14 Mayıs 2021 Cuma

Taze Baklanın Bilinmeyen 5 Önemli Faydası

Covid’e karşı bağışıklığı güçlendiriyor, ancak! Baklayı susam yağı ile pişirirseniz! Kendine has aromasıyla bahar sofralarının sağlık deposu bakla, Covid-19’dan korunmada büyük öneme sahip olan bağışıklık sistemini desteklemesiyle de öne çıkıyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Nadide Can “Mevsim geçişinin olduğu şu günlerde başta Covid olmak üzere diğer hastalıklara karşı bağışıklık sisteminin desteklenmesi çok önemlidir.. 




Bahar ayının yıldız sebzesi olan taze bakla zengin içeriğiyle son derece besleyici bir özelliğe sahip. Susam yağı ile pişirdiğiniz de besleyiciliğini daha da artıyor. 100 g baklada 8.2 gr karbonhidrat, 4.64 gr protein, 1.63 gr lif bulunmaktadır. Bununla birlikt sodyum potasyum, folik asit, C vitamini içeriği açısından zengindir” diyor Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Nadide Can, baklanın çok bilinmeyen 5 önemli faydasını sıraladı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Kalbi koruyor
Kurubaklagiller familyasından olan bakla kalp dostu olarak bilinir. Yüksek protein ve lif içermesi, kolestrol içermemesi bakımından yüksek kolestrolü olan bireylerce kırmızı ete alternatif olarak tüketilmelidir. Lif içeriği sayesinde vücutta kötü kolestrolü düşürücü etkisi bulunmaktadır. Bunun yanında vegan ve vejetaryenler için kaliteli bir protein kaynağıdır. 

Kolon kanseri riskini azaltıyor
Bakla, düzenli tüketildiği zaman içerdiği çözünür lif ile kabızlığa karşı iyi bir alternatiftir. Kronik olarak kabızlık yaşayan insanların kolon kanserine yakalanma riski  yüksektir. Kurubaklagilller ve sebzeler ile günlük almamız gereken lif miktarını mutlaka tamamlamalıyız. Ortalama 1 porsiyon bakla; günlük lif ihtiyacının yüzde 36’sını karşılayabilir. Yeterli lif tüketimi ile kolon kanseri görülme riskini azaltmak mümkün. Mevsiminde haftada 2 gün bakla tüketmekte fayda var. Ancak huzursuz bağırsak sendromu (irritabl bağırsak sendromu) olan hastalarda gaz yapabileceği için bakladan kaçınması önerilir. 

Bağışıklığı güçlendiriyor
Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Nadide Can “Covid-19 ile mücadele ettiğimiz bu aylarda, içerdiği linoleik asit ile virüsün hücre zarı yapısını bozarak, bu sayede vücudun virüs ile savaşmasında katkı sağlıyor. Baklayı susam yağı ile pişirdiğiniz de besleyiciliğini daha da arttırmış olursunuz.         

Zayıflama çabasına destek sağlıyor
Bakla zengin lif ve protein oranına sahiptir. Düşük kalorili olup aynı zamanda  tok tutan bir besindir. Öğünde tüketildiğinde tokluk hissi uzun olacağından günlük kalori alımını azaltabilir.  Diğer baklagiller gibi zayıflama diyetinde mevsimindeyken muhakkak yer verilmelidir. 

Parkinsonun ilerlemesini azaltıyor
Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Nadide Can “Yapılan bilimsel çalışmalara göre; bakla levedopa açısından zengin olan bir baklagildir. Levedopa vücutta dopamin adlı bir nörotransmittere dönüştürülür. Parkinson hastalarının tedavisinde dopamin kullanılmaktadır. Literatüre göre; zengin dopamin içeriği olan bakla düzenli tüketildiğinde hastalığın ilerlemesinin yavaşlamasına yardımcı olabiliyor. Ancak ilaç ilaç tedavisi gören bireyler mutlaka doktor kontrolü eşliğinde tüketmelidir” diyor.           

Vespa 75 Yılda 19 Milyon Scooter Üretti!

İtalyan İkonu Vespa Milyonları Etkilemeye Devam Ediyor!



Bu yıl 75. yaşını kutlayan motosiklet dünyasının ikonik markası Vespa, aynı zamanda büyük bir üretim başarısını da kutluyor. 1946 yılından bu yana her dönem teknolojisi ve özgün tasarımıyla fenomenliğini sürdüren Vespa, sadece son 10 yılda 1 milyon 800 binin üstünde olmak üzere, toplam 19 milyon adet scooter üretimine imza attı. Vespa’nın bantlardan inen 19 milyonuncu motosikleti ise 75. yıl özel koleksiyonundan GTS 300 oldu. İtalya, Hindistan ve Vietnam olmak üzere dünyada 3 üretim tesisinden çıkan ürünlerle 83 ülkede satışa sunulan Vespa, pazara sunduğu her modeliyle bireysel ulaşımın evrimine öncülük ediyor. Tamamen çelikten üretilen gelişmiş ve dayanıklı gövde konseptinin yanında, her modeliyle İtalyan zarafetinin simgesi de olan Vespa, günümüze kadar GS, LX, PX, Primavera, Elettrica gibi öncü modellerle popülerliğini koruyarak devam ettirdi. 

Motosiklet dünyasının ikonik İtalyan markası Vespa, bu yıl 75. yılını kutlarken aynı zamanda büyük bir üretim başarısıyla da göz dolduruyor. Her modeli bir fenomen olan Vespa; son 10 yılda 1 milyon 800 binin üzerinde üretim gerçekleştirirken 1946 yılından günümüze toplam 19 milyon adetlik üretime imzasını attı. Tamamen çelikten üretilen dayanıklı gövde konseptiyle birlikte benzersiz tasarıma sahip scooterları üreten Vespa, özellikle son 20 yılda artan üretim adetleriyle de dikkatleri çekti. 2000 yılında 50 bin adet üretim gerçekleştiren marka, 2007 yılında 100 bini aştı ve 2018 yılında ise 200 bin adetten fazla scooter üretimiyle başarısını katlayarak bugünlere taşıdı. Çoğu kulanıcı için yaşam kültürünün bir parçası olan Vespa, global bir üretici olarak; Avrupa, Amerika ve tüm batı pazarları için Pontedera-İtalya’da, yerel pazar ve Uzakdoğu için Vinh Phuc-Vietnam’da, Hindistan ve Nepal pazarları için de Baramati-Hindistan’da bulunan toplam 3 tesisinde üretimini sürdürüyor. Toplam 83 ülkede satışa sunulan Vespa, pratik bir şehir içi ulaşım aracı olarak çıktığı yolculuğunda, bugün milyonları etkileyen ve dünyanın en çok bilinen ikonu olarak yoluna devam ediyor. 

75 yıllık serüven İtalya’da başladı

1884’te kurulan Piaggio şirketinin bir markası olan ve bireysel ulaşıma yenilikçi bir çözüm yaratma arzusuyla doğan Vespa, ilk olarak paraşütçü motosiklet modeli üzerine bir “motorlu scooter” olarak tasarlandı. Ardından gövde, çamurluklar ve tüm mekanik aksamı kapatan bir motor kapağından oluşan bütünleşik bir yapıyla, klasik motosiklet dizaynında devrim yarattı. Bu kapsamda gidon üzerinden vites değişimi ve doğrudan tahrikli, son derece dayanıklı bir motosiklet tasarlandı. Klasik ön çatal, lastik değişimini kolaylaştıran tek taraflı bir salıncağa yerini bıraktı ve ayrıca iskelet de yok edildi. Gövdede ise sürücüyü ve giysilerini kir ve buruşmadan koruyan bir tasarım dizayn edildi. İlk patent başvurusu ise 23 Nisan 1946 tarihinde gerçekleşti. Böylece 98 cc’lik 2 zamanlı tek silindirli motora sahip ilk scooter, Toskana’daki Pontedera fabrikasında üretilmiş oldu. 

