Konya Merkez Selçuklu ilçesi Sille yerleşmesine yolum düştü. ÇEKÜL akademi eğitim çalışmaları kapsamında Sille ile tanıştım. Önce Sille’de yapılan çalışmaları uzmanlarından dinledik. “Konya Havzasında Tarihsel Derinlik, Kimlik Değerleri ve Selçuklu Uygarlığının Kültür Mirası: Gevela Kalesi” Prof Dr Ahmet Çaycı ve Yrd Doç Dr Zekeriya Şimşir anlatımı ile bilgilendik. “Güçlü Geçmişten Yarınlara; Gelişen Sille’nin Öyküsünü “ anlatan ise Selçuklu Belediye Başkan Yardımcısı A. Hayrettin Yalınız oldu. Hayrettin Bey iki günlük süreçte bizleri yalnız bırakmadı ve Sille gezisinde de yerinde de bilgilendirendi.”Antik Dönemlerden Günümüze Sille ve Aya Elenia Müzesi” Yrd. Doç Dr Mete Mirmiroğlu yapılan çalışmaları anlattı. “Somut Olmayan Kültür Mirası Yaşatma Çalışmaları” konulu sunumu Prof. Dr M.Ali Kapar yaptı.”Kaybolan Hafızasını Arayan Kent Sille: Koruma Amaçlı İmar Planı” anlatımında ise Yrd. Doç Dr Nurçin Çelik’i dinledik. İbrahim Divarcı Selçuklu Mirası fotoğrafları ile gördüğümüz yerleri birde gezerek izledik.
Sille, Konya merkeze 8 kilometre uzaklıkta. Sille, giriş sonrası derenin iki yana ayırdığı yerleşmede yol boyunda tarihe yolculuk eder gibi ilerliyorsunuz. Kurtarma çalışmaları ile önemli ölçüde yenilenen mekanlar ile tarihi doku canlandırılmış, Konya denince akla gelen Meram gibi, Sille de doğal dokusu yeşil ile tarihin izlerinin buluşmasıyla çekici konuma ermiş. Konyalılar ve diğer ziyaretçiler için kahvaltı ve yemek evlerine dönüşen yapılar önemli restorasyon geçirmiş, Doğal güzellik ve tarihi doku ile insanlar bölgeye dinlenme ve gezme amaçlı gelince Sille önemli konuma ermiş. Sille Sokak Sağlıklaştırma alanlarını gezdik,Hacı Ali Ağa Hamamı, Hacı Kamber Konağı, Bekmezci evi, Butik Otel, Ak Cami, Çay cami, Sille Geleneksel Mum Yapım atölyesi, Testi Çömlek yapım yeri uğrak verdiğimiz bazı mekanlar oldu. Zaman Müzesi’ne de uğradık. İlginç bir girişim. Kilise ise görkemli ve dikkat çekici, Yamaçlarda tarihi mağaralar o dönemlerdeki yaşamların görünen yüzü. Sille bölgede yapılan araştırmalarda M.Ö 8-7 yy Frig uygarlığına kadar giden izler bulunmuş. Sylata ya da Sylla adı ile antik dönemde bilinen bölge Roma döneminde iskân gördüğü kalıntılardan saptanmış. Bizans döneminde gerileyen bölge Bölge M.S 7-10 YY arası Arap akınlarına uğramış. 1071 sonrası Selçukluların Konya egemenliği ile yeniden gelişen Sille gayrimüslimlerce merkez seçilmiş, Haçlı ordularının 1072’de bölgeyi talan ettiği biliniyor.
1226 yılında Sultan I.Alâeddin Keykubat Ermenistan seferi dönüşü Hıristiyan Peçenek Türklerini Konya’ya getirip Sille’ye yerleştirdiği de kaynaklarda yer alıyor. Karaman oğulları, Osmanlılar dönemlerini gören bölge 1923 yılında mübadele ile nüfus yapısı değişmiş ve terk edilen yapılar mekânlar yok olma noktasına ermiş. 1989 yılında Selçuklu ilçesine iki mahalle olarak bağlanan Sille, 1995 yılında Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından kilise, manastır ve mezarlıkların bulunduğu güney yamaçlar birinci derece sit alanı ilan edilmiş. Mübadele öncesi Türk-Rum, Müslüman, Ortodoks-Hıristiyanların yaşam alanı olan Sille’de çok sayıda kurtarılarak güncellenmiş ve görünüm geçmiş ile buluşarak değişime ermiş yer var. Özünde eski bir resimden yola çıkarak çalışmalar başlamış, Kentsel sit alanı içinde kalan üç dükkân ile bir tarihi evi Selçuklu Belediyesi onarmış, 69 adet evin koruma amaçlı İmar plan notları doğrultusunda cephe onarımları da gerçekleştirilmiş. Sille’de restorasyonlar Sille Kültür evi ve Hacı Ağa Hamamı ile başlamış. Hediyelik eşyaların satış yeri kılınan Hamam Anadolu’da benzer örnekleri olan kubbeli bir yapı. Ak Cami, Çay Cami, Mormi Cami, orta Cami, Subaşı camilerin de yenileme de yapılmış. Sille evleri tek yada iki katlı inşa edilmiş, çoğunluğu cumbalı evlerde temel yapı malzemesi Sille taşı olarak bilinen bölgede ki çıkarılan taşlar, Ahşap malzemede yapılarda bolca kullanılmış taş duvarlarda hatıl, bağdadi kısımlarda ise ara malzemesi ahşap.
Dolap, kiriş, sütun, kapı, oda döşemesi gibi yerlerde de ahşaptan yararlanılmış. Eskinin izleri yenilense de farklı duruyor. Sokak aralarında yaşamın aktığı noktalarda dün bugune taşındıkça Sille yeni bir kimliğe doğru dönüşmüş. Eski sayılacak yada yıkıntı yapılarda var onlarında süreç içinde dönüşümü olağan. Kapılarına baktım çoğunluk değişime uğramış, birde çok yerde rast geldiğimiz simgesel bir şekil bir yapıda var mı diye gözledim ama rast gelmedim. Geze geze bir uçtan bir uca erdik. Yolun sonuna ermeden 327 yılında Bizans Kralı Konstantin annesi Aya Elenia adına yaptırılan restore edilen kiliseden biraz ayrıntı vereyim.. Hagios Mikail ya da Büyük Kilise diye tanımlanan yapı Subaşı Mahallesinde derenin yanında. Çevre düzenlenmesi yapılan kilise Dört serbest destekli, kapalı haç planlı, dört ayağın taşıdığı yüksek kasnaklı kubbeli, batısında narteks adı verilen bir giriş ve galerilere geçişi sağlayan merdivenler bulunuyor. Apsis’in ön tarafında ahşap ustalarının yaptığı görülmeye değer ikonastasis etkileyici.1880 yılında yapılmış freskler ve rokoko üslubunda altın yaldızlı alçı süslemeler ile iç doku oldukça zengin, Giriş kapısı iki yanında ata binmiş Aziz Georgios iel Aziz Minas resimleri var. Kubbede pantokrator İsa, kasnakta imparator Konstantin ve Annesi Helene ile Aziz figürü pandantiflerde dört İncil yazarı, kuzey, güney ve doğu kemerler üzerinde Meryem, İsa vaftiz edilmesi, melek, Havva’nın cennetten yasak elmayı alması ve Âdem ile Hava’nın cennetten kovulması resmedilmiş. Kilise gibi Zazadin Han’da onarılan yerlerden.
Prof Dr Metin Sözen nereye ermiş ise orada değişimde gerçekleşmiştir. Prof Dr. Metin Sözen adı verilen atölyede 22 taş ustası, duvar ustası, sıvacı, demirci ustası ve 10 ahşap ustası yetiştirilmiş ve böylece işini bilenlerle Sille değişim yaşanmış. Sille değişimi yalnız yapılarda yakalamamış tarihsel süreçte bölgedeki el sanatları halk şiirleri, yerel masallar, deyimler, türküler, ninniler, yaşanmış hikâyelerde gündeme taşınmış, Sille Kalkındırma ve Tanıştırma Derneği 5000 yıllık kültür vadisi Sille diye çıkardığı dergi ile de bölgede yaşanmışlıkları yaşananları ve yaşamı kimi olayların canlı tanıkları ile gündeme taşıyarak ayrı bir kültür hizmeti veriyor. Konya özgü yemeklerin sunulduğu işletmelerde yemek yerken, Akşam ise yerel müzik örnekleri bölge sanatçılarını dinlerken ayrı bir keyf alıyorsunuz. Mum üretim atölyesi, çömlek imalatçısı gibi yerleri de ilginç noktalar olarak tasarlamışlar. En azından Sille yemek ve hediyelik sorununu aşacak planlama yapılmış. Bölge neden yenilendiğinin farkında.. İzmir Ödemiş Birgi evleri ve dokusu buradan çok daha detaylı ve zengin ama sunumda Sille daha dolu dolu, Sille için düşünenler doğru olanı yapmış ve Konya içinde hafta sonu uğrak yeri olacak bir alan yaratmış, parkları gezi alanları ile Sille hem tarihi hem günümüzü birlikte yaşatan bir çekim merkezi durumuna ermiş. Konya’da o kadar çok yer var ki Sille’de notlar arasına alınacak yerlerden. Sille’de çok sayıda resim çektim. Benim olduğum resimlerimi de ÇEKÜL Akademiden Figen Toksöz çekti. Gezi boyunca her sorunla ilgilendi. Bir Akademi eğitimi daha bilgilenme adına da dolu dolu geçti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder