yanında 2.200 koltuklu VIP alanı ve ayrıca televizyon canlı yayınları için özel bir bölüm mevcut olacak. Stadyumda bilet bulamayanlar, tüm oyunları Fan Zone bölümüne kurulu dev bir video duvarı üzerinde canlı olarak takip edebilecekler. Programda açılış töreni ve kapanış eğlencesinin yanında, akşamları Beach Village içerisinde düzenlenen partiler ve konserler de yer alacak. FIVB Plaj Voleybolu Dünya Şampiyonası sırasında bir de spor ve eğlence atraksiyonları içeren bir gençlik fuarı gerçekleşecek. Ayrıca nefes kesen Actionshow gösterileri de düzenlenecek. Elbette sporseverlerin kendileri de kolları sıvayabilir ve çeşitli spor aletlerini test edebilirler.

Viyana Tuna Adası bu büyük spor olayı için ideal bir yerdir. Tuna nehri üzerinde vaktiyle şehri sel felaketine karşı korumak amacıyla inşa edilen, 21 km boyundaki ve 3,9 km2 yüzölçümlü olan bu yapay ada, çok sevilen bir eğlence cenneti ve şehir içi mesire yeri haline gelmiştir. Adaya şehir merkezinden U1, U2 ve U6 metro hatlarıyla birkaç dakika içerisinde ulaşabilirsiniz. Plajlar, doğal yüzme alanları ile adada bulunan su kaydırağı, sörf okulu, su kaydırağı teleferiği ve kayık kiralama yerleri spor, eğlence ve dinlenme seçeneklerini oluşturuyor. Ada aynı zamanda da sevilen bir festival alanıdır. Adada 33 yıldır her yıl haziran sonunda düzenlenen ve yaklaşık 3 milyon kişinin katıldığı ücretsiz açık hava şenliği Donauinselfest gerçekleşmektedir.