Fan külüplerden film yıldızlığına

1948 yılında “125 cc” modeli tanıtılarak kısa süre içerisinde çok sevildi ve ertesi yıl 30 kulüpten oluşan İtalyan Vespa Kullanıcıları Birliği kuruldu. Hemen ardından Vespa’nın dışa açılım süreci başladı. Hoffman-Werke ile lisans anlaşması kapsamında Almanya’da, Douglas of Bristol lisansı ile İngiltere’de ve ACMA of Paris ile Fransa’da üretimler devreye alındı. 1952 yılında kurulan Vespa Club Avrupa ise binlerce Vespa kullanıcısını bir araya getirdi. Popülaritesini hızla artıran Vespa, 1953 yılında Gregory Peck ve Audrey Hepburn’ün başrollerinde oynadığı Roman Holiday filminde 125 modeliyle yer alarak sinemaya da adım attı. Markanın ilk dönüm noktası ise 100 km/s sınırını aşan, ilk kez 4 vitesli bir şanzıman ve 10 inç jantlarla donatılan Vespa GS ile gerçekleşti. Ardından da 55 cc hacimli Vespino üretildi. 

Primavera rüzgarı ve PX ile satış rekoru

Vespa, altmışlarda yaşanan ekonomik refah ve nesillerin yenilenmesi sırasında konumunu güçlendirmeye devam etti. Bir yandan otomobil satışları artarken, Vespa da küçük hacimli motoru ve kompakt boyutlarıyla gençlik dünyasına trafikten kurtulma yolu sundu. 1965 yılına gelindiğinde satış adetleri 3,5 milyonu aşan Vespa, sanat dünyası yanında reklam endüstrisinde de boy göstermeye başladı ve ikon olma kimliğini güçlendirdi. 3 yıl sonra en uzun soluklu model ailesi Primavera satışa sunuldu. Primavera rüzgarı yeniliklerle sürdü ve elektonik ateşlemeye sahip ilk sccoter, 1976 yılında üretilen Primavera 125 ET3 oldu. 70li yıllar, aynı zamanda büyüyen bir ekolojik farkındalık dönemi olarak yaşandı. Vespa da şehirlerdeki trafik karmaşasının en önemli çözümü oldu. 1978 yılında üç silindirli 125, 150 ve 200 cc versiyonlarıyla pazara sunulan Vespa PX, üretimde kaldığı sürece toplamda 3 milyon adetle markanın en çok satılan modeli olarak tarihe geçti. Ayrıca Vespa PX’in başarısı motorsporlarına da taşındı ve Paris-Dakar Rallisi’nde ise 4 adet Vespa PX yarıştı. Marc Simonot pilotajında başarılara imza atıldı. 

Modeller çeşitlendi ve yenilendi 

Otomatik şanzımanlı PK 125 Automatica modelini 1984 yılında yollara çıkaran Vespa’nın satışları 1988 yılına gelindiğinde 10 milyonu aştı. Vespa’nın yükselen bir fenomen olmasında yapılan uzun kilometreli yolculukların da katkısı oldu. Gazeteci yazar Giorgio Bettinelli, 90’lı yıllarda çeşitli Vespa’larla yaptığı yolculuklarda kıtaları dolaşarak 90 ülke gezdi ve 250 bin kilometre yol kat etti. Vespa’nın ilk 4 zamanlı ve otomatik şanzımanlı motoru da 1996 yılında satışa sunulan ET4 125 cc ile oldu. 2000 yılında Amerika pazarına giriş yapan Vespa, takip eden yıllarda GT 125 ve GT 200 modellerini tekrar yeniledi, LX ile en klasik çizgilerine geri döndü. Vespa 300 GTS Super ise en sportif ve en yüksek performanslı modeli olarak ilgi topladı. 

Teknolojik, estetik ve çevreci Vespa

Tüm dünyayı etkileyen tasarımlara ve modellere imza atan Vespa, 2010’lu yıllarda da modern sürüş çözümlerini desteklemek üzere çevreci motor ve teknolojik çözümler sundu. Vespa 946, teknolojiyi estetikle üst düzeyde buluştururken, efsane Primavera 50, 125 ve 150 cc hacimli motorlarıyla Vespino’nun yerini de aldı. 2018 yılında ise Vespa’nın teknolojisi, devrimci ve çağdaş ruhuyla buluşarak Elettrica üretildi. Tamamı İtalya’daki fabrikasında üretilen Vespa’nın bu elektrikli motosikleti, tamamen sessiz ve pratik bir sürüş sunmasının yanında estetik açıdan da Vespa çizgileriyle beğeni topladı. 2021 yılına gelindiğinde ise Vespa, 19 milyon adetlik üretimle tarihi bir kilometre taşına ulaştı. Aynı zamanda 75. yılını kutlayan Vespa, bu kapsamda GTS ve Primavera versiyonlarında 75th özel serisini de satışa sundu. Vespa’nın bantlardan inen 19 milyonuncu motosikleti ise 75. yıl özel koleksiyonundan GTS 300 oldu. 

Renault Clio 4, bayrağı Yeni Clio ve Yeni Clio Hibrit’e devretti

Oyak Renault, 2011’de üretimine başladığı Clio modelinin dördüncü neslinin üretimini bitirdi. Oyak Renault, Clio serisine, üretimine 2019 yılında başladığı Yeni Clio ve 2020 yılında başladığı Yeni Clio Hibrit ile devam edecek. Oyak Renault fabrikasında geçtiğimiz 10 yıl içinde toplam 2.011.881 adet Clio 4 üretildi. 




TÜRKİYE'NİN en büyük entegre otomobil fabrikası Oyak Renault, Kasım 2011’de üretmeye başladığı Türkiye’nin en popüler aracı olan Bursalı Clio 4’ün üretimine son verdi. Oyak Renault, Clio serisine Yeni Clio ve Yeni Clio Hibrit üretimi ile devam edecek. Oyak Renault, 11 Mayıs’ta sonlandırdığı Clio 4 modelinden geçen 10 yıl içinde toplam 2 011 881 adet üretti. 

Sadece Türkiye’de değil, uluslararası pazarda da önemli bir başarıya imza atmış olan Clio 4, Fransa’nın en çok, Avrupa’nın ise en çok satan ikinci aracı unvanını taşıyor. Bu ikonik model, ilk üretildiği 1990 yılından bu yana 15 milyonluk adetle dünyada en fazla satılan Renault markalı araç unvanını da taşıyor. Türkiye’de üretilen Clio 4 modeli başta Fransa, İtalya, İngiltere, İspanya olmak üzere 52’den fazla ülkede ihraç edildi. 

Clio 4’ün üretimine son verilmesi ile ilgili yapılan törende konuşan Oyak Renault Araç Fabrika Direktörü Murat Taşdelen şunları söyledi: “Türkiye’de ve dünyada satış rekorları kıran Clio’nun dördüncü neslinin üretimini sonlandırıyoruz. Yerini tamamen yeni nesline bırakan Clio 4, yıllar boyunca hem Renault Grubu’nun hem de Oyak Renault’nun yüz akı oldu. 

Ülkemizde de en çok satılan modeller içinde hep en üst sıralarda yer aldı. Kasım 2011’de fabrikamızda üretime başladığımız ve 10 yıla yakın aralıksız sürdürerek iki milyondan fazla adete ulaştığımız Clio 4 üretimini sonlandırırken, Renault Grubu’nun elektrikli araçlara geçiş stratejisi doğrultusunda, yüksek teknoloji barındıran Clio 5 ve Clio 5 Hibrit’in üretimine başarıyla devam ediyoruz. “  Oyak Renault Otomobil Fabrikaları’nda şu anda Yeni Clio, Yeni Clio Hibrit, Yeni Megane Sedan modelleri yanında bu modellerde de kullanılan motor ve mekanik aksamlar üretilip ihraç ediliyor.

İzmir’de Kurt Görüntülendi

İzmir’in doğayla uyumlu Kadim Üretim Havzaları’nın tespit edilmesi için yürütülen çalışmalar kapsamında,  İzmir’de bir kurt kayıt altına alındı


İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilen ve Doğa Derneği’nin İzmir Kalkınma Ajansı’yla birlikte yürüttüğü İzmir’in kent çeperindeki Kadim Üretim Havzaları’nın araştırılması ve izlenmesi amacıyla tarım ve mera alanlarına kurulan fotokapanlardan çıkan kurt görüntüsü heyecan yarattı. Uzmanlar bu önemli kaydın, bölge doğasının sağlıklı bir şekilde yaşamaya devam ettiğini ortaya koyması açısından oldukça önemli olduğunun altını çiziyor. Çalışma kapsamında elde edilen tüm görüntüler ise Doğa Koruma ve Milli Parklar İzmir Şube Müdürlüğü ile paylaşılıyor.

izmirde-kurt-goruntulendi.jpgİzmir’in kent çeperinde kurulan fotokapanlarda bir kurt kayıt altına alındı. Bu kayıtla, Batı Anadolu’daki doğal nüfusunun tamamen yok olduğu düşünülen kurtlar, İzmir’de uzun yıllar sonra ilk defa görüntülenmiş oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin araç desteği ve ayni katkılarıyla gerçekleştirilen saha çalışmalarıyla, Doğa Derneği’nin İzmir Kalkınma Ajansı’yla birlikte yürüttüğü araştırmalar kapsamında görüntülenen kurt, İzmir’in Kadim Üretim Havzaları’ndaki biyolojik çeşitliliğin ortaya konması için büyük önem taşıyor.

Sağlıklı Bir Doğal Alanın Göstergesi

Kurtlar, köpekgiller familyasının en büyük yabani temsilcisi olarak tanımlanıyor. Geçtiğimiz yüzyılın başında türün Batı Anadolu’daki doğal nüfusunun neredeyse tamamı, insan kaynaklı nedenlerle yok olmuş durumda. Genç bir kurt, yeni yaşam alanları bulmak için oldukça geniş bir alanda yayılış gösterebiliyor. Besin zincirinin en üstündeki canlı türlerinden birisi olan kurtlar, özellikle yaban domuzu, karaca gibi yaban hayvanlarıyla besleniyor. Yaşadıkları bölgelerde doğanın döngülerinin sağlıklı bir şekilde devam ettiğinin önemli göstergelerinden biri olan kurtların varlığını sürdürmesi ekosistem açısından büyük önem taşıyor.

İnsan Kurt Çatışmasını Ortadan Kaldırmak Mümkün

Konu hakkında açıklama yapan Doğa Derneği Biyolojik Çeşitlilik Araştırmaları Koordinatörü Şafak Arslan, uzun yıllar sonra İzmir’de bir kurdun kayıt altına alınmasının umut verici olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Kurtlar ne yazık ki insan kaynaklı faktörler nedeniyle bütün Anadolu’da büyük bir tehditle karşı karşıya. İnsanlarla özellikle evcil hayvan sürülerine saldırdıklarında çatışma yaşayan türün diyetinde aslında karaca, geyik, yaban domuzu gibi yabani otoburlar bulunuyor. Yabani otoburların doğada neredeyse tamamen yok olması sonrasında besin bulmakta güçlük çeken kurtlar, evcil hayvan sürülerine saldırabiliyor ve insan kurt çatışması bu noktada gündeme geliyor. Yani kurtlar, doğadaki denge bozulduğunda insanlarla daha sık etkileşime giriyor.

Diğer yandan kurtlar yok olduğunda veya sayıları azaldığında, yaban domuzlarının popülasyonları çok hızlı bir şekilde artış gösteriyor. Oysa sağlıklı bir ekosistemin göstergelerinden birisi olan kurtların yaşadığı bölgelerde bu tür sorunlar çok daha az yaşanıyor. İzmir’de fotokapan görüntüleri sonucunda kayıt edilen kurt, ekosistem sağlığı açısından bize çok önemli veriler sunuyor. Aynı zamanda bölgedeki yerleşik kurt nüfusu hakkında da ipuçları veriyor. Bu süreçten sonra kurtların bölgedeki varlığının korunması ve insanlarla çatışma içerisinde olmadan yaşaması için gerekli çalışmaların yürütülmesi gerekiyor. Türkiye doğası açısından umut verici bir kayıt olan İzmir’deki bu kurt görüntüsü hepimizi çok heyecanlandırdı. Kurtların bölgede insanlarla çatışma yaşamadan varlıklarını sürdürmeye devam edebilmesi için yetkili kurumların da desteğiyle çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.” dedi.

FORMULA TM 1 TURKISH Grand Prix İçin Yeni Takvim Çalışmaları Başladı

Intercity Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak, “Formula 1TM yönetimiyle görüşmelerimizi sürdürüp, çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz


Intercity İstanbul Park’ta, T.C. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde 11 – 12 - 13 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilmesi planlanan Formula 1TM Turkish Grand Prix 2021 etkinliği için, İngiliz Hükümeti’nin almış olduğu seyahat kısıtlamaları kararından dolayı 2021 yarış takvimi içerisinde farklı bir tarih arayışına girildi. Intercity Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak, “Formula 1TM yönetimiyle görüşmelerimizi sürdürüp, çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz ve yarışlar için her zaman hazırız” dedi.

İngiliz Hükümeti’nin duyurduğu yeni seyahat kısıtlamalarının ardından, Formula1TM yönetimi 2021 takvimi için bir güncelleme yayımlamak zorunda kaldı. Turkish Grand Prix 2021 etkinliğinin 11-12-13 Haziran yerine yıl içinde başka bir tarihte yer alması için planlamalar yapılıyor. Formula 1TM Başkanı ve CEO'su Stefano Domenicali, başta yarışın düzenleyicisi Intercity İstanbul Park olmak üzere Türk yetkililere teşekkür ederek, ilerleyen süreçte yakından çalışmaya devam edeceklerini ifade etti. Formula1TM tarafından yapılan açıklamada, Intercity İstanbul Park’ın sezonun ilerleyen zamanlarında potansiyel fırsatların değerlendirilerek Türkiye’nin 2021 yılı takviminde yer alması konusundaki ilgisi de vurgulandı. 

“Türkiye’de yarışmayı dört gözle bekliyoruz”

Formula 1TM’nin açıklamasında görüşlerini belirten Formula 1TM Başkanı ve CEO'su Stefano Domenicali, “Hepimiz Türkiye'de yarışmayı dört gözle bekliyoruz, ancak uygulanan seyahat kısıtlamaları nedeniyle haziran ayında Intercity İstanbul Park’ta olamayacağız. Yarışın Türkiye’de gerçekleşmesi için büyük çaba gösteren Intercity İstanbul Park yönetimine ve Türkiye’deki tüm yetkililere süreçteki uğraşları için teşekkür ederiz. Fransa’daki yarışı öne çektik, Avusturya’da iki yarış gerçekleşecek. Fransa ve Avusturya'daki iş ortaklarımız bu çözümü uygulama konusunda hızlı davrandılar. Yılın başından bu yana tüm iş ortaklarımızla güzel çalışmalar gerçekleştirdik. İlerleyen süreçte de 2021 yılı takvimine Türkiye’yi dahil etmek için Intercity İstanbul Park yönetimi ile yakından çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.

