16 Şubat 2014 Pazar

TÜRKAN ŞORAY’A “AL YAZMALIM” KAMYONU ve AHMET MEKİN’LE “SELVİ BOYLUM” SÜRPRİZİ…


“Selvi Boylum,Al Yazmalım” Filminin Efsane Oyuncuları ve Kırmızı Kamyon
Türk Sinemasının 100.yılında Cahit Berkay’ın Canlı Performansıyla Bir Araya Geliyor…
Yeşilçam’ın gelmiş geçmiş en büyük aşk filmi olarak kabul edilen ve bir başyapıt sayılan “Selvi Boylum, Al Yazmalım”,Türk Sinemasının 100.yılı nedeniyle, Sevgililer Günü Haftasında “Sevgi Emektir” temasıyla tekrar hatırlanacak.


İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği (İKOD)’un organize ettiği etkinlikte, Yeşilçam’ın efsane oyuncuları Türkan Şoray ve Ahmet Mekin, Cengiz Sezici, filmin özgün müziğini yapan Cahit Berkay, yapımcısı Arif Keskiner ve görüntü yönetmeni Çetin Tunca yıllar sonra bir araya gelecekler. Organizasyonda aynı zamanda Şoför İlyas rolündeki Kadir İnanır’ın kullandığı kırmızı kamyon da, filme ait unutulmaz karelerden oluşan görselleriyle ve kabininde oyuncuların kostümleriyle hazır bulunacak.


Filmin eşsiz müziğinin sahibi Cahit Berkay ise etkinlik esnasında canlı olarak curasıyla “Selvi Boylum,Al Yazmalım” melodisini seslendirecek.Türk insanının gönlünde ayrı bir yeri olan ve bazı özel gösterimlerde, festivallerde hala gösterilen “Selvi Boylum, Al Yazmalım”, çekiminden 37 yıl geçse de aşka ve sevgiye dair önemli söylemleriyle yıllardır geçerliliğini korumaya devam ediyor.Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un öyküsünden yola çıkılarak, Ali Özgentürk’ün senaryolaştırdığı,1977 yılında yönetmen Atıf Yılmaz tarafından çekilen filmde, Türkan Şoray köylü kızı Asya’yı,Kadir İnanır baraj inşaatında çalışan kamyon şoförü İlyas’ı,Ahmet Mekin ise filmin sonunda sevgiye emek vermesi nedeniyle Asya ve oğulları Samet tarafından tercih edilen yapı ustası Cemşit’i çok başarılı bir şekilde canlandırmıştır.


Filmin beklenmeyen sonu Türk sinemasında bütün tabuları yıkar nitelikte önemlidir.İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği (İKOD)’un organize ettiği ve Kadıköy Belediyesi’nin destek verdiği bu büyük organizasyon; “Sevgi Nedir”i  tekrar ortaya koyarak, yaşamlarımızda yer alan aşklarımıza emek vermek gerekliliğini bizlere bir kez daha hatırlatacak…

TARİH: 16.ŞUBAT.2014 PAZAR     SAAT 13.00
İRTİBAT TEL: 0532 540 49 29 – Serkan Okay

15 Şubat 2014 Cumartesi

Türk-Japon Turizminde, TUROB'dan Önemli Adım!



HIS Travel organizasyonu, Türk Hava Yolları Tokyo Müdürlüğü işbirliği ile İstanbul'a gelen Japonya'nın önde gelen Otel yatırımcıları/işletmecileri, turizm eğitim okulları, düğün ve organizasyon firmaları CEO'larından oluşan 20 kişilik heyet, TUROB Yönetimi ile Point Hotel Taksim’de bir araya geldi.  
 

İki ülke arasındaki turizm ilişkilerinin değerlendirildiği toplantıda, turizm yatırımları ve olası işbirliği projelerini değerlendirilerek; iki ülkedeki otelcilik ve turizm sektöründeki sayısal veriler, otelcilik ve turizm eğitimi, çalışma hayatı, yabancı personel, tanıtım stratejileri, düğün ve organizasyon sayıları konularında görüş alışverişinde bulunuldu. Japon katılımcılar; son yıllarda ülkelerinde çiftler arasında düğün sayısının düşüş gösterdiğini, çiftlerin daha çok aile içi küçük törenler ile düğünlerini gerçekleştirdiklerini, yurt dışında ise Hawaii dışında çok destinasyonun tercih edilmediği, bu nedenle düğün turizmi üzerine alternatif pazarlar arandığını, bunun içinde Türkiye'nin gerek kültürel açıdan gerek sunulan hizmet çeşitliliği açısından iyi bir seçenek olacağı, bu etkinlik vesilesi ile bir saha araştırması yapıldığı aktarılmıştır.


 Japon katılımcılar; düğünlerin genel olarak Sonbahar-İlkbahar dönemlerinde, ortalama 70-200 kişi katılımı ile yapıldığını dile getirmişlerdir. Japonya’da düğün turizmini olumsuz etkileyen bir önemli etmen de yaygın olarak toplum tarafından yılın belli günlerinin uğursuz olduğu (toplam 60 ayrı gün var) inanışı nedeniyle bu günlerde genellikle düğün yapılmamasıdır.


Toplantıda ayrıca;
Turizm eğitimi alanında işbirliği olanaklarının geliştirilmesi,
Düğün ve organizasyon (açılış, balo, ödül töreni vs.) mekanlarının tanıtımlarının internet üzerinden ve sosyal medya aracılığı ile yapılması için çalışma başlatılması,
Türkiye’nin Japonya düğün pazarına yönelik Ramazan Ayı’nı önemli bir pazarlama yöntemi olarak kullanması,
Sektörel temasların artırılarak sürdürülmesi, böylece iki ülke arasındaki işbirliği ve ilişkilerin güçlenmesinde önemli adımların atılacağı konularında görüş birliğine varılmıştır.
 

Hillside City Club, 2014’ün spor trendlerini açıkladı


Dünyadaki spor trendlerinin Türkiye’deki öncüsü Hillside City Club, sporda 2014 trendlerini listeleyerek, günümüzün en çok tercih edilen egzersizlerini anlattı. Hillside City Club’ın analizine göre, yoğun ve hızlı bir akış içerisinde olan iş yaşamına inat çalışan kesim spora her geçen gün daha fazla önem veriyor, vakit ayırıyor. Spor artık hayatın her anında, sabahları, ofiste, akşamları ya da hafta sonu, her yerde karşımıza çıkıyor. Sabah sporu ve sıçrama egzersizleri bu yılın favori listesinde başı çekerken, koşu ve bisiklet antrenmanları da hükümdarlığını sürdürüyor.


Dünyadaki spor trendlerinin Türkiye’deki öncüsü Hillside City Club, gözlemlerinden, öngörülerinden ve üyelerinin tercihlerinden yola çıkarak, 2014 yılında sporda nelerin popüler olacağını listeledi.

Hillside City Club, 2014 yılının spor trendlerini şu şekilde açıkladı:
Geçtiğimiz yıllarda yükselişini anbean takip ettiğimiz sağlıklı yaşam tercihleri 2014 yılında kendini daha da belli edeceğini şimdiden gösteriyor. Spora ayırabilecekleri vakitleri çok az olan kişiler bile ellerinden geleni yapmaya, kısa süreli, hızlı sonuç alabilecekleri antrenman programlarına, kamplara katılmaya özen gösteriyorlar.

2014’ün favorisi sabah sporu
Günün yoğun ve hızlı temposuna başlamadan önce, sabahın erken saatlerinde, kendilerini zinde tutacak, bir anlamda ‘uyandıracak’ ve yeni günün stresini azaltmaya yardımcı olacak egzersizleri tercih edenlerin sayısı hızla artıyor. Geçtiğimiz yıllarda popülaritesini iş çıkışı yapılan spora kaptıran sabah antrenmanları tekrar hükümdarlığını ilan etmeye hazırlanıyor.

Sabah yapılan spor, normalde gün içinde yapılan egzersizden daha fazla kalori yakılmasına yardımcı oluyor. Sabah sporu, daha zinde ve enerjik bir gün geçirmeye, vücut üzerindeki stresi azaltmaya destek oluyor. 2014’te sabah sporunun popülaritesini gittikçe artıracağını öngören Hillside City Club, dersleri arasına bir yenisini ekledi. Happy Mornings ismini taşıyan program sabahları 07:00-09:00 arasında gerçekleşiyor. Her sabah Hillside Sports Team, misafirleri spor, özellikle sabah sporu konusunda bilgilendiriyor. Sabah sporuna uygun özel bir kahvaltı menüsü kafede misafirleri bekliyor. Her sabah küçük sürprizlerle spor tutkusunu doruğa çıkaracak aktiviteler yapılıyor.

Koşuya devam
Sabah sporunun yanı sıra 2014’ün favori egzersizlerinden biri de kuşkusuz birkaç yıldır şampiyonluğu elinde bulunduran koşu. Gün içinde sürekli kapalı alanda çalışmak zorunda olan kişiler, açık havada yapabildikleri koşu antrenmanlarını sıklıkla tercih ediyorlar.

Hillside City Club, artan bu talepten ilham alarak, koşuyu odak alan birçok farklı programla üyelerine eğlenceli seçenekler sunuyor. Koşu, Hillside City Club’ta RUN Party’ler ile renkli bir eğlenceye, koşu kapasitesini artırmaya yönelik, özel beslenme ve egzersiz programlarını içeren RUNNING kampları ile de bir ‘challenge’a dönüşüyor.

Bu yıl herkes pedal çevirecek
Her dönemin favorilerinden olan koşunun yanı sıra popülaritesini kaptırmayan bir diğer egzersiz de bisiklet antrenmanları. Hillside City Club’ın, gerek kulüpte gerekse de açık havada gerçekleştirdiği Cycle antrenmanları geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da yoğun ilgi görüyor. 1 saat boyunca bisiklet üzerinde hem eğlendiren hem de kardiyovasküler ve fiziksel kondisyonunuzu geliştirmeye yardımcı olan bu ders, gün geçtikçe daha fazla kişi tarafından tercih ediliyor. Bu egzersizlerle, bacaklar, gövde, kardiyo, denge, iç ve temel kas gruplarını hedef alan vücut egzersizleri yapılabiliyor. Dengeyi geliştirmeye ve daha çok kalori yakılmasını sağlamaya yardımcı oluyor. Bu yıl herkes pedal çevirmeye hazır olsun!

Zıpla ve dans et!
Bu yılın bir diğer spor trendi de sıçrama antrenmanları. Sıçrama antrenmanlarının dans figürleriyle birleştirildiği egzersizler, 2014’ün favorilerinden olacağının sinyallerini veriyor. Hillside City Club, dünyada en çok tercih edilen egzersizlerden olan sıçrama antrenmanlarını Hillside farkı ile uyarlayarak Jump dersini oluşturdu.

Sıçrama antrenmanlarının dans figürleriyle birleştirildiği bir grup egzersiz programı olan Jump, 50 dakika sürüyor. Kardiyo antrenmanı olan bu ders, kalp ve dolaşım sistemini en iyi şekilde aktive etmeye yardımcı olarak yağ yakımına destek oluyor. Dans figürleriyle eğlenilirken çeşitli sıçramalarla da yoğun bir egzersiz yapılıyor. 50 dakikalık bir Jump dersinde kişiye bağlı olarak yaklaşık 450-500 kalori yakılabiliyor. Üstelik Jump dersinde, trambolin de kullanılarak eğlence doruğa çıkarılıyor.

Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki, spor artık hayatın merkezinde, her anında ve her yerde kendini hissettiriyor. İyi yaşam ve iyi hissetmek için, spor ve sporun ilişkili olduğu her şeyin önemi gittikçe daha fazla kişi tarafından algılanıyor.

www.hillsidecityclub.com
www.facebook.com/HillsideCityClub
www.twitter.com/hillsideclubs
www.instagram.com/hillsidecityclub

Hillside City Club-Etiler 0212 352 23 33
Hillside City Club-İstinye 0212 367 20 00
Hillside City Club-Trio 0216 324 11 11

Sait Efendi yıl sonuna kadar 40 şube olacak



Türkiye’nin en ünlü sanatçılarının sahne aldığı Günay Restaurant’ın sahibi BVS Group, eğlence sektöründen sonra lezzet sektöründe de gözünü zirveye dikti.Bünyesinde Günay Restaurant, Sahne İstanbul, Nossa Costa, Nanna, Paysage, By Balıkçı, Yeniköy İskele Restaurant, Balık Noktası, Memnuni, b’yer gibi pek çok ünlü markayı barındıran BVS Group, kısa sürede üne kavuşan kebap zinciri ‘Sait Efendi Restaurant’larını yıl sonuna kadar 40 şubeye çıkartmayı hedefliyor.
 
Dürüm Beyti, Patlıcan Kebap, Beğendi Kebap gibi lezzetleri ile özellikle odun ateşinde pişirilen yaprak döner-iskender kebap çeşitleri çok beğenilen Sait Efendi’ler 2014’ü atılım yılı olarak ilan etti.

Cevahir, Profilo, Vialand ve Viaport,  alışveriş merkezlerinde yer alan Sait Efendi Restaurant’lara, Esentepe ve Mall of İstanbul şubelerini de ekleyen BVS Group, tüm şubeler için merkezi imalatın gerçekleştiği ‘Lezzet Üretim Merkezi’ni de geçtiğimiz günlerde faaliyete soktu.

Alibeyköy’de bulunan günlük 5 ton et işleme kapasiteli merkezi mutfağa karkas olarak gelen et, Türkiye’nin en usta kasap ve aşçıları tarafından işlenerek kebap çeşitleri olarak pişirilmeye hazır hale getiriliyor. Ve soğuk zincirlerle şubelere sevk ediliyor.
Böylelikle tüm şubelerde, misafirlere aynı lezzet ve standart sunulmuş oluyor.

HACCP Hijyen Belgesi, ISO 22000 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi, ISO 2001 Gıda Güvenliği Belgesi’ne sahip olan Sait Efendi’ler, hem kurum bünyesindeki gıda teknikerleri hem de anlaşmalı olduğu kalite kontrol ve hijyen danışmanlık şirketleri tarafından denetleniyor.  Peş peşe gelen talepler üzerine, üçüncü şahıslara Franchising (markayı ve sistemi kullanma hakkı) vermeyi kararlaştıran BVS Group, bu yöntemle Sait Efendi markasını tüm Türkiye’ye yaymayı planlıyor. www.saitefendi.com          



İstanbul Sabiha Gökçen Yine Avrupa'nın En Hızlı Büyüyeni



2009, 2010 ve 2012 yıllarında Avrupa'nın en hızlı büyüyen havalimanı seçilen İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı, 2013 yılında yolcu sayısını yüzde 27 oranında artırarak bir kez daha kendi kategorisinde Avrupa'nın bir numarası oldu.

2009, 2010 ve 2012 yıllarında Avrupa’nın en hızlı büyüyen havalimanı seçilen İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nın zirvedeki yeri 2013 yılında da değişmedi. Airports Council International (ACI) Europe tarafından yapılan açıklamaya göre İstanbul Sabiha Gökçen, yolcu sayısı artışında geçen yıl yakaladığı yüzde 27 oranındaki büyüme ile  10-25 milyon yolcu kapasitesine sahip havalimanları arasında bir kez daha ilk sırada yer aldı. Sabiha Gökçen’i Rusya’nın St. Petersburg ve Almanya’nın Berlin Havalimanları izledi. Sabiha Gökçen Havalimanı böylece, yeni terminal binasını hizmete soktuğu 2009 yılından bu yana 4. kez bu başarının sahibi oldu. İstanbul Sabiha Gökçen geçtiğimiz yıl 18.8 milyon yolcuya hizmet vermişti.  Bu arada yine ACI Europe’un verilerine göre Sabiha Gökçen Aralık ayında da yolcu sayısını yüzde 44.6 oranında artırarak kendi kategorisinde ilk sırada yer aldı.

İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı işletmecisi İSG’nin CEO’su Gökhan Buğday, konuyla ilgili yaptığı açıklamada son 5 yılda dördüncü kez bu başarıyı elde ettikleri için çok mutlu olduklarını ifade ederek, “Bu başarıya ulaşmamızda emeği geçen tüm çalışanlarımıza ve özellikle de bizi tercih eden tüm yolcularımıza teşekkür ediyoruz” dedi. Yeni terminal binasının açıldığı 31 Ekim 2009 tarihinden bu yana tek hedeflerinin yolcu dostu bir terminal olmak ve bu doğrultuda hizmet sunmak olduğunun altını çizen Gökhan Buğday, “Zamanında kalkış, operasyonel rahatlık ve kolay ulaşım gibi avantajlarımız bizi her geçen gün daha da ön plana çıkarıyor. Amacımız bu hizmet kalitesini artan yolcu sayımızla birlikte uzun yıllar sürdürmek” dedi.

14 Şubat 2014 Cuma

Her keseye uygun tekneler, 15 Şubat’ta açılacak Boat Show’da…


Bu fuarda 10 bin liraya da 13 milyon liraya da tekne var
Karada yapılan ikinci en büyük tekne ve yat fuarı CNR Avrasya Boat Show’da 400 mega yat, tekne ve yelkenli görücüye çıkarılacak.Lüks ve pahalı tekne ve yatların yanında her keseye uygun teknelerin sergileneceği fuar 15 Şubat’ta kapılarını açıyor.


DENTUR Başkanı Alparslan Sirkecioğlu: “Boat Show, denizi seven herkesi denizci yapacak”
Deniz tutkunlarının heyecanla beklediği CNR Avrasya Boat Show için geri sayım başladı. CNR EXPO Yeşilköy'de 15 Şubat 2014 tarihinde başlayacak fuar, Pozitif Fuarcılık tarafından Deniz Endüstrisini ve Denizciliği Geliştirme Derneği (DENTUR) desteğinde düzenlenecek.
Fuar’ın destekçisi DENTUR Başkanı Alparslan Sirkecioğlu, Boat Show’un yalnızca milyon dolarlık tekne, yat ve yelkenlilere ev sahipliği yapmadığını söyledi.
“Biz denizi seven her kesim için fuar düzenliyoruz. Fuarda yalnızca lüks yat ve tekneler sergilemiyoruz. Deniz severleri kolaylıkla denizci yapabilecek tekne ve yatlar da sergiliyoruz” diyen Sirkecioğlu, fuarda hedeflerinin yalnızca üst gelir grubu olmadığını kaydetti.


10 bin liraya da tekne var
DENTUR Başkanı Sirkecioğlu, “Denizcilik düşünüldüğü gibi ulaşılmaz bir uğraş değil. Denize açılmak isteyen herkes, bu fuarda kendi bütçesine göre bir tekne ve yat bulabilecek. Boat Show’da 10 bin TL değerinde motorlu tekneler de sergileyeceğiz” diye konuştu.
Sirkecioğlu, denizin bir kültür olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “DENTUR olarak ülkede denizciliğin gelişmesinde önemli faaliyetlerimiz var. Boat Show, Türkiye’de denizciliğin gelişmesinde etkin bir role sahip. Bu yıl 02-06 Haziran 2014 tarihinde Dünya Marinalar Konferansı’na da ev sahipliği yapacağız. Dünyanın dört bir yanından 300’den fazla delegenin bu konferansa katılmasını bekliyoruz.”

CNR Sektörel Fuarcılık Genel Müdürü Ulaş Özer de fuarın sektörde 1 milyar dolarlık iş hacmi oluşturacağını belirterek, şöyle konuştu: “Boat Show’da 250 milyon avro değerinde tekne ve yatlar sergilenecek. Dev markalar fuara renk katacak. En pahalı teknelerinin sergilendiği standlarda görsel şovlar düzenlenecek.”  Fuara, BDT Ülkeleri, BAE, İngiltere gibi ülkelerden önemli alıcıların katılacağını belirten Özer, özellikle Ortadoğu, Körfez ve Kuzey Afrika ülkelerinden yoğun ziyaretçi beklendiğini söyledi.

Fuarın yıldızları…
Uygun bütçeli tekne ve yatların da sergileneceği fuarın yıldızları ise Princess 82, Numarine 78 Fly, Chris Craft, Jeanneau 53, 560 Grand Large olacak.
Alfabeta’nın standında sergilenecek olan Princess 82 fuarın en pahalı teknesi. Princess 82, 3 milyon 580 bin sterlinlik değeri ile dikkat çekiyor.’un meraklılarıyla buluşturacağı Numarine 78 Fly da fuarın pahalı yatlarından biri. 2 milyon 800 bin avro değerindeki yat, Made in Turkey imzalı.
85 bin metrekare alanda, 1.000 markanın katılım göstereceği fuar,15- 23 Şubat 2014 tarihleri arasında düzenlenecek.

ELITE WORLD BUSINESS’A 200 KATI BAŞVURU


23 Ocak’ta kapılarını açan Elite World Business Hotel’in, açılış sürecinde 8 ay önce açılan iş başvuru ilanına 30 bin iş başvurusuyla yeni bir rekora imza attı. Florya E5 kavşağında geçtiğimiz günlerde kapılarını açan 5 yıldızlı Elite World Business Hotel’in, verdiği iş ilanına istihdam edilecek rakamın 200 katı başvuru geldi. Açılış sürecinde 154 kişi ile kadro oluşturmayı planlayan Elite World Business Hotel’in iş ilanına departman müdürleri başta olmak üzere, muhasebe, insan kaynakları, satış ve ön büro departmanları için 30 bin adet iş başvurusu yapıldı.

Elite World Hotels Yönetim Kurulu Üyesi Emel Elik “Turizmin Dünya’daki olumlu gelişimi ve büyümesine oldukça inanan bir şirket olarak şunu söyleyebiliriz ki, Türk turizmine yatırımlarımızla olduğu kadar, yetiştirdiğimiz personelle de katkıda bulunmak en önemli misyonumuz. Turizm sektöründeki yetişmiş personel sıkıntısına, mutlu ve dinamik personelimizle en iyi şekilde yanıt vermeye çalışıyoruz. Bizim için mutlu personel, mutlu misafir demek. Sektörde personel konusundaki hassasiyetimize, yeni yatırımımız Elite World Business Hotel’e yapılan rekor iş başvurusuyla en iyi şekilde karşılık aldığımızı düşünüyorum. Bizzat yönetim kurulumuzun ve otel müdürümüzün de içerisinde olduğu bir jüri değerlendirmesiyle, bu başvurular arasından ilk etap için 154 kişilik genç ve dinamik bir kadro oluşturduk. Bundan sonra yapacağımız yatırımlar ve mevcut otellerimiz için personel alımlarımız devam edecektir. Otelimize ilgi gösteren herkese çok teşekkür ediyoruz.” dedi.

TÜRKSAT 4A, bu gece Baykonur’dan fırlatılacak!



T. Musabayev, uzaya ilk gidişinde yanında Kur’an-ı Kerim’i de götürmüş, dönüşünde Kazakistan Cumhurbaşkanı N. Nazarbayev’e hediye etmişti. Bu Kur’an-ı Kerim bugün Cumhurbaşkanlığı Müze’sinde bulunuyor.TÜRKSAT 4A, 14 Şubat gecesi Dede Korkut’un bundan asırlar önce dünyanın merkezi olacağını söylediği Baykonur’dan fırlatılacak


TÜRKSAT 4A, 14 Şubat gecesi Dede Korkut’un bundan asırlar önce dünyanın merkezi olacağını söylediği Baykonur’dan fırlatılacak. TÜRKSAT 4A uydusunun Baykonur’dan uzaya gönderilecek olması bir tesadüf değil. İnsanoğlunun tarihindeki en büyük uzay çalışmalarını gerçekleştirdiği Kazakistan'ın Baykonur Uzay Üssü, uzaya dünyadaki en kolay çıkılacak yer..Soğuk Savaş döneminde Batılı ülke ajanlarının sızmak için büyük çaba sarf ettiği, dünyada aktif çalışan 15’ten fazla uzay üssünün en büyüğü Baykonur. Uzaya yolculuk tarihindeki astronotların tamamına yakını Baykonur’dan uzaya gönderildi.


Dünyanın Uzaya Açılan Kapısı
Kazakistan'ın Baykonur kasabasının 320 km kadar güneydoğusunda, Seyhun (Sırderya) nehrinin kıvrımındaki bozkırda 2 Haziran 1955'te hizmete giren üssün genişliği kuzeyden güneye 80, doğudan batıya 130 kilometre. Askerlerin çalıştırıldığı üs iki buçuk yılda tamamlanmıştı. Baykonur şehri (o zamanki adı ile Leninsk) üste çalışanların ve ailelerinin kalmaları için kurulmuştu.Tüm Sovyet insanlı uzay araçları, ay ve gezegen sondaları bu üsten fırlatıldı. Uzay çalışmaları tarihinin birçok önemli uçuşu Baykonur Uzay Üssü'nden yapıldı. İlk insan yapımı uydu Sputnik 1'in fırlatılması (4 Ekim 1957), ilk insanlı yörünge uçuşunu gerçekleştiren Yuri Gagarin'in aracı Vostok 3KA-2 ya da bilinen adıyla Vostok 1'in fırlatılması (12 Nisan 1961), uzaya çıkan ilk kadın Valentina Tereşkova'yı taşıyan uzay aracının fırlatılması (1963) işte bu üsten gerçekleştirildi. Dünyanın nefesini tutarak izlediği uzay yarışı Baykonur’dan yönetildi.
Üs bu güne kadar; 1200’den fazla taşıyıcı roket, 1300’den fazla uzay aracı ve 100’den fazla kıtalararası balistik füzenin uzaya gönderilmesiyle ünlü. 6 bin 717 kilometrekare araziye yerleşen uzay üssünde; 52 roket fırlatma tesisi, 34 teknik kompleks, yüksek sınıfta 2 hava alanı, 5 iniş alanı, meteor ve iyonosfer merkezleri, 3 uzay gemisi için yakıt doldurma istasyonu, 5 adet kontrol kulesi, 9 adet kontrol merkezi ve bin 500 kilometre uzunlukta bir füze deneme alanı.


Uzayın Dünyadaki Ana Üssü
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Kazakistan ?umhuriyeti sınırları içinde kalan Baykonur Uzay Üssü, Rusya Federasyonu tarafından 2050 yılına kadar kiralandı.Baykonur'dan, yapımından günümüze kadar yaklaşık bin 100 kadar fırlatma yapıldı. 1980-1990 yılları arasında Mir uzay programını destekleyen üs, Columbia felaketinden sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin uzay mekiği programına ara vermesi ile Uluslararası Uzay İstasyonu'nun tek destekleyici üssü haline geldi.2020 yılına kadar önde gelen dünya uzay ülkelerinin arasında yer alması için tüm koşullara sahip olan Kazakistan’ın Baykonur kompleksinde dev bir uzay şehri yeralıyor. Uzay sektörünün ana üssü konumundaki Baykonur, uzay çalışmalarında başarılı ve kaliteli hizmetleri nedeniyle “en gelişmiş uzay üssü” ödülüne sahip. Financial Times’ın araştırmasına göre dünyada Baykonur seviyesinde uzay üssü kompleksi yok. Baykonur’a ait özellikleri başka uzay üslerine kazandırmak çok pahalıya mal olacağı için Avrupa Uzay Ajansı, Baykonur’a güvenlik içinde umut bağlayarak “Sholpan-Express” isimli gezegenler arası istasyonunu Kazakistan’dan uzaya göndermeye karar verdi. Mars’ı araştırmaya gönderilen “Mars-Express” adlı araştırma grubu da Kazak toprağından uzaya çıktı.


Uzaya Kur’an-I Kerim Götürdü
Bundan asırlar önce Dede Korkut, Baykonur bölgesinin dünyanın merkezi olacağını söylemişti. Gerçekten de tarih O’nu haklı çıkardı. Türk dünyasının ilk astronotu Kazak asıllı Toktar Aubakirov oldu.


Kazakistan, Aubakirov’un ardından uzaya ikinci Kazak astronotu Talğat Musabayev’i gönderdi. Musabayev, Kazakistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra uzaya gönderilen ilk astronot. Musabayev uçuş mühendisi olarak ilk uçuşunu, Soyuz TM19 uzay aracı 01 Temmuz 1994’te yaptı. Bu uçuşunda uzayda 125 gün 22 saat 53 dakika kaldı. Komutan olarak 29 Ocak 1998’de gerçekleştirdiği ikinci uçuşunda 208 gün 12 saat uzayda kaldı. 28 Nisan 2001’de yaptığı yolculuğu ise 7 gün 22 saat sürdü. Musabayev ilk uçuşunu Mir Uzay İstasyonu’na, sonrakini ise inşaatı devam eden ve 14 ülkenin ortak olduğu Uluslar arası Uzay İstasyonu’na yaptı. Musabayev üçüncü yolculuğunda dünyanın ilk uzay turisti Amerikalı milyarder Dennis Tito’yu uzaya götüren Soyuz TM32 uzay aracının da komutanı idi. Uzaya ilk turistik seferinin kaptanı unvanı da Musabayev’a ait. Kazakistan Cumhuriyeti’nin kahramanı T. Musabayev, uzaya ilk gidişinde yanında Kur’an-ı Kerim’i de götürmüş, dönüşünde Kazakistan Cumhurbaşkanı N. Nazarbayev’e hediye etmişti. Bu Kur’an-ı Kerim bugün Cumhurbaşkanlığı Müze’sinde bulunuyor.


Bilimsel çalışmalarda ve bunun sürekliliğini sağlamak maksadıyla uzay programlarında bulunan Kazak astronotları Kazakistan açısından önemli gelişmelere imza attı. Musabayev’in 1998 yılındaki uzay yolculuğunda Kazakistan’ın yer altı su kaynakları, tarım potansiyeli, kar kalınlığı ve bunun meydana getirdiği nem oranının incelenmesi, maden kaynaklarının gözlemlenip dökümünün alınması, dünya çevresindeki hava katmanlarının incelenmesi ve jeofizik sismik hareketlerin resimlerinin çekilmesi çalışmalarını yürüttü. Şimdiki çalışmaları tıp araştırmaları alanı ile ilgili. Musabayev Kazak milletinin onurunu yükseltmek için uzaydan canlı yayında Abay Kunanbayev’in şarkılarını söylerdi.


Uzay Devleti
Kazakistan’ın bağımsızlığını kazanmasında büyük rolü olan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, Kazakistan’ın nükleer silahlardan arındırılmasını sağlayarak ve Baykonur uzay üssünün Kazakistan’a ait devlet malı olduğunu tescil ettirerek, bu alanda iki önemli başarıya imza attı. Nazarbayev Baykonur’u devraldıktan sonra, önce uzay üssündeki teknolojileri Kazakistan’a kazandırdı, daha sonra Rusya’ya kiraya verdi. Çünkü SSCB döneminde üs Kazakistanlılara kapalı olduğu için, uzay üssünü faal halde tutmanın bir anlamı yoktu. Bağımsızlığın ilk yıllarında ekonomik gücün ve teknik elemanlarının yetersizliği uzay üssünü çalıştırmaya engel olmuştur. Uzay üssünün işler halde kalması için en uygun rol Rusya’ya kiraya vermekti. Bu bir bakıma o dönemde ekonomik sıkıntılar geçiren Kazakistan için iyi de oldu. Nursultan Nazarbayev’in de belirttiği gibi dünya rezervlerinin tükeneceği zaman yaklaştıkça, uzayın önemi gittikçe artacak ve uzaya açılan kapıdaki Kazakistan’ın stratejik önemi daha da artacak.


Kazakistan’ın uzay çalışmaları başarı ile sürüyor. Önce Rusya ile ortak çalışmalar yürüterek Rus uzmanlarıyla tecrübe paylaşımı yapılıyor. Rusya’da 30’dan fazla Kazak uzmanı uzaya hazırlanıyor. Bununla birlikte Kazakistan’da, uzay uzmanlarını hazırlayacak uzay eğitim merkezleri açılıyor. Halen dört Kazak astronotu, gerekli sınavlardan geçerek uzaya çıkmaya hazır halde bekliyor.Kazakistan, uzay alanındaki projeleriyle uzay devleti olma yolunda hızla ilerliyor. Kazakistan yakında uzay devletleri arasında önemli bir konuma sahip olacak. Bugün gelinen noktada uzay çalışmaları yürüten ülke sayısı 40’ı geçmişse de bu ülkeler arasında Türk Cumhuriyetleri’nden sadece Kazakistan bulunuyor.

13 Şubat 2014 Perşembe

Ritz-Carlton Kyoto şehrin ilk gerçek uluslararası lüks oteli ve Japonya’nın ilk şehir içi tatil köyü oldu



Dünyanın kültürel olarak en zengin şehirlerinden birinde 2014 yılının en çok beklenen açılışlarından biri olan Ritz-Carlton Kyoto açılışı The Ritz-Carlton Hotel Company, L.L.C. ve Japonya’nın önde gelen gayrimenkul geliştirme şirketlerinden Sekisui House, Ltd. tarafından gerçekleştirilmiş olup, Ritz-Carlton Kyoto şehrin ilk gerçek uluslararası lüks oteli ve Japonya’nın ilk şehir içi tatil köyü olmuştur.

Zen tapınakları, sarayları ve bahçeleri ile meşhur olan şehrin merkezinde, nehir kenarında konuşlanan otel, Ritz-Carlton’un emsalsiz şıklığı ve ünü yayılmış olan hizmet anlayışını Kyoto şehrine taşımakta olup; tasarımı sayesinde şehrin kültürel mirasına duyduğu saygıyı yansıtmaktadır.

 Ritz-Carlton Genel Müdürü ve Operasyon Direktörü Herve Humler şöyle bir yorumda bulunmuştur: “Japonya’da, güzel Kyoto şehrinde dördüncü Ritz-Carlton otelini açmaktan gurur duyuyoruz. Misafirlerimiz her zaman güzelliği çağrıştıran, yeni ve ilham verici mekânların arayışı içindeler ve uzun zamandır bu inanılmaz mekânda hizmet sunmamıza dair arzularını dile getirmiş bulunmaktadırlar.” Kendisi sözlerine şöyle devam etmiştir: “İnanıyorum ki bu otel Japonya’ya açılan zamansız bir pencere sunmakta ve dünya çevresindeki diğer 85 Ritz-Carlton otelini kusursuz bir biçimde tamamlamaktadır.”

Ritz-Carlton, Kyoto huzur dolu bir mabettir. Otel Nijho Ohashi’de Kamogawa Nehri’nin sakin kıyılarında konuşlanmakta olup, şehrin perakende satış ve eğlence merkezleri olan Gion ve Kawaramachi-dori bölgelerini de içeren Kyoto’nun popüler merkezlerine yakın mesafede bulunmaktadır.

RITZ-CARLTON JAPONYA’NIN KALBİ KYOTO’DA ZAMANIN ÖTESİNDEKİ LÜKS ANLAYIŞINA KAPILARINI AÇIYOR
Otelin lüks misafir odaları ve suitleri nehir ve Higashiyama Dağları’nın tüm manzarasına hakimdir. Mimarlar ve tasarımcılar, binanın mimari yapısı açısından geleneksel Meji evleri ve avlularının karakter ve estetik özelliklerine sadık kalmıştırlar. Otelin iç tasarımı Peter Remedios tarafından gerçekleştirilmiş olup, Spin Studios yerel sanatçılar tarafından yaratılan desenli motifler, Zen bahçeleri (Karensansui) ve estetik olarak otelin merkezinde konumlandırılmış dört kat yüksekliğinde şelaleyi de içeren su öğeleri ile Japonya’nın geleneklerine duydukları saygıyı yansıtmıştırlar.

Kamogawa Suiti ve buna kardeş suitler, ay ışığı bahçeleri (tsukimidai) ve zeminden tavana kadar uzanan pencereleri ile hem nehir hem de dağların panoramik manzarasını sunmakta ve lüks,  zarafet ve hizmette rakipsiz bir ortam yaratmaktadır.

Ritz-Carlton Spa, şelalenin eteğinde kişiye özel ve davetkar yedi kür odası sunmakta ve Japonya ile ESPA’nın zengin kültüründen esinlenilmiş özel hizmetler sağlamaktadır. Söz konusu hizmetlere kuru Shiatsu tekniklerinin kullanılması ile gerçekleştirilen geleneksel Akubası (Acupressure) Masajı ile aynı zamanda dinçlik kazandırıcı etkileri ile bilinen ve güney Kyoto’da Uji’de 20 gün güneş altında kurutulan Gyokuro, yeşil çay yapraklarına dayanan Ryokucha Serenity töreni de dâhildir.

Sunduğu damak tatlarının çeşitliliği ile tanınan bu şehirde Ritz-Carlton, Kyoto, şık bir fon eşliğinde yeni ve ayrıcalıklı yemek deneyimleri ile şehrin sunduklarına katkıda bulunmaktadır.

Japon Restoranı Mizuki, taşlı bahçe, şelale ve tarihi özelliklerden oluşan dinamik bir peyzaj çevresinde modellenmiş olup sushi, tempura ve teppanyaki’nin yanı sıra meşhur Kaiseki özelliklerini bünyesinde barındıran modern Japon mutfağından örnekler sunmaktadır. Restoranda, Sakura ve sonbahar mevsimlerinde dinamik manzaranın tadını lezzetli ve kaliteli akşam yemekleri ile çıkarmak için ocakbaşı da dâhil olmak üzere bir açıkhava terası bulunmaktadır.

İtalyan Restoranı La Locanda, otelin konuşlandığı bölgenin geçmişine duyulan saygıyı yansıtmaktadır. Ebisugawatei adı verilen özel odası, tarihi olarak korunmaya alınmış olan ve listelerde geçen bir bina olup kendi şarküterisine ve l’affineur adı verilen peynir kilerine sahiptir. Rakipsiz şarap mönüsü, üstün Toskana şaraplarından İtalyan bölgesel klasiklerine kadar 250 farklı çeşit sunar.

Aynı zamanda, Haute Pâtisserie’nin yaratıcısı, Pierre Hermé Paris, kendi gözde kreasyonlarını otele getirmekte ve Ritz-Carlton, Kyoto’da kendisine has eşsiz tatlılarını sunmaktadır. Bu eşi görülmemiş işbirliği, Şefin yarattığı tatlıları restoranlar, toplantı, düğün ve yemek salonları dâhil olmak üzere bütün otelde sergilemektedir.

Ritz-Carlton, Kyoto ayrıca toplantılar, lüks düğünler ve özel etkinlikler için olağanüstü özelliklere sahip alanlar sunmakta olup bu dört salonun her biri kiraz çiçeği türünün adını almıştır: Takane Balo Salonu, Kocho, Shidare ve Kanzan toplantı salonları. Otel ayrıca, özel günleri için çiftlere danışmanlık vermekte kullanılan ve olağan bir olayı olağanüstü hale getirecek hizmetler ve detaylı şıklıkta donanımı sunan bir düğün sergi salonuna da ev sahipliği yapmaktadır.

RITZ-CARLTON JAPONYA’NIN KALBİ KYOTO’DA ZAMANIN ÖTESİNDEKİ LÜKS ANLAYIŞINA KAPILARINI AÇIYOR
Güzellik, tarih, maneviyat ve kültür açısından son derece zengin olan Kyoto her yıl; şehri ve şehre ait 17 UNESCO Dünya Mirası Sahasını görmeyi arzu eden 50 milyon ziyaretçiyi çekmektedir. Şehir ve çevresi ayrıca Japonya’nın ulusal hazinelerinin dörtte birine ev sahipliği yapmaktadır. Söz konusu ziyaretçilerden birçoğu Japon olmakla birlikte, şehre gelmekte olan uluslararası ziyaretçilerin sayısında gerçek bir artış mevcuttur. Günümüzde Kyoto, şehrin cazibesine kapılan, geleneksel bir Japonya Deneyimi yaşamayı arzu eden, dünyanın dört bir köşesinden gelen ve üst düzey zevklere sahip olan gezginlerin uğramadan edemedikleri bir durak konumundadır.


İstanbul, gayrimenkul gelişme beklentilerinde Avrupa’daki ilk 10 şehir arasında



PwC ve ULI tarafından yayımlanan “GayrimenkuldeGelişen Trendler® Avrupa 2014” Raporu’na göre;
Türkiye’de 2012 yılında alınan, yabancıların gayrimenkul edinmesi üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması kararı özellikle Rusya, Ortadoğu ve Asya'daki yatırımcıların dikkatini çekiyor.

Yatırımcılar, Avrupa’daki birincil gayrimenkul varlıklarındaki rekabet arttıkça İrlanda, İspanya gibi toparlanan pazarlara, bölgesel merkezlere ve ikincil gayrimenkule yöneliyor.

PwC ve Urban Land Institute(ULI) işbirliği ile gerçekleştirilen ve gayrimenkul sektöründeki tahminleri içeren “Emerging Trends in Real Estate® Europe  2014 -Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2014” raporunun sonuçları bugün İstanbul Swissotel’de gerçekleştirilen toplantı ile sektör temsilcileri ile paylaşıldı. Gayrimenkul sektörünün önde gelen temsilcileri hem rapor sonuçlarını hem de sektördeki son gelişmeleri tartıştı. Raporun sonuçlarına göre geçen yılın gözde şehirlerinden biri olan İstanbul, birkaç sıra gerilemesine rağmen 7. sırada yer alarak yatırım için en iyi 10 şehir arasındaki yerini koruyor.  Avrupa'nın ana gayrimenkul pazarlarındaki birincil varlık rekabeti, yatırımcıları getiri arayışıyla İrlanda ve İspanya gibi toparlanan pazarlara, bölgesel merkezlere ve ikincil gayrimenkul stokuna yöneltiyor.

İstanbul ilk 10’da
İstanbul, güçlü bir ekonomiyle desteklenen ve hızlı büyüyen bir pazara sahip olduğu için genellikle yatırımcıların favori şehirlerinden olmayı 2014 yılı için de sürdürüyor. Bunun yanı sıra, 75 milyonluk genç ve hızla büyüyen nüfusuyla Türkiye, demografisi bakımından da oldukça cazip. "Refah düzeyinin yükselmesi " ve "orta sınıfın kendisini yeniden tanımlamasının" ülkeyi perakendecilik bakımından da cazip kıldığı düşünülüyor.

İstanbul’da kaliteli varlık bakımından eksiklikler olması ise pek çok uluslararası yatırımcının yatırım yapmaktan vazgeçmesine yol açabilecek bir risk oluşturuyor. Araştırmaya göre, Türkiye'de fiyatlandırmalar henüz istikrarlı bir baza oturmuş değil ve büyük ölçüde konuma ve yeni geliştirilen projelerin niteliğine dayanıyor. Ankete katılanlar Türkiye’de “fiyatların çok yüksek olduğunu” ve “politik istikrarın geleceğinin de bir sorun olarak görülmesinin bir risk olduğunu” belirtilirken 2012 yılında yabancıların gayrimenkul sahibi olmaları üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasına ilişkin karar sonucunda özellikle Rusya, Ortadoğu ve Asya'daki yatırımcıların dikkatlerinin Türkiye’ye yönelmesine sebep olduğunun altını çiziyorlar.

PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Ersun Bayraktaroğlu raporda öne çıkan sonuçları şöyle değerlendirdi:
“Raporun geneline bakıldığında geçen yıl başlayan iyimser hava belirtilerinin bu yıl artık sektör paydaşları tarafından somut olarak dillendirilmesi Avrupa gayrimenkul sektörünün geleceği açısından son derece önemli ve umut verici. Ankete katılan ve görüşme yapılan sektör oyuncularının bu iyimser ortamda ısrarla altını çizdikleri konu ise yatırım yapılabilecek “birincil kalitede” gayrimenkul varlıklarının azlığı ve bunun yaratacağı bir “gayrimenkul savaşı” ortamı. Konuya bu yönü ile baktığımızda yatırımcıların iyimser olmalarına karşın önemli bir ihtiyatlılıkla, hala risk almayacak gayrimenkul yatırımlarına yönelme eğiliminde olduklarını anlıyoruz. Belki de bu sebeple daha önceki yıllarda sıralamalarda çok daha yüksek seviyelerde yer alan İstanbul’un bu yıl biraz da olsa gerilemesini doğal görmek gerekiyor. Verilen genel mesaj İstanbul özelinden Türkiye gayrimenkul piyasasının Avrupa’nın önemli bir parçası olduğu ancak “risk” ve “kaliteli varlık stoku” açısından yatırım için hala ilk planda düşünülmediği şeklinde yorumlanabilir. Orta ve uzun vadede, yeterli kaliteli stok ve işlem sıklığının da artması ile yeni bir uluslararası yatırım dalgasının gelmesini beklemek çok da hayal olmaz.”  

ULI Türkiye Başkanı Haluk Sur, ise şu değerlendirmede bulundu:
“Bilindiği gibi, Urban Land Institute(ULI), dünyanın en önemli gayrimenkul örgütü.  Türkiye de, ULI’nin en önem verdiği ülkelerden biri. ULI’nin her yıl PwC ile birlikte hazırladığı Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa Raporları da, sektörün önünü görmesine yardım eden en önemli dokumanlardan biri. 2014 Raporu, bir yandan sermayenin güvenli limanlara yöneldiğine işaret ederken, diğer yandan da yatırımcının her geçen gün daha fazla risk alma eğilimini ortaya koyuyor. Dublin gibi, iki yıl önce radarda bulunmayan bir pazarın bu yıl Avrupa’da ikinci sırada yeralması, bunun bir göstergesi.  Dublin’in bu yükselişinin yanında üç yıl önce birinci sırada bulunan İstanbul’un derece kaybetmiş olması, bir yanıyla dünya krizi sonrası yatırımcının yönelimlerinin bir sonucu iken, Türkiye olarak bu yatırım fırsatlarını iyi değerlendirip değerlendiremediğimiz, üzerinde önemle durmamız gereken bir hususu oluşturuyor. Kredi notu yükselmiş, gayrimenkulde üst sıralarda yeralan Türkiye’nin yeterli yatırım çekemediği bir gerçek. Bunun nedenlerini iyi analiz etmemiz gerekli.”

İstanbul’a ilişkin veriler:

2014
2013

Derece
 (5 üzerinden)
Sıralama
Derece
(5 üzerinden)
Sıralama
Gelişme öngörüleri
3,90
4
3,46
1
Mevcut yatırım performansı
3,79
7
3,55
4
Yeni gayrimenkul yatırımları
3,72
6
3,47
2

Raporda öne çıkan diğer sonuçlar

Avrupa’da uygun varlık arayışı
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2014'e göre, katılımcıların yüzde 71'i satın alınabilecek uygun varlıkların bulunmaması durumunda 2014'teki faaliyetlerinin bundan etkileneceğini belirtiyor. Artan rekabetin bir sonucu olarak, katılımcıların yüzde 59'u, Avrupa'daki çekirdek pazarlardaki birincil gayrimenkullerin şu anda yüksek şekilde fiyatlandırıldığına inanıyor.

Raporda, yatırımcıların getiri arayışıyla gittikçe daha fazla risk alabildiğinin altı çiziliyor. Bundan en çok faydalanan ülkelerden biri de, geçen yılki raporda 20. sıradayken şehir yatırım sıralamalarında çarpıcı bir şekilde yükselerek 2014'te ikinci sırada yerini alan İrlanda’nın başkenti Dublin oldu.  Dublin'in gayrimenkul pazarı, iki yıl önce yatırımcılar arasında "tercih edilmeyen" bir konumdayken, yurt içindeki ve yurt dışındaki yatırımcıların fiyatlandırma seviyeleri ve İrlanda'nın iyileşen ekonomik görünümünden etkilenmesiyle Avrupa'daki en canlı pazarlardan biri haline geldi. Rapor'a göre, katılımcıların yüzde 51'i şu anda İrlanda'da büyük satın alma fırsatları görüyor.  Uluslararası sermayenin ağırlığı, yatırımcıları İspanya gibi diğer toparlanan pazarlara da yönlendiriyor. Raporda, katılımcıların yüzde 67'sinin şu anda İspanya'da iyi satın alma fırsatları olduğuna inandığı belirtiliyor. Ancak, bu konuya daha temkinli yaklaşan yatırımcılar ise, borç almanın oldukça zor olduğu ve pazarın büyüdüğüne dair herhangi bir işaret olmadığı sürece yatırım yapmanın riskli olduğu görüşünü savunuyor.

Bölgesel merkezlerdeki ikincil gayrimenkullerde yüksek kazanç
Çekirdek varlıkların etrafındaki bu rekabet; Londra, Münih ve Paris gibi temel Avrupa pazarlarında birincil varlıkların ötesini hedefleyen yatırımcıların artmasına da neden oluyor.  Örneğin, Münih'teki ofis yatırımcıları yaklaşık yüzde 4 oranında kazanç sağlayabilirken, Stuttgart gibi daha küçük Alman pazarlarına yatırım yapmak isteyenler yüzde 6,5 oranına kadar kazanç sağlayabiliyor. Yatırımcılar, ana pazarlarda, cari nakit akışları iyi olan ya da dikkatli bir varlık yönetimiyle çekirdek varlığa dönüştürülebilecek ikincil gayrimenkuller edinmeyi de hedefliyor.    Bu "Varlık Savaşlarının" ilginç bir sonucu olarak, yatırımcılar, gittikçe geliştirmeyi portföylerine kaliteli varlıklar eklemenin bir yolu olarak görüyor. Rapor, katılımcıların yüzde 71'inin mevcut stoktan satın alma yerine geliştirme faaliyetinin birincil emlak edinmenin cazip bir yolu olduğuna inandığını gösteriyor.

Avrupa’da sermaye artıyor
Raporda, 2014 yılında, Avrupa'nın gayrimenkul pazarlarına önemli ölçüde sermaye girişi olacağının altı çiziliyor ve katılımcıların yüzde 71'i bu yıl yeniden finansman için öz kaynakta ya da yeni yatırımda artış olacağına inanıyor. Öz kaynakların bir kısmı yurt içinden olsa da, özellikle Asya'daki devlet fonlarından yapılan önemli miktarlardaki yatırımların devam etmesi bekleniyor. 2014 yılında katılımcıların yaklaşık yüzde 80'i Asya Pasifik'ten, yüzde 67'si ise Amerika'dan Avrupa gayrimenkul piyasasına gelen sermayenin artacağına inanıyor.    

Araştırmaya göre gayrimenkul sektöründe borç bulma imkânı da gelişme gösteriyor. Katılımcıların yüzde 51'i yeniden finansman veya yeni yatırımlar için borç bulma imkânının bu yıl artmasını beklerken, yüzde 15'i daha da azalacağına inanıyor. Ancak, katılımcılar ekonomik kriz öncesi seviyelerdeki gibi dramatik gelişmeler. Yüzde 90 oranla bu yıl borç bulma imkânlarının artacağına inanan İngiltere, bu bakımdan en iyimser ülke. Avrupa ve Benelüks ülkeleri ise borç bulma imkânları bakımından daha temkinli bir yaklaşım sergiliyor.


EDİTÖRLERE NOTLAR
Mevcut Emlak Yatırımları Bakımından En İyi 10 Avrupa Şehri

2014 Sıralaması
2013 Sıralaması
Değişiklik
1
Münih
1
0
2
Dublin
20
18
3
Hamburg
5
2
4
Berlin
2
2
5
Londra
3
2
6
Zürih
7
1
7
İstanbul
4
3
8
Kopenhag
12
4
9
Stockholm
8
1
10
Frankfurt
11
1

Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa, Urban Land Institute (ULI) ve Pricewaterhouse Cooper (PwC) işbirliğiyle 2003'ten bu yana her yıl yayımlanan bir rapordur.  Raporda; Avrupa'daki gayrimenkul yatırımı ve geliştirme trendleri, gayrimenkul finans ve sermaye pazarları ile birlikte emlak sektörüne ve coğrafi bölgelere göre trendler yer almaktadır. Yatırımcılar, geliştiriciler, kredi verenler, aracılar ve danışmanlardan oluşan, uluslararası tanınmış 500'den fazla gayrimenkul profesyonelinin görüşlerine dayalıdır.