Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB)’nin düzenlediği “KDV Uygulamasında Yeni Dönem” semineri, Ramada Plaza İstanbul Hotel’de gerçekleştirildi.TUROB Danışmanı Yeminli Mali Müşavir Dr. Nedim Türkmen, Yeminli Mali Müşavir Emre Kartaloğlu ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Türker Yıldırım’ın yeni dönem uygulamaları ile ilgili sektör mensuplarını bilgilendirdiği seminerde; KDV Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar, KDV İstisna ve İade Sistemi, İndirimli Orana Tabi İşlemlerde İade, İndirimli Teminat Uygulaması ve Hızlandırılmış İade Sistemi, KDV Tevkifatı, Özel Esaslar Kavramı ve Genel Esaslara Dönüşte Uyulacak Usul ve Esaslar ile Müteselsil Sorumluluk konuları ele alındı.
Yeminli Mali Müşavir Dr. Nedim Türkmen
Kod ve KDV Sistemini Tıkayan Özel Esaslarla İlgili Objektif Düzenlemeler Getirildi
Maliye Bakanlığı’nın Nisan ayı içerisinde KDV’de devrim niteliğindeki bilgilendirmesinin ardından 1 Ocak 1985 yılından bu yana hayatımızda olan KDV hususunda olması gereken düzenlemelerin yapıldığını söyleyen TUROB Yeminli Mali Müşaviri Dr. Nedim Türkmen, en son 123 olan tebliğ adedinin bir tebliğe indirildiğini belirtti. Ülkemizde vergi gelirlerinin yüzde 36’sının KDV’den tahsil edildiğini ifade eden Nedim Türkmen, en yüksek vergi tahsilatının olduğu vergi türünün KDV olduğu, yılda 24-25 katrilyonluk da bir iadenin söz konusu olduğunu söyledi. Son 3-4 yıla bakıldığında iade almanın çok zor hale geldiğini belirten Türkmen, konu ile ilgili şu bilgileri aktardı; “Kod ve grup sisteminin yanı sıra Türkiye’de KDV oranının yüksek olması nedeniyle maalesef sahte fatura kullanımı çok yaygın. İş yaşamında %2-3’lük kar ile çalışırken, KDV oranı %18 olduğunda herkesin gözü o %18’i bir yolla iç etmekte oluyor.”
“Önemli Olan Uygulamada Nelerle Karşılaşılacağıdır”
%18’lik KDV oranının olduğu yerde sahte fatura kullanımının çok normal olduğunu belirten Türkmen sözlerine şöyle devam etti; “Bu durumun yarattığı birçok olay yaşandı ve listede 300 binin üzerinde mükellef yer aldı. Maliye Bakanlığının teknolojik alt yapısı çok iyi olduğu için artık naylon fatura bir şekilde tespit edilebiliyor. Özellikle Kod Sistemi ve KDV iade sistemini tıkayan özel esaslarla ilgili objektif düzenlemeler getirildiğini görüyoruz. Ancak, sonuçta yine olay uygulamaya gelecek. Zira İstanbul’da 70 vergi dairesi var ve hepsinin de ayrı hukuku var. Dolayısıyla önemli olan uygulamada neler yaşanacağıdır. 300 binin üzerinde mükellef olması tesadüf değil. Yeni tebliğe göre uygulama yaptığınızda 150 binin üzerinde mükellef bu listeden çıkıyor. Demek ki çok dramatik bir durum mevcutmuş ve ne bulunursa özel esaslara alınmış. Bu anlamda bir rahatlama yaşanacağını bekliyoruz. Öte yandan KDV iadesi mükellefler için bir hak. Bu noktada sanki hak etmediğiniz bir şeyi alıyorlarmış gibi yaklaştığınız zaman, idare olarak problem var demektir. Örneğin bir inşaat firması %18 ile girdilerini alıyor, %1 ile konut teslimi yapıyor. Turizm sektöründe de aynı şey söz konusu. %17 finansman yükü ile bu inşaatlar bittiğinde de %17 talep ediliyor ama vergi dairesi sizi 2 yıl ödememek için uğraştırıyor. Yapılan düzenlemelerle yaşanan bu sıkıntıların önünde geçileceğini düşünüyoruz.”