“Geçtiğimiz yıldan çok daha iyi bir yarış organize etmek için her zaman hazırız”

Intercity Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak ise şunları söyledi: “Intercity İstanbul Park olarak geçtiğimiz yılın en iyi yarışını organize etmemiz, Formula 1TM yönetiminin bu yıl yarışları Türkiye’ye getirme konusundaki motivasyonunu oldukça artırmıştı. Bu süreç içerisinde Formula 1TM CEO’su Stefano Domenicali ile de büyük bir uyum içerisinde çalıştık ve kendisiyle güzel bir dostluğumuz oluştu. Yarışların Türkiye’de düzenlenmesi konusundaki çalışmaları için kendisine de ayrıca teşekkürlerimizi sunuyoruz. Geldiğimiz noktada İngiliz Hükümeti’nin almış olduğu seyahat kısıtlamaları kararı neticesinde 11-13 Haziran’da gerçekleşecek olan Türkiye yarışı teknik nedenlerle yapılamaz hale geldi. Intercity İstanbul Park olarak yarışın önümüzdeki aylar içerisinde uygun bir tarihte gerçekleşmesi konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Geçtiğimiz yıldan çok daha iyi bir yarış organize etmek için biz her zaman hazırız. Intercity İstanbul Park olarak bu dev organizasyonu hem 2021 sezonu içerisinde, hem de önümüzdeki yıllarda tekrar Türkiye’ye getirmek için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. Formula 1TM yönetimi de yarışın burada gerçekleşmesi için çok istekli. Umuyoruz ki geçtiğimiz yıl Türkiye’ye yaşattığımız bu gururu bu yıl tekrar edeceğiz.” 

İstanbul'a gelen turistin %99,4'ü havayolu ile geldi

2021 yılının ilk çeyreğinde İstanbul'a gelen yabancı turist sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre %47,7 azaldı



2020 yılının ilk çeyreğinde Türkiye'ye gelen toplam turistin %55,5'i İstanbul'a gelmişken 2021 yılının aynı döneminde bu oran %63'e yükseldi. Bu dönemde İstanbul'a gelen turist sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre %47,7 azalarak 1 milyon 231 bin olarak gerçekleşirken Türkiye genelinde %53,9 azalarak 1 milyon 953 bine geriledi. İstanbul'a gelen turistin %99,4'ü havayolu ile gelirken bu ziyaretçilerin %74'ü İstanbul Havalimanı, %25,8'i Sabiha Gökçen Havalimanı ile geldi.

Dönem İstanbul Türkiye İstanbul'un Payı (%)
2021 1. Çeyrek 1.231.346 1.953.086 63,0
2020 1. Çeyrek 2.353.286 4.238.644 55,5
2019 1. Çeyrek 3.069.229 5.442.092 56,4
 
2021 yılının ilk çeyreğinde İstanbul'a gelen yabancı turistin %15,3'ü Rusya Federasyonu'ndan geldi.
2021 yılının ilk çeyreğinde İstanbul'a en çok turistin geldiği ülke 188 bin kişi ile Rusya Federasyonu oldu. Rusya Federasyonu'nu sırasıyla 118 bin kişi ile İran, 116 bin kişi ile Almanya, 72 bin kişi ile Ukrayna ve 45 bin ile Irak takip etti. 2020 yılının aynı dönemine göre Rusya Federasyonu'ndan gelen turist sayısı %25, İran'dan gelen turist sayısı %59, Ukrayna'dan gelen turist sayısı %226 artarken Almanya'dan gelen turist sayısı %46, Irak'tan gelen turist sayısı ise %45 azaldı.

İstanbul'da 2021 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre konaklama tesislerine gelen yerli turist sayısı %15,6, yabancı turist sayısı ise %8,5 azaldı.

2021 yılının ilk çeyreğinde İstanbul'da konaklama tesislerine gelen yerli turist sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre %15,6, yabancı turist sayısı ise %8,5 azaldı. Mart ayında ise bir önceki yılın aynı dönemine göre bakıldığında İstanbul'da konaklayan yerli turist sayısı %80,1, yabancı turist sayısı ise %208,9 arttı. İlk çeyrekte İstanbul'da konaklayan yabancı turistin payı %59,6 oldu. Konaklama tesislerinde toplam geceleme süresine bakıldığında ise 2021 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam geceleme süresi %37 azaldı.

Konaklama Tesislerine Geliş Sayısı ve Konaklama Süresi, İstanbul
Dönem Tesise Geliş Sayısı [i]
 
Tesislerde Geceleme Süresi [ii]

2021 1. Çeyrek 2.393.058 3.749.271
2020 1. Çeyrek 2.704.174 5.955.853
2019 1. Çeyrek 3.086.881 6.881.459
 
İstanbul'da Mart 2021'de konaklama tesisi doluluk oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre artarak %33,3'e yükseldi.

İstanbul'da Mart 2020'de ortalama konaklama tesisleri doluluk oranı %24,4 iken 2021 yılının aynı döneminde doluluk oranı %33,3'e yükseldi. Mart 2021'de konaklama tesisi doluluğunun %21,8'ini yabancı, %11,5'ini ise yerli ziyaretçiler oluşturdu. 

Konaklama Tesisi Doluluk Oranı (%), İstanbul
Dönem Yabancı Yerli Toplam
Mart 2021 21,8 11,5 33,3
Mart 2020 14,4 10,0 24,4
Mart 2019 43,4 16,7 60,0
 
2021 yılının ilk dört ayında İstanbul'a havayolu ile gelen-giden yolcu sayısı 13 milyonu aştı.
2021 yılının ilk dört ayında Türkiye'deki toplam uçuşların %44,7'si İstanbul'da gerçekleşti. İstanbul'da gerçekleşen bu uçuşların %40,4'ünü iç hat, %59,6'sını ise dış hat uçuşları oluşturdu. Bu dönemde İstanbul'a havayolu ile gelen-giden yolcu sayısı 13 milyona ulaşırken Türkiye'deki tüm uçuşlarda gelen-giden yolcu sayısı ise 23 milyona ulaştı. İstanbul'a gelen-giden yolcuların %44,8'ini iç hat, %55,2'sini ise dış hat yolcuları oluşturdu.

Metodoloji: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Devlet Hava Meydanları verileri derlenerek oluşturulmuştur. Periyodik olarak yayınlanacak bu bültenin verileri ekte sunulmuştur.
________________________________________
[i] Tesise geliş: Konaklama tesislerine geceleme yapmak amacıyla yapılan giriş sayısıdır. Tesise giriş sayısı kişi bazlı bir değişken olmayıp, aynı turistin farklı zamanlarda yaptığı girişler ayrı girdiler olarak kaydedilmektedir.
[ii] Geceleme: Konaklama tesislerinde konaklayan turistlerin tesislerde geçirdikleri gecelerin sayısıdır.
 

İstanbul'a gelen İlk çeyrek turist sayısı verileri yayımlandı

İBB Planlama Ajansı İPA'nın verilerine göre Rapora göre, 2021'in ilk çeyreğinde İstanbul’a gelen turist sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 47,7 azaldı


İstanbul’a en çok yabancı turistin geldiği ülke Rusya oldu. Konaklama tesislerine gelen yerli ve yabancı turist sayısı azaldı. Konaklama tesisi doluluk oranı ise yüzde 33,3’e arttı. İlk dört aylık dönemde Türkiye’deki toplam uçuşların yüzde 44,7’si İstanbul’da gerçekleşti.

İstanbul’a gelen turist sayısı yüzde 47,7 azaldı

2021 yılının ilk çeyreğinde İstanbul’a gelen turist sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 47,7 azalarak 1 milyon 231 bin olarak gerçekleşti. Turist sayısı Türkiye genelinde yüzde 53,9 azalarak 1 milyon 953 bine geriledi. 2020’de Türkiye’ye gelen toplam turistin yüzde 55,5’i İstanbul’a gelmişken 2021 yılının aynı döneminde bu oran yüzde 63 olarak gerçekleşti. İstanbul'a gelen turistin yüzde 99,4'ü havayolu ile geldi. Bu ziyaretçilerin yüzde 74'ü İstanbul Havalimanı’nı, yüzde 25,8'i ise Sabiha Gökçen Havalimanı’nı kullandı.

İstanbul’a en çok yabancı turistin geldiği ülke Rusya

2021 yılının ilk çeyreğinde İstanbul'a en çok turistin geldiği ülke 188 bin kişi ile Rusya Federasyonu oldu. Rusya Federasyonu'nu sırasıyla 118 bin kişi ile İran, 116 bin kişi ile Almanya, 72 bin kişi ile Ukrayna ve 45 bin ile Irak takip etti. 2020 yılının aynı dönemine göre Rusya Federasyonu'ndan gelen turist sayısı yüzde 25, İran'dan gelen turist sayısı yüzde 59, Ukrayna’dan gelen turist sayısı yüzde 226 arttı. Almanya'dan gelen turist sayısı yüzde 46, Irak’tan gelen turist sayısı ise yüzde 45 azaldı.

Konaklama tesislerine gelen yerli ve yabancı turist sayısı azaldı

İstanbul'da 2021 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre konaklama tesislerine gelen yerli turist sayısı yüzde 15,6, yabancı turist sayısı ise yüzde 8,5 azaldı. Mart ayında ise bir önceki yılın aynı dönemine göre bakıldığında İstanbul’da konaklayan yerli turist sayısı yüzde 80,1, yabancı turist sayısı ise yüzde 208,9 arttı. İlk çeyrekte İstanbul’da konaklayan yabancı turistin payı yüzde 59,6 oldu. Konaklama tesislerinde toplam geceleme süresine bakıldığında ise 2021 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam geceleme süresi yüzde 37 azaldı. Konaklama tesisi doluluk oranı yüzde 33,3’e arttı İstanbul'da Mart 2020'de ortalama konaklama tesisleri doluluk oranı yüzde 24,4 iken 2021 yılının aynı döneminde doluluk oranı yüzde 33,3'e yükseldi. Mart 2021'de konaklama tesisi doluluğunun yüzde 21,8’ini yabancı, yüzde 11,5'ini ise yerli ziyaretçiler oluşturdu.

İlk dört aylık dönemde Türkiye’deki toplam uçuşların yüzde 44,7’si İstanbul’da gerçekleşti

2021 yılının ilk dört ayında Türkiye’deki toplam uçuşların yüzde 44,7’si İstanbul’da gerçekleşti. İstanbul’da gerçekleşen bu uçuşların yüzde 40,4’ünü iç hat, yüzde 59,6’sını ise dış hat uçuşları oluşturdu. Bu dönemde İstanbul’a havayolu ile gelen-giden yolcu sayısı 13 milyona ulaşırken Türkiye’deki tüm uçuşlarda gelen-giden yolcu sayısı ise 23 milyona ulaştı. İstanbul’a gelen-giden yolcuların yüzde 44,8’ini iç hat, yüzde 55,2’sini ise dış hat yolcuları oluşturdu.

Geleceğe hazırmısınız?


Geleceğe hazır olanlar! ACE of  M.I.C.E Exhibition by Turkısh Airlines 28-30 Haziran tarihleri  arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde Future –ready people of the universse! ACE of M.I.C.E Exhibition by Turkish Airlines will be at İstanbul Congress Center between 28-30 June! @aceofmice @turkishairlines @volkanataman1 @turizmmedyagrubu

MARDİN’DE FARKLI BİR KEŞİF: MARDİN TURU

Hollanda’da doğup büyümüş Türk asıllı, Türkiye sevdalısı, macerasever, gezgin Adam Axoi, ‘Türkiye’yi benimle yeniden keşfet!’ mottosu ile Türkiye’yi karış karış geziyor ve tüm dünyaya cennet ülkemizin güzelliklerini kendi kadrajıyla görsel bir şölene dönüştürüyor. Şimdi de Mezopotamya’nın kalbi Mardin’i Jolly Gezginleri ile birlikte yeniden keşfetmek için yola çıkıyor. 



4-6 Haziran’da İstanbul’dan uçaklı ve Mardin’de buluşma alternatifi ile hazırlanan Mardin by adamaxoi turunda yerinizi ayırtın. Kendinizi farklı bir Mardin keşfi içinde bulacağınız Mardin by @adamaxoi turunda sizleri bekleyenler;




Adam Axoi, ekipmanınız ne olursa olsun çekim tüyoları ile en güzel yerde en güzel kadrajı yakalamanız için sizlere her an rehberlik edecek. Mardin seyahat anılarınızı çok özel kareler ile ölümsüzleştireceksiniz.
Jolly’nin profesyonel tur rehberi sizlere, Mardin’in kadim tarihi, kültürel zenginlikleri hakkında çok değerli bilgiler aktaracak.
Mardin’in az bilinen ama görünce hayran kalacağınız saklı güzellikleri ile buluşacaksınız.
Mardin’in çok özel konaklarının kapıları sadece sizin için açılacak.
Mardin ve çevresinde halkın doğrudan ekonomik dönüşüme katkı sağladığı pek çok alandaki atölyeyi ziyaret edecek buradaki ekonomik ve ekolojik dengenin nasıl birarada yürütebileceğinin canlı örneklerine hayranlık duyacaksanız.
Mardin demek farklı dinlerin ve kültürlerin birarada yaşayan ortak mirası demek. Bu turda Mardin’in kendine has mimarisinin atmosferinde tüm yöresel lezzetlerini, eğlencelerini, hikayelerini, misafirperver Mardin halkı ile birlikte yaşama heyecanına ortak olacaksınız. 

Tüm bunlar ve çok daha fazlasını keşfetmek için Jolly ile Mardin by @adamaxoi turu sizleri bekliyor.




Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa Bu Yaz Hilton Dalaman’dayız

Bir yıldır ertelediğimiz yaşamı Hilton Dalaman ile yeniden yakalıyoruz. Doğa, spor, müzik, jazz, dans, iyi yaşam, gastronomi ilgi alanımıza göre her konuda atölye çalışmaları, söyleşiler ve etkinlikler ile dolu hafta sonları Hilton Dalaman Sarıgerme’de başlıyor.



Her hafta sonu farklı konseptlerle hazırlanan programlar kalbinizi fethedecek. İster gastronomi tutkunu ister caz sevdalısı olun. Spor benim vazgeçilmezim deyin dans etmezsem tatile doyulmaz deyin. Hiç farketmez… Bu yaz eğlenceye, dolu dolu yaşamaya var mısınız? Akdeniz ve Ege’yi buluşturan enfes doğası ve kusursuz konforu ile Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa’da tatiliniz eşsiz bir deneyime dönüşüyor. 650 metre uzunluğundaki özel kum plaj, gün boyunca özel servis almak isteyen misafirler için tasarlanmış sahil Gazebo evleri, açık büfenin yanısıra sakin bir yemek isteyenler için iddialı lezzetleri ile 7 farklı a’la carte restoran, aquapark, tenis kortları, çocuk kulübü, mini çiftlik, 6000 m2 alana yayılan spa ile unutulmaz bir tatil Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa’da sizleri bekliyor. 



Escape from the city : 20-23 Mayıs
Zeynep Özyılmazel ile caz müziğe doyacağınız, Saffet Emre Tonguç’tan Göbeklitepe’nin gizemlerini dinleyip Serda Büyükkoyuncu ile mitoloji sohbetleri yapacağınız, Hintli şeften Hint Yemeklerinin püf noktalarını öğreneceğiniz keyifli bir şehirden kaçış hikayesi… Unutmadan bu hafta Can Balta, Murathan Özbek, Anatolian Sessions gibi daha birçok canlı müzik ve DJ performansları ile sunset ve happy hour etkinliklerinin olacağını da ekleyelim. 




Mac Fun & Sport Weekend : 27-30 Mayıs
Bu hafta sonu spor dünyasının farklı renklerinin buluşma noktası olacak… Türkiye’nin en büyük zincir spor markası Mac ile oluşturulan etkinlikler arasında neler yok ki; koşu ve yüzme yarışı, Cross fit Champs, 3x3 Street Basketbol, Bisiklet Kampı, Zumba, Mac Master Trainer ile söyleşiler, Fit Kitchen Workshopu… UEFA kupa maçı ve Euroleague Maçları Yayını da dev ekranlarda… Müziksiz de olmaz DJ Hakan Küfündür & Mansur Ark, David Şaboy da bu hafta sonu bizlerle…


Gastrojazz Weekend : 3-6 Haziran
Jazz ile gastronomiyi sentezleyen müzik ve yemek workshopları bu haftaya damgasını vuruyor. Ahmet Güzelyağdöken ile Yiğit Mirzaoğlu’nun Gastro-Jazz üzerine keyifli sohbetleri, Ahmet Güzelyağdöken ile Hazer Amani’nin gastronomi üzerine sohbetleri ve workshopları, Cem Yılmaz ve Damla Uğurlutürk’ün UEFA Maçları ve Formula 1 üzerine söyleşisi ve daha birçok konsepte uygun canlı müzik ve dj performansı yine Hilton Dalaman’da…

Yat Turizm Sektörüne Yeni Bir Soluk

TEKNE TUTKUNLARI ANLIK OLARAK TEKNELERİN MÜSAİTLİK DURUMUNU ÖĞRENEBİLECEK
Türkiye’nin lider tekne kiralama platformu viravira.co, sektördeki en büyük sorunlardan biri olan gerçek zamanlı veri akışı olmamasına çözüm olan Knot sistemini hayata geçirdi. Knot, gerçek zamanlı fiyat ve müsaitlik verilerine yer vererek, tekne kiralamadaki zaman kaybını önlüyor.


Türkiye dahil 41 farklı ülkede 11 bin kiralık tekne ile hizmet veren Türkiye’nin lider deniz deneyimleri platformu viravira.co, hazırlıkları bir yılı aşkın süredir devam eden Knot isimli sistemini devreye aldı. 11 bin tekne ile her gün artan ilan sayısına hızlı cevap verebilmek için geliştirilen Knot sayesinde tekne sahipleri ve charter firmaları tekne bilgilerini, ödeme detaylarını, müsaitlik ve sezonsal fiyat bilgilerini hem viravira.co kullanıcılarıyla hem de fiziksel acentaları ile paylaşabilecek. 

Tüketici verilerinin telefon veya e-posta ile paylaşıldığı, hataya açık sor-sat modeline son vermek adına geliştirilen Knot ile tekne sahipleri kendilerine gelen rezervasyon taleplerini yönetebilecek veya ödeme alabilecek. Denizcilikte hız birimi anlamına da gelen Knot, tekne sahipleri ve tüketicilere kolaylık sağlayarak rezervasyon işlemlerini de hızlandıracak. Bu sistemle ortalama rezervasyon süresini 2/3 oranında kısaltan Knot, aynı zamanda 7/24 rezervasyon yapılabilmesine de imkan tanıyor.

Son teknoloji kullanılarak geliştirildi
Tekne sahiplerinin ihtiyaçları doğrultusunda mikro servis mimarisi ve son teknolojiler kullanılarak hayata geçirilen Knot, hem büyük filoların hem de tek teknesi olan işletmecilerin rahatlıkla kullanabileceği şekilde tasarlandı. Knot’ın yüzde 100 mobil ve tablet uyumlu olması sayesinde tekne sahipleri denizdeyken de rezervasyonlarını kolaylıkla yönetebilecek.

Hazırlıkları bir yıldır devam eden Knot projesi hakkında konuşan viravira.co’nun Kurucu Ortağı ve CEO’su Baran Yıldırım şunları ifade etti: “Knot ile yat turizmi sektörünün en büyük sorununa çözüm ürettik. Knot’ı misafirlerimizin hızlı bir şekilde rezervasyon yapabilmesi ve tekne sahiplerinin satış ve pazarlama süreçlerini daha kolay yönetebilmesi için tasarladık. Knot ile tekne sahipleri tek tıkla müsait tarihlerini kapatabiliyor, saniyeler içerisinde taleplere onay ya da opsiyon verebiliyor. Hiçbir talebin gözden kaçırılmaması için sistemi e-posta altyapısı ve gerçek zamanlı bildirim sistemiyle de destekliyoruz.

Knot’ın bir diğer avantajı ise şu; tekne sahipleri gelip, bizi aramadan teknelerini sisteme kaydedebiliyor ve gerekli doğrulama süreçlerini tamamladıktan sonra yaklaşık 1,5 milyon kişilik kullanıcı havuzumuza erişim sağlayabiliyor. Bu sayede tekne sahiplerinin reklam giderlerini de yüzde 50’ye varan oranda azaltıyoruz. Otel, uçak bileti veya araç kiralama gibi dikeylerde gerçek zamanlı veri sağlanırken bugüne kadar yat turizmi alanında böyle bir süreç yürütülemiyordu. Knot ile tekne sahipleri tüm verilerini anlık olarak hem viravira.co kullanıcıları hem de fiziksel acentaları ile paylaşabilecek.”

12 Mayıs 2021 Çarşamba

Hilton Grubu Bodrum Otelleri’nde İki Yeni Atama!

Hilton Grubu’na ait Bodrum’da bulunan  Susona Bodrum,  LXR Hotels & Resorts, DoubleTree by Hilton Bodrum Işıl Club Resort ve DoubleTree by Hilton Bodrum Marina Vista otellerinde iki yeni atama gerçekleşti. 


Hilton Grubu’nun Bodrum’da bulunan Susona Bodrum, LXR Hotels & Resorts, DoubleTree by Hilton Bodrum Işıl Club Resort ve DoubleTree by Hilton Bodrum Marina Vista otellerinde gerçekleşen atamalarla; Melis Akgün Satış Direktörü, Tuğçe Sürenkök ise Pazarlama ve İletişim Müdürü olarak göreve başladı.



Susona Bodrum, LXR Hotels & Resorts, DoubleTree by Hilton Bodrum Işıl Club Resort ve DoubleTree by Hilton Bodrum Marina Vista, yeni atamalarla ekiplerini 2021 yazı için daha da güçlendirdi. 

Dokuz Eylül Üniversitesi Turizm İşletmeciliği bölümünden mezun olduktan sonra Fransa'da bulunan Chambéry Université de Savoie'de Turizm eğitimi alan Melis Akgün ve İstanbul Üniversitesi Ekonomi Bölümü Turizm İşletmeciliği Fakültesi'nde lisans eğitimi alan Tuğçe Sürenkök yeni görevlerine başladı.

Susona Bodrum, LXR Hotels & Resorts, DoubleTree by Hilton Bodrum Işıl Club Resort ve DoubleTree by Hilton Bodrum Marina Vista Satış Direktörü Melis Akgün kimdir? 

Lisans eğitimini Dokuz Eylül Üniversitesi Turizm İşletmeciliği bölümünde tamamladıktan sonra Fransa'da Chambéry Université de Savoie'de Turizm eğitimi alan Melis Akgün kariyerine İstanbul’da başladı. Hilton Grubu’nun İstanbul’da bulunan Conrad Istanbul Bosphorus, Hilton Istanbul Bosphorus ve Hilton Parksa'nın satış departmanlarında farklı görevler üstlendi. Daha sonra Hilton İzmir’e Satış Direktörü olarak atanan Melis Akgün ayrıca, genel satış girişimlerinin planlanmasından ve yönlendirilmesinden sorumlu oldu. Turizm sektöründe 14 yıllık tecrübeye sahip olan Akgün, iyi yemek yemekten, seyahat etmekten ve sualtı dalışından hoşlanmaktadır.

Susona Bodrum,  LXR Hotels & Resorts, DoubleTree by Hilton Bodrum Işıl Club Resort ve DoubleTree by Hilton Bodrum Marina Vista Pazarlama ve İletişim Müdürü Tuğçe Sürenkök kimdir?

İstanbul Üniversitesi Ekonomi Bölümü Turizm İşletmeciliği Fakültesi'nde lisans eğitimini aldıktan sonra Türkiye’deki uluslararası otel zincirlerinde çeşitli görevler üstlenen Tuğçe Sürenkök, Mart 2021 tarihinden itibaren Susona Bodrum,  LXR Hotels & Resorts, DoubleTree by Hilton Bodrum Işıl Club Resort ve DoubleTree by Hilton Bodrum Marina Vista Pazarlama ve İletişim Müdürü olarak atandı. Seyahat etmeyi, iyi yemek ve iyi müziği seven Sürenkök ayrıca, modern ve görsel sanatlarla ilgileniyor. 

BAYRAMI BU ÖNERİLERLE KİLO ALMADAN GEÇİRİN

Ramazan Bayramı koronavirüs pandemisi için planlanan tam kapanma sürecinde yer alıyor beslenme düzenine dikkat edilmemesi öneriliyor

Bayramlar büyük küçük herkesin özlemle beklediği, ailelerin buluştuğu ve hasret giderdiği kültürümüzün de önemli parçalarından biridir. Ancak bu yıl da Ramazan Bayramı koronavirüs pandemisi için planlanan tam kapanma sürecinde yer alıyor. Bayramda misafir ağırlanamayacak olsa da, bu durum çeşit çeşit yemekler ve tatlılar yapmaya engel görünmüyor. Ancak hareketsizliğin en üst seviyeye çıktığı bu günlerde beslenme düzenine dikkat edilmemesi, kilo alımı ve sindirim problemlerini kaçınılmaz hale getirebiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzm. Dyt. N.Sinem Türkmen, Ramazan Bayramı’nda kolaylıkla uygulanabilecek beslenme önerilerinde bulundu.  

Klasik bayram beslenmenizin dışına çıkın  
Tüm bayram boyunca evde olunacağı ve hareket kabiliyeti iyice kısıtlanacağı için ani beslenme değişikliklerinde bulunmak, fazla yemek ve tatlı tüketmek mide-bağırsak problemleri başta olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, her zamanki beslenme düzeninden fazla dışarı çıkmayarak, hafif yiyecekler ve tatlılar tercih etmek daha rahat ve hafif bir bayram geçirilmesini sağlayacaktır. 

Bayram kahvaltınızı hamur işleri, kızarmış ve işlenmiş besinlerle yapmayın 
Bayram sabahında sağlıklı bir kahvaltı yaparak güne başlanabilir. Kahvaltıda patates kızartması gibi fazla yağlı yiyecekler, salam, sosis, sucuk gibi kolesterol ve tuz içeriği yüksek işlenmiş etler, poğaça, börek gibi kan şekerini hızlı yükseltecek beyaz unlu mamuller tüketilmemelidir. Bunun yerine mantar, biber gibi çeşitli sebzeler kullanılarak yapılmış omlet veya menemen ile az yağlı peynir, zeytin, bal, şekersiz çay ve tam tahıllı ekmek veya tam buğday unu ile yapılmış ürünler tüketerek sağlıklı ve keyifli bir bayram sabahı geçirilebilir.

Lifli besinler bağırsak hareketlerini düzenliyor
Öğle veya akşam öğünlerinde, bağırsak hareketlerini düzenlemek için lif içeriğinden zengin salata, sebze veya kurubaklagil yemekler tercih edilebilir. Daha uzun süre tokluk ve kan şekeri dengesi sağlaması açısından da öğüne proteinden zengin ızgara veya fırında pişirilmiş et/tavuk/balık ve yoğurt eklenebilir. 

Ev yapımı dondurmalar ve içecekler hazırlayabilirsiniz 
Gün içerisinde açlık hissedildiği zaman 1 porsiyon meyve ve 1 bardak süt veya kefir ile bir ara öğün yapılabilir. Eğer tatlı tüketilecekse, ara öğün olarak şerbetli tatlılar yerine 1 küçük kase sütlü tatlı veya 1 top vanilyalı dondurma tercih edebilir. Kişi dondurma olarak da evde donmuş muz, çilek ve süt, yoğurt, bal gibi malzemelerle kendi hazırladığı serin tatları tercih edebilir.  

Uykudan 4 saat önce yemeyi bırakın 
Ramazan ayı boyunca oruç tutarak midesini dinlendirmiş bireyler, öğün sayısını kademeli olarak artırmalı, öğünlerinin arasında 3-4 saat ara vermelidir. Yemekler iyice çiğnenmeden yutulmamalı ve hızlı yemek yenmemelidir. Sahur yapmaktan kalma bir alışkanlıkla gece yemek yemeye veya atıştırmalık yapmaya devam etmemeli, kilo artışına ve uyku kalitesinin de bozulmasına sebep olacağı için uyumadan 3-4 saat önce besin tüketimi sonlanmalıdır.

Bol hareket ederek kabızlığı önleyin

Yetersiz sıvı alımı da kabızlık, ödem, şişkinlik gibi problemlere neden olabilmektedir. Bu nedenle bir insan günde ağırlığı başına 30 ml su (kg x 30 ml) tüketmeye özen göstermelidir. Sıvı alımı ödem atmaya yardımcı içeceklerle desteklenebilir. Ayrıca gün içinde bol bol hareket etmek ve egzersiz yapmak da kabızlık şikayetlerinin azalmasına yardımcı olmaktadır. 

Bayramda Ödem Atmaya Yardımcı İçecek Tarifi
Malzemeler:
3 dal roka
5-6 dal maydanoz
1 adet salatalık
½ limonun suyu
1 minik parça zencefil
1 bardak su

Yapılışı:
Tüm malzemeler blenderdan geçirilerek günde 1 kere tüketilebilir.

Vitalica Wellness'ta Tuz Terapisi Uygulaması

Vitalica Wellness Bodrum tuz terapilerini yer, tavan ve duvarların doğal tuzlarla kaplı olduğu Tuz Odasında uygulamaktadır. Tuz terapisi mikro kliması sağlanan odada solunum yolu ile alınan terapi yöntemidir. Tuz odaları şifa veren yerlerdir. Tuz odalarının amacı tuzu solunabilir hale getirmektedir.
Tuz odaları sayesinde solunum yolları temizlenir ciğerler açılır. Tuz odaları Astım, KOAH, sinüzit ya da nefes darlığı çeken hastalara iyi gelir. Tuz odası sayesinde bu hastalar nefeslerini daha kolay alır.



Tuz Odasının Faydaları Nelerdir?
Tuz odasının insan sağlığı için oldukça çok faydası vardır. Bu faydaları sıralarsak,
1- Solunum yolu sıkıntısı,
2- Astım bronşit hastalarının tedavisinde,
3- Alerjik astım rahatsızlığının tedavisi,
4- Burun tıkanıklığı,
5- Nefese bağlı horlama rahatsızlığı,
6- Yorgunluk hissi,
7- Uyku bozukluğu rahatsızlığı ,
8- Akciğerlerin temizlenmesi gibi rahatsızlıklara iyi gelerek tedavi etmektedir.



Tuz Terapisi Nelere İyi Gelir?
Tuz Terapisi uykusuzluk tedavisinin yanı sıra bedensel ve ruhsal gevşeme de sağlamaktadır. İnsan vücudundaki karbondioksit oranını düşürür, oksijen oranını yükseltir. Tuz terapisinin en önemli etkisi kişin rahat bir şekilde nefes almasını sağlamaktır. Tuz bulunan mikropların etkisini düşürür. Tuz terapileri, stres ve yorgunluğa karşı da oldukça etkilidir. Bu nedenle tuz terapileri haftada bir kez mutlaka yapılmalıdır. Tuz terapisinin aynı zamanda hamileler ve çocuklara zararı yoktur. Tuz terapisi sonrası seansa giren insanların yaşam standartları ve kalitesi yükselmiş olur.

Tuz Odaları Kimler İçin Uygundur?
Tuz odaları ve tuz seansları insan sağlığına iyi gelen tedavi edici odalardır. Tuz odalarına sadece solunum hastalığı olan insanlar gelmez. Bu hastaların yanı sıra tuz odaları aşağıdaki insan grupları için uygundur;

1- Sigara içenler,
2- Covid Rahatsızlığı geçirenler,
3- Hava kirliliğinde fazla duran insanlar içinde tuz odaları ve seansı uygundur.
Alınan tuz terapisi sayesinde bu insan grupları da rahatlayarak kolay nefes alabilirler. Oluşabilecek meslek hastalığı ve diğer hastalık türlerinin önüne geçilir.

Tuz odası terapileri; Sağlığın, zindeliğin, huzurun ve mutluluğun hakim olduğu; dünyanın ve Türkiye’nin en yüksek oksijen oranlarından birine sahip olan Bodrum’un büyülü atmosferinden ilham alan programlar Le Meridien Bodrum Beach Resort’ ta Vitalica Wellness'’ta  uygulanmaktadır. Kendinizi keşfettiğiniz ve sağlığınızı yönetebileceğiniz araçlarla tanıştığınız bir dünya. Vitalica Wellness’da sadece, faydaları bilimsel olarak kanıtlanmış tedavilere ve uygulamalara yer var!
Bodrum’un büyülü doğasında, kelimenin tam anlamıyla bir “ruh detoksu”
Doğaya saygı gösterilerek tasarlanan Le Méridien Bodrum Beach Resort; kristal berraklığındaki Ege Denizi kıyısında yer alan zeytin, defne, palmiye, portakal, kumkat, limon gibi onlarca bitki türüyle kaplı yemyeşil bir yarımadayı kucaklıyor. Otel, kendini doğaya adapte eden modern tasarımı ve 650 metrelik beyaz kum plajıyla fark yaratıyor. Dünyanın ve Türkiye’nin en yüksek oksijen oranlarından birine sahip olan Bodrum yarımadasının tertemiz havası, her güne canlanmış ve ilham dolu uyanmanızı sağlıyor. Aromatik bitkilerin ve baharat bahçelerinin kokularıyla canlanan bu büyülü atmosfer, enerjinizi yeniden kazanmanızı sağlayarak bedeninizi ve ruhunuzu şarj ediyor.

Çin’deki Türkler: Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz

Gezgin Girişimci, Akademisyen Evrim Kanbur, Asya’nın en büyük “Merhaba Komşu- HeyNeyb” platformunu yönetiyor. “Çin’deki Türkler” programına konuk olan girişimci- akademisyen Evrim Kanbur, Şanghay’da 90 kişiyle kurduğu “HeyNeyb” adlı platformunu 8 bin 500 kişiye çıkararak Asya bölgesinin en geniş komşuluk grubu haline getirdi. 

Çin’de kahve pazarının çok hareketlendiğine dikkat çeken Kanbur “Türk girişimcilerimiz bu fırsatı değerlendirmek için ellerini çabuk tutsunlar” diyor.

Kerem Köfteoğlu’nun sunduğu “Çin’deki Türkler: Doğudaki Tanıtım Elçilerimiz” programına katılan Jiao Tong Üniversitesine bağlı Weiyu Uluslararası İşletme Okulu akademisyeni; gezgin girişimci Evrim Kanbur, sekiz yıl önce, hakkında hiçbir bilgisi olmadan Çin’in Şanghay kentine gitti. Bir yabancı olarak burada bazı sorunlarla karşılaşınca, kendisi gibi yabancıları “Expat Neighbors” adlı komşuluk platformu çatısı altında toplamaya karar verdi. 


Kanbur sonraki gelişmeleri şöyle özetliyor: “Şanghay’da gözüme kestirdiğim insanlarla görüşerek onları bu platform çatısı altında toplanmaya davet ettim. Kısa süre içinde aynı bölgeden 90 kişiyi ikna edince parkta piknik düzenlemeye karar verdik. Pikniğe herkes birini getirince sayımız 455 kişiye çıktı. Sonrasında platformu Şanghay’ın 11 bölgesini kapsayacak şekilde genişlettik. Artık bana şaka yollu ‘Şanghay’ın muhtarı’ diye takılıyorlar. Platformun ismini hem daha sıcak hem de kolay telaffuz edilsin diye ‘merhaba komşu’ anlamında ‘HeyNeyb’ olarak kısalttık. Günümüzde ‘HeyNeyb’ platformunun aktif üyeleri 48 ülkeden 4 bin 500 kişiye ulaştı. Buna Türkiye’yi de dahil ederek platformu daha da genişletmeyi planlıyorum.”

“KAHVE ALANINDA FIRSATLAR VAR”

While Travelling (seyahat ederken) adlı blogunda Türkçe-İngilizce seyahat yazıları yazan, çevrimiçi İngilizce dersleri verip danışmanlık da yapan girişimci akademisyen Kanbur, Türk girişimcilere şu önerilerde bulunuyor: “Çin’de yaşam standartlarının iyileşmesi kahve kültürünün büyümesine yol açtı. Kahve tüketimi küresel ölçekte ortalama yüzde 2 büyürken, Çin’de yüzde 15 gibi şaşırtıcı seviyede büyüyor. Sosyal yaşamı yeniden şekillendiren kahve mağazalarının sayısı giderek artıyor. Araştırmalar Çin’de kahve pazarının 2025’te 1 trilyon RMB’ye ulaşacağını söylüyor. Türk girişimcilerimize bunları dikkate alarak, Çin’deki kahve pazarında ortaya çıkan fırsatlardan yararlanmak için ellerini çabuk tutmalarını öneriyorum.”

Kendisine son zamanlarda Çin’de yatırım ve ticaret konularında yoğun sorular gelmeye başladığını belirten Kanbur açıklamalarını şöyle noktalıyor: “Son zamanlarda Çin’in özellikle teknoloji alanında ciddi ilerlemeler kaydettiğini, bu alanın çok haraketli olduğunu anlatıyorum. Yapay zekâ, dijital ödemeler gibi konularda çalışmalar yapan Türk teknoloji firmalarını Çin’de görmek istiyorum. Bazıları Çin pazarının zor olduğunu söylüyor. Zor ve rekabetçi olabilir. Ancak yargılayıcı olmayı bırakıp, ülkenin kültürünü merak edip araştırınca işin rengi değişiyor. Bunu yapanlar Çin’i ve insanlarını daha iyi anlıyor. Çin-Türk Ticaret Odası’nın kurulacağını duydum, bunu heyecanla bekliyorum. Bundan sonra bana yatırımla ilgili gelen talepleri ticaret odasına yönlendireceğim.”