Fas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Mart 2015 Cuma

GÜNEŞİN BATTIĞI ÜLKE: FAS

Kızıldan Beyaza Renklerin ve Sessizliğin Ülkesini Gezonline ile Keşfedin
Bahar ayları yaklaşıyor. Gezonline; soğuk, yorucu kış aylarının ardından ılıman ülkelerde baharı karşılamak isteyen gezi severleri Kuzey Afrika’nın gizemini keşfetmeye davet ediyor. Keyifli bir tatil yapmak, oryantal ve otantik yerleri keşfetmeyi seven gezginlere gizemli bir atmosfer yaşatıyor.


Hem Akdeniz’e, hem de Atlas Okyanusu’na kıyısı olan bir ülke Fas.  Ülkenin bir tarafında dağların zirveleri bembeyaz karlarla kaplı iken,  Büyük Sahra Çölü’nde sıcağın etkisi hiç bitmiyor. İspanya ile Celebitarık Boğazı’yla ayrılan, büyüleyici şehirlerinin sahip olduğu tarihi eserleriyle adından sıkça söz ettiren Kuzey Afrika ülkesi… Çoğunluk Berberi ve Araplardan oluşsa da halk kendine güneşin battığı yer anlamına gelen ‘Mağribi’ diyor.


Unesco’nun Dünya Mirasları Listesi’ne 6 yer ile girmeyi başaran Fas; renkli ve gizemli şehirlerinde, masalsı bir dünya ile günümüz modern yaşamını bir arada barındırıyor. Tarihi oldukça eskilere dayanan başkent Rabat; her noktasında farklı bir tarihi dokunun işlendiği dar sokakları, eski yapıları ve hisarlarıyla turistleri etkisi altına alıyor. Filmlere konu olan dünyaca ünlü Kazablanka şehri ise, oryantal yaşamın yoğun olarak hissedildiği Fas’ın modern yüzünü tüm dünyaya sergiliyor. Dünyanın en büyük dini yapılarından biri olan ve 210 metre yüksekliğindeki minareye sahip Hassan 2 Camii de dünyaca ünlü bu şehirde bulunuyor. Kızıl şehir olarak bilinen Marakeş; kentin ana meydanı Djemaa el Fna’da  (Kıyamet Meydanı) yılan oynatıcılar, falcılar, seyyar satıcılar ve çalgıcılar gibi Fas kültürünü yansıtan her ayrıntıyı barındırıyor. Kuzey Afrika’nın en iyi korunmuş Roma kalıntısı olarak kabul edilen; mozaikleri, kemerleri ve tapınak kalıntılarıyla meşhur Volubilis antik kenti Fas’ta görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor.

Yurt içi ve yurt dışı 125 bin farklı otel seçeneği sunan Gezonline ile siz de bu renkli ve gizemli ülkede bulunmak için yerinizi www.gezonline.com web sitesinden online olarak ayırtın. Gezonline’a özel otel fiyatlarıyla dünya şehirlerini ziyaret etmek için geç kalmayın.

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Fotoğraf tutkunu gezginlere özel konsept turlar; Fas, Ürdün, İzlanda ve Bosna Hersek - Karadağ


Özgün ve konforlu seyahat arayışındaki gezginlerle birlikte dünyanın farklı noktalarını keşfeden Gazella Turizm, Mayıs ayından itibaren yaz boyunca fotoğraf meraklılarıyla dünyayı geziyor. Gazella Turizm, üç yıldır düzenlediği fotoğraf turlarına yeni bir boyut ekleyerek temel fotoğraf eğitimi verilen özel turları da gezginlere sunmaya başladı. Gazella Turizm’in konsept turları arasında yer alan Foto-Safari, ortak tutkuları fotoğraf olanları dünyanın egzotik coğrafyalarında bir araya getiriyor. Türkiye’nin önde gelen fotoğraf sanatçıları ile birlikte görsel dünyaya doğru derin bir yolculuğa çıkan fotoğraf meraklıları, bu turlarda hem fotoğraf sanatının sırlarını öğrenerek yeni teknikler kazanıyorlar, hem de özel kurgular aracılığıyla çekim yaparak tur sonunda ödüller kazanabiliyorlar. Fotoğrafa yeni başlayanlar ise, farklı turlarda özel eğitmenlerin eşliğinde yeni yerler keşfederek fotoğraf sanatına giriş yapıyorlar. 


Gazella Yönetim Kurulu Başkanı Velit Gazel, Foto-Safari konsept turlarıyla ilgili olarak, “Gazella Turizm ile yola çıkan gezginler, Türkiye'nin en kapsamlı ve en çeşitli fotoğraf turu portföyünden yararlanıyor ve her ay dünyanın bir köşesinde bize katılabiliyorlar. Gezginlerimiz, Foto-Safari turlarımız sonunda dünyaya bir daha aynı gözle bakılamayacağını bizzat deneyimlemiş oluyorlar. Fotoğraf makinesini ilk kez eline alanlar, düzenlediğimiz özel eğitmenli temel fotoğrafçılık eğitimi turlarımız sayesinde normalde 4-6 hafta sürecek bir eğitimi 4-5 günde gezerek tamamlayabiliyorlar. Mevcut fotoğrafçılık bilgilerini geliştirmek isteyenler için de ayrıca turlarımız oluyor. Katılımcılar, her gezi sonunda yaşamlarına unutulmayacak anılar kattıkları gibi kadrajlarında da ustalaştıklarını fark ediyorlar. Çekimlerde maksimum keskinlik yakaladıklarını, daha güzel kompozisyonlar oluşturduklarını ve karşılaştıkları ilginç nesnelerin yakın plan çekimlerinin reflekse dönüştüğünü görüyorlar. Usta fotoğraf sanatçılarının engin deneyimlerinden yararlanmak ise, katılımcıların tur sonunda en büyük kazanımları oluyor” diyor.  


Fotoğrafa yeni başlayanlar için temel fotoğraf eğitimi
Gazella Turizm’in fotoğrafa yeni başlayanlar için düzenlediği eğitmenli turlardan ilki Bosna Hersek – Karadağ turu. 26-30 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek bu tur, Komunist dönemin ve “büyük ağabey” Yugoslavya’nın yıkılması sonucu paramparça olmuş bir ülkenin küllerinden doğan küçük kardeşlerini, Bosna Hersek ve Karadağ'ı kapsıyor. Yugoslavya İç Savaşı’nın derin izlerini hala taşıyan Bosna Hersek ve doğal güzellikleri ile gezginleri büyüleyen Karadağ, bu turda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Mostar, Budva ve Kotor'u da yanına alarak gezginler için özel bir eğitmen eşliğinde unutulmayacak fotoğraf kareleri oluşturuyor. Karadağ’ın bağımsızlık sembolü olan Locven Dağı’nın sunduğu muazzam manzaralar, isimleri tanıdık yapıtlar ve tadları tanıdık yemekler gezginleri bekliyor. Türk insanına çok benzeyen yerel halk  için misafir oluyoruz. 

Turun fiyatı, tüm ekstra turlar ve kişiye özel havalimanı-ev transferleri dahil  880 avro. 

Gazella Turizm'in yakın zamanda fotoğraf sanatçılarının eşliğinde gerçekleştireceği diğer Foto-Safari turları se şöyle:  


10 – 17 Mayıs: Fas
Kuzey Afrika'nın gizemli ülkesi Fas, kumul tepelerinden Afrika güneşini selamlamak ve Atlas Dağları'nın arasından geçerek büyülü başkent Marakeş'in daracık sokaklarını ve rengarenk pazarlarını objektife yansıtmak isteyenleri bekliyor. Dünyanın en çok izlenen filmlerinden birine adını veren Atlantik kıyısındaki Casablanca, ülkenin en otantik şehirlerinden biri olan Fez ve “Çağrı”, “Mumya”, “Gladyatör” gibi pek çok gişe filmine set olmuş olağanüstü kasır Ait Ben Haddou turun en çarpıcı noktalarından bazıları. Bedeviler eşliğinde deve turu esnasında Sahra Çölü'nde güneşi karşılayan fotoğrafçılar, tüm bu görsel zenginlik arasında geleneksel bir çöl evinde yerel müzik dinletisine misafir olma şansını ve baharat kokulu “Kırmızı Şehir” Marakeş'in geniş meydanlarında eskiyle yeniyi buluşturan bir zaman tüneline girme fırsatını yakalıyor. Fas turu, özellikle The Sheltering Sky romanından beyazperdeye uyarlanan Bernardo Bertolucci imzalı Çölde Çay filmini hafızalarından silemeyenler ve çöl fotoğraflarında ışık kullanımının en ince ayrıntılarına hakim olmak isteyenler için birebir. Aynı zamanda çok sayıda portre, silüet ve etnik kültür fotoğrafları yakalamayı hayal edenlerin öncelikli tercihi.

Turun fiyatı, tüm ekstra turlar ve kişiye özel havalimanı-ev transferleri dahil 1590 avro. 


26 Temmuz - 2 Ağustos: İzlanda
Ateş ve buz ülkesi İzlanda, kayaların kenarında ve buz dağlarının çevresinde fotoğraf çekmenin tadına varmak isteyen gezginleri bekliyor. İzlanda turu, fotoğrafçılara gayzerlerin oluştuğu bölgede, görkemli doğa harikalarının eşliğinde nefes kesici bir foto-safari vaat ediyor. Buz gölleriyle sarmalanan İzlanda, fotoğrafçıların rotasını yerden gökyüzüne fışkıran gayzerlerin, heybetiyle büyüleyen şeffaf buzulların ve alabildiğine güçlü akan yüksek şelalelerin arasından geçiriyor. 1360 metre yükseklikteki Langjokoll Buzulu, yağmur sularının turkuaz göl yüzeyiyle buluştuğu Viti Krateri ve 118 metre yükseklikten akan Hengifoss Şelalesi, aynı zamanda doğa sporlarına düşkün fotoğrafçılar için Foto-Safari haritasına eklendi. Doğa fotoğrafçılığı için eşsiz bir dokuya sahip olan İzlanda, uzun pozlama ve manzara fotoğrafları çekmek isteyen gezginler için bulunmaz bir fırsat. 

Turun fiyatı, tüm ekstra turlar ve kişiye özel havalimanı-ev transferleri dahil 2390 avro. 


12-17 Eylül: Ürdün
Romalılardan Araplara, Haçlılardan Müslümanlara kadar pek çok medeniyetin izlerini taşıyan ve birbirinden kutsal mekanlara ev sahipliği yapan Orta Doğu'nun kıyısındaki Ürdün, 6 günlük bir turla fotoğraf tutkunlarını tarihin derinliklerine doğru yolculuğa çıkarıyor. Binlerce yıldır eşsiz varlığını ve kültürel yapısını koruyabilen bu ülke, 2 bin yıldan fazla zamandır ayakta olan ve bugün UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Petra Antik Kenti'yle ünlü. Bir zamanlar çöl insanlarının geçici konaklama mekanı olan Petra, büyülü renklerini fotoğrafçıların vizörlerine yansıtırken, Hz. Musa’nın kutsal toprakları ilk gördüğü yer olduğu düşünülen Nebo Dağı da mistik dokusuyla efsanevi fotoğraflara ev sahipliği yapacak. Kızıldeniz kıyılarından başlayarak türlü renklere bürünen Rum Vadisi ise, eşsiz bir panoramada katılımcılara 4x4 araçlarla safari keyfi sunacak. Gündoğumunda masalsı Lut Gölü’nde, dalgalardan arınmış yapısıyla ziyaretçileri sükunete davet eden Ölü Deniz’de ve Antik Roma’dan beri ayakta olan bir başkentte hafızalardan silinmeyecek kareler yakalamak garanti. Ayrıca Akabe Körfezi’nde bulunan rengarenk mercanlara dalarak sualtı fotoğrafları çekmek, turun ayrıcalıkları arasında. Muazzam ışık detayları arasında portre, silüet ve etnik kültür fotoğrafları çekmek isteyenler, çöl ortamında, bedeviler ve develer eşliğinde, hem gezgin hem de fotoğrafçı olmanın keyfine varacaklar. 

Turun fiyatı, tüm ekstra turlar ve kişiye özel havalimanı-ev transferleri dahil 1490 avro. 

12 Mart 2014 Çarşamba

Turizm Afrika’nın Altın Madeni

TURİZMİN SESİ/ Ufuk TEPEBAŞ
 Afrika, dünyanın en hızlı büyümekte olan on ülkesinden yedisine ev sahipliği yapıyor



Uluslararası Para Fonu’na göre dünyanın en hızlı büyümekte olan on ülkesinden yedisine ev sahipliği yapan Afrika, BM Dünya Turizm Örgütü tarafından da son on yılda en hızlı büyümekte olan turizm bölgelerinden birisi olarak adlandırılmaktadır. Sahra altı Afrika coğrafyasındaki çeşitlilik, zengin kültürel miras, kendisine özgü milli parkları, gölleri, şelaleleri ve adaları, bölge turizmine mukayeseli üstünlükler sağlamasına karşın, altyapısal eksikliklere bağlı olarak söz konusu potansiyelden, gerektiği ölçüde istifade edilememektedir. Bu noktada ulaştırma, enerji, su ve telekomünikasyon gibi alanlarda yatırımların arttırılması gerektiği üzerinde genel bir mutabakat söz konusudur.



BM Dünya Turizm Örgütü’ne göre, 2012 yılında dünya genelindeki turist sayısı ilk kez 1 milyar barajının üzerine çıkarken (1 milyar 32 milyon), Asya, Afrika, Orta ve Doğu Avrupa gibi gelişmekte olan bölgelere yönelik talepte artışlar görülmektedir. 2011 yılında Afrika’yı ziyaret eden turist sayısı 50 milyonun üzerinde olurken, 2012’de 63,6 milyona ulaşmıştır.[1] Bu sayının 2003 yılında 37 milyon olarak kayıtlara geçmiş olması, gelinen noktanın mukayese edilmesi bakımından önemli bir göstergedir. Bölgesel düzeyde kıtanın en çok turist çeken kesimi Kuzey Afrika olurken, ardından Güney, Doğu, Batı ve Orta Afrika şeklinde sıralanmaktadır.

Güney Afrika Cumhuriyeti, Mısır, Fas, Tunus, Tanzanya ve Mauritius, 2012 yılında sektörde en çok gelir elde eden ülkeler olmuşlardır. Yine aynı yıl turizm ve ulaştırma sayesinde 8,2 milyon kişiye istihdam fırsatı sunulmuştur.[2] Söz konusu gösterge, nüfusunun %70’ini 25 yaş altı kesimin oluşturması münasebetiyle dünyanın en genç kıtası Afrika için önemli bir ölçüttür.

 Öte yandan Afrika, dünya nüfusunun yaklaşık %15’ini oluşturmasına karşın, uluslararası turist sayısından %5, dünya turizm hâsılatından ise yalnızca %3’lük bir pay alabilmektedir. Afrika’nın 2012 yılında elde ettiği uluslararası turizm hâsılatı, 43,6 milyar dolar olarak açıklanmıştır.[3] Söz konusu tutar, sektöre gerekli yatırımların yapılabilmesi bakımından yeterli olmamakla birlikte Afrika’ya yönelik dış yardımların yaklaşık iki katına karşılık gelmesi münasebetiyle azımsanmamalıdır.

 Mauritius, Gambiya, Seyşeller, Cape Verde (Yeşil Burun Adaları) ve Komorlar gibi küçük yüzölçüme sahip ülkeler, turizmde büyük birer potansiyele sahip olmalarının yanı sıra ziyaret edildikleri turistler tarafından Afrika kıtasından çok farklı yerler olarak tanımlanmaktadırlar. Bahsi geçen ülkelerin turizm hâsılatları, Gayri Safi Yurtiçi Hâsılalarına yüksek oranlarda katkı yapmaktadır. Bu oranların Seyşeller’de %50, Cape Verde’de %30, Mauritius’da %25, Gambiya’da %16’ya kadar ulaştığı bildirilmektedir.[4]

 Ruanda ve Uganda, vahşi yaşama ilgi duyan turistlerin son yıllarda daha fazla rağbet gösterdikleri ülkelerdir. Kıta genelinde her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen kültür festivalleri de sektörel gelişimi desteklemektedir. Sözgelimi Burkina Faso’daki film, Zanzibar Adası’ndaki müzik ve film, Benin’deki kültür, Güney Afrika’daki uluslararası jazz festivalleri, verilebilecek çok sayıdaki örnekten yalnızca birkaçıdır. Gambiya’da diasporanın, kendi tarih ve kültürüyle yeniden bütünleşmesini teşvik etmek amacıyla “Köklerin Eve Dönüşü Festivali” adı altında gelenekselleşmiş olan bir festival düzenlenmektedir.[5] Öte yandan 2010 Dünya Kupası organizasyonuna ev sahipliği yapan Güney Afrika Cumhuriyeti’ni bu süreçte 300.000’in üzerinde yabancı turist ziyaret ederken, Afrika’nın dünyaya tanıtımı noktasında önemli bir misyon üstlenmiştir.

 Afrika’daki çok sayıda ülkenin Turizm ve Çevre Bakanlıkları, BM Sınaî Kalkınma Örgütü (UNIDO) başta olmak üzere BM Çevre Programı ve BM Dünya Turizm Örgütü gibi kuruluşlarla müşterek çalışmalar yapmaktadırlar. Afrika Turizm Örgütü de bu alanda seminerler icra etmek suretiyle sektördeki yatırım fırsatlarına dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.

Turizmin teşviki kapsamında Doğu Afrika Topluluğu (EAC) mensuplarından Kenya, Uganda ve Ruanda arasında geçtiğimiz Şubat ayında başlatılan ortak vize uygulaması, diğer ülkelere de emsal teşkil edebilecek türden bir girişimdir. Uygulama sayesinde, turist vizesi ile üç ülkeye birden giriş yapma olanağı sunulmaktadır. Güney’deki ülkelerden Zambiya ve Zimbabve, 2013 yılında BM Dünya Turizm Örgütü ile üçlü bir anlaşmaya imza atmak suretiyle turizmin geliştirilmesi için işbirliği taahhüdünde bulunmuşlardır. Anlaşma kapsamında, her iki ülkenin ortak sınırında bulunan Kariba Gölü bölgesinde yeni yatırımların yapılarak turizmin canlandırılması amaçlanmaktadır.

Turizm sektörünün geliştirilmesi noktasında kıta ülkelerinin, dış ülkelerle işbirliği protokolleri imzalamak suretiyle konaklama imkânlarının genişletilmesinden doğrudan uçuş seferlerinin başlatılmasına kadar birçok konuda çaba sarf ettiklerini de gözlemlemek mümkündür. Bu suretle, Afrikalı havayolu şirketlerinin yanı sıra Amerikalı, Avrupalı ve Ortadoğulu firmaların da mevcut uçuş güzergâhlarının sayısını her geçen yıl arttırdıklarına tanıklık edilmektedir. Son yıllarda THY, en hızlı yükselmekte olan havayolu şirketleri listesinin üst sıralarında kendisine yer bulmaktadır.

 THY, bugün itibariyle Afrika'da 37 noktaya sefer gerçekleştirmekte ve bilhassa Sahra altı Afrika bölgesine yönelik seferleri sayesinde ilgili ülkelerin turizmine katkılar sağlamaktadır. Girişimler ve söylemler, söz konusu atılımın devam edeceğine dair izlenimler oluştururken, THY’nin yakın gelecekte kıtada 50’nin üzerinde noktaya uçuş yapmakta olan Air France şirketini geride bırakması kuvvetle muhtemeldir. Afrika’ya yönelik yatırımlarıyla dikkat çeken Birleşik Arap Emirlikleri kökenli Emirates Group ise son on yılda kıta genelinde 249 milyon dolarlık bir yatırıma imza atmış ve Sahra altı Afrika, söz konusu tutardan 204 milyon dolarlık bir pay almayı başarmıştır. Seyşeller, Moritanya, Senegal ve Gine, şirketin yatırımlarında üst sıralarda kendilerine yer bulmuşlardır.[6] Afrika bünyesindeki Etiyopya, Kenya ve Güney Afrika Havayolları da kıta dâhilinde en çok noktaya sefer yapmakta olan firmalardır.

Sektörel kalkınmanın önünde altyapısal eksikliklerin yanı sıra iklim değişikliği ve güvenlik gibi hususları da göz ardı etmek mümkün değildir. İklim koşullarına bağlı olarak yaşanmakta olan doğal felaketler, kolera salgınlarını tetiklemekte ve Ulusal Parklar’da bulunan çok sayıdaki canlı türünü göçe zorlamaktadır. Dünyanın en zengin ekolojisine sahip ülkelerinden Madagaskar başta olmak üzere birçok kesimdeki biyo çeşitlilik her geçen gün azalmaktadır.

 Bazı kıta ülkelerinde yaşanmakta olan siyasi istikrarsızlıklar ve güvenlik sorunları da sektörde büyük kayıplara yol açmaktadır. Kuzey Afrika’daki dönüşüm sürecinin etkileri, turizmden yüksek gelir elde etmekte olan Mısır ve Tunus gibi ülkeler üzerinde hissedilmektedir. Afrika’nın önemli turizm merkezlerinden Kenya’da geçtiğimiz yıl ayrılıkçı Müslüman bir grup ile geleneksel bir kabile arasında yaşanan çatışmalarda güvenlik güçlerinin uyguladığı şiddet, Ağustos ayında Jomo Kenyatta Uluslararası Havalimanı’ndaki büyük yangın ve Eylül ayında ülkenin en gözde alış veriş merkezini hedef alan terör saldırılarında çok sayıda insanın yaşamını yitirmesi, turizme ağır birer darbe vurmuştur. Yine sektörde potansiyeli yüksek ülkelerden Kongo D.C. sınırları içerisindeki isyancı grupların yıllardır hükümet güçleri ile süregelen çatışmaları, sektörden elde edilebilecek kazanımların önünde engel oluşturmaktadır.

Turizm sektörünün doğrudan istihdam oluşturma özelliği, nüfusu hızlı bir artış kaydetmekte olan Afrika için daha iyi değerlendirilmesi gereken bir fırsattır. Önümüzdeki yıllarda, kalkınmanın önündeki en büyük engellerden birisi olarak kabul edilen altyapı eksikliklerinin giderilmesi ve müşterek çalışmalar sayesinde dünyanın gözünde daha olumlu bir imaj oluşturulması,  Afrika’nın mevcut potansiyelini performansa dönüştürecektir.