Yeminli Mali Müşavir Emre Kartaloğlu:
Özel Esaslar Sistemi Daha Kolay Hale Geldi
Maliye Bakanlığının KDV’de yapmış olduğu reformun büyük ölçüde düzenlemeyi kapsadığını söyleyen Yeminli Mali Müşavir Emre Kartaloğlu, “30 yıldır uygulanmakta olan bir kanun var elimizde. Kanunlarımız maalesef yamalı bohça haline geldi. Birçok kanun değişikliği ile KDV kanunu üzerinde 56 kere değişiklik yapıldı. Geçtiğimiz şubat ayı içerisinde de kanuna yeni istisnalar eklendi. Kanuna ilişkin 91 tane Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılmış, 123 adet de genel tebliğ yayınlanmış ve artık hangi tebliğ ile ne yapıldığını takip edemez duruma gelmiştik. Ayrıca bugüne kadar 65 sirküler yayınlanmış, yine 100’e yakın genel yazı, iç genelge ve KDV ile ilgili binlerce özelge verilmişti. Bunların hepsi kalkmadı, uygulamada devam ediyor ama 123 genel tebliğ ortadan kalktı ve şu an KDV ile ilgili ‘KDV Genel Uygulama Tebliği’ var” diye konuştu.
KDV Kanununun 6 bölümden oluştuğunu ifade eden Emre Kartaloğlu şu bilgileri aktardı; “Tebliğde de 6 bölümden oluşan bir düzenleme yapılmış ve kanuna paralel düzenlemeler söz konusu. Ancak yürürlüğü ile ilgili dahi kimi sorunlar var. 1 Mayıs itibariyle yapılacak işlemlerde bu tebliğ hükümleri uygulanacak. Bazı yeni düzenlemeler var. Örneğin indirimli teminat uygulaması ve hızlandırılmış iade sistemi yeniden yapılandırıldı. Bunların ne zamandan itibaren yürürlüğe gireceği tebliğde yer alıyor. Bir belirleme eksikliği var. Aralık 2013 dönemi KDV iadesi dosyasını vergi dairesine bu tebliğde istenen evrakları mı yoksa eski tebliğlerdeki mevzuata göre mi hazırlayıp verilecek? Buna ilişkin bir belirleme yapılmamış ve tebliğde yayını izleyen aybaşından itibaren yürürlüğe girer denilmiş. Özel bir belirleme olmadığına göre, Aralık 2013 ya da Ocak 2014 dosyasını hazırlarken eski tebliğe göre hazırlamamız gerekiyor. Bildiğimiz konuların tebliğ çerçevesinde düzenlenmiş olduğunu söylemek mümkün.”
Temel değişikliğin istisna, iade sistemi ve özel esaslar sistemine ilişkin olduğunu vurgulayan Kartaloğlu, sözlerine şöyle devam etti; “Özel esaslar sistemi değişti ve daha kolay hale geldi. Yani özel esaslar ile ilgili olarak girmek zor, çıkmak kolay hale geldi. KDV Kanununun 13. maddesinde imal, inşaat, tadil, bakım ve onarım çalışmalara ilişkin istisnalar, ayrıca altın ya da kıymetli maden arama rafinaj işlemlerine ilişkin istisnalar da düzenlenmiştir. Burada istisna ve iadenin mantığının tamamen değiştiğini görüyoruz. Örneğin altın arama faaliyetinde KDV ödenilerek mal ya da hizmet alınır, daha sonra bunun iadesi arama yapan mükellefe yapılırdı. Şimdi ise, proje uygulamasına geçiliyor ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından izin belgesi alınarak, proje uygulaması başlatılıyor ve KDV ödenmeden mal veya hizmet alınıyor. O nedenle satıcılar istisnalardan yararlanıyor ve KDV’nin iadesini talep edebiliyorlar. İstisnalara ilişkin usul ve esaslar daha basit ve anlaşılır hale geldi, ancak satır aralarında tespit ettiğimiz bazı kısıtlamalar da yapıldı. Dahilde işleme izin belgesi kapsamında istisnalardan yararlanan ya da iade alan bazı mükellefler ve ihraç kaydı ile mal teslim edenler için de bazı kısıtlamalar ve kolaylaştırmalar var.
“İade Limitindeki Yüzde 25’lik Artış Mükellefin Lehine”
Hızlandırılmış iade sisteminin şartları kolaylaştırıldı. Sertifika alabilmek daha kolay, kaybetmek daha zor hale geldi. İade türleri itibariyle de değişiklikler yapıldı. Ancak temel bir değişiklik söz konusu. 2001 yılından bu yana inceleme, teminat ve YMM raporu istenmeden yapılabilecek 4 bin liralık bir iade limiti uygulaması vardı. 13 yıllık sonra bu rakam mükellefin lehine olacak şekilde %25’lik artışla 5 bin liraya çıkarıldı. Özetle, YMM raporu istenmeden, teminat gösterilmeden ve inceleme yapılmadan alınabilecek KDV iadesi tutarı 4 bin liradan 5 bin liraya çıkarıldı. Bunlar her iade türü için farklılık gösteriyor. Tebliğde düzenlenmedi ama bir KDV iadesi takip sistemi oluşturuldu ve internet üzerinden görülebilecek duruma getirildi.
KDV İade Tutarı Nasıl Hesaplanacak?
KDV iade tutarında çok büyük bir değişiklik olmamasına rağmen, daha netleştirilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Daha kolay ve sadeleştirilmiş, ancak daha önce de belirttiğimiz gibi uygulama çok önemli. Şekillendirmek biraz da bizlere düşüyor. Bunları ne kadar iyi bilirsek uygulamayı da yönlendirme şansımız olabilir. KDV iade tutarı, iadeye konu mal veya hizmet bedelinin genel vergi oranı ile çarpılması ile bulunan tutardan fazla olamıyor. İhracatı ele alırsak 1milyon liralık bir ihracat teslimi yaptıysak alabileceğimiz maksimum iade miktarı 180 bin liradır. Tebliğde genel vergi oranını aşamaz deniliyor. Öte yandan KDV iade talebi olmayan bir mükellefi özel esaslara alma konusunda aslında Maliye Bakanlığının bir yetkisi yok, Bakanlık belirlemeye yetkilidir. Bu talebi olmayan bir mükellefin özel esaslara alınması vergi tekniği olarak mümkün değil. Bu maddeler iadeyi düzenler, o nedenle talebi olmayan firmanın özel esaslara alınması mümkün değildir. Tebliğde, yetkilere dayanarak olumsuz rapor ya da tespiti bulunan mükelleflerin özel esaslara alacağı belirtiliyor. Daha sonra da, mükellefin iade talebi olmasa dahi hakkında olumsuzluk varsa özel esaslara alınabileceği bildiriliyor. Karşı durduğumuz nokta burası. Mükellefin iade talebi yoksa özel esaslara alınmaması gerekir. İkincisi ise, özel esaslara bir ilave yapılmış ve mükelleflerin mahsuben iade talepleri için özel esaslar uygulanamaz denilmişti. Ancak bu tebliğde bir ayrım yapılmamış. Getirilen bu hükmün atlandığını düşünüyorum. Bu bölümde mükellef adına olumlu düzenlemeler yapılmış, ama mahsubun ayrı tutulmaması çok büyük bir olumsuzluk. Bir teknik hata olduğunu ve düzeltileceğini umuyorum. Yapılmazsa çok büyük bir geriye gidiş olacağını düşünüyorum.”
Kimler Özel Esasa Tabi Tutulabilir?
Belgelerinin en az %50'sinin sahte olduğu raporla tespit edilen Vergi Usul Kanununun 153/A maddesi kapsamındaki mükellefler özel esaslara tabi tutulurlar. Sahte ya da yanıltıcı belge düzenlemek ve kullanmak, oluşturulacak raporun temelini teşkil eder ve olumsuz tespit olarak kabul edilir. Vergi inceleme raporlarının vergi inceleme elemanları tarafından düzenlenmesi gerekir. Sahte belge düzenleyicisinin komisyon gelirinin var olup olmadığı, mükelleflikle ilgili düzenli evraklarını ve bildirgelerini verip vermediği gibi, birçok asgari unsurun tespiti yapılmadan incelenen belgelerin sahte belge olduğunu, bunu yapanın da sahte belge düzenleyicisi olduğunu iddia etmek mümkün değildir denilmektedir. Bence bu bir reformdur. Vergi tekniği raporları yazılırken bunlara dikkat edilmesi gerekir. Artık sahte belge düzenleyicisi raporunun düzenlenme ihtimali zayıfladı.
Müteselsil Sorumluluk
Vergi Usul Kanunun 11. maddesinden kaynaklanan müteselsil sorumluluk var ancak bununla özel esasları birbirine karıştırmamak gerekir. Kanunda, mal ve hizmetin alım satımına taraf olanlar hazineye intikal ettirilmeyen vergiden müşterek müteselsilen sorumludur deniliyor. Yani ticaret yapılan karşı firma KDV ödemesini yapmadıysa benim firmamda aynı derecede bu ödemeden sorumludur deniyor. Bundan kurtulmanın tek yolu, mal ya da hizmet alımının bedelini banka ödemesi yoluyla yapmak. Ancak burada önemli bir durum var; herhangi bir hesaba bağlı olmaksızın örneğin kasadan yapılan ödemeler geçerli değildir. Bu ödemeyi banka yolu ile havale etseniz bile incelemede bir ilişki bulunursa müteselsilen sorumlu tutulursunuz ve ödenmemiş olan KDV için doğrudan ödeme emri ile 7 gün içinde ödeme yapmanız istenir.”
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Türker Yıldırım:
Bavul Ticaretinde Döviz Alım Belgesi Yürürlükten Kalktı
Tebliğin KDV iade uygulama bölümlerine ilişkin bilgi veren Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Türker Yıldırım ise, uygulamada yaygın olan yeni tebliğ ile yenilik ve değişiklik atfedilen işlemler üzerinde durdu. Ülkemizdeki en yaygın iade türü olan KDV Kanunun 11/1A maddesi kapsamındaki ihracat teslimlerine değinen Türker Yıldırım, “İade taleplerinde aranılan ilk belge, 429 seri nolu Vergi Usul Kanunu genel tebliği ile uygulamaya giren ve bütün iade taleplerinde aranılan İnternet Vergi Dairesi aracılığıyla elektronik ortamda gönderilen standart iade talep dilekçeleridir. Benzer şekilde mal ihracatı için gerekli mahsup dosyası da ilk sırada aranılan belge olarak karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu.
Yüklenilen KDV listesinin doğal olarak iadeye konu olan KDV’nin yeniden hesaplanmasına gerek duyulan bütün iade türlerinde karşılaşıldığına dikkat çeken Yıldırım konu ile ilgili şunları aktardı; “Tebliğin 19 numaralı ekinde, işlemin bünyesine giren doğrudan vergilerin genel giderlerden alınan payın ve amortismana tabi payın ayrı ayrı hesaplanıp beyan edilmesi isteniyor. Kanun ile aynı maddede yer alan her ne kadar tebliğde işlem kodu yanlışlıkla 322 olarak gösterilse de beyanı 403 kodlu satırla yapılan bavul ticaretinden kaynaklanan iade taleplerinde ise, özellik arz eden belge, istisna izin belgesi. Gerçek usulde KDV mükellefi olan ve hakkında olumsuz rapor olmayan bütün mükelleflerden baştan istenen istisna izin belgesi gerekliliğini koruyor. Bir diğer yeni uygulama ise, daha önce bavul ticaretinden kaynaklanan istisnanın şartlarından biri olan döviz alım belgesinin temininin ve ibrazının artık yürürlükten kalktığıdır. Mal ihracından kaynaklanan iade taleplerinde ve bavul ticaretinden kaynaklanan iade taleplerinde bütün mahsuben iade talepleri, 5 bin liraya kadar olan nakit iade talepleri, vergi inceleme, YMM raporu ve teminata gerek olmadan yerine getirilecek. Kanunun aynı maddesinde yer alan hizmet ihracından kaynaklanan iade taleplerinde ise bavul ticaretinin tam tersi istikamette dövizin Türkiye’ye getirildiğini ispat eden belgenin ibrazı zorunlu. Yeni uygulama hizmet ihracından kaynaklanan iade taleplerinde eğer talebimiz nakden ise, miktara bakılmaksızın artık YMM raporu hüküm ifade etmeyecek ve mutlaka vergi inceleme elemanının raporu gerekecek. Yolcu beraberinden kaynaklanan eşya ihracında iadenin alıcıya yetki belgesine sahip aracı ile ödenmesi uygulaması aynen yürürlükteki yerini koruyor, ancak söz konusu yetki belgenin temini amacıyla idareye yapılan başvurularda gerekli şartlardan biri olan asgari özkaynak tutarı, yeni tebliğ ile 500 binden 1 milyon TL’ye çıkarıldı.
“Dahilde İşlemede İmalatçı Şartı Aranmayacak”
İhraç kaydı teslimlerde yeni bir uygulama karşımıza çıkıyor. Gümrük beyannamesinde imalatçının vergi dairesinin, vergi kimlik numarasının yer alıyor olması, yeterli olmayacak. İhraç edilen ürünün ihracatçı tarafından onaylanan yazının mutlaka temin edilip beyanname kapsamında vergi dairesine ibrazı gerekiyor. Dahilde işleme izin belgesi kapsamındaki teslimlerde karşımıza çıkan yeni uygulama, belge sahibi alıcının ve alıcıya mal teslimi yapan satıcının artık imalatçı olma şartı aranmayacak.
Özellik arz eden bir diğer konu da kısmı tevkifat kapsamında yer alan; etüt, plan, proje, danışmanlık, makine, teçhizat, demirbaş ve bakım onarım işlemleri, her türlü yemek ve organizasyon hizmetleri, her türlü baskı ve basım hizmeti, yapım işleri ile birlikte mimarlık mühendislik ve etüt proje hizmetlerinde tevkifat uygulaması sadece belirlenmiş alıcılar tarafından yapılabilecek. KDV mükellefleri bu teslimlerle ilgili tevkifat yapamayacaklar. Aksi olarak turistik mağazalarda verilen müşteri bulma ve götürme hizmetlerinde ise sadece KDV mükellefleri tevkifat uygulayabilecek. Söz konusu işlemler haricindeki bütün kısmı tevkifat kapsamındaki işlemlerinde hem KDV mükellefleri hem de belirlenmiş alacak tevkifatı uygulayabiliyor.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder