21 Nisan 2014 Pazartesi

TURİZMDE ROTANIZ KASTAMONU TERCİHİNİZ EKO TURİZM OLSUN


Ersizlerdere Ekoturizm Derneği Başkanı Mustafa ÇAĞIR  2014 yılında hayatınızda farklı bir turizm anlayışına yer verin.2014 yılında turizm tercihiniz ekoturizm ve kültür turizmi  olsun.Gönlünüzde Kastamonu’ya yer açın.
7000 yıllık bir tarihi geçmişe sahip olan müze şehir Kastamonu’yu sizde keşfedin.Türkiye’de Pan Parks ünvanına sahip olan Küre Dağları Milli parkında  mutlaka sizinde keşfedeceğiniz  güzellikler vardır.Türkiyenin en güzel son bahar manzaralarını yeşilin ve mavinin her tonunu görün.Ilgaz Dağı Milli Parkında  mutlaka piknik yapın.


Kastamonu konaklarında konaklayın.Az yada çok uyuyun mutlaka dinç ve zinde bir şekilde kalkacağınızdan endişeniz olmasın.Kastamonu denildiğinde akla milli mücadele akla gelir. 95 km’lik İstiklal Yolunda sizinde iziniz olsun.İstiklal mücadelesini sizde ruhunuzda yaşayın.


Kastamonuda‘da Çekme Helvasından ,Ecevit çorbasına ,etli ekmeğinden ,yaprak sarmasına ,tiridinden ,düğün böreğine   cırık tatlısından ekşili pilavına varana kadar 812 çeşit yemek türü tespit edilmiş bu yemek türlerinden  500 çeşidinin Anadolu’nun bilinmediği ortaya çıkmıştır.






Sizde  Kastamonu’da bu lezzetlerin tadını çıkarın.


Ekoturizm denildiğide aklınıza Kastamonu gelsin. Doğa yürüyüşü (trekking) , Kanyon turizmi (kanyoning), Dağcılık  (Alpinizm), Fotoğraf çekimi (Tematik turizm ,foto safari) Yayla turizmi , Mağara turizmi, Keşif Gezileri, tarihi  ve kültürel geziler , Araştırma gezileri, yöre mutfağı (Gastronomi),Hiking, Yamaç paraşütü,Kaya tırmanışı ,Botanik turizm ,Kırsal turizm etkinlileri gibi  bir çok olanağa sahip Kastamonu neden sizin tercihiniz olmasın ?

Ersizlerdere Ekoturizm Derneği Başkanı Mustafa ÇAĞIR
Dünyanın en doğal ve lezzetli meyveleri  Kanyonların etrafında yetişen meyvelerdir. Ülkemizin en önemli kanyonlarından Ersizlerdere Kanyonu, Hormo Kanyonu ,Valla Kanyonunda sizinde tadacağınız meyveleri  birlikte toplayalım.Şelalaerin altında dinlenelim.Soğuk pınarlarından hep birlikte içelim.
Her ilçesinde farklı güzelliklere sahip Kastamonun ilçelerinden Abana’da mutlaka denizin keyfini çıkarın.Ağlı’nın Kalesini gezin.Araç’ın yaylarını görmeden geçmeyin. Hatıra fotoğraflarınızda Azdavay’da Anadolu kadının en renki kıyafetlerine de yer verin.Avrupa Konseyinin  onur bayrağına sahip Bozkurt’ta mutlaka mola verin. Gideros Koyunda Sarı yazmanın ,Rıfat Ilgaz’ın  Hababam Sınıfının Hikayelerini Cidelilerden dinleyin.Çatalzeytin’de Ginolu Koyundan mutlaka Karadenize seyredin.Dadayın Kelebek Çayırnda mutlaka ata binin.Etli ekmek yiyin .Fatih Sultan Mehmet’in annesinin doğduğu kasaba  olan Devrakani’yi ziyaret etmeyi unutmayın.Doğanyurt’tan geçerken yeşil ile mavinin uyumunu gözlerinizi kamaştıracak doğal güzellikleri doya doya izlemeyi  unutmayın.Gökırmak vadisine kurulmuş verimli toprakların ilçesi Hanönü ’ye ismini veren handa tarihe yolculuk edin.İhsangazi’ de mutlaka  siyez bulgurundan yapılmış ekşili pilava mutlaka tadın.

Aşı boyalı İnebolu evlerinin önünden geçip saray mutfağının tüm ürünlerini bulabileceğiniz İnebolu pazarından , alışveriş yapın.Mutlaka ekşi mayalı İnebolu ekmeği alın.Küre Dağlarına ismini vermiş ,bakırıyla özdeşleşmiş  Kastamonu’nun en tarihi ilçesi olan Küre’de  Ecevit Çorbası içiniz.Ersizlerdere Kanyonunda emin adımlarla yürüyünüz.Fatih’in İstanbulu feth ettiği orta  çağın kapanıp yeni çağın açılmasına vesile olan Şahi Toplarını döktürdüğü bakır madenini görünüz.Pınarbaşında Ilıca şelalesinde Kastamonu türkülerini dinleyiniz,Seydilerden geçerken  Kastamonu Kadınlarımızı temsil eden Şehit Şerife Bacı’yıda hatırlayınız.Kendine özgü kıyafetleri ,gelenek ve görenekleri olan Şenpazardan mutlaka hayatınızda tatlı bir hatırası olacak şimşir kaşık alınız.Taşköprüde dünyaya adını duyurmuş  her derde deva , sarımsağından almayı ilçeye ismini veren taşköprüsünden geçiniz.  Pirincinden çakısına ,kuşağını kapısını yapan her sokağında  çalışkan ,marifetli insanları görebileceğiniz bir diyarın Tosyanın  kapılarını sizde aralayın.

Ersizlerdere Ekoturizm Derneği Başkanı Mustafa ÇAĞIR
Kastamonu güvenle yaşayabileceğiz bir şehirdir.Karadenizin saklı cenneti ,saray kültürünün ,gelenek ve görenekleriyle yetişmiş Kastamonu insanının sizleri en güzel şekilde  karşılayacağını ağırlayacağını unutmayın .
Kastamonu’nun Mevlanası Şeyh Şaban’ı Veli’nin dediği gibi
Gelişiniz Güle Güle
Gidişiniz Güle Güle
Her işiniz Güle Güle olsun…

CUMHURBAŞKANLIĞI TÜRKİYE BİSİKLET TURU’NUN RESMİ MASKOTU “BİSİKLETÇİ PARDUS” YARIŞ ALANLARINDA MİNİK BİSİKLETLİLERLE BULUŞACAK

TUR’un artık bir maskotu var
Anadolu’nun en efsane hayvanı, Anadolu Leoparı olarak da bilinen Anadolu Parsı “Pardus” TUR’un maskotu oldu.Aydan Celik’in çizgisiyle hayat verdiği Pardus Alanya’dan başlayıp, İstanbul’da biten 1254 kilometrelik 50.yıl macerasında bisikletçilerle birlikte pedal çevirecek. Kemer, Bodrum, Karşıyaka, Caddebostan gibi sprint finişlerde efsane bisikletçi Fausto Coppi gibi bir roket olacak;  Elmalı, Meryem Ana gibi yokuşlarda Marco Pantani’ye nazire yapacak; Demre, Halikarnas, Bafa, Efes, Boğaziçi gibi Türkiye Güzellikleri’nden bir Eddy Merckx stiliyle geçecek. Kürsüye bir Rıfat Çalışkan çelebiliğiyle çıkacak, 50 yıla selam yollayacak...

Pardus’un tasarımcısı da bir bisiklet tutkunu. Bisiklet yazarı-çizeri, Aydan Çelik’in 2013 yılında çıkardığı “Bi Tur Versene” kitabı, uzun süre çok satanlar listesinde yer aldı. Çelik, Pardus’un ortaya çıkış hikâyesini şöyle anlatıyor: “organizasyon komitesiyle sohbetlerimizde TUR’un bir maskota ihtiyacı olduğu yıllardır konuşuluyordu. 50. yılda birlikte neler yapabiliriz diye yeniden masaya oturduğumuzda ise “Pardus” fikri doğdu. Bu coğrafyada yapılan bir bisiklet yarışında bu coğrafyanın bir canlısını kullanmaktan daha doğal bir şey olamazdı. Üstelik bu efsanevi canlı, bir bisikletçi gibi zeki, çevik ve hızlıysa..”


TUR’un 50.yılında maskot Pardus finiş alanlarında minik bisikletlilerle buluşacak, onlarla birlikte pedal çevirecek. Bisikletçi Pardus büyük küçük tüm bisiklet severleri yarışma alanlarına çağırıyor.



* Pardus bir Anadolu Parsı, Orta Doğu ve Batı Asya'da yaygın olan İran parsının (Panthera pardus saxicolor) Anadolu'da yaşayan bir ırkı olan tür uzun süre ayrı bir pars alt türü olarak kabul edilmiş ve Panthera pardus tulliana adı verilmiş. Genetik benzerliği nedeniyle İran parsı alt türleri içerisinde de gösteriliyor.

Turkcell, Setcard’la Öğle yemekleri artık ‘cepten’ ödenecek



Turkcell –Setcard işbirliği sayesinde artık 20 bini aşkın restoranda ödemeler yalnızca cep numarası verilerek hızlı kolay güvenli şekilde yapabilecekTürkiye’nin lider iletişim ve teknoloji şirketi Turkcell ve iş yerlerinde personelin yemek hakkını farklı ödeme kanalları ile organize eden Setcard  mobil ödeme sistemlerinde Türkiye’de bir ilke imza attı. Turkcell’liler artık Setcard POS makinesi bulunan yaklaşık 20 bin restoranda sadece cep telefonu numarasını kullanarak harcamalarını Turkcell Mobil Ödeme çözümü ile gerçekleştirebilecek. Turkcell’liler yanında nakit, kredi kartı, yemek çeki olmasa bile Turkcell Mobil Ödeme ile kolay pratik ve güvenli ödeme yapabilecek.


Setcard POS’larında Turkcell Mobil Ödeme hizmetini kullanabilmek için herhangi bir abonelik gerekmiyor.  Setcard’lı olsun ya da olmasın herkes bu servisi kullanabilecek. Tüm telefon modelleriyle uyumlu olan bu servisten yararlanabilmek için tüm Setcard noktalarında cep telefonu numarasını kasa görevlisine söylemek yeterli. Kasa görevlisi müşterinin cep numarasını POS cihazına girdikten sonra telefona onay ekranı geliyor. Onay verildikten sonra yemek tutarı müşterinin Turkcell faturasına yansıtılıyor ve işlem tamamlanıyor.
Turkcell Ürün ve Servislerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Semih İncedayı, konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi:“Turkcell olarak müşterilerimizin hayatını kolaylaştıracak ve onları ayrıcalıklı kılacak çözümler üretmeye devam ediyoruz.

Turkcell Mobil Ödeme,  anlaşmalı üye iş yerlerinde alışveriş ve ödemelerinizi kolay, hızlı ve güvenli bir şekilde cep telefonunuzdan gerçekleştirmenizi sağlayan bir ödeme yöntemi. Büyük ilgi gören Turkcell Mobil Ödeme kolaylığından halen 2 milyon Turkcell’li yararlanıyor. Daha önce sosyal ağlarda, online oyunlarda, online eğitim hizmeti veren sitelerde, aidat ödemelerinde ve çeşitli ürün alışverişlerinde kullanılan bu yöntemi artık restoranlarda da kullanabileceğiz. Setcard ile iş birliğimiz sayesinde çalışanlar artık restoran harcamalarını kart taşımadan, cep telefonuyla yapabilecek.  Kısa süre içerisinde bu sistemi daha da geliştirip POS cihazından ya da slipten QR kod okutarak da işlem yapılabilir hale getireceğiz.”

Setcard Genel Müdürü Öner Piyade, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Sektör yolculuğuna yemek kuponlarıyla başlayan Personel Yemek Sistemleri, Turkcell ile Mobil Ödeme Platformuna kavuşmuş olacaktır. Turkcell Mobil Ödeme ile öğle yemeği ödeme alışkanlıkları kısa zamanda değişerek, QR Code alternatifiyle de hızlı ve pratik bir yapıya dönüşecektir. Turkcell hattı olan kullanıcılar, Setcard ulusal üye ağında bu teknolojiden yararlanacaklardır. Turkcell Mobil Ödeme kullanıcıları, Haziran 2014  itibarıyla cep telefonlarıyla Setcard noktalarında ödeme yapabileceklerdir. ''


Mövenpick Hotel Istanbul’da UNICEF Çocuk Şenliği



Mövenpick Hotel Istanbul, 27 Nisan 2014 Pazar günü, 10.00-15.00 saatleri arasında Türkiye’de İsviçre Ticaret Odası Derneği ve UNICEF işbirliğiyle gerçekleştirilen “Çocuk Şenliği”ne ev sahipliği yapıyor.Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlamak amacıyla düzenlenen, elde edilen tüm gelirin UNICEF’in “Türkiye'deki Okul Öncesi Eğitim” projesine aktarılacağı etkinlikte 6-12 yaş arası çocuklar, Bilim Kahramanları’nın robot tasarımı atölyesinden, Mövenpick Hotel Istanbul’un çikolata yapımı kursuna; Paint & Wear’ın t-shirt boyama etkinliğinden Faber Castell’in yüz boyama ve boyama atölyelerine kadar birbirinden renkli atölye çalışmalarına katılarak hem yaratıcılıklarını geliştirecek hem de eğlenceli bir gün geçirecekler. Ayrıca atölye çalışmaları öncesi Swiss International Air Lines’ın sürpriz hediyeleri eşliğinde uçaklarla ilgili video gösterisini izleme imkanı bulacaklar.


Çocuklar, ebeveynleriyle birlikte katılacakları şenlikte enfes öğle yemeği büfesini tatmakla kalmayıp aynı zamanda atölye çalışmaları sonunda yapılacak çekilişe katılarak birbirinden renkli hediyeler kazanma şansı yakalayacaklar. Swiss International Air Lines’dan bir aileye 3 kişilik uçak bileti, Pascal Nouma imzalı toplar, Mövenpick Hotel Istanbul, Izmir ve Ankara’da konaklama, Swatch saatler ve Faber Castell’den kalemler bu muhteşem çekilişte yer alan hediyelerden yalnızca bazıları...


 Kayıt için staskent@unicefturk.org adresine e-mail gönderebilir veya 0212 252 52 22’yi arayabilirsiniz.

UNICEF Türkiye “Okul Öncesi Eğitim Projesi” hakkında
UNICEF’in Türkiye’deki “Okul Öncesi Eğitim” projesi kapsamında, Ağrı, Van, Diyarbakır, Erzurum, Adana, Mersin, Hatay gibi toplam 25 ilde daha fazla çocuğun okul öncesi eğitim alması için “toplum temelli merkezler” yapılmaktadır. Tamamen birey ve kurumların gönüllü bağışlarıyla gerçekleşen UNICEF projeleriyle ilgili  bilgi www.unicefturk.org veya 0212 252 52 22.


Ab-ı Hayat, Kütahya’da Yeniden Yer Yüzüne Çıkıyor




Eskiler “yaşam suyu” derdi...Biz “Kütahya Emet Termal Resort & Spa” diyoruz...
Pek çok söylencede adı geçen efsanevi su, ab-hayat, yani “hayat suyu”nun içene ölümsüzlük verdiğine inanılırdı. Kütahya Emet Resort and Spa’nın şifalı suyu ölümsüzlük veremiyor.
Ama sağlık ve güzellik, yer altından kaynayarak çıkan termal suyuyla geliyor.


AVRUPA’NIN EN İYİ SUYU KÜTAHYA’DA...
Kütahya Emet Resort and Spa’nın mucizevi suyu Avrupa’nın en iyi suyu seçildi. Dünya sıralamasında ise 7. Sırada... Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve  İstanbul Üniversitesi Araştırma Uygulama Merkezi’nin verdiği rapora göre romatizmadan, kemik erimesine; hareket ve denge kusurlarından sedefe, sayısız derde deva oluyor.  Ameliyat ve travma sonrası tedavide; adale, kemik vücut ağrılarının dindirilmesinde; stres ve buna bağlı rahatsızlıklarda; eklem ve eklem dışı kireçlenmelerde,  akne ve çeşitli deri hastalıklarının tedavisinde; iltihabi kadın hastalıklarında; kadın ve erkeklerde romozon üremesinde destekleyici olarak, gut hastalığı tedavisinde fayda sağlıyor. İçildiğinde ise böbrek taşlarının düşürülmesini kolaylaştırıyor.



“Şeker Su”yun mucizesi…
Emet Resort ve Spa’nın “şeker su” tadı da güzel; faydaları da…
Özellikle şeker hastalarının vücudundaki insülin oranını düzenleyen; şeker dengesizliğinin önüne geçen şifalı su; vücudu ayrıca arındırıyor; tazeliyor; canlandırıyor. Şeker Su o kadar etkili ki vücudu bu suya alıştırmak gerekiyor. İlk iki gün 1 bardak, üçüncü ve dördüncü gün 2’şer bardak, ancak beşinci günden sonra 1 litreye kadar içilebiliyor. Tedavi edici değil ancak insülin oranını dengeleyen ve düzenleyen özelliği vardır.


Yosundan gelen güzellik...
Efsanevi güzellik reçeteleri ise, şıfalı suda 24 saat içinde büyüyen yosun havuzunda... Saklı tutulduğu yer altından 39 derece sıcaklıkta kaynayan su, güneşle buluşuyor; yosun mucizesini ortaya çıkarıyor. Yosunlu sıcak su terleterek zayıflatma özelliğinin yanı sıra kollestrol, lipit, trigilserid gibi yağ yapıcı maddeleri parçalayıcı nitelikte... Metabolizmayı düzenleyerek vücuttaki toksinleri atmaya yardımcı oluyor ve doku elastikiyetini artırarak dokuları gençleştiriyor. Selülitlerden arındırıyor.

Unutulmayacak Zamanlar İçin...
Üstelik sağlık ve güzellik 5 yıldızlı konforla geliyor. Büyük şehirlerin stresinden uzakta, botanik bahçesi içindeki tesisin konforlu ve şık odalarında huzur;  termal hamamında sağlık; kür banyolarında ve doğal yosun havuzunda güzelliği; ve organik ürünlerden oluşan Osmanlı Mutfağı ağırlıklı restaurantları ve vitamin barlarında lezzeti bulabilirsiniz.

KARADERİLİ ŞİRKETLER GURUBU’ nun bünyesin de olan Kütahya Emet Resort and Spa sizi yenilenmeye, güzelleşmeye ve unutulmayacak bir tatile çağırıyor.
Kütahya Emet Resort and Spa sizi sağlığa ve huzura çağırıyor.
Kütahya Emet Resort and Spa ayaklarınızın dibinden fışkıran ab-ı hayat’la; efsanelerin gerçek kahramanı olmaya çağırıyor.

Size sadece...
O çağrıya kulak vermek kalıyor...

20 Nisan 2014 Pazar

PEDRO ALMODOVAR'IN SESİ LUZ CASAL YEPYENİ ALBÜMÜ 'ALMA'NIN DÜNYA TURNESİ KAPSAMINDA 21 NİSAN'DA CEMAL REŞİT REY'DE!




PEDRO ALMODOVAR'IN SESİ LUZ CASAL YEPYENİ ALBÜMÜ 'ALMA'NIN
DÜNYA TURNESİ KAPSAMINDA 
21 NİSAN'DA CEMAL REŞİT REY'DE!  

Pedro Almodovar'ın ‘Yüksek Topuklar’ filminin unutulmaz sesi Luz Casal, kayıtlarını Los Angeles’ta gerçekleştirdiği yepyeni albümü 'Alma' ile piyasaya geri dönerken, hem yepyeni şarkılarını hem de 30 yıllık kariyerinin en güzel şarkılarını 21 Nisan’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’na getirerek bahar sürprizi yapıyor.
 
Unutulmaz Pedro Almodovar filmi ‘Yüksek Topuklar’ için kaydettiği Augustin Lara klasiği ‘Piensa En Mi (Beni Düşün)’ şarkısıyla Türkiye’de de çok sevilen ve son stüdyo albümü ‘La Pasion’ ile de Türkiye’de yine platin plak satışlarını geride bırakan Luz Casal son olarak Best Of albüm çalışması 'Un Ramo De Rosas (Bir Gül Demeti)' ile de en çok satanlar arasına girmişti.
 
'Gracias A la Vida', ' Historia De Un Amor', 'Amado Mio' gibi klasik şarkılara getirdiği yorumlarla tüm Avrupa’da romantik dinleyicilerin hayranlığını kazanan Luz Casal yepyeni albümü “Alma”nın dünya turnesi kapsamında 21 Nisan'da Cemal Reşit Rey'de. 
 
21 NİSAN 2014, Saat 20.00- CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU 

LUZ CASAL HAKKINDA

Luz Casal bundan yıllar önce doğduğu yer Asturias’dan hayalleri için Madrid’e taşındığında çok geçmeden çeşitli orkestralarda şarkılar söylemeye başlar. Önce bir müzikalle yola çıkarak Raquel Meller rolünü alır. İlk single çalışması olarak El Ascensor (Asansör) yayınlanır yayınlanmaz 1980 yılında Eleştirmenler Özel ödülünü kucaklayan sanatçı 2 yıl sonra ilk albümü yayınlandığında İspanyol müzik arenası için yeni bir tarz doğurur. İlk albümünün şarkıları Ciudad Sin Ley (Kanunsuz Şehir) ve No Aguanto Más (Daha Fazla Dayanamayacağım) çoktan birer hit olmuştur.

Sanatçı bu albümündeki Eres Tú
(Sensin) adlı aşk şarkısıyla müziğinin çeşitliliği konusunda da ipucu vermeye başlar. Sanatçı ikinci albümü Los Ojos del Gato (Kedinin Gözleri) yayınlandıktan hemen sonra İspanya’nın en ünlü turnelerinden biri olan El Rock De Una Noche De Verano’da sahneyi İspanyol rock müziğinin ünlü isimleri Leño ve Miguel Ríos ile paylaşır.

1985 yılında Luz III adını verdiği albümü de
Rufino ve Hechizado gibi şarkılarla ününe ün katar. Quiéreme Aunque Te Duela (İncitse de Sev Beni) adlı 1987 yılı albümü Luz’un kariyerinde bir dönemi kapar ve ilk dört albümünün prodüksiyonunu yapan Carlos Narea ile yollarını ayırır.

1989 yılında Paco Trinidad prodüktörlüğünde Luz V.
Loca albümünü yayınladığında şarkıları Te Dejé Marchar (Gitmene İzin veriyorum) ve No Me Importa Nada (Hiç Bir Şey Umrumda Değil) için eleştirmenler İspanyol müziğinin en önemli şarkılarından ikisi yorumunu yaparlar… Bu noktada Pedro Almodóvar’ın teklifiyle yönetmenin Tacones Lejanos (Yüksek Topuklar) filminde bir Agustín Lara klasiği Piensa En Mí (Beni Düşün) ve Mina şarkısı Un Año De Amor (Bir Aşk Yılı) şarkılarını söyleyince Luz Casal artık ilk uluslararası çıkışını gerçekleştirmiştir...

Bir yandan Fransa’da da başarılı olmaya başlayan sanatçı birbirinden ünlü festivallerle ününü Güney Amerika’ya kadar taşır.

1991 yılında A Contraluz (Işığa Karşı) albümüyle bir kere daha müziğindeki rock özünü pekiştirir. 1995 yılında yayınladığı Como La Flor Prometida (Söz vermiş çiçek gibi) albümü 800,000 kopyadan fazla satarak kariyerinin en başarılı albümü olur.

Bir sonraki stüdyo albümü Un Mar De Confianza
(Güven Denizi) 2000 yılında yayınlanır ve şarkısı Mi Confianza eleştirmenler tarafından büyük övgüyle karşılanır.

2002 yılında yayınladığı Con Otra Mirada (Başka Bir Bakışla) albümüyle uluslararası prestijini Fransa ve İspanya’nın dışına taşımaya karar veren sanatçı, tarzını daha evrensel şarkılara yöneltmeye başlar. 2004 yılında yayınlanan albümü Sencilla Alegría (Sade Zevk
) sanatçının 10. stüdyo albümü olurken Un Nuevo Día Brillará (Yeni bir gün parlayacak) sanatçının yepyeni hiti olur.

İspanya’nın ünlü sinema ödülleri Goya Ödülleri’nde El Bosque Animado filmi için yaptığı şarkısıyla en iyi şarkı ödülünü alan sanatçı ünlü yönetmen Alejandro Amenabar’ın Oscar alan filmi Mar Adentro (İçimdeki Deniz) için Negra Sombra (Siyah Gölge) şarkısını seslendirir.

2007 yılında, web sitesinde kanser olduğunu duyuran sanatçı, kanserle savaşırken tedavinin ortasında ünlü Glastonbury festivaline katılır. Hastalığını yenip iyileştikten sonra kemoterapiye gönderme yaptığı Vida Tóxica (Zehirli Hayat) albümündeki Sé Feliz
(Mutlu Ol) uzun kariyerinin yepyeni hit şarkısı olur.

Sanatçının 2009 yılında çıkardığı stüdyo albümü La Pasión
(Tutku) Latin Amerika’nın en büyük şarkılarına güzel bir yolculuk yaparken, albümün prodüktörü Renaud Letang daha önce Feist ve Manu Chao gibi isimlerle çalışmış ünlü bir Fransız prodüktör olarak Casal’la işbirliğine başlar. Albümün düzenlemelerini yapan Eumir Deodato ise yine çok ünlü bir aranjör ve Frank Sinatra, Björk ve k.d. Lang gibi ünlü isimlere yaptığı aranjelerle tanınan bir isim olarak Casal’ın yeni müzik ortaklarından bir diğeri olur. Albümde dikkati çeken bir başka isim ünlü moda fotoğrafçısı Jean Baptiste Mondino ise albümün kapak çalışmasına ve fotoğraflarına imzasını atar...

Luz Casal 'La Pasion' albümüyle Fransa ve İspanya’da 300.000'den fazla satarak haftalarca listelerde bir numara olurken, Los Angeles’ta kayıtları yapılan albüm ülkemizde de platin satışlarını geride bıraktı bile. Albüm ünlü caz plak şirketi Blue Note Amerika’da da piyasaya çıkarken, Casal’ın ses getiren albümlerinden biri olarak diskografisine yazılmış oluyor...

Sanatçının 2009 Kasım’ında Fransa’nın en prestijli ödüllerinden biri olan devletin Sanat Nişanı ile ödüllendirilmesi Luz Casal’ın İspanya dışında da ne kadar çok sevildiğini gösteriyor.

2010 yılında tekrar kansere yakalandığını açıklayan sanatçı, hastalığı tekrar yenerek 2011'de sahnelere geri döndü. Sanatçının Madrid Arena'da İspanya Kanser Birliği için verdiği yardım konserinde 200.000 Euro'dan fazla para toplandı.

Luz Casal, 2011'de çıktığı dünya turnesi kapsamında Kanada, Bahreyn, Yunanistan, Portekiz, Fas, Tunus, Belçika, Monako, Avusturya, İsviçre, Şili, Kolombiya, Meksika'da konserler verdi.

2011 yılının Aralık ayında sanatçı 30 yıllık kariyerinin bir özetini yaptığı Best of çalışması 'Un Ramo De Rosas (Bir Gül Demeti)' yayınlarken, 2012'de büyük bir dünya turnesine daha imza attı. Sanatçının 4 yıl aradan sonra çıkardığı ilk stüdyo albümü “Alma” ise kayıtlarını Los Angeles’ta Eastwest stüdyolarında gerçekleştirdiği bir albüm olarak daha şimdiden eleştirmenler tarafından Luz Casal’ın uluslararası markete yönelik hazırladığı en iyi albüm olarak gösteriliyor.

‘ALMA’ Hakkında

Luz Casal 4 yıl aradan sonra yepyeni şarkılardan oluşan bir albümle ‘Alma’ ile karşımıza çıkıyor.

‘Alma’ Luz Casal’ın belki de bugüne kadar yaptığı albümler içinde uluslararası markete göre hazırlanmış ilk albümü de sayılabilir. Müzik tarihinin efsanevi EastWest stüdyolarında, Los Angeles’ta kaydedilen albüm iki farklı formatta sunuluyor. Albümün standart versiyonu ile 10 İspanyolca şarkıyla sunulurken, özel versiyonda Luz Casal’ın kaydettiği Portekizce, Fransızca ve İtalyanca 7 şarkı daha var.

Los Angeles’ta Michael Landau, Lee Sklar ve Rafa Padilla gibi dünyaca ünlü müzisyenlerle kaydedilen ve prodüksiyonunu da Luz Casal’ın daha önceki albümlerinde de bir araya geldiği meşhur Fransız prodüktör Renaud Letang ve Javier Monforte’nin beraber gerçekleştirdiği albümde ayrıca dört şarkının düzenlemesini de efsanevi Eumir Deodato gerçekleştirmiş.

Diskografi
Luz (1982) / Los ojos del gato (1984) / Luz III (1985) / Quiéreme aunque te duela (1987) / Luz V (1989) / A contraluz (1991) / Como la flor prometida (1995) / Pequeños y grandes éxitos (1996) / Un mar de confianza (1999) / Con otra mirada (2002) / Sencilla alegría (2004) / Pequeños, medianos y grandes exitos (2005) / Vida tóxica (2007) / La pasión (2009) / Un Ramo de Rosas (2011)/ Alma (2013)
Biletler Biletix'de! 
www.biletix.com
Biletix Çağrı Merkezi
(0 216 556 98 00)


Luz Casal hakkında daha fazla bilgi,
görsel ve röportaj istekleri için;
Pasion Turca - Cenk Erdem
cenk@pasionturca.net
0212 274 43 48
0533 569 23 65











Datça’da Cennetten Bir Vaha D-Hotel Maris 25 Nisan’da Açılıyor



Ege ve Akdeniz’in birleştiği büyüleyici Datça Yarımadası’ndaki eşşiz konumu ile dünyanın en sıra dışı otellerinden biri olan D-Hotel Maris, 2014 yaz sezonuna da beklentilerinizin ötesinde yeniliklerle merhaba diyor. D-Hotel Maris 25 Nisan’da kapılarını yeniden açıyor. Otelin her biri farklı konseptte beş özel plajindan yarımadanın ucunda yer alan Coliseum bu yaz dünyaca ünlü yerli ve yabancı sanatçıları ağırlıyor olacak. D-Hotel Maris’te dünyaca tanınmış DJ’ler, ünlü müzisyenler ve efsanevi caz orkestraları, Akdeniz’in Ege’yle buluştuğu noktaya bakan nefes kesici mekanda performanslarını sergileyecek. Müzik tınıları melteme karışırken konuklar, otelin sahip olduğu muhteşem manzaraya karşı, isterlerse şezlonglarına bile uzanarak gösterileri eşsiz bir ortamda izleyebilecek.


New York, Dubai, Londra gibi dünyanın önde gelen metropollerinde gurme damakların eşsiz duraklarından çağdaş Japon mutfağının benzersiz örneklerini sunan Zuma, geçtiğimiz yaz D-Hotel Maris’te pop up olarak belirli bir dönem seçilmiş menü ürünleriyle yer almıştı. Zuma’nın yaz boyunca gerek otel misafirleri gerekse çevre koylara demir atan yatların ilgisi neticesinde Zuma, 2014 yaz sezonu boyunca tam konsepti ile hizmet verecek. Koyun 180 derecelik manzarasını ayaklar altına seren mekan dünya çapında ödüllere sahip Zuma, paylaşılmak üzere ortaya servis edilen 'izakaya' konsepti temelinde restoran, lounge ve bar bölümlerinin yanı sıra robata grill ve sushi counter seçenekleri sunan üç mutfaktan oluşuyor. Zuma’da ayrıcalıklı lezzetlerin yanı sıra Zuma’nın olağanüstü yetenekli miksolojistleri ve DJ performansları misafirlere bambaşka bir deneyim yaşatacak.


Dillere destan Nusr-Et de bu yıl D-Hotel Maris’in mavi bayraklı ana plajında et severlerle buluşurken, yine the Bay plajında yer alan Türk restoranı da tamamıyla farklı bir konseptte Türk mutfak kültürünün en özel lezzetlerinden örnekler sunacak.D-Hotel Maris 2014 yaz sezonunu için yat filosunu da yeniledi. Ege ve Yunan adalarının beşiğindeki konumuyla misafirlerine özel charter olanakları sunan otel Sunseeker Portofino 48 motor yatı ve denizin incisi özel yapım ahşap yelkenli Paşa’yı misafirlerinin beğenisine sunuyor. Konuklar ister Selimiye, Orhaniye, Bozburun’a uzanacak ister kendilerini rüzgâra bırakıp Simi Adası’na yelken açacak.

Farklı konseptte beyaz kumuyla masalsı beş plaj, bölgedeki en profesyonel ve zengin su sporları alternatiflerine rağmen fazlasını arayan adrenalin tutkunları ise D-Hotel Maris, her yıl olduğu gibi bu yıl da Mayıs ve Eylul aylarında dünyaca tanınan su kayağı slalom şampiyonu Holger Brümmer’in katılımıyla gerçeklesen Su Kayağı Festivali’ni kaçırmamalı. 17-22 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek festivalde kayak tutkunları Brummer ile beyinsel, bedensel ve ruhsal olarak slalom tekniklerini geliştirebilecek. Bu yıl düzenlenecek olan festivalin iki gününde Brummer’e Avusturya eski slalom şampiyonu Volker Engelhardt de eşlik edecek. Engelhardt, efsanevi Razor 2, karbon su kayaği ile konukların performanslarını daha farklı boyutta geliştirmelerine yardımcı olacak.

Misafirlerinin tatil deneyimlerini masalsı dünyanın dışına çıkmadan tamamlayabilmeleri için D-Hotel Maris, dünyaca ünlü markaların seçkin orneklerini sunan In-Formal butiğin yanı sıra bu yıl iki yeni mağazaya daha ev sahipliği yapıyor. İtalya’nın dünyaca ünlü Capri Ada’sından seçkin keten ve deri koleksiyonlarını sunan lider İtalyan moda markası Capritouch ve en iyi saatlerinin satışa sunulacağı Quadran Luxury Timepieces yer alıyor.Villadan sonra bu yıl otelin sekinci katında tum koyu ayaklar altına seren ve dahası bu keyfi sauna ve jakuzi ile unutulamayacak bir deneyime dönüştüren Presidential Suite misafirlerine de butler servisi sunulacak.

Ve son olarak D-Hotel Maris’in imzası olan her biri farkli konseptte beş plajinın bembeyaz kumları... Bu yıl da beş plaj için Mısır’dan tonlarca özel kum geldi. Vücuda yapışmayan, ne kadar sıcak olursa olsun ayak yakmayan bu kum misafirlere Datça Yarımadası’nın benzersiz doğasında eşsiz bir deniz keyfi yaşatıyor. D-Hotel Maris’in Ege’nin tarifsiz berrak sularıyla birleşen özel beyaz kumlu muhteşem plajları, Maldivlerin hayran olunan doğasını gölgede bırakacak.

Otelcilik sektöründe dünya çapında prestij sahibi “The Leading Hotels of the World” üyeliğine Türkiye'de kabul edilmiş ilk resort otel olan D-Hotel Maris, her biri deniz ya da dağ manzaralı 200 lüks ve zarif odası, muhteşem manzaralı küvet bulunan deluks odaları, kahvaltı restoranı, beş adet a la carte restoranı, altı barı, ESPA spa merkezi, gençlik kulübü, kara ve su sporlarına özel tesisleri ile 2014 yazına hazır. Butik konferans, toplantı, etkinlik ve düğünlerin de benzersiz kalitede gerçekleştirilebileceği otelde, yüksek teknoloji görsel ve işitsel ekipmanla donatılmış toplamda 70 kişi kapasiteli iki toplantı salonu mevcut.

D-Hotel Maris’e ait helikopter ya da lüks deniz uçağı ile Dalaman ve Bodrum Havalimanlarından yalnızca 25 dakikada otele ulaşım sağlanıyor.

Web: www.dhotel.com.tr, Tel: + 90 252 441 2000,  Bilgi için: reservation@dhotel.com.tr




TUROB, HOTREC Genel Kurul Toplantısına Katıldı



Turizm alanında Avrupa’nın en büyük şemsiye örgütü olan HOTREC (Otel, Restoran ve Kafeler Birliği)’in Genel Kurul Toplantısı, İtalya’nın Başkenti Roma’da gerçekleşti.Genel Kurul’a, Türkiye adına TUROB Başkan Yardımcısı Armin Zerunyan’ın yanı sıra, AB ülkelerinin konaklama ve ağırlama sektörü temsilcileri, AB Parlamentosu milletvekilleri, HOTREC Üyeleri ve Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) Genel Sekreteri Taleb Rifai ile çok sayıda basın mensubu katıldı.

Genel Kurul’dan Notlar;
Genel Kurul, HOTREC Başkanı Kent Nyström ve UNWTO Genel Sekreteri Taleb Rifai'nin açılış konuşmaları ile başlayan Genel Kurul’da, özetle aşağıdaki konular üzerinde duruldu;
Turizm ve Konaklama sektörü: sosyo-ekonomik değişimi yönlendirmektedir.
HOTREC ve UNWTO stratejik partnerlerdir.
Dünyada 2013 yılında her 7 kişiden 1'i seyahat etmiştir.
2014 öngörüleri turizmde %4-4,5 bir artış olması yönündedir.
2020 yılı itibariyle dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğu şehirlerde yaşayacaktır.
Çin dünyadaki en büyük kaynak pazar haline gelmiştir.
Sürdürülebilirlik için daha fazla çaba harcanması gerekmektedir.
Oteller kültürel mirasın korunmasına katkı sağlayabilir.
Gelişme ve büyüme, beraberinde sorumluluk getirir.

Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Antonio Tajani ise, konuşmasında aşağıda konulara değinmiştir;
Turizm Avrupa'daki en önemli endüstrilerden biridir.
Kriz zamanlarında bile gelişen tek sektördür.
Güney Amerika, Çin ve Rusya'dan daha fazla turist gelmesi sağlanmalıdır.

Genel Kurul Toplantısında; Gelecek AB seçimleri hakkında bilgi verilmiş ve HOTREC'in bu konudaki manifestosu dağıtılmıştır. Online seyahat acenteleri, dot.hotel domain’inin konaklama sektörü tarafından desteklenmesi konuları görüşülmüştür. Gıda Etiketlemesi, bilinçli alkol servisi & tüketimi, erişilebilirlik, online kanallardaki misafir yorumları, otellerdeki spor salonları ve yüzme havuzları konularında standardizasyon sağlanabilmesi, Özellikle Rusya, Çin, Hindistan ve Güney Amerika pazarları için AB içerisinde sadece Schengen vizesi geçerliliği ve 15 güne kadar olan kalışlarda kapıda vize imkanı sağlanabilmesi, Sürdürülebilir Turizm, Ödeme kartları ve Telif Hakları konularında bilgiler ve güncel gelişmeler aktarılmıştır.

HOTREC Kiralık Evler İçin Harekete Geçiyor
Diğer yandan, kısa süreli kiralık evlerin sektöre verdiği zarar ve 5 AB ülkesinin bu konuda yaptığı yasal düzenlemeler değerlendirilmiş, Almanya’da ise mahkeme tarafından konutların turizm amaçlı olarak kısa süreli kiraya verilemeyeceği kararı paylaşılmıştır. Yapılan araştırmaya göre, bu tür kiralamaların payı artarak, pazarda %5 seviyesine çıkmıştır. HOTREC, ilgili hükümetler nezdinde gerekli önlemlerin alınması amacı ile yakın zamanda konuyla ilgili olarak; güvenlik, hijyen, mali zorunluluklar ve tüketici hakları üzerine bir görüş yazısı sunacaktır.

Meslek Birliklerine Daha Fazla Şeffaflık, Raporlama ve Gözetim Esası
Genel Kurul’da görüşülen en önemli konu ise Telif Hakları konusunda yaşanan gelişme olmuştur. AB Konseyinin yeni yönergesi ile telif hakları konusunda Meslek Birliklerine daha fazla şeffaflık, raporlama ve gözetim esası getirilmiştir. Meslek Birlikleri yeni kurallara uymak zorunda bırakılmış ve şartların makul olması gerekliliği şartı gelmiştir. Meslek Birlikleri tüm bilgileri kamu ile paylaşma ve mükerrer ödemeleri engellemek adına yaptıkları anlaşmalardan diğer Meslek Birliklerini haberdar etmek durumunda olacaktır. Bu durum HOTREC'in son 10 yıldaki en büyük başarısı olarak görülmektedir. Yönergede öne çıkan unsurlar aşağıdaki gibidir;
Meslek Birlikleri ve kullanıcılar iyi niyet çerçevesinde müzakere yapmalı ve gerekli tüm bilgileri karşılıklı         olarak paylaşmalıdır.
Lisanslama şartları objektif olmalı ve ayrımcılık gözetmemelidir.
Tarifeler ilgili alanda sağlanan servisin ve kullanılan hakların değeriyle ilişkili olarak makul olmalıdır
Meslek Birlikleri, kullanıcıyı tarifeleri belirleyen unsurlar konusunda bilgilendirmelidir.
Meslek Birlikleri, lisans talep eden kullanıcıyı gecikmeksizin yanıtlamalıdır.

HOTREC ve IH&RA  Sektör İçin Birlikte Çalışacak
Genel Kuruldaki önemli gelişmelerden biri ise, HOTREC ve IH&RA (Dünya Otelciler ve Restorancılar Birliği) arasında Mutabakat Zaptı imzalanması olmuştur. Yapılan stratejik ortaklık protokolü ile konaklama sektörünün iki büyük global kurumu arasındaki işbirliğinin kuvvetlendirilmesi hedeflenmektedir. Böylelikle HOTREC ve IH&RA, iki kurumun da ortak amaçları doğrultusunda sektörel çıkarlar için ortak çalışacaktır. İşbirliği HOTREC'in, IH&RA'ya tam üyeliği ile sürdürülecektir. Bununla beraber Uluslararası Konaklama Endüstrisi ve Avrupa Konaklama Endüstrisi mümkün olduğunca tek sesli hareket edecektir.
Bu önemli işbirliği ortamının yaratılması, TUROB Başkan Yardımcısı Armin Zerunyan'ın, IH&RA Yönetim Kurulu Üyeliği Görevi kapsamında  gösterdiği lobi faaliyetleri neticesinde gelişmiştir.

Çin’den gelecek turistleri tesisinize nasıl yönlendirirsiniz?



HotelRunner yurtdışına çıkarak 102 milyar Dolar harcayan Çinli turistlere ulaşmanın yollarını açıklıyor
Dünyanın 1,3 milyarlık nüfusuyla en kalabalık ülkesi olan Çin’den gelecek turistleri tesisinize nasıl yönlendirirsiniz? CloudArena’nın, bulut tabanlı otel, acente yönetim ve online pazarlama platformu HotelRunner, tesislere bu konuda öneriler getiriyor. Tanıtım yapmak, sosyal medyayı kullanmak ve Çince bilen personel bulundurmak listenin en başında yer alıyor.

Dünya Turizm Örgütü’ne göre, geçtiğimiz yıl 83 milyon Çinli yurtdışına çıkarak 102 milyar dolar harcadı. Peki, milyarlarca dolar harcayan Çinli turistlere nasıl ulaşılır?

Dünyaya açılan Çinli turist pazarından tesisinizin de yararlanması için, turizm sektörüne yönelik olarak geliştirdiği küresel çözümlerle konaklama tesisi, acente yönetimini ve dijital pazarlamasını kolaylaştıran, online rezervasyon deneyimini farklı bir boyuta taşıyan yenilikçi HotelRunner platformu çeşitli öneriler sunuyor.

Çince bilen personel ve Çince menü
İlk öneri Çinlilere yönelik pazarlama aktivitelerini artırmanın potansiyel Çinli misafirler için marka haline gelinmesinde büyük rol oynadığı yönünde. Paralel bir şekilde sosyal medyada etkin hale gelmek; potansiyel Çinli misafirlerle iletişimi ve etkileşimi güçlendirerek tesisin tercih edilme olasılığını yükseltiyor. Tesiste Çince bilen personelin olması ve otel içindeki broşür, menü ve levhaların Çince yazılması da Çinli turistlerin memnun edecektir.

Menüde ufak değişiklikler
HotelRunner, tesisin mutfağında Çin yemeklerine yer verilmesinin ve menüde yapılacak küçük değişikliklerin misafirlerin memnuniyetinde önemli bir rol oynadığını da ekliyor. Tesisin web sitesine, Çinlilerin özellikle ilgi duydukları Türkiye’nin tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle ilgili görsel ve aktiviteler eklenmesi Çinli turistlerin ilgilerini çekmeyi başaracaktır.

Çinli turistlerin dünyayı keşfetmesine siz de katkıda bulunmak ve bu pazardan pay almak istiyorsanız online hizmet verebileceğiniz sağlam alt yapılı bir web siteniz olmalı. Bulut bilişim tabanlı HotelRunner platformunda tesisinizin ve acentenizin internet üzerinden tanıtımını yapmanız ve doğrudan online rezervasyon alabilmeniz için ihtiyacınız olan her şey mevcut. HotelRunner’da hesabınızı oluşturarak tesisinizi ve acentenizi dijital dünyaya taşımak artık çok kolay. Gelin siz de bu fırsatı değerlendirin.



İSF İLE TÜM İSTANBULU ALIŞVERİŞ AŞKI SARACAK!


Bu sene 4.’sü düzenlenecek İstanbul Shopping Festival (İSF) İstanbul’u tam anlamıyla açık hava karnavalına dönüştürecek. Alışveriş ile eğlenceyi birleştiren etkinlikleriyle İSF, İstanbul alışveriş hayatına soluk katmaya devam edecek.İstanbul’un marka değerlerinden biri olma yolunda hızla ilerleyen ve düzenlendiği tarihlerde şehir içerisinde karşı konulması zor bir alışveriş arzusu yaratan İstanbul Shopping Fest (İSF) bu sene 7-29 Haziran’da tüm İstanbul’a yayılan zengin bir etkinlik içeriğiyle düzenlenecek.


Değişen yeni yüzüyle bu yıldan itibaren “sokağa inecek” festival içerisinde tüm tüketiciler kendilerine uygun bir etkinlik ya da alışveriş imkanı bulabilecek. Ortaköy’de 6 Haziran gecesi görkemli bir açılışla başlayacak İSF kapsamında; katılımcı AVM’lerde ve mağazalarda “efsane” indirimler, Kapalıçarşı’da çarpıcı etkinlikler düzenlenecek. Çanta, ayakkabı ya da teknolojik ürün gibi farklı kategorilere çok özel fiyat avantajları sunulacak. İSF’nin bu seneki sürprizlerinden biri ise 14-15 Haziran’da gerçekleştirilecek Osmanbey Weekend olacak. Semt içerisinde tüm toptancılar, ilk kez perakende satışı yapacak. 2 gün boyunca defileler, sokak şovları, müzik performansları ve daha fazlası ile Osmanbey, bambaşka bir yaşam alanına dönüşecek


Düzenlenmeye başlandığından bu yana ilk defa Ramazan’a denk gelecek İSF, Ramazan’a özel sürprizlerle katılımcıları şaşırtacak. Yurtdışı tanıtımı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen ve İstanbul’un yerel ve idari kurumları ile başta Türk Hava Yolları (THY) olmak üzere güçlü sponsorlarla yola çıkan İSF süresince 1 milyonu aşkın turist Türk ve yabancı markalarla buluşarak festival havasını soluyacak. Markalaşma yolunda büyük adımlar atan İSF, yarattığı alışveriş rüzgarı ve güçlü sponsorlarının destekleriyle dünyanın en büyük alışveriş başkentlerinden biri olma hedefinde olan İstanbul’a değer katacak.

İstanbul’u açık hava alışveriş karnavalına dönüştüren Istanbul Shopping Fest, göz kamaştıran ve eğlenceli etkinlikleri, indirim fırsatları ve sunacağı alışveriş deneyimiyle tüm İstanbul’un ve İstanbul’a gelen ziyaretçilerin kalbinde taht kuracak.